ETİYOPYA
Afrika'nın Resmî adı Etiyopya Federal
Demokratik Cumhuriyeti olan ülke, Bir zamanlar Habeşistan
(Köleler Ülkesi) olarak anılan Etiyopya, en eski Hristiyan
geleneklerini yaşatan çok farklı bir ülke Etiyopülke.
Antik çağlardan beri Afrika kıtasının en eski
bağımsız ülkesi Etiyopya, kıtada sömürge altına
girmeyen tek ülkedir. Nüfus sayısı açısından da
ikinci kalabalık ülkesidir.
Kültürü çok olarak zengin olmasına
karşın çok fakir ülke. Bu nedenle dünya çapında pek çok
gönüllü organizasyon Etiyopya’da eğitim, sağlık ve
beslenme konusunda çalışmalar yapmaktadır.
Unesco
tarafında koruma altına alınan en çok yer burada, Afrika Birliği’nin
merkezi, kendine özel alfabesi ve dili var, takvimi ve zaman sistemi
farklı.
-Acil durumlar için Addis Ababa Büyük elçilik
numarası:
+251911252334
-Turk elçiliğini tavsiye ettiği, Türk
turistlerinin de memnun olduğu tür rehberinin WhatsApp numarası:
Messay Seifa
+251911926843
Burada ki Türk elçiliğinde çalışan görevliler
bana ülke içindeki planım hakkında çok yardımcı
oldular. İlgilendiler.
VİZE:
e vize adresinden alabilirsiniz. Üç günde size
geri cevap veriyorlar.2024 vize ücreti 62 dolar.
Ama her şeyi dikkatlice yapın. Ben pasaportu ve
fotoğrafımı yeniden yüklemek zorunda kaldım.Gecikaldığımdan Cidde-Etyopya biletimi beklediğimden daha pahalı almak zorunda kaldım.
Elçilikten aldığım bilgi: Sadece Etyopya da
olan eviza.gov.et web sitesinden
Elektronik vize alabiliyorsunuz.Bu sitede ki mail adresine kafana takılan
her soruyu sorabilirsin.
Not:. Havaalanında veriliyormuş. Kara sınır
kapılarında verilmiyormuş. vize,pasaportun işlemden çıktığı anda başlıyor.72
saat içinde onaylandığı taktirde maile geliyormuş
BİLET
Türkiye’den Etiyopya’ya direkt sefer var. Fakat
aktarmalı uçuşu daha ucuz.
En ucuz Mısır
havayolları, daha sonra Emirates ve diğer Arap havayolları ile aktarmalı
gidebilirsiniz.
400 Euro civarı olan bu uçuşların 8-10 saat civarı
Kahire ,Yemen veya Dubai aktarmaları var.
Genellikle büyük şehirlerde bulunan
havalimanlarından bilet olduğu için, biletinizi erkenden
almanız
sizin için çok daha iyi olacaktır.
Ben,Arabistan -Cidde----Etyopya-Addisababa
(uçak ,2 saat) uçtum.
Cidde havaalanında
Etyopya vizem olup olmadığını sordular. Ama Addisababa havaalanına
geldiğimde de yine herkes gittikten sonra
ben bekletildim. Yeşil pasaport kafalarını karıştırıyor.
Dönüş bileti sormadılar ama kalacak yerimin
telefonumu istediler.
Havaalanındaki turist infodan harita ve gerekli
bilgileri alın. Bana çok yardımcı oldular.
Havaalanından mini van veya taksi ile şehir
merkezine gidebiliyorsunuz. Hatta havaalanı şehir merkezine, merkezinde ki
Bole caddesine yürüme mesafesinde.
KOMŞULARI: Kuzeyinde Eritre, doğusunda
Cibuti ve Somali, batısında Sudan ve Güney Sudan, güneyinde ise Kenya
vardır. Etiyopya’nın denize sınırı yoktur.
yüzölçümü 1.104.300 km kare ve nüfusu da yaklaşık
120.000.000'dur. Etiyopya’nın başkenti Addis
Ababa’da 10.000.000 milyon insan yaşamaktadır
Türkiye'den 1 saat ileridedir.
ÇOĞRAFİ YAPI:
"Afrika'nın Çatısı" olan
Etiyopya diğer Afrika ülkelerinden daha dağlık bir yapıya
sahiptir .AyrıEtiyopÜlkede tuz
düzlükleri, aktif volkanları, Dünya'nın en sıcak
yerlerinden biri olan Danakil Çöküntüsü vavvardır.
vardır.Ayrıca;
Rift Vadisi: Ülkenin kuzey doğusundan başlayan ve merkezden
güneybatıya doğru genişleyerek ülkeyi iki parçaya ayırmaktadır.
Blue Nile ve Tana Gölü:Nil sularının yüzde 85’i bu ülkeden doğuyor,
İKLİM
Genelde iklim tipi tropikal muson iklimidir.
Etiyopya diğer Afrika ülkelerine göre daha serindir. Özellikle AAdis Ababa en yağışlı bölgedir.
Bizdeki yaz ayları onların kış dönemi
olduğundan genelde yağışlı geçmektedir.
Bu ülke, yıl boyunca güneşli olduğundan
gezmesi kolaydır. Ama iklim, bölgeye bağlı olarak büyük ölçüde
değişir.
Etiyopya’da üç mevsim vardır.
1-bega mevsimi: Ekim-Mart: uzun kuraklık
dönemi karayolu ile yolculuk yapmak için ideal. Her ne kadar gündüz
sıcaklık yüksek olsa da geceleri ve sabahları sıcaklık oldukça
düşmektedir Aksam yaklaşık 10 derece, gügündüz ise 30 dereceye kadar yükseliyor hava sıcaklığı.
Mart ayının sonunda yağmurlar başlıyor.
2-belg dönemi: Mart ve Nisan aylarında kısa
yağmurların olur.
En yüksek sıcaklıklar mart - mayıs
aralığında yaşanır. Mayıs ayı sıcak ve yağmur yağmaz.
3-kremt mevsimi(kış Dönemi): Haziran-Eylül: Muson
yağmur mevsimi. Uzak bölgelere gitmek sıkıntılıdır. Bu dönemde gitmeyiniz.
Aslında ülkenin farklı bölgelerinde yüksekliğe bağlı olarak da yağış
görülebilir
FESTİVAL ve DİNİ BAYRAMLAR
Bu dindar ülkede çok büyük dini festivaller olması
şaşırtıcı olamaz .
1– Genna festivali-Christms
(Etiyopya Noel Günü )(7
Ocak): Etiyopya’nın en büyük festivalidir. 40
gün(Et,yumurta,bal gibi hayvansal gıdaların
yenilmeyerek itutulan orucun sonunda ailelerin bir araya gelerek kutladığı
festival, Etiyopya’nın Christmas’ıdır. en coşkulu Lalibela’da olur.
2– Timkat
festivali (Epifanı)(19 -20Ocak): İsa’nın vaftizinin
yıldönümünde gerçekleştirilir .
UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel
Mirası'nın Temsili Listesi'ne alınan Timkat festivalini
Ortodoks Hristiyanlar, Hazreti İsa'nın Şeria
(Ürdün) Nehri'nde vaftiz edilişinin anısına düzenlenir.
en coşkulu etkinlikler Gondar’da olur.Ayrıca,Addis’in
büyük meydanı Janmeda’da toplanan halk şarkılar
söyleyip ederler.
Timkat, 19 Ocakta, İsa'nın Ürdün Nehri'nde vaftiz
edilmesi anısına Etiyopiya'nın tüm kuzeyinde
kutlanmakta. . Ben bu festivali Turmi de gördüm.
Güneyinde daha sönük kutlamalar oluyor
Tören, Ahit Sandığı'nın bir replikası olan ipek
kumaşla sarılmış Tabot'u nehre kadar saygıyla taşıyan
rahiplerin yürüyüşüyle başlar.Bu törende Tabot,
vaftiz olmak için Ürdün Nehri'ne gelen İsa Mesih'i
temsil
etmekte.
Etiyopya efsanelerine göre, on emir levhalarını
barındıran Ahit Sandığı, Milat'tan önce X. yüzyılda
Hz.Süleyman ile Seba Melikesi'nin oğlu I. Menelik
tarafından Küdus'tan kaçırılıp Etiyopya'nın
kuzeyinde bulunan Axum'a getirilmiş. Bugün Zion
Meryem'i Kilisesi'nin hazinesinde emniyetli bir
şekilde saklanan Tabot'u, kilisenin başpapazı
dışında kimse göremez. Bu nedenle, Etiyopya'nın her
önemli kilisesinde Tabot'un bir
replikası bulunmakta. Lalibela'da 19 ocak başlayan
ketera(Hazırlı) adlı ayinler sırasında,
papazlar Tabot'ları kiliselerden "Taboat
Maderia" olan su havuzunun yanında kurulan ve onları
muhafaza edecek olan çadıra götürürler. Binlerce
coşkun kişi zil, trompet ve davul çalan, şarkı
söyleyen,
dua eden ve bronz tütsü buhurluğu sallayan rahiplere eşlik eder.
20
Ocak'ta ise kutlamalar "Taboat Maderia"da devam eder. Piskopos,
suya batırılmış altın bir haç yardımıyla suda yanan kutsanmış bir kandili
söndürerek, Ürdün Nehri'ni sembolize eden su havuzunu kutsar. Burada
toplanan inançlı kalabalık kutsal su atılarakile papazlar tarafından vaftiz
edildikten sonra, şarkı söyleyerek ve dans ederek Lalibela kiliselerini
ziyaret etmeye giderler
3– Meskel
festivali (27-28 Eylül): Etiyopya’nın en renkli festivalidir. Yani
haç anlamına gelen dini festival Etiyfestival.Etyoppya’da 1600 yıldır
kutlanmaktadır. festival, Büyük İskender’e dayanır. dayanır. Festival
boyunca şebboyunca şehhri, Meskel papatyası adını verdikleri sarı
papatyalar kaplar.
4- Büyük Koşu(18
Kasım) : Ülkede dini olmayan tek festival Aynı zamanda Afrika’nın en büyük
etkinliği olaBüyük Koşusunda yaklaşık 25 bin koşucu bir araya gelir.
İnsanların şarkı söylemek, stand-up yapmak gibi farklı yfarklı aktiviteler sergilenir.
Ramazan ve Kurban Bayramı :tarihleri ayın hareketlerine
göre değişmektedir.
Hz. Muhammed’in Doğum Günü (12 Aralık
-Adowa Zaferi (2 Mart) ·
Etiyopya Kutsal Cuma Günü (Nisan ayının son
haftası Cuma günü) ·
Hz. İsa'nın Göğe Çıkışı (1 Mayıs) ·
Derg’in Çöküş Günü (28 Mayıs) ·
Etiyopya Yeni Yılı (11 Eylül) ·
KALMA
Eskiden otellerin tamamı devlete aitmiş. Bu
nedenle oteller bakımsız kalmış. Ancak başkentte lüks oteller bulaoteller
bulabilirsiniz.
Ben artık genelde referansla çalışan
"Couchsurfing "
uyumasından bir on kişiye yazdım. Hemen hepsi beni hepsi kabul etti.
Ama profillerini okuduğumda çoğu hiç misafir kabul etmemiş. Çoğu da tur
rehberiydi. Bu güzel uBu uygulamayı
geri kalmış ülkenin insanları ,çıkarları için kullanıyorlar. Deneyimli
olduğumdan onların bu şeytanlıklaroyunlarını püskürterek yolluma vardı. Onlar kar edeyim derken zarara
uğradılar
DIL
Dört farklı gruba ayrılan ve etnik
çeşitliliği çok zengin ve
66 farklı
dilin kullanıldığı ülkede resmi dil,Amhar alfabesi( Ge'ez alfabesi )ile
yazılan Arapçaya
benzeyen Amharca’dır.
Etiyopya'nın millî resmî dili Amharca , Orta
Doğu'da konuşulan Sami dil ailesindendir.
Bu dile de Arapça kelimeler girmiş.
Diğer en çok kullanılan diller ise Oromigna ,
Tigrigna'dır.
Ülkenin orta bölgesinde Latin alfabesi ile
yazılan Oromo’dur. Bunun dışında Etiyopya’da Latin alfabesi kull alfabesi
kullanılmaz.
Ülkede yabancı dil İngilizce ve Fransızcadır. Ama
en yaygın yabancı dil ise Arapçadır.
DIN
Ülkede, Hristiyan , Müslüman ve çok az da Falaşa
Yahudisi yaşar
Yüzde 60 'ı Ortodoks Hristiyan’ı, yüzde otuzu
ise Müslüman, yüzde onu diğer dinlere ait.
Etiyopya, eski Hristiyan geleneklerini yaşatan
ilginç bir ülke. Diğer Afrika ülkelerinden farklı Hıristiyanlığolarak
Hristiyanlığı milattan sonra IV. Yüzyılda kabul etmiş.
Dünya tarihinin en eski medeniyetlerinden olan
Etiyopya, Hristiyanlık dinine sahip ilk milletlerden
biridir. Ortoortodoks Kilisesine bağlıdır.
Ama Ortodoks dünyasında bağımsız
hareket eder.
Kilise, 1974 yılında krallığın çöküşüne kadar
Etiyopya’da hem politik hem de kültürel açıdan çok
baskın olmuştur.
Etiyopya’da. Hristiyanlar oruç zamanı, bal zamanı
süt ,yumurta gibi et hayvansal
hiç bir ürünü yemiyorlar. Yemiyorlar. Oruç zamanı bazı restoranlarda et
servisi yapılmıyor.
Ancak oruç zamanı et yemeyenler Fasting Food
yemeğini tercih ederler.
Laik ülke olmasına karşın Etiyopya'da din ve
İnanç çok güçlüdür ve katıdır. Yasaları da etkilemiştir.
Örneğin Etiyopya’da eşcinsellik yasal değildir.
Sanırım fakirliği, ilkelliği çok dindar olarak
aşmaya çalışıyorlar.
Özellikle tüm gençlerin, çoluk çocuğun
boynunda büyük hac takılı. Kadınlar Kiliseye giderken ve
kilisede başlarını ve vücutlarının üst kısmını büyük bir beyaz şal.
ile kapatıyorlar
Ellerinde sopalarla kilise öğrencileri, kilisenin yanında ki odalarda sefalet
içinde yaşıyorlar .
Dolmuşla şehirler arası giderken önümüze çıkan
kiliseler için fakir halktan sürekli para
toplanıp hazırda bekleyen görevli din
adamına veriliyor. Dilencilik. Bu ülkede resmen gelenek haline
gelmiş.
Kiliselerin hoparlörden her gün sabahın
5'inden 10 kadar ve özel günlerde yüksek sesle dua
duyuyorsunuz.
Kiliselerin önü bizdeki gibi dilenciler
sıralanmış.
Aynı Müslümanlar gibi namaza benzer ibadet
ediyorlar.
Hristiyan bayramı olarak bilinen
Christmas( Noel) yani İsa'nın doğum günü olarak kutsal doğuş
milat yortus olarak Ortodoks Hıristiyanlarınca 25 Aralık değil 6
ocakta kutlanıyor.(Takvimlerinin farklı olmasından dolayı
PARA
1Dolar=?127,26 Etiyopya Birri(2024’te)
1ETB=0,27934 5TRY55ETB=1,39672
10ETB=2,79343 TRY
Gördüğünüz Fiat, üçte birinden daha az Türk
parasıdır.
Devlet okulunda ki bir öğretmenin maaş
62dolar=7.000.Ozel okulda çalışan öğretmen maaşı 100
Dolar.
normal memurun maaş 5000-6000 civar.Doktorun maaşı
12000-13000 B.
-Etin kilosu 800 Birri
Küçük su 25B, ortanca 25 Büyük 2 kiloluk 30 Be.
Muzun kilosu ise 70 Birri=20 TL.
Kredi kartı kullanımı başkent Addis Ababa harici
yerlerde, oteller haricinde neredeyse hiç
kullanılmıyor. ATM ler genelde yerellerle
hizmet veriyor.
O nedenle yanınızda nakit bulundurunuz
ULAŞIM
1 litre benzin=90Birr=30 TL.
Şehirler arası ulaşım:
Şehrin son üç yılda çok değiştiğini
söylüyorlar. Birçok yeni modern bina inşa edilmiş. Ana caddeler
ışıklandırılmış. Harar'a giderken gece yarısı yola çıktık. Tüm bu binaların
ışıklandırıldığını gördüm.
Zaten her tarafta yol yapım işleri vardı. Yeni
binalar yapılmaya devam ediliyordu. Ama şehrin uzak bölgelbazı
yerleri hala bakımsız ve döküntülüydü. Hele sokak aralarında ki yollardan
yürümek çok zordu. Tüm yollar
toz ve çöplük içindeydi.
1-Otobüs:
Eğer büyük ve konforlu otobüs bileti alacaksanız
meskel meydanından veya Lambert Meydanından bilet
almalısınız.
Şehirler arası otobüs bileti alrken Addis-Meskel meydanında Estfanose
kilisesinin hemen yaninda ofisler var. Aynı yöne giden birkaç farklı
firmalar var. Hepsinin kalkış saati ve fiyatı ayni.
Eğer online bilet satın almak
isterseniz
6162 veya 0961202020 numaradan
alabiliyorsunuz. Biletinizle lambert'ten de binebilirsiniz.
binebiliyorsunuz.
Şehirler arası otobüs fiyatlarının aynı olduğunu
söyleseler de inanmayınız .Pazarlık yapınız.
Morkoto pazarından ise diğer şehirlere
normal mini bus kalkıyor. Sıkışık oturuluyormuş.
2- Uçak
önemlí(uçak):
1-Burada ucuz uçak bileti alabilmek için ya oturum
izniniz olması gerekiyor Veya ülkeye Etyopya
havayollari ile ülkeye girmiş olmanız
gerekiyor.
Örneğin Yerliler için 5000 B olan uçak bileti
vatandaşlığının varsa aynı fiyat .Ülkeye Etyopya
havayolu ile geldiyseniz 10.000B.Ikiside yoksa
yabancı olduğunuz için size 15.000B.
Not: Cibuti'ye gün aşırı tren var.18 saat gibi
sürüyor.
Karayolu ile Sudan, Guney Sudan,Somali ve
Kenya 'ya bağlanıyor.
AŞI VE HASTALIKLAR:
Yaşam sürelerinin kısa olduğu ve dünyanın yüzde
dört oranı ile en çok AIDS hastasının bulunduğu ülkede olduğundan dikkatli olmalısınız.
Ayrıca ülkedeki eczanelerdeki ilaç çeşidi ve
sayısı az olduğundan cibinlik ve böcek ısırıklarına karşı sprey gere
ilaçlarınızı ,yanınızda götürünüz
1-Etiyopya’ya
gitmeden önce özellikle Afar ve Somali bölgelerine gidecekseniz kesinlikle sarı humma
aşısı olmalısınız. Ayrıca
tetanos, sıtma aşısı da olmanız iyi olur.
Çünkü Etiyopya’nın bazı bölgelerinde hala
sıtma hastalığı vardır. Sıtmanın aşısı yok ama hap aplarkesin
kullanarak korunabilirsiniz. Kesin yanınızda götürünüz.
EKENOMİ:
İlk kahve çekirdeğinin bulunduğu ülke, dünyanın
en büyük kahve
üreticilerinden biridir.
Tarım, çok önemli olmasına rağmen
kuraklık ve ilkel tarım yöntemleri, sulamanın yetersiz
TARIH
Afrika’da bir çok eski krallığa ev sahipliği yapmış,
monarşiyle yönetilen ülkelerin ilki, 2000 yıllık
geçmişli
alfabesini hali hazırda kullanmakta olan, Milliyetçi ülkedir.Avrupalı
sömürge güçlerini
yenen ve bağımsız bir ülke olarak egemenliğini
koruyabilen Liberya ve Etiyopya Afrika ülkeleridir.
-MÖ 8: Etiyopya topraklarında kurulan ilk devletin
D’mt Krallığı kurulmuş.
-MÖ 3: yüzyıla ait iskeletlerin bulunduğu
Etiyopya’ya ilk olarak altın ve fildişi peşine düşen Mısır firavunlarının
gelmiş.
-1. İtalyanların gelişi:1846
-2.Italyanlarin gelişi:1934
İtalyanlar çok denemeler yaptıysa da kontrol
altına alamamışlar .
-1945 yılında Birleşmiş Milletlere üye olarak ilk
bağımsız Afrika ülkesi olmuştur.
Afrika ülkelerinin bir çoğu 2. Dünya Savaşı
sonrası bağımsızlıklarını aldıklarında Etiyopya bayrağını
örnek alarak bayrak seçimlerini yapmışlardır
-1993' da Kızıldeniz boyunca uzanan
sahillerini Eritre ile girdiği mücadelede kaybetmiştir. Eritre’nin ülkede
yapılan halk oylaması sonucu bağımsızlığını ilan etmesi ile Etiyopya sahili
kalmamıştır.
-Monarşi, Komünizm yönetiminden sonra
günümüzde Demokratik Cumhuriyet yönetiminde karar kılmışlar
Afrika'nın boynuzunda yer alan Etiyopya, aynı
zamanda Afrika'ya geçit olarak da kabul edilir.
En eski fosiller, Etiyopya sınırları içinde
bulunmuştur.
Bilim insanları, Afrika'da diğer ülkelerden
farklılıklar gösteren Etiyopya halkının genetik mirasının
araştırdıklarında
Etiyopyalıların genlerinin yaklaşık %40, 50'si
Afrika dışı ırkların genlerine yakınlık gösterirken Geri kalan kısmı ise
Afrika ırkının genlerine yakınlık gösterdiğini kabul ediyorlar.
Cambridge Üniversitesi'nde görevli Dr. Toomas
Kivisild. Etiyopya ırkının genetik yapısının Yemen ve
Arap ırkından çok Mısır, İsrail ve Suriye halkıyla
benzerlik gösterdiğinin belirtmiştir.
Etiyopya halkının 3.000 yıl önce Afrika dışı milletlerle
karıştığını belirtilmesinin
sonucunda Kraliçe Sheba efsanesinin
doğruluk payı olabileceği çıkmış
Etiyopyalı Hristiyanlar tarafından kutsal
kabul edilen Ge'ez dilinde yazılmış olan eserin 700
yıllık Kebra Negast kitabında İbrahimi
Dinlerde adı geçen Salomon'un (Süleyman) Kraliçe Sheba
(Saba) ile olan ilişkisi de anlatılır.
Eserde İbranilerin dini Museviliğin
Etiyopya'ya gelişi, Salomon'un Kraliçe Sheba ile karşılaşması ve
soylarının
Solomon'a dayandığı yazılıyor. Bu efsane ayrıca Kur'an-ı
Kerim ve İncil'de de yer
verilmiştir.
Efsanaye göre: Sheba İmparatorluğunun Kraliçesi Sheba değerli
hediyeleriyle birlikte İsrail'e, Kral
Solomon'a doğru yola çıkar. Amacı Salomon'dan
medeniyeti öğrenmek ve gelip halkına
öğrendiklerini nakletmektir. 300 eşli Salomon
güzel Sheba'ya âşık olur. sarayında akşam
yemeğinden önce Salomon Sheba'nın yemeğine
bol tuz koyar. Sheba gece vakti odasında su
ararken yanlışlıkla Solomon'un odasına
girer. Seba ülkesine döndüğünde Salomon'dan olma oğlu
Kral Menelik I'i dünyaya getirir.
3000 yil once,Etiyopya halkının diğer ırklarla
karıştığı dönemde Sami dil ailesinden ayrılan
Amharca Etiyopya'nın şimdiki resmi
dilini oluşturmuş.
Bu dil günümüzde Etiyopya'nın dışında
Eritre'de ve Mısır, İsrail’de yaşayan yerli Amharalar
tarafından da konuşuluyor. Bütün bu veriler bizi yine Kraliçe
Sheba'ya ve Kral Salomon dönemine
Götürüyor.
Kısaca ne
tam Afrikalılara ne de tam Araplara benziyorlar.
Yönetim:
Afrika’nın ikinci en kalabalık ülkesi, yüzölçümü
açısından da kıtadaki en geniş 10 ülkeden biri.
11 eyalet var. Her eyaletin kendine ait
bayrağı var.80 farklı etnik grup var. Bu etnik gurubunun her
birinin farklı kendi dilleri var. Bu dillerin 200
farklı lehçesi var.
Tüm Etiyopya’nın nüfusu120,000,000 ;.sadece Addis
Ababa nüfusu 15 milyon.
-Başbakan:Dr Abiy Ahmed .(2024)Babası müslüman, annesi
Ortodoks, kendisi de Ortodoks
KÜLTÜR:
farklı gelenek ve dillere sahip
çeşitli 80 farklı etnik grubu vardır.
-Saat ve söz kavramı yok. -Yalan, dünyaya Etyopya’dan
yayılmış olabilir.
-Kaç göç yok. Özellikle akraba ve tanıdıklar
karşılaşınca çok samimi sarılarak selamlaşıyorlar.
- Yabancılara çok dokunuyorlar. Ama kendi
aralarında da çok samimiler
-Kadının bir memesi dışarda. Süt hakkıymış. Erkeklerden
sakınmak yok. Çocuk cani istediği zaman
gelip emiyor.
-Çok çocuk yaptıklarından mı, çocuklarını uzun
süre emdirdiklerinden mi ,yoksa cinsleri böyle mi anlayamadım. etleri
diri değil. Genç annelerin memeleri bile pörsümüş.
-Çocuklar hep sümüklü.
- çocuklar sırtlarında uyurken iş görüyorlar.
-Sigara içeni görmedim.
-Kırsalda üzerlerinde şal ve ellerinde uzun
çubuklarla geziyorlar.
-Shuruba: saçlarını şekilli ördürmenin adı. Her
model ayrı bir sanat şahaseri.
- Gençler üniversiteye gidiyor ama Ayni bizdeki
gibi iş yok.
-erkekler iki günde bir saclarını sabunlu su ile
yıkıyorlar.
-Afrika kültüründe olduğu gibi temiz ayakkabı
ve giysi burada da çok önemli.
Sabunlu su il e ayakkabıları yıkayıp temizletenler
ayakkabı boyacılar her yerde .Ayrıca kendileri de
evlerinde ayakkabılarını tertemiz yapıyorlar.
-En pis evlerden tertemiz modern giymiş insanlar
çıkabiliyor.
-Şehir içi otobüslerinde kesinlikle yer
vermiyorlar.
-Kadın, erkek Ghat(Burada çat diyorlar )
çiğniyorlar. Bir kilosu 200B.
-Yemekten önce ve sonra ellerini sadece
getirilen su ve leğen ile yıkıyorlar. Sanırım bu adet
Müslümanlardan geçmiş.
-Evlerinin özellikle kapı ve pencereleri çok pis. Kirden
karamış.
-hoparlörden sürekli dua okunuyor.
- evleri tamamen döküntü olan mühendisin evinde ki
düğün albümü çok abartılıydı. Düğün
fotolarında ellerini ve yüzlerini beyazlatmışlardı.
-Etiyopya kültüründe el sıkışırken sağ
dirseğinizi sol elinizle tutmanız karşınızdaki kişiye saygınızı
gösterir.
-Eve girerken ayakkabı çıkarılır.
-Etiyopyalılar kültürlerinin eleştirilmesinden hiç
hoşlanmazlar ama eleştirilecek çok konuları var.
-Etiyopya’da yemeğe başlamadan evvel misafirlere
sabun, su ve temiz getirilir.
Genelde
Etiyopyalılar sağ elle yemeklerini yerler.
-Etiyopya laik olmasına rağmen dini müzik
geleneği, kültür hayatında çok önemlidir.
Festivaller, törenleri yanında doğum, düğün
ve cenazelerde de müzik kullanılır.
- Kadınlar inşaatta de erkeklerle birlikte
çalışıyorlar.
-Su genelde kuyulardan ve nehirlerden
sağlanıyor. Sari büyük bidonlarla, essek veya at arabası veya sırtlarında
ile evlere taşınıyor.
kadın
Kiliseye giderken "Netela"
dedikleri Uçları genelde ağırlık yapsın diye işli olan beyaz şal ile
başlarını ve vücutlarının üstünü kapatıyorlar. Bazıları günlük hayatta da
böyle kapatıyorlar.
-Kadınlar, özellikle genç kızlar çok bakımlı. Modern
giyimliler. Araplar gibi ayaklarında hep spor pabuç var.
- Davranışları çok rahat Başkasının yanında
soyunup giyinebiliyorlar. Misafir olduğum evde evin gencinin arkadaşı
kanepede, genç ve kız kardeşi aynı yer yatağında
yattılar. Oysa benim odamda kız yatabilirdi.
-Müslüman kadınlar boydan bir elbise giyip
çoğunlukla aynı kumaştan başlarını adlarını ve vücutlarını kapatıyorlar. Bazen
de altlarına uzun etek giyip üslerine farklı şal alıyorlar. Bazıları da
baştan aşağı koyu renkli çarşaf kullanıyorlar.
Küçücük kız çocuklarının başını kapamak nasıl bir
mantık. Anlayamıyorum.
giysi :Yerel
shamma beyaz bir bezden yapılan kıyafettir. Erkek ve kadınlar kiliseye
gidecekleri
zaman bu giysiyi giyerler; fakat bunun dışında
sokakta yürürken shammaya sarınmış insanları da
görebilirsiniz.
1-Evler
Kırsal ve köydeki evler:
1-Etyopyada ev yaparken önce
okaliptüs ağaç dallarından dikine
sıralayarak duvarları oluşturuyorlar. O nedenle her tarafta
okaliptüs ağaçları gireceksiniz. Fazla büyümeden kesiyorlar.
Üzerini bazen nehirden çıkarılan çamur ile
saman karışımı ile sıvıyorlar. Bazen de sadece öylece
bırakıyorlar. Yine ağaçlarla oluşturdukları
çatının üzerine oluklu sac yerleştiriyorlar. Maddi duruma
göre pencereleri ve kapıları demirden veya ahşap
üzerine yine oluklu sacdan kaplayarak yapıyorlar.
Pencerelerde cam yok. Ev genelde uzun
salon şeklinde veya iki göz oluyor.
Mutfak yok sayılır. Ekmek dışarıda hazırlanıp bulaşık
dışarıda yıkanıyor.
Bazen hayvanlarla bu tek odayı birlikte
paylaşıyorlar. Tuvalet yok. Yada dışarıda bir delik
halinde. Tuvaletlerde su yok veya bir kap içinde
su bırakılmış oluyorlar .
Evlerde de su yok. Nehir veya kuyulardan
getiriliyor.
-Kırsalda Evlerde cam yok. sadece ağaçtan direklerinden yapılmış
evler ise eğilmişler.
2-Geleneksel yaşam: Genelde aileler bir avlu
içinde farklı odalarda yaşıyorlar. kullanıyorlar. Maddi durumlarına
göre evler bakımlı oluyor. Genelde çok döküntülü oluyor.
3- Tukul: Aynı yöntemle ağaç dallarından yuvarlak
formda 50metrekare gibi yapılıyor. Evi tutan ortada direkt var. Yağmur
girmemesi bicin tepeden kapatılıyor. Çatısının üzeri sazlar ile
kapatılıyor. Yemekler evin içinde yapılan ateşte pişiriliyor.
Bu tukulun ebatı değişiyor. Bazen de evlerinin
yanına mutfak gibi kullandıkları, ateş yaktıkları tukul.inşa ediyorlar.
Bazen bu yap, alt katlarına hayvanlar için yapılan
katın üzerine yapılıyor.
Giriş kapısının solundaki kısım hayvanların akşam
barınağı. Bu barınağın üstüne çıkılmış yarım kat da ev halkının yatak
odası. Çoluk çocuk hep bir arada uyuyorlar, ta ki buluğ çağına eren
çocuklara ayrı bir tukul inşa edene kadar.
Çocukları genelde aileler okula göndermiyorlar.
Kız çocukları su taşıma işinde annelerine, erkek çocuklar ise hayvan
gütmede babalarına yardım ediyor. Etiyopya’nın % 28’lik okur yazar
oranının artışı biraz da evlere su bağlanmasına bağlı sanki. Nüfusun
yarısından fazlası 15 yaşın altında.
Etiyopya’da bu tukulların inşa edildiği, köylünün ekip
biçtiği arazilerin sahibi devlet. Devlet halktan ekip, biçtikleri, evlerini
inşa ettikleri arazi için yıllık cüzzi bir kira alıyor. Yıllık kira
arazinin yerine ve boyutuna göre değişiyor. 1 tukulun inşaatı için gerekli
alanın yıllık kirası 50 ile 100 Birr arasında değişiyor. 10 ETB (Ethiopian
Birr) bizim paramızla 1 TL’ye karşılık geliyor. Bir araziye senelik 5 TL
ile 10 Tl arasında bir kira ödüyorlar-
2-Egıtım
Kesinlikle eğitimi ciddiye alıyorlar .Lise ve
Üniversiteye giden gençler çok rahat akıcı İngilizce
konuşuyorlar.aTabii ki fakirliğin kol gezdiği bu ülkede gençler turizmden
pay almak istiyorlar. Bu nedenle de ingilizce bilen çok. Bir biz öğrenemiyoruz
bu İngilizceyi.
Bizdeki gibi devlet okulları ücretsiz. Ama devlet
hastaneleri paralı ama ucuzmuş.
Addis'te 4 ,Harar ve Mekele'de birer Türk
Maarif okulu var.
3-takvim
Etyopya,Jülyen Takvimi kullandıklarından
dünyanın diğer ülkelerinden zamanı 7 yıl
geriden takip
ediyorlar. Örneğin Dünya 2027 yılında olduğunda
Etiyopya 2000 yılındadır hala.
Hıristiyanlar 1582 yılında Jülyen takvimini
bırakıp da Gregoryen takvimini kullanmaya başlamış .
Etiyopyalılar ise 13 ay olan (12 ay
değil.) hala da eski takvimi kullanmaya devam etmişler.
Bir yil 30 günlük 12 ay ve 5 veya 6 günlük artık
bir aydan oluşmasına karşılık Julien Takvimi Isa’nin
doğumundan 7 sene 113 gün sonra kullanılmaya
başladığından Etiyopyalılar yeni yıla Eylül’ün 11’inde giriyorlar
.Christmas'ları (Noel’i )ise her yıl 7 Ocak’ta kutluyorlar.
Bu durumda her iki takvim arasında 7 ya da 8
yıllık bir fark çıkarıyor. Şöyle ki; Etyopya takviminden
,eğer 1 Ocak-10 Eylül tarihleri
arasındaysanız 8 yıl, 11 Eylül-31 Aralık tarihleri arasındaysanız 7
yıllık bir fark olur
Etiyopya’da gün. İki parça olarak ayrılmış.
Günesin doğduğu saat günün ilk saati, günesin battığı
saat ise günün son saati olarak kabul ediliyor.
her parça 12 saatten oluşuyor. Uluslararası zamana
göre sabah 6.00 Etiyopya saatine göre 12.00’ye
denk geliyor. Aman Etiyopyalı birine randevu
verirken saat konusunda dikkatli olun. Yoksa
beklemek zorunda kalırsınız.. Yıl boyunca bizdeki
uygulama gibi
saatleri bir ileri bir geri almakla uğraşmıyorlar.
Ekvator’a çok yakın olduğu için Etiyopya günde 12
saat güneş alıyor.
KISA KISA
-Not: Tayip Erdoğan, Etiyopya'yı Somali ile
müzakere etmeye çalışarak Etyopya’yı farklı şekillerde
desteklediğini söylediler.
Ama iç savaşta dron ve silah gönderdiği için
de Türk öğretmenlerini hedef aldıklarından toplatilarak güvenli alana taşıdıklarını
da söylediler. Hangisi doğru bilemedim.
-Ülkenin en büyük problemi susuzluk ve yol.
-yerel pazara giderseniz kabile kıyafetleri giymiş
insanlarını görürsünüz
-Genelde kiliseler 8-11 arası açık oluyor.
-Addisababa,gece karanlıkta ve sabahın erken
saatlerinde şehir tehlikeliymiş.
-Şehirde ki tüm parklar Türkiye de ki benzer çiçeklerle
donatılmıştı.
Sehrin yan mahalleleri çok pis, döküntü. Ama kızlar artist gibi
giyiniyorlar
-Ören ve müze girişleri yabancılardan çok fazla
alıyorlar. Birçok giriş ücreti bir öğretmen maaşından
daha fazla. Ülke, turistleri kazıklayarak bu
fakirlikten kurtulacaklarını sanıyorlar.
-Türkiye’de ki begonvil, yasemin, ortanca vb. tüm
çiçekleri burada görebilirsiniz. Bunun dışında egzotik çiçek ağaçları da
var. Mor çiçek açan jakardana ağaçları harikaydı. Afrika Manolyası da var.
-İçinde internet olmasına ve kaç zamanlık
kullanımına göre sim kart ücreti 1250 Birri civarında .
Türk operatörlerinden Turkcell burada sadece
çalışıyormuş ama pahalı.
-Sağ omuzlarını genelde üç kere tokuşturarak
selamlasiyorlar. Sozlu olarak ta"Selam" diyorlar.
-Adım başı dilenci var.Kocaman iyi giyimli
insanlar bile dilenerek geziyorlar.
Kesin her yerde pazarlık yapınız. Yarı
fiyatına alabilirsiniz
-Doğru dürüst yol yok. Toz içinde her yer.
-Yemekleri organik ve lezzetli.
-Yemen Araplarına çok benziyorlar. Ince yapılı
,küçük kafalılar.
-Burada da Türk dizileri izleniyor
YEMEK :
Sebzeleri organik oldugundan bana çok lezzetli
geldi. Yalnız çok acılı oluyor.
Etiyopya Yemek Kültürü: Yemekten önce sıra ile bir
maşrapa ile getirilen su ile küçük leğen tutularal
el yıkanıyor.
Sol elinizi kullanmamalısınız. Ev sahibi
üç kez elleri ile misafirine yemek yedirmedi de bir
gelenek.
Injera:Tef (gulutensiz )undan yapılmış her
öğün sürekli şiro yedikleri saç ekmeği. sadece yıkanmış sağ el
kullanılarak parça parça koparılıp garnitürlere banılarak yeniliyor
Şehirlerde genelde elektrikli saçlara krep
gibi sıvı hamuru döküp üzerini özel yüksek kapakla
kapatıyorlar. Böylece iki tarafı da pişiyor.
Düz tabak gibi hadirdan alınarak özel hasır ınjera saklama
kabına
konuyor.
Köylerde ise yakılan ateşte saç üstünde yine üstü
kapatılarak pişiriliyor. Koyu renkli İşkembe gibi göz göz ve ekşimsi
oluyor. Bu yumuşak ekmeği toplu yenecekse büyük siniye, tek kişilik
ise küçük tepsiye yayıp
üzerine
genelde şiro, veya ıspanak, patates ,bakliyat gibi farklı sebze kavurmaları
konuyor. Yumuşak injeradan
alınan
loknalarak ne varsa katık yapıp yeniliyor. Ben injerayo sevemedim.
Ben hiç rastlamadım ama injeranin üzerine
eğer yemek oruç yemeği değilse tavuk veya değişik bir
et konuluyor.
Agelglel: Etyopyanin geleneksel yemeği.Injera ile farklı yiyecekleri kariştirip
yiyorlar.Bunu daha çok
Sevdim.
- injera firfir: injerayo
ince kesip içine domates, biber,,soğan c.b sos koyup karıştırarak
yeniliyor
-defo dabo: bu da
normal undan yapılmış büyük ve kalın tava
ekmeği.Bunu çok sevdim.
-Shiro : Tarhanaya
benziyor. Uzun süre haşlanan ve kavrulan nohutun püre haline
getirilmesinden
oluşan nohut unu,
soğan,sarımsak,kırmızı biber ve baharatlar karışımından oluşuyor.Bu
tozu bazen tavada ince doğranmış soğan
,rendelenmiş domates, biraz salçayla pişirilip
ütine soğuk su ile açılmış shiro'yu koyuyorlar. Piştikten
sonra injeranin üzerine dökülüp yeniliyor.
-tebs:Özel toprak kapta pişen et.
-Doro Wat: Baharatlı tavuk yemeği, genellikle injera ile
servis edilir.
- Watt :Kırmızı et ve sebzelerle birlikte yapılan bir güveç yemeği.
- Dulet: Karaciğerin tavada baharatlarla kızartıldığı bu yemek genellikle
kahvaltılarda servis edilir.
- Kitf: Kifto: Çiğ et yemeği, baharatlarla tatlandırılır Marine
edilmiş etin üzerine dökülen sıcak sosla
servis edilir.
- Tere Sega:Geleneksel düğün yemegi olan tere sega,Sushi
gibiçiğ halde sunulan kuşbaşı etlerden
oluşmaktadır.
- Ayibe:Kahvaltılarda
tercih edilen ayibe, içerisinde keçi sütünden yapılan özel bir peynir
bulunuyor. Sıcak ekmekle beraber tüketildiğinde tadına doyamayacağınız bu
lezzeti atıştırmalık olarak tercih edebilirsiniz.
- Kolo:Farklı tahıl ürünlerinin kavrulmasından oluşan kolo, sağlıklı sokak
atıştırmalıklarından biridir.
Yola
kurulan tezgahlarla sıklıkla satılan bu atıştırmalığın tadına bakmalısınız.
İcecekker:
Tela: Yerel biraları: Özellikle akşam yemeklerinde kadın erkek birlikte
içiyor. Bira içilen yerler de
var.Ben sadece denedim .Fena değildi.
Tej ballı
şarap: Yemekle birlikte yavaş yavaş tüketilmedi gerekiyor
- Kahve:Kahvenin anavatanı olan Etiyopya’da kahveyi her tarafta
bulabilirsiniz. Halk çok kahve
içiyor.ben kahve içmeme rağmen sevdim.
I-ADDISABABA
Başkentin
k Kuruluş efsanesi:
İmparator Menelik ıı ve İmparatoriçe
Taitu 3200 metre yükseklikteki Entoto tepesinden aşağıya
doğru bakarken yukarıya çıkan ince bir buhar dumanını daha
yakından görmek üzere yanına gittiklerinde, ilk kez gördükleri
bir çiçek ve şifalı su kaynağını görmüşler .Burayı başkent yapmaya karar
vererek Amharic dilinde "yeni çiçek" anlamına gelen Addis Ababa
adını vererek 1886'da başkent kurulmuş.
Ülkenin tam orta yerinde yerinde olan
başkent, deniz seviyesinden 2400 metre yüksekliği
ile havası özellikle sabah ve akşamları serin oluyor.
ŞEHİR
Ülke, Afrika Birliği Komisyonu ve Birleşmiş
Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu gibi çok sayıda uluslararası kuruma ev
sahipliği yapıyor
Şehir, Merkez bölgesi ,doğu ve atı bölgesi olarak
üç bölgeye ayrılmıştır.
Doğu bölgesinde önemli devlet ve eğitim binaları
bulunurken, Merkez Bölgesinde Belediye binası ve Saint George Katedrali ile
ulusal ve ticaret bankalarının genel merkezleri yer almaktadır. Batı
bölgesi ise ithalat ve ihracatın merkezi durumunda olup ülke için büyük
öneme sahip bir alandır
kalma: Piaza bölgesinde Baro Hostel ve digerleri.
ulaşım:
İstanbul Havalimanından yaklaşık 5.5 saatlik uçuş
sonrası Addis Ababa’ya varılır.
Addis şehir içi Ulaşım:
-Metro(Tren): Bir bölgeye giden tek
bir hat var.
2-Mini van:(aslında dolmuş, minibüs ama
yerel halk bu dolmuşa "Taksi" diyorlar. Yanılmayınız.
Gideceğiniz mesafeye göre 10-25 B. Turist görünce
fiyatı arttırıyorlar.
-Ride: Uber gibi uygulama. bu taksiye
"Ride" diyorlar. Telefonunuza indiriniz. Taksi cagirdiginizde
nereden nereye gideceğinizi belirtince fiyatı çıktığından sizi
kandıramıyorlar
-Belediye otobüsü: Resmen nefes alacak kadar
yer bile kalmadan doluyor.
-tuktuk(Bajaj)
ŞEHRI GEZMEK
Şehri bir yuvarlak çizerek birkaç günde gezebilirsini
I-AYNİ YOL ÜSTÜNDE OLANLAR:
Bole caddesi'nin çevresinde bakımlı sayılır. Tabii
ki en lüksve bakımlı yerler sarayın cevresi.
Ama 5 km uzağa gittiğinizde yaşam hızla değişiyor .İnanmakta
zorlanabilirsiniz Yollar taş, toz
içinde.Evlerde su yok. Çöpler dışarıda. Geri
ülkelerde bu hep var. Gelen yabancıların görebileceği
bölgeler dışındakilerin bir önemi yok.
1-Bole caddesi: Havaalanının dibinde ,Meskel Meydanına doğru giden genelde elçiliklerin
,
modern alışveriş merkezlerinin, hotellerin ve
havaalanının olduğu şık, turistik ve modern cadde.
Üzerinde
A-Bole
medhanialem church : Şehrin
en büyük ,Dogu Afrika Ortadoks katedrali.
B-
Yine Bole caddesinde 2000 +Habesha
adlı restoranda : bole atles bölgesinde. geleneksel
müzik eşliğinde geleneksel yemekler
yiyebilirsiniz.
C-İstanbul
Restorant; Havaalanına yakın Böle
caddesinde
2-Merkez: Meskel Meydanı .Ben gittiğimde
Noel hazırlıkları nedeni ile çok renkliydi.
Bole caddesinden Meskel meydanina varmadan hemen
merdivenlerin bitiminde sağda
A-Addisababa
Müzesi:Giriş 50B.Parasina göre iyiyidi.
Hemen yan tarafinda
B-Red
Terror Martyrs Memorial Museum (Kızıl
Terör Müzesi ):Pazar kapalı.8:30-17:30 arası Giriş
ucretsiz.Genelde resimler var.
ülke tarihine acı izler bırakan Diktatör
kral Mengistu Haile Mariam döneminde gerçekleşen
ve adına Kızıl terör denen bir
katliam sonucunda yaklaşık 400 bin kişinin öldürüldüğü tahmin
ediliyor.
en kanlı biten savaşlardan bir tanesi olan
Kızıl Terör şehitleri adına yapılmış ve hayatını kaybetmiş
olan
şehitler adına açılmıştır. Kızıl Terör ile ilgili olarak birçok farklı
resim, belge ve mektup tarzında eşyanın sergileniyor.
Addis Müzenin yanindan yukarı doğru yürüdüğünüzde
C- Meskel pazarında dükkan sahibi Türkler var.
Tekrar meydana gelip yukarı doğru yürüdüğünüzde(15
dakika )
D- Unilik Park ve Menelik2 Sarayı:
Burası aynı zamanda devlet başkanının Dr
Ahmet 'in evi oluyor
Pazartesi kapalı. Diğer günler 8:30 -17:30
arası açık. İkisinin birlikte giriş ücreti yabancılar için
500B=20
Dolar, Yerliler için ise 200 B.
*Bilet almadan geçerseniz kontrol yok.
Parka bahçede ki restorandın önünden giriliyor. Alt
geçitten yolun karşı tarafına geçerek bahçe
ve MeneliSarayına ulaşıyorsunuz.
.
Bahçe mevsim çiçekleri ,büyük hayvan v.b
heykelcikleri ile süslenmiş. Çok özel değil. İçinde çok
şık restoran ve kafeler var. Burada ki halk,
diğerlerinden çok farklıydı. Bakımlı ve şıktılar. Yine çeşitli
kabilelere ait kültür evleri vardı.
Biraz ilerleyince sırasıyla
Beanguet hall
Thorone house
Menekik II (1880-1913) sarayı vardı. Bunun iyi
gezilemiyordu. Diğer saray binaları güzeldi .
.Bal mumu heykelleri de gerçek gibiydi.
Aşağı yola doğru da küçük bir hayvanat
bahçesi vardı. Bakımlı ve temizdi. Kısaca burası,
Etyopya'ya ait değil gibiydi.
*Bu parkın karşısında ki bakımlı parkın giriş
ücreti 100B.
*parkın hemen altında ki Hilton otelini görmenizi
tavsiye ederim. Tamamen farklı bir dünya. Bu ülke,
zıtlıklar ülkesi.
E-parkin bitiminde yolun karşı
tarafında ki devlet sarayı ise devlet başkanının çalışma ofisi olarak
kullanılıyor.
Bu sarayın çevresinde kuş uçamıyor .Bu
civarda foto çekmeyiniz. Ben yan tarafına düşen kiliseye
giden kadınları çektim. Görevli polis ,beni
sorguya çekti.
Hemen yakınında
F-Under ground church
Kazanchisas adresinde.
5-4 Kilo Meydanı (Librety meydanı
Ortadinda sütun olan geniş ve güzel bir meydan. Biraz
ilerlediğinizde sağda
A-Kidist Silade Cathedral(The Holy Tritny ): Doğu Afrika'nın Axum tsiin kilisesinden sonra
ikinci
ibadet yeri . Giriş 800 B.8-23-24-18 aradı açık
Yanında ki müze 9am - 12 arası açık. Giriş ücreti
300B.
Hemen aşağısında
B-Baleweld ch buurch: Etrafı
işlemeli yuvarlak kilise
6-5 Kilo Meydanı
A-St
Marry Kilisesi
7-6 Kilo meydanı
A-Park: İçindeki
aslan da olan hayvanat bahçesi girişi 100B.
Parkın diğer yanından 20 dakika yürüme mesafesinde
B-Jan Meda Race Ground: Timkat zamanında tüm
kilise çalışanları geleneksel giysileri ile bu
kilisede toplanıp merasim yaparlarmış.
Ama burada Pazar günleri market kurulduğundan çok
hareketli olmuyormuş.
C-National Museum(Giriş ?
8:30-17:30 arası açık. Onarım nedeni ile
kapalıydı.
içinde en eski insansı fosili(insan
iskeleti) olarak bilinen babaanne Lucy isimli 3.2 milyon yıllık bu
mumya var.iskelet,1974 yılında ülkenin Afar
bölgesinde, arkeologlar kazı yaparken önce bir dirsek
parçası, kazmaya devam ettikçe başka
parçalar daha bulmuşlar.
Aynı gece Beatles’ın “Lucy in the Sky with
Diamonds” şarkısını dinleyen bilim insanları, bulunan
iskeletin kadın olduğunu tahmin edildiğinde Lucy
koymuşlar.
yürüyerek
8-Addis Ababa Üniversitesi :
Yemyeşil bahçesi ve güzel binaları olan
Üniversite.
İçinde
A-Etnografya Muzesi: (
İmparator Haile Selassie'nin eski sarayı) 8:30-17:30 arası Her gün
açık. Giriş 450B.Iki katlı bu müzede Ülkenin
kültürünü yansıtan eşyaların yanında
Farklı kabilelere ait etnograftık parçalar ve kraliyet dönemine ait
eşyalar sergileniyor.
1975'de ölen İmparator Haile Selassie ve
eşinin yaşadığı bu sarayda kullandıkları eşyaları dan banyo ve yatak
odasını da görüyorsunuz. Yine Ortaçağ kralı Menelik II'nin kendisinin ve
eşi Taytı Betil'in giriş
katta fotolarını görebilirsiniz.(1886 yılları).
ANI: Burada peşine takılan görevli genç "bana
gizli para verir mısın ?" Dedi. Bir dolara kadar
düştü. Ama vermedim.
Yine burada bana diğer gezilecek yerleri gezdirmek
için takılan üniversite öğrencisi(Elimde ki kullandığım günlük kullandığım
çantayı istedi" Selam verdiğiniz bir şey istiyor. Bu konuda da hiç çekinmiyorlar. Yine
okul kıyafeti olan iki ilk okul kız öğrencisi
ellerini açıp para istediler
Buradan dolmuş veya otobüs ile
8-Shiro Meda Market: Amerika elçiliğine yakın. Geleneksel
kıyafetlerin ve eşyaların satıldığı bu
pazar çok renkli ve güzeldi.
Buradan dolmuş veya otobüs ile (25
B,10-15 dakika gidince
9-Intoto Park:
İki girişi var .Siz güzel bir kilisenin önünde
ineceksiniz. Buradan yokuş aşağı inince İçinde ki
Park girişi 1000 B. Yerliler için 200 B.
Sıradan bir park. Asfalt yol boyu uzun ağaç
çeşitleri ilginçti. Ama bu parktan şehrin manzarasını
daha açık ve net görebiliyorsunuz. Güzel de bir kafesi
var. O kadar. Kesinlikle girmeye değmez.
Şehri kısmen manzarası dışardan da görülüyor.
Bu tepeden kalkan otobüs ile direkt Piaza'ya
gidiliyor.
10-Piaza-Bu bölge
İtalyanlardan kalma.
A-Adwa
museum:
8-17arasi açık. Pazartesi kapalı.
Yereller için giriş ucreti150B,yabancilar
için 20 Dolar.
Faşist İtalya'nın zulmünü anlatıyor.
Devasa binası var. Araç ve insanlar için beş tane
çıkış kapısı var ama müzenin içi boş sayılır. Bos
koridorlarda yürürken yolumu kaybettim. Aslında
müzesi çok detaylıydı. Sergilenen eserler özeldi.
Fotoğraf
çekmek yok. Sadece dışarıdaki kralların heykellerini çekebiliyorsunuz. Menelik II ve eşinin
de ayrıca heykelleri var.
-Karşı tarafında
B-St
George Katedrali
Müzesi: 9-12 ve 14-17 arası açık. Pazartesi
kapalı.1896 yılında inşa edilen bir Ortodoks katedrali.
Yuvarlak formu ile ilginç.
-Katedralin hemen arkasında renkli pazar var. Geleneksel
kıyafetler vb. satılıyor. Buradaki fırından
lezzetli yiyecekler
alabilirsiniz.
C-bira
ve kahve icebileceginiz yerler:
Piaza bölgesindeki büyük binaların altında
küçük barlar göreceksiniz . Geceleri buralar çok hareketli
oluyormuş.
Fransız şirketin ürettiğiSt. George ve
Etiyopya birası Dashen biralarını deneyebilirsiniz. Zaten ev
yapımı tela birasını her yerde bulacaksınız.
-Ortada 2.Menelik'in heykeli var.
Buradan biraz aşağı yürüdüğünüzde
Meydanda İtalyanların öldürdüğü din adamı Abune
petros'un heykeli var.
A-tomoco
Kahvecisi:
Müzenin alt tarafında
1900 lü yılların başlarından kalma 100 yıllık
Ülkenin ilk kahvecisi otantik Tomako
kahve evinde Addis’in en iyi kahvesini 95B'e
içebilirsiniz.
Yenisi müzenin altına acilmış.
Buradan yürüdüğünüzde
B-Benine
Camisi: İçeriye girmek istediğimde bir
dolu adam koşarak tepki verdi. Türk olduğumu
söyleyince sadece bayanların olduğu bölüme
girebildim. Bir caminin çevresinin böyle pis
olamayacağını söylemeden edemedim.
Buradan otobüs ile
11-Merkato: Afrika'nın
en büyük açık hava pazarı. Pazar günü kapalı.3 am-5 PM arası açık.
İçinde otobüs terminali var.
Genelde toptancılar var. Yolun her iki tarafında
dükkanlar sıralanmış. Hiç bir özelliği yok.
Gitmeye değmez.
Yolun sonunda bekleme salonu olan City bus
terminali var. Buradan otobüs ile istediğiniz yere
gidiniz.
Addis- Lambert otobüs terminali--- Arba Minch
(1500 B,Sabah 4:30 da otobüs kalkacak.13'de Arba Minch'de olacak.)
Addis-UZAKLAR
1- Debre Libanos ve Mavi Nil
Boğazı'na Günlük Gezisi:
Not:Debre Libanos Manastırı:
Addis- Bahir dar yolu üzerinde ve Addis
Ababa'nın 110 kilometre kuzeyinde Manastır: 13. yüzyıldan
kalma bu bu manastırı
otobüsle gidiyorsanız görebilirsiniz.
13. yüzyılda Abune Tekle Haymanot tarafından
bulunan, Sululta Ovalarından geçen Mavi Nil'in bir
kolu olan Jemma Nehri Boğazı'na bakan bu
manastır dini, kültürel ve tarihi eserlere sahiptir ve bölgenin başka
yerlerinden kaybolan ender bir ağaç bahçesine sahiptir. Yolda halen
kullanılmakta olan ve Portekizliler tarafından yaptırıldığına inanılan 16.
yüzyıl köprüsünü de ziyaret edebilirsin
2-Butajira şehri;Yol üstünde, tarih döneminin başlarında yapılmış,
32'si yazıtlı 36 esrarengiz dikilitaşı ile UNESCO Dünya Miras Listesi'nde
yer alan mezar kompleksi Tiya arkeolojik sit alanının gezilmesi
III-KUZEY ETYOPYA
Eskiden Addis'ten Kuzey Etyopya gezisi için otobüs
ile bir yuvarlak çizerek gezip tekrar Addis'e
dönebiliyormuşsunuz .
Şöyleki:
Addis---Bahir Dar---Gondar---Aksum(Gheralta
Mountain )---Mekele ---Affar bölgesi(Lucy'nin bulunduğu ----danakil
volkan(Hala aktif
Ama benim gittiğim 2024'te.
Ülkenin kuzeyinde çok faklı gerillalar yönetimi
ele almışlar ve şehirlerin içi bir derece güvenli olsa da
şehirler arası yolları sadece bu gerilla grupları
kontrol ediyormuş. Devlet müdahale
edemiyormuş. Gerillalar, Beyaz
yabancıların telefon, para gibi kıymetlilerini alıyorlarmış. O nedenle
kuzeye ya hiç gitmemek veya güvenilir bir tur ile
gitmek veya şehirler arası sadece uçak kullanmak
gerekiyordu.
Elçilik hiç gitmememi tavsiye etti. Ama buraya kadar
gelmişken gitmek istedim.
Kısaca kuzeyde , devlet ile isyan
gurupları arasında çatışma olduğundan otobüsle gitmek
tehlikeliydi. O nedenle
Başkentten her yere uçakla gitmek zorundaydınız.
Ayrıca kuzeydeki şehirlerde saat 9'dan sonra
dışarı çıkmak yasak.
Uçak ile gidebileceğiniz güzergahlar:
Addis---Bahir Dar
Addus---Gondar
Addus-Aksum
Addis ---Mekele
Addis-Semeray(Affair Eyaletinin
başkenti)---Volkan(Yüksek jip ile)
Not:Semeray---Mekele uçağı da var .
Uçaklar yabancılar için çok pahalıydı.
Ayrıca turist grupları gelmediğinden
insanlar turist gördüklerinde fiyatları iyice abartıyorlardı.
Ayrıca Noel arifesi olduğundan zaten fiyatlar
yüksekti.
Kısacası şansıma Etiyopya'nın kuzeyi bana çok
pahalıya mal oldu.
Benim. kullandığım rota:
Gondor---Lali Bela(Haftada iki uçak var.)eğer
yoksa direkt otobüs yok.
Addis---Bahr-Dar(Uçak,1:10 saat,15.000
B.Yerliler için 5000B.)---Gonder(otobüs 168km)---Dabark(130 km,Otobüs)---
Simena dağlarına mini bus ile gidip geri donebilirsiniz
1-BAHIR DAR
Tana gölü kıyısında yemyeşil bir şehir .şehrin bir
kısmı gölün kenarında konumlanmis.
Bahr Dar'a gelince ev sahiplerim beni havaalanından
aldılar.Direkrt manastır tarafından Tana gölü kıyısına geldik. Hiç turist
grubu olmadığından yereller göl kenarında açık kafelerde oturuyorlardı.
Göl kıyısını, basit restoranlar paylaşmışlardı. Gölde
büyük,küçük gezi tekneleri, su bisikleti gibi her
türlü araç vardı. Birkaç kişiye tekne fiyatı
sorunca ve tek turist ben olunca turizm ile ilgilenenlerin
gözleri açıldı. Sadece gölde gezinti yapmak için
aldığım fiyatı buraya yazmıyorum. İnanamazsınız
zaten. Adamlar uzun süredir turist
gelmesinin acısını benden çıkarmayı düşündüler. Aslında ben bir
grupla
gidip ücreti paylaşmak istedim. Grup olmayınca Tabii ki gidemedim. Ama ben
de pes etmek
yok. Daha sonra ev sahibinin arkadaşına durumu
anlatınca ,köylerinin göle çok yakın olduğunu
ve beni bot ile bir adaya
geçirebileceğini söyleyince çok mutlu oldum.
1-ŞEHİR MERKEZİ: Tana gölünden şehir merkezine yürürken göl
kenarında çok şık, bakımlı bahçeleri olan "Mavi Nil"
gibi oteller vardı. Şehir merkezi ise gidiş ve geliş yolun her iki
tarafında palmiyeler sıralanmıştı. Orta
bölümde ise yemyeşil ve çiçekli bölümü ile
güzeldi. Her iki tarafta alışveriş dükkanları ile çok
renkliydi .Gece kulübü bile vardı. Merkezin
ticareti Müslümanların elindeymiş.
A-TANA GÖLÜ
İçinde hipolar olan Tana Gölü,
Afrika'nın Viktorya ve Tanganyika Gölü'den sonra üçüncü büyük
gölü. Mavi Nil nehri bu gölden besleniyor.
Etiyopya’nın kuzey batısında, yaklaşık 1840 metre rakımdaki
Gölün uzunluğu 84 kilometre , genişliği 66 kilometre ve
3500 km2 ile ülkenin en büyük gölü .
Göl sularından çevre yerleşimler için
elektrik üretiyorlar.
Gölde 20'sinin üzerine kiliseler ve manastırlar
olan farklı büyüklükte 30'dan fazla ada var .Bu
adalarda orta çağdan kalma 13. -
17.yy'de yapılmış kilise ve manastırlar, antik el yazmaları ve
dini
sanatlarıyla ünlü.
Bot kiralayarak istediğiniz adayı ziyaret
edebiliyorsunuz.Bazılarına sadece erkekler
girebiliyor.
Bu manastirlardan en çok gezilen:
Zeghie Yarımadasındaki Ura Kidane Mihret
(Merhamet) Manastır'ın kilisesi:
14.yy'dan kalma kadınların da girebildiği bu
manastır, silindir seklindeki manastırın iç
ve dış
duvarları, tavanı
İncil’de ki tasvirler, tavanda ise melekler betimlenmiş. .
Doğurganlığı ve yeniden doğusun sembolü 7 devekuşu
yumurtalı tepe süsü var. Bu süsü birçok
kilisede göreceksiniz.
Bu kilisede görevli olan papaz aynı zamanda
krallık tacı muhafızı olarak da görev yaptığı için ayrıca
önemli.
Ben, göl üzerinde tur alamayınca önce, göle yakın
"Ajip" köyünde kaldım.
Aklımdaydı ama ülkede yeni yıl farklı tarihte
olduğundan bir faaliyet olmayınca yeni yılı
Hepten unuttuğumdan uyumuşum. Benim için bu Ajip
köyü, eşsiz deneyim oldu.
Ertesi sabah buradan Tana gölü ile
mavi Nil'in birleştiği yerdeki kaldığım Ajip köyünü gezerek
Tana gölü kenarına kadar yürüdük.
Tana gölünün kenarında ,büyük ağaçların olduğu
yemyeşil çok güzel bir köydü. Yol boyu büyük
örtüler üzerinde nohut mercimek, mısır ve acı
biber kurutuluyordu. Yine köyde
,Goava, Avocado, Lemon, Papaya ve Mango
yetiştirilen bahçeleri geçtik. Ayrıca Chat(Gat) bahçeleri
de vardı.
Bu bölgede daha önce volkan dağı varmış. Artık
aktif değil. Her tarafta sönmüş volkan taşları var.
Bu taslardan ördükleri bahçe duvarları harikaydı.
B-devre maryem ada köyü ve kilisesi:
Göl manzarası da harikaydı. Yolcu botu olmayınca
çok istediğim papirüs botu ile ada köyüne nefis
manzaralar eşliğinde gittim.
Papirüsten kayık çok kısa sürede yapılıyor ama
zamanla su çektiği için ancak iki ay civarında
kullanılabiliyor.
Volkanik taşlardan oluşmuş köy yolunda yürümek
sıkıntılıydı. Adadaki bu köy, yine devasa ağaçların
olduğu yeşil ve güzel bir köydü. Aynı adla olan
kilise binasına bayıldım. Çamur ve saman karışımı ile
taştan yuvarlak şekilde örtülmüştü.
Kiliseyi çevreleyen balkonun korkulukları
ise sadece ince ağaç gövdesinden yapılmıştı.
Kilisenin tüm çevresi zillerle çevrilmişti.
Kiliseye ait müze girisi250 B. Girmedim
C- TİSSA İSSAT(TİSSA ABAY) KÖYÜ VE MAVİ
NİL ŞELALESİ:
Bu köy, Bahr Dar'a 30 km uzaklıkta. Ama yolu
kötüydü.
Not:Nil Nehri'nin kaynağına veya kökenine otobüsle
değil, sadece tekneyle erişilebilir. Otobüsle ise
Mavi Nil Şelalesine gidebilirsiniz.
Ameriç dilinde Tissa, duman ve Issat, Nehir
anlamına geldiği için bu şelaleye "Dumanlı su "
deniliyor. Tana gölünü bu mavi Nil besliyor.
- Zamanında bu nehir üzerinde rafting yapmaya
gelen çok turist olurmuş.
Nehirde yaşayan timsahlar gölde çok balık
olduğundan insanlara zarar vermiyorlarmış.
Ev sahibim buraya gidişin tehlikeli olduğunu
söyledi . Gittiğimde polis tarafından korunuyordu!
Yine hiç turist olmadığından iş bana düştü. Tanıdık
aracılığı ile bu köyden İngilizce bilen bir genç ile
yola çıktık. Aslında ben yalnız gitmek istedim. Ama
genç ben sana yardımcı olacağım m diye peşimi
bırakmadı
.Sonunda ne kadar yalancı olduğunu gördüm.
Otobüs terminalinden Tissa İssat köyüne
giden çok eski otobüse bindik. Bütün koltuklar tıkış tıkış
dolu iken aralarda ful yolcu ile doldu. Ben böyle
yereller ile yolculuk etmeyi çok seviyorum. Yol boyu
yemyeşil bir o kadarda pisletilmiş köylerden
geçtik. Yol çok kötüydü. O nedenle uzun sürdü. Yolda
lastik patladı. Buralarda sıkıntı olduğundan polis
kontrolü oldu. Bütün yolcular aşağı inip kimliklerini
gösterdiler.
Buradaki evler, nehirden çıkarılan çamur ve
samanın karışımı ile ağaçlardan oluşmuş duvarlar
sıvanarak oluşturulmuş .Tepeye de oluklu sac kondu
mu ev bitiyor. Sadece demir pencere ve
kapılara para veriliyor sanırım.
Bazı evlerde sadece ağaçlardan yapılmış. Üzerine
hiç sıva vurulmamıştı.
Bu devletin kontrolünde olan şelaleye
gitmenin iki yolu var.
1- Otobüsün durduğu en son durağa yakın mavi
Nil bilet ofisi var. Giris 200 TL. Tam anlayamadım
ama içeride de devletin ayarladığı
tur rehberi almak zorundaymışsınız.(200B). Buradan bir saat yürüyüp
şelaleyi görüyorsunuz.
Bu bilet ofisine hiç uğramayınız. Bilet ofisine
gitmeden 30-40 metre aşağıdan sola doğru nehire
giden yol var. Burada nehri geçen botu sorun.10-15
dakika sonra botun olduğu bölüme
geliyorsunuz. Bot ile sadece mavi nil'in
karşı tarafına bot ile iki dakikada geçiyorlar. Tek yön
yabancılar için 100B .Sadece botu çubuklarla idare
ederek karşı tarafa götürdüler. 'Zaten Biz bota
giderken hızla peşimize takılanlardan durumu hemen
anladım. Yerliler bota binmek için birisinin yabancının gelmesini bekliyorlar. Ben
bu arsızlığa tepki gösterdim .Birde yalan konuşuyorlar Herkes 100B vermiş.
Bottan çıkınca bir 15-20 dakika yürüyünce şelaleye
ulaştık. Gercekten beni büyüledi.45 Metreden
aşağı çağlayarak akan bu şelalenin genişliği ise
100 metre.
Eğer buradan çok güzel bir asma köprüyü geçip bir
saat yürürseniz bilet ofisinin yakını da ki kapıdan
çıkarsınız.
Biz yine ayni yoldan geri döndük. Dönüşte tekrar
iki
dakika için 100 B vermeyeceğim söyleyince
genç ben veririm dedi. Vermediğini
biliyorum eriyormuş gibi davrandı.
Bu köye zamanında büyük otobüslerle çok turist
geldiğinden her çocuk el açıp para istemeyi
öğrenmişler.
Not: İlk kez burada gördüm. Evli kadınlar
boyunlarını dizi dizi inci kolye takmış gibi dövme
yaptırmışlardı. Çene ve alınlarında da farklı
dövmeler vardı. Zor olduğu için çoğu kadın da saçlarını
sıfıra vurdurmuştu.
Bu köyden Bahr Dar'a en son otobüs 17'de.
Tana gölünden gelen mavi Nil nehri bu
şelaleden sonra Sudan ve ,Mısır'a gidiyor
Yağışlı sezonun dışında debisi yüksek
olmuyormuş. Zaten nehir üzerine baraj kurulduğundan suyu
azalmış.
NİL NEHRİ:
6.650 km uzunlukla dünyanın en uzun nehri
olan Nil Nehri, Güneyden kuzeye doğru akıyor. Nil'in
üç ana kolu var. Beyaz Nil Uganda'da
Viktoria Gölü'nden kuzeye doğru akıyor.
Mavi Nil Etiopya'da Tana Gölü'nden başlayarak
kuzeye akıyor.
Atbarah
Nehri ise Etiyopya'nin kuzey batısında doğup kuzeye doğru harekete ediyor.
Etiyopya Tana gölünden doğan Mavi Nil ile
Uganda'da Viktorya Gölü'nden çıkan Beyaz Nil,
Sudan'in başşehri Hartum yakınlarında birleşiyor
ve kuzeye Mısır'a doğru birlikte akıyorlar. Nil Nehri
Kahire yakınlarında "Nil Deltası"nı oluşturuyor.
ve İskenderiye ile Dimyat'tan Akdeniz'e dökülüyor.
Mısır'ın can damarı olan nehirden
kanallarla çevre tarlalara sulama yapılıyor. Mısır için hayat
anlamına geldiğinden, 19.yy'da üzerine inşa edilen
Assuan Barajı'nin hem sulama, hem de elektrik
üretimi yapılıyor.
Bahr Dar---Awra Amba(73km.
Bahir Dar---Mnehria(Old bus station)----Gondar
2- GONDAR
Bahir Dar----Gondar(168km,normalde 3
saat,400B)Küçük dolmuş ile
Dura kalka, bekleye bekleye gittik. Çok sık
kontrol olduğundan 5 saatte ancak gelebildik. Dolmuş
yolcuları
şehre17 km kala "Azezo otobüs terminaline" bırakıyor. Buradan
Gondar şehir merkezi
Piazza'ya tuk tuk veya minibüs ile (30 B)
ile gidebilirsiniz. Ben önce
tuk tuk ile Fasil Baht' a
gittim. Oradan yine tuk tuk ile Kiliseye
çıktım. Oradan yürüyerek şehir merkezine indim. Şehir
meydanının yanında ki kaleyi ziyaret ettim.
2200 metre yükseklikteki Gondar
şehri, tarihi yerleri ile UNESCO Dünya Mirasındadır. Bir
zamanlar halk farklı bölgelerde çadırlarda
yaşarken, 16. yy da 1632 de İmparator Fasilidas
tarafından kurulmuş. Ve Gondar, Etiyopia'nın ilk
başkenti olmuş.
Şehir, bana çok dağınık geldi. Her tarafta inşaat
olduğundan pek sevemedim. Merkeze yakın
sokaklarda birçok çay ve bira evi vardı. Addis
çayını çok sevdim. Ama teneke salça kutuları ile
içtikleri yerel birayı sadece denedim.
17. yy. da, Katolikliğe karşı olan Kral Yohannes
I'i yumuşatmak için
Papa tarafından Etiyopya'ya
Portekizli din görevlileri gelmiş ama bunlar başarısız
olunca Etiyopya'lılar İskenderiye
Kilisesi'ne bağlı Ortodoks olarak kalmışlar.
bir kraliyet kompleksi olan şehirde, 17. yüzyılda
inşa edilmiş birçok antik manastırlar, kaleler, saraylar ve diğer yapılar
vardı.
Şehri gezmek:
City Tur bileti :2500 B. Sanırım bu biletle her
yere girebiliyorsunuz.
1-FASİL BATH:
Burada şifalı bahar suyu olan bir havuz
kompleksidir.
Bunun da giriş ücreti kale ile aynı koşullarda. Timkat
festivali için gelen yaklaşık bir milyon kişi bu
eski banyo içindeki yüzme havuzları su ile
doldurularak ,kadın ve erkekler ayrı havuzlarda
ücretsiz yüzüyorlarmış.
2-NEGESTE ADBAR DEBRE BİRHAN SİLASİE
KİLİSESİ:
1674 yılında İmparator adeyam eyasi (
İmparator I. Iyasu )tarafından yaptırılmış.
1707 yılında geçirdiği sonra 18. yüzyıl
sonlarında yeniden inşa edilmiş.
iç duvar resimleri görülmeye değer.
1-Turist için 400.00 Birr .
2. Öğrenci için 200.00 BIRR.
3. Etiyopya'da yaşayan yabancı turistler için
200.00 Birr.
3-FASİLADAS CASTEL
8:30-17; 30 arası açık. Giriş kişi başı
200B.Ama içerde 400B'e rehber almak zorundaymışsınız. Bu
nasıl bir mantıksa. Ama grupdakilerin sayısı
arttıkça rehbere verilecek pay azalıyor.
Ben gittiğimde resmen şehir merkezi yeniden inşa
ediliyordu.
Kalenin durumu da aynıydı. Kalenin içinde 16. -
18. yüzyılda taş Avrupai tarzda saraylar yapılmış
. Sanırım eskiden bu saraylardan
biri Tarih Müzesiymiş. Bunlardan
David III 'ün Müzik Sarayını ve Mentewab Sarayı.
Ama hepsinin çevresinde iskeleler kurulup onarım
yapılıyordu. İçerde görülecek hiç bir şey yoktu
aslında. Yani bu durumda bilet satmaları bile
arsızlık ve ayıp.
Görülecek
diğer yerler:
- Iyassu I Kalesi: Ziyarete
kapatılmıştı.
- Bakka kalesi
-Qusquam Kilise
5-FELAŞA KÖYÜ:30 dakika tuk tuk ile gidiliyor.
Zamanında diktatör bir kral Yahudi ve Müslümanları
şehrin dışına sürmüş.
Burada yaşayanların yüzde doksanı Ortodoks,yüzde
onu yahudi. Kendilerine Felaşa değildi yahudi
denmesini istiyorlar. Köydeki Sinagog"a giden
dar yola girdiğimde nereden gördülerse hemen çoluk çocuk etrafımı bir şey
satmak veya istemek için peşime takıldılar. Kısa bir yürüyüşten sonra
Sinagogu yanındaki aile
asma kilidi
açmak için giriş parası istediler. İçeride basit bir oda sinagog haline
getirilmiş. yanında ki
yine tek katlı binada satmak için incik boncuk
dizilmişti.
Bu köyde Birkaç öküzün çektiği harman gördüm. Çocukluğumda
Harmanda atların çektiği düğende
dönmek en büyük mutluluğumdu. Yakın zamana kadar rüyalarımdaydı.
3-SİMİEN DAĞ GEZISI
Simien Dağları Milli Parkı'nı ziyaret etmek için
en iyi zaman, havanın güzel olduğu ve yaban hayatı gözlemlerinin daha sık
olduğu Ekim'den Mart'a kadar olan kurak mevsimdir.
Gondar'da
Dağ turu için birini arattırdım. Değil grup benden
başka bir turist yokmuş. Zaten şimdiye kadar
sadece Gondar'da kaleyi gezen iki turist gördüm. Kendisi
beni bulunduğum yerden alıp ve bırakmak
koşulu ile her şey dahil120 Dolar verirsem özel
bir tur yaptıracağını iletti.
Kuzey Etyopya'da gerçekten güvenliğin olmadığını
gözümle de gördüm. Tam karar verdim gideyim
derken vaz
geçtim. Bu kadar kabadayılık yeter. Yönümü Awra Abra köyüne ,oradan da
Lalibala'ya
çevirdim. Ama gidecekler için öğrendiğim bilgileri
paylaşayım.
Gondar----Debark100km)
DEBARK
Bu küçük kasaba da hırsızlığın çok olduğu söylendi.
Önce bu küçük kasaba da "Siemen
Mountain N.P " ofisine gidiniz.
sırt çantalı bir gezginseniz rehbere ihtiyacınız
olup olmaması sizin tercihinizdir(Bir günlük ücreti
1500B). Ancak izci almak zorunludur(Bi
günlük ücreti 800B.)
Park giriş 100 B.
Dabark --- Simien daglari (16 km.)Yol
çok kötüymüş. Sadece tuk tuk (En az 2000 B) veya özel araç
ile gidebilirsiniz.
Park 1969 yılında, Ibex Walia dağ keçisi, Etiyopya
Kurdu ve babunun akrabası uzun tüylü Gelada
(Theropithecus gelada) maymunundan oluşan üç
endemik hayvan türünü korumak
amaçlı kurulmuş.
1978 yılında tarafından Dünya Mirası Listesi'ne
alınmış.
Galeda
Maymunları: Göğüslerinin
üzerinde kılsız, kırmızı deri parçası olan, otçul bu maymunları
büyük
gruplar halinde gezerler.
Meyve ve yaprak yemek için ağaçlara tırmanan
çoğu primatın aksine geladalar kıvrılabilen
başparmaklarını kullanarak çimen ve ot koparırlar.
Pembeden kırmızıya doğru koyulaşan renkleri
vardır. Erkeklerin yeleleri vardır.
.
şanslıysanız, bölgeye özgü, bulunması zor Etiyopya
kurdunu da görebilirsiniz.
dağda yürüyüş yaparsanız ayrıca
derin vadileri ,uçurumlar ve güzel manzaralar göreceksiniz.
Ras Dashen:Etiyopya'nın çatısı olan bu
zirve,
4620 metre ile Afrika'nın dördüncü en yüksek
zirvesidir.
4- AWRA AMBA
Gondor-Piazza şehir merkezi---Azezo otobüs
terminali---Debretabur(ilk otobüs 7'de kalktı
162 km,minibüs,400B,aslında siz daha önce ineceğiniz
için 300B verseniz yeter).
Siz" Wereta"yı 10km geçince awra amba yol
ağzında inmelisiniz.
Buradan awra amba köyü 2 km içeride. Bu yolu, yol
ayrımında bekleyen tuk tuk ile 100 B de
gidebilirsiniz. Veya yürüyebilirsiniz.
Önce Ortadoks, peşine Müslüman küçük olan
köyleri
geçince
ulaşıyorsunuz. Bu köyler resmen ilkel. Okoluptis ağaçlarından yapılmış
basit bir kapalı alan
içinde yattıkları yer, hayvanları ile sadece bir
perde ile ayrılıyor. Pislik tarif edilecek gibi değil. Oysa
bu bölgede su da var. Awra Amba köyüne geldiğinizi
çevrenin temizliğinden anlıyorsunuz zaten.
Awra Amba koyunu kuran Ato'nun
annesi ve babası, dışarıda, tarlada çalıştıktan sonra evlerine
döndüklerinde annesi hala çalışmaya
devam ettiğini görünce bunun bir haksızlık olduğunu
,değişmesi gerektiğini
düşünerek büyümüş.
Çok dindar olan ve kadının bizdeki
gibi yeri erkekten sonra gelen bu ülkede bu sorunu, birlikte eşit
çalışarak, üretilenleler esit paylaşarak
giderileceği bilinci ile 1980 yılında kurmuş.
Sadece bir yaratıcı olduğuna inanan ,hiçbir dine
ihtiyaçları olmadığını bilen ,çalışmanın ve adaletli
yaşamın yeterli olduğunu bilen bu
toplulukta
yalan söylememek, hırsızlık yapmamak,
yardımlaşmak, temiz olmak , Kizlar 18 yaşından evvel,
erkekler ise 22 yaşından evvel evlenmemek, yeni
evlenen gençlere ve diğer yardım gerekenlere tüm
köyce yardım etmek, gereksiz hiç bir şeye para ve
zaman harcamamak gibi altın kuralları toplantı
odasının duvarlarında sıralanmıştı.
onlar için gerçek ibadet birlikte çalışmak ve
adaletli paylaşmak olduğuna inanmışlar .
Tabii ki sabah akşam sefaletlerini göremeden dua
eden bu ülkede dikkati çeken bu topluluk için
tarıma uygun olmayan, sıtmanın yaygın olduğu
bataklık bir alan verilmiş. Ama bu çalışmanın gerçek
ibadet olduğunu bilen bu topluluk için problem
olmamış. Hemen dokuma işine başlamışlar.
Değirmenlerini
kurarak yakın çevredeki köylülerin de buğdaylarını öğütmeye
başlamışlar.
İlk kez burada yoğun kahve çekirdeklerinin kurutulduğunu
da gördüm.
Hemen kooperatiflerini kurmuşlar.
Eğitimin önemini bildiklerinden okullarını, kütüphaneler
inşa etmişler.
Ben Etyopyada ki fakir ve ilkel yaşamı görünce bu
köy için yazılanların abartılı olduğunu
düşünmüştüm. Az söylenmiş.hayran kaldım.
560 kişinin yaşadığı köye girer girmez çevre temizliğinin
görünce şaşırdım.
Aregash adlı İngilizce konuşan tatlı ve güzel
rehber kız, isteğim üzerine bana köyde her yeri
gezdirdi.
,Önce kooperatif çalışmalarının olduğu bölümleri
gezdik. Bilgisayar başında gençler çalışıyordu.
Her şey kayıt altındaydı .
Her tarafta kadın erkek birlikte hummalı
bir şekilde çalışıyorlardı. Dokuma tezgahlarında ürettikleri
kumaşları ve giysilerinin satış bölümü de vardı
.Etiketli değişmeyen fiyatları gayet uygundu.
Yağ fabrikasında adı negar olan çiçekten elde
ettikleri yağları depolarda saklayıp şişeleyip satışa
sunuyorlar. şiro için mercimek, nohut
temizliyen kadınlar güler yüzle beni selamladilar. El açıp para
istemediler. ben gittiğimde sadece Ana okulu
vardı. İlk kez burada sevdiğim çocuklar yine benden
bir şey istemediler. Zaten büyük
öğrenciler diğer şehire okula gidiyorlarmış.
Her Cuma koyun gençleri genel temizlik yapıyorlarmış.
Bu bölge de 10 metrede su çıktığından evlerine
suyu borularla taşımışlar.Kanalizasyon sistemlerini kurmuşlar.
Kooparatife ait her türlü meyve ve sebzenin yetiştiği
bahçeleri de vardı.
En çok ta sade yaşlı evine hayran kaldım .Uzun bir
salonun her iki tarafında sadece yaşlıların
yatağının sığdığı
bölümler vardı. Kapı yerine örtü asılmıştı. Yaşlılar mutlu görünüyordu. Temizdi.
Rehber kız bana restorana taze ekmek ve çay ikram
etti.
Gezdigimiz evin içi de Etyopya ya göre pırıl
pīrıldi diyebilirim.
Köydeki guest Hous'un gecelik fiyatı 300 B idi. Aslinda
kalmayı çok isterdim ama ertesi gün Lalibela
dolmuşu bir
sonraki yerleşimden kalktığı için mecbur gitmek zorundaydım.
Yol ayrımı a kadar yürüyeceğim söyleyince rehber
kız güvenli olmadığını söyleyince köyden bir genç
bana eşlik etti. Otobüs beklerken yolun ilerisinde
bir çatışma olduğundan bahsetti. Mecbur ben yola
devam ettim.
Bazı Hristiyan ve Müslüman liderler Awra
Amba köyünü ziyaret ederek başarılarını nasıl
sağladıklarını öğrenmeye çalışmışlar. En
önemlisi Dünya Bankası kırsal bölge gelişim danışmanı
köye gelerek hazırladığı raporda
adaletli eşit paylaşım sonucu Awra Amba'nin başarısı geri
kalmış
tüm ülkelere örnek olmasını yazmış. Köyün lideri
Ato Zumra'ya hayran kalmamak mümkün mü?
Umarım cinsiyet ayrımı olmadan
adaletli ve mutlu yaşamın bir gün ülkemde gelmedi dileği
ile....
Awra- Amba---Lalibela(238 km, )
AWRA AMBA yol ayrımı- Debre
Tabor (Eğer direk dolmuş
bulamazsanız önce
Alember'e gidip oradan Debre Tabor',a geçebilirsiniz.Bu yol üzerinde de Galeda
maymunlarini
göreceksiniz,
Yol boyu gruplar halinde Noel için pazar akis
verişi için uzun yolda yürüyenler vardı.
5-DEBRO TABOR
Direkt burada otobüs durağında indim. Ertesi gün
Lalibela otobüsü sordum. Israrla
11,12 13
diyenler oldu. Ben de terminalin tam karsısındaki
otele gittim Otel bizdeki oteller kadar temiz ve
bakımlıydı. Önce otel müdürü ve rehber arkadaşı
ile şehir gezisi yaptık.
Şehir normal büyüklükte güzel sayılabilecek bir
yerleşim.
Tam göbekte Imparator Tewooros(1855-1868)un
heykeli vardı. Buradan aşağıya doğru gittiğimizde
sağ tarafta dizili dükkanlar var. Burada yırtılmış
ve delinmiş plastikleri yakarak tamir etmek bana ilginç
geldi.
Bu şehirde doğan Menekik 2'nin eşi
Imparatoriçe Tatyibitul((1840-1918) nin güzel bir heykeli
vardı. Heykelin ise çevresi kapatılmış , Hemen
açıkta terzilik yapan adamdan anahtarı alarak heykeli
daha yakından ziyaret ettik. Buradan 5 km uzaklıktaki
saray olduğunu söylediler ama güvenli
olmadığından gitmedik.
Burada bir doktorun yaptırdığı devlet hasta
hanesini ziyaret ettim ama fotoğraf çekmeme nedense
izin
vermediler .
Daha sonrada şehrin tek camisine gittim. Bu kadar
pisliğe cemaat nasıl müdahale etmez anlamak
zor.
Otele erkenden gelip kendimi ve çamaşırlarımı
yıkayıp dinlendim. Ertesi sabah erkenden terminale
gidip , Debra Tobar- Kaşani (152 km 500 B,)
ilk araç sabah 6’da---Lalibela(64 km, 250B,2 saat)
şeklinde Lalibela’ya geldim.
Aslında Bahir Dar’dan sabah kalkan dolmuş direkt
Lalibela’ya geliyor. Debra Tobar’dan da geçiyordu .
ama Noel zamanı yer olmayacağını düşünerek
aktarmalı geldim.
6-LALİBELA
Müslümanlar Kızıldeniz'e hakim olunca, Seba
Melikesi ve Hz. Süleyman'ın soyundan gelen Hristiyan
krallar, dağlara inşa ettikleri kalelerde ve
kayalara oydukları kiliselerde kendilerini emniyete almışlardı.
2.Küdüs olarak adlandırılan Kayalara oyulmuş
11 kiliseleri ile UNESCO tarafından Dünya Mirası
Listesi'ne
alınan 2630 metre yükseklikteki Lalibela, aynı
zamanda Etiyopya'nın en kutsal yerleşimi.
Bu kiliseleri şehrin içinde kayalık dağın tepesine
doğru iki grup şeklinde göreceksiniz.
Kiliseler 8-17 arası açık oluyor.
11 kiliseye giriş ücreti 100 dolar.
Günlük rehber ücreti ise 35 dolar.
Bir lise öğretmenin maaşının 62 dolar olduğu
ülkede bu giriş ücreti almak ayıp. Turistleri
Kazıklamak bu ülkede kural. O nedenle siz de bu
giriş ücretini ödemeyiniz .Zaten rehbere hiç
ihtiyacınız yok. Dağa her hangi bir yerden tırmanarak
İnsanları takip etmeniz yeter.
Yanınızda rehber olmayınca tüm gençler size
rehberlik yapmak istiyorlar. Tabii ki ücretle. Bunları zor
Gönderebildim..Cogu da” İngilizce pratik yapmak
istiyorum sadece. Sana yardım edebilirim” yalanını
atıyorlar.
Ben buraya Noel öncesi geldim. Çok kalabalık olduğundan
arada kaynadım. Birkaç kere bilet soran
oldu. O kadar Insanlar dağın tamamını kaplamışlar,
kilimleri sermişlerdi. Tencere kaynatıyorlardı.
Noel bitinceye kadar burada uyuyacaklar.
Merkezde de Noel pazarı vardı. Ne ararsanız
bulabilirsiniz.
Lalibela'nin Kudüs'ünde 11 adet kilise inşa edilmiş.
Ayrıca bir mağaranın içindeki kilise
de 12.si olarak
kabul edilmekte..
Lalibela'nın
birinci grup kiliselerini:
1-Beta Medhane Alem: Dünyanın kurtarıcısının
evi. Kiliselerin en büyüğü
* Beta Meriem(.Meryem Ana'nin evi): Aynı
binada yan yanalar. Kral Lalibela'nın favori
kilisesi .Burada 6 Ocak akşamından
sabaha kadar seremoni olacak.
2-Golgta(Golgotha):Golgotha'nin evi.
3-Dabera sini(Beta Debre Sina -Sina Dagi'nin ev)
(Kadın giremiyor.
4-Beta Meskel(Haç evi)
5-Beta Denaghel
bir grubu gezdikten sonra hemen yürüyerek diğer
grubu geziniz.
İkinci
grub kiliseleri
6 ve 7- Gabriel-Raphael
8-bat makeraiws (Beta Merkorios ve Beta)
9- Beta Amanuel (bat mianala):Emmanuel'in
evi
10-abaa libanos
*Beta Merkorios, Beta Gabriel ve Beta Rafael gibi
kiliseleri d XV. Yüzyıldan kalma bazı dini
resimleri
görünüz.
Yine B 600 yıl önce yazılmış İncil de bu kiliselerde
korunuyor.
Buradan yolun karşı tarafina geçtiğinizde ise
11-bete giyorgis (Beta Gyorgis (Aziz Jorj)
Kilisesi:
Tepesi Yunan haç seklinde olan ve en çok bilinen
"Beta Giorgis - Aziz George'un evi" 12 metre
yeraltı kazılarak inşa edilmiş. İçeride cam korumanın
içinde ahşap sandığın içinde kesişlerin
öldükten sonra iskeletlerinin saklandığı mağarayı
da görünüz.
Ben burayı kaçak ziyaret ettiğimde yukardan
fotosunu çekerken hemen görevli polis gelerek bilet
sordu. Olmayinca fotoyu sildirdi. Ben de 7 Ocak
Noel günü ziyaret ettim.
kalma
1- arnb
Burası kiliselere çok yakın.
Seyfu Wodajie(Lalibela)
+251913983694
seyfu40@yahoo.com
Tour gide
Airbnb(Aynı odada I kişilik ve iki kişilik yatak
var. Kac kişi kalırsanız kalın oda ücreti 10 Dolar
kahvaltı dahil,)
2-blue Nil guest house: kahvaltı dahil bir kişi
festival zamani30 dolar.Normal zamanda 20 Dolar.
Tarih
Bir efsaneye göre 12.yy, Zagne Hanedan'ligi
zamaninda doğan bir prensin annesi bir gün prensin
beşiğinin arılar tarafından istila edildiğini
görür. Bunu prensin gelecekteki yaşamına dair bir işaret
olduğunu düşünerek egemenliği arılar
tarafından onaylanan ve arılar hükümdarlığını tanıyor”
anlamına gelen "Lalibela" adını verir. O
tarihten itibaren prensin doğduğu bu şehir Lalibela olarak
anılır.
12. yüzyılda Lalibela kral olunca Kudüs'e yaptığı
hac gezisinden sonra dağda ki volkanik taşları
oydurtarak bu kiliseler yaptırır.
Çünkü Etiyopya ile Kudüs arasındaki Müslüman topraklarından
geçerek
Kudüs'e gitmek o günlerde tehlikeli olduğundan Kral Lalibela halki
için Kudüs'ü kendi
topraklarında yapmaya karar verir. Kudüs’ün kutsal
mekanlarının bir kopyasını oluşturarak
tüf bloklarına oyulmuş 11 adet kilisenin yapılması
için emir verir. Bazıları tek kayadan olan bu
kiliseler, altgeçit ve tünellerle ile
birbirine bağlı olan bu kutsal kiliseler, Ürdün adı verilmiş bir nehrin
iki kıyısında yer almakta.
İki gruptan oluşan ve efsanelerle bütünleşmiş
Lalibela kiliseleri tüm araştırmalara rağmen henüz
tam olarak çözülememiş .
Eğer festival zamanı buradaysanız sabah çok erken
yola çıkmalısınız. Hayal edemeyeceğiniz bir
kalabalıkla karşılaşacaksınız.
Kilüsleri ziyaret ederken başınızı bir şal ile
kapatınız.
Kiliselerde belki bir yerden sonra
ayakkabılarınızı çıkarmanız gerektiğinden yanınıza naylon poşet alınız.
Lalibela'da
Kiliseler Dışında Gezilecek Yerler:
1-Asheten mariyam(7 km)
Manastırı: Şehrin manzarasını görebileceğiniz tepedeki kaya manastır:
Giriş 20 Dolar. Ama kimse
sormadı. Şehir merkezinden yürüyerek(Yereller
kestirme yolu biliyorlar.), tuk tuk , veya araç ile
çıkabilirsiniz
.Noel olduğundan çok çıkan olduğundan birçok
araç vardı. Ben de araç ile gidip yerellerle çok dik, taşli
,tozlu dik yokuş aşağıyürüyerek geri döndüm.
Bu kayalara oyulmuş manastır da çok ilginçti.
DİKKAT: Bu şehirde tüm turistler rehberle
geziyorlar. Beni yalnız gören hemen yanımda biti.
Manastırın uzun tek kişilik yoluna tırmanırken bir
genç yanıma gelerek giriş ücreti
İstedi Hemen onun yalancı olduğunu anladım.
Püskürttüm. Geri dönerken de köyde bir adam
sadece İngilizce yazılmış bir kağıdı getirerek
isim ve soy ismimi yazıp giriş ücretini istedi. Ne pul var
.Ne bir şey.Ben “ zaten
ödedim” deyince onu da gönderdim. Bu sefer elimi
tutup benim inmemi sağlayan adam yardım ettiği
için para
istemez mi? Resmen yapıştı.Bunu gönderirken zorlandım.
2- Nakuto Lab Manastır (Nakutoleab Selam Mikael)
Merkeze 5 km uzaklıkta. Etyopyan hava yolları
ofisi önünden diğer yolcularla veya tek
Başınızagidebilirsiniz. Benden tek yön 100 B
istedi. Gidiş geliş 50B verdim .İçinde mağara olan bu
kaya kilise, Kral Lalibela'nın yeğeni ve
Tahtın varisi olan o Zagwe Hanedan'ın son kralına
adanmış.
Kayaların tepesinden damlayan kutsal
suları ile ünlü. Bu damlayan damlacıkların altında şortları ile
kutsanan gençler vardı.
ANI: Tam manastıra girerken hızla yanımdan yürüyen
kız,elinde ikiye katlı eski bir makbuz defterini
göstererek 20 Dolar istedi. Birinci manastırdan
deneyimliyim. “Arkadaşım içeride. Dönüşte veririm “
diye başımdan savdım. Dönerken yoktu. Bu türlü
yalancılara kanmayın. Aslında
kimse ile
konuşmamaya çalışın. Selam verseniz para
istiyorlar .
2- Yemrehanna Kristos Kilisesi: Kayalara oyulmuş bir tünel
aracılığıyla ulaşılan bir kilise.0tobus ile
40 km uzaklikta.Buraya gitmek
için “shenberm” bölgesine gidince otobüs var. Ben Noel günü gittiğimden
otobüs yoktu. Gidemedim.
Crıstmas (noel) festivali
Hz İsa’nın doğum gününü diğer Hristiyanlar 25
Aralık’ta Christmas’ta kutlarlarken Etiyopyalıların
takvimi farklı olduğundan ve 25 arakik 7
Ocaka denk geldiğinden 7 Ocakta kutluyorlar.
Ben aslen Lalibela’lı zengin sayılan
Addis’de zengin sayılan ev sahibimle 5 ocakta onun ailesinin
evinde buluştum.
Festival dönemleri deklarasyon ve çok insan
evlere geldiğinden evin tabanını otla döşüyorlar.
Ev halkı injeralara şiro sürerek tek kişilik
paketlediler. Sonra torbalara koyup. Kiliselerin
çevresinde bekleyen fakirlere dağıttılar. Bu arada
eve sürekli gelen misafirlere de aynısını ikram
ettiler. Evin lise öğrencisi genç, bir genç
kız gibi sürekli gelenlere hizmet etti.
Christmas şenlikleri 6 Ocak akşamı Maryam
kilisesinin duvarlarının dışında başlıyor. Biz
televizyondan izledik Kilisenin içinde papazlar
topluluğudur hutbe verdiler.7 Ocak sabahı 6 dan
önce festival yerine gittiğimizde henüz hava
karanlık olmasına rağmen yer, gök, dağların tepeleri
beyazlar
giymiş insanlarla dolmuştu. Ev sahibinin aracılığı ile önde bir yer kaptık.
Kadınlar beyaz
şalları ile başlarını ve omuzlarını da örtmüşlerdi.
Bazı erkekler ise şalları ile çoğu omuzlarını ve
vücutlarını kapatmışlardı. Karanlıkta herkesin
elinde yanan uzun mumlar farklı bir atmosfer
yaratmışlardı. Bu arada kilisenin içinden papazlar
sürekli ayin okudular. İnsanlar ara sıra başlarını
eğerek zılgıt çektiler. Bu Noel zamanı şehirde
20-30 çift evlenirmiş. Bu çiftler bembeyaz giysilerinin
üzerine işlemeli yine beyaz, bordo, lacivert
pelerin giyerek kilisenin içine
gittiler. Ben kaçak
olduğumdan içerdeki evlilik seremonisini
göremedim. Ama diğer biletli turistler kontrol noktasından
geçerek gittiler.
Bu uzun ayin döneminden sonra önce en düşük papaz
adayları renkli şemsiyeleri ve parlak işlemeli
giysilerle yürüyüp yerlerine geçtiler.
Önce siyah pelerinli beyaz renkli giysileri ile
yüksek dereceli papazlar, peşlerine beyaz giysilerinin
üzerinde kırmızı bantları olan normal papazlar Papazlar
gruplar halinde yan yana dizilerek ellerinde ki
ki uzun sopalarla yavaş yavaş davul eşliğinde dans
ederek ilerlemeye başladılar. Hepsinin başında
beyaz sarık
vardı. Kiliselerin yüksek duvarlarında bu dans eden papazlar çok renkli bir
şölen
sundular. Ayinin
bazı yerlerinde uzun saksafonlara halkta zılgıt çekerek eşlik etti.
Not: Lalibelanin içinde farklı derecelere ait 600,
her kilisede ise aynı ülkemde ki
gibi 55 papaz görev
yapıyormuş. Halkın bu kadar fakir kalması normal.
Ben törenin bitmesine yakın hemen bu
kalabalıkta kontrol olmadığını düşünerek george kilisesinin içini görüp eve
geldim.
Aynı bizim kurban bayramı gibi 40 gündür hayvansal
gıda yemeyerek oruç tutan Ortodoks aile keçiyi
kesip kahvaltıda çok kalabalık ve bir
papazin katılımı ile keyifle yedik.
Not: Dışarıda gördüğüm rahibeler de baştan aşağı
simsiyah örtünmüşlerdi.
Lalibela- Başkent Addis Ababa--- (872km)
( Etiyopya Havayollarının 1 saatlik uçuşu ile 15.345 B)
ulaşabilirsiniz.
Lalibela Havalimanı'ndan şehir merkezine
taksi veya minibüs ile ulaşabilirsiniz.(20 km.) Minibüs
yerli yabancı için 200B.
AKSUM
Bu şehre ben gittiğimde güvenlik nedeni ile
gidilemiyordu. Sadece bigi vermek için yazdım.
AXUM'un nüfusu yaklasik 70.000. Axum
halki Tigrian, konustuklari dil deTigrian Dili dir.
Bu kutsal şehirde eski kiliseler ve obeliks ziyaret edebilirsiniz.
Tigran evleri,taştan yuvarlak şekilde yapılıyor.
Bekar Tigran kızları saclarını evlenene kadar
kazırken evliler uzatarak örüyorlar.
Fakir halk, tarim ve
hayvancilikla ugrasiyor. Diger büyük bir kismi ise dileniyor.
III-DOĞU ETYOPYA
Addis ile Harrar arası
Awash National Park (Awash Milli Parkı):
1966 yılında kurulan Afar Bölgesinin güneyinde ve içinden Awash nehri geçen bu park, akasya
ağaçları ve otlak arazilerle çevrili doğayı ve vahşi yaşamı görebileceğiniz
doğal bir parktır.
Doğal su kaynağı olduğundan farklı hayvan çeşitleri yanında genelde 450
den fazla çeşit farklı kuş türü bulunur.
Bu yöne ev sahibim ve yerel grubu ile gittim. Noel nedeni ile yollarda
renkli şemsiyelere papaz eşliğinde kiliseye para topluyorlardı. Papazlar
ellerinde ki kocaman haçlar ile insanları kutsuyorlardı.
Dolmuşun içinde kahvaltı zamanı devasa enfes bir yerel ekmek çıkarıp
hepimize dağıttılar. Su ile yedik.
Yol boyu çamurdan, küçük , damları oluklu sacdan yapılmış evlerin
yanında çamurdan yapılmış yuvarlak ve damı sazdan olan geleneksel
evler, büyük yerleşimlerde ki beton arme evleri, İnekleri ve keçileri güden çobanları
,su depoları, eşekle veya sırtlarında odun veya su taşıyanlar ,Babun
maymunları gördük. Yemyeşil köy manzaraları ve biçilmiş buğday ve
mısır tarlalarının manzarası çok güzeldi. Ama her tarafa atılan
plastikler ve çöpler çevre kirliliği yapmıştı.
Ayrıca yol boyu silahlı polisler kontrol ediyordu.
Öğle yemeği için lokantaya girdik .Tatlı tombik kadın, evinde
hazırladığı geleneksel yemeği tepsilere döktü. Ellerimizle yedik. Peşine Etiyopya
kahvesi içtik. Bana çok sıcak davrandılar. Kilise gördükçe naylon torba
açılıp dolmuş içinde para toplandı. Şu bir gerçek ki her dinin, imanı para.
yolda çok kamyon ve Katedrale gidenler olduğundan çok zaman
kaybettik.
-önce aynı giyimli kız ve erkek öğrenciler ve papazların yolun iki tarafından
gelen geçenden para toplamak için sıralandığı bir kiliseyi ziyaret ettik.
1-KULEBİ GEBREAL KATEDRAL:
Aziz Gabreal, üç çocuğu ateşe attığı kraldan kurtardığının yıllık
yıldönümü nedeni ile bu eski (157yıllık) katedrale giderken
yolun iki yanı her şeyin satıldığı seyyar dükkanlarda dolmuştu. Katedralin
bahçesinde ise insanlar kilimlerin üzerinde veya çadırlarında yatıyorlardı.
Hiç yer kalmamıştı. Bir kız, iki erkek geleneksel kıyafetlerle hem davul çalıyorlardı
hem de dans ediyorlardı. Diğerleri de zılgıt çekerek şarkılara eşlik
ediyorlardı. yolun bu kadar uzun sürmesinin nedeni sadece kamyonlar değil,
buraya akın edenlerin oluşturduğu trafikmiş.
Ama
yolculuk harika geçti
2-DİRE DAWA:
Sonra burada da otele gittik.
Tabii ki çok ilkeldi. Önce kırık dökük sandıklardan oluşmuş tezgah
üzerinde hazırlanan geleneksel akşam yemeği yedik.
Kadınlar bir odada, erkekler bir odada uyuduk. Acıyı yiyince
ishal oldum. Tuvalet korkunctu. Su taşıma olduğundan temizlik hiç yoktu. Sabah
yine hep birlikte menemen ile yağlı ekmek, çay ile kahvaltı yaptık. Ben
buradan dolmuş ile Harrar'a geçtim.
Dire Dawa--Harrar-(67 km,100 B.)
3-HARRAR
Doğudaki Arap ve Osmanlı mimarisini ve kültürünü
görebileceğiniz Müslüman şehir.
Addis ababa---Harar(520km)
Adissaba---Hariri(Harer)(Tren veya otobus-daha iyi.)
Şehir içinde ise her yerde tuktuk kullanılıyor. Sesleri çok rahatsız
edici.
Tarıh
Araplar Müslümanlığı yaydıktan sonra 1880 yıllarının sonuna doğru Önce
Türk tüccarları geliyor. O dönemden kalan Türk ailelerin torunlarının
torunları hala var ama Türkçeyi unutmuşlar. Türk nüfusu fazlalaşınca
1912 de elçilik başkente değil de Harrar'da maaraif kültür
merkezinde açılıyor.
ANI: Burada ki couchsurfinglere
yazdığımda yine beni hepsinin kabul etmesi şaşırtmadı. Neyse bir
tanesi beni otobüs terminalinde diğerine de haber verip bekliyordu. emen
beni yakında ki guest House konuşmak için götürdükleri de
durumu anladım. Bana "Tuvaletimiz yok. Bizde kalamazsın" dediğinde
"neden o zaman beni kabul
ettin. Bunları önceden demeliydiniz. Siz bu siteyi çıkarınız için
kullanıyorsunuz" dediğimde bozuldular. Tur rehberi olan bana kısa bir
şehir turu attırdı. Beni kabul eden çok olduğu için diğer bir
ailenin evinde misafir oldum. Ailenin oğlu, buradan araç ile iki saatlik
yolu yürüyerek Gabriel Catedraline gitti. Sabah geleceği için kardeşi ile
eksik kalan yerleri de gezdik.
İnsanlar bu dar sokaklar boyunca serdikleri örtünün üzerinde az az bazı
sebza ve meyve satıyorlardı. Başlarının tepesinde yük taşıyanlara şaşırdım.
Yine kadın erkek ghat torbalarını yanlarına almış çiğneyerek keyf
yapıyorlardı.
Sokakların pisliğini söylemeye gerek yok. Burunlarını sürekli
karıştırdıklarından çocukların bile elini tuttuktan sonra elimi yıkamak
zorunda kaldım.
Çocuğun bile izin alıp fotosunu çektiğimde hemen para istiyorlar.hele pislik içinde ki camilerden para istediklerinde iyice
söylendim. Dilencilerden yürūyemiyorsunuz. Musluman ülkelerin tüm
özelliklerini görüyorsunuz.
Siz, direk eski şehirde ki otobüs terminalinde ininiz.
1-Jegol (eski şehir)
UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Afrika'nın en eski İslam
şehirlerinden biri olan surlarla çevrili eski
Şehir ,zamanında 3.334 km bu bu duvar içinde 48 hektarlık
alan içindeymiş. Zamanında sadece beş tane orijinal kapısı varmış. Şimdi
çok var.
960-1886 arası 72 kral bu eski şehri yönetmiş.
99 cami varmış ama İtalyanlardan sonra 82 Cami kalmış. Şu anda eski
şehirde bir Katolik bir de Ortodoks kilisesi var. Eski şehrin dışında da bir
tane daha Katolik kilisesi varmış. Ama Ortodoks kilisesi ve cami çok.
Zaten eski şehre girer girmez buranın zamanında İslam ile yönetildiğini
hemen anlarsınız. Küçük kız öğrencilerin saçları sıkı sıkıya kapalıydı. Sakallı
dedeler her yerdeydi. Bu eski şehirde Hristiyanlar daha az .Ama barış
içinde birlikte yaşıyorlarmış. Şehri onarmışlar ama ben beğenemedim. Eski orijinal
halini bırakıp leş gibi sokakları temizleselerdi çok daha mantıklı olurdu. Beyaz
boya ile boyadıkları evlerin duvarlarına, yerel halkın kullandıkları, sepet,
ibrik vb. duvarlara resim etmişler. Saksılar asarak abartmışlar. Her yerde
"Yaşayan Müze" yazısını koymuşlar.
Ana kapıdan eski şehre girdikten sonra görecekleriniz:
A-Nur plaza:Ilk buradan başladım Bir özelliği
olmayan bu Park girişi ücretliydi.
Hemen yakınında Guest House var.
Ama Maarif bahçesinde harika giysilerle foto çektiren düğün grubunu
görünce birlikte buraya geldik. Parkta foto cektirmek için 7000000 B
istiyorlarmis .Beklemeden ev döndük
B-Taş döşeli ara sokaklar
*Maarif Türk kültür Merkezi: Feti'den sonra milli eğitimin vakfı
olarak çakışan kurummuş. Çalışanların önce maaşını Milli eğitim ödüyormuş.
Durumları düzelince kendilerine yetiyormuş.
Harrar'da ki okulda Ana okulunda Liseye kadar öğrenci yetiştiriyorlarmis.
Bu kültür merkezinde de Türkçe öğretiyorlarmış. Kesin ve net bir
dille" Gelip Türkiye'de kalırlarsa sıkıntı olurlar bize diğer ülkeler
gibi" dediğimde “Bunlar ülkelerine geri dönüyorlar"
dedi. Açıkçası geri ülkelerin vatandaşlarının ülkeme karından çok
zararı olduğunu düşünenlerdenim.
Feto'da çok reklamını yapmıştı.
C-Mekina gırgır sokağı: Hala bu yokuş sokağında dışarıda erkekler makinaları ile giysi
dikiyorlar.
D-Sherif private musium :9-12 ve 14-17 arası acik.u100 B.
King Haile Selassie,bu köşk şeklinde ki binayı zamanında
kullanmiş.
kullanmış.Iki katlı bu müzede çok fazla birşey yok ama kültürü anlamak
için girilebilir.
Biraz aşağısında
E-Arthur rambuid Museum
: 9-12 arası 14 - 17
arası açık. Giris 50 B.
Fransız şair Arthur Rimbaud'un 19. yüzyıldaki eski ikametgahı olan
Arthur Rimbaud Evi
Ahsap güzel bina.Icindekilerin bir önemi yok.
F-Aw Ansar mosque:Küçük,eski ve pisti.
Biras üst tarafında
G-Müslüman okul var .Okullarda Müslüman
öğrenciler başını kapatmak zorundaymış.Gittigimde öğle tatiliydi.
H-Sheik Anadır awach: Sofizm merkezi. İçi güzeldi. Bir gece öncede davullu gösteri varmış.
Içinde zatın türbesi var.
Buradan
"Weraba Nudul Hayna "Kapısından çık. Duvarı gör. Biraz ileride
ki büyük kapıdan tekrar eski şehre gir.
Şehirde 10.yuzyildan kalma 3 cami varmış.
Bunlardan eski şehir içinde olan
I-Din agobera mosque
14 yüzyıl
İ-Grand Camii(Cuma Camisi):
Not:Turk okulu, şehre 5 km uzaklıkta Hamaresa semtinde.
2-Feeding meat to Haiyan in the night (Sirlanlarin beslenmesi):
Giriş 300B.Sehrin içinde anfisi olan binada taze et ile sırtlanlar
besleniyor. Çubuğun ucuna taze et yerleştirilip isteyen izleyicinin ağzından sırtlan alıp yiyor. Bu Show’u
hangi akılsız seyreder derken ben de gittim. Ama değmez.
3-Koromi Village:
bu eski ve geleneksel köy ,Harrar'a 20 km uzaklıkta. Ama yolunun kötü
olduğu söylendi. Yine bir couchsurfing aracılığı ile tuk tuk kiralamak
istedim. Maarif kültür evindeki öğretmen aracılığı ile aldığım tukt uk
Şoförü aradığında 4000Birr istediğini söyledi. Yalan konuştuğunu tahmin
ederek kabul etmedim .Zaten tekrar Maarife gittiğimde şoför,3000
istediğini söyledi. Yani couchsurfing genç, 1000 Birr'i cebe
atacaktı.
Yine evlerinde kaldığım genç de sabah erken gittiği uzakta ki
katedralden gelip bu köye gideceğimizi söylemişti. Öğlene kadar bekledim.
Aramalarıma cevap vermedi. Döndügünde "Internetim yok"
deyip sıyırdı. Kısaca bu topraklarda sözünü tutmamak, yalan konuşmak normal
olmuş.
4- ilgilene
Harrar 'a 40 km kala "Spritual pilgrim " manevi hacı varmış. Ben
hiç birine inanmam.
Ben buradan tekrar Gabriel Catedraline dönüp Grubuma katılıp Addis
Ababa 'ya döndüm.
ANI: Dolmuş şoförü ghat
çiğneyince yollarda resmen uçtuk. Diğer yolcuların parasını topladı. Ben,200
B olduğunu biliyordum.500 B isteyince, 100 B ile yetinmek zorunda
kaldı.
O gece grubumla "Kulebi geabreal Catedrali"nde kaldık.4000000
kişi gelmiş. Bana "Burayı ziyaret eden ilk beyazsın" dediler. Neredeyse katedralin bahçesinde
yürümek mümkün değildi. Ama tuvalet yoktu. Katedralin dışında herkes bir
yere çöküyordu. Davullar eşliğinde ilahiler söylediler. Renkli şemsiyelerle
katedralin çevresini dolandılar .Ertesi gün tüm araçlar yolda olduğundan
trafik kitlenmisti. Yolda çok bekledik.
IV-GÜNEY ETYOPYA
*Güneye indikçe insanların rengide iyice koyulastı.
Addis- Lambert Otobüs terminaline
Ride taksi uygulamasi ile sabahı 3:30’unda gittim.Tehlikeli oldugundan
taksi kapiya kadar geldi.15 dakikalık yol için internetten görünen fiyat
279 TL idi. Benden 800 kusur istedi Polis çağırırım dedim. Gitti ama umarım
ev sahiplerinden istememiştir. Terminale gittiğimde birçok büyük otobüs ve
kalabalık vardı.
Otobüsleri fena değil. Bizdeki gibi
kek ve küçük su dağıttılar. Yolda çalılık alanda tuvalet molası verildi.
Yemek için sürdüğümüz restoranta yediğim
sebzeli makarnanın tadını unutmayacağım.
Güneye indikçe yemyeşil muz
bahçeleri vardı.
Yalancı biber ağaçları,
Afrika Akasyaları yol
boyunca bize eşlik ettiler.
BÜYÜK RIFT VADISI
Dünyanın en eski insansı fosili olan
3.2 milyon yaşında ki Lucy’nin bulunduğu
6000 km uzunluğu ile Afrika’nın en
büyük vadisi ve dünyanın
en büyük fay hattı ( fay kırığıdır)
olan doğal bir oluşumdur
.
Aslında birbirleri ile bağlantılı
olan çok sayıda yarıktan oluşmasına rağmen, tek parça olarak kabul
ediliyor.
19. yüzyılda İngiliz Kaşif John
Walter Gregory’in adını verdiği Rift Vadisi coğrafi olarak İsrail’den
Mozambik’in ortalarına dek uzanıyor.
Afrika Kıtası’nda bulunan tüm büyük
göller de bu yarık boyunca ortaya çıkıyor.
volkanik göller, derin vadiler
ve sıcak su kaynaklarıyla ünlüdür.
Hawasa’da Göller bölgesi
başlıyor.
ASAGI OMO VADISİ
Kenya sınırında Turkana Gölüne
dökülen ve Etiyopya içinde 760 km boyunca yol kat eden Omo
Nehri’nden adını Omo vadisi UNESCO’nun dünya kültür miras
listesindedir.
Addis Ababa'nın güneyindeki v Kenya
ve Sudan sınırlarına yakın ve henüz hala bakir sayılan 450 metre
rakımlı aşağı Omo Vadisinde , 200.000 kişinin yaşadığı, kimine göre
15, kimine göre 20
etnik Kabile yaşamakta
Omo Vadisi'ni ziyaret etmek için en
iyi zaman Ekim'den Mart'a kadar olan kurak mevsimdir. Bu dönem uzak köylere
gidebilir ve farklı kültürel aktivitelere katılabilirsiniz.
Ama Omo Vadisi’ndeki etnik kabilelere
gitmek için bazen 4x4 araçlar gerekebilir.
Etiyopya genelinde 85 civarı
etnik grup yaşıyor. Bu kabileler, farklı dilleri, gelenekleri, müzikleri,
kullandıkları aletleri, giysileri ile çok renkliler. Ama bu ilkel kabileler, silah tüccarlarından inek
karşılığı kalaşnikoflar edinmişler.
1-Abyatta ve Shalla Ulusal Park; Bu parklar geniş
orman, bol miktarda hayvan ve bitki türü, önemli sayıda pembe
flamingo ve endemik kuş çeşitlerini barındırmakta.
2-Shashemene
Kasabası:
Otobüsle geçerken gördüm. Çok
sevimsizdi.
Shashemene kasabasında , Yüzyıllar
önce Afrika'dan köle olarak Jamaika'ya getirilen siyahlar tarafından
1930’ larda rastafari akımının kültürünü oluşturmuşlardır.
Rasta kültürü ve Rastafarianizm :
Biz sadece bir saç modeli
olarak bildiğimiz Radtafarianizm, aslında bir yaşam tarzı ve
hatta bir inanış, din olarak kabul edilmekte.
Asil adı Ras Tafari ,kral olduktan
sonra “ilham gücü” anlamına gelen Heile Se la Aussie
(1930-1974)
adını alarak Rastafari inanışı
kurmuş.
Mısır kökenli Ra dinlerinin Hristiyanlık
ve Yahudilik ile karışımından oluşan
Rastafarianizm dinine,
inananlar Etiyopya'nın son kralı Haile Selassie’yi tanrının
dünyadaki yansıması olarak görmekteler. Ayrıca
Musa’nın asıl yol gösterdiği
kutsal kavimin siyahlar, özellikle de Etiyopyalılar olduğunu
savunuyorlar. Hazreti Musa aslında zencilere liderlik etmiş ve Zion
denen kutsal toprakları, cenneti onlara vaat etmiş. Hatta bu
inanışa sahip olanlara göre Hazreti İsa’da zenci.
Marcus
Garvey,1900'lü yılların başında, zamanında Afrika'dan Jamaika’ya
götürülen köleleri tekrar Afrika'ya döndürmek için gittiği yerlere bu
dini yaymış. Bir gün bir Mesih’in Afrika'da ortaya çıkarak, siyah ırkı
birleştireceğini söylemiş.
1930’lu yıllarda Jamaika’da
ayaklanmaya başlayan işçi sınıfına ait siyahların güç hareketine
Marcus Garvey, “Afrika’ya Geri Dön” sloganıyla destekleyerek
Afrika topraklarının zenginliklerinden anlatmış. Garvey, Haile
Selassie için insanlara: “ Siyahiyi kral , size vaat edilenleri verecektir”
diyerek fakir halkın kurtulmasını Afrika’da olacağını inandırmıştır.
Haile Sellassie'nin Jamaika'ya
ziyareti ettiği sırada uzun süredir yağmayan yağmurun yağınca, Jamaikalı
Afrikalılar, bunun bir mucize olduğunu ve Marcus Garvey'in
söylemlerinin doğru olduğuna Mesih’in Haile
Sellassie olduğuna inanmışlar.
Haile Selassie’nin,
Etiyopya’yı tam bağımsız ve tek siyahi kralı olmasıyla Etiyopyalılar
,kralı iyice kutsal olarak kabul etmesini güçlendirmiş ve
Onun peygamberlik olduğu
kabul etmişlerdir. Hatta tanrı olarak kabul edilmiştir. Bunun üzerine
Haile Sellassie de 1960’lı
yıllarda Kral Solomon'un soyundan geldiklerini kabul eden Jamaika'daki bu
insanlara güney Etiyopya’da, Addis Ababa'nın 250km güneyinde Shashemene
kasabasındaki kendi özel arazisini bağışlamış. Bölgeye 1963 de
yerleşmiş olan Rasta Topluluğu'nun yaşadığı yer olmuş.
Aslında Rastafari hareketi
Rastafari inanışının ilahileri zamanla Jamaika'da reggae
müziğinin oluştuğu Bob Marley'in Dünya'ya tanıttığı reggae
müziği ile tanındı.
Rastafarizm Haile
Sellassie’nin 1975’de ölmesine rağmen hala yaşamakta.
Negus" yani kralların kralı
olarak hitap edilen Haile Selassie tarafından hibe edilmiş bu topraklarda
doğa ile bütünleşik ot içerek Rasta'ların geleneksel yöntemlerle
çalışıyorlar.
Rasta'nın renklerinden Kırmızı,
yeşil ve sarı renkleri Etiyopya bayrağı, siyah Afrika halkını temsil
ediyor. Sarı bütün altın mücevher ve hazineleri, yeşil insanların üzerinde yürüdüğü
dünya. kKırmızı ise siyah halkın dökülen kanını simgelemekte.
Marley Etiyopya Ortodoks
Hristiyan Kilisesi tarafından Kasım 1980'de Jamaika'da vaftiz
edilmişti. 1981 yılında kanserden öldüğünde Bob Marley gitarı ve
İncil'iyle birlikte Jamaika'da toprağa verildi.
Hem Jamaika, hem de Etiyopya için hayli
önemli olan Bob Marley'in vasiyeti üzerine eşinin çabalaması ile
maalesef iki ülke arasındaki bürokrasiye nedeni ile Etiyopya’ya
gömülememiş.
Etiyopya’da rasttalı gençleri her yerde göreceksiniz.
Bu yerleşimden kısa süre sonra
Hawas’yi geçtik ama göl uzakta kaldığı için göremedim.
3-Hawasa:
Hawasa’,129 Km karelik küçük bir göl
kıyısında ,1959 senesinde İmparator Haile Selassie tarafından kurulan
Sidamo eyaletinin başkenti olarak kurulmuş
Su aygırlarının yaşadığı tatlı
su gölünde, zengin plankton ve balık çeşitleri bulunmakta. Burada yaşayan
Marabut kuşlarının balık avlamasını seyredebilirsiniz.
Hawassa Gölünde ayrıca
atçılık, kuş izleme, balıkçılık, trekking, gölde tekne turları gibi birçok
aktivite de bulunmakta.
Göl kenarında balık pazarını görebilirsiniz.
Hawassa Gölü kenarında yer alan
dünyaca ünlü atlet Haile Guebre Selassie'nin sahibi olduğu otellerden bir
tanesi var.
Addis Ababa-Abra Minch arası 446 km.
Adis abab—Jinka(527 km,ucak veya
otobüs)---Turmi(122km)---omarete(71km)---Konso(256km)---Ambramich(89
km)----Addis Ababa(435 km.
4-ARBA MINCH
Kırk Pınar" olarak bilinen Arba
Minch, bir tarftan sırtını dağa vermiş, diğer taraftan Abaya ve
Cgemo golleri ve iki gölun arasında “God bridge “ile
bağlanan Nechisar Milli parkı olan yemyeşil bir yerleşim
.
Buranın halkının Gamo kültürü var.
Americ dilinin yanında kendilerine ait Gamo ikinci dilini de kullanıyorlar.
Bu kültürün dansları, giyimleri daha farkı. Modern yapılı bir toplum.
Şehre gelir gelmez kuzeydeki
yerleşimlerde farklı olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Nispeten temiz büyük
yolları var. Otelleri daha bakımlı ve pahalı.
Yüksek oluklu ve boyalı sac
ile kapatılmış bahçelerde muz, mango, limon ,papaya, erik , ilk kez burada
yediğim lokum gibi Kasamir meyvesi yetiştiriliyor.
Zaten her tarafta kilosu 15000
TL’den çok lezzetli muz satın alabiliyorsunuz.
Aksam üstü kızlı erkekli üniversite
öğrencileri bulvarda volta atıyorlardı. Kafeleri de daha düzgündü. burada
demir dış kapılar çok süslü ve heybetliydi.
Üniversiteye yakın
A-Gamo Kültür Merkezi: Burada
ücretsiz çevre köylerde ki ev orneklerini,dorze köy evi örneğini
görebilirsiniz.
Buradan göllerin güzel bir
manzarasini görebiliyorsunuz.Biraz ileride
B-Gol manzarali “Bekele Molla Hotels” I çok beğendim. Uzakta
olsa iki gölün ve ortadaki milli parkın manzarası burada da çok güzeldi.
C- Üniversiteyi ziyaret etmek
istedim ama kuralları gereği izin vermediler. Her tarafı dökülen ülkede
hangi kural varsa!
Asıl gezilecek yerler:
D-Abaya gölü: Zaten şehre
girerken bu golü görüyorsunuz.
E-Timsah Ranç(Timsah çiftliği):
Şehrin merkezinde. Giriş 10 Dolar. Farklı büyüklükte timsahları
görebilirsiniz.
E-Chamo Gölü turu ve Timsah
market:
Bu gölde uyum içinde yaşayan
suaygırı, büyük Nil timsahı, beyaz kartal ve pelikan görebilirsiniz. Genelde
öğleden sonra Chamo Gölü’nde alacağınız bot turu ile gün
batımında kıyıya çıkıp güneşlenen timsahları görebilirsiniz. Şansınız varsa
hipo da görebilirsiniz
i-göl N.P giriş ücreti :100B
ii-6 kişilik bot ile birbuçuk
saat g6ol gezisi: 2000 TL.
iii-Şehir merkezinden 8 km
uzaklıktaki gölün oraya dolmuş ile giderseniz 1-2 km yürümelisiniz. Veya
tuk tuk ile pahalı gidebilirsiniz .Uyanık turizmciler
size göl N.P giriş ücreti, göle ulaşım, gol turu birlikte
tek kişi
3500 B fiyat veriyorlar. Eger kişi
sayısı çoğaldıkça bot fiyatı düşeceğinden Fiat düşebiliyor.
Her durumda bu fiyat çok fazla. Zaten
gölde hipo görmeniz garanti değil.
Çok gitmek istiyorsanız kendi imkânlarınızla
botların kalktığı yere kadar gidip orada sadece bot kiralayınız. Yoksa
8 km yol için tuk tuk fiyatını iyice abartmışlar
Ben daha önce Afrika’da tur ile çok
yakından hipoları ve timsahları gördüğümden bu turu tercih
etmedim.
Yine Konso yolu üzerinde 8 km ,tuk
tuk veya dolmuş ile gittiğinizde yol ayrımında inip papaya
bahçelerini geçerek yürüyünce göl kanarana varacaksınız. Burada
F- Hayq (fish Market) :Ajip meydanından
mini dolmuş veya tuk tuk ile
Burada kayıklarla balık
tutulup orada pişirilip tazecik yiyorsunuz. Benim yediğim balığın kılçığı
fazaydı ama çok lezzetliydi.
Yine burada bot kiralayıp göl turu
yapabiliyorsunuz. Cok güzel göl manzaraları vardı. İki yavru hipo varmış
ama göremedik.
Burada sanırım erkeklerin
boyunlarında asılı kursak gibi torbaları olan “Abakoda” adlı dev kuşlar
var. Ayrica ? kuşların ottan yuvalarının bulunduğu ağaç çok ilginçti.
Böyle bir ağaç sanırım Asya’da gördüğümde de çok ilginç gelmişti.
Siz de burada çok ucuza göl
turu alıp güzel bir gün geçirebilirsiniz.
G- Nechisar Milli Parkı
Tuk tuk ile buraya ulaşabilirsiniz.
Giriş ücreti 100 B. Safari ücreti 400B.Özel araçlarla safari
yaparken
Timsah, zebra, kurt ,hipopotam, vb.
ceylanlar ve çeşitli kuş türlerini görme şansınız var. 40 tane pınarı da
safari yaparken göreceksiniz. Eğer başka büyük safari yapacaksanız
gitmeseniz de olur.
5-DORZE VİLLAGE(32 KM)
Not: Bu köye gitmek için
Addis’ten Arba Minch’e gelirken 10 km kala yol ağzında inip geçen
otobüslere binebilirsiniz. Çok geçen araç var.
Veya
ArbaMinch -Sikela otobüs terminali
den Dorse köyü veya 5 km daha ileride ki ‘chencha “ kasabasına
giden otobüse bininiz. Tek yön 100 B. Yollar tozlu ve yokuş
olduğundan bir buçuk saatte ancak gidebildik. Yüksek tur aracı jeep
ile ile daha kısa zamanda gidebilirsiniz.
Köylüler kapıda beklediklerimden
geçen otobüsten hemen turistleri kapıyorlar.
Zaten turistler için büyük fil
şeklinde evler yapıp orada kültürlerini yansıtmaya çalışıyorlar. Çoktan
turizmin tadına varmışlarda ,abartmışlar da
Yüksekteki bu dağ köyü yemyeşil. Bahçeler
bambudan ekose şeklinde örülmüş bahçe duvarları ile güzel bir köy.
Burada evler önce bambudan
yapılıp üzerleri “Enset” denilen yalancı muz ağacının yaprakları
püskül şekkinde kapatılıyor. Evlerin şekilleri fil başına
benziyor.
Kulak gibi çıkıntılardan içeride
yemek pişirmek için yakılan ateşin dumanı çıkıyor. En tepeye de yağmura
karşı seramikten kukuleta gibi bir ey koyuyorlar.
Evin içi bambu duvar ile
hayvanların bulunduğu bölümden ayrılıyor. Yine odalarda bambu bölmelerle
ayrılıyor .Pencerereler de yağmura karşı üzeri çıkıntılı yapmışlar.
Yalancı muz ağacının kökünden un elde etmek:
Kökün etrafında ki katlarından temizlendikten sonra beyaz kök rendelenerek ufalanıyor. Çıkan öz suyu
ayrılarak kalan ve suyu iyice çıkmış kök ufantıları serin
bir yerde veya toprağın altında 2-3ay gibi mayalandırılmaya bırakılarak un
elde ediliyor.
Ben gittiğimde hanım, hemen yer
altındaki bu mayalanmış lif yumağına su ekleyip bir hamur yaptı. Iki muz
yaprağının arasına koyup odun ateşinde saç üstünde pişirdi.Biraz ekşimsiydi.
Bu köyde
Bir Oda 10 dolar=1300 kahvaltı
dahil. Odaların içinde tuvalet ve duş alınacak bölüm var
Köy özel dokumaları ile de meşhur.
Genelde kırmızı rengin ağırlıkta, siyah ve sarı renklerini kullanıyorlar
Jinka’ya giderken:
Arba Minch--- Konso(88 km) ----Jinka
gidebilirsiniz. Ama ben, Kenya’ya Mecbur Konso’dan
Moyale-Kenya sınırından geçeceğim için Konso’yu atlayıp direkt
Jinka’ya geçtim.
Abra Minch Sikela otobüs terminaline
sabah 8’de vardığım da jinka’ya giden otobüste hiç yolcu yoktu. Aksam 4
gibi otobüsün kalkacağı söylendi. Fiyatı 460B.
Bende ana yol üzerinde otobüs
terminaline sağa dönmeden otellerin önünden Jinka’ya özel jeepler kalkıyordu.
Fiati 800 B. Bana Şoför 1000 B
deyince “siz Ortodoks musunuz? Neden
bu kadar yalan konuşuyorsunuz?” deyince mahcup oldu. Jinka’ya vardığınızda
Pazar günü olması nedeni ile bankalar kapalıydı. Mahcup şoför 600 B’i yeterli buldu.
Solda Chemo göl manzarası eşliğinde
muz, mısır tarlaları akasya ağaçları, Afrika’ya özgü şemsiye
şeklindeki ağaçlar, hörgüçlü inek ve
keçi sürüleri, yemyeşil köyler geçerek çok keyifli bir yolculuk yaptık. Yolun
neredeyse tamamı taşlı ve tozluydu. İki saatte ancak Konso’ya gelebildik. Kahvaltıda
injere üstünde yumurtalı et menüsü çok lezzetliydi.
Konso’dan sonra
yolar ara ara delikli olsa da asfalt yol şeklindeydi. Bu arada
seyrek küçük yerleşimler vardı. Sadece yol üstünde jeepi gören inek
veya keçi çocuk çobanlar zıplayarak dans ederek para kazanmak istiyorlardı.
Yine aracın sesini duyan uzun sopalarla yolda yürüyerek foto çeken
turistlerden para alıyorlardı .
6-JINKA
Not:Jinka ve çevresi için
tanıdığım bu rehberle ilişki kurabilirsiniz.
Kuche+251993646465
1500 rakımlı Jinka ,yemyeşil
,küçük ve sevimli şehir . Sadece ülke içinde küçük uçakların
kalkabildigi küçük havaalanı da var.
Bu şehirden Omo Vadisinde
bulunan 16 farklı etnik gruba( kabilelere) ulaşmanız başlangiç noktası.Kuru
sezonda köye giden dolmuslarla bile kabilelere kendi kendinize
gidebilirsiniz.
Bu kabileleri 1974 yılında
bölgede araştırma yapan İngiliz antropologlar bulduğunda insanların
haberi yokmuş.
Jinka’da Cumartesi (Daha
büyük) ve Salı günü market kuruluyor. Yine Jinka’dan 21 km ari
köyünden ileride Pazartesi kurulan Xako Market de var. Ama sadece arı
insanlarini göreceğinizden çok ilginç gelmeyebilir.
Bu şehirde motorsiklet ile de
ücretli ulaşım var
Şehir içinde
ORTAK KÜLTÜRÜ OLAN KABILELER
1-Tum kabilelerin ortak ozellikleri:
1-Banna,Hamar ,Tsamai ,Karo ve Dadanc kabileleri uyumak ve
oturmak için kullandiklari “Borkota” her
yerde özellikle pazarlarda ellerinde taşıdıklarını göreceksiniz.Sadecev
Tsamailer üç ayaklısını kullaniyorlar.Bu ahşap nesneler o kadar kücükkü
Türklerin poposunun anca dörte biri sığar!
2-Diş temizliğinde kullanılan Mafakya(Misfah)
pazarlarda, Her yerde herkesin ağzında göreceksiniz.
3- Pazarlarda ve her yerde içki içilen kafelerde genelde su
kabakları ile süpürge darisindan yapılan “Borne” adlı yerel içkiyi kadın erkek sürekli
içtiklerini göreceksiniz.Kafayi bulan çok.
4- Tum kabile erkekleri İlki
süt dişleri düştüğünde sünnet,sünnet olur.
5-Vucutlarıni keserek (Hacamat ) iz
bırakmak her kabile de var.
6-Bicak taşıma her kabilede var.
7- Evlenince kız tarafına
başlik olarak 10 inekbir Kalaşnikof ve eriliyor. ílk
çocuk olunca daha fazlasini istiyorlar
2-Hamar,Banna ve Karo kabilelerin ortak kültürü :
-Hamar ile Banna kabileleri kültürleri , kıyafetleri aynı.Ayni dili
farklı aksanlarda konuşuyorlar. birbirleri ile evlenebiliyor.
1- Kültürleri:
Sadece ilk kadın boynuna önünde de büyük çıkıntısı olan kalın
metal ve dik dik (Küçük boylu ceylan )deridi karişimi
kolye takıyor.İkinci kadın ise iki tane üst üste metal
ince halka takıyor.
Üçüncü kadın ise yine önü çıkıntılı ince demir kolyenin yanında
demir ve üç ince halka takıyor.
4 kadın ise birşey takmak zorunda değil
2-Saçları:
Üç kabile kadınları da saçlarının
dizaynı aynı. Bu üç kabilenin kadınlarının saçlarına bajarak evli Vera bekar olduğunu
anlayabilirsiniz.
Bekar kızlar normal ince örgülerle saçlarını topluyorlar.
Evli kadınlar ise saçlarını ince luleler haline getiriyorlar ama
genelde seromonilerde, markete giderken v.b tereyağını
kırmızıbtoprakla karıştırıp kullandıkları da kızıl luleler oluşturuyorlar.
3-Kıyafetleri:
Kadın ,erkek bu kabilelerde sarı metal bilezikleri
bileklerine,jkollarının üst bölümüne, ayak bileklerine
takıyorlar.Hatta dolmuş parasını bileklerindeki bu metal bilezik kümesinin
arasına sıkıştırıyorlar
A-Kadınlar:
Keçi derisinden yapılmış halkanın
üzeri deniz kabuklarinike süsleniyor.Buna kuyruklu
keci derisi ekleniyor.Bazen bu volanlı kuyruk kismi da
deniz kabukları ile dusleniyor.Bu giysiyi kadınlar, başlarından
geçirip tek omuzlarindan düşürerek giyiyorlar. veya
Kadinlar genelde farklı
renklerde çizgili etek giyip üzerine kare şeklinde bir ikinci
kuşak bağlıyorlar.
*2- dili ve kültürü farklı olan
Tsamailer,sadece giysilerin ve saç dizaynları aynı.
Tsemay kadinlarida aslında
aynı giyiniyorlar.
Hamar ve Banna kadınları keçi derisi
kullanırken Tsamai kadınları inek derisi kıyafetleri kullanıyorlar.Ve
etekleri arkadan uzun kuyruklu oluyor.
baslarına farklı renkte boncuk veya
bez bant takıyorlar.
Afyrica kadın ve erkek Tsamailer,
çok renkli boncuk kolyeleri üst üste takıyorlar.
B-Erkekler:
4-Hamar ,Banna ve Tisamai
kabile erkeklerin kiyafetleri a Bez parçasıni bellerine sararak etek
oluşturuyorlar.Ama
Banna erkekler uzun etek, Tsamai
erkekler önden kisa,arkadan uzun , Hamar erkekleri ise
daha uzun etek olusturuyorlar
Sadece başlarına taktıkları bez veya
boncuktan taktıkları bantların renkleri farklı oluyor.
Hamar kabilesi , kırmızı,yeşil
ve siyah;
Banna kabilesi , beyaz,yeşil ve
mavi;
Tsamai kabilesi, siyah ve mavi
renkte boncuk veya bez ve bant kullanıyorlar.
3-Diğer kabilelerin kültürleri:
- Hamar,Banna ve Karo Bekar genç
erkek ise, boğa atlama törenini başarıyla tamamlarsa kafasına tüy
ya da renkli bir bant takar.
-Sadece Dasanc kadinlari
hükümetin yadaklamadina karşı gizliden sünnet oluyorlar.
Hamar, banba, Tsamai, Dasanc,
karo,nagoton erkekleri kazdıkları başlarına kırmızı toprak
karıştırarak kabarık şekiller yapiyorlar.
Evliler bu kırmızı şekilli
kabarikliga tavuk v.b tüyünü dikiyorlar.
-Köylerinde Hamarlar,Karo,
disanc ve arimone kadınların üstü çıplak geziyorlar.Markete giderken tişört
giyiyorlar.
- Karo,Dasanc kabile
kadınları boyunlarına çok boncok takıyorlar
- Hamar,Dasanc ,karo kabile
kuzlarinin üstleri ciplak
-Bull japm sadece Hanar ve Karo
kabiledi de var.
Ana yoldan tepeye doğru
tırmandığınızda
A-Jinka Müzesi: Her gün açık.Giriş
500V. Omo Vadisi’ndeki tüm kabilelerin kullandıklarını ayrı camlı
vitrinlerde görebilirsiniz. Ayrıca kabilelerin farkli
kültürlerini anlatan ilginç videoyu da izleyebilirsiniz. Hamarlarin
Öküz üstünde yürüme ve kadınların cesaretle erkekler tarafından kamcilanmasi
çok şaşırtıcıydı.
Özellikle Omo Vadisi’ndeki
kavimlerin çoklukla yastık, zaman zaman tabure olarak kullandıkları
ahşap ve farklı dizaynda ki “Berkotalar “ çok ilginçti.
ANI: Müzeye girerken iki uyanık rehber
dış kapıda turist avlamak için bekliyorlardı. Birtanesi bana”Muze bugün
kapalı” deyince inanmadım. Oysa müze her gün acikmiş. Beni para
kazanabileceği başka bir yere götürmeyi teklif edecekti.Geri ülkelerde bu
tür yalanlara çok rastladım.
B- Omo Child Center ziyaret:
Jinka merkezinden 3 km uzaklikta
havaalani yolu üzerinde.
Kara ve Hamer kabilelerine ait terk
edilmiş çocuklara bakan bir sivil toplum örgütü merkezi. Çocukların
okulda olduklarını söylediklerinden gitmedim .
Jinka new second meydan sağa
doğru 8 km dolmuş,tuk tuk veya motorsiklet ile gidebilirsiniz.Yol ağzında
inip köye doğru yürüyünüz.
7-YETİNEBERSH ARI KÖYÜ :
Aslında çevrede birçok Arı köyleri
var.Bunlardan en eski ve görülmeye değer olan bu köy.
ANİ: Bu köye gittiğim tuk tuk
söferi anlaştığımızdan 5 katı fazla para isteyince hak ettiğini verip
uzaklaştım. Peşimden gelip telefonumu, çantamı almaya çalıştı. Peşimi
bırakmadı. Polis çağırırım deyince def oldu.
Misafirperver Ariler,geleneksel evlerini önce ortadaki kalın direğin
çevresinde ince bambudan sepet sekkinde yuvarlak örüp veya okaliptüs
ağaçlarından oluşturulup üstünü de çamur ile sıvıyorlar.
İçeride yakilan ateşin dumaninin cikmasi icin delikler bırakılmış. Çatısını
da Üzerine savana otu ile kapatiyorlar.En tepeye de yağmura karşı bir
koruma koyuyorlar
Eskiden 6 kişi bu geleneksel
evlerde yaşarlarmış. Artık yanlarına daha düzgün normal ev yaptıklarından
şimdi bu eski geleneksel evler sadece mutfak olarak kullanılıyor.
Güneyin insanlari, kuzeydekilerden
daha sıcak ve güler yüzlüler. Misafirperver sayılırlar.Bu köyde de rehberle
gezerken çok sıcak davrandılar. Çok tatlı, karabiber bebekleri iyice
sevdim.
Büyük hayvan sürüleri ve geniş
topraklara sahip .Bu yeşil köyde her daim bir meyve yetişmiş
oluyor.Sırasıyla
Muz,mango avakoda
papaya,portakal faşing meyvesi oluyormuş.
Mısırdan “Areke “ adlı ülkenin
en sert içkisini içiyorlar.
Kömür yapılan bu Ari Koyunde
cadiriniz varsa kamp yapabilirsiniz.
Bu koyden 3 km sonra
“Bagzghi” adlı Ari köyünde hep eski
geleneksel ev varmış. Bu köy daha güzelmiş .
NOT:mursi kabilesi
Etiyopya'nın en tanınan etnik grubu
olan Mursiler, aslında Jinka'dan 40 kilometre
uzaklıktaki Mago Millî Parkında Mago Nehri'nin batısında ve Omo
Nehri'nin doğusunda yaşıyorlar. Savaşçı toplum olan Mursiler tarım ve
hayvancılık yapiyorlar. Mursilerin yaşam tarzında , Hamer ve Benna
kabilelerinde de olduğu gibi sosyal örgütlenme önemli.
Üst kasta mensup Mursi kadınlar,
olgunluğa ulaşmadan alt dudaklarını yararak, alt dudaklarına, güzellik
görünmek icin, kilden yapılma yuvarlak bir disk takıyorlar. Yaşları
ilerledikçe dudaklarına taktıkları tabakların boyutunu, dudaklarını
esneterek büyütüyorlar. Ayrıca kulaklarını geniş bir şekilde
delip halka küpeler takıyorlar. Mursi erkekleri içinse silah önemli bir
statü ve güç sembolüdür.
Ben oradayken Arı ile Mursiler
arasında savaş ta ölen olduğundan Mursilerin yolu
kapalıydi.
Ben de Mursileri geçici olarak
taşındıkları Key Afer,Turmi’de veya pazarlarda görmeye çalışacağım.
Not: Suri kabilesi
Oma N .P yakın kibshed
yaşıyorlar.Mursilerle aynı kültürlrti var. Biraz tehlikelilermiş.
Jinka’dan diğer kabilelerin yaşadığı
köy ve Marketlerine sırasıyla nasi gidebiliriz?
Kabile üyelerini
Jinka---Key Afer(42
km,100B))---Akduba Market(17 km,70B)---Dimeka Market(43 km?
)---Turmi(28km)---Dasanc market(75 km)
Ben, market günleri farklı
oldugundan mecbur gidip dönmeler yaptım .
Önce Jinka’dan büyük market olduğu
için Salı günü Alduba’ya gittim.jinka ---Alduba (75 dakika,150 B.) Pazar
daha kurulmadigindan ve Sofer Dimeka’da Hamar, Alduba’da Banna kabilelerini
görüsün deyince Alduba---Dimeka (100B)küçük pazarına gittim.Burayı
gezdikten sonra gezdikten sonra tekrar Alduba ‘ya dönüp Alduba büyük
pazarimi gezip Alduba---Key Afer(28 km,70B) geldim.burada yakın kabile
köyleri gezip Perşembe Key Afer pazarını gezip Turmi ve Omarette ye
gip tekrar Key Afer’ a dönüp Moyale sinir kapısından Kenya’yagececegim.Ama
ben yerleşimleri sırasına göre yazacagim. Siz keyfinize göre seçim yaparak
gezebilirsiniz.
Not: Bu arada bindigim tüm dolmuş
soferleri bana normal ücretin en az iki katını istediler.Hatta 100 B olan
yol ücretini 1000 B isteyen oldu.Öyle bakış fırlatmışım ki muavin
gercek fiyatı söyledi. Yolda trafik polisi durdurunca şikayet ettim ama bir
yaptırım olmadı .Polis sadece sözlü soferi uyardı o kadar.Ben de
bir yolunu bulup bu arsizlara hak ettiklerin altında ücreti ödedim.
Böyle göz göre göre kazıklanmak pistemiyorum.
8-KEY AFER ve MARKETÍ
Burada benim de tanıdığım
deneyimli tür rehberinin bilgilerini bırakıyorum.
Name, Frew Endris Yasin
WhatsApp Number, +251929035023
Email, greatomovalleytours.com
Facebook, Rizzla Frew Endris
Local company, Great Omo Valley
Tours.
Burada en çok Banna kabilesi
yaşıyor.Ayrica tisemay kabileleri yaşıyor. Geçici olarak gelen Mursiler de
kiraladıkları köy evlerinde yaşıyorlar.
Sadece Perşembe günü market
kuruluyor.Turistik pazarmış. Bupazari sabah 11’e kadar bekledim.
Insanlar yakın yerledimlerden dolmuş veya yürüyerek geldiği için bu Pazar
ancak öğleden sonra tam hareketleniyor.Bana diğerlerinden farklı gelmedi.
Sadece diğer marketlerden farklı olarak burada tütün demetleri büyük
külah şeklinde etrafı sarılı şekilde satiliyorduO nedenle sadece
büyük bir marketi gezmeniz yeterli olacaktır.
Ben ilk geldiğimde kaldığım yerin
arkasında uyduruk bir yerde Banna kadınları “Borne” yerel ickiyi
icmeye gelmişlerdi. Kara biber bebekkerinin iyice sevdim.Hic
nazlanmadan fotoğraflar çekindik . Keçi derilerini deniz kabukları ile
süsleyerek vücutlarına geçirmişler.Yarin onları köylerinde ziyaret
edecegime söz verdim.
Oradan şöyle bir çevreyi gezeyip
dedim ki günlük Pazar kuruldugunu gördüm.Mursi dahil her çeşit kabile
insanları vardı.Bir genç kadın ısrarla beni evine kahve içmeye davet etti.
Gittim ama yarın birlikte Mursi köyüne gideceğiz.
Bu hanımı evine gittigimde kendisi
ve komşulari ”Çukur” dizisini çok sevdiklerini söylediler.Hatta
duvarlarinda dizinin amblemi ve vardi.Yine buradaki yakın camiye gittiğimde
“Deniz Fenerinin” bir hacini adına bu camiyi yaptırdığını gördüm.Buradaki
Türk beyefendi Addis’te olduğundan tanışamadım. Afrika’da böyle
faaliyetlerin olduğundan haberim var.
Bu markette gorebileceginiz
kabileler:En çok Banna kabilesini goreceksiniz. Arı,Mursi ve Tsamai
kabilelerinden de insanlar gireceksiniz.
· Burada marketin
kurulmasını beklerken önce okula giitim.Inanilir gibi değil.Kırık
dökük sıralar, ve kara tahta.Sinuflarin tavanlari delik, deşik.
Sıradaki
ogrencilere elindeki sopacile vuran öğretmenin karşısında el açıp vurmadini
beklerken çok şaşırdı.Sonra gülmeye başladı.Daha sonra Liseyi ziyaret
ettim. Burada binalar biraz daha düzgündür.Okul binaların dışına burada
kadiflerinbfotolari, fizik kuralları, insan vücudu v.b gibi ders resimleri
ile doldurulmuştu.
Öğretmen
odası çok ilkeldi..Ama mstemetik dersi çok ağır işleniyordu. Tahtada fixik
dersinin ingilizce öğretilmesi de beni çok şaşırttı.Bizim ogrenciler sadece
İngilizceyi bile okulda ogrenemiyorlar.
9-MURSİ KÖYÜ ve KABİLESİ:
Key Afer Markete 500 km km
uzaklıktaki köyün icinde kiraladıkları evlerde yaşıyorlar.Savaş
bitince Milli parka, kendi Topraklarına geri dönecekler.
Not: Rehberler hep sizi giriş ücreti
şu kadar deyip sizi, kendileri ile gitmeye zorlasalarda inanmayiniz. Getirdikleri
turist gruplarından sonra kabile reislerinin eline bir miktar
sıkıştırıyorlar ama sizden yüklü giriş ücreti alıyorlar.Bana rehber
“Giriş ücretinin 2500 B olduğunu söyledi.Ben kendi başıma gittim. Tehlikeli
bir kabile olduklarını söylediler ama bana çok sıcak davrandilar. Fotograflarini
çektim.
Vücutlarını tatu dedikleri keserek
iz bırakma yöntemi ile harika şekiller oluşturmuşlar . inanılır gibi
değildi.Hepimizin bildiği gibi rsnettikleri dudak ve kulaklarina kilden
yuvarlak diskler yetlestiriyorlar.Dusk olmayınca esnetilmus alt
dudaklarının görüntüsü korkunçtu.
Birde bir bayılma bdurumunda
müdahale edebilmek için alt ön iki dişlerini cekiyorlar. Sarkmış dudak , dişsiz
bagiz görüntüsünü siz hayal ediniz.
Bu iki dişi
çekmelerindeki amaç hasta, baygın yemek yiyemeyecek durumda
olanlara ilk müdahaleyi bu iki diş boşluğundan sıvı glüloz akıtarak
yapmakmışMurdilervcokniciyorlar ve adabiler.
Bunlar evlerinin yakınında
heykel gibi birçok el işi heykeller v.b satıyorlardı.Fiatlari market
fiyatına göre çok daha uygundu.
Mursi kültürü
Tarım ve
hayvancılıklar uğraşan göçmen Mursiler ve akrabaları Surmalar doğa
koşullarına bağlı olarak yılda iki kez göç
edebiliyorlar. Ülkenin her yerinde kabileler var, ama
eskiden Mursiler, yoğun olarak Omo Nehri ile Mago Ulusal Parkı
çevreleyeBu kabile
n dağlık alanda, parkın
parkın doğu yakasında diğer
kabilelerden ayrı yaşıyorlardi. Bunkabile insanları, kalaşnikof
kullanmayseviyorlar.
Ama Arı kabilesi ile aralarında ki
sorun ölümle bitiginden ben gittiğimde Mursilerin yolu kapalıydı .
bu kabilenin
kadınları lipplates adli pişmiş toprak plakayi
esnettikleri alt dudak ve kulak memelerine tak mm alarinile
unludurler.
taktMalari ile ünlüdür .Genç kızlar
15-16 yaşına geldiklerinde dudaklarını da küçük yaşlarda bir diken
ile deliyorlar. Bu deliğe küçük boyda kilden yapılmış plakalar
yerleştiriyorlar. Zaman içinde dudaklarındaki bu deliğe daha büyük plakalar
yerleştirerek deliğin çapını genişletiyorlar. Evlilik öncesi bir Mursi
kadınının dudağına yerleştirdiği plaka ne kadar büyükse, o
kadar başlık parası fazla oluyor.
Yani Bu plakanın büyüklüğü
sosyal durumu temsil ediyor.
Mursiler içkiye ve silaha düşkün
agrasif bir kabile.
Mursi kadınları yüzlerini ve
vücutlarını beyaza boyuyor,
M Erkekler de yüz ve
vücutlarını külle beyaza boyuyorlar. Kan dolaşımını hızlandıran külü
genelde pek yıkanmayan Mursiler vücutlarının yağından kurtulmak için ve
sivri sinekleri kaçırmak için de sürüyorlar vücutlarına. Hem estetik, hem
kan dolaşımı, hem temizlik, hem de sıtmadan korunma, bir taşla kaç kuş?
1-Aşağı Omo Vadisi’ndeki diğer
kabilelerde olduğu gibi Mursi kabilesi erkeklerinin de evlenme yaşına
geldiklerini ispatlamaları gerekiyor. Ellerinde donga adı verilen sopaları iki genç
Mursi erkeği karşı karşıya gelerek dövüşüyorlar. Dövüşün galibi köyün
evlenme çağına gelmiş kızlarından birini seçme şansına sahip oluyor.
Dövüşte öldürücü vuruşlar yasak. Mursi erkekleri vücutlarını ince
kesiklerle zedeleyerek sedef gibi parlayan dövmeler yapıyorlar. Mursi
erkekleri boyalı çıplak vücutlarındaki yara izlerini cesaretlerinin,
güçlerinin ve saldırganlıklarının bir simgesi olarak gururla
sergiliyorlar. Eski zamanlarda her öldürülen düşman için erkekler
vücutlarına bir çizik atarmış. Ancak günümüzde kabileler arası savaş
bittiğinden bu çizik sadece öldürülen hayvanlar için atılıyor.
Kulübelerin kapıları pek alçak
nedeni sivrisineklerin içeri girişini engellemekmiş. Yaşlıların bu
kapılardan içeriye girebilmeleri imkansız. Meğerse erkek çocuklar ve yaşlı
erkekler kulübe dışında uyur, hayvanlara göz kulak olurlarmış. Peki yaşlı
kadınlara yazık değil mi?
10-BANNA KÖYÜ ve KABİLESİ:
Aslında Key Afer’in çevresinde
21 tane Banna köyü var.Bu köylerden
Şaba köyü, en gezilmesi gereken Banna köyü, 5 km
Alduma,turmi yolu uzerinde üzerinde .Buralardan dönerken de bu köye
ugrayabilirsiniz.
Yol.kenarinda indiginizde 500
metre yürüyünce sanırım turistik kabul eden ilk geleneksel
bircAmerikali turist ilebeve girdik. Eve yeni gelenler başini eğerek
girmesi inin ahşap kapısı alçak ve dardı .Evin hanimı hemen yanan ateşte
siyah yan koyulmuş testide kahve hazırlayıp ahşap kepçe ile şu
kabaklarindan oluşturulmuş kaplarla ikram etti. Duman bulduğu açıklıktan
dişari çıkıyordu.
Evin çatisinda Mısırlar ve farklı
büyüklükte su kabaklari asılıydı.Bizi duyan geleneksel keçi derisinden
giysileri ile kadınlar ve etekli erkekler de gelip kahve içtiler.Koyu
oluşturan adil evler biraz daha ilerideydi.
Banna kabilesi:
güneydeki tüm kabileler
arasında en fazla toprak sahibiler.
Banna ile Hammar kabilelerin
kültürleri benziyor. O nedenle saç yapıları aynı. ikiside Hamar dilini
kullanıyorlar .
Hayvancılık yapan ve arı
yetiştiricisi olan Tsamay ve Benna halkları yakın yaşadıklarında
bunların da birbirine yakin kültürleri var.
Hayvancılık ve arıcılığın yanı sıra
tahıl, kahve, meyve yetiştiriciliğini de yapan Bennalar da hacamet yöntemi
ile göğüs ve kollarında deriyi iz bırakırlar.
.Banna erkekleri kafalarını çok
farklı şekilde traş ederler ve kulaklarına çok sayıda p-iercing yaparlar.
11-TISEMAY KÖYÜ: (luka köyü)
Luka köyü;Weito, Konso ,Abra Minch
yolu uzerinde.Buralardan dönerken de ugrayabilirsiniz.Gidip gelen çok aeaç
oluyor.
Weito(42 km) yerlesimine gitmeden
yolun tam yarısında (21 km sonra) yolda ininiz.
Not;Tahminen 10 km sonra uzun
cubuklarda vücutlarını boyamış çocuklar yürüyerek 50B’e show
yapiyorlar.Gercekten hünerliler.
Yolun iki tarafında da luko
köyü var.Siz geleneksel evlerin olduğu yolun hemen sol
tarafindaki köyü geziniz.
Tsemey veya Tsamai kabilesi
,Omo Vadisi’nin yarı çöl olan bölgelerin insanları. Hem tarım ve hem de hayvancılıkla uğraşıyorlar.
Tsamailer ağaçlarla
çevrelenmiş uvlunun içinde uyuduklari ev,mutfaklari kümesleri,
hayvanlari için yaptiklari yer bulunuyor.Birbirinden 50 metre uzaklıkta
evler ,hep böyle çit icinde kümeler halindeler.Uyuduklari evlerinini
önce bambudan çatmislar. Icerden görüntüsü Halka halka çok güzeldi.Dusini
yine çamurdan sivamışlar.Evlerinin kapıları Banna kabilesi gibi dar ve
alçak.Evlerinde cibimlikli yatakları, birkaç da badit eşyaları var.Genelde
evlerinin hemen yanına sivanmamiş, sadece ağaçtan çatilmiş mutfak
var.Evlerinin tepelerini düzgün kesilmiş otla kapstiyorlar.Bazi evlerin
çatısı iki katlı ve çok estetik.
Konso Tsamai, govana evleri
benziyor.
Sadece dışarıda içki yaptıkları
süpürge darisinin saklandığı sergenler var.
Tsemaili
kadınlar, Hamar ve Banna kabile kadınları gibi Keçi
deridinden aynı kıyafet giyiyorlar ama farklı dizaynlari var.
Deniz kabukları
ile susledikleri baslarindan geçirdikleri keçi derisinden başka önü kısa
arkası upuzun resmen kuyruklu krcibderisinden etek giyiyorlar. Bu kuyruklu
etek ağır ve kullanişsiz.Ama kültürleri boyle.Yine boyunlarında çıngırak
asılı.Boynundan plastik ilaç şişesinin içine tütün koyup sallandıran
kadın gördüm.
Ana Genç bekar kadınlar kısa
kıyafetler giyiyorlar.
Hatta
Tsemay erkekleri
kulaklarında küpeleri, kollarında demir bilezikleriylr çok şıklar
Onemli:
Key Afer ‘de Nassa
otelinden 10 dakika aşağı doğru yurudugunuzde polis noktadindan
Sağa dönen
yoldan devam ederseniz Şaba Banna köyü, AldubaDimeka ,Turmi,omerateye
varirdinız
Eğer düz devam
ederseniz Luka Tsamai koyu
Konso,abraminch, Kenya sınırı Moyale’ye
doğru gidersiniz.
12-ALDUBA MARKET KÖYÜ
Ben mecbur marketi
yakalamsk için
Jinka---Alduba(75 dakika,
200B.Otobuslerin durduğu yere market çok yakın.Ama market 10’da açılıyor
.Ben erken gittiğimde henüz hazırlık yapıyorlardı.O nedenle önce DIMEKA
küçük pazarina gidip, tekrar buraya döndüm.
Bu büyük pazarda, Dimeka
pazarında olduğu gibi çeşitli sebze ve meyveler, en çok tanelenmis
mısır ve diğer tahıllar,küçük ama çok lezzetli ayçiçek çekirdeği, kahve
pişirmek için kahvenin kabuklari, giysiler, el işi ahşap küçük heykelcikler
v.b satılıyordu.Ozellikle su kabagindan ağzı kapalı çantalara
bayıldım.Sıradan bir heykel, 3000 Türk lirasıydı.Bu pazarda rehber ile
gezen iki turist daha vardı.Bu pazarda para vermeyince peşime takılan
çocuklar beni bunalttı.
Bu pazarda agirlikli olarak Banna
etnik grupları vardı.Diger gruplarda vardi. Ama pazarda kadın, etkek gün
boyu “Borde” yerel içkisini su kabaklarinda içiyorlardı.Gezerken bir ara
ben neredeyim dedim.Insanin bu farklılıkları görünce inanası gelmiyor.
Foto başına 5 Birr’i az buldular.Artik iyice arsizlaşmışlar.Onlarda
bizlere çok farklı geldiklerinim farkindalar .
Salı günü market kuruluyor.Turistik
değil.Marketletrin en büyüğü.Buna gitseniz yeter .
Key Afer market ile aynı kabileleri
göreceksiniz..
13-DIMEKA MARKET
Cumartesi(Daha büyük )ve Salı günü
market kuruluyor .
Büyük Cumartesi marketinde gerçek
Hamar köylülerini görebilirsin. Market sabah 7’de açılıyor.Erkenden gidersen
hayvan pazarını da girebilirsin
A-Hamar köyü: Merkeze yakın köy.
Burada zamanım olduğu halde bu köye gitmeyi atladım.
İlk gittiğim market burası
oldu. Kucuk pazar olduğu için genelde mısır, ve diğer tahıllar, sebze
(Morina) ve meyveler satılıyordu. Yine yumurta, tereyağ ve ahşap külekkerde
bal satılıyordu . Çok az da giysi çadırları vardı.Bu markette ağırlık
olarak Hamar kabilesi vardı.
Donuste bindigim dolmuşta çoğunlukla
Hamarlar vardı.Helevyanimda ki kadın ve hepsi leş ve gibi ekşimsi tereyağ
kokuyordu.Yeni yikadihim cantalarim yağ olmuştu.Kalacagim yere gider gitmez
herşeyimi (Zaten sadece birvyedegin var) yıkadım.
14-TURMI ve MARKETI
Sezgin Uz
sezginden@hotmail.com +251902151036
WhatsApp
Burada çok Hamar köyü var.
Beta gelfa6-8 km
Pazartesi günleri büyük Turmi
marketi kuruluyor.Perşembe daha küçük market kuruluyor.Kucuk Pazar bile çok
renkliydi. Çok farklı giyinmiş,çıplak, yarı çıplak kadınları ilk kez burada
gördüm.Foto çektirmek için burada daha fazla para istiyorlar.
Markette Hamer ve Nyangotam kabilesi
görebilirsin. Farklı kabilelere mensup bu insanları giysilerinden,
dövmelerinden, saç şekillerinden ve takılarından bilebilirsiniz.
tarım ve hayvancılıkla uğraşan Benna ve Karo gibi birçok farklı
kabileler de, aralarında yaptıkları el işlerinin de bulunduğu ürünleri
satmaya ya da takas ettirmeye getirir. Hamarlar ve Köyleri
Not: Burada biraz daha fazla turist
vardı. Turmi'nin içinde hotel, lodge, pansiyon gibi farklı kalacak yerler
vardı. Gençlerin neredeyse hepsi rehberdi.Yalan konuşmakta sınırları
yoktu.Onlardan rehberlik almak zorunda olmanız için ne sorarsanız
yok,olamaz diyorlardı.
Çevrede 53 tane Hamer köyü
var.Bunlardan Turmi'ye yürüme mesafesinde olanlar
A-Domba Turmi Hamar
köyü:1-2 km.Hamarlar da Tsamai kabilesi gibi evletini,hayvanlarını
çit ile cevrili avlu içine almışlar.Sadece çitleri ağaç dallarından
fazla yoğun olmadan yapmışlar. Ben gittiğimde aynı gün Turmi--- küçük
marketi olduğundan köy kalabalık değildi. Nedense baştan aşağı
kırmızı toprak ile boyanmış yatan kadınlar vardı. Başlarında da
sanırım YouTuber Japonlar çekim yapıyorlardı. Evleri diğer kabile
evleri ile aynıydı.Sadece bunların giriş kapısı iyice alacaktı. Ben zor girip
çıkabildim. Kadınlar, aslında giyimlerine özenliydiler ama kır pas
içindeydiler
B-weyarke 3 km
C-arana
Ben gittiğimde bu Hamar köyünde Bull
JUPM seromonisi vardı.
D-ALA Hamar köyü ve Bull jump
Domba
köyünden 17 km.uzakta ki bu yolu ancak jeep ile gidebilecek kadar
kötü olan bu köyde özel bizzat delikanlının ailesinin hazırladigi Öküz
üzerinden atlama seremonisi vardı.Karo kabilesinin yaptığı seremoni özel
değilmiş.
Seremoni 15-18 saatleri arısında oluyor. İlk
kez turistlerin özellikle Japon turistlerin yoğun olduğunu
gördüm.Tabii bu durumu hemen paya dönüştürmenin yolunu bulmuşlar.
Greenn otelin karsısındaki ki “Yerel
Rehberler derneği “ inden köye giriş bileti almanız gerekiyor. 2000B. Rehber
alma zorunluluğu var.1000 B. Eğer sizi köye götürecek jeepinizi
kiralamadiysaniz 2000 B de size motor bisiklet buluyorlar. 2000B. Kendiniz
1500B de buluyorsunuz. Ağız birliği yapmışlar.Benim bilmediğimi düşünerek
hepsi 1 litre benzinin 350-400 B olduğunu söylediler.Bu kadar yalan
. Ama bu yolu motorla gitmek insanı zorlayabilir.Toplam 5000 B
odemelisiniz. Hepsi bir numara.Ortada bilet yok.Rehbere hiç gerek yok.Yolu
bilen jeep söferi yeterli.Sadece sizi mecbur bırakıyorlar. Bu durumlarda
kendi silahları ile bunları vurmak en iyi çözüm.Bu seromonisi görmek
isteyen turistleri ne kadar yolarlarsa kar. Arsız turizm.
Bu seremoni turistler için
yapılmıyor.Ama yapilmisken turistlerde soymanın bir yolunu bulmuşlar
tabiiki
Erkeklerin yaşamlarında iki önemli
evre var. İlki süt dişleri düştüğünde
sünnet olmaları, diğeri ise yetişkinliğe erdiklerinde “ukuli
bula” sığırların üzerinden atlama
seremonisi.
Bu seremoniye,gencin
ailesi,yakin arkadaslari katılıyor.
Önce ayak bileklerine tine çıngırak
takmış, tişörtlerin goguslerine kadar sıvamış kız ve kadınların
ayaklarını vura vura dönerek ettikleri dansı seyrediyorsunuz.Ara ara müziğe
göre havaya zipladilar. Sonra bir sürü ritüeller geldi. Dogal taşları,diğer
tada sürterek ve su ile karistirip elde ettikleri boya ile yüzler
boyandı.Evkenecek gencin önünü kapatan keçi derisinden önlük gibi bir
giysi vardı. Arkafan ntamaman çıplak olduğu goruluyordu. Yine evlenecek
genç ile bir başka genç karsilikli oturarak ilk evliliğinde ve diğerlerinde
evleneceği kadınlara neler vereceğini gösteren bir dizi ritüeller.Burada
evlenneye hazır gencin evlenmeyi düşündüğü kıza başlik olarak vereceği inek
sayısı maddi durumuna ve aile yapisina göre belirleniyor.Hatta ikinci,üçüncü
eşler için verecekleri de şimdiden bu rituelde belirleniyor.
En korkunç ve saçma olanı da;
Tisortlerini goğsune kadar sıyırmış
kızların cesaretini ispat ettiği gösteri Kuz erkeğin eline ince,esnek
daha önce hazırlanmış çubuklarda birini veriyor. Kız elinde borazanla
erkeğin karşısına geçip çalarak ve dans ederek meydan okuyor.Genç erkekte
elindeki kamçı gibi ses çıkaran çubukla kıza saklatiyor. Seromonide birçok
kızın sırtı çubuk izlerinden şişmiş ve kanamış olarak göreceksiniz.Ben bu
gösteriye tam bakamadım bile. Geri kalmış toplumlarda tüm geleneklerde
eziyet kadınlara uygun görülmüş.
Bir önceki seremonide
“maz” olmuş, halen bekar erkekler ellerinde ince uzun sopalar hazır
bulunuyorlar. “Ukuli bula”nın ailesinin genç kadınları hayli şık, vücutları
tamamen hayvan yağıyla sıvalı oluyor. Büyük gruplar oluşturup şarkı
söyleyip, ıslık çalıp, ayak bileklerinde metal halhallar dans ediyorlar.
Dans eden kızlar teker teker
“maz”ın önünde durup şarkısına devam edip ukuli bulaya duydukları aşkı ilan
ediyorlar. Bu aşkın kalıcı simgesi olarak “maz”dan kendilerini
kırbaçlatmasını istiyorlar.
Bu seremoniden sonra genç kızlar
aşklarının ve cesaretlerinin simgesi kırbaç izlerini vücutlarında gururla
taşıyorlar.
Bu arada toplanan misafirler için
kocaman siyah yan tutulmuş testilerde kaynatılan kahveyi kepçe ile şu kabaklarina doldurup servis ettiler.Yine kabaklarda görüntüsü mide
bulandıran yerel içki Bölgeyi içtiler.Sonunda erkekliğini ispat eden genç
çırılçıplak insanların badini tuttuğu 7-8 yanyana tutulan boğaların
üstüne zıplayıp boğaların üzerinden yürüyerek zıplayarak adağı iniyor.Bu
eylem en az dört kere veya artirabiliyor
Hamer kabilesinin
meşhur erkekliğe geçiş törenininde, saatlerce süren eğlencenin sonunda
erkekliğe geçecek gençlerin yanyana dizilmiş sekiz veya on boğanın uzerine
zıplayıp boğaların üzerinden yürüyüp atlayarak düşmeden yere
yere inebiliyorsa yetişkinliğe başarıyla adım atan genç artık
erişkin olduklarını, evlilik yaşına
geldiklerini, aile sorumluluğunu üstlenebileceklerini duyuruyor genç
kızlara.
Ukuli bula” seremoni sonunda bir üst
kademeye geçip “cherkali”adını alıyor. “Cherkali” olmasının üstünden de
sekiz gün geçtiğinde diğer bir seviyeye yükselip “maz” oluyor.
Ertesi günlerde “cherkali”
mertebesine ulaşan “ukuli bula” arkadaşlarının yapraklardan hazırladığı
yatakta doğayla baş başa uyuyor. Sığır atlama testini geçip, evlenme
çağına giren bekar erkekler saçlarına bant ve tüy takıyorlar genç kızlara
ben hazırım sinyali vermek için. Ve nihayet kız seçimi
15-KORCHO VE KARO
KABİLESİ:
Domba Hamar köyünün yolunun
Turmi içinde zıt yönde devam ettiğinizde;
Büyük meydanı geçip de devam
ederseniz neganton70km) ileride.
yarı yolda sağa denersen
Korcha-Jara kabilesinin yaşadığı köye ulaşırsınız.
Meydandan sola donersenizde 70 km sonra Omarette’ye varıyorsunuz. Yalancı rehberlerin demesine
göre buralara ya hiç dolmuş kalkmıyormuş. Yada haftada belli günler
kalkıyormuş.Halk nasıl gidiyor dediğimde de otostop yapıyorlar veya
motosiklet. Ile ücretli gidiyor dediler. Hic inanmadim. Korcho hariç
ka ve Omerete’ye her gün otobüs varmış.
Turmi---Korcho(65 km)
Ana yol düzgün asfalt yoldu.
Bu köye çıkarken etraftaki kısa
çalılık bitki örtüsünde zıplayan dik dik gördük.
Buraya araç olmadığını bildiğimden
sabah erkenden Korcho yolu üstüne çıktım. Şansima orada öğretmenlik
yapan beyefendiler Korcho’ya gidiyorlsrmiş. Beni aldilar.
Kangete’ye 15 dakikalık yolumuz kala
sağa döndük.Buradan Korcho 26 km ileride.Yol çok kötü olduğundan
yarım saatten fazla sürdü.Bu yolda sanırım yağmurlu mevsimde
normal.araçla gidilemez.
Hem Korvho’ya dönmeden hem d
döndükten sonra daha yoğun termit yuvaları gördük. Avusturalyada ki gibi
olmasada 3 metreye yakın boyda olanlar vardı.
Kotcho,Kenya’nın kuzeyinde bulunan
Turkana Gölü’ne boşalan Omo Nehri’nin tepesinde, 'nehir manzaralı
bu yerleşimde Kara kabilesi yaşıyor.
Omo Vadisi kabileleri arasında en az nüfusa sahip bu kabilenin
erkekleri ve kadınları yüzlerini ve vücutlarını seromonilerde
ve turistler geldiğinde boyuyorlar.
Boyayı nehrin karşı tarafından
farklı renkte olan toprakları su ile açıp elde ediyorlar.Turistler
gelir gelmez küçük kapaklarda farklı renkteki boyalarla
kendilerini ve gelen turistleri noktalarla boyuyorlar.
Bazı erkekler vucutlarini, kol ve
bacaklarını ve yüzlerini farklı modellerde hazır boyamış
kardı.Bunlar 4-5 günde bu boyama işlemini yeniliyorlarmış.
Saçlarını boyadıkları kırmızı rengi
ise uzak dağda ki kırmızı kayayı sürtüp hayvan yağı ile karıştırıp elde
ediyorlar.
İlk kez burada erkek gibi kısa saçlı
kızların üst giysileri olmadığını gördüm.Yeni yetme kızların memeleri olduk
a dikti ama genç annelerin memeleri şimdiden porsumustu. Hepsinin kucağında
bir bebek vardı. Canlari isteyince annelerinin memelerini çekiştirip
emiyorlardi. Ayni memeyi emdiklerinden farklı büyüklükte ve
farlı deformasyon olmuştu.
Özellikle daha yaşlı kadınlar alt
dudaklarının altına delik açıp burdan kürdan sokmuslardi.Kurdanim diğer
tarafı ağzının içinde küçük bir tıpa ile ucu kapatılmıştı.
Cibildak kızların boynunda farklı
renkteki kümeler halinde kolyeler asılmıştı .
Erkekler ise yine etek giyip
farklı küpe ve boncuk kolyeler takmislardi.Erkekletde vücutlarında
güçlerini gösteren kesik yaraları vardı.
Evleri ise biraz Dorzelerin
evi gibi önden cıkintilıydi.
Karolar, tarım ve balıkçılığın
yanı sıra keçi yetiştiriciliği de yaparlar.
Daha turistler gelmeden buraya
is için gelen jeep söferi beni asfalt yola kadar yarim saatlik yol için 3000
B(1000TL) istedi.Yoldan 15 dakika uzaklıktaki Kangete şehri için ise
500 B istedi .Bu kadar fakirlik varken,bu kadar fırsatçılık ve
arsızlık çok fazla.Bu kafayla bunlar turizmde yol alamazlar. Köyden
motosikletle de istediğiniz yere gidebilirsiniz.
Sabah buraya gelen çok turist
taşiyan jipet oluyor.Bir tanesine katılarak. Kangete’ye gittik.
Turmi --- Kangete (70 km)
Güya Haftada Salı ve pazar
Kangete,ye otobüs varmış.Oysa her gün olduğunu ogrendim.
NYAGOTAM köyü: Turmi’den
sonra(70 km)güney Sudan yolu üzerinde(Oma N.P)
16- KANGETE-NEGATOM(Nyangatom) KÖYÜ
ve Kabilesi
Kangete şehrine geldikten
sonra bizim rehber başka bir rehberle 1000 B’e anlattilar. Onu da alıp
Nyangatom kabilesinin yaşadığı Nyangatom köyüne 15 dakika
araç ile gittik. Aslında paranın çoğunu arada ki anlaşan rehber
alıyor.Oradaki kabile köylülerine az bir miktar veriyor.
Savaşci erkekleri ve
Boyunlarina Karo kabilesi gibi kümeler halinde renkli ve olduk
a yoğun kolyeleri ile tanınıyor. Asli da bu kabilenin kadinlari da üstsüz
geziyorlar.Biz gittiğimizde keçi derisinden boncuk işlemeli kısa önlük
benzeri giymişlerdi
Bu köy, Güney sudan’a 85 km,
Kenys’ya ise 59 km uzaklıkta.
17- ARBORE KABİLESİ(Turmi ye 2 saat.
4-Albero kabilesi: Müslüman ama
üstleri çıplak geziyorlar.Bir Müslüman’a söylesen inanmaz.Bu köy Hamar köyü
Domba’danbileriye 40 km.Yol çok kötü ve iki saat sürüyormuş.Zamanim.oldugu
halde gitmek istemedim. Arsizliklatindan yildim.
Müslümanlığı kendilerince
yorumlayan Arbore kabilesinde ,kadınlar türban, çarşaf, baş örtü kullanmıyorlarmış.
karo kabilesinde olduğu gibi üstleri çıplak genç kızların
boyunlarında kat kat boncuk kolye takıyorlarmış. Bekar kadınlar saçlarını kazıtıyorlar, evlilerin ise saçları örüyorlarmış.
18-OMARETE-DASANC Köyü ve MARKETi
Turmi----Onarette (70 km),
Ama yoliki kişi otobüs beklerken
Omarete’ye giden jeep aynı ücrete bizi aldı.
Yolun başı biraz kötü.Sonra asfalt
başlıyor Bu yolun iki tatafi kısa bitkilerle oluşan orman sayılır Yol
boyu kuşlar,dik dik ,sanırım tilki gibi hayvanlar gördük.Hatta
bir yolda yürüyen kuşu ezdik. Şofer aracına attı.Bu yol boyunda
da termit yuvaları vardı.
Omarette’ye yaklaşınca da muz
bahçeleri başladı.
Sudan ve Kenya sınırına yakın
yaşayan ve "Delta'nın halkı" anlamına gelen Dassanech
kabilesininin yasadigi Omorate, Deniz seviyesinden 375 metre
yüksekliği ile Omo Vadisi’nin en alçak yeri ve
OAfrika'nın en büyük
timsahlarının yaşadığı i oma nehri kenarında tozlu topraklı
bir yerlesim. Erken gittiğinden önce bir otele giderek çay ile mercimekli
puaca yerken Dasnache ve Turkana arasinda barışı sağlamak için buraya gelen
Kenyalı görevlilerle tanıştım.Kenya planim için onlardan tüm
bilgileri aldım
Buradan nehir kıyısına inip önce her
yerde olduğu gibi rehber almak zorunda birakilarak Dasanc
köylerini ziyaret etmek için 500 B ödemelisiniz. Bot ücretsiz.Zaten 7
dakikada karşıya içi kütükten oyulmuş kano ile geçiliyor.
Dassanach kabilesinin, Kuzey
Kenya’da yerleşik Turkana kabilesinden geldiğine inanılmaktadır. Ok
esmer olmaları belki bundandır
Bulanık Omo nehrinde gençler
cibildak yuzüyorlardi. Hic cekinmiyorlar. Nehrin üzerinde köprüde var.
Köye yürüdüm.Turistler isterlerse
köprüden geçerek te köye ulaşabilirler.
Karsıya geçince
Borkonoch Dasanc
köyü(Cumartesi market var.) ve Lomoji Dasanc köyü
var.
Ben yürüyerek Barkonoch köyüne
gittim.
Market dedikleri yuvarla
içinde kızlar sadece önlerine serdikleri bezlerin üzerinde boncuk
satıyorlardı .Siradan 4-5 katlı boncuk kolyenin ücreti 2000B, Yakladik 700
TL.Yaşam koşulları bu kadar kötü olan memleket için büyük para.
Rehberler yalan konuşmadiysalar
Köprünün üzerinden Lomoji köyü 8 km ilerdeymiş. Orada da market
varmış
Barkonoch Dasanc kabilesinin
yadadigi köyde evler yuvarlar ve üzeri eski, paslı saçlarla
kapatilmişti Görüntü çok berbattı.
Birde fotoğraf çekmek için ayrıca
500B daha ödemelisiniz. Burda patladım. Kendilerinin turizm yapmadığını,
sadece turisti kazikladiklarini, bunun bir ayıp olduğunu söyledim.Bundan hiç
hoslanmadiler.Fotograf cekmemi engellediler.Bu alınan paralar bu berbat
koşullarda yaşayan kabile insanlarına gitse içim yanmaz. Ingilizce
bilen,gelen turistlerden dilencilikle üst, baş, giysi,ayakkabı ve çanta
alarak kendilerine bir hava veren rehberler kaymagi yiyor.Onune gelen
rehber.Hemen size”Birlikte ziyaret edebiliriz” diye soruyorlar. Gerçekten bu
ülkede turizm yok.
Aslında nehrin bu yajadinda da
(Omorette’de onların bu derme çatma evlerini görebiliyorsunuz.
Burada genç kızların üstleri tamamen
çıplak. Boyunlatinda yine renkli kolyeler takmişlar. Çoluk çocuk hep
cibildak.
Köprüden geçerek 13 otobüsü ile saat
13 E geliyor ama hala bekliyoruz.Turmi’ye Timkat festivali için dönüyorum.
Bu arsız kabileyi ve rehberleri hiç
sevmedim.Eger sizdirekt köprüden geçerseniz 500 B ücreti de ödemezsiniz.
Köprüden direkt Turmi--- yoluna
giriyorsunuz.
GERI DÖNERKEN
Turmi ---Key Afer(Otobüs Jinka’dan
kalkiyor.Yetini telefon ile ayirt.)---Konso---Moyale(Erken Otobüs var)
Turmi--- Key
Afer(92km)---Konso(110km)
Konso---Yabel(100km)---Moyale(200
km)
19-KONSO
KARAT(KONSO)
Bölgenin adı Konsa, şehrin adı
Karat.
500.000 kişinin yaşadığı konsa
bölgesinde sadece Karat’ta 70000 kişi yaşıyor.
Erozyonu önlemek ve ürün yetiştirmek
için
Yamaca kurulu Konso-Karat şehrinde
erozyonu önlemek için nesiller boyu inşa edilen
700 yıllıktan eski taş duvarlı
teraslara ("Kallas" ) yapmışlar, bu setlerde
sulama ile gelişmiş bir tarım
sistemi uygulamışlar.
evleri, savunma duvarları ve
ahşaptan yaptıkları WAKAS’lar ile UNESCO Dünya Mirası listesine
girmiş
Tarımla uğraşan Konsolular en
çok un ve yerel birde birasini yaptıkları sorgum (süpürge
darısı),kısa agaç seklinde olan soya fasulyesi
yetiştiriyorlar. Bahçelerde pitirak gibi mango vardı.
Bunun dışında Kahve, pamuk,
mısır, fasulye gibi diğer sebzeleri de yetiştiriyorlar.
ANI: Burada tam buluşacağım rehberi
arayıp ta bulamayınca Hemen bir uyanık”Benim arkadaşim.Ben seni ona
götürürüm “ diyerek yola düştük. Kuafor kadinla konuşarak “Bu benim
karım .Simdionu arıyor.Ama cevap vermiyor “diyerek beni kandirmiş .Ertesi gün
Dakito koyunu birlikte gezdigimizde bana”Senin için yarı giriş paradi 600B
ödedim.Bana ödemelisin” deyince yalan konuştuğunu anladım.Tam bu arada
benim aradığım ama bulamadığım rehber bizim yanımıza gelince yalancı rehber
ortadan kayboldu. Megersem.karım dediği benim aradığım rehberin karısıymiş.
Benden para koparmak için aradığım rehberin telefonlarına da cevap
vermemiş.Yalaninda bu kadarı!
A-“Konso Kültür köyleri “adi aldinda
birbirinin benzeri bir çok köy var.
Bu tas teraslarin olduğu köyleri
önce anayol üzerinde ki rehberler dernegine 10
dolar=1200Birri odemeniz gerekiyor.Dunyafa sadece bu ülkede köylere giriş
parası ödeniyor.
Hiç ödemenize gerek yok.Rehberde
almadan direk kendiniz istediğiniz köye gidip fotoğraf çekebilirsiniz.Karat
şehrinde ki rehberler derneğinden 2 km yokuşu tırmandığınızda
sağda ve solda birçok konso köyü car.Hepsi birbirinin benzeri. Is
gezebilirsiniz.
En çok gezilen
Karat- Dokatu(2 km)---Gamole(2 km)
köyleridir.
Ben ayrıca yolun diğer tarafındaki
Olanta koyunu de kendi kendime
gezdim.
Bu köylerin tüm çevresi yüksek taş
duvarlarla cevrili. Eskiden köye bu taş duvarlardan giriş kapıları
varmis .Buranin evleri iki kademeli .Once evin çevresini inşa
ediyorlar. Uzerine koni şekilde çatı oluşturuyorlar.Bu ağaçları iç kısımdan
halkalar şekilde bağlıyorlar. Çatının üst kısmına da kesilmiş ot
dosuyorlar. En Tepeyede dekor ve yağmura karşı büyükse bir testi
yerleştiriyorlar. Özellikle ofis olarak kullanılan bu yuvarlak evler
oldukça geniş yapılmıştı.
Bunlarin evleri çok estetik.
Mora: Köyde bir problem olduğunda
toplanılan geleneksel yapı. Ağac direklerin üzerinde yaşilarin yattığı ve
aşağıdan girilen kapalı alan var. otların üzerinde uyuyorlarmiş. Direklerin
arasında ki taşlar üzerinde de gençler inek derisi üzerinde yatarak çevreyi
gözetliyorlarmis
Köydeki kızlar yine saçları örgülü
ve açıktı.Ama kadınların ,saçlarının kirlenmemesi için aynı Türk
kadınının is yaparken eşarbını ensede bağladığı gibi saçlarini
kapatmislardi .Halki biraz yabani ve sevimsizdi.
Belirli yaşa gelmiş olan genç
erkekler evden ayrılıyorlar ve ayrı evlerde yaşıyorlar. Burada da
büyük bir taşın genç erkek tarafından kaldırılarak, omuz hizasından geriye
atılması o gencin evlen istediği ve buna hazır olduğu anlamına
geliyor.
Köy gezisinden sonra ana yola dönüp
yokuşu biraz daha tırmandığınızda tepede
B-Konso Müzesi:Müze ,rehberler
derneginin 10 Dolara verdiği izin belgesinin dışında ayri
çalışıyor.
Giris ücreti 2700 B.(900tl)
Ben gittiğimde kapalıydı .Görevli
2000 B verirsem iceriye girebilecegimi söyledi.
Müzenin içinde;
Konsolular,eskiden ölüleri için
tahtadan oydukları waga adını verdikleri heykelleri evlerinin
bahçesine mezar taşı olarak hepsi farklı, sanatsal degeri olan
dikiyorlardı. Avrupalılar bunları gorupte bırakır mı? bu heykelleri
yurtdışına çıkartırken yakalaninca bu müzede sergilenmeye
başlanmış. Ama 900 TL verip te bu taş müze bana göre gezmeye değmez.
Ben bir kismininı pencerelerden gördüm.
Şehir merkezinde Green otelin
bahçesinde ücretsiz orijinal ve en eski waga örneği heykeli
görebilirsiniz. Hemen yanında müzikle ilgili ölen adamın anısına
enstrüman çalan heykel de çok güzel.
C-Natural lanscape( Konso new
York-Gesetgio köyü ,)
Kapadokya’ya benziyor.
Konso köyü 2011 yılında UNESCO tarafından
Etiyopya’nın 9. Kültürel Mirası olarak ilan etmiştir.
Buraya müzeden sonra 5 km gittikten
sonra sola dogru 12 km daha gidiliyor. Konso’dan gelirken de
ugrayabilirsiniz. ola giden yol çok kötüymüş.
Girisler için ödenen 10 dolar,
burayı da kapsıyor.Bana bekleyenler var dediler ama
inanmadım. Araciniz varsa direkt gidebilirsiniz bence.
Konso’da benden başka turist
olmadığından araç paylaşacağım kimse yoktu. Benzin
karaborso olduğundan motorsiklet ve tuk tuk çok para istediler. Burayi
görmek istedigim halde nasip olmadı.
Konso---Berindar (35
km,Boreno.kabilesi köyü)---Elewuye(40 km, Boreno.kabilesi köyü
)-Yabelo25 km)----Moyale(Kenya sınırı 200 km,her an araç bulabilirsiniz)
Ama ben direkt Konso-
Karat---Yabello’ya gittim. 250B. Araç sıkıntısı yok sayilir. Diğer
şehirlerden gelen araçlar dolu oluyor.Yol düzgün asfaltti. Siz
istersenizrafa ki Borena kabilesi köylerinde durakliyabilirsiniz.
Konsa ile Moyale arasında Borena
köyleri bulursunuz .
Moyale’ye kadar yol boyu yogun
şekilde beyaz karınca yuvaları olan termitler vardı. Hatta Yabello’ya yaklaşınca
toprağın renginden dolayı kırmızı permitler vardı.Mayole’ye yakın beyaz
termitler göreceksiniz
Artık evler yuvarlak geleneksel
evlerin azalırken dikdörtgen,çatısı sazdan ,fazladan odası olan biraz daha
kullanişli evler fazlalasti. Muslumanlarin daha yoğun olduğu bu bölgede
develer de göreceksiniz.
20-YABOLLE
Burası şehir Müslüman ve Ortodokslar
in birlikte yaşadığı şehir.Yine sokaklar çöp ve toz içinde. Giysi
dükkanları çoğunlukta.Burada tahmin etmediğim kadar güzel bir pansiyonda
kaldım .Burada ki Müslüman kadınlar başlarını şal ile örtuyorlar. Kapalı
Müslüman kadınları da her yerde serbestçe çalıştıklarını gördüm.
Bu şehirde her türlü meyvenin
satıldığı dükkanları çok sevdim.Burada Etyopya’nin en güzel Borena
kabilesine ait kadını görüp fotosunu çektim.
ANI: Burada bir camiyi ziyaret
ettim. Cikista sorguya çekildim.Bir kıro”Musluman pantolon giymez.Sana
inanmıyoruz. Kimliğini göster “deyince ben de çok ters cevaplar verip
polis çağırın dedim.Kolumdan çekiştirerek camiden cikmamı istediler. Işte
bu geri zihniyetleriden dolayı Müslümanlar sevilmiyor.Uzun etek ve kapalı
olmak Müslüman olmaya yetiyor!
Yabelli’’da bir Borenea köyüne
gitmek istedim ama en yakını 10 km ‘den fazla olunca Mayolede gitmeye karar
verdim.
Yabello----Moyale(Dolmuş,sık var
350B.)
YIRGALEM yerleşimini arada
geçiyorsunuz.
21-MOYALE
Çoğunluğu Müslüman olan büyük bir
yerleşim. İlk kez burada peçeli ve yüzünü tamamen siyah örtü ile kapatmış
Müslüman kadın gördüm.
Buraya en yakın Borena kabilesini
görebileceğiniz köyler;
Sewaber Borena köyü: Merkezden 3 km
Yabello yoluna doğru gidersen Sewaber camisinin hemen sol
tarafında.Bu köyde Borena, Gabra,
Gari müslümanları birlikte
yaşıyor. Gittiğimde pazar vardı. Bunlarda benim Müslüman ülkeden geldiğimde
pek inanmadılar. Yakınlık.gostermediler. Borena Müslüman kadinlarinin kemik
yapısı daha zarif geldi bana.Gozlerine sürme çekmiş kadınlar ,endamlı
yürümeleri ile çok hoştular
2-mado
3-bika
4-Bokola
KENYA’YA GEÇIŞ
Moyale merkezinden 2-3 km
aşağı yuruyunce sınıra geliyorsunuz. Saat 14’e kadar beyefendiler in yemek
molasini bekledim.
Önemlı: bir aylık vize aldıysanız bir gün önceden sınırdan çıkmanız
gerekiyor.Ben Etyopyalilarin artık arsizligini iyice öğrendiğimden iki gün önce
sınırdaydim.Israrla Etyopya vizemi.istediler. Geçikmiş olsaydım iyi bir para
cezası vereceklerinden emindim. Yürüyerek Kenya gümrüğüne geçtim..Doğu
Afrika vizem olduğu halde bu geri ülkelerden çekiniyorum. Kortuğum
başıma geldi.
Aslında benim yeşil pasaportum
olduğu için emin olmamakla Kenya ‘ya vize almama gerek
yoktu. Ruanda için zaten ihtiyacım yoktu.Uganda için vize almam gerekiyordu
ama para vermem gerekmiyordu. Bu durumda sadece Uganda’ya vize baş vuruşu
yapınca bu sefer para istediler.Ben de riske girmeyin diye 100
Dolara “Afrika doğu vizesi” aldım .Ama vizenin üzerinde sadece Uganda
vizesi yazdığından sınırda sorun çıkardılar.Çaresizlikle “Benim
özel.pasaportum var.Zaten Kenya için vizeye ihtiyacım yok” deyince uzun
süre bekletildikten sonra Kenya vizesini bastılar.Ama siz dikkatli olup
iyice soruşturunuz.Yesil.pasaportum olduğundan mı yoksa “Dogu Afrika
vizesi” aldigimdan mı anlamadım.
Kenyavtarafina geçmeden Etyopya
birr’lerimi Kenya Şilinine çevirdim.
Sınırdan hemen sonra ki yerleşiminin
adida Moyale.Etyopya’ya göre bana daha düzgün geldi.Burada da yoğun
şekilde genel de Müslümanlar yaşıyor. Takkeli adamlar, peceli kadınlar
birden bire coğaldi .Otel balkonunda yemeğimi yerken peçeli kız öğrenciler
de gördüm.
Buradan sürekli Nairobi’ye ver diğer
yerleşimler otobüs kalkıyor.Ben geciktiğimden 17 de kalkacak otobüsü
tercih etmedim. Cunku Nairobi’ye gitmeden önce uğramak istediğim yerler var.
|
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder