19 Ocak 2024 Cuma

2023 HOLLANDA

 2023 Hollanda Gezisi

Ben daha önce birkaç kez Hollanda
Ben daha önce birkaç kez Hollanda'ya gidip her yerini detaylı gezmiştim. Avusturalya dönüşü İstanbul'a en uygun bileti Amsterdam'dan bulunca bir de kişini göreyim diye iki gece Amsterdam'da kalmalı bilet aldım. Bu gezimde  gördüğüm yerleri kısaca  yazdım.
Havaalanından şehre gelen otobüste (Tek yön 6:50 Euro)müzeye yakın yerde indim.


1-Rijksmuseum.. müzesi :Giriş 22.50 Euro. Dışı da muhteşem olan bu bina 
3 katlı ve bahçeli. İçinde en az 3-4 müzeye bedel resimler, eşyalar takılar, porselenler, gemi maketleri, silahlar...Ne ararsanız var. Çok doyurucu müze.
Hemen yakınında 

 2-Van Gogh:Daha önce gittiğinden gitmedim.
Müzede sanatçının 200’ü aşkın tablosu ile 500’e yakın çizimini görebilirsiniz. Özellikle Yıldızlı Gece (The Staryy Night) tablosu en ünlü eseri.
Yürüyerek

3-VondelparkAmsterdam’ın bu en büyük  parkında  göl ve su yolla ı çok güzellik katmış. Her taraf kanallarla örülmüş. Parkı yürüyerek  veya  bisiklet ile gezebilir ,piknik yapabilirsiniz. Buradan yürüyerek veya tramvay ile Amsterdam Central Station’a kadar gidebilirsiniz. 

4-   Oude Kerk(Eski kilise) Giriş   13:50 Euro
1302 yılında Gotik tarzda inşa edilen Oude Kerk Amsterdam’ın en eski dini  kilisesi. Ahşap tavanları ve vitrayları görülmeye değer.

Not: Kiliseye giderken uyuşturucu kullanılan dükkanları ve uyuşturucu müzesini de görebilirsiniz.   Birçok golden oluşan yürüyebileceğiniz ve dinlenebileceğiniz çok güzel bir park.

4-Red Light District: Burası gerçekten biz Türkler için çok ilginç.
Uyuşturucu içebileceğiniz  mekanların yanında aklınıza gelemeyecek fantezi araçlarının satıldığı seks shoplar. Kısaca cinsellikle ilgili aradığınız her şeyi bulabileceğiniz kanal kenarı bu caddede asıl giriş katlarda müşteri bekleyen fıstık gibi kızlar. Kırmızı perdeyi kenara çekmiş kendini gösteren kız artist kadar güzeldi. Işık altında cildi harika görünüyordu .Aklım almıyor bu kadar genç ve güzel kızların seks ile para kazanıyorlar.

5-Dam Meydanı: Güzel eski binaların ve heykellerin olduğu güzel bir meydan. 
Not: Yol boyu bir çok Peynir test etmek dükkanlar göreceksiniz. Eskisi  gibi parçalar büyük değildi.

5-Red Light District: ilk gördüğümde güzel kızların yarı çıplak kırmızı perdeleri açıp kendilerini cadde üzerindeki düz ayak odalarında pazarlamalarına inanasım gelmemişti. Bu caddeden  erkek akrabaları geçerken bunları görürse utanmazlar mi diye bir Türk olarak düşünmüştüm. Bizde bilindiği gibi  her şeyi gizli yapmayı öğretmişler.
Burada ki seks shoplar da satılanlar da çok ilginç. Seks ile ilgili aklınıza gelen veya gelemeyen her türlü objeyi görebiliyorsunuz .Bu gelişmiş ülkeler her şeye çok rahat ulaşabildiklerinden sanırım farklı seçeneklere yöneliyorlar.

6-Dam Meydanı: Kalabalık ve aktif bir meydan. Ulusal Anıt,  Madame Tussauds Müzesi ve Niuewe Kerk (Yeni Kilise) bu meydanda.
Not: Yol boyu Peynir test edebileceğiniz birçok dükkan göreceksiniz.

7-Begijnhof:14. yüzyılda inşa edilmiş olan harika evlerle çevrili olan avlunun içinde  Amsterdam’ın en eski 34 nolu evi kaçırmayınız.

8-Jordan: Bu sokaklarda da eski evler, dükkanlar vb. var. Keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz.

9-Kanal Turu:
3-bot 13 Euro.Çocuk9 Euro.
Kuş olmasına rağmen hava güzeldi. Ara ara yağmur atıştırdı. Bir saatlik bu gezide bot, önemli binaların olduğu kanallardan geçti .Birbirinden hafifçe ayrılmış "Dans eden binalar" da ilginçti. Bot turu yazın çok daha keyifli oluyor.
HAVA ALANI: Çok güzel, temiz ve modern. Her birimde bir Türk bulabilirsiniz. Hiç dil bilmeseniz de size yardımcı olabilecek bir Türk ile karşılaşacaksınız.

PEGASUZ HAKKINDA:
Artık kabin bagajının ağırlığına  değil büyüklüğüne bakıyorlarmış çanta deniliyordu ama ben dahil herkesin yanında ikinci çanta da vardı. Hatta ben iki tane uçak battaniyesi ve 3 şapkayı Çantalarımı yanında elimde geçirdim. Kısaca kurallar esnetilmiş. Ama uçak içinde bir küçük  su 2 Euro.

18 Ocak 2024 Perşembe

fiji adaları cumhuriyeti

 FİJİ ADALARI CUMHURİYETİ

 

Uçaktan yemyeşil adaların dizilişi çok güzel görünüyordu.

 

Havaalanında kalacağınız yerin adresini ve dönüş gününü soruyorlar.

Havaalanında geleneksek kıyafetler giymiş müzik grubu geleneksel şarkılarla turistleri karşıladı.  Ama  hangi Aralık çantamdan iki büyük çikolatayı aldıklarını fark edemedim.

Geleceğim gün de Türk gencini. Amerika’dan gelen Yat parçalarından küçük olanları koliden almışlardı.


GENEL


Ataları, Afrika-Tanzanya’dan gelmişler.

1874-Ingilterenin sömürgesi altına girmiş.

1970- Bağımsızlığını kazanmış ama sancılı dönemlerden geçmiş.

215’i ıssız olmak üzere 333 adadan oluşmaktadır. Ayrıca 522 adacık da vardır.

Baskenti Suva.

Dokuz ada olarak bölgelere ayrılmış.

Nüfusu 1 milyon civarında.

800 yıl önce yakaladığı insanları öldürüp yiyecek kadar vahşilermiş.

Fijililer, her yönü ile daha çok Afrikalılara  benziyorlar. Biraz da Asya kültürü karışmış gibi.

Seker, turizm, Hindistan cevizi ve Zencefil ihraç ettiğinden Pasifik ada ülkelerinden en az dışa bağımlı olanıdır.

Ülke yemyeşil .Doğası  harika .cocanat ağaçları burada sanki daha güzel. Her tarafında okyanus olmasına rağmen birçok nehri de var. Toprakları bereketli.

- Kali: geleneksel müzik aleti. Eskiden bizde kullanılan ahşap hamur teknesine benziyor. Ağzı daha kapalı.Iki agaç  çubukla çalınıyor.

-Hindistan ağacının yapraklarından harika hasırlar, çantalar, şapkalar  ve yelpazeler örmüşler

 

İKLİM

Gitmek için en uygun yağışların ve kasırgalarının olmadığı ve günlük sıcaklığın 25 derece civarında olduğu Mayıs-ekim arasıdır. Kasım ve Nisan aradı sıcaklıklar artar.


ULASIM

Trafik soldan .Araçlar sanırım Avusturalya veya Yeni Zelenda’dan geldiğinden emniyet kemeri takılmayınca sinyal veriyor. Mecbur takıyorlar.

Şehir içi otobüsleri bakımsız. Kart veya peşin para ile biniliyor. Şehirler arası otoban yolları iyi. Şehirler arası otobüsleri iyi sayılır .Koltuk numarası yok. İstediğiniz yere oturuyorsunuz.

 

 

PARA


FIJIAN DOLLAR(ilavo)

1 usd-2.14Fiji Doları

1 aud-1.44Fiji dolar

10 FJD=15 AUD.

1 FJD= 12.94 Türk Lirası yapıyor.

10 FJD=129.4 TL

-Otel ve restoranlara  gittiğinizde hem en terinizi silmeniz için  ıslak ve soğutulmuş küçük beyaz  havlu ve soğuk su veya içecek getiriyorlar.

-Kadinlarin çoğu telefondan Türk dizileri izliyorlar 

-Çöplerini  hayvanlar karıştırması diye evlerinin önünde ki yaptıkları  yükseltilere poşetler içinde bırakıyorlar.

-Okul binaları, özellikle özel okul binaları  iyi.Oteller ise çok şık sayılır.

-Alkol ve sigara  fazla tüketiliyor.

-Disariya çöp attiklari,tukurdukleri  ve işedikleri halde şasırtıcı şekilde  evleri pis sayılmaz .

-Okyanusta büyük dalgalar yok ama gelgit olayı var.

-Reklam panolari çok.

-Arabaya çok düşkünler.Yollarda çok araç var.

 

 

INSAN


Aslinda çok güler yüzlü ve sıcaklar ama 

çok rahatlar. Zaman mefhumları yok.Bir saat deyip üç saat sonra gelebiliyorlar. Sözlerine de fazla güvenilmiyor.Rahat yalan konusabiliyorlar.

Zaten”Buraya geldiyseniz Fiji zamanini kullanmalısınız.” Diyorlar.

Cocuklar çok tatlılar.Sevmek istediğinizde hemen geliyorlar.Fotograf çektirmeyi de çok seviyorlar 

Evli kadın ve erkekler saçlarının sağ tarafına geleneksel plastik ve gerçek çiçek Floweral hair  comb -Pink veya

Hibiscus flower gibi  farklı  çiçekleri 

 takıyorlar.Bekarlar ise sola takıyorlar.

Erkek öğrenciler okulda ve  resmi dairelerde çalışan erkekler,geleneksel kıyafet olarak  önde soldan kapaklı , kemerli ve cepli tek renkli sulu adlı etek giymek zorundalar.

Kadınlar sulu etekleri ise renkli ve desenli  dikdörtgen bezi sararak geleneksel etek şeklinde kullanıyorlar.

Ama genelde kadınlar yarım kollu, çok renkli ve desenli kumaştan tunik ve altına uzun etek giyiyorlar

 

Kadın erkek üst on dişinin yarım cevresini L şeklinde altın ile çevreliyorlar.

 

Gençler koyu tenli ve güzeller ama yaş aldıkça kilo almışlar.Rengareng geleneksel giysileri ile çok hoş görünüyorlar.

Genelde uzun boylu ve iri yapılılar. Saçları o kadar kıvırcık ki neredeyse su bile aralara giremiyor.

Özel yaşam tarzları Avusturalyalılara benziyormus.Burada da farklı erkeklerden evlenmeden çocuk yapmak normal olduğunu söylediler.

Insanları çok güler yüzlü,sürekli bula(merhaba ) demelerine aldanmayın. genel olarak ada kurnazlığını da taşıyorlar.

Havaalanında ev sahibim beni almaya geç gelince bazılarından telefon yardımı istediğimde ya “Karsi taraf cevap vermiyor” dediler veya  tek söyledikleri  “otel veya taksiye ihtiyacınız var mı?” diye sordular.

Kısacası hepsi turizm gelirlerinden bir pay kapmaya çalışıyorlar ama tüm gelir toptan yatırımcılara gidiyor.

Marinada otellere  çok sık giden bula adlı otobüsü beklerken shopping centre görevlisi “ 15 dakika sonra gelecek” demesine rağmen beş dakika sonra “otobüs 1 saat sonra gelecek”dedi.Yalan olduğunu hemen anladım.Nedenini sorduğumda “Otobüs bozulmuş.Taksi ister misin?” dedi. Beş dakika sonra otobüs gelince de hemen bulunduğu yerden uzaklaştı.

Yine kaldığım iki ev sahibimin arsizligi beni rahatsız etti.Fakirliklerini ileri sürerek arsızlık yapmaları hoş degil.Daha önce size ne getirmemiz isterseniz dedigimde bir tanesi “recel ve özel bir kahvaltıda ekmeğe sürülen bir yiyecek istedi.Bunlarin yanında evine gittiğimde torunları dahil birçok hediye verdiğim halde iki hediyeden birini seçmesini istedigimde”ikisini  de isterim” dedi.Ertesi günde  çamaşırlarımı elde yikayacak iken gelini “makinaya atalım” dedi.Daha sonra kaynanası deterjan almamı söylemiş.Vazgectim.Olmadi.Odama gelerek “bozuk. 2 veya daha fazla  doların var mı?Çayın yanına bisküvi alacağım” dediğinde de vermedim.Ev de de iki tane oğlu ve gelini vardi.Bu nasıl bir kültür?”Odada çok sivri var.Ilac var mı?” diye sorduğumda “1 dolar vermelisin” demez mi?Arsízlığa dayanamıyorum.Bir gece daha kalacaktım ama ayrıldım.Turisti ayaklı para makinası sanıyorlar.

 

DIL

Fijian dili ama 14 farklı dil kullaniliyor(Hindu dilleri de kullanılıyor.) resmi dilleri Baun dili.Ikincibresmi dilleri ise İngilizce.Okul eğitimi de  ingilizce.Artik bazı aileler çocukları okula gitmeden önce evde İngilizce konusarak İngilizce öğretiyorlarmış.

 

DÍN:

Çoğunluğuna gere sıralarsak;

Catholic%65(Pencoastal,Medoist)

Hindu ve Sikh%30,Müslümanlar%6.3.Geri kalan dinsiz veya diğer dinlere mensuplar.

Hepsi birlikte barış içinde yaşıyorlar. Hepsinin ibadethanesi var.Cogu yanyana.

 

YEMEK

Ülkede bizde olan her çeşit sebze ve meyva yetiştiriliyor.En çok ta  köklü yiyeceklerden  besleniyorlar.çok farklı patates yetiştiriliyor.Bunlar;

Kumala:kırmızı renkli ve tatlı büyük patates cesidi

 

Cassava:Bir çeşit patates

Taro: Bu da diğer çeşit ve daha büyük . Tadını çok beğenemedim.

Kava(yaqona):Kurutulmuş bir ottan yapılan alkollü içecek.

Roti: Sıcak su ve un ile hamuru hazırlanan hamurdan açılarak pişiriliyor.

Topoi:Hamuru kaynatılarak yapılan bir çeşit ekmek.

Kava: Ulusal içkileri.Bazı bitkilerin kökleri kurutulup dövülerek toz haline getiriliyor.Su karıştırılarak ahşap kaseye konuluyor.Kokonat  kepçesi  ile  kokonat kaselere dökülerek servis ediliyor.Tadı berbat.Sanki toprağa su karıştırılmış gibiydi.


NADİ

 

Burası aslında bir kasaba. 

Şehir merkezinde çok bakımlı olmasa da  beton evler ,banka, mağazalar, süper marketle v.b herşey var.Ama dükkanlar erken kapanıyor.Zaten gece ışıklandırması yetersiz.Sokaklar rengarenk. Satılan herşey renkli.Insanlar öğle yemeğini dışarda yemeyi seviyor.Ben de pilav üstü tavuklu sebze yemeğini tercih ettim.Her dinin ibadethanelerini de göreceksiniz.  

Merkezde dışarda yatan vardı.Ev sahibim” yaşadığı ada uzakta olanlarda dışarda yatıyor.” Dedi.

Şehir merkezine yakın birçok yemyeşil köyler çok fakirler. genelde keçi ve tavuk besliyorlar .Evlerin kapısında da köpek oluyor.

İlk ev sahibim Nadi’nin merkezine yakın bir köyde oğlu ve yeni genç ve güzel karısıyla iki odalı evde yaşıyordu.Tahmin ediyordum ama bu kadar fakirliği beklemiyordum.Yatak odasının kapısı bile yoktu.Perde  ile kapatılmıştı.

Burada birçok Evi, komşuları ziyaret ettim.Cok sıcak karşıladılar.Hemen birşeyler ikram etmek istediler.Hatta durumu biraz iyi olan komşu zorla üç tane Papaya verdi.

Çogunun,fakirlerin evi oluklu sac ve priketten yapılmış.Bir günde bile ahşap kasnağı çakıp bu evi yapabilirsiniz.Evler çok alçak ve sıcak oluyor. Çoğu yer açık olduğundan çok rahat sivrisinek v.b içeri girebiliyor.Dogru dürüst eşya yok.Herseyler bavullarda veya selelerde saklanıyor.Yiyecekler ise kapalı şeffaf ağzı kapalı kaplarda saklanıyor.Yer yataklarında yatıyorlar.Tuvalet ve banyo evin dışında.

 

Fakirlerin evinde buzdolabı ve televizyon da yok.O nedenle öğünlerde yağsız ,tuzsuz pilav ve yanına  birşeyler pişiriyorlar.

Çöplerini hemen yakınlara fırlatıyorlar.

Hep diyorum.Her Türk evinden en az bir ev daha döşenir.Biz uzağız hadi.Avusturalyalılar evlerinde ki fazlaliklari buraya gönderseler bir yeter.

Orta halli ailelerin evleri ise biraz daha düzgün oluyor.Betondan da olanlar var.Ayrıca evlerinde buzdolabı ve televizyonda oluyor.Karyola da yatíyorlar.Yaşanabilir gördüğüm böyle bir evin yakınları Yeni Zelanda’da yaşıyorlardı.

Ama her evin kapısında  döküntüde olsa bir araç bulunuyor.

Ayrıca evlerine zıt,dışarda gördüğünüzde gayet bakımlı ve şıklar. Hiç o evlerde yaşadıklarına inanamazsınız.

     DANARUA ADASI(Marina)


Şehre beş km uzaklıkta ki  köprüden gidilen adada ki bu marinanın ülke ile hiç ilgisi yok.Giriste zenginlerin oturduğu bakımlı evler var.Denizde ise turistleton  her çeşit deniz araçlarını görebiliyorsunuz. Özel yatlar cirit atıyor .Courisler de buraya demir atıyorlar.

Ayrıca döviz  bürosu,şık alışveriş dükkanları,süpermarketler,cafeler,restorantlar... ne isterseniz.Gece yemekli veya sun set Cruise  var. Fiji’ye ait  (Aslında Afrika’dakilerinin neredeyse aynısı)olan el sanatları v.b satın alabilirsiniz. Tesadüfen burada bir Amerika’lının iki yatında çalışan bir Türk genci ile karşılaştım.

Burada Christmas flowers (Yılbaşı çiçeği) sadece Aralık  ayında   kırmızı,sarı ve mor çiçek  açan bu ağaçlar  çok güzeller.Hele ağacın altına dökülen Çiçeklerinin oluşturduğu manzara daha da güzel.

Marinaya çok yakın  7 tane çok ünlü zincir oteller var.Buralara Marinanın önünden kalkan açık  bula otobüsleri ile ücretle  gidebilirsiniz. Yürüyerek te çok rahat hepsini gezebilirsiniz.Yol manzarası harika.Halk fakirligini yaşasın.Devlet büyükleri gelen turistler için hiçbir lüksten kaçmamış . Marinadan ikinci döner kavşakta adları yazılı zaten.Sırası ile Sofitel,Westin(Gittiğimde onarimdaydi), Sheraton Willa,Sheraton oteli,Redison,Whyndam otellerine ulaşacaksınız. Döner kavşağa gelip ters yöne gittiginizde ise Hilton oteline gidiyorsunuz.Buralara otel müşterisi gibi girip havuzlarinda ve okyanusta yuzebilir lobisinde dinlenebilirsiniz.Soran olmuyor.

Westin otelinin karşısında ise “Big Bula Waterpark” var.Giris 89 FJD.Genelde çocukların bineceği su oyun aletleri şişme plastikten.Ben ,plastik olmayan ve döne döne havuza düşen aletlere bindim .

 

Bu  okyanus kenarında ki yüzme havuzlu oteller son derece lüks .Birçok aktivite bulabilirsiniz. Çevre  Coconat  ağaçları ve rengarenk yöresel çiçekleri ile çok bakımlı ve güzel.Adada’da ki yerel halk  ile burada ki turistlerin yaşam tarzı taban tabana zıt.Dünya adaletsiz.

Marinada bir çok adaya yerel halkın gittiği küçük botlar kalkıyor.

 

        MALOLO ADASI(Viti Levu ) 

Vanua Levu adası ile bu ada Fiji adalar toplulugunun en büyük adaları.

3pm adaya gidiliyor.8 am’de adaya geri dönülüyor.

Tek yön 25 dolar

Yasawa island  ve diğer adalara da yine buradan belli saatlerde boot kalkıyor.

Malolo adası iki kısımdan oluşuyor. Büyük Malolo adasının sadece belli bir kısmında  yerli halk yaşıyor.Diger tüm kıyılarda yine turistler için üç tane resort inşa edilmis. Küçük Molola’da ise üç tane resortlerde  turistler agırlaniyor.Ayrica İngilizler toprak alarak burada ev yaptırmışlar.Büyük adadan Küçük adaya sular çekildiğinde yürüyerek geçebilirsiniz ama dışardan kimseyi kabul etmiyorlarmiş.Yerli halk, kendi ulkelerinde imgiluzlerin emrinde.

Sadece turistlerin dışında çalışanlar var.

 tüm geri kalmış ülkelerde durum böyle.Yerli halkı adanın bir bölümüne sıkıstırmıslar. Kendi adalarina İngilizler yúzúnden gitmeleri yasaklanmış. Antalya’da da durum biraz farklı.Ruslar yüzünden şehir pahallandı.Heryeri istila ettiler. Otobüslerde Ruslarin yüzünden oturacak yer yok.Bu Ruslar turist gibi para da bırakmıyorlar.

Paralı bir Türkü bulup parasını yiyorlar. Çoğu da alacağını aldıktan sonra kaçıp gidiyorlar.

Karedenizi de Araplar istila etmiş.Onlar paralı erkek için gelmiyorlar ama geri ülkemi i yice gerilettiler.

 

Ben bot ile Malolo  adasına bir aile ile 45 dakikada  gittik.Bu büyük adada sadece 80 kişi yaşıyor. Çoğu birbirinin akrabası.

Çalılıklarda birkaç inek ve çok az da tavuk besleniyor Susuzluktan sebze de gerektigi kadar yetistirilemiyor.Sadece köklü sebzeler yetiştiriyorlar.

Yaşayanlarin evleri hemen denize yakın , oluklu sacdan veya ahşaptan yapılmış. Üzerleri rengarenge boyanmış.Tuvalet banyo dışarıda.Evler çok kırık dökük.Cevre cennet gibi ama çöplerini dışarı attıklarından evlerinin çevresi kirli. Bir sabah beşte uyanıp,yanıma da bir çocuğu alıp çöpleri toplayıp yaktık ama yine çöp yuvasına cevireceklerinden eminim.

Gençler bile aksama kadar yan gelip yatıyorlar .Cok rahatlıkla evlerini onarabilirler. 

Adada su yağmur sularından elde edildiginden su sıkıntısı var .Genelde deniz suyununda karıştığı kuyu suyu kullanılıyor. ama büyük bidonlarla Nadi’den de su taşıyan var. Elektrik ise güneş enerjisinden elde ediliyor.O nedenle buzdolabı ve şarj akşama doğru çalışıyor.

Yaşayanlar tam ada insanı.Cogu kez ağaç dalları ile yapılmış dört tarafı açık ahşap yükseltide veya evde uzanıp boş boş kestiriyorlar.Onun dışında balığa çıkıyorlar. çevreyi düzenlemek akıllarına gelmiyor.Ev sahibim tek odalı evinin bir kösesini Nadi’den getirdikleri ile minik markete çevirmiş.Arı gibi çalışıyor.Biskivi, nodul ve soğuk boyalı meyve suları  çok satılıyor.Taze balık tutmak var iken konserve tuna balık satın almalarına çok şaşırdım.hepsi deftere yazdırıyorlar.

Adadakilerin bile giyimi çok modern ve düzgün.Genc kızlar mini şortlar giyiyorlar.Ev sahibim, sarıldığı havlu ile çok rahat gelenlere satış yaptı.

Adada yesil muz(Ama içi olmuş ve tatlı),Papa’ya,kokonat gibi meyveler taro,kasava  ve tatlı patates  gibi köklü sebze yetistiriliyor.

Ev sahiplerim karıkoca.Cocukları olmamis.Evleri tek odalı olduğu için adam kuzeniyle kaldı.

Ada harika ama sivrisinekler korkunç.Bu kadar çöp dışarıda olursa normal.

Adada ilk okul ve ortaokul  ve doktor var.

Ertesi sabah Pazar olduğu için köydeki küçük kiliseye(İki tane var.) gitmeden evsahibim  ve diğer yaşayanlar önce yemek hazırlıkları başladı.(Diğer dinlerde olduğu gibi.)

Palusami: Önce Hindistan cevizlerini özel alet ile içleri rendelenip sıkarak sütünü ayırdı. Aliminyum folya kagidiniz üzerine kat kat büyük toro yapraklarını yerleştirdi.Uzerine inek eti konservesi ,doğranmış soğan ve Coconat sütünü koyup iyice kapatıp bohcaladı.Ayni içi Coconat kabuklarinada koyuyorlar Kokonat kabuklarına yoğrulmuş hamur da konuyor. Cocanat süt ile yoğrulmuş hamuru kokanat yapraklarinin içinde bohça şeklinde kapatıyorlar.

Sonra çukurda koz haline gelmiş ateşin üzerine taşları sıraladı.UzerineK

Cocanat dallarını kafes şeklinde yerlestirdi.Bunlarin üzerine de bu bohçaları yerleştirip üzerine kocaman muz yapraklarını kapattılar .Bunu üzerine bir yorgan ,onun ustunede toprakla sıkıca kapatıp 2-3 saat hazırlananların  pişmesini beklediler.

-Lumi:Cocanat sütünün içine tuna balığı,tuz ve sağan koyarak katilasincaya kadar pisiriliyor Karekaba dökülüp kare seklinde parçalara ayrılıyor .Ben deneyenefim bile.

 

Panikeke( Pancake )=Sabah kahvaltisina içine muz koyarak kızartılan  toplar.Cok lezzetliydi.

Sea Grapes:Denizin içinden toplanan bu deniz uzumunden salata yapılıyor.

-Balik çorbası.Bol suda balığı haşlıyorlar.

 

 

        MANA ADASI

Turistlerin en tercih ettiği  ünlü  Mana adası küçük ama çok turistik.

Adada Resort, hotel ve backpacker olduğundan gitmeden yerinizi ayırtın. Veya en iyisi yerel bir evde kalarak ücreti onlara veriniz. Sanırım çadır da kurabilirsiniz.

Her gün 9,13:15 ve 15:15’ de  courise kalkıyor. 

Tek yön ücreti 161FJD=119 AUD=75 Amerikan doları.

Ayrıca günlük büyük courise de kalkıyor.

Yarım gün 225 FJD, tam gün ise

265 Fiji doları=3800 TL civarı.

Öğle yemeği, şnorkel  dahil. Şnorkeliniz yoksa 20 FJD’ye kiralanıyor.

Ben bu adaya kaldığım aile ve yeğenleri ile altı kişi motorla birlikte gittik. Hem daha uyguna geldi hem de harika bir gün geçirdik.

Bu adaya giderken farklı ıssız adalar gördük. Deniz suyu buralarda cam göbeği rengindeydi. Mana adasının  Koralların olduğu yere demir atıp şnorkellerimizle dalınca muhteşem bir güzellikle karşılaştım. Korallar çok büyük olmamakla birlikte çeşitliydi. Ama balıklar rengarenk ve çok çeşitliydi. Hele  turkuaz renkli balıklar harikaydı. Tam hatırlayamadım ama sanırım ilk  kez burada yine turkuaz renginde deniz yıldızı gördüm. Buradan sonra adanın diğer tarafında ki kum adasına çıktık. Burada da büyük leğen kadar tabak şeklinde her renk   corallar  vardı. Bu tabak şeklinde ki bazı  corallarin  uçları aynı oya gibi farklı renkte idi. Hayran kalmamak mümkün değil .Ev sahiplerim  Deniz üzümü toplarken de corallara zarar verdiler. Yalnız ada halkın hiç çevre bilinci yok. Bu muhteşem korallari bazıları kırılmıştı. Korallara basmamaları  gerektiğini uyarmaktan ben utandım. Tam  denizden çıkarken köpek balığı yavrusu salınarak gelince ben hemen karaya çıktım  ama çocuklar peşinden takip ettiler. Geri dönerken gençlerden biri plastik şişeyi denize atınca kendimi kaybettim. Ellerine vurdum.

Çok  güzel denizler gördüm ama buradaki kadar temiz ,cam gibi deniz bir yerde görmedim. Kıyıdan başlamak üzere deniz suyu, cam göbeği, mavi ve hakiki lacivert  renkteydi.

Adanın tüm kıyıları turistlere hizmet verecek şekilde bungolov, resort vb. ile çevrilmişti. Yerli halk ta turistlere hizmet ediyordu.

 

SUVA

 

Nadi’den dört saat uzaklıkta yine okyanus kenarında. Yemyeşil doğa ve okyanus manzarası eşliğinde otobüs ile gidiyorsunuz. Tek yön (20 FJD=260tl

Yol boyu okyanus kenarında lüks görünen resortler vardı.

Ayrıca yol boyu okyanus kenarında ki  köy evleri bakımlıydı. Köyler, yeşillikler içinde renkli evleri ile cennet gibi görünüyordu .

Yine yol boyu basit tezgahlarda Muz,ananas, gibi tropikal meyvalar ve sebzeler satılıyordu.

Suva, bildiğimiz şehirlerden bir farkı yok. Açıkçası ben bu kadar modern bir şehir beklemiyordum.Çok katlı binalar, büyük marketler,plazalar,büyük sehirlerde  aklınıza ne geliyorsa burada da var.Biraz çevre  ve caddeler bakımsız sadece.Ama sokaklar çok renkli ve hareketli.Fakirler ama giyimlerine çok özen gösteriyorlar burada da.

Bulunduğunuz yerden otobüs ile en son durak olan şehir merkezinde ininiz.

Hemen indiginiz yerde

1- Public  Market: Aklınıza gelebilen tüm sebze ve meyvelerin yanında tropikal çok çeşit de car.Cok büyük ve renkli bir Pazar.Gezmelere doyamadım. Girişte  mısır ve meyve suları satılıyor.Mısır, Afrika’da ki gibi  çok lezzetli gelmedi.

Buradan çıkıp ters yöne gittiginizde 

2-   Flea Market:Kadınların çalıştırdığı rengarenk elbiselerin dikilip satıldığı yer.

 

Ayni hizada Public Markete doğru yürürken

3-Renkli rafyalardan yapılan süsler ve hasırların satıldığı market te çok ilginçti.

Buradan yürüyerek okyanus kenarına indiginizde

4-Kordon Boyu:Beklemedigim kadar güzeldi.Yılbaşı ağacı ve diğer hazırlıklar yapılıyordu.

Yine kordon boyu  birçok yeme içme mekanı bulacaksınız.

Yolun sonuna doğru solda

 

5-Parlement House

Biraz ilerisinde

 

6-Thurston Garden: Güzel çiçekli ağaçları var.İcinde 

 

7- Fiji Muzesi: Giriş 5 FJD

Tek bir salon gezilebiliyor.Kucuk ama görülecek çok şey bulabilirsiniz. Fotoğraflardan da Fijililerin zamanında vahşi yaşam sürdükleri belli oluyor.

Tekrar ana caddeye çıkıp araç ile cumhurbaşkanının malikhanesini geçtikten sonra araç ile 

devam ettiğinizde 

 

8-Suva Piknik Park: Okyanus sularinin ağaçların dibine kadar gelip göl oluşturduğu bu yemyeşil park çok güzeldi.Okullar tatil olması nedeni ile öğrenciler pikniğe gelmişlerdi.Agaçlarin altında okyanus suyunda yüzüyorlardı.

 

9-Walu Bay:

Şehrin merkezindeki bu limandan Suva’dan gidebileceğiniz adalara büyük feribotlar,motorlular kalkıyor.

NukulauAdadi: 20 dakika sürüyormuş.Ama halk botu Her gün yok.

Kadavu Adası:Tek yön 6 saat.

Taveuni Adası: Tek yön 12 saat.

Bazı adalara gitmek 2-3 gün sürüyor.Oralara da giden turistler gördüm.

 

10-Forestry  National Park:Gitmedim.

Sigatoka town:Eger zamanınız yoksa Nadi’den Suva”ya giderken bir saat uzaklıkta ki bu kasabaya meyve,sebze ve el sanatları hediyelik almak için uğrayabilir veya gidebilirsiniz.

17 Ocak 2024 Çarşamba

2023 AVUSTRALYA GEZİSİ

 AVUSTURALYA GENEL 

Yıllarca her yıl yurt dışının farklı bölgelerine 3 ile 7 ay arasında geziler yapıyordum. covid döneminde maalesef gezilerime ara vermek zorunda kaldım .Tekrar cesaretimi toplayarak Avustralya’yı gezmeye Sydney’den başladım. 
. Normalde  iklimleri takip ederek Papua Yeni Gine- Avusturalya (kuzeyinden başlayarak)-Yeni Zelanda olarak çok güzel bir plan yapmıştım. 
  
 Avusturalya vizem gelir gelmez  Papua Yeni Gine ve Zelanda vizesine de başvurdum. Uzun sure bekledikten sonra Yeni Zelanda, fotomu, mesajı görmediğimden  dedikleri zamanda  değiştiremediğimden  ret verdiler. Baktım  P.Y.G vizesi de gelmeyince ve çok zaman kaybedince mecbur Sdney den başladım .  Avusturalya gezim sırasında ikinci kez  başvurduğum yeni Zelanda dan yine  ret yedim. Papua yeni Gine ye de her şehirde ki konsolosluklara uğrayarak nihayet çözümü Brisbane konsolosluğunda buldum.  artık yağışlı mevsime girildiğinden  gitmekten vazgeçtim. Vize paralarım da yandı. 


  AVUSTURALYA VIZESI (2023 ocak) 

NOT: 
1-Eğer Avustralya ve Yeni Zelanda ya aynı zamanda gidecekseniz  önce Avustralya vizeniz 45 gün civarında hal edebiliyorsunuz.  Yeni Zelanda vizesi ne baş vurmak için mecburen Avustralya vizesini beklemeniz gerekiyor. Çünkü Varsa Avustralya vizesini de istiyorlar. Avustralya vizesi de 45 Geldiğine göre siz  en az 45-50 gün vize başvurusu yapmaya başlayınız. 
  
  
Tabii Yeni Zelanda vizeniz de gelmeden biletinizi alamıyorsunuz.  O nedenle erken davranınız. 
2-Kesinlikle Elçiliklere vize için başvurmayınız. Verdikleri telefonu açtığımda bana yanlış bilgi verdiler. 
 Asla bilgi vermiyorlar.  Elçiliğe gittiğimde ise sadece güvenlik görevlisi dış kapıda  elime  bu kartı verdiler. 
  

  
2022 hazirandan  sonra  tüm vize işlemleri çok değişmiş.  İki vizeye de online başvurabiliyorsunuz ama Avustralya için  parmak izi(Parmak izi pasaportlarımızda olduğu halde) Ankara VFS.GLOBAL  a gidiliyor. Daha sonra tüm  evraklar Avustralya ya ve yeni Zelanda ya  gidiyor ve karar veriliyor. 
Her iki ülke de en fazla 3 ay vize veriliyor deniliyor ama Avustralya, en fazla 6 ay kalabileceğim şekilde  bana bir yıllık verdiler. 
  
Avustralya Vizesi Alırken 

1-www.vfsglobal.com.au adlı kendi sayfasına  girerek online vize başvurusu yapmak için önce kendi adınıza (immiaccount) bir hesap açmanız gerekiyor. Çünkü form doldururken vb. yeniden girmeniz gerekecektir. 
Transaction reference numberTRN(İşlem referans numarası) almanız için önce 
Online.immi.gov.au/lusc/login girerek gerekli yerleri doldur. 
Mailine gelen mesajı tıklayarak teyit et. 
Artık sana verilen numara ile kendi hesabına girebilirsin. 
  
-Önce online olarak formu doldur.  Evrakları tarayarak forma ekle. 
 Burada evraklar ille de  İngilizce istemiyorlar. Siz mümkün olanı İngilizce alınız. 
Burada istenen evraklardan  -Sabıka kaydı-e devletten İngilizce alıyorsunuz. 
-Vukuatlı nüfus kayıt örneği- E devletten al. 
-Yurda giriş ve çıkış yer ve tarihlerini –e devletten al.( e-devletten 
Emniyet-yurt dışı giriş çıkış protokol- Hangi hava limanlarından çıkış yaptığınızın listesi çıkar.) 
  
- Mali durumunuzu gösteren belgeyi bankanızdan İngilizce alınız. 
Not: Eğer evliyseniz, Evlilik cüzdanların İngilizce si yok . nüfus müdürlüğünden uluslararası evlilik belgesi olan  ve farklı bir çok dile çevrilenler fomül-B isimli belgesini alıp , taratıp aratıp sisteme yükleyiniz..  
-Formun sonunda 150 Avustralya dolarını da kredi kartından ödemelisin. 
-Form gönderildikten sonra hemen mailinize parmak izi vermek için Anakara ya davet ediliyorsunuz. Sayfadan randevu al. Size gönderilen barkotlu evrak ile 
-Randevu aldığınız gün ve saatte aşağıda ki adreste olunuz. 
VFS:GLOBAL Avustralya, Yeni Zelanda; Hırvatistan ,İrlanda gibi Avrupa ülkelerinin vize işlemleri bu adreste yapılıyor. 
Adres:Avustralya Biometrik Toplama Merkezi: 
İşci Blokları.Muhsin Yazıcıoğlu  caddesi.No:%/-ARegnum Sky Tower 
Çankaya-Ankara 
  
-Bundan sonra Avustralya dan vizenizin gelmesini bekleyiniz. Mailinizi ara sıra kontrol ediniz. 
  
-Burada parmak izi alıyorlar. Fotoğrafınızı çekiyorlar. 132 tl ödüyorsunuz. 
-Evraklar Avustralya ya gidip 37 gün sonra  ertesi gün başlayan  her girdiğimde en fazla altı ay kalabileceğim şekilde  çok girişli vizem geldi. Aslında  en fazla 3 ay veriyorlarmış. Ben   Avustralya'dan sonra Yeni Zelenda ya gidip tekrar döneceğimi  anlatan  programı belirterek 3 ay artı 3 ay vize istemiştim. Sanırım çok giriş çıkış yaptığımdan bana verdiler. 
Ayrıca ben daha önceki yıllarda Vietnam da ki elçilikten Avustralya ya  yaptığım vize başvurum  maddi durumumu belgeleyemediğim için ret edilmişti. 
  
Avustralya Vektör Haritası Stok Vektör Sanatı & Avustralya'nin Daha Fazla  Görseli - Avustralya, Harita, Melbourne - Avustralya - iStock
  
  Avustralya coğrafi haritası
  
Kendisi eskiden hem ülke hem kıta olmasına rağmen  son zamanlarda Okyanus kıtasının büyük bölümünü oluşturmaktadır. Tasmanya ile birlikte yedi bölgeye ayrılmış. Başkenti Canberra. 
  
Hint ve Pasifik (Büyük) Okyanusu ile 
çevrili  dünyanın en büyük 6. Ülkesidir. Hiçbir ülke ile kara siniri olmayan ülkenin sahil şerit uzunluğu  25.760 kilometredir. Bu nedenle hayvan ve bitki örtüsü diğer ülkelerden daha farklıdır. Zaten insanlar bu farklı flora ve faunayı görmek için bu ülkeyi ziyaret ediyorlar.. 
Türkiye’nin on katı büyüklüğünde ki bu ülkenin tüm nüfusu İstanbul’dan biraz fazla. İnsandan fazla araç ve kanguru var Ülke çok büyük ama göller ve nehirler genelde okyanus kıyısına yakın olduğundan  insanların çoğu okyanus kenarında yerleşmiş. 
O nedenle orta   kısımlarda su sıkıntısı var. Zaten ülkenin   %75’i çöl. çöl. 
Bu ülke, bir şekilde reklamını iyi yapmış. Aslında  tabiatı çok güzel olan yerler var ama her yer aynı olduğundan gezmek biraz sıkıcı. İnsanı ,evleri çok güzel. Hele ağaçlarda ki çeşitli kuş sesleri ,insanı mest ediyor. Sistem ve disiplin var ama çok ta sorun var.

ÜLKE TARİHÌ 

  
-İlk olarak 1606 da Hollandalı Kâşif Wiiemjanszoon Cape York adasına çıkmış ama yerleşim olmadan ülkenin tüm haritasını çıkarıp Yeni Holland adını vermişler. 
  
-1770 yılında James Cook tarafından keşfedilen kıta, ilk çıktıkları yere ise New South Wales adını vererek Britanya toprakları olarak ilan etmiş. 
  
- daha sonar 732 kadın ve erkek mahkum, bir de onların 22 çocuğu 1787 yılında   gemi ile Avustralya'ya  getirilmiş. Bunlar tarım ve hayvancılık yapmışlar. 
  
-Daha sonra mahkûmları çalıştırarak kolonisini kurarak ülkeyi sömürülmeye başlanmış. 
  
1860 yılına kadar İngiltere'den her milliyetten 160,000  mahkum daha ülkeye getirilmiş. 
  
- Ama  Asyalıların sorun çıkardığını ileri sürerek, 1855-1973'e kadar sadece  Avrupalı Hristiyanlar Kabul edilmiş. Onun dışında kimseyi göçmen olarak kabul etmemiş. 
  
Örneğin, Victoria gibi  bazı eyaletler, İngilizlerden  istenen mahkum olmayan beyaz ,Hristiyan ve düzgün göçmenler tarafından kurulmuş. 
  
-Birleşik krallığın  sömürgesi olan ülke,  1942 de   bağımsızlığını elde etmiş. 
  
300 yıl gibi kısa bir sürede günümüzün en gelişmiş ülkelerden biri haline geldi. daha çok İngiliz kültürüne sahip. Ülkeye  her yıl gezi ,çalışmamak ve dil eğitimi amaçlı dünyanın dört bir yanından gelen göçmenler var. para kazanmak  ve yasamak için güzel bir ülke ama gezmek için sıkıcı. 
  
Son yıllarda  iyi ekonomisi olan ülkeye islerine yarayan, ürünlerini toplayacak  özellikle Asyalılar başta olmak üzere  her milletten göçmen Kabul etmeye başlamışlar. 
  
  
bu ülkenin başbakanı Avustralyalı ama devlet başkanı olan İngiltere kraliçesi, temsilci olarak vali atıyor. 
 

ABORJINLER

  
TARIHİ: Dünyanın en uzun kesintisiz kültürü Aborjinler , farklı kaynaklara göre 40.000 ile 60.000 yıldan beri Avustralya'da yaşıyorlar. Aborjinlerin nüfusu Beyazlar geldiğinde nüfusları  bir milyona yakınken 20.yy başlarında  öldürüldüklerinden ve beyazların bulaştırdığı hastalıklardan dolayı elli binlere kadar düşmüş. 
Aborjinler 1967'e kadar hayvan muamelesi görmüşler. Resmen hayvan gibi avlanarak oldurulmusler.1908-1970 arası beyaz babadan olan çocuklar ailelerinden koparılarak  devlet tarafından yurtlarda büyütülerek asimile edilmiş. Hiç bir kültüre ait olamayan bu gruba  çalınmış kuşak deniliyor. 
nükleer roketlerin kimseye zarar vermemesi için  sadece Aborjinlerin yasadığı Maralinga bölgesinde yaptıklarından ortalıkta dolasan aborjinleri hayvan statüsünde saydıklarından ölmelerini önemsememişler. Ama  1980'lerde bölgedeki Aborjinlerde  kanser ve radyasyon problemlerine  karşılık Avustralya hükûmeti 1994'te radyasyona maruz bıraktığı Aborjinlere tazminat ödemiştir 
  
1967'de Aborjinlerer  vatandaş sayılmışlar. 

Yakın zamanlarda   baş kaldırmaları sonucu Avusturalya kimliklerinin yanında  kendilerine haklar tanınmış .Devlet, çölde göçebe  yasayan Aborjinler  evlere yerleştirilmiş ama işsizlik, parasızlık, alkol ve  kendi aralarında kavga gibi sorunları var.. Aborjinlerin yasadığı yerlerde içki satışı ve içmesi yasak olduğundan devletin verdiği para şehir merkezine gidip hemen içki satın alıyorlar. Sokaklarda toplu olarak sarhoş, bağıra çağıra geziyorlar. 
  
-aborjinler orta Avustralya’da 5 farklı lehçe konuşuyorlar tüm Avustralya’da 1000’den fazla dil olduğu söyleniyor. 
- Aborjinler: Tekrarlıyorum ama bu da doğanın adaletsizliği. Çukurda gözler, yayvan bir burun, çöp gibi ince bacak ve kollar ana şiş karın ve  büyük memeleri ile  ile büyükler gorile benziyorlar. Kadınların da resmen bıyık ve sakalları var. 
Bundan kendileri de memnun değiller ki saçlarını sapsarıya boyamak istemişler. Bazıları sakat arabası ile geziyorlar. Sanırım bir şekilde devletten almışlar. Amerika’da Mariuna içebilme izni  alabilmek için sakat arabası alan kadın görmüştüm.  
  
- Boomarang:Tüm turistik alışveriş dükkanlarında görebileceğiniz kancası olmayan ahşap askılıklar gibi  ve üzerinde abaorjin motifleri olan. Aborjinler bunu fırlatarak kuş alıyorlarmış. Bu alet fırlatıldıktan sonra geri geliyormuş 
  
  
  
Festival / Fuar 
Sidney Festivali (Ocak) 
Sidney Film Festivali (Haziran) 
Kahve Festivali (Temmuz) 
Yeni Yıl Kutlamaları(31 Aralık) 
Müzik Festivali (Ekim) 
Sidney’den Hobart’a Yat Yarışı (Ocak) 
Manlu Jazz Festivali (Ekim) 
  
Tatiller / Bayramlar / Önemli Günler 
1 Ocak - Yeni Yıl 
6 Ocak - Acı Su Yortusu 
26 Ocak - Avustralya Günü 
25 Nisan - Anzak Günü 
1 Mayıs - İşçi Bayramı 
24 Mayıs - Milli Bayram 
14 Haziran - Corpus Christi 
1 Kasım - Azizler Günü 
8 Aralık - Temiz Toplum Günü 
25 Aralık - Noel 
26 Aralık - Aziz Stephen Günü 
  
  

İKLİM 

 
Çok büyük coğrafyası  olan Avustralya'da farklı iklim kuşakları olduğundan  farklı iklimler  görülebilir. Farklı bölgelere farklı yoğunlukta yağmur yağar. 
Genelde tropikal iklimi vardır ama 
. Kuzeyi sıcak ve yağışlıdır.(  Darwin şehrinde Astropikal Muson iklimini görülür.) 
  
  bölgeleri  çöller nedeni ile yazları  kuru   sıcak ve kışlar soğuktur. 
  
Genel olarak sahil kısmı, yazları sıcak, kışları ise ılıktır. Örneğin Sydney gibi güney bölgelerde ise iklim ,gezmek için her mevsim uygundur. 
, güney batısında Akdeniz iklimi görülür. Tasmania bölgesinde ise  Alp iklimi vardır. 
  
-Avusturalya, güney yarım kürede olduğundan mevsimler bize göre terstir.  
Bizde yaz iken orada kış, bizde kış iken orada yaz, bizde ilkbahar iken orada sonbahar ve bizde sonbahar iken orada ilkbahar mevsimi yaşanır. 
Örneğin Mart, nisan ve mayısta bizde ilkbahar olup yaza girerken orada sonbahar olup kışa girilir. 

Genel olarak tüm ülkede 
  
SONBAHAR: Mart, Nisan, Mayıs 
İLKBAHAR :Eylül, Ekim Kasım 
YAZ: Aralık, Ocak, Şubat. Sıcak ve yağışlı. Kuzeyde en sıcak ay aralık iken, güneyde ocak ve şubat en sıcak  aylarıdır 
 KIS: Haziran, Temmuz Ağustos Kuru ve serin olduğundan gezmeye daha uygundur. Temmuz en soğuk aydır. Ağustos, eylül, ekim ve kasım gezmek için daha uygu 
  
2-Yine ülke içinde de sıcaklıklar bizim ülkemize göre terstir.  Ülkenin kuzeyi, güneyine göre  daha sıcaktır. O nedenle  kuzeyi daha sıcak olduğundan kış veya sonbaharda gitmek daha mantıklı olur. Sonra kuzeyden güneye doğru inebilirsiniz. 
3- Ülke çok büyük olduğundan eğer tüm ülkeyi aynı anda gezecekseniz çok iyi plan yapmalısınız. O nedenle iklim konusunu uzun tuttum. 
Eğer Avusturalya' nın kuzeyinden başlayıp Tasmanya ve yeni Zelanda'yı da gezmeyi planlıyorsanız Ağustos'ta kuzeyden başlayıp aşağıya doğru inmelisiniz. 
1-Avusturalya 
A-Kuzey Kısmı için: Kış mevsimi(Haziran, Temmuz, Ağustos) Kuzey yarımkürede yaz mevsimi yaşanırken  Avustralya'da sıcaklıklar  genelde sıfırın altındadır. Ama 
 Ağustos, Avustralya'da en sıcak bölgeleri olan  Kuzey bölgeleri olduğundan gezmek için uygundur. 
Ama  Avustralya'nın tropik şehirleri Darwin ve Cairns şehirlerinde  yıl içerisinde bol yağış görülür ve yaz ayları sıcak geçer. Yağmurların bu dönemde fazla olması sel baskınlarına neden olur. 
Kuzey doğu için uygun ay.(Cairns(Haziranda hava sıcaklığı 15-20 derece arasındadır.), Barner reef).Aslında haziran, temmuz, Ağustos, Eylül ve ekimde yüzebilir, dalış yapabilirsiniz. 
Eylül: Sıcak, Ekim: çok sıcak, Kasım çok çok sıcak, Aralık: Aşırı sıcak ve yağışlıdır. 
Zaten artık yaz mevsimine girmiş oluyorsunuz. Ocak ayı da aşırı sıcak ve yağışlı geçer. 
İç Bölgeleri için:, Yine Ağustos ,genel olarak henüz soğuk Ama Kuzey batı ve iç kısımda ki çöl  bölgeleri için uygun.(Alice spring,  Uluru için )  
B-Quenssland bölgesine gidildiğinde ise çöllerle karşılaşmak mümkün ama sahil kesimi uygundur. 
  
C-Güney Kısmı: 
Yaz:Eylül-Şubat: Sıcak.(Ocak ve şubat ayı en sıcak aylar.) 
Eylül: Gündüzleri normal, geceleri soğuk .Gezmek için daha uygun. 
Ekim: Sıcak başlıyor. Yanı ilk bahara giriliyor. Gezmek için daha uygun. 
Kasım: Çok sıcak.(Kasımda güney de kuzey de çok sıcak ama kuzey daha sıcak.) 
  
Ağustos(Kışın):Sydney ve Brisbane şehirleri ise deniz meltemlerinin çok fazla görüldüğü ve nem bakımından yüksek seviyede olan şehirlerdir. Yazları çok sıcaktır. 
Canberra şehrinde haziranda  en düşük sıcaklıklar görülür. Sydney, Brisbane, Melbourne ve Adelaide şehirlerinde ise kışlar ılık ve yazlar sıcak geçer. . Sydney ve 
  
  
D-Güneybatı:  Eylülde . Batı Avusturalya da çiçekler açıyor. Sıcak günler, ılık akşamlar başlar. Yazları Ülkenin güneybatı bölgesi ise yaz mevsimlerinin daha ılık geçtiği bölgelerdir. Perth son derece sıcak ama nemsizdir, ama kışın burası nemlidir.. 
  
2-Tasmanya 
Kasımda iyi. 
3-Yeni Zelenda 
Daha güneyde kaldığından daha geç sıcaklar başladığından kasım ve 
aralık, gezmek için iyi aylar. 

PARA: 

Tüm fiyatlar kabaca Türkiye'dekilerin 8-10 kati kadar. Bu da normal. Benim emekli maaşım  11.000 TL iken buradaki bir öğretmenin maaşı 4000-4500 dolar=80.000 TL. Aylık oluyor ama normalde burada haftalık ödeniyor. 
  
TL dahil her türlü parayı  change ofisler değiştiriyorlar. Hemen iskele girişlerinde var. 
Türkiye'de dolar 27 TL iken 
1 dolar=1.37 AUD 
1 euro=1.49 AUD 
  
1AUD=18 TL 
10AUD=180 TL 
1000 AUD=1.800 Tl 
  

DIL

 
Resmi dili Ingilizcedir.%15 yerli diller ve göçmenlerin dilleri konuşulmaktadır. 

DIN 

Resmiyette bir din yok. %60 I Hristiyan(%25 i Katolik),% 20 si dinleri yok, diğer kısım  ise göçmenlerin dini oluşturuyor. 

ULAŞIM  

Trafik, bizere ters yön olduğundan ilk zamanlar “Neden bu insanlar benim önümü tıkıyor “diye dusundum.15 gün sonra soldan yürümeyi öğrenebildim 
Çok büyük olduğundan ülkeyi gezmek zor. Her evde birden fazla araç olduğundan toplu taşıma çok yetersiz. Sadece fakirler ve ülkeye yeni gelenler kullanıyor. 
Trafikte kuralla uymayanlar çok yüklü para cezası ödemek zorunda olduklarından çok  düzgün. Örneğin kapalı kasa bir aracın içinde yolculuk yapmanız yasak. Çünkü herkes emniyet kemeri takmak zorunda. Beş dakikalık yol olsa da hemen kemeri takıyorlar. Cezası çok büyük. 
Gördüğüm. kadarı  ile herkes  olacakları bildiğinden kart basıyor. Yakalanan bir Aysal'ının gözlerinde ki korkuyu unutamam. 
 
- Bir litre petrol1.8- 2.2 AUD (.Bir litre petrol 2.35 AUD. Yeni Zelenda da 3.35 imiş.) 
  Buranın fiyatlarına göre ucuz. Zaten Araç fiyatları da ucuz. 
 
Araba kiralama: Yeni Zelendalı kadın Darwen’ den bir haftalığına 300 AUD vermişti. Bana çok ucuz geldi. Ama  aracı tekrar Danwer’e teslim etmesi gerekiyordu. 
En eksik yönlerden biri. Genelde herkesin aracı olduğundan büyük şehirler hariç toplu taşıma yok. Turistik yerlerde toplu taşıma yok. Sanırım, turisti zorla para harcamaya zorluyorlar. 

-Otostop aslında ülkede yasak ama güvenli sayılır. 
  
-Eğer ülkenin tamamını gezecekseniz en mantıklı yol: Araç ve benzin ucuz olduğundan ülkeye girişte bir ucuz araba alıp, çıkarken satmak. İki tane genç kız böyle yapmıştı. Araçlarında da uyudukları dan otel parası da vermiyorlardı. Birçok turist böyle yapıyordu. 
Yada çalışma vizesi ile ülkeye gelip, burada kazanıp yine araç alıp  gezebilirsiniz. 

Şehir içi

Sanırım herkesin aracı olduğundan yol konusunda yanlış bilgilendiriyor.İnternete baksalarda defalarca yanıltıldım. 
  
Duruklarda gideceğiniz taşıtın numarası ve durağa geliş saati yazdığından kolay oluyor. 
Toplu taşımalarda genelde Asyalı gençler, yaşlılara yer veriyorlar.

 Şehirler arasında ulaşım

Tren, otobüs ve uçak ile her yere ulaşabilirsiniz. 
Gerhound otobüs kampanyası: Ülkeyi gezebileceğiniz en uygun otobüs kampanyası. 
Bu otobüs kampanyası ile Canbera’ dan başlayıp Deniz kıyısından yukarıya doğru Carins’e kadar çıkıyorsunuz .oradan Darwin’e geçebiliyorsunuz. Darwin’den Alice Spring’den direkt aşağı  doğru inerek Adelaide’a varıyorsunuz. 
Sadece bu kampanyanın, Melbourne ile Adelaide arasında hizmeti yok. Zaten bu kısmi özel olarak Büyük Okyanus yolundan gitmelisiniz. Ama diğer otobüs firmalarının iç kısımdan giden seferleri var. 
Bu kampanya için istediğiniz yerden üç ayrı zaman seçeneği olan biletinizi  bir kere alıyorsunuz ama indiğiniz yerde hemen bir sonra ki gideceğiniz yeri rezervasyon yaptırmalısınız. Bileti ofislerden veya internet  üzerinden satın alabilirsiniz. 
15 gunluk-369 AUD 
30 günlük-465 AUD 
60 günlük -529 AUD=10.000 TL. 
Ağustos’ta sadece Sydney’den Alice Spring’ E en ucuz bilet tek yön 250 ,gidiş- geliş ise 650 AUD idi. 
 
Not: 
 
1- Relocation uygulaması: Avustralya'da şehirler arasında ucuz seyahat etmenizin ikinci bir yolu daha var .örneğin birisi aracı veya karavanı kiralayarak Sydney’den Darwin’e gidip şirkete teslim etti. Darwin’den Sydney’e geri gelmesi  veya başka bir şehre gitmesi gereken bu araca  için şirket internete günlüğü çok az bir ücretle  ve benzin ücretsiz olma koşulu ile ilan koyuyor. Eğer siz internet üzerinden yakalayıp kiralarsanız  neredeyse bedavaya istenilen güzergahta yolculuk yapabiliyorsun. Ama aracı zamanında teslim etmelisiniz. Böylece şirkette çok az bir ücretle aracı istediği yere getirtirmiş oluyor. 
 
2-  Coseats.com: Bu internet sayfası, aynı blabla car gibi. İnsanlar bir yerden bir yere giderken benzine ortak olacak şekilde yolcu alıyorlar. Bu siteden gideceğiniz yere uygun fiyatta araç bulabilirsiniz 

KALMA 

Oteller çok pahalı olduğundan burada yazmak bile istemedim. Çok paranız varsa sorun yok. 
Yoksa en iyisi hemen her yerde bulabileceğiniz karavan parklarında kalmak. Mutfağı, duşu var .O nedenle yanınızda küçük bir  çadır götürünüz. Kamp Fiatları değişiyor.

INSAN

Gerçekten kibar, saygılı, güler yüzlü ve  ve yardımseverler. Ama  
 evlenmeden çocuk yapmak moda gibi . 
Devlet her doğan çocuk için ücret ödediğinden farklı adamlardan azımsanmayacak sayıda çocuk yapan çok kadına rastladım. 
  
Her şeyleri var ama çok ta mutlu değiller gibi. Çok yalnızlar. Yalnız yürüyorlar, koşuyorlar, yemek yiyorlar. Hep yalnız. 
Araçlarına bindiğim bazı insanların araçlarına şok  geçirdim. Mübalağa etmiyorum şoför koltuğunun yanındaki koltuğun tamamı yenen ve içilen boşlarla dolmuştu. Gerçi biz gibi sokağa atmak yerine... 
Mutlu bir insan sanırım bir durduğunda bu çöpleri kaldırır. rahatsız olur. Dışarıda yaşamayı tercih edenler azımsanmayacak kadar. 
Uyuşturucu yaygın. Çok içiyorlar. 
Hele bu kadar eşcinselliği Seçmeleri, özendirilmesi (Doğuştan olanları ayırıyorum.)  araştırma konusu olacak kadar beni şaşırttı. Evli çocuk sahibi insanlar daha sonra eşcinsel olmuşlar. 
  
.Avustralyalılar ya evde, ya işte yada bar da oluyorlar. Sokaklar bomboş olduğundan kasabalar ölü gibi. 
  

EVLER

Ülkede araba, benzin ucuz ama ev fiyatları  ve kiraları yüksek. 
Yer bol olduğundan büyük şehirler hariç, genelde  içerisi görünmeyecek şekilde çevrilmiş  bahçe içinde büyük evlerde oturuyorlar. Komsuları ile ilişki yok. Görmüyorlar ki. Sonuçta dedikodu da yok. Evlerinden mecbur olmadıkça çıkmıyorlar. 
  
Özellikle Queensland eyaletinde ki  bahçe içindeki ahşap evlerin her biri harika. Bu ülkede çok az kötü ev gördüm. Evleri tıka basa mobilya vb. ile dolu. Her gördüklerini almışlar ama bir şey atmamışlar. Genelde evleri çok dağınık. Çok az temiz ve düzenli ev gördüm. Ayakkabı ile içeri girdiklerinde halı temizleme dükkânları  çok yaygın. 
  

ÜLKE HAYVANLARI 

 
1-Ayni aileden olanlar: 
  
A-Deve kuşu 
B-Emu 
C-Cassowary :Emu’ya benziyor. Daha  küçük ve burnunun üstünde boynuz gibi çıkıntısı  var. Boynunun yanları mavi renkte. Kırmızı renkte sallanan sakal gibi bir fazlalığı var. 
  
A-Kangoroo(Kanguru) 
-Kırmızı Kanguru: İri oluyorlar. 
-Ağaç kangurusu: biraz tombullar. Ağaçta yaşıyorlar. 
  
B-Wallaby: Daha küçük. 
 Yellow-foited Rick walaby adlı çeşidi de var. 
C-Paddymelon: Daha da küçük. 
D- Possum: Kanguru ’ya benziyor ama bu hayvan zıplamıyor  ve ağaçta yaşıyor. Bunların  kuyrukları daha büyük. 
  
A- Wombat 
.Dogal ortamında sabah erkenden veya akşam serinliğinde görebilirsiniz. 
B-Koala:Wombat ile ayni aileden. 
  
2- Kuşlar: 
A-Kookoburra  Sürekli ses çıkaran serçeye benzeyen ama büyük ve renkli kuşlar. 
B- Papağan çeşitleri: 
  
a-Kara kakadular: Uçarken  arkadaki kuyruğunda ki kırmızı veya sarı renkler ortaya çıkıyor. 
  
b-Rain bowl Lorakeet kuşu  : Bir çeşit  papağan türü  rengarenk . 
her yerde   ağaçların dallarında  diğer  renklere karışıp kamufle oluyorlar . 
 
3-Snake: Zehirli zehirsiz her çeşidi var. Çalılar arasında gezerken dikkatli olunuz. Isırdığından 15 dakika sonra öldürenler var. 
  
4-Platyous: Sadece nehirde yaşayan, kürklü ördek ağızlı ,küçük ve sevimli  şu hayvanı.
 
5-Kertenkeleler
a-Fırfırlı kertenkele: Sinirlendiğinde ve tehlike anında boynundaki fazlalığı açarak daha iri görünmeye çalışıyor. 
b- Blue younger lizard 
  
6-Ecindna(Kirpi gibi ama dikenleri kürklü gibi. Bu 
.Genelde yazın görebilirsiniz. Bu yavaş hayvanlar uzun burunlarıyla karınca ile besleniyorlar. Genelde yazın  sıcaklarda daha rahat görebilirsiniz. 
  
7-Tasmania kaplanı : 
8-Aslinda penguen okyanus olan her yerde özellikle Tasmania’da görebiliyorsunuz. Ama havanın karamasını beklemeniz gerekiyor. 
9- Timsah
İki çeşit timsah var. 
Tuzlu su timsah(Saltie) büyük oluyor Tatlısu ve tuzlu suda yaşayabiliyor. İnsanlara saldırıyor. 
Taze su timsahı (Johnstone)küçük ve sadece taze suda yaşıyor. İnsanlar için tehlikeli değil.  

Müze girişleri

 Devlet müzeleri ücretsiz. 
Özel müzelerde 
Emeklilere, çocuklara(5-12),gruplara(6+), ailelere(iki büyük iki çocuk veya  bir büyük üç çocuk), öğrencilere indirimi oluyor. 
Dört yaş altı çocuklar ücretsiz. 
  
SU 
Çeşme suyu içiliyor. Ayrıca parklarda, yollarda özellikle yürüyüş parkurlarında sebiller Var. Barlar ve kafelerde de şişenizi götürürseniz  kendinizin dolduracağı pratik çeşmeler var. Veya görevli dolduruyor. 

TUVALET 
Çok sık, özellikle piknik alanlarında tertemiz ve bol tuvalet kağıtlı tuvaleti bulabilirsiniz.

TELEFON ve INTERNET 

Ülkenin her tarafında pembe renkli  “Telstra” yazılı telefon kabinlerinden Avusturalya  
da ki istediğiniz  numarayı(+61) yazmadan  arayıp istediğiniz kadar ücretsiz konuşabilir ,internete bağlanabilirsiniz. 
Ayrıca yine pembe  “Telstra” yazan kutucuklara yakın yerden hemen internete ücretsiz yine bağlanabiliyorsunuz. 
Eğer ille de telefonumda internetim olsun ve Avusturalya hattım olsun diyorsanız :  
Wodofon, Optus, Telstra operatörleri en kullanılanlar. 30 Avustralya dolarına aldığınız sim kartla bir ay konuşabiliyorsunuz. 

YÜZME 

Ülkenin her tarafı okyanus ile çevrili ama yüzmek sıkıntılı. Kuzeyde ki plajlarda timsah, köpek balığı, zehirli deniz anası ve gel git olaylarından yüzemiyorsunuz. 
  
Güneye doğru indikçe de bunlar genelde  yok ama bu seferde dalgadan dolayı sadece sörf yapabiliyorsunuz. 
Kısacası yüzmek için çok az birkaç yer bulabilirsiniz. 

EKENOMİ

Gelişmiş ekonomisi ve yaşam kalitesi  ile farklı ülke insanlarının  insanların en çok göç ettiği ülkelerden biri. 
Bizdeki maaşlara göre burada on kat daha fazla olduğundan her şey on kat daha pahalı. 
Bir öğretmenin maaşı 160.000 tl idi. Devlet eğer daha ıssız  yerlerde çalışırsanız ekstra ücret te ödüyor. 

GENEL

-Bu ülkede benim ülkemin tersine çocuk, kadın, hayvan ve ağaç çok kıymetli. Ağaç kesmenin cezası çok fazlaymış. Sanırım o nedenle her yerde yıllanmış ağaçlar var. 
-Genelde Akasya ağaç çeşitleri ile Okaliptüs ağaçları var. Birkaç egzotik çiçekler hariç  çiçekler aynı Türkiye’dekilerden .Ağustos ta mimozalar yeni açmaya başlamıştı.
 
-Dont worries: Dert etme anlamına gelen cümleyi çok sık kullanıyorlar. 
  
-Burada insanlar yaptıkları iş ile ilgili araçlarının üzerine fotoğrafları ile birlikte reklam koyuyorlar. Örneğin İnşaat ,temizlik işi yapanlar gibi.. 
-Dışarıda başı boş yaşayan hiç hayvan görmedim. Hemen hemen herkesin yürürken yanında köpeği oluyor. 
- Buradaki sinekler, özellikle çöldekiler resmen size yapışıyorlar. 
- Öğle yemeklerini genelde evlerinden beslenme çantası ile is yerlerine götürüyorlar. 

-Nasıl öğretilmiş ise örneğin bir Avustralyalıya “şuraya nasıl gidebilirim?” diye sorduğumuzda ağzından ilk çıkan sözcük” beautiful”. iyi, kötü, onlar için her yer harika. Benim harika ülkemi, biz fark etmiyoruz ki başkası değerlendirsin. 
-Yazın çok sıcak olduğundan kendiliğinden orman yangınları sık çıkıyormuş. 
  
-Yollarda yok denecek kadar reklam panosu gördüm. 
- Şapkanızın üzerine geçen filelerden yanınızda getiriniz. Özellikle çöl bölgesinde sinekten korunmak için işinize çok yarayacaktır. 
  
-Burada bir yere giderken, bir konuda fikir sorarken, yol arkadaşı ararken  Facebook’tan  gruplara(Örneğin Avustralya'da ki Türkler )vb. yazınız. 
Veya couchsurfing sayfasından etkinlikler kısmına da yazabilirsiniz. 
  
- Bu ülkede bir Türk’ün söylediği gibi  iş yeri çalıştırıyorsanız  çalışanlar için çalışıyorsunuz. Gerçekten saatlik işçiler çok daha rahat para kazanıyorlar. Çalışmaları için fazla kural da yok. 
 
- Yine diğer bir Türk’ün dediği gibi devlet göçmenlerin boynuna yuları taktığından yönetmek kolay. Gerçekten bu kadar farklı kültürü bir arada tutmanın tek yolu keskin cezaları olan kurallar. 
 Bizdekiler ise kural tanıdıkları yok .Zaten ülkemde sistem yok. 
 Zaten,Penalties apply. (Ceza uygulanır.) İbaresini her yerde görülüyor.  
 
-Bir göçmen suç islediğinde kapı  dışarı edileceğini bildiğinden kurallara uyuyor. Yoksa pislik damarlarına işlemiş özellikle Asya ve Afrika insanları,. ülkeyi çöplüğe dönerdi. 
Genelde güney Avusturalya’ da Mutfaklarının yakınında kiler var. Ağzına kadar dolu. Çünkü alışveriş merkezleri uzak sayılır. Genelde pratik yemek yapıp yiyorlar. 
 
- Büyük yerleşimlerde kebap salonlarının çoğunu Türkler işletiyor. Ama bazılarını ise Arap veya Avustralyalılar işletebiliyorlar. 
 
-Yolda yürürken, parklarda gezerken sürekli  özellikle sıcak bir şeyler içiyorlar 
 
-sidney’in saati  Türkiye’den 7 saat ileride. 
 
-Bütün dünyada mc donalds 24 saat açık. Avusturalya da da açık. 
 
-Gaz: Doğal gaz Her yerde yok. Bazı bölgelerde var. Döşenmemiş evlerde büyük kaplara gazı doldurtup satın alınıyormuş- Elektrikli ev aletleri indirimde çok ucuz olabiliyormuş 
 
-Çantalarınızı kesinlikle emanet olarak almıyorlar Benim bir kez ihtiyacım  oldu. Adres sorduğum kişi de  Özbek'miş. Yandaki kafenin de ortağımaymış. Türklerle  çalıştığından Türkçe de biliyordu. Ancak öyle bırakabildim. 
  
Sydney de görüşmek üzere 
----------------------------------------------------------------------------------------------
                

I- NEW SOUTH WALLES(YENİ GÜNEY GALLER) EYALETİ 


1-SİDNEY(SYDNEY)

(Bu Şehri gezmek için 10 gün yeter.) 


Avustralya’nın güneydoğu eyaleti olan Yeni Güney Galler’in başkenti ve 5 milyon civarında nüfusu olan Sidney kıtanın en kalabalık ve kozmopolit şehridir. Dünyanın en büyük göçmen nüfusuna sahip olan Şehir, Avustralya’nın ekonomi merkezidir. Sidney, kıtanın geç keşfi nedeniyle tarihi gezilecek yerlerinden çok sonradan eklenen binalar ve genellikle 100 den fazla okyanus plajları ile ünlü. Ancak asimile olmuş ve köklü geçmişi Aborjinlerin kültürünü ve yaşam biçimlerini şehirde yer alan müzelerde ancak görebilirsiniz. Sydney’de birkaç tane ancak Aborjin gördüm. Operaya giderken iki tanesi dans edip para kazanıyorlardı. Balyan gibi büyük ağaçların olduğu yemyeşil çayırları olan parklara hemen vuruldum. Söğüt cinsi devasa ağaçlar sadece parkta değil yolarda, her yerde görebilirsiniz.

 İKLİM


Sidney ılıman iklim kuşağında yer aldığından yazlar sıcak, kışları ise ılıman geçiyor. Yaz aylarında ortalama sıcaklık 24 derece civarında, kış aylarında ise 17 derece civarında . her mevsim yağışlı olan Sidney de yağışlar yazın daha da artar. Deniz suyu sıcaklığı yıllık ortalama 20 derece civarında oluyor. Sidney şehrini ziyaret etmek için en uygun dönem ilk bahar olan Eylül-Kasım ve sonbahar olan Mart-Mayıs ayları. Yaza denk gelen Aralık ve Şubat çok sıcak kış dönemi olan Mayıs ve Ağustos ayları ise en soğuk aylardır. Ben Ağustos başında oradaydım. Kış olmasına rağmen hava ılıktı. Montla gezen de vardı. Şortla gezen de vardı. Sadece sabahları ve akşamları hava soğuyordu. Denize de çok rahatlıkla geriliyordu. Ara sırada da yağmur çiseledi. O kadar.

 KALMA


 Sidney’ de tüm fiyatlar Türkiye’den on kat daha pahalı olduğundan otel fiyatları da çok yüksek. Ama yılbaşında sdney-Rock mahallesinde üç kişilik aile odasının geceliği 100 AUD idi. Yine aynı mahallede hostel de domotori odasında bir kişi bir gecelik 100 AUD idi. Bu fiyatlar bana çok uygun geldi. Sidney’de başka bir yere bakmanıza gerek yok. Diğer hemen hemen her şehirde ise bulabileceğiniz “Karavan parklarda” 30-70 dolara çadırınız varsa kalabilirsiniz. Mutfakları da var.

 İNSAN


Halkı genelde Asya'daki tüm ülkelerden oluşmuş. Güney Amerika, Yunanistan başı çekiyor .kısaca dünyanın her ülkesinden burada göçmen bulabiliyorsunuz. Aklımın almadığı bu kadar farklı kültürden gelen insanlar nasıl böyle aynı çizgide olabiliyorlar. Biz, bir avuç harika ülkemizde birbirimizi yiyoruz. Bu ülke sistem olarak Kanada ile İngiltere'nin karışımı gibi fakat Amerika ve İngiltere’deki gibi yapay bir kibarlık yok. İnsanlar gerçekten çok sıcakkanlı ,güler yüzlü ,sakin ve yardımseverler. kime bir adres sorduysam hemen telefonları çıkarıp gerekli açıklamaları yaparak yardım ettiler. Sadece birkaç genç duyumsamazlığa geldi .Halkı bana çok yakın geldi. Yalnız sistemin bu kadar iyi oturmuş olmasına rağmen sanırım yalnızlık çekiyorlar. Kimsenin kimseye karışmaması harika ama paylaşmak kadar güzel bir şey olamaz. Diğer gelişmiş ülkelerde olduğu gibi köpekleri ile yürüyüş parkurlarından yürüyorlar. Aslında covid’ten sonra burada da her şeyin çok değiştiğini söylüyorlar. Ama Siydney’de çok evsiz de gördüm. Sorduğumda “Bunlara devlet ev veriyor ama onlar uyuşturucu kullandıkları dan vb. sokakta kalmayı tercih ediyorlar” dediler. İnanasım gelmedi ama psikolojileri de bozuk olunca dışarda yaşamayı tercih ediyorlarmış. Bu kadar özgürlüğün olduğu bu ülkede acaba eşcinsellik, farklı bir yol ararken tercih mi ediliyor diye düşündüm. Yoksa bizde de bu kadar fazlada gizli olduğu için mi göremiyoruz. İşin içinden çıkamadım. 

EKENOMİ ve EV KİRALARI


 Siydney’de ücretler ve ev kiraları haftalık oluyor. ucuz muhit olan Victoria Caddesi'nde tek odalı evin kirasi36000aud=72.000 tl. Sidney’in içinde Moubra semtinde iki oda bir salon manzaralı evin haftalık kirası 1400 AUD. Yine Sidney’e trenle 40 dakika uzaklıktaki kasabada bir oda bir salon evin kirası aylık 28000 AUD. Eşyalı değil. Elektrik, su ve gaz in bir aylık tutarı ise 250 AUD. Aynı evin satış fiyatı 900.000 AUD. Şehre yarım saatle bir saat uzaklıkta bahçe içinde şirin evlerde yaşıyorlar. genellikle bu evlerin ana caddeye bakan yüzleri dar görünmesine rağmen arkaya doğru genişliyor. Böylece cadde üzerinde fazla yer kaplamamış oluyorlar. Şehrin içindeyse çok yüksek olmayan konforlu apartmanlarda oturuyorlar. Yine Demir işlemeli harika balkonları olan bahçeli Victoria evleri çok pahalı olduğu söyleniyor .Genelde zenginler şehir dışında deniz manzaralı villa tarzı nefis evlerde oturuyorlar .Bunların fiyatları da çok daha yüksekmiş. *Bazı apartmanlarda özel anahtarınız olmayınca asansörle çıkamıyorsunuz. Hatta bazı apartmanlarda izin vermez ise farklı kata bile çıkamıyorsunuz. 

YEMEK 


Burada her ülkenin geleneksel yemeklerini bulabilirsiniz. Avustralyalılar genel olarak öğle yemeğini kutularda parklarda veya çevredeki havuz başlarında oturarak yiyorlar. Akşam yemeğini de de pratik yiyorlar. Genelde evde uzun uzun bizim gibi yemek pişirmiyorlar. Soya fasulyesini lifleri ve çeşitli vitaminli kuru yiyecekleri ,taze meyveleri katip sütle karıştırıp onu yiyorlar İŞ Eğer iyi İngilizce konuşabiliyorsanız ve vatandaşlığınız var ise 1 saat garson olarak çalışırsanız 30 dolar alıyorsunuz. Eğer örneğin öğrenci olarak geldiyseniz 1 saat garson olarak çalışırsanız 22 - 25 AUD alabiliyorsunuz. Burada insanlar hep öğlen yemeğini dışarıda yedikleri için en rahat restoranlarda iş bulunabiliyormuş. Zaten buraya öğrenci olarak gelen gençler kesinlikle ek iş yaparak geçimlerini sağlıyorlar. Ailelerinden para almalarına gerek kalmıyor. . 

ULASIM 


Toplu taşımalar çok hızlı değil ama kısa sürede geliyorlar. Duraklarda bineceğiniz otobüsün kaçta geleceği yazılı. Zaten yollarda da gezilecek yerleri gösteren tabelalar var. İstediğiniz yeri kolay bulabiliyorsunuz mm Toplu taşımada gideceğiniz yere ve günün saatlerine göre( Yolcunun yoğun olduğu yani iş saatlerinde daha pahalı) ve hafta içi ve sonuna göre toplu taşıma ücretleri de bu benim değişiyor. Ücretsiz aldığın kartın (opal kart) içine para yükleyebilirsiniz veya kredi kartınızı da kart (Ama Avustralya’dan alınmış)gibi kullanabiliyorsunuz. Veya telefonunuza yükleyip telefonunuzu da okutabiliyorsun. Fiyat farkı yok. Ancak makinalardan alırsanız biraz daha pahalı. Sadece uzak yerler için fiyat farklı oluyor. Ortalama toplu taşımaya şehir içi bir biniş 2-4.5AUD=80 TL. Şehir içinde kullanabileceğiniz 
1-T: tren(metroya benziyor ama her durakta durduğu için daha yavaş) Yerin altından gidiyor. Girerken de çıkarken de turnikeler den geçmek zorundasınız ama uzun süre turnike açık kalıyor. Not: Central Station dan daha uzak yerlere şehirler arası tren de gidiyor. Tenlerin koltuklarını gideceğiniz yöne göre değiştirebiliyorsunuz. Metro: Sadece orman içine açılan yeni yerleşimler için birkaç hat varmış. 
2- (L)Light Rail(tramvay): yerin üstünden gidiyor. Kartınızı tramvaya binmeden dışarda ki makinaya okutup giriyorsunuz. 
3-(B)Otobüs: Kartınızı ön kıpıdan girdiğinizde içerideki makinalara okutuyorsunuz. Not: Toplu taşımalardan çıktığınızda ayni bizdeki gibi kartınızı makinalara okutarak sadece gittiğin mesafe kadar ödeme yapmış oluyorsunuz. 
Önemli̇:Aslında tren hariç (Turnike var) kontrol yok sayılır ama yakalandığında cezası çok büyük. Ama turistlere ”Yeni geldim. Bilmiyordum vb. “deyince pek bir şey demiyorlarmış Trenin içindeyken üç tane görevli birden gelip kontrol yaptılar. Ben kendi kredi kartımı basmıştım .Neyse kız görevli benim kredi kartımı kontrol etti. Bir şey anlamadı. Sonra tekrar ”Opal kartın yok muydu?” diye sordu. Meğer buranın sadece kredi kartını kullanabiliyormuş. Şansım iyi gitti. Önemli̇:sadece Sydney’e ait özel bir durum var. Şöyle ki -Eğer Pazar günü Opal kartınızı bir kere okutturunca 8.40 çekiyor. Bundan sonra istediğiniz kadar tren, otobüs ve tramvaya binin. Ama kartınızı her defasında okutturunuz. Daha çekmiyor. Kısaca Pazar günü 8.40 AUD ile istediğiniz kadar istediğiniz yeri gezebilirsiniz. Mavi dağları da bu nedenle Pazar günü geziniz. Hafta içi ise toplu taşıma kullandığınızda 16.10aud ye kadar kartınızdan para çekildiyse üstünü çekmiyor. hop-on hop off 19:30 dan başlayarak her saat başı kalkıyor. 1 günlük fiyati:65AUD 2 günlük fiyati:76AUD : Şehrin her tarafına gidiyor. Kırmızı hattan istasyonda inerek mavi hata geçerek Bondy plajına da gidiyor. Harbour Cruises yemek yenebilen, gezdiren gibi çeşitleri var. Fiyati:45-69-99 AUD Fiyatın içinde öğle yemeği ve cay kahve de var.

Günlük Yürüyüş Turları Önce rezervasyon yapmanız gerekiyor. Bunun için Her yerde bulabileceğiniz –Free Tours- haritasındaki kodu telefonunuza okutursanız iki turun sayfaları aciliyor.sydney@imfree.com.au veya www.imfree.com au) Hangisini isterseniz rezervasyon yapabilirsiniz. Internet varken de indirip ekran görüntüsü alabilirsiniz. Not: Aslında rezervasyon almadan alınmadığını hata turların dolu olduğu görülse bile siz buluşma yerine gidiniz. Rehber sonunda bahşiş alacağını bildiğinden kimseyi geri çevirmiyor. Evet tur bedevi deniliyor ama sonunda isteyen turistler en az 20 AUD (360 TL) bahşiş verdiler. Ben de satın aldığım keki verebildim!

 1.tur:Uncover Sidney`s Stories And Culture Turu: Buluşma yeri:10:30 da Town Hall ile St Andrews Cathedral arasında buluşuluyor. iki buçuk saat sürüyor. Şehri kabaca size tanıtıyor. Ben hemen önce bu turla gezdim. Ama zaman kaybı. Sonra kendim detaylı gezdim. 
2.tur:Roks Turu: 18 de Cadmans cottage in önünde buluşuluyor. Tur bir buçuk saat sürüyor. Karanlıkta doğru dürüst bir şey görülmüyor. Bu tura gerek yok. Kendiniz daha iyi gezebilirsiniz. Yazın belki olabilir. 


ŞEHRİ GEZMEK


 İlk gün çok yorgun olmama rağmen özel araçla şehir turu attığımda bu “Bu şehri zor gezerim ”dedim ama iyi plan yaparsanız şehri gezmek son derece kolay. Şehrin merkezi ve parklar ve diğer gezilecek yerler birbirine çok yakın ve yan yana sıralanmış. her yeri yürüyerek çok rahatlıkla gezebilirsiniz. 

 I-SİDNEY LİMANI 


Avustralya’nın doğal limanı olan Port Jackson ,Sydney Harbour Bridge’in ve Sydney Opera Binasının içine alıyor. Bu liman, ilk Avrupalı yerleşimcilerin Avustralya’ya geldiği ilk yerdi. Ayrıca bu liman, şehri köprülerle birbirine bağlayan kuzey ve güney olarak ikiye bölüyor Port Jackson, Tasman Denizi’nden Cockatoo Adasına kadar uzanıyor. Üzerinde Sydney Limanı Köprüsü ve Anzac Köprüsü (eski adıyla Glebe Adası Köprüsü) var. Sydney Harbour Tüneli, yer altından Sydney Liman Köprüsünün doğusuna çıkıyor. Üzerinde Köpek Balığı Adası, Fort Denison, Keçi Adası, Clark Adası, Cockatoo Adası, Snapper Adası, Spectacle Adası gibi birçok ada bulunuyor. Bu İskelelerden Kalkan Deniz araçları ile gidebileceğiniz Torongo Zoo, Manly Beach, gibi deniz olan her yere her yerleşime gidebilirsiniz. Örneğin fery ile Manly plajina 8.04 AUD ödeyerek toplu taşıma kartınızla gidebilirsiniz. Ayrıca hızlı botta kalkıyor. Shark Adası gibi bazı yerlere ise özel bot ile gidebilirsiniz. Captan Cook Cruises ile zenginseniz limanı gezebilirsiniz. Yine 4 AUD ile limanda kısa bir tur attıran botlarda varmış. Çok hareketli olan şehrin en görülesi yerlere yürüme mesafesinde olan burası aynı zamanda Sidney’in ana feribot terminali olarak da kullanılıyor.. Burada ki iskelelerde güzel restoranlar ve kafeler bulabilirsiniz. Cockatoo Adası( Kakadu Adası) 5ç iskeleden her 20 dakikada bir kalkan bot 20 dakikada varıyor. Unesco Dünya Listesi’nde yer alan ada, bölgenin eski cezaevi olan Wareahmah ile tersane restore edilerek turizme katılmış ama bana çok boş geldi. Binalar konserler ve sergiler için kullanılıyor. Adada isterseniz çadırda kalabilirsiniz. 

     1-CIRCULAR QUAY(Dairesel Rıhtım) 


Gezimize bu deniz kıyısından başlamanız en doğru karar Olacaktır.
 A-Turi̇st İnfo Turist info (Vizitor centre)-Costums House: 4. İskelenin çıkışından caddenin karşı tarafında. Bu binanın içinde şehrin küçük maketinde görebilirsiniz.
 B- Sidney muzesi 8-17 arası açık. Cuma kapalı. Giriş ücretsiz. Bridge caddesi üzerinde bu güzel bina,1788 de yapılan ilk ahşap hükümet binası yerine yapılmış. Zaten girişte eski binadan eski yaşantıyı anlatan eşya parçaları ve İngilizlerin ilk geldiklerinde toprakların kendilerine ait olduğunu anlatan levhayı görebilirsiniz. Bu küçük müzede şehrin. Sosyal yaşamı ve tarihi anlatılıyor. Ayrıca sürekli değişen sergilerde var. Ben gittiğimde opera binası ile ilgili sergi vardı. Ünlü iki Aborjin kadın sanatçının deniz kabukları ile yaptığı opera binası ile oğlunun sepet örgüsü ile yaptığı opera binası maketleri çok güzeldi. 
ANI:Bu müzeye gittiğimde bacağım çok ağrıyordu. Orada çalışan Gümüşhaneli Levent adlı çok tatlı Türk genci bana yardıma geldi. Uzun sohbet ettik kendisi ile her konuda Beni tekerlekli sandalye ile müzeyi gezdirdi. Çok güzel bilgiler verdi. Benim için şans oldu. Zaten hemen sonra kaldığım yere geri döndüm. Ayağım iyice sorun Eğer iskelelerden köprüye doğru giderseniz sırasıyla;

    2-THE ROKS:(Koloni mahallesi )


 Sidney Liman Köprüsü ile Circular Quay arasında bulunan Rocks, 1788 yılında Avrupalı göçmenlerin Avustralya’da 1788 de ilk kurdukları koloni bölgesidir. Zaten yerli halk, yüzyıllar önce halk buradaki liman aracılığıyla gıda maddelerinin ticareti ve ulaşım yapıyorlarmış ama Dar ve tarihi sokaklardan oluşan mahalle, 20. yüzyılda büyük bir değişim geçirerek bugünkü halini almış. Bu bölge, başlamak içinde iyi bir seçenek . 
 
     A-Museum of Contemporary Art - Avustralya Çağdaş Sanat Müzesi} Pazartesi kapalı.10-17 arası açık. Cuma 21 ‘e kadar açık. Değişken sergiler ücretli ama kalıcı ve kütüphanesi ücretsiz. Sürekli değişen sergi oluyormuş Ben gittiğimde Aborjinlere ait eserler sergileniyordu. Circular Quay’deki Art Deco tarzı, Sidney Limanı manzaralı restoranı olan bu eski donanma binasında 1991 den beri müze olarak kullanılıyor. Çağdaş sanata ait çoğu yerel sanatçılara ait resim, fotoğraf ve heykel gibi klasik 4000 çeşit eser sergileniyor. Bu müzeye iki kere gittiğim halde ben bir şey göremedim. Modern sanattan anlamıyorum. . 

     B-Cadmans Cottage hemen arkasında. Sadece dışardan görebiliyorsunuz. Koloni döneminde resmi     teknelerin sığınağıymış. 

     C-The Rocks Discovery Museum: Her gün 10-17 arası açık. Ücretsiz. Aborjinlerin yaşamını yansıtan     Eserler sergileniyor. 

     D-Overseas Passenger Terminal: Buradan şehir, köprü ve opera house’ nin manzarasını     seyredebilirsiniz.

      E-Sidney Observayory: Her gün 10-17 aradı açık. Yine bu tepeden şehrin ,köprünün ve opera evinin manzarasını seyredebilirsiniz. Bu tepeden şehri panoramik olarak Sidney Limanı’ndan, Darling Harbour’a gözlemleyebileceğiniz park, a- Sidney Gözlemevi : Ben gittiğimde kapalıydı. Giriş ücretli. 1858 yılında kurulan gözlemevi, Avustralya’nın bilimsel, meteoroloji ve astronomi araştırmalarının yapıldığı tarihi mekan. Buradan şehir manzarası daha da güzelmiş. Teleskoplar eşliğinde güneş sistemini ve gezegenleri izleyebilirsiniz. b-Barabgarao Reserve: Bu tepeden kestirme buraya inebilirsiniz. Yol boyu eski güzel evler var ama gitmeye de çok değmez. Harbour Köprüsü manzaralı park, önceden gemi konteynerlerinin bulunduğu şehrin en eski sanayi bölgesinde Amerikalı mimar Peter Walker tarafında kurulmuş. Peşine 75.000’den fazla ağaç dikilerek yeşillendirilmiş. Liman kenarında ki parkın deniz kıyısında eski taşlarının eski roma tiyatrolarına benzer şekilde dizilerek oluşturulan deniz kıyı dizaynı çok güzel. Buradan kıyıdan yürüyerek Barabgarao alışveriş bölgesine oradan da Darlıng körfezine gidebilirseniz. 

     F- The Rock Market
 El işleri, hediyelik eşyalar ve oyuncaklar satın alabilir ve karninizi doyurabileceğiniz küçük yerler bulabilirsiniz.

    3-HARBOUR BRIDGE


 Köprünün üzerinde bisikletliler ve yayalar için de yola var. Manzara tepesine çıkarken asansör ile köprünün üzerine yaya yoluna çıkabiliyorsunuz. Köprünün üzerinden de özellikle operanın manzarası güzel. Eğer köprünün üst kısmına manzara seyretmek için çıkmak isterseniz 25 AUD ödemelisiniz. Hatta iyi bir ücret ödeyerek çelik halatlarla güvenlik önlemi alınarak en tepeye bile tırmanabilirsiniz. Halk tarafından elbise askısına da benzetilen 134 metre yüksekliğinde ve dünyanın en geniş çelik halatlı bu köprü, 1924 yılında 42 milyon € bütçeyle yapımına başlansa da 1932 yılında tamamlanarak hizmete açılabilmiş . Eğer iskelelerden opera Haus' e doğru giderseniz 

    4- OPERA HOUSE (Unesco Dünya Mirası Listesinde)


 Her gün 9-17 arası açık İçini gezmek 43 AUD. Ben çok şaşırdım. Sanırım Avrupa’da ki operalar gibi şaşa bekliyordum. Son derece sade koltuklarla döşenmiş iki salon gezdik. Genelde rehber, binanın yapım aşaması konusunda bilgi verdi. Gençler yazmadan duramayacağım. Çünkü, bu ülke özellikle Türk gençleri için çok pahalı. Binanın yan tarafından grupların toplandığı yere gidiniz. Önce çantanızı emanete veriniz. Her yarım saatte bir grup oluşuyor. Ortaya getirilen askıdan kulaklık ve dinleme cihazı alınız. Rehber öylesine biletlere bakıyor. Sonra grup ile rehberin peşine takılınız. Not: Operaya giderken yürüme yolu üzerindeki masalara oturup getirdiklerinizi yiyebiliyorsunuz. Kafeden bir şey almak zorunda değilsiniz. Birçok tasarımcının arasından jüriyle seçilen o Danimarkalı mimar John Utzon'un tasarladığı Sidney Opera Evi, 1973 Kraliçe Elizabeth açılışını yaptı. 5532 kapasiteli muazzam bina, yaklaşık 2 hektarlık bölgeyi kapsamaktadır. Modern mimari tarzıyla oluşturulan opera binasının en yüksek noktası 67 metre olup genişliği 118, uzunluğu ise 183 metredir. de 5 büyük salonuyla çeşitli opera, dans, konser ve tiyatro etkinliklerinin yer aldığı binadır,. Denizin üstünde duran Yelken şeklindeki yapısıyla körfezin neredeyse her yerinden görülüyor. 
.Not:Opera ‘dan Royal Botanic Gardens ‘a da kapı var Merdivenlerden çıkarsanız goverment evinin fotosunu çekebilirsiniz sadece. En iyisi düz ayak kapıdan giriniz. 

II- SEHRİN MERKEZİ 


Önemli caddeler birbirine çok yakın ve paralel sayılır. George caddesinden tramvay veya yürüyerek gittikten sonra her yer yürüme mesafesinde. 

1-Matin Placa: 
Geniş bir alanı kaplıyor. Özellikle meydanda ki eski postanenden otele dönüştürülmüş bina ile yanında ki banka binasını görünüz. 
2-Recttal hall Bu konser salonu gittiğimde kapalıydı. l2015 yılında açılan bu salonda konser, oda orkestraları, opera etkinlikleri yapılıyor. 
3-SidneyvTower: İlk dört katı alışveriş merkezi. 09.00-21.00 arası açık. Manzara seyretmek, bir şeyler yiyip, içmek bilet ile. Manzara seyretmek 33 AUD, çocuk 25 AUD, emekli 26 AUD Bir şeyler icmek30 AUD, Yemek yemek isterseniz de 90 AUD’ den başlıyor. 1970 yılında yapımına başlanıp 1981 yılında tamamlanan ve 309 metre yüksekliğiyle bu kule, Sidney’in en unlu seyir noktası ve Sidney’de en yüksek yapısı. Aynı zamanda, şehrin televizyon ve radyo sinyallerini de yayıyor. 250 metre yükseklikteki Skywalk bölümünde açık hava manzara seyredebilirsiniz. En üstünde “Altın Başlık” adli erasta ise ise 360°’lik manzara seyredebiliyorsunuz. 
4-Piit Street: Çok şık alışveriş merkezleri ve güzel binaların olduğu yayalara açık çok hareketli cadde.
 a-The Strand Arcade 1891 yılında Queen Victoria Building’ e benzeyen gibi tarihi pasaj.. Çok şık. Hele içindeki çikolata satan dükkana bayıldım. Yakınlarda
 5-State Theatre: Queen binasının girişinin zıt tarafına yakın Market caddesi üzerinde.1929 yapımlı güzel binanın girişi de çok görkemliydi. Ama içini ve 4 ton avizeyi görebilmek için ancak gösteri için biletiniz olması gerekiyor. Burası Darling Limanı’na da yürüme mesafesinde. 
6-Quen Victoria Bulding: Çok güzel alış veriş merkezi .Bizans yapısı. Önünde Victoria’nin heykeli ile köpek heykelli küçük havuz var. Ön girişten girdiğinizde sağdaki çikolata dükkânını kaçırmayınız. 1893 ve 1898 yılları arasında 190 metre uzunluğunda, 30 metre genişliğinde ve Bizans stili 31 kubbeli gotik tarzında olarak inşa edilmiştir. Bu bina ilk yıllarında pazar olarak kullanımmış ve daha sonra birçok farklı amaca hizmet etmiştir. Yıkılma tehlikesine karşı 1980 de onarılarak 200 dükkânı ile alış veriş binası olarak kullanılıyor. 1898 yılında inşa edilen Queen Victoria Building, Gotik tarzdaki dış cephesi ile dikkatleri hemen üzerine çekiyor. Hemen ilerisinde 
7-Town Hall: İçini gezemiyorsunuz. Hemen yanında 
8-ST Andrew’s Cathedral: İçinde 1539 yazılmış büyük incili görünüz. 
9-China Town: Her yerde görebileceğiniz kırmızı büyük kapıdan girilen caddede alış veriş dükkânları ile Çin restoranları var. Dixon Caddesi’nin merkezinde Çinliler tarafından kurulmuş 3. Mahalle olarak kurulmuş. Yeni yılda Sdney’ deseniz buranın en renkli halini görmeye gidebilirsiniz. Ama ben fazla bir renk göremedim. Golden Century :Deniz mahsulleri satan unlu mekan. 
a-Pddy Market: Pazartesi ve Salı kapalı. Market City’ nin en alt kısmında ne isterseniz bulabileceğiniz Çin marketi kaliteli sayılmaz. Pazar kısmından da her çeşit sebze alabilirsiniz. Buradan çeşitli sebzeler aldım. Aynı bizdeki gibi küçük naylon torbalarda satılan biberlerin iç kısımları(Görünmeyen) çürüktü. Not: Buradan isterseniz parklar kısmına, isterseniz Darling Limanına geçebilirsiniz. Ben parkları yine deniz kıyısından başlayarak sırasıyla yazacağım. Hemen yürüme mesafesinde
 10-powerhouse Museum her gün 10-17 arası acık. Giriş ücretsiz. 1970 yılında açılan, tarih, bilim, teknoloji, tasarım, endüstri ile ilgili eserlerin sergilendiği farklı ve eğlenceli bir müze. Buradan otobüs ıle 
11-Newtown ve King street Çok renkli keyifli bir sokak. Genelde barlar restoranlar alışveriş dükkânları ve 19.Yüzyıl evlerinin bulunduğu eski güzel binalar. Genelde LBT bireylerin yaşadığı cadde üzerinde Sidney Üniversitesi, Kraliyet Prens Alfred Hastanesi gibi birçok ünlü yapıyı var. Türklere de ait dükkânlar göreceksiniz.

 III-ŞEHRİN DOĞUSU-PARKLAR 


    1-ROYAL BOTANİCAL GARDEN


 Her gün 7 den güneş batıncaya kadar açık.( Kışın 7’den 5’e kadar açık )Bahçenin birçok giriş kapısı var. eğer opera evinin önünden gireceksiniz merdivenlerden çıkan kapı direkt government House’e gidiyor. Fotoğraf çekeceksiniz oradan çıkabilirsiniz ama bence düz kapıdan girmeniz daha mantıklı. deniz kenarından yürürseniz çok daha güzellikleri göreceksiniz . her gün saat 10.30'da turist information'ın önünde bedava yürüyüş grubu var Ayrıca Çarşamba günleri paralı ve rezervasyon yapmanız gerekiyor ama turist infoda da gittiğinizde yapabiliyorsunuz. Aborjin turu: 90 dakikalık rehberli bu turda Aborjinlerin Geleneksel bitkilerin nasıl kullanıldığını öğrenebilir bazı bitkilerin tadına da bakabilirsiniz. Yine o özel yerlere örneğin farklı Orkide bahçesine gezdiren paralı yürüyüş grubu da var botanik garden’ın içinde gül bahçesi var ama kışın olduğu için budanmıştı. O nedenle gezemedim Orkide bahçesini de kışın olduğu için gezmek istemedim. sukkulent bahçesi çok güzeldi .Tertemiz havayı içinize çekerek keyifle geziniz. 1816 yılında kurulmus.35 hektar alana kurulmuş dünyanın en ünlü botanik bahçelerinden birisidir. İçerisinde 13.000(4000 agac,9000 bitki turu) Tur barındırıyor. Koloni döneminde tarımsal faaliyetlerin ilk kez gerçekleştirildiği alan üzerine kurulmuştur. 

    2-THE DOMAİN PARK 


A-Art Galery Of NSW: Her gün 7-27 arası açık. Çarşamba günleri 21 ‘ E kadar açık. Ücretsiz. Son derece güzel eserler görebiliyorsunuz. Bahçesinde de modern heykeller var. 1874 yılında açılan bu müze; Ülkenin en büyük Aborjin koleksiyonuna sahip. Ayrıca Avrupalı ve Asyalı Sanatçıların da eserleri sergileniyor., 
B-ST Mary’s Cathedral: Ülkenin en büyük Katolik katedralin içinde foto çektirmiyorlar. Aşağıda ki piskoposların mezarları olan mezar odasını da ücretsiz gezebiliyorsunuz. Yer mozaiklerinde Dublin’deki Trinity College’ın kütüphanesinde ki sergilenen Book of Kells anlatılmış. 

    3-MACQUARİE STREET


 Not: Aslında bu caddeye opera tarafından da geçebilirsiniz. Üzerinde hotel vb. kullanılan Viktoria binalar var.Domain ve Hyde parktan da bu caddeye çıkarsan(Hyde Parkinda ki havuzdan karşı tarafa geçince yan yana binalar sırasıyla 
A-Hyde Park Barrack’s:İlk askeri kışla) Her gün 9:30-17 arası açık. Kulaklık ve dinleme aleti ile gezebiliyorsunuz. Koloni döneminde ,ilk gelenlerin yaşantısı, kullandıkları araç ve gereçler sergileniyor. En üst katta da yan yana yattıkları hamaklar sergileniyor. 
B-The Mint:Yine ilk gelenlere ait bilgiler ve eserler ve altına hücum konusuna ait bilgilendirmeler var. Turla da gezebiliyorsunuz. Koloni dönemi paranın nasıl basıldığı anlatılıyor. 
C-Sydney Hospital: Eski ve harika bir bina. İçinin bazı bölümlerini gezdim. Çok temiz ve moderndi. 
D-NSW Parlement House: 
E-State Library: Burası da çok modern bina. İçini de gezdim Hemen yanında ki eski kütüphane binasında ki galeriyi de ücretsiz gezebiliyorsunuz. Devam ederseniz iskelelere varırsınız. 

    4-HYDE PARK


 Avustralya’nın en eski parkı 1810-1927 yılları arasında 16 hektarlık bir alana kurulmuş insanların istedikleri gibi, çimenlerin üzerinde uzandığı, kitap okuduğu, güneşlendiği, dinlendiği bir park burası. güney ve kuzey olmak üzere iki parçaya ayrılıyor. Birçok farklı isimle anılan yeşil alan, 16 hektarlık alanını kaplayan egzotik bitki ve ağaç türleri sayesinde Sidney’in kalbindeki en popüler kaçış alanlarının başında geliyor. Bu parkta Sidney Festivali, Avustralya Günü, Yiyecek ve Şarap Fuarı gibi etkinlikleri düzenleniyor. 

A-Archibald Çeşmesi(Büyük Havuz) Hemen çok yakında Domain ile Hyde Park arasında 
B-Australi̇an Museum:Her gün 9:30-17 aradı açık. Ücretsiz. Kesin gidiniz. Çok detaylı ve keyifli 1827 kurulan Avustralya’nın ilk kamu müzesin de1929 yılında William Holmes’in kuş koleksiyonuyla başlayan genelde kıtanın doğal durumu hakkında bilgilendiriyor.. 21 Milyona yakın tarihi nesnenin yer aldığı müze, Dünyanın en iyi tarihi koleksiyonlarından dinozor iskeletlerinden, Pasifik Okyanus’undan çıkarılan fosil kalıntılarına ve tarihi yaşam eşyalarına kadar keşfetmeniz gereken birçok tarihi eser yer alıyor. 
C-Anzac Memori̇al: parkın güney kanadında. Her gün 9-17 aradı açık. Savaşta ölenlerin anısına yapılmış. Hepsinin duvarda isimleri var a-Hemen yan tarafta Atamın Anzac askerlerinin anneleri için söylediği “Artık bizim topraklarda huzurla uyuyorlar. Merak etmeyin” cümlelerinin yazıldığı ve Atamın resminin olduğu taşı görünüz.

 IV-PARKLARIN DA DOĞUSU


 Bu bölümü rehber kitapları gezmenizi öneriyor ama kesinlikle gezmenize gerek yok .Ben buradaki Victoria Caddesi'nde kaldığım için çok rahatlıkla gezebildim. 

A-Wolloomooloo : Bu bohem semtin yıkılması halkın protestoları ile engellenmiştir.
 B-Ki̇ngs Cross: Karanlık sokaklar, farklı giyimli insanlar ve evsizlerin caddelerde yaşadığı farklı bir semt . a-Elizabth house:Burayı bulamadım Surry hils de olabilir. 
C-Darlinghurst Caddesi Ve Jevish MUSEUM:bu caddede barlar,kulüpler v.b var.Bohem takılanların yaşadığı bir semt. Müzenin de açık olduğu zamanı yakalayamadım.
 D-Paddington (Oxford Street)ve Paddington Market:Bu semtte ki ara sokaklarda işlemiş demir parmaklıklı harika Victoria evleri görebilirsiniz. Yürüyerek
 E-Centeri̇ntaL Park: oldukça büyük bir alana yayılmış bu park içerisinde büyüklü küçüklü göletler, çeşit çeşit bitkiler ve heykeller var. yaz aylarında serinlemek ve piknik yapmak için iyi bir alternatif Göllerinde ördek ve kazların yüzdüğü ve çeşitli kuşların olduğu çok büyük bir park Piknik için iyi ama özellikle görmek için gelmeye gerek yok. . Doğa yürüyüşünden, çocuk oyun alanlarına, köpek gezdirme bahçelerinden, barbekü piknik bölümlerini gezebilir, 4-6 kişilik bisikletleri kiralayabilir, ya da park içinde yer alan at çiftliğinde at binebilirsiniz. Park içerisinde yer alan labirenti de görebilirsiniz..
 Not: Burası Oxford caddesi üzerindeki Bondi Junction’ a çok yakın. İsterseniz otobüs ile Bondy plajına geçebilirsiniz. 

V-BATI TARAFI 


1-DARLİNG HARBOUR


 Bot ile buraya gelmek çok keyifliydi. Opera ve köprü manzarası çok güzel görünüyor .NWS valisi olarak 1825-1831 yıllarında görev alan Ralph Darling’ten ismini alan liman şehrin en hareketli bölümlerinden. Çevresinde keyifli yürüyüşler yapabilirsiniz. Birçok restoran ve kafe bulabilirsiniz. Master Soner şefin işlettiği Anason ve Maydanoz restoranları da burada. 
A-Akvaryum Giriş 51AUD. Dünyanın en büyük akvaryumu olan ,12 farklı temalı(Sark vadisi, Dugong adası v.b), 700’den fazla türden 13 bin canlı barındıran bu akvaryumda farklı çeşitleri olan köpek balıkları ve vatozlar devasa boyutta. Çocuklar akvaryuma ücret karşılığı tüple daldırılıyor. Aileleri de camın dışından fotolarını çekiyorlar. Antalya’daki akvaryum “dünyanın en uzun cam tüneli bizde “diye övünüyor Ama buradaki cam tünel bana daha uzun geldi. Çünkü 145 metre derinliğe inen tüp geçitleri sayesinde pek çok balığı doğal ortamları olan okyanusta görebiliyorsunuz. Penguenleri bot ile görmek için uzun kuyrukta beklemenize gerek yok. Aynısını da dışarıdan görebiliyorsunuz. Akvaryumun girişinin biraz ilerisinde akvaryumun çıkışı hediyelik eşya dükkânının içinde. kimse kapıda beklemiyor. Gençler, rahatlıkla dükkânın içinden ve çıkışından akvaryumun içine girebilirsiniz. Yanında 
B-Wild Life: Giriş 48 AUD. Avustralya vatandaşı olmasanız bile emeklilere 39 AUD .Ben Madam Tussud müzesine girdiğimi sanarak yanlışlıkla buraya girdim. Eger sadece Sidney’de kalacaksanız ülkenin hayvanlarını görmek için iyi. Yanında 
C- Madame Tussauds Museum:Giriş 48 AUD.Balmumu heykellerin kime ait oldukları yazılı değildi ama yüz ifadeler çok güçlüydü . Hollywood ünlülerine devlet adamları Avustralya ünlüleri ve İngiliz Kraliyet Ailesi üyelerine ait balmumu heykelleri var. 1857 yapımlı elektrikle çalışan Pyrmont köprüsünden karşı tarafa geçtiğinizde 
D-National Martine Museum: Giriş ücretsiz. Gayet güzel bir müze. Denizcilikle ilgili eserler sergileniyor. Eğer kaptan Cook ‘un yelkenlisini ve filoyu da girmek isterseniz 25 AUD ödemelisiniz. 1991 de açılan bu müze, dünyanın en büyük ve çok çeşitli deniz araçlarının olduğu filo. Savaş da kullanılmış HMAS Onslow denizaltısının da içini gezebiliyorsunuz. Çok ilginçti. Kaptan Cook’un Büyük Okyanus’taki keşif gezilerinde kullandığı HMB Endeavour yelkenlisinin replikası yapılmış ama mükemmeldi. Sanırım birebir aynısını yapmışlar. Buradan yukarı doğru çıkarsanız: 
E-The Star Casino -Lyric Theatre: İçi çok şaşalı. Gazino kısmi da foto çektirmiyorlar ama ziyaret edebiliyorsunuz. İlerisinde 
F-Sydney Fish Market: Sadece balık satılan ve pişirilip yiyilen kısmını görebiliyorsunuz. Tertemiz ve farklı balıklar vardı. 
G- Chinese Garden of Friendship: Bu çin bahçesi farklı yönde ,akvaryum ile China Town arasında. 10-17 arası açık. Giriş 8 AUD. Benzerleri gibi, bahçeler, şekilli kayalar, kırmızı çatılı küçük binalar şelaleri , göleri ,söğüt ağaçları ile çok dinlendirici. Gitmeye değer. Sidney’in kardeş şehri olan Guangzhou’dan gelen peyzaj mimarları ve bahçıvanları tarafından Yin-Yang felsefesine bağlı kalınarak 1888de tasarlanarak inşa edilmiş. Lotus Bahçeleri isimli kısmında, Çin mutfağından istediğinizi yiyebilirsiniz. 

 VI-KUZEY SYDNEY


 Şehrin bu kısmına sadece otobüs veya fery ile geçebiliyorsunuz. Burası daha yeni bölge.
 

    1-MANLY BEACH 

Ben otobüsle gidip fery ile döndüm.(Yarım saat) 
-Otobusle:Wynyard Station-Warringgah Mall (1 nolu iki katlı bus)-Pittawater rd(MANLY)(199 nolu bus)Caddeyi geçince plaja varıyorsunuz.
 -Fery ile: Çok sık fery ile yarım saatte gelebiliyorsunuz. Yine caddeyi geçip devam ettiğinizde plaja varıyorsunuz.(8.04aud tek yön) Erken olmasına rağmen deniz keyifliydi. Daha sonra kalabalık oldu. Yalnız dalga, sürekli var. 1964 yılında ilk dünya sörf yarışması burada düzenlenmiş. Manly Beach’te iki ayrı plaj bulunuyor. Feribot yolcuğunda ilk indiğiniz yer Manly Cove Plajı. 5-10 dakikalık kısa bir yürüyüş sonrası Nort Steyne bölgesinde yer alan bir kilometrelik Manly Beach’e ulaşabilirsiniz. Çok hareketli ve keyifli bir yer. Pasifik Okyanusunda köpekbalıklarının da yaşadığını unutmayınız. Yürüyüş yolundan devam ederseniz 
    1-Shell plajı: Sevimli küçük plaj. 
     2-Hourbour National Park Buradan tekrar yürüyüş yolunu takip ederek tepeye çıktığınızda plaj ve yerleşim yerinin manzarasını göreceksiniz. Duvarın ortasındaki küçük kapıdan geçerek ve yürüyüş yolunu harika manzara eşliğinde devam ederseniz North Head ‘e gelip Sydney’in ve köprünün güzel bir manzarasını görüyorsunuz. Buradan 161 nolu otobüs ile fery istasyonuna geçebilişininiz.


    2-PALM BEACH: (Palmy Beach)


 Eğer 199 nolu otobüs ile son durağa kadar devam ederseniz Palm Beach’e 45 km uzaklıkta ki bu kumsala iki saatte varıyorsunuz. İki saate yakın süren bu yol manzarasının bir tarafı yemyeşil ormanlar, diğer tarafı 2.3 km’lik uzun okyanus sahili ile çok güzeldi Özellikle yeşillikler içindeki evler görülmeye değer. Plaj bildiğimiz plajlardan. Yine daha çok sörf yapanlar vardı. Ama plajın karşı tarafı yemyeşillikler içinde evler olunca daha farklı. Plajın hemen yanında deniz suyu ile doldurulmuş havuz var. Biraz ilerisinde ki kayalarda manzara da güzeldi. 
A-Barrenjoey Deniz Fener: Barranjoey Light House, 1850’li yıllarda deniz seviyesinden 91 metre yükseklikte bulunan kaya üzerinde yapılmış. Palm beach e gelmeden bir durak önce ininiz. Plaj yolunda ve golf çimleri sahasından devam ettiğinizde tabelayı görüyorsunuz.20 dakikalık güzel manzaralı taş doğal merdivenli yoldan tırmanıyorsunuz. Yukarıda da fenerin iki yanından manzara ve balina seyir noktaları ve piknik alanları olan yürüyüş yolları var. Güneş batımını da izlemek keyifli oluyormuş.


     3-TORONGO ZOO


 Sdney’denn100 nolu otobüs veya fery ile gidebiliyorsunuz.9;30 -17 arası açık. Giriş: 51aud,çocuk 41, emekli 39 AUD. Gördüğüm en güzel hayvanat bahçelerinden biri. Ayrıca nesli tükenen hayvanları koruyan kuruluş. Show time: kuşlar 12 ve 15 Foklar:11 ve 14. Asya’da çok daha güzellerini gördüğümden beni etkilemedi. Bu hayvanat bahçesi çok büyük olduğundan çok zamana ihtiyacınız olacak. Ben geciktiğim için ve uyudukları için kırmızı kızıl kanguruları ve Dino köpeklerini göremedim. En sonunda bir görevliden yardım aldım bazı bölümleri birlikte gezdik. Ülkeye ait hayvanların yanında farklı ülkelerde bulunan hayvanlar da sergileniyor. Bahçe çok güzel planlanmış .Her taraf yemyeşil ağaçlar çiçeklerle donatılmış .Tertemiz Hiçbir koku yok. Şelaleler küçük küçük göller var. Gezmesi çok keyifli. Kesin gidiniz. Deniz ve şehir manzarası da güzel. Not: Sadece gece dışarı çıkan hayvanların bulunduğu kısmın ışığı karartılarak geceymiş gibi bir ortam oluşturuluyor. Ama ben gittiğimde bu kısım onarımda olduğu için göremedim. 1916 yılında 28 hektarlık alanda kurulan bu hayvanat bahçesinde 350’den fazla türden 4 binin üzerinde hayvan yaşıyor. kaplayan tesiste kanguru ve koala gibi yerel türler ilginin odağında yer alıyor. Konuklar burada ayrıca Sumatra kaplanlarını, Asya fillerini, zürafaları ve gorilleri doğal ortamlarına oldukça yakın koşullarda gözlemleyebiliyor.

     4-LUNA PARK: 


Köprünün çıkışına yakın Lunaparka , feribot ile şehrin harika manzarası eşliğinde veya otobüs ile gidebilirsiniz. 1935’de kurulan, farklı ve eğlenceli oyuncakların olduğu parktan. Sydney, limanın manzarasını da görüyorsunuz. Giriş 75 AUD. Bileğinize taktıkları kâğıt bileklik ile istediğiniz oyuncağa binebiliyorsunuz. Ben sadece tepetaklak getiren yuvarlak oyuncağa bindim. Ama bedava parkın içini gezebiliyorsunuz.


 VII-ŞEHRİN BİRAZ DIŞI  ama yine şehir içi̇ sayılır.(Doğu kıyısında ki Plajiar) 


    1- WATSONS BAY 


A-Macquri̇E Li̇ght House 324,325,380 Ne oldu otobüsle önce Macquarie durağında inebilirsiniz. Zaten Deniz feneri hemen durağın arka tarafında ama buraya gitmeye gerek yok direk en son durakta inmek daha mantıklı . 
B-Hornby Li̇ght  House Son durakta iner inmez yukarıya çıkan merdivenleri göreceksiniz. buradaki falezler, yeşil çevre ve dalgalı deniz manzarası muhteşem güzel. Buradan yürüyerek Hornby bay eski deniz fenerine ulaşın. Orada da manzara çok güzel oradan tekrar en son durağa geri gelin. 380 nolu otobüs ile Bondi plajına geliniz.

     2-DİGER PLAJLAR:

Tüm plajların suyu Tertemiz ama Okyanus olduğu için rüzgarlı ve dalgalı olduğu için yüzmekten çok sörf yapmaya uygun. Ayrıca ben hemen derinleşen denizleri severim. Ama plajlarin incecik altın sarısı kumlarında güneşlenmek çok keyifli.

 A- Bondy Beach:Genelde tüm plajlar rüzgarlı ve dalgalı olduğu için sörf yapmaya daha elverişli. Bu plajda en çok sörf yapanlar var. Yazın çıplak görenlerde oluyormuş. Ben kışın üstsüz girenleri gördüm. Bondi) Aborjin dilinde 'Kayalar' anlamına geliyor, 1851 yılında kurulan ve 10 bin kişi kapasiteli bu plaj, yazın çok kalabalık ve hareketli oluyor. Altın renkli kumu ve masmavi rüzgârlı denizi ile sörf cenneti. İsterseniz burada sörf kursu da alabilirsiniz. Kışın bile alanları gördüm. Çocuklar için tuzlu okyanus havuzları da var. Sahil boyunca restoran ve kafeler sıralanmış. Bunlardan en unlusu İtalyan restoranı olan Sean’s Panaroma’ dir. Sculpture By The Sea: ilkbaharda Bondi’de kum heykelleri sergisi.

 B-tamarama Beach 

C-bronte Beach Diğer plajları gibi burası da dalgalı olduğu için sörf için oldukça elverişli. . Plajı’nın hemen arka kısmında yer alan bol yeşillikli parkta, piknik yapabilmeniz için hazır barbeküler ve piknik masalarında deniz manzarası eşliğinde piknik yapabilirsiniz. Burada da Çocuklar için tuzlu okyanus havuzları da var.

 D-coogee Beach Diğer plajlardan biraz daha küçük olsa da, Çevresinde yer alan piknik alanları ve restoranları ile güzel.

 E-Maroubra Beach a-MAroubra walking trak: Maroubra plajından sonra yürüyüş yolundan ormanın içinden bir veya bir buçuk saat yürüyerek Malabar plajına ve yerleşim yerine geliyorsunuz. İsterseniz buradan Maroubra’ya otobüsle de geçebilirsiniz. Ama bu yürüyüş yapmaya bilirsiniz. Aynı manzara,aynı bitkiler. Değmez. 

Not: Ben Bondy kumsalında kadar gelmiştim. Maroubra’ da kaldığımdan Moroubradan başlayarak tersine diğer plajları da görerek Bondy plajına kadar tekrar gittim. Aslında Maroubra’dan Bondy’e kadar deniz manzarası eşliğinde yürüyüş yolu var. İster yürüyerek isterseniz otobüsle gidebilirsiniz. Ben Cooge plajından Bondy plajına kadar keyifle yürüdüm. 

VIII-SEHRİN DIŞI 


    1-BLUE MOUNTAIN(Dünya Mirası listesinde) 


Erken giderseniz yarım gün yeterli oluyor. Sidney’in batısında ki bu mavi dağlara kara yolu veya Merkez Tren istasyonundan 2 saat yolculukla gidebiliyorsunuz. Sydney-Katoomba Normalde trenin tek yön gidişi 22aud.Ama Pazar günü gidişgeliş ve otobüs ve fery bile kullansan sadece 8.04 AUD.  Katoomba tren istasyonunda iner inmez anayola çıkıp caddeden biraz ilerleyince(Zaten bütün turistler aynı yolu takip edecektir.) Otobüs durağından her yarım saatte bir kalkan 868 nolu otobüsle binip 3 kız kardeş durağında ininiz. Teraslardan manzara seyrettikten sonra turist infodan Yürüyüş parkurları için harita alınız. Buradan ormanın içine doğru yürüyebileceğiniz parkurlar.

 A-Tree Sister:Biraz yürüdükten sonra 999 merdivenle aşağı doğru iniyorsunuz.(20 dakika)

 B-Leura Cascades: Tree Sister parkurunda inmeden bu parkura girebilirsiniz. Buradan devam ederseniz Leura Railway Stations varıp Sydney’e geri dönebilirsiniz.(1-2 saat) Sakız ağaçlarından çıkan mavi okaliptüs yağından dolayı mavi pustan bu rengi alıyor. Manzara çok güzel ama ben rengârenk kaya oluşumlarını daha çok beğendim. 

C-Katoomba Falls: Buradan yürüyüş parkurları dan yürüyerek Scenic World’a gidiyorsunuz. Bu parkuru kesin yapınız. Not:The Tree Sisters ‘den yine 868 nolu otobüs de Scenic Word’e gidiyor. Not: Bunların dışında da 140 Kilometrelik yürüyüş parkurlarından, Henolan Mağaralarına kadar bitki ve hayvan çeşitliliğini gözlemleyebilirsiniz. farklı parkurlar var. Tabelaları takip ederek istediğiniz rotadan yürüyebilirsiniz. 2-Scenic World:Buradan ormanın derinliklerine yürüyerek inemiyorsunuz. 59 AUD bilet alıp Scenic Raul,Skyway ve cablecar ile Farklı noktalardan aşağı inip toplu olarak gezebiliyorsunuz. Ben yürüyüşüm biterken Cablecar’ı görüp bindim. Ücretsiz olduğunu düşündüm ama çıkarken kontrol olunca mecbur birisinin arkasına yapışıp çıkabildim.Cablecar’ in içinde cam tabandan ormanın derinliklerini yakından görüyorsunuz. doğa sporları olanaklarını bünyesinde barındırıyor. Blue Mountains’ın sahip olduğu kültürel ve doğal güzellikleri keşfetmek adına Scenic World’ün sunduğu seçenekleri değerlendirebilirsiniz. 1945 yılından beri bölgede faaliyet gösteren firma, macera tutkunlarına 5 farklı seçenek sunuyor. Dilerseniz Scenic Cableway’e binip ikonik manzarayı seyrederek sıradağın üst bölümlerine ulaşabilirsiniz. Aynı noktaya ulaşmak için Scenic Railway’i de tercih edebilirsiniz. Scenic World Top Station’da mola verdikten sonra kum taşı tepelerin zirvelerini kapsayan patikada uzun bir yürüyüşe çıkabilirsiniz.

     2-AUBURN


Ben buraya kaldığım St Mary ‘s kasabasından günü birlik geldim. Burası resmen Türk kasabası olmuş Restorantlar, cafeler hep Türk Burada ki Medical Centre’ Türk doktorları da çalışıyor. Direkt Türkiye’ye bilet kesen acente var. Gima'da ise Türkiye’den ararsanız bulabilirsiniz Buraya mavi dağlara gitmeden önce veya dönüşte uğrayabilirsiniz. Genelde Avusturalya’ya ilk gelenler olduğundan yaşlı ve dindar nüfus çoğunlukta gibi görünüyor. Türkiye-turban modellerini burada da görebiliyorsunuz. Yerleri süpüren etekleri ile sokakları arşınlıyorlar.
 A-Gelibolu Camii: kasabanın içinde çok ihtişamlı ve Avustralya’ da en büyük camii. Hemen yanında Türklerin dayanışma merkezi ve Türk evi var. Türk okulu da var. Burada benim dönüş biletimi alan Fransızca öğretmeni arkadaşa çok minnettar kaldım. Kısa sürede işimi hal etti. Çünkü elimde kalan Avusturalya dolarları ile bilet almak istediğimden kredi kartımı kullanmak istemedim .Bir gün önce 803 AUD olan bilet 1000aud nın üzerine çıkmış Yine buradan birkaç durak uzaklıkta. Çok sık tren ve otobüs var.

     3-PARRAMATTA


İlk yerleşimlerden ve eski binaların olduğu yerleşim. Sidney’den sonra eyaletin ikinci büyük yerleşimi. Çok övdüler ama ben çok beğenmedim Bildiklerimiz yerleşimlerin aynısı. Şehir merkezinde 
A-St John’s cathedral: Biraz ileride
 B-St patrick’s Cathedral:İçi çok sadeydi. Buradan yürüyerek
 C-Parramatta Park: İçinden nehir gece n güzel bir park.
 a-Old Government house: Giriş 15 AUD. Artık müze içine girmiyorum. Hemen alt tarafta
 b-Gate House: Güzel bir yapı. Buradan sonra tekrar şehir merkezine varıyorsunuz. Yürümeye devam ederseniz  
 c-Hambbledon Cottage: Bueski yapılar cumartesi olduğundan kapalıydı.
 d-Experiment Farm Cottage 

    4-OLİMPİK KÖYÜ(Rhodes)


 Buraya Circular Wuay’danParramatta Feribotu ile gidebilirsiniz.2 saat sürüyor. Tren ve otobüs ile de gidebilirsiniz. Bu nehir ve denizi olan yerleşimde evler, apartmanlara ve sitelere dönüştü. Hatta sonu. O kadar sakindi ki içim sıkıldı. Ben ülkemde curcunaya alışmışım herhalde. Zaten ben karayolu ile yarım saat uzaklıkta ki Rhodes şehrinde kaldığımdan 2000 olimpiyatlarının yapıldığı ünlü Telstra Stadium’una nehir kenarından yürüyüş yolundan bir saatte gittim. Dışardan görünüşü bile insanı heyecanlandırıyor. Futbol maçı olduğundan içeri bir türlü almadılar. Bir Türk olarak açık bir kapıdan girmek için denemeler yaptıysam da girmedim. Siz gitmek istiyorsanız önce telefon açıp hangi günler açık olduğunu öğreniniz. Sporcuların kalmadı için yapılmış evlerden oluşan Olimpic Villaga ise evler satılarak artık “Newington”adli bir mahalleye dönüşmüş. Not: Eğer ikisini aynı günde görmek isterseniz Önce Rhodes’e gidip stadyumu görüp, oradan Stelfield kasabasına trenle geçip Kotoomba’ya gidebiliyorsunuz 


IV-BUNLARIN DIŞINDA GİDEBİLECEĞİNİZ YERLER 


1-Wattamolla Beach 
2-Cope Solender –Balina izleme yeri 
3-KarlooPools in Royal National Par kHeathvote Statipn
 4-Şarap Tadımı Turları Sidney'den yakın kasabalara şarap tadım yapmak için gidebilirsiniz.
 5- Arq:Taylors meydanında Çin Town a yakın mesafede ses sistemi ve aydınlatması ünlü dansın, müzik olan gece kulübü. Geylerin uğrak yeri.
 6- White Rabbit Galeri(Beyaz Tavşan Galerisi ) 2009 yılında ski bir Rolls Royce servis deposuna açılan galeride Çin çağdaş sanat eserleri sergileniyor. Burada Tea House’da Çin çayı içebilirsiniz. 
7-South Head Sidney Limanı Ulusal Parkı alanı içerisinde yer alan okyanus manzaralı bu yerde mevsiminde balinaların geçişlerini izleyebilirsiniz. Hornby Deniz Fenerini’de ziyaret edebilirsiniz. Camp Cove plajında veya Lady Bay Plajlılarını da görebilirsiniz. Sidney Harbour National Park’ın içerisinde ki insanlar tarafından oyulmuş tarihi tünellerin gezisi turunu da katılabilirsiniz.
 8- Shark Island Sidney Limanı’nda yer alan ulusal 250 m2’lik küçük bir ulusal park ve adaya genellikle piknik ve deniz için gidiliyor. 
9- Gordons Körfezi
 10-amberoo Action Park havuz Parkı. Şehre bir saat uzaklıkta
 11-Sidney Olimpik Havuzu Kuzey Sidney de büyük bir yüzme havuzu.
 12-Taronffa Hayvanat Bahçesi 28 hektarlık bir alana kurulu olan bu hayvanat bahçesinde 2200’den fazla hayvan barınmaktadır. 
13-Avustralya Sürüngen Park 
14- Mungo Milli Parkı araç ile 15 saat uzaklıkta
 15-Lane Cove Park . Lane Cove Nehri’nin iki yanında yer alan milli parkta , yürüyüş ve kamp yapabilir ve bisiklet sürebilirsiniz. 
16- Wollemi Milli Parkı 5 saat uzaklıkta.
 17- Kiama Güneyde şehre 120 kilometre mesafede bulunan bir sahil kasabası. 
18- Central Coast Şehre 1 saatlik uzaklıkta bulunan bir sahil ve yazlık şerhi. Sydney’ den Canberra ya gitmek -Tren ile: Günde sadece 7am ,12 ve 16:30 da var. Tek yön 34 aud.4 saat sürüyor. Tren istasyonunun dışında otobüsle farklı saatlerde de gidebilirsiniz. Burada yol manzaraları da çok güzel. İlk bahara girdiğinizde çiçek açmış ağaçlar, nehirler, geniş kırlarda otlayan inekler..,

 ANI: Türk öğrenciler bana normal şehir içi trene biner gibi binebileceğimi söylemişlerdi. Camberra Trenine  biner binmez yolcular numaralı koltuklara oturunca yanlışlık olduğunu anladım. Zamanım da yoktu. Zaten hemen bilet kontrolü için görevli geldi. Durumu açıklayınca “Bilet almalıydınız” dedi. Açıkçası ceza yazar diye ödüm koptu. Başını sallayıp gitti ama Canberra’ya varınca ne olur bilemiyorum. Ceza keserlerse biterim. Sorunsuz trenden çıktım. 


2-CAMBERRA(BAŞKENT)



 Sdney ile Melbourne kendi aralarında başkent seçilme tartışmasına girmişken planlı şekilde tasarlanan Canberra başkent olmus.2. dünya savaşından sonra ise hızla gelişerek ülkenin en büyük 8. Şehri olmuş. Şehri gezmek için üç gün yeter.
     Golf Croquet: Çim üzerinde ellerinde ki t şeklindeki sopalarla Demirden çakılmış Küçük kalenin içinden toplar, rakibin de topunu ittirerek geçiriyorlar.
     Tren ile geldiyseniz çıkışın karşısındaki duraktan 2 numara ile şehir merkezine geliyorsunuz. Burada otobüslere arka kapıdan da girilebiliyorsunuz. Ruslar gibi caddeler ve çim ekili alanlar çok geniş tutulduğundan, şehir geniş bir alana yayılmış. Sydney’den sonra bana bu şehir bana çok cazip gelmedi. Binaların neredeyse tamamı modern yapıda. Müzeler de büyük Olduğundan çok yoruldum.

 Ulaşım: Otobüs ve light rail(Tramvay) var. Sadece Canberra ulaşım kartı geçerli. Kredi kartımı otobüs içinde makinaya tuttuğum da hiç ötmediği halde kimse ses çıkarmadı. Bana göre bu şehirde scooter ve bisiklet en iyisi. Burada bir oda ve salon ev kirası haftalık 350Aud. Burada kiralar Sydney’e göre daha ucuzladı.


 ŞEHRİ GEZMEK


 35 km sahili olan Yapay Burley Griffin gölünün güneyinde devlet daireleri, müzeler var. Güneyi ise daha çok alış veriş merkezleri var. Gölde gezi turu: Kışın sonu olmasına rağmen bu turlar yoktu. 
a-Gölün güneyinde Regatta pointe yakın pedallı gezi teknesi
 b-Gölün kuzeyinde: Canberra Yacht Club’un önünden ve Müzelerin olduğu gölün kıyısından bot gezileri var. 24 aud.7-26 arası. İyi plan yaparsanız gezmesi kolay. Gezilecek yerler birbirine çok yakın. Hepsi yürüme mesafesinde. 

    1-GÖLÜN KUZEY KISMI 


A-National Carillion: Gölün kenarında yürürken İngiltere’nin hediyesi olan bu saat kulesini göreceksiniz zaten. İngilterede’ ki big-ben saati ile aynı sesi çıkarıyor. En iyisi erken açılan ve en uzak olandan başlamak. Teknoloji hariç tüm müzeler ücretsiz.
 B-New Parlement House: 9-17 arası acık. Ücretsiz. Siz kendi kendinize de gezebiliyorsunuz. Daha iyi.Turlar:9:30-23:30-15:30 Yine görseller, hükümetin ileri gelenlerin portreleri ve hükümetin işleyişi konusunda bilgiler alıyorsunuz. 7-8 dakika aşağı doğru yürüdüğünüzde 
C-Old Parlement House 9-17 arası açık. Ücretsiz. Siz kendi kendinize de gezebiliyorsunuz. Daha iyi.Turlar:10-12-15—kısa turlar. 10:45-11:45-13:45-14:45—uzun turlar. 1927-1988 arası hükümetin binası olarak görev yapmış. Eski mobilyalar ve görseller, aborjinlere ait resimler vb. var. Binanın iki yanında ki bahçesi hep açık ama bahara yeni girildiğinden fazla bir özelliği yoktu. Hemen binanın ön tarafında
 D-Aboriginal Tent Embassy:Aborjinlerin topraklarının geri verilmesi için protesto yaptıkları kamp alanı. Kapalıydı. Dışarıdan görebildim. Kimse yoktu.
 E-Rose Garden:Açık alanda. Güller yeni budandığından görülecek bir şey yoktu 
. D-National GALERY of Aust:9-17 arası açık. Ücretsiz. Özellikle Aborjinlerin ağaç kabuklarının üzerine yaptıkları renkli soyut resimleri görülmeye değer. Modern resimleri de var. Resimler, eşyalar, heykeller sergileniyor
. F-High of Court of Aust: 9-17 arası açık. Ücretsiz. Her ayın ilk 15 günü çalışılıyormuş. Diğer 15 gün tatilmiş. Ama siz her gün gezebiliyorsunuz.
 G-National Portrait Gallery :10-17 arası açık. Ücretsiz. En çok bu müzeyi beğendim. Makine ile çekilmiş portrelerin yanında çizilmiş portrelerde var Hepsi de çok güzeldi
. H-Questacon(National Science and Technology Centre):9-17 arası Her gün açık. Giriş 23 AUD. Genelde çocukların denediği çok farklı etkinlikler var. Benzerlerini çok gördüğümden fazla ilgilenmedim.
 I-National Library of Aust:9-17 arası açık. Ücretsiz. İki milyondan fazla kitabın olduğu çok ferah ve modern bina. Öğrenmek isteyenler için her türlü hizmet sunulmuş
 Í-Captain Cook Memorial WaterJety:11-14 arası kaptanın anısına düzenlenmiş gölün üzerinde ki fıskiye. a-Gezi:24 Aud.Emekli 17 Aud.7-16 arası .
 J-Canberra Glassworks: Çarşambadan Pazar gününe kadar 10-16 aradı açık. Ücretsiz Tren terminaline yakın. Burada camın nasıl işlendiği ferah bir ortamda seyredebilirsiniz. Biraz ilerisinde
 K-Railway Museum: Sadece pazarları açık. Göremedim.
 L- Royal Australian Mint(Darphane): 8:30-17 aradı açık.Ücretsiz.58 nolu otobüs gidiyor. Paraların nasıl üretildiğini ikinci katın penceresinden ve bilgisayarları kullanarak görebiliyorsunuz. Para ve madalya koleksiyonu da oldukça iyi planlanmış. Biraz uzak gibi olsa da gitmeye değer bir müze


   2-GÖLUN GÜNEYI: 

Otobüs ile veya köprüyü yaya geçip yürümeye devam ederek(Yoruyor) 
Not: Regatta Point: köprüyü geçince inip biraz yürüyünce göl kenarı. Aslında burası şehrin turistik merkezi. Bir yerden harita bulduysanız zaman kaybetmeye gerek yok. Direk ulusal müzeye geçebilirsiniz. 
a-Commonwealthe Park: Gölün kıyısında yürümek ve bisiklet sürmek için bakımlı çimleri olan park
 b-Turist info
 c-National Capital Exhibition: kayda değer hiç bir şey yok. Sadece şehrin minyatürü var sayılır. 

A-National Museum of Australlia:9-17 arası açık. Ücretsiz. Yeri sapa. Ülkeye ait sergilenen eserler çok güzel ama çok geniş alana yayılmış binalar şaşırtıcı ve yorucu. Özellikle Aborjinlerin yaşamını anlatan bölüm etkileyici. Ülkede yaşayan hayvanları da tanıma fırsatı buluyorsunuz. Belediye Otobüsü ile
 B-CanberraMuseum -Galery C.MAG: 10-17 arası açık. Ücretsiz. Kayda değer değil. Ülkenin yaşanmışlıklarını gösteren görseller ve eşyalar var. Hemen arkasında
 C-TheatreCentre: İçeriyi gezdiriyorlar Ancak bir etkinlik için bilet alırsan gezebiliyorsun. Buradan 54 nolu belediye otobüsü ile
 D-War Müzesi(Avustralya Savaş Anıtı ): 10-16arası açık. Ücretsiz. Seromoni :16:45-5 pm. Değmez. 1941 yılında ,Avustralya Savaşları'nda hayatını kaybeden askerler adına inşa edilmiş. İçinde askeri müze var . Minyatürlerle savaş cephelerini çok iyi duzenlemişler.1.Dünya savaşı bölümünde Türkiye-Gelibolu ile ilgili görselleri görebiliyorsunuz. Onların dediklerine göre Türkleri bozguna uğramışlar. Ama çok kayıp verdiklerini kabul ediyorlar. Savaşta kullanılan araçlar, giysiler, mektuplar, resimler vb. sergileniyor. Ölen askerlerin isimleri yapay gelincik çiçeklerinin aralarını süslediği duvarlara kazınmış.
 E-Botanical Garden:8:30-17 aradı açık. Ücretsiz. Vizitor Center 9:30-16:30 aradı açık. Haritayı buradan alıyorsunuz. 2 veya 4 nolu otobüsle gidiliyor. İndiğiniz yerden 800 metre yürüyorsunuz. Burası botanik bahçesinden çok ormana benziyor. Harita ile istediğiniz yere gidebilirsiniz. Çok yürüyen vardı. Bahar henüz gelmediğinden çiçek bahçelerini gezemedim. Ama Bu dönemde açan ve mimozaya çok benzeyen aynı aileden Wattle tree’ nin sapsarı çiçekleri harikaydı. Black Mountain :Bu parkuru yürüdüm ama okaliptüs ağaçları daha çok vardı. Uzaktan gölge olduğundan siyah görünüyor. Telstra Tower: Kapalıydı. Siyah dağlara çıkarken görüyorsunuz. Banksia Garden: Bir çeşit cam, yine bu donemde bizim fırça çiçeğine benzer çiçek açıyor. Zoo’ya toplu taşıma yok. Botanik bahçesinden sonra mecbur otostop yapmalısınız.
 F-Zoo and Akvaryum: Her gün 9:30-17 arası açık. Giriş 46 AUD .Akvaryumu küçük ama hayvanat bahçesi güzel. Özellikle gezilecek yerleri numaralandırdıklarından gezmesi kolay. Sydney de göremediğim Vombat, dingo ve Hipo gördüm. G-Cockington Green: Bu masalsı şato şehrin bayağı dışında olduğu için gidemedim. Canberra -Melbourne Otobüs 69AUD, tren 109 AUD.8-10 saat sürüyor.467 km.

 ANI: İlk geldiğim gün kalacak yerimin adresini soracak birisini bulamayınca bahçe içinde ki bir ev sahibine sordum. Genç bayan hemen beni Avustralya kibarlığı ile istemesem de gideceğim adrese bıraktı. Elime broşür vererek ertesi gün çok güzel bir yer olduğunu söyleyerek beni alıp götüreceğini söyledi. Hemen aldığım hediyelikler den kızına bir küpe ve vermeye kıyamadığım küçük bir torba çikolata hediye ettim. Broşürü incelediğimde ışığa kavuşacağım anlatılıyordu. Aslında bayan misyonerlik yapmak istedi. Kendisine gelemeyeceğim söyledim ama ertesi gün gezdiğim yere evi çok yakın olunca meraktan uğradım. Din ile ilgilenmediğimi de belirttim. Üç çocuğu ile bahçe içinde güzel bir evde yaşıyorlardı. Daha sonra bana mail atarak bir gün daha şehirde kalırsam Avusturalya’ya ait bir grubundan(Bir şehre gidenler yanına ücretsiz yolcu kabul ediyorlar.)Melbourne’a kadar götürebilecek birisini bulduklarını söylediler. Tabi ki çok memnun oldum. Kalacak yerim olmasına rağmen evlerinde kalma tekliflerini de kabul ettim. Ben aslında Burç, Evren ile konuşmak vb. bir şeye inanmam. Gezilerimde bu kadar şanslı olmayı dedikleri enerjiye bağlıyorum. Çünkü en keyif aldığım işi yaparken çok pozitif oluyorum. Keyifleniyorum. Enerjim de iyi olunca şansım da peşinden geliyor. Türkiye’de örneğin yere çöp atanları görünce beynime kan sıçrıyor. Ne kadar kibar uyarsam da kızımın dediği gibi gözlerimden şimşek çıkıyor. Yayılan enerjiden de mutsuzluk getiriyor. Tartışma çıkıyor. Ertesi gün bu ailenin evine gittim. Bilet konusunda kendisi ve eşi yardımcı oldular. Kredi kartım çalışmayınca kendi kredi kartlarından biletimi aldılar. Ben onlara peşin ödedim. Tasmanya ile ilgili tüm bilgileri verdiler. Benim için iyi bir deneyim oldu.Baba,2.5 yaşında ki oğlunun altını değiştirdi. Ben ”Çoğu Türk erkeği bunu yapmaz” deyince ”Esim ev işlerinde çok yoruluyor. Yardım etmeliyim “ deyince Türk erkeklerin kulaklarını iyi çınlattım. Yine baba, dışarıda ihtiyacı var diye oğlunu oynattı. Oğlanın yattığı yerden dişlerini fırçaladı. Biz babamızdan dış fırçalamayı mi gördük? Aksam yemeğini hazırladı. Harika kabak çorbası pişirdi. Isıtılmış ekmeğin üzerine tereyağı sürüp, bir parça brokoli ve kızartılmış sosis eklediler. Yemek bitimi el ele verip duamızı da ettik. Çocuklar sabah aksam kitap okudular. Küçük yaşta teşekkür etmeyi öğretmiştir. Bana o kadar sıcak davrandılar ki kendimi evimde his ettim. Güzel bir uyku çektim. Bu aile, her şeyi organik yiyorlardı. Sabah yulafı pişirip içine bal, çeşitli kuru yiyecekler, meyveler koyup sıcak sütle karışırdılar. Yanında da ballı koyun yoğurt. Daha sonra yerim diye unuttuğum bu ballı yoğurt için hayıflandım, durdum. Bir Türk olarak kızarmış ekmeğin üzerine tereyağı sürüp kaşar peynirimden ekledim. Çaysız olmazdı tabi ki! Öğlen beni Melbourne götürecek Thoamas , evden aldı. Yola koyulduk. Kendisine ”Yemekler benden “ dedim tabi ki. Özel araçla bu yolu gitmek büyük şans oldu. Yemyeşil çayırlarda yayılan onlarca koyun ve ineklerin ve küçük yerleşimlerin manzarası insanın içini ısıtıyor. Hep Yol boyu “Benim ülkemde çok güzel ama sistem, düzen olmayınca böyle manzaralar yok olmuş” diye üzüldüm . Yalnız yol boyu araba çarpması ölmüş çok Kanguru gördük. Thomas ile sohbet ederek, ara ara durarak keyifle Melbourne geldik. Yedi yaşındaki kızı üvey babası ile yaşıyormuş. Kızı üvey babasını çok seviyormuş. Kendisi de bu üvey babayı çok seviyormuş. Kültür farklılıkları insanı bazen şaşırtabiliyor. Yine ben tüm yiyecek, kuru yemişlerimi, çikolatamı ve meyvelerini paylaştığım halde marketten aldığı çikolata ve kuruyemişlerden ikram bile etmedi. Eskiden şoka girerdim. Simdi ”Beni bu kadar yola götürmesi yeter” demeyi öğrendim. şans eseri şehirden bir saat tren ile gidebileceğim ve kalacağım yere ,Thomas da gittiğinden beni de bıraktı. Melbourne’de görüşmek üzere...


 Queenslan eyaletinden sonra Sdney e geri dönerken tekrar

NEW SOUTH GALLER EYALETINDE 


gezdiğim yerler

 BYRON BAY 


Gold Coast’tan Currumbin Wild Parkına giderken okyanus kenarında benzer birçok plajlar sıralanmıştı .Curumbin’den sonra ise doğa birden yemyeşile döndü. Ben Byron Bay’e uğramadan gittiğim Bangalow ise yemyeşildi. Burada kalacağım aile ile buluştum. Farklı büyüklükteki topları en yakın noktaya atma oyunu olan “Bowlo” oynuyorlardı. Bangalow’a çok yakın dere kenarında ki yoğun yemyeşil canfourlaurel ağaçların olduğu çiftlik evleri ,cennet gibi yerdeydi. Aksam serin rüzgar eşliğinde keyifle dinlendim. Ertesi gün Byron Bay’a gittik. Önce yolumuz üzerinde 
A- Broken Head : Milli Park ve karavan parkına uğradık .Okyanus kenarında bu güzel yerde kalabilirsiniz. On dakikalık bir yürüyüşle yeşilliklerin arasından gözlem noktasına ulaşıyorsunuz. İsterseniz merdivenlerden aşağı da okyanus kenarına inebilirsiniz Byron Bay ise yakın zamanda okyanus kenarında gördüğüm en güzel yerleşim. Apartman yok. Yoğun alışveriş dükkânları yok. Özellikle okyanusa bakan yeşilliklerin içinde beton da olsa evlerin manzarası çok güzeldi. 
B-Light House:15-20 dakika tepeye merdivenlerden tırmanarak harika okyanus manzarası eşliğinde ulaşıyorsunuz. Deniz o kadar berrak ti ki tepeden bile denizin içini görebiliyordunuz. Deniz fenerinin yakınında kafe de var. Şanslıysanız balina ve yunus da görebilirsiniz. Dönüşte ki plajda Surfers Paradise plajında canım hiç çekmediği halde burada doyasıya yüzdüm. Ertesi gün tam gün dinleneyim dedim ama kaldığım yere yürüme mesafesindeki 
C-Byron Bay Wildlife Sanctuary:8-16 aradı açık. Giriş 29 AUD. Emeklilere 22 AUD. Fazla göreceğiniz Bir şey yok. Zaten gösterileri de çok basit. Başı ve kuyruğu birbirine benzeyen “Blue tongue skink” ve yılana dokunduk. Ama çevre muhteşem. Ben kaldığım yere dönerken özel bir evin sahibinin daveti üzerine içeri girdim. Ev ve bahçe nefisti. Kızı ve damadı üst katta oturuyorlardı. Gururla bana okyanus manzaralı evlerini gösterdiler. Gerçekten çok zevkle döşenmişti .Ama hep düşündüm. Bu güzel ve ıssız evde ,sıkıntıdan patlarım. Bana çay ile çok lezzetli alman pastası ikram ettiler.
 Buradan ben Lusmore üzerinden eski hippi yerleşimi olan Nimbin’e gidecektim ama ev sahibim “artık görecek bir şey yok” deyince vazgeçtim. Direkt Yamba’ ya gittim. 

YAMBA 


Bazı yerleşimler, hemen sizi içine alır. Gezmeden ısınırsınız buralara. Yamba’da öyle bir yer. Kasabaya girer girmez bahçeli evler, küçük dükkanların olduğu merkezi ile okyanus kenarında ki bu rayı sevdim. Tabii ki o günkü sizin enerjinizde önemli. Kasabadan çok geniş “Clarence River “ geçiyor. Üzerinde deniz araçları geziniyordu. Deniz gibi görünen nehri geçip okyanusa dökülüyor. Kasaba da farklı plajlar var. Hepsinin de manzarası güzel. Çoğu sörf için olsa da dalgasız yüzebileceğiniz nehir kıyısında plaj da bulabilirsiniz. Merkezde sabah kahvaltısı ve öğle yemeği veren Çorumlu Sevtap isimli bayanla tanıştım. Evlilik yolu ile gelmiş. Kendi ,annesi ve babasının hikayesi ile birlikte Türk yemek tariflerini yazdığı üç kitabını dükkânında satıyor. Çok takdir ettim. Dükkân arı gibi çalıştığını görünce hemen ayrıldım. Ben merkezden yokuşu çıkıp merdivenlerden aşağı indiğimde sırasıyla 
1-Yamba Main Beach: Tepeden de manzarası çok güzeldi. Tepelerde bizim yazlık evlere benzeyen evler vardı. Çok dalgalı olduğundan insanlar sörf yapıyorlardı. Her plajda olduğu gibi okul öğrencilerine sörf öğreten kurslar vardı. Burada sanırım çok dalga olduğundan denizin yanında deniz suyu ile dolan havuzda çocuklar ilk denemelerini yapıyorlardı. Buradan tekrar tepeye çıkıp manzaranın güzelliğini seyrettikten sonra tekrar diğer merdivenlerden aşağı indiğinizde; 
2-Turners Beach: Burada da sörf yapıyorlardı ama tabelada köpek balığı olduğundan tehlikeli olduğu yazıyordu. Tam buradan nehir okyanus ile birleşiyor. Nehir kenarından devam ettiğinizde
 3-Whiting Beach: Nehir kenarında ki bu plaj güvenli olduğunu söylediler. Buradan kısa bir yürüyüşle tekrar şehir merkezine varıyorsunuz. Eğer şehir merkezinden direkt sağa yürürseniz;
 4-Pipi Beach: Çok uzun ve tabii bir kumsalı var. Kıyısında ev, duş, vb. yok .Çok güzel bir plaj. Burada sörf tahtasını kullandım. Çok zevkli ama çok da yorucu. Hemen yakınında 
5-Convet Beach: Zaten bu plajı döndüğünüzde Main beach’e ulaşıyorsunuz ama yolu sıkıntılı. Merkeze 10 dakika araç ile(Otobüs de var.) 
6-Wooloweyah lake: Deniz gibi çok büyük gol. Yüzebilir, gölde gezebilirsiniz. Yunus görebilirsiniz. Hemen yakınında
 7-Angourie Lake: Çok derin, çevresi kayalarla çevrili küçük göl. Burada da yüzebilirsiniz. Ama hemen yakınında ki doğal kayalarla çevrilmiş, dalga vurdukça okyanus sütü ile dolan gol de de yüzmek keyiflidir sanırım. Buradan güneye inerken tekrar şeker kamışı tarlalarına rastladım. Yeşil, manzara eşliğinde Buradan iki saat ileride ki

 NABBUCA HEAD 


Bu yerleşimden de “Nambucca river” geçip Okyanusa dökülüyor. Burası da bahçeli evlerin olduğu yeşil bir kasaba. 
1-Nehir kenarı yürüyüş: Burada nehir kıyısında plajlar var. Nehir suyu tertemiz ve maviydi. Kesinlikle burada yüzünüz. Çok keyif aldım. Zaten plajların olduğu yerden nehir okyanusa karışıyor.
 2-V-Wall: Burası restoran. Hemen ilerisinde sanırım deniz suyu ile doldurulmuş yüzebileceğiniz Gölcük var. Yürümeye devam ettiğinizde
 3-Wellington Rock: Tam köşede okyanus dalgaları çok şiddetliydi. Kayaların görüntüsü güzeldi. Buradan köşeyi döndükten sonra okyanus kıyısında
 4-Shelley Beach: Okyanus plajı olduğundan dalgalıydı. Girmedim. Buraya yakın 

BOWRAVİLLE


Yemyeşil ve eski küçük ve fakir insanların yaşadığı bir kasaba. Sokaklarda insan yok. Ama doğası muhteşem. Gördüğüm en güzel vadiye kurulmuş. Burada uzaktan gördüğüm yeşil alanda Aborjinler yaşıyor. Çok fakir olduklarını söylediler. Burada çok tatlı bir kadında kalmak için geldim. Kadının evi resmen sırtını ormana dayamış eski bir evdi ama genelde çok dağınıklar. Bu karışıklıkta aradıklarını nasıl buluyorlar anlamıyorum. Yemek yapmak yok. Uyduruk pratik yemekler. Baş yemekleri sandviç. Birlikte Vappa pazarına da gideceğiz. 1-Bowraville folk museum: 13’e kadar açık. Giriş 5 AUD. Eski yaşantı çok detaylı anlatılmış. Aslında çok ilginç. Biraz ilerisinde 2-Frank Partridge museum (Askeri müze):Burası da 15:30’ a kadar açık. Giriş ücretsiz. Buraya da Gelibolu ile ilgili bir şey görürüm diye girdim. Buraya yakın 

VALLA

Okyanus kenarında ki bu yerleşimde ev sahibim kadın, Lions adına açık markette stant kurdu. Bu ülkeyi anlayamadım. Stantlarda evlerinde eski ne varsa satmaya getirmişler. Yeni çok az bir şeyler vardı. Hepsini satsalar bile ellerine geçecek para bir işe yaramaz. Buradan araç ile dört saat uzaklıkta Yol boyu kanguruların yola atlamamaları için kilometrelerce tel germişlerdi. 

NEW CASTLE


 Ben bu üç milyonluk, ülkenin 5.buyuk şehrinde sayfiye yeri olan “Lake Macquarie “ kaldım. Bu bölgenin bir tarafı okyanus", diğer tarafı" göl. Gölün çevresinde bizdekilere benzer yazlık evler var. Gölün karşısına geçmek için dolmuş gibi ücretli jet ski var. Gölün çevresi, yürüme ve piknik yapmak için güzel. Bu göl büyük bir kanal ile okyanusa bağlandığından tuzlu ve köpek balığı var. Yüzülmüyor. Zaten çok dalgalı. Sadece boğazın kenarında dalgasız plaj vardı. Buradan tren ile Sidney’ e geri döndüm. Sydney den Fiji adasına gidip geri dondum. Bu arada ikinci kez yeni Zelanda vizemden ret kararı geldi. Sanırım adamlar bu kadar üstelememden benden huylandılar. Sdney-St Mary kasabasında altı gün hem dinlendim hem de gezi yazılarımı düzenledim. Gezimin en başından beri yılbaşını Sidney de geçirmek istediğimden bu arada bazı yerleri gezmeye devam ettim. 

SİDNEY’ de YILBAŞI:


 Noel ve yılbaşı peş peşe olunca Sydney’de tüm sokaklar Işıl ışıldı. Kasabalarda birçok evin bahçesi inanılmaz ışıklı süslerle donatılmıştı. Şehrin önemli noktalarında süslü devasa yılbaşı ağaçları yerleştirilmişti. Hatta meydanında Noel Baba'nın ahşap evini yerleştirip içinde beyaz sakallı birisini oturtturup Finlandiya'da olduğu gibi para ile foto çektiriyorlardı. Çocuklu anneler sıra oluşturmuştu. Eğer yılbaşı geçesinde Sidney'de geçirmek istiyorsanız; Limanın her yerinden havai fişek atılıyor nedenle önce Visitor Centre'den veya internetten nerelerden havai fişek gösterilerini en iyi görebileceğiniz yerlerin haritasını ve girmek istediğiniz kapının açılış saatlerini öğreniniz. Çünkü gösterilerin görüleceği yerler bariyerlerle çevrilerek kapı ve yerin durumuna göre limit konuyor. Ama buralarda sıra olacağından erken sıraya girmeniz gerekiyor ki limitin içine girip hem opera binasını, hem de köprüyü gören iyi bir yer bulabilirsin. Bu arada opera binası içinde ayrı bir kuyruk vardı. Ama ben burası çok yakın olduğundan ve sadece betonda oturulacağı için tercih etmedim.(Operanın önünde ki botanik garden kapısı kapalı.) Her kapıdan belli sayıda insan alıyorlar. Örneğin botanik bahçesi çok büyük olduğundan farklı iki bölge ve ayrı kapılardan giriş vermişlerdi. ben sabah 5:15 gibi Botanik bahçesinin Domain kapısından sıraya girdim. Gelenler, termos, piknik çantaları, çeşitli oyun konsülleri, battaniye, şemsiye ile gelmişlerdi. Aralıkta Sidney'de çok yağmur vardı. Son günde de hava serindi. Ara ara kuyruğu ilerleterek bahçeye gireceğimiz kapıya kadar getirerek 10:30 da bahçeye girdik. Sadece buranın 3500 kişilik limiti vardı. Fazlasını almıyorlarmış. Zaten öğleden sonra 15 gibi bütün yerlerin dolduğu söylendi. En iyi manzara burada olduğu için sanırım bu kapıda en geç sabah 9-10 gibi olmanız yeterli olacaktır. İçeri girdikten sonra yine en iyi yerden yer bulmanız mümkün. Köprüyü en önde gören(Demir korkulukların dibi) en iyisi. Önünüze geçecek kimse ve arkadakiler ayağa kalksalar bile siz oturduğunuz yerden çekim yapabilirsiniz. Ben uyandığımda her yanıma gelenler olmuştu. İnsanlar dibdibe oturdular. Organizasyon mükemmeldi. Her yerde çok düzenli bariyerler kurmuşlardı. Görevliler başındaydı. İki görevli Türk idi. Bana yardımcı olmaya çalıştılar. Yürüyüş yolları çizgilerle ayrılmıştı. İçeride yiyecek ve içecek alabileceğiniz karavanlar, her an temizlenen tuvaletler hazırdı. Kuyrukta iken de çöpler için ayrıca büyük poşet dağıttılar. Telefonunuzu Kart sistemi ile şarj etmek 20 AUD =200 TL. Gece önce 9 da ilk gösteriler başladı. Köprünün rengi sürekli değiştikçe Limanda sanırım fişek atılan botların da rengi uyumlu olarak değişiyordu. Gece tam, 13 'de ki gösteriler gerçekten nefes kesiciydi. Böyle mükemmel. bir gösteri olamaz. Çok yoğun ve hiç görmediğim şekillerdeki fişekleri görünce iyi ki de yılbaşı için kalmışım dedim. Saat gece 12 den sonra trenler çok kalabalık oluyor. Otobüsler ise seyrek geçiyor. Ona göre önleminizi alınız. 


İSTANBUL’a DÖNÜŞ 


Yılbaşında uçak biletlerin bu kadar fırlayacağını tahmin edemedim. Çin havayolları ile en uzun ve en ucuz Amsterdam üzeri Sdney-İstanbul bileti bir günde 100 AUD’ den fazla artığı gibi bitmişti. Ben de önce sidney- Amsterdam olarak aldım. Avrupa’ nın bir de kışını göreyim dedim. Sonra pegasus hava yollarından Amsterdam-İstanbul bileti aldım. Daha da ucuza geldi. Bilet ANI Her zaman olduğu gibi bir aksilik çıkar diye erkenden Sidney hava alanına gidip biletimin olduğu "Xiamen" hava yollarının chek in kuyruğuna girdim. Bu arada meymenetsiz görevli Çinli kadına denk gelmemeye çalıştım. Tam biletim kesilirken aktarma yaptığımız Çin şehri olan Xiamen'de çantamı kendim almam gerektiğini söylediklerinde ben de "hepsini yanıma alabilir miyim? " diye sordum. Görevli kadın da meymenetsiz kadının yanına gidip benim durumu anlatınca beni çağırdılar. Meymenetsiz, bana Çin vizemin olması gerektiğini yoksa uçamayacağımı söyleyince defalarca onlara "Yeşil pasaportum var. Çin için vizeye ihtiyacım yok " desem de " kadın "Bu şehir için var. Nerede eski Çin vizeleriniz?" deyip hızla biletimi iptal ettiler. Şok oldum. Aslında bu durumlarda sakinliğimizi koruyup daha sonra şikâyet için veri toplamak gerekiyor ama ben beceremiyorum. Ne yapacağımı bilmeden hemen bir yetkili aradım. Zorla bulduğum iki farklı yetkili ile tekrar kontuara gelip konuşmamıza rağmen zaten biletimi iptal ettiklerini ve uçamayacağımı tekrarladılar. Tabii benim bir Türk olup vazgeçmeyeceğimi düşünemediler. Tatil nedeni ile her taraf kapalı olsa da hangi yetkilisi bulduysam derdimi anlattım. Bu arada Türk konsolosluğuna mesaj bıraktım. En son yardımcı olan Avusturalyalı Bey, bana havaalanında çalışan Türk bayanı getirdi. Israrlarımın sonucu 2024 de değişen yönetmenlik kitabını getirerek vizeye ihtiyacım olmadığını bizzat gösterdiler. Ben artık bu uçağa yetişemem diye düşünürken Meymenetsiz "Ben hiç yeşil pasaport bilmiyorum" diyerek suçunu kapatmaya çalıştı. Oysa bana kaç kere kontrol ettiğini söylemişti. İptal ettikleri biletimi acil yeniden kestirip bir görevli ile son anda kalkmak üzere olan uçağa yetiştim. Çilem bitmedi. Çin-Xiamen’e geldiğimde bir yolcu ile benim bagajın Sidney'de kaldığını öğrendim. Orada ki görevliler suçlu olduklarından bana çok kibar davranıp ikramlarda bulunsalar da kötü bir hava yolu olduklarını açıkça söyledim. Tutanak tuttular. En önemlisi Xiamen'e geldiğimde öğrendim ki ; Pasaport kontrolünde her transit yolcuya 24 saatlik ücretsiz transit vize mührünü(Çin vizesine ihtiyaç olsun veya olmasın.) pasaportlara basıyorlar. Zaten Xiamen hava alanında kimse bana vize sormadı. Bitmedi. Transit yolcu olduğumdan ücretsiz otele gitmek için form doldururken aynı hava yolunun 2. Çin - Amsterdam uçuşunu iptal etmediklerini öğrendim. Daha önce kontuarda benzer sıkıntılarını anlatan, İsveç’te yaşayan az Türkçe bilen gencin de yardımı ile uzun uğraşlar sonucu ikinci uçuşumu da aldım. Bu arada ekstra bir ücret ödemedim. Xiamen, gölü olan çok büyük ve modern bir Çin şehri. Devasa apartmanlar, biraz sevimsizlik katmış olsa da sokakların temiz olmasına şaştım. Otobüs ile bizi göl kıyısında ki otele bıraktıkların da inanamadım. Çok lüks oteldi. Kahvaltıda yok yoktu. Günün tek iyi yanı bu otel oldu. Bu kadar büyük oteldeki görevlilerin İngilizce bilmemeleri, telefon aracılığı ile çeviri yaparak konuşmaları da çok ilginç geldi bana. Ayrıca her şey ücretsiz iken otelden hava alanına taksi almanız gerekiyor. Neyse ki aynı uçağa binecek İrlandalı genç ile birlikte döndük.5 Euro tuttu. Zaten Sidney'de kontrolden geçerken bu hava yolunun yolcularla sık sık sorun yaşadığını Türk görevli de söyledi. Sizde bu havayollarından bilet alırken dikkatli olup, en azından internetten yeşil pasaportlulara vize olmadığına dair yazılı çıktısını alınız. Hemen yaşadığınız problemi tutanak tutturup gerekli yerlere (Forum yazılarımda var.)şikâyet dilekçesi gönderiniz. Yalnız bu iki uçuşumda da Xiaman hava yolları her uçuşta öğle ve akşam yemeği ,su ve ekstra yiyecekler verdi. Bu iyiydi. Koltuk araları o kadar dardı ki düşen bir şeyi eğilip alamıyordunuz. Zaman olduğu halde Amsterdam’a gönderilmeyen çantamı İstanbul’a geldikten ancak bir hafta sonra yeni hava limanına gönderdiler. Bulabildiğim her yere şikayet dilekçesi göndererek bu Türk düşmanlığını yanlarına bırakmak istemiyorum.
-----------------------------------------------------

 II-VIKTORIA EYALETİ

 


1-MELBOURN

(şehrin içini gezmek için en az dört güne ihtiyacınız var.)

 

Türkler daha çok Dallas , Broad  Meadows  semtinde 

  oturuyorlar.40 dakikada tren ile ulaşabiliyorsunuz.

Ama Yunan göçmenler bu şehirde en fazla.

-Bu ülkeyi, sanat ve spor  birlikte tanımlıyor.

Sabahleyin her tarafta koşan, yürüyen, spor yapan insanlar vardı. Yine şehrin ne tarafına giderseniz gidin bir sanat aktivitesi bulabiliyorsunuz.

 

Şehirde ulaşım


1-Otobüs:Çok sık yok.


 2-Tram(Tramvay) : Ulaşım en çok  şehir içinde her yere giden tramvaylarla yapılıyor. Hatta 45 dakikalık uzak yerleşimlere bile giden tramvaylar var.

City Circle Tram Route 35:Şehrin merkezini içine alan daha çok turistlerin gideceği yerleri dikdörtgen şeklinde dönen ,ücretsiz eski ve turistik tramvay.

Aslında şehir içinde(Free Tram zoon) yazan duraklarda sadece bu tramvaya değil istediğiniz numaralı tramvaya binebilirsiniz. Yalnız ücretsiz olan bu dikdörtgeni  geçecekseniz  kartınızı okutunuz. Veya geçer geçmez kartınızı okutmanız gerekiyor. Otobüsler içinde  şehir içi bu dikdörtgenin içine girenler ücretsiz.

 

3-Tren:

a-Flinders tren istasyonu: Genelde şehrin banliyölerine  bu tren istasyonundan kalkan  trenlerle  gidebilirsiniz.

b-Southern Cross:Daha da uzaklara ise  bu istasyondan V/Line adlı tren  ve otobüs kalkıyor.

c- Melbourne Central Station: Kütüphanenin karşısına düşüyor. Buradan da trenler her tarafa yayılıyorlar.

Not:

Tüm toplu taşımalarda sadece şehre ait PT kartı ile yapabiliyorsun.

İlk bindiğinizde 5 AUD(emeklilerden 2.50 AUD) çekiliyor. İki saat geçerli..Eğer iki saat dolduktan sonra yeni bastığınızda bir 5 AUD daha çekiyor ama artık tam gün istediğiniz kadar toplu taşımaları kullanabiliyorsunuz.

Yani günlük 10 AUD(emeklilere5aud).

7 günlük 50 AUD(Emeklilere 25 AUD.)

Ama bu arada her toplu taşımaya binip indiğinizde kartınızı makinaya okutmalısınız.

Kontrole görevliler geldiğinde kaçak binenler alel acele kendilerini dışarı attılar. Görevliler çok ta müdahale etmediler. Sanırım kapı ağzında bekliyorlardı. Görevliler gelir gelmez indiler.

 

SEHRI GEZMEK

 Aynı Sydney’ de olduğu gibi gezilecek yerler birbirine genelde yürüme mesafesinde .Ama bu şehirde gezilecek yerlerin saat ve günleri farklı olduğundan biraz sorunlu. Kafanıza göre üç bölgeye ayırarak şehri çok rahat gezebilirsiniz.


    1-Şehrin güney doğusu ve merkezi:

 

Ben genelde şehrin en uzak noktalarından başlayarak şehrin merkezine yaklaşırım nedenle sabah erkenden Botanik bahçesinden başlayarak şehrin merkezine geldim.

 

A-Royal Botanic Gardens Victoria:


7:30-17:30.Yazın 21:30’a kadar açık. İçinde birçok adacık olan göller olan çok güzel ve düzenli bir botanik bahçe. Birçok girişi var. Valinin evi  de botanik bahçenin içindeki  bahçesinin içinde Kings Domain bahçelerin kısmında.

a-Goverment House: Dışardan görebiliyorsunuz.19.yüzyil yapısı Biraz ilerde

b-Sheine of Remembrance:10-16:30aradi açık.

Her yıl ateşkes gününde halk burada toplanıyor. Çünkü  saat 11 de  çatının açıklığından gelen ışık Rock of Remembberance ‘yi aydınlatmasını görmek istiyorlar.

Anıta girerken Türkiye’ye ait parlak metalden de bir anıt var. Atamın   yine". Bu topraklarda can veren evlatlarınız, artık bizim evlatlarımız.” Ünlü cümlesi İngilizce ve Türkçe yazılmış.

Yine girişte anzak askeri ile Türk askerinin  birlikte heykeli var Hikayesi de altında yazılı.

c-Trobe’s Cottage :sadece Pazar 14-16 arası içini görebiliyorsunuz. Bu prefabrik kulube1851 yılında Victora’nin ilk vali yardımcısı oturması için İngiltere’den getirilmiş.

ve Domain House

 

B-Melbourne Olimpic Parks


a-Rod Laver Arena(Tenis Kortu)Her yıl düzenlenen açık tenis turnuvasının yapıldığı bu kortların olduğu yere giremedim. Her taraf kapalıydı.

b-Melbourne Cricket Graund(MCG): Kriket ve futbol maçlarının oynandığı ülkenin en büyük  stadyumu.

Gittiğimde  futbol karşılaşması vardı. Hangi kapıya gittiysem geri çevrildim. ”Ancak maç için onunda bir görevliyi ikna edip içeri girdim.

İçindeki spor müzesi: Hafta içi 10-17 aradı açık.20 AUD.

Buradan tramvayla birkaç durak sonra şehrin göbeği olan Flinders tren istasyonuna geldim.

 

C-Flinders caddesi üzerinde:


a-NGV Australia(Ian Potter Center):Zemin ,2. Ve 3.katlatda sergi var. Sadece Avustralyalı sanatçılara ait modern ve klasik resim, fotoğraf, heykel, moda, eşya vb. sergileniyor.

Burada ki gaylerin fotoğrafları özendirici ve gereksiz geldi bana. Öpüşen ,sevişen kıllı, bıyıklı erkeklerin  fotoğrafları vardı.

Masaj yapılıyor gibi özel gözlük takip uzananlar da ücretsiz  Google dan müzeyi geziyorlardı ama sıra vardı.

b-Acmi: Sanatsal faaliyetlerin yapıldığı bir başka bina. Binanın ikinci katından çıktığınızda

c-Federation Square: Bana çok özelliği olan bir meydan gelmedi.

d-Tarihi Flinders Tren İstasyonu: Görkemli binası var.

 

Istasyondan Swanston caddesi boyunca kuzeye doğru  giderseniz.(Ücretsiz tramvay ile gidebilirsiniz ama sık sık inmeniz gerektiğinden yürümek daha iyi.)

Çünkü birbirine paralel ünlü  Flinders, Collins ve Bourke caddelerini de gezip tekrar ana caddeye dönüp devam edebilirsiniz.

 sırasıyla

İstasyonun tam karsısında 


D-Young and Jackson’s pub


Bu tarihi bara iki kez gittiğimde oturacak yer yoktu.1880 yılında Melbourne’de ki resim sergisinde büyük yankılara neden olan “Chloe” resmi barın 2. Katında duvarda asılı ve çok estetik.

Yolun karşı kösesinde

 

E-St.Paul’sCathedral:Bu gotik tarzda ki katedralin kuleleri çok daha sonra eklenmiş.

 

F-Town Hall: Salı kapali.11 ve 13 de tür var. Tur bir saat sürüyor. Ya “Town Hall tour” sitesine girip onların veya binanın köşesindeki turist infodan rezervasyon yapmanız gerekiyor. Bu turlar çok uzatıldığından ve yeteri kadar İngilizce anlatımları anlayamadığımdan sıkıldığımdan gitmedim.

 

Ana caddeyi dik kesen

G-Collins stret: Şık alış veriş mağazalarının  ve binaların olduğu cadde.


a-Brock Arcede: 1892 de Milano da ki Emmanuele galerisinin kopyası olarak yapılmış. Cam tavanlı bu pasaj bizim  çiçek pasajına benzeyen çok şık bina. Ama  pasaj 17 ‘de kapanıyor.

Içinde 

 Hopetoun çay evi var.8-17 arası açık .Bu tarihi çay evinde bir çay 10 AUD.


b-Rialto tower: Buraya gitmeye gerek yok. Belki ben bir yerden şehir manzarası görürüm diye tramvay ile gittim ama artık izlenemiyormuş. Zaten onarımdaydı.

Ana caddeye geri geliniz.

Yine ana caddeyi dik kesen

H- Bourke St: Bu geniş caddenin alış veriş bölümü, Bourke St Mall olarak tanımlanıyor. Sırasıyla H.M,   David LJones ve  altı katlı Myer adlı şık 🥳alışveriş  binaları var.

Ana caddeyi devam ettiğinizde sağda Little Bourke caddesi üzerinde

 

I- China Town: Renkli dükkanları, cin restoranları , kırmızı fener ve süslü kapıları gezmeye değer.  özellikle ışıkların yandığı saatlerde gidiniz .Burada ki dükkânlarda açık oluyor.

Ana caddeyi devam ettiğinizde

 

İ-State Library Victoria: Her gün 10-17 arası açık. Altı katlı Muhteşem bir kütüphane. Özellikle küçük çocuklara oyun ile kitap okumayı sevdirmelerine hayran kaldim.2.ve 4. Katlarında da ayrıca sergi salonu var.


ANI: Kütüphaneden çıkar çıkmaz sakallı, pöçüklü  kuran satıp, insanları Müslümanlığa davet eden Bangladeşlilerle karşılaştım .Sormadan edemedim.” Senin ülken dahil, neden Müslüman ülkeler bu kadar pis ve eğitimden uzaklar”

 Bangladeş'i gezerken pislikten nevrim dönmüştü. Polis ile tartısınca polis  neden geldin ülkemize deyince ”Pisliğinizi görmeye” dedim. Dememem gerekiyordu. Böyle bir pislik hayal edemezsiniz. Müslüman ülkelerin bu denli pis olmaları tesadüf olamaz. İnsanları ,din değil. Yönetim sistemleri düzene sokuyor. Yaksa bin bir çeşit özellikle temizlikle ilgisi olmayan Avusturalya kanun ve cezalarla hizaya getirilmiş. Geri. kalmış ülkelerine gönderilme korkusu ile kurallara uyuyorlar.

Ertesi gün yine parlamento binası önünde sakallı Müslümanlar, toplanan kalabalığa kurandan bahsettiklerini gördüm.

 

    2-Circle’nin(Şehir merkezinin) kuzeyi ve batısı:

 

A-Zoo: Her gün 9-17 arası açık. Giriş 41 AUD.

Burası biraz uzakta kaldığından  tramvay ile gidiniz. İsterseniz buraya günün sonunda veya ayrı bir günde gidebilirsiniz. Sydneyde ki kadar bakımlı olmasa da burada da Avusturalya’ya ait  Tasmania canavarı, fırfırlı kertenkele, şu hayvanı olan  Platypus gibi farklı hayvanları tanıma fırsatım oldu .

Tuzlu şu timsahın büyüklüğünden ürktüm.

Tramvay ile 

 

B-Queen Victoria Market: Pazartesi, Çarşamba kapalı. Binası da çok güzel. Ben Pazar gittiğimde çok kalabalıktı. Çok kaliteli ve çeşitli ürünler satılıyordu.

Et ve balık kısmını ayırmışlardı.

Bizdekinden daha fazla çeşit zeytin, peynir çeşitleri, ekmeğin  her modeli  kısaca aklınıza gelen tüm yiyecek çeşitleri tertemiz dükkânlarda satılıyordu.

Buradan 10 dakika yürüyerek

 

C-Old Meolburne Gaol: 10-17 aradı açık. Giriş 33,emeklilere 28 AUD. Çıkıştan çok rahat girebilirsiniz gençler.

Bu  üç katli eski hapishanede her hücrede yatan mahkuma ait fotoğraf ve doküman var. Ayrıca her mahkumun öldükten sonra yüzlerinin maskesi alınarak alçıdan  oluşturmuşlar.

Ünlü mahkum Ned Kelly’e ait olanlar  1.katta karşılıklı iki hücrede sergileniyor. Ayrıca kaçarken üzerinden çıkan zırhı da ta  1. Katta görebilirsiniz

Buradan 10 dakika yürüyerek

 

D-Royal Exhibition Building: Bu çok güzel binada her hafta farklı bir etkinlik oluyormuş. Ben gittiğimde giriş 5 AUD vererek, tezgahlarda  Zarif takı, porselen, giysi  gibi birçok   şey satılıyordu. Ayrıca müzik ye vardı.

Hemen arkasında

 

E-MelbournebMuseum: Her gün 9-17 aradı açık .Sadece yeni yılda kapalı oluyormuş. Giriş 15 AUD. Çıkıştan giriniz .Bakan yok.

Çok donanımlı ve keyifli bir müze .Şehrin geçmişini, kuruluşunu çok iyi düzenlemelerle anlatmışlar. Gezmesi de kolay ama gezilecek çok galeri var.

Buradan çıktıktan sonra baktım insanlar akın halinde bir binaya giriyorlar. Ben de tam. Olarak ne olduğunu bilmeden biletimi alıp girdim.

Yatarak uzandığınız koltuklarda sizi sanki gök yüzüne fırlattı, daha sonra da teleskop ile gökyüzünü ve gezegenleri izlettiler. İlgilenenler için iyi.

Yürüyerek parlemen house’nin çiçeklerle donanmış bakımlı bahçesinden girerek önce 

 

F-ST Patrick Cathedral :Benzerleri kadar ihtişamlı.

 

G-Patlement House: Onarımda olduğu için kapalıydı. Sadece pazartesi ve Cuma günleri 9:30-13-13-15-16 da ücretsiz tur ile gezebiliyorsunuz. Tur 45 dakika sürüyor. Bana fazla oyalandık  gibi geldi .İçi de dışı kadar gösterişli. Bireysel gezemiyorsunuz.

Sanırım onarım bittiğinde tur günleri değişecektir.

Bu güzel binanın mobilyaların birçoğu İngiltere-Westminster sarayındakilerin kopyasıdır.

Biraz aşağısında

 

H-Windsor Hotel.Bu eski  güzel otelin içini  gezebiliyorsunuz.

 

H-Prenses Tiyatrosu: Binanın dışı çok görkemliydi ama sanırım taşınmıştı. Kapalıydı. Ana caddeden devam ettiğinizde

 

I-Old Treasury Building: 10-16 arası acık. Binanın bir kısmi da evlenenler için kullanılıyor. Ben de burada tombiş gelin ve damadın fotolarını çektim. Gelenler çok süslüydü.

Yürüyerek

 

Í-Fitzroy Gardens: Yine devasa ağaçlar, yemyeşil bakımlı çimleri ile çok güzel bir bahçe. İçinde  cam serada rengarenk  çiçekler sergileniyordu .

a-Cook’sCottage:10-16(15:45)giriş ücretli .Geciktiğimden içini göremedim ama dışardan bile  1854 yapımlı  en eski Viktoria evi ,çok sıcak bir eski taş ev. Aslında Captan Cook, Melbourne’de hiç bulunmamış bile. Hatta bu evde yaşadığı bile şüpheli.

Buradan tramvay ile birkaç durak sonra filinders tren istasyonuna geliyorsunuz.

 

    3-Sehir merkezinin güneyi:

 

Prenses köprüsünden geçip ana cadde swanston’dan Güneye doğru inerseniz

A-Hamer Hall: Conser Salonu

 

B-Arts Centre Meolbourne: Birinci katta ülkenin ünlü müzik insanlarına ait giysi ve eşyalar sergileniyor. Ücretsiz gezebiliyorsunuz.

Alt katta ise tiyatro salonu var.

 

C-NGV  international:10-17 arası açık. Farklı ülkelere ait resim, fotoğraf, heykel, eşyaların sergilendiği güzel bir müze. Özellikle Mısır, Suriye, Hindistan, Japon ve Yunanlılara ait eski eserler de sergileniyordu

Yeni gelmiş Bonnard ve Rembrandt ‘in resimlerin sergilendiği salonlara giriş 38 AUD  idi.

Buradan geldiğimiz yoldan geri dönüp Hamer Hall’ dan merdivenlerden aşağı ininiz.

D-Southbank-Southgate

Burası nehir kıyı boyunca keyifle yürüyebileceğiniz yer. Ayrıca restoran, kafe  gibi dinlenecek yerlerde var.

a-Melbourne Skydeck(Eureka Kulesi): 12-22 pm arası açık. Manzara seyretmek için. Saat uymadı .Çıkamadım.

Eskiden Avusturalya in en yüksek binası olan “Raito Towers’in 55.katindan şehir manzarası seyrediliyormuş ama artık o bina ,restoranlar ce ofislere ev sahipliği yaptığından manzara seyretmeye bu binaya gelmelisiniz.

E-Sandbiridge:Ülkenin tarihini anlatan devasa çelik heykellerin olduğu köprü.

İsterseniz önce köprüden karşıya geçip Akvaryum ve göçmenlik müzesini gezdikten sonra tekrar dönüp devam edebilirsiniz.

F-Seelife Melbourne Aquarium:9:30-17 arası açık. Giriş 50 AUD olmadı gerek .çok beğenmedim. Daha çok  duvarlara canlı gibi yansıtılan görüntüler vardı.

ANİ: İlk kez burada bir Türk ailesi ile karşılaştı. Özellikle Almanya'dan gelenler Türkiye'de kendi aralarında Almanca konuştukları zaman ben çok kızardım. bu Türk ailesi evden getirdikleri ile orada masa kurmuşlardı .bir kaç soru sormak istediğimi söyledim.  kesinlikle buyur ,otur bile demediler. Öylece ayakta cevaplarını  dinledim. Ayrıca babaanne  çocuklara İngilizce “sizi göremiyorum” deyince  Ben de “çocuklar Türkçe bilmiyor mu “deyince “yeteri kadar bilmiyorlar” dedi. Kısaca akılları sıra hava attılar . hiç hoşuma gitmedi açıkçası.

Biraz ileride

 

G-İmmigration Museum(Göçmenlik müzesi):20-17 aradı açık. Giriş 15aud.Emekliler için 10 AUD.

Bana nedense bu müze çok yavan geldi. Göçmenlerin hakkında fotoğraflar, bazı eşyalar...Ama binası çok güzeldi. Nehrin tekrar karşı kıyısına geçiniz.

 

H-Crown Entertainment:Bu devasa binaya çok rahatlıkla girip her tarafı gezmenize izin veriyorlar.500 odalı oteli var.

a- Gazino: Birinci katta ve yürümekle bile bitecek gibi değil.

b- B-SPA: Üçüncü katta. Lüksün dibine vurulmuş. Yanımda bikinim olsaydı havuza girecektim.

 

I-Melbourne Convenntion Exbition Centre: Yine devasa bir bina. Abirjinlere ait etkinliğin giriş ücreti 49 AUD. Emeklilere 40 AUD. Duvarlara yansıtılan görüntüler vardı. Bana göre hiç değmedi.

 

İ-Poly Woodside: Dışardan her zaman görebilirsin. Sadece Pazar günleri 10-13:30 arası içini gezebiliyorsunuz.22 AUD.

Daha güneyde 

J-South Melbourne Market: Pazartesi ve Salı gün kapalı. Pazarları çok hareketli  oluyormuş.. Özellikle deniz ürünler yiyebileceğiniz her şeyin satıldığı market.

Zamanınız varsa

Tramvay ile 

 

K-Docklands: Nehrin deniz gibi genişlediği yerde yüksek modern binaların olduğu bölge. Gece eğlenceli oluyormuş.

a-Marwel Stadium: Rica edince içini de gördüm.

Futbol. maçlarının, konser gibi etkinliklerin olduğu devasa stadyum.


  ŞEHRİN YAKINLARI

 

    1-ST KİLDA


Flinders veya Southern istasyonlarına yakın tramvay ile gidebiliyorsunuz. Farklı numaralar var.42 dakika sürüyor.

Bu deniz kenarındaki yerleşime daha çok turistler deniz ve alışveriş için gidiyorlar .Henüz havalar soğuk olduğundan denize giremedim. Alışverişle de aram yok. Ama kalmaya gittiğimde ara sokaklarda çok güzel Viktoria evlerinin olduğunu gördüm.

-See Bath: Giriş 14 AUD Sıcak  su havuzundan çıkar çıkmaz soğuk denize atlayıp tekrar şifre ile havuza dönebiliyorsunuz. Gitmeye değer.

-Luna Park: kovide kadar gittiğim büyük şehirlerde ki en tehlikeli aletlere büyük bir zevkle binerdim. Soğumuşum veya yaşlanmışım. Artık bu yerlere pek giresim kalmamış.

ANI: Ben Avusturalya’da en çok  bahçe içinde ki demir işlemeli Viktoria evlerine hayran kaldım. Dediğim gibi gezilerinde şansım hep yanımda. Melbourne’ nin kuzeyinde  böyle bir Viktoria evinde kalma fırsatım oldu. Çevrede ki tüm evler harikaydı. Bu evlerin tek olumsuz yanı ,tren kompartımanı gibi arkaya doğru odalar tek sıra halinde dizilmesi. Öylesine estetik ve sağlam yapılmışlar ki hala çok rahat kullanabiliyorlar. Bu evleri fiyatlarında çok yüksek olduğu söyleniyor.

 

 

    2-PHILLLIP ADASI 


1. Yol: info ofisinden tur satın alabilirsiniz.

2.Yol: urist otobüsü ile gidebiliyorsunuz

3. Yol: Toplu taşıma ile gitmek:Toplam tek yön 3 saat sürüyor.Mebourne-Dandenong veya Cranbourne(Tren ile)(Toplam 1 saat)-Plillip İsland (Otobüs ile 2 saat,,otobüs hafta içi daha sık oluyor .İki şehirden de aynı otobüs 20 dakika ara ile geçiyor.)

Eğer otostop yapacaksanız Cranbourne otobus durağı Highway üzerinde olduğu için burada beklemeniz daha mantıklı.Askinda otobüs time tabble alıp biraz daha ilerde ki yerleşimlerde bekleme şansınız olursa daha sakin olduklarindan ve adaya çok giden olduğundan kesin biri sizi alacaktır.

Ada çok büyük ve yemyeşil.Bu kadar çok ziyaretçi olunca herkes para kazanmanın yoluna bakmış.

a-Koala Park: zaten çok uyuşuk hayvanlar.Girmedim.İlerde

b-Wild life Parkı: Giriş 21 AUD.Sadece ülkeye ait hayvanları mümkün olduğu kadar doğal ortamında görüyorsunuz.Ozellikle göllerin çevresinde casitli boylarda kangurular,walaby’ler zıplayıp duruyorlar.Yakınlaşıp fotoğraf cektirebilirsiniz.

Buradan 10 km ilerde

c-Penguen ParadeLPeri Penguenler)

Eylül için sunset 18:15 idi.Guneş battıktan sonra fotoğraf çekimi yok.

Giriş 30 AUD

Biletini alan turnikeden geçip sahildeki kademeli oturma yerlerine gidiyorlar.Sanırım ekstra ücret ödeyip  penguenlerin yuvalarına dönerken daha yakından görmek isteyenler görevlinin olduğu başka bir parkurda giriş yaptılar Burada ki yürüme parkurunun çevresi de yemyeşil ve yine farklı hayvanlar ve kuşlar görebiliyorsunuz.

Şu anda penguenleri beklerken telefonda yazıyorum.

Penguenler söylendiği saatten 25 dakika geç olarak paytak paytak gelip yeşillikler içinde yuvalarına gidince herkes doğru yuvalara doğru gittiler.Foto yasaktı ama baktım herkes çekiyor ben de birkaç tane çektim.

Aslında bu kadar yola değmedi.Tasmania-Burnie’de aynı Little penguenleri daha yakından ve ücretsiz görmüştüm.

Not: Adanın en büyük olan Cowes şehri, oldukça gelişmiş.Herçesit  büyük marketler var.

Bunun dışında adada kalma şansınız olursa gezilecek çok güzel yerler bulabilirsiniz.Ben kamp malzemelerini yanıma aldım ama çadır kampı yoktu.Karavan kampı vardı.Sanirim.orada kalabilirsin ama buraya çok zor geldigimden ve trene kadar  özel araç bulmuşken kalmak istemedim.

 

    3-HEALESVILLE(Açık hayvanat bahçesi):


9-17 arası açık. Ücretli.

Doğu’da 60 km.

Flinders tren istasyonundan Lilydale trenine bin.En son durakta bin .

685 nolu otobüs ile Donrd/ MaroodahHwv git.Sonra

686  nolu otobüs ile Healesville  Sanatuary’ ye git.

Buraya gitmeyi tercih etmedim.Ulkenin her tarafında benzerleri var.Hatta Koala, kanguru,Devil’tin yavrusu ile ekstra ücret ödeyerek fotoğraf cektirebiliyorsunuz.Cok icime sien olursa ileride benzerine gidebilirim.

 

Melbourne'den tasmanya' ya gitmek

Havaalanına giderken

1-Şehirde iki tane havaalanı(Tullamarine ve Avalon Airport) var.

Tullamarine hava alanına gidiyorsaniz

2+Southern istasyonundan sky bus kalkıyor.25 AUD.Yarim saat sürüyor.

2-Flinders istasyonundan veya Meolbourne Centrala gidip içine gir. 

Yellow or Craigie burn train (North weste doğru) binip Broodmeadows istasyonunda in.()

Sonra önünde 

901 Melbourne Airport yazan otobüse bin.

Toplam bir saat sürüyor ama ciddi  ucuz oluyor.


DİKKAT: Tazmanya için  Jetstar kuyruğuna girdiğimde baktım çantaları tartıyorlar. Ona göre bant yapıştırıyorlar. Yanınızda iki küçük çanta da olsa 7 kiloyu aşmaması gerekiyorsan benim çantaların biraz daha fazlaydı ama ses çıkarmadılar. Derhâl kuyruktan çıkıp, fazla ceketimi de üstüme giyip ne kadar ağır ne varsa ceplerime doldurdum da öyle geçtim. Daha önce Jetstar aynı uygulamayı yapmamıştı.

Artık Tasmania ya gidiyorum. Tasmanya yazılarını ayrı olarak yazacağım. Tasmania’da görüşmek üzere...(Tasmanya yazıları en sonda)

 

 

 2-BALARAT 

 (Altın çıkarılan yer)

 

Her gün sabah Melbourne’den Balarat’bir tren( Southern Cross istasyonundan kalkıyor.) bir de otobüs kalkıyor.

Hakkımı yemeyeyim.Gezerken iyi koku alıyorum.Sehre girer girmez öylesine şaşaalıydı ki iyiki de geldim dedim.

Ama aracım olsaydı kesin Bendigo’ya giderdim.Oranin, buradanda daha güzel olduğuna eminim.

Tren ile tekrar Melbourne gidip tekrar tren ile Bendigo'ya  gitmem  gerektiğinden Vaz geçtim.


1800 yılında ki altın bulunduğunda göç edilmiş. O halini yansıtıyor. 

 

Bakarat,1851’de ilk altını çıkarıp zengin olanlar tarafından sanki yeniden imar edeilmis gibi.Genis ve ferah caddelerin üzerinde 19. Yüzyıl şahane yapılar sıralanmış Tahmin ediyordum ama bu kadarını beklemiyordum.

Tren istasyonunun hemen yanında otobüs terminali var.Yani ikisi de şehrin merkezinde.

Vizitor Center,Town Hall’un içinde.Once gerekli broşür ve haritaları alınız.Hemen oradan gezmeye basliyabilirsiniz.


1-Eski binalar: 

Haritaya göre  tren istasyonu,eski hoteller,tiyatrolar v.b geziniz.Mumkunnolanin içini de kesin görünüz.Hepsi çok zarif.


A-Art Galery of Balarat: Zaten binası görülecek binaların listesinde.İcindw ki resimler de güzel.Genelde Mısırlı ve İranlılara ait resimler etkileyiciydi.

 

B-Fedaration Üniversity SMB Campus ve eski hapishane: Bu eski hapishaneden sadece diş kapilar,gözetleme kulesi ve dış duvarlar kalmış.Universiteye ait tuğla binaların hepsi sonradan eklenmiş.

 

C-Botanical Gardens: Yorgunsaniz otobüs ile gidiniz.

Otobüsten inince harika bahçeli evleri görerek 7-8 dakika yürüme iz gerekiyor.

 

D-Tarihi Tramvay:Ücreti 10 AUD. İstediğiniz kadar indi bindi yapabiliyordunuz.Tramvay müze girişi de içinde. 

Tramvay göl kenarinin bir ucundan bir ucuna ve tramvay müzesine gün boyu gidip geliyor.İstediginiz yerde inip gezip,arkadan gelene binebilirsiniz.

Tramvay Müzesi: Gayet güzel.Farklı tarihlere ait tramvaylar, kullanilmiş aletler,v.b görüyorsunuz.

Bahçenin girişinin karşı tarafında

E-Anzac War Memorial: Ölen askerlerin adları siyah mermere kazınmıştı. Savaşılan cephelerde taşlara kazınmıştı.

Ben bu botanik bahçesini çok sevdim. Bahçe iki kısımdan oluşuyor .İkisinin arasından yol geçiyor.

Gölün kıyısındaki doğal bahçe ve Olduğu gibi papatyalarla bezenmisti.Gol kıyısında çok güzel yürüyüş parkurları var.Cimenlerde deniz kuşları,siyah kuğular yavrularıyla higeziniyorlardi.Yolunndigervtarafinda ki bahçe ise rengarenk lale, gelincik ve çeşitli çiçeklerle ve heykellerle süslenmişti.Bu  iç açıcı bir bahceyi keyifle geziyorsunuz.a

Adam Lindsay Gordon Cottage: 10-16 aradı açık Giriş ücretsiz.

F-Eureka Centre:15 nolu otobüs gidiyor. Giriş 6 aud.Avustralya kimlikleri olanlara ucretsiz.

 

2-SOVEREIGN HILL MUSEUMS ASSOCIATION


21 veya 22 nolu otobüs gidiyor.Pazartesi hariç her gün 10-17 aradı açık.Giris49 AUD,emekliler için 40 AUD. Tek kelime ile bu ücreti hak ediyor .

Burada satılan rosebery akide sekerlerinden almayı ihmal etmeyiniz Bayıldım.Cantamda yerim olsaydı bir kavanoz daha alırdım.

1800 li yılların altın çıkarılan dönemin sikintilarini ve yaşamı tamamen his edebiliyorsunuz.En çok ta altın maden ocaklarını birebir taşıyıp yerleştirdikleri ne sasacaksiniz.Onun dışında o dönemde altın çıkaranların basit kulubeleri,oteller, bovling salonu ve her çeşit dükkanlar,tiyatro  aklınıza ne gelirse birebir buraya taşınarak yeniden olusturulmuş.Hatta tiyatronun önünde bir de kısa bir oyun sergilediler.

Madeni gezerken sesler, bulunan kiliyaYakin altını bulan işçilerin lazer yardımı ile sevinçleri,sizi tamamen başka bir dünyaya götürüyor.

-Steam &Mining Precinct: Bu altın madeni  sanırım daha detaylı olduğundan giriş için  25 AUD  ekstra ödüyorsunuz.

Yine Dört atın çektiği at arabaso ile 10 dakika bile sürmeyen gezi için 6 AUD ödüyorsunuz.Benim.hosuma gitti.

Yine dere boyu insanlar altın arıyorlar.Gercekten bulana tanık oldum .Ben bir iki çevirip bıraktım.Gezi dışında şansım yoktur.Zorlamadim.

 Not: Altın müzesi kapanmış.


3-BUNİNYONG


15 nolu otobüs ile geliniyor.Siz gelmeyiniz.Bu millet nereden para kazanacagina şaşırmış.Avuc içi kadar yer.Hicbirsey yok.Ne diye turistleri buraya yönlendirirler anlayamadım.Zaten vizitor Centre 15 de kapanmıştı.

-ANI: Balarat’ta daha önce Türkiye’ye gelmiş, İstanbul,Kapadokya ve Mardin’i gezmiş Çinli kız , beni Üniversite kampüsünde misafir etti.Mardin’de kendisini misafir eden Kurt gencinin misafirverligini unutmamış.Beni yasak olmasına rağmen  gizli saklı misafir etti.Hatta gittiğimde hastaydım.Daha fazla kalmamı istedi.Yemeklerimizi birlikte yapıp yedik.Ona Türk yemekleri yaptım.Cok geleneksel bir aileden gelmesine rağmen kendi başına çok şey başarmış.Cok çalışkandı.Bir o kadar  da sevimli ve sıcaktı.Benim için moral depoladigim bir durak oldu.

 

 

 

 
4-BÜYÜK OKYANUS YOLU(Great Ocean Road)

Cheap bus Tours: 69 AUD Gidiş geliş.

Bu yol,Torguay ile Allansford yerleşimlerin arasinda 243 km like çoğunlukla okyanus kıyısından geçen yol.

Bu yol 1. Dünya savaşında ölen askerler anısına ölmeyen  3 binden fazla asker tarafindan yapilarak 1932’de tamamlanmis..

Not: Ben yolda öğrendim.Geelong’tan Apollo bay’e sabah ve öğleden sonra otobüs de varmış.

Apollo bay’ dan Warrnambool’a ise karşılıklı pazartesi, Çarşamba ve Cuma günleri sabah otobüsü var.

Warrnambool’ dan Adelaide ‘e ise otobüs kalkıyor.


ANI: Geelong’ a otobüs Buninyong’dan geçiyor.Erkenden buraya gelip sadece günde iki kere kalkan otobüsü beklemeye başladım.Dusundum ki Geelong’gittigimde ayrıca Büyük Okyanus yoluna gitmeliyim.

Zaten buradan Geelong’a o kadar araç geçiyor ki son anda otostop yapmaya karar verdim.Şansında  bu kadarı olur.okyanus yolu üzerinde ki yerlesimlere çiçek dağıtan genç bayan beni aldı.Gittigimiz yerde işi bitine kadar ben kasabayı gezdim.Sonra beni alıp araç ile gezilecek yerlere götürdü.Ben de altta kalmamak adına öğle yemeği benden olsun dedim. Aldığım çikolataya çok memnun oldu.Tabii ki benim memnuniyetin çok daha fazla oldu.

Ama otaban olmadigindan ve çok geçen olduğundan çok rahat otostop yapabiliyorsun.

 

Yol boyu okyanus kenarında büyüklü küçüklü yerleşimler var.Bunlardan en bilinenleri ve sırasıyla görecekleriniz.Ayrica g

Birçok gözlem terası tabelası da göreceksiniz.Araciniz varsa istediğinize girersiniz.

1-Torguay(Geelong’a 13 km uzakta)

2-Light House: Kesin gidin.Manzara ve kaya oluşumları çok güzel.

3-Buyuk Okyanus yolu takı: Hemen yanında yolu yapan askerlerle ilgili güzel bir anıt heykel var.

 

 

4-Lorne:Daha çok yazın insanların deniz tatili için geldikleri yer.

Burada ki turist infodan harita alabilirsiniz.

Kamp: Yol boyu ücretli ve ücretsiz birçok karavan ve çadır kampları var.Buradan kamp yerlerinin haritasını da alınız.

Aslında çalıların arasına,görülmeyen bir yere çadırınızı çok rahat kurabiliyormuşsunuz.

Telefonunuzda uccretsiz “Wikicamp” yerlerini de bulabilirsiniz.

a-Lorne pier:Yürüyerek gidilir ama yorar.Ahşaptan yapılmış ,sıradan.

b-Teddy’s Loukaut: Tepeden çok güzel manzara görüyorsunuz.Buradan devam ederseniz 10 km sonra

c- Erskine Falls:Ormanın içinde güzel bir şelale.Once buraya gelmek isterseniz turist infodan yukarı doğru tırmanacaksınız.

Buradan bir saat araç ile

 

5-Apolla Bay: Bu yerleşim benim daha hoşuma gitti.Yemyesil dağların eteklerine kurulmuş.

a-Marriners lookaut: Buradan yerleşimin manzarası çok güzeldi.

 Uradan birbucuk saat araç  ile

6-Princetown:Küçük bir yerleşim.Ben buradaki kampta kaldım.Cadir için 15 AUD,tuvaleti kullanmak için 5 AUD.Dere suyundan başka içme suyu da yok.Etrafta kangurular cirit atıyordu.

Ertesi sabah kesinlikle görülesi üç yerede aracınızı park edip parkurdan yürüyerek gidebiliyorsunuz.Icunun de manzarası harika.Ozellikle okyanusa dik falezlerin görüntüsü çok güzeldi.

7-The Twelve Apostles(12 havariler kayalıkları): Sadece 7 tanesi kalmış.Cok beğendim buranın  manzarasını.

Biraz daha ileride

8-The loch and Approaches: buranın manzarasında nefes kesiciydi.Kesin atlamayiniz.

Bayağı ileride

9-London Bridge:Eskiden bu kaya oluşumu ana karaya vagliymis.Hatta turis çift üstündeyken ayrılmış.Turistleri helikopterle kurtarmislar. Dalgalardan ortası oyularak köprü şeklini almış  kaya.

yakininda

-Allansford: Büyük okya nus yolunun bittiği kasaba.

Biraz daha gidince

-Warrnambool: 

 

-Port Fairy

Bundan sonra bayagi bir gidince

 

-Portland: Eyaletin son yerleşimi.Buraya Adelaide ‘e gitmek için geldim.

Aslında daha önce yazdığım gibi Varrnambool’dan da Adelaide ‘e otobüs var ama ben zamanım varken biraz daha yol alıp yolu kısaltmak istedim.Hem de yeni yerleşim ve yol manzaralari görmek istedim.Nitekim Geelong’a gelirken gördüğüm sapsarı açmış çiçekleri ile kinova tarlaları tekrar karşıma çıktı.Bu nasıl bir güzellik?Hatta ilk kez yıllar önce Güney Amerika’da rengarenk gördüğüm kinova’ya benzer bugdaygillerin tarlalarını hiç unutamamıştım.

Artık buradan Güney Avusturalya eyaletine doğru gideceğim.

Adelaide ‘e Varrnambool ‘dan Hamilton üzerinden iki ayrı otobandan gidebiliyorsunuz.

Portland’an da Adelaide ‘e  gitmek icin okyanusa yakın giden normal yol ile Heywood’dan geçen otoban yolu ile gidebiliyorsunuz. Otobüs var.Eger otostop yapacaksaniz hemen Portland’in girişinde benzinligin yakının daki okyanus yolundan ilerleyerek şehirden de gelenlerin kavşağın geçtikten sonra gelenleri bekleyiniz.Once MauntbGrambier’e gelmelisiniz.

Aslında ben Portland’da yine kampta kalıp sabah yola çıkacaktım ama iki gündür okyanus kıyısında ki benzer yerleşimleri görmekten bıktım.

     ------------------------------------------------


 III- GÜNEY AVUSTURALYA

Portlan (Victoria) – Mount Grambier(Güney AVUSTURALYA) 100 km den biraz daha fazla.

Yolda kocaman Emu grubu su içerken gördük. Ama biraz bekleyip hızla uzaklaştılar. Yol manzarası yine çok güzeldi. Sanırım orta  bölge hariç kötü yol manzarası bulamazsınız bu ülkede.

 

1-MOUNT GRAMBIER


Eyaletin Adelaide ‘den sonra 2. Büyük şehri ama  çok sevimli  ve  sizi içine alan bir şehir. Hele gezdikten sonra buraya geldiğim için daha da mutlu oldum. Siz de önce vizitor centre’ye uğrayıp harita ve gezilecek yerler hakkında bilgi alınız.

 

Kamp: Şehirde üç tane kamp var.

 

1.Central.Caravsn Park: Merkezde, temiz ve bakımlı. çadır sizden ise sadece yer ücreti 25 AUD. Ben burada kaldım.

2.Kalganyi Karavan Park: Adelaide’e yolu üzerinde

3.kamp ise Melbourne yolu üzerinde

 

GEZILECEK YERLER

 

1-Cave Garden

 

Merkezden 45 dakika yürüme mesafesinde

 

2-Umpherst Sinkhole

 

3-Blue Lake: Merkezden zamanınız varsa 45 dakika yürüme mesafesinde. Volkanik  derin bir göl.etrafi yemyeşil ve falezlerle manzarası çok güzel. Çevresinde bir çok yerden seyir terası var. Küçük kulenin yanından tepeye de tırmanıp manzara seyredebilirsiniz .Hemen yakınında

 

4-Valley Lake: Bu gölünde tepeden ve yanından manzarası çok güzel .Çevresinde yemyeşil parklar ve piknik alanları var. Çevreyi yürüyerek te gezebilirsiniz .Ben Çok yorulduğumdan özel araçla turladım.

 

5-Posumlarin  mağarası: Ben en çok burayı sevdim. Yine devasa krater boşluğunun içi çok güzel bir parka dönüştürülmüş. Normalde ağaçta yaşayan posumlar burada  ki dev kaya duvarlarında  oluşmuş oyuk seklinde ki  mağaralarda yaşıyorlar. Ben gittiğimde hava biraz kararmıştı nedenle mağaralarda uyuyan posumlari göremedim ama  mağaraya girerken Ağaçta yaprak yiyen pusumu gördüm. Çok sevmek istedim ama bu ülkede çocuk ve hayvanları yakından sevemiyorsunuz.

 

Mount  Grambier– Adelaide gideken (Burada da iki yol var.)

1.Inland(Ic kısımdan giden yol)

2.Coast(Okyanus yolu)

Infoda ki kız Adelide sadece turist infodan otobüs kalkıyor dedi.8.15-15.10 aradı sık otobüs var.

Fiyatlar çok yüksek. Ücreti tek yön 85.20 AUD.Emekliler için 42.60 AUD. Otobüs terminalden otobüs olmadığını söyledi. Çok inanmadım.

İki yol da şehrin merkezi sayılan McDonald ‘in önünde kesişiyor. Biri direk diğeri için sola sapmanız gerekiyor. Eğer otostop yapacaksınız sola dönen okyanus yoluna çıkıp biraz ilerleyip bekleyiniz.

 

ANI: Araçlarına bindiğim Hongkonglu karıkocaya  oyuncak penguen hediye etmek istedim. Bayan bana almak istemeyip "Çocuklarınıza götürün “ deyince” benim

çocuklar sizden büyüktür” dedim. Bizim yaşlarımız 60 deyince ben toplam olarak düşündüm. İnanin en fazla 35-40 görünüyorlar. . Şok geçirdim. Asya insanı genç görünüyorsa da bu kadarı da olmaz .Yandan kadına bakıyorum cildi pırıl pırıl. Sanırım az  ve deniz ürünü çok tüketiyorlar.

2-Yine yaşlı çiftin aracından inerken adam elinde ne olduğunu anlayamadığım bir şeyler uzattı. Sadece Avusturalya paraları gördüm. ”Hayır istemem” dedim ama 500 AUD leri de görünce içimden fazla nazlanma dedim. Adam gülünce ve yakından bakınca cüzdan  içinde kredi kartlar ve para resimleri vardı. Meğer İsa ‘nin öğretileri yazıyormuş. Din, Her yerde aynı. Size umut vererek istediklerini yaptırmak.

 

 
  2-ADELAIDE


South Avustralya'nın toplam. Nüfusu 2 milyon olduğundan yerleşimler iyice ölü şehir haline gelmiş.

 

. Bir zamanlar bataklık bir alan olan  bölge, Avrupalı göçmenler tarafından  düzenli şehir olarak kuruldu.

 South Avustralya eyaletinin başkenti ve 1.28 milyon nüfusuyla Avustralya’nın beşinci büyük şehri.  Şehirde madencilik ve tarım önemli yer tutar. Bağları ilke ünlüdür.

 

Bu şehirde insanlar iyice renklenmeye başladıAfrikalı ve Hindistanlı çok var.

Bu eyalette kendi emeklilerine bizde olduğu gibi toplu taşıma ücretsiz. 

Adelaide şehrini gezmek çok kalay. Şehir içi ve  çevresini dört günde gezebilirsiniz.

Vizitor Centre,Town hall’ un köşe tarafında .Burada yaşlılar görev yapıyorlar. Doğru dürüst bir şey bilmiyorlar. Bana hep yarım yarım bilgi verdiler. Harita ve broşür alabilirsiniz .

 

Ulaşım: Önce 5 AUD verip toplu taşıma metro kartı almanız gerekiyor. Ama burada da Sdney’de olduğu gibi kredi kartınızı da kullanabiliyorsunuz.

Kısaca şehir içinde her yere ücretsiz tramvay veya  otobüs ile gidebiliyorsunuz. Çok sık kontrol var. Aynı günde iki kere kontrole takıldığım oldu. 

Tramvay: Şehirde ki iki tramvay hattına şehir içi sınırlarında  ücretsiz binebiliyorsunuz.

1.Şehirde Botanik bahçesi ile Entertainment Centre baradinda  (North Terasından  boydan boya geçen) tramvay var.

2.Festivan Centre’ den başlayıp Glenelg’e kadar giden tramvay hattı .Am a bu hatta bindiyseniz Kings William caddesini geçer geçmez kart basmanız gerekiyor.

Free bus: Diğer otobüslerleler aynı .Sadece numarası 98 veya 99.Bu otobüsün hangi duraklardan kaçta  geçtiğini gösteren haritayı tren istasyonundan alabilirsiniz. Genelde gidilecek her yerden bu otobüs  geçiyor.

Free Bike: İsterseniz ücretsiz bisiklette alabilirsiniz. Vizitor centre’ den öğreniniz

 

 

Şehirde ilk göze çarpan, yemyeşil geniş parklar. İçinden Torrens nehri geçiyor. Yüksek binaların yanında eski binalar da Var. Güzel bir şehir ama Sdney,’den sonra görünce... 

Ben genelde bir şehre gittiğimde sabah erkenden şehrin uzak yerinden başlarım. Burada da öyle yaptım. Bulunduğum yerden tren ile şehir merkezine gelip köprüden nehrin karşı tarafına geçtim.

 

SEHRI GEZMEK

 

1-Nehrin kuzeyi:

 

A-St Peterr’d Cathedral

Yakınında tepede

 

B-Colonel Light Statu:1836’da şehrin kurulmadı için çabalayan yarbay William light adına yapılmış anıt . 

Katedrale geri dönünüz. Yakında

 

C-David Roche House MUSEUM: Pazartesi ve Salı kapalı. Diğer günler 10-16 aradı açık.İki gün kapalı tutulan müzelere gitmiyorum artık. Turisti şehirde tutmak için bir taktik.

Buradan geri kadetrale gel. Yakınında

 

D- Adelaide Oval: Bu stadyumda kriket ve Australian rules futbolu oynanıyor. İçeriyi görmeniz için maça bilet almanız gerekiyor. Ama hemen bitişiğinde ki Oval Hotelin 3.   Katına çıktığınızda direkt stadyuma giriyorsunuz. Hatta ben gittiğimde kıran kırana Australian rules footballu oynanıyordu.

 

2-North Terrace Caddesi: Genelde gezilecek yerlerin sıralandığı en önemli ve geniş caddesi

 

A-Elder Park

a-Nehirde yüzen kağıt gemiler çok hoş görünüyordu. İsterseniz burada boot turu da yapabilirsiniz. Nehir boyu yürüyebilirsiniz.

b-Popeye Launch: Parkın ortasında güzel renkleri olan köşk gibi yapı.

 

B-Adelaide Convention Centre: Modern binası var.

 

C- Adelaide Festival Centre:

Pazar kapalı. Hafta içi 9-17 arası açık. Cumartesi ise10-17 arası açık. Ama artık turla da içini gezemiyorsunuz. Ancak bir etkinlik bileti alırsanız içini görebiliyorsunuz.

Buradaki 2000 kişilik tiyatro salonu diğer etkinlikler  opera, konser salonu v.b olarak ta  kullanılıyor.

 

D-Railway Station:

a-Sky Gazino:10’da açılıyor. Giriş serbest

Avizeleri çok büyük ve gösterişli.

 

E-Parlement House: Her gün 10 ve 14 de 45 dakikalık ücretsiz tur var. Eski Parlamento binasını da gezdiriyorlar. Ama çok iyi İngilizce anlayamadığım için bu turlarda sıkılıyorum. Sadece girişte foto çekmenize izin veriyorlar.

18881’de yapımına başlanan bu muhteşem binanın bitirilmesi 58 yıl sürmüş.

Tam karşısında 

 

F-Goverment House: Buranın sadece bazı belirlenen günlerde bahçesini ücretsiz gezebiliyorsunuz.

 

G-National War Monument 

 

H-Migration(Göç Müzesi): 10-17 aradı açık. Ücretsiz. Kayda değer bir şey yok.

Tekrar caddeye geliniz.

 

 

I-Library ve Müzesi: Hafta içi 10-17 ,hafta sonu 10-14 aradı açık.

 

1884 Fransız Rönesans yapısı  eski ve yeni kütüphanede

Özellikle müzede ki kütüphane çok güzeldi.

 

Yanında

 

Í-Art Galeri:10-17 arası  acik.Giris ücretsiz. Resimler, heykeller ve mobilyalar çok güzeldi. Neyse ki burada erkek erkeğe resimler yoktu.

Yanında

  

K-Adelaide Museum: 10-17 arası  acık. Giriş ücretsiz. Tek kelime ile harikaydı. Aborjinlere yaklaştıkça ,ilgili eserler çoğaldı. Aborijin mirasını anlatan ,en  geniş ve donanımlı müzeyi ilk kez burada gördüm. Aborjinlere ait her şey var.

Özellikle Pasifik Kültürleri Galerisi'nde Pasifik adalarına ait eşyalar muhteşemdi. Papua Yeni Gine’den gelen tabanı bambu, yelkenli ağaç kabuklarından oluşmuş yelkenliyi kaçırmayınız. Zamanım olursa bu müzeye bir daha gideceğim.

 

Yine tüm müzelerde olduğu gibi, doldurulmuş hayvanlar, fosiller ve iskeletler vb.  görülmeye çok değer.

 

 

 

L- Üniversite: Mitchell binası çok güzel. İçerisinin de güzel olduğunu sanıyorum ama sadece girişi gösteriyorlar. Ama içinde ki  ayda bir belirlenen  gün de açık olan Museum of Classical Arkeoloji  müzesine  denk gelirseniz içini de görme şansınız olabilir.

Yolun karşı tarafında 

 

M-Ayers House:Politikacı ,  iş adamı  ve 1855'ten 1878'e kadar yedi kere Güney Avustralya’ nın başbakanlığını yapmış  Sir Henry Ayers’ in oturduğu Regency mimarisi ile1846'da yapılmış  ev. Ama artık içi gezilmiyor.

 

Bir bölümü zaten bar olarak kullanılıyor. karşısında 

 

N-Botanik garden:


Aralık-Mart arası, hafta içi

7:15am -17:30,hafta sonu 19 a kadar açık.

Nisan -Kasım arası

7am-9pm.Ama her an değişebiliyor.

1855'te kurulan Bahçede, şifalı  ve farklı bitkiler, küçük göller, bol. ağaç ve çiçek olan bahçede cam seraları da geziniz.

Burada ilk bahar olduğundan mor Salkımların oluşturduğu gezi tüneli çok güzeldi. Hele fıskiyenin tepesine su içmeye gelen rengarenk kuşlara bayıldım.

Ayrıca, palmiye evi, yağmur ormanı çocuklar için Little Sprouts Kitchen Garden'I gezebilirsiniz. Yine Japon zen bahçesi ve gül bahçesini kileri , gece çiçek açan  Amazonica nilüferleri, meyve ve sebzeler, kompost ve solucan çiftliği  ve kaçırmayınız.

 

İçinde

 

a-National Wine Centre: Burada istediğiniz şarabı bulup ücretle deneyebilirsiniz. Çalışan Lübnanlı kız, Türk olduğumu duyunca kendi kartı ile şişeyi açıp ücretsiz ikram etti.

 

 

 

O-Zoo: Her gün 9:30-17 arası açık. Giriş 42.50 AUD, emekliler için 31 AUD.

Her tarafta dökülmüş Yapraklardan olsa gerek bana temiz gelmedi. Veya hala Sdney hayvanat bahçesi aklımda. Ülkeye ait hayvanların yanı sıra her çeşit hayvan var. Panda çok sevimliydi. Bir türlü göremediğim. kızıl   ve ekinda ile burada tanışma fırsatım oldu. Ama genel olarak ben çok beğenemedim.

 

3-King William Caddesi

 

A-Rundle Mall: Lüks alışveriş merkezlerinin olduğu trafiğe kapalı ünlü caddesi. Arch içindeki pasajı da geziniz. Özellikle hafta sonu çok hareketli oluyor. Sokak gösterileri de var.

a-Domuz heykelleri

b-Üst üste bindirilmiş küreler.

 

B- Town Hall: Binası eski ve güzel. İçini de gezebiliyorsunuz ama kayda değer değil.

 yanında 

 

C-Hazine binası

Karşı kösesinde 

 

D-general Post Office

 

4-Victoria Meydanı ve çevresinde gezilecek yerler.

 

A-Viktoria’ nın heykelini 

 

 B-District  judges courthouse(Yargiclar adliyesi):Hilton otelinin yanında kösedeki muhteşem bina.

Ortada

 

B- JohnDowi’s Foundation :Üç ayrı nehri(Murray,Torrens ve Onkaparinga) temsil ediyor.

 

C- St Xavier Cathedral

 

 

D-Her Majesty’s Theatre: binası güzel ama burası da etkinlik olduğunda açık oluyor. Hemen karşısında

 

E-Central Market: 

Pazar ve pazartesi kapalı.Sali:7-17:30

Çarşamba ve Perşembe: 9-17:30

Cuma:7-21

Cumartesi 7-15 arası açık.

Yiyecek üzerine her şey satılıyor. Çok çeşit  sebze var. Ben buradan taze soğan olmak üzere canım ne çektiyse aldım ama nasıl taşıyacağımı düşünemedim. Fiatlar, bizdekinin on katı. Artık alıştım herhalde. Yoksa bir şey alınamaz.

 

F-Cin Town: Her yerde gördüklerimizin benzeri.

 Daha aşağılarda

 

F-Adelaide Mosque: Kendi küçük ama dört minaresi büyük bu camide ayak kokusundan duramadım. Gittiğimde Pakistanlı adama “İçeride bir genç horul horul uyuyor. Bu doğru değil dediğimde “Benim oğlum .İkin gündür uykusuz” dedi. Yalandan kim ölmüş. Asya’da camileri dinlenmek ve uyumak için kullandıklarını biliyorum.

ANI: Bu şehirde yine birkaç tane Aborjin gördüm. Central.parka ara sokaktan geçerken beni gören sarhoş aborjinler hızla ayağa kalkıp sigara istediler. Yok deyince “marketten al getir.” Getir dediler. 

Alaska'da da aynı durum söz konusu idi. Devlet politikası sanırım. Azınlıklara ufak bir maaş bağlıyorlar. Onlarda akşama kadar içip uyuşuk geziniyorlar.

Diğerleri:

A- Tandanya:Aborjin kültürü ne  ait her şey bulabileceğiniz müze. Binası çok  gösterişli. Gittiğimde geçici olarak kapanmıştı. Ayer’s house’nin aşağısında. Victoria meydanından da gidebilirsiniz. 


B-Adaliden Goal: Her gün 10-16 aradı açık. Giriş 16.60 AUD, .Emekliler için  13.50 AUD. Buraya Convention Centre’ den yarım saat yürüyerek gidebilirsiniz ama North Tce’den  Tramvay ile gidiniz. Bazen kendime sinir oluyorum .Buraya gideceğim diye dünya zaman kaybettim. Her d lige gireceğim illa ki. Bir turist için gedilesi bir yer değil .Bildiğimiz hapishane. Adamlar , benim gibi akılsız turistlere ,neredeyse çöplerini pazarlayacaklar.


ŞEHRE YAKIN YERLER

 

GLENEL

Şehir içinden tramvay ile 40 dakikada gidiyorsunuz. Çok sık tramvay kalkıyor. En son durakta ininiz.

Sahil kasabası. Çok hareketli. Town Hall ‘ in içinde turist Info var.

Burada 3 top dondurma aldım. O kadar toplar büyüktü ki sahile ininceye kadar eridi. Bitiremedim.

 
HAHNDORF


Currie caddesinden F1 durağından 864F otobüsü ile bir 45 dakikada  gidiyorsunuz. Her yarım saatte bir otobüs var.

 1839 yılında din baskısından kaçan Doğu Prusya'dan Alman Protestanlar tarafından  (Alman mülteciler tarafından) kurulmuş. Günümüzde sadece bunların torunlarından çok azı kalmış. Taş evleri, aralarında ahşap atılmış ki kagir evleri restero edilmiş. Cadde üzerinde ki tüm evler restoran, otel, kafe, butik gibi turistlere yönelik.

Görülmeye değer bir kasaba.

 
CLELAND WİLD PARK


Giriş 32.50, emekliler için 27 AUD.

1.Yol:Şehirden direk otobüs King William caddesinden sabah   D1 durağından 10:22 ve 13:21 de kalkıyor.

Parktan şehre ise 13:30 ve 16:30 ‘da geri dönüyor.

 

2.Yol: Hahdorf’a giden  864 nolu otobüse binip,24 nolu durakta (Crafers Ramp) ininiz. Buradan sadece hafta içi sabahları,9:58,10:00,10:14 ve  10:22 ‘de  öğleden sonra ise 12:58,13:00,13:14,13:22parka  823 nolu otobüs  geçiyor. Saati kaçırdıysanız buradan da çok giden olduğundan otostop yapabilirsiniz.

Şehirden bu parka aracınızla farklı bir yoldan 15 dakika da gelebiliyorsunuz.

Burayı çok sevdim. Hayvanlar burada çok geniş çayırlıklarda yine de kaçmamaları için tel örgünün içinde yaşıyorlar İnsanlara alışkın olduklarından kanguru, walabyleri yakından sevebiliyorsunuz.

Yine koala ile fotoğraf çektiren izliyorsunuz. Ben okul grubu ile girmiştim. Sanırım beni öğretmen sandılar. Severken fotomu çekmeyi teklif ettiler. Adlinda Koala ile foto çekmek ücretliydi.

Biraz fazla yürüyorsunuz ana bir o kadar da keyifli.

 

PORT ADELAİDE


Adelaide King Williams caddesi üzerinde 230 veya 232 nolu otobüse bininiz.14 km uzaklıkta ki,45 dakika sürüyor. Veya tren ile daha hızlı da gidebiliyorsunuz.

 

Port Adelaide nehrinin kenarına kurulmuş sahil kasabası,  limanı ve 19. yüzyıl binaları  ile unlu...Hareketsiz  bir yer. Reklamı yapıldığı gibi değil. Gitmeye değmez.

Otobüse indiğiniz yerde sahile gitmeden

1-Gümrük binası:1879  da yapılmıştır.

2-Adalet sarayı: 1879  da yapılmıştır.

3-Deniz Feneri

4- Nehir sahili. ( Fishermen's Wharf Market.)

İsterseniz köprüyü geçip okyanus kenarına da geçebilirsiniz.

5- Sahilde yunus gözetlemek için boot turu var. Gitmedim.

6- Müzeler: Hepsi 10-17 arası her gün açık. Hepsi de detaylı ve doyurucu.

A-Mar itime Museum

Giriş 21.50 AUD. Ve

Emekliler için 16:50 AUD.

Üç katıda dolu.

B-Railway Museum

Giriş 17 AUD. Emekliler için 10AUD.

Özellikle kasabalar  ve gidip gelen tren modelleri çok iyiydi.

C-Aviation Museum(Havacılık Müzesi):

Giriş 15 AUD Emekliler için 10.50 

İlgilenenler için çok detaylı. Adamlar hiç bir şeylerini bizim gibi çürütmemişler. Hurdalarında bile para kazanıyorlar.

 
WARRAWONG

Burası da şehrin güneyinde wildlife  parkı sayılır. turist infodan ısrarla buraya gitmek için araç gerekiyor dense de  toplu taşıma ile gidilebileceğini inanıyorum. Ben artık vahşi yaşam parkı görmek istemiyorum. Hepsi aynı. Sadece burada fazladan plastanus da varmış. Zaten ben onu doğal ortamında görmüştüm.

 

ŞEHRE UZAK YERLER

 

    1-KANGURU ADASI

 

Methini çok duydum ama adla o kadar para verip gitmeye değmez. Sadece Flinders Milli parkı görmeye değer. O kadar. Gerisi para tuzağı.

Adanın bitki örtüsü genelde kısa boylu canlılıklardan oluşuyor. Kanguru adadı ama etrafta dolaşan çok kangru göremiyorsunuz. Gündüz uyudukları için sabah erken ve akşam üstü yollarda zıplarken görebiliyorsunuz ancak. Bu adada Wombat yok. Daha çok koala var.

Bu adaya insanlar çoğunlukla kuş gözlemek için gidiyorlarmış.

Turist infodan aldığım bilgi:

6:45 de Feribot’a kadar giden turist otobüs otobüsü  fiyatı gidiş dönüş 68 AUD.

Feriden çıktıktan sonra Kungscote’ye kadar  otobüs ücreti ise 10.50 AUD

İnternetten aldığım bilgi:

Özel turist otobüsü (Sanırım  diğer kampanya) ile şehir merkezinden Feribota kadar ücreti 19 AUD.

Kendi kendinize de toplu taşıma ile Feroboot’a kadar gidebilirsiniz. Birçok alternatif var.

Önce King William caddesinde D2 durağından 722 nolu otobüse binerek bir saatte  Noarlunga Centre  Interchange (B durağın)  ininiz. Buradan geçen çok otobüs var. Ben buradan  B durağından 750 nolu otobüs  ile yakında ki  Seeford’a kadar  gittim Sanırım burada ki yerleşimlere uğramak için  yollar çok dolambaçlı . Okyanus kenarında ki yetilesimler biraz daha hareketliydi ama  genelde yine ölü şehirler. Buradan da diğer 750 notu bus ile 40 dakikada Selick Beach -Perth  caddesi durağında inip Cape Jervis’e otostop yaptım.

Yani siz otobüs değiştirerek Sellick Beach’ a kadar gelmeniz gerekiyor. İki farklı fery var ama fiyatları aynı.

 sabah 5:30 ile19 arası günde  7 tane fery kalkıyor.

Dönüşte 8:30-19:30 arası 7 tane yine fery kalkıyordu .Ama değişebilişiz kontrol ediniz.

Fery : tek yön 59 AUD. Gidiş dönüş 108AUD.45 dakika sürüyor.

Fery ile araç ile geçiyorsanız, Gidiş dönüş 354 AUD ,içinde sadece şoförün ücreti dahil.

Eğer adada oturuyorsanız araç için gidiş dönüş 164 AUD ödüyorsunuz. Yine şoförün ücreti dahil.

İkinci person için ise 16 AUD ödüyorsunuz.

Fery den çıktıktan sonra küçük yerleşim Penneshaw’dan  Kinscote 45 dakika sürüyor .Toplu taşıma yok. Ya otostop ya da Selanik turist otobüsü ile gideceksiniz.

Ulaşım: Adada toplu taşıma yok. Gezeceğiniz yerlere Sealink travel ile(Kingscote,nin içinde ofisleri)  otobüsü ile gidebilirsiniz.

Sealink Travel ile gidebileceğiniz turlar.

1. Günlük Tour: Adanın kuzeyinde ki Flinders Chase ve  Seal Bay turu 207AUD.

Ben 28 Eylül’de sorduğumda 13 ekime kadar  okulların 25 günlük tatili nedeni ile turda yer yoktu.

2.Günluk Tour :Emu Ridge,Honey Farm, Reptor Domain ve False  Cape Wines günlük turu 228 AUD.(Hele bu tura hiç katılmayın. Sadece alışveriş.)

Not: Adada “Kanguru adası Trails adlı diğer bir  kampanya daha var.

Sealink otobüsü ile Sabah 7am de Shuttle bus  ile 

Kanguru adası(7am)-Fery(8:40 ve21aud,ayrıca fery ücreti 59 AUD)-Adelaide(11:30 am da varılıyor,44 AUD) toplam114 AUD ödemiş oluyorsunuz.

Eğer Avusturalya emekli iseniz  toplam 77.50 AUD ödüyorsunuz.

Kanguru adasından Adelaide’ye dönerken daha önce bu yolda zorlandığımdan çıkışta bekleyen turist otobüsüne bindim.

 

Not:1 Ekim’den sona otobüs seferleri azalıyormuş. Fiyatlarda biraz düşüyor.

 

Ada ,155kmx80 km kadar. Nüfusu ise 5000.Çok az insan yaşadığından herkesin aracı var.

Bundan 5 yıl önce adada büyük bir yangın olmuş. Su anda yanan yerler biraz toparlanmıştı

 

GEZILECEK YERLER

 

1-pennington:Feribottan Kongcote’ ye giderken görebilirsiniz.

 

2-Amerikan River: Feribottan Kongcote’ ye giderken görebilirsiniz. Nehir, okyanusa karıştığından tuzluymuş. Çevresinde foklar ve deniz kuşları yaşıyor. Çok yakından görüyorsunuz. 

 

3-Kingscote  ve çevresi:

Kingscote  de küçük bir yerleşim.6 AUD vererek müzesini gezebilirsiniz.Eski kullanılan deniz ve tarım aletleri sergileniyor.Gitmedim.Ama okyanus kenarında olduğundan iskeleve çevresinde  deniz kuşları ve Farklı foklar görüyorsunuz.Yürüyüs parkurları var.Okyanus manzarası çok guzel.

Yine yürüme mesafesinde bal ve şarap test edebileceğiniz ve satın alabileceğiniz yerler var.

A-Emu Bay:Kingscote’ye  10 km.Gittiğim gün evsahibim araci ile götürdü.Cok büyük körfez.Suyu pırıl pırıl.Bembeyaz kumu da pudra gibiydi.Yalınayak yürüdük.Buraya çok gelen vardı.

Korfezin kenarında ufak bir yerleşim de var.Ama genelde buraya tatil için gelenlerin kiraladığı evler vardı.Burada dünya para verip Phillip adasında  gördüğünüz(Göremediğimiz) küçük peri penguenleri de var.Yuvalarına baktık ama bulamadık.Çalıların altında çok derinde yuvalar yapmışlar.


4-Adanun Kuzeyi:

Ana yoldan Seal bay’ a döndükten sonra solda


A-Raptor Domain:11-16 aradı açık.

Giriş 30 AUD.

Kuş gösterisi 11:00,13:00ve 14:30 da var.

Parasına göre hiç değmez.Sadece emu dahil çok farklı kuşları yakından tanıyorsunuz. Görevli, gelenlerin eline kalın eldiven takarak kuşları veriyor. Başka da bir esprisi yok .20 dakika okyanusa doğru devam ettiginizde

B-Seal Bay:Kingcote’den 52 km sonra.9-16 arası Hergün açık.

Kendi kendinize gezmek isterseniz;

Giriş 18.50,emeklilere15 aud.

Rehberle sahile kadar inip foklari daha yakindan görmek isterseniz(Aslında gözetleme terasları dan da yakından görüyorsunuz );

Giriş 41aud,emeklilere 32.50 AUD.

Fokslarin yasadığı bu sahile ahşap parkurdan iniyorsunuz.Buradaki fokların cinsi,adada diğer yerlerde görebileceğiniz foklardan farklı .Okyanus manzaradi da güzel.

Tekrar ana yola dönüp 1 saat devam ettikten sonra milli parka varıyorsunuz.Milli parka varmadan;


C-Kelly Hill Caves:Milli parka yakın.Gitmedim.

 

D-Flinders Chase (National Park) : (Aracınız olmadan bu milli parkı gezmekte zorlanırsınız.)Girerken park ücreti ödüyorsunuz.Ben kontrol olmadığını tahmin ederek bilet almadım.Daha sonra aracınızla en az 10-15 dakika giderek

a- Light house

Aracinizla biraz daha devam ettiginizde

b-Admirals Arch: Okyanus ve kaya manzaraları birlikte muhteşem.Kayalarin üzerinde çeşitli fokları ve çeşitli deniz kuşlarını göreceksiniz.Ahsap par

kurun sonunda  Siyah kayalarla arch oluşmuş.Aradan Okyanus manzarası  

 gerçekten büyüleyici .Burasi görülmeye çok değer.

Geri gelirken tabelaları takip ederek Rock  yoluna giriniz.

c-Renmarkabke Rock: Burada da büyük bir kayanın üzerinde çok farklı şekiller almış, araları delinmiş kayalar topluluğu var .Burası da çok ilginç.

5-Adanın ortası:

 

Yine ev sahibine adanın kuzeyine  Doğusuna sahile sörf yapmaya giderken uğradık.Buralarda sadece alış veriş yaptığınızdan hiç gitmeye değmez 

A-Emu Ridge: Zeytin yağı ve türevlerini satın alabileceğiniz shop.Buradan bittiğinden Zeytinyağlı sabun ve krem aldım. Ayrıca hemen yanında eskiden zeytinyağı çıkarılan alet ve teknikleri görebildiğimiz bir bölüm var.Bahce de bir de ugezinen Emu var.

 

B-Honay Farm:Farklı bal çeşitleri tadanileceginiz ve satın alabileceginiz  shop

.

C-Wildlife Park:9:30-17 arası açık.Giriş 35 AUD,emekliler için 29 AUD.Burasi daha çok ülkenin hayvanlarına ait hayvanat bahçesi gibiydi.Bakimsizdı.Daha önce gördüyseniz gitmenize gerek yok.Sadece  farklı olarak beyaz wlaby var.

 

     2-BAROSSA VADİSİ

 (Biraz ilerisinde Clare Vadisi var.)

 

Sehre 60 km uzaklikta, Prusyalı ve İngiliz göçmenlerin yerleştiği Barossa Vadisi uzum baglari ile unlu. Mümkünse buraya Mart ayında bağ bozumunda gelmeyi planlayınız.

1. BuOtobüs ile : 

A- Kings William caddesinden W2 durağından 222 veya 224 nolu otobüse binerek Mawson İnterchange veya Elizabeth İnterchange durağında inip tren ile Gawler’e gidiniz.Oradan da otobüs ile Tanunda’ya gidiniz.

2. Tren ile: Adelaide’den trene binip Gawler’e gidip oradan otobüs ile yarım  saate Tanunda’ya gidiniz.

 

Buraya ben 2 Ekim’de gittim.1 ekim(1 Mayıs’a denk geliyor.) İşçi bayramı olduğundan her yer kapalıydı.Otobus seferleri çok azalmıştı.

 

Hemen şehrin girişinde Discovery karavan parkı var.Cadırınız  varsa bir gece yer ücreti 32 AUD. Aracınız varsa Greenock yolu üzerinde ücretsiz Usekamp alanı da var.

Ben ertesi gün Port Augusta’ya gideceğim için Gawler’e gelip yattım.

Ana yoldan devam ettiğinizde şehir merkezinde Vizitor Centre var.Yakininda müzesi de var ama genel tatil nedeni ile kapalıydı.Eski aletler var sanırım.

Burada her taraf üzüm bağları ile cevrilmiş.

Ekim ayı burada bahara denk geldiğinden  üzümler Mart ayında (bizdeki Eylül  ayına karşılık) olgunlasiyor.Ama uzun baglarinin manzarası da çok güzeldi. 

Turist infoyu biraz geçtikten sonra sağa yukarıya çıkan 

 

Besedaw Road’dan 7-8 km gittikten sonra

1-MengkerHilllookautSculpture Park : Bu tepeden üzüm bağlarının olduğu vadiyi seyredebilirsiniz.Ayrica bu parkra midern heykeller de var.Eger ana yolu devam ederseniz.

 

2-Angaston: Bu kasaba da üzüm bağları ve test yapılan mekanlar varmis.

Hemen anayola gelmeden once

 

3-Chateau Tanunda: Şarap testi yapılan devasa Şaraphane binası.İci  kocaman şarap fıçıları ile dolu.Test etmek istediğiniz Şarabın eskiligine ve kalitesine göre fiatı da değişiyor.Sadece test  fiatı 80 AUD olan bile vardı.

Bunun dışında anayol üzerinde ve farklı yerlerde şarap testi yapabileceğiniz birçok yer bulabilirsiniz.

Üzüm bağları da üzümün cinsine göre manzaradi da farklıydı.Kimi daha yaprakları yeni yeşermişken bazıları bol yapraklıydı.

ANİ: “Turkey Flat wineyard” adını ilk duyunca “Turkler buraya gelip kendi üzüm bağlarını kurmuş “ diye düşündüm.Karavan parka yakın bu bağı ziyarete gittiğimde hindi resmini görünce gerçeği anladım.Bu benim ilk yanilgim da değil Almanya’da bir festivalde Turkey yazısını  “Burafa bir Türk var mı?” diye sormuştum.Adamlarin afallamasindan anladım ki hindi eti satan mekanmış.Arkamdan iyi gülmüslerdir.Ben de kendime güldüm zaten.

 

     3-PORT AUGUSTO 

 

Normalde Buraya gitmek için tekrar Adelaide dönüp Port Augusto otobüsüne binmek veya rezervasyon yapıp otobüsü yakalamak gerekiyor. Otostop yapacaksanız da önce Dublin’e kadar gitmelisiniz.

Otlar sararmaya,ağaçlar azalmaya, Seyrekleşmeye ve   küçülmeye başladı.

13.000 nüfuslu kasabanın içinde dar bir körfez var.Şehrin girişinde vizitor Centre var.Aynı zamanda cafe.Birde içine “Jeoloji müzesi yapmislar.Giriş 24 AUD.Girmedim

Artık ülkenin politikasını öğrendim.Turistin parasını almak için uydurulmuş  şeyler.Buradan 5 km uzaklıkta botonik Garden’a da gitmedim. Çok övdüler  ama 10 da açılıp erkenden kapanıyor.

.Cok sıkıcı  bir şehir.Alışveriş dükkanlarında başka birşey yok.İnsanlar burada sıkıntıdan patlamıyorlar mı?Bu ıssız ölü kasabalar bize göre değil.İnsanlarin baş eglencesi  alisveriş yapmak.

İlk kez burada yoğun  şekilde Aborjinleri gördüm.Bos boş  gruplar halinde geziniyorlardı.kafar farklı  tipleri var ki  yüzlerine bakmaya çekindim.Bu da doğanın !

 

     4-FLINDERS RANGES

Flinders Ranges bölgesi Avustralya’nın en  renkli ve en uzun sıra dağları olan bolgedir. Bu daglar,Adelaide şehrinin 200 km kuzeyinden başlayip  430 km Callabonna Gölü’ne kadar devam eder.

 

Port Augusta—Quorn(54 km, Steam Trainile de haftanın iki gününde gidebilirsiniz.)

Hawker—(66km)—Wilpena Pound(54km.kucuk yerlesim)

Yol boyu birkaç defa Emu sürüsü gördük.Hatta bebek Emu gördüm.Cok sevimliydi.

Quorn: Bu eski bir yerleşim.Çok güzel tarihi evler,eski değirmen var.Bu eski evlerde çevrilen filimlerin adları evlerin üzerinde yazılı.Sizinde zamanoniz olursa burayı da gezebilirsiniz.

Wilpeba Pound:Burası çevresi Flinders dağlariyla çevrilmiş , kaya katmanlarindan oluşmuş devasa  doğal bir çukur. çukurun etrafında farklı uzaklıkta bir çok manzar seyretme noktası var

Vizitor centre’denIstediginiz parkuru seçerek haritanızı alınız.Ben gidiş dönüş 4 saat süren kolay parkuru sectim.Ikibucuk saatte tamamladım.Çukurun içi çok büyük olmayan ağaçlarla dolu.Avusturalyalıların  dediği gibi  muhteşem değil.Sadece  kuş cıvıltıları ve  kokusu çok güzeldi. İlkbahar olmadina ragmen rehber kitabının dediği gibi çiçekler yoktu. Cevresinde gezilecek köy ve mağarada var .Ben 

Blinman ve Parachilna gibi koyleri gezecektim.-b bir gece de  kalmak için uyku tulumumu ve çadırımı yanıma almıştım.Ama hayal kırıklığına uğradığımdan aynı gün geri Port Augusta’ya  döndüm.Ah güzel ülkem!Ne kıymetini biliyoruz.Ne de reklamını yapabiliyoruz.

 

 WHAYALLA

 

Port Augusta’ya72 km uzaklıkta ki okyanus kenarında bu sehre    Stateliner otobüsü veya otostop ile  gidebilirsiniz.

Şehir, 25000 nüfusu ile Güney Avusturalyanın 2. Büyük şehri.Okyanus kenarında geniş alana yayılmış.Hemen okyanusun dibinde 

Demir Çelik fabrikası var.Direkt gemilere bağlantısı var.Tren ikede dağdan maden taşınıyor .Merkezde Vizitor Centre ‘nin yanında 

1- Martine Museum Ve savaş gemisi:

Gitiş 16 AUD,emekliler13 AUD.

Tur ile10:30,11:30 13:30 ile Bu devasa geminin içini gezerek gemi yaşamını yakından görüyorsunuz. Bahcesinde de deniz 16 AUD,emekliler13 AUD.

 

Tur ile10:30,11:30 13:30 ile 

 

Bahcesinde de deniz müzesi var.zÖzellikle hareketli tren maketleri çok güzeldi.

Gemi,1941-1945 arası savaşta kullanılmış.

 

2-Steelworks Tours 

Pazartesi,Çarşamba ve Cuma 9:30 da sadece tür ile gezebiliyorsunuz.

Giris 27aud,emeklilere23 aud.Biletleri yine turist ofisten alıyorsunuz.Onlar sizi fabrikaya götürüyorlar.

3-Circular Jety:Ilginç ve güzel iskele.Yan tarafında kumsalı var.

Buradan boot ile yunus gizlemeye gidebilirsiniz.Yine sadece Mayıs’ta austos’a kadar boot ile renkli mürekkep balığı girmeye gidebilirsiniz.

Yakında  manzara seyretmek 

İçin

4-Hummock Hill Lookout: Fabrikanın,iskelenin ve şehrin manzaradi guzel görünüyor.

Yakında

5-Flinders -Freycinet Lookout: Bir diğer manzara gözetleme tepesi

 

Şehrin merkezinde büyük marketlerin hemen dibinde

 

6-Mount Laura Homestead Museum

Pazartesi;Cuma 10-15arası,

Pazar 13-16 arası açık.Cumartesi kapalı.

Eskiden yaşarken kullanılan aklınıza gelen herşey sergileniyor.Ben bu tip müzeleri seviyorum. Özellikle ev ve içi ilginçti .

ANI:Ben bu şehirde erkek coucsurfingde kalmak için gittim.Son yazışmamızda kendiniz geç geleceğimi ama arkafadinin daha erken geleceğini söyledi Evin bahçesinde koltukta oturup beklerken arkadaşı geldi.Ben ev sahibim sanınca sanınca “Hayir, o benim kocam” deyince herhalde bir yanlışlık yaptığımı dusunerek “Af edersiniz, ben onu erkek olarak biliyordum.Ama o bayanmis “ deyince güldü.Birsey demedi.Aksam olunca evsahibim de geldi.O da erkekti.Durumu ancak anlayabildim.Resmen iki erkek evlenmusler. CokZevkli ev dosemisler.Kollarinda ikisinin de erkek erkeğe aynı dövmeleri ve yüzükleri vardı.Cok yardımsever ve neseliydiler.Cok.mutlu görünüyorlardı.El ele balayı fotoğraflarını duvara asmislardi.Ama bir türlü kafamda oturtamadim.Nasil oluyor?Kültür farkı çok etkili bence.

Hatta ev sahibim annesini ariyarak bir gecede Port Augusta’da  misafir olmamı sağladı.Anne ve babası oğlunun erkek karısından çok normal  bahsediyordu. Babası,Turkiye’nin çok tehlikeli olduğundan bahsedince iyice şaşırdım.Dogru kime, neye göre?

 

 

COOBER PEDY

 

Port Augusto--Pimba(177km,2 saat)

Not: Woomera ,7 km içte kalıyor.Yol üstünde değil.

Pimba—Glendambo(1 saat)

Glendambo—Coober Pedy(3 saat,arada ne benzin istasyonu ,ne de yerleşim var.)Toplam.537 km.

 

2000  e yakin kisinin yasadigi Coober Pedy, Aborjin dilinde “beyaz adamin su deligi” anlamina geliyor.

Yol boyu artık ara ara küçük ağaçlı bölüm dışında her yer çalılık, kuru toprakti.Yine tuz gölleri geçtik.Bu arada bir kanguruya çarparak ölümüne neden olduk.

Bu ıssız yerlerde aileler koyun ve inek ciftliklerinde yaşıyorlarmış.Akıl alacak gibi değil.Buralarda 3-5 kişi nasıl yaşar?

Coober Pedy’ye yaklaşırken uzaktan aynı Urfa evleri gibi koni şeklinde evleri olan köyleri gördük.

Kasaba, kupkuru ,sevimsiz bir yer.Kuzey topraklarina giriş yeri oldugundan dört tane karavan Parkı var.Giristeki parkta çadır ücreti 27.32 AUD idi. Yine “OldTimers Mine Museum” un yanında ücretsiz kamp alanı da var. Tuvaleti ve kullanma suyu vardı.Zemin çadır için kötüydü.Yeni Zelandalı kadının yer altı evinde kaldım.Gerçekten ilginçti.Genc bir kadın kedileri ile burada ev alıp yaşamaya başlamış.Maden müzesinin bitişiğinde yer altı otelide var.Bunun dışında kasaba içinde yer altı oteli,restorantı, barı da var.Hepsinin içi de şık.

Burada evlerin çoğu göründüğün dışında  aslında kayaların altına oyuldugundan  oldukca serin.Zaten kaya tepelerinde evlerin hava borularını göreceksiniz.Yazin 42 dereceye yükselen ve kışın çok soğuk olan  hava, yaz kış yer altında sadece 22 derece.

 

Dunyada satilan butun opalin %70'i  cikan ve Opal merkezi olan şehirde  birçok Opal satan dükkan var.

Opal:Silisten ve sudan oluşmuş kuvarstır.Elmas gibi kesim aleti olarak kullanılmaz.Sadece mücevher olarak kullanılır.

Kasabada gezebileceginiz yerler:

1-Old Timers Mine ve Müzesi:Hergün 9-:16:30 arası açık.Her an kendi kendinize gezebiliyorsunuz.

2-Umoona Opal Mine ve Muzesi:Hergun  8:30- 17:30 aradı açık. Yer  altı Opal ocağını saat 10,24 ve 16 da sadece tur ile gezebiliyorsunuz Giriş 14 AUD.Ama en az dört kişi olmalı.

3-Tom’s Opal Mine ve muzesi:8:30-14 arası açık.Giris 15 aud.Gününe göre sadece 10 ‘ da gününe göre 10 ve E 14 :30 da tur var. Tur bitimi kahve ve sıcak yiyecekler ikram ettiler.

Ben kaçırmışım.Uluruya giderken hemen buranın biraz ilerisinde devamında kayalara oyulmuş değilde  koni şeklinde kum.yigimi gibi yer altı evlerini görebilirsiniz.Danirim.bunlarda Aborjinler oturuyor.

Bunun dışında Opal satan dükkanları gezebilirsiniz .

Yine burada da pasaklı ,grup halinde gezen sarhoş Aborjinlere karşılaştım. Sürekli para istediler.Cadde boyunca bağırarak kavga ediyorlardı.Fotigraf çektirmek içinde para istediler.Bunlarinda kaderi böyle.

Artık Kuzey topraklarına girmek üzere yarın yola çıkacağım. Zor olacak.

...



----------------------------------------

 IV-KUZEY TOPRAKLARI(NORTHERN TERRITORY)

outback (taşra, dışarıda, arkada olan) denilen bu  kurak, çok sıcak ,ıssız ve  vahşi bölgede  araları çok uzak olan çok küçük yerleşimlerde sadece 500 kişi yaşıyor. bodur bitkiler ve kangurular ,zehirli yılan ve sürüngenlerin ve farklı kuşların yanında  genelde  vahşi köpekler(Dingolar), develer, atlar da yaşıyorlar. Hele kara sineklerden kurtuluşunuz yok.

 4000 sene önce Endonezya'dan gelen Dingolar önce Kanguruları, sonar da koyunların başına bela olduğu için güney ve güney doğuda 5000 km lik tel orgu ile koyunlar koruma altına alınmış.

Yine batıda ise tavşanlar için  3200 kilometrelik tel orgu çekilmiş ama tel orgunun dibinden toprağı kazarak karşı tarafa geçince ise yaramamış.

 

 

ULURU

 

Not: İnsanlar gezdikleri yerleri abratmayı seviyorlar. Uluru’dan yeni dönen iki Şili’li kız bana

“ Uluru’ya gidecekseniz en son alışverişinizi port Ağustos'ta  yapınız. Sonra yiyecek bulamazsınız. Her bir saatte bir litre su tükettik. Hava aşırı sıcaktı” deyince   orada yaşayan insanlar var. Market olmalı diye düşüncemde 

güneşte bozulmasın diye  gaju, ceviz, fıstık badem, kayısı gibi kuru yiyecekler aldım. Peynir, ekmek ve su derken çantalarım yiyeceklerle iyice ağırlaştı.

Oysa  Coober Pedy’de de bile  büyük iki  market vardı. Yol boyu ve Uluru’da da her istediğinizi bulabilirsiniz. Ben onlardan 20 gün sonra gitmeme rağmen şansıma çok sıcak olmadı. Hatta sabaha doğru üşüdüm bile.


Uluru’ya Gidiş:


Uçak ve  Sidney’den kalkıp  Adelaide’n geçen tren var.

Sdney’de kalkan Greyhound bus Coober Pedy’den sanırım  sadece pazartesi sabah 6:45 de kalkıyor. Aynı gün de akşam 7’de bir başka otobüs Adelaide’ye gidiyor. Öğleden sonra vardığı  Uluru yol ayrımı olan Eridunda’ya kadar 147 AUD.(Otobüs Uluru’ya geçmeden Alisspring’e devam ediyor.

 

Yol gayet kaliteli ama bir o kadar da sıkıcı. Sanırım bu nedenle araç kullananlar uyukluyor. Yol boyu ters dönmüş, yanmış araçlar vardı. Kaza yapan bu araçları şehre taşımak ta çok pahalı olduğundan olduğu yerde bırakmışlar. Yine bu yolda da araç çarpması olmuş azımsanmayacak kadar kanguru ölüsü vardı.

 

Bu bölgenin en büyük yerleşimlerin den 

 Alice Springs(30.000 E yakın) ve Darwin. Modern binalar ,alışveriş ve eğlence mekanları olmasına rağmen buralarda sıkıcı.

 

 

 

Yol ayrımından mecbur otostop. Beni bir Aborjin köyüne giderken Yulara’ya kadar bıraktı.

Uluru’ya doğru giderken solda uzaktan göreceğiniz kırmızı, üstü düz büyük kaya Ayers Rock değil. Bu volkanik bir dağ. Ancak Uluru,ya 100 km kala sol tarafta araçların duracağı yer var. Buradan Ayers Rock çok net görünüyor. Buradan yolun karşısına geçip iki dakika tırmanırsanız tepenin öbür yüzünde bembeyaz tuz gölünü görüyorsunuz.

 

 

Coober Pedy—Cadney Park(152km)—Marla(85km)—Kulgera(180km)—Erldunda(76km,Uluru yol ayrımı)

Toplam Coober Pedy—Erldunda yol ayrımı 493 km

Coober Pady’den Uluru’ya gelirken  yol üstündeki bu yerlerde yerleşim yok. Ancak petrol, alış verişrestoran ve tuvalet ihtiyacı için mekanlar var.

Erldunda—Yulara(246 km,)—Uluru(20 km)

Uluru—Kings Canyon(3 saat)—

Uluru--Alice Spring(4 saat)—Katherine(12 saat, Arada Mataranka adlı küçük yerleşim var.

Katharine—Kakadu N.P(2 saat)—Darwin

 

Uluru(Uluru aslinda bölgenin adı ama kırmızı kaya da Uluru adı ile anılıyor. Ben burayı tamamen kıraç bekliyordum. Sanırım sonradan ağaçlandırılmış. Fazla büyük olmayan ağaçlar ve biraz sararmış çalı bitkileri ile kaplıydı .

Uluru, Avustralya'da yasayan 250 kadar Aborjin kabilesinden 5'i için kutsal bir öneme sahip, diğerleri için bir şey ifade etmiyor. Beş kabile ise kendilerinin ortaya çıkışlarınıgöçlerini, efsanelerini kayaya addetmişler.  Kayanın yüzündeki her mağaranın, her rengin, her bozulmanın Aborjinler için bir anlamı ve dolayısıyla bir hikayesi var. Aborjinler Uluru'yu kutsal saydıkları için üzerine tırmanılmasını istemiyorlar

Avustralya’nın en çok turist çeken yerlerinden biridir. 4,5 km. uzunlukta, 2,5 km. genişlikte ve yaklaşık 349 m. yüksekliktedir. B

Çölün ortasında yanan bir kor gibi görünen kaya, 1870 yılının başlarında Ernest Giles ve William C. Rose isimli iki kaşif tarafından keşfedilinceye kadar, hiçbir Avrupalı tarafından görülmemişti. Daha sonraları Güney Avustralya Bölgesi başbakanı olan Sir Henry Ayers adına ithafen bu kutsal kayaya Ayers Rock denildi. Bölgede yaşayan Aborjin kabilesi olan Anangu halkı, bu kayalığı Uluru olarak adlandırıyor.

Binlerce yıldır yaşamlarının merkezi olan bu kayaya büyük bir saygı duyuyorlar. Aborjin dilinde ‘gölgeli yer’ anlamına gelen kayalığın üzerindeki her oyuk, her mağara, her detayın onlar için önemli bir anlamı bulunuyor. Çoğunluğu Mutitjulu ve Kantju koyaklarında, kül ve odun kömürleriyle yapılmış Aborjin duvar resimleri Uluru’nun duvarlarını süslüyor.

 

    1-YULARA TOWN

 

Önce Yulara’ya uğrayınız. Burası gelenlerin kalmaları ve ihtiyaçları için yapılmış. Buraya havaalanı da yakın.

İçinde Desert Gardens Hotel, vizitor Centre,  Tiyatrosu, bahçe oteli, galerisi(Aborjin el sanatları satılıyor.),market, PTT, ATM, giyecek ve hediyelik eşyalar satın alabileceğiniz dükkanlar var.

Tiyatroda sabah ve öğleden sonra 15:30’da Aborjinlere ait devasa üflemeli Digeridoo adlı enstrüman dinletisi oluyor.15:30fa da BushYarns gösterisi oluyor. Çalılık alan kültürü anlatılıyor ama değmez.

Merkezden 5 km sonra Ayers Rock Resort(Ayers Rock Kampgraund’da diğer oteller ve kamp alanı (Karavan ve çadır) var.

Bu Resort’e her 20 dakikada bir ücretsiz shtull bus  kalkıyor.

Buradaki lookout gözlem yerinden bile Kırmızı kayayı çok rahat görebiliyorsunuz .

Ücretler:

-Uluru ve Kata Tjuta Milli parka giriş ücreti üç günlük  39 AUD. İstediğiniz kadar girip çıkabilirsiniz. Eğer üç günü geçirirseniz kapıda ki görevlilerle konuştuğumuzda iki gün daha ücretsiz ekliyorlarmış.

İkisinin giriş yolu ayni olduğundan girerken adam sayısına göre giriş ücretini alıyorlar. Daha sonra tekrar gidecek olursanız üst tarafta ki girişten biletinizdeki kodu okutturarak aracınızla  girebiliyorsunuz.

ULAŞIM

Hop on hop off otobüsü: Kendi aracınızla değil de otobüsle gidecekseniz önce rezervasyon yaptırıp adınızı yazdırıyorsunuz. Ben gittiğimde krallar kanyonu dolmuştu. Denilen saatte denilen yerden sizi adinizi kontrol ederek  alıyorlar.Sanırım birkaç firma var.

Bu otobüsler genelde Sunrise ve Sunset’ te (Ayına göre zamanları farklı oluyor.) anlaştığınız yerden sizi alıyorlar. Nerelerde duracağının saatleri belli.

 Sadece Uluru’ya bir kez gidiş geliş 49 AUD.

.

Sadece Kata Tjuta’ya gidiş dönüş 95 AUD.

Bir günlük(24 saat) pass bilet 120 AUD. İstediğiniz kadar istediğiniz yere gidebiliyorsunuz.

İki günlük pass bilet 160 AUD.

Üç günlük pass bilet 210 AUD.

Kings Kanyonuna  sabah gün doğumunu görmek için otobüs 4 de gidip 17 de dönüyor. Ücreti 299 a ud.

KALMA; Kamp alanında çadır için gecelik ücret 60 AUD. Aracınızda yatacaksanız kamp alanının dışında yatabilirsiniz .

Sanırım bir gün Uluru ve KataTjuta için yeterli. İkinci gün de Kral Kanyon yapabilirsiniz. Bence yapmayın derim. 

 

    2-ULURU(AYERS ROCK -Kırmızı Kaya

 Yulara’dan 20 km daha devam ediyorsunuz.

 

Buraya ister ücretli otobüs ile ister kendi aracınızla olsun genelde güneş doğumu ve batısı için geliniyor. Ben ikisi içinde gittim. Akşam gün batımı tüm fotoğraflar daha güzel çıktığını biliyoruz zaten. Kaya aynı kaya .

Aslında bir Avustralyalının dediği gibi sadece bir kaya. Daha doğrusu bir dağın yüzeyde kalan tepesi. Turist olmak böyle bir şey. Dünya para verip insanların planlarına uyuyoruz .Ziyaretçisi bazen 5000 in üstünde oluyormuş. Fırsat  ele geçince haklı olarak fiyatlar istedikleri gibi abartmışlar bu kazançların Aborjinlere gittiğine de inanmıyorum. Ben de bile bile iyi kazıklar yiyorum. Sonrada böyle söylemiyorum.

Zamanında Aborjinleri hayvan ile aynı gören Bu millet, şimdi onların tarihini pazarlayarak müthiş para kazanıyorlar. Kılıç kuşananın.

Eskiden kayaya tırmanılırmış. Çevresinde tur atılırmış. Artık yok. Arabanızı nereye park edeceğinizi, nereden kayayı izleyeceğiniz belirlenmiş. Dışına çıktığınızda hemen uyarı geliyor.

Kayanın çevresinde gezilecek ,yürütebilecek yerler tabelalarla belirtilmiş.

Ayrıca  burada “Uluru-Kata Tjuta Cultural Centre” de var.

Buradan Kaya Tjuda’nin siluetini de görüyorsunuz.

 

    3- KATA TJUTA

 

Yulara’ya 50 km uzaklıkta.

Buraya da Uluru’ya giderken giriş kapısını geçtikten sonra sağa 40 km daha gidiyorsunuz.

Hop on hop off otobüsü belirlediğiniz yerden sizi alıyor.

Burada farklı ve kolay  yürüyüş parkurları var.

Ben “Bir saatlik “Walpa G oge walk ile “Walley of the winds Walk” parkurunun yürüdüm.

Burada içme suyu çeşmesi de var.

Kata Tjuta, ‘çok baş’ anlamına geliyor ve büyük kubbeli bir kaya oluşumları grubunu ifade ediyor. Genellikle Olgas olarak bilinen kubbe, Württemberg Kraliçesi’nin adını taşıyan ve en uzun kubbenin adı. Olga Dağı deniz seviyesinden bin 66 metre yükseklikte Uluru’ya bile tepeden bakan bir görüntüye sahip.

Toplamda 36 baş kubbeye sahip Olgas, kırmızı renkli kayalardan oluşuyor. Tepedeki düz kayalık kubbe milyonlarca yıl önce çok sert rüzgarlar tarafından oluşturuldu. Kayalar da tortul kayaçlardan ve kum taşlarından oluşuyor. Kayalık arazisi nedeniyle buraya gelmek için en iyi zamanı

 

    4-KİNGS KANYON

 

Yulara’ya 304 km.3 saat sadece gidiş.

Önemli: Buraya Alice Spring’ten geliyorsanız kestirme bir yol var. Oradan önce buraya gelip sonra Uluru’ya geçiniz. Veya Coober Pady’den geliyorsanız yol ayrımı Erldunda’dan Uluru’ya doğru giderken 100 km sonra Kings Kanyon yol ayrımından saparak önce buraya(Eğer buradan Alice Spring’e gidecekseniz  dönerken uğrayınız.) gelmeniz daha mantıklı.

Ben haritaları iyi incelemediğim ve elimdeki bilgileri tam okumadığımdan burada çok büyük hata yaptım. Param ve bir günüm  gitti.

Uyarı : gezginler gezi yazılarını yazarken nelere dikkat edilmesi gerektiğini ilk sırada yazmalarını rica ediyorum. Çoğu konunun çok dışında Hikayelerine, yedikleri, içtiklerine ,kaldıkları otellerin lüksüne  yer vermiş . Parası olan hiç bir şey bilmese de çok rahat gezebilir zaten. Eğer bizden önce gittiyseniz bir yere bana bilgi gerekiyor. Yediğiniz içtiğiniz size kalsın lütfen.

Ben Türkiye’de gördüğüm gibi muhteşem bir kanyon bekliyordum. Bu kadar yola insanları getirmek bile ayıp. Birde online giriş ücreti almamızı girişte yazmışlar. Ben vermeyeceğimi, sorumluluğun bana ait olduğunu söyledim.(20 AUD.)

Ayrıca Burayı 125 AUD vererek helikopter turu da yapabiliyorsun. Tek dertleri para.6 saat yol yapıp bir şey göremeyince  sinirlendim.

Bir, iki üç saat ve tek yön  bir- iki gün süren yürüyüş parkurları var .Birlikte gittiğimiz gençler çok tembel çıkınca bir saatlik bir yürüyüş yaptık. Sadece tepelerde yine kırmızı kayalar, tabanda kurumuş ağaçlar, çalılar, birkaç çeşit sıcağa dayanıklı otsu bitkiler. Avusturalyalılar gelesin de Türkiye'de ki kanyonları görsünler. Sadece Erzincan’ da ki kanyon yeter.

Kanyona 6 km Kings Kanyon resort var. Kalabalığı beni şaşırttı. Ben saat ilerleyip araç bulamayınca burada kalmak zorunda kaldım. Tek oda, sadece yatak  ve havlu var. Tuvalet banyo dışarda. Gecelik 3500 TL ‘ye yakın. İçime oturdu.

Adamlar resmen iyi kötü her yerlerini pazarlayıp, tabela dikip  para kazanıyorlar.

Uzun aynı yolu tekrar gidip geri dönüp Erlundunga’a geldim.

 

ANI: Buradaki yol ayrımında ki marketin önünden otobüs olmadığından Alica Spring’e giden  Aborjin kari- koca ‘ya katıldım. Aracı kadın kullanıyordu ve sürekli sigara içiyordu. İkisi de bana çok sıcak davrandılar.

Yolda bir pub’da durarak aileleri ile tanıştım. Bir masanın etrafında yaşlısı  genci içiyorlardı. Şehre vardığımızda geç olduğundan “İstersen bizimle bu akşam kalabilirsiniz” teklifini tedirginde olsam kabul ettim. Zaten böyle bir fırsat bekliyordum. Modern hayata katılmış Aborjinleri daha yakından tanımak istiyordum. Evleri biraz şehir dışındaydı. Eşyaları eskiydi. Ailenin  bir oğlu olmasına rağmen yakındaki yeğenleri olan genç kızlar bana bir “Merhaba ”Bu dedikten sonra odalarına kaçtılar. Simsiyah tenleri olmasına rağmen saçlarını sarıya boyamış kızlar da vardı. Ellerinde telefon boş zaman geçiriyorlardı. Dağ gibi bulaşık yığılmıştı. Ev anlatılamayacak kadar pisti. İnanın temiz bir duvar bile yoktu. Ben yiyeceklerimle bir şeyler hazırlayıp ev sahibini davet etmek  istedim. Sehpayı  selpak ile bir sileyim dedim. Simsiyah kir. Olacak gibi değil. Temiz bir harita serdim. Kadının en son duruladığı bulaşık suyu resmen pisti. Çaktırmadan tekrar deterjanla çatal ve tabak yıkadım. Ev sahibimle birlikte yedik. arada yakında ki tüm akrabaları beni görmeye geldiler. Sizinle konuşurken yüzünüze bakmıyorlar. Sanırım bu, yılların verdiği eziklik.

Daha önce dediğim gibi çantam yiyeceklerle çok ağırlaşmıştı. Kuru  yiyecekleri, peynir çeşitlerini ve çantamda fazla ne varsa beni misafir eden bu aileye verdim. Çok memnun oldular. Ev sahibim nereden tahmin ettiyse kuru kayısıyı çok sevdiğini söyledi. Çantadan çıkınca hemen yarısını kocasına götürdü.

Ertesi sabah aile beni araçları Multicultural Centre’ye götürdüler. Orada ki görevliler bana yardımcı oldukları için onlara hemen ikramda bulunup teşekkür ettiler. Fotoğrafımızı çektiler. Eminim bunu bir yerde reklam olarak kullanacaklardır.

Yaşamın  gerçeği.

 

ALİCE SPRİNG

 

 

İki – üç  gün yeterli.

Erkdura yol ayrımından sonra 200 km daha devam etmelisiniz.


Tarihi: Alice Springs'te Aborjinler beyazlar gelmeden önce uzun sure yasamışlar, kimilerine göre yaklaşık kırk bin yıl kadar. Beyazlar Avustralya'ya gelince ülke kuzey-güney geçiş yolu üzerindeki bu su kaynağında ufak bir yerleşim birimi kurmuşlar ama uzun bir sure çok ufak bir yer olarak kalmış. 

 

Melbourne ve Sydney önemli ticaret merkezleri haline gelip İngiltere'ye özellikle koyun yünü ve eti göndermeye başlamışlar. Londra'daki fiyat değişimleri Melbourne ve Sydney'i yakından ilgilendirmeye başlamış. İngiltere'ye gönderilen bir mektubun cevabinin gelmesi en az altı ay sürüyormuş: deniz yoluyla üç ay gidiş, üç ay geliş. Ticaret için çok uzun bir sure. Bundan dolayı Avustralya-İngiltere telgraf Hattı döşenmesine başlanmış. O zamanın telgraf teknolojisi gönderilen mesajın belli aralarla tekrarlanmasını gerektiriyormuş. Belli aralarla outback'te telgraf tekrarlama istasyonları kurulmuş. Alice Springs bu yol üzerindeki istasyonlardan biriymiş, o zamanki ismi başka. Adelaida'da görevli telgraf müdürünün buraya tayini çıkmış,  ancak müdürün esi Alice Springs'e yerleşmeyi reddetmiş. “Bu İstanbul'dan Hakkari'nin küçük bir mezrasına taşınmaya benziyor” diye, tabi müdürün esi tam bu kelimeleri kullanmamış olabilir ama fikir ayni. Mudur esini kandırmak için telgraf istasyonunun ismini esinin adi olan Alice olarak değiştirmiş. Gel zaman git zaman isim tutulmuş ve Alice Springs olarak kalmış, ama esi şehre adımını  atmamış. Yani şehrin adi kenti hiç görmemiş üstelik görmeyi reddetmiş birine ithaf. 

Sadece yağmur yağdığında ,ki nadir bir olay, nehir bir kaç saatliğine akıyor sonra kesiliyor. Her sene Temmuz ayında burada “ Todd nehri yat yarışları” yapılıyor. Kuru nehirde yat kullanmak zor olduğundan dolayı olsa gerek katılımcılar kendi yaptıkları yat, bot ve kayıkların altını delip Tas devrindeki Çakmak taşlarda olduğu gibi araçlarını ayaklarıyla sürüyorlar. Gecen sene yağmur yağdığı için Todd nehri yat yarışı iptal edilmiş. Su olduğu için iptal edilen tek yat yarışı olarak kayıtlarımıza alalım lütfen. 

 

 

 Bu şehir 1871’de adalaide ile Darwin arasındaki ilk telgraf hattını çekenler tarafından kuruldu. Şehir adını, Güney Avustralya posta genel Müdürü'nün karısı Alice Todd’dan alır .

 Genellikle Afganlar develeri ile telgraf tesisatlarını ve malzemeleri taşımışlardır. İlk direkleri termitler yediğinden daha sonra İngiltere’den getirilen Demir direkler yine develerle taşınarak  dikilmiştir. 

Küçük kasaba olan bu yerleşim ancak Alice ve Darwin arasındaki otoyol 2004’de bitirilince aktif hale gelmiş.

Bir Avusturalyalı “On yıl önce Alice Spring çöplük yuvasıydı” demişti. Resmen çölün ortasında  büyük alışveriş merkezleri, bar ve pub ile ile modern  bir şehir yaratmaya çalışmışlar.


KALMA:

 Larapinda yolunda karavan Park var ama artık iyice yoruldum. Şehir merkezinde birkaç tane yüzme havuzlu  hostel de var. Ben  geceliği 42 AUDolan   6 kişilik odada üç gün kaldım .Mutfağı çok donanımlıydı. Sonradan öğrendim ki yine 6 kişilik odada geceliği 15 AUD olan hostel varmış.

Ama ben burada yarım gün ve gezip geri kalan zamanda hep dinlendim.

Kendime Yemekler pişirip, salatalar yaptım. Bu dinlenme gerekiyordu zaten 

 

ULAŞIM : Şehir çok küçük olduğundan aralıklarla işleyen otobüs ücreti 3 AUD. Emeklilere 1 AUD. Neredeyse her yere yürüyebilirsiniz 

 

Burada Aborjinler iyice çoğaldılar. Biraz daha düzgün görünüyorlar. Uzak mahallelerde  aileler yakın olarak yaşıyorlar. Şehir merkezinde parklarda  yine grup halinde içerek ,kumar oynayarak ve sohbet ederek zaman geçiriyorlar. Her şeyleri dışarı attıklarından bulundukları yeri çöplüğe döndürmüşler. 

Aborjin bebekleri çok tatlılar. Onları sevdikten sonra çantamda verebileceğim yiyecekler bulundurdum. Zaten bekliyorlar.

Burasıda aslında küçük bir yerleşim. Yalnız aynı Afrika’da olduğu gibi hava kararır kararmaz ortalıkta kimse kalmıyor. Aborjinlerden çekiniyorlar. Zaten alışveriş mekânları hariç her yerler kitli. Kontrol altında.

Vizitor Centre : Todd Mall üzerinde 8-17 aradı açık .Çok ilgililer.

Artık kuzeye ilerledikçe hava sıcaklığı artmaya başladı. İlk kez burada bunaldım.

Ekim ortası gibi 30-35 derece arasındaydı.

 

I-Sehir içi yürünecek yerler:

 

1-Told Mall:


 Trafiğe kapalı yaya yolu: buradaki dükkanlarda Aborjinlere ait el işleri satın alabileceğiniz birçok dükkan var. Ayrıca Aborjinlerin kendileri de yaptıkları resimleri yol boyu  çimenlerin üzerinde sererek satıyorlar.

Yine cadde boyu önemli olmayan , aborjin art, Adelaide House Museums(Sadece dışardan görebiliyorsunuz.),galeriler de var.

Caddenin kuzey  kısmında

A-Megafauna Central (Fosil Müzesi):

10-16 arası açık. Hafta sonu 10-14 aradı açık. Giriş ücretsiz. Sıradan

B-Todd Tavern ve Lasseters:Bu eski ünlü bar ve kumarhaneyi yine Aborjinler doldurmuştu. Devletin Aborjinlere verdiği aylık, buralarda tekrar devlete bir kısmı geri dönüyor.

-

2-Sehrin Kuzeyi 


A-Müzeler grubu

a-Women’s Museum of Australlia ve old Gaol:10-15 arası açık .Ücreti 16.50,emekliler için 11 AUD.

Avusturalya’nin mücadeleci ve başarılı  kadınların hikayesi ve kullanılan eşyalar sergileniyor.

Ayrıca içinde tuvaleti , laubası ve yatağı olan bir kişilik kadın hapishane odalarını da ziyaret edebiliyorsunuz.

Hemen ilerisinde

b- Royal Flaying Doctor Service:9:30-17 arası açık. Pazar kapalı.

Ücreti 21 AUD. Emekliler için 16 AUD.

Nüfus az olduğundan  doktora ihtiyaç olduğunda ya telsiz ile teşhis konuluyormuş. Değil ise doktor helikopter ile ilaçları ile hastanın yanına geliyormuş.

 

Bu ıssız çöllerde  helikopterle hastalara yardımcı olan sağlık ekibini tanıyacaksınız. Ayrıca konu ile film izleyebiliyorsunuz. 

Yine bu dönemde “School of the Air ”linki ile uzaktaki öğrencilerin eğitimine katkıda bulunmuş.

Karşısında

c-Reptile Centre(Sürüngenler Müzesi):9:30-17 aradı açık. Ücreti 22 AUD. Emeklilere 18 AUD.

Ben sadece fırfırlı kertenkelesi görmek istediğimi söyleyince alıp getirdiler. Derisi de çok ilginçti. Kızdığı ve tehlike his ettiği zaman fırfırını açıyormuş.


B-Olive Pink Botanic Gardens:7-18 arası açık.

Adı botanik bahçesi ama bildiğimiz çöl. İçinde  çöl ağaçları ve çiçekleri var. Pink bahçesi, sanırım belli zamanda açan çiçekten almış. Ama ben gittiğimde kuru bir yerdi.

a- Hill walk: Gidiş dönüş 35 dakika. Şehrin manzarasını görüyorsunuz. Sanset te izleyebilirsiniz.

Sabah erken veya akşam serinliğinde giderseniz wlaby görürsünüz .Bitişiğinde 

b-Todd River: Çölde ki nehir de kurumuştu tabii ki. Sadece tabanında kum vardı.


3-Sehrin Güneyi:


A-Anzac Hill: Angalikan kilisesinin yanından taş merdivenlerle 10 dakikada çıkıyorsunuz. Güneş batımında şehrin manzarası çok güzeldi.

B- A-Telegraph Station Historical Reserve:Etrafı 6-21 arası açık. Şehir merkezine 3.5 km. Anzac tepesinin sol tarafının biraz ilerisinde  tabelası var. Kurumuş Todd nehrinin kenarındaki beton yolu devam ederek yürürseniz 45 dakikada varıyorsunuz. Araçla da gidiliyor. Veya taksi. Aslında en iyisi bisiklet.

a-Homestead : 8-17 arası açık. Giriş 16 AUD.

 Telgraf telleri döşenmeden önce mors alfabesi ile  Londra'daki bir mesajın Adelaide ulasması üç ay sürermiş. Eski postanene, yaşadıkları evleri,  mutfakları, at arabaları ,demirhane ve diğerleri ile görülmeye değer. İngilizler, burada bile lükslerinden geri kalmamışlar. Evlerinde piyona bile vardı. Mobilyalarda gayet güzeldi. Ama bu  ıssız istasyonda insanlar yalnız yaşamak zorunda kalmışlar. Daha sonra,1872 de 3000 km ye 12 istasyon iki yılda yapılmış.


II- Araç veya otobüs ile gidebileceğiniz yerler:


1-Batiya doğru(Larapinda yolunda)

 

A- Afgan Camii: Zamanında Afganlar tarafından kurulan bu camiye iki kere gittim. Etrafı

  tamamen çevrili ve kapılar kilitliydi. Tepede yazdıkları telefon numarasından da cevap vermediler. Sanırım Cuma günü gitmek gerekiyor.

Yakınlarda da hurma bahçeleri varmış.

 

B- Müzeler topluluğu(Merkeze 3 km uzaklıkta. Hepsi 10 ‘da açılıyor. 

a-Central Australian Avition Museum(Uçak Müzesi):10-15 arası açık.

Bir bölümü ise 11 de açılıyor. Giriş ücretsiz İlgimi çekmeyen konu.

b-Museum of Central Australia:10-16,hafta sonu 10-14 arası açık. Pazartesi kapalı.

Yöreye ait hayvanlar, çok iyi düzenlenmiş. Ayrıca üst katta ki fotoğrafları da ben çok beğendim. Şehrin ne zorluklarla kurulduğunu ve Aborjinlerin nasıl Hristiyanlaştırıldıkları anlatılıyor .

İçinde ki Aborjinlere ait eşya ve dokümanların olduğu “Strehlow Research Centre” ancak özel izin alırsanız gezebiliyorsunuz.

c-Central Craft:10-14 arası açık.

Giriş ücretsiz. Cerde  cok güzel  el işleri satın alabiliyorsunuz. Saat 13 de de el işleri yapanlar geliyormuş. Görebilirsiniz 

d-Araluen Arts Centre: Galeri 10-16 arası açık. Giriş 8 AUD, emekliler için 6 AUD.

Görülebilir.

Aborjinler, fırça darbeleri ve minik yuvarlak dokunuşlarla yaptıkları tablolar var. Aslında hepsi çok güzel.

 

C-Desert Park: Şehir  merkezine 8 km uzaklıkta Larapinta yolu üzerinde. 8-16:30 arası açık.

Giriş ücreti 78aud- emekliler için 55aud .

Saat 10 ve 15 de Anfi tiyatroda kuş gösterisi oluyor.

Şehir merkezinde PTT’nin karşısında ki duraktan 401(Otobüs saatlerini ve nerede ineceğinizi  turist infodan öğreniniz. Bir buçuk saat ara ile otobüs var.)Yolun karşısına geçip düzgün patikadan tabelaları takip ederek (700 metre)Vizitor centre’ye varıyorsunuz.

Burası da kayaların dibinde çöl bitkilerinin olduğu  çöl. Gittiğim gün hava 35 dereceyi.

Sadece çöl de yaşayan hayvanları girebiliyorsunuz.

Buradaki Natürel house’un içini tamamen karartmışlar .Gece dışarı çıkan, genelde sürüngenler ve diğer  hayvanlar gece sandıklarından sizde görebiliyorsunuz. Ama ortam. karanlık olduğundan çok iyi göremiyorsunuz. Buna benzer Singapur’da gece turuna katılmıştım. Orada hayvanlar tamamen serbestti. Ve yakından görebiliyorsunuz.

Devam ederseniz

D-Hermensburg: Şehre 132 km uzaklıktaki bu yerleşimi 1877 ‘de gelen Almanlar kurmuş. Hala Aborjinleri çalıştırarak yaptırdıkları  Almanların yaşadığı ev, kilise ve okullar varmış. Central müzesinde fotoğrafları var.1982’ de araziler Aborjinlere verilince geri gitmişler. Hac takan çok Aborjin gördüm.

 

E-Pyandan Camel Tracks: Jane yolu üzerinde .Camel Farm’a giriş ücreti 95 AUD .Deve ile 18:30 ‘da güneş batımı  izlemeye gidiliyor. Gitmedim. Deveye de bu kadar para veremem.

 

ANI: Told Mall caddesinin bitiminde baktım dostluk  panayırı var. Herkese içinde yiyecek ve dış fırçası ve macunu gibi bazı gerekli malzemelerin olduğu çantayı ücretsiz dağıtıyorlar. Bu arada bir beyaz ,sakat arabasındaki Aborjin yüzünü boyuyordu. Diğeri yine sakat Aborjine yemek yediriyordu. gibi göstermelik faaliyetler. Bir ırkın soyunu tüketin .Sonra da reklam yapın. Ayni Afrika’da ki gibi. Orada da Afrika'yı sömüren güçlü ülke vatandaşları gönüllü yardım için yarışıyorlardı. Dayanamayıp birisine düşüncemi söylediğimde çok kızdı bana. Ama hala aynı fikirdeyim. Hepsi gösteriş.

İnsanları zorunlu dilenci yapmışlar. Gururlarını ellerinden  almışlar.

Ben de hostel de gidenlerin bıraktığı (Almamız için) giysi, yiyecek ,malzemeleri toplayıp boş oturan alkoliklere değil de resim yapıp satmaya çalışan Aborjin kadınlara taşıdım. Hele termosa kadın çok memnun oldu.

Alice Spring’ten Darwin’e (Katherine, Kakadu  yol ayrımından geçiyor.)haftanın altı günü Greyhound otobüsü var. Sanırım Pazar günü yok.

 

Buradan ben önce Kakadu Milli Parkına gitmek için  Greynhound otobüsü ile 15 saat uzaklıkta ki Katerine’ ye kadar 334 AUD’ye  bilet aldim.15 günlük pass bilet te yakın fiyat olunca 25 AUD vererek hemen değiştirdim.

 

Yani Kakadu’dan Darwin’e ve Darwin’den 30 saat uzaklıkta ki Cairins’e de artık biletim hazır.(Ama kesinlikle gitmeden rezervasyon yaptırmak gerekiyor.)

Ama sonra otobüsün içinde   fikir değiştirdim .Çünkü Cairins’e gitmek için tekrar bu yolu geri geleceğimi öğrendiğimden direkt Darwin’e geçtim.

Otobüs yerleşim birimlerinin sadece biraz dışında ki petrol istasyonlarında duruyor.

 

DARWİN

Nedense Darwin’i hiç beğenmeyeceğimi, köhne  bir yer olarak düşünüyordum. Şehre girer girmez şaştım. Büyük şehirler hariç ilk kez modern yüksek binalar gördüm.

Şehri gezdikçe iyice şaşırdım. Yemyeşil çimler, bakımlı parklar modern apartman ve diğer yapılar.

Yerlilerin yanında çoğunlukla Endonezya ve Doğu Timor gibi Güney Doğu Asya ülkelerinden gelen göçmenlerde var. 

 

Darwin’deki genç nüfus çok heyecan 

1839’da kurulan Darwin, Savaşta 1942 de  bombalandığı  ve daha sonra 1974 Tracy kasırgasından çok hasar gördüğü halde küllerinden yeniden doğmuş. Kasırgadan sonra yapıların çatılarının takviyeli ve daha sağlam yapılması kanunu yürürlüğe girmiş.

Şehrin üç tarafı okyanusla çevrili ama yüzülmüyor. Çünkü  sıcak suları seven zehirli ve zaman zaman öldürücü olan deniz anası var. Ayrıca timsahlarda çok tehlikeli. On

Şehirde inci avcılığı yapıldığından inci takılar satın alabilirsiniz.

“Burada ki Aborjinler bile daha temiz geldi bana “dedim ama ben bile dayanamadım. Otobüste Aborjin kadınlarla tartıştım. Otobüste kadar yüksek sesle kavga ediyorlardı ki dayanamadım. Diğer yolcular seslerini çıkarmadılar. Sanıyorum çekiniyorlar. Giderken kadınlar bana bir şeyler söylediler ama anlamadım. Sokakta da bağıra bağıra kavga ediyorlar veya dövüşüyorlar. Sık sık kavga ettiklerinden sürekli polis geliyor.


ULAŞIM:


Burada şehir içi otobüsler var. Genelde sadece Aborjinler ve turistler kullanıyorlar. Aborjinler, devletin verdiği kart ile ücretsiz  bindiklerinden tüm gün zamanlarını grup halinde merkezde geçirip akşam evlerine dönüyorlar. Ama bazı numaralar erkenden seferleri bitiyor. Dikkat ediniz.

Hop on hop off otobüsü:

24 saatlik gezi ücreti 42 dolar. Asla değmez. Zaten çok küçük yerleşim. Her yere yürüyerek veya otobüs ile gidebiliyorsunuz. Gidecek, gezecek yer zaten sınırlı.


KALMA 

Mitchell caddesi üzerinde YauthShack hostelde dorm da kişi başı 38 AUD Tek kişilik oda 95 AUD. Buranın da yüzme havuzu var.

Karavan park, Şehrin biraz dışında Coonaearra’da.

 

SEHRİ GEZMEK

 
1-Sehir merkezi:

 Birbirlerine çok yakın. Yürüyerek hepsini gezebilirsiniz.

Greyhound bus terminalinin hemen yakınında Vizitor Centre var.

Buradan başlayabilirsiniz. 

Hemen köşede

A-Browns Mart: 1885 yapımı tek katlı bu taş bina, zaman zaman genel ev olmak üzere farklı islerde kullanılmış. Simdi tiyatro.

Karşı tarafta 

B-Parlement House: Eskisini termitler yiyince 1994 de bu yeni bina yapılmış. İçini de gezebiliyorsunuz. Ama bir şey yok.

Arka tarafında

C-Government House:1883 yapımlı  güzel bahçeleri var. Vizitor centre’de , “rezervasyon yapıp içini de gezebilirsiniz. ”dediler ama kapı kitliydi .Zili çaldığında Görevlin tam ne dediğini anlayamadım. Bahçeleri de güzel görünüyordu.

Buradan asansörle aşağı indiğinizde

D-Liman:

Burada deniz suyunu taşlarla çevreleyerek  insanların yüzmesi ve güneşlenmesi için güvenli kumsal oluşturmuşlar. Cevrede  birçok yeme içme mekanı var.

Burada daha önce bulunan “Canlı mercan sergisi ile İnci avcılığı sergisi” kapatılmış.

Buradan tekrar Vizitor centre’e geliniz.

E-The Mall: trafiğe kapalı alışveriş dükkanları .pasajlar v.b olan cadde.

a-Victoria Hotel: 1894 yapımlı bu taş bina artık kapalı.

Yukarıda bu caddeye paralel Litchfield caddesi üzerinde

D-Chinese Temple and Museum:

Müze sadece kapıda yazılan  bazı günler 10-14 arası açık. Tekrar The Nall’a dönüp devam ettiğinizde

E-Smith Street :Şehrin en hareketli caddelerinden.

a-Christ Church Cathedral

Bu caddenin bir altında paralel

F-Mitchell Street:Bu cadde de aktif caddelerden. Burada hostel ve İstanbul Kebap var.

Bu caddenin de bir altında paralel

Esplanade caddesi üzerinde

G-Admiralty House: Şimdi akşam yemeği servisi yapılıyor.

Buradan Bicentennial Parkın içinden devam ettiğinizde

H-Aguascene-DoktorvGully: Giriş 15 AUD. Bu da, turistlerin parasını almak için saçma bir aktivite. Urfa’da ,ücretsiz .Ve çok daha güzel.

Sular yükseldiği zaman(Gideceğiniz gün kaçta başladığını internet sayfasından öğreniniz.)Kuru ekmek ve balık parçaları ile yayı, çipura gibi büyük balıkları ellerinizle besliyorsunuz. Bunun için 300 tl kadar para ödüyorsunuz. Avusturalya uyanıklığı.

Buradan devam ettiğinizde

K- Botanik Garden: Güzel bir bahçe. Özellikle Madagasgar bahçesini ve bao ağaçlarını kaçırmayınız.

L-Mindil Beach:

b-Darwin Casino: Ben burayı görünce de çok şaşırdım. Devada kumarhane in yanında yüzme havuzu çok kalabalıktı. İpli genç kızlar ve zengin delikanlılar havuzda soğuk bir şeyler içerek keyfe yapıyorlardı. Ben bugün bikinimi alıp tekrar bu gazinoya geldim. Yazılarım bittikten sonra ben de keyf yaptım. Aslında havuzu hiç sevmem. Ama bu havuzun devamı okyanus gibi göründüğünden  keyifliydi. Dinlendim. Yarın beni zorlu bir gezi bekliyor.

Biraz ilerisinde

b-Suset Market: Sadece Perşembe ve Pazar günü kuruluyor. Tesadüfen Pazar geldiğim için bu keyifli yeti görebildim. Yüzlerce yeme içme  ,giyim ve hediyelik eşya dükkanları var. İnsanlar yemeğini alıp 18:30 gibi kumsala inip güneşin batmasını seyrediyorlar. Bende Çinlilerin Pilav üstü soslu tavukla onlara eşlik ettim. Ayrıca Aborjin gençlerin yaptıkları canlı müzik  ve  farklı gösteriler de izleyebilirsiniz.

c-Cullen Bay: Burası gazinodan yürümesi zevkli patikadan daha yakın. Okyanus kenarı bakımlı park ve apartmanların olduğu bölüm. Marinası gezi tekneleri ile dolmuştu.

 

2-Otobüs veya yürüyerek  Mindil Kumsalında devam ettiğinizde

A-Fannie Bay:

a-Museum and Art Galery: Her gün 10-16 aradı açık Giriş ücretsiz.

Ülkede ki diğer müzeler gibi genelde Aborjin eserleri, ülkeye ait canlılar ve Kasırgaya ait bir bölüm var. Gitmeye değer.

 

b-Goak Labour Prison : Çarşamba-Po azar arasi10-14 arası açık .

1883-1979 aradı kullanılmış. Bu gezide hapishaneleri gezmekten bile hoşlanmadığımı fark ettim. İçinde 1952 ‘de en son kullanılan dar ağacı var.

 

Not: Buradan daha da kuzeye doğru  yine otobüs ile gidebilirsiniz.

Ev sahibim, beni arabası ile her yere gezdirdi. Sahili boyunca çok şık evler var. Ama denize giremiyorlar. Sadece rüzgarından yararlanıyorlar.

Yine ev sahibinin köpeğini gezdirmek için yakında ki çıplaklar kampına yürüyüşe gittik. Sabahın  köründe adamın biri soyunup güneşleniyordu sadece.

Buradaki sahillerde gel git olayı olduğundan sular çekildiğinde  kayaların görüntüsü  hoş değil.

B-East Point: Piknik yapabileceğiniz rüzgarlı güzel parkları var. Sahili normaldi.

C-Nightcliff: Burada sular çekildiğinde renkli kayaların görüntüsü güzeldi.

Buradan isterseniz otobüs ile kuzeyde

D-Kasirga anıtı: Güneyde Wagaman’da Casuarina High Scholl’un okulun yanında.

Kasırgada ,Demir kirişler birbirine dolanarak doğal anıt oluşturmuşlar.

 

TURLAR

 

1-Corroboree Billabong wetland Cruıses:

Bir günlük tur (9- 17 arası):195 AUD.

İki buçuk saatlik öğle yemekli(12:45) tur ise 105 AUD. Turda timsah ve farklı kuşlar görüyorsunuz.

 

Darwin’den Kakadu- Jabıru yolu üzerinde sola sapılarak gidiliyor.

YouthShack hotelinde

Bir günlük Kakadu turu 290 AUD, üç günlük Kakadu turu ise 865 AUD.

Darwin’den Kakadu’ya otobüs yok. Ben nasıl gidebileceğime henüz  karar veremedim.

 

 

 

Araç üstü Çadırlı araç günlük 300 AUD. Darvin’den kiralayıp Alice Springe bırakacaklardı.


KAKADU MİLLİ PARKI 

 

 

 1979’ da milli park olan bu park, UNESCO Dünya Mirası Listesinde olan Kakadu Milli Parkı cılız ama estetik görünen ağaçların oluşturduğu ormana sahip gibi görünüyor ama

 

 

,yaklaşık 20.000 metrekare  alanı var. Eder40 000 yıl Aborjinler  yerleşik hayat yaşamış. Halen  1000 E yakın ve 19 farklı ,artık modern hayata geçmiş Aborjin halkı  parkta yaşıyor.

 

Nehirlerinde   tuzlu su timsahları ve eşitli sürüngene (75 çeşit),68 çeşit memeli,275 farklı kuşa ,binlerce böceğe  ve 2000 E yakın bitki türüne ev sahipliği yapıyor.

Park, ayrıca milyonlarca yıl boyunca jeolojik  altı farklı katmana da sahip. en büyük uranyum üretim madeni ne de  ev sahipliği yapıyor. 

En önemlisi  Kakadu aynı zamanda 

Aborijinler tarafından yapılan kaya resimleri(5000 antik sanat eseri) ile de çok ünlü.

Zaten park, dünyada en uzun süredir ayakta kalmış ve Aborjinn kültürüne ev sahipliği yapıyor.

Darwin- Jabiru araç ile 3-4 saat.(253km).Yol da sırasıyla göreceğiniz yerler:

Darwin-Humpty-Corroboree(Burası yerleşim)-Batk Hut in(Sadece ihtiyaçlar için istasyon)- Jabiru

Yol boyu çalılıkların arasında devasa termitlerin yaptıkları höyükleri göreceksiniz.

Vizitor Centre sadece Jabiru’den bir buçuk km  önce  Vizitor centre’ye uğrayıp harita ve gerekli bilgileri alınız.

 

Kuru mevsimde(Haziran ,Temmuz ve Ağustos, en geç Eylül ortası ,yağmurlu  mevsimden  (Kasım- Nisan  arası ) daha pahalı.

Yağmurlu mevsimde bazı bölgelerde sular yükseldiğinde timsahlarda nehirlerden dışarı çıkıyormuş nedenle bazı bölgeler, gezmeye kapatılıyormuş.

Ben 18 Ekim’de oradaydım. Hava gündüz bunaltıcı derecede sıcaktı.(34-39 derece arası.)

Parka 7 günlük giriş ücreti 40 AUD.

Online veya buradan ödeyebiliyorsunuz ama kontrol edilen bir yer yok.

Kaya resimlerinin olduğu yerler:

 Urbirr,Nanguluwurr ve Burrungkuy(Nourlangie rock)(Sanırım en iyisi bu.

Ben direkt Jabiru’dan başladım. Urbirr’e gitmedim.

 

KALMA: Parkta sadece çadır, karavan+ çadır olarak kalabileceğiniz birçok kamp alanı var. Bunlardan bazıları ücretsiz .Zaten kimsenin kontrol ettiği yok. İstediğiniz parkta çadırınızı atınız. Yine çevre manzarasını görebileceğiniz “lookout” yerlerini de öğreniniz.

Kaya resimlerinin olduğu yerler:

Urbirr,Nanguluwurr ve Burrungkuy(Nourlangie rock)

 

1-Jabiru: Burada yaşayan Aborjinler giyim ve davranışlarıyla hem cinslerinden çok daha düzgün görünüyorlardı.

Burası, bir cilinik, post ofis, büyük market, okul ,alış veriş dükkanları ve Tour acentesi olan modern bir merkez. Çevresinde insanlar yaşıyor.

Yalnız buradaki turdan birşey satın almayınız.(Ubrii- Aligaltor River tour 86 AUD. Yellow River tour 130 aud.)Ulaşım sağlamıyorlar. Siz kendi aracınızla gitmek zorundasınız nedenle gittiğinizde kendiniz Cooindo visitor centre’den istediğiniz saatte alınız.

 

2-Nourlangie Rock: Jabiru’dan Kakadu otobanından aşağı doğru inerken 16 km içeride. Demir patikadan yürüyerek resimleri görebiliyorsunuz. Burada “Lookout” ta var.

 

Ana yoldan devam ederseniz

 

3-Cooında lodge  ve Yellow Water:

 

Oteli, restorantı, gaz istasyonu, küçük ama keyifli yüzme havuzu ve karavan parkı var. Kesinlikle burada kalmanızı tavsiye ederim.

Ben burada kaldım. Ve çok keyif aldım.

Karavan parkta araç başı 50 AUD .Çadır ücretini bilmiyorum. Burada çalışan bir kızla geldim. Yeni aldığım elbise ve bileziği hediye ettiğimden(Yol ücreti olarak düşündüm) benden çadır ücreti almadılar. Mutfağı da mükemmeldi.

a-Yellow river: Yellow River otele  yürüme 15-20 dakika. İçinde tuzlu su timsahlarının ve çok çeşitli kuşların yaşadığı bu nehrin çevresinde ki çayırlıklarda da yabani inek, at, manda yaşıyor.

Yellow riverde  boat turları süre ve zamana göre değişiyor.

6:45,9,11:30,13:15,4:30 da otelin önünden tura katılanları nehir kenarına götüren ücretsiz shuttle bus var. Siz de nehre kadar gidebilirsiniz.

6:45 turu iki saat 130 AUD.

11:30 turu bir buçuk saat 105 AUD.

Ben 6:30 ‘da yürüyerek güneş batımı için gittim. Manzarası çok güzeldi. Şansıma timsah ta süzülerek önümden geçti.

Ama bot türünün da çok keyifli olduğunu düşünüyorum.4 metre boyunda timsah ve birçok çeşit kuş gördüklerini soylediler.Ama bana  çok pahalı geldi.

 

ANI: Karavan parkta araçları ile aynı yerlere gidecek Avusturalyalı iki genç çift ile tanıştım. Beni de kabul ettikleri için çok mutlu oldum. Birlikte kahvaltı yaptıktan sonra yola koyulduk. Birlikte harika iki gün geçirdik. Antalya’ya gelmeye söz verdiler. Bakalım.

Buradan 58 km daha aşağı devam edip 10 km sola toprak yoldan giderseniz şelaleye varıyorsunuz. Ana yolun her iki tarafında  ve Maguk’ a döndüğünüzde sanki termit höyük bahçesi gibi yoğun termit höyükleri görüyorsunuz. Parkın kuzeyinde de höyükler var ama cılız ve küçüklerdi. Bu bölgede ise 4 metreye kadar yükselmişler.

Daha sonra Pine Creek’ e giderken de bu höyüklerden görüyorsunuz.

  

4-Maguk:

 

Daha sonra 2 km genelde kayalık gidiş gelişi  yürüme patikası ile şelale ve önünde oluşmuş göle ulaşıyorsunuz. Tekkelime ile parkın en güzel yeriydi. Devasa kayalıkların ortasında tertemiz suyu olan bu gölde yorgunluktan bitinceye kadar yüzdük. Nasıl güzel bir yer olduğunu anlatamam.

Not: Kurak mevsim olduğundan Jim Jim Falls (Sadece yağmurlu mevsimde gezilebilir.)’a gitmedik.

Buradan bir buçuk saat araç ile Pine Creek’e ulaşıyorsunuz. Aslında ben buradan Katherine’ye gitmeyi planlamıştım ama ısrarla davet ettiklerinde kabul ettim. İyi ki de öyle yapmışım. Harika bir gün daha birlikte geçirdik.

Yine burada  öğle yemeğimizi yedikten sonra 70 km daha ana yoldan devam edip 20 km de sola gittikten sonra ulaşıyorsunuz.

 

    EDİTH FALLS(LELİYN)

 

Aslında burası Nitmiluk Parkına dahil. Ama araç yolu ile parkın içinden buraya ulaşamıyorsunuz 

Nitmiluk park pass biletinizi varsa burası için de geçerli.

Buradan 125 metre sonra  yukardan gelen suların oluşturduğu göle varıyorsunuz.

Göl  de nehire bağlanıyor.

Göl 7am-7pm arası açık. Çünkü daha sonra insanlar için tehlikeli olmayan küçük Tatlısu timsahları geliyor.

Gölün ortasında bir ada var. Sanki iki gol varmış gibi sanıyorsunuz. Bu çevresi kayalık ve yeşilliklerle çevrili. Bu   doğal gölde (Nehirde) de yüzmeye doyamadım. Cokkkk keyifli. Ama yorgunluktan şu anda yazılarımı yazarken zorlanıyorum.

Burada ki kamp ta çok güzeldi. Onların günlük 300 AUD’ye kiraladıkları araçta Ocak ve kap kaçak ta vardı. Yüzdükten sonra akşam yemeği hazırladık.

Ertesi sabah yukarıya doğru kayalık yoldan tırmanarak upper göle ulaştık. Hele  yukarda ki bu gölde yüzmeyi  hiç unutamayacağım. Bizden başka kimse yoktu ama sonra çok gelen oldu.

Burada acil durumlar için buton yerleştirmeleri, insana verdikleri değeri gösteriyor. Avusturalyalılara

“Kadınları döven erkekler için bizde böyle bir buton kullanıyoruz “ dediğimde çok güldüler.

Biz iki saate kadar yürüdük. Eğer daha fazla yürürseniz daha da yukarı da yüzebileceğiniz dördüncü göle ulaşıyorsunuz. Buradan tekrar ana yola dönüp 20 km sonra Katherine’ye vardık. Artık onlar Katherine George devam. Ettiler Ben yarin gitmeyi planladığını söyleyerek gençleri yalnız bıraktım.

Not: Nitmiluk Milli Parkın içinde olan Edith şelalesinden ancak yürüyerek Parka(Katherine George’ ye ulaşabiliyorsunuz. Araç ile tekrar ana yola dönmek zorundasınız.

 

 
KATHERİNE

Burası da küçük bir yerleşim. Ben dinlenmek için 3 gün kaldım.

Hemen girişte Vizitor Centre var.15 ‘de kapanıyor.

Burası küçük bir yerleşim olduğundan toplu taşıma yok.

A- Müze: Merkeze 3 km, Katherine George yolu üzerinde . Otobüs yok. Giriş 10 AUD. Eskiden kullanılmış alet kap kaçak araç ve uçaklar sergileniyordu. Burada eskiden yaşayan ailelere ait fotoğraflar ilginçti.

B- Hot Springs:Darwin’den gelirken buranın yol ayrımında inip yarım saat yürüyecekseniz .Ben burayı çok beğendim. Aslında yerden gelen sıcak su sanıp, bu sıcakta tadı olmaz diye düşündüm. Yukardan gelen dere  peş peşe birkaç göl oluşturmuş. Göllerin üstü ağaçlar ile gölgelenmiş. Kus cıvıltıları arasında devamlı devir olan tertemiz bu göllerde yüzmek çok keyifliydi.

Buradan bir 3 km sonra(Şehir merkezinden 4 km )

C-Katherine River: Dağlardan gelen nehrin bu kısmında yüzebilir ,kano yapabiliyorsunuz. Nehir daha sonra bir başka nehre karışıp okyanusa dökülüyor. İçindeki Tatlısu timsahları zararsız.

 

    NITMILUK NATIONAL PARK(Katherine George)- Katherine Geçidi 

 

Merkezden Milli Parkın Vizitor Centre 30 km.

Bu parka  giriş ücreti bir günlük  10,iki haftalık 30 ,open pass ücreti ise 60 AUD.

Ayni bilet ileEdith Falls, Elsey N.P(Bitter Springs)  ve LitchfieldN.P,Judbarry Gergory N.P,Limmen N.P veAlice Spring-Kings Kanyon ve Alice Springs-Tjorritja West MacDonnell N.P için geçerli.

 kontrol yok. Almayınız.

En uygun gezme zamanı Kuru mevsim olan (Nisan- Kasım) arası.

 

Kalmak için karavan  ve çadır Park var.

Bu milli parkta Katherine nehrinde

Gemi turu, helikopter turu, Cano turu satın alabiliyorsunuz. Veya yürüme parkurları ile bu nehrin belli kesimlerini görebiliyorsunuz.

Kuru mevsim için: 

İki saatlik boot  Gorge turu 105 AUD.(9,11,14 de var.)

Güneş batımı ve akşam yemeği 3.5 saatlik tur (16:30) 197 AUD.

George kano turları 4.5 saatlik (8-12:30 veya 13-17:30) double 80,single 91 AUD.

9.5 saatlik double 101,single 117 AUD.

 

9.5 saatlik 

Buradan Kakadu N.Parka geçemiyorsunuz.

Tekrar Katherine,’ ye dönüp 1 saat uzaklıkta ki  Pine Creek’e gidip oradan tekrar bir saat araç ile parkın sınırlarından içeri giriyorsunuz.

Ben Ev sahibimle önce korucuların binasına kadar araç ile gittik.(Visitor centre’den biraz daha önce)Zaten araç ile en fazla visitor Centre yani bootlarin kalktığı yere kadar gidebiliyorsunuz. Ondan sonra Edith şelalesine kadar hep yürüyerek gitmek zorundasınız.

A-Southetn Walks-Pat’s Lookout: 4 km sadece gidiş. Çoğunlukla taşlı patikadan gidiyorsunuz. Biz 50 dakikada gözlem yerine çıktık. Derin kayalıkların arasından nehir ve oluşturduğu göllerin manzarası çok güzeldi. Hatta ev sahibim, sular yükseldiğinde şu anda tamamen kurumuş yırıkta yüzdüklerini söyledi. 

Buradan 900 metre daha devam ederseniz

B-Jedda’s  Rock:Burada ki falezler daha estetik ve derindi. Manzara da daha güzeldi.

Geldiğiniz yoldan geri dönerek başladığınız noktaya varıyorsunuz .

Not: Dönerken “Baruwoli loop”tan devam ederek  Vizitor centre’ye yakın bir yerden de çıkabiliyorsunuz.

Eğer uzun yürüyüş yapmayı seviyorsanız 20 km sonra

C-Crystal Falls

6.5 km sonra

D-The Amphitheatre

3.5 km sonra

E-17 mile Falls

18 km sonra

G-Sandy Camp Pool

15 km sonra

H-Edith Falls’a ulaşabilirsiniz.

 

 
CAİRİNS ‘e  otobüs ile geçmek 

 

Sadece her pazartesi Darwin’den Cairins’e sabah 9:55 de otobüs var.

Otobüsün geçtiği ve yolcu aldığı duraklar 

Palmerston(Darwin’e çok yakın.)

Adalaide River(11:50)

Pine Creek(13:05)

Katherine(14:05)

Tennant Creek(Gece yarısı varıyor. Burada üç saat bekledikten sonra  Cairins’den gelen otobüse transfer olunuyor. Daha sonra gece 10:30 gibi önce Tonwsville  varılıyor. Bu Queensland eyaletini enine geçen yol resmen çöldü. Tamamen kurumuş kısa çalı şeklinde otlar olan manzara çok sıkıcı ve sıcaktı.

Cairins’e gitmek istiyorsanız en erken ilk otobüs ertesi gün sabah 8 ‘de kalkıyor. 

Araç ile Darwin- Cairns’ 30 saat iken otobüs ile iki gün sürüyor.

 

Çok bekleniyor. Planınıza uyuyorsa uçakla geçiniz.

 -----------------------------------------------

 V-QUEESNLAND EYALETÌ

Eyalette gelgit olayı olduğundan insanlar internetten denizden geri geldiği saate bakarak denize giriyorlar

 

I-TROPİCAL COAST


Set resifi paralel olan Queenslan eyaletinin bölümüne verilen addır. En kuzeyde ki  Vahşi ve gezilmesi zor olan” Cape York” Yarımadasında kadar devam eder.

Tatil ve eğlence olarak ; reef dalış  turları , Deniz uçağı veya cam bot i ile  reef  turu , Skydiving, balina turları ,balık tutma, Tropikal ormanda at veya ATV ile  safari, Timsah turları ve eğlence parkları bulabileceğiniz bölgedir.


Ama bu güzellikleri ağız tadıyla yaşayamıyorsunuz.

1-Cünkü Queensland  plajlarında yaz ayları  denize girmek tehlikeli. 

  A -Jellyfish(Stinger-Blue Bottle): bir çeşit deniz anası 

  , en büyük tehlikedir.  Islak sezonda görülüyor.(Aralık’tan Nisan’a kadar.)

 

 15 cm  ila  10 metreye ulaşan    kolları  ile bu mavi tehlike  insan vücuduna değerse çok acı verdiğinden hemen hasta haneye ulaşılması gerekiyor.

Hadi acıya dayandık, bu ülkede sigortanız olmadan hasta haneye düşerseniz nasıl çıkabileceğini düşünün!

Bazı plajlar da  çelik tel ağları gerilmiş olsa da yavru iken bu ağlardan girip, büyüyüp yine aynı tehlikenin devam edebileceğini biliniz. Zaten uyarı levhalarını da her yerde göreceksiniz.

B-Crocodylus Prosus(Tuzlu Su Timsahı ):Okyanusta uzun yol alarak canlıları tehdit edebiliyorlar.7 metre olanı bile varmış .Zaten bu konuda da plajlarda uyarı levhaları göreceksiniz Ama korktuğumu söyleyince Avusturalyalı  ev sahibim bana ”Şimdiye kadar timsah nedeni ile ölen birisi yok” dese de can tatlı.

 

C-Beyaz  köpekbalıkları  sörf yapanların icin en büyük tehlike ama sörfçüler özel koruyucu elbise giyerek sörf yapıyorlar . 

Kısaca Avustralya'nın her bir yanı deniz  ama yüzemiyorlar. Havuzlarla idare ediyorlar 

2-Ormanlarinsa da zehirli yılan ve örümcekler nedeni ile gönlünüzce gezemiyorsunuz.

kısacası, Ülkemizin kıymetini anlayalım.

 

Tropical Atherton Tableland: Kuzeyde ki Cape Tribulation’dan  Mission Beach’e kadar olan bulutlarla kaplı plato  bölgesi: Kara kısmında yağmur ormanlarında ve denizin içinde her türlü hayvanları görebileceğiniz eko sistem. bakımından  zengin bölgeye verilen ad.

En kuzeyden güneye doğru sıralarsak


I-CAPE YORK YARIM ADASI


En kuzey uçtaki    ” tropical coast” un devamı  olan  vahşi ve ıssız ,bataklık ve timsahları ile ünlü bölgelerdir. Normal araçla buralarda gezemezsiniz.

Aralik- Mart  arası su baskınlarından dolayı nehirleri geçemezsiniz.


 PORT DOUGLAS

Ben buraya Cairns’den günü birlik geldim. Daha kuzeyine gidemedim. Cairns’e 67 km uzakta kuzeyde ki kasaba. Yol boyu şeker kamış tarlaları ve güzel deniz manzaraları göreceksiniz. Yine çevre yemyeşil.

Yol üzerinde Palm Cove ve Kewarra beach’te mola verebilirsiniz.

Zaten yol boyu birçok plaj olduğunu göreceksiniz ama güvenli olmadığını da biliniz.

Port Douglas’a girerken yeşilliklerin içinde Ramada, sheraton  Mirage gibi büyük otel zincirleri var.

Port Douglas, sırtını yağmur ormanlarına vermiş çok gelişmiş modern bir yerleşim. Tepeden şehrin manzarası çok güzeldi. Şehrin içinden de tırmanarak yağmur ormanı a gidebilir orada ki parkurlarda yürüyebilirsiniz. Çok turistin olması beni şaşırttı. Öğle yemek zamanı tüm şık restoranlar doluydu. Özellikle deniz ürünleri vardı. Ben fakir, sandviçimi , meyve suyu ile parkta yedim.

Buraya insanlar  sanki alışverişe gelmişler. Ana caddenin her iki tarafında genelde giysi satan dükkanlar vardı .Yazlık giysiler çok şıktı. Ben de iki elbise aldım nasıl taşıyacaksam. Yolda kesin birisine vermek zorunda kalacağım.

Burada masaj salonların çokluğundan bile zengin turistlerin geldiği belli.

7-8 km uzaklıkta

a-Mossman: Şeker fabrikası var.

bir saat uzaklıkta ki

b-Daintree Yağmur Ormanları :Unesco’nun Dünya mirası   listesinde olan buraya bir saat araç ile(140 km) “Cape Tribulation” a gitmeniz gerekiyor .

Bu yağmur ormanlarında  dünyanın en eski ormanlarından bazıları var.  birçok farklı yürüyüş parkurlarında yürüdükten sonra eko kaplıcalara yorgunluğunuzu atabilirsiniz.

Daha da kuzeydeki

c-Cooktown:1770’de James  Kaptan Cook’un delinmiş botu Endeavour’u burada onarmıştır Buna itafen burada müzesi vardır.

 

II-CASSOWARY COAST:

 

Cairns ile Townsville arasındaki bölgeye verilen ad. Şekerkamışı ve muz bahçeleri ile ünlü. Bu bölgede doğal ortamında cassowary kuşunu görebilirsiniz. Ben hemen yolun kıyısında gördüm bu renkli büyük kuşu.

Not: Şeker kamışının  işe yaramayan kısımları, tarladan  fabrikaya kadar döşenmiş raylar yardımı ile fabrikaya taşınıp işlenerek öğütülerek bahçelerde ve su ile karıştırılarak tavuk yemi olarak kullanılıyor.

 

CAİRİNS

 

En az 4-5 gün gerekli.

Bu şehir, Brisbane gibi  Ananas üretimi ile de ünlü .

Katherine otobüsünden indikten sonra bir gece Townsville’ye kaldıktan sonra ertesi sabah 8:00’ de otobüse Cairns’ e gitmek üzere bindim. Yol manzaraları yeşillenmeye ve güzelleşmeye  başladı. Hele çölden sonra bana çok iyi geldi. İlk kez muz bahçeleri ,göz alabildiği kadar şeker kamışı tarlaları ve Bu çiftliklerini gördüm. Yine yemyeşil tepelerinizle yol manzarası  içimi ferahlattı. Yalnız otobüs Cardwell’ de mola verince deniz kıyısına indim. Su çamurlu gibi bulanıktı. Ama bu yerleşimden ulaşabileceğiniz üzerinde ulusal park olan “Hinchinbrook” adası var.

Bu şehrin güzel olduğunu biliyordum ama bu kadarını beklemiyordum. Üç tarafı yemyeşil dağlarla çevrilmiş diğer tarafı denize bakan çok güzel  ve modern bir şehir. Bayıldım bu şehre. Sadece merkezde fazla olmayan yüksek binalar var. Onun dışı da bahçe içinde ki evlerin çoğu sırtını ormana dayamış ve çok güzeller. Ama genelde okaliptüs ağaçlarından oluşan ormanın içinde de yürüyemiyorsunuz. Zehirli yılan ve örümcekler var. Burada ki ev sahibim sıkı sıkı  pencere ve kapıları kapatmayı söyledi.

plajlarında da yüzemiyorsunuz. Tuzlu şu timsahı ve zehirli deniz anası var. Ancak gelgit nedeni ile sular fazla yüksek olmadığı zaman  denizin belli bir kısmı insanlar yüzebilsin diye tel örgü ile çevrilmiş. Burada yüzebiliyorsunuz. Deniz gün içinde geri geldiğinde zaten tel örgüyü de aşmış oluyor. Ayni zamanda bulanık oluyor. Yüzmek için uygun değil.

Devlet bunu bildiğinden  özellikle plajların çimli alanında elektrikle çalışan yan yana barbeküler yerleştirmiş. İnsanlar akşam üstü burada serin serin piknik yapıyorlar. Eğleniyorlar.

Greyhound otobüsü sizi Railways istasyonuna yakın otobüs istasyonunda bırakıyor. Yine yürüyerek sahile doğru indiğinizde;

Turist visitor centre ise, sahile  (Feribotların kalktığı yere çok yakın.)

Şehirde birçok masaj salonu var.

Eşi Özbek olan Hasan Bey’in de farklı yerlerde kebap dükkanı var. Ben tanışmadı


KALMA:

Paranıza göre istediğiniz ölçüde lüks kalacak yer bulabilirsiniz.

1-Backpackers :Spence street  de var. Fiat sormadım

Tren istasyonuna çok yakın.

2-Karavan parkları:

Şehir cevresinde20 km ‘ye kadar karavan ve çadır kampı bulabilirsiniz. Yakınlığa göre de fiyatlar değişiyor.

Aynı hizada olan en yakınından başlamak üzere bunlardan üç tanesi:

-Nrma Palm Cove Holiday Park(Little Caddesi'nde olan-2.2 km) çadır ücreti 45 AUD. Ben burada kaldım Çok kalabalık ve donanımlıydı.

Not: Çadırda kalırken yılana karşı dikkatli olunuz. Açık bırakmayınız. Ayakkabılarınızı dışarıda bırakmayınız.

-Sunland Leisure Park(4.2 km- çadır ücreti 39aud)

-Tasman Holiday Parks-Cairns Cool Waters(7.8 km)

 

1-ŞEHIR IÇI GEZILECEK YERLER:

 

Aslında şehir içi haritaya bakarak birbirine paralel caddelerden yürüyebileceklerinize bakınız. Palmiye ağaçlarının gölgesinde ,caddeleri de güzel. Ağaçlardaki kuş cıvıltıları harikaydı.

A-Cairins Central Shopping  Centre: Tren istasyonunun on tarafında. Bildiğimiz alış veriş binası. İçinde de büyük markette var.

Not:Direct Factory Outlet : Özellikle tişörtlerin satıldığı indirimli alışverişler.

Not: Tüm büyük marketler 17’ de kapanıyor. Bu şehirde ise akşam 9’ a kadar açık. Diğer şehirleri bilmiyorum.

Not: Casino: Bu kubbeli dev siyah bina şık bir gazino ama üst katlarında botanik garden ve küçük bir zoo varmış. Ben gittiğimde kapalıydı.

 

B-The Esplanda: Yayalara ait sahilde ahşap  yürüyüş Yolu. Bu bir  tarafı bulanık da olsa deniz, diğer tarafı ağaç ve çimlerin olduğu park uzanıyor. Parkın diğer tarafından geçen yol üstünde de alışveriş merkezleri, yiyecek  dükkanları, kafeler sıralanmış. Buradaki 12 saat açık olan gece marketinden  hediyelik eşyalar satın alabilir, karnınızı ucuza! Doyurabilirsiniz.

a- Cairns Lagün: Yine devlet, insanlar denizde yüzemiyor diye, deniz suyunu filtre ederek oluşturduğu bu havuz veya gölde keyifli zaman geçirebiliyorlar. Hemen caddenin başında bembeyaz kumu olan bu tertemiz gölde insanlar istediği zaman yüzebiliyor. çimlerde güneşleniyorlar. Çok güzel mekan.

b-The Pier - market: Bu yiyecek pazarı, sadece lagüne yakın yerde cumartesi ve Pazar günleri kuruluyor. Ben yeşil adadan dönünceye kadar kalkmıştı.

 

C-Cairns Museum: Merkezde. Girmedim.

 

D-Akvaryum:2017’de merkezde açıldı.15.000 den fazla canlı var. Her gün 10-315 aradı açık. Nasıl olsa okyanus balıklarını dalış da gördüm diyerek gitmedim.

 

E-Botanikal Garden: 7:30-17:30 arası açık. Şehre 6-7 km. Uzak. Otobüsle gidebilirsiniz.

Hafta içi 10 da ücretsiz tour var. Perşembe 7:30’ da ise kuş tanıma yürüyüşü var.

1886 da kurulan bahçede 4000 nin üzerinde farklı bitki çeşidi var. İlk kez burada farklı çiçek açmış ağaçlarda gördüm .

Aslında güzel bir botonik bahçesi. Ama şehrin kendisi yemyeşil olunca çok albenisi olmuyor. Buraya yerli halk kafelerinde kahvaltı yapmaya geliyorlar. Zamanınız varsa gidebilirsiniz.

Yolun karşı tarafında da Rainforest Boardwalk boyunca Centenary Lakes'e doğru yürüyebilirsiniz.

 

 

2-DENIZ  VE DIĞER AKTIVITELERI:

 

Aklınıza gelebilecek helikopter turu dahil ,Bungee-Jumping,balon,rafting  gibi her aktivite mevcut ama çok pahalı.Tabii en baş aktivite, Büyük set resifinde dalmak .


A-GREAT BARRİER REEF(Büyük set resifi veya Büyük mercan resifleri)

adacıkların, gölcüklerin ve mercan resiflerinin bulunduğu  bu geniş Deniz Parkı, Büyük Okyanus’un Avustralya –  Queensland  eyaletinin kıyı şeridi boyunca 3000 km uzunluğundadır.

Okyanusun altında küçük hücrelerin sürekli çoğalıp, farklı renklerde ,hayal ötesi şekiller oluşturarak ,dünyanın en büyük canlı resifini meydana getirmişlerdir.

 

1770’de Kaptan Cook’un botu bu resifi geçerken delinmiştir.

 

1975’de deniz parkı olan resif,

1981’den  beri Unesco Dünya mirası listesindedir.

 

resif,2.600 km'lik alanı kaplıyor.  2.900 resif ve 900 adası ile dünyanın en büyük resif sistemidir.

Bu resifler, milyonlarca yıl boyunca deniz canlılarının atıkları ve iskeletlerinden oluşmuş. Resifin çerçevesi, hidrojen mercanları ve mercan polipleri olarak bilinen küçük canlıların kalkerli kalıntılarından oluşuyor. Koralin yosunlar ise tüm bu resifleri bir araya toplayan alglerdir.

 

Büyük Mercan Resiflerinde 

ve en az 400 farklı sert mercan, solucan, sünger, anemon, yengeç, karides, kerevit, ıstakoz ve  

1500 den fazla tropik balık ,

yumuşakçalar ,yunuslar, kaplumbağalar, köpekbalıkları, diğer deniz hayvanları  ve deniz kuşları vardır.

Yaşayan canlıların oluşturduğu ve  Çin seddinden de daha büyük olan  dünyanın En büyük bu yapısı,

  Uzaydan bakıldığında yeryüzünde görülebilen tek yapıdır.

Resifi oluşturan adalar  topluluğu

Adalar: Heron, gren, fraser(kum adası) lady elliot adası Great Keppel,Brampton,Lindeman,Daydream,Magnetic,Hinchirbrook,Bederra,Dunk,Fitzroy,Lizard,Orpheus adamlarıdır.

Tüplü dalış  veya Snorkel: Bootlarin kalktığı yere yakın birçok tur satan ofisler var. Her yerde fiyatlar hemen hemen aynı.

en ucuz  “Reef Experienee” ücreti 225Aud.Icinde 15 dakikalık ilk bir dalış var 40 dakikalık ikinciyi isterseniz İkinciyi isterseniz 60 AUD daha ödüyorsunuz. Ben birincide tadını alınca ikinciye de daldım.

Magic kampanyasının feribotunda da kuyruk uzundu. O  da ucuz olabilir.

Passions kampanyası 240 AUD. Ekstra 1. Dalış 75 AUD. İkinci dalış isterseniz 55 AUD.

Ama dalacağınız bir gün öncesinden  depozite olarak 45 AUD alıyorlar. Çünkü dalış tur ofisleri geç saate kadar açık ama sabah erken açık olmuyorlar(İnternet üzerinden sertifikanın sahte olup olmadığını kontrol ediyorlar.) Geri kalanı feribotta ödüyorsunuz.

Sadece şnorkel yapacaksanız ücret 110  AUD.

Aslında tüplü dalışta göreceklerinizin tamamını şnorkelle de görüyorsunuz. Boşuna para vermeyiniz.

Eğer dalış lisansınız yoksa botun içinde nasıl dalacağınız hakkında bilgilendiriyorsunuz. Sonunda da size dalış yaptığımıza dair bir sertifika  bir şey götürmenize gerek yok. Güneş kremi, şnorkel, Palet, makarna ve su veriyorlar.

7:30 da çek in yaptıktan sonra dalış için bir sorun   olmadığına dair sağlık probleminiz olmadığına dair evrak imzalıyorsunuz. 8: 45de yola çıktık. İki  saatten fazla yol gittik. Bu arada  kahvaltı olarak içinde yumurta ve sosis olan sandviç  veriyorlar. İstediğiniz kadar çay, kahve, sıcak çikolata var. Pesine meyve ikram ettiler .Bu arada dalış için brifing verdiler. Balıkları ,mercanla  tanıttılar. Çevreye nasıl zarar vermememiz gerektiği anlatıldı. Daha sonra su altı fotoğraf çeken fotoğrafçı yolcuları  bilgilendirdi(Heveslendirdi.)Su içinde devamlı dolaşıyor. İstediğiniz yerde sizi çekiyor.

Boot dönerken beğendiğiniz fotoyu satın alıyorsunuz.

Bir foto 30, üç foto 40,dört foto 50, sınırsız foto 86   su altı kılıfım vardı ama buhar yapınca çekemedim. Kimseye de beni çek demek aklıma gelmedi.

Fery büyük. olduğundan 100 kişiye yakın yolcu vardı. Lisansı olanları  gruplara ayırıyorlar. Üç kişiye bir eğitmen veriyorlar. 

Daha önceki dalışlarıma göre buradaki dalış çok kolaydı. Her şeyi eğitmen ayarlıyor. Siz sadece nefes alıp vermeniz yeterli. Yeleğin havasını eğitmen indirerek Tek tek üç kişiyi hemen ferinin altında ki platforma indiriyor. Orada tutunup bekliyorsunuz. Sonra diğer iki kişi daha geldiğinde birlikte dalıyorsunuz. Burada ki dalış 20 metreden daha az olduğundan tehlike sıfırdı. Bu kadar istek olunca işi biraz ticarete dökmüşler gibi geldi bana. Seri imalat nedenle tekrarlıyorum

Kesin şnorkel yapınız. Derinlik olmadığından burada hiç bir farkı yok.

İlk dalanlar ise eğletmenle  birlikte kol kola birlikte dalıyorlar.

Ben gerçekten çok özel yerlerde daldığımdan Okyanus balıklarının acık denizlerde aynı olduğunu biliyordum. Ama buradaki mercanlar sanırım uzakta kaldığından milyonlarca yıl iyice büyüdüklerinde dev gibi olmuşlar. İlk dalanlar için burası ,aklınıza  gelebilecek her renkte veya karışık renkte balık görüyorsunuz. Bunların bazıları çok büyüktü. İlk dalanlar için bir rüya. Benim için de rüyaydı ama fazla derine daldırmadıkları için bozuldum. Balıklar muhteşemdi ama Borneo’da ben daha büyüklerini ve çok yoğun olarak. İlk kez gördüğümde şoka uğramıştım.

Birinci dalıştan sonra öğle yemeği verdiler. Tavuk veya sebze, yanına bulgur pilavı ve çeşitli sallatalar.

İkinci dalıştan sonra Meyve suyu, şarap, bisküvi, kaşar peyniri ve yine meyve ikram ettiler. Mutlu, mesut döndük.

Not: Dalışta kendimi kurtaramadığımdan corala hafifçe çarptım. İğnelerin battığı yerler kabardı. Günlerce dizim acıdı ve kaşındı.

 

B-Cam boot gezisi :10:30-17:30.Mercanlarin etrafında denizin içinde  gezdiriyorlar. Ücreti 274aud-299 AUD. Öğle yemeği dahil.

 

 3-YAKIN ÇEVRE GEZILERI:

 

    A-KURANDA: 


Merkeze 27 km uzaklıkta.

Skyrail Rainforest -Cableway(Teleferik) tek yön gidiş 62 AUD. Çift yön 93 AUD.

 

-Kuranda Scenic  Railway tek yön ücreti 59 AUD.8:30 ve 9:30 da tren var. Kuranda’dan geri dönerken ise 14 ve 15:30’da tren var.

Aslında ben Teleferikle yağmur ormanlarının üzerinden gidip trenle yağmur ormanlarının içinden geri dönecektim .Ama Cairns’den Townsville’ye özel araç bulunca Kuranda’ya da özel araçla gittim mecburen.

Tek yön otobüs ücreti 122 AUD.

 

Kuran’da, aslında küçük  ,turistik bir köy. Tek caddesinin iki tarafında   alışveriş, restoran ve kafeler sıralanmış.

Ayrıca burada Avustralya Kelebek Koruma Alanı, Avustralya'nın en büyük serbest uçan kuş topluluğu olan Birdworldveb  Koala Bahçesi gibi ekstra aktiviteler de var.

 

 

a-Barron Gorge Ulusal Parkı

 ve Barron Falls:

Araçla Kuranda’dan 10 dakika. Yağmur ormanlarının içinden yürüyüş parkurlarından   devam ederek 10 dakikada 260 metrelik şelaleye  varıyorsunuz. Kuru mevsim olduğundan yoğun su yoktu ama yağmur ormanları ve falezlerin birlikte manzarası çok güzeldi. Yağmur mevsiminde birkaç yerden şelaleler akıyormuş.

b-Rainforest Tours: Birçok yürüyüş parkuru var. Zaten Barron Şelalesine de yağmur ormanlarından yürüyerek gidiyorsunuz.

c-Tjapukai Aborjin Kültür Parkı :

9-9:30 arası giriş 40 AUD. Sanırım gece de show var. Aborjin dansları ve kültürü tanıtılıyor. Ben maalesef buraya gidemedim. Araç bulmuşken yola devam ettim.

 

 
B-GREEN ISLAND 


Farklı firmalar, 8: 30 da başlamak üzere farklı saatlerde (9,11,13bilet satıyorlar. Gidiş donuş 96 AUD.

Gidişimiz bir buçuk saat sürdü .İlk önce adanın iskelesine çantalarımızla indik. Adayı gezdik. Adada bir risört ,turist Info, hediyelik eşya dükkanı var. Onun dışında bu adada yaşayan yok. Daha sonra buradaki turist infodan şnorkel takımı kiralıyorsunuz. Bir daha öpülüyorsunuz.(Benim şnorkel takımı yanımdaydı!

Adanın çevresinde yüzmek için  bembeyaz kumlar olan çok güzel plajlar var .Adayı tamamen saran yağmur ormanlarında parkurlardan yürüyebilirsiniz.

Ama insanlara neden şnorkel takımı kiralattılar. Anlayamadım. Adanın yakın çevresinde  Koral ve balık yok. Sadece şnorkel ile yüzüyorsunuz. İskelenin altında irili ufaklı birkaç balık var. Öğle yemeğini 11:30-13:30 arası istediğiniz zamanda yiyebiliyorsunuz. Yolcular genelde Asyalı olduğundan Asya baharatlı yemekleri fazla sevemedim. Deniz ürünleri iyiydi.15:30 da da adadan ayrılıyorsunuz.

Yine buradan da ekstra ücret ödeyerek  cam botla coralları görmeye gidebiliyorsunuz Parasailing gibi farklı aktiviteler yapabilirsiniz.

Burada tüplü  dalış da yapabilirsiniz ama çok cazip değil. Fiyatı da diğer dalış ile aynı sayılır. Kesinlikle mercan görmek için diğer turu tercih ediniz.

 
C-FITZROY ISLAND

 

Gidiş donuş ücreti 93 AUD. gidiş 8:45- dönüş 4:45.Gitmedim artık bu tura.

Diğer bir kampanyanın ise

8:30 ve 10 :25 de  fery var. Burada kalınabilecek kamp alanı da var.

-

 

 

 

İnnisfail’den   Mission Beach’e giderken  sola d-önünüz .Johnstone’den 8.3 km uzaklıkta 

 
PARONELLA PARK


Nasıl oldu bilemedim. Ama ben burayı kaçırdım. Daha güneyde olduğu aklımda kalmış. Üç buçuk saat tekrar geri de dönemedim.

Burası, yıllarca çalışarak  hayalindeki parkı oluşturan İspanyol Joe’ nın mekanı. Kendisi ve karısı öldükten sonra çocukları ilgilenemeyince el değiştirmiş. Aborjin gösterisi burada da vardı.

 

TOWNSVİLLE

Şehir içi için bir gün yeterli.

Brisbane’den sonra eyaletin 250.000 nüfusu  ile2. Büyük şehri.

 

Okyanus kenarında ,içinden Ross deresi geçiyor. Dere ama nehir gibi .Üzerinde feribotlar işliyor. Şehrin bitimine doğru ise Roos nehri geçiyor

 İkisi de  okyanusa dökülüyor.

Şehirde Madencilik ve  hayvancılık çok gelişmiş.

Şehrin merkezinde biraz yüksek binalar var. Onun dışında genel olarak beyaz veya açık renkli bahçeli evler var.

Abartıldığı kadar güzel bir yerleşim değil. Cairns’e rakip olamaz.   


KALMA:Flinder caddesinin bitiminde Vickham caddesi üzerinde sırt çantalılar için hostel gördüm. Yine şehre çok yakın karavan park ta vardı.

Ben mount Louisa’de kaldım. Şehre 10 dakika uzaklıkta Buradaki tepeye de ev sahibine yürüyerek çıkıp şehrin manzarasına baktık.

1-Castle Hill: araçla tepeye kadar çıkıyorsunuz. Ama çoğu insan spor olarak yürüyorlar. Şehir merkezinden fazla uzak değil.

Yukardan tüm şehri kuş bakışı  seyredebilirsiniz. Farklı yönlere  manzara seyretmek için yürüme parkurları var.

Not: Aşağısında küçük bir botanik bahçe de var.

 

ŞEHIR MERKEZI:

 

A-Flinders Street: 

Şehrin en işlek caddesi deniliyor ama bana göre değil. Sokaklarda insan göremiyorsun.

Bu cadde üzerinde Ross deresine bakan eski ve onarılmış binalar ve Demir işlemeli Victoria evleri güzel. İsterseniz ahşap parkurdan Ross deresini görebiliyorsunuz.

Not: Tamirat nedeni ile “Reef HQ ve Akvaryum kapalıydı. Aslında bu akvaryumu görmeyi istiyordum.

a-Regional Galery: Binası eski ve güzel.

Pazartesi kapalı .Hafta içi 10-17 ,hafta sonu 10-14 arası açık. Giriş ücretsiz.

Biraz ilerisinde

b-Museum Of Tropical Qeensland:

Cuma kapalı. Diger günler 9:30-16 aradı açık. Ücretsiz.

Fena değildi. Özellikle coral çeşitleri harikaydı.

Not Müzeye yakın İstanbul Kebap var

c-Liman ve Magnetic Island fery

Biraz geri yürü


B-The Strand:


 Okyanus kenarında devasa Balyan ağaçlarının olduğu  park ve yanından geçen  3.7 kilometrelik bu cadde, oldukça hareketli. Okyanus kenarında “ Breakwater Marina” ve düzenlendiği için göremediğim plajlar var. Ama parkın içinde de  çok güzel yüzme havuzu ve çocukların çok eğlendiği seepark, kafeler, piknik alanları vardı. Caddenin diğer tarafında ise çok şık evler, oteller, cafeler,  ve restoranlar  vardı. Hele buradaki Victoria yapısı olan okula bayıldım.

Caddenin sonunda  ki Strand plajında da yüzmek tehlikeli olduğundan deniz suyu ile kayalarla çevrilmiş “rocklake” gölünü oluşturmuşlar. İnsanlar okyanus kenarında ki parklarda piknik yapıyorlar. 

 

MAGNETİC İSLAND 

 

İki gün yeterli. Çok keyifli bir ada. Koala’yı doğal ortamında bu adada görebilirsiniz.

Townsville’den Adaya sadece yolcuların bindiği fery(boot),Sabah 5:30-aksam 10:30 arası, dönüşte de 6-23 arası sık fery var. tek yön 24 AUD. 

Araç ve yolcuların bindiği fery ise Townsville’den 7-19 arası, adadan Townsville’ye ise 8-20 arası iki saatte bir var. Tek yön 20 AUD.

İkisi de direkt Nally bay’ a geliyor.20 dakika sürdü.

Nüfusu 3000 olan bu adada bir çok, koy, plaj ve orman içinde birbirlerine bağlanmış yürüyüş parkurları var. Ada içinde halk otobüsü, sadece doğu kısmında Nally bay’in biraz ilerisinde ki Picnic Bay ile Horseshoe Bay arasında çalışıyor. Zaten buradan sonra batıya giden yol yok. Yaşayan çok az insanda sanırım deniz yolundan botlarla gidiş geliş yapıyorlar.

Yine Picnic Bay’den sonra da batıya doğru otobüs çalışmıyor. Yol biraz devam ediyor ama ondan sonrası kötü. Yürümek zorundasınız. Veya dört çeker gerekli. İnsanlar batı tarafında ki “West Point”e araçları ile belli bir yere kadar gidebiliyorlar.


KALMA: Adada istediğiniz ölçüde  kalacak yer bulabilirsiniz .Çadırınız varsa ve erkekseniz kumsalda bir çalının arkasına kurabilirsiniz sanırım.

Ben bu adada  gençliğinde Türkiye'yi  de gezmiş  couchsurfing olan 84 yaşındaki ev sahibimin plaja 5 dakika yürüme mesafesi olan kocaman bahçeli evinde misafir oldum. Buraya artık dinlenmeye geldim. İlk günü biraz yüzüp öğle uykusuna yattım. Ne keyifliymiş.

Ev sahibim aslen Amerikalı ve eski hippilerden. Çok tatlı bir adamdı. Bana ,Türkiye'yi çok sevmiş olduğundan çok yakın davrandı ama bazı  konularda farklıydı.

Kendimden pay biçerek söylüyorum, yaşlandıkça huy değiştiriyorsunuz. İki kızı Yeni Zelanda yaşıyordu. Hiç bir şeyi atmamış. Ben biraz yardımcı olayım dedim en azından yemek masasın da bir yer açmak  amacıyla düzenleyim dedim ama çöpe attığım boş şişe, ve gereksiz kapakları bile geri aldı. Vaz geçtim.

Israrla beni restorana götürmek istediğini söyledi .Tokum, Hayır dedikçe “Lütfen, lütfen” dedi. Aslında tahmin etmiştim .Giderken giydiği Şortun  paçaları parçalanmıştı. Resmen yırtık pırtıktı. Gerçi “ben çok az yiyebilirim ”dedim ama iki kişiye bir tapas  bir  küçük dilim  yağlanmış ekmek. Altı tane karides vardı. Çimri desem oda değil. Daha sonra gün koca pizza alıp birlikte yemek için eve  getirmişti.

Yine gece birden internet kesildi. Ben bir problem olduğunu düşündüm. Burada farklı saatlerde internet ücreti değişiyormuş ir açıp bir kapattı. Yoluna yürümüyor ama yaşantısı böyleydi işte. O yaşta Mariuna kullanıyordu. Güzel bir anı olarak kaldı.

Aslında elektrik ve suya ben de özen gösteriyorum. Yaşlandıkça çevreye daha dikkatli oluyorsunuz. 

 

1-Adanin Doğusunu Gezmek


Not: Koyların bir çoğunun iki tarafı  iri kayalar  ve yeşilliklerle çevrilmiş, suyu temiz ve maviydi .Çoğunda da Balyan ağaçları vardı.

 

A-Picnic Bay: Devasa Baylan ağaçlarının gölgesinde piknik yapabilir, koyda ağlarla çevrelenmiş kısımda  yüzebilir, iskelesi de gezinebilirsiniz. Burası oldukça büyük bir kompleks. Oteller, kafeler, alışveriş dükkanları v.b  var.

 

B-Nally Bay: Ferybootun geldiği koy. Evler ve birkaç alışveriş dükkanları var.

 

C-Geoffrey Bay: Coral var diye gittim ama yüzenler yok dediler.

Hemen beş dakika yürürseniz

 

D-Alma Bay: Bu koyda da yeşil çimenlerin üzerinde piknik yapabilirsiniz. Daha sonra öğrendiğime göre plajın sağına doğru yüzdüğünüzde coral görebilirmişsiniz.

Hemen karşısında

 

E-Arcadia Hotel: Barı iyi iş yapıyordu.Isterseniz havuzunda yüzebilirsiniz.

Araçla devam ettiğinizde

 

F-The Forts(Koala görebileceğiniz parkur) :Buradaki Milli parkın içindeki patikadan yürürseniz  koala görme şansınız yüksek.Ben çok yakından izledim. Parkurun sonunda manzara seyretme noktaları var.

Aslinda şansınız varsa koala’yi adanın her tarafında görebiliyorsunuz. Hatta kuru mevsim de ağaçlardan aşağı indikleri için zarara uğramamaları için uyarı levhaları göreceksiniz.

Koala ,  bu parkurda genelde  gum(Sakız) ağacı da denilen okaliptüs ağaçlarından yaşıyorlar .Kurak mevsimde çok yükseğe tırmanmıyorlar.

O nedenle yakında seyrettim. Çok tatlıydı.

Not: Buradan kuzeyde ki  Horseshoe Koyuna veya doğudaki koylara da giden parkurlar var.

Tekrar geldiğiniz yere inip asfalt yoldan aşağı doğru araçla inebilir veya yürürseniz;

 

G-Artur Bay: Harika bir koydu. Sadece kişiye ait bir ev vardı. Buraya giderken şnorkelinizi yanınıza alınız. Kumsalın  sol taraftan kayalara doğru biraz açıldığınızda  korallari görüyorsunuz. Burada  benim çok sevdiğim devasa gül gibi açmış korallar vardı. Zehirli deniz anasından dolayı elleri ,yüzü dahil tek bir yeri görünmeyen yüzücüyü görünce psikolojik olarak tüm vücuduma sanki iğneler saplanınca korkudan çıktım. Ama tadını çıkardım sayılır.

Not:Florence Bay’ da yakınlarda. Burada da coral olduğu söylendi ama korkudan gidemedim.

Tekrar ana yola çıkınız.

Araç ile devam ettiğinizde

 

H-Horseshoe Bay: Burası adanın en hareketli ve turistin bol olduğu yer. Cairns gibi üç tarafı yeşil dağlarla çevrilmiş .Restoran ,market ,alışveriş dükkanlar ,cafeler  v.b yol boyu sıralanmış. Kumsaldan önce Balyan ağaçların gölgesinde çimlerde ki masalarda piknik yapabilirsiniz.

İlk kez burada yakından gördüm. Tehlikelere karşı denizin bir bölümü kalın file ile üç taraftan çevrilmişti. Filenin ucu kuma gömülmüştü. İnsanlar sadece bu alanda yüzüyorlardı. Bana tat vermedi tabii ki. Ama açıkta demirlemiş birçok tekne ve küçük motorlar vardı.

Sadece Pazar günleri burada yerel. Market kuruluyor.

Buradaki köprüyü geçtikten sonra iki koya giden taşlı parkura giriyorsunuz. Yürümek zorladı.

Belli süre aynı yoldan devam ediyorsunuz. Daha sonra yolları ayrılıyor

a-Balding Bay(1.3 km)

Güzel bir koydu ama motor ile gelenlerden başka kimse olmayınca yüzmeye cesaret edemedim.

b-Radikal Bay(1.5 km)0: Burada da sadece bir tuvalet vardı. Buranın manzarası daha güzeldi. Kocaman Balyan ağacının gölgesinde dinlenebilirsiniz.

Not: Buradan Artur ve Florance koyuna yürüyerek gidebileceğiniz parkurlar da var.

Tekrar Horsehoe’ya geri dönünüz. Oradan da geldiğiniz yere gidiniz.

Townsville -Ayr(86 km)

 

AYR

Okyanusa10 km içerde olan burada görülecek bir şey yok. Sadece  çok yürüdüğümden dizimde sorun oluştu. Kalacak yerim olduğundan dinlenmek için geldim. Her taraf şeker kamışı tarlaları ile çevrilmişti. Aslında şeker fabrikası gezmeyi planlamıştım ama mümkün değilmiş. Adamların kuralları var. Bizim gibi yol geçen hanı değil .Ama burada şeker mili görebileceğiniz tur alabilirsiniz.

Küçük bir yerleşim. Visitor centre, merkeze araç ile 10 dakika uzaklıkta.

Buranın hemen yakınında

1- Jaru Walk  Plantation  Park: Yürüyüş parkurlarından devam ederseniz ağaçları tanıtan levhaları göreceksiniz. Birde kocaman çirkin bir kaplumbağa  heykeli var.

Arada ki oyun alanında  okul öğrencileri temiz havada çeşitli oyun oynuyorlardı. Doğadan topladıkları materyalleri boyuyorlardı

Parkın diğer tarafında hobi evinin yanında kocaman yılan heykeli ilginç. Buraya üye olan anahtarı ile istediği zaman gelip çalışabiliyormuş.

 Ana yoldan 9 km daha ileride(Bowen yolunda)

2-Home Hill: Şirin küçük bir kasaba. Seker kamışı üretiminde kullanılan makinalar sergileniyor.

3-Charlie’s Hill: ikinci dünya  savaşında tepede kullanılan sığınaklar. 

Daha ileride(Merkezden 20 dakika araç ile uzaklıkta)

2- MT Inkerman (Dagi ve Lookout): Tepeden yemyeşil şeker kamışı tarlaları çok güzel görünüyordu. Ev sahibim genç öğretmen ile burada ki harika kahvaltı yaptık.

Merkezinde de  birkaç eski binalar var.

Buradan 115 km uzaklıkta. Yol manzarası kuru otlar ile yoğun olmayan ağaçlardı.

 

BOWEN

 

Burasıda mango üretimi ile ünlü okyanus kenar yerleşim.

Fakat dizim sıkıntılı. Adada çok yürüdüm. Bura da daha fazla dinlenmeliyim. İki gün sadece araç ile Pazar günü kurulan markete  ve plajlara gittim .Onun dışında hep dinlendim. Dizim ve ameliyat olduğum ayağım sıkıntı yarattı.

Aslında burada çok güzel plajlar ve deniz kenarı oteller vardı. Hepsinde de zehirli deniz anasının tehlikeli olduğundan denize girilmemesi gerektiğini anlatan uyarı levhaları vardı. Ev sahibim ise “aralıktan Nisan’a kadar tehlike var. Henüz tehlike yok” dediyse de korkudan girmedim.

Şehir merkezinde büyük ve Airlie Beach otobanında daha büyük mango heykeli var. Sabah ev sahibim götürdü .Gezerken şansımın paçamdan aktığını hep söylüyorum. Burada da tanıştığım öğretmen bayanla Airlie Beach’e doğru yola çıktık. Arada bir yerleşime uğradık. Yol manzarası yemyeşil şeker kamışı tarlaları çok güzeldi. Arkadaş beni Airlie Beach’20 km kala büyük bir nehre tuzlu su timsahı görmek için götürdü ama orada balık tutanların hepsi akşam 5 gibi 4 metre boyunda olan timsah gelir dediler. Biz göremeden mecbur yola devam ettik.

Bowen- Airlie Beach(80 km)

 

AİRLİE BEACH

 

Buranın canlı olduğunu biliyordum ama beklediğimden de fazlaydı. İçim açıldı. İnsanlar caddelerde cıvıl cıvıl ve eziniyorlardı.Ulkemi hatırladım. Ana cadde boyunca restoran, kafe, giysi dükkanları ,tur acenteleri sıralanmıştı. Yolun deniz tarafı da çok hareketliydi.

Ama yine hiç bir plajda denize girilemiyordu. Buradaki deniz kıyısında ki lagün çok daha güzel İnsanlar burada güvenle yüzüp, çevresinde ki çimlerde güneşleniyorlar.

KALMA: 

Şehre yakın 7 tane karavan ve çadır kampı var.

Merkezde hosteldeki özel oda fiyatı 145 AUD.

Daha uygun geceliği 50 AUD ye de yer bulabilirsiniz.

Otobüs veya yürüyerek gidebilecekleriniz

 

-Tasman Holiday Park

Zıt tarafta

-Airlie Beach Holiday Park(Polis istasyonunu geçer geçmez)

Ben burada kaldım. Geceliği 25 AUD. Havuz dahil her şeyi vardı.

Buradan deniz kenarından   ahşap parkurdan Airlie Beach’e yürüyerek gitmek çok keyifli.

-Big 4

ULAŞIM: 860 nolu otobüs şehrin iki yönüne de gidiyor.

 

WHİTEHAVEN BEACH

 

Bütün turları gezdim. Bir Türk olarak indirim istedim.

Hepsinin günlük tur fiyatı 210-199aud.Adlinda hepsi 199 AUD’ye iniyorlar. Öğle yemeği hariç olursa 191 AUD. 8 AUD ‘ye bisküvi vermiyorlar. Bu ticaret dünyanın her tarafında şeytanlık gerektiriyor.

10-17 arası turda öğle yemeği, iki farklı yerde şnorkel ile coral görebiliyorsunuz. Whitehaven plajı ve manzara seyretmek için Hill İnlet’e çıkılıyor. Sadece bir yerde “Yarım Türk, yarım Yunan” diyen genç 180aud ye indi .O da şimdi ödersen deyince asla mecbur bırakılmaya gelmediğim için satın almadım. Sonra bir Türk aracılığı ile RedCat acentasından indirimli bilet  aldık.

Yarım günlük, öğle yemeği ve şnorkel hariç olan tur ise 140 AUD.  120 AUD ye indi ama şnorkel olmayınca tercih etmedim.

Sabah sizi dedikleri saatte istediğiniz yerden alarak botun kalkacağı marinaya getiriyorlar. İsminizi kontrol edip imzalattırıyorlar.30 kişilik  motorlu botuna göre farklı renkte   kolunuza kağıt bilezik takıyorlar. Burada deniz anasına karşı giysi veriyorlar. Hemen orada deneyiniz. Bana ilk verdikleri çok küçüktü.

9 ‘da botlar hareket etti .Bir saat sonra farklı adaları geçtikten sonra white Sunday adasının önünde bot demirlenerek adaya çıktık. Yürüyerek adanın tepesindeki gözlem plartformlarindan white haven kumsalın seyrettik. Oradan tekrar yürüyerek Whitehaven  kumsalın kuzeyine indik. Pudra gibi bembeyaz kum ve tertemiz suyu olan  kumsalın manzarası gerçekten çok güzeldi.

Bu güzelliği helikopterle, delta kanatla görenlerde  vardı.

burada  dalga sizi götürdüğü için bir kısmında yüzebiliyorsunuz. Kocaman vantuz gördüm. Keyfini çıkardım ama son anda portakal büyüklüğünde  deniz anası görünce giysimde olsa dışarı çıktım .Bazı botlar öğle yemeğini burada paket olarak varıyor. Biz, denilen saatte indiğimiz kıyıya yürüdük. Onar kişilik motorlu küçük botlarla bizi geldiğimiz. Bota götürerek açık büfe yemek verdiler. Genelde salataydı. Buradan geri dönüş yolunda şnorkel için durduk. Özellikle ki kuyruğu sarı, vücudu mavi çizgili olan renkli balıkların arasında yüzdük. Korallar çok fazla değildi. Ama ikinci durakta harika corallar arasında şnorkel yaptık.16:30 da da marinaya dönüp istediğimiz yere bizi bıraktılar. Tur güzeldi ama hemen tok karnına şnorkel yapmak sıkıntılılıydı.

Şnorkel yapmadan önce küçük motorlu ile sorun yaşayacaklar için yine küçük motorluyu denize indirip hazır bekletmeleri çok iyiydi.

 

 

Bunun dışında aklınıza gelebilecek her türlü aktivite türü var. Hatta buradan Cairns,e ,Green ve Fitzory adası ve karunda’ya bile tur vardı.

Şuna iyice kanaat getirdim ki Avusturalya, ne kadar sıkıcı ülke olduğunun farkında.alis veriş mekanlari ile insanlara bunu fark ettirmemeye çalışıyor.

Buradan Mackay, Sarina  otoban yolu ile Rickhamton’a  5  saatte vardık. Yol manzarası Sarina’ya kadar yine yemyeşildi. Zaten son şeker fabrikası Sarina’daydı. Ondan sonra manzara sıradanlaştı.


ROCKHAMTON

 

(Bir gece kalınız veya hiç kalmanıza gerek yok.)

Qeensland geleneksel evleri: İlk kez bu yerleşimde gördüm ve hayran kaldım. Ahşap direkler üzerine her tarafı ahşap olan ev kondurulmuş. Kimi evde bu direkler yine ahşap parmaklıklarla kapatılmış. Kiminde ise öylece bırakılmış .Merdiven dışardan ve  Pencerelerin üzerinde sacdan şık korumaları konmuş.

Nehirler tastiginda evler su almasın ve sirkülasyon olsun diye direkler üzerine yapmışlar.

Uçuk renge boyanmış bu evler gerçekten çok güzelleri.

 

Bu otoban üzerinde büyük bir yerleşim. Büyükbaş hayvancılığı ile ünlü .Sadece daha güneye inmek için durak olarak seçtim. Görülecek bir şey yok sayılır.

Otoban şehrin içinden geçiyor. Turist visitor de otoban yolu üzerinde.

The Tropic Capricorn:

Bu yerleşim güney dönencesi üzerinde olduğundan 23 Aralık’ta güneş tam dik geliyor. Bunu anlatan  infonun önünde bir anıt var 

Ayrica otoban üzerinde şehirde yetiştirilen ineklerin heykellerini görüyorsunuz.

1-Turist info’ya  yakın

A-Botanik bahçesi: Beklediğimden daha güzeldi. Gölün çevresinde birçok  su kuşu vardı. Hemen bitişiğinde

B-Zoo: Ücretsiz. Bildiğimiz sıradandı.

2-Sehir merkezi

A-Nehir boyu: Güzel yürüyüş parkuru var. Aborjinler kafayı bulup yayılmışlardı.

Nehir boyunca yürüdüğümüz de

A-HeritageBuildingd Walk:Quay strett: :Üzerinde çok güzel eski binalar var.

Nehrin diğer ucunda da çok büyük ve bakımlı yüzme havuzu vardı .Giriş 3 AUD. Buraya duş almaya gittim.

Birkaç önemsiz müze de var.

3-Sehir dışı

A-Yampo plajı:20 km ileride

B-Mount Archer(Nurim)National park

C- StChristopher’s chapel

D-1770 reef turu

E-Crocodile farm and Restaurant

F-Yeppoon: Sahil

 

 

Not: bu şehirden sonra nehirler soğuk olduğundan timsah olmadığını söylediler. 

 otoban sahilden iyice uzaklaştığı için sahile 20 km  yakın  olan  Bundaberg’e  kalmak için gittim. Sizin aracınız varsa direkt sahile de geçebilirsiniz.

Otoban yolundan” Gin Gin” den 45 km içeride.

Yol manzarası sapsarı kurumuş otlar ve fazla olmayan ağaçlar. Islak mevsimde  yemyeşil olduğunu söylediler.

Rockhamton-Bundaberg(Greyhound bus,93 AUD.Saat 17’de var )

 

BUNDABERG

 

Bundaberg romu ile ünlü.

Burası da “Burnett river” kenarında küçük bir yerleşim. Ama çevresinde şekerkamışı ve sebze bahçeleri güzellik katmış.Rockhamton’a benziyor ama bana daha sevimli geldi.

Merkezde postahane, gibi birkaç gösterişli bina var.

Kasaba dışı:

Şehre yakın 

 

A-Zoo: Nehir kenarında bakımlı görünüyordu. Ücretsiz. 9:30 da açıldığından gezmedim. 

Buradan yürüyerek yayaların geçtiği yeşil köprüden karşıya geçip sola devam ettiğinizde

 

B-Botanical Garden: 5:30-18:30 aradı açık. Ücretsiz. Sadece Çarşamba ve Pazar günleri tren ile bahçenin çevresini gezebiliyorsunuz.

İçinde göller, göldeki adada birçok farklı kuş var.

Buradaki kafe'de sabah kahvaltıya birçok kişi gelmişti. Hemen karşısında;

a- Historical Museum: Her gün 6:30-15:30 aradı açık .Giriş 7 AUD. Eski yaşanmış eşyalar sergileniyor.

Cafenin arkasında

b-Hinkler Hakk of Aviation  

Giriş 24 AUD. Emekliye 18 AUD. Havacılık müzesini sevmediğimden girmedim.

c-Hinkkler House: Giriş 4.50 AUD.

Yürüyerek TE gidebilirsiniz.

 

C-Railway Museum:

Giriş  8 AUD.Eski trenler sergileniyor. Benzerlerini çok gördüm. Farklı bekliyordum. Aynıydı.

Buradan şehre dönüp otobüsle

 

D- Rum Distillery:

10-14 arası her saat başı Turla geziliyor. Giriş  30,emekliler için 25 Aud. Sadece binanın içini(müzesini)20,Emeklilet için 15 AUD.

Turda önce konu hakkında film izleyip, bilgilendiriliyorsunuz. Sonra fabrikada tüm aşamaları  görebiliyorsunuz. En sonunda da yine 8 AUD vererek tadım yapabiliyorsunuz.

Hemen arka tarafında 

Sugar-Millaguin sugar Mill var ama gezemiyorsunuz.

 

E-Bagawa: 20 km ilerdeki sahil.

Bundaberg- Hervey Bay (118 km)

Childers-Maryborough’a gidip tekrar yukarı (31 km) çıkıyorsunuz.

Not: Maryborough: Bu yerleşimde yol boyu rengarenk eski geleneksel ahşap Qeensland evleri sıralanmıştı. Hepsi de birbirinden güzeldi.

 
HERVEY BAY


Bundaberg- Hervey Bay yol manzarasını mikedonya adlı yemyeşil ağaçlar güzelleştirmişti.

Macadamia Nuts:

sert kabuklu  bir çeşit fındık    Cairns’den Brisbane’ye kadar yetişiyor ama en yoğun Hervey Bay çevresinde yetiştiriliyor. Güneyde ise yetişmiyor.

Şehre girerken yol üstünde visitor centre var. Ben bulmak için çok zaman kaybettim.


KALMA: Esplande caddesi üzerinde  iki kilometre ara ile üç tane karavan Park var.

Scarness,Torquay(ben bunda kaldım) ve su parkı a yakın karşıda ki parkın içinde.


ŞEHIR MERKEZI:

 

A-Esplanede: Çok uzun olan bu caddenin bir tarafı park ,Parkın aşağısı kumsal, yolun diğer tarafında ise şık geleneksel ahşap ve modern evler, kafeler, alış veriş dükkanları sıralanmıştı.

Bu sahil kasabası için beklentim o kadar yükselmişti ki yine hayal kırıklığına uğradım. Pazar sabahı  vardığımda çoğu yer kapalıydı. Deniz çekildiğinde insanlar çok ileriye gittikleri halde su ancak dizlerine kadar gelmişti .Ben suyun geri geldiği akşam saatinde girdim. Kumu çok ince olduğundan suyu bulandırmıştı. Sahil boyu genelde otların kurumuş olduğu  parkta insanlar sandalyelerini almış, deniz seyrediyorlardı. Birçoğu da piknik yapıyordu sık genel tuvalet ve duş yerleri vardı.

 

Caddenin batısında çocukların eğlendiği çok güzel bir su parkı vardı. Biraz ilerisinde

a-Historical Village 

Cuma,cumartesi  13-16:30 Pazar 10:30-16:30.

Giriş 10 AUD. Görmeye değer. Özbeklikle 100 yoldan yaşlı ahşap ev ve içindeki kullanılmış eşyalar harkaydı.

Caddenin doğu ucunda ise yürüyebilir veya otobüs ile gidebilirsiniz .Pazar günü servis yoktu 

b-Urangan Pier: Çok uzun iskele vardı .Cekilen deniz ara ara adacıklar oluşturmuştu. İnsanlar yalın ayak yürüyorlardı.

c-Bitonical Garden: Buraya yakın .Gelirken otların kuruduğunu görünce ve artık hepsi aynı olunca gitmedim.

Daha da ileriye devam ederseniz

d-Marina(Boat Harbour):Buradan Fraser adasına fery biletleri alıyorsunuz. Pazar günü olduğundan buradaki Info kapalıydı.

Burada, bilet satan ofisler, kafeler, dükkanlar Var. Tabii ki her çeşit bot, yelkenli ve yatları da marinada görebilirsiniz.

Ayrıca burada balina gözleme, dalış, yemekli turlarda da satılıyor .

Burada da karavan Park var.

 

FRASER ADASI:

 

En büyük kum adası. Adada karavan park yok .Ada büyük olduğundan aracınız olmadan gezemiyormuşsunuz. Ayrıca dingolar tehlike yaratıyormuş.

 

Bu nedenle;

1-Rever Heads’tan fery boot ile 

A-Aracınız varsa sadece  resortte ve fery için  rezervasyon yapıp aracınızla  istediğiniz yeri kendi kendinize gezebilirsiniz.

B-Aracını yoksa :önce  kalmalı veya kalmasız ve gezdirmeli tur bileti  alıp, daha sonra yine burada  bilet aldığınız kampanyanın otobüsü  ile “River Heads”e gidip oradan Fraser adasında “Kingfisher Bay Resort ve Village” ye geçiliyor. Tur ile de grup olarak geziliyor. Bir, iki ,üç günlük turlar var Bir günlük tur fiyati kampanyasına göre 200-279 AUD bulabilirsiniz.

C-Aracınız yoksa sadece  feryboot bileti alıp (gidiş dönüş 65 AUD.) Resorte geçip kendi kendinize gezmeniz gerekiyor. Ben Ferybootun kalktığı “River Heads” e kadar gittim ama adada halk otobüsü olmadığından ve otostop yapıp yapamayacağımdan emin olamadığımdan  son anda vaz geçtim.

2-Direk Boot Harbour(Marina)’dan boot turu ile

a-Burada ki ofislerde veya karavan parklardan  günlük boot turu satın alıp (10 saatlik 250 AUD, kahvaltı ve öğle yemeği dahil.) direkt buradan boot ilr Fraser adasının   kuzey batısında ki “Moon pt.” e geçip kuzey batı sahilini gezip geri dönüyorsun.

Önemli: Turunuzu  kesinlikle bir gün önceden rezerve etmelisiniz. Çünkü daha ofisler açılmadan tur kampanyasının(İki tane var.)  otobüsleri 7:30 ve diğeri biraz daha geç gelip sizi alıyorlar.

Gittiğimde dört güne kadar   Resortte kalmalı turlarda yer kalmamıştı. Günlük turlar içinde bir öncesi Pazar olduğundan geciktim. Enerjimde düştüğünden nedense bu adaya hiç gitmek istemedim.

Hervey Bay’den güneye inmek için tekrar  halk otobüsü ile “Marybiriugh”a gidip oradan otobandan devam etmelisiniz .Buradan denize doğruda yol var ama gideceğiniz yere göre seçim yapmalısınız .

ANI: 

1-Kısa mesafede beni aracına alan kadınla sohbet sırasında “Ülkeniz benim için çok pahalı” dediğimde “Bizim içinde çok pahalı. Bak benim eşyalarım arabada. Tatile giden ailelerin hayvanlarına bakıyorum. Bu arada onların evinde kalıyorum .Is olmayınca da mecbur kız kardeşinin misafiri oluyorum.” Dedi.

2-Hervey Bay’den  bindiğim otobüs çok dolaşınca Maryborough’a geldiğimi düşünerek çok önceden  inmişim. Fakat sonra bir sonra ki otobüs bir türlü gelmeyince bir yanlışlık  olduğunu anladım .Otoban olunca da bir şey yapamadım. Çok zaman kaybettim. Çok bunaldım .Sansıma babası Aborjin olan beyaz bir kadın beni alıp gideceğim otobüs durağına bıraktı. Kadın hiç evlenmemiş. Farklı adamlardan yedi çocuk yapmış. Aşçıymış. Simdi sevgilisi varmış. Açıkçası özellikle yedi çocuğa çok şaşırdım.

Ben

Hervey Bay-Maryborough(31km)(-Gympie-Eunundi(50 km)-Diddilibah(28 km)- MOOLOOBLABA(20 km.)

Sunshine’ye doğru yol aldıkça  yağmur yağdığından çevre iyice yeşillenip, güzelleşti.

 

 III-SUNSHİNE  COAST

 

Normalde Lake Cooloola-Bribie İsland arasına verilen ad .Ama Noosa Heads -Caloundra arası kumsal en popüler olan kısmıdır.

Bu sahilin şehirleri Noosa Heads, MAROOCHYDORE ve Caloundra’dir. Aralarda küçük yerleşimler var.

Buradaki yerleşim adları Aborjinlerden kalma olduğundan farklılar.

Güneye indikçe denizler soğuk olduğundan timsah olmadığından bir nebze yüzülebiliyor ama köpek balıkları her yerde.

Bu kıyıda denize dökülen deniz gibi görünen çok büyük nehirler var ama bu nehirlerde  okyanustan gelen köpek balıkları olduğundan yine yüzülmüyor. Sadece kumsalında güneşleniyorlar. Kıyısında ki parklarda piknik yapıyorlar.

Bu bölgede  Yerleşimler arası belediye otobüsleri çalışıyordu. Hatta ben gittiğimde sendika kararı ile hepsi ücretsizdi. İlk kez burada ulaşım sorunu yaşamadım.

Ben, Diddilibah’a  kalacağım resort olduğundan geldim. Buradan 612 nolu otobüs ile Maroochydore’ye gidip oradan her yere ulaşabilirsiniz 

 
MAROOCHYDORE:

 Aynı addaki büyük nehir ve Pasifik okyanus kenarına kurulmuş bu şehirde apartmanların çokluğu beni şaşırttı .Deniz gibi kumsalı olan nehirde köpek balığı olduğundan yüzülmüyor.

Otobüs veya yürüyerek 

A-Alexandra Headland: Burada ki durakta inip Okyanus manzarası seyredebilir ve yüzebilirsiniz.

Yine ahşap plartformdan yürüyerek veya otobüs ile 

 

MOOLOOBLABA: 

 

Burada da yüzebilirsiniz ama üç yerleşimde de deniz çok dalgalıydı. İnsanlar, genelde grup olarak öğrenciler sörf yapıyorlardı.

a-Sealife(Akvaryum): Giriş 47 AUD. Küçük ama sevimliydi. Özellikle büyütülmüş camın arkasından deniz atları çok güzel görünüyordu.

Buradan plaja ,oradan da kumsal boyunca yolun diğer tarafındaki şık dükkanları gezebilirsiniz. Yolun bitiminde çimenlerin üzerinde 

b- Steve Owen Avustralya timsah avcısının heykelini göreceksiniz .

 

 BUDERİM:

 

 Yemyeşil bir yerleşim.

Buraya Alexandra Headland durağından veya  MAROOCHYDORE’den   616  nolu  otobüs ile gidiyorsunuz .Buderim  Mountain Primary School durağında inip devam ettiğinizde turist infodan gerekli haritaları alınız. Şelale buradan 800metre yukarı doğru Forest Park’ in içinde. Bir 300 metrede yağmur ormanlarının içenden yürüyorsunuz. Ama kuru mevsim olduğundan çok ince suyu vardı. Haritaya bakarak birkaç park gezdim.

 
NOOSA HEADS

 

Bu yeşil yerleşimde göl, nehir, okyanus suları birbirine karışıyor. Hareketli yerleşimde.

 

Marchydore’den  size en yakın duraktan   620  nolu halk otobüsü 45 dakikada gidebiliyorsunuz.(31 km)

Otobüs sizi Turist info’ya yakın durağa bırakıyor. Turistvinfodan gerekli harita ve bilgileri aldıktan sonra biraz daha yürüyünüz.


ANI:

1-Burada belediye otobüsleri ücretsizdi. Sendika, belediye otobüs şoförlerinin istediği parayı vermeyince yolculardan ücret almama kararı almış. Ocak başına kadar tüm. Avusturalya’da belediye otobüsleri ücretsiz. Çok sevindim .En az bir biniş 40-50 AUD .

2-Ben otobüsü kaçırdığımdan bir bayanla Maroochydore’ye kadar geldim. Türkiye'ye çok gelmek istediğini söyleyince adresimi vererek evime davet ettim. Beni otobüs durağına indirdi. Tam. Otobüs gelmek üzereyken kadın tekrar geldi.” Beni Milli Parka kadar bırakmak istediğini söyledi. Çok tatlı sohbet ederek ,şakalaşarak  yolculuk yaptık.

1-Noosa National park: okyanus manzaralı, beton yürüyüş parkuru ile lookouta 45 dakikada tek yön  yürüyebilirsiniz .İsterseniz  daha da ileriye devam edebilirsiniz .Ama parka doğu tarafından araç giremediği için geldiğiniz yoldan geri gelmek zorundasınız . Çocuk arabası ile gelen, okyanus kenarında çadır kuran, çekim yapanları gördüm. Bazı yerlerde okyanusa inildiğinden sörf yapanlarda vardı. Kayalar ve okyanus manzarası güzeldi ama ben bu ülkede ki ormanları bir türlü sevemedim. İnceli kalınlı karışık ağaçların birlikteliği bana cazip gelmiyor. Arada kırılmış, kurumuş ve yan yatmış ağaçlar, manzarayı bozuyor. Ben ,”orman” deyince karatenizdeki gibi yoğun ve yemyeşil ağaç topluluğu bekliyorum sanırım.

Park yürüyüşünüzü  bitirdikten  çok güzel kafeler, şık dükkânları  gezerek tekrar  turist infoya kadar geliniz. Hemen arkasında

 

2-Main Beach:Bir tarafında okul gruplarının sörf yaptığı bu kumsal çok güzeldi ama dalgadan yine gönlünüzce yüzemiyorsunuz Ama dalgalarla boğuşmak zevkliydi. Şehir merkezi de buraya yakın.

ANI: Sörf yapan çocukların fotoğraflarını çektiğinde erkek ve kadın öğretmen gelerek yakından çocukların fotoğraflarının çekilmesinin Avusturalya’da yasak olduğunu ,hemen silmem gerektiğini söyleyince ben de söylendim Polis çağıracağını söyleyince, ”çağırın dedim.” Bu arada adamın eline istem dışı elimle vurunca baktım polis çağırıyor. Yiğitliği de elden bırakmadan oradan uzaklaştım. Fotoyu da da sildim. Bilmediğim .ülkede polisle sıkıntıya girmek istemedim.

Buradan yürüme mesafesi

 

3-Nehir gezisi

A- Feribot ile nehir gezisi:Tek yön 15 AUD .Çift yön 28 aud.Istediğiniz durakta inebiliyorsunuz.Nehir kıyısı boyunca sıralanmış milyon dolarlık evlerin kendi özel iskeleleri vardı.En son Marina durağına kadar keyifli bir gezi oldu.Ben son durak marinada indim.Vok şık dukkanlar ve yatlar vardı.Yolun karşı tarafında da göl vardi.Otobüs ile tekrar Noosa  Head’e geldim.

Veya

B-Gympie Terace: Okyanus kenarında ki bu cadde boyunca yürüyebilirsiniz.Sik evleri görebilirsiniz yine.Veya 

C-Otobüs ile caddenin belli bir kısmını geçebilirsiniz.

Not: Buradan da Fraser afadina günlük tur kalkıyor. Bir tür pkiyi boyu plajları gezdirip götürüyor.Diget tır Hervey Bay’ a götürüp oradan adaya götürüyor.2 saat sürüyor.Fiati 250 AUD.

Sunshine in çevresindeki yerleşimlerin hepsi yemyeşil ve çok güzellerdi.

Bu arada Nambour’a yakın devasa Ananas heykeline Mroochydore’den  610 nolu otobüsü ile gidebilirsiniz.Ben gitmedim.

Genelde gideceğiniz yere önce otobandan devam edip sonra deniz kiyisina doğru olan yoldan devam etmelisiniz.

Ben Namrbour dan tren(12.60 AUD.) ile Caboolture’ye gidip  oradan Decepptin bay’ a otobüs ile geçtim. Ama burada otobüslere kart ile biniliyordu. Tren yol manzarası çok keyifliydi.

 

DECEPTION BAY

 

Sunshine’nde kalacağım son kasaba. Burada ki Okyanus kıyısının bir tarafı yemyeşil ağaçlar, diger tarafı su. Ama sular çekildiğinde çoraklık alan üzerinde  pelikan dahil birçok kuş görebiliyorsunuz. Onun dışında bir farklılık yok.

Otobus ile gidebileceğiniz yerler:

1-Redcliffe : Deception’ un kuzeyinde .Caboolture veya Deception Bay’den  her yarım saatte bir kalkan 660 nolu halk otobüsü ile gidiliyor.deniz kenarı yerleşim.Denizin hemen yanında  çok büyük ve güzel  havuz var.Insanlar denizde değil havuzda yüzüyorlardı. Yürüyerek ilerlediğinizde harika dedikleri plaj sıradandı.Sadece kumu ve halka sundukları hizmet güzel.Antalya’nin masmavi,carşaf gibi kumsalının kıymetini daha iyi anladım.

 

2-Bribie Island: Caboolture’den belediye otobüsü ile gidiliyor. Birbirlerine benzedikleri için artık bu adaya gitmedim.

Not:sprit of the Sands: Aborjin Dans ve kültürünü görmek isterseniz Brisbane’ ye varmadan önce buraya uğrayabilirsiniz .Ben kaçırdım.

 

BRISBANE

 

Şehirde yüksek binaların ardında alçak binalar sıkışmış .Aralarda eski ,güzel binalarda varama şehrin çevresi yemyeşil.

 

Şehri gezmek için 3 gün yeterli 

Bu şehir çok yağmur yağdığından yemyeşil. Özellikle parkları çok güzel.


ULAŞIM

1-Halk otobüsü ve nehirde ücretli ve ücretsiz  bot ile istediğiniz yere ulaşabilirsiniz.

2-Mor renkli Teknoloji üniversitesine giden 40 ve 50 nolu otobüs ile  sadece Cuma ve pazartesi şehrin bir çok yerine ücretsiz gidebilirsiniz.

 Hafta sonu otobüs seferleri azalıyor ve geç saatte başlıyor.


NEHİR GEZİSİ ve nehirden ulaşım: Avrupa’da ki gibi nehir gezilerine benzemiyor. Yüksek binalardan başka bir şey görmüyorsunuz. Nehir gezisinde hikaye köprüsü ve  falezleri görüyorsunuz.

1-City Hopper: Ücretsiz. Her yarım saatte bir başlangıç durağı Queen St Mall’ a yakın olan  “North “ durağından nehrin sadece doğu tarafına kırmızı hattan gidip geliyor.

2-City Cat: Harita üzerinde lacivert hattan  nehrin iki yönüne gidip geliyor.

Kartınızla istediğiniz yerden binip inebiliyorsunuz.

İkisinin durakları bazı yerde aynı, bazı yerlerde farklı.

3-River Tour:90 dakika  49 AUD. Geçtiğiniz yerleri rehber acikliyor.10: 30 ve 12:30 ve 14:30’da var. Sadece cuma, cumartesi ve Pazar günleri var.

Ayrıca Cruise to lunch(89aud),sunset Cruise(55 AUD) gibi turlarda var.

Gezilecek yerler birbirine çok yakın olduğundan şehri gezmek kolay.


I-SEHIR MERKEZI-QUEENN STREET:


Sadece yayalara açık şık dükkan ve binaların olduğu renkli cadde.

a- Visitor Centre: Hafta içi 9-16 hafta sonu 10-16 arası açık.

b-Queen Plaza: Bildiğimiz alış veriş merkezi 

 

1-Queen Street’in kuzeyi

 

A-City Hall- Brisbane Müzesi(3. Katı): Bina 9 da açılıyor. Turlu veya tursuz binanın içini gezebiliyorsunuz.3.kattaki müze ise 10-17 arası açık ve ücretsiz. Biraz yürüyünce 

B-King George Square:

Buradan kuzeye doğru yürüyünce ve Spring Hill’e tırmanınca

Not: Tepeye tırmanma dan hemen sağdaki “Emma Millet Place” parkında insanlar çadır kurmuşlardı. Erkekseniz ve kalacak yeriniz yoksa siz de bu çadırda kalabilirsiniz 

a- The Old windmill:

Buradan sola devam ettiğinizde

b-Roma St Parklands: Yine gol, şelale ,fıskiyeleri ve çiçekleri ile çok güzel bir park.

Buradan tekrar Queen caddesine inip biraz yürüyünce

c-Anzac Square  and Memories Galeri:Güzel binalar ve Anzac parkı var.

Queen street’ten yürümeye devam ettiğinizde nehir kıyısında 

d-Gümrük evi(Costums house

 

 

2-Queen St Mall’un batısı:

 

A-Performans Centre

a-Konser salonunda biletli konser vardı. Ülkenin önem verdiği sadece yaşlı ve sakatlar gelmişti. Ama ben bekleyemediğimden çıktım.

b-Tiyatro salonu

B-Cultural Centre:

a-Museum:9:30-17 arası açık.Ucretsiz.4 katlı ve dinozor bahçesi var.3.kat kapalı.

Ülkenin tüm hayvanlarının doldurulmuş halde çok detaylı ve yaşamını yakından görebilirsiniz.

b-Art Galeri

Üç bölümden oluşuyor. Genelde resim, heykel ve eşyalar sergileniyor.

c-Kütüphane

d-GOMA(Galeri of Modern Art)

10-17 arası açık. Ücretsiz. Her zamanki gibi saçma eserler

 

C-South Bank Parklands

a-Teker(Dönme dolap)

b-Nepal Pagodan

c-StreetBeach: Yine denizi aratmayacak ücretsiz yüzme havuzu.Özellikle  begonvil çiçekli çevresi de çok keyifli.

d-  Epicurios  Garden

e-Deniz Müzesi

Buradan Goodmill köprüsünden karşıya geçiniz.

 

3-City Botanic Gardens:

Gölü,şelaleleri ve yemyeşil çayırları , ağaçları ile şehrin göbeğinde çok güzel bir park.

Buradan yürüyerek tekrar Queen street’e gidebilirsiniz

 

4-Qeens street’ten devam ettiginizde nehir kenarinda

 

A- Customs House(Gümrük evi: Binanın kendisi de içi de güzel.

B-Firtitude Valley: Her ülkeden yeme – içme bulabileceğiniz mekanlar.Birkac tane de kebab salonları vardı.

C-Story Bridge: Köprünün üzerinden yaya geçebileceği iz yerden çevre manzaradi seyredebilirsiniz.

D-Howard Smith Wharves: Bu  iskelede şık kafeler ve dükkanlar var. Şehrin ve köprünün manzarası buradan da güzel. Buradan ücretsiz fery ile şehir merkezine yakın durağa gidebilirsiniz.

3E-Eat Street Market: Sadece cumartesi ve Pazar günü kuruluyor. Ücretli Teneriffe  fery ile “Nirthshore Hamilton Fery Terminali’ nde ininiz.6 dakika yürüme iz gerekiyor 


ŞEHIR DIŞI:

 

1-Lone Pine Koala Sanctuary

Queen caddesinden 2C durağından 430 nolu veya Ann caddesinden 12 nolu duraktan 445 nolu halk otobüsü ile yarım saatte gidebiliyorsunuz.

9-17 arası açık.Giris 49 AUD.Koala ile foto çektirmek ise 30 AUD.

Sadece ülkeye ait hayvanlar var.Ama çok koala var.her çeşit durumda, hatta yavru koala da görebilirsiniz.

Bunun dışında farklı saatlerde shovlar var.O nedenle erken gidiniz .

1-Botanic Garden:Şehre 7 km uzaklıkta.

Ann street stop12 durağından 471 nolu otobüs ile yeşillikler içinde güzel ahşap ev manzaraları ile gidiyorsunuz.

Bahce, dinlenmek,gezmek ve görmek için mükemmel dizayn edilmiş.Nihayet beklediğim yoğun yedili burada gördüm.İnfodan aldığınız haritayı takip ederek pembe 1 nolu hattan birçok yeri(Bonzai house, japon bahçesi, bambu üretim  v.b) görerek aynı noktaya 45 dakikada geliyorsunuz.Hele pembe ve mor çiçekler açmış niliferlerle dolu göl manzarası harikaydi.Zamanınız varsa diğer hatlarida aralarda gezebilirsiniz .Hemen yanında

 

2-Planetarium   : Günün farklı saatlerinde farklı Showlarl var.Biletle giriliyor. Yarı yatmış vaziyette yuvarlak salonda uzay ile görsellere seyrederken görevli de size açıklamalar yapıyor. Uzay ile ilgilenmedigimden uyumuşum.

 

3-Mount Coot-Tha look out:Şehre Tepeden seyretmek için.Burada çok şık cafe de var.

Not: Önce otobüs ile buraya gidiniz.Sofer ile konuşup şehrin manzarasını çektikten sonra aynı otobüs ile Bitonic Garden’a geliniz.Ben önce Bahçeye gittim.Tekrar otobüs beklerken çok zaman kaybettim.

Not: Lone pine,aynı güzergahta, buradan 11 km daha ileride Aracınız varsa devam ediniz.Yoksa önce Lone Pine’i gezip tekrar şehre dönüp sonra Botonik Bahçesini aynı günde gezebilirsiniz.

-Bullocky rest , samsonvale lake, of: İranlı farklı iki ev sahibim ve değer İranlılara kuzeyde ki bu uzak  güzel göl kenarında piknik yaptık.

 

TOOWOOMBA


Bu şehre sadece yakınında ki bir çiftlikte kalmak için gittim. Ama şehir beklediğimden de güzeldi. Bu şehir parkları ve geleneksel evleri ile ünlü Hele caddelerdeki Jacardana ağaçlarının dökülen mor çiçeklerin yolu döşemesi  harika manzara yaratmıştı. Buradan 40 km uzaklıktaki çiftliğe çok zor gidebildim.


Silverleigh:


9 çocuklu ailenin bu kocaman  çiftliğinde inekler, koyunla , kazlar ,tavuklar yetiştiriyorlardı. Her turlu tarım aracı vardı. Hatta inekler için buğday siloları bile vardı. Ayrıca her çeşit meyve ve sebze yetiştiriyorlardı. Meyveleri kuşlar yediğinden tül ile kapatmışlardı. Meyve bahçesini gezerken tadımlıkta olsa bir meyve ikram etmedi. Artık şaşırmıyorum. Kültürleri farklı.

4 yatak odalı ahşap evlerinin önündeki akasya ya benzeyen ağacın dökülen sarı çiçekleri nefis manzara oluşturmuştu. Evlerinin mobilyaları eski olsa da çok güzeldi. Çocukları evde eğitim almış. Sonra sınava girmişler. Bazıları üniversiteye bile gitmişler. Evde iki piyano vardı. Kızlarından biri İtalya da yaşıyor. Viyola çalıyormuş. Kari koca tüm gün durmadan çalışıyorlar. Bunları görünce kendimi çok tembel olduğuna karar verdim.

Mutlu bir aileye benziyorlardı .Koca işten döndüğünde, bir yere giderken karısının dudaklarından öpüyordu. Tüm ürettiklerini kurutarak vb. değerlendirmişler .Evleri yiyecekle doluydu.

Bu köylü aile bizim köylü  ailelere benzemiyorlardı. bıçak, çatal ile yemek yiyorlardı. Sabah akşam duş alıyorlardı. Hatta akşam benim duş almamama şaşırdılar.

 

Ayrıca koyu Hristiyanlardı. Yemeklerden sonra baba İncil okurken, diğerleri sessizce dinliyorlardı.

Bahçelerinde yetişmiş kabak ile onlara köfte yaptım. Çok beğendiler. 

Toowoomba’dan aracım olmadığından tekrar Brisbane’ye gelip oradan tren ile Gold coast’a geçtim.

 

 

 

 
IV-GOLD COAST


GOLDCOAST ŞEHRİ


 Geniş bir alana verilen ad.40 km’den fazla   sahili var ama burada da dalgalardan dolayı yüzemiyorsunuz. Sadece iki sari- kırmızı bayrakların arasında  yüzebiliyorsunuz. Zaten sürekli güvenlik gezip uyarıyor. Burada deniz berrak ve  kumsalın pudra kumu çok güzel. Kumsalda suyu şapırdatarak yürümek keyifliydi. Yalnız ben sahilin manzarasını bozan apartmanları hiç sevmiyorum. Burada sahilde, her yerde  gökdelenler  ve  alış veriş dükkanları ile dolu. Zaten bunun farkında olduklarından gelen turisti tutmak için şehir içi ve dışında para tuzağı olan birbirinin aynısı olan  her türlü aktiviteyi koymuşlar. Bana hiç cazip gelmedi. Ama Hinderland dedikleri iç kısımlar yemyeşil, cennet gibi. Zenginler buradaki villalarında keyf sürüyorlar.

Tren ile gelirken Eğer direkt Surfers Paradise’e(Çünkü daha kuzeyde kalıyor burası .)gitmek istiyorsanız Helensvale tren istasyonunda(Otobüs durağı da hemen yanında) inip tramvay veya 704 nolu otobüs  ile Paradise plajına kadar gelebiliyorsunuz. Ben bilmediğimden Gold Coast merkezinde  inip 753 ve 705 nolu otobüsleri kullanarak ancak Surfers Paradise gelebildim .

Burada adım başı Türklerin işlettiği Kebap salonları var .Ama bazılarının adı Türk kebabı olsa da ( ve berber dükkanlarını )reklamından yararlanarak Avustralyalılar veya Araplar işletiyor 

ULAŞIM:

Otobüs, tren  ve tramvayda ulaşım go  kartla  veya bilet satın alıyorsunuz. .geçerli. Nehirden de fery ile birçok yere gidebiliyorsunuz. Gold Coast’ın(Merkeze de  Goald Coast deniliyor.)  bölgeleri Güneyden kuzeye doğru sırasıyla;

.

Nerang Nehir gezisi:

 

A-River Cruise :Birbucuk saatlik tur 10:30’14 ve sanset türü var.(Saati değişebiliyor.)

B-Do-The—Loop: 40 AUD ,emekliye 32 AUD.Sadece bir durakta inebiliyorsunuz.

C-Day Pass(Iki günlük isdedigin kadar kullanabiliyorsun):45 AUD,emekliye 35 AUD.

D-Hop On Hop of: Short Hop (Under 20 minutes) 10 AUD,emekliye 9 aud;Long Hop(Over 20 minutes)20 AUD,emekliye 16 AUD. Try,

E-Aquaduck: Hem karada hem de nehirde giden kamyonumsu araç.40 AUD, emeklilere 47 AUD. Bir saat karadan ve nehirden gezdiriyorlar 

705 nolu bus ile

 I- Merkez gezisi:


 Bölgeden geçen Nereng nehri  üzerindeki sanırım sonradan oluşturulmuş adalar da girintiler oluşturularak her tarafta su görülmesini sağlamışlar. yerleşimlerin bir tarafı okyanus bir tarafı nehir olması güzel de Antalya gibi apartmanlar bozmuş

 

 

1-Broadbeach South Beach

 

a- Pacific Shopping Centre: Tramvayın güneye doğru son durağında ininiz.Buyuk ve şık alışveriş mekanı.

Tekrar tramvay veya 705 nolu otobüs ile “ Cavill Avenue” ye ulaştığınızda yürüyerek 

 

2-Surfers Paradise Beach: Sadece sörf yapanlar ve dalgalarla boğuşan insanları göreceksiniz.Etrafta da  dükkanlar.Nehir üzerinde ki 

“Paradise woter”gibi adalara yürüyerek çıkıp gezebilirsiniz.Zenginlerin evleri ve nehirlerdeki botları var.

 

3-Main Beach:Main Beach Tourist Karavan Park var.Tek kişilik çadırın günlüğü 60 AUD.Ama merkezde ki hostelin de fiati aynı

4-Southport Spit(Marina Mirage):

a- Southport   Shopping Centre

b- Broadwater Tourist karavan parkı var.

c-Mirage Otel

 

4-Sea World: 9:30-17 arası giriş 115 AUD.

Surfers Pradise’den 705 nolu bus ,704 nolu bus ve  hop on hop off fery ile nehirden de  gidebilirsiniz.Şehrin içinde sayılır.

Denizde yaşayan tüm hayvanları görebilirsiniz.Hepsinin yeri çok ferah.Ozellikle akvaryumu çok beğendim.Burada çok yakından insanı bir dakikada öldüren Jellyfish çeşitlerini gördüm.Gercek korallar arasında ,geniş mekanda köpek balıkları,kaplumbağalar ve diğer balıklar birlikte yüzüyorlar.Isteyen ücretle şnorkel ile dalış yapabiliyor.

Buradada roller Coastergibi birçok oyun aleti vardı.

Yunus ve jet ski gösterisi güzeldi.Giriste show sPaatlerini öğreniniz.

ANI:Nedense burayı gezerken kendimi kötü his ettim.Bir görevliye söyleyince acil tekerlekli sandalye,hemşire ve araç geldi .Revirde tansiyon ve şekerim ölçüldü.Tansiyonumun düştüğünü zaten fark etmiştim.Shov badkayincaya kadar kestirdim.Adamlarin sistemi var.Canliya değer veriyorlar.Aklima gelmişken;Bir Avusturalyali  kadın “Kizim Turkiye’yi gezdi.Sokakta köpekler varmış,” dediğinde verecek cevap bulamadım.AslindaEvet her evde bir köpek besliyorsunuz!Omo art galerisinde köpekle ,adamın uygunsuz fotoğrafına ne demeli” demek aklıma gelmedi.

 

5- Spit: Sea Word’den yarım saat yürümeye devam ettiğinizde okyanusun köşesine geliyorsunuz. Çok keyifli yer. kafe ve restoran var. Okyanus boyunca iki tarafı kayalıklı yoldan yürüdüğünüz de  deniz feneri var .Kayalıklarda insanlar balık tutuyorlardı .Burada ki plajda da yüzebilir veya sörf yapabilirsiniz. Hatta orman içine de yürüyüş yolu var ama yılan korkusundan girmedim.

Not: Güneyde Coolan Gata Tweed Heads kumsalında güzelmiş.

 
II-ŞEHIRDEN UZAK OYUN PARKLARI:

 

Kuzeyde Brisbane otoyoluna yakın yerler: 

Hepsi 9:30-17 aradı açık. Giriş ücretleri 115 AUD. İçeri girdikten sonra tüm oyunlara ücretsiz binebiliyorsunuz.

704 nolu bus  veya tramvay ile Helensvale otobüs durağında ininiz.(Bir saat)

Helensvale’den  TX7 nolu otobüsü  üçüne de gidiyor.

Bir durak sonra;

1-Wet’n WİLD:7 katlı su kayağı yanında birçok su parkı oyunları var.Tam.buraya giderken  çıkardığım implantımı kaybettiğinden gidemedim.

Bir durak sonrası (Yürüme 20 dakika.)

 

2-Warner Broş Movie:Fransa ve Amerika da ki Dusneylandin kopyası ama daha küçük.Ben gittiğimde okul öğrencileri de vardı.Kuyruklarda bir saat bekledim.En büyük çölün.... a ve bot ile dik yamaçtan suya giden oyunları seçtim.Hertaraf hediyelik eşya ve yeme icme mekanlarıydı.Ucuk renkli eski ev modelleri çok guzel.

Aralarda içeride ve dışarıda birçok showlar da göreceksiniz.Araba shovu sıkıcıydı biraz.

Buradan TX7 otobüsle Coomera istasyonuna devam ettiğinizde 15-20 dakika sonra

 

3-Dreamworld and White Water World wet’n Wild Mowie World:Yan yana bu iki yere aynı biletle giriliyor White Water, her çeşit  su oyunları var Burada bir saat kuyrukta bekledikten sonra “Green Room” da boot ile bir dakika da aşağı iniliyor ama çok zevkliydi.

Dream World’da da 

Dehset kulesine bindim. 119 metre yüksekliğinde, 135 derecelik açı ile dönüyor.

Aslinda üçünde de tüm oyunlar aynı.Buraz boyut ve renk farkları var.Bence  burada diğer ikisinde goreceginiz herşey olduğundan sadece buraya girmek yeterli.

 

4- Tamborine Dağı: Helensvale ‘den 272 nolu otobüs ile Conbband Co Dr durağında inip otostop yapmalısınız.Koy dağın tepesindeymis.Ben cesaret edemedim.Ama yol boyu yeşillikler içinde köy diyebileceğimiz yerleşimlerin manzarası çok güzeldi.Bizim köylere değilde yazlık evlerimize benziyordu.Çok  daha bakımlı ve şık  evler.

El sanatları,şarap ve peyniri ile ünlü.

 

5- Lamington N.P:Dünya mirası olan,merkezden 41km Surferparadise beach veya Board each  South’dan içe doğru;

   uzakta ki bu yağmur ormanına giden halk ulaşım aracı yok.

 

6- Currumbin Wildlife Sanctuary:

Giriş 59.95 emeklilere49.95

9-16 arası açık.Gök kuşağı papaganlarin yemlenmesi, parkin hemen dışında 8 ve 16 da.

Güneye inen otoban yolu üzerinde,Surfers Parafise’a 28 km uzaklikta. 

Boardbeach South(Pasifik centre’n önünde) Tramvay durağından 700 nolu  otobüs ile gidiliyor.

Park, okyanus kenarinda ki  Currumbin yerlesimin içinde.Burada da okyanus kenarında yine sörf yapanlar vardı.Genelde Avusturalya hayvanları var.Yalniz burada bir bölüm sadece yavru koalalara ayrılmıs.Cok sevimlilerdi.Yemyeşil bu park çok büyük ve bakımlı.Ama verdikleri harita çok küçük ve tabelalar yetersiz.Giriste ücretsiz trenlerle hayvanların olduğu bölüme gidebiliyorsunuz.

Kuş, yılan gibi showlar var.Giriste saatlerini öğreniniz.

Broadbeach South’dan 777 nolu otobüs  ile  havaalanına gidip oradan otobüs ile Byron Bay’a gidebilirsiniz.

Ben Currumbin parkını gezdikten sonra yine 700 nolu otobüs ile TwedHeads’a gelip oradan 600 nolu otobüs ileTueed City Shopping Centre’de inip otoban’a ulaştım.

Artık tekrar New South Galler eyaletine girmiş oldum.Bundan sonar ki duragim New South Galler-Byron Bay olacak. Oradan da Sydney'e geçip İstanbul'a döneceğim.



VI-TASMANİA  EYALETİ



GENEL


Melbourne’den Hobart’a en ucuz uçak biletini Jetstar’dan 67 aud’ aldım.Birbucuk saat surecek.5 dakikanın içinde 2 aud pahallandi.

Dönüşte Okyanusu görmek için fery  tercih ettim.

Denovport’tan Meolbourne’e fery farklı saatlerde var.Yine 25 gün kalmak istediğim Tasmania’dan Melbourne  fery biletini en ucuz  86 aud’ye aldım.10 saat sürecek.

Not: Fery biletinizi  aynı fiyata (Degismisse aradaki farkı ödemek koşulu ile) fery’nin kalkışından 3 saat önce online olarak ücretsiz degistirebiliyorsunuz.

Eğer telefonla biletinizi zamanını değiştirmek isterseniz 50 ekstra  ödemek zorundasiniz.

Havaalanından şehir merkezine sadece skybus var.

Mc Donald’s her ülkede 24 saat açık.

-Tasmania’da Koala yok.

-Nehirleri tertemiz Yüzebilirsiniz.

- burada koala ve Kanguru yok.Sadece Maria adasında bir tane Kanguru varmış.Ama ben Bruney adasında gördüm.y

-Canberra’nin nüfusu 700.000 iken tüm Tazmanyanin nüfusu 500.000 .

- Çocuklar çok yabani .Biraz onlara  uzaktan sevmeye kalktığımda hemen annelerinin arkasına saklandılar.

- - Her taraf ormanlarla kaplı olmasına rağmen birçok yerde özellikle çabuk büyüdüğü için kuruyan ve kesilen ağaçların yerine okoliptus fidanlari gördüm.

- Burada da kışın yeşil ışıkları görebiliyorsunuz.Hatta Eylül’de bile goruluyormus.Ben göremedim.

Burada yeşilden başka pembe renkli de oluyormuş.

 

- Tazmanya’da yardım kuruluşları çok yoğun çalışıyormuş.Ihtiyacibolan bir kişiye hemen yardım ediyorlarmış. 

Ben de ev sahibim  genç çift(Başkan yardımcısıydı.)ile Rotary clubunun toplantısına gittim.Genelde yaşli üyeleri vardı.Beni misafir olduğum için birlikte alkışladılar.Bizdeki olduğu gibi yemekler yenildi.Konusuldu.Vicdanlar rahatlatıldı.

-BiRA: Eyalette  çok bira fabrikası var.İeyi de seviyorlar.

 
İKLİM

Aralık,Ocak gibi ana karada havalar çok  ısındığından ve Tazmanya ,hala serin  ısındığından gelen çok olduğu için bilet fiyatları yükseliyormuş.

Zaten Tazmanya’ya kışın kesinlikle gelmeyiniz.En erken Eylül’den sonra(İlkbahar da) geliniz.Cunku Milli parklar icin kışın otobüsler kalkmıyor.Sogok olduğundan kamp yapmanız zor olabilir.Parkurlar sulu oluyor

Ben Ağustos sonu gittiğim halde sıkıntı yaşadım. Kesin buraya yazın geliniz.

 

EVLER:

 Büyük şehirlerde Viktoria tarzı güzel binaların yanında yüksek  modern binalarda var. Ama   şehre yakın yerleşimlerde ,Dağın veya ormanın  eteklerinde veya yemyeşil kırlarda kurulmuş tüm köylerde sadece bahçe içinde tek katlı çok sevimli evlerde yaşıyorlar. Hayran kaldım. Ben ilk kez bir ülkeye bu kadar imrendim.

Bu eyalette hayvancılığın yanında tarımda çok önemli.

Türkiye’de ki tüm sebzeler ve meyveler burada yetişiyor. Ayrıca egzotik meyvelerde var.

Bahçe çiçekleri, bizdekilerle aynı. Dışarıda küçük ağaç olmuş küpe çiçeği gördüm.

-  Tazmanya şeytanı(Devil) yalnızca burada yaşıyor.

 en büyük etobur keseli bu hayvan aslında tehlikelidir değil.  pis koktuğu ve ağzını Açtığı zaman korkunç göründüğü için adaya ilk gelenler tarafından “şeytan” diye adlandırılmış.

-

ULAŞIM:


İyi değil. Hele turistler için çok sıkıntılı. Şehirden biraz uzak turistlerin gidebileceği yerlere toplu taşıma genelde yok. Şehirler arası otobüsler genelde sabah oluyor. Araç kiralama da pahalı olduğu için gençler birlikte araba kiralayıp geziyorlar.

Otobüslerde ve özel araçlarda her yolcu emniyet kemeri takmak zorunda .

Ülkenin tamamında şehir içi ve şehir dışı sadece otobüs kullanılıyor. Şehir içi ve dışı , ön kapıdan girerken ya peşin ya da otobüs kartınızı okutturarak otobüse binebiliyorsunuz. Söferler esnek davranıyor. Basmasanız bile sormuyorlar.

 

Duraklarda hangi otobüsün kaçta geleceği yazılıyor.

Tramvay ve tren yok.

Tazmanya'da toplu taşıma büyük şehirler dışında oldukça sınırlıdır tur veya servis kullanmanız gerekir veya otostop yapacaksınız.

Aslında ben yurt dışında otostop yapmaktan hoşlanmam.Ama burada mecbursunuz.Çok  da güvenli.

Yolcular inerken şoföre teşekkür ediyorlar. Şoför değişiminde de ,şoför, tüm yolculara ”Allahaısmarladık.” Dedi.

 
1-HOBART

Şehir merkezinde, 9 da açılan turist infodakiler çok ilgilendi. Her türlü harita ve bilgiyi buradan alabilirsiniz.

 

şehir dervent nehri'nin denize döküldü yerde kurulmuş .Nehir ilk bakışta deniz gibi görünüyor.

 Şehrin merkezi ile New Town birbirlerine 45 dakikalık yürüme mesafesinde.Ben New town’ da kaldım.Her tarafta olduğu gibi burada da bahçe içinde sıralı  ve hepsi birbirinden güzel tek katlı evler sıralanmış.Bu evleri görünce kesin”biz betonlarin arasına sıkışmış ,yaşıyoruz” dedim.O kadar doğal,şık ve bakimlilar ki...

 

Şehir merkezindeki gezilecek yerler birbirine beş dakika yürüme mesafesinde. 

Erkenden nehir kıyısına gidip gezmeye başlayabilirsiniz.

• Bu iskelelerden kalkan  yemekli yemeksiz gece gündüz birçok farklı gezi tekneleri bulabilirsiniz.

• Not:Naryna Van Diemen’s Land Memorial Folk Museum: Gittiğimde 31 aoustis’a kadar kapalı olduğundan göremedim.

 

1-Consititution Dock(Anayasa Rıhtımı):Çevreyi yürüyerek gezerek farklı iskele kısımlarında cafelerde birşeyler içebilirsiniz.

Biraz ileride

 

2-Salamanca 

A- Salamanca Placa:1830’ kardan kalma depolar düzenlenerek çok şık butik,atölye,restoran olusturulmuş.Hemen arkasında

B-Salamanca Square:Ortasında havuzu olan tarihi meydan.

C- Salamanca Market:Cumartesi günleri 8:30-15 aradı cadde boyunca kuruluyor.Hersey  satın alabilirsiniz.

 

3-Battery Point: Salamanca depolarının ön tarafından Kelly’nin merdivenlerinden çıkınca  bu tarihi yerleşime ulaşabiliyorsunuz.Harika bahçe içinde evler  sıralanmış.Kafeler,restoran ,PTT v.b de var. St George’s Anglikan Kilisesini de  görünüz.Tepeyi aşınca nehir kıyısına varıyorsunuz. Yürümesi keyifli.

Buradan tekrar  Salamaca’ ya dönünüz.

 

4-Lenna House :Depolardan sona kadar git.Saga döner dönmez göreceksiniz.Çok güzel (Arkada ki) binası olan hotel.İcinde ki  mobilyalarda çok zarif.2. Katinda ki terasa çıkabiliyorsunuz ama manzarayı yeteri kadar göremiyorsunuz.

Buradan da Batteri point’e gidebilirsiniz.

Buradan tekrar  Salamaca’ ya dönünüz.

Hemen karşı tarafta

 

5-Parliament House:9:30 ve 14:30’da sadece ücretsiz tur ile oturum olmadığı günlerde içini gezebiliyorsunuz.

 

6-Macdvwson’sHut Replika Müzesi: 10 17.00 arası açık giriş ücreti 15eaud,emekliler için 12 aud ödüyorsunuz.

Dr Mawson’un  güney kutuplarda ki inşa ettikleri evin benzeri yapılmış.İçinde Mavson ve 17 yol arkadaşının resimleri,kullandıkları araç ve gereçler,kaldıkları odalar,resimler,görseller var.Ben çok etkilendim. Ozellikle sogukta çadırlarını bile kurmakta zorlanmislar.

 

7-Martitime Museum:9-17 arası açık.Giris 15 AUD.Emrkliler için 12 AUD.Bildigimiz deniz muzelerinden.Binadi da çok güzel.

 

8-Tasmanian Museum and Art Gallery:10-17 arası acik.Giriş ücretsiz Binası da çok güzel Müze çok donanımlı ve büyük.Avusturalya’ya ait doldurulmuş hayvanlar,resim,heykel,mobilya gibi ülkeye ait herşeyi görebiliyorsunuz.

 

9-Town Hall: Eski güzel bina.Ìçini de gezebiliyorsuniz.

 

10-St David’s Cathedral

 

11-Hobart Convict Penitenchary(Eski hapishane) :Şehrin batısında ,Melville caddesinden 1 km yurudugunuzde varıyorsunuz.Carsamba, Perşembe,Cuma,cumartesi,Pazar 10-16 arası

10,11:30,13 ve 14:30 saatlerinde tur ile gezebiliyorsunuz.Birbucuk saat sürüyor.35 aud.Zaten büyük kısmı yıkılmış hapishanenin tarihini anlatıyorlar.İstetseniz ücretsiz bazı odaları ziyaret edebiliyorsunuz.Mahkumlar için kullanılan işkence aletleri v.b.Eskiden şapel olup daha sonra mahkemeye dönüştürülen oda ilginçti.

 

 

12-Gate Market: Pazar günleri yiyecek uzerine.şehrin kuzeyindeki Bathurst caddesinde kuruluyor.

 

13-Theatre Royal:gösteri izlersen içini gorebiliyorsun.Veya sadece tur ile gezebiliyorsun.Giris 15 AUD.Ama önce arayıp rezervasyon yaptırmalısınız.

Buradan  2km yürürseniz. Botonik bahçesine ulaşıyorsunuz.Buraya halk otobüsü yok Sadece hopon- hop off otobüsü var.

Botanik bahçesine varmadan

14-Birinci ve ikinci dünya savadi sırasında ölenler anısına olan anıtı göreceksiniz.Bu tepeden Tasmania köprüsünü ve nehir manzarasiniSeyrediniz.Bundan sonra sadece insanların kullandığı köprüyü geçerek ve patikayi izleyerek 

 

15-Botinical Garden: Yazın (oct-Marc)8-6:30 pm,kışın(April-september)8-17 arası açık Ücretsiz.

Nehirden tepelere doğru kurulmuş ferah ve sevimli bahçe .Sarı,pembe,kırmızı  kocaman çiçekleriaçmış.

“Rhododendron”

 adını  çiçek aslında Nepal’ in ağaç türünü milli çiçeği çok güzeldi. Diğer bu çiçeğe benzer Cin’in  “Peony” adlı çiçek ,soğuk iklimi seviyor Bu da çok güzeldi. Yine  bu bahçede küçük ağaç şeklinde  açelyalarda gördüm. Keyifle yürüyebileceğiniz , piknik yapabileceğiniz bir bahçe. Japon bahçesini de atlamayınız. Ben iki kere gittim. Govermentvhouse’ de bahçeye yakın.

 
ŞEHIR DIŞI:

 

Şehir dışındaki gezilecek yerlere halk otobüsü genelde  yok. Varsa da yakınından geçiyor. Hepsine özel araçla gidebiliyorsunuz. Veya otostop yapmalısınız.

 

1-Runnymede evi ve  restoranlar Bölgesi;

Runnymede:Temmuz ve agistos kapali.1 Eylül’de aciliyor.Giris 15 aud.Sadece Cuma, cumartesi ve Pazar 10-15 aradı açık.

Bu ev New town’da (Sehir merkezinden 4 km).Ama beni 4 ayrı Şoför yanılttığından aynı adlı caddesine yönlendirdiklerinden sinir olup gidemedim . 

 

2-Female Factory:Şehirde ki Macquariecaddesinden 4 km uzaklikta .446 nolu otobüs gidiyor.10-16 arasi acik.Giris 25 aud.Emekliler için 15 aud.1800 yıllardan kalmış,Eski çalışma kampı.Sadece boş binaları geziyorsunuz.Yeteri kadar görsel yoktu.Otobus şoförü beni bira fabrikasında bıraktı .Çok yürüdüm.Keyfim kaçtı Bu nedenle de beğenmemiş olabilirim.

Zaten bu cadde de logosunda Tazmanya kaplanı olan ve  ülkenin en eski bira fabrikası  olan “Cadcade Brewery”bira fabrikası var.Tadım turlarida yapılıyor.Benim ilgi alanına girmediginden ilgilenmedim.

 

3-Wellington Dağı: Bu daha “,Kunanyi Mt Wellington explorer bus” ile gidebiliyorsunuz.(25 AUD,gidiş ve dönüş)

Veya halk otobüsü :Şehir merkezinden  448 nolu halk otobüsü ile “Fern Tree (Küçük köy)”  yönüne gidip Wellington yol ayrımında ininiz.Buradan dağın zirvesi 12 km.Cok geçen araç olduğundan  oradan 

 otostop yapabilirsiniz.

Şehir merkezinden,dağın zirvesi 21 km .DaginYuksekligi ise 1270 metre.

Yalnız ben gittiğimde hava yağışlı olduğundan şehrin manzarasını göremedim .

Ikinci gittiğimde  önce kar yağdı.Sonra güneş açtı. Gerçekten şehir manzarası okyanus,nehir ve adaları ile çok güzeldi .

Yol manzaraları da güzeldi.Surekli değişen farklı bitki örtüsü ve kayalıkları görüyorsunuz.

 

4-Mona:

Cuma,cumartesi,Pazar ve pazartesi 10-17 arası açık.Giris 35 AUD.

Şehirden 10 km uzaklıkta

1.yol:Brocke Steet Puer’den”Fery terminal and Cruises” den fery ile 25 AUD(Gidis- dönüş )‘a yarım saatte  gidebiliyorsunuz.

Sanırım giriş ücreti içinde daha pahalı özel fery de var.

2.yol:Halk otobüsü ile:

Elizabeth Mall caddesi’nde ki duraktan 510,x20 bunlar direkt gidiyor.

520,521,522 de aktarmalı gidiyor.İndiginiz duraktan beş dakika yürüme mesafesinde.

 Aracınız varsa direkt zaman kaybetmeden gidebilirsiniz.

Ben otobüsle gidip fery ile döndüm.

Müzede modern sanatlarla genelde Antik mısır eserleri karışık sergilenmiş.Ne olduğunu anlayamadigim,dokunmatik makinalar ,sacma sapan  gösterimler vardı .Sanatın içine erotizim katinca Modern oluyor sanırım.Alçıdan onlarca farklı kadın organı çok ilginç geldi bana. Köpekle çiftleşen erkek fotoğrafı midemi bulandırdı.Herseye ulaşılınca ,insanlar sapıtıyor .

Aslında ben ,modern sanatı ne anlıyorum ne de hoşlanıyorum.Bu kadar yol gelmişken “Hadi gideyim” diyerek boşuna para ödüyorum.Sonra da kendime kızıyorum.kı nesaca bulunmuş olmak için bu tip müzelere giriyorum.

 

5-Avustrslieb Antartic Brusion:Halk otobüsü ile 20 dakikada Kinston’a gidiyorsunuz.Buradi Antartika ile ilgili çalışma ofisleri var.Eskiden ziyaret ediliyormuş.Kovitten sonra ziyaretçilere kapalı.Sadece giriste Antartika ya giden büyük geminin içindekileri görebileceğiniz bir kesit görebiliyorsunuz.Bosuna zaman harcamayiniz.

- Antarktika’ya Aktarma Noktası

Tazmanya, güney kutbuna yakın konumu itibariyle Antartika’daki bilim istasyonları için bir aktarma ve lojistik merkezi olarak kullanılıyor. Antartika’da yaşayan insanların tüm yeme içme ve yaşam malzemeleri Hobart üzerinden kıtaya ulaşıyor.

Not: Yeni Zelada’dan Cruises ile Antartika’ya gidebiliyorsunuz.

• Meşhur Manuka balı, Yeni Zelanda dışında sadece Tazmanya’da üretiliyor.

• Dünyanın en temiz havası TazmaNnya’da

 

+Vahşi Yaşam Parkı:Dünya kültür Mirası da  olan bu parka Derwent nehrinden iki saatlik tekne turu ile ulaşabiliyorsunuz.

Bu arada Cadbury çikolata fabrikasına katıldığınız turda istediğiniz kadar çikolata yiyebiliyorsunuz .

Buradan da Moorilla çiftliğine uğrayabilirsiniz. Ben bu turu almadım.

 
DAHA DA SEHİR DIŞI 

 

Huon Valley  Trip:

 

Hobart’tan bu turu satın almanıza gerek yok. Bu yol, zaten Southwest N.Parka gidilen yol oluyor.

Siz Milli parka gitmeyecekseniz bile istediğiniz yere kadar aracınız olmadan bile otobüsle gidebilirsiniz.

Bu vadi,elmasi,kirazi ve diğer meyve yetiştiriciliği ile ünlü.İlk bahar oldugundan  meyve ağaçları yeni çiçek açmıştı.Meyve tarlalarının bazılarının üzerine kuşlardan  korumak için  file gerilmisti.Birkaç tane de  sera gördüm.Yalnız tarlalara, çok düzenli dikim yapılmıştı.Bakımlıydılar.

 

 

Sırasıyla uğranılacak yerleşimler :

Kingston

Huonville

Franklin

Geeveston

Dover

South Port

Cockle Creek

 

MİLLİ PARKLAR(Kuzeyde kiler)

 

Önemli:

A- tasmanya’da herhangi bir milli parka girebilmeniz için “Tasmanya parkları geçiş kartına” ihtiyacınız var. Bu kart  turistler için 2 aylık olup, eğer yürüyerek milli parklara girecekseniz  ücreti 41.20 AUD. Araç ile girerseniz fiyatı daha farklı oluyor. Bu kartı Hobart’taki turist information’den de alabilirsiniz veya parka girişten veya online satın alabiliyorsunuz.

Avusturalyalılara  bu kart,bir yıllık 50 AUD.

Eğer milli parklara aracınız ile girmek isterseniz bi kartin ücreti 89.50 aud. 

Aslında bu kartı almanıza gerek yok.Sıkı kontrol yok.Ben inat ettim almadım.

Veya tüm milli parklara değilde birine görüyorsanız günlük kart da alabiliyorsunuz.Parkınagore  fiatı değişiyor.

 

Kışın toplu taşıma yok otostop veya özel bir orman yürüyüşü servis otobüsüne binmeniz gerekir .Bu otobüsler pahalı.kış olduğunda orman yürüyüş otobüsleri çalışmıyor. veya otobüs çalıştırmak için en az dört yolcu gerekiyor.

B- Eğer yaz dışında bu kampları ziyaret ediyorsanız dikkatli olmanız gerekiyor.Erkenden yola çıkınız.Cünkü saat  16’ dan sonra kara benzer bir yağış oluyormuş.Hava, aniden degisebiliyormus.Kaybolan çok oluyormuş.Helikopterle arıyorlarmış.

 

Hobart’in doğusuna gitmeden batıda ki milli parkları geziniz.

 

    1-SOUTH WEST N.P

 

Buraya gitmenin birkaç yolu var Aslında parkın tamamı ağaçlarla kaplı. Sadece belirli yerlerine gidebiliyorsunuz.

1.yol:Helikopter ile  Hobart hava alanından  Milli parkı içinde ki Melaleuca’ya 325 AUD ye uçabilirsiniz. Burada insan yok. Sadece kamp yeri var .

2.yol:Hobart’ta boot ile Por Melaleuca’ya t Davey’e gidebilirsiniz. Oradan da  gidersiniz.

6 gün yürüyerek veya boot ile Cookle Creek’e varabiliyirsunuz.

3.yol:Otobüs ile Kuzey giriş kapısından milli parka girebilirsiniz.

Hobart – Cockle Creek(Giriş kapısı)a gitmek icin:

a-özel arac ile 3 saatte 

b-otobus ile:Macquarie caddesinden D1 duragindan otobüse binebiliyorsunuz.Otobus saatleri hafta içi ve hafta sonu değişiyor.

C+Halk otobüsü ile Hobart’tan Dower’e(Otobüsün gittiği en son yerleşim.Bundan sonra otobüs  yok.)kadar 16 aud vererek gidip geri kalan yolu   Cockle Creek’e kadar  otostop ile gitmek.

Veya

Hobart’tan Huonville’ye kadar 12 aud’ye gidip geri kalan yolu Cockle Creek’e kadar  otostop ile gitmek.

Ben 9:15 otobüsü (Tassielink bus)  ile Hobart’tan Geeveston’a kadar geldim.Durakta tanıştığım Avustralyalı ile evli Alman hanımla iyi sohbet ettik.İnerken bana adresini vererek,istediğim zaman arayabileceğimi söyledi.Çünkü Geeveston’da  gezilecek yerlerin olduğunu biliyordum.

Yol boyu yol.manzaralari nefes kesiciydi.Bir tarafta Join nehri ve üzerinde her çeşit ve farklı boyda deniz araçları, diğer tarafta orman ve  yemyeşil kırlarda kurulmuş köylerde ki çiftliklerde, evlerin bahçelerinde özgürce yayılan at, eşek,inek ve koyunlar.Nehir,okyanus göller...Abartmıyorum.Böyle güzel yol manzarasi az bulunur.Ara sıra yağmur çiseledi.

Hep isyan ettim. Neden burada doğmak için seçim hakkım olmamış.

 

    2-GEEVESTON 

 

Otobüsten iner inmez turist merkezine gidiniz. Bu merkezde  ekranı  bir kodu okuttu. Canlı canlı nehirde yüzen Platypus’u izledim. Buradan harita aldıktan sonra

Hemen binanın arkasında ki parkın içinde nehir kıyısında

a-Platypus Platform: Burada şansınız varsa nehirde yaşayan bu hayvanı görebiliyorsunuz. Ben gider gitmez yuvasından çıkıp  neredeyse dibime kadar geldi. Buradan Hartz dağına doğru gidecekken;


ANI:  köşede “Turkish gözleme” tabelasını gördüm. Hemen net bir bilgi almak için 400 metre yol üstünde olan bu yere gittim. Hem de bu aile, Karadenizli hemşerim çıkmazlar mı? Ailenin damadı Hüseyin, bana ”Bir günde iki yeri gezemeyeceğimi dönüşte pazartesi gelirsem birlikte dağda yürüyüş yapabileceğimizi” söyleyince ben yoluma devam etmek istedim.

Hemen ne içmek, ne yemek  istediğimi sordular. Ne kadar hayır desem de yolda yemem için hemen bir dürüm ve balıklı sandviçi ve su verdiler. Bu arada evin kızı Hava,” Ne demek. "Karadenizlisin. Almak zorundasın” dedi. Anneleri Hamide Hanım ,tam bir Karadenizli kadındı. 50 senedir Avustralya'dalarmış. Beni durağa kadar getirdi. Otobüs durağında kokusuna dayanamayıp dürümü açtım. En az iki kişilik doldurmuşlar içini. Çöpten olsun. Karadenizli olsun. Nasıl keyiflendim bir bilseniz. Şansında bu kadarı. Kendime nazar dedireceğim.

Bu diğer iki yere Türk ailenin damadı  Hüseyin ile Southwest milli parkından döndükten sonra gittim. 

b-Tahune Adventure(Macera Parkı)

Geeveston ‘dan sonra 27 km uzaklıkta.Burasi orman içinde eğlence merkezi. Giriş 32 aud.Bunun içinde manzara platformlu Air walk dahil.Nehir kıyısında yürüyüş parkurları var.Buradi daha önce yanmış.İzleri hala vardı.Paraya yazık oldu.Antalya-Göynük kanyonunun cok daha güzel.

Ektra 41 AUD verirseniz  pırpır ile uçabilir,kano ile nehirde gezebilirsiniz.

Buradan sonra;

c-Hartz Mountains N.P: Bu milli parkı ben çok beğendim. Yürüyüş parkurları çok bakımlıydı.

Göller,şelaleri ile çok keyifli bir gün geçirdik. Yemyeşil dağ manzarası  birgün önceki yorgunluğumu imkanınız olursa buraya gitmenizi tavsiye ederim.

Zamanınız olursa bu dağın zirvesin yürüyerek çıkabiliyorsunuz.

Ben Geevenston’dan yine otobüs ile Dower’e kadar gittim.

Bundan sonra artık otostop. Şans yanımda.Cockle Creek’ e karavanda kamp yapan  ailesinin yanına giden gençle gittim.

Not:Dover’den sonra Hadtings Caves ve Termal Springs’e de ugrayabilirsiniz.Ben araç olmayınca buralara gidemedim.

Not: Dover---Southport(3 km kala sağa dönünüz.Yarim.saat daha harika yol.manzarası ile  CockleCreek’e varıyorsunuz.

Soutport,bu yol üzerinde azda olsa insanların yaşadığı son yerleşim.

 
    3-COCKLE CREEK N.P

 

Milli parka girmeden 2-3 km önce birkaç ev gördüm.Başka da yaşayan yok. Burada kışın 10 kişi ancak yaşıyormuş.

Not: Pazar günü olduğundan görevli olmadığından giriş kartı almadım.Gencler siz de almayın.Kopru biter bitmez sağa dönünce bu yürüyüş parkurunda giriyorsunuz.

Zaten ofise girmeden istediğiniz yere gidebilirsiniz.Kimsenin birşey sorduğu yok.

Kampin içinde ve dışında ücretsiz ama suyu olmayip kağıdı olan tuvaletler var. Kamp alanlarında  elektrik  ve su yok.Sadece parkın içinde su içilecek çeşme var.İnsanlar karavanları ile gelmişler.Bir aydır burada yaşayanlar vardı.Parkinndisinda ki kamp.alaninda  ateş yakabiliyorsunuz.

Hemen köprüyü geçer geçmez Milli Parkın içine giriyorsun.Cumartesi olduğundan görevli yoktu.Pazar günü de gelmeyeceğini söylediler.Ama parkın kapıları açıktı.Hemen giriş kapısının biraz ilerisinde parkın içinde de karavanı ile kamp yapanlar vardı.Burada ateş yakmak yasak.

Yürüyüş parkurları:

A-Giristen dümdüz 15 dakika  gittiğinizde okyanus kıyısında güzel.manzaradi olan alana ulaşıyorsunuz.Devamında yol yok. Endüstri atıklarının deniz hayvanlarına zararını anlatan balina heykeli var.

B-Yine bu yol üstünde gidiş dönüş iki saatlik yürüyüş patikası var.

Parkın hemen girişinde 

C-Cockle Creek—South East Cape’ye kadar  dort saatlik  yürüyüş patikası  var. Başlangıçtan  biraz ileride ki deftere giderken ve dönerken isminizi yazmayı unutmayınız.

Aslında bu patikayı 6 gün daha yürüyerek devam ederseniz Melaleuca’ya varıyorsunuz.Buradan artık helikopter veya boot ile geri dönmeniz  gerekiyor.Aslında insanlar helikopterle gidip, yürüyerek bu kampa dönüyorlarmış

South East Cape-İki saat yürü.Sonra Cookle Creek’e geri dön.Toplam 4 saat sürüyor.

Daha şansım bitmedi.

Yanımda küçük ve kaliteli tek kisilik çadır ile kaz tüylü uyku tulumumu da getirdim ama yeterli olmadığını biliyorum. Zaten çok üşüyen birisiyim.Hava7 derece.Havada az do olsa çiseliyor.

Tentesi olan karavancı aileden ,tentenin altına çadırımı  kurmak için rica ettim.Cok sıcak davrandılar.Onlar okyanusa balık avlamaya indiler.Bu arada kampı Kanguru ailesinden olan ama daha küçük  olan Paddy melon ve walleby’ler bastı.Cantamda ki yiyeceklerin kokusunu aldılar .Dibime kadar gelince sevdim onları.Bende bu arada yazıyorum.Sabah erkenden kalkıp park içinde yürüyeceğim.

Gece olunca fenerler yakıldı .odunlar kesildi.Kamp ateşi yakıldı.Araclarında her türlü donanım var.Katlanan mangalları , ilginçti.Gaz ile çalışan  üç gözlü ocakta kahve ve  çaylar içildi.Keyfime diyecek yok.Yarin onlarla da Türk ailesinin oraya kadar gideceğim.

Parkın içinde olan diğer hayvanlar:

Kanguru

Wallaby: Daha küçük.

Paddymelon: Daha da küçük.

Wombat

Snake(Hala kış olduğu için tehlike yoktu.)

Ecindna

Possum: Kanguru’ya benziyor ama bu hayvan zıplamıyor  ve ağaçta yaşıyor.Kampa bu hayvan da geldi.Yakindan gördük.

Spotted quale(Benekli koala)

Kookaburra

Blue younger lizard(Mavi genç kertenkele)

Bandicoot:Tazmanya Tiger

Sabah 7 de yürüyüşe çıktım.”Millet 4 saatte gidiyorsa ben 3 saatte giderim .” dedim.Sadece 2 saat 15 dakikada ancak gidebildim. gidebildim.

Patikada şekilsiz ve farklı büyüklükteki  taşların olduğu bölüm beni çok zorladı.Mevsim nedeni ile de çamurluydu.Suyun  fazla oldu bölümlerde kayılmasın diye üzeri kafes teli ile kaplanmı buş ahşap parkurlarda yürümek daha iyiydi. B aştan aşağı  çamura bulandım.Yol bir türlü bitmedi.Cok yoruldum.Aslinda artık yaşlandığımı kabul etmeliyim.

Ormanın içi bana çok cazip gelmedi.Farklı agaçlar,dagınık sekildeydi.Ama bir saat sonra çevre açıldı.Okysnusun sesi duyulmaya başlandı .Aynı Karadeniz’de ki gibi ormanın üzerinde kemer seklinde sis oluşmuştu. Yürürken hiç hayvan görmedim ama parkurlarin üzerinde sürekli  taze Wombat dışkıları vardı. Kuş cıvıltıları harikaydı ama tek bir kuşu bile ağaçlardan seçemedim.Bitkin şekilde yolu tamamlayınca gerçekten muhteşem Okyanus manzarası ile karşılaşınca keyfim biraz yerine geldi.

Bana göre iki  saatlik yürüyüş daha iyi.Kamp alanları ve kamp yolu manzarası ise çok  gaha guzeldi. 

 Kendime de nazar degdirdim.Kampa döndüğümde birlikte gideceğimiz aile acil gitmeleri gerektiğinden özür mektubu bırakıp gitmişler.Geri dönen hiç olmayinca o yorgunluğun üzerine en  az 40 dakika kadar daha yürümek zorunda kaldım.Sonunda birisini bulup Dower’e geldim ama Pazar olduğu için son otobüs erkenden gitmiş.Neyse bir aile beni alarak Türk ailesinin yanına getirdiler.Hüseyin’in yaptığı köftenin tadı hala damağımda.Sobanın yanında yeni demlenmiş çayımı içince kendime geldim.Ertesi gün gidecegimiz   millinpark için hazır olabildim 

 


    4-MOUNT FIELD N.P VE LAKEPEDDER N.P

 

Özel araç ile 2:30-3 saat ye LakePedder’ e varabilirsiniz.

 otobüsü +Otostop ile sırasıyla:

Glenora

Westerway

Mount Field

Maydena(Son yerleşim)

Lake Pedder

Strathgordon(Burada sadece çalışanlar var.Alışveriş için market bile yok.

Hobart’tan New Norfolk’a (Otobüs ile gidebileceğiniz son yerleşim) ile Macguarie caddesinden A2 duragindan binin(Sık otobüs var.).New Norfolk’a gelmeden “mt field”tabelasını gördüğünüz yerde yani bir durak önce ininiz.Yazın sanırım Maydena’ya küçük dolmuş varmış.

Buradan otostop ile devam ederek Maydena’ya 12 km kala sağda “Mt Field “tabelasını göreceksiniz.Vizitor center 1 km içeride.

 

A-Mount Field:

 

Milli park için pass kart gerekiyor ama baktım hiç soran,ilgilenen yok, çantalarımı gelenlerin dinlendiği odaya bıraktım.

Araç ile günü birlik 47.75 AUD.ysya 22.35 AUD.

Gençler bunları size söylemem ayıp oluyor ama adaletsizlik var.Ulkemdeki gençler bu ülkeyi rahat gezebilecek şekilde kazanamadıklarından yazmak zorunda kalıyorum.Fazla kazanan bilet alabilir.

Araç ile dağın zirvesine kadar çıkabiliyorsunuz. Yürüme tek yön 4 saat.Tepede kalmak için kulübe varmış.

Benim ameliyatlı ayağım sıkıntı yaratacağını tahmin ettiğimden daha fazla yürümek istemedim.

 Şelalerinin yolunu tuttum.25 dakika yürüdükten sonra

a- Çok katlı  ve çok güzel.15 dakika daha yürürseniz (Me erdiven çıkılıyor.)

Önce Russell şelalesinin çıkış noktasını gördükten sonra

b-Horseshor Falls:Bu şelale de yeşillikler içinde çok güzel.

Buradan isterseniz 15 dakika daha Theree Falls patikasindan yürüyüp yürüyerek veya  zirveden dönen araç ile Visitor Centre’ye varabilirsiniz.

Ben, direkt  geliş yolumun yarısından sonra farklı bir yoldan Vizitor Centre  döndüm.

İçinden nehir geçen bu  milli park,içimi açtı.Devasa okoliptus ağaçları,eğreti otu gibi yaprakları olan estetik ağaçlar, kuruyan ağaçlar yosun tutarak güzel bir manzara olusturmuş.

Yürüyüş parkuru da beton olduğundan kolay.Ara ara beton ve ahşap merdivenleri de çıkmak zor değildi.Kesinlikle bu milli parka geliniz.Gelmesi de gezmesi de kolay.

Mt Field Milli parkından sonra tekrar ana yola geliniz.

Bu yol ayrımında 12 km sonra Maydena,gyine buradan 86 km sonra Lake Pedder var.Yine mecbur otostop yapacaksınız.Yine şansıma genç Nepalli çift denk geldi ama gelirken başka geçen araç yoktu.Sanirim yazın burada geçen araç bulabilirsiniz.Yol manzarası güzel ama bir türlü yol bitmedi.

Bu yol boyu bira yapımında kullanılan “Hops” bitkisi yetiştiriciliği ve yine bircok meyve bahçesi vardı.Yalnız  yollarda araçların çarptığı Wallaby ölülerinin başlarına kargalar uçuşmuştu.

 

B-Lake Pedder

 

a-Vizitor centre: Burada gerekli bilgi alabiliyorsunuz.Ayni zamanda burada kalma yeri ve yemek,cafe var.Hatta gelen misafirler için sıkılmamaları için tavla,kağıt gibi farklı oyunlarda vardı.Burada gol cevresinde yürüyüş yapabilir ve boot ile gölde gezebilirsiniz.

Kalmak için,FVizitor centre’3 km kala;

B-Ted’s Beach:Gölün bu kısmında yüzebilir yine çevre gezisi yapabilirsiniz.

Gölün kenarındaki bu yapının içinde Oturmalı masalar, elektrik,kullanma suyu,tuvalet,elektrikli ocak v.b var.Bu elektrikli ocağın düğmesini 7 saniye basılı tutunca yanıyor ve ısınıyor.Ziyaretciler belki unutur diye belli bir süre sonra otomatik sönüyor.Ayni ocağı piknik alanlarında da gördüm.

 Çeşmeden su icebilirsiniz ama aracınızla geliyorsanız  içme suyu alınız.Ben Vizitor Centre’den aldim.Ben çadırımı gece soğuk olur diye masanin uzerine kurdum.Vizitor Centre’deb de iki tane fazladan  uyku tulumu aldım.Resepsiyonda Kanadalı kadın bana çok yardımcı oldu.Hatta ertesi gün  beni aracı ile belli yere kadar götürecekti.Ama kamp alanında  Avusturalyalı genç ile karşılaştım.”yemekler benden” dedim.Yarin onunla direkt Hobart’a döneceğim.

Gölün suyu tahune’de ki gölün suyU gibi kırmızı. Göl  çok büyük ,içinde adalar var.Yemyesil doğanın içinde özellikle yazın kacilabilecek harika bir yer.Cevreyi gezmekten başka yapılacak birşey yok.

c-Mt Eliza/mt Anne 

45 km araç ile gittikten sonra 5 saat yürüyerek bu dağların zirvesine cikabiliyorsun.(Gidiş -dönüş).

Buradan 20 km daha ileride use

d-Strathgordon:Burada baraj var.Gitmedim.

 

    5-FRANKLIN-GORDON/WILD RIVERS N.P

 

Burada  günlük veya 3-5 günlük uzun yürüyüş parkurları var.

“Hobart to Frenhmantscap track” kampanyası 135 aud’ye 3-5 günlük (54 km,dönüş içinde) yürüyüş turu sunuyor.

Veya kendi kendinize gitmek isterseniz

Hobart----Derwent Bridge(bus,175 km) bu Derwent Bridge’den otostop ile(Çok giden var.Hobart -Queenstown yolu milli parkın içinden geciyor. “Franklin Nature Trail and Lake St Clair N.P” yapabilirsiniz .

Derwent  köprüsü ----Lake st Clair ziyaretçi Merkezi (5-6 km,otostop ile)

2.yol: Cradle dağından bu milli parka devam etmeniz gerekiyor. gitmeniz.

 

Hobart’in dogusu

 

DAHA DA SEHİR DIŞI 

 

    1-BRUNY ADASİ

 

115 km uzaklikta.Bu adaya toplu taşıma yok.Taksi bile yok .Bu adada insanlar yaşıyor.

Tur dışında;

Sehir içinde D1nolu otobüs durağından sadece 8:29,14:19,15:54 ve15:59 saatlerinde 415 nolu otobüs ile 

Kettering’e gel.(Bir saat)Buradan yaya iseniz   Fery ile ücretsiz karşıya gec.(10 dakika sürüyor.)

Araciniz varsa 50 aud ödüyorsunuz.

Fery, Kettering’ten 6:10-19 arası,Bruny adasından ise 6:30-7:15 arası çok sık calisiyor.

Geri gelirken Keterring’tenben son otobüs 15:45 de var.

Not:Katerring otobüsünü kacırdıysanız,Kingston’a son durak (Büyük otobüs durağına) gelip buradan Katteronge otostop yapabilirsiniz.

Fery’nin içindekilerle de konusup en azından Adventure Bsy’a kadar gidebilirsiniz.Sonra yine otostop yapabilirsiniz.

Ben bu adaya çok tatlı Nepalli genç çift ile gittim.Ne kadar ısrar ettiysem,işlerini ayarladilar.Cok keyifli bir gün geçirdik.

1-Feryden indiğinizde  The Neck’e kadar 25 km boyunca görecekleriniz:


A-Get Shucked  Oyster Farm: Bir pişmiş midye 2 AUD. Servis güzeldi.

B-Cheese Company: Genelde kadar peyniri üretiyorlar .Kokmalık test edebiliyorsunuz.

C-The Honey Pot:Burada peteğin bir yüzü camdan olduğundan içerdeki arıları izleyebiliyorsunuz. Kıs olduğundan arılar çok haraketli değillerdi.

D-The Neck:Bir tarafı gol,değer tarafı okyanus olan bu yere ahşap merdivenlerle çıkıp manzarayı seyrediyorsunuz.

E-Hiba-Bruny İsland Fudge(Çikolata satış yeri): İkram bile yok. Uğramaya değmez.


2-SouthBruny N.P &Adventure Bay(Macera Köyü): Burada kamp alanı var. Hayvanlar genelde Macera koyunda görülüyor. Buraya özgü beyaz küçük Walaby var. Şansımıza yürümeye başladığımızda hemen karşımıza çıktı.

A-Yürüyüş parkurlari

B-Bruny İsland Cruises: Penguin İsland;  Boot ile penguen ve fok görmeye gidebilirsiniz .

C- Yine yol ayrımının köşesinde iki eski buzdolabında ekmek satiliyor.Fiatlar dolabın kapağında yazili.Paranizı orada ki sabit kumparaya atiyorsunuz.

20 km genelde toprak yoldan gittiginizde 

 

3-Cape Bruny Light House ve yürüyüş parkurları var.Giderken

“Cloudy BayLagoon”u görünüz.Burada kamp alanı da var.


4-Dennes point(Burada kamp yok.): Kuzeyde. Burada tepelerde merdivenle çıkılan çok sevimli evler var.Bu adada kanguru yok denildi ama ben burada  gördüm. Acaba büyük boy walaby’miydi? Okyanus plaj manzarası da  güzeldi.

 

    2-PORT ARTHUR

 

9-17 arası  Her gün açık. Giriş 47 AUD. Emeklilere 45aud.

1.yol:Halk otobüsü ile 

Sadece  günde 3.45 de dave street’ten kalkan halk otobüsü var. bir buçuk saat sürüyor.16 AUD.Sanirim bu otobüs orada yaşayanlar için konulmuş.

2.yol:Hobart---Midway point (Halk otobüsü ile) gidip, buradan otostop yapabilirsiniz ---Sorrell---Dunalley---Eaglehawk Neck(Burada kamp var)--- Port Arthur

3. Yol:Sabah 7:45 de Hobart’tan kalkıp, 18 de Hobart’ta olan tur.Ucreti 35aud.

 

Burası da sanki bir ada.Dar bir yol ile ana karaya bağlı.Yol.manzaralari harikaydı.Araciniz varsa çok daha güzel manzaralar görebilirsiniz.

Bilet aldıktan sonra size kart veriyorlar.once galeriyi geziyorsunuz.Buradaki hapis yatanların nereden geldiği,peşpeşe hangi suçları işledikleri v.b yazan çekmeceler var.Hatta ziyaretçiler ayaklarına kelepçe takarak tutukluların neler çektiğini his etmek istiyorlar. Sonra kart ile açılan kapıdan hapishane ve diğer binaların oldugu büyük bir alana geçiliyor.Buradaki binaların bazılarınin çatısı gitmiş.Bazıları olduğu gibi korunmuş.

Bu geniş yemyeşil cayirlarin olduğu alanda hapishane koğuşları,mahkeme  hastahane binasi,tarım yapılan alanlar var.Ayrica Çalışanların bahçe içinde ki  evleri,doktorun evi,polis evi v.b  nin içini ,zamanın mobilyalarını da görebiliyorsunuz.Kilisenin Dami yoktu.

Bu binalarda tutukluların fotoğrafları,mektupları,eşyaları da sergileniyor.Gezilmeye değer bir yer.Buradan bir Avusturalyalı anne – kız, beni Richmound’a bıraktılar.Adreslerini de vererek doğu Avusturalyada beni evlerine davet ettiler.

Artık kuzeye doğru gidelim.

 

1-RİCHMOUND

 

Bu küçük ve sevimli yerleşime 1823 yapımlı tarihi köprüyü görmeye geldim. Köprünün her iki yanında ki yemyeşil cayırlarda insanlar dinleniyirlardi.Yine nehir kenarı da çok hareketliydi.Ben buradan Orford üzerinden devam ederek.

 

2-TRİABUNNA

 

Okyanus kenarında çok sevimli bir yerleşim .

Cadiriniz varsa mutfağı ve banyosu olan caravan parkında 10 aud’ye kalabiliyorsunuz.Yine burada “Spring hotel” gibi uygun fiyatlı kalabileceğiniz yerlerde var.

A-Maria İsland: Fery ileGidiş dönüş 52 AUD.Yarim saat suruyor.Sabah ilk fery 8:30’da kalkıyor. Bilet satan kadin bana milli parka giriş kartınız var mı?” diye sorunca bocaladim.Oraya kadar gittigimde milli parka giremez isem param da boş gider diye düşündüm.Ayrica daha kuzeye özel araç ta bulmuşken bu adaya gitmekten vazgeçtim.

Açıkçası inat ettim.Milli parklara giriş ücreti vermeyeceğim 

Bu adada ki milli pakta Wombat’ı her yerde gorebiliyormuşsunuz.

Triabunna’dan Freycinet milli parkına dogru devam ettiğinizde yolda  turistlerin yürümekten yırtılmış ayakkabılarını  çiftlere taktıkları,Gumleaves ve biraz daha ileride  200 yıllık üzerine kaya parçaları yerleştirilmiş taş “Spiky bridge’yi görünüz.

 

3-SWANSEA:Bu yerleşimde de şık bir restoranda girerken  eski kullanılan makina ve eşyalardan oluşturulmuş bir müzeyi ücretsiz gezebiliyorsuniz.

 ileride de yol üstündeki Devil’s Corner gözlem kulesinden okyanus ve Frreycnet N.Parkin manzarasını seyredebilirsiniz.

 

4-COLES BAY:Okyanus kenarında çok bakımlı ve şık bir yerleşim .Cruise ile yakın adalara gidebilir, orman içinde ki parkurlarda yuruyebilirsiniz.Okyanus manzaraları çok güzeldi.

1 km ileride

 

5-FREYCINET N.P

Unesco’nun dünya mirası listesinde olan Okyanusun kenarında ki bu parkın bazı bölümlerini araç ve bisiklet ile de gezebiliyorsuniz.Bana çok güzel denilen bu parkı begenemedim.Ruzgardan birçok ağaç devrilmi ve kurumuştu. Yürüyüş parkurlarin çoğu okyanus kıyısına inen plajlardi.parkin içinde kamp alanı da vardı.Sadece okyanus kıyısında yükselen iki çıplak dagın olması farklıydı.

Tazmanya hükümeti,sanırım yeşilini korumak için tüm ormanlık alanını bir Vizitor Centre koyarak milli parka çevirmiş.Hep bu milli parkları gezerken Karadeniz’in ormanlarını,nehir ve gollerini  düşündüm.Adlinda gezdigim bu milli parklardan çok daha güzeli bizde vardı.Hala var amatelef ediliyor.

 

6-BICHENO 

 

Yine bu küçük yetlesimde  şarap fabrikasini ziyaret ettik ama Pazar gununoldugundan kapaliydi.

Penguenlerin olduğu kıyıda prnguen göremedik.Yerlesimin biraz ilerisinde wild park vardı ama artık aynı hayvanları görmek istemediğinden gitmeyip yola devam ettim.

-Bu yol ,okyanus manzaradi eşliğinde keyifliydi.Yine  sarap için üzüm bağları vardı.Yol.manzaradini çok sevdim.

 

7-ST HELENS: Yine çok güzel denilen okyanus kıyısında ki bu yerleşim sıradandı.Dalis turları ve dağ bisikleti ile meşhurmuş ama Pazar günü olduğundan ölü  şehir gibiydi.10 km ilerdeki  Binalong’a sadece taksi var.Tek yön 20 AUD.

 

8-BINALONG: Yine okyanus kıyısında yemyeşil ormanlarin içinde ki sevimli sakin bir yerlesim.Evletin çoğu yazlık olarak kullanıldığı için boş.burası,Kırmızı büyük taşlardan oluşan güzel plajları  ile ünlü.

Mantar ve algae birlikte yaşayarak liken oluşturuyorlar.Kirmizi rengi bu liken veriyor.

Bu kırmızı kayaları her yerde görebiliyorsunuz.Kasabanin içinde ki parkurlardan yürüyerek de ulaşabiliyorsunuz.

Buradan sabah 6:10 otobüsü ile 28.88 AUD ödeyerek gittim.Yol 3 saat sürdü.

Yol boyu onlarca değil yüzlerce,binlerce koyun yemyeşil çayırlarda  çobansız ve köpek olmadan sadece tel örgünün arkasında keyifle otlanıyorlardí.

 

LAUNCESTON

 

Taman nehri kıyısında iç açıcı ,sevimli ve eyaletin  ikinci büyük şehri.Ozellikle evlerine bayildım.İlk kez burada Demir işlemeli Victoria evlerini gördüm.

- Luanceston çevresinde genelde lavanta tarlaları var.Burada çok çeşitli lavanta var.Çicekleride çok farklı

- İlk kez Burada  nehirin bulanık olduğunu gördüm.

George caddesi üzerinde Takka isimli Türk restoranı var.Pazartesi kapalı Salı 11 de açılıyor.Ben uğramadım.

Şehri gezmek kolay olduğundan 2 gün yeterli.

Ulaşım: Otobüsle ama birçok yere yürúyebilirsin.Yine  hafta sonu hariç şehir merkezinde dolaşan ve şehre yakın “ Cataract George kanyonuna” giden  Free Tiger bus” a da ücretsiz binebilirsiniz.adını gördüğünüz duraklarda o duraktan geciş zamanını da gorebiliyorsunuz.

- Cruise:Şehir kıyısındaki iskeleden

Her gün 9:30,10:30,11:30,13:30,14:30 ve 25:30 da 50 dakikalık türün fiatı 33 AUD.Emekkilet için 28 AUD.

Yine buradan kalkan daha uzun süreli turlar da var.Çok  Cazibesi yok.Sadece konyona doğru gidince kaya falez manzaraları görülmeye değerdi. 

Tüm gezilecek yerler birbirine yürüme mesafesinde.

1-OVMAG(Öğün Victoria ) Müzesi:10-16 arası Hergün açık.Ucretsiz.

Çok kapsamlı  bir müze.Aradiginiz herşeyi sunuyor.Ozellikle ülkenin doldurulmuş hayvanları çok çeşitliydi.Boylece göremediğimiz hayvanları yakından tanıma fırsatı doğuyor .

Hemen arkadinda

2-Tramvay MUSEUM: 10-16 arası açık.Pazartesi kapalı.ben dışardan gördüm.Dirafan.Rski tramvaylar sergileniyor.Bu gelişmiş ülkeler nereden para kazanacaklarini şaşırmışlar.

3-Wood Desing  Centre:Pazartesi ve Salı kapalı.Diger günler 10-25 arasi,Pazar günü ise 20-14 arası açık.Ben burada pazartesi ve Salı günü olduğundan bu müzeyi görmedim.

4-Macguarie House:Sadece dışardan görebiliyorsunuz.

5-OVMAG Art Galeri: Hergün 10-16 aradı açık.Ucretsiz.Gexilmeye değer.

Buradan yürümeye devam ettiğinizde 

6-Su değirmeni

Hemen ilerisinde köprünün altından geçtiğinizde

7-Penny Royal Adventures: İçeriye girmek ücretsiz.Hotel haline getirilmiş eski binalar çok güzeldi.Bu yüksek kayaların eteklerine kurulmuş eğlence parkında ip koprulerinden yuruyebilir,zipline’e binebilirsiniz.Bunlar için ücret ödemelisiniz.

Hemen ilerisinde

8-Cataract George Reserve:Taman nehrinin başladığı kanyon

Cataract George kanyonuna çıkan  yukarıya doğru zigzag yol var.En az bir saat tirmanmaniz gerekiyor.adı kadar zor degil.45 dakikada yürüdüm.Biraz ilerisinde ise nehir kıyısında düz gidebileceğiniz yol var ama kaya düştüğünden kapanmıştı.

Free Tiger bus ile hafta sonu hariç her gün 10,13 ve 16  da buraya gelebilirsiniz.

Ayrıca buraya aracınızla da gelebiliyorsinuz.

Ben burada sadece Kanyon göreceğimi düşünüyordum.Manzaralı cafesi , restorantı ve tuvaleti,ocağı olan piknik alanı,çocuklar için oyun parkı var.Ayrıca farklı uzunlukta manzaralı yürüyüş parkurları var.

Yine dünyanın en uzun iki kişilik telesiyejine de binebilirsiniz.Ama bu telesiyej çok kısa sürüyor.İndiginiz yerde de şık bir cafe var. Yürüyerek bindiğiniz yere 15 dakikada ulaşabilirsiniz.Sanırım  çok eski olduğu için en uzun ifadesi kullanılmış.Tek yon15 AUD.Emeklilete12 AUD.Gidis+ dönüş 20 AUD.Emeklilere 15 AUD.

Burada tavus kuşları da var.İlk kez yakından wolaby’ nin kesesinden kafasını çıkaran yavruyu gördüm.

 

CRADLE MOUNTAİN

Launceston’dan Cradle mountain’e  tek yön tur(157km) otobüsü her gün 7: 30 da kalkıyor.10:30 orada oluyor.Sadece yol parası 80 AUD.

İki veya üç günlük turlar da var.

Kendi kendinize gitmek isterseniz

Launceston-Shefflield  otobüsü yok.Ancak sabah   saatlerinde Devenport’a giden otobüs ile(Sadece  sabah 9 ve öğleden sonra otobüs var.)  Delorain veya Latrobe’de inip oradan Sheffield’e gitmelisiniz.

Sheffield—Crade Mountain(63 km)Belli zamanlarda otobüs varmış ama çok giden olduğu için  çok rahat otostop  yapabilirsiniz.

 

Önce Vizitor Centre’ ye uğrayınız.

Park 8:30-16:30 arası açık.8:30’dan önce 17 ‘den sonra kendi aracınızla girebiliyorsunuz.

Milli parklar giriş kartınızı göstererek  otobüs bileti alıyorsunuz.Bu kartınız yoksa günlük(24 saat) 27.95 aud’ ye günlük pass kartı alabiliyorsunuz.

Milli parkların en güzeli.Cok gelen var.İnsanlar giriş yapabilmek için kuyruğa girmişlerdi.

Bu parkta çadır kamp alanı yok.Lodge’ler var.Bu parkta insanlar 2-3 gün de yürüyüş yapabiliyorlar.

Park çok büyük olduğu için otobüs ile yürüyüş parkurları in olduğu istediğiniz 5 ayrı durakta inip istediğiniz yere yürüyebilirsiniz.İstediginiz duraktan istediğiniz durağa  geçebilirsiniz.Otobusler 10-15 dakikada bir geçiyorlar.


1-Ben en son durak olan Dove Lake: En ünlü yürüyüş parkurları burada.Bu gol cevresinde ve yukarıya doğru birçok parkur var.tamami gidis- dönüş 3 saat sürüyor.

Buradaki parkurlarin çoğunda yürüyüş parkurları var ama bazı yerlerde sadece kayalar bazı yerlerde de çakıl taşlarından olusmuş yürüyüş yolları yorucuydu.Ara ara yağmurda ciseleyip durdu.Nehir,birçok göl ile manzara muhteşemdi.İnsan,tirmandikca tırmanası geliyor.Dogayı böylesine korudukları için imrenmemek elde değil.

Sırasıyla görecekleriniz:

Dove Lake

Lake Lilla

Wombat Poo

Crater Lake:Ben buraya kadar yürüdüm.45 dakika sonra Merions  gözlem yerine ayağım sıkıntı yaratır ve de çok dik olduğundan tırmanmadım.

Merions Lookaut(1223 metre) :Buradan dağların manzarası çok güzelmiş.

Aynı yoldan başladığım yere geri döndüm. İsterseniz  tepeden uzun bir yürüyüş ile Vizitor Centre’ye yürüyerek de gelebiliyorsunuz.

Otobüse binerek 


2-Rinny Creek’te indim. Hemen ahşap parkurda ilerlediğinizde otlayan  birçok sevimli Wombatları göreceksiniz. Cok sevesim geldi ama yapmadım.

Siz bunların dışında zamanınızı kaldıysa istediğiniz durakta inip istediğiniz yere yürüyebilirsiniz.

Ben buradan Sefflied’e gidip oradan ev sahibine buluşup Lorinna’ya bir saatlik araç sürerek  geldik.Yol manzaraları inanılmazdı.

 

Not: Aslında ben buradan sonra sırayı bozdum.Ama size gitmeniz gereken sırada yazacağım.Ben önce nce CRADLE Milli Parkindan Lorinna ve Sonra  Devenport’a gidip orayı gezdikten sonra  özel araçla West Coast’u geze geze Zeenhan’a geldim. 

 

LORİNNA

 

Araciniz yoksa buraya gidemezsiniz zaten.Siz direkt Franklin N.Parka gidebilmek icin Queenstown’a doğru ininiz.

Lorinna, gizli cennet olarak nitelendiriliyormuş.100 kişiden daha az kişi yaşıyor burada.Elektrik yok.Su yok.Ama çok popüler ve pahalıymış.

Ev sahibim burada büyük bir orman parçası almış.Hemen girişte nefis bir evi vardi.Tamamen ahşaptan yapılmış iki katlı masal evi gibiydi.Etrafinda wolibyler geziniyordu.Harika sobasinda isindik. Yol üzerinde ki bu evini satıp kendine  ormanın içinde yeni evinde yaşamak için Agaclarin bir kısmını keserek yol açmış. Ecidna görmek için çok bakındım ama göremedik.

 

 Ama ormanın içinde lastik cizmelerle zor yürüdük . Suyu ormanın içinden plastik borularla depoya taşımış.

Daha sonra diğer evlerin olduğu bölüme geçtik.Once içinde ağaçlar olan gölü ve piknik alanını gezdik.İnsanlar dağlardan veya yağmur sularını biriktirerek su ihtiyacini karşılıyorlar.Elektrigi ise paneller yardımı ile alıyorlar.Hayvan besliyorlardı.Beni istediğim için devasa ve  gerçekten muhteşem evde tek başına yaşayan 77 yaşındaki kadın komşusuna telefon açıp gittik.Evin içini özel olduğu için fotoğraf çekmem için izin vermedi.Tek başına   küçük ciftligini idare ediyordu.Herseyi kocası ve çocukları ile yapmışlar.Butun paralarını bu harika ev için harcamışlar.Sonra kocası ölmüş.Seralarda tüm ihtiyacı olan sebzeleri yetistiriyordu.Ev yapımı peynirleri harika gorunuyordu.Hertürlu malzemesi vardı.Kocaman yardıgı odunları yine gerçekten devasa sobasinda tekerlekli kutularla taşıyordu.

Aynı bizim köy evlerde ki gibi mısırlar ve otlar demetlenip asılmıştı.Filimlerde gördüğümüz gibi tavalar da tepelerde ki ağaç kolonlara asili.Mobilyalari hep ahşap olup çok şıktı.

Daha sonra hanım kucumen traktorune atlayıp beni de arkasına alarak ahirlarinin olduğu yere götürdü.Burada inek bakmak kolay.Sal çayıra.Sadece makinayı takip sütlerini sağma işi var.Bana çevrem   hiper aktif  derler.Bu kadını gördükten sonra kendimi çok tembel buldum.

Hep düşündüm

.Evet burası bir cennet köşesi ama asla bir Türk kadını tek başına yaşayamaz.Ben sıkıntıdan patlarim.

İki gün Lorinna ‘da  iyice dinlendikten ve internet işlerimi yaptıktan sonra yine harika manzaralar eşliğinde Devenport’a geldim.Bu yol üzerinde zirvelerini sis bürümüş  round dağının manzarası doyumsuzdu.Adaletsizlik bu.Birazda bu yeşilliği collere dağıtılsaydı ne iyi olurdu.

 

Artık batıya doğru yol alalım.

- Batı genelde yağışlı oluyor.

Yola çıkarken gunesli hava  birden yağmura ve soğutma inhavaya dönüştü.Ama biz yol arkadaşımla 150 olyıllık eski yerleşim olan waratah’a ugradık.

 
WARATAH

Yerlesimin eski otelinin hemen karşısında piknikte kn alanında piknik yaptık.Hava açınca da şelale ve Manzaranın keyfini çıkardık.Eski evler,eski posthane ve degirmenleri ile görülesi yerdi.

 

 
WEST COAST

Batı farklı.

• Batı daha çok yağmur aldığından daha da yeşil.O nedenle evler gebelde yukseltiletin üzerinde yine tek katli.Yerleşimler aynı Teksas filimlerinde ki kasabalara benziyorlar.Eski kasabalar olduğundan  bana çok güzel geldiler.Tek sıkıntı, ölü kasabalar.Insanlar ya işte,ya da arabalarında .Dışarda insan göremiyorsun. Burada ki kasabalar zamanında  madencilikle ugraştiklarindan her şehirde bir maden müzesi ve tren istasyonu görebilirsiniz.

NOT:Kuzey batıda ise çok çiftlivar.k 

Yerleşimler:

Tulah

Risabery

Zeehan

Queenstown

Strahan

ROSEBERY: Bu kasabayı da zamanınız varsa gezebilirsiniz ama kayda değer birşey yok sayılır.

 
 ZEEHAN

 

Bu yerleşimde dört gün kaldım.Cevre kasabalarını da gezdim. 

 

-West coast heritage:Burada150 yıl önce ki binalar olduğu gibi korunmuş..hoteller,postahane,tiyatro,kiliseler,alış veriş binaları v.b centre

-Müze: 9:30-16 arası açık.Giris 12 AUD.Emeklilere 10 AUD.

Yine madencilikle ilgili her türlü aletler,makinalar, hatta örnek maden ocağı ,madenleri taşıyan trenler, zamanında kullanılan eşyalar,resimler,fotoğraflar,doldurulmuş hayvanlar ..Görülmeye deger.

Buradan araç ile gece biraz ileride

-Silver City ve tünel:Buraya gece karanlıkta gitmeniz gerekiyor. Zamanında maden ocağının tünelinin tepeleri ışıklı noktalar görünce ateş böceği sandım.Megerse parlak solucanlar bu ıslak tünelin tavanına yapışarak ışık saçıyorlarmış.Bana çok ilginc geldi.

ANI: Ameliyatlı ayağımdan cekindigimden 4 yıldır bisiklet kullanmıyorum.Baktim.bu kasaba uygun.Yollar boş.Ev sahibim bisikleti tamir ederek bana teslim etti.Daha beş dakika gittikten sonra fren yapınca bisiklet kitlendi. Ben de yola çakıldım.Bes dakika yattıktan sonra aracı ile bayan geldi.Yar dimi ile kalktım.Muzeye gidecektim.Kadin beni takip et dedi ama bisiklet gitmiyor. El işareti ile beni bekleme git dediysemde beni bekledi.Bir adama radylanadik ki frenleri gevsetelim.Zorla hanımı gönderdim.Oradan bir evde ki adam nihayet frenleri gevşetti.Baktim kadın tekrar dönüp gelmiş.Bazen beynim dumura uğruyor.En azından bu nezaketli kadına adresimi verip evime davet edebilirdim.

 
QUEENSTOWN:

Batı’nın merkezi ve en büyük şehri.Maden şehri.Zaten bu yerleşimde sonra ilk kez ağaçsız dağlar gördüm.Maden çıkarmak için zamanında ağaçları kesmişler ama yavaş yavaş büyümeye başlamışlar.Yol boyu bu rengarenk kayalıklı dağların görüntüsü de ilginçti.

Bu maden şehrinde maden ile ilgili resim, heykeller göreceksiniz.Eski tren istasyonu,postahanesi ve binaları hoş.

-Galeri: Ben bu yaşanmışliklardan hoslandigim için bu müzeyi çok sevdim.Giris 8aud,emeklilere5 AUD.Maden ile tüm 


STRAHAN

Okyanus kenarında sevimli,küçük yerleşim.Buradan Gordon Nehrine  yolcu gemileri kalkıyor.

1-Experience Tasmania,’s Wild side: Her gün 8:30 ve 15:30 kalkıyor .6 saat sürüyor.Ucreti 160 AUD.Cam.kenarin195 AUD.

Bunun dışında da firmalar var.Fiatlar ve kalkış saatleri birbirine yakın. 

2-Hogarth Falls: Sahilden yürüyüp people’s parktan içeri giriniz.Orman içinde manzara eşliğinde bu şelaleye gidip gelmek.45 dakika sürüyor.Geri ana yola döndüğünüzde biraz daha sahil boyu yürüyüp eski yerlesimler ve tren istasyonunu görebilirsiniz.

3- Merkezde eski postahane  gibi güzel binalar göreceksiniz.

 

FRANKLIN N.P:

 

Aslında en çok gitmekte  zorlanacağı mı düşündüğüm milli parka yol arkadasimla özel araçla gittik.Cevreyi çok iyi bildiğinden çok rahat gezdik.Zaten buraya gelmenin zor olmadigini da öğrendim.

Not:Hobart’tan bir çok özel araçlar ile   eyaletin batı kısmina(Queenstown) gidip gelenler var.(Hobart- Queenstown:262 km)

Yani bu iki şehirden çok rahatlıkla otostop ile bu milli parkı gezebilirsiniz.

Eğer batidaysaniz Queenstown’a gelip buradan otostop ile Milli Parkın istediğiniz durağından başlayabilirsiniz.En son Gordon nehrinden başlayıp yine otostop ile geri gelirken istediğiniz durakta inebilirsiniz.

Veya tersten Hobart- Derwent Bridge’ den otostop ile yine bu parka ulaşabilirsiniz.

Bu milli parkta vizitor center yok ama yine yuruyecekseniz deftere adınızı yazıyorsunuz.Burada pass kart gerekli olup olmadığını anlayamadım.

Ben Zeehan’da kaldığımdan  -Queenstown’dan başladık.Sırasıyla

Queenstown Iron Blow Lookout:Şehrin ve çevrenin manzarasını seyrediyorsunuz.

- Horsetail Falls ve bisiklet rampası:  15 dakikalık  ahşap merdivenlerle şelaleyi göreceğiniz terasa ulaşıyorsunuz.

b-Otobüs bu bisikletli gençleri dağın tepesinde bırakıyormuş. Dimdik aşağı sallanıp sonra zikzaklı bisiklet yoluna çıkıyorlarmış. Cesaret işi.---Burbury lake: Burada ücretli ki karavan ve çadır kampı yapabilirsiniz. Tekneniz ile gölde balık tutabilirsiniz.

 

1- Nelson Falls: Yolun sağında.10 dakika rahat  bir yürüyüşle bu harika şelaleye varıyorsunuz.

Çevredeki ağaçların gövdeleri bile yemyeşil otlarla bürünmüştü. Kesin buraya gidiniz.


2-Donaghys Hill Lookout :Burada yanımıza getirdiğimiz çerezleri çayımızla birlikte yedik. Manzara yine doyumsuzdu .Tepeden  aşağı Gordon nehrini de görebiliyorsunuz.

3-Franklin.River Nature Trail: Tiver: Buradan nehre kadar veya devam ederek 3 günlük yürüyüş ile geldiğiniz yoldan geri dönebilirsiniz. Hatta benim yol arkadaşım daha ileriden girerek beş günlük yürüyüş ile büyük Bir yay çizerek buradan çıkmış .Aralarda ateş yakmadan kalabileceğiniz kulübe ve kamp alanları var .Biz daha sonra o yolda da yürüdük ama bir gün önce çok yağmur yağdığı dan çamura bulankdık.

Tertemiz suyu olan büyük bu nehrin üzerinde ki tek kişilik çelik köprü ile karşıya geçmesi bile büyük keyif. Bunun dışında yol boyu başka nehirlerde görüyorsunuz.

1. Artık fery’ye binmek için Devenportt’a gitmek için geri dönme vakti geldi. Once methini çok duyduğum kuzeyde ki okyanus kenarında ki  Penguin’e gidip üç gün kalıp, çevreyi de gezdikten sonra sonra Devenport’tan fery ile Melbourne geçeceğim.

Özel araç ile ben çevre gezileri yaptım. Yine doyumsuz manzaralara tanık oldum.

-WYNYARD: Burnie’ye 12 km uzaklıktaki okyanus kenarındaki diğer yerleşim. Okyanus kenarında yemyeşil bahçeleri ve kayalıklı denizi ile görülebilir.

 
BURNİE

 

Okyanus kenarında büyük şehirlerden biri ama artık güzelliklere alistigimdan sıradan geliyor.

-Müze:10-16 aradı acik.Artık buna girmedim.

-Guide Waterfall: Ben gWest coastan gelirken uğradık.Burnie’ye 20 dakika özel araç ile.

-Little Pinguen Centre: hava jarardoktan sonra burada kesin göruyorsunuz.

 

PENGUEN

 

Diğer yerlesimlere göre en sevimlisi.Cevrede güzel plajlar ve yürüme parkurları var.Ama ben gittiğim gün yoğun bir sis vardı.Aracla tüm çevreyi gezdik.

 

-Sahil kenarında yürümek

-Hiscutt Park: yanından nehir geçen yemyeşil bir park.Ordek ve deniz kuşları ile dolu.Sanliysaniz plapetus görebilirsiniz.

-General Cementery: Manzara seyretmek için yürüyerek gidebileceğiniz mezarlık.

-Sehir merkezi

-Ferndene: Özel araç ile 10 dakika.buradan yarım saatlik orman içi yürüyüşle Thorsbysvtuneline gidebiliyorsinuz ama ben usuttugumden çok öksürüyordum.Keyfim.

Kacıktı.Yaridan döndüm.

-Penguen Görmek :adı Penguen olan bu yerleşimde degilde Gunes battıktan sonra 

2-Burnie Sahilinde”little penguen Centre” de görüyorsunuz.Hem de çok yakından gördük.Karanlik olduğundan biraz sikintiliydi.Hemen yürüyüş parkurunda yakın yerlere betondan yuva bırakmışlar.Boylece bu küçük penguenleri  yakından görebiliyorsunuz.

2-Diger yönde Devenport’a giderken LilliconBeach

 

 

DEVENPORT

 

Şehrin batısında  Don nehri ile doğusunda ise Mersey nehri var.IIki nehirde şehrin kuzeyindeki okyanusa dökülüyor.

 

İlk dikkatimi çeken geniş caddelerin her iki tarafında ki aynı hizada bahçe çitleri ve  içinde ki aynı hizada ki evler. Sanki insanlar saklanmıslar.Cok sakin küçük yetlesim.Ilk  olarak okyanus kenarından ki yürüme parkurlarından light house gittim.

 

1-Light house lookout:

 

Devasa dalgaların devasa kayalara çarpması hoş bir manzara oluşturuyordu.Köpegini alan yürüyüşe çıkmıştı. Yürüyerek 

 

2-Deniz müzesi:Hergun 10-15 aradı açık.Giris 10 AUD.Emeklilere 8 AUD.Binanin kendisi de içi de güzel.Ozellikle gemiyi siz idare ederek şehrin etrafını geziyormus gibi sistemi çok beğendim.Yine yolcu ve savaş gemilerinin maketleri kusurduzdu.

 

Buradan Mersey nehri boyunca yürüyerek veya otobüsle merkezde ki kütüphanenin yanındaki 

 

Turist Information:geliniz.

 

Dümdüz devam ettiginizde

 

3-Super Markets:Büyük marketlerin olduğu bölüm.Daha ilerisinde

 

4-Show Ground: Sadece cumartesi sabahı kurulan sebze pazarı.Ama sebzeden çok bal,kuru yiyecek v.b vardı.birde bahçe kısmında insanlar canlı müzik eşliğinde karavan şeklindeki bufelerden aldiklarini yiyorlardı.Marketletden almadığım sebzeleri burada da alamadım.Bence gitmeye bile değmez.

 

Buradan Formby ana caddesinden 173 veya 174 nolu otobüse bininiz.

 

5-Home Hill:

 

Carsamba,Perşembe ve Cuma günleri  tur 10,11,13,14 de var.Cumartesi günü ise 12:30 ve 14 de var. Giriş 15 AUD.Emeklilete 13 AUD.

 

Avusturalyanın 10.başbakanı  ve siyasetçi Joseph Lyons, eşi Dame Enid Lyons ve 12 çocuğunun  yaşadığı ev.Dort taraftan güneş alan zarif mobilyalarla döşenmiş bu evi çok sevdim.

 

Burada yanlış durakta otobüs beklerken saçının yarısı kazınmış,burnu,kulağı pirsingli kadın otobüs şöferi (Bizde asla ise almazlar)beni alıp “uygun durakta indiririm “dedi.15 km uzaklıkta ki kasabalari manzara eşliğinde gidip şehir merkezine döndük.Belet parası da almadı.

 

Buradan tekrar indiginiz  otobüs durağına   174 nolu otobüs ile Don RiverRailway’a giden yol ayrımında izniniz.7-8 dakika yürüdükten sonra

 

6-Don Rec Ground(Don River Railway): Giriş 25 aud.

 

A-Tren müzesi:1871 de ülkede insanları taşıyan trenler varmış.Herkesin aracı olunca 1979’da kaldırılmış.Eski kullanılan trenleri görüyorsunuz.

 

Artık insan taşıyan tren yok.Sadece mineral taşıyan trenler kalmış.

 

B-Plaja gitmek:Burada 10 ile 15 arası her saat başı nostaljik tren ile Don nehrinin kıyısından 3.5 km  gidiyorsunuz.Buran biraz yürüyünce  zaten Light house’ye varıyorsunuz.Buradaki okyanus plajlarında yüzüp bir sonraki trenle geri donebilirsiniz.Veya nehir boyu piknik yapabilirsiniz.

 

Artık eyalette sadece beş yerde bu turistik trendlerden varmışl

 

 MELBOURNE' e GERİ DÖNÜŞ


Biletimi bir gün öncesi ile ücretsiz değiştirdim.Ben deniz yolculugunu sevmediğimi unutmuşum.Neyse ki oksuruyordum.Bahane ile dinlenmiş oldum.Cok yolcu yoktu.İstediginiz yerde oturabiliyorsunuz.Hervturlu konfor düşünülmüş ama yine de sıkıcıydı.Belki balina gorerim diye düşünmüştüm.

Not: Araç ve diğer dahil kış mevsimi(Düşük mevsim) gidiş dönüş 800 AUD.