17 Eylül 2025 Çarşamba

2-DANİMARKA

 

 

DANİMARKA

İskandinavya,  İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya’dan oluşur.

 Kuzey ülkelerinden Danimarka, Jutland Yarımadası ile Avrupa anakarasına bağlı (Danimarka'nın büyük bir bölümü Jybu  yarımadasın ‘da bulunmaktadır.) en küçük İskandinav ülkesidir.

Kuzey Denizi ile Baltık Denizi arasında olup merkezde Jutland adası olmak üzere 406 adadan meydana gelir.

güneybatısında İsveç , güneyi ise Norveç ve  ülkenin tek kara komşusu güneyindeki olan Almanya var.

Danimarka’nın yüz ölçümü, 42.933 km²’dir.

 

 

TARİH

 

-tarihi 8. Yüzyıllara kadar Vikinglere uzanır.

 

-Kopenhag 1445 yılında Danimarka'nın başkenti olmuş .

 

-5 Haziran 1849 tarihinde yayınlanmış olan Danimarka Anayasası ile 1660 yılında başlayan mutlak

Monarşi sona ermiştir.

 

- Danimarka bir krallık olup . Anayasal bir monarşi ile yönetiliyor. Yani devlet başkanı aynı zamanda kraliçedir. Çok partili  parlamenter sistemle yönetilen  Danimarka’da siyasal sorumluluk hükümete ait.

 

-Danimarka I. ve II. Dünya Savaşı boyunca tarafsız kalmıştır. II. Dünya Savaşı'n da da  tarafsız kalmasına rağmen Almanya tarafından işgal edilmiştir.

 

 -1945 yılında Birleşmiş Milletler' e üye olan ülke 1949 yılında NATO'nun kurucu üyelerinden biri olmuştur.

 

 1 Ocak 1973tarihinde de Avrupa Birliği'ne katılan Danimarka bazı konularda Avrupa Birliği'nin dışında kalmayı tercih etmektedir.

 

 

Danimarka'nın Başkenti, Şehirleri ve Bölgeleri

 

Adalardan oluşan ülke, 5 idari bölgeye, bölgeler 98 belediyeye ayrılmaktadır.

 

Büyük şehirleri: Aarhus, Odense, Aalborg, Esbjerg, Randers, Kolding,Horsens, Vejle ve Roskilde'dir.

 

Ekonomi:

Gelişmiş karma bir ekonomiye sahip olan Danimarka, Dünya Bankası tarafından "

Ekonomik geliri yüksek ülkeler arasında gösterilir.

Danimarka ekonomisi en özgür ülkelerden birisidir. İşçi haklarının savunulduğu ender ülkelerdendir.

Ülkenin kıyı kesimlerinde, liman faaliyetleri ve balıkçılık gemi yapımı  gelişmiş durumda.

İç kesimlerde ise tarım ve hayvancılık ön plandadır. Danimarka ayrıca diğer ülkelerden aldığı ham petrolü ve çeşitli ham maddeleri işleyerek yeniden dışarıya satar.

 

 Danimarka tahıl üretiminde ve Domuz yetiştiriciliğinde Avrupa da önde gelen ülkelerden.

 

Danimarka, bitki örtüsü açısından fakir sayılabilecek bir ülke. Topraklarının yalnızca %10’luk kısmını ormanlık alanlar kaplıyor. Geriye kalan geniş alanları ise tarıma uygun araziler ve meralar kaplıyor

İKLİM

Kuzey Avrupa'da bulunan Danimarka, ılıman bir iklime sahip olduğundan gezmek için en uygun zaman Temmuz ve Ağustos  olan kısa yaz dönemidir. Yaz ayında bile hava sıcaklığı 15-17 dereceyi geçmez.

Genellikle kışın yağışlı olup Kuzey İskandinav komşularına kıyasla daha az soğuktur. Sonbahar ayları da bol yağış alır.

Ama sıcaklıklar ülke genelinde değişiklik göstermektedir.

Haziran’ın son haftasında çok şiddetli rüzgar ve soğuk vardı. Ayrıldığım gün de sürekli yağmur yağdı.

 

KALMA: Şehir merkezinde 300 yıllık mutfak yatak odasına açılan tek yatak odalı  ver karşı komşu ile ortak kullanımlı bakımlı evin kirası 90.000 TL.

 

Kamp: Danimarka Kamp Kurulu’na bağlı 500’ün üzerindeki alanda, güvenli şekilde  kalabilirsiniz.

Danhostel ağı: Ekonomik kalma hostel ağı.

 

 

PARA

Danimarka Kronu'dur. Uluslararası kısaltması ise DKK’dir.

1 DKK=7 Euro

 

Paranızı  bankalardan bozdurmayı  tercih edebilirsiniz.

  

DİN

Anayasa tarafından dini belirlenen ülke nüfusunun nüfusun yüzde 79'u Luther yan mezhebinde olan Danimarka Ulusal Kilisesi’nin üyesidir. Yüzde dörtlük kısım Müslüman dinine aittir. Geriye kalan yüzdelik kesim Ateizm, Musevilik ve diğer inançlara sahiptirler.

 

DİL

 Ülke resmi dili Danca’dır. İngilizce çok konuşulan dildir. Aynı zamanda

Almanca da genel olarak bilinmektedir .Fransızca çok yaygın olmamakla birlikte konuşulmaktadır.

 

ULASIM:

- Büyük yerleşimlerde oto  park ,her yerde ücretli .Bu strese ben dayanamam.
-Benzinin litresi 2 Euro. Kazançlarına göre bizden daha ucuz.

 

 - hız sınırına dikkat ediniz. Yoksa cezayı yersiniz.

Kopenhag ve Malmö arasında, Danimarka ve İsveç’i bağlayan  Oresund Köprüsü’nü var.

 

İsveç ve Norveç’e ve hızlı tren hatları aracılığı ile Jutland Yarımadası üzerinden Almanya ve Avrupa’ya bağlanabiliyor. Tabii yakındaki ülkelere gemi ve feribot seferleri de vardır.

Bisiklet:

Şehirler  neredeyse dümdüz olduğundan 400 kilometre civarında bisiklet yolu var.

Sıfır karbon şehir olmayı hedefleyen Kopenhag’ta çoluk çocuk herkes bisiklet kullanıyor.

Cyclistic – Bisikletçiler için Danimarka

‘Cyclistic’ bir nevi Danimarka’da bisiklet sürmeye başlangıcın ana kapısı işlevi görür. ‘Cyclistic.dk’ Danimarka Bisiklet Federasyonu tarafından geliştirilmiş ve bisikletçiler için kalacak yer, yemek ya da gezilecek yerlerle ilgili bilgiler bulurken ayrıca rota bilgilerini de bulabilecekleri şekilde düzenlenmiştir. 

 

Bisiklet dışında Danimarka’da toplu taşıma ağı denildiğinde, akla tren ve otobüs geliyor. Adalara da feribot ile gidebilirsiniz.

 Yalnız bu aşamada her bölgenin kendine ait bilet uygulaması olduğunu göz önünde bulundurmanız gerekiyor

ULAŞIM

 

I-Hava yolu:

Danimarka’da beş havalimanı bulunuyor. Havalimanlarından kent merkezlerine otobüs , tren ,metro, Shuttle bus ve taksilerle ulaşabilirsiniz.

1-Kopenhag Uluslararası Havalimanı’ndan (Kastrup Havalimanı): Amager Adası’nda Bratislava'da bulunur. .Şehir merkezinden 8 km uzaklıktadır.

Kopenhag havaalanında

.Terminal 2’ ve diğerlerinde  uzanıp uyuyabileceğiniz  yerler var .Ayni zaman da da telefonunuzu şarj edebiliyorsunuz.

 

 

2-Billund Airport: ikinci en büyük havalimanı olan

 

3-Aalborg Airport: ve üçüncü büyük havalimanı

 

II-Tren

 

 https://www.dsb.dk sitelerden biletinizi alabilirsiniz

 

Not:

-Tren biletlerinizi ne kadar erken alırsanız o kadar ucuz bulabiliyorsunuz. Gitme zamanına yakın alırsan çok yüksek oluyor.

-Ayrıca aynı gün  kalkış saati ve direkt ve aktarmalı olmasına göre de fiyatta çok fazla degisiklik oluyor.


--en son tren gideceği.yere12 de varıyor. Gece 12 den sonra tren çalışmıyor.

 

- En ucuz bilet(Turuncu  bilet) oluyor.

- genelde tüm trenlerde ücretsiz internet var.

-Tren biletinizle istediğiniz yere oturabilirsiniz.  ama numara almış yolcu gelince başka bir koltuğa geçmek zorunda kalırsınız. O nedenle isterseniz  bilet alırken 4-5 Euro’ya bir de koltuk numarası satın alabilirsiniz. Ama her zaman oturacak yer bulabilirsiniz.

 

-Omio: Ülkeler arası tren bileti satış  sitesi.

 

 

II- Otobüs:

 Her bölgenin kendi içinde farklı otobüs firması var.

Otobüs biletlerinin fiyatları değişmiyor.

Ayrıca bir şehir içinde ve yakınlarında tren ile gideceksiniz "Zone " bilet çok. uygun oluyor. Ben böyle bileti üçte birine aldım.

 

 

Not: Flixbus: Özel otobüs işletmesi. Genelde farklı ülkeler arasında çalışıyor. Burada otobüs fiyatlarında değişiklik oluyor.

www.flixbus.dk

 

 

III-Önemli:-rejseplanen: Danimarka içinde tüm tren,tüm bölgesel otobüsler, metro, tramvay vb. birlikte görebileceğiniz  uygulama. Sadece bu uygulamayı telefonunuza indirmeniz yeterli.

 

- Danimara'da  şehirlerarası veya şehir içinde  trenl ve otobüslerde seyahat ederken, 67 yaşından büyük olduğunuz da%30 indirim alırsınız.

 Ancak önceden çevrimiçi rezervasyon yapmak çok daha iyi. https://www.dsb.dk/en/ .

-       Genelde +tren ve otobüslerde  şarj ve internet var.

 

BİLET ALMA

 

Biletlerinizi istasyonlardaki makinalardan  veya internetten kredi kartınızla satın alabilirsiniz.

-Eğer ulaşım kartınız varsa tren veya otobüste ki cihazlara okutturmanız gerekiyor. Veya telefondan satın aldığınız biletin kodunu şoföre göstermeniz gerekiyor.

Trenlerde peşin para geçmiyor. Ama şehirler arası veya şehir içinde ki otobüslerde peşin para ile şoförden bilet de satın alabiliyorsunuz.

Kısaca kredi kartı tren veya otobüsün içinde geçmiyor.

Ancak 7-11 marketlerinden peşin para ile her türlü bilet alabilirsiniz.

 

Önemli not: Daha önce Dennark- Ribe---Almanya -Heidelberg arası  Omia adlı ülkeler aradi tren uygulamasından uygun tren bileti bulmuştum. Ama gitmeden 4-5 gün önce bulduğum bu biletler iki katına çıkmıştı. Ama aynı bileti Almanya'da ki arkadaşım ve Fransa-Colmar'da ki yeğenim aracılığı ile araştırdığımda ilk bulduğum fiyattan bile uygun  buldum.
Daha sonra arkadaşımın gönderdiği" 
https://www.bahn.de/angebot/sparpreis-flexpreis/super-sparpreis" uygulamasından Omia'fa görünen Fiyatın uçbirine satın aldık.

 

 

Kültürü

Gösteriş ve  gereksiz tüketimden uzak ‘Hygge’ felsefesini benimseyen  sade, huzurlu  yaşam şekilleri var.

 

Bugün Danimarka çoğu insan, barış dolu, konforlu modern bir hayat yaşamaktadır.  Tüm Avrupalılarda olduğu gibi dakiklerdir.

 

DANİMARKA'NIN FESTİVALLERİ

 

-Caz Müzik Festivalleri: Şubat ayında karnavallar ve üç haftalık kış

 

-Northside Festival: Haziran ayında İndierock müzik festivali

 

-Sankthansaften: , yaz ortası müzik ve sanat festivali

 

 

-Uluslararası Caz Festivali : Kopenhag -Temmuz ayında on gün süren Danimarka Caz Festivali ve bir hafta süren yer almaktadır.

 

- Roskilde  Müzik Festival:

 

-Rock Festivali - Roskilde (Temmuz)

Skanderborg Festivali (Ağustos)

Aarhus Festuge (Eylül)

Night of Culture (Ekim)

Yeni Yıl Kutlamaları - Kopenhag

Winter Jazz Event (Ocak- Şubat)

 

 

Danimarka'da ki Tatiller / Bayramlar / Önemli Günler

 

Danimarka Yerel Dini Tatili (24-25 Mart)

Paskalya (25-28 Mart)

Danimarka Yerel Dini Tatili (22 Nisan)

İşçi Bayramı (01-02 Mayıs)

Danimarka Yerel Dini Tatili (05 Mayıs)

Danimarka Yerel Dini Tatili (16 Mayıs)

Danimarka Milli Günü (05 Haziran)

Noel (24-26 Aralık)

Fastelavn (Şubat)

Anayasa Günü (Haziran)

Sankt Hans (Haziran)

 

 

 

YEMEK

Danimarka'nın geleneksel mutfağı, diğer  tarıma elverişli olmayan soğuk İskandinav ülkelerini ve Kuzey Almanya'nın da olduğu gibi et, balık ve patatesten oluşmaktadır.

 

Büyük restoranlarda  genelde  şefler. Fransız mutfağından yemekler yapıyorlar.

 

Smrrebrd((geleneksel atıştırmalık):Danimarka’da popüler bir sandviç olan Smrrebrd, taze ekmek dilimleri üzerine çeşitli dolgularla yapılan açık bir sandviçtir. Balık, domuz eti, peynir ve salata dahil olmak üzere kullanılan çeşitli yiyecekler vardır. Genellikle patates püresi ve sosla servis edilen,

frikadeller ( köfte yemeği)

Danimarka köfteye benzeyen et yemeğidir.

 Stegt Flaesk med Persillesovs: Danimarka’nın ulusal yemeklerinden biridir. Pastırmayla pişirilip beyaz sos ve taze maydanozla servis ediliyor.

Wienerbrd : Tuzlu ve tatlı seçenekleri var

Sild: Marine edilmiş hamsi ve ringa balığı çeşitleridir.Genellikle farklı soslar ve garnitürlerle servis edilir.

 Leverpostej : Tavuk veya domuz ciğerinden yapılan bir tür et ezmedir.

Plsevogn : Danimarka’nın sokak yiyeceklerinden olan sosisli sandviçidir. Çeşitli soslar ve soslarla  servis edilir.

 Koldskl:süt, vanilyalı yoğurt, limon ve diğer baharatlarla yapılan soğuk bir yaz çorbasıdır.

Frikadeller Stegt flæsk med persillesovs( domuz pastırması)

Rugbrød

Tarteletter

Porridge(yulaf lapası)

 

 

Tatlılar:

Rdgrd med Flde, kırmızı meyve bazlı bir meyve püresi olan Rdgrd, genellikle süt veya krema ile servis edilir.

Bleskiver: minyatür pandispanya toplarıdır. Genellikle tatlı veya tuzlu malzemelerle doldurulur ve reçel veya pudra şekeri ile servis edilir.

Æbleskiver( hamur tatlısı): krep benzeri kekleri

Koldskål( tatlı)

Wienerbrød( tatlı çörek)

badem ve kirazlı pirinç puding

 

Not:  Danimarka’ya ait olan  “Flying Tiger”marka kurabiyeleri satan  dükkanlarda farklı tatlar deneyebilirsiniz.

 

 Danimarka’dan Alınacak Hediyelik Eşyalar

magnetler,  bardaklar, anahtarlıklar, Viking bijuteri. geleneksel

Lego, yün kazaklar…

 

Danimarka(Kopenhag) Gece Hayatı

Sabahlara kadar içip dans etmek. D

 

 

KISA KISA

 

 

-Cesme suyu içiliyor

 

- Şehrin çok temiz olduğu söylenemez. Cop tenekelerinden çöplerin yastığını göreceksiniz. Özellikler göçmen mahalleleri hiç temiz değil

 

.-Yardım sever değiller. Daha soruyu sormanıza fırsat kalmadan ”Özür dilerim. Bilmiyorum deyip” geçiyorlar.

 

-Soğuk ve mesafeliler.

 

-Dünyanın en mutlu ülkesi seçilmiş .En iyi sistemleri olabilir ama paylaşmayan insanların  mutlu olduklarına inanmak zor. Gündüz vakti kör kütük sarhoş olup yerlerde yatanlar olması beni şaşırttı.

.Bana göre Avrupalılar, çok yalnızlar. Konuştuklarımın çoğu kışın evden çıkmadıklarından mental problemlerin oluştuğunu söylediler. Bana göre Asya ve Afrika ülkelerinde ekonomi iyi olsa çok  daha mutlu olabilirler.

Türk milleti ekonomi bozulunca son zamanlarda iyice sinirli oldu. Ayrıca bu Ülkede erkek erkeğe, kadın kadına evlilik var. Bu ailede yetişen çocukların psikolojileri nasıl olur acaba?
Yine bu ülkede özellikle ücra köselere çok bakımlı meditasyon  kursları vardı.

Mutlu insanların buna ihtiyacı neden olsun ki? Böyle bir meditasyon evinde kaldım. Torun sahibi insanlar buralarda birlikte yaşıyorlardı.

 

 

-Diğer Avrupalı ülkelerden de kuralcılar. Esnemeleri yok. Sadece yüksek cezayı kesiyorlar.

 

-Çöplerini başkentte  ayrıştırmıyorlar ama enerjiye dönüştürüyorlar. Hatta komşularından çöp alıp enerji üretiyorlarmış.

Ama kırsal bölgedekiler çöplerini ayrıştırıyor.

 

-Kapı anahtarları  bizdekinin tersine sağa çevrilerek açılıyor.

 

- Özellikle sabahları babalar, çocuklarını pusetle gezdiriyorlar.

 

- sabahları çoğu insan koşu sporunu yapıyor.

 

-Parkları, yemyeşil ve içinde yapay goller var.

 

- Bebekleri altın boncuk gibi ama Afrikalı bebekler gibi mıncıklayarak sevemedim.


-Nereyse tanıştığım -Danimarkalıların çoğu Alanya'ya tur ile gelmiş
Alanyalı uyanık bir turizmci sanırım ucuz turla işi bağlamış.


- Her yerleşimde  genelde Türk döner dükkanı bulabilirsiniz.

-Elma ve armut ağaçların da bir dalda pıtrak gibi meyve vermişti
- bizde son zamanlarda yiyecek aşırı pahala olduğundan neredeyse buradaki fiyatlarla aynıydı.
-Muz büyük yük gemileri ile diğer ülkelerden gelip sarartıldığından çok lezzetsizlerdi.

-Danimarka’da en çok özellikle bisikletlerin hiç kilitlemeden bırakmalarına çok şaşırdım. Hele küçük yerleşimlerde her şeyleri ortada. Çalan yok!


-bu ülkenin çiçeği hatmi ve ortanca. Her yerde göreceksiniz.

--Avrupa’da en üzüldüğüm konu: Eline çantasını alan Rus kadını kendi ayağı ile özellikle  Antalya'ya gelip bir zengin koca buluyorlar. Çocuk  yapıp vatandaşlık alıyorlar. Çoğu da eşlerinden sonra  ayrılıyor.
Tersine Avrupalı ,hatta Amerikalı yaşlı, çirkin ve genelde fakir adamlar  Afrika ve Asya'ya gidip  Taylan, Vietnam, Filipinlerden genç  güzel bayanları alıp getirip evleniyorlar. Asyalı genç kadınlarda hayatlarının kurtulduğunu düşünerek severek geliyorlar. En azından karınları doyuyor. Kızı hatta torunu yaşındaki Asyalı kızla evlenmiş çok erkeğe rastladım. Konuştuğum çoğu Filipinli genç kızlar ,eşlerinin sürekli çalıştığını, durumunun iyi olmadığını soylediler. Kadınların, çıkar için  bu ilişkilere katlanmak zorunda bırakılmasını kabul etmiyorum.

.-lk sıfır karbon şehri olmayı hedefleyen ülkede kömür yerine biokütle kullanımı ve elektriğin güneş veya rüzgar  enerjiden elde edilmesi hedefleniyor. O nedenle Ülkede rüzgar türbinlerini  çok göreceksiniz. Zaten bisiklet kullandıklarından  havayı kirleten az oluyor.

 Yeni hedef ise denize veya bakir bölgelere değil şehre çok yakın yerlere hatta şehrin neresini boş bulurlarsa oralara 97 tane daha türbin yerleştirmek. Bu türbinlerle bölgede oturan kişilerin de enerji tüketimi konusunda bilinçleneceği öngörülüyor. Yani enerji tüketimlerinde hovardalık yapmamaları varsayılıyor.

Son anketlere göre halkın %89’u bu planı destekliyor. Ancak türbinleri gürültüden dolayı istemeyenler de var. Bundan dolayı şehir yönetimi rüzgar türbinlerinden halka hisse satmaya karar vermiş. Kendi elektrik tüketimlerini aldıkları hisselerle bedavaya getirebildikleri gibi, fazla hissesi olanlar ihtiyaç fazlası elektriği vergilendirme olmadan satabilecekler. Tabi bu teşvik Kopenhaglı’lar için bir gelir kapısı da oluşturmuş. Bir ailenin 4 hisse alması kendi elektriğini bedavaya getirirken (yıllık 3500 kwh) şimdiye kadar 500 Kopenhag’lı 2500 hisse almış. Diğer bir merak konusu da türbinlerin tarihi dokuyu bozup bozmayacağı. Verilen cevap şehir merkezinin 3 km. uzağında karaya yerleştirilen ilk 3 türbin gibi diğerlerinin de Kopenhag’ın tarihi dokusunu asla bozmayacağı yönünde. 2025’e kadar sıfır karbon şehir projesine ayrılan para 3.6 milyar Euro.

 

 

 

I-SJEALLAND(Zealand) ADASI

 

1-KOPENHAGEN

Danimarka’nın en büyük adası Zealand üzerinde kurulmuş ,Vikinglerin liman olarak kullandığı   ve  1043’le dayanan tarihi şehir. Kopenhag’ın Anlamı, Dancada “København”, İzlandaca” Kaupmannahöfn”  dır. Tüccarlar limanı anlamına geliyor.

 Kopenhag, kültür, sanat, mimari, gastronomi, tarih ve doğal güzellikleriyle  görülmeye değer şehirlerin başında geliyor.

2014 yılında Avrupa’nın Yeşil başkenti Ödülü’nü alan şehirde bisiklet yolları, kanal kıyısındaki yeşil alanlar, büyük park ve bahçeler  ile  dünyanın yaşanılabilir en iyi şehirleri arasındadır.

 

 

Şehri gezmek için 3-4 gün yeterli. Benim dizlerimde problem olduğundan 6 gün ayırdım.

 

Artık ücretsiz rezervasyon yaptıramıyorsunuz. Sahte bilet veren siteler de iyi para alıyor. Ben dönüş bileti olmadan yola çıktım. Kopenhag havaalanında  dönüş biletini ısrarla sordular. En sonunda para ve kredi kartlarımı görmek istediler ama zor atlattım  görevliyi.

Kastrup  hava alanı: Metro veya otobüsle istediğiniz yere gidebilirsiniz. Eğer Kopenag’tan tren ile başka şehre direkt geçecekseniz havaalanından üç durak sonra Kopenhag  Central tren istasyonuna tren ile gidip oradan tren ile istediğiniz şehre geçmeniz daha pratik olacaktır.

Metro ile emekli olduğumdan 21 Kron'a normal bilet 30 K.) Metroya binmeden önce kesinlikle makinalardan metro için biletinizi alınız. Girer girmez kontrol oldu. Cezalar çok yüksekmiş.

 şehrin merkezi   ve kalacağım yer olan  "Kongens Nytorv" istasyonunda yarım saate indim.

 

 

Şehir , kuzey denizinden gelen  ,tekrar kuzey denizine dökülen  deniz suyu ve yapay göllerin ayırdığı adacıklardan oluşmuş. Bu sulara  bağlantılı kanallar var.

.

 

 

Kopenhag Şehir içi Ulaşım:

Not: 2025 tarihi itibari ile Kopenhag kartı 6000TL idi. Toplu taşımalara ve bazı müzelere ücretsiz kullanabiliyorsunuz.  Toplu taşımaya binmenize çok ihtiyacınız olmayacak ama müzeler için sorup karar veriniz.

 

Not: Her yerde tren  ve otobüs istasyonları yan yana.

Toplu taşımalar 24 saat hizmet veriyorlar.

Şehir içi toplu taşımada farkı zone için tek binişlik biletler var.

 

-Hop on Hop up: tekne turu içinde 359 K. Ama asla gerek yok. Her yer birbirine yürüme mesafesinde. Tekne turu  yerine de halk botu ile geziniz. Her yere uğruyor. Daha keyifli.

 

 

Otobüs ve metro Fiatlar gideceğin yolun süresine bakılmaksızın aynı.

Otobüs: farklı kodları olan otobüs hatları var. Sorunuz.

Binmeden önce biletlerinizi makinadan almanız gerekiyor. Otobüs içinde sadece biniş kartı ile veya peşin para ile şoförden bilet satın alabiliyorsunuz.

Metro bileti alırken hangi sürede kullanacağınız da soruluyor. Dikkate alınız.

 

Halk botu: Sarı renkli bu botlar gol üzerinde birçok durakta duruyor. Başlangıç durağından son durak arası  bir buçuk saat sürüyor

Tek biniş 24 K. Ama ne kadar gittiğiniz önemi yok. Örneğin 24 Krona size en yakın duraktan binip gezip dönüşte de istediğiniz durakta inebilirsiniz. Aslında bot gezisi yerine hemen hemen aynı güzergâh  olan bu halk botuna kesinlikle tercih ediniz.

 

 

KALMA

 

Konaklamanın pahalı olduğu şehirde merkeze uzak ama toplu taşımanın olduğu daha uygun bölgeleri tercih edebilirsiniz.

Kopenhag içinde konaklamak için seçebileceğiniz bölgeler;

Vesterbro: Merkez istasyonun hemen batısındaki  ve bir çok turistik yere yürüme mesafesinde ve toplu taşıma araçlarına yakın.

 

Nyhavn:  Uygun bir yer bulursanız  tam merkezde olduğundan  rahat olur.

 

Latin Quarter(Latin Mahallesi): Strøget ve Nørreport’un ana ulaşım merkezi arasında, dar bir cadde ve Arnavut kaldırımlı meydanların bulunduğu alanda yer alıyor.

 Üniversite ve yuvarlak kuleye yakın.

 

The Lakes: Yakınında üç geniş, yapay göl var.

 

Tivoli / Town Hall: Merkez İstasyonuna çok yakın. Kalabalık ve hareketli.

 


Torvehallerne:  Yakınında kı kapalı bir pazar yerinde ki küçük dükkanlarda ucuza yemek yiyebilirsiniz.

Osterbro,  hipster: Daha sakin ve uygun kalma terleri bulabileceğiniz bölgeler.

 

ŞEHİR GEZİSİ

Şehirde gezilecek yerler birbirine yürüme mesafesinde olduğundan gezilmesi çok kolay. Sadece gezilecek yerleri gruplandırarak gezmelisiniz. Ben Kongens  meydandan  her bir grupladığım bölgeye yürüyerek gidip  yine bu meydana geri döndüm

 

I-KONGENS  NYOTYV MEYDANİ:

 

 Şehrin merkezi olan bu meydan,büyük ve çok bakımlı.

Ben burada çok eski  ama bakımlı bitişik nizam olan geleneksel bir evde kaldım. Heryere yürüme mesafesinde olduğundan çok rahat ettim.

 

1-Royal  Danish Theater

-Kunsthal Charlottenborg: 1748-1874 yapımlı

 Meydana bakıyor.

 

Bu kale modern sanat müzesi olarak kullanılıyor.)

Salı -Pazar 12-20,hafta sonu 11-17 arası açık. Pazartesi kapalı.

Giriş ücreti 90 Çarşamba günleri 17’ den sonra ücretsiz,.

 

2-Angleterre Hoteli; Meydana bakan 200 yıllık  ve birçok olaya tanıklık etmiş. Beyaz renkli hotel.

 

3-NYHAVN(Yeni Liman):

 Gelir gelmez gecesini görmek için çıktım. anal boyu rengârenk evlerin giriş katları, restoran, var, kafe vb. yapmışlar. Işıklar altında çok hareketliydi.

 

1671’de askerler tarafından Yeni Liman olarak inşa edilmiş, 300 m. uzunluğundaki kanalın her iki tarafında, rengârenk yapılar bu evler, şimdi kafe, bar vb. olarak hizmet veriyor.

 

Aslında burası , dünyanın her yerinden gemilerin demirlendiği yoğun bir ticari limanmış. Bölge, denizciler, fahişeler, barlar ve tavernalarla doluymuş. Hatta ünlü çocuk masalları yazarı. Danimarkalı Hans Christian Andersen’in,Nyhavn’ da yaşadığı dönemlerde, kanalın kuzeyinin ucuz  bar ve genelevlerin olduğu bu ucuz bölgede yaşamış.

 

Kanal  ise önceleri Kopenhag’ın içine kadar ticari ulaşımın sağlanması amacı ile yapılmış. Kanalın başında İkinci Dünya Savaşı’nda ölenlerin anısına konmuş çapa var.

 Bugün ise kanal

ahşap tekne ve  yelkenlilerin geçtiği ve turlarının başlangıç noktalarından biri.

 

 

 

 

   A-Amber Müzesi: Medana bakan ve yeni limanda ki renkli evlerin sırasında tam Aslında burası, Sarı, yeşil, kırmızı amber mücevherler satılan dükkân.İç kısımdaki müzeye giriş ücreti 25 K.10-17 arası açık.

Kuzeyin altını olarak nitelendirilen amberlerin bazılarında,  30-50 milyon yıllık fosiller bulunduğu gibi, yine Baltık Denizi’nden çıkarılan en büyük amber parçası da bu müzede görebilirsiniz.

 

 

   B-Bot türü: Netto -Badene 1 saat 60 K. Kanalın renkli evlerinin karşı tarafından kalkıyor En uygun fiyatlı bot turu.

   C-   -9 ve 20  numaralı evler :1680’li yıllarda yapılan 9 numaralı ev ve Andersen’in yaşadığı 20 numaralı e i de görebilirsiniz.

 

   D- Deniz suyunda yüzmek isterseniz yakınlarda girebilirsiniz.

Buradan yürüyerek köprü geçtikten sonra

 

4-Church of Our Saviour: Burmalı kulesi ile hemen tanıyacaksınız.

Her gün 9-20 arası açık. Ama ben gittiğimde 11'de açılacağından içini göremedim.

Kulesine giriş ücreti 60 K, öğrenci, çocuk ve emekliler  için 53 K, Copenag Kartı olanlar için ücretsiz

Hemen ileride

 

IICHRİSTİANHAVN:

 

 Kopenhag şehir merkezinde kendi kanunları, bayrakları ve para birimleri olan, vergi ödemeyen özerk bu bölge “Özgür Şehir” olarak anılıyor.

1971 yılında Jacob Ludvigsen önderliğindeki bir grup insan, terk edilmiş bir kışlayı işgal ediyorlar ve Danimarka hükümetinden bağımsız bir bölge kurduklarını ilan ediyorlar. Freetown Christiania'da

 Müzik, resim gibi sanatların  yansıtıldığı  grafitlilerle süslü  binalar  var . insanların fotoğrafını çekmeniz yasak. polis baskını nedeni ile panik oluşacağından koşmak ta yasak.

 

burada a silah kullanımı, çalmak, çalınanı satmak gibi şeyler yasak. Ama  açıkta tezgahlarda esrar satmak, kullanmak serbest

Az insanın yaşadığı bu bölgede  insanlar kendileri evler, kafeler, atölyeler, okullar kurmuşlar. çevre düzenlemesi yok, eski püskü evler ve yıkık dökük binalaralarda oturuyorlar. Ama bahçeli evler sevimliydi.

 

.

 

   A-Christiania(Freetown):Eski ve dökük grafitlerle rengarenk boyanmış evlerde yaşıyorlar.

Yıllar önce gittiğimde insanların serbestçe uyuşturucu satıp içmelerine çok şaşırmıştım. Bu sefer sanırım erken gittiğimde  onları göremedim.

 

 

Meydandan gelip  100 metre ters yöne yürüdüğünüz de

 

III-STRØGET CADDESÌ

Şehrin, iki ana turistik meydanı olan ‘’Radhuspladsen’’  ile  ‘’Kongens Nytorv’’  Meydanı arasındaki birbirine paralel beş yaya caddesinden  oluşan bölge .Uzunluğu  1.1 km.

 

Tüm ünlü markaların sık dükkanları sıralanmış.

 

Caddeye girmeden önce

 

1- Guinness World Record Museum  (Rekorlar Müzes): Her gün 10-19 arası açık. Girişte dünyanın 2.72 cm ile en uzun adamı ve 496 kilosu ile en şişman adamının balmumu heykeli var.

var. Ayrıca içeride  deneyebileceğiniz  500 km, hızla  araba  kullanma simülasyonunda rekor denemesi yapabilirsiniz.

 

 

2- Illium: Şık alışveriş merkezi. Çeneyi geçtikten sonra asıl mağazayı göreceksiniz.

 

3-Hojbro Meydanı: Ortasında leylekli çeşme olan küçük bir meydan.

Hemen alt tarafında

 

4- Arsenal meydanı: Ortasında heykel var.

Burada gezi otobüsleri de duruyor.

 

   A- Bot Gezisi: Fiatlar burada daha uygun ve süre daha uzun. Bir saatlik bot gezisi 189 K. Hop on hop off gezi otobüsü  ile birlikte ücreti 359 K. Mermer, demir, beton, taş olan bir çok köprünün altından geçtik. Güzel ve ünlü binaları, opera ve deniz kızını görerek geri döndük.

 

5-Parlemento Binasi: Parlamento kapısından girince  arkada ki avluda

 

6-Cristianborg Palace: Giriş 140 K. Her gün 9-17 arası açık.

106 metrelik kulesi ise Kopenhag’ın en yüksek noktası olup Sarayın 3. Kısmına eklenmiş.

Kulesi. altın rengi toplarla oldukça görkemli. Ama iç dizaynı bana çok sıradan geldi. Zaten Kraliyet sarayı çok dolu değildi. Ayni biletle Bahçe kısmında gezebileceğiniz yerler:

- Kraliyet mutfağını,

-Kraliyet ahırlarını (:1789’da atların sayısı 270 atla olan bu ahırlarda   olan bu sarayı Kral VI.Christian 1730’da tahta çıktıktan kısa bir süre sonra  eski bulunarak yeni saray yapmak için çalışmalar başlamış.

 

-eski saray kalıntılarını : Christiansborg Sarayı inşa edilmeye başlandığında, Milli Müze, yürütülen kazılara ve sarayın en eski atalarına, 1167 yılında yapılan Piskopos Absalon Kalesi’ne ve onu yerini alan Kopenhag Kalesi kalıntılarına korumaya almış.

 

 

Tarihi:Kopenhag'ın bulunduğu yerde 10. yüzyılda küçük bir köy varmış . 1167 yılında Piskopos Roskilde'li Absalon , kıyıda ki bir adada küçük bir kale ve köyün etrafına da surlar , hendekler yaptırarak bu sarayı oluşturmuş.

 1794 ve 1884 yıllarında iki defa yanan saray,1907-1928 yılları arasında   Thorvald Jørgensen tarafından  tasarlanarak

tekrar yapılmış ve  bu tarihten beri günümüzde parlamento binası, Kraliçe’nin kraliyet kabul salonları, başbakanlık ofisi ve anayasa mahkemesi binaları ile büyük bir alana yayılmış..

yangınlardan sonra kraliyet ailesi, üzere Amalienborg Sarayı’na taşındı.

 

Parlamento  binasının hemen alt tarafında

 

7-EskiBorsa Binasi:  Onarımdaydı. 17 yüzyılda  yapılmış ve kuyrukları birbirine dolanmış üç ejderhanın sardığı  burgulu  kuleli bina.

 

Buradan aşağıya yürüyüp suyun kenarından sola döndüğünüzde

 

8- Black Diamond (Kara Elmas )Binası: İnsanlar suyun kenarında sere serpe oturuyorlardı. 1999’da açılan  ve Afrika'dan getirilmiş siyah granit ve camla kaplı bu yapı günümüzde konser salonu ve kraliyet Kütüphanesinin devamı olarak çalışıyor.

 

 

Buradan tekrar Parlamento binasına oradan da tekrar ana caddeye dönüp direk karşı tarafa yürüdüğünüzde

 

9-Rundetaarn( Round old observation Houses(eski yuvarlak  gözleme evi): Giriş 60 Ki

 

Avrupa’nın en eski gözlem evi  ve kütüphanesi .önce 209 metre  taş rampayı tırmanıyorsunuz. Son Kata  ise merdiven ile çıkıyorsunuz. Dinerek çevreyi  seyredebilirsiniz. Rampayı çıkarken şehrin en eski kütüphanesini de görebilirsiniz ama artık kitap yok. Sadece sergi alanı olarak kullanılıyor.

 

Bu gözlem evi yapıldığı ilk yıllarda  , Danimarka gökbilimci Tycho Brahe sayesinde astronomik çalışmaları ile ünlüydü.1061 senesinde öldüğünde, Kral,  Brahe’nin bilimsel araştırmasını devam ettirmek istediğinde yuvarlak kule   1642 yılında  IV.Christan  tarafından yaptırılmış.

 

 

Hemen bitişiğinde

   A-Trinitatis Kilisesi: İci de çok güzel.  Olan lüteryen kilisesi

 

 

Tekrar ana caddeye inip yürümeye devam ettiğinizde;

 

 Cadde üzerinde hemen kösede

-Kraliyet porselenlerinin satıldığı mağaza: İlgilenen için çok zarifler.

 

10-Lego mağazaları: Hayalinizin çok üstünde logolar var.

 

11-Caritas ceşmesi: 1608 tarihli bronz fıskiyeli .

12-Frederiksberggade  alış veriş caddesini de  geçtikten sonra

 

13- Radhuspladsen’’ ( Radhus Meydanı)  : 

Çok hareketli, kalabalık ve güzel bir meydan.

 

   A-Cíty Hall(Beledıye Bınası

Tepesinde 13. yy’den kalma şehrin simgesi olan Oresund’ un dalgaları üzerinde üç şato kulesi ile ay ve güneşin olduğu, 13.yy.dan kalma Kopenhag’ın ambleminin olduğu bu tuğla cepheli güzel bir bina.

 İçini ücretsiz gezebiliyorsunuz. Çıkışta evlenen çiftleri görüyorsunuz.

 

Binanın hemen

 

   B-Andersen'in heykeli

 

   C-Karsı köşede ki binanın köşe dikeyinde ki dev termometreyi göreceksiniz.

Andersen heykelinin yanından aşağı beş dakika yürüyünce

 

14-Natíonal Museum Of Denmark:

 

Giriş 140 K. Gruplar(10+)125K.

Her gün 10-17 arası açık.

Aslında çok doyurucu bir müze. Mısır, Afrika, Asya Ortadoğu, hatta Osmanlı’ya ait eserler sergileniyor. Ama Danimarka'da ait çok fazla bir şey yok. Zaten Mısır da olmasaymış Dünya müzeleri boş kalırmış.

Milli Müze, 1743 ve 1744 yılları arasında Danimarka Prensi V.Frederik ve Prenses Louise için Nicolai Eigtved tarafından Prens Sarayı” olarak yapılmış. bina bugün müze olarak hizmet vermektedir. ülkenin tarih öncesi çağından bugüne kadar uzanan kültürüne ait; Taş Devri, Viking Devri,  Orta Çağ ve Rönesans dönemine ait birçok obje ve eser sergilenmektedir.

Artık kraliyet ailesi tarafından kullanılmıyor

 

 

Karşı tarafında

 

15-Ny Carısberg Gyptotek (National Gallery of Denmark) :

 

Pazartesi kapalı.

Salı - Pazar arası10-17,Perşembe 10-21 arası açık.

Giriş 150K,grup 135K,27 yaş altındakiler için 120 K.

Eski Carlsberg Fabrikası ,(10.000 m² üzerine) ,Carlsberg bira fabrikasını kuran kişinin oğlu olan  koleksiyoncu Carl Jakobsen ,1888 yılında sanat  müzesi olarak kurulmuş. 

Bahçesinde, Carl Jacobsen’in Kopenhag’a bağışladığı Küçük Deniz Kızı heykeli de bulunmakta.

 

 Antik dönem bölümü 3500 yıllık ,  Mısır, Yunan, Roma  sanatına ait koleksiyonları  var.

Burada bulunan Rodin heykelleri Fransa dışındaki en önemli heykellerdir. Genelde heykel ağırlıklı sanat müzesi. Rodin'e ait heykellerin olduğu odayı atlamayınız.

modern sanat bölümünde ise  Monet, Gogh, Cezanne ve Picasso, Renoir ve Degas gibi önemli  Avrupalı sanatçıların  eserlerini görebilirsiniz

 Tekrar belediye meydanına gelip hemen karşısında

 

16-Tívolí Gardens

Giriş herkese 170 K. İçinde binmek istediklerinize ayrıca ücret ödüyorsunuz. Burası benzerlerinden farklı. Daha çok yeşil alan var .Ortasında küçük gol var.

1843’te kurulduğunda  sadece bir atlı karınca ve roller coaster olan dünyanın en eski lunaparkının

 

 İçinde şimdi  pandomim tiyatrosu, büyük bir konser salonu, çeşitli lunapark oyunlarının ve mağazalarının olduğu  kompleks.

 

 

Bu luna parkta ki yapay kayalıkların üzerinde ki 1914’de yapılan ahşap Roller Coaster halen çalışıyor.

 

 

Not: buradan devam ederseniz Merkez tren istasyonuna varıyorsunuz. Çevrede ünlü  çok güzel otel binaları göreceksiniz.

Bahçeden biraz yukarı çıkınca

 

17- Planetarium:  3 boyutlu sinema.

Zaten aniden bastıran yağmurda ıslandım. Yeniden yağmur başlayınca çok ta istekli olmadığımdan buraya gitmedim.

 

 

IV-DENİZSUYU KİYİSİNDA GEZİLECEK YERLER:

 

Nyhavn’daki renkli evlerden aşağı inince göl kenarında 15 dakikada bir kalkan   sarı renkli halk  gemisini bineceksiniz.24 K. Sadece peşin para geçerli. İskelede de kod yardımı ile alabiliyorsunuz. Yalnız  gidiş geliş yaptıklarından doğru yöne bindiğinize emin olunuz. 5dakika sonra ki durakta ininiz.

 

1-Opera:Deniz suyu kenarında  kenarında ünlü denizcilik şirketi Maersk burası için 500 milyon euro  yatırım yaptığı modern bina. Buraya yeni limandan köprüyü geçerek  yürüyerek te gelebilirsiniz. Ben yürüdüm ama erken gittiğimde kapalıydı. Ben de halk botu ile geri döndüm.

yatırım yapmış.

 

Buradan tekrar arkadan gelen bota binip beş dakika sonra  s “Nordre Teidbod “durağında ininiz.

Önce beş dakika yürüyüp

 

2-The Statue of the Little Mermaid ( Küçük Deniz Kızı Heykeli )

Langelinie Limanı kıyısında küçük denizkızı  heykeli, 25 santimetre boyunda , 175 kilogram ağırlığındaki bronzdandır.  23 Ağustos 1913 tarihinde limanda kaya  kaidesi üzerine yerleştirilir.  Her yıl 23 Ağustos , bu  deniz kızı heykelinin doğum günü olarak kutlanır

Hikayeye göre Denizkızı sabahları ve akşamları denizin dibinden yüzeyine  yüzerek karada yaşayan aşık olduğu genç ve yakışıklı prens için  deniz yüzeyine çıkarmış. Bu heykel de her şeyden vazgeçen denizkızına adanmış.

 Hans Christian Andersen'in ''Küçük Deniz Kızı'' masalından uyarlanan ve Kraliyet Tiyatrosunda sergilenen baleyi izleyen Carlsberg ailesinin veliahttı  olan bira yapımcısı Carl Jacobsen , oyunu çok beğenince  küçük deniz kızının bir heykelinin yapılmasını ister . 

Heykeltraş Edvard Eriksen , küçük deniz kızını oynayan başrol oyuncusu Ellen Price , çıplak poz vermeyince sanatçının sadece başını model olarak kullanır . Vücut bölümünün modeli ise eşi Eline Eriksen'dir .

 

 

Not: Buraya metro ,otobüs ile hatta yarım saat yürüyerek te ulaşabilirsiniz.

 Buradan sonra gol kenarından geri dönmeyip yukarı doğru kısa  bir  tırmanışla

 

3-Kastellet(Hisar): Binaları sadece dışardan görebiliyorsunuz. Gezerek aşağı doğru ininiz

 Kuzey Avrupa’nın en iyi korunmuş ve tepeden bakınca tüm kenarları suyla çevrili, yıldız şeklinde bir kale  olduğu görülür.

4-St Albans Church

Hemen yakınında

 

5-Gefion Fountain: boğaların çektiği sapan süren çiftinin  heykelinin olduğu güzel bir klasik Avrupa havuzu.

Buradan güneye doğru kısa bir yürüyüşten sonra

Cadde üzerinde

 

6-Dasignmuseum(Tasarım müzesi):

Giriş 140 K. Salı- Perşembe arası 10-18,Perşembe10-20, Pazartesi kapalı. Gerçekten Danimarkalılar tasarımda çok fark yaratmışlar. Özellikle sandalye çeşitlerine çok şaşırabilirsiniz. Buradan biraz daha aşağıda sol tarafta

 

7-Marble  Church(Mermer kilise):Giriş ücretsiz.

Pazartesi -Perşembe10-17,Cuma 12-17,Cumartesi 10-17,Pazar 13-17 arası açık. İskandinavya’da ki en büyük kubbe   olan  bu Mavi kubbeli kilisenin i  içi ve dışı çok gösterişli. yeşil kubbeli 18.yüzyıla ait  bu mermer kilise, Roma’da ki St. Peter’s Bazilikasından ilham alınarak yapılmış. dev kubbeli kilise, ve

 

Hemen karşı tarafında

 

8-The Amelienborg Museum:

 

İçinde sevimsiz mobilyalar dışında  kayda değer fazla bir şey yok.

 

17. yüzyılda Kraliçe Sophie Amalie tarafından yaptırılan Amalienborg sarayı, kare şeklinde ki  iç bahçenin tam ortasında ata binen bir Kral  Frederick heykeli,  karenin  kenarlarında bulunan dört saray binasından oluşmaktadır. Bu saraylarda

Bu sarayın bir kısmında  Prinsesse Benedikte(Daughter of king Frederik 9)yaşıyor.

Diğer bir sarayda King 10.Frederik yaşıyor.

Diğer bir sarayda ise Queen Margrete (mother of Frederik 10. Yaşıyor.

Dördüncü sarayda ise  günümüzde kimse yaşamıyor.

 

 

 Dünyanın halen iktidarda olan en eski monarşik ailesine sahip olduğu söylenen rokoko mimari tarzında  Danimarka'nın a kraliçesi Margrethe'in ikametgahı  ve Danimarka Kraliyet ailesinin  trafiğe açık alanda ki kışlık evi  olarak kullanılmış.  Rosenborg kalesinden gelen kraliyet eşyalarına ev sahipliği yapıyor.

 

Buradan hemen yürüyerek yine meydana dönünüz.

 

V-MEYDANİN KUZEY VE BATISINDA Kİ  GEZİLECEK YERLER(Yürüyerek veya metro,otobüs ile.)

 

Saraya gelmeden önce içinde nilüferlerin olduğu göl olan  “Ørsteds Parkı çok güzel. Güneşi görenler çimlerin üzerinde güneşleniyordu.

 

1-Rosenborg Castle:

Giriş 140 K. Her gün 10-17 arası acık.Bu sarayın dıştan görünüşü görkemli. Sarayın içi dolu. Özellikle ahşap mobilyalar çok güzel ama duvar ve tavan süslemeleri çok kaba. Ayni biletle girilen hazine bölümü çok güzel.

Rönesans mimarisi  ile 1606 yılında İskandinav krallarının en ünlülerinden biri olan IV. Christian tarafından yazlık olarak yapılan bu saray  ve 18. yüzyılın başlarına kadar kraliyet evi olarak kullanılmış.

2-Kıngs Garden: Yürüyüş için, çimenlerde oturmak  ve güneşlenmek için  yemyeşil bahçe.

 

 

Hemen yakınlarında

 

3- Botanık Bahcesí: Giriş ücretsiz. İçindeki Palm House giriş ücreti 70 K. Icinde küçük gol olan bu park dinlenmek için güzel.

ilk olarak 1600’de açıldı ancak 1870’de, günümüzde bulunduğu yerdeki konumuna yerleşene kadar 2 kere yeri değiştirilen bu bahçenin alanı

10 hektar.

1874’ten kalma tarihi seralarıyla halka açık bir bahçe.. Bahçe, içinde 13.000’den fazla türü barındırıyor . Nilüferlerle kaplı gölet de  güzel.

 

 Palm House ise nemli ve sıcak havası olan bu  camekanlı  bölümde  tropikal bitkiler var.

 

 

4-Natıonal Hıstory Museum

 

5-National Galeri

 

Benim gittiğimde bisiklet yarışı olduğundan caddenin karsısına uzun sure geçemediğimden galeri ve müzeye giremedim.

 

6-Nørrwbro: Bu semte Arap ağırlıklı genelde göçmenler yaşıyor. Zaten adım başı, döner, savurma ve dürüm dükkanları göreceksiniz.

      A-   Andersen’in mezarının da   olduğu mezarlık; Sürekli acik. Ağaçlar ve çiçeklerle o kadar  bakımlı ki mezarlık olduğunu anlayamıyorsunuz bile .Zaten sabah genelde koşanlar ve bebeklerini gezdiren babalar göreceğiniz park sayılır.

B-Supekilen Park: Marakeş çeşmesi gibi göçmenlere ait farklı objelerin olduğu park. Aslında suya doğru üç ayrı Park şeklinde. Ben buraya çok yakın kaldığımdan gittim. Asla gitmeye değmez.

 

7-Frederíksberg

 

   A-     Frederíksberg Gardens: 17’inci yüzyılda Frederiksberg Sarayı’nın bahçesi olarak düzenlenen Frederiksberg Bahçeleri .

 

   B-Frederíksberg Casttle: askeri. Giris yok. Sadece dışarıdan. eskiden Tarih Müzesi olarak hizmet vermiş.

Bahçesiyle çevrili olan saray 1600’lerin başlarında Kral 4.Christian tarafından  Hollanda Rönesans tarzıyla inşa edilmiştir.

Hemen yanında

   C-      Zoo: Her gün 9-18 arasi açık. Giris 80 K. Kuleye çıkmak 25 K. 3000’in üzerinde hayvan çeşidi var.1500 m2 büyüklüğündeki yağmur ormanında  ilgiç  ama görebileceğiniz hayvanlardan bazıları

ama bazı bölümler çok kokuyordu.

 

VI- KOPENHAG AKVARYUMU (DEN BLÅ PLANET)

 

Kopenhag Hava Alanı ---Akvaryum(1.5 km)

Havaalanından sonra Akvaryuma yakın   otobüs veya metro ile bir durak gidebiliyorsunuz.

Giriş 242 K. Sabah 10’da açılıyor. Abartıldığı kadar  kendinizi denizde his etmenizsen de tabii ve güzel. İçinde  ayrıca küçük botanik bahçesi var. Açık alanda çocuklar  için her şeyin düşünüldüğü oyun alanı var. Nilüferli küçük gölde çocuklar balık avlamaya çalışıyorlardı

 

DİĞER GEZEBİLECEĞİNİZ YERLER:

 

1-Jeoloji Müzesi (Danimarka Doğal Tarih Müzesi)

 

Dünyanın dört bir yanından toplanmış mineralleri,  kayalar, göktaşları ve fosiller gibi objelerin olduğu  Jeoloji Müzesi'nde Güneş Sistemi, Dünya ve gezegenimizle hayatımızı milyonlarca yıldır şekillendiren doğa olayları hakkında  bilgi alabilirsiniz. dünyanın en iyi göktaşı koleksiyonlarından birini, Apollo 17 de görebilirsiniz.

2-Zooloji Müzesi ( Danimarka Doğa Tarihi Müzesi)

 

geçmişten günümüze kadar gelen Danimarka hayvanlarının yaşamını görün. Mamutlar, yünlü saçlı gergedanlar, bozkır bizonu ve Danimarka’ya özgü yerli dev geyikler ve taş, mineral, meteor ve fosiller gibi objeleri görebilirsiniz.  Magasinet odasında, doldurulmuş hayvanları da görebilirsiniz.

3-Posta ve Telekomünikasyon  İletişim Müzesi

 

bilgisayarın olmadığı eski günlerde insanların nasıl iletişim kurduklarını ve iletişim teknolojisinin nasıl geliştiği anlatılıyor. Müzede, 1851’den 1998’e kadar piyasaya sürülmüş Danimarka pullarından oluşan büyük bir koleksiyonu da var.

4-Experimentarium City

 

çok sayıda aktivite yapabileceğiniz yer.

5- St. Alban’s anglikan kilisesi:

 Danimarka’daki tek anglikan kilisesi

Aziz Alban’ın anlatılan hikayesine göre kendisi askerlerden kaçan bir rahibi saklar, zamanla rahibin anlattıklarından o kadar etkilenir ki askerler rahibi yakalamaya geldiklerinde intihar eder. Kilise kazıklar üzerine inşa edildiğinden zemini deniz seviyesinin altında kalıyor ve devamlı pompalarla kuru tutuluyor. 

6- Havnebadet Islands Brygge: . Kanal kenarında havuz gibi bir ortam. 1 Haziran – 30 Eylül tarihleri arasında  açık.

 

 

 

 

KOPENHAG ÇEVRESÍ  (daha  uzaklar ve Kırsak kesim)

 

-Kopenhag--- Arken Müzesi(22 km)---Roskilde(25 km)---Frederikssund(28km)---Hilerod(22)--- Louisiana Muzesi(21)---Kronborg Kalesi(10)---Bakken(39)---Kopenhag(13)

(Bir yuvarlak çizip tekrar Kopenhag’a varabilirsiniz.

1-Arken Modern Sanat Müzesi

 Kopenhag’a 22 km

Kopenhag’ın güneyinde Ishøj’da yer alan yapay arazi Køge koyu sahilinde  devasa binası var. ARKEN Modern Sanat Müzesi en büyük modernist artistlerin sergilerinin yanı sıra genç yetenekler ve deneyimli artistlerin çağdaş sanatının sergilerini de görebilirsiniz.

2-Louisiana Modern Sanat Müzesi

 Kopenhag’a km 45 uzaklıkta Humlebæk’ta bulunuyor. Kopenhag merkez istasyonundan trenle yaklaşık 40 dakika sürüyor.

 

1958’de açılan uluslararası bir Müze, 3000’in üzerindeki etkileyici daimi koleksiyonunun yanı sıra, yılda 8-12 özel sergiye de ev sahipliği yapmaktadır.

Koleksiyon Pablo Picasso, Wassily Kandinsky, Andy Warhol ve Roy Lichtenstein’ın çalışmalarını içeriyor. Ziyaretçilerin favorisi Yayoi Kusama’nın Ruhların Işıldayan Işıkları adlı eseri. Küçük odadaki yüzlerce ışık uzayda seyahat etme izlenimi veriyor.

 

Buradan iki otobüs kullanarak

 

3-Kronborg Kalesi(Hamlet Kalesi):

Kopenhag’ın 47 km kuzeyinde,Elsinore’daki Kronborg Kalesi, 1585 yıllarında  inşa edilmiş Rönesans kalelerindendir .

 Buraya hiç gelmeyen ama Shakespeare’e ünlü Hamlet’i yazması için ilham verdiği  düşünülür.

Bu nedenle   Shakespeare’in Hamlet’i ile dünyaca üne kavuşan Kronborg  kalesinde her yaz, kalenin taşlığında, açık havada Hamlet’i sahnelemesini deneyimleyebilirsiniz. Koridorları vb. gezebilirsiniz.

 

 

4-Bakken

 

431 yıllık geçmişe sahip olan eğlence parkı, Jægersborg Dyrehave’in gür ağaçlarının ortasında, 400 yaşında ağaçların ve 2000’den fazla geyik çeşidinin bulunduğu yemyeşil bir alanda konumlanıyor. Bakken’e gitmeden önce at arabasıyla bir tur ya da bir piknik için harika bir durak. 33 tane roller-coaster’ı, dönme dolapları, drop tower’ları var.

Ben direkt Roskilde’ye  geçtim. 

2-ROSKİLDE:

Deniz kenarında bir Wiking yerleşimi.

Kopenag’tan direk tren ile gelebilirsiniz.

5 temmuzda Riskilde festivalinin son günüydü. Biletler 2500 Krondu. Ücretsiz olsa gidecektim.

Aslında burası, Kopenhag’tan çok daha güzel olan Danimarka’nin kırsalı olan bu bölgeye hayran kaldım. Yol boyu manzaralar doyumsuzdu. Çiçekli bahçeler içindeki  müstakil evler, tahıl tarlaları, eski , bakımlı evler...

Deniz kıyısındaki bu şehir de çok güzel ve sevimliydi. Özellikle  bahçe içinde tuğla ile örülmüş veya genelde sarıya boyanmış  eski evleri çok güzel. Bitisik nizam bu evlerin oluşturduğu sokakları da görülmeye değer.

Trenden indikten sonra belediye otobüsü ile veya 20 dakika yürüyerek

 

   A-Viking Muzesi: Giriş 300 K. Soran yok. Müzede döneme ait  1000 yıllık 5 otantik Viking Wiking gemileri ve bazı materyaller var.10-17 arası açık. Müzeden çıkınca hemen Wiking  yaşamını görebileceğiniz alan var. Burada wikinkler zamanı demirin işlenmesi atölyesi, ahşap yapım atölyesi vb.  var. Yine denizde Wiking yelkenlisi ile gezi yapabilirsiniz. Wiking hediyeleri alabilirsiniz.

Buradan 15 dakika yuruyerek

   B- Katetral: giriş 70 K. Görevli bile sormuyor.11:30-18 arası açık. Binanın dışı  ve içi harika. Unlu insanların süslü mezarları birer sanat eseri. Ayrıca bu katedral  UNESCO tarafından Dünya Mirası listesindedir.

 

Ben buradan 230R  belediye  otobüsü ile Frederikssund’a otobüs  farkli köylerede uğradığı icin  bir saatte geldim. Yol manzaralarına doyamadım.

 

     3-FREDERIKSSUND

Burası da fiyort kenarında olduğundan Wiking yerleşimi.

Burada  natürel çiçeklerle bezenmiş harika yerel bir evde kaldım.

      A-    Eski şehir: Bu kadar eski evleri korumalarına hayran kalmamak mümkün değil. Eski evlerin bazılarının çatısı kalın it tabakası ile yapılmış. En tepede de karşılıklı ahşap direklerle sağlamlaştırılmış.

Sehir merkezinden 15 dakika yürüme mesafesinde

         B-Wiking Köyü: Eski Wiking tarzı evlerden oluşmuş.Buranin hemen yakınında Wikinglere ait hediyeler alabileceğiniz  bir bölge de var

Köyden beş dakika yürüdüğünüzde biraz ilerisinde deniz kıyısını ve  botları görünüz.

Frederikssund tren istasyonundan her 10 dakikada kalkan Kopenhag’a giden trenle iki durak gidip Ølstykke yerleşimine inip hemen yanından 600S bolu  belediye otobüsü ile Hillerød’da ininiz. 

 

4- HİLLERØD :

Tren (Otobüs)istasyonunda inip 2 km uzakliktaki kale ve şehir merkezine 301 nolu otobüsle de gidebilirsiniz.

    

   A-frederiksborg

 

Her gün 10-17 arası açık. Giriş 115 K. Göl kenarında ki  bu kale sarayın üç katını gezebiliyorsunuz. Gerçekten görülmeye değer ve doyurucu. İkinci katında ki kilisede çok görkemli. Golün kenarındaki büyük bahçesini gezmek ücretsiz ve çok güzel.

Sarayın hemen yanında

   B- Şehir merkezi: Eski ve bakımlı  binalardan oluşmuş.

Kopenhag’in guneyinde

5- Møns Klint’teki kayalıkları 

  deniz seviyesinden 120 metre yükseklik  ve 6 kilometrelik uçurum kenarında ki deniz manzaralı   kireç taşı kayalıkları olan   Mons Klint’te yürüyerek veya , bisiklet  ile Danimarka’nın en yüksek noktası olan 143 metre yükseklikte ki Aborrebjerg tepesine ulaşabilirsiniz.

 

6-BORNHOLM ADASI(Danimarka): Baltık Denizi’ndeki bu  adaya gidemediğim için üzüldüm. Çok güzelmiş. plajların ve ortaçağ  yapılarını görebilirsiniz.Malmo ‘ye yakin.

 

7-MALMÖ(Isveç): ben daha önce gittiğimden gitmedim. Günübirlik gidip dönebilirsiniz.

 

 

İki katlı köprünün  üst katı otomobil, alt katı tren geçişi için otobüs veya tren ile yarım saate  gidebilirsiniz,

   A- belediye meydanına : at üzerindeki Kral Karl  heykeli var.

    B-Pazar meydanı

    Södergatan: alışveriş caddesi,

   C-Kungsparken, Keyifli park.

    D-Malmöhus Kalesiyle : Kırmızı taşlardan  yapılmış kalenin içinde müze si de var. a-Turning Torso(Dönen Gövde) dünya'nın ilk burgulu gökdeleni, avrupa'nın en yüksek ikinci binası.

 

 

 

 

Danimarka’nın Kırsal Bölgesini Keşfetmek: Danimarka, muhteşem doğal çevresi ve kırsalıyla ünlüdür. Jyland Yarımadası ve Fyn Adası gibi bölgelerde doğa yürüyüşleri yapabilir, plajları ziyaret edebilirsiniz.

 

 

 

Danimarka’nin diğer ada ve Kuzey şehirlerine gitmek için:

 Ben Frederikssund’dan   tren ile Kopenhag aktarmalı Odense’ye geçtim .

Kopenhag---Roskilde(25 km)--- Odense131 km

II-FYN ADASI

ODENSE:

 

 Danimarka’nın üçüncü büyük şehri olan Odense Fyn  Adası’nın en büyük yerleşimi  ve ayrı zaman da da  başkentidir. Ünlü yazar ve şair Hans Christian Andersen, 2 Nisan 1805 günü Odense şehrinde doğmuştur. İsmi Odense tanrısı Norse'den gelir. 

 

H.C. Andersen’in doğduğu kentte önce  onra ise rotanızı Rönesans tarzı Egeskov Kalesi’ne çevirebilirsiniz.

Alan: 304,3 km²

Yüksekokulları ve Üniversiteleri: Güney Danimarka Üniversitesi · 

 

 

Eski ve bakımlı harika evlerinin duvarlarının dibinde rengarenk hatmi çiçekleri açmıştı. Her yerde de büyük çanak şeklindeki saksılarda renkli. küçük  çiçeklerden harika dizaynlar göreceksiniz.

Tüm Avrupa’da olduğu gibi Danimarkalılar da çevre düzenlemesinde bahçelerinde veya her yerde genelde doğada kendiliğinden yetişen çiçekler ekmişler. Bu çiçek aranjmanlarına bayıldım.

Evleri, zaten genelde eski ama bir o kadar bakımlı bitişik nizam müstakil evlerden oluşmuş

Trenden indikten  sonra eski şehir tarafına giderken “Grsnd Hotel çantalarımı nasıl olduysa bırakabildim.

Buradan eski şehre giderken önce

1-Munke  muse: Gölcük ve akan derelerin olduğu bu güzel bahçeyi gezerek “Eventyr Haven” adlı adaya ulaştım. Butada Hans Andersen kılığına girmiş adam Şirin tiyatro binasının önünde çocuklarla fotoğraf çektiriyordu. ahşap köprüden geçince

2-Eski Şehir

   A-      Radhus(Belediye binası): İçini de gezebiliyorsunuz.

   B-Kilise: Biraz ileride

   C-H.C  Andersens Hus: Giriş 175 K. Her gün 6-18 arası açık

Hans Andersen’in evi: Yaşadığı eve girilecek şekilde yanda çok1908’de  modern bir müzesi yapılmış. Yazdığı eserler yazarın fakir bir kunduracının oğlu olarak çocukluğundan başlayarak, hayatının farklı evrelerini vb. hakkında her türlü bilgiyi öğreniyorsunuz. Görsel olarak çok zengin bir müze.

a-Ville Vay: Çocuklar için.

 

 Hans Christian Andersen’ın peri masalları 160 dile çevrilmiş ve günümüzde yazarın ilk romanını yazmasından iki yüzyıl sonra, çocuklar  hala Çirkin Ördek Yavrusu ve Kar Kraliçesi hikâyeleri dinliyorlar.

 

 

3-Den FunskeLandsby(Açık hava Müzesi): Her gün 10-17 arası açık.  Ben her gittiğim ülkede böyle ülkenin eski yaşantısını anlatan açık hava müzelerini çok seviyorum.

Funen Köyü adlı bu açık hava müzesi olan bu 18. yüzyıl köyünü dolaşmak çok keyifli. Dünyanın en büyük ve en eski, müzelerinden  biri olan  bu açık hava müzesinde , 1650- 1940 arasında 50 den fazla çiftlik, ev ve değirmen var

Köyde eski evlerin yanında değirmen, yaşlılar için bakımevi, anaokulu,  demirci, marangoz gibi her şey bulabilirsiniz. At, inek, koyun  ve tavuklar için ahırlarda gorebilirsiniz.30 Krono çevreyi at arabası ile gezebilirsiniz. Çok geniş bir alana yayılmış. İçinde yaşayanları görseniz eski zamana ışınlandığınızı zannedersiniz. Kesinlikle gidiniz. Ama sadece içinde karnınızı doyuracağınız bir restoran var.

 

ODENSE’ye  YAKİN KÖYLER

1- Svenborg:Tren (030numara),en son durakta in.44 km uzaklıkta ki bu köy 46 dakika sürüyor. Ben buraya burada tanıştığım harika İranlı bir çift ile gittim. Yolda  deniz kıyısında teknelerin bağlandığı yerde  piknik yaptık.

Deniz kenarında ki bu şehrin eski bölgesinde  çok farklı eski evler var.

7 km devam ettiğinizde

     A-Valdemats kalesi: Otobüs ile   43 dakika. Deniz kıyısında ki bu kale ve çevresi güzel. Ama ücretle girdiğiniz sarayın içinde  çok bir şey  yok. Daha çok modern art sergisi vardı.

 

2-Kerteminde:Tren garının hemen 100A veya152 nolu otobüs ile 20 km uzaklıktaki bu köye 44 dakikada gidebilirsiniz. Deniz ve eski evler var.

Eski şehre giderken solda Deniz kenarında

A-Fjord Barlt: Giriş 156 K. Burası küçük bir akvaryum. Daha çok görseller var. Denizin içindeki bölümde 11 de başlayan fok ve Yunus shovu yetersizdi. Aslında buraya girmeye gerek yok

       B- Art Muzesi: Girmedim

 

Diğer köyler:

3-Middelfart: Güzel değilmiş.

4-Aasum:885 bus 30 dakika

5-Bogense:Kuzeye doğru. Zaten kuzeye gideceğim için gitmedim.

Bu bölgelerde yağmur yağdıktan  beş dakika sonra güneş açtı

 

 

III-JYLLAND (Yutland)ADASI

 

Denmark'in kuzeyi yani kırsalını çok beğendim. Yol boyu, tahıl tarlalarının manzarası çok güzeldi. Bazı tarlalarda ise   tahıl makinalarla kaldırılıp rulo yapılıp üzerlerine naylon geçirilmişti. Çoğunlukla tarlalar hayvanlar için ota bırakılmıştı. En çok ta bembeyaz çiçek açmış patates tarlaların görüntüsü harikaydı. Kırsalda insanlar birbirinden uzak  çiçekli bahçeli evlerinde mutfaklarını doldurarak sıkılmadan veya çok sıkılarak yaşıyorlar.

 

Odense---Aarhus(145 km)---Randers(38 km)---Aalborg(82 km)---Skagen(109 km)

 

1-AARHUS

 

1948'den 1 Ocak 2011'e kadar Århus, Danimarka'nın ikinci büyük kentidir. Kattegat denizinde Jutland'ın doğu kıyısında ve Kopenhag'ın yaklaşık 187 kilometre kuzeybatısında yer almaktadır. 

 

Üniversitesi, çok sayıda müzesi, sanat galerileri  ve eğlence merkezleriyle  görülmeye değer şehir.

 

Romantik atmosfere sahip mekânları bünyesinde göründüğünü, açık hava müzesini ziyaret ederek öğrenebilirsiniz..

 

Burada çok Sivaslı Türk yaşıyormuş.

 

1-Sehir merkezi:

Trenden indikten sonra 10 dakika yürüyüp kanalı geçtikten sonra

 

A-Eski Kilise ve Meydanı: Meydanın ortasında turizim Info var.

Meydandan çıkıp sağ yapınca bir kilise daha var.

Buradan tekrar sağ yaparsanız

 

B-Graven: Keyifli bir cadde. İnsanların çoğu içkilerini alıp banklarda oturmuş sohbet ediyorlardı. Bu bölgede küçük sevimli butikler var. Caddenin sonunda

 

C- Yeni Liman: Yeni devasa modern binalar var. Bu bölge sevimsizdi.

Yürüyerek

3-Aros  Sanat Müzesi ve yanında ki Konser salonu

 

190 K(27 Euro) hergun9-20 arası açık. Hafta sonu ise 17 ye kadar açık.

 

Schmidt Hammer Lassen Architects tarafından tasarlanan, 17 bin 700 metreküp küp şeklindeki ARoS Aarhus Sanat Müzesi, 1100 resim, 400 heykel  ve dört sergi galerisi ile Avrupa’nın en büyük sanat merkezlerinden biri.

8,6,5 katlarda resim var. Once 10.kata ,Studio Olafur Eliasson tarafından tasarlanan müzenin tepesindeki Panorama Gökkuşağına çıkarak, şehrin  panoramik manzarasını da görebilirsiniz.

Hemen ilerisinde

 

4- Den Hamle bahAcik hava müzesi):Giriş 205 K. Her gün 10-17 arası açık.

 

şehrin eski yıllarda  nasıl  göründüğünü görebilirsiniz.1600 yıllarından beri yaşamı anlatan evler, çiftlikler, luna park, f fabrikalar, çalışma atölyeleri vb. Ayrıca eskiden köylerde ki gibi başlarını kapatmış kız çocukları ve o dönem gibi giyenmiş erkek çocukları birçok aktivite yapıyorlardı. Kesinlikle görülmeye değer. Ben buradan Üniversiteye gidecektim ama çok yorgun olunca vazgeçtim.

Ben tren istasyonuna yakın Rutebil otobüs terminalinden 123 numara ile Rønde'ye gidip aktarma yapıp 121 nolu otobüsle Knabel'e  oradanda Mols adasında ki Esby yerleşimine  kalmak için geldim .Buradan da 24 km uzaklıktaki Ebeltof'a geçeceğim.

 

2-MOLS  Adası ve ESBY

 

Karayolu ile uzanan bu adada sadece kışın  490  kişi yaşıyor. Ama birçok ailenin yazlık evi olduğundan yazın nüfusu 2500- 3000O civarında oluyormuş. Otobüsle ancak Knabel'e kadar geçebiliyorsunuz. otostopla   veya seyrek olan otobüsle ESBY yerleşimine uluşabilirsiniz. Beni otobüste tanıdığım kız ve ailesi bıraktı. Yol manzarası çok güzeldi. Bir tarafta deniz diğer tarafta düzgün ekilmiş gibi duran ama sadece hayvanlar için taze ot olan  tarlalar vardı. Yine sevimli müstakil evler. bu adada  ki ev sahibim kari kocanın evi ağzına kadar doluydu

hiçbir şey atmamışlar. İnanın duvarlarda bile boş yer kalmamıştı. Temiz de değildi. Bahçelerinde sebze ve elma ağaçları vardı. Kadın makasla akşam üstü çıkan sülükleri ikiye ayırarak kurtulmaya çalıştı. evrede yürüyüş yaparak gole gittim. Bu yeşillikler içinde harika güzel eski evler vardı. Ama hep"Ben bu ıssız yerde çatlarım" demekten kendimi alamadım.

 

Evin beyi, sauna’ ya giderken beni de davet etti. Durumu bildiğimden ne ile saunaya girdiklerini sordum ster çıplak istersen giysilerinle girebileceğini söyledi. Deniz kıyısına gelir gelmez adam tamamen soyundu. Benzerini Rusya- Baykal gölü kenarında gördüğüm portatif Saunayı araba ile çekip buraya getirmişler. İçeride kadın ve erkekler çırılçıplak oturuyorlardı. Kültür böyle. Bize ne kadar uzak olsa da artık alıştım. Ara ara buz gibi denize girip saunaya geldik. Benim için farklı bir deneyim oldu.

Ertesi gün ev sahiplerim, bahçelerindeki misafirler için canlı bölmede davet verdiler.Havuç, biber, patates, kelem, salatalık vb. Bütün sebzeleri birlikte pişirip içine diddikleri tavuğu ve krema eklediler. haşlanmış pirinç (Pilav)ile servis ettiler. Dünyada en güzel yemeklerin Türkiye’de yendiğini bir daha söyleyebilirim. Ev sahibim, iki gündür giydiği her tarafı lekeli elbisesiyle de misafirleri karşılaması beni çok şaşırttı.

 

3-EBELTOFT

Danimarka şehirleri listenize ekleyebileceğiniz bir diğer şehir Esbjerg. Balıkçılık endüstrisinin merkezi olan kent, keyif dolu Fanø Adası'na da çok yakın. Feribotla 15 dakikada adaya ulaşabilirsiniz. Legoland’in bulunduğu Billund’a ise Esbjerg’den arabayla gitmek yalnızca bir saat sürüyor.

 

 

Fregatten Jylland gemisi, ahşap evleri ve Orta Çağ sokaklarıyla tanınır.

Buraya giderken hava güneşli olduğundan deniz kenarındaki küçük plajlar doluydu. Denizin içinde deniz bitkileri vardı. Temiz görünmese de belki de bizim denizlerden daha temiz olabilir.

Denizin dibindeki bu yerleşimine gezilecek bu üç yer birbirine çok yakın .

 

1-Adelgade(Eski Ebeltoft): Bu cadde ve davamında  ki meydanda eski evler, şık butikler ,galeriler ve ücretsiz müzeler vardı.Caddenin sonundan denize doğru indiğinizde

 

2-Glas Museumof Glass Art (CamMuzesi):Her gün 10-17 arası açık. Giris 140 K. Dünyaca ünlü dediler ama farklı dizaynda birkaç cam obje vardı.

-Deri boyama fabrikası: Borda tanklı bu binayı bacasından da tanıyacaksınız.

 

2-Fregatten Jyland; Giriş 170 K.

Giriş ücreti öderseniz bu ahşap geminin içindeki tüm katları gezebiliyorsunuz. Bu kadar büyük geminin nasıl tasarlandığına insan hayal edemiyor.

Fregatten Jylland'in hikayesi, 19. yüzyılın ortalarında Danimarka deniz gücünün bir simgesi olarak başlayan ve günümüzde önemli bir kültürel miras olarak devam eden etkileyici bir yolculuktur. İşte bu tarihi savaş gemisinin hikâyesi:

 

 Fregatten Jylland’in Hikayesi

 

 İnşa ve Tasarım (1857–1860)

 

Fregatten Jylland, 1857–1860 yılları arasında Danimarka'nın Kopenhag tersanelerinde inşa edildi. O dönem için çok yenilikçi bir tasarıma sahipti:

 

Ahşap gövdesine rağmen buharlı motorla çalışan ilk gemilerden biriydi (melez tahrik sistemi: yelken + buhar).

 

71 metre uzunluğunda, 44 top taşıyabiliyordu.

 

Bu, Jylland’ı bir dönüm noktası haline getiriyordu: geleneksel yelkenli savaş gemileriyle buharlı donanma çağının birleştiği bir geçiş dönemi örneği.

 

1864 yılında Danimarka ile Prusya-Avusturya ittifakı arasında geçen İkinci Schleswig Savaşı sırasında Jylland, Helgoland Deniz Savaşı'na katıldı:

 

Danimarka filosunun amiral gemisiydi.

 

Yoğun çatışmada ağır hasar aldı, ama zaferle ayrıldı.

 

Bu savaş, Danimarka'nın büyük deniz savaşlarına katıldığı son çatışma olarak kabul edilir.

 

 

Savaşlardan sonra Jylland, daha barışçıl görevlerde kullanıldı:

 

1874 yılında Kral IX. Christian'ı İzlanda'ya taşıdı.

 

1886'ya kadar eğitim gemisi ve kraliyet taşıma gemisi olarak hizmet etti.

Daha sonra onarım yapılarak müzeye dönüştürüldü.

 

Bu köyden tekrar Tonda üzerinden Randers'e geçtim.

 

Randers ---Aalborg(81km)---Frederikshavn(45 km)---Skagen( 41 km)

 

4-RANDERS

 

 

Şehir .erkezinden 2 km sonra

 

A-Yapay yağmur ormanı;

B- AElvis’in evinin( Graceland)bir kopyası

 

 En bu şehre 10 km uzaklıkta ki bir  yerleşimde kaldım. bir yeri gezmedim.

Çevre de yürüyüş yaptım. Sonra da dinlendim. Ertesi sabah ta ile direkt Aalborg'a gittim

Tren ve otobüs var.

 

 

5-AALBORG

 

 

ilk yerleşimler M.S. 700 yılında olduğu ve  Danimarka’nın Kuzey Jutland bölgesinde yer alan bir sanayi ve üniversite şehri olan Aalborg, Danimarka’nın en büyük dördüncü şehridir.  Aynı zamanda Jutland bölgesinin başkenti olan şehir Limfjord fiyortunun üzerindeki Fiyortların en dar boğazına kurulmuştur.

 

Vikingler’den kalma bir mezar alanı bulunuyor.

 

 

Her yıl mayıs sonu kutlanan Aalborg Karnavalı, İskandinavya’nın en büyük festivallerinden biridir. Avrupa Komisyonu’nun yaptığı araştırmaya  göre Aalborg halkı, temiz havasından dolayı şehrinden en memnun olduğu kentler listesindedir.

 

  

 

Yüksek sezonda yani haziran-ağustos arası şehriniçind e shuttle gibi hareket ederek turistleri gezdiren ücretsiz bir otobüs servisi vardır.

 

 

Büyük  ve güzel apartmanların daha yoğunlukta olduğu bir şehir. Pazar günü neredeyse sadece kafe ve barlar açıktı.

 Ben eski Katedralden başladım.

1- Budolfi Plads(Eski katedral ve Public Square

Hemen yanında

 

2-Historiske Museum

buradan biraz aşağı doğru yürüdüğünüzde

 

3-Teather: İçerisi kapalı

Katedralden  ana caddeyi geçip devam ettiğinizde 50 metre sonra

 

4-Hjelmerstald: Bu sokak ve yan sokaklarında eski evler göreceksiniz.

 

5-katetralden  Nytory caddesinden sevimsiz  deniz kıyısına çıkarken ana cadde üzerinde

   A-Radhus(City Hall); Çok güzel bir bina.

Deniz kıyısında

 

B-Muzikken Hus(Opera): Modern bina. Pazar günü kapalıydı.

 Başka .müzelerde ardı ama  artık çok özel olmadıktan sonra  müzeye girmiyorum Kapıdan çıktığımda unutuyorum.

 

Buradan Tren veya otobüsle

 Nytorv caddesinden 1 Nolu otobüs veya 4 km. Yürürseniz

 

6-Zoo : Hergun 10-19 arası açık.Giriş250 K. Burası  çok bakımlı ve farklı hayvan çeşitleri var. Gitmeye değer.

 

Aynı cadde üzerinde yürüyerek veya 2 Nolu otobüs ile tren ve otobüs terminaline gidebilirsiniz.

Aalborg-Frederikshavn(Tren veya otobüs ile gidebilirsiniz.)

 

 

6-FREDERİKSHAVN

 

Deniz kıyısında ki bu yerleşimde bir saat cevreyi gezdim. Görülecek  bir şey yok. Trenle kalacağım köye gittim.

 

 

 

 

Ben Frederikshavn'da ki bir köyde  kalıp dinlenip buradan da Skagen'e gittim.

 

ANI:Burada ki  ev sahibim kadın  evinde yoktu. Beni Danimarkalı arkadaşı ve onun  Kenyalı eşi karşıladı. Büyük bir bahçenin içinde büyük evin tüm odaları istifleme doluydu. Resmen başım döndü. Ev sahibim marketlerde ücretsiz dağıtılan   günü geçmiş ürünler ile mutfağını da doldurmuştu. Bir de evde tüm gün yatan, acıkınca mutfağa inip ev sahibinin tüm yiyeceklerinden istediğini yiyip ,bulaşığını Afrikalı kadına  bırakıp tekrar odasına  çıkan bencil. Mormon Amerikalı şişman kız vardı.

Amerika’dan Danimarkalı erkek arkadaşını görmeye gelmişti.  Bu arada da dolaptaki benim peynirlerimi de yediğini fark etmedim. Asla bu türlü bencillikleri kabul edemiyorum. Afrikalı kadında bu dertten çok sıkıntılıydı. Aksam bulaşığını ben yıkadım. Onun bulaşıkları  da yıkamadan ayırdım. Kenyalı kadına da sıkı sıkı bir daha yıkamaması için tembih ettim.

Diğer üzüldüğüm konu ise Kenyalı kadının Danimarkalı kocası. Kadın 55 yaşında  .kamyon şoförü kocası ise en az 85-90  yaşında ,Beli iyice bükülmüş çirkin bir adamdı. Resmen kadını hizmetçi olarak kullanıyordu. Afrikalı kadınlarda fakirlikten kurtulmak için bir Avrupalı ile evlenmek istiyorlar. Adam Kenya'da  da kadının çirkin  ve yaşlı Alman sevgilisi olan kızının evinde yaşıyormuş. Eski karısından ayrılınca evlerini satıp parasını almış ama Kenyalı karısına koklatmamış.  Her şey kadından istiyor birde bağırıyor. Kadını sadece gezmeye Skagen'e götürmüştü .

Kadına kendisinin kullanmadığı eski görme  gözlüğünü vermiş. Ona da çok bozuldum. Dünya tatlısı bu Afrikalı kadın, ama kendini  başkalarının hizmetine sunmuş bu kadına zevkle aldığım numaralı iki gözlük ile güneş gözlüğümü ,birçok aldığım hediyeliklerden takılar, ve montumu verdim. Nasıl mutlu olduğunu anlatamam. Ama aynı gün kendi gözlüğümü düşürdüm. Uzun süre kalsaydım kadına bağıran sevimsiz, kocası na da  hizmetçisi gibi davranmamasını söyleyecektim. Avrupalı bencil ve  pinti  bu koca, kadını ,sadece peşine hizmet etsin diye getirmiş.  Yaptığım melemeni birlikte yiyeceğimizi söylediğimde   kadın sadece kocası ile yiyebileceğimi söyledi. Kendini bizimle yemek yemeye bile layık görmedi. Onun için hazırladığımı söyleyince de memnun oldu.

 

 

Frederikshavn'da Skangen'e her yarım saatte bir tren var. Otobüs yok. Araçların gittiği  yol da var.

Benim kaldığım köy tren istasyonuna uzak kaldığından ilk kez otostop yaptım. Alman bir bayan beni alıp Skagen'e bıraktı.

 

7-SKAGEN:

 

Kuzey Denizi ile Baltık Denizi’nin birleştiği noktada yer alan Skagen, 19. yüzyılda birçok sanatçıyı ağırlamış. Kuzey Denizi ile Baltık Denizi’nin birleştiği  yerde ince kumlu

 güzel plajları olan bir yerleşim.

 

 

 

Diğer şehirlere göre çok hareketli ve farklıydı. Özellikle diğer yerleşimlerde ki gibi bitişik nizam. Olmayan bahçeli evler, kasabaya ferahlık vermişti. Caddeler giysi, vb. satan dükkânlar, kafeler le doluydu. Hava da güzel. olunca insanlar buralarda keyif yapıyorlardı.

 

 

 

 

Skangen Gezi;

Skagen tren istasyonuna gelmeden iki durak önce "Hulsiq"inip yürüdüğünüzde merkeze 4 km uzaklıktaki

1-Råbjerg Mile – Kuzey Avrupa’nın En Büyük Göçebe Kum Tepesi: Ben Skagen merkezinden buraya tren ile geldim Ama daha sonra yürüyeceğim yolun ne kadar sürdüğünü bilemediğimden  biletim olan trene yetişemeyeceğimi düşünerek korkumdan arkadan gelen tren ile tekrar Skargen' en döndüm.

Yine Skangen merkez istasyonuna gelmeden bir durak önce  "Frederikshavn" durağında inip yürüdüğünüzde

2-Den Tilsandede Kirke – Kumlarla Kaplı Kilisenin Kulesi: Burayı ziyaret edecek iken yakınında yangın çıktığından polisler izin vermedi.

Skagen merkez Tren istasyonundan indiğinizde kuzeye doğru sırasıyla

 

 

3-Modern art müzesi; 125 K

4-Skangen Museum(Art Müzesi): Her gun 10-17 arası açık. Giriş 140 .

Eğer  200 Krona Kombibillet  alırsa bu müze haricinde Dracmann Hus ve Anchers hus muzelerini de görebiliyorsunuz.135 Kron karlı oluyorsunuz.

K.Resim.ve fotoğraflar var. 

Hemen karşı tarafında

5 – Anchers Museum:

10-16. Arası açık. Giriş 100 K. Ünlu ressamın evinde eski nefis mobilyalarının yanında resimlerini de görebiliyorsunuz. Görmeye değer.

6-Bam.Muzesii: Giriş 200 K. Ayı ile aklınıza gelen tüm yaşam şekilleri uyarlanmış. Çocuklar için ilgi çekici ve sevimli.

Grenen'e doğru yürüdüğünüzde sağda

Not: önce beyez light house'yi de göreceksiniz.

Yine yol boyu kamplar, plajlar vardı.

 

7- Skagen’s Grey Lighthouse & Skagen Odde Nature Centre.

 

Ama ben bu yolu yürüdüğümde çok yoruldum.

 

8-Grenen: Merkezden 4 km uzakta ama deniz kıyısına geldiğinizde bir 1.5 km daha iki denizi ayıran burnun ucuna gitmeniz gerekiyor.

Grenen’deki burun bölgesinde, Kuzey ve Baltık Denizi’nin buluşmasını görmek isteyen birçok ziyaretçi vardı.

Bu burnun iki yanında tertemiz suyu olan  iki deniz dalgaları karşılıklı birbirine karışıyor. Merkeze tekrar gelip güneye doğru yürüdüğünüzde

 

9-Dracmann Hus:Giriş 75 K.11-17 aradı açık. Evin dıştan görünüşü daha güzel. İçinde pek bir şey yok.

 

10- Liman bölgesi: Şık yatlar limanı doldurmuştu. Burada ki restoran ve kafeler doluydu. Caddeler boyu alışveriş yapıyorlardı. İnsanlar mutlu görünüyordu.

 

 

Ulaşım;Sandormen minibüsü ile Grenen'i gezebilirsiniz.

Artık Denmark'in en kuzeyi olan Skagen'den  tren ile direkt ülkenin bu sefer  güney kısmını gezmek için geldiğim yoldan Aalborg ve Aarhus aktarmalı geri dönerek "Silke Borg"a geçtim.

 

 

 JYLAND ADASININ  GUNEYİ


Moesgaard museum

Silkeborg---Jeling stone(56km)---Bilund(24 km)---Esbjerg(59 km)---Ribe(32km)


8-SİLKEBORG: 

Şehrin içi ve etrafı göller ve ormanlarla çevrili olduğundan bu şehri çok sevdim.
Burada kendimi şımartarak Raddison otelde yorgunluk attım. Otelden aldığım şemsiye ile gezmeye erkenden başladım.
Torvet,şehrin merkezine verilen ad.
Kiliseden başka ,fazla görülecek bir şey yok.

1-Silkeborgsøerne:Silkeborg Gölleri
Merkezdeki yürüme mesafesinde ki göller
   A:Silkeborg Gölü :En büyük göl. Sadece yaya ve bisikletle ulaşılan "Odden" adlı adaya gidebiliyorsunuz. Büyük ağaçların olduğu bu adada piknik yapabileceğiniz ocaklı alanlar da var.
Yürüyerek veya otobüsle gidebileceğiniz Akvaryuma yakın  iki göl  daha var.
2-Sehrin merkezindeki  nehir üzerinde
   A- Hjejlen:1861'den beri dünyanın en eski kömürle çalışan çarklı buharlı vapuru ile  gölde tur alabilirsiniz.
Suyu tertemiz olan bu nehrin  yemyeşil her iki yakasında zenginlerin oturduğu  çok şık müstakil evlerin  önlerinde tekneleri bağlıydı. Bu yerleşimlerin önünde iskeleler var. Nehir üzerinde çarklı vapurdan başka birçok  normal vapurda yolcu taşıyor. Buharlı bu vapurla iki saat gezdikten sonra Danimarka’nın en yüksek noktalarından biri olan147 metre yükseklikteki

   B-Himmelbjerget(Cennet Dağı)durağında tüm yolcular  dağa tırmanmak için indiler ama benim ayaklarım ağardığından aynı çarklı bavula geri döndüm. Diger yolcular biletlerinde ki diğer vapurla geri döneceklerdi. Tüm gezi 3 saat sürdü. Gerçekten manzara doyumsuzdu. Nehirde bu çarklı vapurdan başka gezi vapurları da işliyor.
   C- Yine nehiri gezmek için kano ve tekne de kiralayabiliyorsunuz.

Gezi vapurlarının kalktığı yerden (Vapurla da dönüşte müze durağında inebilirsiniz.)


3-Museum Jorn:10-17 .125 K.
Ünlü Danimarkalı sanatçı Asger Jorn’un eserleri sergileniyor. Ben bu modern sanattan hiç anlamıyorum. Hoşlanmıyorum da.İnsanlar bana saçma gelen bu eserlerin önünde uzun uzun  bakıyorlar.

Buradan yürüyerek veya otobüsle devam ettiğinizde

4-Aqua Akvarium & Dyrepark: Giriş 190 K.

Danimarka’nın en büyük tatlı su akvaryumuymuş ama bana sıradan geldi. Bulanık sularından balıklar net görülmüyordu. Bahçesinde ki küçük hayvanat bahçesinde hiç görmediğim hayvanlar gördüm.
5-Otobüsle gidebileceginiz Goller:
   A:Almindsø Gölü: 4 numaralı belediye otobüsü ile kısa sürede ulaşıyorsunuz. Çevresi yeşil ağaçlarla çevrelenmiş güzel bir göl. Golün hemen yanında ağaç  ile yüzmek için yuvarlak iki bölüm olusturmuşlar. Ben geç saat gittiğim halde yüzmek icin birçok yeni gelenler vardı. Ben üşüdüğüm için giremedim.
Buradan 10 numaralı belediye otobüsü ile  20 km daha ileride
6-Gjessø Gölü ve Ormanlık Alanlar; Yürüyüş ve bisiklet  sürmek için gidebilirsiniz. Eğer aracınız varsa buradan devam ederek bu Jelling'e varırsınız.
Ben özel araç ile harika manzaralar eşliginde gittim.
Ama Silkeborg'tan tren ile de gidebilirsiniz. Otobus yok.

9-JELLİNG :  Bu küçük kasaba, özellikle Viking tarihi ve Danimarka’nın doğuşu açısından önemlidir.
Şehir merkezinin içinde
   A-Monument STONES: Viking döneminin önemli yapılarıdır ve UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almaktadır.

camekan içinde korunan küçük taş 955 yılı civarında Kral gormden gamle tarafından ölen eşi Thyra anısına dikilmiştir.

büyük taş 965 yılında Gormun oğlu Kral harald Bluetooth tarafından diıkilmiştir .dikilen bu iki taşlar, Danimarka’nın Hristiyanlaşmasını ve ilk kez “Danimarka” adının geçtiği yazıtları içerir.

Runik yazılarla süslenmiş bu taşlar, “Danimarka'nın doğum sertifikası” olarak bilinir.
Hemen yaninda

   B- Jelling Kilisesi (Jelling Kirke)

Şu anki yapı 1100’lü yıllardan kalmadır; Vikinglerin ilk kiliselerinden birinin yerine inşa edilmiştir.
Hemen karşıda merdivenle çıkılan
   C-Gravhøje(Jelling Höyüğü):

Gorm ve ailesinin gömüldüğü mezar tümsek. Bahcede ki üst makam sahiplerinin mezarları da çok bakımlıydı..

Buradan Tren ile  bir durak geçtikten sonra (28 K)Vejle şehrinde ininiz. Buradan yürüyerek otobüs terminalinden expres bus ile Billund şehir merkezine veya havaalanına  64 Krona gidebilirsiniz.


10-BILLUND


Direk havaalanına veya Billund merkezinden 5 km sonra olan havaalanına yakın Legoland'a geliniz.
.

Zaten havaalanından da  sabah 9 dan sonra her saat başı ücretsiz  Legoland’a servis kalkıyor. Aynı ücretsiz servisi Billund merkezine de gidiyor. Norma otobüs ücreti  ise sadece bir durak için 28 K.

1--LEGOLAND

Giriş iki yaş çocuk ve alt yaş hariç 449 K.10-18 arası açık.
Içeri biletinizi okutarak girdikten sonra istediğiniz  oyuncağa  binmek vb. ücretsiz.
Aslında buranın diğer büyük luna parktan bir farkı yok. Sadece genelde küçük boyutlu insan, hayvan(Bazılarının  belli kısımları oynaktı),  ünlü  karakterler, binalar vb. lego görünüşlü  şekilde yapmışlar.Yani burası 
Tümü milyonlarca Lego tuğlası ile dekore edilmiş,
Legoland, dünya genelinde çocuklara ve ailelere yönelik tematik eğlence parklarıdır.

 

LEGOLAND trenle yaklaşık üç saat veya uçakla 50 dakika oteli bulunuyor ve 450 metre uzaklıkta . hemen yanında otel,bir çadır ve karavan parkı da var 

 

Dünya genelinde birkaç farklı Legoland temalı park vardır:

Legoland Billund (Danimarka) – İlk açılan Legoland parkı (1968)

Legoland California (ABD)

Legoland Windsor (İngiltere)

Legoland Deutschland (Almanya)

Legoland Malaysia (Malezya)

Legoland Dubai (BAE)

Legoland Japan (Japonya)

Legoland New York (ABD)

Legoland Korea (Güney Kore)

Türkiye'de  ise  Forum İstanbul AVM içinde Legoland Discovery Centre İstanbul adlı daha küçük bir kapalı alan eğlence merkezi var.

Bu parkın içinde

   A-Miniland: Ünlü şehirlerin ve binaların minyatür LEGO versiyonları vardı. .Burasını legoli tekne ile gezebiliyorsunuz. çok güzeldi.
   B-Ayrıca legordan yapılmış farkli ülkeleri tanıtan bölümler çok iyiydi. Bu bölümde trenler, vapurlar gidip geliyorlardı. En çok ben bu bölümü beğendim.

Farklı hızlarda Rollercoaster’lar ve büyük Lima parklarda gördüğünüz tüm oyuncaklar vardı.

Farklı konsepte Su parkları da eğlenceliydi. Atlantik adlı bölümde ise akvaryum vardı.

Ayrıca LEGO yapınızı yapabileceğiniz atölyeler.

2-LEGO HOUSE- Billund  "(Lego Evi"): Her gün 10-20 taşı açık. Giriş 330 K. Bileğinize takılan  bileklikteki kod ile legoli kendi fotonuzu  çekebilir, farkli aktiviteler deneyebilirsiniz.,,,
LEGO markasının kalbi olarak kabul edilen, hem çocuklar hem de yetişkinler için bir deneyim merkezidir. 28 Eylül 2017'de açılmıştır.

LEGO House, klasik bir müze değil, interaktif bir deneyim alanıdır. Ziyaretçilerin LEGO ile oynayarak öğrenmeleri, hayal güçlerini kullanmaları ve yaratıcılıklarını geliştirmeleri amaçlanır. Sloganları:
"Home of the Brick" (Klonun Evi).
Buradaki eserler birebir legolardan yapılmış. Hepsidre harikaydı.
Dört ana "Deneyim Bölgesi" (Experience Zones) var.

Kırmızı Bölge – Yaratıcılık: Serbest inşa alanlarıdır. LEGO tuğlalarıyla dilediğini yapabilirsinuz.

Sarı Bölge – Duygular:EGO karakterleriyle duygu temelli oyunlar.Stop-motion film yapımı

Mavi Bölge – Bilişsel Yetenekler.Problem çözme, mantık ve strateji oyunları.Robotik LEGO MINDSTORMS etkinlikleri

Yeşil Bölge – Sosyallik. Başkalarıyla iş birliği içinde oyunlar.Hikâye anlatımı
Diğer:

Masterpiece Gallery: LEGO sanat eserlerinin sergilendiği bölüm

History Collection: LEGO’nun tarihini anlatan özel sergi (LEGO'nun 1932'den günümüze yolculuğu)


Lego evine çok yakın
Billund otobüs istasyonunda 944x Nolu otobüs ile  65 km uzaklıktaki Esbjerg'e tahmini her bir saat ara ile gidiliyor.Tren yok.


Esbjerg----Ribe(32 km,Tren)

ESBJERG:

Balıkçılık endüstrisinin merkezi olan kent,  Fanø Adası'na  Feribotla 15 dakika uzaklıkta.

 1-Mennesket ved Havet (İnsanoğlu ve Deniz Heykelleri)

Şehrin simgesi olan 9 metrelik 4 dev beyaz insan heykeli.

Denize karşı oturmuş bu heykeller harika bir fotoğraf noktasıdır.

 2- Fiskeri- og Søfartsmuseet (Balıkçılık ve Denizcilik Müzesi)

Fok balığı gösterileri, deniz akvaryumu, denizcilik tarihi sergileri.

 4- WOW Park

 5-Skulpturpark (Sculpture Park)

 6-Teddy Bear Art Museum

11-RIBE


Danimarka sınırları içerisindeki en eski yerleşim yeri Ribe. İyi korunmuş Orta Çağ Şehir Merkezinin taş döşeli solaklarında gezinmek çok keyifli.
Tren istasyonuna çok yakın
1-Ribes Vikinger & Ribe Vikingecenter: Giriş 110 K.Cok doyurucu müze bin alt katında Wiking dönemi giysiler deneyebilirsiniz. Çocuklar Wiking giysileri ile kılıç savaşı yapiyorlardi. Yine Pakistan’da gördüğüm ve hiç unutamadığım aktivite; Deriden atın ortasından vücudunuzu geçirip sanki ata biniyormuş gibi  yürümek gibi
aktivitelerde vardı.
el sanatları atölyeleri  de vardı
2-Ribe Sanat Müzesi (Ribe Kunstmuseum)11-17 arası açık.90 K. Çok.güzeldi.

1800’den 1940’a kadar Danimarka sanatını içeren koleksiyon; 1860–64 arası inşa edilmiş bir villada yer alıyor .
Buradan eski şehre doğru yürüdüğünüzde
3-St. Catharinæ Kilisesi & Manastırı: Eski ve güzeldi. Karşı kösesinde


4-Eski Belediye Binası (Det Gamle Rådhus)

1496 öncesine tarihlenir; günümüzde müze olarak çalışır ve şehir yönetiminin tarihini yansıtır .Yanında

5- Ribe Katedrali (Ribe Domkirke)
Müzesi 30 K.

Bu meydan çok hareketliydi.Meydani gezip yukarı doğru çıkarken sağda

6-Jacob A. Riis Müzesi

1870’de New York’a göç eden sosyal reformcu ve fotoğrafçı Jacob Riis’in doğduğu ev; Amerikan’da "en etkin vatandaş" olarak tanındı .

7-HEX! Cadı Avı Müzesi:

Geceleri Bekçi Turu (Night Watchman):hava karardıktan sonra gece nöbetçilerini izlemek gibi ilginç
1500–1600’lerde Danimarka’daki cadı avlarını ele alır; en ünlü kurban Maren Spliid’in hikayesi burada anlatılıyor .

8. Wadden Sea Centre (Vadehavscentrer)

9-Riplay Çocuk Parkı

Ben Ribe'den sadece dinlenmek için Almanya Heidelberg'e tren ile geçtim. Çünkü Almanya ve Fransa'nın bu  bölgelerini adım adım gezmiştim. Birkaç yeri gezdikten sonra İsviçre'de ayrıca görmek istediğim yerlere gideceğim.


Önemli not: Daha önce Denmark- Ribe---Almanya -Heidelberg arası  Omia adlı ülkeler arası tren uygulamasından uygun tren bileti bulmuştum. Ama gitmeden 4-5 gün önce bulduğum bu biletler iki katına çıkmıştı. Ama aynı bileti Almanya'da ki arkadaşım ve Fransa-Colmar'da ki yeğenim aracılığı ile araştırdığımda ilk bulduğum fiyattan bile uygun  buldum.
Daha sonra arkadaşımın gönderdiği" 
https://www.bahn.de/angebot/sparpreis-V @ Almanya'da görüşmek üzere...


ANİ: Trenini yakınında market olmayan bir durakta beklerken su şişemi düşürdüğümü fark   ettim. Çevrede şahane evler vardı ama tek bir insan göremedim. Birisinin  kapısını çalıp durumumu anlatıp su istedim .Cok meşgul olduğunu söyledi .Bir diğeri direk yüzüme kapıyı kapattı. Bunların bizim gibi  ekonomik, politik problemleri yok. Dünyanın en mutlu insanlarıymış. Bir bardak suyu paylaşamayan  bencil bu milletin mutlu olduğuna inanamıyorum. En son bir adam verdi. Durumu aynen düşündüğüm gibi anlattım. Türkiye’de ki en kötü insan bile bir bardak su için kimseyi geri çevirmez. Bizi yönetemeyenlere rağmen ülkemden başka ülkede yaşayamam. Avrupalıymış!

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder