NORVEÇ
Eğer iki ülke gezecekseniz bir hafta İsveç’e on günde deNorveç’e ayırınız.Otostop yapacaksanız bu süreyi uzatmanız gerekiyor.
Ben yıllar önce kızımla Norveç’i çok kuzeyine kadar gezmiştik. Flam trenine binip, fiyort turu yapmıştık. Aslında bu on günde bu sefer ülkenin Güney’ini gezmeyi planladım ama son anda gezdiğim yerleri unuttuğumdan tekrar yine kuzeye yönlendim.
Ülkenin Güney’i daha sıcak olduğundan göllerde daha rahat giriliyor.Dağlarda yürüyüş yapabiliyorsunuz. Kuzeyi ise daha soğuk ama gezilecek yerlerin çoğu burada.
PARA
Norveç Kronu=Nok
2019 ftarihine göre;
1 Dolar=8.24 Nok
1 Euro=9.26 Nok
1 Nok=70 Kuruş
100N=69-70 Nok
Yıllar önce bir ekmeğin 5 tl olduğunu öğrenince şok geçirmiştim.Şimdi ise ekmeğine göre en basiti 8 TL’den başlıyor. Bizde ki 5 tl ilk ekmek ise burada 35 tl.Tüm kuzey ülkeleri gibi gerçekten çok pahallı ülke.
Oslo’da bir yatak odalı şehir dışında ki öğrenci evin kirası 3.500 tl.
Bergen’de ise şehir dışı tek oda ortak mutfak öğrenci evinin kirası 400 Euro. Elektrik ve su fiyata dahil.
Bir hamburgercide bir saatlik çalışmanın ücreti ise 20 Euro. Taş işçisinin bir saati ise 28 Euro.
Önemli: Gelirken dövizinizi küçük parçalar şeklinde getiriniz.
İKLİM
Aslında Mayıs’ın sonunda kış mevsimi bitiyormuş. ben Mayıs sonu gibi oradaydım ama Kuzeye çıktıkça hava soğudu ve zaman zaman yağmur ve kar yağdı. Dağların tepesi yoğun şekilde karlarla kaplıydı.
Daha önce yazın gelmiştim. Çok rahat 37.paralelde olan Navrik’e e kadar gitmiştik. O nedenle
Bu soğuk ülkeye en erken tepelerdeki karların tamamı da erimeden haziran ortalarında gelmelisiniz.
ŞEHİRLER ARASI ULAŞIM
-İnternetten alınan bilet daha ucuz oluyor.
-Ulaşım araçlarında ve müzelerde 62 yaş ve üstü için indirim var.
Ülke dağlık olduğundan çok fazla tünel ile karşılaşacaksınız. Muhteşem manzaraların sık sık tünellerle kesilmesi çok sinir bozucu.
Yine ülkeyi Karavanla gezen de çok var. Her tarafta karavan kampları da var.
Yerliler, fery için özel kartları olduğundan her seferinde ücret ödemeden geçebiliyorlar.
Ülkenin özellikle batı ve kuzeyinde Deniz suyunun İç kısımlara kadar uzanmasından dolayı ,ülke büyük su parçaları ile bölük pörçük olduğundan ve dağlarda yolları kestiğinden ulaşım çok karışık. Bu su pa4çalarını genelde fery ile karşı tarafa geçiyorsunuz. Ancak iki kıyının dar olduğu bazı Kısımlarda köprüler var. Veya göllerin bitiminden yolu uzatarak araç ile geçmeniz gerekiyor.
Harita üzerinde gördüğünüz her araç yolundan otobüs geçmiyor. Ancak kendi aracınızla bu dağ yollarından geçebiliyorsunuz.Zaten Otobüs sık bulunamadığından daha fazla zamana ihtiyacınız var.
Ayrıca ulaşım hayal edemediğiniz kadar pahallı bize göre.
En iyisi birkaç kişiyseniz araba kiralamak en mantıklısı. Ana yollar numaralı olduğundan kendi aracınızla gezmeniz kolay.
Zaman’dan kazandığınız gibi istediğiniz yere uğrayıp istediğiniz yerde duraklayabilirsiniz. Daha da ucuza gelir.
1-Boat: Ülkenin herterafı su olduğundan birçok yere boat ile gidebiliyorsunuz. Daha uzun sürüyor ve daha pahallı oluyor.Keyfide başka.
2-Cruise ile: Turistlerin çoğu Cruise ile geziyorlar. Gittikleri yerlerde anlaştıkları tur otobüsü ile çevreyi gezdiriyorlar.
2-Tren: En çok kullanılan ulaşım aracı.
Trenlere biletinizi makinalardan alıyorsunuz. Eğer yolunuz uzun ise görevli birkaç durak sonra kontrole geliyor. Bir kontrolden sonra daha da gelmiyor. Eğer gençseniz ve bu ülkeyi ziyaret etmek istiyorsanız uzun tren yolculuğunda gideceğiniz yöne doğru birkaç durak sonrası bilet alıp en son durakta inebilirsiniz. Bunu yazdığım için utanıyorum ama ne yazık ki paramızın hiç değeri yok.
3-Otobüs: Genelde trenin olmadığı yerlerde kullanmak zorundasınız. Çok sık otobüs bulamıyorsunuz. Kesinlikle hangi güzergahlardan otobüsün geçtiğini öğrendikten sonra yola çıkınız.
Otostop: gençler yapabilir ama yoldan almıyorlarmış. gaz istasyonlarında aynı yöne gidenlerle konuşup ikna edebilirseniz alıyorlarmış. Ama ülkeyi baştan başa otostopla gezen Türk gençlerinde rastladım. Zamanınız olması gerekiyor. Eğer otostop yaptığınız araç fery ile karşı tarafa geçiyorsa , onlar fery kartı kullandıklarından ayrıca siz ücret ödemenize gerek kalmıyor.
Kuzeye çıktıkça insanlar daha yardımsever ve yardımcı oluyorlar.
DİL
Almanca, İngilizce ve Danimarka’da dillerinin karışımı bir dil.
Danimarka’da dili ile yazılımı aynı ama aksan farklı.
İskandinav ülkeleri kendi aralarında yavaş konuşulduğu sürece birbirlerinin dillerini anlıyorlar. Hatta Almanca’ yı da iyi anlıyorlar.
Gencinden yaşlısına iyi Derecede İngilizce biliyorlar. Zaten okullarda belli bir sınıftan sonra istedikleri farklı bir dili de öğrenebiliyorlar.
YAŞAM
Ülkenin eskiden normal yaşantısı varken petrol bulununca ekonomi hızla düzelmiş ve yükselmiş.Ama eskiden aile ve komşuluk ilişkileri normal ilken zenginleştikce durum değişmiş.Artık komşusundan gürültü geldiğinde bile polisi arayan komşuluklar oluşmuş. El bebek büyüttükleri çocuklarına bile çok uzaklar. Bu ülkede yaşayan Türklerin imkanları iyi ama mutlu oldukları söylemek zor
Bu ülke, fiyortlarında deniz suyu ile oluşan gölçükler, tepelerde eriyen karlardan oluşan tatlı su gölcükleri, yine eriyen kar suyu ile oluşan nehirleri ve) doğası ile Avrupa’nın en yeşil ve en güzel ülkesi.
Her tarafta su kütleleri olunca evlerin çoğu bu su kütlelerin her iki yamaçlarında hepsi suyu görecek şekilde kibrit kutusu gibi sıralanmışlar. Bu evlerin neredeyse tamamı beyaz veya açık renklere boyanmıştı. ahşaptan evlerin önünde çayır, çayırlarda otlayan koyunlar ve inekler, arkasında orman, daha arkasında tepeleri karlı dağlar, dağlardan akan uzun ve gür şelaleler…. Göllere yakın balıkçı kulübeler ise kahverengiye çalan kırmızıya boyanmıştı. Aynı zamanda da gölün karşısında aynı manzarayı da görüyorlar. Evlerin çevresi tertemiz, özellikle ayrıştırdıkları çöp tenekelerinin tertemiz olması ve korkmaması beni şaşırttı. Genelde evlerinin önünde leylak ve rengarenk milli çiçekleri dikilmiş. Böyle evlerde yaşamak hepimizin hayalidir.Hele benim rüyam ama bir ahşap evde yaşayamadan öleceğim maalesef.
Bu muhteşem evlerde yaşayan Norveçlilerin yaşam standartları da çok yüksek. Herşeylere sahipler ama çok yalnızlar. Tek başlarına yaşamayı tercih ediyorlar.Kaldığım köyde 82 yaşında ki kadının kiralık evinin 100 metre ilerdeki 100 yaşında ki annesi ile evin önünde sohbet ediyorlar o kadar. Birliktelik yok. Paylaşmak yok. Sohbet etmek yok. Sokaklar bomboş. Ölü sokaklar.Ölü şehirler.
Kısacası dışardan görüldüğü gibi değil. Bir Norveç’liye bunu söylediğimde” Eskiden böyle değildi. Ekonomimiz düzelttikten sonra bu hale geldik.” Dedi.
Zaten ülkenin iklimi insanı depresyona itmeye çok uygun. Üzerine bir de yalnızlık eklenince bu kadar muhteşemde olsa yaşamak ister misiniz? Söylenenlere göre intihar olaylarında çokmuş.
Samboer: Nikahsız birlikte yaşamak anlamına geliyor. Bu durumda evli ilken tüm aynı haklara sahip olabiliyorsunuz.
Biz de ise nikahla ilken adam çekerini alıp kaçıp gidiyor. Çoçukların eli ekmek görünce baba olduğunu hatırlıyor.
KISA KISA
-Troll : (Yeşil adam): Bu küçük troll adlı oyuncakların çıkış ülkesi Norveç. Tüm hediyelik eşya dükkanlarında koca burunlu çirkin yeşil adamı göreceksiniz. Bu troll ile ilgili birçok hikaye anlatılıyor.
-Buradaki göçmenlerin bir kısmıİnsan haklarına göre belli. Ölçüde almak zorunda olduklarından gelebilmişler. bAzılarımda kaçak veya bir şekilde Avrupa’ya geldikten sonra buraya gelip iltica etmişler. İltica ettikten sonra vatandaşlık alıncaya kadar ülkelerine gidemiyorlar.
Çoğu Türk erkeği burada yaşayan bayanla evlenerek gelmişler.
- Rus-Norveç sınırında bisiklet ile geçtiğinde kanun gereği polis müdahale edemiyormuş. O nedenle bu sınırda bisiklet dağı oluşmuş.
-Burada yaşayan öğrenci, göçmen, kendi vatandaşları herkes çalışmak zorunda.
-trende, fery de , tramvay da kısacası her yerde internete çok kolay bağlanıyorsunuz. O nedenle boşuna Türkiye’den internet satın almanıza gerek yok.
-İsvaç’de olduğu gibi bu ülkede de birçok Konya-Kulu’dan gelmişler. Kebap dükkanların hepsi ya Arap ya da Türk.
-Yün giysileri çok güzel ama diğerleri naylon gibi ve kalitesiz.
-Bu ülkede de Oslo ve diğer büyük şehirlerde 7-11 marketleri var.
-Rohdedendro: İsveç ile Norveç’in milli çiçeği.Kırmızı, beyaz, pembe, mor, eflatun gibi renkleri var. Karadeniz’in Zakkum çiçeği ile aynı ama daha katmerliydi. Büyük bir ağaç şekline 20 yılda ancak gelebiliyormuş.
-Hafta içi çalıştıklarından diğer Avrupa ülkeleri gibi hafta sonu zil zurna sarhoş oluyorlar.
-Antalya’yı görmeyen Rus kalmadığı gibi Alanya’yı da görmeyen Norveçli kalmamış. Onlara çok ucuz geliyormuş. Yine İzmir-Balçova termal tesislerine de çok geliyorlar.
-Lama yetiştiriyorlar.
- ilk kez İskandinav ülkelerinde sarı renkli akasya ağacı gördüm.
-Kışın tv seyrederek zaman geçiriyorlarmış.
-İşçilerin her ay maaşının bir kısmı izin(Tatil) parası olarak kesiliyor. Haziran gibi de işçiye toplu bu para ödeniyor. Maaş verilmese de bu izin parasının verilmesi mecburiymiş.
-Türk TV izlenebiliyor.
- Müzelerde yatakların altında hep lazımdık var. Gerçekten Avrupalıların tuvalet alışkanlığı çok gecikmiş. Anlayamadığım bu küçük odacıkların dolmuş iki lazımlığın kokusu ile nasıl uyuyorlarmış.
OSLO
Şehri gezmek için en az iki gün gerekiyor. Bazı gezginler Oslo’nun içini hiç gezmeden ayrılıyorlar ama şehir gezilmesi çok hak ediyor.
şehirde en dikkatimi çeken , başları bizim eski usul gibi kapalı Romanyalı dilenciler oldu. Romanyalı dilencileri kapılar açıldığından tüm Avrupa’da görebilirsiniz. Türklerde çok benziyorlar.
Bu ülkede de göçmen var ama İsveç’te ki kadar yoğun değil. Özellikle yabancı öğrenci fazla.
Şehir içi ulaşım:
- Bu şehirde de günlük, haftalık ve aylık kartlar var.Yine aynı kart ile metro, tramvay ve otobüse bilebiliyorsunuz.
Biletinizi makinalardan alıyorsunuz.Eğer biletsiz binip
yakalanırsanız 1000 N=700 tl ödemek zorunda kalırsınız.
kontrol için dört tane sivil giyimli görevli aniden otobüsün içine giriyorlar. Ben de Türk bayan arkadaşımla birlikteydik. Ona internet varken bilet aldık. Daha sonra internet kesildiğinden denememize rağmen bana alamadık. Durumu açıkladığımızda “Tamam” dediler.
-Oslo Pass: Bir günlük (24 saat) 445N, İki günlük 650N.Eğer bu pass biletinizi alırsanız Public ulaşım, şehir içi ferry, müzeler ve bazı restoranlarda indirim alabiliyorsunuz.
Bence bu kartı almaya hiç gerek yok. Çünkü bu ülkede müzelere girerken sıkı bir kontrol yok. Şehir içinde de çok az halk ulaşımı kullanmak zorundasınız. Zaten bir günde şehri, müzeleri gezmeniz mümkün değil.
-CıtySightseeing- Hop On- Hop Of: 24 saatlik 400N, 48 saatlik 650 N.
-Fiyord Gezisi:İki saatlik fiyort gezisi 400N. City Hall’un önünden başlayarak yakın çevrede ki fiyortları gezdiriyorlar.
-Cıty Cruıse+Hop on-Hop of günlük bilet ise 225N.
Kalma: Şehre 15 dakika tramvay ile uzakta anbr kiralık evi üç gün, iki gece ve iki kişi için 190 Euro.
ŞEHRİ GEZMEK
Not: Çantanızı tren istasyonunda ücret karşılığı bırakabiliyorsunuz. Ama hemen istasyonun yakınında ki Calirina veya başka otele çantanızı bırakabilirsiniz. Benim çantamı aldılar. Bir şey sormuyorlar.
-
I-Şehir içi:
Tren istasyonun içinde direkt Operaya geçebilirsiniz. Veya en sona da bırakabilirsiniz.
Ana tren istasyonunda indikten sonra yürüyerek sırasıyla
1-Opera:Deniz kenarında çok farklı dizayn edilmiş yeni bina. Tepesine çıkarak şehir manzarasını seyredebilirsiniz. Binanın içi de çok farklı yapılmış.
2-Oslo Cathedral: Hafta içinde saat 10-16 arası açık. Cuma 16’da; cumartesi ise 18’de açılıyor. Katedralin içi de çok ihtişamlı.
3-Karl Johons Caddesi:
A-Parlament Binası: Sadece dışardan görebiliyorsunuz.
B-The National Tiyatro : Binası çok güzel.
C-The Royal Palace: Bu sarayı dışardan görebiliyorsunuz ama bahçesini gezebiliyorsunuz.
D -City Hall: Giriş ücretsiz. Tüm duvarları ülkenin eski yaşantısını anlatan resimlerle bezenmiş.
Buradan burnun Deniz kıyısından devam ettiğinizde;
E-Akershus Fortress: Tepedeki bu eski kalenin içi ve çevresi gezilmeye çok değer. Yukardan şehir ve deniz manzarası çok güzel.İçinde;
a-Residence Müzesi: Giriş 60N. Pazartesi-Cuma10-16; hafta sonu 11-16 arası açık.
İkinci dünya savaşında ülkenin mücadelesini anlatan müze. Benim ilgimi çekmedi
b-Armed Fortes müzesi:Giriş 60N. Pazartesi-Cuma7-18; hafta sonu 8-18 arası açık.
Eski Kalenin yaşamını anlatan eşyalar ve görseller var. Ben beğendim. İç kısımda;
F-The National Museum Architecture:
Buradan diğer burnun kıyısına yürüyüp
E-Aker Brygga: Bu alışveriş bölgesi ve deniz kıyısı çok hareketli ve güzel. Özellikle akşam üstüne denk getirmeye çalışınız.
II-Toyen semti:
Metro ile 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu metro ile gidip Toyen durağında ininiz.
1-Munch Museum: Giriş 120N, çocuk 50N,Hergün 10-17 arası açık. Ressamın yaşamı ve eserleri sergileniyor.Çantanızı önce bırakmanız gerekiyor.
Burada yüzlerini, gözlerini acayip boyamış ve giyinmiş geçler tabloların önünde öylece dikilip insanların dikkatini çekiyorlar. Şehrin en önemli müzelerinden.
Hemen karşı tarafında;
2-Botanik Bahçesi: Dinlenmek için güzel. Burada ki serada ilk kez gördüğüm Begonvil çiçeği çok yoğundu. Bahçenin içinde
A-Museum of Natural Hıstory: Ben gittiğimde kapalıydı.
III- Uzak müzeler
1-Şehir merkezinden 12 nolu tramvay veya otobüs ile “Majorstuen” semtinde ki
A-Vıgeland Sculpture Park: Giriş ücretsiz. Burada ki heykellerin her biri birbirinden güzel. Kesin gitmeye çok değer.
B-Oslo City Museum: gitmedim.
Buradan 30 nolu tramvay veya otobüs ile “Bygdoy” semtinde ki Müzeler bölgesine geliniz.
Bu müzeler bölgesinin iki farklı noktasına City Hall’un önünden karşılıklı sık boat kalkıyor. Tek yön 50N, çift yön 75 N.Oslo pass kartınız varsa ücretsiz.Ben bu müzeler bölgesine tramvay ile gelip boat ile şehre geri döndüm. Siz de istediğiniz gibi plan yapabilirsiniz.
Bu bölgede çok şık evler var. Sırasıyla müzeler:
a-Nordks Folkmuseum: Giriş 160N, emekli 120 N,Aile 320N. Hergün 10-17 arası açık. Ülkenin geçmişini anlamak için bu güzel müzeye kesin gitmeniz gerekir.
Aslında bilet aldığınız binanın içinde parkın çıkışı var.
Bu açık hava park müzesinde ülkenin eski Harika ahşap evler, ahırlar , kilise v.b sergileniyor. Tüm açık hava müzelerinde olduğu gibi bu ahşap evlerde o zaman ki giyselerdi giymiş bayanlar yaşamı anlatan işleri de yapıyorlar. Evler bulundukları köylerden bulunduğu şekilde yerleştirilmiş. Bu kalın ağaç ve ahşaplardan yapılmış evler ve nefis ev eşyaları çok güzel.Hele ahşap kilise muhteşem.
Yine yakın zamanda ki yaşanan evlerin örneği”Old City” adı altında sergileniyor.
Yalnız bu açık hava müzesi çok geniş alana yayıldığı için gezmesi çok yorucu oluyor.
b-Vıkıng Shıp Museum: Giriş 100N, emekli 80N. Hergün 9-18 arası açık. Milattan sonra Vikinglerin bu gemileri zamanında ki kral ve zenginlerin özel eşyaları ve gemilerle birlikte toprağa gömülürmüş. Bu nedenle gemiler ve özel eşyalar yıllarca çok iyi korunmuş.
-Oseberg Gemisi: Milattan sonra 920 yılında yapılmış.
-Gokstad gemisi: Milattan sonra 820 yılında yapılmış.
-The Tüne Gemisi: Milattan sonra 870 yılında yapılmış. Bu gemi, iyi korunmadığından sadece iskeleti kalmış.
Bu gemilerle birlikte gömülen at arabası üzerinde ki birbirine girmiş hayvan heykelleri figürleri Harika. Yine bu özel eşyaların üzerinde zamanında ki saga hikayelerini anlatan figürlerle süslenmiş.
c-Kon-Tıkı-Museum: Giriş 120N,emekli 90N, çocuk 50N. Hergün 10-16 arası açık. El ile yapılmış ağaçlardan ve hasırlardan yapılmış gemi ile yapılan yolculuk anlatılıyor. Gemi çok ilginç.j
d-Polar Shıp Fram: Giriş 90N, çocuk 50N. Hergün 10-18 arası açık. Çantanızı 20N’a kirletebiliyorsunuz.Kutuplara yapılan yolculuk gemisi ve diğer materyaller sergileniyor.
e-Norwegıan Marıtıme Museum: Giriş 120N. Hergün 10-16 arası açık.
f-Holocaust Center: Giriş 70N, çocuk ve emekli 50N, aile 130N. Hergün 10-18 arası açık.
Buradan boat ile şehir merkezine dönünüz.
FİYORTLARI GEZMEK
Buzulların oluşturduğu derin vadiler, deniz suyu ile dolarak Fiyordlar oluşmuş.
Genelde bu fiyortları turistler, devasa cruiselerle uğruya uğruya geziyorlar. Gittikleri yerde anlaşmalı olarak otobüslerle de çevreyi geziyorlar. Plan yapamazsanız bu yöntem pahallı ama yorulmuyorsunuz. Bana göre siz planınızı kendiniz yapıp özgürce geziniz.
Ülkenin her yerinde fiyort görebilirsiniz ama en ünlülerini görmek için Flam’a gitmeniz gerekiyor.
Eğer kuzeye de geçecekseniz önce Flam’akadar gidip buradan kuzeye geçip oradan Bergen’e dönebilirsiniz. Veya Bergen’den başlayıp tersten de gezinizi yapabilirsiniz.
1.Yol:
Oslo— Bergen(Tren,uçak ve otobüs var. )
Farklı otobüs kampanyalarına göre otobüs Chanse veya Habehhen de değiştirilerek yola devam ediliyor.
Tren biletlerini erken almalısınız. Yoksa ilk saatlerde bitmiş oluyor.
Bergen—Flam yapabilirsiniz.(Tren-4 saat, otobüs-2 saat ve Boat-5 saat sürüyor.
Veya;
2.Yol:
Oslo—Myrdal(Aslında yine Bergen trenine binip Myrdal’da iniyorsunuz. 5 saate yakın sürüyor.ücreti 396N.
Myrdal—Flam(Flambana treni,20 km, 1 saat, tek yön 410N, çift yön 590 N..)
Karşılıklı olarak saatte bir tren var. Fazla beklemiyorsunuz.
FLam bana (Myrdal Railway) treni: Bu turistik tren, Myrdal ile Flam arasında karşılıklı çalışıyor. Tren ile 867 metre yüksekliğe tırmanıyorsunuz. Çoğu el ile yapılmış 20tane tüneli geçerken manzara sık sık kesintiye uğruyor maalesef.Trene biner binmez sağ ve sol tarafta ki nefis manzaralar için açıklamalar yapılıyor. Tepeleri karlı dağları, karların oluşması ile akan uzun şelaleleri yol boyu göreceksiniz.
Kjosfossen şelalesine geldiğinizde tren duruyor.Şelale bu mevsimde çok yoğundu. Yolcular aşağı inerek müzik eşliğinde dans okulunun öğrencilerinden kırmızı giyen bir dansçının şovunu seyrediyorlar. Trenle giderken yolun her iki yanında küçük yerleşimler ve araç yolu gördüm. Ama Görevliye sorduğumda “Flam-Myrdal “arasında araç yolu olmadığını söylediler.
Not: Ben Myrdal’a gitmek istediğimde öğleden önceki trenler çoktan dolmuştu. Ben de trenle ilk durak olan Sılavadık’e Gittim. Oradan otobüs değiştirerek Gelio’ya kadar gittim ama zor oldu. Zaten bundan sonra Myrdal’a otobüs yoktu.Sanırım kendi aracınız olması gerekiyor.Sadece bu yol tren ile gidiliyormuş. buradan Oslo’dan gelen trene tekrar binmek zorunda kaldım. İki istasyon için trene288 N ödedim. O nedenle bu yolu önceden biletinizi alarak tren kullanınız.
Not:Oslo— Bergen otobüs yolu Myrdal’ın üst tarafından geçerek Flam- Gudvangen v.b devam ediyor.tren ve otobüsün nereden geçtiğini iyice öğrenip planınızı ona göre yapınız.
FLAM
Fiyordların kenarında içinden nehir geçen küçük ve sevimli bir yerleşim. Turistlerin bir çoğu buraya cruise ile buraya geliyorlar.Diğer yollarla da ulaşıyorlar.
Kalma: Nehrin karşı tarafında kamp alanı var. Bungolovlar iki kişilik. Kendi çadırınızı kurmak isterseniz yer için 140N=100Tl. Kampın mutfağı var. Duş almak 6 dakikası 20N.
Daha ileride de kamp alanı gördüm.
D harfinin köşesinin birinde Flam diğer köşesinde ise Gudvangen yerleşimleri var. Cruıseler karşılıklı olarak bu kasabalar arasında D’nin eğrisi boyunca gidip geliyorlar.
Eğer isterseniz iki kasaba arasında Shuttle bus ile geri dönebiliyorsunuz.Tek yön 20 dakika ve fiyati 100 Nok.
FLAM’da YAPILACAKLAR
1-Fiyort Turu:(Naeroyfjord Cruıse)
Önce Aurland fiyortları daha sonra UNESCO’nun dünya kültür mirasında ki ve Norveç’de ki en büyük ve derin fiyordu Sognefjord’un devamı olan Naeroy fiyortunu görüyorsunuz.
Daha önce sanırım Bergen’de fiyort turuna katılmıştım. İlk olduğu için mi bilemem çok etkilenmiştim.Bu turda daha çok büyük dağ şeklinde üzeri yeşil ile kaplanmış Kaya parçaları gibi fiyortları manzarası da çok güzeldi.
A-Flam—Gudvangen
Clasık Cruıse: 8, 1:30 da var. İki saat sürüyor.Fiyati 405 Nok.
-Premium Cruise(Modern):9, 11, 14 ve 16 da var. İlk seferinin fiyati 405 Nok,diğerlerinin 495 Nok.
B-Gudvangen—Flam
Classic Cruise: 10:30 ve 15:45 de var.
Premium Cruise: 8:30 ,11:30, 13:30 ve 16:30’da var.
• Bu turda su kenarlarında Aorland gibi yerleşimler var. Aslında bu yerleşim, Oslo otobüs yolu üzerinde. Bu yerleşimlerde de kalabildiğiniz gibi buralardan da cruise turuna katılabiliyorsunuz.Cruise, yolcu varsa buralara uğruyor.
2-Stegastein Viewpoint: 20 Dakika` gidiş, 20 dakika dönus ve yarim satte terasta Kalmar .Toplam fiyat 335 Nok.10-15 arasi her Saat başı tur var ama ben oradayken öğleden önceki turlar dolmuştu.
3- Yürüyüş parkurlari:
A-Nehir kiyisindan ve Brekke Şelalesi : Nehir kenarını Takip ederek devam ettikten sonar tabelasından yukarı doğru en az yarim saat tırmanmanız gerekiyor. Şelale çok çoşkulu ve yukardan kasabanın manzarası çok güzel.
B-Deniz kenarindan: Git gel 2 saat.
4-Borgund Stave Churc and King’sRoad: Eğer Laerdal’a Gidecekseniz bu eski kilise buraya çok yakın.Bu eski ahşap kiliseye giriş 90Nok.Otobusle bir saatte gidiliyor. Ben benzerlerini cok gordugumden uğramadım. Buradan Bergen’ geçmek isterseniz; Gudvangen—Woss—Bergen
-Gudvangen—Sogndal(Otobus)—. Stryn(Otobus)-Hellesylt(Otobus)—Geiranger(Ferry,1 saat)
Araç ile geçerken yol üstünde görecekleriniz:
-Laerdal Tuneli: 24 km uzunluğunda. Bazı bölgeleri genişletilerek mavi renkte ışıklandırılmış.
*Sogndal´a kisa bir feribot yolculugu yapip yolunuza devam ederseniz yol otobüs yolundan daha kısalıyor.
-Sognadal—Jostedal Selalesi
-böyabreen buzul; Sognadal`dan sonra.Yoldan yürüme mesafesinde.Çok eski buzul.
Önemli: Hellesylt—Geiranger(Ferry,1 saat sürüyor, birbuçuk saat ara ile karşılıklı fery var,ücreti 295N) Bu Fery yolculukta Geiranger fiyortları görüyorsunuz. Aynı zamanda 7 kız kardeşler şelalelerini de göreceksiniz. Hepsi birbirinden güzeldi. Kesinlikle burayı fery ile geçiniz.
GEİRANGER
Norveç’te gördüğüm en güzel yerleşim.
Bu küçük Harika yerleşime turistler genelde yine büyük cruısle geliyorlar. Ben gittiğimde de limanda bir tane vardı.
Turistler seyir teraslarına ya Hop on Hop of otobüsleri
Veya Cruislerin tur otobüsleri ile çıkıyorlar.
Ayrıca iki kişilik çok sevimli “Mobility” mini araçlarla da gidiliyor.
Bu yerleşimde de Merkeze çok yakın
“ Geiranger Camping” alanı da var.
Turist danışmadan harita ve gerekli bilgileri aldıktan sonra yürüyerek
1- Waterfall Walk: kasabanın içinde ve çok güzel bir şelale. Şelalenin yanında ki merdivenlerden çıkarak yukarıda manzarayı seyrediniz. Daha sonra buradan
yürüyerek ana yola çıkınız. Araç ile 10 dakika sonra
Manzara seyretme terasları:
2- Flydalsjuvet terası:Bu yolun devam ederseniz Stryn’e varıyorsunuz. Gerçekten manzara buradan da muhteşem. Seyir terasının alt tarafında ki koltuka oturarak manzara ile birlikte fotonuzu çekebilirsiniz.
3- Mt.Dalshibba: 20km uzaklıkta ki bu dağın tepesine kar nedeni ile kapalı olduğundan gidemedim.
4-Ornesvingen seyir terası: Ben önce Alesund’a gittiğimden buradan Geiranger’a geçtim. Eğer Eisdal’dan sonra Geiranger’ devam ediyorsanız yerleşime 20 km kala “Ornesvingen” seyir terasını göreceksiniz zaten. Sağ tarafta şelale var. Buradan Geiranger manzarası muhteşem. Geiranger’den bu terasa zık zak çizerek ve yükselerek çıkılıyor. Bu yol çok ünlü.
Geiranger— Eisdal(otobüs,yarım saat)—Linge(Fery)—Syohold(Otobüs)—Alesund(Otobüs)
ALESUND
Ortasından geçen küçük bir Boğaz ile iki tarafı da deniz olan çok hoş bir şehir. Geçirdiği büyük yangından sonra
Almanlar, “Art Nouveau” stilinde çok güzel evler yapmışlar. Hangi sokağa giderseniz gidin nefis evlere rastlıyorsunuz.
Turistler buraya büyük Cruislerele geliyorlar. Limanda devasa Cruiseleri göreceksiniz. Turist infoya gitmenize gerek yok. Limandan şehrin gezilecek yerlerini gösteren harita alıp haritaya göre şehri yürüyerek çok rahat gezebiliyorsunuz. Limanda turistler iner inmez “Cıty Traian” veya “Hop on hop of” otobüsü ile geziyorlar.
-Sıghtseeıng(Cıty Traın): İki saatlik tur ücreti 200Nok.
-Hop On -Hop Of: Günlük bileti 350 Nok. Ayrıca Fiyortu da gösteriyorlar.
1-Haritaya veya kafanıza göre güzel evlerin olduğu sokakları geziniz.Özellikle Boğaz kenarında ki renkli evlerin manzarası çok güzel.
2-Alesund Church: Giriş 30N. 1855 yılında yapılmış bu kilisenin içi de çok güzel.Şehrin merkezinde.
3-Mountain Aksla(Fjellstua Viewpoint Panaroma): Buraya şehir merkezinden 400 basamaklı merdivenle çıkıyorsunuz.Çok zor değil. Veya Cıty Traın ile de çıkabiliyorsunuz. Tepeden manzara nefis. Kesin çıkınız.
Kilisenin yukarısında da manzara seyretmek için teras var. Buraya da çıkabilirsiniz.
Ben kilisinin tam karşısında 120 yıllık ahşap Konak’ta kaldım. Dışı kadar içi de çok güzeldi. Bayıldım bu eve.
4-Şehrin dışında eski Norveç yaşantısını anlatan , ismini unuttuğum bir müze var. Özellikle öğrencileri buraya getirerek eski yaşantılarını anlatmaya çalışıyorlarmış. Buraya gitmek istedim ama unuttum.
ANI: Kiliseye giderken “Asya Market” i çalıştıranlar Suriyeliydiler. Nasıl geldiklerini sordum. Türkiye’de iki ay kaldıktan sonra kaçak olarak buraya gelmişler. Yani bu işi yapanlar Türkiye’de var. Daha sonra burada 5 yıl kalmışlar. Şimdi çoğu Türkiye’den gelen yiyeceklerin satıldığı bu kocaman marketi işletiyorlar. Bu marketin alt tarafında ki marketi de yine Suriyeliler işletiyorlar. Yakında da Türk kebapçısı var.
Kısacası savaşı bahane edip parayı bastıran Suriyeliler soluğu Avrupa’da almışlar.
Alesund—Bergen(Otobüs,Nelt bus/VY , 9 saat veya boot ile 2 gün.)
Bergen— Oslo
Veya Güney’e doğru inecekseniz;
Bergen—Stavanger (Booth 5 saat, otobüs 5 saat)
ANI: Gudvangen’den sonra planım Geiranger’e gitmekti. Songdal’a varmadan Feribot beklerken Bodrum-Akbük’de evi olan Güney’de ki evinden Araçları ile kuzeyde ki yazlık evlerine giden aile ile tanıştım.. Ertesi gün de Alesund’a gideceklerdi. Beni de davet ettiklerinde hemen kabul ettim. Gerçekten benim için büyük şans oldu. Özel araç olunca yol üstü farklı yerlere uğradık.Önce kuzeyde “Syvde” köyünde Fiyord manzaralı harika ahşap evlerinde kaldık. Çevreyi çok güzel gezdik.Ertesi günü kahvaltıdan sonra geze geze Alesund’ a geldik. Ama ben size yukarıda kuzeyi hangi sırayla gezeceğinize göre yazdım. Çok keyifli iki gün geçirdim. Dönüş içinde teklif aldım ama zamanım olmadığından kabul edemedim. Geri dönerken izlediğim yol şöyle oldu.
(Alesund—Syoholt—Linge—Eisdal(Fery)—Geiranger)
Geiranger— Hellesylt—Stryn(Şehir içine girmeden)—Forde—Bergen
Not: Geiranger’den Stryn’e araç yolu da var.
(Bu güzergahta Bergen’e giderken Lavik’ten karşı tarafa gitmek için feribota bindiğimizde ”Sognefjord” fiyordunu görüyorsunuz.
BERGEN
Ülkenin 2. Büyük şehri.Bir gün yeterli.
Güzel bir şehir.Şehir merkezinde ki turist danışma merkezinden veya Bir otelden harita alarak ve yürüyerek çok rahat gezebiliyorsunuz.
Eğer çantanızı bırakmak istiyorsanız Radisson veya başka bir ötele bırakabilirsiniz. Size otelde kalıp kalmadığınızı sormadan alıyorlar.
Deniz kenarında ki ana caddedeyse paralel yoldan gidip gölün çevresini dolanarak tekrar deniz kenarına inebilirsiniz. Veya tersinden de gezmeye başlayabilirsiniz.
Ulaşım:
1-Hop On- Hop Off:24 saat-350N.
2-Sıghtseeıng-Hop on and off :ç Daha geniş gezdiriyorlar.
1-Floyen: Funicular ile bu tepeye çıkıyorsunuz. Gidiş dönüş 125N.Büyükler için tek yön ve çocuklar için çift yön 65N.Çocuklar için tek yön 35 N.
Bu tepeden şehir manzarası güzel. Ayrıca zamanınız varsa tepede yürüyüşler yapabilirsiniz. Ayrıca orman içinde birçok aktivite yapabilirsiniz. Restorant ve kafe de var.
2-Lille Lungegardsvann: Küçük göl: Hemen önünde
3-Park: Bu parkta çok güzel çiçek açmış ağaçlar gördüm.
4-Müzeler Bölgesi:
A-Bergen Museum: Onarımda olduğundan kapalıydı.
B-Historical Museum:Pazartesi kapalı. Salı-Cuma arası 10-16 arası; hafta sonu 11-16 arası açık. Ama ben gittiğimde nedense kapalıydı.
C-Marıtıme Museum: Salı’dan Cumaya kadar 10-16; hafta sonu ise 10-17 arası açık.Bu deniz müzesi görülmeye değerdi.Özellikle gemi maketleri çok güzeldi.
5-Johanneskirken: Bu çok güzel kilisenin içini göremedim.
6-Den National eScene
Buradan isterseniz burunu dönerek Akvaryumu gördükten sonra burunun diğer yakasından geri dönünüz.
7-Turist info, Fish market, Flower market
Bu balık pazarında çeşitli geyik eti , balina, balık eti v.b sucukları satılıyor. Ben geyik etinden olan sucuklardan Amerika’ya götürmek için aldım.
8-Bryggen: Bergen’in ünlü renkli evleri: hepsinde hediyelik eşya satılıyor.
9-Mariakirken: Bu kilisenin de içini göremedim.
Bergen—Oslo
Yine planımı iyi yapamadığımdan erken trene yetişemedim. İlk trene atlayıp Voss’a gelip oradan otobüs ile Dramen’e gelip orada iki gün kalıp Oslo’ya döndüm. Harita üzerinde Oslo’ya kuzeye doğru inen kısa yol görünüyordu ama bu yol dağların arasından geçtiğinden otobüsler bu yolu kullanmıyordu. Otobüs , Gudvangen, Flam,Aurland, Laerdal tüneli, Hanbakken üzerinden dolaşarak Oslo’ya geldi. Ben de gördüğüm bu yerleri ikinci kez görmüş oldum. Bence siz de trenle gittiyseniz otobüsle dönerek farklı manzaraların tadını çıkarabilirsiniz.
ANI:Bergen’de Gaziantepli , çok iyi niyetli bir öğrencinin evinde bir gece misafir oldum. Genç, Gaziantep de okurken politik eylemlerinden dolayı eğitim hayatı bitmiş.Tutuklanmış.Norveç Üniversitesi kendisine yeniden eğitim hakkı verince buraya gelmek zorunda kalmış. Türkiye’ye dönemiyor. Ülkemiz, birçok genci böyle yaşamdan uzaklaştırdı.Bu genç, hem okuyup hem de geç saatlere kadar çalışıp ailesine para gönderiyor.Bergene gelen özellikle gençleri misafir ediyor.Memleket hasreti çekiyor.Değiyor mu? Kapılar açılsa ülkede genç kalmayacak.Çoğu kaçmak için fırsat arıyor. Ülkem çok güzel ama bir de iyi yönetilse…
DRAMMEN
Bergen’den Oslo’ya gelirken 40 km önce olan bu yoğun şekilde Türklerin yaşadığı şehre dinlenmek için geldim. Buradaki evler daha çok iki katlı bloklar halinde. Dağların yamaçlarına doğru daha güzel evlerde var.
Şehrin içinden geçen nehir , şehri ikiye ayırıyor.
Müslüman çok olunca diyanetin yine diyanete bağlı Uşaklıların ve Süleymancıların minaresiz Camileri de var. Süleymancıların camisine de gittim.Kadınlar sıkı sıkı kapanmıştı. Sonra Diyanetin camisine gidip iftar yemeğine katıldım. Bayanlarla sohbet ettik.Hepsi benimle aynı fikirde.”Koşullarımız iyi ama burada çok sıkılıyoruz.” Diye dert yandılar.
Onlara”Türkiye’de üniversiteye gidebilmek çok zor. Çocuklarınızı, özellikle kızlarınızı üniversiteye gönderin” dediğimde “Gitmek istemiyorlar. Biryerlerde çalışıp para kazanmak istiyorlar. Biraz sıkıştırılsak çocuklar bizi şikayet ettiğinde çocukları elimizden alıyorlar” dediler. Ama şu bir gerçek; Avrupa’da yaşayan Türk işçilerin çocukları maalesef çoğu üniversite okumuyorlar.
Burada ki “Kapadokya” restoran sahiplerine internete bağlanmak için gittim. Sahibi Muammer Bey, kahvaltıya ısrarla çağırdı. Türkiye’den kavurma ile omlet hazırlatmıştı. Kahvaltı yapmadım ama inçe belli bardaklardan doyasıya çay içtim. Daha sonra Muammer bey beni tepeye şehir manzarasını seyretmeye çıkardı.Onlarla tanıştığıma mutlu oldum.
Spiral Toppen: Şehir manzarasının görüldüğü tepe. Yaya yolu da var ama Almanların şehri savunmak için tepeye çıkardıkları top için Norveçli esirlere dağın içinden dönerek açtırdıkları tünelden araç ile çıkılıyor. Ruslar, ikinci dünya savaşını kazandıkça , Almanlar geri çekilmek zorunda kalmışlar.Tepede topu da görüyorsunuz.
Oslo merkez—Gardermoen havaalanı(Ben havaalanına 22 km kala yakın bir semtte kalmıştım.Havaalanına giden flybus ücreti 22 km ilk için 190N.Eğer internetten alırsanız150N=100TL.
10 kilo hakkım ve tek çanta alabileceğimi sanıyordum. O nedenle Çeketime kadar herşeyi ev sahibime bırakıp 10 kiloluk eşyalarımı sırt çantama koydum. Yiyecek ve tabletimin olduğu küçük çantamı ise havaalanında bir yere bırakıp check-in yapmaya gittim. Baktım çantaları boyutlarına uygun mu diye bir aparata sokuyorlar iyice heyecanlandım ama sorunsuzca geçiş yaptım. Ama bana başka çantam olup olmadığını sorduğunda “Sadece yiyeceklerimin olduğu çantamın da olduğunu “ söyledim. Tam uçağa binerken sadece beni küçük çantamı kontrolden geçirmediğim için şüphelendiklerinden sanırım odaya sokarak sanırım bomba kontrolünden geçirdiler. Kendi hatam yüzünden mahcup oldum.
New York’da görüşmek üzere…
Eğer iki ülke gezecekseniz bir hafta İsveç’e on günde deNorveç’e ayırınız.Otostop yapacaksanız bu süreyi uzatmanız gerekiyor.
Ben yıllar önce kızımla Norveç’i çok kuzeyine kadar gezmiştik. Flam trenine binip, fiyort turu yapmıştık. Aslında bu on günde bu sefer ülkenin Güney’ini gezmeyi planladım ama son anda gezdiğim yerleri unuttuğumdan tekrar yine kuzeye yönlendim.
Ülkenin Güney’i daha sıcak olduğundan göllerde daha rahat giriliyor.Dağlarda yürüyüş yapabiliyorsunuz. Kuzeyi ise daha soğuk ama gezilecek yerlerin çoğu burada.
PARA
Norveç Kronu=Nok
2019 ftarihine göre;
1 Dolar=8.24 Nok
1 Euro=9.26 Nok
1 Nok=70 Kuruş
100N=69-70 Nok
Yıllar önce bir ekmeğin 5 tl olduğunu öğrenince şok geçirmiştim.Şimdi ise ekmeğine göre en basiti 8 TL’den başlıyor. Bizde ki 5 tl ilk ekmek ise burada 35 tl.Tüm kuzey ülkeleri gibi gerçekten çok pahallı ülke.
Oslo’da bir yatak odalı şehir dışında ki öğrenci evin kirası 3.500 tl.
Bergen’de ise şehir dışı tek oda ortak mutfak öğrenci evinin kirası 400 Euro. Elektrik ve su fiyata dahil.
Bir hamburgercide bir saatlik çalışmanın ücreti ise 20 Euro. Taş işçisinin bir saati ise 28 Euro.
Önemli: Gelirken dövizinizi küçük parçalar şeklinde getiriniz.
İKLİM
Aslında Mayıs’ın sonunda kış mevsimi bitiyormuş. ben Mayıs sonu gibi oradaydım ama Kuzeye çıktıkça hava soğudu ve zaman zaman yağmur ve kar yağdı. Dağların tepesi yoğun şekilde karlarla kaplıydı.
Daha önce yazın gelmiştim. Çok rahat 37.paralelde olan Navrik’e e kadar gitmiştik. O nedenle
Bu soğuk ülkeye en erken tepelerdeki karların tamamı da erimeden haziran ortalarında gelmelisiniz.
ŞEHİRLER ARASI ULAŞIM
-İnternetten alınan bilet daha ucuz oluyor.
-Ulaşım araçlarında ve müzelerde 62 yaş ve üstü için indirim var.
Ülke dağlık olduğundan çok fazla tünel ile karşılaşacaksınız. Muhteşem manzaraların sık sık tünellerle kesilmesi çok sinir bozucu.
Yine ülkeyi Karavanla gezen de çok var. Her tarafta karavan kampları da var.
Yerliler, fery için özel kartları olduğundan her seferinde ücret ödemeden geçebiliyorlar.
Ülkenin özellikle batı ve kuzeyinde Deniz suyunun İç kısımlara kadar uzanmasından dolayı ,ülke büyük su parçaları ile bölük pörçük olduğundan ve dağlarda yolları kestiğinden ulaşım çok karışık. Bu su pa4çalarını genelde fery ile karşı tarafa geçiyorsunuz. Ancak iki kıyının dar olduğu bazı Kısımlarda köprüler var. Veya göllerin bitiminden yolu uzatarak araç ile geçmeniz gerekiyor.
Harita üzerinde gördüğünüz her araç yolundan otobüs geçmiyor. Ancak kendi aracınızla bu dağ yollarından geçebiliyorsunuz.Zaten Otobüs sık bulunamadığından daha fazla zamana ihtiyacınız var.
Ayrıca ulaşım hayal edemediğiniz kadar pahallı bize göre.
En iyisi birkaç kişiyseniz araba kiralamak en mantıklısı. Ana yollar numaralı olduğundan kendi aracınızla gezmeniz kolay.
Zaman’dan kazandığınız gibi istediğiniz yere uğrayıp istediğiniz yerde duraklayabilirsiniz. Daha da ucuza gelir.
1-Boat: Ülkenin herterafı su olduğundan birçok yere boat ile gidebiliyorsunuz. Daha uzun sürüyor ve daha pahallı oluyor.Keyfide başka.
2-Cruise ile: Turistlerin çoğu Cruise ile geziyorlar. Gittikleri yerlerde anlaştıkları tur otobüsü ile çevreyi gezdiriyorlar.
2-Tren: En çok kullanılan ulaşım aracı.
Trenlere biletinizi makinalardan alıyorsunuz. Eğer yolunuz uzun ise görevli birkaç durak sonra kontrole geliyor. Bir kontrolden sonra daha da gelmiyor. Eğer gençseniz ve bu ülkeyi ziyaret etmek istiyorsanız uzun tren yolculuğunda gideceğiniz yöne doğru birkaç durak sonrası bilet alıp en son durakta inebilirsiniz. Bunu yazdığım için utanıyorum ama ne yazık ki paramızın hiç değeri yok.
3-Otobüs: Genelde trenin olmadığı yerlerde kullanmak zorundasınız. Çok sık otobüs bulamıyorsunuz. Kesinlikle hangi güzergahlardan otobüsün geçtiğini öğrendikten sonra yola çıkınız.
Otostop: gençler yapabilir ama yoldan almıyorlarmış. gaz istasyonlarında aynı yöne gidenlerle konuşup ikna edebilirseniz alıyorlarmış. Ama ülkeyi baştan başa otostopla gezen Türk gençlerinde rastladım. Zamanınız olması gerekiyor. Eğer otostop yaptığınız araç fery ile karşı tarafa geçiyorsa , onlar fery kartı kullandıklarından ayrıca siz ücret ödemenize gerek kalmıyor.
Kuzeye çıktıkça insanlar daha yardımsever ve yardımcı oluyorlar.
DİL
Almanca, İngilizce ve Danimarka’da dillerinin karışımı bir dil.
Danimarka’da dili ile yazılımı aynı ama aksan farklı.
İskandinav ülkeleri kendi aralarında yavaş konuşulduğu sürece birbirlerinin dillerini anlıyorlar. Hatta Almanca’ yı da iyi anlıyorlar.
Gencinden yaşlısına iyi Derecede İngilizce biliyorlar. Zaten okullarda belli bir sınıftan sonra istedikleri farklı bir dili de öğrenebiliyorlar.
YAŞAM
Ülkenin eskiden normal yaşantısı varken petrol bulununca ekonomi hızla düzelmiş ve yükselmiş.Ama eskiden aile ve komşuluk ilişkileri normal ilken zenginleştikce durum değişmiş.Artık komşusundan gürültü geldiğinde bile polisi arayan komşuluklar oluşmuş. El bebek büyüttükleri çocuklarına bile çok uzaklar. Bu ülkede yaşayan Türklerin imkanları iyi ama mutlu oldukları söylemek zor
Bu ülke, fiyortlarında deniz suyu ile oluşan gölçükler, tepelerde eriyen karlardan oluşan tatlı su gölcükleri, yine eriyen kar suyu ile oluşan nehirleri ve) doğası ile Avrupa’nın en yeşil ve en güzel ülkesi.
Her tarafta su kütleleri olunca evlerin çoğu bu su kütlelerin her iki yamaçlarında hepsi suyu görecek şekilde kibrit kutusu gibi sıralanmışlar. Bu evlerin neredeyse tamamı beyaz veya açık renklere boyanmıştı. ahşaptan evlerin önünde çayır, çayırlarda otlayan koyunlar ve inekler, arkasında orman, daha arkasında tepeleri karlı dağlar, dağlardan akan uzun ve gür şelaleler…. Göllere yakın balıkçı kulübeler ise kahverengiye çalan kırmızıya boyanmıştı. Aynı zamanda da gölün karşısında aynı manzarayı da görüyorlar. Evlerin çevresi tertemiz, özellikle ayrıştırdıkları çöp tenekelerinin tertemiz olması ve korkmaması beni şaşırttı. Genelde evlerinin önünde leylak ve rengarenk milli çiçekleri dikilmiş. Böyle evlerde yaşamak hepimizin hayalidir.Hele benim rüyam ama bir ahşap evde yaşayamadan öleceğim maalesef.
Bu muhteşem evlerde yaşayan Norveçlilerin yaşam standartları da çok yüksek. Herşeylere sahipler ama çok yalnızlar. Tek başlarına yaşamayı tercih ediyorlar.Kaldığım köyde 82 yaşında ki kadının kiralık evinin 100 metre ilerdeki 100 yaşında ki annesi ile evin önünde sohbet ediyorlar o kadar. Birliktelik yok. Paylaşmak yok. Sohbet etmek yok. Sokaklar bomboş. Ölü sokaklar.Ölü şehirler.
Kısacası dışardan görüldüğü gibi değil. Bir Norveç’liye bunu söylediğimde” Eskiden böyle değildi. Ekonomimiz düzelttikten sonra bu hale geldik.” Dedi.
Zaten ülkenin iklimi insanı depresyona itmeye çok uygun. Üzerine bir de yalnızlık eklenince bu kadar muhteşemde olsa yaşamak ister misiniz? Söylenenlere göre intihar olaylarında çokmuş.
Samboer: Nikahsız birlikte yaşamak anlamına geliyor. Bu durumda evli ilken tüm aynı haklara sahip olabiliyorsunuz.
Biz de ise nikahla ilken adam çekerini alıp kaçıp gidiyor. Çoçukların eli ekmek görünce baba olduğunu hatırlıyor.
KISA KISA
-Troll : (Yeşil adam): Bu küçük troll adlı oyuncakların çıkış ülkesi Norveç. Tüm hediyelik eşya dükkanlarında koca burunlu çirkin yeşil adamı göreceksiniz. Bu troll ile ilgili birçok hikaye anlatılıyor.
-Buradaki göçmenlerin bir kısmıİnsan haklarına göre belli. Ölçüde almak zorunda olduklarından gelebilmişler. bAzılarımda kaçak veya bir şekilde Avrupa’ya geldikten sonra buraya gelip iltica etmişler. İltica ettikten sonra vatandaşlık alıncaya kadar ülkelerine gidemiyorlar.
Çoğu Türk erkeği burada yaşayan bayanla evlenerek gelmişler.
- Rus-Norveç sınırında bisiklet ile geçtiğinde kanun gereği polis müdahale edemiyormuş. O nedenle bu sınırda bisiklet dağı oluşmuş.
-Burada yaşayan öğrenci, göçmen, kendi vatandaşları herkes çalışmak zorunda.
-trende, fery de , tramvay da kısacası her yerde internete çok kolay bağlanıyorsunuz. O nedenle boşuna Türkiye’den internet satın almanıza gerek yok.
-İsvaç’de olduğu gibi bu ülkede de birçok Konya-Kulu’dan gelmişler. Kebap dükkanların hepsi ya Arap ya da Türk.
-Yün giysileri çok güzel ama diğerleri naylon gibi ve kalitesiz.
-Bu ülkede de Oslo ve diğer büyük şehirlerde 7-11 marketleri var.
-Rohdedendro: İsveç ile Norveç’in milli çiçeği.Kırmızı, beyaz, pembe, mor, eflatun gibi renkleri var. Karadeniz’in Zakkum çiçeği ile aynı ama daha katmerliydi. Büyük bir ağaç şekline 20 yılda ancak gelebiliyormuş.
-Hafta içi çalıştıklarından diğer Avrupa ülkeleri gibi hafta sonu zil zurna sarhoş oluyorlar.
-Antalya’yı görmeyen Rus kalmadığı gibi Alanya’yı da görmeyen Norveçli kalmamış. Onlara çok ucuz geliyormuş. Yine İzmir-Balçova termal tesislerine de çok geliyorlar.
-Lama yetiştiriyorlar.
- ilk kez İskandinav ülkelerinde sarı renkli akasya ağacı gördüm.
-Kışın tv seyrederek zaman geçiriyorlarmış.
-İşçilerin her ay maaşının bir kısmı izin(Tatil) parası olarak kesiliyor. Haziran gibi de işçiye toplu bu para ödeniyor. Maaş verilmese de bu izin parasının verilmesi mecburiymiş.
-Türk TV izlenebiliyor.
- Müzelerde yatakların altında hep lazımdık var. Gerçekten Avrupalıların tuvalet alışkanlığı çok gecikmiş. Anlayamadığım bu küçük odacıkların dolmuş iki lazımlığın kokusu ile nasıl uyuyorlarmış.
OSLO
Şehri gezmek için en az iki gün gerekiyor. Bazı gezginler Oslo’nun içini hiç gezmeden ayrılıyorlar ama şehir gezilmesi çok hak ediyor.
şehirde en dikkatimi çeken , başları bizim eski usul gibi kapalı Romanyalı dilenciler oldu. Romanyalı dilencileri kapılar açıldığından tüm Avrupa’da görebilirsiniz. Türklerde çok benziyorlar.
Bu ülkede de göçmen var ama İsveç’te ki kadar yoğun değil. Özellikle yabancı öğrenci fazla.
Şehir içi ulaşım:
- Bu şehirde de günlük, haftalık ve aylık kartlar var.Yine aynı kart ile metro, tramvay ve otobüse bilebiliyorsunuz.
Biletinizi makinalardan alıyorsunuz.Eğer biletsiz binip
yakalanırsanız 1000 N=700 tl ödemek zorunda kalırsınız.
kontrol için dört tane sivil giyimli görevli aniden otobüsün içine giriyorlar. Ben de Türk bayan arkadaşımla birlikteydik. Ona internet varken bilet aldık. Daha sonra internet kesildiğinden denememize rağmen bana alamadık. Durumu açıkladığımızda “Tamam” dediler.
-Oslo Pass: Bir günlük (24 saat) 445N, İki günlük 650N.Eğer bu pass biletinizi alırsanız Public ulaşım, şehir içi ferry, müzeler ve bazı restoranlarda indirim alabiliyorsunuz.
Bence bu kartı almaya hiç gerek yok. Çünkü bu ülkede müzelere girerken sıkı bir kontrol yok. Şehir içinde de çok az halk ulaşımı kullanmak zorundasınız. Zaten bir günde şehri, müzeleri gezmeniz mümkün değil.
-CıtySightseeing- Hop On- Hop Of: 24 saatlik 400N, 48 saatlik 650 N.
-Fiyord Gezisi:İki saatlik fiyort gezisi 400N. City Hall’un önünden başlayarak yakın çevrede ki fiyortları gezdiriyorlar.
-Cıty Cruıse+Hop on-Hop of günlük bilet ise 225N.
Kalma: Şehre 15 dakika tramvay ile uzakta anbr kiralık evi üç gün, iki gece ve iki kişi için 190 Euro.
ŞEHRİ GEZMEK
Not: Çantanızı tren istasyonunda ücret karşılığı bırakabiliyorsunuz. Ama hemen istasyonun yakınında ki Calirina veya başka otele çantanızı bırakabilirsiniz. Benim çantamı aldılar. Bir şey sormuyorlar.
-
I-Şehir içi:
Tren istasyonun içinde direkt Operaya geçebilirsiniz. Veya en sona da bırakabilirsiniz.
Ana tren istasyonunda indikten sonra yürüyerek sırasıyla
1-Opera:Deniz kenarında çok farklı dizayn edilmiş yeni bina. Tepesine çıkarak şehir manzarasını seyredebilirsiniz. Binanın içi de çok farklı yapılmış.
2-Oslo Cathedral: Hafta içinde saat 10-16 arası açık. Cuma 16’da; cumartesi ise 18’de açılıyor. Katedralin içi de çok ihtişamlı.
3-Karl Johons Caddesi:
A-Parlament Binası: Sadece dışardan görebiliyorsunuz.
B-The National Tiyatro : Binası çok güzel.
C-The Royal Palace: Bu sarayı dışardan görebiliyorsunuz ama bahçesini gezebiliyorsunuz.
D -City Hall: Giriş ücretsiz. Tüm duvarları ülkenin eski yaşantısını anlatan resimlerle bezenmiş.
Buradan burnun Deniz kıyısından devam ettiğinizde;
E-Akershus Fortress: Tepedeki bu eski kalenin içi ve çevresi gezilmeye çok değer. Yukardan şehir ve deniz manzarası çok güzel.İçinde;
a-Residence Müzesi: Giriş 60N. Pazartesi-Cuma10-16; hafta sonu 11-16 arası açık.
İkinci dünya savaşında ülkenin mücadelesini anlatan müze. Benim ilgimi çekmedi
b-Armed Fortes müzesi:Giriş 60N. Pazartesi-Cuma7-18; hafta sonu 8-18 arası açık.
Eski Kalenin yaşamını anlatan eşyalar ve görseller var. Ben beğendim. İç kısımda;
F-The National Museum Architecture:
Buradan diğer burnun kıyısına yürüyüp
E-Aker Brygga: Bu alışveriş bölgesi ve deniz kıyısı çok hareketli ve güzel. Özellikle akşam üstüne denk getirmeye çalışınız.
II-Toyen semti:
Metro ile 1, 2, 3, 4 ve 5 nolu metro ile gidip Toyen durağında ininiz.
1-Munch Museum: Giriş 120N, çocuk 50N,Hergün 10-17 arası açık. Ressamın yaşamı ve eserleri sergileniyor.Çantanızı önce bırakmanız gerekiyor.
Burada yüzlerini, gözlerini acayip boyamış ve giyinmiş geçler tabloların önünde öylece dikilip insanların dikkatini çekiyorlar. Şehrin en önemli müzelerinden.
Hemen karşı tarafında;
2-Botanik Bahçesi: Dinlenmek için güzel. Burada ki serada ilk kez gördüğüm Begonvil çiçeği çok yoğundu. Bahçenin içinde
A-Museum of Natural Hıstory: Ben gittiğimde kapalıydı.
III- Uzak müzeler
1-Şehir merkezinden 12 nolu tramvay veya otobüs ile “Majorstuen” semtinde ki
A-Vıgeland Sculpture Park: Giriş ücretsiz. Burada ki heykellerin her biri birbirinden güzel. Kesin gitmeye çok değer.
B-Oslo City Museum: gitmedim.
Buradan 30 nolu tramvay veya otobüs ile “Bygdoy” semtinde ki Müzeler bölgesine geliniz.
Bu müzeler bölgesinin iki farklı noktasına City Hall’un önünden karşılıklı sık boat kalkıyor. Tek yön 50N, çift yön 75 N.Oslo pass kartınız varsa ücretsiz.Ben bu müzeler bölgesine tramvay ile gelip boat ile şehre geri döndüm. Siz de istediğiniz gibi plan yapabilirsiniz.
Bu bölgede çok şık evler var. Sırasıyla müzeler:
a-Nordks Folkmuseum: Giriş 160N, emekli 120 N,Aile 320N. Hergün 10-17 arası açık. Ülkenin geçmişini anlamak için bu güzel müzeye kesin gitmeniz gerekir.
Aslında bilet aldığınız binanın içinde parkın çıkışı var.
Bu açık hava park müzesinde ülkenin eski Harika ahşap evler, ahırlar , kilise v.b sergileniyor. Tüm açık hava müzelerinde olduğu gibi bu ahşap evlerde o zaman ki giyselerdi giymiş bayanlar yaşamı anlatan işleri de yapıyorlar. Evler bulundukları köylerden bulunduğu şekilde yerleştirilmiş. Bu kalın ağaç ve ahşaplardan yapılmış evler ve nefis ev eşyaları çok güzel.Hele ahşap kilise muhteşem.
Yine yakın zamanda ki yaşanan evlerin örneği”Old City” adı altında sergileniyor.
Yalnız bu açık hava müzesi çok geniş alana yayıldığı için gezmesi çok yorucu oluyor.
b-Vıkıng Shıp Museum: Giriş 100N, emekli 80N. Hergün 9-18 arası açık. Milattan sonra Vikinglerin bu gemileri zamanında ki kral ve zenginlerin özel eşyaları ve gemilerle birlikte toprağa gömülürmüş. Bu nedenle gemiler ve özel eşyalar yıllarca çok iyi korunmuş.
-Oseberg Gemisi: Milattan sonra 920 yılında yapılmış.
-Gokstad gemisi: Milattan sonra 820 yılında yapılmış.
-The Tüne Gemisi: Milattan sonra 870 yılında yapılmış. Bu gemi, iyi korunmadığından sadece iskeleti kalmış.
Bu gemilerle birlikte gömülen at arabası üzerinde ki birbirine girmiş hayvan heykelleri figürleri Harika. Yine bu özel eşyaların üzerinde zamanında ki saga hikayelerini anlatan figürlerle süslenmiş.
c-Kon-Tıkı-Museum: Giriş 120N,emekli 90N, çocuk 50N. Hergün 10-16 arası açık. El ile yapılmış ağaçlardan ve hasırlardan yapılmış gemi ile yapılan yolculuk anlatılıyor. Gemi çok ilginç.j
d-Polar Shıp Fram: Giriş 90N, çocuk 50N. Hergün 10-18 arası açık. Çantanızı 20N’a kirletebiliyorsunuz.Kutuplara yapılan yolculuk gemisi ve diğer materyaller sergileniyor.
e-Norwegıan Marıtıme Museum: Giriş 120N. Hergün 10-16 arası açık.
f-Holocaust Center: Giriş 70N, çocuk ve emekli 50N, aile 130N. Hergün 10-18 arası açık.
Buradan boat ile şehir merkezine dönünüz.
FİYORTLARI GEZMEK
Buzulların oluşturduğu derin vadiler, deniz suyu ile dolarak Fiyordlar oluşmuş.
Genelde bu fiyortları turistler, devasa cruiselerle uğruya uğruya geziyorlar. Gittikleri yerde anlaşmalı olarak otobüslerle de çevreyi geziyorlar. Plan yapamazsanız bu yöntem pahallı ama yorulmuyorsunuz. Bana göre siz planınızı kendiniz yapıp özgürce geziniz.
Ülkenin her yerinde fiyort görebilirsiniz ama en ünlülerini görmek için Flam’a gitmeniz gerekiyor.
Eğer kuzeye de geçecekseniz önce Flam’akadar gidip buradan kuzeye geçip oradan Bergen’e dönebilirsiniz. Veya Bergen’den başlayıp tersten de gezinizi yapabilirsiniz.
1.Yol:
Oslo— Bergen(Tren,uçak ve otobüs var. )
Farklı otobüs kampanyalarına göre otobüs Chanse veya Habehhen de değiştirilerek yola devam ediliyor.
Tren biletlerini erken almalısınız. Yoksa ilk saatlerde bitmiş oluyor.
Bergen—Flam yapabilirsiniz.(Tren-4 saat, otobüs-2 saat ve Boat-5 saat sürüyor.
Veya;
2.Yol:
Oslo—Myrdal(Aslında yine Bergen trenine binip Myrdal’da iniyorsunuz. 5 saate yakın sürüyor.ücreti 396N.
Myrdal—Flam(Flambana treni,20 km, 1 saat, tek yön 410N, çift yön 590 N..)
Karşılıklı olarak saatte bir tren var. Fazla beklemiyorsunuz.
FLam bana (Myrdal Railway) treni: Bu turistik tren, Myrdal ile Flam arasında karşılıklı çalışıyor. Tren ile 867 metre yüksekliğe tırmanıyorsunuz. Çoğu el ile yapılmış 20tane tüneli geçerken manzara sık sık kesintiye uğruyor maalesef.Trene biner binmez sağ ve sol tarafta ki nefis manzaralar için açıklamalar yapılıyor. Tepeleri karlı dağları, karların oluşması ile akan uzun şelaleleri yol boyu göreceksiniz.
Kjosfossen şelalesine geldiğinizde tren duruyor.Şelale bu mevsimde çok yoğundu. Yolcular aşağı inerek müzik eşliğinde dans okulunun öğrencilerinden kırmızı giyen bir dansçının şovunu seyrediyorlar. Trenle giderken yolun her iki yanında küçük yerleşimler ve araç yolu gördüm. Ama Görevliye sorduğumda “Flam-Myrdal “arasında araç yolu olmadığını söylediler.
Not: Ben Myrdal’a gitmek istediğimde öğleden önceki trenler çoktan dolmuştu. Ben de trenle ilk durak olan Sılavadık’e Gittim. Oradan otobüs değiştirerek Gelio’ya kadar gittim ama zor oldu. Zaten bundan sonra Myrdal’a otobüs yoktu.Sanırım kendi aracınız olması gerekiyor.Sadece bu yol tren ile gidiliyormuş. buradan Oslo’dan gelen trene tekrar binmek zorunda kaldım. İki istasyon için trene288 N ödedim. O nedenle bu yolu önceden biletinizi alarak tren kullanınız.
Not:Oslo— Bergen otobüs yolu Myrdal’ın üst tarafından geçerek Flam- Gudvangen v.b devam ediyor.tren ve otobüsün nereden geçtiğini iyice öğrenip planınızı ona göre yapınız.
FLAM
Fiyordların kenarında içinden nehir geçen küçük ve sevimli bir yerleşim. Turistlerin bir çoğu buraya cruise ile buraya geliyorlar.Diğer yollarla da ulaşıyorlar.
Kalma: Nehrin karşı tarafında kamp alanı var. Bungolovlar iki kişilik. Kendi çadırınızı kurmak isterseniz yer için 140N=100Tl. Kampın mutfağı var. Duş almak 6 dakikası 20N.
Daha ileride de kamp alanı gördüm.
D harfinin köşesinin birinde Flam diğer köşesinde ise Gudvangen yerleşimleri var. Cruıseler karşılıklı olarak bu kasabalar arasında D’nin eğrisi boyunca gidip geliyorlar.
Eğer isterseniz iki kasaba arasında Shuttle bus ile geri dönebiliyorsunuz.Tek yön 20 dakika ve fiyati 100 Nok.
FLAM’da YAPILACAKLAR
1-Fiyort Turu:(Naeroyfjord Cruıse)
Önce Aurland fiyortları daha sonra UNESCO’nun dünya kültür mirasında ki ve Norveç’de ki en büyük ve derin fiyordu Sognefjord’un devamı olan Naeroy fiyortunu görüyorsunuz.
Daha önce sanırım Bergen’de fiyort turuna katılmıştım. İlk olduğu için mi bilemem çok etkilenmiştim.Bu turda daha çok büyük dağ şeklinde üzeri yeşil ile kaplanmış Kaya parçaları gibi fiyortları manzarası da çok güzeldi.
A-Flam—Gudvangen
Clasık Cruıse: 8, 1:30 da var. İki saat sürüyor.Fiyati 405 Nok.
-Premium Cruise(Modern):9, 11, 14 ve 16 da var. İlk seferinin fiyati 405 Nok,diğerlerinin 495 Nok.
B-Gudvangen—Flam
Classic Cruise: 10:30 ve 15:45 de var.
Premium Cruise: 8:30 ,11:30, 13:30 ve 16:30’da var.
• Bu turda su kenarlarında Aorland gibi yerleşimler var. Aslında bu yerleşim, Oslo otobüs yolu üzerinde. Bu yerleşimlerde de kalabildiğiniz gibi buralardan da cruise turuna katılabiliyorsunuz.Cruise, yolcu varsa buralara uğruyor.
2-Stegastein Viewpoint: 20 Dakika` gidiş, 20 dakika dönus ve yarim satte terasta Kalmar .Toplam fiyat 335 Nok.10-15 arasi her Saat başı tur var ama ben oradayken öğleden önceki turlar dolmuştu.
3- Yürüyüş parkurlari:
A-Nehir kiyisindan ve Brekke Şelalesi : Nehir kenarını Takip ederek devam ettikten sonar tabelasından yukarı doğru en az yarim saat tırmanmanız gerekiyor. Şelale çok çoşkulu ve yukardan kasabanın manzarası çok güzel.
B-Deniz kenarindan: Git gel 2 saat.
4-Borgund Stave Churc and King’sRoad: Eğer Laerdal’a Gidecekseniz bu eski kilise buraya çok yakın.Bu eski ahşap kiliseye giriş 90Nok.Otobusle bir saatte gidiliyor. Ben benzerlerini cok gordugumden uğramadım. Buradan Bergen’ geçmek isterseniz; Gudvangen—Woss—Bergen
-Gudvangen—Sogndal(Otobus)—. Stryn(Otobus)-Hellesylt(Otobus)—Geiranger(Ferry,1 saat)
Araç ile geçerken yol üstünde görecekleriniz:
-Laerdal Tuneli: 24 km uzunluğunda. Bazı bölgeleri genişletilerek mavi renkte ışıklandırılmış.
*Sogndal´a kisa bir feribot yolculugu yapip yolunuza devam ederseniz yol otobüs yolundan daha kısalıyor.
-Sognadal—Jostedal Selalesi
-böyabreen buzul; Sognadal`dan sonra.Yoldan yürüme mesafesinde.Çok eski buzul.
Önemli: Hellesylt—Geiranger(Ferry,1 saat sürüyor, birbuçuk saat ara ile karşılıklı fery var,ücreti 295N) Bu Fery yolculukta Geiranger fiyortları görüyorsunuz. Aynı zamanda 7 kız kardeşler şelalelerini de göreceksiniz. Hepsi birbirinden güzeldi. Kesinlikle burayı fery ile geçiniz.
GEİRANGER
Norveç’te gördüğüm en güzel yerleşim.
Bu küçük Harika yerleşime turistler genelde yine büyük cruısle geliyorlar. Ben gittiğimde de limanda bir tane vardı.
Turistler seyir teraslarına ya Hop on Hop of otobüsleri
Veya Cruislerin tur otobüsleri ile çıkıyorlar.
Ayrıca iki kişilik çok sevimli “Mobility” mini araçlarla da gidiliyor.
Bu yerleşimde de Merkeze çok yakın
“ Geiranger Camping” alanı da var.
Turist danışmadan harita ve gerekli bilgileri aldıktan sonra yürüyerek
1- Waterfall Walk: kasabanın içinde ve çok güzel bir şelale. Şelalenin yanında ki merdivenlerden çıkarak yukarıda manzarayı seyrediniz. Daha sonra buradan
yürüyerek ana yola çıkınız. Araç ile 10 dakika sonra
Manzara seyretme terasları:
2- Flydalsjuvet terası:Bu yolun devam ederseniz Stryn’e varıyorsunuz. Gerçekten manzara buradan da muhteşem. Seyir terasının alt tarafında ki koltuka oturarak manzara ile birlikte fotonuzu çekebilirsiniz.
3- Mt.Dalshibba: 20km uzaklıkta ki bu dağın tepesine kar nedeni ile kapalı olduğundan gidemedim.
4-Ornesvingen seyir terası: Ben önce Alesund’a gittiğimden buradan Geiranger’a geçtim. Eğer Eisdal’dan sonra Geiranger’ devam ediyorsanız yerleşime 20 km kala “Ornesvingen” seyir terasını göreceksiniz zaten. Sağ tarafta şelale var. Buradan Geiranger manzarası muhteşem. Geiranger’den bu terasa zık zak çizerek ve yükselerek çıkılıyor. Bu yol çok ünlü.
Geiranger— Eisdal(otobüs,yarım saat)—Linge(Fery)—Syohold(Otobüs)—Alesund(Otobüs)
ALESUND
Ortasından geçen küçük bir Boğaz ile iki tarafı da deniz olan çok hoş bir şehir. Geçirdiği büyük yangından sonra
Almanlar, “Art Nouveau” stilinde çok güzel evler yapmışlar. Hangi sokağa giderseniz gidin nefis evlere rastlıyorsunuz.
Turistler buraya büyük Cruislerele geliyorlar. Limanda devasa Cruiseleri göreceksiniz. Turist infoya gitmenize gerek yok. Limandan şehrin gezilecek yerlerini gösteren harita alıp haritaya göre şehri yürüyerek çok rahat gezebiliyorsunuz. Limanda turistler iner inmez “Cıty Traian” veya “Hop on hop of” otobüsü ile geziyorlar.
-Sıghtseeıng(Cıty Traın): İki saatlik tur ücreti 200Nok.
-Hop On -Hop Of: Günlük bileti 350 Nok. Ayrıca Fiyortu da gösteriyorlar.
1-Haritaya veya kafanıza göre güzel evlerin olduğu sokakları geziniz.Özellikle Boğaz kenarında ki renkli evlerin manzarası çok güzel.
2-Alesund Church: Giriş 30N. 1855 yılında yapılmış bu kilisenin içi de çok güzel.Şehrin merkezinde.
3-Mountain Aksla(Fjellstua Viewpoint Panaroma): Buraya şehir merkezinden 400 basamaklı merdivenle çıkıyorsunuz.Çok zor değil. Veya Cıty Traın ile de çıkabiliyorsunuz. Tepeden manzara nefis. Kesin çıkınız.
Kilisenin yukarısında da manzara seyretmek için teras var. Buraya da çıkabilirsiniz.
Ben kilisinin tam karşısında 120 yıllık ahşap Konak’ta kaldım. Dışı kadar içi de çok güzeldi. Bayıldım bu eve.
4-Şehrin dışında eski Norveç yaşantısını anlatan , ismini unuttuğum bir müze var. Özellikle öğrencileri buraya getirerek eski yaşantılarını anlatmaya çalışıyorlarmış. Buraya gitmek istedim ama unuttum.
ANI: Kiliseye giderken “Asya Market” i çalıştıranlar Suriyeliydiler. Nasıl geldiklerini sordum. Türkiye’de iki ay kaldıktan sonra kaçak olarak buraya gelmişler. Yani bu işi yapanlar Türkiye’de var. Daha sonra burada 5 yıl kalmışlar. Şimdi çoğu Türkiye’den gelen yiyeceklerin satıldığı bu kocaman marketi işletiyorlar. Bu marketin alt tarafında ki marketi de yine Suriyeliler işletiyorlar. Yakında da Türk kebapçısı var.
Kısacası savaşı bahane edip parayı bastıran Suriyeliler soluğu Avrupa’da almışlar.
Alesund—Bergen(Otobüs,Nelt bus/VY , 9 saat veya boot ile 2 gün.)
Bergen— Oslo
Veya Güney’e doğru inecekseniz;
Bergen—Stavanger (Booth 5 saat, otobüs 5 saat)
ANI: Gudvangen’den sonra planım Geiranger’e gitmekti. Songdal’a varmadan Feribot beklerken Bodrum-Akbük’de evi olan Güney’de ki evinden Araçları ile kuzeyde ki yazlık evlerine giden aile ile tanıştım.. Ertesi gün de Alesund’a gideceklerdi. Beni de davet ettiklerinde hemen kabul ettim. Gerçekten benim için büyük şans oldu. Özel araç olunca yol üstü farklı yerlere uğradık.Önce kuzeyde “Syvde” köyünde Fiyord manzaralı harika ahşap evlerinde kaldık. Çevreyi çok güzel gezdik.Ertesi günü kahvaltıdan sonra geze geze Alesund’ a geldik. Ama ben size yukarıda kuzeyi hangi sırayla gezeceğinize göre yazdım. Çok keyifli iki gün geçirdim. Dönüş içinde teklif aldım ama zamanım olmadığından kabul edemedim. Geri dönerken izlediğim yol şöyle oldu.
(Alesund—Syoholt—Linge—Eisdal(Fery)—Geiranger)
Geiranger— Hellesylt—Stryn(Şehir içine girmeden)—Forde—Bergen
Not: Geiranger’den Stryn’e araç yolu da var.
(Bu güzergahta Bergen’e giderken Lavik’ten karşı tarafa gitmek için feribota bindiğimizde ”Sognefjord” fiyordunu görüyorsunuz.
BERGEN
Ülkenin 2. Büyük şehri.Bir gün yeterli.
Güzel bir şehir.Şehir merkezinde ki turist danışma merkezinden veya Bir otelden harita alarak ve yürüyerek çok rahat gezebiliyorsunuz.
Eğer çantanızı bırakmak istiyorsanız Radisson veya başka bir ötele bırakabilirsiniz. Size otelde kalıp kalmadığınızı sormadan alıyorlar.
Deniz kenarında ki ana caddedeyse paralel yoldan gidip gölün çevresini dolanarak tekrar deniz kenarına inebilirsiniz. Veya tersinden de gezmeye başlayabilirsiniz.
Ulaşım:
1-Hop On- Hop Off:24 saat-350N.
2-Sıghtseeıng-Hop on and off :ç Daha geniş gezdiriyorlar.
1-Floyen: Funicular ile bu tepeye çıkıyorsunuz. Gidiş dönüş 125N.Büyükler için tek yön ve çocuklar için çift yön 65N.Çocuklar için tek yön 35 N.
Bu tepeden şehir manzarası güzel. Ayrıca zamanınız varsa tepede yürüyüşler yapabilirsiniz. Ayrıca orman içinde birçok aktivite yapabilirsiniz. Restorant ve kafe de var.
2-Lille Lungegardsvann: Küçük göl: Hemen önünde
3-Park: Bu parkta çok güzel çiçek açmış ağaçlar gördüm.
4-Müzeler Bölgesi:
A-Bergen Museum: Onarımda olduğundan kapalıydı.
B-Historical Museum:Pazartesi kapalı. Salı-Cuma arası 10-16 arası; hafta sonu 11-16 arası açık. Ama ben gittiğimde nedense kapalıydı.
C-Marıtıme Museum: Salı’dan Cumaya kadar 10-16; hafta sonu ise 10-17 arası açık.Bu deniz müzesi görülmeye değerdi.Özellikle gemi maketleri çok güzeldi.
5-Johanneskirken: Bu çok güzel kilisenin içini göremedim.
6-Den National eScene
Buradan isterseniz burunu dönerek Akvaryumu gördükten sonra burunun diğer yakasından geri dönünüz.
7-Turist info, Fish market, Flower market
Bu balık pazarında çeşitli geyik eti , balina, balık eti v.b sucukları satılıyor. Ben geyik etinden olan sucuklardan Amerika’ya götürmek için aldım.
8-Bryggen: Bergen’in ünlü renkli evleri: hepsinde hediyelik eşya satılıyor.
9-Mariakirken: Bu kilisenin de içini göremedim.
Bergen—Oslo
Yine planımı iyi yapamadığımdan erken trene yetişemedim. İlk trene atlayıp Voss’a gelip oradan otobüs ile Dramen’e gelip orada iki gün kalıp Oslo’ya döndüm. Harita üzerinde Oslo’ya kuzeye doğru inen kısa yol görünüyordu ama bu yol dağların arasından geçtiğinden otobüsler bu yolu kullanmıyordu. Otobüs , Gudvangen, Flam,Aurland, Laerdal tüneli, Hanbakken üzerinden dolaşarak Oslo’ya geldi. Ben de gördüğüm bu yerleri ikinci kez görmüş oldum. Bence siz de trenle gittiyseniz otobüsle dönerek farklı manzaraların tadını çıkarabilirsiniz.
ANI:Bergen’de Gaziantepli , çok iyi niyetli bir öğrencinin evinde bir gece misafir oldum. Genç, Gaziantep de okurken politik eylemlerinden dolayı eğitim hayatı bitmiş.Tutuklanmış.Norveç Üniversitesi kendisine yeniden eğitim hakkı verince buraya gelmek zorunda kalmış. Türkiye’ye dönemiyor. Ülkemiz, birçok genci böyle yaşamdan uzaklaştırdı.Bu genç, hem okuyup hem de geç saatlere kadar çalışıp ailesine para gönderiyor.Bergene gelen özellikle gençleri misafir ediyor.Memleket hasreti çekiyor.Değiyor mu? Kapılar açılsa ülkede genç kalmayacak.Çoğu kaçmak için fırsat arıyor. Ülkem çok güzel ama bir de iyi yönetilse…
DRAMMEN
Bergen’den Oslo’ya gelirken 40 km önce olan bu yoğun şekilde Türklerin yaşadığı şehre dinlenmek için geldim. Buradaki evler daha çok iki katlı bloklar halinde. Dağların yamaçlarına doğru daha güzel evlerde var.
Şehrin içinden geçen nehir , şehri ikiye ayırıyor.
Müslüman çok olunca diyanetin yine diyanete bağlı Uşaklıların ve Süleymancıların minaresiz Camileri de var. Süleymancıların camisine de gittim.Kadınlar sıkı sıkı kapanmıştı. Sonra Diyanetin camisine gidip iftar yemeğine katıldım. Bayanlarla sohbet ettik.Hepsi benimle aynı fikirde.”Koşullarımız iyi ama burada çok sıkılıyoruz.” Diye dert yandılar.
Onlara”Türkiye’de üniversiteye gidebilmek çok zor. Çocuklarınızı, özellikle kızlarınızı üniversiteye gönderin” dediğimde “Gitmek istemiyorlar. Biryerlerde çalışıp para kazanmak istiyorlar. Biraz sıkıştırılsak çocuklar bizi şikayet ettiğinde çocukları elimizden alıyorlar” dediler. Ama şu bir gerçek; Avrupa’da yaşayan Türk işçilerin çocukları maalesef çoğu üniversite okumuyorlar.
Burada ki “Kapadokya” restoran sahiplerine internete bağlanmak için gittim. Sahibi Muammer Bey, kahvaltıya ısrarla çağırdı. Türkiye’den kavurma ile omlet hazırlatmıştı. Kahvaltı yapmadım ama inçe belli bardaklardan doyasıya çay içtim. Daha sonra Muammer bey beni tepeye şehir manzarasını seyretmeye çıkardı.Onlarla tanıştığıma mutlu oldum.
Spiral Toppen: Şehir manzarasının görüldüğü tepe. Yaya yolu da var ama Almanların şehri savunmak için tepeye çıkardıkları top için Norveçli esirlere dağın içinden dönerek açtırdıkları tünelden araç ile çıkılıyor. Ruslar, ikinci dünya savaşını kazandıkça , Almanlar geri çekilmek zorunda kalmışlar.Tepede topu da görüyorsunuz.
Oslo merkez—Gardermoen havaalanı(Ben havaalanına 22 km kala yakın bir semtte kalmıştım.Havaalanına giden flybus ücreti 22 km ilk için 190N.Eğer internetten alırsanız150N=100TL.
10 kilo hakkım ve tek çanta alabileceğimi sanıyordum. O nedenle Çeketime kadar herşeyi ev sahibime bırakıp 10 kiloluk eşyalarımı sırt çantama koydum. Yiyecek ve tabletimin olduğu küçük çantamı ise havaalanında bir yere bırakıp check-in yapmaya gittim. Baktım çantaları boyutlarına uygun mu diye bir aparata sokuyorlar iyice heyecanlandım ama sorunsuzca geçiş yaptım. Ama bana başka çantam olup olmadığını sorduğunda “Sadece yiyeceklerimin olduğu çantamın da olduğunu “ söyledim. Tam uçağa binerken sadece beni küçük çantamı kontrolden geçirmediğim için şüphelendiklerinden sanırım odaya sokarak sanırım bomba kontrolünden geçirdiler. Kendi hatam yüzünden mahcup oldum.
New York’da görüşmek üzere…
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder