1- Selanik (Thessaloniki):
Yunanistan ve adalarını birkaç kez
gezmiştim ama bir türlü Halkidiki'ye gitmek nasip olmamıştı. Sadece Zürih'ten
buraya Halkidiki'ye gitmek için uğradım. İyi de yapmışım.
Yunanlılar sanki kafe ve restoranlarda yaşıyorlarmış gibi her taraf doluydu.
Birlikte bir şeyler yiyip içiyorlardı. Neşeleri, keyifleri yerindeydi.
Çalışmaktan keyif yapmaya zaman bulamayan Avrupa'dan sonra içim açıldı.
Yunanlılar çok yardımsever, konuşkan, güler yüzlü ve ilgililer. Zamanında
bu güzel insanlarla neden düşman edilmişiz ki? Dil ve din farkı olmasa
aynı bize benziyorlar. Sokaklar yeteri temiz değil .Hele uzak bölgelerde
çöp tenekeleri ağzına kadar dolmuştu. İnsanlar çöplerini, çöp tenekesinin
yanına bırakmışlardı. Çok sigara içiyorlar.
Kırmızı ışıkta geçen çok vardı.
Ulaşım: Şehir içi otobüslerle
her tarafa ulaşabiliyorsunuz
Osmanlı döneminde önemli bir merkez olan Selanik,
Atatürk’ün doğduğu yer olmasıyla Türk ziyaretçiler için özel bir
yeri var.
Havaalanı dan 01x Bolu otobüs ile yaklaşık bir saatte şehrin en bilinen ve
benimde kalacağım yere yakın "Kamara" durağında indim.
Buradan bir yuvarlak çizerek şehrin her yerini yürüyerek gezebilirsiniz.
Şehrin en önemli eserleri Osmanlı döneminden kalma. Ama ben gittiğimde
neredeyse hepsi onarımda olduğundan içlerini göremedim.
1-Galerius Takı (Kamara):
Roma İmparatoru Galerius adına inşa edilen bu zafer takı, Selanik’in merkezinde
görülmeye değer antik kalıntılardandır.
2-Panagiadaxia:
Tipik Ortodoks kilisesi.
3-Rotunda:
Giriş 10 Euro. Yanında ucu düşmüş minaresi kalmış. İçi boş. Resimler silinmiş.
Konu ile film seyredebileceğiniz yer de var. Girmeye değmez.
Roma döneminden kalma büyük bir yapıdır. Daha sonra kilise, cami ve müze olarak
kullanılmıştır.
4-Atatürk’ün Evi (Atatürk Müzesi): 9-17 arası açık.
Mustafa Kemal Atatürk’ün doğduğu evdir. Türkiye Cumhuriyeti tarafından
restore edilmiştir.
Gittiğimde onarımda olduğundan kapalıydı.
Hemen kapısının karşı tarafında çay, simit satılan yerler var. Adres
sorduğum bir genç kız hemen bana şehrin Türkçe haritasını getirdi .Çok rahat
gezdim.
Biraz ileride
5-Agios Dimitrios Kilisesi:
Şehrin koruyucu azizi olan Aziz Dimitrios’a adanmış, Bizans dönemine ait büyük
ve görkemli bir kilisedir.
Buradan 23 nolu otobüse binip "Yedi kule durağında ininiz.(Yokuş
yukarı çıkıldığından yürümek yorabilir.
6-Eptapyrgio (Yedi Kule):Giriş 10 Euro. Sadece kalenin tepesinde ki taş
yoldan yürüyerek şehrin manzarasını görüyorsunuz. Girmeye değmez.
Bizans ve Osmanlı dönemlerinde kale ve hapishane olarak kullanılmıştır. Tepeden
şehir manzarasını görebilirsiniz.
ANI: Burada marketin önünde oturan bir aileye adres sorduğumda beyefendi,
bana resmen grafik çizdi. Sürekli "Meşgulüm. Yardım edemem" diyen
Avrupalıdan sonra bana bu yardımseverlik çok iyi geldi.
Buradan yürüyerek zor da bulunsa aşağı doğru yürüdüğünüzde
7-Ano Poli (Yukarı -eski Şehir)
Selanik’in Osmanlı döneminden kalma çevresi surlarla çevrili tarihi bölgesi.
İçinde Selanik karargahı , Musa bana türbesi, Selanik valiliği binalarını
görebilirsiniz.
Ben küçük bir alan kaplayan Çınarlı mahallesini gezdim. Buradaki eski
evler, renkli kafeler görülmeye değer.
Buradan yürüyerek aşağı indiğinizde
8-Bit Pazarı: İkinci el giysi ve eşyaların satıldığı bu bölgede ki Antika
dükkânlarında çok güzel antikalar bulabilirsiniz. Ben 20 Euro'ya içinde cami,
eski Türk evleri vb. kabartmalı eski hamam tasına bayıldım ama çantamda
yer olmadığından alamadım.
9- Bedesten: Osmanlı döneminden kalan küçük yapı. İçinde fazla bir şey yok.
Buradan yürüyerek
10-Osmabli Bankası: Çok ihtişamlı yapıydı ama onarımda olduğu için içini
göremedim. Tekrar aynı yere gelip zıt yöne devam edersen
11-Cami
12-Bey(Cennet ) hamamı.
Baharatlar, yerel ürünler, taze meyveler ve balıkların satıldığı geleneksel
pazar yerleri görmek isterseniz;
13-Kapani açık pazar: Yiyecek, giyecek gibi her şeyin bulunduğu Pazar.
14-Modiano kapalı çarşısı:
15-Yahudi hamamı
16- Nea Paralia(Selanik Sahili):
Beyaz Kule ‘den başlayıp deniz kenarında uzanan yürüyüş ve bisiklet yolları ile
dolu keyifli bir sahil şerididir.
A-Aristotelous Meydanı:
Şehrin kalbinde yer alan bu meydan, kafeler, restoranlar ve dükkanlarla
çevrilidir.
B-Ladadika Bölgesi: Íçip eğlenme yerleri ile dolu.
Eski depo binalarının restoran ve barlara dönüştüğü canlı bir bölge.
Özellikle akşamları hareketlidir.
Not: Buradan biraz ileride Arkeoloji müzesi var. Kapalıydı.
Buradan sahilden geri döndüğünüzde
C- - Lefkos Pyrgos(White Tower-
Beyaz Kule): giriş 10 Euro.
Selanik’in simgesi olan kule, Osmanlı döneminden kalma bir yapıdır.
İçinde ki müze resmen boş. Sadece yukarıdan şehir manzarası görülüyor.
D-İsterseniz beyaz kulenin arkasından
D- Bot turu: Her iki saate yakın tur var. Yarım saati 7 Euro.
Not: Selanik içinde güzel bir denize gitmek isterseniz 71nolu otobüs ile
"Peraia" ya gidebilirsiniz.
HALKİDİKİ
Halkidiki (Χαλκιδική), Yunanistan’ın kuzeyinde, Makedonya bölgesinde Ege
Denizi’ne doğru parmak şeklinde uzanan üç ana yarım adadan oluşur.
Kassandra,
Sithonia
Athos.
1- Kassandra (İlk Parmak / Batı Kol)
En turistik ve gelişmiş bölgedir. Plajları, gece hayatı ve tatil köyleriyle
ünlüdür.
Kallithea,Hanioti, Pefkochori,Possidi yerleşimleri var.
2-Sithonia (İkinci Parmak / Orta Kol)
Doğal güzellikleri, kamp alanları ile daha sakindir.
Nikiti, Neos Marmaras,
Vourvourou ,Sarti
3- Athos (Üçüncü Parmak / Doğu Kol)
Burada Ortodoks Hristiyan manastır devleti olan Aynoroz (Mount Athos)
olduğundan kadın ziyaretçilere kapalıdır.
O nedenle manastırlar dışında sivil yerleşim yoktur.
Halkidiki'ye gitmek için:
Sahilden örneğin Kamara durağından 45 A nolu otobüs ile Halkidiki otobüs
durağına gidiniz .
Buradan Halkidiki'de ki her yerleşime otobüs kalkıyor.
O nedenle önce gideceğiniz yere hangi saatte hangi otobüs olduğuna bakınız.
Yalnız otobüsleri eski ve temiz değil.
Buradan benim gitmek istediğim en güzel Kasandra yarım adasının
"Kallithea" yerleşimine sık olmamakla birlikte otobüs var. Bir
saat sürüyor. Ücreti 9 Euro.
Kalkithea'dan sonra yol adanın tüm burnunu dolanarak yine
Kallithea'ya gelen yol var. Selanik,'ten gelinen yoldan geri dönüp
"Modanıa" dan
Sithonia adasına gidiliyor. Bu adanın tüm çevresini de dolanan
karayolu var
1-KALLÍTHEA
Selanik'e en yakın sahil yerleşimi. Bizdeki sahil kasabalarının bir
benzeri. Sadece bu yarım adalarda ki yerleşimler denizden yukarıda olduğundan
genelde merdivenlerle aşağı iniyorsunuz.
Otobüse indiğiniz yerden biraz ileride merdivenlerden aşağı indiğinizde
-Koralli plajı: Halkın yararlandığı güzel bir sahil. Büyük bir otel
ve kafe de var. Ama sahilde oturacak bir yer bile yoktu .Denize Sabah
beşte girdiğimde cam gibiydi. Tam. Keyfini çıkardım.
Buradan araç ile beş dakika yürüme ile 15-20 dakika sonra
2-afytos:
Bu köy ,yine merdivenle inilen yeşil
kristal sahili ile ünlü.
Köy, aynı bizim Çeşme tarzında eski ve bakımlı sevimli ev ve
kafeleri var.
Possidi ve Siviri plajlarının da güzel olduğu söylendi.
ANI:
Ben Planımda buradan ikinci adaya geçip bir iki gecede orada
konaklayacaktım .Ama Selanik’te ki ev sahibim genç ” ihtiyacın olacak”
diye kocaman deniz şemsiyesi i elime tutuşturdu. Ben de akıl edemedim.
Bana taşımada çok sıkıntı yarattı. Sonra düşündüm; Evime beş dakika yürüme
mesafesinde cam gibi deniz varken bu çileyi neden çekiyorum. Ani kararla
Selanik'e döndüm.
Açıkçası ,Halkidiki'yi belki gözümde fazla abartmışım. Bana çok sıradan geldi.
NOTLAR
Selanik’ten adalara da feribot ile gidebilirsiniz.:
(feribotlines.com sitesinden
tarihi açık bilet satın alabilirsiniz. Zaman zaman indirim oluyormuş.
Selanik'ten her pazar Midilli (28 Euro)ve diğer adalara uğrayan feribot
kalkıyor.
Midilli---Ayvalık(35 Euro,45 dakika).
Kavala'dan Midilli ve diğer adalara farklı günlerde de bot var.
Selanik'ten kara yolu ile İpsala gümrük kapısına gitmek isterseniz:
Selanik---Kavala(2 saat)---Iskece(Xanthı)(52 km)---Gümülcene(Komotini)(50
km)---Dedeağaç(Alexandropoli)(50 km)---Ipsala-Edirne(bir buçuk saat.)
Ben Selanik ----Kavala(18 Euro, iki buçuk saat)---Dedeağaç(iki saat,17 Euro)
---Sınır(5 Euro, bir buçuk saat, köylere de yolcu taşıdığı için yol
üzüyor.)
DEDEAĞAÇ
ANI: En son sınıra biletimi alıp otobüsü bekliyordum. Ama çok yorgundum.
Ayrıca Ben burada ki yerleşimleri daha önce gezmiştim ama hep Yunanistan
içinde bir Türk köy görmeyi çok istiyordum. Hep dediğim gibi gezide şansım hep
yanımda. Bazen bu kadarına da kendim bile inanasım gelmiyor. Terminalde
beklerken Türk olduğumu anlayan bir Türk genci yanıma gelerek beni evinde
misafir etmek istediğini söyledi. Couchsurfing üyesi olduğunu da öğrenince
hemen biletimi nertesi güne değiştirip
Komotini şehri/sapes ilçesine otobüsle geldiğim yoldan geri dönerek 45
dakikada gittik. Oradan gencin aracın ile ailesinin yaşadığı ve sadece
Türklerin yaşadığı
köyüne gittik. Tahmin ettiğim gibi bu köyde bembeyaz badanalı avlu
içinde evleri tertemizdi. .Genç Türkiye’de ilk, orta, lise ve
Üniversiteyi bitirmiş. Ablası ve eniştesi de doktor olmuşlar. Aslında bu durum
bana hiç adil gelmiyor. Bizim gençlerimiz tıp kazanmak için gençliklerini
yaşayamıyorken dışardan bu kadar üniversiteye girmek kolay olmamalı. Yine
bunlar bizim vatandaşımız. Zaten Genç te bunu kabul ediyordu.
Evleri avlunun iki tarafında oda oda seklindeydi.350 koyun ve inekleri vardı
.Durumları oldukça iyiydi.
Çok tatlı bir annesi vardı. Hayatımda en lezzetli tarhana çorbası içtim.
Kıymalı şehriye pilavı yedim. Annesi bana tarhana çorbası verdi.
Ertesi gün komşuları ziyarete geldi. Erdoğan’a hayrandı.(Genç tam tersini
düşünüyordu .)Onun sayesinde ısrarla bu topraklarda rahat ettiklerini söyledi.
Tam tersini düşündüğümü, Atatürk sayesinde rahatlarının olduğunu söyledim. Ama
haklıydı Bizler dünya kadar vergi öderken onlar bedavadan üniversite
okumuşlardı. Hepsinin Türkiye'de evleri varmış. Bu sadece görünen bir bölüm.
Daha sonra hayvanların olduğu çiftliği ziyaret ettik. Mis gibi
domateslerden aldım. Onlarla tanıştığıma çok memnun oldum. İyice dinlendim.
Ertesi gün sınıra gittim.
Ama bu sınırdan ilk kez yaya geçiyordum. Yasakmış. Yunan polisi istemeyerek
mühür bastı.
Bir aile ile Keşan'a kadar gelip buradan uzun yıllar görmediğim ,daha
önce sürgün gittiğim köyde birlikte çalıştığım dostlarımı ziyaret
etme fırsatını bulunca n Ayvalık otobüsüne bilet aldım. Bu can dostlarımda
iyice yorgunluk attıktan sonra kanyonu görmek için Uşak’a gittim.
UŞAK
Bu şehrin üzerine karanlık çökmüş gibi. kirli ve bakımsızdı.
Sevemedim bu şehri
Tren istasyonunun hemen yanında
1-Uşak Arkeoloji Müzesi (Karun Hazineleri Müzesi):Pazartesi hariç her gün
8:30-17 aradı açık. Müze kart ve 65 yaş ücretsiz. Türklere 100 TL. Lidya’dan
Roma’ya uzanan binlerce eseri görebileceğiniz modern müze, Karun hazineleriyle
ünlü .Çok iyi düzenlenmiş, gezmesi kolay muhteşem bir müze.
Buradan yürüyerek şehir merkezine doğru geldiğinizde
2-Atatürk heykeli: Milli mücadeleyi anlatan silah ve yiyecek taşıyan
kağnı arabası da olan güzel bir heykel.
3-Ulu Camii (Uşak Grand Mosque): Germiyanlılar döneminden kalma bir yapı.
Restorasyonlarla Osmanlı izleri de taşıyan görkemli bir camii. Hemen
yakınında
4-Burmalı Camii: Kendine özgü mimari yapısıyla Uşak merkezde Osmanlı
döneminden kalma değerli bir eser .
Yürüyerek
5-Tarihi Uşak Evleri: Osmanlı döneminden kalma klasik evler, koruma
altındaki mahallelerde ziyaret edilebilir.
Mahallenin sonunda
6-Atatürk evi(Etnografya Müzesi):Pazartesi kapalı. Diger günler 8:30-17:30
arası açık.
Ücretsiz. Atatürk’ün milli mücadele ve sonrasında üç kere kaldığı konak.
İçi de güzel.
Burmalı camiinden zıt yine yürüdüğünüzde
7-Uşak Kent Tarihi Müzesi: 8:30-17:30 arası açık. Ücretsiz müze.
Taş binası da güzel
Uşak halıları, Eşme kilimleri, Atatürk dönemi ve yerel kültürü
anlatan objeler var .
8-Hacım Sultan Türbesi
9-Atapark, Korupark, Tiritoğlu Parkı:
Daha Uzaklar
1-Ulubey Kanyonu (Ulubey Canyon Nature Park):
Otogardan veya dört yoldan 33 km uzaklıkta ki Ulubey dolmuşuna binip
Ulubey girişinde inip yürüyerek ulaşabilirsiniz.
2013 yılında Tabiat Parkı olarak ilan edilen kanyon,40–45 km
uzunluğunda, 135–170 m derinliğe ve 100–500 m genişliğe sahip. Bu
özellikleriyle dünyanın en büyük ikinci kanyonu olarak kabul ediliyor .
Ama bana çok sıradan geldi. Cam terasın yanında ki ahşap korkulukların bir
kısmı kırılmış, yerlerde. Tam ticaret kafasıyla çevresi ücretli giriş
yerleri ile doldurulmuş.
Parka giriş ücretsiz .
A-Cam Teras: Giriş 30 Tl. Kesinlikle değmez. Ayni manzarayı her yerden
görebiliyorsunuz..
Kanyonun kenarına 150 m yükseklikte inşa edilmiş 135 m²’lik bir platform.
30 mm kalınlığındaki kurşun geçirmez camı sayesinde ayaklarının altındaki
manzarayı güvenle izleyebilirsiniz .
düğün ve doğa fotoğrafları için tercih ediliyor.
B-Ahşap merdivenler ile kanyonun dibindeki suya kadar inebiliyorsunuz.
Bu girişe yakın fotoğraf çekebileceğiniz bir yer daha var.
C-Ters Ev: Kanyon yakınlarında 2019’da açılmış ilginç bir yapı; içindeki
objeler ters şekilde yerleştirilmiş. Giriş ücreti. Buraya hiç yakışmayan bir
ticarethane.
D- Yürüyüş yolları
E-Macera parkı: Yürüyerek veya araç ile gidebilirsiniz. Dev salıncak,
zepline gibi aktiviteler var. Bu bölgede Kaya tırmanışı, off-road araç turları,
ve yamaç paraşütü de yapılıyormuş.
not: Ağaçların altında piknik alanları var. Yine Pansiyon ,kamp
kurabileceğiniz yerler ve çadır kampı da var.
2-Taşyaran Vadisi Tabiat Parkı: Rüzgar ve suyun şekillendirdiği etkileyici
kaya oluşumları arasında yürüyüş yapabilirsiniz.
Araçla gezebileceğiniz diğer yerler:
3-Cilandiras (Clandras) Köprüsü: MÖ 2.500 yıllık Phryg dönemi
köprüsü, doğal ortamıyla piknik ve keşif rotası olarak öne çıkıyor .
4-Göğem Göleti: Kuş sesi eşliğinde huzurlu bir mola vermek isterseniz
gölette piknik ve dinlenme imkânı sunulmakta .
5-Aksaz Kaplıcası / Karahallı Termal Tesisleri: Termal sularla rahatlamak
isteyenler için doğal sıcak su kaynakları var.
6-Duraklı kaya mezarları
7- Hasköy anıtları
8-Blaundus Antik Kenti:
Usak –Denizli yolu üzerinde.
Pergamon ve Roma dönemlerinden kalıntılarla dolu eski şehir Alanı: şehir
surları, tapınaklar, stadyum.
9-Pepuza & Sebaste Antik Kentleri:
Montenizin merkezi
Aracım olmadığından bu antik kentlere gidemedim.
Yerel Yiyebilecekler: Uşak tarhanası, keşkek, yumurta sızdırması, ciğerli
bulg
3- Denizli
Şehrin merkezi, bayramyeri ve ona yakın Çınar meydanı sayılıyor.
1-Bayram yeri(Kaleiçi)
Burası en eski yerleşim yerlerinden biri. Kaleiçi, eski üstü kapalı
ağırlıkla giysilerin satıldığı pazar yeri.
Buradan biraz ileride
1- Germiyan Hamamı: Bu eski Pazar gittiğimde erkeklere olduğundan içini
göremedim.
2-Denizli Atatürk Evi ve Etnografya Müzesi: Pazartesi hariç diğer günler
8-20 arası açık.
Atatürk’ün Denizli ziyareti sırasında kaldığı, restore edilmiş Osmanlı
dönemi konağı olarak müze haline getirildi. Etnografik koleksiyonlar, yerel
kültür ve dönem objeleri içeriyor. Giriş ücretsizdir .
Biraz ileride
3-Kent Müzesi: Pazartesi hariç 8-17 arası açık. Müze kart geçerli. Tek
kelime ile harika. Çok iyi düzenlenmiş.
Daha ileride
4-Çınar Meydanı: Burası da eski bir yerleşim.
A- Cam horoz heykeli: Çok güzel.
B-Gazi okulu: Eski bina
Biraz daha yürüyünce
5- Bez Bebek müzesi
6-Konaklar
Daha uzaklar:
1-Pamukkale :
.
Travertenler, 35–56 °C arası sıcaklıktaki mineral zengini suların binlerce
yılda biriktirdiği kalsiyum karbonatla oluşmuş doğal teras sistemleridir .
bu yumuşak beyaz kalsiyum teraslarlar olan Travertenleri ve Hierapolis Antik
Kenti, 1988’den beri UNESCO Dünya Mirası listesindedir
Yaz Dönemi (Nisan–Ekim): ören yeri 06:30–20:00 arası, bazı dönemlerde
21:00’e kadar ziyaret imkânı var .
1 Haziran sonrası gece müzeciliği uygulaması aktif: 19:00–23:00 arasında
giriş yapılabiliyor; bilet gişesi 21:00’e kadar açık .
Kış Dönemi (Kasım–Mart): 08:00–17:30 arasında ziyaret edilebilir; gişe
kapanışı yaklaşık 30 dakika öncesine kadar .
A-Travertenleri (Pamukkale “Pamuk Kale):Denizli'ye 18 km uzaklıkta. Ulu
cami önünden 230 nolu belediye otobüsü ile(Ilk otobüs 6:15,ikincisi 8:00 de
....kalkıyor. Köyleri dolaşarak 40 dakikada gidiyor. Veya otogardan
dolmuş ile daha kısa sürede gidebilirsiniz.
İndiğiniz yerden beş dakika yürüyünce gişelerde geliyorsunuz. Müze kart ve
65 yaş geçerli.
Artık yukarıya doğru çıplak ayakla yürüyeceğinizden yanınıza
ayakkabılarınız için naylon torba getiriniz.
Yüzey tırtıklı ve akan sulardan etkilenmeden yürüyebiliyorsunuz.
Aşağıdan beyaz bir dağ gibi görünen pamuk kaleye tırmandıkça büyük
gölcüklerin görüntüsü çok güzel.
En tepede
B-Hierapolis Antik Kenti kalıntıları var.
a-Arkeoloji Müzeleri: Devasa yan yana üç taş binada, Hierapolis, Laodikeia,
Tripolis gibi çevre antik kentlere ait eserler sergileniyor .çıkan antik
mezarlar, küçük objeler ve tiyatroda ki nifler sergileniyor. Hepsi de çok
güzel.
Tepeye doğru 800 metre tırmandığınızda
b-Amfi tiyatro :MÖ 2. yüzyılda kurulmuş. Çok görkemli.
Yakınında kilise var.
Geri dönerken çin deliğini görebilirsiniz. Bu delikte çıkan metan gazından
atılan hayvan ve insanlar
ölüyormuş. Baştaki kral ise kendi gücünden olduğunu söyleyerek cahil
halkı emri altında tutuyormuş!
Daha aşağıda da şehir yerleşiminde
hamamlar, tapınaklar ve nekropol alanları bulunuyor.
c-Kleopatra Antik Havuzu (Antik Havuz):
bu termal havuzda, antik sütunların çevresinde yüzerek tarih ile iç
içe bir deneyim yaşanabilir.
Gittiğimde onarımdaydı.
2-Laodikeia Antik Kenti:
Pamukkale belediye otobüsünden yol ayrımından in.10 dakika
yuru.
Roma döneminin önemli ticari merkezlerinden biri olan Laodikeia’da agora,
tiyatro, su kanalları ve kazılarda çıkarılan birçok eser görülebilir. Müze kart
ile giriş ücretsiz veya indirimli .
3-Kaklık Mağarası
(Küçük Pamukkale):
Otogardan önce Kalkık dolmuşuna binmelisiniz.
sarkıt-dikit mağara ve mini termal göletliyle tanınır. Zemin
traverten oluşumları ve içerisindeki küçük göletliyle doğal bir görsel şölen
sunuyor .
4-Honaz Dağı & Bağbaşı Yaylası
Honaz Dağı Milli Parkı (2.571 m), yürüyüş, kamp, kuş gözlem gibi outdoor
aktiviteler için ideal bir doğa rotası. Eteğinde yer alan Bağbaşı Yaylası’na
teleferikle çıkabilir, orman içinde bungalov ya da kır lokantalarında vakit
geçirebilirsin .
Not: Denizli Teleferik (Gondola)'e130 ve 131 nolu
Çınar meydanından kalkan otobüse bin.
Bağbaşı Yaylası'na çıkmak için kullanabileceğin teleferik hattı, yaklaşık 7
dakikalık bir yolculuk boyunca panoramik manzaralar sunuyor. Zirvede kamp,
kafeler, aktivite alanları var .
5-Güney Şelalesi (Güney Cindere Köyü): Otogardan Güney ilçesine önce
gidiniz.
Yaklaşık 20 m yüksekliğindeki şelale, traverten birikintileri üzerinde
doğal bir sulama havuzu oluşturuyor. Aydınlatmalı, rekreasyona açık alanıyla
günübirlik ziyaret edilebilecek yerlerden .
6-Tripolis ve Tabea Antik Kentleri:
Denizli çevresinde gezilebilecek diğer antik yerleşimler. Tripolis
şehrindeki Roma hamamı, nekropol ve kale kalıntıları ilgi çekiyor; Tabea ise İneceğiz
Kanyonu ile birlikte keşfedilebilir
4- BURDUR
1-Burdur Arkeoloji Müzesi: Her gün
9:00-18:30 arası açık Giriş 100 Tl. Müzekart ve 65 yaş gecerli.1969’dan bu yana
hizmet veren müzede 50‑60 binden fazla eser sergileniyor. Sagalassos’tan
çıkarılan heykeller de burada sergileniyor .Doyurucu bir müze.
Biraz yukarısında
2-Ulu cami: 1300 yıl yapımlı. Ferah iç yapısı var. Bitişiğinde
3-Saat kulesi:
1830–36’da inşa edildikten sonra1914 depremiyle yıkılmış, 1937’de yeniden
yapılmış .biraz ilerisinde
4-Taş Oda konağı:17–19. yüzyıllarında yapılan Osmanlı konaklardan
biri. Artık restoran. İçi kapalı olduğundan göremedim.
Buradan aşağı inip sağdan çay yolunu takip ettiğinizde ikinci
köprüden sola girdiğinizde
5-Mehmet Akif Ersoy Kültür Evi : Ücretsiz. Burdur'da doğan Mehmet
Akif Ersoy'un milli mücadele yılları
Aynı bahçede
6-Baki Bey Konağı: Giriş ücretsiz. Dışı da içi de çok güzel bir konak.
Buradan devam edip ilk köprüden sağa doğru gidip kısa yokuşu tırmandığınızda
7-Yediltepe:Buradan Burdur gölü ve Şehir manzarasını seyredebilirsiniz.
Ayrıca Şehitlik var.
Buradan aşağı indiğinizde
8-Hamam Kafe: Eski harika hamama kalorifer döşeyerek ve halılar
sererek kafe yapmişlar. Aslında hamam olarak bırakılabilirdi. Yazık
olmuş. Buranın biraz aşağı tarafında
9-Doga tarihi müzesi:8:30-19 arasında açık. Pazartesi kapalı. Eski taş
kilise binası güzeldi. Pazartesi gittiğimden içini gezemedim.
Tekrar Hama kafenin önüne gelip karşıdan görünen
10- Eski Burdur Evleri: Bu sokakta ve ilerisinde güzel eski evleri gezerek
tekrar çay yolu Bakibey konağına inebiliyorsunuz.
11-Hıdırlık Kümbeti (Dört Ayak Kümbet): Eski otogar veya itfaiyeye ve
Koprubasina yakın.14. yüzyıldan kalma Selçuklu dönemi yapısı. Kent merkezine
yaklaşık 3 km uzaklıkta yer alır .Gitmeye değmez.
Daha Uzaklar:
1-Burdur Gölü: Salda gölünden Burdur'a gelirken Çendik ilçesine gidersen en
yakından Burdur golünü görebilirsiniz. .Veya şehir içinden
Yeşiltepe 'ye çıkarsan uzaktan Burdur gölü 'nü uzaktan görebilirsin.
Gölde kuş gözlemciliği yapabilirsiniz.
Endemik tür olan Dikkuyruk ördeklerini görebilirsiniz.
Kano ya da göl kenarında yürüyüş yapmak mümkün .
2-İnsuyu Mağarası: Giriş 75 tl.Burdur'dan Antalya'ya giderken 14 km sonra. Türkiye’nin
turizme açılan ilk mağarasıdır. 597 m’lik turistik bölümü gezilebilir .Ama
yeterli yağmur yağmadığından içindeki göller ,20 yıldır goller kurumuş. Sarkit
ve dikitlerde fazla olmadığından bana sıradan geldi.
3-Salda Gölü (Yeşilova): 70 km. Türkiye’nin “Maldivleri” olarak bilinen,
beyaz kumsalları ve berrak turkuaz suları ile ünlü. Cilt dostu magnezyum içeren
suyu, fotoğrafçılık ve kampçılık için ideal. Bölge sit alanı olarak koruma
altında .
4-Lavanta bahçeleri:
En çok Haziran ile Temmuz sonu arasında tam not çiçekleri görebilirsiniz.
A-Salda yolu üzerinde ana yoldan içeri girdiğinizde Lisainya(Karakent köyü)
sınırları içinde.
Buradaki lavanta bahçeleri Ağustosun ilk haftasında anı yağmurdan dolayı
mor çiçeklerini dökmüştü. Giriş 20 TL.
Bu bahçeleri pırıltılı ve renkli kağıtlarla, gelin, damat heykelleri
ile gereksiz yere süslemişlerdi. Sadece ticari olarak düşündüklerinden doğal
yapılarını göremiyorsunuz.
B-Burdur ile Isparta arası Kuyucak'ta da lavanta bahçeleri
görebilirsiniz.
5-Sagalassos Antik Kenti: Burdur'a 40 km uzaklıkta. Ağlasun ilçesinde yer
alan, binlerce yıllık Lidya, Roma ve Bizans izleriyle dolu UNESCO geçici
listesinde yer alan antik kent. Dünyanın en yüksek antik tiyatrolarından birine
sahiptir .
6-Kibyra Antik Kenti: Gölhisar ilçesinde. 10.000 kişilik stadyumu, Medusa
mozaiği ve anıtsal kapısıyla dikkat çeker. MÖ 4. yüzyıla uzanan tarihiyle
büyüleyici bir antik kent .
7-BUCAK: Burdur'dan Antalya'ya giderken 45 km uzaklıkta.
A-Kremna Antik Kenti: Roma ve Helenistik dönem kalıntılarıyla Bucak
bölgesinde, uçurum manzarasıyla ilgi çeken antik yerleşim .
B-İncir Hanı (Kervansaray): Anadolu Selçuklu döneminden kalma
13. yüzyılda yapılmış han. Ticaret yollarının üzerinde yolculara hizmet vermiş
bir yapı .
C-Susuz Han :
D-Sığla Ormanı Tabiat Parkı: Bucak bölgesinde yer alan endemik ağaçlarla
kaplı park. Trekking, piknik ve doğa yürüyüşü için popüler bir rota.
YEMEK
-Burdur: Bir çeşit şiş köfte
-Muhallebi
Not: Burdur’dan Antalya'ya giderken
Antalya sınırında Dagbeli nahiyseni geçer geçmez veya karşı sağda
Ariassos Ören yolu da
görebilirsiniz.
Nihayet Antalta’da evime dönebildim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder