14 Haziran 2019 Cuma

3-NEW YORK



NEW YORK
KISA KISA
- Amrikanın beğendiğim özellikleri:
-Herkes iyi kötü kendini geçindirecek bir iş bulabiliyor. En  önemlisi de çalıştığınızın karşılığını alabiliyorsunuz. Bu, bizde olmayan bir özellik.
O nedenle birçok Türk öğrenci , öğrenci vizesi ile  gelip  genelde bir Türk restoranda  çalışarak kısa sürede yaptıkları harcamaları kapatıp para biriktirebiliyorlar.Daha sonra öğrenci vizelerini uzatarak devam ediyorlar. En sonunda bir çoğu ülkemizin durumunu görerek bir şekilde Amerika’da kalmanın yollarını bulmuşlar.
Kominin bahşişlerle birlikte saati 12 dolara, garsonların 17 Dolara , restoran müdürlerinin ise 27-28 Dolara geliyor.
Bu durumda Amerika, turist olarak gelenlere çok pahallı geliyor ama burada çalışırsanız ucuz bile gelebilir
-Kimse kimseye karışmıyor. En güzeli de kavga sırasında dokunmak yok. Söyleniyorlar sadece.
- Her istediğinizi  Amerika’ da pahallı da olsa bulabiliyorsunuz. Sadece  araba ve elektronikler ve et ucuz.
- Bana göre özellikle ahşap müstakil evleri harika ötesi. Normalde evleri , sağlam ve kullanışlı  ve şık.
-Adres sistemleri mukemmel. Bulvar uzerinde  aranan yerin cadde numarasi ile ev numarasi birlikte veriliyor. bulunmasi cok kolay.
- Kurallara saygılılar. Bu da bizde olmayan bir özellik.
-Köpeklere çok düşkünler ama ben yalnızlıklarını gidermek için olduğunu düşünüyorum.  Bütün gün hayvanın evde kapalı kalması bana göre hayvan sevgisine ters. Yine de bize göre hayvanlara daha saygılılar. Küçücük evlerinde bile köpek besliyorlar. Evlerine ağır köpek kokusu sinmiş ama onlar alıştıklarından fark edemiyorlar.  Köpekleri parklarda bebek arabaları ile gezdirenler var. Bence yalnızlıklarından bu kadar köpeklere düşkünler.Hayvan seven insanlar bu kadar paylaşımsız olabilir mi?Kaç ev sahibim karşımda yemeğini yedi. Buyur demek akıllarına gelmedi ama benim getirdiklerimi afiyetle yediler.
- Kültürlerinde mi var anlamadım. Size hemen sadece su ikram ediyorlar.
- Çocukları çok yabani. Gözünüzle bile sevemiyorsunuz.
- Sizi tanımadan selam verebiliyorlar, hal hatır sorabiliyorlar ama bu bir alışkanlık. Bir yardım rica ettiğinizde hemen  başlarından savmak için ya bilmediklerini söylüyorlar .Ya da  bir başkasına yönlendiriyorlar.
- Marketlerin çıkışlarında tarihi geçmiş ürünlerini   ücretsiz  veriyorlar. En azından evsizler yaralanıyorlar. Market içinde de biraz geçmiş meyveleri ayrı bir yere  çocuklar alıp yesin diye koyuyorlar.
- Amerika’da doktor ve ilaç çok pahallı olduğundan yanınıza gerekecek ilaçları getiriniz.


-Önemli: Amerika’ya  hastalık taşıma riski olduğundan et ve süt sokamıyorsunuz. Ayrıca vakumsuz hiçbir kuru ve yaş sebze ve meyve de sokamıyorsunuz.Cezası fazlaymış. Ben bilmiyordum. Kuru meyve yanıma almıştım. Ev sahiblerim yakalanmadığım için çok şanslı olduğumu söylediler.
Şehirler arası uçuşlarda da çok az miktarda sıvı konmuş kabı kabul ediyorlar. Kaç kere tereyağ kabım fazla diye  geçirmediler.
-Tüm müzelerde, parklarda ve benzeri yerlerde içmek için sebiller var. Yanınızda şişe bulundurunuz.
- Çöpleri karıştıran, dinlenenler  ve evsizlerin sayıları az değil.
- Amerika ‘ da ki marketlerde naylon poşet ücretsiz veriliyor ama çöplerini ayrıştırdıkları için bizim gibi çevrede naylonlar uçuşmuyor.
- Priz uçları düz olduğundan aparata ihtiyacınız var.

-Amerikada ev, iş yeri satın alma ve kiralama pahallı ama araba ve telefon gibi elektronik araçlar oldukca hesaplı.
Türk genç sadece 1000 dolara jep tarzı araba almıştı. İnanmakta zorlandım. O nedenle burada herkesin bisiklet gibi aracı var.
Ev satın alabilmek için en az tutarın yüzde 25’inipeşin vermelisiniz. Ayrıca kredi notunuz iyi olmalı ki kredi alabilesiniz. Kredi notunuz iyi değil ise aynı süre için verilen krediyi daha yüksek ödeyerek almak zorunda kalırsınız.
Örneğin Times Square’ ye yakın bir restoranın aylık kirası 11.000 dolardı. Bir dürümün tanesi ise 8 Dolardı. Sahibi Türk” Kirayı denkleştiremiyorum. Bırakıp gideceğim” dedi.
Brooklyn’de eski ama benim çok hoşuma giden tek yatak odalı  dairenin kirası 1.500 dolar civarındaydı. Ev kiraları semtine ve özelliklerine göre yükseliyor.
- Evleri ve arabaları genelde kirli ve çok karışık. Ellerine ne geçiyorsa her tarafa bırakıyorlar. Yemek masasının üzerinde yemek yemeye yer yok derecesinde düzensizler.
-Kuzey Avrupa ülkelerinde olduğu gibi  şehir içi otobüslerde ve trenlerde  kimse yanlarına oturmasın diye birşeylerini koyuyorlar. Zencinin biri anahtarlığını koymuştu. Kendisine doğru iteleyince sinirlendi ve kalkıp başka yere oturdu.
-Uzaklıklar burada mile ile söyleniyor. Bunu  iki buçuk ile çarparsanız uzaklığı  kilometre cinsinden  bulursunuz. Kanada da ise km kullanılıyor.
-Öğle yemeğini genelde insanlar cadde kenarlarında çekilebilen Küçük  römork tarzında ki yerlerden sıcak sandviç tarzı satın alarak ya parklarda ya da kanepelerde oturarak yiyorlar.
-Bu satıcıların  çoğu”Helal Food” adı altında satış yapan mısırlı Arap müslümanlar.
-Türk restoranlarına hatta simit sarayına da rastlıyorsunuz.
-Ev sahibime giderken bir kendime birde ona dürüm  sardırdım.  Hanımefendi farlı yemekler yemediğinden kabul etmedi.sonra et pişirdi.Yanınada salata yapıp oturup yedi. Hangi Türk misafirine buyur demeden böyle yapar.  Kültürümüzün kıymeti, böyle yurt dışına çıkınca daha iyi anlaşılıyor. Manhattan’ da oturan bu hanımın evi tek odaydı. Yatakları birleştirerek ancak odaya sığabildik. Amerikalıları gözümüzde büyütürüz. Bizim en fakirimizin evi bile bu kadar küçük olmadığı gibi bu kadar paylaşımsız değiller.
Boyle karşımda yemeğini yiyen başka ev sahiplerimde oldu.
ANI: Bu ev sahibim anahtarı bana verdi. Kaybedersem anahtarın tekinin 100 Dolar olduğunu söylemeyi de ihmal etmedi. Ben tam apartmandan dışarı çıkarken iki hanım  açık kapıdan girmek  isteyince hızlıca kapıyı kapattım. Onlara”Sizi tanımıyorum. İçeri alamam” dediğimde  apartmanı koruduğum için çok hoşlarına gitti. (Onlarda aynı apartmanda oturuyorlarmış.)Akşam üstü kapıda hanım beni tanıdı. Fiwi’ ye ihtiyacım olduğunu söylediğimde evine davet etti. Ev inanılmaz dağınıktı. Böyle bir şey olmaz dersiniz. Bu arada içerden kocası geldi.Kadın” Kocam bu odada   uyumak  istiyor. Gitmek zorundasınız” dediğinde önce algılıyaladım.  Ülkemde kaç erkek, misafire böyle davranır? Hala yabancı hayranlığınız devam etsin.

-New Yok’ da Şehirler arası Otobüs terminali ve Amtrak tren istasyonu Times’ın Square yürüme mesafesinde.



NEW YORK’U GEZMEK
Gezmek için en az 5-7 güne ihtiyacınız var.
Norveç havayollarında tek çantamın olmasını sandığımdan fotoğraf makinamı da çanta koyup uçağa vermişim. New York-JFK havaalanına indiğimizde çantamın ağzının açıldığını makinam ve diğer bazı şeylerimin olmadığını gördüm. Biraz sonra çantamın içinden dökülenler de ayrı bir kaba konularak geldi. Kısacası elektronik eşyalarınızı uçak içi bagajına vermeyiniz. Nasıl atıyorlarsa çantamın ağzı açılmış. Şansıma makinamın koruyucusu olduğunda kırılmamıştı.

 Oslo-Gardermoen  havaalanından New York JFK havaalanı 8 saat sürüyor.ama park yeri olmadığından uzun süre bizi uçakta beklettiler. Bana  New York havaalanında dönüş bileti burada sormadılar ama nerede kalacağımın adresini alıp yazdılar.
JFK havaalanı—Haward Beach(Air Train  ile. Bu  ücretsiz air tren ile, havaalanında kı 8 terminale  de bu tren ile geçiyorsunuz.)— Buradan metro ile her yere ulaşabilirsiniz.
ŞEHİR  İÇİ ULAŞIM
-Aynı kartı,  metro ve otobüs için kullanabiliyorsunuz.Tek  biniş 3 Dolar. Ama herkes metro, tramvay ve otobüste geçerli olan günlük, haftalık veya aylık kart alıyorlar.Daha ucuza geliyor.
Metro: Metroları 1947 de yapıldığından oldukça eski, bakımsız ve pis ama inanılmaz bir ağ.  Çoğu hatlarda içecek kapları yerlerde. Özellikle  kenar mahalle metrosunun  en dibinde ki koltuklarda  uyuşturucu almış veya  evsiz  bir zencinin  uzanmış  veya uyukluyor olduğunu göreceksiniz. İnsanlar silahı vardır diye bunlara yaklaşamayor. Bazen bu dip tarafta ki koltuklarda kusmuk ve çöp de  oluyor.

Her yere  hat değiştirerek hiç beklemeden hızlıca ulaşabiliyorsunuz.
Metroya bisikletle de bilebiliyorsunuz.
Aynı renkli hat üzerinde farklı metrolar gidebiliyor. Yanılabilirsiniz.O nedenle;
 Harita üzerinde gideceğiniz yere hangi metronun gittiğini görerek  ve yönünüzü bilerek bininiz.Metro adları harf ve sayı olabiliyor. Durakların isimleri ise durağın bulunduğu sokak veya cadde ile birlikte  yazılıyor.
Metrolara kartınızı okutarak turnikeden geçecek giriyorsunuz ama giriş turnikelerin yanında ki çıkış kapısından birisi çıkarken girenler de oluyor. Hatta zencilerin bazıları uzun bacakları ile bilet almadan turnikelerden geçiyorlar.
ANI: Özellikle sabah 6 civarında insanlar işlerine gittiğinden metrolar çok kalabalık oluyor. İnsanların yüzde doksanı metroda uyukluyor. Sadece bazı gençler telefonları ile uğraşıyorlar. Bir saatlik yolda ayakta resmen  uyuyanları da  da burada gördüm.
Zaten hepsinin kulağında kulaklık soru soracağın insan bile bulamıyorsun. Kimsenin kimse ile konuştuğu yok.

MÜZE

Amerika’da birçok müze  aslında bağış usulü çalışıyordu. Şimdi bunu  bazı müzelerde değiştirmişler ama hemen hemen her müzenin ücretsiz olduğu günler var.
 Yani önceden  siz bilet gişesine gidip ben 1 Dolar bağışlamak istiyorum dediğinizde size bilet veriyorlardı. Ama şimdi  para gelsin diye bilet satmayı tercih ediyorlar. Ama girişlerde sıkı bir kontrol yok.O nedenle;
Önce çıkıştan veya görevli yoksa direkt girişten girebilirsiniz. Genelde  başında görevli olmadığından asansörü kullanarak müzeye giriş yapınız.
Eğer olmuyorsa bağış yapmak istediğinizi söyleyerek biletinizi almaya çalışınız. Ama Guggenhaim, Moma sanırım bilet almanızı istiyor. Ben hiç birine bilet almadım.
Onlar neredeyse  rkiue’yi ve benzer ülkeleri bedavadan geziyorlar. Bizim gençlerimizinde onların müzelerini gezme hakları olsun.
Amerika, müze konusunda muhteşem. Müzeleri çok kapsamlı, temiz ve gezenler için herşey düşünülmüş. Adamların tarihi yok ama dünyanın tüm eserlerini nasıl becerdiyseler  müzelerinde toplamışlar.
Ben daha önce tüm müzelere girip, tüm yüksek binalarda manzara seyretmeye çıkmıştım. Bu arada yeni torunum oldu. Paramızda pul oldu. O nedenle tekrar manzara seyretmeye  word trade center dışında çıkmadım. Onun yerine  torunuma hediyeler aldım. Bir daha Amerika’ya gelemem. Gelmek de istemem zaten.
Ama siz eski Amerika yazılarımdan  gezilecek yerlerin detayları öğrenebilirsiniz.

I-Müzleri gezmek için bir çok farklı kampanyaların kartları da var. Ben bunları hiç tercih etmem. Kendim daha özgürce gezerim.

 1-City Pass:9 gün için 132 Dolar, çocuk için 108 Dolar. Bu Pass kartınızla
-Empire State Buıldıng
-Amerikan Museum Of Natural History
-The Metropolıtan  Museum Of Art
-Top Of The  Rock Observatıon Deck  veya Guggenheım Museum
-Ferry Access To Statue Of Lıberty ve Ellıs Islandı veya
Cırcle Lıne Sıghtseeıng Cruıses
-Memorıal &Museum veya Intrepıd Sea,Aır & Space Museum


Yani bu pas kart ile altı  farklı müzeye girebiliyorsunuz

2- City Sightseeing Pass:  Bu kart için farklı gezilecek yerleri seçiyorsunuz.24 saatlik 59 Dolar, 48 saat 69 Dolar, 72 saat 84 Dolar, 96 saat 99 Dolar.

II-Ayrıca turistleri gezdiren çok farklı kampanyaların  tur  otobüsleri de  var. Bunlardan;

1-City Sightseeing: Bir günlük, Hop on, hop of ve Ferry Tour 35 Dolar, çocuk 25 Dolar.l

2-Hop-On Hop-Off
3-Topvıew: Hemen hemen aynı yerleri gezdiriyorlar.

MANHATTAN:New York’u kalbi.
Bölge, soldan sağa  1.-135.   Nolu sokaklar, yukardan aşağıya da  12 tane bulvarlar  ile düzgün mazgal  şeklinde  bölünmüştür. Bölgede bir adres sorulduğunda sokak ve caddelerin keşişimini veriyorlar. Haritada da aradığınız yer, bu   koordinatları ile belirleniyor
Bulvarların ismi: 1st avenue, 2nd avenue, 3nd avenue, Laxington  Park avenue, Madison avenue, 5 th avenue,
6th avenue,   Brodway, 7th avenue, ……12th avenue. Bu bulvarın hepsi birbirine paralel ve düzgün olmasına karşılık sadece Broadway düzgün olmayıp  bazı yerlerde yanındaki caddelerle kesişiyor.


Manhattan, üç bölgeye ayrılmış.

1-Uptown(Upper Manhattan): 135.Street ile 60.Street arasında kalan bölüm.


2-Midtown: 60.Street-28 streste arası.
3-Downtown(lower  Manhattan):29 -Wall Street aarasında kalan bölüm.
Her bölgeyi kendi içinde en az birer günde yürüyerek gezebilirsiniz. Zamanınızın yetmediği yerden devam edebilirsiniz. En  kuzeyden başlarsak sırasıyla;

I-UPTOWN(UPPER MANHATTAN)
Metro ile en kuzeye Harlem’e geçerek başlayarak yürüyerek  veya bazı yerlerde otobüs veya metro kullanarak kuzeye doğru inebilirsiniz.
1-Harlem: Turla da gidebilirsiniz ama hiç gerek yok. Ben daha önce gittiğimden bu sefer gitmedim.

2-Central Park: Şehrin göbeğinde  içinde gölleri olan yemyeşil ve bakımlı park. İnsanlar, yürüyüş , piknik  ve spor yapıyorlar. Göllerde kano veya kayık ile geziyorlar.  Bir şey yapmadan çimlerin üzerinde uzanıp çevreyi seyretmeniz  bile yeterli olacak.
Parkı, girişlerde harita alarak;
-Bisikletle :1 saati15 Dolar, iki saati 20 Dolar, üç saati 22 Dolar, beş saati 30 Dolar ve günlük 40 Dolar.ş
-İki kişilik sepeti olan bisikletli araç: Sürücüleri bazıları Türk. Dakikası 4 Dolar. Yarım saati 50 Dolar. Pazarlık yapabiliyorsunuz. İstediğiniz duraklarda on dakikalık duraklama yaparak anlaşabilirsiniz.
-Fayton ile
-En iyisi yaya gezebilirsiniz.

Parkın iki yanından geçen ana yol üzerinde birçok müze var. Bunlardan en önemli olanlar: Solda yol üstünde;

1-Guggenheim Museum: Giriş 25 Dolar. Çocuklar için 18 Dolar. Pazartesi,Çarşamba, Perşembe,  Cuma ve Pazar günleri 10-17:30; Salı ve Cumartesi günleri ise 10-20 arası açık.

Önce asansör ile en üst kata çıkıp dönerek ve aradaki salonları atlamadan gezerek aşağıya inebilirsiniz. Ünlülerin eserleri yanında benim hiç anlamadığım modern resimler, dizaynlar da var. Çıplak adam kıçına upuzun boruyu soktuğu,  adamın ağzına işediği resim, modern oluyor.
Not: İsterseniz İspanya- Bilboa; İtalya- Venedik; Amerika-New York’da ki Guggenheim müzeleri için bir yılda istediğiniz kadar girebilmek üzere 70 Dolara bilet alabiliyorsunuz. Hemen ileride;

2-Metropolitan Museum of Art: Giriş 12 Dolar. Pazar-Salı 10-17:30; Cuma-Cumartesi10-21arası açık. Elektronik rehber de alabiliyorsunuz. Biletinizin bir parçasını yakanıza yapıştırıyorlar. Katta ki yardımcılar çok yardımcı oluyorlar. Bu müzeye kesin gidiniz.



Ana binanın ilerisinde ki girişten asansör ile çıkınız. Üç katlı bu devasa müzeyi haritasız gezmeniz mümkün değil.Sanki dünyanın tüm eserlerini toplayıp burada sergiliyorlar. Ben Afrika galerisine hayran kaldım.
2. Katta Türkiye kısmında “Koç ailesi galerisi” nede Osmanlı’ya ait  İznik ve Kütahya çinileri; Uşak ve diğer Osmanlı kilimleri ve Osmanlı objeleri sergileniyor.
Bu sefer parkın içinden gezerek parkın karşı yakası geçip yine yol üzerinde;








3-Amerikan Museum Natural Hıstory: Giriş 27 Dolar. Her gün 10-17:45 arası açık. Dört katlı bu devasa binanın 4.katı, sadece dinazorlara ayrılmış. Öyle ki, kocaman salona bir dinazorun iskeleti sığmamış da başı diğer odaya taşmış.
Dünyada ki hayvanların doldurulmuş  hallerini hiç sevmem ama  bu müzede inanılmaz tabii  bir ortamda sergileniyorlar. Ama tam gezmek için çok zaman ayırmak gerekiyor.
Bir iki blok ileride köşede;
-New YorkHıstorıcal Socıety Museum&Lıbrary: 3 katlı bu müzeye“Amerikan Museum Natural Hıstory” müzesinin bileti ile ücretsiz girebiliyorsunuz. Amerikan yaşamının evreleri anlatılıyor. Benim ilgimi çekmedi. Yarıda bırakıp çıktım. Biraz aha yürüdükten sonra  yol üstünde köşede;
-John Lennon’un  muhteşem evi.Yakınında parkın içinde
-Stawberry Fields: John Lennon anısına yapılmış.
Parkın Güney kısmına doğru yürüyerek çıkınız.

II-MİDTOWN


1-Grand Plaza Oteli: Parkın Güney ucunda. Dışı onarımdaydı. İçinin belli bir kısmını gezebiliyorsunuz. Çok ihtişamlı.
2- Museum of Modern Art(Moma): Giriş 25 Dolar. 10:30-17:30 arası açık. Cuma günü ise 20’ye kadar açık. Özellikle 5. Kattaki ünlülere ait eserleri görünüz.

3-St. Patrick’i Cathedral: Giriş ücretsiz.
Hemen karşısında

4-Rockefeller  Center: Tepesine manzara seyretmeye çıkmak 40 Dolar.

5-Times  Square : hemen meydanda seyyar turist info var. Normalde tur  otobüsleri için ama  şehir hakkında her türlü harita da var.
Çevrede kocaman her an değişen reklam panoları, meydana ayrı bir hava vermiş.
Meydanın ortasında insanların oturup çevreyi izlemesi için merdiven şeklinde platform yapılmış.
Bu  merdivenlerin altında ki bilet gişesinden Broadway müzikalleri, opera ve şovlar için bilet satın alabiliyorsunuz.Gösterisine göre biletler 100Dolar civarında.  Hangi gösterinin nerede ve kaçta olduğunu da hemen orada ki ışıklı panodan görebiliyorsunuz.
Ben daha önce  geldiğimde iyi para vererek girdiğim gösteride gece boyunca uyumuştum. Aslında bunlar, turistlerin parasını almak için uyduruk gösteriler. Eğer burada yaşayan ve bilen bir tanıdığınız varsa, dinlenmiş olarak  iyi bir mekanda bir Broadway müzikali seyretmek keyifli olur.
-West 65th street: Müzik, opera, tiyatro gösterilerinin  olduğu asıl bölgedir.
-Carnegie Hall:57. Sokak ile 7. Cadde arasında şehrin klasik eski konser salonudur.

6- Broadway Caddesi: Bu caddeye Manhattan’ın birçok bölgesinde karşılaşacaksınız. Bazı bölgelerde şık evler ve alışveriş merkezleri var.
Yine 5. Ve 7. Cadde üzerinde ki şık alış veriş merkezlerini görebilirsiniz.
7-Bryan Park:Yemyeşil çimlerin olduğu bu park, güneşte çimler öldüğünden öğlen çimlere oturmak yasak. Herkes naylon kaplarda satın aldıkları öğle yemeklerini alıp burada ki ücretsiz masa ve sandalyeler oturarak yiyorlar. Ama akşam, güneş gittiğinde çimlere oturtabiliyorsunuz. Hemen parkın bitişiğindeki;
8-Publıc Lıbrary: Binanın dışı da içi de muhteşem. İçini sessizce gezebiliyorsunuz. Ülkemde ki kütüphaneyle kıyaslandığında imrenmemek mümkün değil.

9- Grand Cantral  Terminal: Bu binada çok güzel. Tanrılarla süslenmiş saat kaldırılmış.Biraz ilerisinde
10-Chrysler Bulding: Dışı güzel. Lobisinde karanlık renkler kullanılmış. Üst katlara çıkamıyorsunuz.
Daha da ilerlerseniz “Birleşmiş Milletler Binası “ ile “Türk Elçiliğine” varıyorsunuz.
Tekrar Times Square’ ye geliniz. Kuzeye doğru;
-Empıre State  Buldıng: Manzara seyretmek için yukarıya çıkış 40  Dolar. Bu sefer aşağıda binanın pırıltılı minyatürü ilk foto çektirmekle yetindim.

III-DOWNTOWN
1-Greenwıch Village ve Washington Park: Şık bir semt. Park,dinlenmek ve yürümek için  için keyifli.

2-Soho: Yine şık binaların, alışveriş dükkanlarının ve galerilerin olduğu semt. Özellikle eski evlerin dışında ki balkondan balkona olan yangın merdivenleri, bu  bölgelere ayrı bir güzellik katmış.
3-Little Italy: Genelde İtalyan restoranlarının olduğu bölge,
4-Chınatown: Çin yemeklerinin ve objelerinin satıldığı  bölge.
5-BrooklynKöprüsü: Köprünün üzerinden yürüyecekseniz yerleşimin ortalarından çıkılıyor. Ben kıyıyı takip ettim.Köprüye çıkmak için  tekrar  bölgenin ortasına doğru  yürüdüm ve çok yoruldum.Yürüyerek
6-Wall Street: Paranın döndüğü cadde. Eski ve güzel binalar var.
a-Federal  National Memorial: Bu güzel binanın önünde Washington’un heykeli var. Başka eski binalar göreceksiniz.
Buradan Broadway caddesinden çıkınız.
7-Kon Of: ünlü devasa boğa heykeli. Millet foto çekinmek için sıraya girmişlerdi.
8-Bowling Green Park: Küçük sevimli park.Hemen karşısında
9-National Museum Amerikan  İndian: Giriş ücretsiz.Perşembe 10-20 arası; diğer günler ise 10-17 arası açık. Kızılderililerin yaşamını anlatan görseller ve objeler iki katta sergileniyor. Çok güzel.
10-Batary Park: Yemyeşil çimenlerin üzerinde mavi sandalyelerde oturup dinlenebilirsiniz.11 eylül saldırısında enkazın altından çıkan küre, bu parktan kaldırılmış.
11-Liberty adası-Özgürlük heykeli ve Elis adası: Saat 5’ e kadar sürekli fery , önce  özgürlük heykelinin olduğu Liberty adasına, oradan da Elis adasına  gidip son olarak başlangıç noktasına dönüyor.
Bilet ücretleri 18.50, emeklilere 14 ve çocuklara 9 dolar. Artık heykelin içine önceden internetten rezervasyon yaparak  ve çantanızı 25 cente kitleyerek girebiliyorsunuz. Heykelin karşı tarafında da ücretsiz müze var. Burada konu ile ilgili film izleyebiliyorsunuz.
Elis adası: 1892-1924 arası 12 milyon göçmenin  Amerika’ ya giriş yaptığı ada. Göçmenlerin çilesini, umutlarını anlatan görseller ve materyaller var.
12-Staten  Adası: Burnun ucundan gündüzleri her yarım saatte , gece boyunda da her bir saatte bir  turuncu renkli fery ücretsiz bu ilçe-adaya yolcu taşıyor. Geçerken de Özgürlük heykelini çok yakından olmasa da görü6orsunuz. Adanın turist infodan haritasını alarak otobüsle gezebilirsiniz. Sahil boyu yürüdüğümüzde 11 eylül heykelini de görüyorsunuz.
Tekrar Betery Park’ a döndüğünüzde bu sefer adanın diğer tarafına yürüyerek;
13-Museum of Jevısh Herıtage: Cuma günü 10-17 arası; diğer günler 10-9 pm arası açık. Giriş 16 Dolar, emekliler için 13 Dolar. En son giriş, giriş saatinden iki saat önce.Auschwitz yahudi kampı görsel ve objelerle anlatılıyor.İlginizi çekiyorsa gidebilirsiniz.
Burnun  diğer tarafında;
14-World Trade Center(Dünya Ticaret Merkezi):
b-Word Trade Observatory: General bilet 39, Combin49 ve Inclusıve bilet 59 Dolar.Emekliler için az bir indirim var. Burada 1.5 Dolara tablet şeklinde elektronik rehber veriyorlar.Bu tableti hangi manzaraya tutarsanız size otomatik bilgi veriyor.
Yıkılan ikiz kulelerin yakınına  yapılan bu yeni binanın 102. Katına çıkarak  gerçekten güzel New York manzarası seyredebiliyorsunuz.

b-9-11 Memorial: 11eylül saldırılarında   yıkılan ikiz kulelerin yeri boş bırakılarak sürekli akan su ile ölenler temsil edilmiş. Çok anlamlı bir eser olmuş. Ölenlerin adları da bu devasa havuzun kenarlarına yazılmış.

c-9-11 Müzesi: Giriş 26 Dolar.Cuma saat beşten sonra ücretsiz.
Yıkılan ikiz kulelerin enkazı üzerine bu müze yapılmış. Adamlar nereden para kazanacaklarını iyi biliyorlar. Saldırıda  ki yıkımları, insanların acıları, saldırı sonrası çevrenin durumu v.s anlatılmaya çalışılmış.

Ayrıca   Bu memorial’ın tam karşısına Word trade Center adında tepesi kuş şeklinde dizayn edilmiş yeni alışveriş merkezi yapılmış.
Karşı tarafta


15-World Financial Center: Bu merkezde dört ayrı dev binadan oluşuyor. Çevre çok şık.Nehir kenarı yürümeyi ihmal etmeyiniz.

YAKIN İLÇELER
BROOKLYN: Manhattan’dan “East River” ile ayrılıyor.Nehir üzerinde ki köprülerle birbirine geçiliyor.Ben aslında havaalanından direkt metro ile kalmak için buraya geldim. Burada çok yoğun Ruslar, Türkler, Asyalılar başta olmak üzere göçmenler yaşıyor. Metroda ve dışarda kime bir şey sorduysam Rus, Ukraynalı ve Gürcü çıktı. Ben de Rusların sadece Antalya’ya geldiklerini düşünürdüm. Aslında Antalya’ya Rus  kadınları zengin Türk erkeği bulmak için  Amerika’ya ise aileler iş bulup çalışmaya gelmişler. Bu durumu metroda tanıştığım Rus’a söylediğimde kahkahalarla uzun süre güldü. “Rus kadınları burada da zengin adam bakıyorlar. Bu durum bizim için de sıkıntı” dedi.Burnun en ucunda
1-Akvaryum:Giriş 25 Dolar. Ben daha önce gittiğimde deniz atlarını çok beğendim. Şimdi sadece birkaç tane sıradan deniz atı görebildim. Bazı bölümlerinde onarım vardı.Show saatlerini öğrenerek özellikle fokların gösterisini izleyebilirsiniz. Bu huyuma çok kızıyorum. Bazı yerlere ikinci kez gittiğimde büyüsü kalmıyor.
Atlas okyanusunun kenarında ki bu akvaryuma giderken plajları da görüyorsunuz. Haziran başı olduğundan az kişi güneşleniyordu. Bana cazip gelmedi. Metro ile;
2-Brooklyn Museum of Art :Giriş 16 dolar. Soran yok.Bağış ile çalışıyor zaten.Pazartesi ve Salı günleri kapalı. Diğer günler 11- arası açık.  Buraya giderken telefonum çalındığından canım sıkkın olduğundan detaylı gezmedim.Hemen arkasında
3-Botanik Bahçesi: Giriş 15 Dolar.Çocuklar için 8 Dolar.Pazartesi kapalı.Salı- Cuma  8-18 arası; hafta sonu 10-18 arası açık  ama içinde ki cafe ve yeşil ev 10’da açılıyor.Burası da güzel. Özellikle mayıs başı Sakura ağaçlarının görüntüsü harika oluyor. Bu seferde Gül bahçesi çok güzeldi.Yanında
4-Prospect park: Central park gibi insanların piknik yaptığı ve dinlendiği dinlendiği büyük ve  güzel park.
Konumunuza  göre Brooklyn köprüsünden yaya geçerek te Manhattan’ a ulaşabilirsiniz
 Not: Ben bu sefer Bronx’ ve New Jersy’ e gitmedim.
ŞANSIZLIKLIKLAR
Aslında şansız birisi olmama rağmen gezilerde inanılmaz şanslıyımdır ama bu sefer biraz aksilikler peş peşe geldi.
-Önce daha İsveç’deyken bilgisayarımın ekranı tamamen kapandı. Tüm gezi bilgilerim içinde kaldı. Bir  Türk bana tabletini ödünç verdi. İsveçli kız da tabletin ekranını geçici açınca bazı bilgileri hızlıca alabildik.
-Daha sonra gözlüğümün camının biri kayboldu. Mecburen satın aldım ama doktora giremediğimde çok küçük yazıları okuyamıyorum.  Şu anda sapının da biri kırıldı. İleride dafalarca yenisini almak zorunda kaldım.
-New York,da dördüncü günümde  sırt çantamla kalacak yerimi değiştirirken Sanırım metronun içinde, el çantamın gözünden telefonumu çaldırdım. Hata tamamen bende. Tüm gezilerine birçok şeyimi çaldırıyorum. Dikkatli olmalıydım. Telefonumu yurt dışına açtırmıştım ama sim kartını çıkartıp sadece whatsapp’tan konuştuğumdan hırsız kullanamayacak. Ama  benim için çok kötü oldu. Canım çok sıkıldı. Kod telefonuma gelemeyeceği için internetten alış veriş yapamayacağım.
 Paylaşmayı bilmeyen Amerikalı ev sahibim kadın eski telefonunu verdi ama  o kadar eskiymiş ki bir gün uğraşmamıza rağmen bir şey yükleyemedik. Zaten hemen telefonunu verince şaşırmıştım. Bir günümü çaldı.
Canımın sıkıntısından ertesi gün   Breswert’ e trenle  Ukranyalı ev sahiplerime gittim. Bir buçuk saatlik tren yolculuğu hafta sonunda 15 Dolar, hafta içi 20 Dalar.
Ev sahiplerim çok tatlılardı. Gür ormanın dibinde ahşap evde oturuyorlardı. Harika bahçelerinde    yatlarını tamir ediyorlardı. Bahçede barbekü yaptık. Ev sahibim eşinin kullanmadığı  telefonuna tüm gerekli programları yükleyerek bana vardi. Burada iyice dinlendim.
Buradan   çok eski tanıdığım Türk  gençi ile Tatar eşinin daveti üzerine tekrar  New York- Brooklyn’ e döndüm.
Demleme çaydan sonra ev sahibim bana aldığı yeni telefonla eve döndü. Ne kadar ihtiyacım yok desemde programları kurarak teslim etti. İşte Türk’ün farkı. Bazen tersi olsa da çoğu zaman yurt dışında yardımlarını çok görmüşümdür.
Bu arada bankama online giremediğimden eski telefonumu bulmak için   birbirlerine pasladıklarından beş farklı yere baş vurdum ama hiç ilgilenmediler. Amerikalıları hiç böyle vurdumduymaz tahmin etmezdim.Ben de Türklerle çevreyi gezip çok güzel zaman geçirdim.Birlikte zenginlerin oturduğu aynı Amerikan filmlerde ki gibi şahane evlerin olduğun “Uzun Ada” ya gittik. Burada girdiğimiz markette ki çeşitliğe hayran kaldım. Kaç çeşit zeytin veya kahve çeşidi olduğunu sayamadım.  Moralimde düzeldiğinden son gün  yeniden New York’u çok güzel gezdim.
Ev sahibimin eşi  Tatar genç kız,  Rus hava yollarında çalıştığından birlikte Hawai ve Alaska biletlerini satın alıp iyice rahatladım.
Artık Amerika’yı boydan boya geçmek üzere  kuzeye  ve daha sonra batıya gitmek üzere New York’dan Ev sahiplerimin aracı ile eski ama çok  güzel evleri olan Binghamton’a geldim. Yolun her iki tarafı ormandı. Uyarı levhaları olmasına rağmen birçok yol kenarlarında geyik, kurt, tilki  ölüsünü gördük.Burada da son kez iyi dinlendikten sonra artık daha önce Amerikanın gitmediğim diğer şehirlerini ve yeniden milli parklarını gezerek Los Angeles’ e varmak üzere zorlu yolculuğa başlıyorum.
Hawai ve Alaska biletleri:
Los Angeles— Hawai adası-Kaui adası(234Dolar,American H.Y)
Kaui adası— Honolulu(74 Dolar,Hawaiii H.Y)
Honolulu Adası— Maui adası(39 Dolar,  Hawaii H.Y)
Maui adası— San dsFrancisco(229 Dolar, Unidet H.Y)
San Francisco— Portland— Seattle(Bu yolu otobüsle gececeğim.)
Daha sonra;
Seattle—Alaska- Anchorge(78 Dolar)
Artık kendi imkanlarımla gezerek Los Angeles’e kadar gidip oradan Hawai’ye uçacağım.
Amerika’nın diğer eyaletlerinde görüşmek üzere

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder