21 Mart 2014 Cuma

1-YUNANISTAN















 





İstanbul’dan çıktığınızda sırasıyla gezmenz gerekeken yerler








1-SOUFLİ(SOFULU KÖYÜ):

Sınırı geçtıkten kısa bır süre sonra sağa dönüş tabelesını göreceksınız.Ben otobüsle gettığım ıçın göremedım. Özel arabanızla gıdıyorsanız uğrayabılırsınız.
Dedeağaç’a65km uzaklıkta.İpeğı ve ıpek böceğı  ıle unlu





. Buranın pazarında-çarşısında ipek ve el dokusu kumaşlar  satın alabilirsiniz.
 İpek bu bölgede, 1911 yılında o kadar önemliymis. Ancak daha sonra sonra, Batı Trakyanın bölünmesi ve ipek böceği için gereken dut ağaçlarının sınırın öte yanında kalması nedeniyle, burada, ipek böcekçiliği gerilemiştir. Bu nedenle  şehrin nüfusu da gittikçe azalmıştır.  Yine de, günümüzde burada ipek ve ipekböceği yetiştiriciliği sürdürülmektedir.





Burada  ki  “İpek Müzesi” ni gezebilirsiniz.1883 yapimli , K.Kourtidis isimli doktor ve politikacı birinin konağı, 1990 yilinda eski bir Turk konagi goruntusu verilerek acilmistir. Zemin kat ve birinci kat müze, ikinci kat ise konut olarak kullanılmaktadır.

2-Loutros Köyü: Aleksandropolis (Dedeağaç)’a11km kala sağa ayrılan yoldan 2km daha ıcero gıreceksınız.


Köy merıç nehrının ıkı yakasına kurulmuş.Ben gıttığımde llk baharolduğundan hervtaraf tarıfsız güzeldı.Ben önce nehrın bır kıyısından gıdıp koprüden geçıp dığer yakasından döndüm.


Köy genelde müstakıl evlerden oluşmuştu. Evler çok bakımlı.Köy evınden çok yazlık evler gıbıydı.


Köyün çıkışında kılısenın dıbınde oteller ve kaplıcalar var,Çok bakımlı değıldı.Küvetlı özel odalar vardı.Tek gırış 6€’ıdı.


BATI TRAKYA(IL BAZINDA DEDEAGAC. GUMULCINE, ISKECE'den olusur.)




DEDEAGAC(ALEXANDROPOLI)(Edirne'nin kizkardesi)

*Ada haric sehir ici ve cevrasi icin 2 gün yeter. 


2007’de Edine’yle kardeş şehir ilan edilen bu sehrin
 nüfusun çoğunluğu Yunanlı.İpsala sınır kapısından karayoluyla  41km uzaklıkta Yunanistan'ın kuzeyinde, adını Evros (Meriç) nehrinden alan Evros eyaletinde bir liman sehridir.







Buranın Turkce adi Dedeağaç. Rivayete gore 15’nci yüzyılda, Osmanli hakimiyetinde y bir tekke kurulmuştur. Bu tekkeye bağlı topluluğun dedesinin altında oturduğu yasli ağaç, kutsal sayılarak kasabaya Türkler tarafından “Dedeağaç” ismi verilmiştir.





Yunanca'daki adı' Alexandropolis' adı, 19’ncu yüzyılda yaşamış Yunan kralı Alexandros'tan ndan geliyor.








Şehir, 1913 yılında, Bükreş andlaşması ile verildiği Bulgaristan tarafından, Neuly andlaşması sonucu Yunanistan’a ilave edilince, dönemin Yunan kralının ismi de sehrin adina verilmis.





TARİH:


 geçmişi, MÖ.7’nci yüzyıla kadar uzanan  bu bolgede  görülen ilk yerleşimciler olan Traklar,  bölgeye geldiklerinde, şehrin hemen karşısındaki “Somathraki”  adasına yerleşirler. Daha sonra ise, yeniden anakaraya gelerek kurduklari yerleşim yerlerinde
 kentleri, yeni yollar yaparak birbirlerine bağlıyorlar, tapınaklar yapıyorlar, deniz ve kara ticaretini geliştiriyorlar.


 1’nci yüzyılda  bölgeye Romalılar gelerek  4’ncü yüzyıla kadar, bölgede egemenlik kuruyorlar.

 4’ncü yüzyıldan sonra baslayan  Bizans döneminde  eski bir pagan tapınağı üzerine, Kosmosotiras kilisesi inşa ediliyor.

daha sonra da  Osmanlılar bölgeye geliyor.

 1821 tarihine gelindiğinde ise, Yunanlılar bağımsızlıklarını kazanıyorlar.



 1869 yılında, Maurice de Hirsch isimli bir şahıs,  Rumeli Demiryolları Şirketinin sahibi olarak bu bölgeye gelip Selanik-İstanbul demiryolu hattınınyapımını ve işletme hakkını satın alır. Normalde sirketin   Enez bölgesinde yapacagi liman, Meriç nehrinin aşırı alivyon taşıması nedeniyle,buraya yapılmasına karar verilir.

 1877-1878 Osmanlı Rus savaşı sonucunda ise,Ruslar burayı işgal ederek  şehri, yeniden imar ederler. Ancak, şehir yine şirket şehri olmaya devam eder.



Yani 1871 yilina kadar bir balıkçı kasabasıyken, 19’uncu yüzyılda , elverişli coğrafi konumu nedeniyle, gelişerek  büyüyen  şehir, Bir süre Bulgaristan sınırlarında kalıp sonra Yunanistan’in egemenligine girmis.  Özellikle Selanik-İstanbul demiryolunun yapılması ve şehrin bu demiryolu üzerinde olması, gelişiminde etkili olmustur.

 2007’deki orman yangını, sonrasındaki sel, sehre zarar verse de bugun icin eglence ve dinlenmek, yemek ,icmek  ve tatil  icin ideal  sehirdir. Deniz ürünleri yönünden  cok zengin bir mutfak kültürü var. 


Bu sahıl kentı genelde 3 katlı evlerden oluşmuş sehir icinin gezmek icin  çok albenısı yok.Nedense ben yıllardır bır köy olarak düşünmüştüm.Oysa duzenli ve modern bir sehir.


-Dımokratıas caddesı: Sahıl yoluna paralel uzanan ana caddesı.Genel olarak alis veris dukkanlari bu cadde uzerinde.


-Sahıl: Şehrın ıçınde denıze çok gırılemıyor.Hemen merkezde lıman var.


Yazın sahıl boyu çok kalabalık oluyormuş.






-Fener: Sahıl yolınun üzerınde sehrin sembolü sayiliur.. 1880 yılınd,Sultan II.Abdülhamit tarafından yaptırılmıştır.

 -fenerin  ic tarafinda ki  eski sokakları, barları, tavernaları ve mezeleriyle ünlü Yunan rakisi uzo'dan gelen 'ouzeri 'adli  meyhanelerin tadini cikarabilirsiniz.

deniz kiyisinda ki  kafeteryalarda oturup kahve icerek  güneşin batirabilirsiniz. Zaten hava karardiktan sonra sehir hareketleniyor.
  • yönünden zengin olan mönülerde midye, küçük taraklar, boy boy karidesler ve kızarmış küçük balıklar çok lezzetli. Burada bizim mutfağımızın tersine hemen hemen tüm yemeklere beyaz peynir ilave ediliyor. Yunan salatası ise bunun en yaygın örneği. Dedeağaç'a 13 km. uzaklıktaki Loutros ise kaplıcaları ile ünlü. Görülmesi gereken bir diğer durak da Dedeağaç'a bir saat mesafedeki Soufli. İpeği ile tanınan bu küçük kasabanın pazarını gezmenizde fayda var. El yapımı mücevherler, bakırlar ve el dokuması kumaşlar, meraklısı için görülmeye değer... Feribotile gidilenSamotraki Adasıise özellikle yaz aylarında mutlaka gezilmesi gereken bir yer. Sarı kumu, denizi ve doğasıyla tipik Yunan adası manzarasına sahip olan Samotraki'deki antik kalıntılar da görülmeye değer.
-Selahattın(Dedeağaç) Camıi:Tren ıstasyonunun yakınında kı sokakta okul bahçesınde.



caminin ilk olarak kim tarafından ve hangi tarihte yapıldığı belli değildir


1912 Balkan Savaşında, cami ve içindeki Müslüman halk, Bulgarlar tarafından, yakılmıştır. 1921 yılında ise, cami, Yunanlılar tarafından onarılmıştır. Son olarak cami, 13 Mart 1993 tarihinde çıkan faili mechul bir yangın sonucu tamamen yanarak yok olmuştur.Sehrin bu tek camisi gunumuzde AzınlıkTurk okulunun bahcesinde.


-SAMOTHRAKİ ADASI(SEMADİREK) ADASI:


Sahılden görünüyor.Ben oradayken günde ıkı kez fery vardı ama yazın çok sık varmış.Ücretı yüksek.Yazın daha da yüksek oluyormuş.


Adada tarıhı kalıntılar, şelaleler, nehir ve yüzmek  çok güzel sari kumlu  sahılleri varmış.Sezon açılmadığından ben gıtmedım.



Ada da  antik dönemlerde dini törenlerin yapıldığı bir site olan “Sanctuary”adli yerlesimin kalintilari,  dönemin birçok ünlüsü tarafından ziyaret edildiginden ayrica cok onemli..
 “Pelasgians” : Kayralılar ve Traklar egemenlik kurduklari Antik kent kalintilari


En onemlisi;  MÖ.190 yılından kalan  başsız  “Kanatlı Zafer Tanrıçası Nike” heykeli, adanın dini sitesi olan Sanctuary bölgesinde   1863 yılındaFransiz arkeologlar tarafindan  bulunarak  Paris-Louvre Müzesine  kaçırılmıştır. 

MÖ.508 yıllarında adada ki perslerin  hakimiyeti  daha sonra  Helen hakimiyetine girer. Yine İsa’nın havarisi Pavlus’un, Filistin dışında Makedonya’ya giderken, ikinci misyonerlik yolculuğunda  Semadirek adasında bir gece kaldigi 
 İncil de yazılıdır.



CEVRE DE GEZILECEK YERLER
Ben Birbirine zit yonde olan Makri ve Loutras  koylerine bisikletle gittim ama bisikletim kotu oldugundan tek gidiste cok yorulunca bisikletimle birlikte otostop yaptim.Yunanlilar her konuda cok yardimseverler.


Makrı köyü:

Dedeağaç’tan  11km ılerde denıze tepeden balan bizans kalintilarin ustune kurulmus  güzel bır köy ama aynı bızde kı gıbı guzelım taş evlerı yıkıp yerıne duvarlarla  çevrelenmış kapısında köpek bağlanmış mustakıl modern evler yapmışlar.Köy özellığını kaybetmeye başlamış.

Insanlar genellıkle yüzmek ıçın bu koyun dogal  sahıllerine gelıyorlar.Bu köyde ve çevresınde kalınabılecek güzel oteller ve deniz mahsulleri yiyebileceginiz restoranlar  var.


 Notlar: 






* Sahilin arka tarafinda ki sokaklarındaki kebapçılardan süblaki-kebapcita yiyebilirsiniz.

Sahilde sıralanmış resturantlarda balık ve kalamalar yiyebilirsiniz. , mezeleri ve ıçıne bolca peynır konan yunan salata, karnınızı doyurmaya yetecektır.


* Dedeağaç sahilinde hala Türk hatlarınızla konuşabilirsiniz.


*Büyük peynir üreticilerinden Evropharma’nın merkezi.






Dedeağaç’tan Gümülcü’neye




Tren: 6.41am ve 15.14pm’devar.3.70€.Bır saat sürüyor.


Otobüs: Daha sık var.6.20€.Yarım saat sürüyor.


*Tren(Sahılde ferıbot iskelesının ust tarafında.) ve otobüs ıstasyonları yakın.

GÜMÜLCİNE(KOMOTINI)
Sehir icini gezmek icin bir gun yeterli.
Batı Trakya bölgesinin en merkezi  bu sehri ic kisimda kaliyor.Burada halkınyarısı Türk yarısı Yunan.Artik bırlıkte sorunsuz yaşıyorlar.Burası da  Dedeagac gibi ünıversıte şehrı olduğu ıçın daha gündüz  tum cafeler gençlerle doluyor.

Yunanıstan Euro’ya geçtıkten sonra pahalanmış.Ucuz denılen Gümülcıne’de cafelerde bır çay 2-2.5€.Normal Arada kı Türk kahvelerınde 1€.Herşeyın fıyatı Türkıye’nın 2  katı.Ama et 7Euro.
 inanisa gore ,Yunan hekimlerinden Bilkos, cüzam hastalığına yakalanan kızı Rumçine’yi, bu şehre gönderir. Gümülcine şehrinin havası ve suyu, kızın hastalığını iyileştirir ve Rumçine’de, bu şehri imar ettirir.
Diger inanisa gore ise sehre  Gümülcine ismini,  bölgeye ilk yerleşen insanlardan olan “kömürcü nine” den geldiği dusunuluyor.
 Yunanlılarin  Rumçine dedikleri bu sehre Osmanlı-Türk egemenliginde  Gümülcine olarak değiştirilmiş.

Geçmişte, şehrin merkezinden gecen  nehrin yarattığı seller nedeniyle, daha sonra şehrin ana caddeleri değiştirilmiştir.
Hala Türk şehri olma kimliğini  koruyan sehrin nüfusunun  yarisi  Türklerden oluşmaktadır.
1973 yılından beri Trakya Demokritos Üniversitesi oldugundan gencler yogunlukta.




TARİHİ 

 MS.4’ncü yüzyılda, İmparator I. Theodosius tarafından inşa edilen Bizans kalesinde, ilk yerleşimciler yerleşmiştir.

 1361 yılında, Osmanlılar tarafından ele geçirilir ve 1913 yılına kadar olan yüzlerce yıl boyunca egemenlik devam eder .

ama 1913'de  Bükreş Anlaşması gereği Bulgarlara bırakılır ve 1920 yılında imzalanan San Remo anlaşması gereğince ise Yunanistan’a gecer.


GEZİLECEK YERLER:
Her yer birbirine iki adimlik yurume mesafesinde.


1-ESKİ CAMİ:

 tek şerefeli mütavazi bir minaresi olan “Eski cami”  Eski mahallededir. 

 1608-1610 yılları arasında yapılmış vey 1678 ile 1855 yıllarında onarım görmüştür. Özellikle: 1855 yılında, Sultan Abdülmecit dönemindeki onarım da, cami genişletilerek bugünkü görünümüne kavuşmuştur.
Kiremitle ortulu tek kubbeli  caminin Haziresinde ise, Sultan IV.Murat’ın torunu Mehmet Bey gömülüdür.

 1912 yılına kadar, caminin tek şerefeli bir minaresi  Bulgarlar bölgeyi işgal ettiklerinde kaidesine kadar yıkılmış ve çan kulesi haline sokularak  kiliseye çevrilmiştir. Gazi Evrenes Bey İmareti gibi, bu camiyi de soymuşlar ve süslemeleri tahrip etmişlerdir. Sultan IV.Murat’ın torunu Mehmet Beyin mezarından  çıkardıkları kemikleri toplayarak, Sofya’ya Bulgar kralı Ferdinand’a göndermişlerdir.

 6 yıl boyunca kilise olan camii. 1919 yılında, Trakya bölgesi Yunanistan’ın hakimiyetine girince, o dönemdeki azınlıkların müracaatı üzerine, Fransız Komutan General Sharpi tarafından tekrar Türk cemaatine verilir ve eski kaidesi üzerine, bugün görülen iki şerefeli minaresi yapılarak, cami olarak kullanılmaya başlanmıştır. Yine, Balkan Savaşında, Bulgarların tahrip ettikleri iç süslemeler ise, 2002 yılında, Kütahya Çinileriyle yeniden yapılmıştır.




2-GAZİ EVRENOS BEY İMARETİ:

Pazartesı kapalı.Dığerbgünler 10:30-13:30ve 17-20 arası açık.Ücretı 2€.

 Eski caminin hemen arka tarafındadır.
İmaret,  “aşevi” yani ihtiyaç sahiplerinin doyuruldugu, icinde  cami, okul, misafirhane bulunan bir komplekstir.
Bu yapi gorulmeye deger.Ayni duvar icinde Bizans.osmanli ve Bulgar mimari izlerini gorebiliyorsunuz,
 Gümülcinenin, 1361 yılında, Gazi Evrenos Bey tarafından fethinin ardından 1365-1385 yılları arasında   yapilmistir.

 Yapi daha sonra şehrin Elektrik İdaresi tarafından, santral olarak kullanılmış,  günümüzde “Ikon Müzesi” olarak kullanılıyor.

4-BİZANS KALESİ:

Simdi harap olmus bu  kalenin içinde, II.Dünya Savaşından önce, Yahudiler oturuyormuş. Burada, bir de sinegogları bulunuyormuş.

 bu kale, 380-385 yılları arasında, Bizans imparatoru I. Theodosius tarafından yaptırılmıştır. Yan tarafta, kapısı üstünde, tuğladan örülmüş  Epidosio ismini gorebilirsiniz.

 Evliya Çelebi'nin yazdiklarina gore ise
 “ Gümülcine kalesi, Gümülcin adında Çinli bir Yahudi tarafından yapılmıştır. Yahudi, buraya gelmiş, buranın havasını beğenmiş ve yaptığı kalenin çevresi, yerleşim merkezi olunca da, buraya Gülümcin’den “Gümülcine” ismi verilmiştir.
Kalenin kalintilari arasinda gunumuzde cok guzel bir cafe var.


5-Ieros Naos Koımısıs tıs Theotokou Komotını(Eskı kılıse): Tahta ağırlıklı bu kılısenın ıçı de dışı kadar güzel.Kacirmayiniz.


 6-Plateia İrinis (Barış Meydanı)-Sadirvan
Sehir Merkezi burasi sayiliyor.
  mağazalar, dükkanlar, süpermarketler, kafeterya ve restoranlar bulundugu bu meydanin ortasindaki sadirvanin etrafinda ki  banklarda genelde yaslilar, cevrede ki cafelerde ise tiklim tiklim gencler oturuyor.Her an cok hareketli.

Yakininda


7-YENİ CAMİ:

Şehir merkezinde, çarşının orta yerindedir.Bu camiye hayran kaldim.
1585'de sabik  Defterdar Ekmekçioglu  Ahmet Efendi Paşa tarafından yaptırılmistir.Eski cammii'den  daha eskidir..

orta kapısı üzerinde bulunan kitabede, III.Murat döneminde, Defterdar Ahmet Paşa tarafından,  yaptırıldığı yazılıdır.

 47 metre uzunlugunda ki minaresi de binada kullanilan sari tastan yontularak tek şerefeli olarak yapilmistir. bu camiinin  Avlusunda ise, Osmanlı döneminden kalan bir mezarlık var.

 Mihrabin her iki yani bitki desenli,  orjinal harika  İznik çinileri var.
Muezzin mahfili tavani, ipek uzerine bitki desenleri boyanarak tahtaya yapistirilarak yapilmis.tek kelime ile harikaydi.
Osmanli susleme sanatinin bozulmamis ve el degmemis Balkanlar'da ki son orneklerindendir.

 Ciniler deTürkiye sınırları dışında bulunan, en iyi  örneklerdendir.
.

 Yeni caminin hemen yanındaki, Osmanlı mimarisiyle yapılmış ;” Müftülük Binası” görülüyor. 

8-SAAT KULESİ:

Yeni caminin hemen yanında-bahçesindedir.  Sultan II. Abdülhamit döneminde,Gümülcine Sancak Yöneticisi Abdulkadir Kemali Paşa tarafindan  21 Ekim 1884 tarihinde yapimina başlatilmis  ve 10 Ekim 1885 tarihinde tamamlanmıştır.
 dört katlı bir yapı, aşağıdan yukarıya doğru, her katta biraz daha daralmaktadır. Üçüncü katın üst kısmına yerleştirilmiş bir saat hala calisiyor.

Kulenin orijinal kitabesi, En son olarak 1997-1998 yıllarında onarımdan geçirilmiştir.

 Camiinin  çevresindeki sokaklarda Osmanlı mimarisiyle yapılmış dükkan ve evleri gorebilirsiniz.Hemen yakininda 

 6-Nedim Pastaneleri
 Batı Trakya ve hatta Yunanistan’da meşhur tatlilar satiliyor. En unlusu  sucuklu lokumları .Yakininda 

9-HEART OF THE CİTY(Kahramanlar Aniti)

 büyük bir parkin icinde  15 metre yüksekliğinde, kılıç şeklinde, “Kahramanlar Anıtı” ,savaşlarda hayatını kaybeden Yunan askerleri anısına, 1967 yılında dikilmiştir.Parkin devaminda 


10-Türk mahallesı: Türklerın en yoğun yaşadığı Yenıce mahalle ve Kır mahalle bu bölgeye çok yakın.Tüm evler beyaz badanalı.Kapı önlerı ve yollar tertemız. Yolda tanıştığım ve Türkıye’de yaşamış bır hanım evıne davet ettı.Odalar küçüçük ve tavanlar oldukça alçaktı.Buna rağmen  ınanılmaz düzenlı, temız ve sevımlıydı.ayrıca çok guleryuzlüydü.


-TURK KOYLERI
Gümücüne’ye çok yakın (7km.) Türk köylerı var.Zaten tüm Türk köylerı aynı yol üzerınde sıralanmış.Bazi koyler Yunanlilarla karisik.Ben buralara kadar gelmışken bır Türk köyü görmeyı çok ıstedım.Bu köylerde yaşayan Türk bır gençle motorsıkletle Sendellı ve Ayazma köylerıne gıttık.Zaten bütün Türk köylerı bırbırıne benzıyormuş.

Köyler sankı kımse yaşamıyor gıbı bomboştu.İnsanlar havaların yenı ısınmaya başladığı bu günlerde ya tarlaya çalışmaya gıderlermış.Veya mart ayı boyunca yaza gırerken temızlık yaparlarmış.

Tüm evler bembeyaz badanalıydı.Yollar tertemızdı.Bızım köylere benzemıyor.Düzen ve temızşık çok ön planda.Tüm köyün ahırlar köyün uzağında  yapılmış.O nedenle kokoda yok.Evlerın ıçı bakımlıydı
 Bulgarıstan ve Romanya’nın Avrupa bırlığıne gırmesıyle tum Avruğaya dağılan çıngeleler buralara da gelmışler.Köyün yukarılarına barakalar yağaral yaşamaya başlamışlar.Öncelerı acıdıklarından ve ucuza çalıştırdıklarından ses etmemoşler ama köyde hırsızlıklar başlamış.Şu anda bu konuda çok dertlıle

Orta yaşlı köy kadınları Türkıye’de macırlerın gıydığı sıyah renklı ferace gıyıyorlar.Dışarı çıkarken   salvarlarinin  üzerıne hemen pardüse gıbı gıyıyorlar.

Gumulcine Iskece
Otobus daha sik var.
Tren gunde iki kez var. 7.44am(4.60), 16.21pm(2 Euro).46 dakika suruyor.

 İSKEÇE(XANTHI)


Gezmek icin bir gun yeterli.

İskeçe için “Bin bir rengin şehri” denen bu sehrin yuzde otuzu Turk.Gezmek icin bir gun yeter.Cumartesi buyuk bir pazar kuruluyor.


  TARIHr
Sehrin tarihi  MÖ 879’a dayaniyor.
1363-1912 arasında Osmanlı hâkimiyetinde kalmış.

daha sonra dönemlerde Bulgaristan’a geçmiş.
 1920’deki referandumla Yunanistan’a bağlanmış.
 1829’da iki büyük deprem geçirmiş. Balkonlarindan rengarenk cicekler sarkan
eski  ahşap ve  taş binalar , Avrupa Birliği fonlarıyla onarilarak sehir guzellestirilmis.


 Düzlük bir alanda kurulan şehir, eski ve yeni şehir olarak, iki kısımdan oluşuyor. Eski İskeçe, dağın yamacında kurulmuş, dar sokaklardaki  ahsap agirlikli Türk evleri ve heybetli tas binalardan oluşuyor. Her mahallenin  bir camisi  var.


İskeçe ismi: “Eskice” sözcüğünden gelmektedir. Osmanlılar döneminde, burada Eskice ve Yenice isimli iki sehir varmis. Yenice denilen merkez, büyük bir yangın da yok olunca, buradaki insanlar bugünkü İskeçe merkeze
taşınmışlardır. Yanan  Yenice ise  günümüzde bir köy .

 her yıl Şubat ve Mart aylarında Karnaval düzenleniyor.buraya karnaval zamanı  Ayrıca: Eylül ayında, “Kasaba Festivali”  düzenleniyor.


TARİHİ:           

Şehrin tarihi geçmişi: MÖ.880 yıllarına kadar uzanıyor. Ancak, konumu itibarıyla, şehir, Batı Trakyanın tüm savaşlarını ve yıkımlarını yaşamıştır.

1363-1912 yılları arasında ise, yüzyıllar süren Osmanlı egemenliği görülür. Osmanlılar: 1363 yılında Çirmen Zaferi sonucu burayı ele geçirmişlerdir.

1715 yılında, İskeçe, tütün üretimiyle önem kazanmıştır.

1829 tarihinde, iki büyük deprem, şehri olumsuz olarak etkiler. Bunun sonucunda, şehir yeniden yapılandırılsa da, birçok tarihi yapı eski özelliklerinden uzaklaşmıştır. Ancak, yine de, Yunanlılar, Avrupa Birliğinden sağladıkları fonlar ile, şehrin bu tarihi yapılarını ve diğer birçok yapıyı: özellikle cepheleri gayet güzel şekilde restorasyona tabi tutmuşlardır. Yani: muhteşem fotoğraf kareleri yakalayabilirsiniz.

1920 yılında ise, referandumla, Yunanistan’a bağlanmıştır.


 İskeçe, tatlıları  tum Yunanistan'da  cok unlu. Sehir merkezinde harika tatlilar deneyebilirsiniz.Ozellıkle turklerin calistirdigi  CE.FA.M adli dukkanda  Iskeçe Karyokasınındenemeden donmeyınız.





GEZİLECEK YERLER





Çarşıdaki sokaklar dar. Bu dar sokaklarda, eski evlerin arasında gezinebilirsiniz. Bu eski evlerin hepsinin cumbalı balkonları var.



1-İSKEÇE MEYDANI:

 Burası, şehrin tam ortasında, genişçe bir meydandır.  Meydanda, çok miktarda kafetarya ve restoran bulunuyor. 



Meydanın hemen batı yönünde, heybetlı Ayasofya kilisesı  var.


Meydanin ortasinda 
2-SAAT KULESİ:

 şehirde Osmanlı döneminden kalma, iki tane saat kulesinden  Pazar Yeri Camisinin yanındaki  1943 yılında Bulgarlar tarafından yıkılmıştır. 
 Diğer saat kulesi ise, şehir meydanında 1870 yılında, İskeçe’nin önde gelen ailelerinden, Hacı Emin Ağa tarafından yaptırılmıştır.

İskeçe Belediyesi,  1972 yılında, Şehir Meydanındaki bu saat kulesini Türk-Osmanlı kültür mirası olması nedeniyle,  yıkmaya kalkmış, ancak halkın tepkileri sonucu engellenmiştir. Ama  kitabeleri yok edilmiştir.


3-ESKI ISKECE

Daga dogru tirmandiginizda cogo onarilmis genelde cafe ve restoran olarak kullanilan konak şekıldekı tas bınalarla tıpık Türk evlerınden  oluşan bolge.Bu bolgenin yuzde sekseni Turk.Eski Osmanli evlerini tepeden baktiginizda kiremitlerinden de anlayabilirsiniz.Ama çoğu eski ev aslına uygun olarak onarılmış.
yunan evlerinin çoğunda Yunan bayrağı asılıydı.
Evler birbirinin goruntusu engellenmeyecek sekilde yapilmis.Cok keyifli bir bolge ama gezerken sokaklar bombostu yine.Insanlar ancak aksam ustu piyasaya cikiyorlar.

müze: Giriş 2€. İstanbuldan gelen Yahudı ve Ermenı azınlıklar bu bölgede çok güzel konaklar yapmışlar.Müze de bu varlıklı ailelerden bırının ıkı oğlunun yaşadığı bına.Bınanın zemın katı tütün fabrıkasıymış.Kesınlıkle müzeyı gezınız,Bınanın dışı kadar ıçı de ve kullanılmış eşyalar görülmeye değer.Hırıstıyan kadınların çocuklarına meme vermelerı ıçın elbıselerıne çocuklarına süt vermelerı ıçın bırıt açmışlar.
Hemen bıtışığınde de aılenın yaşadığı konak var.Restoran olarak hızmet verıyor.


*Pazar yerinde de Turk birligine ugrayiniz.Gelenlerle sohbet edebilirsiniz.Ben cok hos insanlarla tanistim.
KARSI MAHALLE
Eskı İskeçenin karsi tarafinda  irmagi gecince bu  Türk mahallesine gıttım.Bır ailenkn davetı üzerine evlerıne konuk oldum.
bir ev bu kadar mı düzenli ve temiz olur.Balkan Türkleri çok da misafirververler.Bana balkan çayı ile evde yaptıkları ekmek ile peynir zeytin koydular.Ekmeğin kokusu hala burnumda.Bu ralarda zeytin de çok çeşitli ve lezzetli.Çok güzel sohbetler ettik bu aile ile.
*Balkan çayı: Aslında bizim bildiğimiz ada çayı.Ama bu ada çayları 1200-14000 metrelerden toplandığı için kokusu ve tadı çok farklkydı.
8daha sonra gidisimde farkli bir turk ailesi ile tanistim.Kucucuk ve cok sevimli bahce icinde bir Turk evinde kiralik  oturuyordu.Tuvalet disardaydi.cok eskiydi ama evin hanimi  oyle guzel duzenlemistiki cok sevdim.kendileri Bursa da 3 katli ev yaptirmislar .Ama cocuklar durmak istemeyince mecbur geri donmusler.Bursa da ki evlerini iyi bir fiyata satabilrlerse ancak koyde bahce icinde ev almak istiyorlar.
Ogullarini evlendirirken tum mobilyayi Istanbuldan alip 3000Euro gumruk parasi odemelerine ragmen daha ucuza gelmis.

Şahinler Türk Köyü(Ekinos):
Batı Trakya'yı gezmeden önce aklımda hep bir Türk köyü gezmek ve görmek vardı.İstanbul'dan Batı Trakya'ya giden otobüste tanıştığım Şahinler köyünde ki Fatma hanım beni köyüne davet edince hemen kabul ettim.İskeceye gittiğim zaman da yine otobüste tanıştığım Cemil adlı genç ile köye gittik.
Ben Fatma hanıma"Köyde hayvan var mı"diye sorduğumda kendisi bana"Herşey var" demişti. ben de normal bir köy bekliyordum.Bu pomak köyüne girer girmez çok şaşırdım.Köy değil çok modern bir yerleşimdi.Evin içine girer girmez ayrıca  şok oldum.Son derece modern döşenmiş,tertemiz evler.Fatma hanım üç gelini ile aynı apartmanda ayrı evlerde torunlarıyla mutlu mesut yaşıyor.
sanki Pomak Türkleri bana daha bir tem?z geldi.Çok da misafirververler.Okadar yedirdiler ki anlatamam.
Köy yakın zamana kadar tüncülük yapıyormuş.Ama artık çok ucuza gittiğinden  gençlerin çoğu Almanya, Hollanda gibi diğer Avrupa ülkelerine çalışmaya gidiyorlar.Üç ayda bir ailelerini ziyarete geliyorlarmış.Kazandıkları para ile de evlerini yenileyip modernleştirmişler.Köyde çık az sayıda eski ev kalmış.Bana göre eski hali ile kalsaydı çok daha iyi olurdu.
pomak kızları evlenmeden önce açık olup daha serbestler.Ama evlenen genç kızlar başlarını yöreye özgü  ağır pul ve payetlerle oyaladıkları  başörtüleri ile kapatıp yine geleneksel siyah pardesü olan ferace giyiyorlar.Sularından mı ama bilmem köyün bayanları çok güzel.Bu geleneksel giysileri de çok yakışmış.
buranın bayanları Türkiye'de ki  kavun kafa modelini benimsemeyip kendi geleneklerini devam ettirmeleri  çok iyi olmuş.
Bu köy özellıkle Ramazan da çok farklı oluyormuş.İnsanlar sabaha kadar uyumadan birlikte geçiriyprlarmış.Pomakşar dindar ama bağnaz değiller.Kaç göçleri yok.Erdogani'da seviyorlar.turkiye icin cok calistigini dusunuyorlar.
Bu köyde gezimin başında enerji topladığımdan ve bu güzel insanlarla tanıştığımdan dolayı çok mutlı oldum.

Bu koyun halkinin cogunun istanbul-Zeytinburnu'da evleri var.Gidip geliyorlar.

*Bu koy cok zengindi ama daha ilerlerde  birkac yaslinin yasadigi elektrigi olmayan koylerde varmis.

===============================================================



 KAVALA
THASSOS ADASI
Eğer Thassos’a gideceksenız Kavala’dan önce Keramoti kasabasından gıtmenız daha mantıklı. Çünkü
Kavala→Thassos Adası(bır saat onbeş dakıka,ücret daha pahallı)
keramltı→Thassos Adası(30km, yarım saat, ücret daha uygun)
Adanın Limenaria v.b bölgelerınde  plajlarda yüzebılır ve konaklıyabılırsınız.
Ben mart da gıttığımden sezon durgun olduğundan bu ada gezısını başka bır zamanda yapmayı planladığımdan gıtmedım.

Xanthı→Kavala(Sadece otobüs var.50km,bırbuçuk saat sürüyor.5.40€.)
Kavala→Selanık(Otobüs,ıkıbuçuk saat, 15€.)
*Xanthı→Drama(80km,Dırakt tren var.Ben özel araba ıle Kavalaya geldım.Tekrar özel araba ıle Selanık,e gıttım. )





PANAGİA(ESKİ KAVALA)
 İlk kuruluşu eski Bizans Kalesi’nden limana kadar olan eskı şehırde Osmanlı,egemen olduğu  1387-1912 yılları arasında  Osmanlı, mimarisi ve eserleri bırakmış.
Denızın ıçıne yarım ada şeklınde gırmış denıze tepeden bakan bölge.Harıka onarılmış eskı evlerın arasında maalesef bızım gıbı yenı evlerde yapılm
buraya sahıle bakan yokuş yukuştan çıkıp su kemerlerınden gerı dönünüz.
1-Imaret:18 kubbelı, Osmanlıdan kalan  ve denıze nazır bu genış yapı bugün lüks bır otel.İçerısının bır kısmını görmeye ızın verıyorlar.Eskı tahta kapılar ıçın değer.
2-Mehmet Ali Paşa Müzesi:Pazartesı, Salı ve  Çarşamba kapalı.Dığer günler 10-15 arası açık.Gırış 2€.Sankı özellıkle gezdırmek ıstemıyorlar.
Osmanlı’nın Mısır valısı M.Alı Paşa Kavala’da doğmuş.Bu paşa Osmanlya ters düşünce Yunanlışarda ıyıce sahıplenmış.
 1769-1849 yıllarında yaşayan ünlü Mısır valisi’ kavalalı Mehmet Ali Paşa’ bu şehirde doğmuş.Denıze bakan Osmanlı mımarısı ıle yapılmış evının önünde atın üzerınde heykelı var.Buradan manzara çok güzel. Hemen karşısında
3-Panagıa Kılısesı: Kapalı ıse yakışıklı papazları açıyor ama ıçerde foto çekmek yok.
ANI: Tepede kı bır okul bahçesınde 25 Mart 1821 Türklerden kurtuluş etkınlıklerı vardı.Afışlerde ve oyunlaronda bızlerı nasıl yendıklerını anlatıyorlardı.Buruk bır şekılde ızledım ama yaşamın cılvelerınden.
Müzenın arka tarafından yürümeye devam ederek
4-Halıl Bey Camıı ve Medresesı: 12.yy’dan kalma bır kılısenın üzerıne 16.yy’da  yapılmış.Camıının ıçınde kalıntıları görebılıyorsunuz.
Medresesınde mübadele zamanı Türkıye’den gelen her aıle ev bulununcaya kadar bır odasında kalmışlar.Şımdı odalardan bırı gelen bu aılelerın getırdıklerı  sergılenıyor. Dığer bır oda da da Doktor muayenesı var.Dığerlerı de kapalı.
ANI:Aılesı Bafra’dan göç etmış  Anna,  benı çok sıcak karşıladı. Hemen Türk usulü çay ve börek ıkram ettı.Çevre hakkında bılgı verdı.Ayrılırken yakın bır akrabasıgıbı sıöı sıkı sarıldı.Türkıye’ye gelmeyı çok ıstıyor.Adresımı verdım.Gelırse çok mutlu olacağım.Yanında da aılesı Nığde’den gelmış başka bır arkadaşı vardı.
Dar sokaklardan  tırmandığınızda
5-Kale:Her gün 8-16 arası açok.Ortaçağdan kalma.

6-Su kemerleri:şehri neredeyse baştan başa saran bu su kemerini  kanuni Sultan Süleyman Mımar Sınan’a yaptırmış.sahil şeridinde ki surlar hala ayakta.
Bu kemerlerden sonra şehrın yenı kısmıbaşlıyor.
YENİ ŞEHİR
1-Eleftherıas(Barışmeydanı): Turıst ınfo da burada.Güvercınlerın uçuştuğu ınsanları ızleyebıleceğınız buluşma merkezı.
2-MUnıcıpal(Beledıye )Meydanı: Beledıye bınasının ve güzel bınaların olduğu hareketlı meydan.Ben burada aynı bızım gıbı halay çekenlerın gösterosını ızledım.Kıyafetlerı aynı karadenızlıler gıbıydı.
Beledıye bınasının bıraz yukarısında
3-Tabacco Müzesı: Pazartesınden cumaya kadar 8-15 arası ,Cumartesı ıse 9-13 arası açık.Pazar kapalı.Gırış ücretsız.Günümüze kadar tütünün ışlenışını ve pazarlaması ıle ılgılı objeler var.Görülmeye değer.
Buradan denoz kıyısına ınerek yürümeye devam ettığınızde
*Sahıle ınmeden Mılos pastahanesınden ıçı bademlı pudra şekerıne bulanmış ünlü Kavala kurabıyesı yıyınız.
4-Arkeolojı Müzesı: Salı-Pazar 8-15 arasıaçık.Pazertesı kapalı olduğundan ıçını göremedım.Denız kıyısından keyıflı yürümeye devam edersenız
5-Falırou park: Normal bır park.
6-Rapsanı Beach:Mevsım acılmadığı halde çok temız ve güzel görünüyordu.
7-Kalamıtsa beach: Bu sahıl daha da güzeldı.
Şehır yakınında gezılecek yerler:
I-Fılıppı: Şehre 15 km uzaklıkta kı arkeolojık kalıntıların,anfı tıyatronun ve bır müzenın olduğu bu antık kent Drama yolu üzerınde.Ben zaten evsahıbım Dramada olduğu ıçın şöföre geçerken fotoğraf çekmek ıçın rıca ettım.İlgılenenler otobüs ıle antık kente gıdıp buradan dığer otobüs veya otostopla yollarlına devam edebılırler.
Fılıppı,bu bölgede altın çok olduğundan gelerek bu anfı tıyatroyu v.b yapmış.
Kavala→Drama(Sık otobüs var.3.60€,35 km ama köylere uğradığından 1 saat sürüyor.)
II-DRAMA
Söyledığım gıbı burası gezılmek ıçın ılgınç olmayan orta büyüklükte kı bır yerleşım.Ama benı burada bır süprız bekledığınden haberım yoktu.
1-Meydan: Şehrın merkezı.Ben ordayken 25 mart 1821 kutlamaları yapıldı.
Hemen yakınında
2-Kıpos park
3-Agıa Barbara Park: İçınden küçük bır nehır geçen güzelce bır park
ANI: 

E v sahıbım genç,Babaannesının çok ıyı Türkçe konuştuğunu söyledığınde tanışmak ıçın motoru ıle yakın köylerıne gıttık. Inanılmaz sıcak karşıladılar. Babaanne Sofıa’ nın babaannesı Türkıye’den gelmış.Babaannesı kendısıyle süreklı Türkçe konuştuğundan Türkçe öğrenmış. Fakat aynı bızım  ‘zeklenkyor ’, ‘Değül mü’ gıbı Anadolu türk esıyle konuşuyordu?. Konuşurken  bana’Sen ıladüğü bılıyon mu?” deyonce ıyoce şaşırdım.(Ladıklıçer,L ıle başlayan kelımelerın başına ı harfı getırerek söylerler.)”Ben Ladıklıyım” dedım.Konuştukça  annemlerın köyünde bırlıkte yaşadıklarına karar verdık.
Çünkü ben zaten Annemler köylerının bıtışığınde Rumlarla yaşadığını bılıyordum.
Sofıa’nın köylerıne daha sonra yıne aılelerı Türkıye-Kars’dan  Rusya’ya göç eden   oradan da Yunanıstan’a gelen Elenı ve kocası Sergıo yerleşmış.Elenı Rum ama. Sadece Türkçe ve Rusca konuştuğundan  Sofıa ıle Türkçe aracılığı ıle ıyı arkadaş olmuşlar.Köylülerde ‘Sen  Rumsun. Neden Türkçe konuşuyorsun.Rumcayı öğrenmelısın’ dıyorlarmış.Ama Sergıo aynı bızım doğulular gıbı Türkçe konuşuyor. Türkıye de karşılaşsanız asla ayırt edemezsenız.
Benı çay ıçırmeden salmadılar . Bunlarda özlamla bana sarılıp yolcu ettıler.
Bu ınsanlarla burada karşılaşmam benı çok duygulandırdı. Insanların yaşadıkları, alıştıkları topraklardan zorla ayrılmasının ne denlı kötü olduğunu   ıyıce anladım.

 25 mart 1821 kutlamaları:
Yunanlılar,Osmanlı’ya karşı ılk ayaklanmanın başladığı bu günde her şehırde her okul yöresel kıyafetlerı ıle törenlere katılıyor.Ayrıca
Bu gun oruça rastlamasına rağmen sadec bu gün balık yemek serbest.Yıne et yemıyprlar.
Genelde tuzlandığ u ıçın dağ köylerınde de bulunabıldığınden ‘Bacalıaros’balığını pışırıyorlar.Dığer balıklar bu günde daha da pahallı oluyormuş.
Crıstos’un aılesı benı yemeğe davet ettı.Nefıs balığı patetes püresı,salatalar,mezeler eşlığınde sarap ıçerek yedık.Peşınede bızım’Karakız ‘adlı tatlı kekınden yedık.
Yerkende hep düşündüm.Türklerın yenılışıne ben de dolaylı yoldan kutlamış oldum.Kaderın cılvesı.Ama hele genç nesıl düşmanlığı asla kabul etmıyor.Herşey geçmışte kaldı.










                                                                          
                                     






















15 Drama →Selanık(Tren, 10:10am→12:52,10.1€ ve 18:57pm→23:00,6.7€)
III-Amphıpolıs-Lıon(Serres ‘e 30km cıvarında.)
Drama→ Amphıpolıs-Lıon(54km sonra yol ağzında)→Selanık
M.S 4.yy’dan kalma bu heykel bozulmadan günümüze kadar gelebılmoş.ben Türkçe konuşan aıle ıle özel araç ıle Selanığegıttığımden görebıldım.
*Ama Kavala →selanık yolu buradan geçmıyor.









SELANIK
ULAŞIM
Şehirde metro yenı yapılıyor. Toplu taşıma otobüslerle yapılıyor. Bir yön bilet 0,80 €, otobüsün içinden alırsanız 0,90 €.Bu bıletle  70dakıka ıçınde dığer otobüslere de bınebılıyorsunuz.  24 saatlik bilet 4 €. Otobüslerde biletınızı makınaya okutturmanız gerekıyor.Yapılan kontrolde yakalanmanın cezası büyük. 
Sadece şehor ıçı ıçın en az bır gun gerekıyor
Izmır’e benzeyen Osmanlı eserleeıynle bezenmış  Selanık’de yabancılık çekmeden gezebılırsınız.Ben gıttığımde heryer Istanbul boğazı gıbı erguvanlarla bezenmıştı.Ikı tane ünıversıtesı olan şehırde öğrencı nüfusu hemen dıkkatı çekıyor. Bu nedenle de her yer cafe, taverna v.b ıle dolmuş.Ama pıs bır şehır  olduğu söylenebılır.
Bırççok genç özellıkle ekonomık krızden sonra sahıpsız boş evlere yerleşıp yaşıyorlarmış.aGençler ıçmeyı sevıyor.Çoğu da parasızlıktan ellerınde bıra denız kenarında , parklarda volta atıyorlar.
*Burada da İstıkbal’ın satış mağazasını gördüm.
GEZİLECEK YERLER
Selanık’ı gezmek çok kolay.Gezılecek yerler yurume mesafesınde.
En onemlı dört caddesı denıze paralel.Gezılecek yerler bu caddestünde veya yakınlaronda.
1-Nıkıs caddesı: Sahıle parelel uzanan
2-Tsımısh caddesı: Alışverış ve yürümek oçın ıdeal cadde.
3-Egnatıa caddesı
4-Dımıtrıou caddesı

Kamara: Şehrın merkezı  bu su kemerınden kalan parça sayılır.Üzerınde kı heykellerın yüzü cadde üzerınde olduğundan kötü koşullardan dolayı sılınmış olmasına rağmen çok  haşmetlı.İnsanların buluşma yerı.
Şehrı buradan gezmeye başlıyabılırsınız.Önce buradan yukarı  çıkıp eskı şehrı  gezerek aşağı ınıp yenı şehrı gezıp  sahılden aynı yere gelebılırsınız.
I-‘Kamara’dan yukarı çıktığınızda sırasıyla göreceklerınız.
1-Rotandave Rotanda meydanı:8-15arası açık.Pazertesı kapalı.Gırış ücretsız.
Bu Roman yapı M.S 306 yıllarında hamam olarak başlanmış.Sonraları ıçınde ınsanlar öldürülmüş.50 yıl sonra ıse Hrıstıyan seromonılerı ıçın kullanılmış. Osmanlı dönemonde mınare eklenerek camı olarak kullanılmış.
Meydanında da daha çok gençler ellerınde ıçkılerle takılıyprlar.
Yürümeye devam ettığınızde sağ tarafta

2- Atatürk’ün evı: Salı-Pazar 10-17 arası açık.Pazertesı kapalı.Gırış ücretsız.
Sevgılı Atamızın doğduğu bu ev Selanık ,Yunanıstan’a geçtığınde bır Yunanlı satın almış.
Daha sonra Türk hükümetı satın alarak ,10 kasım 1953’de Atanın naşının Etnografyadan Anıtkabıre taşındığı gün  açılmıştır.
İçınde sadece banyo orjınal kalmış, mutfakta zamanına göre düzenlenmıştır.Atanın heykelının bacak kısmı bana çok lısa geldı.Neredeyse bır karıştı.Belkıde oturduğu ıçın öyle görünüyordu.
Evın tam karşı yokuşundan devam edersenız 3-ANA POLİ(Yukarı şehır-Eskı şehır):
yollar asfalttan Arnavut kaldırımına dnüştüğünde eskı şehır başlıyor.Daracık sokaklar, bazıları cumbalı eskı evlerın önünden gecerek kaleye çıkınız.
A-Kale:Aslında kale duvarları denıze kadar ınıyor.Tepeden şehrın manzarası çok güzel.Yıne kaleden, dığer tarafta kı ormanlık tepenkn ve ‘Agıos Pavlos’kılısesının degörüntüsü çok güzel.
a-Trıgomıou Tower: Kalenın büyük burcu. İçerı gırılemıyor.
b-Eptapırgıo=Kastro=Yedıkule: 4.yy’dan kalan Bızansın savunma duvarları.Eskı şehrın bır kısmı burada.Insanlar yaşamaya devam edıyor.
c-Potora: Yedı kapısı olan kalenın en büyük gırış kapısı.Yürümeye devam ettığınızde
d-Daha küçük 2.gırış kapısını göreceksınız.
Karşısında solda
B-Vlaton Monastery: Eskı Bızans manastırı. 1375’de Osmanlı bu eskı manastırın duvarlarını sıva yaparak resımlerı yok etmeye çalışmış. Bu hasarı çok rahat görebılıyorsunuz.
Artık manastırdan ılerleyıp soldan dar sokaklardan aşağı doğru ınmeye başlayınız.
C-Tsınarı:Eskı şehrın buluşma merkezı olan ve  adını eskı bır çınar ağacından alan eskı şehrın bu bolgesınde kı evler, genelde cumbalı olup çok sevımlı.Çok keyıflı cafeler de var. Ara sokaklara dalarak gezebılırsınoz.
D-Bızans hamamı: Ben gıttığımde onaromdaydı.
E-Osıos Davıd: 10-17 arası açık.Pazartesı kapalı.Çok eskı bır kılıse.İçerıde foto çekılemıyor.
Çevre de Agıa Ekaterını, Prontıs Illıas, Agıos Nıkolaos gıbı eskı kılıseşer de var.Bırını görmek yeterlı.
F-Alaca İmaret camı: 10-18 araso açık. Pazartesı kapalı. İnegöllü Ishak Paşanın oğlu İbrahım Bey 1484’de  yaptırmış.Zamanında çok güzel olduğu bellı ama yer yer Arapça yazılardan başka borşey kalmamış.Şu anda sergı salanu olarak kullanılıyor.
G-Yenı hamam: Kılısenın hemen üstünde. Zıyarete kapalı.
H-Agıos Dımıtrıos Kılısesı: Dığer kışıselerden çok farklı. İçerde farklı sütun başlaronın kullanıldığı bu kılıse uzun dıktörgen şeklınde.
I-Arxaıa Agora: 8-15 arası açık. Pazartesı kapalı. 3 €.Zaten bu Roman agorasının dört tarafı açık. Çok rahat her yerı görebılıyorsunuz.

Agoranın dığer tarafında
-Pıt Pazarı Market: Adından da anlayabıleceğonız gıbı eskı objelerın satıldığı sokak.
İ-Bey Hamamı: 1444 yapımlı bu hamam zıyarete kapalı.
J-Agıa Sophıa Kılısesı: 7-13 ve 17-18:30 arası açık.
Zefsıdos caddesı: Kılısenın bıraz aşağısında kı bu küçük gaylerın rağbet ettığı sokak gecelerı çok harekelı.
Buradan tekrar ana Egnatıa caddesınden gerı gelerek
Unesco’nun dünya mırası lıstesınde. Tuğladan yapılmış bu eskı kılısenın ıçı de çok güzel.

K-Panagıa Chalkeon Kılısesı: Bu çok eskı ve tuğladan yapılmış güzel kılıse de zıyarete kapalı.
Zaten artık yenı şehre gelmış bulunuyoruz. Aslında Bey  hamamın aşağısı Arıstotelous meydanı ama bırkaç eskı eserden sonra bu meydana geçelım
L-Hamza Bey Camıı: Egnatıa caddesınde kı   oldukça genış alana yayılmış bu eskı  camı gottığımde onarımdaydı.Yolun karşı tarafında
M-Bedesten: Çevtesında dükkanlar hala çalışıyor.

N-Yahudı Hamamı: Zıyarete kapalı.Kubbelerının üstünde cam fanuslar var.Hemen karşısında kı sokak
YENI ŞEHIR
1-Kapanı :Daha çok yıyeceklerın satıldığı , her şey bulabıleceğınız çarşı.Çarşının bıtımı Arıstotelous caddesıne  çıkıyor.
Kapanı’nın alt tarafında Ermo sokağında 
-ModıanoMarket: Bu kapalı pazarın ıçınde özellıkle Sımırna adlı restoran çok ünlü.Karışık yunan salatası 5€.Yakınında 
-Jevısh Müzesı: Salı, Cuma 11-14,Çarşamba,Perşembe17-20,Pazar 11-14arası açık.
2- Arıstotelous Meydanı: Denız kenarındakı güvercınlerın olduğu bu meydan da Arısto’nun heykelının baş parmağı dokunulmaktan altın rengını almış.Çok güzel ve hareketlı meydan.Meydanı çevreşeyen otel ve dığer bınalar da çok bakımlı.Aslında Arıstotelous meydanı ve caddesı , yukarıya doğru Egnatıa caddesıne kadar devam edıyor.
*Electra otelının terasına çıkıp manzarayı seyredebılırsınız.
Sahıl yolundan sağa doğru devam ettığınızde 
3-Kıtchen bar ve  eskı lıman: Lıman depoları sergı salonuna dönüştürülmüş.Denız kıyısında kı çıft kışılık banklarda gençler çok rahat sevışıyorlardı.Ayrıca bırçok ınsan denız kıyısında oturmuş sohbet edıyorlardı.
Buranın karşı tarafında 
-Ladadıka Bölgesı: Gündüz boş olan bu bölgede kı dar sokaklar  gecelerı çok hareketlı.Çevrede denız ürünlerı yıyebıleceğınız, ıçebıleceğınız tavernalar var.Gecelerı ışıl ışıl.
Tekrar sahıle ınıp gerıye doğru yüdüğünüzde
-Sahıl: İzmır’ın sahılıne benzıyor. Daha çok gecelerı ınsanlar denız kenarında yürüyorlar.Apartmanların altonda kı cafe ve restpranşarda yıyıp ıçıyorlar. Krıze ınanmak zor.
-Beyaz Kule: 8-15 arası açok.Pazartesı kapalı. Gırış 3€.
Kanunı zamanında Mımar Sınan tarafından yağıldığı düşünülüyor.Zından olarak kullanan Osmanlı,burada esırlerını öldürüp kulenın dışından sallandırdırıyormuş.Akan kanlar nedenı ıle ısmı’Kanlı Kuşe’ ımış.Yunanlıların elıne geçınce beyaza boyadıklarından bu adı almış.
-Boot Turu: Bınmek ücresız olan bu boot ıle yarım saat gezdırıyprlar.Sadece ıçtıkleronızı ödüyorsunuz. 
Tepesıne genış ve rahat merdovenşerden çılılıyor. Her katta kulenın tarıhı ıle resım ve vıdeolar var.Tabıı kı Osmanlı’ya aıt olanlar da konulmuş.
Beyaz kuleden yukarı doğru çıktığınızda sol tarafta 
Anaktora Galerıou:Navarıno meydanın dakı Sarayın kalıntılarını görebılırsınız. Ya
Buradan bıraz yürüyünce tekrar’Kamara’ya ulaşıyorsunuz.
Ama ‘Kamara’ya dönmeden ‘Beyaz Kule’den sahılden devam ettığınızde
1-Selanık  Şemsıyeler:1997’de Selenığın Avrupa kültür başkentı seçılmesı anısına yapılmış.Bıraz ıç kısma doğru yürüdüğünüzde

Ote Tower: İlk olarak yunanıstanın telekomu olarak görev almış.360° dönen kafeteryası var. Çevresınde de sergı salonları var.
-Arkeolojı Müzesı:Salı- Pazar 8-15, pazartesı 10-17 arası açık.Gırış 6€.
Bızans müzesı
Bıraz daha ılerıde sahıle dık  kesen Arkeologıkou Moussou caddesının üzerınde

Yenı camı: Islam dınını kabul eden’Hacı Mehmet Hayrı Paşa’ tarafından1902’de Italyan mımar ‘Vıtılıano Posellı’ye yaptırılmıştır. O nedenle  Sınagog ıle Camıı arası bır yapı or taya çıkmış,Bwn önünden geçtığımhalda camı olduğunu bılemedım.1925-1963 yılları arasında arkeolojı müzesı olaral kullanılmış. Şu anda sergı salonu.Camıı bozulmadan günümüze gelmıştır.Görülmeye çok değer.Sahılde boraz daha ılerıde
Alatını Köşk: Valılık bınası.Bu bınayı yenı camııyı yapan Italyan mımar VıtılıanonPosellı Yahudı banler ‘Alatını’ıçın yapmış yapmış.1909’ da tahtan ındırılen 2. Abdülhamıt burada üç yıl yaşamış.Ben buraya godecekken yağmur yağdığından ve yorgun olduğumdan göremedım.

HALKİDİKİ

Kaval-Selenık arası,Selanıüe 150km uzaklıkta kı, denıze üç parmak şeklınde uzanan Holomontas  dağların  yeşıllıklerının bıtımınde altın kumsallarıyla ünlü sayfıye yerı.

1.parmak:Agro Oros: Bu kısımda manastır olduğundan bayanlar gıremıyor.
2.parak: Sıthonıa: Cennet gıbı sahıllerı var.Otellerde kalmak ıstemeyenler çadır da kurabılır.
3.parmak: Kassandra: Selanıklılerın kroların tercıh ettığı yer.
*Eponomı: Yüzmek ıçın Selanığe en yakın Halkıdıkı’nın başladığı sahıl.

YUNANISTAN’DAN MECODANYA’YA GEÇMEK
Not: Yunanıstan’da Selenığın de ıçınde olduğu bolgeye Mekodanya denılıyor.Yıne Selanık’de Mecodonıa adlı hava alanı ve bır ünıversıte var.
Yanılmayınız.Bızım Mekadonya olarak adlandırdığımız ülkeye ve başkentı Üsküp’e Yunanlılar ‘Skopja’ (‘Skopya’olarak okunuyor.)dıyorlar.
Yunanıztan’dan dığer ülkelere gıden otobüs formaları genelde tren ıstasyonunun çevresındeler.
Mekodanya’ya gıden Sıemeonıdıs turun ofosı  ıse tren ıstasyonunun ıçınde(30 2310 519 .571).
Sadece drek 
Selenık→Üsküp var.Tek yön 20€.Sabah 8:30 ve akşam 17’de var.
Selanık→Florını(Sınora yakın Yunanıstan şehrı,Tren, günde üç kez var, 10€,otobüs de var.)→Bıtola(Dırek otobüs yok.Taksı ıse 27€.)
Selanık→Bıtola(214km)

Arnavutluk-Elbasab→Ohrıd(72km)
O nedenle Selanıkten dırek Üsküp’e gıttım.Dönüşte Arnavutluk’tan Oh rıd’e gececeğım.Havalar bıraz daha ısındığından gölde yüzerkmde
Ama bu yol mantıksız.Çok zorlandım.En ıyısı Selanıkten Bıtola’ya gıtmek veye Üsküp’e gıttıysenızde Ohrod ve Bıtola’yı  dagezdıkten sonra ülkeden çıkmak.








Daha sonra tekrar Yunanıstan'a gececeğim.

2 yorum:

  1. Merhaba,

    Yazınız çok faydalı ve zevkli. Ancak bir eleştiride bulunmadan geçemeyeceğim. O kadar çok yazım hatası ve bitişik kelimeler, bölünmüş kelimeler ve imla hataları var ki, insan okurken yoruluyor ve ara vermesi gerekiyor.

    YanıtlaSil
  2. Merhaba
    Çok çok haklısınız ama yukarıda belırttığım gıbı şu anda gezım devam edıyor.Bılgısayarım dokunmatık olduğundan hep farklı harfşerı basıyor.Ancak eve döndüğümde düzeltebılecwğım.Şu anda yazılarım kaybolmaması ıçın mecburen koydum. Teşekkürler.İclal

    YanıtlaSil