19 Ocak 2024 Cuma

2023 HOLLANDA

 2023 Hollanda Gezisi

Ben daha önce birkaç kez Hollanda
Ben daha önce birkaç kez Hollanda'ya gidip her yerini detaylı gezmiştim. Avusturalya dönüşü İstanbul'a en uygun bileti Amsterdam'dan bulunca bir de kişini göreyim diye iki gece Amsterdam'da kalmalı bilet aldım. Bu gezimde  gördüğüm yerleri kısaca  yazdım.
Havaalanından şehre gelen otobüste (Tek yön 6:50 Euro)müzeye yakın yerde indim.


1-Rijksmuseum.. müzesi :Giriş 22.50 Euro. Dışı da muhteşem olan bu bina 
3 katlı ve bahçeli. İçinde en az 3-4 müzeye bedel resimler, eşyalar takılar, porselenler, gemi maketleri, silahlar...Ne ararsanız var. Çok doyurucu müze.
Hemen yakınında 

 2-Van Gogh:Daha önce gittiğinden gitmedim.
Müzede sanatçının 200’ü aşkın tablosu ile 500’e yakın çizimini görebilirsiniz. Özellikle Yıldızlı Gece (The Staryy Night) tablosu en ünlü eseri.
Yürüyerek

3-VondelparkAmsterdam’ın bu en büyük  parkında  göl ve su yolla ı çok güzellik katmış. Her taraf kanallarla örülmüş. Parkı yürüyerek  veya  bisiklet ile gezebilir ,piknik yapabilirsiniz. Buradan yürüyerek veya tramvay ile Amsterdam Central Station’a kadar gidebilirsiniz. 

4-   Oude Kerk(Eski kilise) Giriş   13:50 Euro
1302 yılında Gotik tarzda inşa edilen Oude Kerk Amsterdam’ın en eski dini  kilisesi. Ahşap tavanları ve vitrayları görülmeye değer.

Not: Kiliseye giderken uyuşturucu kullanılan dükkanları ve uyuşturucu müzesini de görebilirsiniz.   Birçok golden oluşan yürüyebileceğiniz ve dinlenebileceğiniz çok güzel bir park.

4-Red Light District: Burası gerçekten biz Türkler için çok ilginç.
Uyuşturucu içebileceğiniz  mekanların yanında aklınıza gelemeyecek fantezi araçlarının satıldığı seks shoplar. Kısaca cinsellikle ilgili aradığınız her şeyi bulabileceğiniz kanal kenarı bu caddede asıl giriş katlarda müşteri bekleyen fıstık gibi kızlar. Kırmızı perdeyi kenara çekmiş kendini gösteren kız artist kadar güzeldi. Işık altında cildi harika görünüyordu .Aklım almıyor bu kadar genç ve güzel kızların seks ile para kazanıyorlar.

5-Dam Meydanı: Güzel eski binaların ve heykellerin olduğu güzel bir meydan. 
Not: Yol boyu bir çok Peynir test etmek dükkanlar göreceksiniz. Eskisi  gibi parçalar büyük değildi.

5-Red Light District: ilk gördüğümde güzel kızların yarı çıplak kırmızı perdeleri açıp kendilerini cadde üzerindeki düz ayak odalarında pazarlamalarına inanasım gelmemişti. Bu caddeden  erkek akrabaları geçerken bunları görürse utanmazlar mi diye bir Türk olarak düşünmüştüm. Bizde bilindiği gibi  her şeyi gizli yapmayı öğretmişler.
Burada ki seks shoplar da satılanlar da çok ilginç. Seks ile ilgili aklınıza gelen veya gelemeyen her türlü objeyi görebiliyorsunuz .Bu gelişmiş ülkeler her şeye çok rahat ulaşabildiklerinden sanırım farklı seçeneklere yöneliyorlar.

6-Dam Meydanı: Kalabalık ve aktif bir meydan. Ulusal Anıt,  Madame Tussauds Müzesi ve Niuewe Kerk (Yeni Kilise) bu meydanda.
Not: Yol boyu Peynir test edebileceğiniz birçok dükkan göreceksiniz.

7-Begijnhof:14. yüzyılda inşa edilmiş olan harika evlerle çevrili olan avlunun içinde  Amsterdam’ın en eski 34 nolu evi kaçırmayınız.

8-Jordan: Bu sokaklarda da eski evler, dükkanlar vb. var. Keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.

9-Kanal Turu:
3-bot 13 Euro.Çocuk9 Euro.
Kuş olmasına rağmen hava güzeldi. Ara ara yağmur atıştırdı. Bir saatlik bu gezide bot, önemli binaların olduğu kanallardan geçti .Birbirinden hafifçe ayrılmış "Dans eden binalar" da ilginçti. Bot turu yazın çok daha keyifli oluyor.
HAVA ALANI: Çok güzel, temiz ve modern. Her birimde bir Türk bulabilirsiniz. Hiç dil bilmeseniz de size yardımcı olabilecek bir Türk ile karşılaşacaksınız.

PEGASUZ HAKKINDA:
Artık kabin bagajının ağırlığına  değil büyüklüğüne bakıyorlarmış çanta deniliyordu ama ben dahil herkesin yanında ikinci çanta da vardı. Hatta ben iki tane uçak battaniyesi ve 3 şapkayı Çantalarımı yanında elimde geçirdim. Kısaca kurallar esnetilmiş. Ama uçak içinde bir küçük  su 2 Euro.

18 Ocak 2024 Perşembe

fiji adaları cumhuriyeti

 FİJİ ADALARI CUMHURİYETİ

 

Uçaktan yemyeşil adaların dizilişi çok güzel görünüyordu.

 

Havaalanında kalacağınız yerin adresini ve dönüş gününü soruyorlar.

Havaalanında geleneksek kıyafetler giymiş müzik grubu geleneksel şarkılarla turistleri karşıladı.  Ama  hangi Aralık çantamdan iki büyük çikolatayı aldıklarını fark edemedim.

Geleceğim gün de Türk gencini. Amerika’dan gelen Yat parçalarından küçük olanları koliden almışlardı.


GENEL


Ataları, Afrika-Tanzanya’dan gelmişler.

1874-Ingilterenin sömürgesi altına girmiş.

1970- Bağımsızlığını kazanmış ama sancılı dönemlerden geçmiş.

215’i ıssız olmak üzere 333 adadan oluşmaktadır. Ayrıca 522 adacık da vardır.

Baskenti Suva.

Dokuz ada olarak bölgelere ayrılmış.

Nüfusu 1 milyon civarında.

800 yıl önce yakaladığı insanları öldürüp yiyecek kadar vahşilermiş.

Fijililer, her yönü ile daha çok Afrikalılara  benziyorlar. Biraz da Asya kültürü karışmış gibi.

Seker, turizm, Hindistan cevizi ve Zencefil ihraç ettiğinden Pasifik ada ülkelerinden en az dışa bağımlı olanıdır.

Ülke yemyeşil .Doğası  harika .cocanat ağaçları burada sanki daha güzel. Her tarafında okyanus olmasına rağmen birçok nehri de var. Toprakları bereketli.

- Kali: geleneksel müzik aleti. Eskiden bizde kullanılan ahşap hamur teknesine benziyor. Ağzı daha kapalı.Iki agaç  çubukla çalınıyor.

-Hindistan ağacının yapraklarından harika hasırlar, çantalar, şapkalar  ve yelpazeler örmüşler

 

İKLİM

Gitmek için en uygun yağışların ve kasırgalarının olmadığı ve günlük sıcaklığın 25 derece civarında olduğu Mayıs-ekim arasıdır. Kasım ve Nisan aradı sıcaklıklar artar.


ULASIM

Trafik soldan .Araçlar sanırım Avusturalya veya Yeni Zelenda’dan geldiğinden emniyet kemeri takılmayınca sinyal veriyor. Mecbur takıyorlar.

Şehir içi otobüsleri bakımsız. Kart veya peşin para ile biniliyor. Şehirler arası otoban yolları iyi. Şehirler arası otobüsleri iyi sayılır .Koltuk numarası yok. İstediğiniz yere oturuyorsunuz.

 

 

PARA


FIJIAN DOLLAR(ilavo)

1 usd-2.14Fiji Doları

1 aud-1.44Fiji dolar

10 FJD=15 AUD.

1 FJD= 12.94 Türk Lirası yapıyor.

10 FJD=129.4 TL

-Otel ve restoranlara  gittiğinizde hem en terinizi silmeniz için  ıslak ve soğutulmuş küçük beyaz  havlu ve soğuk su veya içecek getiriyorlar.

-Kadinlarin çoğu telefondan Türk dizileri izliyorlar 

-Çöplerini  hayvanlar karıştırması diye evlerinin önünde ki yaptıkları  yükseltilere poşetler içinde bırakıyorlar.

-Okul binaları, özellikle özel okul binaları  iyi.Oteller ise çok şık sayılır.

-Alkol ve sigara  fazla tüketiliyor.

-Disariya çöp attiklari,tukurdukleri  ve işedikleri halde şasırtıcı şekilde  evleri pis sayılmaz .

-Okyanusta büyük dalgalar yok ama gelgit olayı var.

-Reklam panolari çok.

-Arabaya çok düşkünler.Yollarda çok araç var.

 

 

INSAN


Aslinda çok güler yüzlü ve sıcaklar ama 

çok rahatlar. Zaman mefhumları yok.Bir saat deyip üç saat sonra gelebiliyorlar. Sözlerine de fazla güvenilmiyor.Rahat yalan konusabiliyorlar.

Zaten”Buraya geldiyseniz Fiji zamanini kullanmalısınız.” Diyorlar.

Cocuklar çok tatlılar.Sevmek istediğinizde hemen geliyorlar.Fotograf çektirmeyi de çok seviyorlar 

Evli kadın ve erkekler saçlarının sağ tarafına geleneksel plastik ve gerçek çiçek Floweral hair  comb -Pink veya

Hibiscus flower gibi  farklı  çiçekleri 

 takıyorlar.Bekarlar ise sola takıyorlar.

Erkek öğrenciler okulda ve  resmi dairelerde çalışan erkekler,geleneksel kıyafet olarak  önde soldan kapaklı , kemerli ve cepli tek renkli sulu adlı etek giymek zorundalar.

Kadınlar sulu etekleri ise renkli ve desenli  dikdörtgen bezi sararak geleneksel etek şeklinde kullanıyorlar.

Ama genelde kadınlar yarım kollu, çok renkli ve desenli kumaştan tunik ve altına uzun etek giyiyorlar

 

Kadın erkek üst on dişinin yarım cevresini L şeklinde altın ile çevreliyorlar.

 

Gençler koyu tenli ve güzeller ama yaş aldıkça kilo almışlar.Rengareng geleneksel giysileri ile çok hoş görünüyorlar.

Genelde uzun boylu ve iri yapılılar. Saçları o kadar kıvırcık ki neredeyse su bile aralara giremiyor.

Özel yaşam tarzları Avusturalyalılara benziyormus.Burada da farklı erkeklerden evlenmeden çocuk yapmak normal olduğunu söylediler.

Insanları çok güler yüzlü,sürekli bula(merhaba ) demelerine aldanmayın. genel olarak ada kurnazlığını da taşıyorlar.

Havaalanında ev sahibim beni almaya geç gelince bazılarından telefon yardımı istediğimde ya “Karsi taraf cevap vermiyor” dediler veya  tek söyledikleri  “otel veya taksiye ihtiyacınız var mı?” diye sordular.

Kısacası hepsi turizm gelirlerinden bir pay kapmaya çalışıyorlar ama tüm gelir toptan yatırımcılara gidiyor.

Marinada otellere  çok sık giden bula adlı otobüsü beklerken shopping centre görevlisi “ 15 dakika sonra gelecek” demesine rağmen beş dakika sonra “otobüs 1 saat sonra gelecek”dedi.Yalan olduğunu hemen anladım.Nedenini sorduğumda “Otobüs bozulmuş.Taksi ister misin?” dedi. Beş dakika sonra otobüs gelince de hemen bulunduğu yerden uzaklaştı.

Yine kaldığım iki ev sahibimin arsizligi beni rahatsız etti.Fakirliklerini ileri sürerek arsızlık yapmaları hoş degil.Daha önce size ne getirmemiz isterseniz dedigimde bir tanesi “recel ve özel bir kahvaltıda ekmeğe sürülen bir yiyecek istedi.Bunlarin yanında evine gittiğimde torunları dahil birçok hediye verdiğim halde iki hediyeden birini seçmesini istedigimde”ikisini  de isterim” dedi.Ertesi günde  çamaşırlarımı elde yikayacak iken gelini “makinaya atalım” dedi.Daha sonra kaynanası deterjan almamı söylemiş.Vazgectim.Olmadi.Odama gelerek “bozuk. 2 veya daha fazla  doların var mı?Çayın yanına bisküvi alacağım” dediğinde de vermedim.Ev de de iki tane oğlu ve gelini vardi.Bu nasıl bir kültür?”Odada çok sivri var.Ilac var mı?” diye sorduğumda “1 dolar vermelisin” demez mi?Arsízlığa dayanamıyorum.Bir gece daha kalacaktım ama ayrıldım.Turisti ayaklı para makinası sanıyorlar.

 

DIL

Fijian dili ama 14 farklı dil kullaniliyor(Hindu dilleri de kullanılıyor.) resmi dilleri Baun dili.Ikincibresmi dilleri ise İngilizce.Okul eğitimi de  ingilizce.Artik bazı aileler çocukları okula gitmeden önce evde İngilizce konusarak İngilizce öğretiyorlarmış.

 

DÍN:

Çoğunluğuna gere sıralarsak;

Catholic%65(Pencoastal,Medoist)

Hindu ve Sikh%30,Müslümanlar%6.3.Geri kalan dinsiz veya diğer dinlere mensuplar.

Hepsi birlikte barış içinde yaşıyorlar. Hepsinin ibadethanesi var.Cogu yanyana.

 

YEMEK

Ülkede bizde olan her çeşit sebze ve meyva yetiştiriliyor.En çok ta  köklü yiyeceklerden  besleniyorlar.çok farklı patates yetiştiriliyor.Bunlar;

Kumala:kırmızı renkli ve tatlı büyük patates cesidi

 

Cassava:Bir çeşit patates

Taro: Bu da diğer çeşit ve daha büyük . Tadını çok beğenemedim.

Kava(yaqona):Kurutulmuş bir ottan yapılan alkollü içecek.

Roti: Sıcak su ve un ile hamuru hazırlanan hamurdan açılarak pişiriliyor.

Topoi:Hamuru kaynatılarak yapılan bir çeşit ekmek.

Kava: Ulusal içkileri.Bazı bitkilerin kökleri kurutulup dövülerek toz haline getiriliyor.Su karıştırılarak ahşap kaseye konuluyor.Kokonat  kepçesi  ile  kokonat kaselere dökülerek servis ediliyor.Tadı berbat.Sanki toprağa su karıştırılmış gibiydi.


NADİ

 

Burası aslında bir kasaba. 

Şehir merkezinde çok bakımlı olmasa da  beton evler ,banka, mağazalar, süper marketle v.b herşey var.Ama dükkanlar erken kapanıyor.Zaten gece ışıklandırması yetersiz.Sokaklar rengarenk. Satılan herşey renkli.Insanlar öğle yemeğini dışarda yemeyi seviyor.Ben de pilav üstü tavuklu sebze yemeğini tercih ettim.Her dinin ibadethanelerini de göreceksiniz.  

Merkezde dışarda yatan vardı.Ev sahibim” yaşadığı ada uzakta olanlarda dışarda yatıyor.” Dedi.

Şehir merkezine yakın birçok yemyeşil köyler çok fakirler. genelde keçi ve tavuk besliyorlar .Evlerin kapısında da köpek oluyor.

İlk ev sahibim Nadi’nin merkezine yakın bir köyde oğlu ve yeni genç ve güzel karısıyla iki odalı evde yaşıyordu.Tahmin ediyordum ama bu kadar fakirliği beklemiyordum.Yatak odasının kapısı bile yoktu.Perde  ile kapatılmıştı.

Burada birçok Evi, komşuları ziyaret ettim.Cok sıcak karşıladılar.Hemen birşeyler ikram etmek istediler.Hatta durumu biraz iyi olan komşu zorla üç tane Papaya verdi.

Çogunun,fakirlerin evi oluklu sac ve priketten yapılmış.Bir günde bile ahşap kasnağı çakıp bu evi yapabilirsiniz.Evler çok alçak ve sıcak oluyor. Çoğu yer açık olduğundan çok rahat sivrisinek v.b içeri girebiliyor.Dogru dürüst eşya yok.Herseyler bavullarda veya selelerde saklanıyor.Yiyecekler ise kapalı şeffaf ağzı kapalı kaplarda saklanıyor.Yer yataklarında yatıyorlar.Tuvalet ve banyo evin dışında.

 

Fakirlerin evinde buzdolabı ve televizyon da yok.O nedenle öğünlerde yağsız ,tuzsuz pilav ve yanına  birşeyler pişiriyorlar.

Çöplerini hemen yakınlara fırlatıyorlar.

Hep diyorum.Her Türk evinden en az bir ev daha döşenir.Biz uzağız hadi.Avusturalyalılar evlerinde ki fazlaliklari buraya gönderseler bir yeter.

Orta halli ailelerin evleri ise biraz daha düzgün oluyor.Betondan da olanlar var.Ayrıca evlerinde buzdolabı ve televizyonda oluyor.Karyola da yatíyorlar.Yaşanabilir gördüğüm böyle bir evin yakınları Yeni Zelanda’da yaşıyorlardı.

Ama her evin kapısında  döküntüde olsa bir araç bulunuyor.

Ayrıca evlerine zıt,dışarda gördüğünüzde gayet bakımlı ve şıklar. Hiç o evlerde yaşadıklarına inanamazsınız.

     DANARUA ADASI(Marina)


Şehre beş km uzaklıkta ki  köprüden gidilen adada ki bu marinanın ülke ile hiç ilgisi yok.Giriste zenginlerin oturduğu bakımlı evler var.Denizde ise turistleton  her çeşit deniz araçlarını görebiliyorsunuz. Özel yatlar cirit atıyor .Courisler de buraya demir atıyorlar.

Ayrıca döviz  bürosu,şık alışveriş dükkanları,süpermarketler,cafeler,restorantlar... ne isterseniz.Gece yemekli veya sun set Cruise  var. Fiji’ye ait  (Aslında Afrika’dakilerinin neredeyse aynısı)olan el sanatları v.b satın alabilirsiniz. Tesadüfen burada bir Amerika’lının iki yatında çalışan bir Türk genci ile karşılaştım.

Burada Christmas flowers (Yılbaşı çiçeği) sadece Aralık  ayında   kırmızı,sarı ve mor çiçek  açan bu ağaçlar  çok güzeller.Hele ağacın altına dökülen Çiçeklerinin oluşturduğu manzara daha da güzel.

Marinaya çok yakın  7 tane çok ünlü zincir oteller var.Buralara Marinanın önünden kalkan açık  bula otobüsleri ile ücretle  gidebilirsiniz. Yürüyerek te çok rahat hepsini gezebilirsiniz.Yol manzarası harika.Halk fakirligini yaşasın.Devlet büyükleri gelen turistler için hiçbir lüksten kaçmamış . Marinadan ikinci döner kavşakta adları yazılı zaten.Sırası ile Sofitel,Westin(Gittiğimde onarimdaydi), Sheraton Willa,Sheraton oteli,Redison,Whyndam otellerine ulaşacaksınız. Döner kavşağa gelip ters yöne gittiginizde ise Hilton oteline gidiyorsunuz.Buralara otel müşterisi gibi girip havuzlarinda ve okyanusta yuzebilir lobisinde dinlenebilirsiniz.Soran olmuyor.

Westin otelinin karşısında ise “Big Bula Waterpark” var.Giris 89 FJD.Genelde çocukların bineceği su oyun aletleri şişme plastikten.Ben ,plastik olmayan ve döne döne havuza düşen aletlere bindim .

 

Bu  okyanus kenarında ki yüzme havuzlu oteller son derece lüks .Birçok aktivite bulabilirsiniz. Çevre  Coconat  ağaçları ve rengarenk yöresel çiçekleri ile çok bakımlı ve güzel.Adada’da ki yerel halk  ile burada ki turistlerin yaşam tarzı taban tabana zıt.Dünya adaletsiz.

Marinada bir çok adaya yerel halkın gittiği küçük botlar kalkıyor.

 

        MALOLO ADASI(Viti Levu ) 

Vanua Levu adası ile bu ada Fiji adalar toplulugunun en büyük adaları.

3pm adaya gidiliyor.8 am’de adaya geri dönülüyor.

Tek yön 25 dolar

Yasawa island  ve diğer adalara da yine buradan belli saatlerde boot kalkıyor.

Malolo adası iki kısımdan oluşuyor. Büyük Malolo adasının sadece belli bir kısmında  yerli halk yaşıyor.Diger tüm kıyılarda yine turistler için üç tane resort inşa edilmis. Küçük Molola’da ise üç tane resortlerde  turistler agırlaniyor.Ayrica İngilizler toprak alarak burada ev yaptırmışlar.Büyük adadan Küçük adaya sular çekildiğinde yürüyerek geçebilirsiniz ama dışardan kimseyi kabul etmiyorlarmiş.Yerli halk, kendi ulkelerinde imgiluzlerin emrinde.

Sadece turistlerin dışında çalışanlar var.

 tüm geri kalmış ülkelerde durum böyle.Yerli halkı adanın bir bölümüne sıkıstırmıslar. Kendi adalarina İngilizler yúzúnden gitmeleri yasaklanmış. Antalya’da da durum biraz farklı.Ruslar yüzünden şehir pahallandı.Heryeri istila ettiler. Otobüslerde Ruslarin yüzünden oturacak yer yok.Bu Ruslar turist gibi para da bırakmıyorlar.

Paralı bir Türkü bulup parasını yiyorlar. Çoğu da alacağını aldıktan sonra kaçıp gidiyorlar.

Karedenizi de Araplar istila etmiş.Onlar paralı erkek için gelmiyorlar ama geri ülkemi i yice gerilettiler.

 

Ben bot ile Malolo  adasına bir aile ile 45 dakikada  gittik.Bu büyük adada sadece 80 kişi yaşıyor. Çoğu birbirinin akrabası.

Çalılıklarda birkaç inek ve çok az da tavuk besleniyor Susuzluktan sebze de gerektigi kadar yetistirilemiyor.Sadece köklü sebzeler yetiştiriyorlar.

Yaşayanlarin evleri hemen denize yakın , oluklu sacdan veya ahşaptan yapılmış. Üzerleri rengarenge boyanmış.Tuvalet banyo dışarıda.Evler çok kırık dökük.Cevre cennet gibi ama çöplerini dışarı attıklarından evlerinin çevresi kirli. Bir sabah beşte uyanıp,yanıma da bir çocuğu alıp çöpleri toplayıp yaktık ama yine çöp yuvasına cevireceklerinden eminim.

Gençler bile aksama kadar yan gelip yatıyorlar .Cok rahatlıkla evlerini onarabilirler. 

Adada su yağmur sularından elde edildiginden su sıkıntısı var .Genelde deniz suyununda karıştığı kuyu suyu kullanılıyor. ama büyük bidonlarla Nadi’den de su taşıyan var. Elektrik ise güneş enerjisinden elde ediliyor.O nedenle buzdolabı ve şarj akşama doğru çalışıyor.

Yaşayanlar tam ada insanı.Cogu kez ağaç dalları ile yapılmış dört tarafı açık ahşap yükseltide veya evde uzanıp boş boş kestiriyorlar.Onun dışında balığa çıkıyorlar. çevreyi düzenlemek akıllarına gelmiyor.Ev sahibim tek odalı evinin bir kösesini Nadi’den getirdikleri ile minik markete çevirmiş.Arı gibi çalışıyor.Biskivi, nodul ve soğuk boyalı meyve suları  çok satılıyor.Taze balık tutmak var iken konserve tuna balık satın almalarına çok şaşırdım.hepsi deftere yazdırıyorlar.

Adadakilerin bile giyimi çok modern ve düzgün.Genc kızlar mini şortlar giyiyorlar.Ev sahibim, sarıldığı havlu ile çok rahat gelenlere satış yaptı.

Adada yesil muz(Ama içi olmuş ve tatlı),Papa’ya,kokonat gibi meyveler taro,kasava  ve tatlı patates  gibi köklü sebze yetistiriliyor.

Ev sahiplerim karıkoca.Cocukları olmamis.Evleri tek odalı olduğu için adam kuzeniyle kaldı.

Ada harika ama sivrisinekler korkunç.Bu kadar çöp dışarıda olursa normal.

Adada ilk okul ve ortaokul  ve doktor var.

Ertesi sabah Pazar olduğu için köydeki küçük kiliseye(İki tane var.) gitmeden evsahibim  ve diğer yaşayanlar önce yemek hazırlıkları başladı.(Diğer dinlerde olduğu gibi.)

Palusami: Önce Hindistan cevizlerini özel alet ile içleri rendelenip sıkarak sütünü ayırdı. Aliminyum folya kagidiniz üzerine kat kat büyük toro yapraklarını yerleştirdi.Uzerine inek eti konservesi ,doğranmış soğan ve Coconat sütünü koyup iyice kapatıp bohcaladı.Ayni içi Coconat kabuklarinada koyuyorlar Kokonat kabuklarına yoğrulmuş hamur da konuyor. Cocanat süt ile yoğrulmuş hamuru kokanat yapraklarinin içinde bohça şeklinde kapatıyorlar.

Sonra çukurda koz haline gelmiş ateşin üzerine taşları sıraladı.UzerineK

Cocanat dallarını kafes şeklinde yerlestirdi.Bunlarin üzerine de bu bohçaları yerleştirip üzerine kocaman muz yapraklarını kapattılar .Bunu üzerine bir yorgan ,onun ustunede toprakla sıkıca kapatıp 2-3 saat hazırlananların  pişmesini beklediler.

-Lumi:Cocanat sütünün içine tuna balığı,tuz ve sağan koyarak katilasincaya kadar pisiriliyor Karekaba dökülüp kare seklinde parçalara ayrılıyor .Ben deneyenefim bile.

 

Panikeke( Pancake )=Sabah kahvaltisina içine muz koyarak kızartılan  toplar.Cok lezzetliydi.

Sea Grapes:Denizin içinden toplanan bu deniz uzumunden salata yapılıyor.

-Balik çorbası.Bol suda balığı haşlıyorlar.

 

 

        MANA ADASI

Turistlerin en tercih ettiği  ünlü  Mana adası küçük ama çok turistik.

Adada Resort, hotel ve backpacker olduğundan gitmeden yerinizi ayırtın. Veya en iyisi yerel bir evde kalarak ücreti onlara veriniz. Sanırım çadır da kurabilirsiniz.

Her gün 9,13:15 ve 15:15’ de  courise kalkıyor. 

Tek yön ücreti 161FJD=119 AUD=75 Amerikan doları.

Ayrıca günlük büyük courise de kalkıyor.

Yarım gün 225 FJD, tam gün ise

265 Fiji doları=3800 TL civarı.

Öğle yemeği, şnorkel  dahil. Şnorkeliniz yoksa 20 FJD’ye kiralanıyor.

Ben bu adaya kaldığım aile ve yeğenleri ile altı kişi motorla birlikte gittik. Hem daha uyguna geldi hem de harika bir gün geçirdik.

Bu adaya giderken farklı ıssız adalar gördük. Deniz suyu buralarda cam göbeği rengindeydi. Mana adasının  Koralların olduğu yere demir atıp şnorkellerimizle dalınca muhteşem bir güzellikle karşılaştım. Korallar çok büyük olmamakla birlikte çeşitliydi. Ama balıklar rengarenk ve çok çeşitliydi. Hele  turkuaz renkli balıklar harikaydı. Tam hatırlayamadım ama sanırım ilk  kez burada yine turkuaz renginde deniz yıldızı gördüm. Buradan sonra adanın diğer tarafında ki kum adasına çıktık. Burada da büyük leğen kadar tabak şeklinde her renk   corallar  vardı. Bu tabak şeklinde ki bazı  corallarin  uçları aynı oya gibi farklı renkte idi. Hayran kalmamak mümkün değil .Ev sahiplerim  Deniz üzümü toplarken de corallara zarar verdiler. Yalnız ada halkın hiç çevre bilinci yok. Bu muhteşem korallari bazıları kırılmıştı. Korallara basmamaları  gerektiğini uyarmaktan ben utandım. Tam  denizden çıkarken köpek balığı yavrusu salınarak gelince ben hemen karaya çıktım  ama çocuklar peşinden takip ettiler. Geri dönerken gençlerden biri plastik şişeyi denize atınca kendimi kaybettim. Ellerine vurdum.

Çok  güzel denizler gördüm ama buradaki kadar temiz ,cam gibi deniz bir yerde görmedim. Kıyıdan başlamak üzere deniz suyu, cam göbeği, mavi ve hakiki lacivert  renkteydi.

Adanın tüm kıyıları turistlere hizmet verecek şekilde bungolov, resort vb. ile çevrilmişti. Yerli halk ta turistlere hizmet ediyordu.

 

SUVA

 

Nadi’den dört saat uzaklıkta yine okyanus kenarında. Yemyeşil doğa ve okyanus manzarası eşliğinde otobüs ile gidiyorsunuz. Tek yön (20 FJD=260tl

Yol boyu okyanus kenarında lüks görünen resortler vardı.

Ayrıca yol boyu okyanus kenarında ki  köy evleri bakımlıydı. Köyler, yeşillikler içinde renkli evleri ile cennet gibi görünüyordu .

Yine yol boyu basit tezgahlarda Muz,ananas, gibi tropikal meyvalar ve sebzeler satılıyordu.

Suva, bildiğimiz şehirlerden bir farkı yok. Açıkçası ben bu kadar modern bir şehir beklemiyordum.Çok katlı binalar, büyük marketler,plazalar,büyük sehirlerde  aklınıza ne geliyorsa burada da var.Biraz çevre  ve caddeler bakımsız sadece.Ama sokaklar çok renkli ve hareketli.Fakirler ama giyimlerine çok özen gösteriyorlar burada da.

Bulunduğunuz yerden otobüs ile en son durak olan şehir merkezinde ininiz.

Hemen indiginiz yerde

1- Public  Market: Aklınıza gelebilen tüm sebze ve meyvelerin yanında tropikal çok çeşit de car.Cok büyük ve renkli bir Pazar.Gezmelere doyamadım. Girişte  mısır ve meyve suları satılıyor.Mısır, Afrika’da ki gibi  çok lezzetli gelmedi.

Buradan çıkıp ters yöne gittiginizde 

2-   Flea Market:Kadınların çalıştırdığı rengarenk elbiselerin dikilip satıldığı yer.

 

Ayni hizada Public Markete doğru yürürken

3-Renkli rafyalardan yapılan süsler ve hasırların satıldığı market te çok ilginçti.

Buradan yürüyerek okyanus kenarına indiginizde

4-Kordon Boyu:Beklemedigim kadar güzeldi.Yılbaşı ağacı ve diğer hazırlıklar yapılıyordu.

Yine kordon boyu  birçok yeme içme mekanı bulacaksınız.

Yolun sonuna doğru solda

 

5-Parlement House

Biraz ilerisinde

 

6-Thurston Garden: Güzel çiçekli ağaçları var.İcinde 

 

7- Fiji Muzesi: Giriş 5 FJD

Tek bir salon gezilebiliyor.Kucuk ama görülecek çok şey bulabilirsiniz. Fotoğraflardan da Fijililerin zamanında vahşi yaşam sürdükleri belli oluyor.

Tekrar ana caddeye çıkıp araç ile cumhurbaşkanının malikhanesini geçtikten sonra araç ile 

devam ettiğinizde 

 

8-Suva Piknik Park: Okyanus sularinin ağaçların dibine kadar gelip göl oluşturduğu bu yemyeşil park çok güzeldi.Okullar tatil olması nedeni ile öğrenciler pikniğe gelmişlerdi.Agaçlarin altında okyanus suyunda yüzüyorlardı.

 

9-Walu Bay:

Şehrin merkezindeki bu limandan Suva’dan gidebileceğiniz adalara büyük feribotlar,motorlular kalkıyor.

NukulauAdadi: 20 dakika sürüyormuş.Ama halk botu Her gün yok.

Kadavu Adası:Tek yön 6 saat.

Taveuni Adası: Tek yön 12 saat.

Bazı adalara gitmek 2-3 gün sürüyor.Oralara da giden turistler gördüm.

 

10-Forestry  National Park:Gitmedim.

Sigatoka town:Eger zamanınız yoksa Nadi’den Suva”ya giderken bir saat uzaklıkta ki bu kasabaya meyve,sebze ve el sanatları hediyelik almak için uğrayabilir veya gidebilirsiniz.

17 Ocak 2024 Çarşamba

2023 AVUSTRALYA GEZİSİ

 AVUSTURALYA GENEL 

Yıllarca her yıl yurt dışının farklı bölgelerine 3 ile 7 ay arasında geziler yapıyordum. covid döneminde maalesef gezilerime ara vermek zorunda kaldım .Tekrar cesaretimi toplayarak Avustralya’yı gezmeye Sydney’den başladım. 
. Normalde  iklimleri takip ederek Papua Yeni Gine- Avusturalya (kuzeyinden başlayarak)-Yeni Zelanda olarak çok güzel bir plan yapmıştım. 
  
 Avusturalya vizem gelir gelmez  Papua Yeni Gine ve Zelanda vizesine de başvurdum. Uzun sure bekledikten sonra Yeni Zelanda, fotomu, mesajı görmediğimden  dedikleri zamanda  değiştiremediğimden  ret verdiler. Baktım  P.Y.G vizesi de gelmeyince ve çok zaman kaybedince mecbur Sdney den başladım .  Avusturalya gezim sırasında ikinci kez  başvurduğum yeni Zelanda dan yine  ret yedim. Papua yeni Gine ye de her şehirde ki konsolosluklara uğrayarak nihayet çözümü Brisbane konsolosluğunda buldum.  artık yağışlı mevsime girildiğinden  gitmekten vazgeçtim. Vize paralarım da yandı. 


  AVUSTURALYA VIZESI (2023 ocak) 

NOT: 
1-Eğer Avustralya ve Yeni Zelanda ya aynı zamanda gidecekseniz  önce Avustralya vizeniz 45 gün civarında hal edebiliyorsunuz.  Yeni Zelanda vizesi ne baş vurmak için mecburen Avustralya vizesini beklemeniz gerekiyor. Çünkü Varsa Avustralya vizesini de istiyorlar. Avustralya vizesi de 45 Geldiğine göre siz  en az 45-50 gün vize başvurusu yapmaya başlayınız. 
  
  
Tabii Yeni Zelanda vizeniz de gelmeden biletinizi alamıyorsunuz.  O nedenle erken davranınız. 
2-Kesinlikle Elçiliklere vize için başvurmayınız. Verdikleri telefonu açtığımda bana yanlış bilgi verdiler. 
 Asla bilgi vermiyorlar.  Elçiliğe gittiğimde ise sadece güvenlik görevlisi dış kapıda  elime  bu kartı verdiler. 
  

  
2022 hazirandan  sonra  tüm vize işlemleri çok değişmiş.  İki vizeye de online başvurabiliyorsunuz ama Avustralya için  parmak izi(Parmak izi pasaportlarımızda olduğu halde) Ankara VFS.GLOBAL  a gidiliyor. Daha sonra tüm  evraklar Avustralya ya ve yeni Zelanda ya  gidiyor ve karar veriliyor. 
Her iki ülke de en fazla 3 ay vize veriliyor deniliyor ama Avustralya, en fazla 6 ay kalabileceğim şekilde  bana bir yıllık verdiler. 
  
Avustralya Vizesi Alırken 

1-www.vfsglobal.com.au adlı kendi sayfasına  girerek online vize başvurusu yapmak için önce kendi adınıza (immiaccount) bir hesap açmanız gerekiyor. Çünkü form doldururken vb. yeniden girmeniz gerekecektir. 
Transaction reference numberTRN(İşlem referans numarası) almanız için önce 
Online.immi.gov.au/lusc/login girerek gerekli yerleri doldur. 
Mailine gelen mesajı tıklayarak teyit et. 
Artık sana verilen numara ile kendi hesabına girebilirsin. 
  
-Önce online olarak formu doldur.  Evrakları tarayarak forma ekle. 
 Burada evraklar ille de  İngilizce istemiyorlar. Siz mümkün olanı İngilizce alınız. 
Burada istenen evraklardan  -Sabıka kaydı-e devletten İngilizce alıyorsunuz. 
-Vukuatlı nüfus kayıt örneği- E devletten al. 
-Yurda giriş ve çıkış yer ve tarihlerini –e devletten al.( e-devletten 
Emniyet-yurt dışı giriş çıkış protokol- Hangi hava limanlarından çıkış yaptığınızın listesi çıkar.) 
  
- Mali durumunuzu gösteren belgeyi bankanızdan İngilizce alınız. 
Not: Eğer evliyseniz, Evlilik cüzdanların İngilizce si yok . nüfus müdürlüğünden uluslararası evlilik belgesi olan  ve farklı bir çok dile çevrilenler fomül-B isimli belgesini alıp , taratıp aratıp sisteme yükleyiniz..  
-Formun sonunda 150 Avustralya dolarını da kredi kartından ödemelisin. 
-Form gönderildikten sonra hemen mailinize parmak izi vermek için Anakara ya davet ediliyorsunuz. Sayfadan randevu al. Size gönderilen barkotlu evrak ile 
-Randevu aldığınız gün ve saatte aşağıda ki adreste olunuz. 
VFS:GLOBAL Avustralya, Yeni Zelanda; Hırvatistan ,İrlanda gibi Avrupa ülkelerinin vize işlemleri bu adreste yapılıyor. 
Adres:Avustralya Biometrik Toplama Merkezi: 
İşci Blokları.Muhsin Yazıcıoğlu  caddesi.No:%/-ARegnum Sky Tower 
Çankaya-Ankara 
  
-Bundan sonra Avustralya dan vizenizin gelmesini bekleyiniz. Mailinizi ara sıra kontrol ediniz. 
  
-Burada parmak izi alıyorlar. Fotoğrafınızı çekiyorlar. 132 tl ödüyorsunuz. 
-Evraklar Avustralya ya gidip 37 gün sonra  ertesi gün başlayan  her girdiğimde en fazla altı ay kalabileceğim şekilde  çok girişli vizem geldi. Aslında  en fazla 3 ay veriyorlarmış. Ben   Avustralya'dan sonra Yeni Zelenda ya gidip tekrar döneceğimi  anlatan  programı belirterek 3 ay artı 3 ay vize istemiştim. Sanırım çok giriş çıkış yaptığımdan bana verdiler. 
Ayrıca ben daha önceki yıllarda Vietnam da ki elçilikten Avustralya ya  yaptığım vize başvurum  maddi durumumu belgeleyemediğim için ret edilmişti. 
  
Avustralya Vektör Haritası Stok Vektör Sanatı & Avustralya'nin Daha Fazla  Görseli - Avustralya, Harita, Melbourne - Avustralya - iStock
  
  Avustralya coğrafi haritası
  
Kendisi eskiden hem ülke hem kıta olmasına rağmen  son zamanlarda Okyanus kıtasının büyük bölümünü oluşturmaktadır. Tasmanya ile birlikte yedi bölgeye ayrılmış. Başkenti Canberra. 
  
Hint ve Pasifik (Büyük) Okyanusu ile 
çevrili  dünyanın en büyük 6. Ülkesidir. Hiçbir ülke ile kara siniri olmayan ülkenin sahil şerit uzunluğu  25.760 kilometredir. Bu nedenle hayvan ve bitki örtüsü diğer ülkelerden daha farklıdır. Zaten insanlar bu farklı flora ve faunayı görmek için bu ülkeyi ziyaret ediyorlar.. 
Türkiye’nin on katı büyüklüğünde ki bu ülkenin tüm nüfusu İstanbul’dan biraz fazla. İnsandan fazla araç ve kanguru var Ülke çok büyük ama göller ve nehirler genelde okyanus kıyısına yakın olduğundan  insanların çoğu okyanus kenarında yerleşmiş. 
O nedenle orta   kısımlarda su sıkıntısı var. Zaten ülkenin   %75’i çöl. çöl. 
Bu ülke, bir şekilde reklamını iyi yapmış. Aslında  tabiatı çok güzel olan yerler var ama her yer aynı olduğundan gezmek biraz sıkıcı. İnsanı ,evleri çok güzel. Hele ağaçlarda ki çeşitli kuş sesleri ,insanı mest ediyor. Sistem ve disiplin var ama çok ta sorun var.

ÜLKE TARİHÌ 

  
-İlk olarak 1606 da Hollandalı Kâşif Wiiemjanszoon Cape York adasına çıkmış ama yerleşim olmadan ülkenin tüm haritasını çıkarıp Yeni Holland adını vermişler. 
  
-1770 yılında James Cook tarafından keşfedilen kıta, ilk çıktıkları yere ise New South Wales adını vererek Britanya toprakları olarak ilan etmiş. 
  
- daha sonar 732 kadın ve erkek mahkum, bir de onların 22 çocuğu 1787 yılında   gemi ile Avustralya'ya  getirilmiş. Bunlar tarım ve hayvancılık yapmışlar. 
  
-Daha sonra mahkûmları çalıştırarak kolonisini kurarak ülkeyi sömürülmeye başlanmış. 
  
1860 yılına kadar İngiltere'den her milliyetten 160,000  mahkum daha ülkeye getirilmiş. 
  
- Ama  Asyalıların sorun çıkardığını ileri sürerek, 1855-1973'e kadar sadece  Avrupalı Hristiyanlar Kabul edilmiş. Onun dışında kimseyi göçmen olarak kabul etmemiş. 
  
Örneğin, Victoria gibi  bazı eyaletler, İngilizlerden  istenen mahkum olmayan beyaz ,Hristiyan ve düzgün göçmenler tarafından kurulmuş. 
  
-Birleşik krallığın  sömürgesi olan ülke,  1942 de   bağımsızlığını elde etmiş. 
  
300 yıl gibi kısa bir sürede günümüzün en gelişmiş ülkelerden biri haline geldi. daha çok İngiliz kültürüne sahip. Ülkeye  her yıl gezi ,çalışmamak ve dil eğitimi amaçlı dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler var. para kazanmak  ve yasamak için güzel bir ülke ama gezmek için sıkıcı. 
  
Son yıllarda  iyi ekonomisi olan ülkeye islerine yarayan, ürünlerini toplayacak  özellikle Asyalılar başta olmak üzere  her milletten göçmen Kabul etmeye başlamışlar. 
  
  
bu ülkenin başbakanı Avustralyalı ama devlet başkanı olan İngiltere kraliçesi, temsilci olarak vali atıyor. 
 

ABORJINLER

  
TARIHİ: Dünyanın en uzun kesintisiz kültürü Aborjinler , farklı kaynaklara göre 40.000 ile 60.000 yıldan beri Avustralya'da yaşıyorlar. Aborjinlerin nüfusu Beyazlar geldiğinde nüfusları  bir milyona yakınken 20.yy başlarında  öldürüldüklerinden ve beyazların bulaştırdığı hastalıklardan dolayı elli binlere kadar düşmüş. 
Aborjinler 1967'e kadar hayvan muamelesi görmüşler. Resmen hayvan gibi avlanarak oldurulmusler.1908-1970 arası beyaz babadan olan çocuklar ailelerinden koparılarak  devlet tarafından yurtlarda büyütülerek asimile edilmiş. Hiç bir kültüre ait olamayan bu gruba  çalınmış kuşak deniliyor. 
nükleer roketlerin kimseye zarar vermemesi için  sadece Aborjinlerin yasadığı Maralinga bölgesinde yaptıklarından ortalıkta dolasan aborjinleri hayvan statüsünde saydıklarından ölmelerini önemsememişler. Ama  1980'lerde bölgedeki Aborjinlerde  kanser ve radyasyon problemlerine  karşılık Avustralya hükûmeti 1994'te radyasyona maruz bıraktığı Aborjinlere tazminat ödemiştir 
  
1967'de Aborjinlerer  vatandaş sayılmışlar. 

Yakın zamanlarda   baş kaldırmaları sonucu Avusturalya kimliklerinin yanında  kendilerine haklar tanınmış .Devlet, çölde göçebe  yasayan Aborjinler  evlere yerleştirilmiş ama işsizlik, parasızlık, alkol ve  kendi aralarında kavga gibi sorunları var.. Aborjinlerin yasadığı yerlerde içki satışı ve içmesi yasak olduğundan devletin verdiği para şehir merkezine gidip hemen içki satın alıyorlar. Sokaklarda toplu olarak sarhoş, bağıra çağıra geziyorlar. 
  
-aborjinler orta Avustralya’da 5 farklı lehçe konuşuyorlar tüm Avustralya’da 1000’den fazla dil olduğu söyleniyor. 
- Aborjinler: Tekrarlıyorum ama bu da doğanın adaletsizliği. Çukurda gözler, yayvan bir burun, çöp gibi ince bacak ve kollar ana şiş karın ve  büyük memeleri ile  ile büyükler gorile benziyorlar. Kadınların da resmen bıyık ve sakalları var. 
Bundan kendileri de memnun değiller ki saçlarını sapsarıya boyamak istemişler. Bazıları sakat arabası ile geziyorlar. Sanırım bir şekilde devletten almışlar. Amerika’da Mariuna içebilme izni  alabilmek için sakat arabası alan kadın görmüştüm.  
  
- Boomarang:Tüm turistik alışveriş dükkanlarında görebileceğiniz kancası olmayan ahşap askılıklar gibi  ve üzerinde abaorjin motifleri olan. Aborjinler bunu fırlatarak kuş alıyorlarmış. Bu alet fırlatıldıktan sonra geri geliyormuş 
  
  
  
Festival / Fuar 
Sidney Festivali (Ocak) 
Sidney Film Festivali (Haziran) 
Kahve Festivali (Temmuz) 
Yeni Yıl Kutlamaları(31 Aralık) 
Müzik Festivali (Ekim) 
Sidney’den Hobart’a Yat Yarışı (Ocak) 
Manlu Jazz Festivali (Ekim) 
  
Tatiller / Bayramlar / Önemli Günler 
1 Ocak - Yeni Yıl 
6 Ocak - Acı Su Yortusu 
26 Ocak - Avustralya Günü 
25 Nisan - Anzak Günü 
1 Mayıs - İşçi Bayramı 
24 Mayıs - Milli Bayram 
14 Haziran - Corpus Christi 
1 Kasım - Azizler Günü 
8 Aralık - Temiz Toplum Günü 
25 Aralık - Noel 
26 Aralık - Aziz Stephen Günü 
  
  

İKLİM 

 
Çok büyük coğrafyası  olan Avustralya'da farklı iklim kuşakları olduğundan  farklı iklimler  görülebilir. Farklı bölgelere farklı yoğunlukta yağmur yağar. 
Genelde tropikal iklimi vardır ama 
. Kuzeyi sıcak ve yağışlıdır.(  Darwin şehrinde Astropikal Muson iklimini görülür.) 
  
  bölgeleri  çöller nedeni ile yazları  kuru   sıcak ve kışlar soğuktur. 
  
Genel olarak sahil kısmı, yazları sıcak, kışları ise ılıktır. Örneğin Sydney gibi güney bölgelerde ise iklim ,gezmek için her mevsim uygundur. 
, güney batısında Akdeniz iklimi görülür. Tasmania bölgesinde ise  Alp iklimi vardır. 
  
-Avusturalya, güney yarım kürede olduğundan mevsimler bize göre terstir.  
Bizde yaz iken orada kış, bizde kış iken orada yaz, bizde ilkbahar iken orada sonbahar ve bizde sonbahar iken orada ilkbahar mevsimi yaşanır. 
Örneğin Mart, nisan ve mayısta bizde ilkbahar olup yaza girerken orada sonbahar olup kışa girilir. 

Genel olarak tüm ülkede 
  
SONBAHAR: Mart, Nisan, Mayıs 
İLKBAHAR :Eylül, Ekim Kasım 
YAZ: Aralık, Ocak, Şubat. Sıcak ve yağışlı. Kuzeyde en sıcak ay aralık iken, güneyde ocak ve şubat en sıcak  aylarıdır 
 KIS: Haziran, Temmuz Ağustos Kuru ve serin olduğundan gezmeye daha uygundur. Temmuz en soğuk aydır. Ağustos, eylül, ekim ve kasım gezmek için daha uygu 
  
2-Yine ülke içinde de sıcaklıklar bizim ülkemize göre terstir.  Ülkenin kuzeyi, güneyine göre  daha sıcaktır. O nedenle  kuzeyi daha sıcak olduğundan kış veya sonbaharda gitmek daha mantıklı olur. Sonra kuzeyden güneye doğru inebilirsiniz. 
3- Ülke çok büyük olduğundan eğer tüm ülkeyi aynı anda gezecekseniz çok iyi plan yapmalısınız. O nedenle iklim konusunu uzun tuttum. 
Eğer Avusturalya' nın kuzeyinden başlayıp Tasmanya ve yeni Zelanda'yı da gezmeyi planlıyorsanız Ağustos'ta kuzeyden başlayıp aşağıya doğru inmelisiniz. 
1-Avusturalya 
A-Kuzey Kısmı için: Kış mevsimi(Haziran, Temmuz, Ağustos) Kuzey yarımkürede yaz mevsimi yaşanırken  Avustralya'da sıcaklıklar  genelde sıfırın altındadır. Ama 
 Ağustos, Avustralya'da en sıcak bölgeleri olan  Kuzey bölgeleri olduğundan gezmek için uygundur. 
Ama  Avustralya'nın tropik şehirleri Darwin ve Cairns şehirlerinde  yıl içerisinde bol yağış görülür ve yaz ayları sıcak geçer. Yağmurların bu dönemde fazla olması sel baskınlarına neden olur. 
Kuzey doğu için uygun ay.(Cairns(Haziranda hava sıcaklığı 15-20 derece arasındadır.), Barner reef).Aslında haziran, temmuz, Ağustos, Eylül ve ekimde yüzebilir, dalış yapabilirsiniz. 
Eylül: Sıcak, Ekim: çok sıcak, Kasım çok çok sıcak, Aralık: Aşırı sıcak ve yağışlıdır. 
Zaten artık yaz mevsimine girmiş oluyorsunuz. Ocak ayı da aşırı sıcak ve yağışlı geçer. 
İç Bölgeleri için:, Yine Ağustos ,genel olarak henüz soğuk Ama Kuzey batı ve iç kısımda ki çöl  bölgeleri için uygun.(Alice spring,  Uluru için )  
B-Quenssland bölgesine gidildiğinde ise çöllerle karşılaşmak mümkün ama sahil kesimi uygundur. 
  
C-Güney Kısmı: 
Yaz:Eylül-Şubat: Sıcak.(Ocak ve şubat ayı en sıcak aylar.) 
Eylül: Gündüzleri normal, geceleri soğuk .Gezmek için daha uygun. 
Ekim: Sıcak başlıyor. Yanı ilk bahara giriliyor. Gezmek için daha uygun. 
Kasım: Çok sıcak.(Kasımda güney de kuzey de çok sıcak ama kuzey daha sıcak.) 
  
Ağustos(Kışın):Sydney ve Brisbane şehirleri ise deniz meltemlerinin çok fazla görüldüğü ve nem bakımından yüksek seviyede olan şehirlerdir. Yazları çok sıcaktır. 
Canberra şehrinde haziranda  en düşük sıcaklıklar görülür. Sydney, Brisbane, Melbourne ve Adelaide şehirlerinde ise kışlar ılık ve yazlar sıcak geçer. . Sydney ve 
  
  
D-Güneybatı:  Eylülde . Batı Avusturalya da çiçekler açıyor. Sıcak günler, ılık akşamlar başlar. Yazları Ülkenin güneybatı bölgesi ise yaz mevsimlerinin daha ılık geçtiği bölgelerdir. Perth son derece sıcak ama nemsizdir, ama kışın burası nemlidir.. 
  
2-Tasmanya 
Kasımda iyi. 
3-Yeni Zelenda 
Daha güneyde kaldığından daha geç sıcaklar başladığından kasım ve 
aralık, gezmek için iyi aylar. 

PARA: 

Tüm fiyatlar kabaca Türkiye'dekilerin 8-10 kati kadar. Bu da normal. Benim emekli maaşım  11.000 TL iken buradaki bir öğretmenin maaşı 4000-4500 dolar=80.000 TL. Aylık oluyor ama normalde burada haftalık ödeniyor. 
  
TL dahil her türlü parayı  change ofisler değiştiriyorlar. Hemen iskele girişlerinde var. 
Türkiye'de dolar 27 TL iken 
1 dolar=1.37 AUD 
1 euro=1.49 AUD 
  
1AUD=18 TL 
10AUD=180 TL 
1000 AUD=1.800 Tl 
  

DIL

 
Resmi dili Ingilizcedir.%15 yerli diller ve göçmenlerin dilleri konuşulmaktadır. 

DIN 

Resmiyette bir din yok. %60 I Hristiyan(%25 i Katolik),% 20 si dinleri yok, diğer kısım  ise göçmenlerin dini oluşturuyor. 

ULAŞIM  

Trafik, bizere ters yön olduğundan ilk zamanlar “Neden bu insanlar benim önümü tıkıyor “diye dusundum.15 gün sonra soldan yürümeyi öğrenebildim 
Çok büyük olduğundan ülkeyi gezmek zor. Her evde birden fazla araç olduğundan toplu taşıma çok yetersiz. Sadece fakirler ve ülkeye yeni gelenler kullanıyor. 
Trafikte kuralla uymayanlar çok yüklü para cezası ödemek zorunda olduklarından çok  düzgün. Örneğin kapalı kasa bir aracın içinde yolculuk yapmanız yasak. Çünkü herkes emniyet kemeri takmak zorunda. Beş dakikalık yol olsa da hemen kemeri takıyorlar. Cezası çok büyük. 
Gördüğüm. kadarı  ile herkes  olacakları bildiğinden kart basıyor. Yakalanan bir Aysal'ının gözlerinde ki korkuyu unutamam. 
 
- Bir litre petrol1.8- 2.2 AUD (.Bir litre petrol 2.35 AUD. Yeni Zelenda da 3.35 imiş.) 
  Buranın fiyatlarına göre ucuz. Zaten Araç fiyatları da ucuz. 
 
Araba kiralama: Yeni Zelendalı kadın Darwen’ den bir haftalığına 300 AUD vermişti. Bana çok ucuz geldi. Ama  aracı tekrar Danwer’e teslim etmesi gerekiyordu. 
En eksik yönlerden biri. Genelde herkesin aracı olduğundan büyük şehirler hariç toplu taşıma yok. Turistik yerlerde toplu taşıma yok. Sanırım, turisti zorla para harcamaya zorluyorlar. 

-Otostop aslında ülkede yasak ama güvenli sayılır. 
  
-Eğer ülkenin tamamını gezecekseniz en mantıklı yol: Araç ve benzin ucuz olduğundan ülkeye girişte bir ucuz araba alıp, çıkarken satmak. İki tane genç kız böyle yapmıştı. Araçlarında da uyudukları dan otel parası da vermiyorlardı. Birçok turist böyle yapıyordu. 
Yada çalışma vizesi ile ülkeye gelip, burada kazanıp yine araç alıp  gezebilirsiniz. 

Şehir içi

Sanırım herkesin aracı olduğundan yol konusunda yanlış bilgilendiriyor.İnternete baksalarda defalarca yanıltıldım. 
  
Duruklarda gideceğiniz taşıtın numarası ve durağa geliş saati yazdığından kolay oluyor. 
Toplu taşımalarda genelde Asyalı gençler, yaşlılara yer veriyorlar.

 Şehirler arasında ulaşım

Tren, otobüs ve uçak ile her yere ulaşabilirsiniz. 
Gerhound otobüs kampanyası: Ülkeyi gezebileceğiniz en uygun otobüs kampanyası. 
Bu otobüs kampanyası ile Canbera’ dan başlayıp Deniz kıyısından yukarıya doğru Carins’e kadar çıkıyorsunuz .oradan Darwin’e geçebiliyorsunuz. Darwin’den Alice Spring’den direkt aşağı  doğru inerek Adelaide’a varıyorsunuz. 
Sadece bu kampanyanın, Melbourne ile Adelaide arasında hizmeti yok. Zaten bu kısmi özel olarak Büyük Okyanus yolundan gitmelisiniz. Ama diğer otobüs firmalarının iç kısımdan giden seferleri var. 
Bu kampanya için istediğiniz yerden üç ayrı zaman seçeneği olan biletinizi  bir kere alıyorsunuz ama indiğiniz yerde hemen bir sonra ki gideceğiniz yeri rezervasyon yaptırmalısınız. Bileti ofislerden veya internet  üzerinden satın alabilirsiniz. 
15 gunluk-369 AUD 
30 günlük-465 AUD 
60 günlük -529 AUD=10.000 TL. 
Ağustos’ta sadece Sydney’den Alice Spring’ E en ucuz bilet tek yön 250 ,gidiş- geliş ise 650 AUD idi. 
 
Not: 
 
1- Relocation uygulaması: Avustralya'da şehirler arasında ucuz seyahat etmenizin ikinci bir yolu daha var .örneğin birisi aracı veya karavanı kiralayarak Sydney’den Darwin’e gidip şirkete teslim etti. Darwin’den Sydney’e geri gelmesi  veya başka bir şehre gitmesi gereken bu araca  için şirket internete günlüğü çok az bir ücretle  ve benzin ücretsiz olma koşulu ile ilan koyuyor. Eğer siz internet üzerinden yakalayıp kiralarsanız  neredeyse bedavaya istenilen güzergahta yolculuk yapabiliyorsun. Ama aracı zamanında teslim etmelisiniz. Böylece şirkette çok az bir ücretle aracı istediği yere getirtirmiş oluyor. 
 
2-  Coseats.com: Bu internet sayfası, aynı blabla car gibi. İnsanlar bir yerden bir yere giderken benzine ortak olacak şekilde yolcu alıyorlar. Bu siteden gideceğiniz yere uygun fiyatta araç bulabilirsiniz 

KALMA 

Oteller çok pahalı olduğundan burada yazmak bile istemedim. Çok paranız varsa sorun yok. 
Yoksa en iyisi hemen her yerde bulabileceğiniz karavan parklarında kalmak. Mutfağı, duşu var .O nedenle yanınızda küçük bir  çadır götürünüz. Kamp Fiatları değişiyor.

INSAN

Gerçekten kibar, saygılı, güler yüzlü ve  ve yardımseverler. Ama  
 evlenmeden çocuk yapmak moda gibi . 
Devlet her doğan çocuk için ücret ödediğinden farklı adamlardan azımsanmayacak sayıda çocuk yapan çok kadına rastladım. 
  
Her şeyleri var ama çok ta mutlu değiller gibi. Çok yalnızlar. Yalnız yürüyorlar, koşuyorlar, yemek yiyorlar. Hep yalnız. 
Araçlarına bindiğim bazı insanların araçlarına şok  geçirdim. Mübalağa etmiyorum şoför koltuğunun yanındaki koltuğun tamamı yenen ve içilen boşlarla dolmuştu. Gerçi biz gibi sokağa atmak yerine... 
Mutlu bir insan sanırım bir durduğunda bu çöpleri kaldırır. rahatsız olur. Dışarıda yaşamayı tercih edenler azımsanmayacak kadar. 
Uyuşturucu yaygın. Çok içiyorlar. 
Hele bu kadar eşcinselliği Seçmeleri, özendirilmesi (Doğuştan olanları ayırıyorum.)  araştırma konusu olacak kadar beni şaşırttı. Evli çocuk sahibi insanlar daha sonra eşcinsel olmuşlar. 
  
.Avustralyalılar ya evde, ya işte yada bar da oluyorlar. Sokaklar bomboş olduğundan kasabalar ölü gibi. 
  

EVLER

Ülkede araba, benzin ucuz ama ev fiyatları  ve kiraları yüksek. 
Yer bol olduğundan büyük şehirler hariç, genelde  içerisi görünmeyecek şekilde çevrilmiş  bahçe içinde büyük evlerde oturuyorlar. Komsuları ile ilişki yok. Görmüyorlar ki. Sonuçta dedikodu da yok. Evlerinden mecbur olmadıkça çıkmıyorlar. 
  
Özellikle Queensland eyaletinde ki  bahçe içindeki ahşap evlerin her biri harika. Bu ülkede çok az kötü ev gördüm. Evleri tıka basa mobilya vb. ile dolu. Her gördüklerini almışlar ama bir şey atmamışlar. Genelde evleri çok dağınık. Çok az temiz ve düzenli ev gördüm. Ayakkabı ile içeri girdiklerinde halı temizleme dükkânları  çok yaygın. 
  

ÜLKE HAYVANLARI 

 
1-Ayni aileden olanlar: 
  
A-Deve kuşu 
B-Emu 
C-Cassowary :Emu’ya benziyor. Daha  küçük ve burnunun üstünde boynuz gibi çıkıntısı  var. Boynunun yanları mavi renkte. Kırmızı renkte sallanan sakal gibi bir fazlalığı var. 
  
A-Kangoroo(Kanguru) 
-Kırmızı Kanguru: İri oluyorlar. 
-Ağaç kangurusu: biraz tombullar. Ağaçta yaşıyorlar. 
  
B-Wallaby: Daha küçük. 
 Yellow-foited Rick walaby adlı çeşidi de var. 
C-Paddymelon: Daha da küçük. 
D- Possum: Kanguru ’ya benziyor ama bu hayvan zıplamıyor  ve ağaçta yaşıyor. Bunların  kuyrukları daha büyük. 
  
A- Wombat 
.Dogal ortamında sabah erkenden veya akşam serinliğinde görebilirsiniz. 
B-Koala:Wombat ile ayni aileden. 
  
2- Kuşlar: 
A-Kookoburra  Sürekli ses çıkaran serçeye benzeyen ama büyük ve renkli kuşlar. 
B- Papağan çeşitleri: 
  
a-Kara kakadular: Uçarken  arkadaki kuyruğunda ki kırmızı veya sarı renkler ortaya çıkıyor. 
  
b-Rain bowl Lorakeet kuşu  : Bir çeşit  papağan türü  rengarenk . 
her yerde   ağaçların dallarında  diğer  renklere karışıp kamufle oluyorlar . 
 
3-Snake: Zehirli zehirsiz her çeşidi var. Çalılar arasında gezerken dikkatli olunuz. Isırdığından 15 dakika sonra öldürenler var. 
  
4-Platyous: Sadece nehirde yaşayan, kürklü ördek ağızlı ,küçük ve sevimli  şu hayvanı.
 
5-Kertenkeleler
a-Fırfırlı kertenkele: Sinirlendiğinde ve tehlike anında boynundaki fazlalığı açarak daha iri görünmeye çalışıyor. 
b- Blue younger lizard 
  
6-Ecindna(Kirpi gibi ama dikenleri kürklü gibi. Bu 
.Genelde yazın görebilirsiniz. Bu yavaş hayvanlar uzun burunlarıyla karınca ile besleniyorlar. Genelde yazın  sıcaklarda daha rahat görebilirsiniz. 
  
7-Tasmania kaplanı : 
8-Aslinda penguen okyanus olan her yerde özellikle Tasmania’da görebiliyorsunuz. Ama havanın karamasını beklemeniz gerekiyor. 
9- Timsah
İki çeşit timsah var. 
Tuzlu su timsah(Saltie) büyük oluyor Tatlısu ve tuzlu suda yaşayabiliyor. İnsanlara saldırıyor. 
Taze su timsahı (Johnstone)küçük ve sadece taze suda yaşıyor. İnsanlar için tehlikeli değil.  

Müze girişleri

 Devlet müzeleri ücretsiz. 
Özel müzelerde 
Emeklilere, çocuklara(5-12),gruplara(6+), ailelere(iki büyük iki çocuk veya  bir büyük üç çocuk), öğrencilere indirimi oluyor. 
Dört yaş altı çocuklar ücretsiz. 
  
SU 
Çeşme suyu içiliyor. Ayrıca parklarda, yollarda özellikle yürüyüş parkurlarında sebiller Var. Barlar ve kafelerde de şişenizi götürürseniz  kendinizin dolduracağı pratik çeşmeler var. Veya görevli dolduruyor. 

TUVALET 
Çok sık, özellikle piknik alanlarında tertemiz ve bol tuvalet kağıtlı tuvaleti bulabilirsiniz.

TELEFON ve INTERNET 

Ülkenin her tarafında pembe renkli  “Telstra” yazılı telefon kabinlerinden Avusturalya  
da ki istediğiniz  numarayı(+61) yazmadan  arayıp istediğiniz kadar ücretsiz konuşabilir ,internete bağlanabilirsiniz. 
Ayrıca yine pembe  “Telstra” yazan kutucuklara yakın yerden hemen internete ücretsiz yine bağlanabiliyorsunuz. 
Eğer ille de telefonumda internetim olsun ve Avusturalya hattım olsun diyorsanız :  
Wodofon, Optus, Telstra operatörleri en kullanılanlar. 30 Avustralya dolarına aldığınız sim kartla bir ay konuşabiliyorsunuz. 

YÜZME 

Ülkenin her tarafı okyanus ile çevrili ama yüzmek sıkıntılı. Kuzeyde ki plajlarda timsah, köpek balığı, zehirli deniz anası ve gel git olaylarından yüzemiyorsunuz. 
  
Güneye doğru indikçe de bunlar genelde  yok ama bu seferde dalgadan dolayı sadece sörf yapabiliyorsunuz. 
Kısacası yüzmek için çok az birkaç yer bulabilirsiniz. 

EKENOMİ

Gelişmiş ekonomisi ve yaşam kalitesi  ile farklı ülke insanlarının  insanların en çok göç ettiği ülkelerden biri. 
Bizdeki maaşlara göre burada on kat daha fazla olduğundan her şey on kat daha pahalı. 
Bir öğretmenin maaşı 160.000 tl idi. Devlet eğer daha ıssız  yerlerde çalışırsanız ekstra ücret te ödüyor. 

GENEL

-Bu ülkede benim ülkemin tersine çocuk, kadın, hayvan ve ağaç çok kıymetli. Ağaç kesmenin cezası çok fazlaymış. Sanırım o nedenle her yerde yıllanmış ağaçlar var. 
-Genelde Akasya ağaç çeşitleri ile Okaliptüs ağaçları var. Birkaç egzotik çiçekler hariç  çiçekler aynı Türkiye’dekilerden .Ağustos ta mimozalar yeni açmaya başlamıştı.
 
-Dont worries: Dert etme anlamına gelen cümleyi çok sık kullanıyorlar. 
  
-Burada insanlar yaptıkları iş ile ilgili araçlarının üzerine fotoğrafları ile birlikte reklam koyuyorlar. Örneğin İnşaat ,temizlik işi yapanlar gibi.. 
-Dışarıda başı boş yaşayan hiç hayvan görmedim. Hemen hemen herkesin yürürken yanında köpeği oluyor. 
- Buradaki sinekler, özellikle çöldekiler resmen size yapışıyorlar. 
- Öğle yemeklerini genelde evlerinden beslenme çantası ile is yerlerine götürüyorlar. 

-Nasıl öğretilmiş ise örneğin bir Avustralyalıya “şuraya nasıl gidebilirim?” diye sorduğumuzda ağzından ilk çıkan sözcük” beautiful”. iyi, kötü, onlar için her yer harika. Benim harika ülkemi, biz fark etmiyoruz ki başkası değerlendirsin. 
-Yazın çok sıcak olduğundan kendiliğinden orman yangınları sık çıkıyormuş. 
  
-Yollarda yok denecek kadar reklam panosu gördüm. 
- Şapkanızın üzerine geçen filelerden yanınızda getiriniz. Özellikle çöl bölgesinde sinekten korunmak için işinize çok yarayacaktır. 
  
-Burada bir yere giderken, bir konuda fikir sorarken, yol arkadaşı ararken  Facebook’tan  gruplara(Örneğin Avustralya'da ki Türkler )vb. yazınız. 
Veya couchsurfing sayfasından etkinlikler kısmına da yazabilirsiniz. 
  
- Bu ülkede bir Türk’ün söylediği gibi  iş yeri çalıştırıyorsanız  çalışanlar için çalışıyorsunuz. Gerçekten saatlik işçiler çok daha rahat para kazanıyorlar. Çalışmaları için fazla kural da yok. 
 
- Yine diğer bir Türk’ün dediği gibi devlet göçmenlerin boynuna yuları taktığından yönetmek kolay. Gerçekten bu kadar farklı kültürü bir arada tutmanın tek yolu keskin cezaları olan kurallar. 
 Bizdekiler ise kural tanıdıkları yok .Zaten ülkemde sistem yok. 
 Zaten,Penalties apply. (Ceza uygulanır.) İbaresini her yerde görülüyor.  
 
-Bir göçmen suç islediğinde kapı  dışarı edileceğini bildiğinden kurallara uyuyor. Yoksa pislik damarlarına işlemiş özellikle Asya ve Afrika insanları,. ülkeyi çöplüğe dönerdi. 
Genelde güney Avusturalya’ da Mutfaklarının yakınında kiler var. Ağzına kadar dolu. Çünkü alışveriş merkezleri uzak sayılır. Genelde pratik yemek yapıp yiyorlar. 
 
- Büyük yerleşimlerde kebap salonlarının çoğunu Türkler işletiyor. Ama bazılarını ise Arap veya Avustralyalılar işletebiliyorlar. 
 
-Yolda yürürken, parklarda gezerken sürekli  özellikle sıcak bir şeyler içiyorlar 
 
-sidney’in saati  Türkiye’den 7 saat ileride. 
 
-Bütün dünyada mc donalds 24 saat açık. Avusturalya da da açık. 
 
-Gaz: Doğal gaz Her yerde yok. Bazı bölgelerde var. Döşenmemiş evlerde büyük kaplara gazı doldurtup satın alınıyormuş- Elektrikli ev aletleri indirimde çok ucuz olabiliyormuş 
 
-Çantalarınızı kesinlikle emanet olarak almıyorlar Benim bir kez ihtiyacım  oldu. Adres sorduğum kişi de  Özbek'miş. Yandaki kafenin de ortağımaymış. Türklerle  çalıştığından Türkçe de biliyordu. Ancak öyle bırakabildim. 
  
Sydney de görüşmek üzere 
----------------------------------------------------------------------------------------------
                

I- NEW SOUTH WALLES(YENİ GÜNEY GALLER) EYALETİ 


1-SİDNEY(SYDNEY)

(Bu Şehri gezmek için 10 gün yeter.) 


Avustralya’nın güneydoğu eyaleti olan Yeni Güney Galler’in başkenti ve 5 milyon civarında nüfusu olan Sidney kıtanın en kalabalık ve kozmopolit şehridir. Dünyanın en büyük göçmen nüfusuna sahip olan Şehir, Avustralya’nın ekonomi merkezidir. Sidney, kıtanın geç keşfi nedeniyle tarihi gezilecek yerlerinden çok sonradan eklenen binalar ve genellikle 100 den fazla okyanus plajları ile ünlü. Ancak asimile olmuş ve köklü geçmişi Aborjinlerin kültürünü ve yaşam biçimlerini şehirde yer alan müzelerde ancak görebilirsiniz. Sydney’de birkaç tane ancak Aborjin gördüm. Operaya giderken iki tanesi dans edip para kazanıyorlardı. Balyan gibi büyük ağaçların olduğu yemyeşil çayırları olan parklara hemen vuruldum. Söğüt cinsi devasa ağaçlar sadece parkta değil yolarda, her yerde görebilirsiniz.

 İKLİM


Sidney ılıman iklim kuşağında yer aldığından yazlar sıcak, kışları ise ılıman geçiyor. Yaz aylarında ortalama sıcaklık 24 derece civarında, kış aylarında ise 17 derece civarında . her mevsim yağışlı olan Sidney de yağışlar yazın daha da artar. Deniz suyu sıcaklığı yıllık ortalama 20 derece civarında oluyor. Sidney şehrini ziyaret etmek için en uygun dönem ilk bahar olan Eylül-Kasım ve sonbahar olan Mart-Mayıs ayları. Yaza denk gelen Aralık ve Şubat çok sıcak kış dönemi olan Mayıs ve Ağustos ayları ise en soğuk aylardır. Ben Ağustos başında oradaydım. Kış olmasına rağmen hava ılıktı. Montla gezen de vardı. Şortla gezen de vardı. Sadece sabahları ve akşamları hava soğuyordu. Denize de çok rahatlıkla geriliyordu. Ara sırada da yağmur çiseledi. O kadar.

 KALMA


 Sidney’ de tüm fiyatlar Türkiye’den on kat daha pahalı olduğundan otel fiyatları da çok yüksek. Ama yılbaşında sdney-Rock mahallesinde üç kişilik aile odasının geceliği 100 AUD idi. Yine aynı mahallede hostel de domotori odasında bir kişi bir gecelik 100 AUD idi. Bu fiyatlar bana çok uygun geldi. Sidney’de başka bir yere bakmanıza gerek yok. Diğer hemen hemen her şehirde ise bulabileceğiniz “Karavan parklarda” 30-70 dolara çadırınız varsa kalabilirsiniz. Mutfakları da var.

 İNSAN


Halkı genelde Asya'daki tüm ülkelerden oluşmuş. Güney Amerika, Yunanistan başı çekiyor .kısaca dünyanın her ülkesinden burada göçmen bulabiliyorsunuz. Aklımın almadığı bu kadar farklı kültürden gelen insanlar nasıl böyle aynı çizgide olabiliyorlar. Biz, bir avuç harika ülkemizde birbirimizi yiyoruz. Bu ülke sistem olarak Kanada ile İngiltere'nin karışımı gibi fakat Amerika ve İngiltere’deki gibi yapay bir kibarlık yok. İnsanlar gerçekten çok sıcakkanlı ,güler yüzlü ,sakin ve yardımseverler. kime bir adres sorduysam hemen telefonları çıkarıp gerekli açıklamaları yaparak yardım ettiler. Sadece birkaç genç duyumsamazlığa geldi .Halkı bana çok yakın geldi. Yalnız sistemin bu kadar iyi oturmuş olmasına rağmen sanırım yalnızlık çekiyorlar. Kimsenin kimseye karışmaması harika ama paylaşmak kadar güzel bir şey olamaz. Diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi köpekleri ile yürüyüş parkurlarından yürüyorlar. Aslında covid’ten sonra burada da her şeyin çok değiştiğini söylüyorlar. Ama Siydney’de çok evsiz de gördüm. Sorduğumda “Bunlara devlet ev veriyor ama onlar uyuşturucu kullandıkları dan vb. sokakta kalmayı tercih ediyorlar” dediler. İnanasım gelmedi ama psikolojileri de bozuk olunca dışarda yaşamayı tercih ediyorlarmış. Bu kadar özgürlüğün olduğu bu ülkede acaba eşcinsellik, farklı bir yol ararken tercih mi ediliyor diye düşündüm. Yoksa bizde de bu kadar fazlada gizli olduğu için mi göremiyoruz. İşin içinden çıkamadım. 

EKENOMİ ve EV KİRALARI


 Siydney’de ücretler ve ev kiraları haftalık oluyor. ucuz muhit olan Victoria Caddesi'nde tek odalı evin kirasi36000aud=72.000 tl. Sidney’in içinde Moubra semtinde iki oda bir salon manzaralı evin haftalık kirası 1400 AUD. Yine Sidney’e trenle 40 dakika uzaklıktaki kasabada bir oda bir salon evin kirası aylık 28000 AUD. Eşyalı değil. Elektrik, su ve gaz in bir aylık tutarı ise 250 AUD. Aynı evin satış fiyatı 900.000 AUD. Şehre yarım saatle bir saat uzaklıkta bahçe içinde şirin evlerde yaşıyorlar. genellikle bu evlerin ana caddeye bakan yüzleri dar görünmesine rağmen arkaya doğru genişliyor. Böylece cadde üzerinde fazla yer kaplamamış oluyorlar. Şehrin içindeyse çok yüksek olmayan konforlu apartmanlarda oturuyorlar. Yine Demir işlemeli harika balkonları olan bahçeli Victoria evleri çok pahalı olduğu söyleniyor .Genelde zenginler şehir dışında deniz manzaralı villa tarzı nefis evlerde oturuyorlar .Bunların fiyatları da çok daha yüksekmiş. *Bazı apartmanlarda özel anahtarınız olmayınca asansörle çıkamıyorsunuz. Hatta bazı apartmanlarda izin vermez ise farklı kata bile çıkamıyorsunuz. 

YEMEK 


Burada her ülkenin geleneksel yemeklerini bulabilirsiniz. Avustralyalılar genel olarak öğle yemeğini kutularda parklarda veya çevredeki havuz başlarında oturarak yiyorlar. Akşam yemeğini de de pratik yiyorlar. Genelde evde uzun uzun bizim gibi yemek pişirmiyorlar. Soya fasulyesini lifleri ve çeşitli vitaminli kuru yiyecekleri ,taze meyveleri katip sütle karıştırıp onu yiyorlar İŞ Eğer iyi İngilizce konuşabiliyorsanız ve vatandaşlığınız var ise 1 saat garson olarak çalışırsanız 30 dolar alıyorsunuz. Eğer örneğin öğrenci olarak geldiyseniz 1 saat garson olarak çalışırsanız 22 - 25 AUD alabiliyorsunuz. Burada insanlar hep öğlen yemeğini dışarıda yedikleri için en rahat restoranlarda iş bulunabiliyormuş. Zaten buraya öğrenci olarak gelen gençler kesinlikle ek iş yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Ailelerinden para almalarına gerek kalmıyor. . 

ULASIM 


Toplu taşımalar çok hızlı değil ama kısa sürede geliyorlar. Duraklarda bineceğiniz otobüsün kaçta geleceği yazılı. Zaten yollarda da gezilecek yerleri gösteren tabelalar var. İstediğiniz yeri kolay bulabiliyorsunuz mm Toplu taşımada gideceğiniz yere ve günün saatlerine göre( Yolcunun yoğun olduğu yani iş saatlerinde daha pahalı) ve hafta içi ve sonuna göre toplu taşıma ücretleri de bu benim değişiyor. Ücretsiz aldığın kartın (opal kart) içine para yükleyebilirsiniz veya kredi kartınızı da kart (Ama Avustralya’dan alınmış)gibi kullanabiliyorsunuz. Veya telefonunuza yükleyip telefonunuzu da okutabiliyorsun. Fiyat farkı yok. Ancak makinalardan alırsanız biraz daha pahalı. Sadece uzak yerler için fiyat farklı oluyor. Ortalama toplu taşımaya şehir içi bir biniş 2-4.5AUD=80 TL. Şehir içinde kullanabileceğiniz 
1-T: tren(metroya benziyor ama her durakta durduğu için daha yavaş) Yerin altından gidiyor. Girerken de çıkarken de turnikeler den geçmek zorundasınız ama uzun süre turnike açık kalıyor. Not: Central Station dan daha uzak yerlere şehirler arası tren de gidiyor. Tenlerin koltuklarını gideceğiniz yöne göre değiştirebiliyorsunuz. Metro: Sadece orman içine açılan yeni yerleşimler için birkaç hat varmış. 
2- (L)Light Rail(tramvay): yerin üstünden gidiyor. Kartınızı tramvaya binmeden dışarda ki makinaya okutup giriyorsunuz. 
3-(B)Otobüs: Kartınızı ön kıpıdan girdiğinizde içerideki makinalara okutuyorsunuz. Not: Toplu taşımalardan çıktığınızda ayni bizdeki gibi kartınızı makinalara okutarak sadece gittiğin mesafe kadar ödeme yapmış oluyorsunuz. 
Önemli̇:Aslında tren hariç (Turnike var) kontrol yok sayılır ama yakalandığında cezası çok büyük. Ama turistlere ”Yeni geldim. Bilmiyordum vb. “deyince pek bir şey demiyorlarmış Trenin içindeyken üç tane görevli birden gelip kontrol yaptılar. Ben kendi kredi kartımı basmıştım .Neyse kız görevli benim kredi kartımı kontrol etti. Bir şey anlamadı. Sonra tekrar ”Opal kartın yok muydu?” diye sordu. Meğer buranın sadece kredi kartını kullanabiliyormuş. Şansım iyi gitti. Önemli̇:sadece Sydney’e ait özel bir durum var. Şöyle ki -Eğer Pazar günü Opal kartınızı bir kere okutturunca 8.40 çekiyor. Bundan sonra istediğiniz kadar tren, otobüs ve tramvaya binin. Ama kartınızı her defasında okutturunuz. Daha çekmiyor. Kısaca Pazar günü 8.40 AUD ile istediğiniz kadar istediğiniz yeri gezebilirsiniz. Mavi dağları da bu nedenle Pazar günü geziniz. Hafta içi ise toplu taşıma kullandığınızda 16.10aud ye kadar kartınızdan para çekildiyse üstünü çekmiyor. hop-on hop off 19:30 dan başlayarak her saat başı kalkıyor. 1 günlük fiyati:65AUD 2 günlük fiyati:76AUD : Şehrin her tarafına gidiyor. Kırmızı hattan istasyonda inerek mavi hata geçerek Bondy plajına da gidiyor. Harbour Cruises yemek yenebilen, gezdiren gibi çeşitleri var. Fiyati:45-69-99 AUD Fiyatın içinde öğle yemeği ve cay kahve de var.

Günlük Yürüyüş Turları Önce rezervasyon yapmanız gerekiyor. Bunun için Her yerde bulabileceğiniz –Free Tours- haritasındaki kodu telefonunuza okutursanız iki turun sayfaları aciliyor.sydney@imfree.com.au veya www.imfree.com au) Hangisini isterseniz rezervasyon yapabilirsiniz. Internet varken de indirip ekran görüntüsü alabilirsiniz. Not: Aslında rezervasyon almadan alınmadığını hata turların dolu olduğu görülse bile siz buluşma yerine gidiniz. Rehber sonunda bahşiş alacağını bildiğinden kimseyi geri çevirmiyor. Evet tur bedevi deniliyor ama sonunda isteyen turistler en az 20 AUD (360 TL) bahşiş verdiler. Ben de satın aldığım keki verebildim!

 1.tur:Uncover Sidney`s Stories And Culture Turu: Buluşma yeri:10:30 da Town Hall ile St Andrews Cathedral arasında buluşuluyor. iki buçuk saat sürüyor. Şehri kabaca size tanıtıyor. Ben hemen önce bu turla gezdim. Ama zaman kaybı. Sonra kendim detaylı gezdim. 
2.tur:Roks Turu: 18 de Cadmans cottage in önünde buluşuluyor. Tur bir buçuk saat sürüyor. Karanlıkta doğru dürüst bir şey görülmüyor. Bu tura gerek yok. Kendiniz daha iyi gezebilirsiniz. Yazın belki olabilir. 


ŞEHRİ GEZMEK


 İlk gün çok yorgun olmama rağmen özel araçla şehir turu attığımda bu “Bu şehri zor gezerim ”dedim ama iyi plan yaparsanız şehri gezmek son derece kolay. Şehrin merkezi ve parklar ve diğer gezilecek yerler birbirine çok yakın ve yan yana sıralanmış. her yeri yürüyerek çok rahatlıkla gezebilirsiniz. 

 I-SİDNEY LİMANI 


Avustralya’nın doğal limanı olan Port Jackson ,Sydney Harbour Bridge’in ve Sydney Opera Binasının içine alıyor. Bu liman, ilk Avrupalı yerleşimcilerin Avustralya’ya geldiği ilk yerdi. Ayrıca bu liman, şehri köprülerle birbirine bağlayan kuzey ve güney olarak ikiye bölüyor Port Jackson, Tasman Denizi’nden Cockatoo Adasına kadar uzanıyor. Üzerinde Sydney Limanı Köprüsü ve Anzac Köprüsü (eski adıyla Glebe Adası Köprüsü) var. Sydney Harbour Tüneli, yer altından Sydney Liman Köprüsünün doğusuna çıkıyor. Üzerinde Köpek Balığı Adası, Fort Denison, Keçi Adası, Clark Adası, Cockatoo Adası, Snapper Adası, Spectacle Adası gibi birçok ada bulunuyor. Bu İskelelerden Kalkan Deniz araçları ile gidebileceğiniz Torongo Zoo, Manly Beach, gibi deniz olan her yere her yerleşime gidebilirsiniz. Örneğin fery ile Manly plajina 8.04 AUD ödeyerek toplu taşıma kartınızla gidebilirsiniz. Ayrıca hızlı botta kalkıyor. Shark Adası gibi bazı yerlere ise özel bot ile gidebilirsiniz. Captan Cook Cruises ile zenginseniz limanı gezebilirsiniz. Yine 4 AUD ile limanda kısa bir tur attıran botlarda varmış. Çok hareketli olan şehrin en görülesi yerlere yürüme mesafesinde olan burası aynı zamanda Sidney’in ana feribot terminali olarak da kullanılıyor.. Burada ki iskelelerde güzel restoranlar ve kafeler bulabilirsiniz. Cockatoo Adası( Kakadu Adası) 5ç iskeleden her 20 dakikada bir kalkan bot 20 dakikada varıyor. Unesco Dünya Listesi’nde yer alan ada, bölgenin eski cezaevi olan Wareahmah ile tersane restore edilerek turizme katılmış ama bana çok boş geldi. Binalar konserler ve sergiler için kullanılıyor. Adada isterseniz çadırda kalabilirsiniz. 

     1-CIRCULAR QUAY(Dairesel Rıhtım) 


Gezimize bu deniz kıyısından başlamanız en doğru karar Olacaktır.
 A-Turi̇st İnfo Turist info (Vizitor centre)-Costums House: 4. İskelenin çıkışından caddenin karşı tarafında. Bu binanın içinde şehrin küçük maketinde görebilirsiniz.
 B- Sidney muzesi 8-17 arası açık. Cuma kapalı. Giriş ücretsiz. Bridge caddesi üzerinde bu güzel bina,1788 de yapılan ilk ahşap hükümet binası yerine yapılmış. Zaten girişte eski binadan eski yaşantıyı anlatan eşya parçaları ve İngilizlerin ilk geldiklerinde toprakların kendilerine ait olduğunu anlatan levhayı görebilirsiniz. Bu küçük müzede şehrin. Sosyal yaşamı ve tarihi anlatılıyor. Ayrıca sürekli değişen sergilerde var. Ben gittiğimde opera binası ile ilgili sergi vardı. Ünlü iki Aborjin kadın sanatçının deniz kabukları ile yaptığı opera binası ile oğlunun sepet örgüsü ile yaptığı opera binası maketleri çok güzeldi. 
ANI:Bu müzeye gittiğimde bacağım çok ağrıyordu. Orada çalışan Gümüşhaneli Levent adlı çok tatlı Türk genci bana yardıma geldi. Uzun sohbet ettik kendisi ile her konuda Beni tekerlekli sandalye ile müzeyi gezdirdi. Çok güzel bilgiler verdi. Benim için şans oldu. Zaten hemen sonra kaldığım yere geri döndüm. Ayağım iyice sorun Eğer iskelelerden köprüye doğru giderseniz sırasıyla;

    2-THE ROKS:(Koloni mahallesi )


 Sidney Liman Köprüsü ile Circular Quay arasında bulunan Rocks, 1788 yılında Avrupalı göçmenlerin Avustralya’da 1788 de ilk kurdukları koloni bölgesidir. Zaten yerli halk, yüzyıllar önce halk buradaki liman aracılığıyla gıda maddelerinin ticareti ve ulaşım yapıyorlarmış ama Dar ve tarihi sokaklardan oluşan mahalle, 20. yüzyılda büyük bir değişim geçirerek bugünkü halini almış. Bu bölge, başlamak içinde iyi bir seçenek . 
 
     A-Museum of Contemporary Art - Avustralya Çağdaş Sanat Müzesi} Pazartesi kapalı.10-17 arası açık. Cuma 21 ‘e kadar açık. Değişken sergiler ücretli ama kalıcı ve kütüphanesi ücretsiz. Sürekli değişen sergi oluyormuş Ben gittiğimde Aborjinlere ait eserler sergileniyordu. Circular Quay’deki Art Deco tarzı, Sidney Limanı manzaralı restoranı olan bu eski donanma binasında 1991 den beri müze olarak kullanılıyor. Çağdaş sanata ait çoğu yerel sanatçılara ait resim, fotoğraf ve heykel gibi klasik 4000 çeşit eser sergileniyor. Bu müzeye iki kere gittiğim halde ben bir şey göremedim. Modern sanattan anlamıyorum. . 

     B-Cadmans Cottage hemen arkasında. Sadece dışardan görebiliyorsunuz. Koloni döneminde resmi     teknelerin sığınağıymış. 

     C-The Rocks Discovery Museum: Her gün 10-17 arası açık. Ücretsiz. Aborjinlerin yaşamını yansıtan     Eserler sergileniyor. 

     D-Overseas Passenger Terminal: Buradan şehir, köprü ve opera house’ nin manzarasını     seyredebilirsiniz.

      E-Sidney Observayory: Her gün 10-17 aradı açık. Yine bu tepeden şehrin ,köprünün ve opera evinin manzarasını seyredebilirsiniz. Bu tepeden şehri panoramik olarak Sidney Limanı’ndan, Darling Harbour’a gözlemleyebileceğiniz park, a- Sidney Gözlemevi : Ben gittiğimde kapalıydı. Giriş ücretli. 1858 yılında kurulan gözlemevi, Avustralya’nın bilimsel, meteoroloji ve astronomi araştırmalarının yapıldığı tarihi mekan. Buradan şehir manzarası daha da güzelmiş. Teleskoplar eşliğinde güneş sistemini ve gezegenleri izleyebilirsiniz. b-Barabgarao Reserve: Bu tepeden kestirme buraya inebilirsiniz. Yol boyu eski güzel evler var ama gitmeye de çok değmez. Harbour Köprüsü manzaralı park, önceden gemi konteynerlerinin bulunduğu şehrin en eski sanayi bölgesinde Amerikalı mimar Peter Walker tarafında kurulmuş. Peşine 75.000’den fazla ağaç dikilerek yeşillendirilmiş. Liman kenarında ki parkın deniz kıyısında eski taşlarının eski roma tiyatrolarına benzer şekilde dizilerek oluşturulan deniz kıyı dizaynı çok güzel. Buradan kıyıdan yürüyerek Barabgarao alışveriş bölgesine oradan da Darlıng körfezine gidebilirseniz. 

     F- The Rock Market
 El işleri, hediyelik eşyalar ve oyuncaklar satın alabilir ve karninizi doyurabileceğiniz küçük yerler bulabilirsiniz.

    3-HARBOUR BRIDGE


 Köprünün üzerinde bisikletliler ve yayalar için de yola var. Manzara tepesine çıkarken asansör ile köprünün üzerine yaya yoluna çıkabiliyorsunuz. Köprünün üzerinden de özellikle operanın manzarası güzel. Eğer köprünün üst kısmına manzara seyretmek için çıkmak isterseniz 25 AUD ödemelisiniz. Hatta iyi bir ücret ödeyerek çelik halatlarla güvenlik önlemi alınarak en tepeye bile tırmanabilirsiniz. Halk tarafından elbise askısına da benzetilen 134 metre yüksekliğinde ve dünyanın en geniş çelik halatlı bu köprü, 1924 yılında 42 milyon € bütçeyle yapımına başlansa da 1932 yılında tamamlanarak hizmete açılabilmiş . Eğer iskelelerden opera Haus' e doğru giderseniz 

    4- OPERA HOUSE (Unesco Dünya Mirası Listesinde)


 Her gün 9-17 arası açık İçini gezmek 43 AUD. Ben çok şaşırdım. Sanırım Avrupa’da ki operalar gibi şaşa bekliyordum. Son derece sade koltuklarla döşenmiş iki salon gezdik. Genelde rehber, binanın yapım aşaması konusunda bilgi verdi. Gençler yazmadan duramayacağım. Çünkü, bu ülke özellikle Türk gençleri için çok pahalı. Binanın yan tarafından grupların toplandığı yere gidiniz. Önce çantanızı emanete veriniz. Her yarım saatte bir grup oluşuyor. Ortaya getirilen askıdan kulaklık ve dinleme cihazı alınız. Rehber öylesine biletlere bakıyor. Sonra grup ile rehberin peşine takılınız. Not: Operaya giderken yürüme yolu üzerindeki masalara oturup getirdiklerinizi yiyebiliyorsunuz. Kafeden bir şey almak zorunda değilsiniz. Birçok tasarımcının arasından jüriyle seçilen o Danimarkalı mimar John Utzon'un tasarladığı Sidney Opera Evi, 1973 Kraliçe Elizabeth açılışını yaptı. 5532 kapasiteli muazzam bina, yaklaşık 2 hektarlık bölgeyi kapsamaktadır. Modern mimari tarzıyla oluşturulan opera binasının en yüksek noktası 67 metre olup genişliği 118, uzunluğu ise 183 metredir. de 5 büyük salonuyla çeşitli opera, dans, konser ve tiyatro etkinliklerinin yer aldığı binadır,. Denizin üstünde duran Yelken şeklindeki yapısıyla körfezin neredeyse her yerinden görülüyor. 
.Not:Opera ‘dan Royal Botanic Gardens ‘a da kapı var Merdivenlerden çıkarsanız goverment evinin fotosunu çekebilirsiniz sadece. En iyisi düz ayak kapıdan giriniz. 

II- SEHRİN MERKEZİ 


Önemli caddeler birbirine çok yakın ve paralel sayılır. George caddesinden tramvay veya yürüyerek gittikten sonra her yer yürüme mesafesinde. 

1-Matin Placa: 
Geniş bir alanı kaplıyor. Özellikle meydanda ki eski postanenden otele dönüştürülmüş bina ile yanında ki banka binasını görünüz. 
2-Recttal hall Bu konser salonu gittiğimde kapalıydı. l2015 yılında açılan bu salonda konser, oda orkestraları, opera etkinlikleri yapılıyor. 
3-SidneyvTower: İlk dört katı alışveriş merkezi. 09.00-21.00 arası açık. Manzara seyretmek, bir şeyler yiyip, içmek bilet ile. Manzara seyretmek 33 AUD, çocuk 25 AUD, emekli 26 AUD Bir şeyler icmek30 AUD, Yemek yemek isterseniz de 90 AUD’ den başlıyor. 1970 yılında yapımına başlanıp 1981 yılında tamamlanan ve 309 metre yüksekliğiyle bu kule, Sidney’in en unlu seyir noktası ve Sidney’de en yüksek yapısı. Aynı zamanda, şehrin televizyon ve radyo sinyallerini de yayıyor. 250 metre yükseklikteki Skywalk bölümünde açık hava manzara seyredebilirsiniz. En üstünde “Altın Başlık” adli erasta ise ise 360°’lik manzara seyredebiliyorsunuz. 
4-Piit Street: Çok şık alışveriş merkezleri ve güzel binaların olduğu yayalara açık çok hareketli cadde.
 a-The Strand Arcade 1891 yılında Queen Victoria Building’ e benzeyen gibi tarihi pasaj.. Çok şık. Hele içindeki çikolata satan dükkana bayıldım. Yakınlarda
 5-State Theatre: Queen binasının girişinin zıt tarafına yakın Market caddesi üzerinde.1929 yapımlı güzel binanın girişi de çok görkemliydi. Ama içini ve 4 ton avizeyi görebilmek için ancak gösteri için biletiniz olması gerekiyor. Burası Darling Limanı’na da yürüme mesafesinde. 
6-Quen Victoria Bulding: Çok güzel alış veriş merkezi .Bizans yapısı. Önünde Victoria’nin heykeli ile köpek heykelli küçük havuz var. Ön girişten girdiğinizde sağdaki çikolata dükkânını kaçırmayınız. 1893 ve 1898 yılları arasında 190 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğinde ve Bizans stili 31 kubbeli gotik tarzında olarak inşa edilmiştir. Bu bina ilk yıllarında pazar olarak kullanımmış ve daha sonra birçok farklı amaca hizmet etmiştir. Yıkılma tehlikesine karşı 1980 de onarılarak 200 dükkânı ile alış veriş binası olarak kullanılıyor. 1898 yılında inşa edilen Queen Victoria Building, Gotik tarzdaki dış cephesi ile dikkatleri hemen üzerine çekiyor. Hemen ilerisinde 
7-Town Hall: İçini gezemiyorsunuz. Hemen yanında 
8-ST Andrew’s Cathedral: İçinde 1539 yazılmış büyük incili görünüz. 
9-China Town: Her yerde görebileceğiniz kırmızı büyük kapıdan girilen caddede alış veriş dükkânları ile Çin restoranları var. Dixon Caddesi’nin merkezinde Çinliler tarafından kurulmuş 3. Mahalle olarak kurulmuş. Yeni yılda Sdney’ deseniz buranın en renkli halini görmeye gidebilirsiniz. Ama ben fazla bir renk göremedim. Golden Century :Deniz mahsulleri satan unlu mekan. 
a-Pddy Market: Pazartesi ve Salı kapalı. Market City’ nin en alt kısmında ne isterseniz bulabileceğiniz Çin marketi kaliteli sayılmaz. Pazar kısmından da her çeşit sebze alabilirsiniz. Buradan çeşitli sebzeler aldım. Aynı bizdeki gibi küçük naylon torbalarda satılan biberlerin iç kısımları(Görünmeyen) çürüktü. Not: Buradan isterseniz parklar kısmına, isterseniz Darling Limanına geçebilirsiniz. Ben parkları yine deniz kıyısından başlayarak sırasıyla yazacağım. Hemen yürüme mesafesinde
 10-powerhouse Museum her gün 10-17 arası acık. Giriş ücretsiz. 1970 yılında açılan, tarih, bilim, teknoloji, tasarım, endüstri ile ilgili eserlerin sergilendiği farklı ve eğlenceli bir müze. Buradan otobüs ıle 
11-Newtown ve King street Çok renkli keyifli bir sokak. Genelde barlar restoranlar alışveriş dükkânları ve 19.Yüzyıl evlerinin bulunduğu eski güzel binalar. Genelde LBT bireylerin yaşadığı cadde üzerinde Sidney Üniversitesi, Kraliyet Prens Alfred Hastanesi gibi birçok ünlü yapıyı var. Türklere de ait dükkânlar göreceksiniz.

 III-ŞEHRİN DOĞUSU-PARKLAR 


    1-ROYAL BOTANİCAL GARDEN


 Her gün 7 den güneş batıncaya kadar açık.( Kışın 7’den 5’e kadar açık )Bahçenin birçok giriş kapısı var. eğer opera evinin önünden gireceksiniz merdivenlerden çıkan kapı direkt government House’e gidiyor. Fotoğraf çekeceksiniz oradan çıkabilirsiniz ama bence düz kapıdan girmeniz daha mantıklı. deniz kenarından yürürseniz çok daha güzellikleri göreceksiniz . her gün saat 10.30'da turist information'ın önünde bedava yürüyüş grubu var Ayrıca Çarşamba günleri paralı ve rezervasyon yapmanız gerekiyor ama turist infoda da gittiğinizde yapabiliyorsunuz. Aborjin turu: 90 dakikalık rehberli bu turda Aborjinlerin Geleneksel bitkilerin nasıl kullanıldığını öğrenebilir bazı bitkilerin tadına da bakabilirsiniz. Yine o özel yerlere örneğin farklı Orkide bahçesine gezdiren paralı yürüyüş grubu da var botanik garden’ın içinde gül bahçesi var ama kışın olduğu için budanmıştı. O nedenle gezemedim Orkide bahçesini de kışın olduğu için gezmek istemedim. sukkulent bahçesi çok güzeldi .Tertemiz havayı içinize çekerek keyifle geziniz. 1816 yılında kurulmus.35 hektar alana kurulmuş dünyanın en ünlü botanik bahçelerinden birisidir. İçerisinde 13.000(4000 agac,9000 bitki turu) Tur barındırıyor. Koloni döneminde tarımsal faaliyetlerin ilk kez gerçekleştirildiği alan üzerine kurulmuştur. 

    2-THE DOMAİN PARK 


A-Art Galery Of NSW: Her gün 7-27 arası açık. Çarşamba günleri 21 ‘ E kadar açık. Ücretsiz. Son derece güzel eserler görebiliyorsunuz. Bahçesinde de modern heykeller var. 1874 yılında açılan bu müze; Ülkenin en büyük Aborjin koleksiyonuna sahip. Ayrıca Avrupalı ve Asyalı Sanatçıların da eserleri sergileniyor., 
B-ST Mary’s Cathedral: Ülkenin en büyük Katolik katedralin içinde foto çektirmiyorlar. Aşağıda ki piskoposların mezarları olan mezar odasını da ücretsiz gezebiliyorsunuz. Yer mozaiklerinde Dublin’deki Trinity College’ın kütüphanesinde ki sergilenen Book of Kells anlatılmış. 

    3-MACQUARİE STREET


 Not: Aslında bu caddeye opera tarafından da geçebilirsiniz. Üzerinde hotel vb. kullanılan Viktoria binalar var.Domain ve Hyde parktan da bu caddeye çıkarsan(Hyde Parkinda ki havuzdan karşı tarafa geçince yan yana binalar sırasıyla 
A-Hyde Park Barrack’s:İlk askeri kışla) Her gün 9:30-17 arası açık. Kulaklık ve dinleme aleti ile gezebiliyorsunuz. Koloni döneminde ,ilk gelenlerin yaşantısı, kullandıkları araç ve gereçler sergileniyor. En üst katta da yan yana yattıkları hamaklar sergileniyor. 
B-The Mint:Yine ilk gelenlere ait bilgiler ve eserler ve altına hücum konusuna ait bilgilendirmeler var. Turla da gezebiliyorsunuz. Koloni dönemi paranın nasıl basıldığı anlatılıyor. 
C-Sydney Hospital: Eski ve harika bir bina. İçinin bazı bölümlerini gezdim. Çok temiz ve moderndi. 
D-NSW Parlement House: 
E-State Library: Burası da çok modern bina. İçini de gezdim Hemen yanında ki eski kütüphane binasında ki galeriyi de ücretsiz gezebiliyorsunuz. Devam ederseniz iskelelere varırsınız. 

    4-HYDE PARK


 Avustralya’nın en eski parkı 1810-1927 yılları arasında 16 hektarlık bir alana kurulmuş insanların istedikleri gibi, çimenlerin üzerinde uzandığı, kitap okuduğu, güneşlendiği, dinlendiği bir park burası. güney ve kuzey olmak üzere iki parçaya ayrılıyor. Birçok farklı isimle anılan yeşil alan, 16 hektarlık alanını kaplayan egzotik bitki ve ağaç türleri sayesinde Sidney’in kalbindeki en popüler kaçış alanlarının başında geliyor. Bu parkta Sidney Festivali, Avustralya Günü, Yiyecek ve Şarap Fuarı gibi etkinlikleri düzenleniyor. 

A-Archibald Çeşmesi(Büyük Havuz) Hemen çok yakında Domain ile Hyde Park arasında 
B-Australi̇an Museum:Her gün 9:30-17 aradı açık. Ücretsiz. Kesin gidiniz. Çok detaylı ve keyifli 1827 kurulan Avustralya’nın ilk kamu müzesin de1929 yılında William Holmes’in kuş koleksiyonuyla başlayan genelde kıtanın doğal durumu hakkında bilgilendiriyor.. 21 Milyona yakın tarihi nesnenin yer aldığı müze, Dünyanın en iyi tarihi koleksiyonlarından dinozor iskeletlerinden, Pasifik Okyanus’undan çıkarılan fosil kalıntılarına ve tarihi yaşam eşyalarına kadar keşfetmeniz gereken birçok tarihi eser yer alıyor. 
C-Anzac Memori̇al: parkın güney kanadında. Her gün 9-17 aradı açık. Savaşta ölenlerin anısına yapılmış. Hepsinin duvarda isimleri var a-Hemen yan tarafta Atamın Anzac askerlerinin anneleri için söylediği “Artık bizim topraklarda huzurla uyuyorlar. Merak etmeyin” cümlelerinin yazıldığı ve Atamın resminin olduğu taşı görünüz.

 IV-PARKLARIN DA DOĞUSU


 Bu bölümü rehber kitapları gezmenizi öneriyor ama kesinlikle gezmenize gerek yok .Ben buradaki Victoria Caddesi'nde kaldığım için çok rahatlıkla gezebildim. 

A-Wolloomooloo : Bu bohem semtin yıkılması halkın protestoları ile engellenmiştir.
 B-Ki̇ngs Cross: Karanlık sokaklar, farklı giyimli insanlar ve evsizlerin caddelerde yaşadığı farklı bir semt . a-Elizabth house:Burayı bulamadım Surry hils de olabilir. 
C-Darlinghurst Caddesi Ve Jevish MUSEUM:bu caddede barlar,kulüpler v.b var.Bohem takılanların yaşadığı bir semt. Müzenin de açık olduğu zamanı yakalayamadım.
 D-Paddington (Oxford Street)ve Paddington Market:Bu semtte ki ara sokaklarda işlemiş demir parmaklıklı harika Victoria evleri görebilirsiniz. Yürüyerek
 E-Centeri̇ntaL Park: oldukça büyük bir alana yayılmış bu park içerisinde büyüklü küçüklü göletler, çeşit çeşit bitkiler ve heykeller var. yaz aylarında serinlemek ve piknik yapmak için iyi bir alternatif Göllerinde ördek ve kazların yüzdüğü ve çeşitli kuşların olduğu çok büyük bir park Piknik için iyi ama özellikle görmek için gelmeye gerek yok. . Doğa yürüyüşünden, çocuk oyun alanlarına, köpek gezdirme bahçelerinden, barbekü piknik bölümlerini gezebilir, 4-6 kişilik bisikletleri kiralayabilir, ya da park içinde yer alan at çiftliğinde at binebilirsiniz. Park içerisinde yer alan labirenti de görebilirsiniz..
 Not: Burası Oxford caddesi üzerindeki Bondi Junction’ a çok yakın. İsterseniz otobüs ile Bondy plajına geçebilirsiniz. 

V-BATI TARAFI 


1-DARLİNG HARBOUR


 Bot ile buraya gelmek çok keyifliydi. Opera ve köprü manzarası çok güzel görünüyor .NWS valisi olarak 1825-1831 yıllarında görev alan Ralph Darling’ten ismini alan liman şehrin en hareketli bölümlerinden. Çevresinde keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Birçok restoran ve kafe bulabilirsiniz. Master Soner şefin işlettiği Anason ve Maydanoz restoranları da burada. 
A-Akvaryum Giriş 51AUD. Dünyanın en büyük akvaryumu olan ,12 farklı temalı(Sark vadisi, Dugong adası v.b), 700’den fazla türden 13 bin canlı barındıran bu akvaryumda farklı çeşitleri olan köpek balıkları ve vatozlar devasa boyutta. Çocuklar akvaryuma ücret karşılığı tüple daldırılıyor. Aileleri de camın dışından fotolarını çekiyorlar. Antalya’daki akvaryum “dünyanın en uzun cam tüneli bizde “diye övünüyor Ama buradaki cam tünel bana daha uzun geldi. Çünkü 145 metre derinliğe inen tüp geçitleri sayesinde pek çok balığı doğal ortamları olan okyanusta görebiliyorsunuz. Penguenleri bot ile görmek için uzun kuyrukta beklemenize gerek yok. Aynısını da dışarıdan görebiliyorsunuz. Akvaryumun girişinin biraz ilerisinde akvaryumun çıkışı hediyelik eşya dükkânının içinde. kimse kapıda beklemiyor. Gençler, rahatlıkla dükkânın içinden ve çıkışından akvaryumun içine girebilirsiniz. Yanında 
B-Wild Life: Giriş 48 AUD. Avustralya vatandaşı olmasanız bile emeklilere 39 AUD .Ben Madam Tussud müzesine girdiğimi sanarak yanlışlıkla buraya girdim. Eger sadece Sidney’de kalacaksanız ülkenin hayvanlarını görmek için iyi. Yanında 
C- Madame Tussauds Museum:Giriş 48 AUD.Balmumu heykellerin kime ait oldukları yazılı değildi ama yüz ifadeler çok güçlüydü . Hollywood ünlülerine devlet adamları Avustralya ünlüleri ve İngiliz Kraliyet Ailesi üyelerine ait balmumu heykelleri var. 1857 yapımlı elektrikle çalışan Pyrmont köprüsünden karşı tarafa geçtiğinizde 
D-National Martine Museum: Giriş ücretsiz. Gayet güzel bir müze. Denizcilikle ilgili eserler sergileniyor. Eğer kaptan Cook ‘un yelkenlisini ve filoyu da girmek isterseniz 25 AUD ödemelisiniz. 1991 de açılan bu müze, dünyanın en büyük ve çok çeşitli deniz araçlarının olduğu filo. Savaş da kullanılmış HMAS Onslow denizaltısının da içini gezebiliyorsunuz. Çok ilginçti. Kaptan Cook’un Büyük Okyanus’taki keşif gezilerinde kullandığı HMB Endeavour yelkenlisinin replikası yapılmış ama mükemmeldi. Sanırım birebir aynısını yapmışlar. Buradan yukarı doğru çıkarsanız: 
E-The Star Casino -Lyric Theatre: İçi çok şaşalı. Gazino kısmi da foto çektirmiyorlar ama ziyaret edebiliyorsunuz. İlerisinde 
F-Sydney Fish Market: Sadece balık satılan ve pişirilip yiyilen kısmını görebiliyorsunuz. Tertemiz ve farklı balıklar vardı. 
G- Chinese Garden of Friendship: Bu çin bahçesi farklı yönde ,akvaryum ile China Town arasında. 10-17 arası açık. Giriş 8 AUD. Benzerleri gibi, bahçeler, şekilli kayalar, kırmızı çatılı küçük binalar şelaleri , göleri ,söğüt ağaçları ile çok dinlendirici. Gitmeye değer. Sidney’in kardeş şehri olan Guangzhou’dan gelen peyzaj mimarları ve bahçıvanları tarafından Yin-Yang felsefesine bağlı kalınarak 1888de tasarlanarak inşa edilmiş. Lotus Bahçeleri isimli kısmında, Çin mutfağından istediğinizi yiyebilirsiniz. 

 VI-KUZEY SYDNEY


 Şehrin bu kısmına sadece otobüs veya fery ile geçebiliyorsunuz. Burası daha yeni bölge.
 

    1-MANLY BEACH 

Ben otobüsle gidip fery ile döndüm.(Yarım saat) 
-Otobusle:Wynyard Station-Warringgah Mall (1 nolu iki katlı bus)-Pittawater rd(MANLY)(199 nolu bus)Caddeyi geçince plaja varıyorsunuz.
 -Fery ile: Çok sık fery ile yarım saatte gelebiliyorsunuz. Yine caddeyi geçip devam ettiğinizde plaja varıyorsunuz.(8.04aud tek yön) Erken olmasına rağmen deniz keyifliydi. Daha sonra kalabalık oldu. Yalnız dalga, sürekli var. 1964 yılında ilk dünya sörf yarışması burada düzenlenmiş. Manly Beach’te iki ayrı plaj bulunuyor. Feribot yolcuğunda ilk indiğiniz yer Manly Cove Plajı. 5-10 dakikalık kısa bir yürüyüş sonrası Nort Steyne bölgesinde yer alan bir kilometrelik Manly Beach’e ulaşabilirsiniz. Çok hareketli ve keyifli bir yer. Pasifik Okyanusunda köpekbalıklarının da yaşadığını unutmayınız. Yürüyüş yolundan devam ederseniz 
    1-Shell plajı: Sevimli küçük plaj. 
     2-Hourbour National Park Buradan tekrar yürüyüş yolunu takip ederek tepeye çıktığınızda plaj ve yerleşim yerinin manzarasını göreceksiniz. Duvarın ortasındaki küçük kapıdan geçerek ve yürüyüş yolunu harika manzara eşliğinde devam ederseniz North Head ‘e gelip Sydney’in ve köprünün güzel bir manzarasını görüyorsunuz. Buradan 161 nolu otobüs ile fery istasyonuna geçebilişininiz.


    2-PALM BEACH: (Palmy Beach)


 Eğer 199 nolu otobüs ile son durağa kadar devam ederseniz Palm Beach’e 45 km uzaklıkta ki bu kumsala iki saatte varıyorsunuz. İki saate yakın süren bu yol manzarasının bir tarafı yemyeşil ormanlar, diğer tarafı 2.3 km’lik uzun okyanus sahili ile çok güzeldi Özellikle yeşillikler içindeki evler görülmeye değer. Plaj bildiğimiz plajlardan. Yine daha çok sörf yapanlar vardı. Ama plajın karşı tarafı yemyeşillikler içinde evler olunca daha farklı. Plajın hemen yanında deniz suyu ile doldurulmuş havuz var. Biraz ilerisinde ki kayalarda manzara da güzeldi. 
A-Barrenjoey Deniz Fener: Barranjoey Light House, 1850’li yıllarda deniz seviyesinden 91 metre yükseklikte bulunan kaya üzerinde yapılmış. Palm beach e gelmeden bir durak önce ininiz. Plaj yolunda ve golf çimleri sahasından devam ettiğinizde tabelayı görüyorsunuz.20 dakikalık güzel manzaralı taş doğal merdivenli yoldan tırmanıyorsunuz. Yukarıda da fenerin iki yanından manzara ve balina seyir noktaları ve piknik alanları olan yürüyüş yolları var. Güneş batımını da izlemek keyifli oluyormuş.


     3-TORONGO ZOO


 Sdney’denn100 nolu otobüs veya fery ile gidebiliyorsunuz.9;30 -17 arası açık. Giriş: 51aud,çocuk 41, emekli 39 AUD. Gördüğüm en güzel hayvanat bahçelerinden biri. Ayrıca nesli tükenen hayvanları koruyan kuruluş. Show time: kuşlar 12 ve 15 Foklar:11 ve 14. Asya’da çok daha güzellerini gördüğümden beni etkilemedi. Bu hayvanat bahçesi çok büyük olduğundan çok zamana ihtiyacınız olacak. Ben geciktiğim için ve uyudukları için kırmızı kızıl kanguruları ve Dino köpeklerini göremedim. En sonunda bir görevliden yardım aldım bazı bölümleri birlikte gezdik. Ülkeye ait hayvanların yanında farklı ülkelerde bulunan hayvanlar da sergileniyor. Bahçe çok güzel planlanmış .Her taraf yemyeşil ağaçlar çiçeklerle donatılmış .Tertemiz Hiçbir koku yok. Şelaleler küçük küçük göller var. Gezmesi çok keyifli. Kesin gidiniz. Deniz ve şehir manzarası da güzel. Not: Sadece gece dışarı çıkan hayvanların bulunduğu kısmın ışığı karartılarak geceymiş gibi bir ortam oluşturuluyor. Ama ben gittiğimde bu kısım onarımda olduğu için göremedim. 1916 yılında 28 hektarlık alanda kurulan bu hayvanat bahçesinde 350’den fazla türden 4 binin üzerinde hayvan yaşıyor. kaplayan tesiste kanguru ve koala gibi yerel türler ilginin odağında yer alıyor. Konuklar burada ayrıca Sumatra kaplanlarını, Asya fillerini, zürafaları ve gorilleri doğal ortamlarına oldukça yakın koşullarda gözlemleyebiliyor.

     4-LUNA PARK: 


Köprünün çıkışına yakın Lunaparka , feribot ile şehrin harika manzarası eşliğinde veya otobüs ile gidebilirsiniz. 1935’de kurulan, farklı ve eğlenceli oyuncakların olduğu parktan. Sydney, limanın manzarasını da görüyorsunuz. Giriş 75 AUD. Bileğinize taktıkları kâğıt bileklik ile istediğiniz oyuncağa binebiliyorsunuz. Ben sadece tepetaklak getiren yuvarlak oyuncağa bindim. Ama bedava parkın içini gezebiliyorsunuz.


 VII-ŞEHRİN BİRAZ DIŞI  ama yine şehir içi̇ sayılır.(Doğu kıyısında ki Plajiar) 


    1- WATSONS BAY 


A-Macquri̇E Li̇ght House 324,325,380 Ne oldu otobüsle önce Macquarie durağında inebilirsiniz. Zaten Deniz feneri hemen durağın arka tarafında ama buraya gitmeye gerek yok direk en son durakta inmek daha mantıklı . 
B-Hornby Li̇ght  House Son durakta iner inmez yukarıya çıkan merdivenleri göreceksiniz. buradaki falezler, yeşil çevre ve dalgalı deniz manzarası muhteşem güzel. Buradan yürüyerek Hornby bay eski deniz fenerine ulaşın. Orada da manzara çok güzel oradan tekrar en son durağa geri gelin. 380 nolu otobüs ile Bondi plajına geliniz.

     2-DİGER PLAJLAR:

Tüm plajların suyu Tertemiz ama Okyanus olduğu için rüzgarlı ve dalgalı olduğu için yüzmekten çok sörf yapmaya uygun. Ayrıca ben hemen derinleşen denizleri severim. Ama plajlarin incecik altın sarısı kumlarında güneşlenmek çok keyifli.

 A- Bondy Beach:Genelde tüm plajlar rüzgarlı ve dalgalı olduğu için sörf yapmaya daha elverişli. Bu plajda en çok sörf yapanlar var. Yazın çıplak görenlerde oluyormuş. Ben kışın üstsüz girenleri gördüm. Bondi) Aborjin dilinde 'Kayalar' anlamına geliyor, 1851 yılında kurulan ve 10 bin kişi kapasiteli bu plaj, yazın çok kalabalık ve hareketli oluyor. Altın renkli kumu ve masmavi rüzgârlı denizi ile sörf cenneti. İsterseniz burada sörf kursu da alabilirsiniz. Kışın bile alanları gördüm. Çocuklar için tuzlu okyanus havuzları da var. Sahil boyunca restoran ve kafeler sıralanmış. Bunlardan en unlusu İtalyan restoranı olan Sean’s Panaroma’ dir. Sculpture By The Sea: ilkbaharda Bondi’de kum heykelleri sergisi.

 B-tamarama Beach 

C-bronte Beach Diğer plajları gibi burası da dalgalı olduğu için sörf için oldukça elverişli. . Plajı’nın hemen arka kısmında yer alan bol yeşillikli parkta, piknik yapabilmeniz için hazır barbeküler ve piknik masalarında deniz manzarası eşliğinde piknik yapabilirsiniz. Burada da Çocuklar için tuzlu okyanus havuzları da var.

 D-coogee Beach Diğer plajlardan biraz daha küçük olsa da, Çevresinde yer alan piknik alanları ve restoranları ile güzel.

 E-Maroubra Beach a-MAroubra walking trak: Maroubra plajından sonra yürüyüş yolundan ormanın içinden bir veya bir buçuk saat yürüyerek Malabar plajına ve yerleşim yerine geliyorsunuz. İsterseniz buradan Maroubra’ya otobüsle de geçebilirsiniz. Ama bu yürüyüş yapmaya bilirsiniz. Aynı manzara,aynı bitkiler. Değmez. 

Not: Ben Bondy kumsalında kadar gelmiştim. Maroubra’ da kaldığımdan Moroubradan başlayarak tersine diğer plajları da görerek Bondy plajına kadar tekrar gittim. Aslında Maroubra’dan Bondy’e kadar deniz manzarası eşliğinde yürüyüş yolu var. İster yürüyerek isterseniz otobüsle gidebilirsiniz. Ben Cooge plajından Bondy plajına kadar keyifle yürüdüm. 

VIII-SEHRİN DIŞI 


    1-BLUE MOUNTAIN(Dünya Mirası listesinde) 


Erken giderseniz yarım gün yeterli oluyor. Sidney’in batısında ki bu mavi dağlara kara yolu veya Merkez Tren istasyonundan 2 saat yolculukla gidebiliyorsunuz. Sydney-Katoomba Normalde trenin tek yön gidişi 22aud.Ama Pazar günü gidişgeliş ve otobüs ve fery bile kullansan sadece 8.04 AUD.  Katoomba tren istasyonunda iner inmez anayola çıkıp caddeden biraz ilerleyince(Zaten bütün turistler aynı yolu takip edecektir.) Otobüs durağından her yarım saatte bir kalkan 868 nolu otobüsle binip 3 kız kardeş durağında ininiz. Teraslardan manzara seyrettikten sonra turist infodan Yürüyüş parkurları için harita alınız. Buradan ormanın içine doğru yürüyebileceğiniz parkurlar.

 A-Tree Sister:Biraz yürüdükten sonra 999 merdivenle aşağı doğru iniyorsunuz.(20 dakika)

 B-Leura Cascades: Tree Sister parkurunda inmeden bu parkura girebilirsiniz. Buradan devam ederseniz Leura Railway Stations varıp Sydney’e geri dönebilirsiniz.(1-2 saat) Sakız ağaçlarından çıkan mavi okaliptüs yağından dolayı mavi pustan bu rengi alıyor. Manzara çok güzel ama ben rengârenk kaya oluşumlarını daha çok beğendim. 

C-Katoomba Falls: Buradan yürüyüş parkurları dan yürüyerek Scenic World’a gidiyorsunuz. Bu parkuru kesin yapınız. Not:The Tree Sisters ‘den yine 868 nolu otobüs de Scenic Word’e gidiyor. Not: Bunların dışında da 140 Kilometrelik yürüyüş parkurlarından, Henolan Mağaralarına kadar bitki ve hayvan çeşitliliğini gözlemleyebilirsiniz. farklı parkurlar var. Tabelaları takip ederek istediğiniz rotadan yürüyebilirsiniz. 2-Scenic World:Buradan ormanın derinliklerine yürüyerek inemiyorsunuz. 59 AUD bilet alıp Scenic Raul,Skyway ve cablecar ile Farklı noktalardan aşağı inip toplu olarak gezebiliyorsunuz. Ben yürüyüşüm biterken Cablecar’ı görüp bindim. Ücretsiz olduğunu düşündüm ama çıkarken kontrol olunca mecbur birisinin arkasına yapışıp çıkabildim.Cablecar’ in içinde cam tabandan ormanın derinliklerini yakından görüyorsunuz. doğa sporları olanaklarını bünyesinde barındırıyor. Blue Mountains’ın sahip olduğu kültürel ve doğal güzellikleri keşfetmek adına Scenic World’ün sunduğu seçenekleri değerlendirebilirsiniz. 1945 yılından beri bölgede faaliyet gösteren firma, macera tutkunlarına 5 farklı seçenek sunuyor. Dilerseniz Scenic Cableway’e binip ikonik manzarayı seyrederek sıradağın üst bölümlerine ulaşabilirsiniz. Aynı noktaya ulaşmak için Scenic Railway’i de tercih edebilirsiniz. Scenic World Top Station’da mola verdikten sonra kum taşı tepelerin zirvelerini kapsayan patikada uzun bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.

     2-AUBURN


Ben buraya kaldığım St Mary ‘s kasabasından günü birlik geldim. Burası resmen Türk kasabası olmuş Restorantlar, cafeler hep Türk Burada ki Medical Centre’ Türk doktorları da çalışıyor. Direkt Türkiye’ye bilet kesen acente var. Gima'da ise Türkiye’den ararsanız bulabilirsiniz Buraya mavi dağlara gitmeden önce veya dönüşte uğrayabilirsiniz. Genelde Avusturalya’ya ilk gelenler olduğundan yaşlı ve dindar nüfus çoğunlukta gibi görünüyor. Türkiye-turban modellerini burada da görebiliyorsunuz. Yerleri süpüren etekleri ile sokakları arşınlıyorlar.
 A-Gelibolu Camii: kasabanın içinde çok ihtişamlı ve Avustralya’ da en büyük camii. Hemen yanında Türklerin dayanışma merkezi ve Türk evi var. Türk okulu da var. Burada benim dönüş biletimi alan Fransızca öğretmeni arkadaşa çok minnettar kaldım. Kısa sürede işimi hal etti. Çünkü elimde kalan Avusturalya dolarları ile bilet almak istediğimden kredi kartımı kullanmak istemedim .Bir gün önce 803 AUD olan bilet 1000aud nın üzerine çıkmış Yine buradan birkaç durak uzaklıkta. Çok sık tren ve otobüs var.

     3-PARRAMATTA


İlk yerleşimlerden ve eski binaların olduğu yerleşim. Sidney’den sonra eyaletin ikinci büyük yerleşimi. Çok övdüler ama ben çok beğenmedim Bildiklerimiz yerleşimlerin aynısı. Şehir merkezinde 
A-St John’s cathedral: Biraz ileride
 B-St patrick’s Cathedral:İçi çok sadeydi. Buradan yürüyerek
 C-Parramatta Park: İçinden nehir gece n güzel bir park.
 a-Old Government house: Giriş 15 AUD. Artık müze içine girmiyorum. Hemen alt tarafta
 b-Gate House: Güzel bir yapı. Buradan sonra tekrar şehir merkezine varıyorsunuz. Yürümeye devam ederseniz  
 c-Hambbledon Cottage: Bueski yapılar cumartesi olduğundan kapalıydı.
 d-Experiment Farm Cottage 

    4-OLİMPİK KÖYÜ(Rhodes)


 Buraya Circular Wuay’danParramatta Feribotu ile gidebilirsiniz.2 saat sürüyor. Tren ve otobüs ile de gidebilirsiniz. Bu nehir ve denizi olan yerleşimde evler, apartmanlara ve sitelere dönüştü. Hatta sonu. O kadar sakindi ki içim sıkıldı. Ben ülkemde curcunaya alışmışım herhalde. Zaten ben karayolu ile yarım saat uzaklıkta ki Rhodes şehrinde kaldığımdan 2000 olimpiyatlarının yapıldığı ünlü Telstra Stadium’una nehir kenarından yürüyüş yolundan bir saatte gittim. Dışardan görünüşü bile insanı heyecanlandırıyor. Futbol maçı olduğundan içeri bir türlü almadılar. Bir Türk olarak açık bir kapıdan girmek için denemeler yaptıysam da girmedim. Siz gitmek istiyorsanız önce telefon açıp hangi günler açık olduğunu öğreniniz. Sporcuların kalmadı için yapılmış evlerden oluşan Olimpic Villaga ise evler satılarak artık “Newington”adli bir mahalleye dönüşmüş. Not: Eğer ikisini aynı günde görmek isterseniz Önce Rhodes’e gidip stadyumu görüp, oradan Stelfield kasabasına trenle geçip Kotoomba’ya gidebiliyorsunuz 


IV-BUNLARIN DIŞINDA GİDEBİLECEĞİNİZ YERLER 


1-Wattamolla Beach 
2-Cope Solender –Balina izleme yeri 
3-KarlooPools in Royal National Par kHeathvote Statipn
 4-Şarap Tadımı Turları Sidney'den yakın kasabalara şarap tadım yapmak için gidebilirsiniz.
 5- Arq:Taylors meydanında Çin Town a yakın mesafede ses sistemi ve aydınlatması ünlü dansın, müzik olan gece kulübü. Geylerin uğrak yeri.
 6- White Rabbit Galeri(Beyaz Tavşan Galerisi ) 2009 yılında ski bir Rolls Royce servis deposuna açılan galeride Çin çağdaş sanat eserleri sergileniyor. Burada Tea House’da Çin çayı içebilirsiniz. 
7-South Head Sidney Limanı Ulusal Parkı alanı içerisinde yer alan okyanus manzaralı bu yerde mevsiminde balinaların geçişlerini izleyebilirsiniz. Hornby Deniz Fenerini’de ziyaret edebilirsiniz. Camp Cove plajında veya Lady Bay Plajlılarını da görebilirsiniz. Sidney Harbour National Park’ın içerisinde ki insanlar tarafından oyulmuş tarihi tünellerin gezisi turunu da katılabilirsiniz.
 8- Shark Island Sidney Limanı’nda yer alan ulusal 250 m2’lik küçük bir ulusal park ve adaya genellikle piknik ve deniz için gidiliyor. 
9- Gordons Körfezi
 10-amberoo Action Park havuz Parkı. Şehre bir saat uzaklıkta
 11-Sidney Olimpik Havuzu Kuzey Sidney de büyük bir yüzme havuzu.
 12-Taronffa Hayvanat Bahçesi 28 hektarlık bir alana kurulu olan bu hayvanat bahçesinde 2200’den fazla hayvan barınmaktadır. 
13-Avustralya Sürüngen Park 
14- Mungo Milli Parkı araç ile 15 saat uzaklıkta
 15-Lane Cove Park . Lane Cove Nehri’nin iki yanında yer alan milli parkta , yürüyüş ve kamp yapabilir ve bisiklet sürebilirsiniz. 
16- Wollemi Milli Parkı 5 saat uzaklıkta.
 17- Kiama Güneyde şehre 120 kilometre mesafede bulunan bir sahil kasabası. 
18- Central Coast Şehre 1 saatlik uzaklıkta bulunan bir sahil ve yazlık şerhi. Sydney’ den Canberra ya gitmek -Tren ile: Günde sadece 7am ,12 ve 16:30 da var. Tek yön 34 aud.4 saat sürüyor. Tren istasyonunun dışında otobüsle farklı saatlerde de gidebilirsiniz. Burada yol manzaraları da çok güzel. İlk bahara girdiğinizde çiçek açmış ağaçlar, nehirler, geniş kırlarda otlayan inekler..,

 ANI: Türk öğrenciler bana normal şehir içi trene biner gibi binebileceğimi söylemişlerdi. Camberra Trenine  biner binmez yolcular numaralı koltuklara oturunca yanlışlık olduğunu anladım. Zamanım da yoktu. Zaten hemen bilet kontrolü için görevli geldi. Durumu açıklayınca “Bilet almalıydınız” dedi. Açıkçası ceza yazar diye ödüm koptu. Başını sallayıp gitti ama Canberra’ya varınca ne olur bilemiyorum. Ceza keserlerse biterim. Sorunsuz trenden çıktım. 


2-CAMBERRA(BAŞKENT)



 Sdney ile Melbourne kendi aralarında başkent seçilme tartışmasına girmişken planlı şekilde tasarlanan Canberra başkent olmus.2. dünya savaşından sonra ise hızla gelişerek ülkenin en büyük 8. Şehri olmuş. Şehri gezmek için üç gün yeter.
     Golf Croquet: Çim üzerinde ellerinde ki t şeklindeki sopalarla Demirden çakılmış Küçük kalenin içinden toplar, rakibin de topunu ittirerek geçiriyorlar.
     Tren ile geldiyseniz çıkışın karşısındaki duraktan 2 numara ile şehir merkezine geliyorsunuz. Burada otobüslere arka kapıdan da girilebiliyorsunuz. Ruslar gibi caddeler ve çim ekili alanlar çok geniş tutulduğundan, şehir geniş bir alana yayılmış. Sydney’den sonra bana bu şehir bana çok cazip gelmedi. Binaların neredeyse tamamı modern yapıda. Müzeler de büyük Olduğundan çok yoruldum.

 Ulaşım: Otobüs ve light rail(Tramvay) var. Sadece Canberra ulaşım kartı geçerli. Kredi kartımı otobüs içinde makinaya tuttuğum da hiç ötmediği halde kimse ses çıkarmadı. Bana göre bu şehirde scooter ve bisiklet en iyisi. Burada bir oda ve salon ev kirası haftalık 350Aud. Burada kiralar Sydney’e göre daha ucuzladı.


 ŞEHRİ GEZMEK


 35 km sahili olan Yapay Burley Griffin gölünün güneyinde devlet daireleri, müzeler var. Güneyi ise daha çok alış veriş merkezleri var. Gölde gezi turu: Kışın sonu olmasına rağmen bu turlar yoktu. 
a-Gölün güneyinde Regatta pointe yakın pedallı gezi teknesi
 b-Gölün kuzeyinde: Canberra Yacht Club’un önünden ve Müzelerin olduğu gölün kıyısından bot gezileri var. 24 aud.7-26 arası. İyi plan yaparsanız gezmesi kolay. Gezilecek yerler birbirine çok yakın. Hepsi yürüme mesafesinde. 

    1-GÖLÜN KUZEY KISMI 


A-National Carillion: Gölün kenarında yürürken İngiltere’nin hediyesi olan bu saat kulesini göreceksiniz zaten. İngilterede’ ki big-ben saati ile aynı sesi çıkarıyor. En iyisi erken açılan ve en uzak olandan başlamak. Teknoloji hariç tüm müzeler ücretsiz.
 B-New Parlement House: 9-17 arası acık. Ücretsiz. Siz kendi kendinize de gezebiliyorsunuz. Daha iyi.Turlar:9:30-23:30-15:30 Yine görseller, hükümetin ileri gelenlerin portreleri ve hükümetin işleyişi konusunda bilgiler alıyorsunuz. 7-8 dakika aşağı doğru yürüdüğünüzde 
C-Old Parlement House 9-17 arası açık. Ücretsiz. Siz kendi kendinize de gezebiliyorsunuz. Daha iyi.Turlar:10-12-15—kısa turlar. 10:45-11:45-13:45-14:45—uzun turlar. 1927-1988 arası hükümetin binası olarak görev yapmış. Eski mobilyalar ve görseller, aborjinlere ait resimler vb. var. Binanın iki yanında ki bahçesi hep açık ama bahara yeni girildiğinden fazla bir özelliği yoktu. Hemen binanın ön tarafında
 D-Aboriginal Tent Embassy:Aborjinlerin topraklarının geri verilmesi için protesto yaptıkları kamp alanı. Kapalıydı. Dışarıdan görebildim. Kimse yoktu.
 E-Rose Garden:Açık alanda. Güller yeni budandığından görülecek bir şey yoktu 
. D-National GALERY of Aust:9-17 arası açık. Ücretsiz. Özellikle Aborjinlerin ağaç kabuklarının üzerine yaptıkları renkli soyut resimleri görülmeye değer. Modern resimleri de var. Resimler, eşyalar, heykeller sergileniyor
. F-High of Court of Aust: 9-17 arası açık. Ücretsiz. Her ayın ilk 15 günü çalışılıyormuş. Diğer 15 gün tatilmiş. Ama siz her gün gezebiliyorsunuz.
 G-National Portrait Gallery :10-17 arası açık. Ücretsiz. En çok bu müzeyi beğendim. Makine ile çekilmiş portrelerin yanında çizilmiş portrelerde var Hepsi de çok güzeldi
. H-Questacon(National Science and Technology Centre):9-17 arası Her gün açık. Giriş 23 AUD. Genelde çocukların denediği çok farklı etkinlikler var. Benzerlerini çok gördüğümden fazla ilgilenmedim.
 I-National Library of Aust:9-17 arası açık. Ücretsiz. İki milyondan fazla kitabın olduğu çok ferah ve modern bina. Öğrenmek isteyenler için her türlü hizmet sunulmuş
 Í-Captain Cook Memorial WaterJety:11-14 arası kaptanın anısına düzenlenmiş gölün üzerinde ki fıskiye. a-Gezi:24 Aud.Emekli 17 Aud.7-16 arası .
 J-Canberra Glassworks: Çarşambadan Pazar gününe kadar 10-16 aradı açık. Ücretsiz Tren terminaline yakın. Burada camın nasıl işlendiği ferah bir ortamda seyredebilirsiniz. Biraz ilerisinde
 K-Railway Museum: Sadece pazarları açık. Göremedim.
 L- Royal Australian Mint(Darphane): 8:30-17 aradı açık.Ücretsiz.58 nolu otobüs gidiyor. Paraların nasıl üretildiğini ikinci katın penceresinden ve bilgisayarları kullanarak görebiliyorsunuz. Para ve madalya koleksiyonu da oldukça iyi planlanmış. Biraz uzak gibi olsa da gitmeye değer bir müze


   2-GÖLUN GÜNEYI: 

Otobüs ile veya köprüyü yaya geçip yürümeye devam ederek(Yoruyor) 
Not: Regatta Point: köprüyü geçince inip biraz yürüyünce göl kenarı. Aslında burası şehrin turistik merkezi. Bir yerden harita bulduysanız zaman kaybetmeye gerek yok. Direk ulusal müzeye geçebilirsiniz. 
a-Commonwealthe Park: Gölün kıyısında yürümek ve bisiklet sürmek için bakımlı çimleri olan park
 b-Turist info
 c-National Capital Exhibition: kayda değer hiç bir şey yok. Sadece şehrin minyatürü var sayılır. 

A-National Museum of Australlia:9-17 arası açık. Ücretsiz. Yeri sapa. Ülkeye ait sergilenen eserler çok güzel ama çok geniş alana yayılmış binalar şaşırtıcı ve yorucu. Özellikle Aborjinlerin yaşamını anlatan bölüm etkileyici. Ülkede yaşayan hayvanları da tanıma fırsatı buluyorsunuz. Belediye Otobüsü ile
 B-CanberraMuseum -Galery C.MAG: 10-17 arası açık. Ücretsiz. Kayda değer değil. Ülkenin yaşanmışlıklarını gösteren görseller ve eşyalar var. Hemen arkasında
 C-TheatreCentre: İçeriyi gezdiriyorlar Ancak bir etkinlik için bilet alırsan gezebiliyorsun. Buradan 54 nolu belediye otobüsü ile
 D-War Müzesi(Avustralya Savaş Anıtı ): 10-16arası açık. Ücretsiz. Seromoni :16:45-5 pm. Değmez. 1941 yılında ,Avustralya Savaşları'nda hayatını kaybeden askerler adına inşa edilmiş. İçinde askeri müze var . Minyatürlerle savaş cephelerini çok iyi duzenlemişler.1.Dünya savaşı bölümünde Türkiye-Gelibolu ile ilgili görselleri görebiliyorsunuz. Onların dediklerine göre Türkleri bozguna uğramışlar. Ama çok kayıp verdiklerini kabul ediyorlar. Savaşta kullanılan araçlar, giysiler, mektuplar, resimler vb. sergileniyor. Ölen askerlerin isimleri yapay gelincik çiçeklerinin aralarını süslediği duvarlara kazınmış.
 E-Botanical Garden:8:30-17 aradı açık. Ücretsiz. Vizitor Center 9:30-16:30 aradı açık. Haritayı buradan alıyorsunuz. 2 veya 4 nolu otobüsle gidiliyor. İndiğiniz yerden 800 metre yürüyorsunuz. Burası botanik bahçesinden çok ormana benziyor. Harita ile istediğiniz yere gidebilirsiniz. Çok yürüyen vardı. Bahar henüz gelmediğinden çiçek bahçelerini gezemedim. Ama Bu dönemde açan ve mimozaya çok benzeyen aynı aileden Wattle tree’ nin sapsarı çiçekleri harikaydı. Black Mountain :Bu parkuru yürüdüm ama okaliptüs ağaçları daha çok vardı. Uzaktan gölge olduğundan siyah görünüyor. Telstra Tower: Kapalıydı. Siyah dağlara çıkarken görüyorsunuz. Banksia Garden: Bir çeşit cam, yine bu donemde bizim fırça çiçeğine benzer çiçek açıyor. Zoo’ya toplu taşıma yok. Botanik bahçesinden sonra mecbur otostop yapmalısınız.
 F-Zoo and Akvaryum: Her gün 9:30-17 arası açık. Giriş 46 AUD .Akvaryumu küçük ama hayvanat bahçesi güzel. Özellikle gezilecek yerleri numaralandırdıklarından gezmesi kolay. Sydney de göremediğim Vombat, dingo ve Hipo gördüm. G-Cockington Green: Bu masalsı şato şehrin bayağı dışında olduğu için gidemedim. Canberra -Melbourne Otobüs 69AUD, tren 109 AUD.8-10 saat sürüyor.467 km.

 ANI: İlk geldiğim gün kalacak yerimin adresini soracak birisini bulamayınca bahçe içinde ki bir ev sahibine sordum. Genç bayan hemen beni Avustralya kibarlığı ile istemesem de gideceğim adrese bıraktı. Elime broşür vererek ertesi gün çok güzel bir yer olduğunu söyleyerek beni alıp götüreceğini söyledi. Hemen aldığım hediyelikler den kızına bir küpe ve vermeye kıyamadığım küçük bir torba çikolata hediye ettim. Broşürü incelediğimde ışığa kavuşacağım anlatılıyordu. Aslında bayan misyonerlik yapmak istedi. Kendisine gelemeyeceğim söyledim ama ertesi gün gezdiğim yere evi çok yakın olunca meraktan uğradım. Din ile ilgilenmediğimi de belirttim. Üç çocuğu ile bahçe içinde güzel bir evde yaşıyorlardı. Daha sonra bana mail atarak bir gün daha şehirde kalırsam Avusturalya’ya ait bir grubundan(Bir şehre gidenler yanına ücretsiz yolcu kabul ediyorlar.)Melbourne’a kadar götürebilecek birisini bulduklarını söylediler. Tabi ki çok memnun oldum. Kalacak yerim olmasına rağmen evlerinde kalma tekliflerini de kabul ettim. Ben aslında Burç, Evren ile konuşmak vb. bir şeye inanmam. Gezilerimde bu kadar şanslı olmayı dedikleri enerjiye bağlıyorum. Çünkü en keyif aldığım işi yaparken çok pozitif oluyorum. Keyifleniyorum. Enerjim de iyi olunca şansım da peşinden geliyor. Türkiye’de örneğin yere çöp atanları görünce beynime kan sıçrıyor. Ne kadar kibar uyarsam da kızımın dediği gibi gözlerimden şimşek çıkıyor. Yayılan enerjiden de mutsuzluk getiriyor. Tartışma çıkıyor. Ertesi gün bu ailenin evine gittim. Bilet konusunda kendisi ve eşi yardımcı oldular. Kredi kartım çalışmayınca kendi kredi kartlarından biletimi aldılar. Ben onlara peşin ödedim. Tasmanya ile ilgili tüm bilgileri verdiler. Benim için iyi bir deneyim oldu.Baba,2.5 yaşında ki oğlunun altını değiştirdi. Ben ”Çoğu Türk erkeği bunu yapmaz” deyince ”Esim ev işlerinde çok yoruluyor. Yardım etmeliyim “ deyince Türk erkeklerin kulaklarını iyi çınlattım. Yine baba, dışarıda ihtiyacı var diye oğlunu oynattı. Oğlanın yattığı yerden dişlerini fırçaladı. Biz babamızdan dış fırçalamayı mi gördük? Aksam yemeğini hazırladı. Harika kabak çorbası pişirdi. Isıtılmış ekmeğin üzerine tereyağı sürüp, bir parça brokoli ve kızartılmış sosis eklediler. Yemek bitimi el ele verip duamızı da ettik. Çocuklar sabah aksam kitap okudular. Küçük yaşta teşekkür etmeyi öğretmiştir. Bana o kadar sıcak davrandılar ki kendimi evimde his ettim. Güzel bir uyku çektim. Bu aile, her şeyi organik yiyorlardı. Sabah yulafı pişirip içine bal, çeşitli kuru yiyecekler, meyveler koyup sıcak sütle karışırdılar. Yanında da ballı koyun yoğurt. Daha sonra yerim diye unuttuğum bu ballı yoğurt için hayıflandım, durdum. Bir Türk olarak kızarmış ekmeğin üzerine tereyağı sürüp kaşar peynirimden ekledim. Çaysız olmazdı tabi ki! Öğlen beni Melbourne götürecek Thoamas , evden aldı. Yola koyulduk. Kendisine ”Yemekler benden “ dedim tabi ki. Özel araçla bu yolu gitmek büyük şans oldu. Yemyeşil çayırlarda yayılan onlarca koyun ve ineklerin ve küçük yerleşimlerin manzarası insanın içini ısıtıyor. Hep Yol boyu “Benim ülkemde çok güzel ama sistem, düzen olmayınca böyle manzaralar yok olmuş” diye üzüldüm . Yalnız yol boyu araba çarpması ölmüş çok Kanguru gördük. Thomas ile sohbet ederek, ara ara durarak keyifle Melbourne geldik. Yedi yaşındaki kızı üvey babası ile yaşıyormuş. Kızı üvey babasını çok seviyormuş. Kendisi de bu üvey babayı çok seviyormuş. Kültür farklılıkları insanı bazen şaşırtabiliyor. Yine ben tüm yiyecek, kuru yemişlerimi, çikolatamı ve meyvelerini paylaştığım halde marketten aldığı çikolata ve kuruyemişlerden ikram bile etmedi. Eskiden şoka girerdim. Simdi ”Beni bu kadar yola götürmesi yeter” demeyi öğrendim. şans eseri şehirden bir saat tren ile gidebileceğim ve kalacağım yere ,Thomas da gittiğinden beni de bıraktı. Melbourne’de görüşmek üzere...


 Queenslan eyaletinden sonra Sdney e geri dönerken tekrar

NEW SOUTH GALLER EYALETINDE 


gezdiğim yerler

 BYRON BAY 


Gold Coast’tan Currumbin Wild Parkına giderken okyanus kenarında benzer birçok plajlar sıralanmıştı .Curumbin’den sonra ise doğa birden yemyeşile döndü. Ben Byron Bay’e uğramadan gittiğim Bangalow ise yemyeşildi. Burada kalacağım aile ile buluştum. Farklı büyüklükteki topları en yakın noktaya atma oyunu olan “Bowlo” oynuyorlardı. Bangalow’a çok yakın dere kenarında ki yoğun yemyeşil canfourlaurel ağaçların olduğu çiftlik evleri ,cennet gibi yerdeydi. Aksam serin rüzgar eşliğinde keyifle dinlendim. Ertesi gün Byron Bay’a gittik. Önce yolumuz üzerinde 
A- Broken Head : Milli Park ve karavan parkına uğradık .Okyanus kenarında bu güzel yerde kalabilirsiniz. On dakikalık bir yürüyüşle yeşilliklerin arasından gözlem noktasına ulaşıyorsunuz. İsterseniz merdivenlerden aşağı da okyanus kenarına inebilirsiniz Byron Bay ise yakın zamanda okyanus kenarında gördüğüm en güzel yerleşim. Apartman yok. Yoğun alışveriş dükkânları yok. Özellikle okyanusa bakan yeşilliklerin içinde beton da olsa evlerin manzarası çok güzeldi. 
B-Light House:15-20 dakika tepeye merdivenlerden tırmanarak harika okyanus manzarası eşliğinde ulaşıyorsunuz. Deniz o kadar berrak ti ki tepeden bile denizin içini görebiliyordunuz. Deniz fenerinin yakınında kafe de var. Şanslıysanız balina ve yunus da görebilirsiniz. Dönüşte ki plajda Surfers Paradise plajında canım hiç çekmediği halde burada doyasıya yüzdüm. Ertesi gün tam gün dinleneyim dedim ama kaldığım yere yürüme mesafesindeki 
C-Byron Bay Wildlife Sanctuary:8-16 aradı açık. Giriş 29 AUD. Emeklilere 22 AUD. Fazla göreceğiniz Bir şey yok. Zaten gösterileri de çok basit. Başı ve kuyruğu birbirine benzeyen “Blue tongue skink” ve yılana dokunduk. Ama çevre muhteşem. Ben kaldığım yere dönerken özel bir evin sahibinin daveti üzerine içeri girdim. Ev ve bahçe nefisti. Kızı ve damadı üst katta oturuyorlardı. Gururla bana okyanus manzaralı evlerini gösterdiler. Gerçekten çok zevkle döşenmişti .Ama hep düşündüm. Bu güzel ve ıssız evde ,sıkıntıdan patlarım. Bana çay ile çok lezzetli alman pastası ikram ettiler.
 Buradan ben Lusmore üzerinden eski hippi yerleşimi olan Nimbin’e gidecektim ama ev sahibim “artık görecek bir şey yok” deyince vazgeçtim. Direkt Yamba’ ya gittim. 

YAMBA 


Bazı yerleşimler, hemen sizi içine alır. Gezmeden ısınırsınız buralara. Yamba’da öyle bir yer. Kasabaya girer girmez bahçeli evler, küçük dükkanların olduğu merkezi ile okyanus kenarında ki bu rayı sevdim. Tabii ki o günkü sizin enerjinizde önemli. Kasabadan çok geniş “Clarence River “ geçiyor. Üzerinde deniz araçları geziniyordu. Deniz gibi görünen nehri geçip okyanusa dökülüyor. Kasaba da farklı plajlar var. Hepsinin de manzarası güzel. Çoğu sörf için olsa da dalgasız yüzebileceğiniz nehir kıyısında plaj da bulabilirsiniz. Merkezde sabah kahvaltısı ve öğle yemeği veren Çorumlu Sevtap isimli bayanla tanıştım. Evlilik yolu ile gelmiş. Kendi ,annesi ve babasının hikayesi ile birlikte Türk yemek tariflerini yazdığı üç kitabını dükkânında satıyor. Çok takdir ettim. Dükkân arı gibi çalıştığını görünce hemen ayrıldım. Ben merkezden yokuşu çıkıp merdivenlerden aşağı indiğimde sırasıyla 
1-Yamba Main Beach: Tepeden de manzarası çok güzeldi. Tepelerde bizim yazlık evlere benzeyen evler vardı. Çok dalgalı olduğundan insanlar sörf yapıyorlardı. Her plajda olduğu gibi okul öğrencilerine sörf öğreten kurslar vardı. Burada sanırım çok dalga olduğundan denizin yanında deniz suyu ile dolan havuzda çocuklar ilk denemelerini yapıyorlardı. Buradan tekrar tepeye çıkıp manzaranın güzelliğini seyrettikten sonra tekrar diğer merdivenlerden aşağı indiğinizde; 
2-Turners Beach: Burada da sörf yapıyorlardı ama tabelada köpek balığı olduğundan tehlikeli olduğu yazıyordu. Tam buradan nehir okyanus ile birleşiyor. Nehir kenarından devam ettiğinizde
 3-Whiting Beach: Nehir kenarında ki bu plaj güvenli olduğunu söylediler. Buradan kısa bir yürüyüşle tekrar şehir merkezine varıyorsunuz. Eğer şehir merkezinden direkt sağa yürürseniz;
 4-Pipi Beach: Çok uzun ve tabii bir kumsalı var. Kıyısında ev, duş, vb. yok .Çok güzel bir plaj. Burada sörf tahtasını kullandım. Çok zevkli ama çok da yorucu. Hemen yakınında 
5-Convet Beach: Zaten bu plajı döndüğünüzde Main beach’e ulaşıyorsunuz ama yolu sıkıntılı. Merkeze 10 dakika araç ile(Otobüs de var.) 
6-Wooloweyah lake: Deniz gibi çok büyük gol. Yüzebilir, gölde gezebilirsiniz. Yunus görebilirsiniz. Hemen yakınında
 7-Angourie Lake: Çok derin, çevresi kayalarla çevrili küçük göl. Burada da yüzebilirsiniz. Ama hemen yakınında ki doğal kayalarla çevrilmiş, dalga vurdukça okyanus sütü ile dolan gol de de yüzmek keyiflidir sanırım. Buradan güneye inerken tekrar şeker kamışı tarlalarına rastladım. Yeşil, manzara eşliğinde Buradan iki saat ileride ki

 NABBUCA HEAD 


Bu yerleşimden de “Nambucca river” geçip Okyanusa dökülüyor. Burası da bahçeli evlerin olduğu yeşil bir kasaba. 
1-Nehir kenarı yürüyüş: Burada nehir kıyısında plajlar var. Nehir suyu tertemiz ve maviydi. Kesinlikle burada yüzünüz. Çok keyif aldım. Zaten plajların olduğu yerden nehir okyanusa karışıyor.
 2-V-Wall: Burası restoran. Hemen ilerisinde sanırım deniz suyu ile doldurulmuş yüzebileceğiniz Gölcük var. Yürümeye devam ettiğinizde
 3-Wellington Rock: Tam köşede okyanus dalgaları çok şiddetliydi. Kayaların görüntüsü güzeldi. Buradan köşeyi döndükten sonra okyanus kıyısında
 4-Shelley Beach: Okyanus plajı olduğundan dalgalıydı. Girmedim. Buraya yakın 

BOWRAVİLLE


Yemyeşil ve eski küçük ve fakir insanların yaşadığı bir kasaba. Sokaklarda insan yok. Ama doğası muhteşem. Gördüğüm en güzel vadiye kurulmuş. Burada uzaktan gördüğüm yeşil alanda Aborjinler yaşıyor. Çok fakir olduklarını söylediler. Burada çok tatlı bir kadında kalmak için geldim. Kadının evi resmen sırtını ormana dayamış eski bir evdi ama genelde çok dağınıklar. Bu karışıklıkta aradıklarını nasıl buluyorlar anlamıyorum. Yemek yapmak yok. Uyduruk pratik yemekler. Baş yemekleri sandviç. Birlikte Vappa pazarına da gideceğiz. 1-Bowraville folk museum: 13’e kadar açık. Giriş 5 AUD. Eski yaşantı çok detaylı anlatılmış. Aslında çok ilginç. Biraz ilerisinde 2-Frank Partridge museum (Askeri müze):Burası da 15:30’ a kadar açık. Giriş ücretsiz. Buraya da Gelibolu ile ilgili bir şey görürüm diye girdim. Buraya yakın 

VALLA

Okyanus kenarında ki bu yerleşimde ev sahibim kadın, Lions adına açık markette stant kurdu. Bu ülkeyi anlayamadım. Stantlarda evlerinde eski ne varsa satmaya getirmişler. Yeni çok az bir şeyler vardı. Hepsini satsalar bile ellerine geçecek para bir işe yaramaz. Buradan araç ile dört saat uzaklıkta Yol boyu kanguruların yola atlamamaları için kilometrelerce tel germişlerdi. 

NEW CASTLE


 Ben bu üç milyonluk, ülkenin 5.buyuk şehrinde sayfiye yeri olan “Lake Macquarie “ kaldım. Bu bölgenin bir tarafı okyanus", diğer tarafı" göl. Gölün çevresinde bizdekilere benzer yazlık evler var. Gölün karşısına geçmek için dolmuş gibi ücretli jet ski var. Gölün çevresi, yürüme ve piknik yapmak için güzel. Bu göl büyük bir kanal ile okyanusa bağlandığından tuzlu ve köpek balığı var. Yüzülmüyor. Zaten çok dalgalı. Sadece boğazın kenarında dalgasız plaj vardı. Buradan tren ile Sidney’ e geri döndüm. Sydney den Fiji adasına gidip geri dondum. Bu arada ikinci kez yeni Zelanda vizemden ret kararı geldi. Sanırım adamlar bu kadar üstelememden benden huylandılar. Sdney-St Mary kasabasında altı gün hem dinlendim hem de gezi yazılarımı düzenledim. Gezimin en başından beri yılbaşını Sidney de geçirmek istediğimden bu arada bazı yerleri gezmeye devam ettim. 

SİDNEY’ de YILBAŞI:


 Noel ve yılbaşı peş peşe olunca Sydney’de tüm sokaklar Işıl ışıldı. Kasabalarda birçok evin bahçesi inanılmaz ışıklı süslerle donatılmıştı. Şehrin önemli noktalarında süslü devasa yılbaşı ağaçları yerleştirilmişti. Hatta meydanında Noel Baba'nın ahşap evini yerleştirip içinde beyaz sakallı birisini oturtturup Finlandiya'da olduğu gibi para ile foto çektiriyorlardı. Çocuklu anneler sıra oluşturmuştu. Eğer yılbaşı geçesinde Sidney'de geçirmek istiyorsanız; Limanın her yerinden havai fişek atılıyor nedenle önce Visitor Centre'den veya internetten nerelerden havai fişek gösterilerini en iyi görebileceğiniz yerlerin haritasını ve girmek istediğiniz kapının açılış saatlerini öğreniniz. Çünkü gösterilerin görüleceği yerler bariyerlerle çevrilerek kapı ve yerin durumuna göre limit konuyor. Ama buralarda sıra olacağından erken sıraya girmeniz gerekiyor ki limitin içine girip hem opera binasını, hem de köprüyü gören iyi bir yer bulabilirsin. Bu arada opera binası içinde ayrı bir kuyruk vardı. Ama ben burası çok yakın olduğundan ve sadece betonda oturulacağı için tercih etmedim.(Operanın önünde ki botanik garden kapısı kapalı.) Her kapıdan belli sayıda insan alıyorlar. Örneğin botanik bahçesi çok büyük olduğundan farklı iki bölge ve ayrı kapılardan giriş vermişlerdi. ben sabah 5:15 gibi Botanik bahçesinin Domain kapısından sıraya girdim. Gelenler, termos, piknik çantaları, çeşitli oyun konsülleri, battaniye, şemsiye ile gelmişlerdi. Aralıkta Sidney'de çok yağmur vardı. Son günde de hava serindi. Ara ara kuyruğu ilerleterek bahçeye gireceğimiz kapıya kadar getirerek 10:30 da bahçeye girdik. Sadece buranın 3500 kişilik limiti vardı. Fazlasını almıyorlarmış. Zaten öğleden sonra 15 gibi bütün yerlerin dolduğu söylendi. En iyi manzara burada olduğu için sanırım bu kapıda en geç sabah 9-10 gibi olmanız yeterli olacaktır. İçeri girdikten sonra yine en iyi yerden yer bulmanız mümkün. Köprüyü en önde gören(Demir korkulukların dibi) en iyisi. Önünüze geçecek kimse ve arkadakiler ayağa kalksalar bile siz oturduğunuz yerden çekim yapabilirsiniz. Ben uyandığımda her yanıma gelenler olmuştu. İnsanlar dibdibe oturdular. Organizasyon mükemmeldi. Her yerde çok düzenli bariyerler kurmuşlardı. Görevliler başındaydı. İki görevli Türk idi. Bana yardımcı olmaya çalıştılar. Yürüyüş yolları çizgilerle ayrılmıştı. İçeride yiyecek ve içecek alabileceğiniz karavanlar, her an temizlenen tuvaletler hazırdı. Kuyrukta iken de çöpler için ayrıca büyük poşet dağıttılar. Telefonunuzu Kart sistemi ile şarj etmek 20 AUD =200 TL. Gece önce 9 da ilk gösteriler başladı. Köprünün rengi sürekli değiştikçe Limanda sanırım fişek atılan botların da rengi uyumlu olarak değişiyordu. Gece tam, 13 'de ki gösteriler gerçekten nefes kesiciydi. Böyle mükemmel. bir gösteri olamaz. Çok yoğun ve hiç görmediğim şekillerdeki fişekleri görünce iyi ki de yılbaşı için kalmışım dedim. Saat gece 12 den sonra trenler çok kalabalık oluyor. Otobüsler ise seyrek geçiyor. Ona göre önleminizi alınız. 


İSTANBUL’a DÖNÜŞ 


Yılbaşında uçak biletlerin bu kadar fırlayacağını tahmin edemedim. Çin havayolları ile en uzun ve en ucuz Amsterdam üzeri Sdney-İstanbul bileti bir günde 100 AUD’ den fazla artığı gibi bitmişti. Ben de önce sidney- Amsterdam olarak aldım. Avrupa’ nın bir de kışını göreyim dedim. Sonra pegasus hava yollarından Amsterdam-İstanbul bileti aldım. Daha da ucuza geldi. Bilet ANI Her zaman olduğu gibi bir aksilik çıkar diye erkenden Sidney hava alanına gidip biletimin olduğu "Xiamen" hava yollarının chek in kuyruğuna girdim. Bu arada meymenetsiz görevli Çinli kadına denk gelmemeye çalıştım. Tam biletim kesilirken aktarma yaptığımız Çin şehri olan Xiamen'de çantamı kendim almam gerektiğini söylediklerinde ben de "hepsini yanıma alabilir miyim? " diye sordum. Görevli kadın da meymenetsiz kadının yanına gidip benim durumu anlatınca beni çağırdılar. Meymenetsiz, bana Çin vizemin olması gerektiğini yoksa uçamayacağımı söyleyince defalarca onlara "Yeşil pasaportum var. Çin için vizeye ihtiyacım yok " desem de " kadın "Bu şehir için var. Nerede eski Çin vizeleriniz?" deyip hızla biletimi iptal ettiler. Şok oldum. Aslında bu durumlarda sakinliğimizi koruyup daha sonra şikâyet için veri toplamak gerekiyor ama ben beceremiyorum. Ne yapacağımı bilmeden hemen bir yetkili aradım. Zorla bulduğum iki farklı yetkili ile tekrar kontuara gelip konuşmamıza rağmen zaten biletimi iptal ettiklerini ve uçamayacağımı tekrarladılar. Tabii benim bir Türk olup vazgeçmeyeceğimi düşünemediler. Tatil nedeni ile her taraf kapalı olsa da hangi yetkilisi bulduysam derdimi anlattım. Bu arada Türk konsolosluğuna mesaj bıraktım. En son yardımcı olan Avusturalyalı Bey, bana havaalanında çalışan Türk bayanı getirdi. Israrlarımın sonucu 2024 de değişen yönetmenlik kitabını getirerek vizeye ihtiyacım olmadığını bizzat gösterdiler. Ben artık bu uçağa yetişemem diye düşünürken Meymenetsiz "Ben hiç yeşil pasaport bilmiyorum" diyerek suçunu kapatmaya çalıştı. Oysa bana kaç kere kontrol ettiğini söylemişti. İptal ettikleri biletimi acil yeniden kestirip bir görevli ile son anda kalkmak üzere olan uçağa yetiştim. Çilem bitmedi. Çin-Xiamen’e geldiğimde bir yolcu ile benim bagajın Sidney'de kaldığını öğrendim. Orada ki görevliler suçlu olduklarından bana çok kibar davranıp ikramlarda bulunsalar da kötü bir hava yolu olduklarını açıkça söyledim. Tutanak tuttular. En önemlisi Xiamen'e geldiğimde öğrendim ki ; Pasaport kontrolünde her transit yolcuya 24 saatlik ücretsiz transit vize mührünü(Çin vizesine ihtiyaç olsun veya olmasın.) pasaportlara basıyorlar. Zaten Xiamen hava alanında kimse bana vize sormadı. Bitmedi. Transit yolcu olduğumdan ücretsiz otele gitmek için form doldururken aynı hava yolunun 2. Çin - Amsterdam uçuşunu iptal etmediklerini öğrendim. Daha önce kontuarda benzer sıkıntılarını anlatan, İsveç’te yaşayan az Türkçe bilen gencin de yardımı ile uzun uğraşlar sonucu ikinci uçuşumu da aldım. Bu arada ekstra bir ücret ödemedim. Xiamen, gölü olan çok büyük ve modern bir Çin şehri. Devasa apartmanlar, biraz sevimsizlik katmış olsa da sokakların temiz olmasına şaştım. Otobüs ile bizi göl kıyısında ki otele bıraktıkların da inanamadım. Çok lüks oteldi. Kahvaltıda yok yoktu. Günün tek iyi yanı bu otel oldu. Bu kadar büyük oteldeki görevlilerin İngilizce bilmemeleri, telefon aracılığı ile çeviri yaparak konuşmaları da çok ilginç geldi bana. Ayrıca her şey ücretsiz iken otelden hava alanına taksi almanız gerekiyor. Neyse ki aynı uçağa binecek İrlandalı genç ile birlikte döndük.5 Euro tuttu. Zaten Sidney'de kontrolden geçerken bu hava yolunun yolcularla sık sık sorun yaşadığını Türk görevli de söyledi. Sizde bu havayollarından bilet alırken dikkatli olup, en azından internetten yeşil pasaportlulara vize olmadığına dair yazılı çıktısını alınız. Hemen yaşadığınız problemi tutanak tutturup gerekli yerlere (Forum yazılarımda var.)şikâyet dilekçesi gönderiniz. Yalnız bu iki uçuşumda da Xiaman hava yolları her uçuşta öğle ve akşam yemeği ,su ve ekstra yiyecekler verdi. Bu iyiydi. Koltuk araları o kadar dardı ki düşen bir şeyi eğilip alamıyordunuz. Zaman olduğu halde Amsterdam’a gönderilmeyen çantamı İstanbul’a geldikten ancak bir hafta sonra yeni hava limanına gönderdiler. Bulabildiğim her yere şikayet dilekçesi göndererek bu Türk düşmanlığını yanlarına bırakmak istemiyorum.
-----------------------------------------------------

 II-VIKTORIA EYALETİ

 


1-MELBOURN

(şehrin içini gezmek için en az dört güne ihtiyacınız var.)

 

Türkler daha çok Dallas , Broad  Meadows  semtinde 

  oturuyorlar.40 dakikada tren ile ulaşabiliyorsunuz.

Ama Yunan göçmenler bu şehirde en fazla.

-Bu ülkeyi, sanat ve spor  birlikte tanımlıyor.

Sabahleyin her tarafta koşan, yürüyen, spor yapan insanlar vardı. Yine şehrin ne tarafına giderseniz gidin bir sanat aktivitesi bulabiliyorsunuz.

 

Şehirde ulaşım


1-Otobüs:Çok sık yok.


 2-Tram(Tramvay) : Ulaşım en çok  şehir içinde her yere giden tramvaylarla yapılıyor. Hatta 45 dakikalık uzak yerleşimlere bile giden tramvaylar var.

City Circle Tram Route 35:Şehrin merkezini içine alan daha çok turistlerin gideceği yerleri dikdörtgen şeklinde dönen ,ücretsiz eski ve turistik tramvay.

Aslında şehir içinde(Free Tram zoon) yazan duraklarda sadece bu tramvaya değil istediğiniz numaralı tramvaya binebilirsiniz. Yalnız ücretsiz olan bu dikdörtgeni  geçecekseniz  kartınızı okutunuz. Veya geçer geçmez kartınızı okutmanız gerekiyor. Otobüsler içinde  şehir içi bu dikdörtgenin içine girenler ücretsiz.

 

3-Tren:

a-Flinders tren istasyonu: Genelde şehrin banliyölerine  bu tren istasyonundan kalkan  trenlerle  gidebilirsiniz.

b-Southern Cross:Daha da uzaklara ise  bu istasyondan V/Line adlı tren  ve otobüs kalkıyor.

c- Melbourne Central Station: Kütüphanenin karşısına düşüyor. Buradan da trenler her tarafa yayılıyorlar.

Not:

Tüm toplu taşımalarda sadece şehre ait PT kartı ile yapabiliyorsun.

İlk bindiğinizde 5 AUD(emeklilerden 2.50 AUD) çekiliyor. İki saat geçerli..Eğer iki saat dolduktan sonra yeni bastığınızda bir 5 AUD daha çekiyor ama artık tam gün istediğiniz kadar toplu taşımaları kullanabiliyorsunuz.

Yani günlük 10 AUD(emeklilere5aud).

7 günlük 50 AUD(Emeklilere 25 AUD.)

Ama bu arada her toplu taşımaya binip indiğinizde kartınızı makinaya okutmalısınız.

Kontrole görevliler geldiğinde kaçak binenler alel acele kendilerini dışarı attılar. Görevliler çok ta müdahale etmediler. Sanırım kapı ağzında bekliyorlardı. Görevliler gelir gelmez indiler.

 

SEHRI GEZMEK

 Aynı Sydney’ de olduğu gibi gezilecek yerler birbirine genelde yürüme mesafesinde .Ama bu şehirde gezilecek yerlerin saat ve günleri farklı olduğundan biraz sorunlu. Kafanıza göre üç bölgeye ayırarak şehri çok rahat gezebilirsiniz.


    1-Şehrin güney doğusu ve merkezi:

 

Ben genelde şehrin en uzak noktalarından başlayarak şehrin merkezine yaklaşırım nedenle sabah erkenden Botanik bahçesinden başlayarak şehrin merkezine geldim.

 

A-Royal Botanic Gardens Victoria:


7:30-17:30.Yazın 21:30’a kadar açık. İçinde birçok adacık olan göller olan çok güzel ve düzenli bir botanik bahçe. Birçok girişi var. Valinin evi  de botanik bahçenin içindeki  bahçesinin içinde Kings Domain bahçelerin kısmında.

a-Goverment House: Dışardan görebiliyorsunuz.19.yüzyil yapısı Biraz ilerde

b-Sheine of Remembrance:10-16:30aradi açık.

Her yıl ateşkes gününde halk burada toplanıyor. Çünkü  saat 11 de  çatının açıklığından gelen ışık Rock of Remembberance ‘yi aydınlatmasını görmek istiyorlar.

Anıta girerken Türkiye’ye ait parlak metalden de bir anıt var. Atamın   yine". Bu topraklarda can veren evlatlarınız, artık bizim evlatlarımız.” Ünlü cümlesi İngilizce ve Türkçe yazılmış.

Yine girişte anzak askeri ile Türk askerinin  birlikte heykeli var Hikayesi de altında yazılı.

c-Trobe’s Cottage :sadece Pazar 14-16 arası içini görebiliyorsunuz. Bu prefabrik kulube1851 yılında Victora’nin ilk vali yardımcısı oturması için İngiltere’den getirilmiş.

ve Domain House

 

B-Melbourne Olimpic Parks


a-Rod Laver Arena(Tenis Kortu)Her yıl düzenlenen açık tenis turnuvasının yapıldığı bu kortların olduğu yere giremedim. Her taraf kapalıydı.

b-Melbourne Cricket Graund(MCG): Kriket ve futbol maçlarının oynandığı ülkenin en büyük  stadyumu.

Gittiğimde  futbol karşılaşması vardı. Hangi kapıya gittiysem geri çevrildim. ”Ancak maç için onunda bir görevliyi ikna edip içeri girdim.

İçindeki spor müzesi: Hafta içi 10-17 aradı açık.20 AUD.

Buradan tramvayla birkaç durak sonra şehrin göbeği olan Flinders tren istasyonuna geldim.

 

C-Flinders caddesi üzerinde:


a-NGV Australia(Ian Potter Center):Zemin ,2. Ve 3.katlatda sergi var. Sadece Avustralyalı sanatçılara ait modern ve klasik resim, fotoğraf, heykel, moda, eşya vb. sergileniyor.

Burada ki gaylerin fotoğrafları özendirici ve gereksiz geldi bana. Öpüşen ,sevişen kıllı, bıyıklı erkeklerin  fotoğrafları vardı.

Masaj yapılıyor gibi özel gözlük takip uzananlar da ücretsiz  Google dan müzeyi geziyorlardı ama sıra vardı.

b-Acmi: Sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir başka bina. Binanın ikinci katından çıktığınızda

c-Federation Square: Bana çok özelliği olan bir meydan gelmedi.

d-Tarihi Flinders Tren İstasyonu: Görkemli binası var.

 

Istasyondan Swanston caddesi boyunca kuzeye doğru  giderseniz.(Ücretsiz tramvay ile gidebilirsiniz ama sık sık inmeniz gerektiğinden yürümek daha iyi.)

Çünkü birbirine paralel ünlü  Flinders, Collins ve Bourke caddelerini de gezip tekrar ana caddeye dönüp devam edebilirsiniz.

 sırasıyla

İstasyonun tam karsısında 


D-Young and Jackson’s pub


Bu tarihi bara iki kez gittiğimde oturacak yer yoktu.1880 yılında Melbourne’de ki resim sergisinde büyük yankılara neden olan “Chloe” resmi barın 2. Katında duvarda asılı ve çok estetik.

Yolun karşı kösesinde

 

E-St.Paul’sCathedral:Bu gotik tarzda ki katedralin kuleleri çok daha sonra eklenmiş.

 

F-Town Hall: Salı kapali.11 ve 13 de tür var. Tur bir saat sürüyor. Ya “Town Hall tour” sitesine girip onların veya binanın köşesindeki turist infodan rezervasyon yapmanız gerekiyor. Bu turlar çok uzatıldığından ve yeteri kadar İngilizce anlatımları anlayamadığımdan sıkıldığımdan gitmedim.

 

Ana caddeyi dik kesen

G-Collins stret: Şık alış veriş mağazalarının  ve binaların olduğu cadde.


a-Brock Arcede: 1892 de Milano da ki Emmanuele galerisinin kopyası olarak yapılmış. Cam tavanlı bu pasaj bizim  çiçek pasajına benzeyen çok şık bina. Ama  pasaj 17 ‘de kapanıyor.

Içinde 

 Hopetoun çay evi var.8-17 arası açık .Bu tarihi çay evinde bir çay 10 AUD.


b-Rialto tower: Buraya gitmeye gerek yok. Belki ben bir yerden şehir manzarası görürüm diye tramvay ile gittim ama artık izlenemiyormuş. Zaten onarımdaydı.

Ana caddeye geri geliniz.

Yine ana caddeyi dik kesen

H- Bourke St: Bu geniş caddenin alış veriş bölümü, Bourke St Mall olarak tanımlanıyor. Sırasıyla H.M,   David LJones ve  altı katlı Myer adlı şık 🥳alışveriş  binaları var.

Ana caddeyi devam ettiğinizde sağda Little Bourke caddesi üzerinde

 

I- China Town: Renkli dükkanları, cin restoranları , kırmızı fener ve süslü kapıları gezmeye değer.  özellikle ışıkların yandığı saatlerde gidiniz .Burada ki dükkânlarda açık oluyor.

Ana caddeyi devam ettiğinizde

 

İ-State Library Victoria: Her gün 10-17 arası açık. Altı katlı Muhteşem bir kütüphane. Özellikle küçük çocuklara oyun ile kitap okumayı sevdirmelerine hayran kaldim.2.ve 4. Katlarında da ayrıca sergi salonu var.


ANI: Kütüphaneden çıkar çıkmaz sakallı, pöçüklü  kuran satıp, insanları Müslümanlığa davet eden Bangladeşlilerle karşılaştım .Sormadan edemedim.” Senin ülken dahil, neden Müslüman ülkeler bu kadar pis ve eğitimden uzaklar”

 Bangladeş'i gezerken pislikten nevrim dönmüştü. Polis ile tartısınca polis  neden geldin ülkemize deyince ”Pisliğinizi görmeye” dedim. Dememem gerekiyordu. Böyle bir pislik hayal edemezsiniz. Müslüman ülkelerin bu denli pis olmaları tesadüf olamaz. İnsanları ,din değil. Yönetim sistemleri düzene sokuyor. Yaksa bin bir çeşit özellikle temizlikle ilgisi olmayan Avusturalya kanun ve cezalarla hizaya getirilmiş. Geri. kalmış ülkelerine gönderilme korkusu ile kurallara uyuyorlar.

Ertesi gün yine parlamento binası önünde sakallı Müslümanlar, toplanan kalabalığa kurandan bahsettiklerini gördüm.

 

    2-Circle’nin(Şehir merkezinin) kuzeyi ve batısı:

 

A-Zoo: Her gün 9-17 arası açık. Giriş 41 AUD.

Burası biraz uzakta kaldığından  tramvay ile gidiniz. İsterseniz buraya günün sonunda veya ayrı bir günde gidebilirsiniz. Sydneyde ki kadar bakımlı olmasa da burada da Avusturalya’ya ait  Tasmania canavarı, fırfırlı kertenkele, şu hayvanı olan  Platypus gibi farklı hayvanları tanıma fırsatım oldu .

Tuzlu şu timsahın büyüklüğünden ürktüm.

Tramvay ile 

 

B-Queen Victoria Market: Pazartesi, Çarşamba kapalı. Binası da çok güzel. Ben Pazar gittiğimde çok kalabalıktı. Çok kaliteli ve çeşitli ürünler satılıyordu.

Et ve balık kısmını ayırmışlardı.

Bizdekinden daha fazla çeşit zeytin, peynir çeşitleri, ekmeğin  her modeli  kısaca aklınıza gelen tüm yiyecek çeşitleri tertemiz dükkânlarda satılıyordu.

Buradan 10 dakika yürüyerek

 

C-Old Meolburne Gaol: 10-17 aradı açık. Giriş 33,emeklilere 28 AUD. Çıkıştan çok rahat girebilirsiniz gençler.

Bu  üç katli eski hapishanede her hücrede yatan mahkuma ait fotoğraf ve doküman var. Ayrıca her mahkumun öldükten sonra yüzlerinin maskesi alınarak alçıdan  oluşturmuşlar.

Ünlü mahkum Ned Kelly’e ait olanlar  1.katta karşılıklı iki hücrede sergileniyor. Ayrıca kaçarken üzerinden çıkan zırhı da ta  1. Katta görebilirsiniz

Buradan 10 dakika yürüyerek

 

D-Royal Exhibition Building: Bu çok güzel binada her hafta farklı bir etkinlik oluyormuş. Ben gittiğimde giriş 5 AUD vererek, tezgahlarda  Zarif takı, porselen, giysi  gibi birçok   şey satılıyordu. Ayrıca müzik ye vardı.

Hemen arkasında

 

E-MelbournebMuseum: Her gün 9-17 aradı açık .Sadece yeni yılda kapalı oluyormuş. Giriş 15 AUD. Çıkıştan giriniz .Bakan yok.

Çok donanımlı ve keyifli bir müze .Şehrin geçmişini, kuruluşunu çok iyi düzenlemelerle anlatmışlar. Gezmesi de kolay ama gezilecek çok galeri var.

Buradan çıktıktan sonra baktım insanlar akın halinde bir binaya giriyorlar. Ben de tam. Olarak ne olduğunu bilmeden biletimi alıp girdim.

Yatarak uzandığınız koltuklarda sizi sanki gök yüzüne fırlattı, daha sonra da teleskop ile gökyüzünü ve gezegenleri izlettiler. İlgilenenler için iyi.

Yürüyerek parlemen house’nin çiçeklerle donanmış bakımlı bahçesinden girerek önce 

 

F-ST Patrick Cathedral :Benzerleri kadar ihtişamlı.

 

G-Patlement House: Onarımda olduğu için kapalıydı. Sadece pazartesi ve Cuma günleri 9:30-13-13-15-16 da ücretsiz tur ile gezebiliyorsunuz. Tur 45 dakika sürüyor. Bana fazla oyalandık  gibi geldi .İçi de dışı kadar gösterişli. Bireysel gezemiyorsunuz.

Sanırım onarım bittiğinde tur günleri değişecektir.

Bu güzel binanın mobilyaların birçoğu İngiltere-Westminster sarayındakilerin kopyasıdır.

Biraz aşağısında

 

H-Windsor Hotel.Bu eski  güzel otelin içini  gezebiliyorsunuz.

 

H-Prenses Tiyatrosu: Binanın dışı çok görkemliydi ama sanırım taşınmıştı. Kapalıydı. Ana caddeden devam ettiğinizde

 

I-Old Treasury Building: 10-16 arası acık. Binanın bir kısmi da evlenenler için kullanılıyor. Ben de burada tombiş gelin ve damadın fotolarını çektim. Gelenler çok süslüydü.

Yürüyerek

 

Í-Fitzroy Gardens: Yine devasa ağaçlar, yemyeşil bakımlı çimleri ile çok güzel bir bahçe. İçinde  cam serada rengarenk  çiçekler sergileniyordu .

a-Cook’sCottage:10-16(15:45)giriş ücretli .Geciktiğimden içini göremedim ama dışardan bile  1854 yapımlı  en eski Viktoria evi ,çok sıcak bir eski taş ev. Aslında Captan Cook, Melbourne’de hiç bulunmamış bile. Hatta bu evde yaşadığı bile şüpheli.

Buradan tramvay ile birkaç durak sonra filinders tren istasyonuna geliyorsunuz.

 

    3-Sehir merkezinin güneyi:

 

Prenses köprüsünden geçip ana cadde swanston’dan Güneye doğru inerseniz

A-Hamer Hall: Conser Salonu

 

B-Arts Centre Meolbourne: Birinci katta ülkenin ünlü müzik insanlarına ait giysi ve eşyalar sergileniyor. Ücretsiz gezebiliyorsunuz.

Alt katta ise tiyatro salonu var.

 

C-NGV  international:10-17 arası açık. Farklı ülkelere ait resim, fotoğraf, heykel, eşyaların sergilendiği güzel bir müze. Özellikle Mısır, Suriye, Hindistan, Japon ve Yunanlılara ait eski eserler de sergileniyordu

Yeni gelmiş Bonnard ve Rembrandt ‘in resimlerin sergilendiği salonlara giriş 38 AUD  idi.

Buradan geldiğimiz yoldan geri dönüp Hamer Hall’ dan merdivenlerden aşağı ininiz.

D-Southbank-Southgate

Burası nehir kıyı boyunca keyifle yürüyebileceğiniz yer. Ayrıca restoran, kafe  gibi dinlenecek yerlerde var.

a-Melbourne Skydeck(Eureka Kulesi): 12-22 pm arası açık. Manzara seyretmek için. Saat uymadı .Çıkamadım.

Eskiden Avusturalya in en yüksek binası olan “Raito Towers’in 55.katindan şehir manzarası seyrediliyormuş ama artık o bina ,restoranlar ce ofislere ev sahipliği yaptığından manzara seyretmeye bu binaya gelmelisiniz.

E-Sandbiridge:Ülkenin tarihini anlatan devasa çelik heykellerin olduğu köprü.

İsterseniz önce köprüden karşıya geçip Akvaryum ve göçmenlik müzesini gezdikten sonra tekrar dönüp devam edebilirsiniz.

F-Seelife Melbourne Aquarium:9:30-17 arası açık. Giriş 50 AUD olmadı gerek .çok beğenmedim. Daha çok  duvarlara canlı gibi yansıtılan görüntüler vardı.

ANİ: İlk kez burada bir Türk ailesi ile karşılaştı. Özellikle Almanya'dan gelenler Türkiye'de kendi aralarında Almanca konuştukları zaman ben çok kızardım. bu Türk ailesi evden getirdikleri ile orada masa kurmuşlardı .bir kaç soru sormak istediğimi söyledim.  kesinlikle buyur ,otur bile demediler. Öylece ayakta cevaplarını  dinledim. Ayrıca babaanne  çocuklara İngilizce “sizi göremiyorum” deyince  Ben de “çocuklar Türkçe bilmiyor mu “deyince “yeteri kadar bilmiyorlar” dedi. Kısaca akılları sıra hava attılar . hiç hoşuma gitmedi açıkçası.

Biraz ileride

 

G-İmmigration Museum(Göçmenlik müzesi):20-17 aradı açık. Giriş 15aud.Emekliler için 10 AUD.

Bana nedense bu müze çok yavan geldi. Göçmenlerin hakkında fotoğraflar, bazı eşyalar...Ama binası çok güzeldi. Nehrin tekrar karşı kıyısına geçiniz.

 

H-Crown Entertainment:Bu devasa binaya çok rahatlıkla girip her tarafı gezmenize izin veriyorlar.500 odalı oteli var.

a- Gazino: Birinci katta ve yürümekle bile bitecek gibi değil.

b- B-SPA: Üçüncü katta. Lüksün dibine vurulmuş. Yanımda bikinim olsaydı havuza girecektim.

 

I-Melbourne Convenntion Exbition Centre: Yine devasa bir bina. Abirjinlere ait etkinliğin giriş ücreti 49 AUD. Emeklilere 40 AUD. Duvarlara yansıtılan görüntüler vardı. Bana göre hiç değmedi.

 

İ-Poly Woodside: Dışardan her zaman görebilirsin. Sadece Pazar günleri 10-13:30 arası içini gezebiliyorsunuz.22 AUD.

Daha güneyde 

J-South Melbourne Market: Pazartesi ve Salı gün kapalı. Pazarları çok hareketli  oluyormuş.. Özellikle deniz ürünler yiyebileceğiniz her şeyin satıldığı market.

Zamanınız varsa

Tramvay ile 

 

K-Docklands: Nehrin deniz gibi genişlediği yerde yüksek modern binaların olduğu bölge. Gece eğlenceli oluyormuş.

a-Marwel Stadium: Rica edince içini de gördüm.

Futbol. maçlarının, konser gibi etkinliklerin olduğu devasa stadyum.


  ŞEHRİN YAKINLARI

 

    1-ST KİLDA


Flinders veya Southern istasyonlarına yakın tramvay ile gidebiliyorsunuz. Farklı numaralar var.42 dakika sürüyor.

Bu deniz kenarındaki yerleşime daha çok turistler deniz ve alışveriş için gidiyorlar .Henüz havalar soğuk olduğundan denize giremedim. Alışverişle de aram yok. Ama kalmaya gittiğimde ara sokaklarda çok güzel Viktoria evlerinin olduğunu gördüm.

-See Bath: Giriş 14 AUD Sıcak  su havuzundan çıkar çıkmaz soğuk denize atlayıp tekrar şifre ile havuza dönebiliyorsunuz. Gitmeye değer.

-Luna Park: kovide kadar gittiğim büyük şehirlerde ki en tehlikeli aletlere büyük bir zevkle binerdim. Soğumuşum veya yaşlanmışım. Artık bu yerlere pek giresim kalmamış.

ANI: Ben Avusturalya’da en çok  bahçe içinde ki demir işlemeli Viktoria evlerine hayran kaldım. Dediğim gibi gezilerinde şansım hep yanımda. Melbourne’ nin kuzeyinde  böyle bir Viktoria evinde kalma fırsatım oldu. Çevrede ki tüm evler harikaydı. Bu evlerin tek olumsuz yanı ,tren kompartımanı gibi arkaya doğru odalar tek sıra halinde dizilmesi. Öylesine estetik ve sağlam yapılmışlar ki hala çok rahat kullanabiliyorlar. Bu evleri fiyatlarında çok yüksek olduğu söyleniyor.

 

 

    2-PHILLLIP ADASI 


1. Yol: info ofisinden tur satın alabilirsiniz.

2.Yol: urist otobüsü ile gidebiliyorsunuz

3. Yol: Toplu taşıma ile gitmek:Toplam tek yön 3 saat sürüyor.Mebourne-Dandenong veya Cranbourne(Tren ile)(Toplam 1 saat)-Plillip İsland (Otobüs ile 2 saat,,otobüs hafta içi daha sık oluyor .İki şehirden de aynı otobüs 20 dakika ara ile geçiyor.)

Eğer otostop yapacaksanız Cranbourne otobus durağı Highway üzerinde olduğu için burada beklemeniz daha mantıklı.Askinda otobüs time tabble alıp biraz daha ilerde ki yerleşimlerde bekleme şansınız olursa daha sakin olduklarindan ve adaya çok giden olduğundan kesin biri sizi alacaktır.

Ada çok büyük ve yemyeşil.Bu kadar çok ziyaretçi olunca herkes para kazanmanın yoluna bakmış.

a-Koala Park: zaten çok uyuşuk hayvanlar.Girmedim.İlerde

b-Wild life Parkı: Giriş 21 AUD.Sadece ülkeye ait hayvanları mümkün olduğu kadar doğal ortamında görüyorsunuz.Ozellikle göllerin çevresinde casitli boylarda kangurular,walaby’ler zıplayıp duruyorlar.Yakınlaşıp fotoğraf cektirebilirsiniz.

Buradan 10 km ilerde

c-Penguen ParadeLPeri Penguenler)

Eylül için sunset 18:15 idi.Guneş battıktan sonra fotoğraf çekimi yok.

Giriş 30 AUD

Biletini alan turnikeden geçip sahildeki kademeli oturma yerlerine gidiyorlar.Sanırım ekstra ücret ödeyip  penguenlerin yuvalarına dönerken daha yakından görmek isteyenler görevlinin olduğu başka bir parkurda giriş yaptılar Burada ki yürüme parkurunun çevresi de yemyeşil ve yine farklı hayvanlar ve kuşlar görebiliyorsunuz.

Şu anda penguenleri beklerken telefonda yazıyorum.

Penguenler söylendiği saatten 25 dakika geç olarak paytak paytak gelip yeşillikler içinde yuvalarına gidince herkes doğru yuvalara doğru gittiler.Foto yasaktı ama baktım herkes çekiyor ben de birkaç tane çektim.

Aslında bu kadar yola değmedi.Tasmania-Burnie’de aynı Little penguenleri daha yakından ve ücretsiz görmüştüm.

Not: Adanın en büyük olan Cowes şehri, oldukça gelişmiş.Herçesit  büyük marketler var.

Bunun dışında adada kalma şansınız olursa gezilecek çok güzel yerler bulabilirsiniz.Ben kamp malzemelerini yanıma aldım ama çadır kampı yoktu.Karavan kampı vardı.Sanirim.orada kalabilirsin ama buraya çok zor geldigimden ve trene kadar  özel araç bulmuşken kalmak istemedim.

 

    3-HEALESVILLE(Açık hayvanat bahçesi):


9-17 arası açık. Ücretli.

Doğu’da 60 km.

Flinders tren istasyonundan Lilydale trenine bin.En son durakta bin .

685 nolu otobüs ile Donrd/ MaroodahHwv git.Sonra

686  nolu otobüs ile Healesville  Sanatuary’ ye git.

Buraya gitmeyi tercih etmedim.Ulkenin her tarafında benzerleri var.Hatta Koala, kanguru,Devil’tin yavrusu ile ekstra ücret ödeyerek fotoğraf cektirebiliyorsunuz.Cok icime sien olursa ileride benzerine gidebilirim.

 

Melbourne'den tasmanya' ya gitmek

Havaalanına giderken

1-Şehirde iki tane havaalanı(Tullamarine ve Avalon Airport) var.

Tullamarine hava alanına gidiyorsaniz

2+Southern istasyonundan sky bus kalkıyor.25 AUD.Yarim saat sürüyor.

2-Flinders istasyonundan veya Meolbourne Centrala gidip içine gir. 

Yellow or Craigie burn train (North weste doğru) binip Broodmeadows istasyonunda in.()

Sonra önünde 

901 Melbourne Airport yazan otobüse bin.

Toplam bir saat sürüyor ama ciddi  ucuz oluyor.


DİKKAT: Tazmanya için  Jetstar kuyruğuna girdiğimde baktım çantaları tartıyorlar. Ona göre bant yapıştırıyorlar. Yanınızda iki küçük çanta da olsa 7 kiloyu aşmaması gerekiyorsan benim çantaların biraz daha fazlaydı ama ses çıkarmadılar. Derhâl kuyruktan çıkıp, fazla ceketimi de üstüme giyip ne kadar ağır ne varsa ceplerime doldurdum da öyle geçtim. Daha önce Jetstar aynı uygulamayı yapmamıştı.

Artık Tasmania ya gidiyorum. Tasmanya yazılarını ayrı olarak yazacağım. Tasmania’da görüşmek üzere...(Tasmanya yazıları en sonda)

 

 

 2-BALARAT 

 (Altın çıkarılan yer)

 

Her gün sabah Melbourne’den Balarat’bir tren( Southern Cross istasyonundan kalkıyor.) bir de otobüs kalkıyor.

Hakkımı yemeyeyim.Gezerken iyi koku alıyorum.Sehre girer girmez öylesine şaşaalıydı ki iyiki de geldim dedim.

Ama aracım olsaydı kesin Bendigo’ya giderdim.Oranin, buradanda daha güzel olduğuna eminim.

Tren ile tekrar Melbourne gidip tekrar tren ile Bendigo'ya  gitmem  gerektiğinden Vaz geçtim.


1800 yılında ki altın bulunduğunda göç edilmiş. O halini yansıtıyor. 

 

Bakarat,1851’de ilk altını çıkarıp zengin olanlar tarafından sanki yeniden imar edeilmis gibi.Genis ve ferah caddelerin üzerinde 19. Yüzyıl şahane yapılar sıralanmış Tahmin ediyordum ama bu kadarını beklemiyordum.

Tren istasyonunun hemen yanında otobüs terminali var.Yani ikisi de şehrin merkezinde.

Vizitor Center,Town Hall’un içinde.Once gerekli broşür ve haritaları alınız.Hemen oradan gezmeye basliyabilirsiniz.


1-Eski binalar: 

Haritaya göre  tren istasyonu,eski hoteller,tiyatrolar v.b geziniz.Mumkunnolanin içini de kesin görünüz.Hepsi çok zarif.


A-Art Galery of Balarat: Zaten binası görülecek binaların listesinde.İcindw ki resimler de güzel.Genelde Mısırlı ve İranlılara ait resimler etkileyiciydi.

 

B-Fedaration Üniversity SMB Campus ve eski hapishane: Bu eski hapishaneden sadece diş kapilar,gözetleme kulesi ve dış duvarlar kalmış.Universiteye ait tuğla binaların hepsi sonradan eklenmiş.

 

C-Botanical Gardens: Yorgunsaniz otobüs ile gidiniz.

Otobüsten inince harika bahçeli evleri görerek 7-8 dakika yürüme iz gerekiyor.

 

D-Tarihi Tramvay:Ücreti 10 AUD. İstediğiniz kadar indi bindi yapabiliyordunuz.Tramvay müze girişi de içinde. 

Tramvay göl kenarinin bir ucundan bir ucuna ve tramvay müzesine gün boyu gidip geliyor.İstediginiz yerde inip gezip,arkadan gelene binebilirsiniz.

Tramvay Müzesi: Gayet güzel.Farklı tarihlere ait tramvaylar, kullanilmiş aletler,v.b görüyorsunuz.

Bahçenin girişinin karşı tarafında

E-Anzac War Memorial: Ölen askerlerin adları siyah mermere kazınmıştı. Savaşılan cephelerde taşlara kazınmıştı.

Ben bu botanik bahçesini çok sevdim. Bahçe iki kısımdan oluşuyor .İkisinin arasından yol geçiyor.

Gölün kıyısındaki doğal bahçe ve Olduğu gibi papatyalarla bezenmisti.Gol kıyısında çok güzel yürüyüş parkurları var.Cimenlerde deniz kuşları,siyah kuğular yavrularıyla higeziniyorlardi.Yolunndigervtarafinda ki bahçe ise rengarenk lale, gelincik ve çeşitli çiçeklerle ve heykellerle süslenmişti.Bu  iç açıcı bir bahceyi keyifle geziyorsunuz.a

Adam Lindsay Gordon Cottage: 10-16 aradı açık Giriş ücretsiz.

F-Eureka Centre:15 nolu otobüs gidiyor. Giriş 6 aud.Avustralya kimlikleri olanlara ucretsiz.

 

2-SOVEREIGN HILL MUSEUMS ASSOCIATION


21 veya 22 nolu otobüs gidiyor.Pazartesi hariç her gün 10-17 aradı açık.Giris49 AUD,emekliler için 40 AUD. Tek kelime ile bu ücreti hak ediyor .

Burada satılan rosebery akide sekerlerinden almayı ihmal etmeyiniz Bayıldım.Cantamda yerim olsaydı bir kavanoz daha alırdım.

1800 li yılların altın çıkarılan dönemin sikintilarini ve yaşamı tamamen his edebiliyorsunuz.En çok ta altın maden ocaklarını birebir taşıyıp yerleştirdikleri ne sasacaksiniz.Onun dışında o dönemde altın çıkaranların basit kulubeleri,oteller, bovling salonu ve her çeşit dükkanlar,tiyatro  aklınıza ne gelirse birebir buraya taşınarak yeniden olusturulmuş.Hatta tiyatronun önünde bir de kısa bir oyun sergilediler.

Madeni gezerken sesler, bulunan kiliyaYakin altını bulan işçilerin lazer yardımı ile sevinçleri,sizi tamamen başka bir dünyaya götürüyor.

-Steam &Mining Precinct: Bu altın madeni  sanırım daha detaylı olduğundan giriş için  25 AUD  ekstra ödüyorsunuz.

Yine Dört atın çektiği at arabaso ile 10 dakika bile sürmeyen gezi için 6 AUD ödüyorsunuz.Benim.hosuma gitti.

Yine dere boyu insanlar altın arıyorlar.Gercekten bulana tanık oldum .Ben bir iki çevirip bıraktım.Gezi dışında şansım yoktur.Zorlamadim.

 Not: Altın müzesi kapanmış.


3-BUNİNYONG


15 nolu otobüs ile geliniyor.Siz gelmeyiniz.Bu millet nereden para kazanacagina şaşırmış.Avuc içi kadar yer.Hicbirsey yok.Ne diye turistleri buraya yönlendirirler anlayamadım.Zaten vizitor Centre 15 de kapanmıştı.

-ANI: Balarat’ta daha önce Türkiye’ye gelmiş, İstanbul,Kapadokya ve Mardin’i gezmiş Çinli kız , beni Üniversite kampüsünde misafir etti.Mardin’de kendisini misafir eden Kurt gencinin misafirverligini unutmamış.Beni yasak olmasına rağmen  gizli saklı misafir etti.Hatta gittiğimde hastaydım.Daha fazla kalmamı istedi.Yemeklerimizi birlikte yapıp yedik.Ona Türk yemekleri yaptım.Cok geleneksel bir aileden gelmesine rağmen kendi başına çok şey başarmış.Cok çalışkandı.Bir o kadar  da sevimli ve sıcaktı.Benim için moral depoladigim bir durak oldu.

 

 

 

 
4-BÜYÜK OKYANUS YOLU(Great Ocean Road)

Cheap bus Tours: 69 AUD Gidiş geliş.

Bu yol,Torguay ile Allansford yerleşimlerin arasinda 243 km like çoğunlukla okyanus kıyısından geçen yol.

Bu yol 1. Dünya savaşında ölen askerler anısına ölmeyen  3 binden fazla asker tarafindan yapilarak 1932’de tamamlanmis..

Not: Ben yolda öğrendim.Geelong’tan Apollo bay’e sabah ve öğleden sonra otobüs de varmış.

Apollo bay’ dan Warrnambool’a ise karşılıklı pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri sabah otobüsü var.

Warrnambool’ dan Adelaide ‘e ise otobüs kalkıyor.


ANI: Geelong’ a otobüs Buninyong’dan geçiyor.Erkenden buraya gelip sadece günde iki kere kalkan otobüsü beklemeye başladım.Dusundum ki Geelong’gittigimde ayrıca Büyük Okyanus yoluna gitmeliyim.

Zaten buradan Geelong’a o kadar araç geçiyor ki son anda otostop yapmaya karar verdim.Şansında  bu kadarı olur.okyanus yolu üzerinde ki yerlesimlere çiçek dağıtan genç bayan beni aldı.Gittigimiz yerde işi bitine kadar ben kasabayı gezdim.Sonra beni alıp araç ile gezilecek yerlere götürdü.Ben de altta kalmamak adına öğle yemeği benden olsun dedim. Aldığım çikolataya çok memnun oldu.Tabii ki benim memnuniyetin çok daha fazla oldu.

Ama otaban olmadigindan ve çok geçen olduğundan çok rahat otostop yapabiliyorsun.

 

Yol boyu okyanus kenarında büyüklü küçüklü yerleşimler var.Bunlardan en bilinenleri ve sırasıyla görecekleriniz.Ayrica g

Birçok gözlem terası tabelası da göreceksiniz.Araciniz varsa istediğinize girersiniz.

1-Torguay(Geelong’a 13 km uzakta)

2-Light House: Kesin gidin.Manzara ve kaya oluşumları çok güzel.

3-Buyuk Okyanus yolu takı: Hemen yanında yolu yapan askerlerle ilgili güzel bir anıt heykel var.

 

 

4-Lorne:Daha çok yazın insanların deniz tatili için geldikleri yer.

Burada ki turist infodan harita alabilirsiniz.

Kamp: Yol boyu ücretli ve ücretsiz birçok karavan ve çadır kampları var.Buradan kamp yerlerinin haritasını da alınız.

Aslında çalıların arasına,görülmeyen bir yere çadırınızı çok rahat kurabiliyormuşsunuz.

Telefonunuzda uccretsiz “Wikicamp” yerlerini de bulabilirsiniz.

a-Lorne pier:Yürüyerek gidilir ama yorar.Ahşaptan yapılmış ,sıradan.

b-Teddy’s Loukaut: Tepeden çok güzel manzara görüyorsunuz.Buradan devam ederseniz 10 km sonra

c- Erskine Falls:Ormanın içinde güzel bir şelale.Once buraya gelmek isterseniz turist infodan yukarı doğru tırmanacaksınız.

Buradan bir saat araç ile

 

5-Apolla Bay: Bu yerleşim benim daha hoşuma gitti.Yemyesil dağların eteklerine kurulmuş.

a-Marriners lookaut: Buradan yerleşimin manzarası çok güzeldi.

 Uradan birbucuk saat araç  ile

6-Princetown:Küçük bir yerleşim.Ben buradaki kampta kaldım.Cadir için 15 AUD,tuvaleti kullanmak için 5 AUD.Dere suyundan başka içme suyu da yok.Etrafta kangurular cirit atıyordu.

Ertesi sabah kesinlikle görülesi üç yerede aracınızı park edip parkurdan yürüyerek gidebiliyorsunuz.Icunun de manzarası harika.Ozellikle okyanusa dik falezlerin görüntüsü çok güzeldi.

7-The Twelve Apostles(12 havariler kayalıkları): Sadece 7 tanesi kalmış.Cok beğendim buranın  manzarasını.

Biraz daha ileride

8-The loch and Approaches: buranın manzarasında nefes kesiciydi.Kesin atlamayiniz.

Bayağı ileride

9-London Bridge:Eskiden bu kaya oluşumu ana karaya vagliymis.Hatta turis çift üstündeyken ayrılmış.Turistleri helikopterle kurtarmislar. Dalgalardan ortası oyularak köprü şeklini almış  kaya.

yakininda

-Allansford: Büyük okya nus yolunun bittiği kasaba.

Biraz daha gidince

-Warrnambool: 

 

-Port Fairy

Bundan sonra bayagi bir gidince

 

-Portland: Eyaletin son yerleşimi.Buraya Adelaide ‘e gitmek için geldim.

Aslında daha önce yazdığım gibi Varrnambool’dan da Adelaide ‘e otobüs var ama ben zamanım varken biraz daha yol alıp yolu kısaltmak istedim.Hem de yeni yerleşim ve yol manzaralari görmek istedim.Nitekim Geelong’a gelirken gördüğüm sapsarı açmış çiçekleri ile kinova tarlaları tekrar karşıma çıktı.Bu nasıl bir güzellik?Hatta ilk kez yıllar önce Güney Amerika’da rengarenk gördüğüm kinova’ya benzer bugdaygillerin tarlalarını hiç unutamamıştım.

Artık buradan Güney Avusturalya eyaletine doğru gideceğim.

Adelaide ‘e Varrnambool ‘dan Hamilton üzerinden iki ayrı otobandan gidebiliyorsunuz.

Portland’an da Adelaide ‘e  gitmek icin okyanusa yakın giden normal yol ile Heywood’dan geçen otoban yolu ile gidebiliyorsunuz. Otobüs var.Eger otostop yapacaksaniz hemen Portland’in girişinde benzinligin yakının daki okyanus yolundan ilerleyerek şehirden de gelenlerin kavşağın geçtikten sonra gelenleri bekleyiniz.Once MauntbGrambier’e gelmelisiniz.

Aslında ben Portland’da yine kampta kalıp sabah yola çıkacaktım ama iki gündür okyanus kıyısında ki benzer yerleşimleri görmekten bıktım.

     ------------------------------------------------


 III- GÜNEY AVUSTURALYA

Portlan (Victoria) – Mount Grambier(Güney AVUSTURALYA) 100 km den biraz daha fazla.

Yolda kocaman Emu grubu su içerken gördük. Ama biraz bekleyip hızla uzaklaştılar. Yol manzarası yine çok güzeldi. Sanırım orta  bölge hariç kötü yol manzarası bulamazsınız bu ülkede.

 

1-MOUNT GRAMBIER


Eyaletin Adelaide ‘den sonra 2. Büyük şehri ama  çok sevimli  ve  sizi içine alan bir şehir. Hele gezdikten sonra buraya geldiğim için daha da mutlu oldum. Siz de önce vizitor centre’ye uğrayıp harita ve gezilecek yerler hakkında bilgi alınız.

 

Kamp: Şehirde üç tane kamp var.

 

1.Central.Caravsn Park: Merkezde, temiz ve bakımlı. çadır sizden ise sadece yer ücreti 25 AUD. Ben burada kaldım.

2.Kalganyi Karavan Park: Adelaide’e yolu üzerinde

3.kamp ise Melbourne yolu üzerinde

 

GEZILECEK YERLER

 

1-Cave Garden

 

Merkezden 45 dakika yürüme mesafesinde

 

2-Umpherst Sinkhole

 

3-Blue Lake: Merkezden zamanınız varsa 45 dakika yürüme mesafesinde. Volkanik  derin bir göl.etrafi yemyeşil ve falezlerle manzarası çok güzel. Çevresinde bir çok yerden seyir terası var. Küçük kulenin yanından tepeye de tırmanıp manzara seyredebilirsiniz .Hemen yakınında

 

4-Valley Lake: Bu gölünde tepeden ve yanından manzarası çok güzel .Çevresinde yemyeşil parklar ve piknik alanları var. Çevreyi yürüyerek te gezebilirsiniz .Ben Çok yorulduğumdan özel araçla turladım.

 

5-Posumlarin  mağarası: Ben en çok burayı sevdim. Yine devasa krater boşluğunun içi çok güzel bir parka dönüştürülmüş. Normalde ağaçta yaşayan posumlar burada  ki dev kaya duvarlarında  oluşmuş oyuk seklinde ki  mağaralarda yaşıyorlar. Ben gittiğimde hava biraz kararmıştı nedenle mağaralarda uyuyan posumlari göremedim ama  mağaraya girerken Ağaçta yaprak yiyen pusumu gördüm. Çok sevmek istedim ama bu ülkede çocuk ve hayvanları yakından sevemiyorsunuz.

 

Mount  Grambier– Adelaide gideken (Burada da iki yol var.)

1.Inland(Ic kısımdan giden yol)

2.Coast(Okyanus yolu)

Infoda ki kız Adelide sadece turist infodan otobüs kalkıyor dedi.8.15-15.10 aradı sık otobüs var.

Fiyatlar çok yüksek. Ücreti tek yön 85.20 AUD.Emekliler için 42.60 AUD. Otobüs terminalden otobüs olmadığını söyledi. Çok inanmadım.

İki yol da şehrin merkezi sayılan McDonald ‘in önünde kesişiyor. Biri direk diğeri için sola sapmanız gerekiyor. Eğer otostop yapacaksınız sola dönen okyanus yoluna çıkıp biraz ilerleyip bekleyiniz.

 

ANI: Araçlarına bindiğim Hongkonglu karıkocaya  oyuncak penguen hediye etmek istedim. Bayan bana almak istemeyip "Çocuklarınıza götürün “ deyince” benim

çocuklar sizden büyüktür” dedim. Bizim yaşlarımız 60 deyince ben toplam olarak düşündüm. İnanin en fazla 35-40 görünüyorlar. . Şok geçirdim. Asya insanı genç görünüyorsa da bu kadarı da olmaz .Yandan kadına bakıyorum cildi pırıl pırıl. Sanırım az  ve deniz ürünü çok tüketiyorlar.

2-Yine yaşlı çiftin aracından inerken adam elinde ne olduğunu anlayamadığım bir şeyler uzattı. Sadece Avusturalya paraları gördüm. ”Hayır istemem” dedim ama 500 AUD leri de görünce içimden fazla nazlanma dedim. Adam gülünce ve yakından bakınca cüzdan  içinde kredi kartlar ve para resimleri vardı. Meğer İsa ‘nin öğretileri yazıyormuş. Din, Her yerde aynı. Size umut vererek istediklerini yaptırmak.

 

 
  2-ADELAIDE


South Avustralya'nın toplam. Nüfusu 2 milyon olduğundan yerleşimler iyice ölü şehir haline gelmiş.

 

. Bir zamanlar bataklık bir alan olan  bölge, Avrupalı göçmenler tarafından  düzenli şehir olarak kuruldu.

 South Avustralya eyaletinin başkenti ve 1.28 milyon nüfusuyla Avustralya’nın beşinci büyük şehri.  Şehirde madencilik ve tarım önemli yer tutar. Bağları ilke ünlüdür.

 

Bu şehirde insanlar iyice renklenmeye başladıAfrikalı ve Hindistanlı çok var.

Bu eyalette kendi emeklilerine bizde olduğu gibi toplu taşıma ücretsiz. 

Adelaide şehrini gezmek çok kalay. Şehir içi ve  çevresini dört günde gezebilirsiniz.

Vizitor Centre,Town hall’ un köşe tarafında .Burada yaşlılar görev yapıyorlar. Doğru dürüst bir şey bilmiyorlar. Bana hep yarım yarım bilgi verdiler. Harita ve broşür alabilirsiniz .

 

Ulaşım: Önce 5 AUD verip toplu taşıma metro kartı almanız gerekiyor. Ama burada da Sdney’de olduğu gibi kredi kartınızı da kullanabiliyorsunuz.

Kısaca şehir içinde her yere ücretsiz tramvay veya  otobüs ile gidebiliyorsunuz. Çok sık kontrol var. Aynı günde iki kere kontrole takıldığım oldu. 

Tramvay: Şehirde ki iki tramvay hattına şehir içi sınırlarında  ücretsiz binebiliyorsunuz.

1.Şehirde Botanik bahçesi ile Entertainment Centre baradinda  (North Terasından  boydan boya geçen) tramvay var.

2.Festivan Centre’ den başlayıp Glenelg’e kadar giden tramvay hattı .Am a bu hatta bindiyseniz Kings William caddesini geçer geçmez kart basmanız gerekiyor.

Free bus: Diğer otobüslerleler aynı .Sadece numarası 98 veya 99.Bu otobüsün hangi duraklardan kaçta  geçtiğini gösteren haritayı tren istasyonundan alabilirsiniz. Genelde gidilecek her yerden bu otobüs  geçiyor.

Free Bike: İsterseniz ücretsiz bisiklette alabilirsiniz. Vizitor centre’ den öğreniniz

 

 

Şehirde ilk göze çarpan, yemyeşil geniş parklar. İçinden Torrens nehri geçiyor. Yüksek binaların yanında eski binalar da Var. Güzel bir şehir ama Sdney,’den sonra görünce... 

Ben genelde bir şehre gittiğimde sabah erkenden şehrin uzak yerinden başlarım. Burada da öyle yaptım. Bulunduğum yerden tren ile şehir merkezine gelip köprüden nehrin karşı tarafına geçtim.

 

SEHRI GEZMEK

 

1-Nehrin kuzeyi:

 

A-St Peterr’d Cathedral

Yakınında tepede

 

B-Colonel Light Statu:1836’da şehrin kurulmadı için çabalayan yarbay William light adına yapılmış anıt . 

Katedrale geri dönünüz. Yakında

 

C-David Roche House MUSEUM: Pazartesi ve Salı kapalı. Diğer günler 10-16 aradı açık.İki gün kapalı tutulan müzelere gitmiyorum artık. Turisti şehirde tutmak için bir taktik.

Buradan geri kadetrale gel. Yakınında

 

D- Adelaide Oval: Bu stadyumda kriket ve Australian rules futbolu oynanıyor. İçeriyi görmeniz için maça bilet almanız gerekiyor. Ama hemen bitişiğinde ki Oval Hotelin 3.   Katına çıktığınızda direkt stadyuma giriyorsunuz. Hatta ben gittiğimde kıran kırana Australian rules footballu oynanıyordu.

 

2-North Terrace Caddesi: Genelde gezilecek yerlerin sıralandığı en önemli ve geniş caddesi

 

A-Elder Park

a-Nehirde yüzen kağıt gemiler çok hoş görünüyordu. İsterseniz burada boot turu da yapabilirsiniz. Nehir boyu yürüyebilirsiniz.

b-Popeye Launch: Parkın ortasında güzel renkleri olan köşk gibi yapı.

 

B-Adelaide Convention Centre: Modern binası var.

 

C- Adelaide Festival Centre:

Pazar kapalı. Hafta içi 9-17 arası açık. Cumartesi ise10-17 arası açık. Ama artık turla da içini gezemiyorsunuz. Ancak bir etkinlik bileti alırsanız içini görebiliyorsunuz.

Buradaki 2000 kişilik tiyatro salonu diğer etkinlikler  opera, konser salonu v.b olarak ta  kullanılıyor.

 

D-Railway Station:

a-Sky Gazino:10’da açılıyor. Giriş serbest

Avizeleri çok büyük ve gösterişli.

 

E-Parlement House: Her gün 10 ve 14 de 45 dakikalık ücretsiz tur var. Eski Parlamento binasını da gezdiriyorlar. Ama çok iyi İngilizce anlayamadığım için bu turlarda sıkılıyorum. Sadece girişte foto çekmenize izin veriyorlar.

18881’de yapımına başlanan bu muhteşem binanın bitirilmesi 58 yıl sürmüş.

Tam karşısında 

 

F-Goverment House: Buranın sadece bazı belirlenen günlerde bahçesini ücretsiz gezebiliyorsunuz.

 

G-National War Monument 

 

H-Migration(Göç Müzesi): 10-17 aradı açık. Ücretsiz. Kayda değer bir şey yok.

Tekrar caddeye geliniz.

 

 

I-Library ve Müzesi: Hafta içi 10-17 ,hafta sonu 10-14 aradı açık.

 

1884 Fransız Rönesans yapısı  eski ve yeni kütüphanede

Özellikle müzede ki kütüphane çok güzeldi.

 

Yanında

 

Í-Art Galeri:10-17 arası  acik.Giris ücretsiz. Resimler, heykeller ve mobilyalar çok güzeldi. Neyse ki burada erkek erkeğe resimler yoktu.

Yanında

  

K-Adelaide Museum: 10-17 arası  acık. Giriş ücretsiz. Tek kelime ile harikaydı. Aborjinlere yaklaştıkça ,ilgili eserler çoğaldı. Aborijin mirasını anlatan ,en  geniş ve donanımlı müzeyi ilk kez burada gördüm. Aborjinlere ait her şey var.

Özellikle Pasifik Kültürleri Galerisi'nde Pasifik adalarına ait eşyalar muhteşemdi. Papua Yeni Gine’den gelen tabanı bambu, yelkenli ağaç kabuklarından oluşmuş yelkenliyi kaçırmayınız. Zamanım olursa bu müzeye bir daha gideceğim.

 

Yine tüm müzelerde olduğu gibi, doldurulmuş hayvanlar, fosiller ve iskeletler vb.  görülmeye çok değer.

 

 

 

L- Üniversite: Mitchell binası çok güzel. İçerisinin de güzel olduğunu sanıyorum ama sadece girişi gösteriyorlar. Ama içinde ki  ayda bir belirlenen  gün de açık olan Museum of Classical Arkeoloji  müzesine  denk gelirseniz içini de görme şansınız olabilir.

Yolun karşı tarafında 

 

M-Ayers House:Politikacı ,  iş adamı  ve 1855'ten 1878'e kadar yedi kere Güney Avustralya’ nın başbakanlığını yapmış  Sir Henry Ayers’ in oturduğu Regency mimarisi ile1846'da yapılmış  ev. Ama artık içi gezilmiyor.

 

Bir bölümü zaten bar olarak kullanılıyor. karşısında 

 

N-Botanik garden:


Aralık-Mart arası, hafta içi

7:15am -17:30,hafta sonu 19 a kadar açık.

Nisan -Kasım arası

7am-9pm.Ama her an değişebiliyor.

1855'te kurulan Bahçede, şifalı  ve farklı bitkiler, küçük göller, bol. ağaç ve çiçek olan bahçede cam seraları da geziniz.

Burada ilk bahar olduğundan mor Salkımların oluşturduğu gezi tüneli çok güzeldi. Hele fıskiyenin tepesine su içmeye gelen rengarenk kuşlara bayıldım.

Ayrıca, palmiye evi, yağmur ormanı çocuklar için Little Sprouts Kitchen Garden'I gezebilirsiniz. Yine Japon zen bahçesi ve gül bahçesini kileri , gece çiçek açan  Amazonica nilüferleri, meyve ve sebzeler, kompost ve solucan çiftliği  ve kaçırmayınız.

 

İçinde

 

a-National Wine Centre: Burada istediğiniz şarabı bulup ücretle deneyebilirsiniz. Çalışan Lübnanlı kız, Türk olduğumu duyunca kendi kartı ile şişeyi açıp ücretsiz ikram etti.

 

 

 

O-Zoo: Her gün 9:30-17 arası açık. Giriş 42.50 AUD, emekliler için 31 AUD.

Her tarafta dökülmüş Yapraklardan olsa gerek bana temiz gelmedi. Veya hala Sdney hayvanat bahçesi aklımda. Ülkeye ait hayvanların yanı sıra her çeşit hayvan var. Panda çok sevimliydi. Bir türlü göremediğim. kızıl   ve ekinda ile burada tanışma fırsatım oldu. Ama genel olarak ben çok beğenemedim.

 

3-King William Caddesi

 

A-Rundle Mall: Lüks alışveriş merkezlerinin olduğu trafiğe kapalı ünlü caddesi. Arch içindeki pasajı da geziniz. Özellikle hafta sonu çok hareketli oluyor. Sokak gösterileri de var.

a-Domuz heykelleri

b-Üst üste bindirilmiş küreler.

 

B- Town Hall: Binası eski ve güzel. İçini de gezebiliyorsunuz ama kayda değer değil.

 yanında 

 

C-Hazine binası

Karşı kösesinde 

 

D-general Post Office

 

4-Victoria Meydanı ve çevresinde gezilecek yerler.

 

A-Viktoria’ nın heykelini 

 

 B-District  judges courthouse(Yargiclar adliyesi):Hilton otelinin yanında kösedeki muhteşem bina.

Ortada

 

B- JohnDowi’s Foundation :Üç ayrı nehri(Murray,Torrens ve Onkaparinga) temsil ediyor.

 

C- St Xavier Cathedral

 

 

D-Her Majesty’s Theatre: binası güzel ama burası da etkinlik olduğunda açık oluyor. Hemen karşısında

 

E-Central Market: 

Pazar ve pazartesi kapalı.Sali:7-17:30

Çarşamba ve Perşembe: 9-17:30

Cuma:7-21

Cumartesi 7-15 arası açık.

Yiyecek üzerine her şey satılıyor. Çok çeşit  sebze var. Ben buradan taze soğan olmak üzere canım ne çektiyse aldım ama nasıl taşıyacağımı düşünemedim. Fiatlar, bizdekinin on katı. Artık alıştım herhalde. Yoksa bir şey alınamaz.

 

F-Cin Town: Her yerde gördüklerimizin benzeri.

 Daha aşağılarda

 

F-Adelaide Mosque: Kendi küçük ama dört minaresi büyük bu camide ayak kokusundan duramadım. Gittiğimde Pakistanlı adama “İçeride bir genç horul horul uyuyor. Bu doğru değil dediğimde “Benim oğlum .İkin gündür uykusuz” dedi. Yalandan kim ölmüş. Asya’da camileri dinlenmek ve uyumak için kullandıklarını biliyorum.

ANI: Bu şehirde yine birkaç tane Aborjin gördüm. Central.parka ara sokaktan geçerken beni gören sarhoş aborjinler hızla ayağa kalkıp sigara istediler. Yok deyince “marketten al getir.” Getir dediler. 

Alaska'da da aynı durum söz konusu idi. Devlet politikası sanırım. Azınlıklara ufak bir maaş bağlıyorlar. Onlarda akşama kadar içip uyuşuk geziniyorlar.

Diğerleri:

A- Tandanya:Aborjin kültürü ne  ait her şey bulabileceğiniz müze. Binası çok  gösterişli. Gittiğimde geçici olarak kapanmıştı. Ayer’s house’nin aşağısında. Victoria meydanından da gidebilirsiniz. 


B-Adaliden Goal: Her gün 10-16 aradı açık. Giriş 16.60 AUD, .Emekliler için  13.50 AUD. Buraya Convention Centre’ den yarım saat yürüyerek gidebilirsiniz ama North Tce’den  Tramvay ile gidiniz. Bazen kendime sinir oluyorum .Buraya gideceğim diye dünya zaman kaybettim. Her d lige gireceğim illa ki. Bir turist için gedilesi bir yer değil .Bildiğimiz hapishane. Adamlar , benim gibi akılsız turistlere ,neredeyse çöplerini pazarlayacaklar.


ŞEHRE YAKIN YERLER

 

GLENEL

Şehir içinden tramvay ile 40 dakikada gidiyorsunuz. Çok sık tramvay kalkıyor. En son durakta ininiz.

Sahil kasabası. Çok hareketli. Town Hall ‘ in içinde turist Info var.

Burada 3 top dondurma aldım. O kadar toplar büyüktü ki sahile ininceye kadar eridi. Bitiremedim.

 
HAHNDORF


Currie caddesinden F1 durağından 864F otobüsü ile bir 45 dakikada  gidiyorsunuz. Her yarım saatte bir otobüs var.

 1839 yılında din baskısından kaçan Doğu Prusya'dan Alman Protestanlar tarafından  (Alman mülteciler tarafından) kurulmuş. Günümüzde sadece bunların torunlarından çok azı kalmış. Taş evleri, aralarında ahşap atılmış ki kagir evleri restero edilmiş. Cadde üzerinde ki tüm evler restoran, otel, kafe, butik gibi turistlere yönelik.

Görülmeye değer bir kasaba.

 
CLELAND WİLD PARK


Giriş 32.50, emekliler için 27 AUD.

1.Yol:Şehirden direk otobüs King William caddesinden sabah   D1 durağından 10:22 ve 13:21 de kalkıyor.

Parktan şehre ise 13:30 ve 16:30 ‘da geri dönüyor.

 

2.Yol: Hahdorf’a giden  864 nolu otobüse binip,24 nolu durakta (Crafers Ramp) ininiz. Buradan sadece hafta içi sabahları,9:58,10:00,10:14 ve  10:22 ‘de  öğleden sonra ise 12:58,13:00,13:14,13:22parka  823 nolu otobüs  geçiyor. Saati kaçırdıysanız buradan da çok giden olduğundan otostop yapabilirsiniz.

Şehirden bu parka aracınızla farklı bir yoldan 15 dakika da gelebiliyorsunuz.

Burayı çok sevdim. Hayvanlar burada çok geniş çayırlıklarda yine de kaçmamaları için tel örgünün içinde yaşıyorlar İnsanlara alışkın olduklarından kanguru, walabyleri yakından sevebiliyorsunuz.

Yine koala ile fotoğraf çektiren izliyorsunuz. Ben okul grubu ile girmiştim. Sanırım beni öğretmen sandılar. Severken fotomu çekmeyi teklif ettiler. Adlinda Koala ile foto çekmek ücretliydi.

Biraz fazla yürüyorsunuz ana bir o kadar da keyifli.

 

PORT ADELAİDE


Adelaide King Williams caddesi üzerinde 230 veya 232 nolu otobüse bininiz.14 km uzaklıkta ki,45 dakika sürüyor. Veya tren ile daha hızlı da gidebiliyorsunuz.

 

Port Adelaide nehrinin kenarına kurulmuş sahil kasabası,  limanı ve 19. yüzyıl binaları  ile unlu...Hareketsiz  bir yer. Reklamı yapıldığı gibi değil. Gitmeye değmez.

Otobüse indiğiniz yerde sahile gitmeden

1-Gümrük binası:1879  da yapılmıştır.

2-Adalet sarayı: 1879  da yapılmıştır.

3-Deniz Feneri

4- Nehir sahili. ( Fishermen's Wharf Market.)

İsterseniz köprüyü geçip okyanus kenarına da geçebilirsiniz.

5- Sahilde yunus gözetlemek için boot turu var. Gitmedim.

6- Müzeler: Hepsi 10-17 arası her gün açık. Hepsi de detaylı ve doyurucu.

A-Mar itime Museum

Giriş 21.50 AUD. Ve

Emekliler için 16:50 AUD.

Üç katıda dolu.

B-Railway Museum

Giriş 17 AUD. Emekliler için 10AUD.

Özellikle kasabalar  ve gidip gelen tren modelleri çok iyiydi.

C-Aviation Museum(Havacılık Müzesi):

Giriş 15 AUD Emekliler için 10.50 

İlgilenenler için çok detaylı. Adamlar hiç bir şeylerini bizim gibi çürütmemişler. Hurdalarında bile para kazanıyorlar.

 
WARRAWONG

Burası da şehrin güneyinde wildlife  parkı sayılır. turist infodan ısrarla buraya gitmek için araç gerekiyor dense de  toplu taşıma ile gidilebileceğini inanıyorum. Ben artık vahşi yaşam parkı görmek istemiyorum. Hepsi aynı. Sadece burada fazladan plastanus da varmış. Zaten ben onu doğal ortamında görmüştüm.

 

ŞEHRE UZAK YERLER

 

    1-KANGURU ADASI

 

Methini çok duydum ama adla o kadar para verip gitmeye değmez. Sadece Flinders Milli parkı görmeye değer. O kadar. Gerisi para tuzağı.

Adanın bitki örtüsü genelde kısa boylu canlılıklardan oluşuyor. Kanguru adadı ama etrafta dolaşan çok kangru göremiyorsunuz. Gündüz uyudukları için sabah erken ve akşam üstü yollarda zıplarken görebiliyorsunuz ancak. Bu adada Wombat yok. Daha çok koala var.

Bu adaya insanlar çoğunlukla kuş gözlemek için gidiyorlarmış.

Turist infodan aldığım bilgi:

6:45 de Feribot’a kadar giden turist otobüs otobüsü  fiyatı gidiş dönüş 68 AUD.

Feriden çıktıktan sonra Kungscote’ye kadar  otobüs ücreti ise 10.50 AUD

İnternetten aldığım bilgi:

Özel turist otobüsü (Sanırım  diğer kampanya) ile şehir merkezinden Feribota kadar ücreti 19 AUD.

Kendi kendinize de toplu taşıma ile Feroboot’a kadar gidebilirsiniz. Birçok alternatif var.

Önce King William caddesinde D2 durağından 722 nolu otobüse binerek bir saatte  Noarlunga Centre  Interchange (B durağın)  ininiz. Buradan geçen çok otobüs var. Ben buradan  B durağından 750 nolu otobüs  ile yakında ki  Seeford’a kadar  gittim Sanırım burada ki yerleşimlere uğramak için  yollar çok dolambaçlı . Okyanus kenarında ki yetilesimler biraz daha hareketliydi ama  genelde yine ölü şehirler. Buradan da diğer 750 notu bus ile 40 dakikada Selick Beach -Perth  caddesi durağında inip Cape Jervis’e otostop yaptım.

Yani siz otobüs değiştirerek Sellick Beach’ a kadar gelmeniz gerekiyor. İki farklı fery var ama fiyatları aynı.

 sabah 5:30 ile19 arası günde  7 tane fery kalkıyor.

Dönüşte 8:30-19:30 arası 7 tane yine fery kalkıyordu .Ama değişebilişiz kontrol ediniz.

Fery : tek yön 59 AUD. Gidiş dönüş 108AUD.45 dakika sürüyor.

Fery ile araç ile geçiyorsanız, Gidiş dönüş 354 AUD ,içinde sadece şoförün ücreti dahil.

Eğer adada oturuyorsanız araç için gidiş dönüş 164 AUD ödüyorsunuz. Yine şoförün ücreti dahil.

İkinci person için ise 16 AUD ödüyorsunuz.

Fery den çıktıktan sonra küçük yerleşim Penneshaw’dan  Kinscote 45 dakika sürüyor .Toplu taşıma yok. Ya otostop ya da Selanik turist otobüsü ile gideceksiniz.

Ulaşım: Adada toplu taşıma yok. Gezeceğiniz yerlere Sealink travel ile(Kingscote,nin içinde ofisleri)  otobüsü ile gidebilirsiniz.

Sealink Travel ile gidebileceğiniz turlar.

1. Günlük Tour: Adanın kuzeyinde ki Flinders Chase ve  Seal Bay turu 207AUD.

Ben 28 Eylül’de sorduğumda 13 ekime kadar  okulların 25 günlük tatili nedeni ile turda yer yoktu.

2.Günluk Tour :Emu Ridge,Honey Farm, Reptor Domain ve False  Cape Wines günlük turu 228 AUD.(Hele bu tura hiç katılmayın. Sadece alışveriş.)

Not: Adada “Kanguru adası Trails adlı diğer bir  kampanya daha var.

Sealink otobüsü ile Sabah 7am de Shuttle bus  ile 

Kanguru adası(7am)-Fery(8:40 ve21aud,ayrıca fery ücreti 59 AUD)-Adelaide(11:30 am da varılıyor,44 AUD) toplam114 AUD ödemiş oluyorsunuz.

Eğer Avusturalya emekli iseniz  toplam 77.50 AUD ödüyorsunuz.

Kanguru adasından Adelaide’ye dönerken daha önce bu yolda zorlandığımdan çıkışta bekleyen turist otobüsüne bindim.

 

Not:1 Ekim’den sona otobüs seferleri azalıyormuş. Fiyatlarda biraz düşüyor.

 

Ada ,155kmx80 km kadar. Nüfusu ise 5000.Çok az insan yaşadığından herkesin aracı var.

Bundan 5 yıl önce adada büyük bir yangın olmuş. Su anda yanan yerler biraz toparlanmıştı

 

GEZILECEK YERLER

 

1-pennington:Feribottan Kongcote’ ye giderken görebilirsiniz.

 

2-Amerikan River: Feribottan Kongcote’ ye giderken görebilirsiniz. Nehir, okyanusa karıştığından tuzluymuş. Çevresinde foklar ve deniz kuşları yaşıyor. Çok yakından görüyorsunuz. 

 

3-Kingscote  ve çevresi:

Kingscote  de küçük bir yerleşim.6 AUD vererek müzesini gezebilirsiniz.Eski kullanılan deniz ve tarım aletleri sergileniyor.Gitmedim.Ama okyanus kenarında olduğundan iskeleve çevresinde  deniz kuşları ve Farklı foklar görüyorsunuz.Yürüyüs parkurları var.Okyanus manzarası çok guzel.

Yine yürüme mesafesinde bal ve şarap test edebileceğiniz ve satın alabileceğiniz yerler var.

A-Emu Bay:Kingscote’ye  10 km.Gittiğim gün evsahibim araci ile götürdü.Cok büyük körfez.Suyu pırıl pırıl.Bembeyaz kumu da pudra gibiydi.Yalınayak yürüdük.Buraya çok gelen vardı.

Korfezin kenarında ufak bir yerleşim de var.Ama genelde buraya tatil için gelenlerin kiraladığı evler vardı.Burada dünya para verip Phillip adasında  gördüğünüz(Göremediğimiz) küçük peri penguenleri de var.Yuvalarına baktık ama bulamadık.Çalıların altında çok derinde yuvalar yapmışlar.


4-Adanun Kuzeyi:

Ana yoldan Seal bay’ a döndükten sonra solda