DANİMARKA
İskandinavya, İsveç, Norveç,
Danimarka ve Finlandiya’dan oluşur.
Kuzey
ülkelerinden Danimarka, Jutland Yarımadası ile Avrupa
anakarasına bağlı (Danimarka'nın büyük bir bölümü Jybu yarımadasın ‘da
bulunmaktadır.) en küçük İskandinav ülkesidir.
Kuzey Denizi ile Baltık Denizi arasında
olup merkezde Jutland adası olmak üzere 406 adadan meydana gelir.
güneybatısında İsveç , güneyi ise Norveç ve
ülkenin tek kara komşusu güneyindeki olan Almanya var.
Danimarka’nın yüz ölçümü, 42.933 km²’dir.
TARİH
-tarihi 8. Yüzyıllara kadar Vikinglere
uzanır.
-Kopenhag 1445 yılında Danimarka'nın
başkenti olmuş .
-5 Haziran 1849 tarihinde yayınlanmış olan
Danimarka Anayasası ile 1660 yılında başlayan mutlak
Monarşi sona ermiştir.
- Danimarka bir krallık olup .
Anayasal bir monarşi ile yönetiliyor. Yani devlet başkanı aynı zamanda
kraliçedir. Çok partili parlamenter sistemle yönetilen Danimarka’da
siyasal sorumluluk hükümete ait.
-Danimarka I. ve II. Dünya Savaşı boyunca
tarafsız kalmıştır. II. Dünya Savaşı'n da da tarafsız kalmasına rağmen
Almanya tarafından işgal edilmiştir.
-1945 yılında Birleşmiş Milletler' e
üye olan ülke 1949 yılında NATO'nun kurucu üyelerinden biri olmuştur.
1 Ocak 1973tarihinde de Avrupa
Birliği'ne katılan Danimarka bazı konularda Avrupa Birliği'nin dışında kalmayı
tercih etmektedir.
Danimarka'nın Başkenti,
Şehirleri ve Bölgeleri
Adalardan oluşan ülke, 5 idari bölgeye,
bölgeler 98 belediyeye ayrılmaktadır.
Büyük şehirleri: Aarhus, Odense, Aalborg,
Esbjerg, Randers, Kolding,Horsens, Vejle ve Roskilde'dir.
Ekonomi:
Gelişmiş karma bir ekonomiye sahip olan
Danimarka, Dünya Bankası tarafından "
Ekonomik geliri yüksek ülkeler arasında
gösterilir.
Danimarka ekonomisi en özgür ülkelerden birisidir.
İşçi haklarının savunulduğu ender ülkelerdendir.
Ülkenin kıyı kesimlerinde, liman
faaliyetleri ve balıkçılık gemi yapımı gelişmiş durumda.
İç kesimlerde ise tarım ve hayvancılık ön
plandadır. Danimarka ayrıca diğer ülkelerden aldığı ham petrolü ve çeşitli ham
maddeleri işleyerek yeniden dışarıya satar.
Danimarka tahıl üretiminde ve Domuz yetiştiriciliğinde
Avrupa da önde gelen ülkelerden.
Danimarka, bitki örtüsü açısından fakir sayılabilecek
bir ülke. Topraklarının yalnızca %10’luk kısmını ormanlık alanlar kaplıyor.
Geriye kalan geniş alanları ise tarıma uygun araziler ve meralar kaplıyor
İKLİM
Kuzey Avrupa'da bulunan Danimarka, ılıman
bir iklime sahip olduğundan gezmek için en uygun zaman Temmuz ve Ağustos
olan kısa yaz dönemidir. Yaz ayında bile hava sıcaklığı 15-17 dereceyi
geçmez.
Genellikle kışın yağışlı olup Kuzey
İskandinav komşularına kıyasla daha az soğuktur. Sonbahar ayları da bol
yağış alır.
Ama sıcaklıklar ülke genelinde değişiklik
göstermektedir.
Haziran’ın son haftasında çok şiddetli rüzgar ve soğuk
vardı. Ayrıldığım gün de sürekli yağmur yağdı.
KALMA: Şehir merkezinde 300 yıllık mutfak yatak odasına açılan tek yatak
odalı ver karşı komşu ile ortak kullanımlı bakımlı evin kirası 90.000 TL.
Kamp:
Danimarka Kamp Kurulu’na bağlı 500’ün üzerindeki alanda, güvenli
şekilde kalabilirsiniz.
Danhostel ağı:
Ekonomik kalma hostel ağı.
PARA
Danimarka Kronu'dur. Uluslararası kısaltması ise
DKK’dir.
1 DKK=7 Euro
Paranızı bankalardan bozdurmayı tercih
edebilirsiniz.
DİN
Anayasa tarafından dini belirlenen ülke
nüfusunun nüfusun yüzde 79'u Luther yan mezhebinde olan Danimarka Ulusal
Kilisesi’nin üyesidir. Yüzde dörtlük kısım Müslüman
dinine aittir. Geriye kalan yüzdelik kesim Ateizm, Musevilik ve diğer inançlara
sahiptirler.
DİL
Ülke resmi dili Danca’dır. İngilizce
çok konuşulan dildir. Aynı zamanda
Almanca da genel olarak bilinmektedir
.Fransızca çok yaygın olmamakla birlikte konuşulmaktadır.
ULASIM:
- Büyük yerleşimlerde oto park ,her yerde ücretli .Bu strese ben
dayanamam.
-Benzinin litresi 2 Euro. Kazançlarına göre bizden daha ucuz.
- hız sınırına dikkat ediniz. Yoksa cezayı
yersiniz.
Kopenhag ve
Malmö arasında, Danimarka ve İsveç’i bağlayan
Oresund Köprüsü’nü var.
İsveç ve Norveç’e ve hızlı tren
hatları aracılığı ile Jutland Yarımadası üzerinden Almanya ve
Avrupa’ya bağlanabiliyor. Tabii yakındaki ülkelere gemi ve feribot seferleri de
vardır.
Bisiklet:
Şehirler neredeyse dümdüz olduğundan 400
kilometre civarında bisiklet yolu var.
Sıfır karbon şehir olmayı hedefleyen Kopenhag’ta çoluk
çocuk herkes bisiklet kullanıyor.
Cyclistic – Bisikletçiler için Danimarka
‘Cyclistic’ bir nevi Danimarka’da bisiklet sürmeye
başlangıcın ana kapısı işlevi görür. ‘Cyclistic.dk’ Danimarka Bisiklet
Federasyonu tarafından geliştirilmiş ve bisikletçiler için kalacak yer, yemek
ya da gezilecek yerlerle ilgili bilgiler bulurken ayrıca rota bilgilerini de
bulabilecekleri şekilde düzenlenmiştir.
Bisiklet dışında Danimarka’da toplu taşıma ağı
denildiğinde, akla tren ve otobüs geliyor. Adalara da feribot ile
gidebilirsiniz.
Yalnız bu aşamada her bölgenin kendine ait bilet
uygulaması olduğunu göz önünde bulundurmanız gerekiyor
ULAŞIM
I-Hava yolu:
Danimarka’da beş havalimanı bulunuyor.
Havalimanlarından kent merkezlerine otobüs , tren ,metro, Shuttle bus ve
taksilerle ulaşabilirsiniz.
1-Kopenhag Uluslararası Havalimanı’ndan (Kastrup
Havalimanı): Amager Adası’nda Bratislava'da bulunur. .Şehir merkezinden 8 km
uzaklıktadır.
Kopenhag havaalanında
.Terminal 2’ ve diğerlerinde uzanıp uyuyabileceğiniz yerler var
.Ayni zaman da da telefonunuzu şarj edebiliyorsunuz.
2-Billund Airport: ikinci en büyük
havalimanı olan
3-Aalborg Airport: ve üçüncü büyük
havalimanı
II-Tren
https://www.dsb.dk sitelerden biletinizi alabilirsiniz
Not:
-Tren biletlerinizi ne kadar erken alırsanız o kadar ucuz bulabiliyorsunuz.
Gitme zamanına yakın alırsan çok yüksek oluyor.
-Ayrıca aynı gün kalkış saati ve direkt ve aktarmalı olmasına göre de
fiyatta çok fazla degisiklik oluyor.
--en son tren gideceği.yere12 de varıyor. Gece 12 den sonra tren çalışmıyor.
- En ucuz
bilet(Turuncu bilet) oluyor.
- genelde tüm trenlerde ücretsiz internet var.
-Tren biletinizle istediğiniz yere oturabilirsiniz. ama numara almış
yolcu gelince başka bir koltuğa geçmek zorunda kalırsınız. O nedenle
isterseniz bilet alırken 4-5 Euro’ya bir de koltuk numarası satın
alabilirsiniz. Ama her zaman oturacak yer bulabilirsiniz.
-Omio: Ülkeler arası tren bileti satış
sitesi.
II- Otobüs:
Her bölgenin kendi içinde farklı otobüs firması var.
Otobüs biletlerinin fiyatları değişmiyor.
Ayrıca bir şehir içinde ve yakınlarında tren ile gideceksiniz "Zone
" bilet çok. uygun oluyor. Ben böyle bileti üçte birine aldım.
Not: Flixbus: Özel otobüs işletmesi. Genelde farklı ülkeler arasında
çalışıyor. Burada otobüs fiyatlarında değişiklik oluyor.
III-Önemli:-rejseplanen: Danimarka içinde tüm tren,tüm bölgesel otobüsler,
metro, tramvay vb. birlikte görebileceğiniz uygulama. Sadece bu uygulamayı telefonunuza
indirmeniz yeterli.
- Danimara'da şehirlerarası veya şehir içinde trenl ve
otobüslerde seyahat ederken, 67 yaşından büyük olduğunuz da%30 indirim alırsınız.
Ancak önceden çevrimiçi rezervasyon yapmak çok daha iyi. https://www.dsb.dk/en/ .
- Genelde +tren
ve otobüslerde şarj ve internet var.
BİLET ALMA
Biletlerinizi istasyonlardaki makinalardan veya internetten kredi kartınızla
satın alabilirsiniz.
-Eğer ulaşım kartınız varsa tren veya otobüste ki cihazlara okutturmanız
gerekiyor. Veya telefondan satın aldığınız biletin kodunu şoföre göstermeniz
gerekiyor.
Trenlerde peşin para geçmiyor. Ama şehirler arası veya şehir içinde ki otobüslerde
peşin para ile şoförden bilet de satın alabiliyorsunuz.
Kısaca kredi kartı tren veya otobüsün içinde geçmiyor.
Ancak 7-11 marketlerinden peşin para ile her türlü bilet alabilirsiniz.
Önemli not: Daha önce Dennark- Ribe---Almanya -Heidelberg arası Omia
adlı ülkeler aradi tren uygulamasından uygun tren bileti bulmuştum. Ama
gitmeden 4-5 gün önce bulduğum bu biletler iki katına çıkmıştı. Ama aynı bileti
Almanya'da ki arkadaşım ve Fransa-Colmar'da ki yeğenim aracılığı ile
araştırdığımda ilk bulduğum fiyattan bile uygun buldum.
Daha sonra arkadaşımın gönderdiği" https://www.bahn.de/angebot/sparpreis-flexpreis/super-sparpreis" uygulamasından
Omia'fa görünen Fiyatın uçbirine satın aldık.
Kültürü
Gösteriş ve gereksiz tüketimden uzak
‘Hygge’ felsefesini benimseyen sade, huzurlu yaşam şekilleri var.
Bugün Danimarka çoğu insan, barış dolu,
konforlu modern bir hayat yaşamaktadır. Tüm Avrupalılarda olduğu gibi
dakiklerdir.
DANİMARKA'NIN FESTİVALLERİ
-Caz Müzik Festivalleri: Şubat ayında
karnavallar ve üç haftalık kış
-Northside Festival: Haziran ayında İndierock
müzik festivali
-Sankthansaften: , yaz ortası müzik ve
sanat festivali
-Uluslararası Caz Festivali : Kopenhag
-Temmuz ayında on gün süren Danimarka Caz Festivali ve bir hafta süren yer
almaktadır.
- Roskilde Müzik Festival:
-Rock Festivali - Roskilde (Temmuz)
Skanderborg Festivali (Ağustos)
Aarhus Festuge (Eylül)
Night of Culture (Ekim)
Yeni Yıl Kutlamaları - Kopenhag
Winter Jazz Event (Ocak- Şubat)
Danimarka'da ki Tatiller /
Bayramlar / Önemli Günler
Danimarka Yerel Dini Tatili (24-25 Mart)
Paskalya (25-28 Mart)
Danimarka Yerel Dini Tatili (22 Nisan)
İşçi Bayramı (01-02 Mayıs)
Danimarka Yerel Dini Tatili (05 Mayıs)
Danimarka Yerel Dini Tatili (16 Mayıs)
Danimarka Milli Günü (05 Haziran)
Noel (24-26 Aralık)
Fastelavn (Şubat)
Anayasa Günü (Haziran)
Sankt Hans (Haziran)
YEMEK
Danimarka'nın geleneksel mutfağı, diğer
tarıma elverişli olmayan soğuk İskandinav ülkelerini ve Kuzey Almanya'nın
da olduğu gibi et, balık ve patatesten oluşmaktadır.
Büyük restoranlarda genelde
şefler. Fransız mutfağından yemekler yapıyorlar.
Smrrebrd((geleneksel atıştırmalık):Danimarka’da popüler bir
sandviç olan Smrrebrd, taze ekmek dilimleri üzerine çeşitli dolgularla yapılan
açık bir sandviçtir. Balık, domuz eti, peynir ve salata dahil olmak üzere
kullanılan çeşitli yiyecekler vardır. Genellikle patates püresi ve sosla servis
edilen,
frikadeller ( köfte yemeği)
Danimarka köfteye benzeyen et yemeğidir.
Stegt Flaesk med Persillesovs: Danimarka’nın ulusal yemeklerinden biridir.
Pastırmayla pişirilip beyaz sos ve taze maydanozla servis ediliyor.
Wienerbrd : Tuzlu ve tatlı seçenekleri var
Sild: Marine
edilmiş hamsi ve ringa balığı çeşitleridir.Genellikle farklı soslar ve
garnitürlerle servis edilir.
Leverpostej : Tavuk veya domuz ciğerinden yapılan bir tür et
ezmedir.
Plsevogn : Danimarka’nın sokak yiyeceklerinden olan sosisli sandviçidir.
Çeşitli soslar ve soslarla servis edilir.
Koldskl:süt, vanilyalı yoğurt, limon ve
diğer baharatlarla yapılan soğuk bir yaz çorbasıdır.
Frikadeller Stegt flæsk med persillesovs(
domuz pastırması)
Rugbrød
Tarteletter
Porridge(yulaf lapası)
Tatlılar:
Rdgrd med Flde, kırmızı meyve bazlı bir meyve püresi olan Rdgrd,
genellikle süt veya krema ile servis edilir.
Bleskiver: minyatür pandispanya toplarıdır. Genellikle
tatlı veya tuzlu malzemelerle doldurulur ve reçel veya pudra şekeri ile servis
edilir.
Æbleskiver( hamur tatlısı): krep benzeri
kekleri
Koldskål( tatlı)
Wienerbrød( tatlı çörek)
badem ve kirazlı pirinç puding
Not:
Danimarka’ya ait olan “Flying Tiger”marka kurabiyeleri satan
dükkanlarda farklı tatlar deneyebilirsiniz.
Danimarka’dan Alınacak Hediyelik Eşyalar
magnetler, bardaklar, anahtarlıklar, Viking bijuteri.
geleneksel
Lego, yün kazaklar…
Danimarka(Kopenhag) Gece Hayatı
Sabahlara kadar içip dans etmek. D
KISA
KISA
-Cesme suyu içiliyor
- Şehrin çok temiz olduğu söylenemez. Cop tenekelerinden çöplerin yastığını
göreceksiniz. Özellikler göçmen mahalleleri hiç temiz değil
.-Yardım sever değiller. Daha soruyu sormanıza fırsat kalmadan ”Özür
dilerim. Bilmiyorum deyip” geçiyorlar.
-Soğuk ve mesafeliler.
-Dünyanın en mutlu ülkesi seçilmiş .En iyi sistemleri olabilir ama
paylaşmayan insanların mutlu olduklarına inanmak zor. Gündüz vakti kör
kütük sarhoş olup yerlerde yatanlar olması beni şaşırttı.
.Bana göre Avrupalılar, çok yalnızlar. Konuştuklarımın çoğu kışın evden çıkmadıklarından
mental problemlerin oluştuğunu söylediler. Bana göre Asya ve Afrika ülkelerinde
ekonomi iyi olsa çok daha mutlu olabilirler.
Türk milleti ekonomi bozulunca son zamanlarda iyice sinirli oldu. Ayrıca bu
Ülkede erkek erkeğe, kadın kadına evlilik var. Bu ailede yetişen çocukların psikolojileri
nasıl olur acaba?
Yine bu ülkede özellikle ücra köselere çok bakımlı meditasyon kursları
vardı.
Mutlu insanların buna ihtiyacı neden olsun ki? Böyle bir meditasyon evinde
kaldım. Torun sahibi insanlar buralarda birlikte yaşıyorlardı.
-Diğer Avrupalı ülkelerden de kuralcılar. Esnemeleri yok. Sadece yüksek
cezayı kesiyorlar.
-Çöplerini başkentte ayrıştırmıyorlar ama enerjiye dönüştürüyorlar. Hatta
komşularından çöp alıp enerji üretiyorlarmış.
Ama kırsal bölgedekiler çöplerini ayrıştırıyor.
-Kapı anahtarları bizdekinin tersine sağa çevrilerek açılıyor.
- Özellikle sabahları babalar, çocuklarını pusetle gezdiriyorlar.
- sabahları çoğu insan koşu sporunu yapıyor.
-Parkları, yemyeşil ve içinde yapay goller var.
- Bebekleri altın boncuk gibi ama Afrikalı bebekler gibi mıncıklayarak
sevemedim.
-Nereyse tanıştığım -Danimarkalıların çoğu Alanya'ya tur ile gelmiş
Alanyalı uyanık bir turizmci sanırım ucuz turla işi bağlamış.
- Her yerleşimde genelde Türk döner dükkanı bulabilirsiniz.
-Elma ve armut ağaçların da bir dalda pıtrak gibi meyve vermişti
- bizde son zamanlarda yiyecek aşırı pahala olduğundan neredeyse buradaki
fiyatlarla aynıydı.
-Muz büyük yük gemileri ile diğer ülkelerden gelip sarartıldığından çok
lezzetsizlerdi.
-Danimarka’da en çok özellikle bisikletlerin hiç kilitlemeden bırakmalarına çok
şaşırdım. Hele küçük yerleşimlerde her şeyleri ortada. Çalan yok!
-bu ülkenin çiçeği hatmi ve ortanca. Her yerde göreceksiniz.
--Avrupa’da en üzüldüğüm konu: Eline
çantasını alan Rus kadını kendi ayağı ile özellikle Antalya'ya gelip bir
zengin koca buluyorlar. Çocuk yapıp vatandaşlık alıyorlar. Çoğu da
eşlerinden sonra ayrılıyor.
Tersine Avrupalı ,hatta Amerikalı yaşlı, çirkin ve genelde fakir adamlar
Afrika ve Asya'ya gidip Taylan, Vietnam, Filipinlerden genç
güzel bayanları alıp getirip evleniyorlar. Asyalı genç kadınlarda hayatlarının kurtulduğunu
düşünerek severek geliyorlar. En azından karınları doyuyor. Kızı hatta torunu yaşındaki
Asyalı kızla evlenmiş çok erkeğe rastladım. Konuştuğum çoğu Filipinli genç
kızlar ,eşlerinin sürekli çalıştığını, durumunun iyi olmadığını soylediler. Kadınların,
çıkar için bu ilişkilere katlanmak zorunda bırakılmasını kabul etmiyorum.
.-lk sıfır karbon şehri olmayı hedefleyen
ülkede kömür yerine biokütle kullanımı ve elektriğin güneş veya rüzgar
enerjiden elde edilmesi hedefleniyor. O nedenle Ülkede rüzgar
türbinlerini çok göreceksiniz. Zaten bisiklet kullandıklarından
havayı kirleten az oluyor.
Yeni hedef ise denize veya bakir
bölgelere değil şehre çok yakın yerlere hatta şehrin neresini boş bulurlarsa
oralara 97 tane daha türbin yerleştirmek. Bu türbinlerle bölgede oturan
kişilerin de enerji tüketimi konusunda bilinçleneceği öngörülüyor. Yani enerji
tüketimlerinde hovardalık yapmamaları varsayılıyor.
Son anketlere göre halkın %89’u bu planı destekliyor.
Ancak türbinleri gürültüden dolayı istemeyenler de var. Bundan dolayı şehir
yönetimi rüzgar türbinlerinden halka hisse satmaya karar vermiş. Kendi elektrik
tüketimlerini aldıkları hisselerle bedavaya getirebildikleri gibi, fazla
hissesi olanlar ihtiyaç fazlası elektriği vergilendirme olmadan satabilecekler.
Tabi bu teşvik Kopenhaglı’lar için bir gelir kapısı da oluşturmuş. Bir ailenin
4 hisse alması kendi elektriğini bedavaya getirirken (yıllık 3500 kwh) şimdiye
kadar 500 Kopenhag’lı 2500 hisse almış. Diğer bir merak konusu da türbinlerin
tarihi dokuyu bozup bozmayacağı. Verilen cevap şehir merkezinin 3 km. uzağında
karaya yerleştirilen ilk 3 türbin gibi diğerlerinin de Kopenhag’ın tarihi
dokusunu asla bozmayacağı yönünde. 2025’e kadar sıfır karbon şehir projesine
ayrılan para 3.6 milyar Euro.
I-SJEALLAND(Zealand)
ADASI
1-KOPENHAGEN
Danimarka’nın en büyük adası Zealand üzerinde
kurulmuş ,Vikinglerin liman olarak kullandığı ve 1043’le
dayanan tarihi şehir. Kopenhag’ın Anlamı, Dancada “København”, İzlandaca”
Kaupmannahöfn” dır. Tüccarlar limanı anlamına geliyor.
Kopenhag, kültür, sanat, mimari, gastronomi,
tarih ve doğal güzellikleriyle görülmeye değer şehirlerin başında
geliyor.
2014 yılında Avrupa’nın Yeşil başkenti Ödülü’nü alan
şehirde bisiklet yolları, kanal kıyısındaki yeşil alanlar, büyük park ve
bahçeler ile dünyanın yaşanılabilir en iyi şehirleri arasındadır.
Şehri gezmek için 3-4 gün yeterli. Benim dizlerimde
problem olduğundan 6 gün ayırdım.
Artık ücretsiz rezervasyon yaptıramıyorsunuz. Sahte
bilet veren siteler de iyi para alıyor. Ben dönüş bileti olmadan yola çıktım.
Kopenhag havaalanında dönüş biletini ısrarla sordular. En sonunda para ve
kredi kartlarımı görmek istediler ama zor atlattım görevliyi.
Kastrup hava alanı: Metro veya otobüsle
istediğiniz yere gidebilirsiniz. Eğer Kopenag’tan tren ile başka şehre direkt geçecekseniz
havaalanından üç durak sonra Kopenhag Central tren istasyonuna tren ile
gidip oradan tren ile istediğiniz şehre geçmeniz daha pratik olacaktır.
Metro ile emekli olduğumdan 21 Kron'a normal bilet 30
K.) Metroya binmeden önce kesinlikle makinalardan metro için biletinizi alınız.
Girer girmez kontrol oldu. Cezalar çok yüksekmiş.
şehrin merkezi ve kalacağım yer
olan "Kongens Nytorv" istasyonunda yarım saate indim.
Şehir , kuzey denizinden gelen ,tekrar
kuzey denizine dökülen deniz suyu ve yapay göllerin ayırdığı adacıklardan
oluşmuş. Bu sulara bağlantılı kanallar var.
.
Kopenhag Şehir içi Ulaşım:
Not: 2025 tarihi itibari ile Kopenhag kartı 6000TL idi. Toplu taşımalara ve
bazı müzelere ücretsiz kullanabiliyorsunuz. Toplu taşımaya binmenize çok
ihtiyacınız olmayacak ama müzeler için sorup karar veriniz.
Not: Her yerde tren ve otobüs istasyonları yan yana.
Toplu taşımalar 24 saat hizmet veriyorlar.
Şehir içi toplu taşımada farkı zone için tek binişlik biletler var.
-Hop on Hop up: tekne turu içinde 359 K. Ama asla gerek yok. Her yer birbirine
yürüme mesafesinde. Tekne turu yerine de halk botu ile geziniz. Her yere
uğruyor. Daha keyifli.
Otobüs ve metro Fiatlar gideceğin yolun süresine bakılmaksızın aynı.
Otobüs: farklı kodları olan otobüs hatları var. Sorunuz.
Binmeden önce biletlerinizi makinadan almanız gerekiyor. Otobüs içinde
sadece biniş kartı ile veya peşin para ile şoförden bilet satın
alabiliyorsunuz.
Metro bileti alırken hangi sürede kullanacağınız da soruluyor. Dikkate
alınız.
Halk botu: Sarı renkli bu botlar gol üzerinde birçok durakta duruyor. Başlangıç
durağından son durak arası bir buçuk saat sürüyor
Tek biniş 24 K. Ama ne kadar gittiğiniz önemi yok. Örneğin 24 Krona size en
yakın duraktan binip gezip dönüşte de istediğiniz durakta inebilirsiniz. Aslında
bot gezisi yerine hemen hemen aynı güzergâh olan bu halk botuna
kesinlikle tercih ediniz.
KALMA
Konaklamanın pahalı olduğu şehirde merkeze
uzak ama toplu taşımanın olduğu daha uygun bölgeleri tercih edebilirsiniz.
Kopenhag içinde konaklamak için seçebileceğiniz
bölgeler;
Vesterbro: Merkez
istasyonun hemen batısındaki ve bir çok turistik yere yürüme mesafesinde
ve toplu taşıma araçlarına yakın.
Nyhavn:
Uygun bir yer bulursanız tam merkezde olduğundan rahat olur.
Latin
Quarter(Latin Mahallesi): Strøget ve Nørreport’un ana ulaşım merkezi
arasında, dar bir cadde ve Arnavut kaldırımlı meydanların bulunduğu
alanda yer alıyor.
Üniversite
ve yuvarlak kuleye yakın.
The
Lakes: Yakınında üç geniş, yapay göl var.
Tivoli
/ Town Hall: Merkez İstasyonuna çok yakın. Kalabalık ve hareketli.
Torvehallerne: Yakınında
kı kapalı bir pazar yerinde ki küçük dükkanlarda ucuza yemek yiyebilirsiniz.
Osterbro,
hipster: Daha sakin ve uygun kalma terleri bulabileceğiniz bölgeler.
ŞEHİR
GEZİSİ
Şehirde gezilecek yerler birbirine yürüme mesafesinde olduğundan gezilmesi
çok kolay. Sadece gezilecek yerleri gruplandırarak gezmelisiniz. Ben Kongens
meydandan her bir grupladığım bölgeye yürüyerek gidip yine bu
meydana geri döndüm
I-KONGENS NYOTYV MEYDANİ:
Şehrin merkezi olan bu meydan,büyük ve çok bakımlı.
Ben burada çok eski ama bakımlı bitişik nizam olan geleneksel bir
evde kaldım. Heryere yürüme mesafesinde olduğundan çok rahat ettim.
1-Royal Danish Theater
-Kunsthal Charlottenborg: 1748-1874 yapımlı
Meydana bakıyor.
Bu kale modern sanat müzesi olarak kullanılıyor.)
Salı -Pazar 12-20,hafta sonu 11-17 arası açık. Pazartesi kapalı.
Giriş ücreti 90 Çarşamba günleri 17’ den sonra ücretsiz,.
2-Angleterre Hoteli; Meydana bakan 200 yıllık ve birçok olaya
tanıklık etmiş. Beyaz renkli hotel.
3-NYHAVN(Yeni Liman):
Gelir gelmez gecesini görmek için çıktım. anal boyu rengârenk evlerin
giriş katları, restoran, var, kafe vb. yapmışlar. Işıklar altında çok
hareketliydi.
1671’de askerler tarafından Yeni Liman olarak inşa edilmiş, 300 m.
uzunluğundaki kanalın her iki tarafında, rengârenk yapılar bu evler, şimdi
kafe, bar vb. olarak hizmet veriyor.
Aslında burası , dünyanın her yerinden gemilerin demirlendiği yoğun bir
ticari limanmış. Bölge, denizciler, fahişeler, barlar ve tavernalarla doluymuş.
Hatta ünlü çocuk masalları yazarı. Danimarkalı Hans Christian Andersen’in,Nyhavn’
da yaşadığı dönemlerde, kanalın kuzeyinin ucuz bar ve genelevlerin olduğu
bu ucuz bölgede yaşamış.
Kanal ise önceleri Kopenhag’ın içine kadar
ticari ulaşımın sağlanması amacı ile yapılmış. Kanalın başında İkinci Dünya
Savaşı’nda ölenlerin anısına konmuş çapa var.
Bugün ise kanal
ahşap tekne ve yelkenlilerin geçtiği ve turlarının başlangıç
noktalarından biri.
A-Amber Müzesi: Medana bakan ve yeni limanda ki renkli
evlerin sırasında tam Aslında burası, Sarı, yeşil, kırmızı amber mücevherler
satılan dükkân.İç kısımdaki müzeye giriş ücreti 25 K.10-17 arası açık.
Kuzeyin altını olarak nitelendirilen
amberlerin bazılarında, 30-50 milyon yıllık fosiller bulunduğu gibi, yine
Baltık Denizi’nden çıkarılan en büyük amber parçası da bu müzede
görebilirsiniz.
B-Bot türü: Netto -Badene 1 saat 60 K. Kanalın
renkli evlerinin karşı tarafından kalkıyor En uygun fiyatlı bot turu.
C- -9 ve 20 numaralı evler :1680’li yıllarda yapılan 9 numaralı ev ve Andersen’in
yaşadığı 20 numaralı e i de görebilirsiniz.
D- Deniz suyunda yüzmek isterseniz yakınlarda
girebilirsiniz.
Buradan yürüyerek köprü geçtikten sonra
4-Church of Our Saviour: Burmalı kulesi ile hemen tanıyacaksınız.
Her gün 9-20 arası açık. Ama ben gittiğimde 11'de açılacağından içini
göremedim.
Kulesine giriş ücreti 60 K, öğrenci, çocuk ve emekliler için 53 K, Copenag
Kartı olanlar için ücretsiz
Hemen ileride
II- CHRİSTİANHAVN:
Kopenhag şehir merkezinde kendi kanunları, bayrakları ve para
birimleri olan, vergi ödemeyen özerk bu bölge “Özgür Şehir” olarak anılıyor.
1971 yılında Jacob Ludvigsen önderliğindeki bir grup insan, terk edilmiş
bir kışlayı işgal ediyorlar ve Danimarka hükümetinden bağımsız bir bölge
kurduklarını ilan ediyorlar. Freetown Christiania'da
Müzik, resim gibi sanatların yansıtıldığı grafitlilerle
süslü binalar var . insanların fotoğrafını çekmeniz yasak. polis
baskını nedeni ile panik oluşacağından koşmak ta yasak.
burada a silah kullanımı, çalmak, çalınanı satmak gibi şeyler yasak. Ama açıkta
tezgahlarda esrar satmak, kullanmak serbest
Az insanın yaşadığı bu bölgede insanlar kendileri evler, kafeler,
atölyeler, okullar kurmuşlar. çevre düzenlemesi yok, eski püskü evler ve yıkık
dökük binalaralarda oturuyorlar. Ama bahçeli evler sevimliydi.
.
A-Christiania(Freetown):Eski ve dökük grafitlerle rengarenk boyanmış
evlerde yaşıyorlar.
Yıllar önce gittiğimde insanların serbestçe uyuşturucu satıp içmelerine çok
şaşırmıştım. Bu sefer sanırım erken gittiğimde onları göremedim.
Meydandan gelip 100 metre ters yöne yürüdüğünüz de
III-STRØGET CADDESÌ
Şehrin, iki ana turistik meydanı olan ‘’Radhuspladsen’’
ile ‘’Kongens Nytorv’’ Meydanı arasındaki birbirine paralel
beş yaya caddesinden oluşan bölge .Uzunluğu 1.1 km.
Tüm ünlü markaların sık dükkanları sıralanmış.
Caddeye girmeden önce
1- Guinness World Record Museum (Rekorlar Müzes): Her gün 10-19
arası açık. Girişte dünyanın 2.72 cm ile en uzun adamı ve 496 kilosu ile en
şişman adamının balmumu heykeli var.
var. Ayrıca içeride deneyebileceğiniz 500 km, hızla araba kullanma simülasyonunda rekor
denemesi yapabilirsiniz.
2- Illium: Şık alışveriş merkezi. Çeneyi geçtikten sonra asıl mağazayı
göreceksiniz.
3-Hojbro Meydanı: Ortasında leylekli çeşme olan küçük bir meydan.
Hemen alt tarafında
4- Arsenal meydanı: Ortasında heykel var.
Burada gezi otobüsleri de duruyor.
A- Bot Gezisi: Fiatlar burada daha uygun ve süre daha
uzun. Bir saatlik bot gezisi 189 K. Hop on hop off gezi otobüsü ile
birlikte ücreti 359 K. Mermer, demir, beton, taş olan bir çok köprünün altından
geçtik. Güzel ve ünlü binaları, opera ve deniz kızını görerek geri döndük.
5-Parlemento Binasi: Parlamento kapısından girince arkada ki
avluda
6-Cristianborg Palace: Giriş 140 K. Her gün
9-17 arası açık.
106 metrelik kulesi ise Kopenhag’ın en yüksek noktası
olup Sarayın 3. Kısmına eklenmiş.
Kulesi. altın rengi
toplarla oldukça görkemli. Ama iç dizaynı bana çok sıradan geldi. Zaten
Kraliyet sarayı çok dolu değildi. Ayni biletle Bahçe kısmında gezebileceğiniz
yerler:
- Kraliyet mutfağını,
-Kraliyet ahırlarını (:1789’da atların sayısı 270 atla olan bu ahırlarda
olan bu sarayı Kral VI.Christian 1730’da tahta çıktıktan kısa bir
süre sonra eski bulunarak yeni saray yapmak için çalışmalar başlamış.
-eski saray kalıntılarını : Christiansborg
Sarayı inşa edilmeye başlandığında, Milli Müze, yürütülen kazılara ve sarayın
en eski atalarına, 1167 yılında yapılan Piskopos Absalon Kalesi’ne ve onu
yerini alan Kopenhag Kalesi kalıntılarına korumaya almış.
Tarihi:Kopenhag'ın bulunduğu yerde 10. yüzyılda küçük
bir köy varmış . 1167 yılında Piskopos Roskilde'li Absalon , kıyıda ki bir
adada küçük bir kale ve köyün etrafına da surlar , hendekler yaptırarak bu
sarayı oluşturmuş.
1794 ve 1884 yıllarında iki defa
yanan saray,1907-1928 yılları arasında Thorvald Jørgensen tarafından
tasarlanarak
tekrar yapılmış ve bu tarihten beri
günümüzde parlamento binası, Kraliçe’nin kraliyet kabul salonları,
başbakanlık ofisi ve anayasa mahkemesi binaları ile büyük bir alana yayılmış..
yangınlardan sonra kraliyet ailesi, üzere Amalienborg
Sarayı’na taşındı.
Parlamento binasının
hemen alt tarafında
7-EskiBorsa Binasi: Onarımdaydı. 17 yüzyılda yapılmış ve
kuyrukları birbirine dolanmış üç ejderhanın sardığı burgulu kuleli
bina.
Buradan aşağıya yürüyüp suyun kenarından sola döndüğünüzde
8- Black Diamond (Kara Elmas
)Binası: İnsanlar suyun kenarında sere serpe
oturuyorlardı. 1999’da açılan ve Afrika'dan getirilmiş siyah granit ve
camla kaplı bu yapı günümüzde konser salonu ve kraliyet Kütüphanesinin devamı olarak
çalışıyor.
Buradan tekrar Parlamento binasına oradan da tekrar
ana caddeye dönüp direk karşı tarafa yürüdüğünüzde
9-Rundetaarn( Round old observation
Houses(eski yuvarlak gözleme evi): Giriş
60 Ki
Avrupa’nın en eski gözlem evi ve
kütüphanesi .önce 209 metre taş rampayı tırmanıyorsunuz. Son
Kata ise merdiven ile çıkıyorsunuz. Dinerek çevreyi seyredebilirsiniz.
Rampayı çıkarken şehrin en eski kütüphanesini de görebilirsiniz ama artık kitap
yok. Sadece sergi alanı olarak kullanılıyor.
Bu gözlem evi yapıldığı ilk yıllarda
, Danimarka gökbilimci Tycho Brahe sayesinde astronomik çalışmaları ile
ünlüydü.1061 senesinde öldüğünde, Kral, Brahe’nin
bilimsel araştırmasını devam ettirmek istediğinde yuvarlak kule
1642 yılında IV.Christan tarafından
yaptırılmış.
Hemen bitişiğinde
A-Trinitatis
Kilisesi: İci de çok güzel. Olan
lüteryen kilisesi
Tekrar ana caddeye inip yürümeye devam ettiğinizde;
Cadde üzerinde hemen kösede
-Kraliyet porselenlerinin satıldığı mağaza: İlgilenen
için çok zarifler.
10-Lego mağazaları: Hayalinizin çok üstünde logolar var.
11-Caritas ceşmesi: 1608
tarihli bronz fıskiyeli .
12-Frederiksberggade alış veriş caddesini de geçtikten sonra
13- Radhuspladsen’’ ( Radhus Meydanı)
:
Çok hareketli, kalabalık ve güzel bir meydan.
A-Cíty Hall(Beledıye Bınası
Tepesinde 13. yy’den kalma şehrin simgesi
olan Oresund’ un dalgaları üzerinde üç şato kulesi ile ay ve güneşin olduğu,
13.yy.dan kalma Kopenhag’ın ambleminin olduğu bu tuğla cepheli güzel bir
bina.
İçini ücretsiz gezebiliyorsunuz. Çıkışta evlenen
çiftleri görüyorsunuz.
Binanın hemen
B-Andersen'in heykeli
C-Karsı köşede ki binanın köşe dikeyinde ki dev termometreyi
göreceksiniz.
Andersen heykelinin yanından aşağı beş dakika
yürüyünce
14-Natíonal Museum Of Denmark:
Giriş 140 K. Gruplar(10+)125K.
Her gün 10-17 arası açık.
Aslında çok doyurucu bir müze. Mısır, Afrika, Asya Ortadoğu,
hatta Osmanlı’ya ait eserler sergileniyor. Ama Danimarka'da ait çok fazla bir
şey yok. Zaten Mısır da olmasaymış Dünya müzeleri boş kalırmış.
Milli
Müze, 1743 ve 1744 yılları arasında Danimarka Prensi V.Frederik ve Prenses
Louise için Nicolai Eigtved tarafından Prens Sarayı” olarak yapılmış. bina
bugün müze olarak hizmet vermektedir. ülkenin tarih öncesi çağından bugüne
kadar uzanan kültürüne ait; Taş Devri, Viking Devri, Orta Çağ ve Rönesans
dönemine ait birçok obje ve eser sergilenmektedir.
Artık kraliyet ailesi tarafından
kullanılmıyor
Karşı tarafında
15-Ny Carısberg Gyptotek (National Gallery
of Denmark) :
Pazartesi kapalı.
Salı - Pazar arası10-17,Perşembe 10-21 arası açık.
Giriş 150K,grup 135K,27 yaş altındakiler için 120 K.
Eski Carlsberg Fabrikası ,(10.000 m² üzerine)
,Carlsberg bira fabrikasını kuran kişinin oğlu olan koleksiyoncu Carl
Jakobsen ,1888 yılında sanat müzesi olarak kurulmuş.
Bahçesinde, Carl Jacobsen’in Kopenhag’a bağışladığı
Küçük Deniz Kızı heykeli de bulunmakta.
Antik dönem bölümü 3500 yıllık , Mısır,
Yunan, Roma sanatına ait koleksiyonları var.
Burada bulunan Rodin heykelleri Fransa
dışındaki en önemli heykellerdir. Genelde heykel ağırlıklı sanat müzesi. Rodin'e
ait heykellerin olduğu odayı atlamayınız.
modern sanat bölümünde ise Monet, Gogh, Cezanne ve Picasso, Renoir ve
Degas gibi önemli Avrupalı sanatçıların eserlerini görebilirsiniz
Tekrar belediye meydanına gelip hemen karşısında
16-Tívolí Gardens
Giriş herkese 170 K. İçinde binmek istediklerinize ayrıca ücret
ödüyorsunuz. Burası benzerlerinden farklı. Daha çok yeşil alan var .Ortasında
küçük gol var.
1843’te kurulduğunda sadece bir atlı
karınca ve roller coaster olan dünyanın en eski lunaparkının
İçinde şimdi pandomim
tiyatrosu, büyük bir konser salonu, çeşitli lunapark oyunlarının ve
mağazalarının olduğu kompleks.
Bu luna parkta ki yapay kayalıkların üzerinde ki
1914’de yapılan ahşap Roller Coaster halen çalışıyor.
Not: buradan devam ederseniz Merkez tren istasyonuna
varıyorsunuz. Çevrede ünlü çok güzel otel binaları göreceksiniz.
Bahçeden biraz yukarı çıkınca
17- Planetarium: 3 boyutlu sinema.
Zaten aniden bastıran yağmurda ıslandım. Yeniden
yağmur başlayınca çok ta istekli olmadığımdan buraya gitmedim.
IV-DENİZSUYU
KİYİSİNDA GEZİLECEK YERLER:
Nyhavn’daki renkli evlerden aşağı inince göl kenarında
15 dakikada bir kalkan sarı renkli halk gemisini
bineceksiniz.24 K. Sadece peşin para geçerli. İskelede de kod yardımı ile
alabiliyorsunuz. Yalnız gidiş geliş yaptıklarından doğru yöne bindiğinize
emin olunuz. 5dakika sonra ki durakta ininiz.
1-Opera:Deniz
suyu kenarında kenarında ünlü denizcilik şirketi Maersk burası için 500
milyon euro yatırım yaptığı modern bina. Buraya yeni limandan köprüyü
geçerek yürüyerek te gelebilirsiniz. Ben yürüdüm ama erken gittiğimde
kapalıydı. Ben de halk botu ile geri döndüm.
yatırım yapmış.
Buradan tekrar arkadan gelen bota binip beş dakika
sonra s “Nordre Teidbod “durağında ininiz.
Önce beş dakika yürüyüp
2-The Statue of the Little Mermaid ( Küçük Deniz Kızı Heykeli )
Langelinie Limanı kıyısında küçük denizkızı
heykeli, 25 santimetre boyunda , 175 kilogram ağırlığındaki bronzdandır.
23 Ağustos 1913 tarihinde limanda kaya kaidesi üzerine
yerleştirilir. Her yıl 23 Ağustos , bu deniz kızı heykelinin doğum
günü olarak kutlanır
Hikayeye göre Denizkızı sabahları ve akşamları denizin
dibinden yüzeyine yüzerek karada yaşayan aşık olduğu genç ve yakışıklı
prens için deniz yüzeyine çıkarmış. Bu heykel de her şeyden vazgeçen
denizkızına adanmış.
Hans Christian Andersen'in ''Küçük Deniz Kızı''
masalından uyarlanan ve Kraliyet Tiyatrosunda sergilenen baleyi izleyen
Carlsberg ailesinin veliahttı olan bira yapımcısı Carl Jacobsen , oyunu
çok beğenince küçük deniz kızının bir heykelinin yapılmasını ister
.
Heykeltraş Edvard Eriksen , küçük deniz kızını oynayan başrol oyuncusu Ellen
Price , çıplak poz vermeyince sanatçının sadece başını model olarak kullanır .
Vücut bölümünün modeli ise eşi Eline Eriksen'dir .
Not: Buraya metro ,otobüs ile hatta yarım saat
yürüyerek te ulaşabilirsiniz.
Buradan sonra gol kenarından geri dönmeyip
yukarı doğru kısa bir tırmanışla
3-Kastellet(Hisar): Binaları sadece dışardan görebiliyorsunuz. Gezerek
aşağı doğru ininiz
Kuzey Avrupa’nın en iyi korunmuş ve tepeden
bakınca tüm kenarları suyla çevrili, yıldız şeklinde bir kale olduğu
görülür.
4-St Albans Church
Hemen yakınında
5-Gefion Fountain: boğaların çektiği sapan süren çiftinin
heykelinin olduğu güzel bir klasik Avrupa havuzu.
Buradan güneye doğru kısa bir yürüyüşten sonra
Cadde üzerinde
6-Dasignmuseum(Tasarım müzesi):
Giriş 140 K. Salı- Perşembe arası 10-18,Perşembe10-20,
Pazartesi kapalı. Gerçekten Danimarkalılar tasarımda çok fark yaratmışlar. Özellikle
sandalye çeşitlerine çok şaşırabilirsiniz. Buradan biraz daha aşağıda sol
tarafta
7-Marble Church(Mermer kilise):Giriş ücretsiz.
Pazartesi
-Perşembe10-17,Cuma 12-17,Cumartesi 10-17,Pazar 13-17 arası açık.
İskandinavya’da ki en büyük kubbe olan bu Mavi kubbeli
kilisenin i içi ve dışı çok gösterişli. yeşil kubbeli 18.yüzyıla
ait bu mermer kilise, Roma’da ki St. Peter’s Bazilikasından ilham
alınarak yapılmış. dev kubbeli kilise, ve
Hemen karşı tarafında
8-The Amelienborg Museum:
İçinde sevimsiz mobilyalar dışında kayda değer
fazla bir şey yok.
17.
yüzyılda Kraliçe Sophie Amalie tarafından yaptırılan Amalienborg sarayı, kare
şeklinde ki iç bahçenin tam ortasında ata binen bir Kral
Frederick heykeli, karenin kenarlarında bulunan dört
saray binasından oluşmaktadır. Bu saraylarda
Bu sarayın bir kısmında Prinsesse
Benedikte(Daughter of king Frederik 9)yaşıyor.
Diğer bir sarayda King 10.Frederik yaşıyor.
Diğer bir sarayda ise Queen Margrete (mother of
Frederik 10. Yaşıyor.
Dördüncü sarayda ise günümüzde kimse yaşamıyor.
Dünyanın
halen iktidarda olan en eski monarşik ailesine sahip olduğu söylenen rokoko
mimari tarzında Danimarka'nın a kraliçesi Margrethe'in ikametgahı
ve Danimarka Kraliyet ailesinin trafiğe açık alanda ki kışlık evi
olarak kullanılmış. Rosenborg
kalesinden gelen kraliyet eşyalarına ev sahipliği yapıyor.
Buradan hemen yürüyerek yine meydana dönünüz.
V-MEYDANİN KUZEY VE BATISINDA Kİ
GEZİLECEK YERLER(Yürüyerek veya metro,otobüs ile.)
Saraya gelmeden önce içinde nilüferlerin olduğu göl
olan “Ørsteds Parkı çok güzel. Güneşi görenler çimlerin üzerinde güneşleniyordu.
1-Rosenborg Castle:
Giriş 140 K. Her gün 10-17 arası acık.Bu sarayın
dıştan görünüşü görkemli. Sarayın içi dolu. Özellikle ahşap mobilyalar çok
güzel ama duvar ve tavan süslemeleri çok kaba. Ayni biletle girilen hazine
bölümü çok güzel.
Rönesans mimarisi ile 1606 yılında İskandinav
krallarının en ünlülerinden biri olan IV. Christian tarafından yazlık olarak
yapılan bu saray ve 18. yüzyılın başlarına kadar kraliyet evi olarak
kullanılmış.
2-Kıngs Garden: Yürüyüş için, çimenlerde oturmak ve
güneşlenmek için yemyeşil bahçe.
Hemen yakınlarında
3- Botanık Bahcesí: Giriş ücretsiz. İçindeki Palm House giriş ücreti
70 K. Icinde küçük gol olan bu park dinlenmek için güzel.
ilk olarak 1600’de açıldı ancak 1870’de,
günümüzde bulunduğu yerdeki konumuna yerleşene kadar 2 kere yeri değiştirilen
bu bahçenin alanı
10 hektar.
1874’ten kalma tarihi seralarıyla halka
açık bir bahçe.. Bahçe, içinde 13.000’den fazla türü barındırıyor .
Nilüferlerle kaplı gölet de güzel.
Palm House ise nemli ve sıcak
havası olan bu camekanlı bölümde tropikal bitkiler var.
4-Natıonal Hıstory Museum
5-National Galeri
Benim gittiğimde bisiklet yarışı olduğundan caddenin karsısına
uzun sure geçemediğimden galeri ve müzeye giremedim.
6-Nørrwbro: Bu semte Arap ağırlıklı genelde göçmenler
yaşıyor. Zaten adım başı, döner, savurma ve dürüm dükkanları göreceksiniz.
A- Andersen’in mezarının da
olduğu mezarlık; Sürekli acik. Ağaçlar
ve çiçeklerle o kadar bakımlı ki mezarlık olduğunu anlayamıyorsunuz bile .Zaten
sabah genelde koşanlar ve bebeklerini gezdiren babalar göreceğiniz park
sayılır.
B-Supekilen Park: Marakeş
çeşmesi gibi göçmenlere ait farklı objelerin olduğu park. Aslında suya doğru üç
ayrı Park şeklinde. Ben buraya çok yakın kaldığımdan gittim. Asla gitmeye
değmez.
7-Frederíksberg
A- Frederíksberg Gardens: 17’inci yüzyılda Frederiksberg Sarayı’nın
bahçesi olarak düzenlenen Frederiksberg Bahçeleri .
B-Frederíksberg Casttle: askeri. Giris yok.
Sadece dışarıdan. eskiden Tarih Müzesi olarak hizmet vermiş.
Bahçesiyle çevrili olan saray 1600’lerin başlarında
Kral 4.Christian tarafından Hollanda Rönesans tarzıyla inşa edilmiştir.
Hemen yanında
C- Zoo: Her
gün 9-18 arasi açık. Giris 80 K. Kuleye çıkmak 25 K. 3000’in üzerinde hayvan
çeşidi var.1500 m2 büyüklüğündeki yağmur ormanında ilgiç ama görebileceğiniz hayvanlardan bazıları
ama
bazı bölümler çok kokuyordu.
VI- KOPENHAG
AKVARYUMU (DEN BLÅ PLANET)
Kopenhag Hava Alanı ---Akvaryum(1.5 km)
Havaalanından sonra Akvaryuma yakın otobüs
veya metro ile bir durak gidebiliyorsunuz.
Giriş 242 K. Sabah 10’da açılıyor. Abartıldığı kadar
kendinizi denizde his etmenizsen de tabii ve güzel. İçinde ayrıca
küçük botanik bahçesi var. Açık alanda çocuklar için her şeyin
düşünüldüğü oyun alanı var. Nilüferli küçük gölde çocuklar balık avlamaya çalışıyorlardı
DİĞER GEZEBİLECEĞİNİZ YERLER:
1-Jeoloji Müzesi (Danimarka Doğal Tarih Müzesi)
Dünyanın dört bir yanından toplanmış
mineralleri, kayalar, göktaşları ve fosiller gibi objelerin olduğu
Jeoloji Müzesi'nde Güneş Sistemi, Dünya ve gezegenimizle hayatımızı
milyonlarca yıldır şekillendiren doğa olayları hakkında bilgi
alabilirsiniz. dünyanın en iyi göktaşı koleksiyonlarından birini, Apollo 17 de
görebilirsiniz.
2-Zooloji Müzesi ( Danimarka Doğa Tarihi Müzesi)
geçmişten günümüze kadar gelen Danimarka
hayvanlarının yaşamını görün. Mamutlar, yünlü saçlı gergedanlar, bozkır bizonu
ve Danimarka’ya özgü yerli dev geyikler ve taş, mineral, meteor ve fosiller
gibi objeleri görebilirsiniz. Magasinet odasında, doldurulmuş hayvanları
da görebilirsiniz.
3-Posta ve Telekomünikasyon İletişim Müzesi
bilgisayarın olmadığı eski günlerde
insanların nasıl iletişim kurduklarını ve iletişim teknolojisinin nasıl
geliştiği anlatılıyor. Müzede, 1851’den 1998’e kadar piyasaya sürülmüş
Danimarka pullarından oluşan büyük bir koleksiyonu da var.
çok sayıda aktivite yapabileceğiniz yer.
5- St. Alban’s anglikan kilisesi:
Danimarka’daki tek anglikan
kilisesi
Aziz Alban’ın anlatılan hikayesine göre
kendisi askerlerden kaçan bir rahibi saklar, zamanla rahibin anlattıklarından o
kadar etkilenir ki askerler rahibi yakalamaya geldiklerinde intihar eder.
Kilise kazıklar üzerine inşa edildiğinden zemini deniz seviyesinin altında
kalıyor ve devamlı pompalarla kuru tutuluyor.
6- Havnebadet Islands Brygge: . Kanal kenarında havuz gibi bir ortam. 1
Haziran – 30 Eylül tarihleri arasında açık.
KOPENHAG
ÇEVRESÍ (daha uzaklar ve Kırsak kesim)
-Kopenhag--- Arken Müzesi(22
km)---Roskilde(25 km)---Frederikssund(28km)---Hilerod(22)--- Louisiana Muzesi(21)---Kronborg
Kalesi(10)---Bakken(39)---Kopenhag(13)
(Bir yuvarlak çizip tekrar Kopenhag’a
varabilirsiniz.
1-Arken
Modern Sanat Müzesi
Kopenhag’a 22 km
Kopenhag’ın güneyinde Ishøj’da yer alan
yapay arazi Køge koyu sahilinde devasa binası var. ARKEN Modern Sanat
Müzesi en büyük modernist artistlerin sergilerinin yanı sıra genç yetenekler ve
deneyimli artistlerin çağdaş sanatının sergilerini de görebilirsiniz.
2-Louisiana Modern Sanat Müzesi
Kopenhag’a km 45 uzaklıkta Humlebæk’ta bulunuyor.
Kopenhag merkez istasyonundan trenle yaklaşık 40 dakika sürüyor.
1958’de açılan uluslararası bir Müze,
3000’in üzerindeki etkileyici daimi koleksiyonunun yanı sıra, yılda 8-12 özel
sergiye de ev sahipliği yapmaktadır.
Koleksiyon Pablo Picasso, Wassily
Kandinsky, Andy Warhol ve Roy Lichtenstein’ın çalışmalarını içeriyor.
Ziyaretçilerin favorisi Yayoi Kusama’nın Ruhların Işıldayan Işıkları adlı
eseri. Küçük odadaki yüzlerce ışık uzayda seyahat etme izlenimi veriyor.
Buradan iki otobüs kullanarak
3-Kronborg Kalesi(Hamlet
Kalesi):
Kopenhag’ın 47 km kuzeyinde,Elsinore’daki
Kronborg Kalesi, 1585 yıllarında inşa edilmiş Rönesans kalelerindendir .
Buraya hiç gelmeyen ama Shakespeare’e ünlü
Hamlet’i yazması için ilham verdiği düşünülür.
Bu nedenle Shakespeare’in
Hamlet’i ile dünyaca üne kavuşan Kronborg kalesinde her yaz, kalenin taşlığında,
açık havada Hamlet’i sahnelemesini deneyimleyebilirsiniz. Koridorları vb.
gezebilirsiniz.
4-Bakken
431 yıllık geçmişe sahip olan eğlence
parkı, Jægersborg Dyrehave’in gür ağaçlarının ortasında, 400 yaşında ağaçların
ve 2000’den fazla geyik çeşidinin bulunduğu yemyeşil bir alanda konumlanıyor.
Bakken’e gitmeden önce at arabasıyla bir tur ya da bir piknik için harika bir
durak. 33 tane roller-coaster’ı, dönme dolapları, drop tower’ları var.
Ben direkt Roskilde’ye geçtim.
2-ROSKİLDE:
Deniz kenarında bir Wiking yerleşimi.
Kopenag’tan direk tren ile gelebilirsiniz.
5 temmuzda Riskilde festivalinin son günüydü. Biletler
2500 Krondu. Ücretsiz olsa gidecektim.
Aslında burası, Kopenhag’tan çok daha güzel olan
Danimarka’nin kırsalı olan bu bölgeye hayran kaldım. Yol boyu manzaralar
doyumsuzdu. Çiçekli bahçeler içindeki müstakil evler, tahıl tarlaları, eski
, bakımlı evler...
Deniz kıyısındaki bu şehir de çok güzel ve sevimliydi.
Özellikle bahçe içinde tuğla ile örülmüş veya genelde sarıya
boyanmış eski evleri çok güzel. Bitisik nizam bu evlerin oluşturduğu
sokakları da görülmeye değer.
Trenden indikten sonra belediye otobüsü ile veya 20
dakika yürüyerek
A-Viking Muzesi: Giriş 300 K. Soran yok. Müzede döneme ait
1000 yıllık 5 otantik Viking Wiking gemileri ve bazı materyaller
var.10-17 arası açık. Müzeden çıkınca hemen Wiking yaşamını
görebileceğiniz alan var. Burada wikinkler zamanı demirin işlenmesi atölyesi,
ahşap yapım atölyesi vb. var. Yine denizde Wiking yelkenlisi ile gezi
yapabilirsiniz. Wiking hediyeleri alabilirsiniz.
Buradan 15 dakika yuruyerek
B- Katetral: giriş 70 K. Görevli bile sormuyor.11:30-18 arası
açık. Binanın dışı ve içi harika. Unlu insanların süslü mezarları birer
sanat eseri. Ayrıca bu katedral UNESCO tarafından Dünya Mirası
listesindedir.
Ben buradan 230R belediye otobüsü ile Frederikssund’a
otobüs farkli köylerede uğradığı icin bir saatte geldim. Yol
manzaralarına doyamadım.
3-FREDERIKSSUND
Burası da fiyort kenarında olduğundan Wiking yerleşimi.
Burada natürel çiçeklerle bezenmiş harika yerel
bir evde kaldım.
A- Eski şehir: Bu kadar eski evleri korumalarına hayran
kalmamak mümkün değil. Eski evlerin bazılarının çatısı kalın it tabakası ile
yapılmış. En tepede de karşılıklı ahşap direklerle sağlamlaştırılmış.
Sehir
merkezinden 15 dakika yürüme mesafesinde
B-Wiking Köyü: Eski Wiking tarzı evlerden oluşmuş.Buranin
hemen yakınında Wikinglere ait hediyeler alabileceğiniz bir bölge de var
Köyden
beş dakika yürüdüğünüzde biraz ilerisinde deniz kıyısını ve botları
görünüz.
Frederikssund
tren istasyonundan her 10 dakikada kalkan Kopenhag’a giden trenle iki durak
gidip Ølstykke yerleşimine inip hemen yanından 600S bolu belediye otobüsü
ile Hillerød’da ininiz.
4- HİLLERØD :
Tren
(Otobüs)istasyonunda inip 2 km uzakliktaki kale ve şehir merkezine 301 nolu
otobüsle de gidebilirsiniz.
A-frederiksborg
Her
gün 10-17 arası açık. Giriş 115 K. Göl kenarında ki bu kale sarayın üç
katını gezebiliyorsunuz. Gerçekten görülmeye değer ve doyurucu. İkinci katında
ki kilisede çok görkemli. Golün kenarındaki büyük bahçesini gezmek ücretsiz ve
çok güzel.
Sarayın
hemen yanında
B- Şehir merkezi: Eski
ve bakımlı binalardan oluşmuş.
Kopenhag’in guneyinde
5- Møns Klint’teki kayalıkları
deniz seviyesinden 120 metre
yükseklik ve 6 kilometrelik uçurum kenarında ki deniz
manzaralı kireç taşı kayalıkları olan Mons Klint’te
yürüyerek veya , bisiklet ile Danimarka’nın en yüksek noktası olan 143 metre
yükseklikte ki Aborrebjerg tepesine ulaşabilirsiniz.
|
|
III-JYLLAND (Yutland)ADASI
Denmark'in kuzeyi yani kırsalını çok beğendim. Yol
boyu, tahıl tarlalarının manzarası çok güzeldi. Bazı tarlalarda ise
tahıl makinalarla kaldırılıp rulo yapılıp üzerlerine naylon geçirilmişti.
Çoğunlukla tarlalar hayvanlar için ota bırakılmıştı. En çok ta bembeyaz çiçek açmış
patates tarlaların görüntüsü harikaydı. Kırsalda insanlar birbirinden
uzak çiçekli bahçeli evlerinde mutfaklarını doldurarak sıkılmadan veya
çok sıkılarak yaşıyorlar.
Odense---Aarhus(145 km)---Randers(38 km)---Aalborg(82
km)---Skagen(109 km)
1-AARHUS
1948'den 1 Ocak 2011'e kadar Århus, Danimarka'nın
ikinci büyük kentidir. Kattegat denizinde Jutland'ın doğu kıyısında ve Kopenhag'ın
yaklaşık 187 kilometre kuzeybatısında yer almaktadır.
Üniversitesi,
çok sayıda müzesi, sanat galerileri ve eğlence merkezleriyle
görülmeye değer şehir.
Romantik
atmosfere sahip mekânları bünyesinde göründüğünü, açık hava müzesini ziyaret
ederek öğrenebilirsiniz..
Burada çok Sivaslı Türk yaşıyormuş.
1-Sehir merkezi:
Trenden indikten sonra 10 dakika yürüyüp kanalı
geçtikten sonra
A-Eski Kilise ve Meydanı: Meydanın ortasında turizim Info var.
Meydandan çıkıp sağ yapınca bir kilise daha var.
Buradan tekrar sağ yaparsanız
B-Graven: Keyifli bir cadde. İnsanların çoğu içkilerini
alıp banklarda oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu bölgede küçük sevimli butikler
var. Caddenin sonunda
C- Yeni Liman: Yeni devasa modern binalar var. Bu bölge sevimsizdi.
Yürüyerek
3-Aros Sanat Müzesi ve yanında ki
Konser salonu
190 K(27 Euro) hergun9-20 arası açık. Hafta sonu ise
17 ye kadar açık.
Schmidt Hammer Lassen Architects tarafından
tasarlanan, 17 bin 700 metreküp küp şeklindeki ARoS Aarhus Sanat Müzesi, 1100
resim, 400 heykel ve dört sergi galerisi ile Avrupa’nın en büyük sanat
merkezlerinden biri.
8,6,5 katlarda resim var. Once 10.kata ,Studio Olafur
Eliasson tarafından tasarlanan müzenin tepesindeki Panorama Gökkuşağına
çıkarak, şehrin panoramik manzarasını da görebilirsiniz.
Hemen ilerisinde
4- Den Hamle bahAcik hava müzesi):Giriş 205 K.
Her gün 10-17 arası açık.
şehrin eski yıllarda nasıl göründüğünü
görebilirsiniz.1600 yıllarından beri yaşamı anlatan evler, çiftlikler, luna
park, f fabrikalar, çalışma atölyeleri vb. Ayrıca eskiden köylerde ki gibi
başlarını kapatmış kız çocukları ve o dönem gibi giyenmiş erkek çocukları
birçok aktivite yapıyorlardı. Kesinlikle görülmeye değer. Ben buradan Üniversiteye
gidecektim ama çok yorgun olunca vazgeçtim.
Ben tren istasyonuna yakın Rutebil otobüs
terminalinden 123 numara ile Rønde'ye gidip aktarma yapıp 121 nolu otobüsle
Knabel'e oradanda Mols adasında ki Esby yerleşimine kalmak için
geldim .Buradan da 24 km uzaklıktaki Ebeltof'a geçeceğim.
2-MOLS Adası ve ESBY
Karayolu ile uzanan bu adada sadece kışın
490 kişi yaşıyor. Ama birçok ailenin yazlık evi olduğundan yazın nüfusu
2500- 3000O civarında oluyormuş. Otobüsle ancak Knabel'e kadar geçebiliyorsunuz.
otostopla veya seyrek olan otobüsle ESBY yerleşimine uluşabilirsiniz.
Beni otobüste tanıdığım kız ve ailesi bıraktı. Yol manzarası çok güzeldi. Bir
tarafta deniz diğer tarafta düzgün ekilmiş gibi duran ama sadece hayvanlar için
taze ot olan tarlalar vardı. Yine sevimli müstakil evler. bu adada
ki ev sahibim kari kocanın evi ağzına kadar doluydu
hiçbir şey atmamışlar. İnanın duvarlarda bile boş yer kalmamıştı.
Temiz de değildi. Bahçelerinde sebze ve elma ağaçları vardı. Kadın makasla
akşam üstü çıkan sülükleri ikiye ayırarak kurtulmaya çalıştı. evrede yürüyüş
yaparak gole gittim. Bu yeşillikler içinde harika güzel eski evler vardı. Ama
hep"Ben bu ıssız yerde çatlarım" demekten kendimi alamadım.
Evin beyi, sauna’ ya giderken beni de davet etti. Durumu
bildiğimden ne ile saunaya girdiklerini sordum ster çıplak istersen
giysilerinle girebileceğini söyledi. Deniz kıyısına gelir gelmez adam tamamen
soyundu. Benzerini Rusya- Baykal gölü kenarında gördüğüm portatif Saunayı araba
ile çekip buraya getirmişler. İçeride kadın ve erkekler çırılçıplak
oturuyorlardı. Kültür böyle. Bize ne kadar uzak olsa da artık alıştım. Ara ara
buz gibi denize girip saunaya geldik. Benim için farklı bir deneyim oldu.
Ertesi gün ev sahiplerim, bahçelerindeki misafirler
için canlı bölmede davet verdiler.Havuç, biber, patates, kelem, salatalık vb.
Bütün sebzeleri birlikte pişirip içine diddikleri tavuğu ve krema eklediler. haşlanmış
pirinç (Pilav)ile servis ettiler. Dünyada en güzel yemeklerin Türkiye’de
yendiğini bir daha söyleyebilirim. Ev sahibim, iki gündür giydiği her tarafı
lekeli elbisesiyle de misafirleri karşılaması beni çok şaşırttı.
3-EBELTOFT
Danimarka
şehirleri listenize ekleyebileceğiniz bir diğer şehir Esbjerg. Balıkçılık
endüstrisinin merkezi olan kent, keyif dolu Fanø Adası'na da çok
yakın. Feribotla 15 dakikada adaya ulaşabilirsiniz. Legoland’in
bulunduğu Billund’a ise Esbjerg’den arabayla gitmek yalnızca bir saat sürüyor.
Fregatten Jylland gemisi, ahşap evleri ve Orta Çağ
sokaklarıyla tanınır.
Buraya giderken hava güneşli olduğundan deniz
kenarındaki küçük plajlar doluydu. Denizin içinde deniz bitkileri vardı. Temiz görünmese
de belki de bizim denizlerden daha temiz olabilir.
Denizin dibindeki bu yerleşimine gezilecek bu üç yer
birbirine çok yakın .
1-Adelgade(Eski Ebeltoft): Bu cadde ve davamında ki meydanda eski
evler, şık butikler ,galeriler ve ücretsiz müzeler vardı.Caddenin sonundan
denize doğru indiğinizde
2-Glas Museumof Glass Art (CamMuzesi):Her gün 10-17 arası açık. Giris 140
K. Dünyaca ünlü dediler ama farklı dizaynda birkaç cam obje vardı.
-Deri boyama fabrikası: Borda tanklı bu binayı
bacasından da tanıyacaksınız.
2-Fregatten Jyland; Giriş 170 K.
Giriş ücreti öderseniz bu ahşap geminin içindeki tüm
katları gezebiliyorsunuz. Bu kadar büyük geminin nasıl tasarlandığına insan
hayal edemiyor.
Fregatten Jylland'in hikayesi, 19. yüzyılın
ortalarında Danimarka deniz gücünün bir simgesi olarak başlayan ve günümüzde
önemli bir kültürel miras olarak devam eden etkileyici bir yolculuktur. İşte bu
tarihi savaş gemisinin hikâyesi:
Fregatten Jylland’in Hikayesi
İnşa ve Tasarım (1857–1860)
Fregatten Jylland, 1857–1860 yılları arasında
Danimarka'nın Kopenhag tersanelerinde inşa edildi. O dönem için çok yenilikçi
bir tasarıma sahipti:
Ahşap gövdesine rağmen buharlı motorla çalışan ilk
gemilerden biriydi (melez tahrik sistemi: yelken + buhar).
71 metre uzunluğunda, 44 top taşıyabiliyordu.
Bu, Jylland’ı bir dönüm noktası haline getiriyordu:
geleneksel yelkenli savaş gemileriyle buharlı donanma çağının birleştiği bir
geçiş dönemi örneği.
1864 yılında Danimarka ile Prusya-Avusturya ittifakı
arasında geçen İkinci Schleswig Savaşı sırasında Jylland, Helgoland Deniz
Savaşı'na katıldı:
Danimarka filosunun amiral gemisiydi.
Yoğun çatışmada ağır hasar aldı, ama zaferle ayrıldı.
Bu savaş, Danimarka'nın büyük deniz savaşlarına
katıldığı son çatışma olarak kabul edilir.
Savaşlardan sonra Jylland, daha barışçıl görevlerde
kullanıldı:
1874 yılında Kral IX. Christian'ı İzlanda'ya taşıdı.
1886'ya kadar eğitim gemisi ve kraliyet taşıma gemisi
olarak hizmet etti.
Daha sonra onarım yapılarak müzeye dönüştürüldü.
Bu köyden tekrar Tonda üzerinden Randers'e geçtim.
Randers ---Aalborg(81km)---Frederikshavn(45
km)---Skagen( 41 km)
4-RANDERS
Şehir .erkezinden 2 km sonra
A-Yapay yağmur ormanı;
B- AElvis’in evinin( Graceland)bir kopyası
En bu şehre 10 km uzaklıkta ki bir yerleşimde kaldım. bir yeri gezmedim.
Çevre de yürüyüş yaptım. Sonra da dinlendim. Ertesi
sabah ta ile direkt Aalborg'a gittim
Tren ve otobüs var.
5-AALBORG
ilk yerleşimler M.S. 700 yılında olduğu ve Danimarka’nın Kuzey Jutland bölgesinde yer
alan bir sanayi ve üniversite şehri olan Aalborg, Danimarka’nın en büyük
dördüncü şehridir. Aynı zamanda Jutland bölgesinin başkenti olan şehir
Limfjord fiyortunun üzerindeki Fiyortların en dar boğazına kurulmuştur.
Vikingler’den
kalma bir mezar alanı bulunuyor.
Her yıl mayıs sonu kutlanan Aalborg Karnavalı,
İskandinavya’nın en büyük festivallerinden biridir. Avrupa Komisyonu’nun
yaptığı araştırmaya göre Aalborg halkı, temiz havasından dolayı şehrinden
en memnun olduğu kentler listesindedir.
Yüksek sezonda yani haziran-ağustos arası şehriniçind
e shuttle gibi hareket ederek turistleri gezdiren ücretsiz bir otobüs
servisi vardır.
Büyük ve güzel apartmanların daha yoğunlukta
olduğu bir şehir. Pazar günü neredeyse sadece kafe ve barlar açıktı.
Ben eski Katedralden başladım.
1- Budolfi Plads(Eski katedral ve Public Square
Hemen yanında
2-Historiske Museum
buradan biraz aşağı doğru yürüdüğünüzde
3-Teather: İçerisi kapalı
Katedralden ana caddeyi geçip devam ettiğinizde
50 metre sonra
4-Hjelmerstald: Bu sokak ve yan sokaklarında eski evler göreceksiniz.
5-katetralden Nytory caddesinden sevimsiz
deniz kıyısına çıkarken ana cadde üzerinde
A-Radhus(City Hall); Çok güzel bir bina.
Deniz kıyısında
B-Muzikken Hus(Opera): Modern bina. Pazar günü kapalıydı.
Başka .müzelerde ardı ama artık çok özel olmadıktan
sonra müzeye girmiyorum Kapıdan çıktığımda unutuyorum.
Buradan Tren veya otobüsle
Nytorv caddesinden 1 Nolu otobüs veya 4 km.
Yürürseniz
6-Zoo : Hergun
10-19 arası açık.Giriş250 K. Burası çok bakımlı
ve farklı hayvan çeşitleri var. Gitmeye değer.
Aynı cadde üzerinde yürüyerek veya 2 Nolu otobüs ile
tren ve otobüs terminaline gidebilirsiniz.
Aalborg-Frederikshavn(Tren veya otobüs ile
gidebilirsiniz.)
6-FREDERİKSHAVN
Deniz kıyısında ki bu yerleşimde bir saat cevreyi
gezdim. Görülecek bir şey yok. Trenle kalacağım
köye gittim.
Ben Frederikshavn'da ki bir köyde kalıp dinlenip
buradan da Skagen'e gittim.
ANI:Burada ki ev sahibim kadın evinde
yoktu. Beni Danimarkalı arkadaşı ve onun Kenyalı eşi karşıladı. Büyük bir bahçenin
içinde büyük evin tüm odaları istifleme doluydu. Resmen başım döndü. Ev sahibim
marketlerde ücretsiz dağıtılan günü geçmiş ürünler ile mutfağını da
doldurmuştu. Bir de evde tüm gün yatan, acıkınca mutfağa inip ev sahibinin tüm
yiyeceklerinden istediğini yiyip ,bulaşığını Afrikalı kadına bırakıp
tekrar odasına çıkan bencil. Mormon Amerikalı şişman kız vardı.
Amerika’dan Danimarkalı erkek arkadaşını görmeye
gelmişti. Bu arada da dolaptaki benim peynirlerimi de yediğini fark
etmedim. Asla bu türlü bencillikleri kabul edemiyorum. Afrikalı kadında bu
dertten çok sıkıntılıydı. Aksam bulaşığını ben yıkadım. Onun bulaşıkları
da yıkamadan ayırdım. Kenyalı kadına da sıkı sıkı bir daha yıkamaması için
tembih ettim.
Diğer üzüldüğüm konu ise Kenyalı kadının Danimarkalı
kocası. Kadın 55 yaşında .kamyon şoförü kocası ise en az 85-90
yaşında ,Beli iyice bükülmüş çirkin bir adamdı. Resmen kadını hizmetçi olarak
kullanıyordu. Afrikalı kadınlarda fakirlikten kurtulmak için bir Avrupalı ile
evlenmek istiyorlar. Adam Kenya'da da kadının çirkin ve yaşlı Alman
sevgilisi olan kızının evinde yaşıyormuş. Eski karısından ayrılınca evlerini
satıp parasını almış ama Kenyalı karısına koklatmamış. Her şey kadından istiyor birde bağırıyor. Kadını
sadece gezmeye Skagen'e götürmüştü .
Kadına kendisinin kullanmadığı eski görme
gözlüğünü vermiş. Ona da çok bozuldum. Dünya tatlısı bu Afrikalı kadın, ama
kendini başkalarının hizmetine sunmuş bu kadına zevkle aldığım numaralı
iki gözlük ile güneş gözlüğümü ,birçok aldığım hediyeliklerden takılar, ve
montumu verdim. Nasıl mutlu olduğunu anlatamam. Ama aynı gün kendi gözlüğümü düşürdüm.
Uzun süre kalsaydım kadına bağıran sevimsiz, kocası na da hizmetçisi gibi
davranmamasını söyleyecektim. Avrupalı bencil ve pinti bu koca, kadını
,sadece peşine hizmet etsin diye getirmiş. Yaptığım melemeni birlikte yiyeceğimizi
söylediğimde kadın sadece kocası ile yiyebileceğimi söyledi. Kendini
bizimle yemek yemeye bile layık görmedi. Onun için hazırladığımı söyleyince de
memnun oldu.
Frederikshavn'da Skangen'e her yarım saatte bir tren
var. Otobüs yok. Araçların gittiği yol da var.
Benim kaldığım köy tren istasyonuna uzak kaldığından
ilk kez otostop yaptım. Alman bir bayan beni alıp Skagen'e bıraktı.
7-SKAGEN:
Kuzey Denizi ile Baltık Denizi’nin birleştiği noktada
yer alan Skagen, 19. yüzyılda birçok sanatçıyı ağırlamış. Kuzey Denizi ile
Baltık Denizi’nin birleştiği yerde ince kumlu
güzel plajları olan bir yerleşim.
Diğer şehirlere göre çok hareketli ve farklıydı. Özellikle
diğer yerleşimlerde ki gibi bitişik nizam. Olmayan bahçeli evler, kasabaya
ferahlık vermişti. Caddeler giysi, vb. satan dükkânlar, kafeler le doluydu. Hava
da güzel. olunca insanlar buralarda keyif yapıyorlardı.
Skangen Gezi;
Skagen tren istasyonuna gelmeden iki durak önce
"Hulsiq"inip yürüdüğünüzde merkeze 4 km uzaklıktaki
1-Råbjerg Mile – Kuzey Avrupa’nın En Büyük Göçebe Kum Tepesi: Ben
Skagen merkezinden buraya tren ile geldim Ama daha sonra yürüyeceğim yolun ne
kadar sürdüğünü bilemediğimden biletim olan
trene yetişemeyeceğimi düşünerek korkumdan arkadan gelen tren ile tekrar
Skargen' en döndüm.
Yine Skangen merkez istasyonuna gelmeden bir durak
önce "Frederikshavn" durağında inip yürüdüğünüzde
2-Den Tilsandede Kirke – Kumlarla Kaplı Kilisenin Kulesi: Burayı
ziyaret edecek iken yakınında yangın çıktığından polisler izin vermedi.
Skagen merkez Tren istasyonundan indiğinizde kuzeye
doğru sırasıyla
3-Modern art müzesi; 125 K
4-Skangen Museum(Art Müzesi): Her gun 10-17 arası açık. Giriş 140 .
Eğer 200 Krona Kombibillet alırsa bu müze
haricinde Dracmann Hus ve Anchers hus muzelerini de görebiliyorsunuz.135 Kron
karlı oluyorsunuz.
K.Resim.ve fotoğraflar var.
Hemen karşı tarafında
5 – Anchers Museum:
10-16. Arası açık. Giriş 100 K. Ünlu ressamın evinde
eski nefis mobilyalarının yanında resimlerini de görebiliyorsunuz. Görmeye
değer.
6-Bam.Muzesii: Giriş 200 K. Ayı ile aklınıza gelen tüm
yaşam şekilleri uyarlanmış. Çocuklar için ilgi çekici ve sevimli.
Grenen'e doğru yürüdüğünüzde sağda
Not: önce beyez light house'yi de göreceksiniz.
Yine yol boyu kamplar, plajlar vardı.
7- Skagen’s Grey Lighthouse & Skagen
Odde Nature Centre.
Ama ben bu yolu yürüdüğümde çok yoruldum.
8-Grenen: Merkezden 4 km uzakta ama deniz kıyısına geldiğinizde
bir 1.5 km daha iki denizi ayıran burnun ucuna gitmeniz gerekiyor.
Grenen’deki burun bölgesinde, Kuzey ve Baltık
Denizi’nin buluşmasını görmek isteyen birçok ziyaretçi vardı.
Bu burnun iki yanında tertemiz suyu olan iki
deniz dalgaları karşılıklı birbirine karışıyor. Merkeze tekrar gelip güneye
doğru yürüdüğünüzde
9-Dracmann Hus:Giriş 75 K.11-17 aradı açık. Evin dıştan görünüşü
daha güzel. İçinde pek bir şey yok.
10- Liman bölgesi: Şık yatlar limanı doldurmuştu. Burada ki
restoran ve kafeler doluydu. Caddeler boyu alışveriş yapıyorlardı. İnsanlar
mutlu görünüyordu.
Ulaşım;Sandormen
minibüsü ile Grenen'i gezebilirsiniz.
Artık Denmark'in en kuzeyi olan Skagen'den tren
ile direkt ülkenin bu sefer güney kısmını gezmek için geldiğim yoldan
Aalborg ve Aarhus aktarmalı geri dönerek "Silke Borg"a geçtim.
JYLAND ADASININ GUNEYİ
Moesgaard museum
Silkeborg---Jeling stone(56km)---Bilund(24
km)---Esbjerg(59 km)---Ribe(32km)
8-SİLKEBORG:
Şehrin içi ve etrafı göller ve ormanlarla
çevrili olduğundan bu şehri çok sevdim.
Burada kendimi şımartarak Raddison otelde yorgunluk attım. Otelden aldığım
şemsiye ile gezmeye erkenden başladım.
Torvet,şehrin merkezine verilen ad.
Kiliseden başka ,fazla görülecek bir şey yok.
1-Silkeborgsøerne:Silkeborg Gölleri
Merkezdeki yürüme mesafesinde ki göller
A:Silkeborg Gölü :En büyük göl. Sadece yaya ve bisikletle
ulaşılan "Odden" adlı adaya gidebiliyorsunuz. Büyük ağaçların olduğu
bu adada piknik yapabileceğiniz ocaklı alanlar da var.
Yürüyerek veya otobüsle gidebileceğiniz Akvaryuma yakın iki göl
daha var.
2-Sehrin merkezindeki nehir üzerinde
A- Hjejlen:1861'den beri dünyanın en eski kömürle çalışan
çarklı buharlı vapuru ile gölde tur alabilirsiniz.
Suyu tertemiz olan bu nehrin yemyeşil her iki yakasında zenginlerin
oturduğu çok şık müstakil evlerin önlerinde tekneleri bağlıydı. Bu yerleşimlerin
önünde iskeleler var. Nehir üzerinde çarklı vapurdan başka birçok normal
vapurda yolcu taşıyor. Buharlı bu vapurla iki saat gezdikten sonra
Danimarka’nın en yüksek noktalarından biri olan147 metre yükseklikteki
B-Himmelbjerget(Cennet Dağı)durağında
tüm yolcular dağa tırmanmak için indiler ama benim ayaklarım ağardığından
aynı çarklı bavula geri döndüm. Diger yolcular biletlerinde ki diğer vapurla
geri döneceklerdi. Tüm gezi 3 saat sürdü. Gerçekten manzara doyumsuzdu. Nehirde
bu çarklı vapurdan başka gezi vapurları da işliyor.
C- Yine nehiri gezmek için kano ve tekne de kiralayabiliyorsunuz.
Gezi vapurlarının kalktığı yerden (Vapurla
da dönüşte müze durağında inebilirsiniz.)
3-Museum Jorn:10-17 .125 K.
Ünlü Danimarkalı sanatçı Asger Jorn’un eserleri sergileniyor. Ben bu modern
sanattan hiç anlamıyorum. Hoşlanmıyorum da.İnsanlar bana saçma gelen bu
eserlerin önünde uzun uzun bakıyorlar.
Buradan yürüyerek veya otobüsle devam ettiğinizde
4-Aqua Akvarium & Dyrepark: Giriş 190 K.
Danimarka’nın en büyük tatlı su akvaryumuymuş
ama bana sıradan geldi. Bulanık sularından balıklar net görülmüyordu.
Bahçesinde ki küçük hayvanat bahçesinde hiç görmediğim hayvanlar gördüm.
5-Otobüsle gidebileceginiz Goller:
A:Almindsø Gölü: 4 numaralı belediye otobüsü ile kısa
sürede ulaşıyorsunuz. Çevresi yeşil ağaçlarla çevrelenmiş güzel bir göl. Golün
hemen yanında ağaç ile yüzmek için yuvarlak iki bölüm olusturmuşlar. Ben
geç saat gittiğim halde yüzmek icin birçok yeni gelenler vardı. Ben üşüdüğüm
için giremedim.
Buradan 10 numaralı belediye otobüsü ile 20 km daha ileride
6-Gjessø Gölü ve Ormanlık Alanlar; Yürüyüş ve bisiklet sürmek için
gidebilirsiniz. Eğer aracınız varsa buradan devam ederek bu Jelling'e
varırsınız.
Ben özel araç ile harika manzaralar eşliginde gittim.
Ama Silkeborg'tan tren ile de gidebilirsiniz. Otobus yok.
9-JELLİNG : Bu küçük kasaba, özellikle Viking tarihi
ve Danimarka’nın doğuşu açısından önemlidir.
Şehir merkezinin içinde
A-Monument STONES: Viking döneminin önemli yapılarıdır
ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.
camekan içinde korunan küçük taş 955 yılı civarında
Kral gormden gamle tarafından ölen eşi Thyra anısına dikilmiştir.
büyük taş 965 yılında Gormun oğlu Kral
harald Bluetooth tarafından diıkilmiştir .dikilen bu iki taşlar, Danimarka’nın
Hristiyanlaşmasını ve ilk kez “Danimarka” adının geçtiği yazıtları içerir.
Runik yazılarla süslenmiş bu taşlar,
“Danimarka'nın doğum sertifikası” olarak bilinir.
Hemen yaninda
B- Jelling Kilisesi (Jelling
Kirke)
Şu anki yapı 1100’lü yıllardan kalmadır;
Vikinglerin ilk kiliselerinden birinin yerine inşa edilmiştir.
Hemen karşıda merdivenle çıkılan
C-Gravhøje(Jelling Höyüğü):
Gorm ve ailesinin gömüldüğü mezar tümsek. Bahcede
ki üst makam sahiplerinin mezarları da çok bakımlıydı..
Buradan Tren ile bir durak geçtikten
sonra (28 K)Vejle şehrinde ininiz. Buradan yürüyerek otobüs terminalinden
expres bus ile Billund şehir merkezine veya havaalanına 64 Krona
gidebilirsiniz.
10-BILLUND
Direk havaalanına veya Billund merkezinden 5 km sonra olan havaalanına yakın
Legoland'a geliniz.
.
Zaten havaalanından
da sabah 9 dan sonra her saat başı ücretsiz Legoland’a servis kalkıyor.
Aynı ücretsiz servisi Billund merkezine de gidiyor. Norma otobüs ücreti
ise sadece bir durak için 28 K.
1--LEGOLAND
Giriş iki yaş çocuk ve
alt yaş hariç 449 K.10-18 arası açık.
Içeri biletinizi okutarak girdikten sonra istediğiniz oyuncağa
binmek vb. ücretsiz.
Aslında buranın diğer büyük luna parktan bir farkı yok. Sadece genelde küçük
boyutlu insan, hayvan(Bazılarının belli kısımları oynaktı),
ünlü karakterler, binalar vb. lego görünüşlü şekilde yapmışlar.Yani
burası Tümü milyonlarca Lego tuğlası ile dekore
edilmiş,
Legoland, dünya genelinde çocuklara ve ailelere yönelik tematik eğlence
parklarıdır.
LEGOLAND trenle yaklaşık üç saat veya uçakla 50 dakika
oteli bulunuyor ve 450 metre uzaklıkta . hemen yanında otel,bir çadır ve
karavan parkı da var
Dünya genelinde birkaç
farklı Legoland temalı park vardır:
Legoland Billund (Danimarka) – İlk açılan
Legoland parkı (1968)
Legoland California (ABD)
Legoland Windsor (İngiltere)
Legoland Deutschland (Almanya)
Legoland Malaysia (Malezya)
Legoland Dubai (BAE)
Legoland Japan (Japonya)
Legoland New York (ABD)
Legoland Korea (Güney
Kore)
Türkiye'de ise Forum İstanbul
AVM içinde Legoland Discovery Centre İstanbul adlı daha küçük bir kapalı alan
eğlence merkezi var.
Bu parkın içinde
A-Miniland: Ünlü şehirlerin ve
binaların minyatür LEGO versiyonları vardı. .Burasını legoli tekne ile
gezebiliyorsunuz. çok güzeldi.
B-Ayrıca legordan yapılmış farkli ülkeleri tanıtan bölümler
çok iyiydi. Bu bölümde trenler, vapurlar gidip geliyorlardı. En çok ben bu
bölümü beğendim.
Farklı hızlarda
Rollercoaster’lar ve büyük Lima parklarda gördüğünüz tüm oyuncaklar vardı.
Farklı konsepte Su parkları da
eğlenceliydi. Atlantik adlı bölümde ise akvaryum vardı.
Ayrıca LEGO yapınızı yapabileceğiniz
atölyeler.
2-LEGO HOUSE- Billund
"(Lego Evi"): Her gün 10-20 taşı açık. Giriş 330 K. Bileğinize
takılan bileklikteki kod ile legoli
kendi fotonuzu çekebilir, farkli aktiviteler
deneyebilirsiniz.,,,
LEGO markasının kalbi olarak kabul edilen, hem çocuklar hem de yetişkinler için
bir deneyim merkezidir. 28 Eylül 2017'de açılmıştır.
LEGO House, klasik bir müze değil,
interaktif bir deneyim alanıdır. Ziyaretçilerin LEGO ile oynayarak öğrenmeleri,
hayal güçlerini kullanmaları ve yaratıcılıklarını geliştirmeleri amaçlanır.
Sloganları:
"Home of the Brick" (Klonun Evi).
Buradaki eserler birebir legolardan yapılmış. Hepsidre harikaydı.
Dört ana "Deneyim Bölgesi" (Experience Zones) var.
Kırmızı Bölge – Yaratıcılık: Serbest inşa
alanlarıdır. LEGO tuğlalarıyla dilediğini yapabilirsinuz.
Sarı Bölge – Duygular:EGO karakterleriyle
duygu temelli oyunlar.Stop-motion film yapımı
Mavi Bölge – Bilişsel Yetenekler.Problem
çözme, mantık ve strateji oyunları.Robotik LEGO MINDSTORMS etkinlikleri
Yeşil Bölge – Sosyallik. Başkalarıyla iş
birliği içinde oyunlar.Hikâye anlatımı
Diğer:
Masterpiece Gallery: LEGO sanat
eserlerinin sergilendiği bölüm
History Collection: LEGO’nun tarihini
anlatan özel sergi (LEGO'nun 1932'den günümüze yolculuğu)
Lego evine çok yakın
Billund otobüs istasyonunda 944x Nolu otobüs ile 65 km uzaklıktaki
Esbjerg'e tahmini her bir saat ara ile gidiliyor.Tren yok.
Esbjerg----Ribe(32 km,Tren)
ESBJERG:
Balıkçılık endüstrisinin merkezi olan
kent, Fanø Adası'na Feribotla 15 dakika uzaklıkta.
1-Mennesket ved Havet (İnsanoğlu
ve Deniz Heykelleri)
Şehrin simgesi olan 9 metrelik 4 dev beyaz
insan heykeli.
Denize karşı oturmuş bu heykeller harika
bir fotoğraf noktasıdır.
2- Fiskeri- og Søfartsmuseet (Balıkçılık
ve Denizcilik Müzesi)
Fok balığı gösterileri, deniz akvaryumu,
denizcilik tarihi sergileri.
4- WOW Park
5-Skulpturpark (Sculpture Park)
6-Teddy Bear Art Museum
11-RIBE
Danimarka sınırları içerisindeki en eski yerleşim yeri Ribe. İyi korunmuş Orta
Çağ Şehir Merkezinin taş döşeli solaklarında gezinmek çok keyifli.
Tren istasyonuna çok yakın
1-Ribes Vikinger & Ribe Vikingecenter: Giriş 110 K.Cok doyurucu
müze bin alt katında Wiking dönemi giysiler deneyebilirsiniz. Çocuklar Wiking
giysileri ile kılıç savaşı yapiyorlardi. Yine Pakistan’da gördüğüm ve hiç unutamadığım
aktivite; Deriden atın ortasından vücudunuzu geçirip sanki ata biniyormuş
gibi yürümek gibi
aktivitelerde vardı.
el sanatları atölyeleri de vardı
2-Ribe Sanat Müzesi (Ribe Kunstmuseum)11-17 arası açık.90 K. Çok.güzeldi.
1800’den 1940’a kadar Danimarka sanatını
içeren koleksiyon; 1860–64 arası inşa edilmiş bir villada yer alıyor .
Buradan eski şehre doğru yürüdüğünüzde
3-St. Catharinæ Kilisesi & Manastırı: Eski ve güzeldi. Karşı kösesinde
4-Eski Belediye Binası (Det Gamle Rådhus)
1496 öncesine tarihlenir; günümüzde müze
olarak çalışır ve şehir yönetiminin tarihini yansıtır .Yanında
5- Ribe Katedrali (Ribe Domkirke)
Müzesi 30 K.
Bu meydan çok hareketliydi.Meydani gezip yukarı doğru çıkarken sağda
6-Jacob A. Riis Müzesi
1870’de New York’a göç eden sosyal
reformcu ve fotoğrafçı Jacob Riis’in doğduğu ev; Amerikan’da "en etkin
vatandaş" olarak tanındı .
7-HEX! Cadı Avı Müzesi:
Geceleri Bekçi Turu (Night Watchman):hava
karardıktan sonra gece nöbetçilerini izlemek gibi ilginç
1500–1600’lerde Danimarka’daki cadı avlarını ele alır; en ünlü kurban Maren
Spliid’in hikayesi burada anlatılıyor .
8. Wadden Sea Centre (Vadehavscentrer)
9-Riplay Çocuk Parkı
Ben Ribe'den sadece dinlenmek için Almanya Heidelberg'e tren ile geçtim. Çünkü
Almanya ve Fransa'nın bu bölgelerini adım adım gezmiştim. Birkaç yeri
gezdikten sonra İsviçre'de ayrıca görmek istediğim yerlere gideceğim.
Önemli not: Daha önce Denmark- Ribe---Almanya -Heidelberg arası Omia adlı
ülkeler arası tren uygulamasından uygun tren bileti bulmuştum. Ama gitmeden 4-5
gün önce bulduğum bu biletler iki katına çıkmıştı. Ama aynı bileti Almanya'da
ki arkadaşım ve Fransa-Colmar'da ki yeğenim aracılığı ile araştırdığımda ilk
bulduğum fiyattan bile uygun buldum.
Daha sonra arkadaşımın gönderdiği" https://www.bahn.de/angebot/sparpreis-V @ Almanya'da görüşmek
üzere...
ANİ: Trenini yakınında market olmayan bir durakta beklerken su şişemi
düşürdüğümü fark ettim. Çevrede şahane evler vardı ama tek bir
insan göremedim. Birisinin kapısını çalıp durumumu anlatıp su istedim .Cok
meşgul olduğunu söyledi .Bir diğeri direk yüzüme kapıyı kapattı. Bunların bizim
gibi ekonomik, politik problemleri yok. Dünyanın en mutlu insanlarıymış. Bir
bardak suyu paylaşamayan bencil bu milletin mutlu olduğuna inanamıyorum. En
son bir adam verdi. Durumu aynen düşündüğüm gibi anlattım. Türkiye’de ki en
kötü insan bile bir bardak su için kimseyi geri çevirmez. Bizi yönetemeyenlere
rağmen ülkemden başka ülkede yaşayamam. Avrupalıymış!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder