8 Mayıs 2025 Perşembe

2-ETİYOPYA

 

ETİYOPYA

Afrika'nın Resmî adı Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti olan ülke,     Bir zamanlar Habeşistan (Köleler Ülkesi)   olarak anılan Etiyopya,  en eski Hristiyan geleneklerini yaşatan  çok farklı bir ülke  Etiyopülke.

Antik çağlardan beri Afrika kıtasının en eski bağımsız ülkesi Etiyopya, kıtada sömürge altına

girmeyen tek ülkedir. Nüfus sayısı açısından da ikinci kalabalık ülkesidir.

Kültürü  çok olarak zengin olmasına karşın  çok fakir ülke. Bu nedenle dünya çapında pek çok

gönüllü organizasyon Etiyopya’da eğitim, sağlık ve beslenme konusunda çalışmalar yapmaktadır.

Unesco tarafında koruma altına alınan en çok yer burada, Afrika Birliği’nin merkezi, kendine özel alfabesi ve dili var, takvimi ve zaman sistemi farklı.

-Acil durumlar için Addis Ababa Büyük elçilik numarası:

+251911252334

-Turk elçiliğini tavsiye ettiği, Türk turistlerinin de memnun olduğu tür rehberinin WhatsApp numarası:

Messay Seifa

+251911926843

Burada ki Türk elçiliğinde çalışan görevliler bana  ülke içindeki planım hakkında çok yardımcı

oldular. İlgilendiler.

VİZE:

e vize adresinden alabilirsiniz. Üç günde size geri cevap veriyorlar.2024 vize ücreti 62 dolar.

Ama her şeyi dikkatlice yapın. Ben pasaportu ve fotoğrafımı yeniden yüklemek zorunda kaldım.Gecikaldığımdan  Cidde-Etyopya biletimi beklediğimden  daha pahalı almak zorunda kaldım.

Elçilikten aldığım bilgi: Sadece Etyopya da olan  eviza.gov.et web sitesinden Elektronik vize alabiliyorsunuz.Bu sitede ki mail adresine  kafana takılan her soruyu sorabilirsin.
Not:. Havaalanında veriliyormuş. Kara sınır kapılarında verilmiyormuş. vize,pasaportun işlemden çıktığı anda başlıyor.72 saat içinde onaylandığı taktirde maile geliyormuş

BİLET

Türkiye’den Etiyopya’ya direkt sefer var. Fakat aktarmalı uçuşu daha ucuz.

En ucuz Mısır havayolları, daha sonra Emirates ve diğer   Arap havayolları ile aktarmalı gidebilirsiniz.

400 Euro civarı olan bu uçuşların 8-10 saat civarı Kahire ,Yemen veya  Dubai aktarmaları var.

Genellikle büyük şehirlerde bulunan havalimanlarından bilet olduğu için, biletinizi erkenden

almanız sizin için çok daha iyi olacaktır. 

 Ben,Arabistan -Cidde----Etyopya-Addisababa (uçak ,2 saat) uçtum.

Cidde havaalanında  Etyopya vizem olup olmadığını sordular. Ama Addisababa havaalanına

geldiğimde de yine herkes gittikten sonra ben  bekletildim. Yeşil pasaport kafalarını karıştırıyor.

Dönüş bileti sormadılar ama kalacak yerimin telefonumu istediler.

Havaalanındaki turist infodan harita ve gerekli bilgileri alın. Bana çok yardımcı oldular.

Havaalanından mini van veya taksi  ile şehir merkezine gidebiliyorsunuz. Hatta havaalanı şehir merkezine, merkezinde ki Bole caddesine yürüme mesafesinde.

KOMŞULARI: Kuzeyinde Eritre, doğusunda Cibuti ve Somali, batısında Sudan ve Güney Sudan, güneyinde ise Kenya vardır. Etiyopya’nın denize sınırı yoktur.

yüzölçümü 1.104.300 km kare ve nüfusu da yaklaşık 120.000.000'dur. Etiyopya’nın başkenti Addis

Ababa’da 10.000.000 milyon insan yaşamaktadır

Türkiye'den 1 saat ileridedir.

ÇOĞRAFİ YAPI:

"Afrika'nın Çatısı" olan  Etiyopya diğer Afrika ülkelerinden daha dağlık bir yapıya sahiptir .AyrıEtiyopÜlkede  tuz düzlükleri, aktif  volkanları, Dünya'nın en sıcak yerlerinden biri olan Danakil Çöküntüsü vavvardır.

vardır.Ayrıca;

Rift Vadisi: Ülkenin kuzey doğusundan başlayan ve merkezden güneybatıya doğru genişleyerek  ülkeyi iki parçaya ayırmaktadır.

Blue Nile ve Tana   Gölü:Nil sularının yüzde 85’i bu ülkeden doğuyor,

İKLİM

Genelde  iklim tipi tropikal muson iklimidir. Etiyopya diğer Afrika ülkelerine göre daha serindir. Özellikle AAdis  Ababa en yağışlı bölgedir.

 Bizdeki yaz ayları onların kış dönemi olduğundan genelde yağışlı geçmektedir.

Bu ülke, yıl boyunca güneşli  olduğundan  gezmesi kolaydır. Ama  iklim, bölgeye bağlı olarak büyük ölçüde değişir.

Etiyopya’da üç mevsim vardır.

1-bega mevsimi: Ekim-Mart: uzun kuraklık dönemi karayolu ile yolculuk yapmak için ideal. Her ne kadar gündüz sıcaklık yüksek olsa da geceleri  ve sabahları sıcaklık oldukça düşmektedir Aksam yaklaşık 10 derece, gügündüz ise  30 dereceye kadar yükseliyor hava sıcaklığı. Mart ayının sonunda yağmurlar başlıyor.

2-belg dönemi: Mart ve Nisan aylarında kısa yağmurların olur.

 En yüksek sıcaklıklar mart - mayıs aralığında yaşanır. Mayıs ayı sıcak ve yağmur yağmaz.

3-kremt mevsimi(kış Dönemi): Haziran-Eylül: Muson  yağmur mevsimi. Uzak bölgelere gitmek sıkıntılıdır. Bu dönemde gitmeyiniz. Aslında ülkenin farklı bölgelerinde yüksekliğe bağlı olarak da yağış görülebilir

FESTİVAL ve DİNİ BAYRAMLAR

Bu dindar ülkede çok büyük dini festivaller olması  şaşırtıcı olamaz .

1– Genna festivali-Christms (Etiyopya Noel Günü  )(7 Ocak): Etiyopya’nın en büyük festivalidir. 40

gün(Et,yumurta,bal gibi hayvansal  gıdaların yenilmeyerek itutulan orucun sonunda ailelerin bir araya gelerek kutladığı festival, Etiyopya’nın Christmas’ıdır. en coşkulu  Lalibela’da olur.

2– Timkat festivali (Epifanı)(19 -20Ocak): İsa’nın vaftizinin yıldönümünde gerçekleştirilir .

UNESCO İnsanlığın Somut Olmayan Kültürel Mirası'nın Temsili Listesi'ne alınan Timkat festivalini

Ortodoks Hristiyanlar, Hazreti İsa'nın Şeria (Ürdün) Nehri'nde vaftiz edilişinin anısına düzenlenir.

en coşkulu  etkinlikler Gondar’da  olur.Ayrıca,Addis’in büyük meydanı Janmeda’da toplanan halk şarkılar

söyleyip ederler.

Timkat, 19 Ocakta, İsa'nın Ürdün Nehri'nde vaftiz edilmesi anısına Etiyopiya'nın tüm kuzeyinde

kutlanmakta.  . Ben bu festivali Turmi de gördüm. Güneyinde daha sönük kutlamalar oluyor

Tören, Ahit Sandığı'nın bir replikası olan ipek kumaşla sarılmış Tabot'u nehre kadar saygıyla taşıyan

rahiplerin yürüyüşüyle başlar.Bu törende Tabot, vaftiz olmak için Ürdün Nehri'ne gelen İsa Mesih'i

 temsil etmekte.

Etiyopya efsanelerine göre, on emir levhalarını barındıran Ahit Sandığı, Milat'tan önce X. yüzyılda

Hz.Süleyman ile Seba Melikesi'nin oğlu I. Menelik tarafından Küdus'tan kaçırılıp Etiyopya'nın

kuzeyinde bulunan Axum'a getirilmiş. Bugün Zion Meryem'i Kilisesi'nin hazinesinde emniyetli bir

şekilde saklanan Tabot'u, kilisenin başpapazı dışında kimse göremez. Bu nedenle, Etiyopya'nın her

önemli kilisesinde Tabot'un bir

replikası bulunmakta. Lalibela'da 19 ocak başlayan ketera(Hazırlı) adlı ayinler sırasında,

papazlar Tabot'ları kiliselerden "Taboat Maderia" olan su havuzunun yanında kurulan ve onları

muhafaza edecek olan çadıra götürürler. Binlerce coşkun kişi zil, trompet ve davul çalan, şarkı

 söyleyen, dua eden ve bronz tütsü buhurluğu sallayan rahiplere eşlik eder.

20 Ocak'ta ise kutlamalar "Taboat Maderia"da devam eder. Piskopos, suya batırılmış altın bir haç yardımıyla suda yanan kutsanmış bir kandili söndürerek, Ürdün Nehri'ni sembolize eden su havuzunu kutsar. Burada toplanan inançlı kalabalık kutsal su  atılarakile papazlar tarafından vaftiz edildikten sonra, şarkı söyleyerek ve dans ederek Lalibela kiliselerini ziyaret etmeye giderler

 

3– Meskel festivali (27-28 Eylül): Etiyopya’nın en renkli festivalidir. Yani haç anlamına gelen dini festival Etiyfestival.Etyoppya’da 1600 yıldır kutlanmaktadır. festival, Büyük İskender’e dayanır. dayanır. Festival boyunca şebboyunca şehhri, Meskel papatyası adını verdikleri sarı papatyalar kaplar.

4- Büyük Koşu(18 Kasım) : Ülkede dini olmayan tek festival Aynı zamanda Afrika’nın en büyük etkinliği olaBüyük Koşusunda yaklaşık 25 bin koşucu bir araya gelir. İnsanların şarkı söylemek, stand-up yapmak gibi farklı yfarklı aktiviteler  sergilenir.

 Ramazan ve Kurban Bayramı :tarihleri ayın hareketlerine göre değişmektedir.

Hz. Muhammed’in Doğum Günü (12 Aralık

-Adowa Zaferi (2 Mart) ·

Etiyopya Kutsal Cuma Günü (Nisan ayının son haftası Cuma günü) ·

Hz. İsa'nın Göğe Çıkışı (1 Mayıs) ·

Derg’in Çöküş Günü (28 Mayıs) ·

Etiyopya Yeni Yılı (11 Eylül) ·

KALMA

Eskiden otellerin tamamı devlete aitmiş. Bu nedenle oteller bakımsız kalmış. Ancak başkentte lüks oteller bulaoteller bulabilirsiniz.

Ben artık genelde referansla çalışan "Couchsurfing "  uyumasından bir on kişiye yazdım. Hemen hepsi beni hepsi kabul etti. Ama profillerini okuduğumda çoğu hiç misafir kabul etmemiş. Çoğu da tur rehberiydi.  Bu güzel uBu uygulamayı geri kalmış ülkenin insanları ,çıkarları için kullanıyorlar. Deneyimli olduğumdan onların bu şeytanlıklaroyunlarını  püskürterek yolluma  vardı. Onlar kar edeyim derken zarara uğradılar

DIL

Dört farklı gruba ayrılan  ve etnik çeşitliliği  çok zengin ve

 66 farklı dilin kullanıldığı ülkede resmi dil,Amhar alfabesi( Ge'ez alfabesi )ile yazılan  Arapçaya

benzeyen Amharca’dır.

Etiyopya'nın millî resmî dili Amharca , Orta Doğu'da konuşulan Sami dil ailesindendir.

Bu dile de Arapça kelimeler girmiş.

Diğer en çok kullanılan diller ise Oromigna , Tigrigna'dır.

Ülkenin orta bölgesinde Latin alfabesi ile yazılan Oromo’dur. Bunun dışında Etiyopya’da Latin alfabesi kull alfabesi kullanılmaz.

Ülkede yabancı dil İngilizce ve Fransızcadır. Ama en yaygın yabancı dil ise Arapçadır.

DIN

Ülkede, Hristiyan , Müslüman ve çok az da Falaşa Yahudisi yaşar

Yüzde 60 'ı  Ortodoks Hristiyan’ı, yüzde otuzu ise Müslüman, yüzde onu diğer dinlere ait.

Etiyopya, eski Hristiyan geleneklerini yaşatan ilginç bir ülke. Diğer Afrika ülkelerinden farklı Hıristiyanlığolarak Hristiyanlığı milattan sonra IV. Yüzyılda kabul etmiş.

Dünya tarihinin en eski medeniyetlerinden olan Etiyopya, Hristiyanlık dinine sahip  ilk milletlerden

biridir. Ortoortodoks Kilisesine bağlıdır. Ama  Ortodoks dünyasında bağımsız hareket eder.

Kilise, 1974 yılında krallığın çöküşüne kadar Etiyopya’da hem politik hem de kültürel açıdan çok

baskın olmuştur.

 Etiyopya’da. Hristiyanlar oruç zamanı, bal zamanı  süt ,yumurta  gibi et hayvansal hiç bir ürünü yemiyorlar. Yemiyorlar. Oruç zamanı bazı restoranlarda et servisi yapılmıyor.

Ancak oruç zamanı et yemeyenler Fasting Food yemeğini tercih ederler.

Laik ülke olmasına karşın  Etiyopya'da din ve İnanç  çok güçlüdür ve katıdır. Yasaları da etkilemiştir.

Örneğin Etiyopya’da eşcinsellik yasal değildir.

Sanırım fakirliği, ilkelliği çok dindar olarak aşmaya çalışıyorlar.

Özellikle tüm gençlerin, çoluk çocuğun boynunda  büyük hac takılı. Kadınlar Kiliseye  giderken ve kilisede başlarını ve vücutlarının üst kısmını büyük bir beyaz  şal. ile kapatıyorlar

Ellerinde sopalarla  kilise öğrencileri,  kilisenin yanında ki odalarda sefalet içinde yaşıyorlar .

Dolmuşla şehirler arası giderken önümüze çıkan kiliseler için fakir halktan sürekli para

toplanıp  hazırda bekleyen görevli din adamına veriliyor. Dilencilik. Bu ülkede resmen gelenek haline

 gelmiş.

Kiliselerin hoparlörden her gün  sabahın 5'inden 10 kadar  ve özel günlerde yüksek sesle dua

duyuyorsunuz.

Kiliselerin önü bizdeki gibi dilenciler sıralanmış.

Aynı Müslümanlar gibi namaza benzer ibadet ediyorlar.

 Hristiyan bayramı olarak bilinen Christmas( Noel) yani İsa'nın doğum günü olarak  kutsal doğuş milat yortus olarak Ortodoks Hıristiyanlarınca 25 Aralık değil  6 ocakta kutlanıyor.(Takvimlerinin farklı olmasından dolayı

PARA

1Dolar=?127,26 Etiyopya Birri(2024’te)

 1ETB=0,27934 5TRY55ETB=1,39672  10ETB=2,79343 TRY

Gördüğünüz Fiat, üçte birinden daha az Türk parasıdır.

Devlet okulunda ki bir öğretmenin maaş  62dolar=7.000.Ozel okulda çalışan öğretmen maaşı 100

 

Dolar.

normal memurun maaş 5000-6000 civar.Doktorun maaşı 12000-13000 B.

-Etin kilosu 800 Birri

Küçük su 25B, ortanca 25 Büyük 2 kiloluk 30 Be.

Muzun kilosu ise 70 Birri=20 TL.

Kredi kartı kullanımı başkent Addis Ababa harici yerlerde, oteller haricinde  neredeyse hiç

kullanılmıyor.  ATM ler genelde yerellerle hizmet veriyor.

O nedenle yanınızda nakit bulundurunuz

ULAŞIM

1 litre benzin=90Birr=30 TL.

 

Şehirler arası ulaşım:

Şehrin  son üç yılda çok değiştiğini söylüyorlar. Birçok yeni modern bina inşa edilmiş. Ana caddeler ışıklandırılmış. Harar'a giderken gece yarısı yola çıktık. Tüm bu binaların ışıklandırıldığını gördüm.

Zaten her tarafta yol yapım işleri vardı. Yeni binalar yapılmaya devam ediliyordu. Ama   şehrin uzak bölgelbazı yerleri hala bakımsız ve döküntülüydü. Hele sokak aralarında ki yollardan yürümek çok zordu. Tüm yollar

toz ve çöplük içindeydi.

 

1-Otobüs:

Eğer büyük ve konforlu otobüs bileti alacaksanız meskel meydanından veya  Lambert  Meydanından  bilet almalısınız.

 

Şehirler arası otobüs bileti alrken  Addis-Meskel meydanında Estfanose kilisesinin hemen yaninda  ofisler var. Aynı yöne giden birkaç farklı firmalar var. Hepsinin kalkış saati ve fiyatı ayni.

Eğer    online bilet satın almak isterseniz

6162   veya 0961202020 numaradan alabiliyorsunuz. Biletinizle  lambert'ten de binebilirsiniz.

 binebiliyorsunuz.

Şehirler arası otobüs fiyatlarının aynı olduğunu söyleseler de inanmayınız .Pazarlık yapınız.

 Morkoto pazarından ise diğer şehirlere  normal  mini bus kalkıyor. Sıkışık oturuluyormuş.

2- Uçak

 

önemlí(uçak):

1-Burada ucuz uçak bileti alabilmek için ya oturum izniniz olması gerekiyor Veya ülkeye Etyopya

havayollari ile ülkeye  girmiş olmanız gerekiyor.

Örneğin Yerliler için 5000 B olan uçak bileti vatandaşlığının varsa aynı fiyat .Ülkeye Etyopya

havayolu ile geldiyseniz 10.000B.Ikiside yoksa yabancı olduğunuz için size 15.000B.

Not: Cibuti'ye gün aşırı tren var.18 saat gibi sürüyor.

Karayolu ile Sudan, Guney Sudan,Somali ve  Kenya 'ya bağlanıyor.

 

AŞI VE HASTALIKLAR:

Yaşam sürelerinin kısa olduğu ve dünyanın yüzde dört oranı ile en çok AIDS hastasının bulunduğu ülkede  olduğundan dikkatli olmalısınız.

Ayrıca ülkedeki eczanelerdeki ilaç çeşidi ve sayısı az olduğundan cibinlik ve böcek ısırıklarına karşı sprey  gere ilaçlarınızı ,yanınızda götürünüz

1-Etiyopya’ya gitmeden önce özellikle Afar ve Somali bölgelerine gidecekseniz  kesinlikle sarı humma aşısı olmalısınız. Ayrıca  tetanos, sıtma aşısı da olmanız iyi olur.

Çünkü Etiyopya’nın bazı bölgelerinde hala sıtma hastalığı vardır. Sıtmanın aşısı yok   ama hap aplarkesin kullanarak korunabilirsiniz. Kesin yanınızda götürünüz.

 

EKENOMİ:

İlk kahve çekirdeğinin bulunduğu ülke, dünyanın en büyük kahve

üreticilerinden biridir.  

Tarım,  çok önemli olmasına  rağmen kuraklık ve ilkel tarım yöntemleri, sulamanın yetersiz 

TARIH

Afrika’da bir çok eski krallığa ev sahipliği yapmış, monarşiyle yönetilen ülkelerin ilki, 2000 yıllık

 geçmişli alfabesini hali hazırda kullanmakta olan, Milliyetçi ülkedir.Avrupalı sömürge güçlerini

yenen ve bağımsız bir ülke olarak egemenliğini koruyabilen Liberya ve  Etiyopya Afrika ülkeleridir.

 

-MÖ 8: Etiyopya topraklarında kurulan ilk devletin D’mt Krallığı kurulmuş.

-MÖ 3: yüzyıla ait iskeletlerin bulunduğu Etiyopya’ya ilk olarak altın ve fildişi peşine düşen Mısır firavunlarının gelmiş.

-1. İtalyanların gelişi:1846

-2.Italyanlarin gelişi:1934

İtalyanlar çok denemeler yaptıysa da kontrol altına alamamışlar .

-1945 yılında Birleşmiş Milletlere üye olarak ilk bağımsız Afrika ülkesi olmuştur.

Afrika ülkelerinin bir çoğu 2. Dünya Savaşı sonrası bağımsızlıklarını aldıklarında Etiyopya bayrağını

örnek alarak bayrak seçimlerini yapmışlardır

 -1993' da Kızıldeniz boyunca uzanan sahillerini Eritre ile girdiği mücadelede kaybetmiştir. Eritre’nin ülkede yapılan halk oylaması sonucu bağımsızlığını ilan etmesi ile Etiyopya sahili kalmamıştır.

-Monarşi, Komünizm yönetiminden sonra  günümüzde Demokratik Cumhuriyet yönetiminde karar kılmışlar

Afrika'nın boynuzunda yer alan Etiyopya, aynı zamanda Afrika'ya geçit olarak da kabul edilir. 

En eski fosiller, Etiyopya sınırları içinde bulunmuştur.

Bilim insanları, Afrika'da diğer ülkelerden  farklılıklar gösteren Etiyopya halkının genetik mirasının

araştırdıklarında  

Etiyopyalıların genlerinin yaklaşık %40, 50'si Afrika dışı ırkların genlerine yakınlık gösterirken Geri kalan kısmı ise Afrika ırkının genlerine yakınlık gösterdiğini kabul ediyorlar.

Cambridge Üniversitesi'nde görevli Dr. Toomas Kivisild. Etiyopya ırkının genetik yapısının Yemen ve

Arap ırkından çok Mısır, İsrail ve Suriye halkıyla benzerlik gösterdiğinin belirtmiştir.

Etiyopya halkının 3.000 yıl önce Afrika dışı milletlerle karıştığını belirtilmesinin

  sonucunda Kraliçe Sheba efsanesinin doğruluk payı olabileceği çıkmış

  Etiyopyalı Hristiyanlar tarafından kutsal kabul edilen Ge'ez dilinde yazılmış olan eserin  700

yıllık   Kebra Negast kitabında İbrahimi Dinlerde adı geçen Salomon'un  (Süleyman) Kraliçe Sheba

(Saba) ile olan ilişkisi  de anlatılır.

 Eserde İbranilerin dini Museviliğin Etiyopya'ya gelişi, Salomon'un Kraliçe Sheba ile karşılaşması ve

 soylarının Solomon'a dayandığı   yazılıyor. Bu efsane ayrıca Kur'an-ı Kerim ve İncil'de de yer

verilmiştir.

Efsanaye göre: Sheba İmparatorluğunun Kraliçesi Sheba değerli hediyeleriyle birlikte İsrail'e, Kral

Solomon'a doğru yola çıkar. Amacı Salomon'dan medeniyeti öğrenmek ve gelip halkına

öğrendiklerini nakletmektir. 300 eşli Salomon güzel Sheba'ya âşık  olur. sarayında akşam

yemeğinden önce  Salomon Sheba'nın yemeğine bol tuz koyar. Sheba gece vakti odasında su

ararken yanlışlıkla Solomon'un odasına girer. Seba ülkesine döndüğünde  Salomon'dan olma oğlu

Kral Menelik I'i dünyaya getirir. 

3000 yil once,Etiyopya halkının diğer ırklarla karıştığı dönemde Sami dil ailesinden ayrılan

 Amharca Etiyopya'nın şimdiki resmi dilini  oluşturmuş.

Bu dil  günümüzde Etiyopya'nın dışında Eritre'de ve Mısır, İsrail’de yaşayan yerli Amharalar   tarafından da konuşuluyor.  Bütün bu veriler bizi yine Kraliçe Sheba'ya ve Kral Salomon dönemine

Götürüyor.

 

Kısaca ne tam Afrikalılara ne de tam Araplara benziyorlar.

Yönetim:

Afrika’nın ikinci en kalabalık ülkesi, yüzölçümü açısından da kıtadaki en geniş 10 ülkeden biri.

11 eyalet var. Her eyaletin kendine ait  bayrağı var.80 farklı etnik grup var. Bu etnik gurubunun her

birinin farklı kendi dilleri var. Bu dillerin 200 farklı lehçesi var.

Tüm Etiyopya’nın nüfusu120,000,000 ;.sadece Addis Ababa nüfusu 15 milyon.

-Başbakan:Dr Abiy Ahmed .(2024)Babası müslüman, annesi Ortodoks, kendisi de Ortodoks

KÜLTÜR:

farklı  gelenek ve dillere sahip çeşitli  80 farklı etnik grubu vardır.

-Saat ve söz kavramı yok. -Yalan, dünyaya Etyopya’dan yayılmış olabilir.

 

-Kaç göç yok. Özellikle akraba ve tanıdıklar karşılaşınca çok samimi sarılarak selamlaşıyorlar.

- Yabancılara  çok dokunuyorlar. Ama kendi aralarında da çok samimiler

-Kadının bir memesi dışarda. Süt hakkıymış. Erkeklerden sakınmak yok. Çocuk cani istediği zaman

gelip emiyor.

-Çok çocuk yaptıklarından mı, çocuklarını uzun süre emdirdiklerinden mi  ,yoksa cinsleri böyle mi anlayamadım. etleri diri değil. Genç annelerin memeleri bile pörsümüş.

-Çocuklar hep sümüklü.

- çocuklar sırtlarında uyurken iş görüyorlar.

-Sigara içeni görmedim.

-Kırsalda üzerlerinde şal ve ellerinde uzun çubuklarla geziyorlar.

-Shuruba: saçlarını şekilli ördürmenin adı. Her model ayrı bir sanat şahaseri.

- Gençler üniversiteye gidiyor ama Ayni bizdeki gibi iş yok.

 

-erkekler iki günde bir saclarını sabunlu su ile yıkıyorlar.

-Afrika kültüründe olduğu gibi temiz  ayakkabı ve giysi  burada da çok önemli.

Sabunlu su il e ayakkabıları yıkayıp temizletenler ayakkabı boyacılar  her yerde .Ayrıca kendileri de

evlerinde ayakkabılarını tertemiz yapıyorlar.

-En pis evlerden tertemiz modern giymiş insanlar çıkabiliyor.

    -Şehir içi otobüslerinde kesinlikle yer vermiyorlar.

-Kadın, erkek Ghat(Burada çat diyorlar ) çiğniyorlar. Bir kilosu 200B.

-Yemekten önce ve sonra ellerini  sadece getirilen su ve leğen ile yıkıyorlar. Sanırım bu adet

Müslümanlardan geçmiş.

-Evlerinin özellikle kapı ve pencereleri çok pis. Kirden karamış.

-hoparlörden sürekli dua okunuyor.

- evleri tamamen döküntü olan mühendisin evinde ki düğün albümü çok abartılıydı. Düğün

fotolarında ellerini ve yüzlerini beyazlatmışlardı.

-Etiyopya kültüründe el sıkışırken sağ dirseğinizi sol elinizle tutmanız karşınızdaki kişiye saygınızı

gösterir.

-Eve girerken ayakkabı çıkarılır.

-Etiyopyalılar kültürlerinin eleştirilmesinden hiç hoşlanmazlar ama eleştirilecek çok konuları var.

 -Etiyopya’da yemeğe başlamadan evvel misafirlere sabun, su ve temiz  getirilir. Genelde

Etiyopyalılar sağ elle yemeklerini yerler.

-Etiyopya laik olmasına rağmen  dini müzik geleneği, kültür hayatında çok önemlidir.

Festivaller, törenleri yanında  doğum, düğün ve cenazelerde   de müzik kullanılır.

- Kadınlar inşaatta de erkeklerle birlikte çalışıyorlar.

-Su genelde kuyulardan ve nehirlerden  sağlanıyor. Sari büyük bidonlarla, essek veya at arabası veya sırtlarında  ile evlere taşınıyor.

kadın

Kiliseye giderken "Netela" dedikleri  Uçları genelde ağırlık yapsın diye işli olan beyaz şal ile başlarını ve vücutlarının üstünü kapatıyorlar. Bazıları günlük hayatta da böyle kapatıyorlar.

-Kadınlar, özellikle genç kızlar çok bakımlı. Modern giyimliler. Araplar gibi ayaklarında  hep spor pabuç var.

- Davranışları çok rahat Başkasının yanında soyunup giyinebiliyorlar. Misafir olduğum evde evin gencinin arkadaşı  kanepede,  genç ve kız kardeşi aynı  yer yatağında   yattılar. Oysa benim odamda kız yatabilirdi.

-Müslüman kadınlar boydan bir elbise giyip çoğunlukla aynı kumaştan başlarını adlarını ve vücutlarını kapatıyorlar. Bazen de altlarına uzun etek giyip üslerine farklı şal alıyorlar. Bazıları da baştan aşağı koyu renkli çarşaf kullanıyorlar.

Küçücük kız çocuklarının başını kapamak nasıl bir mantık. Anlayamıyorum.

 giysi :Yerel shamma beyaz bir bezden yapılan kıyafettir. Erkek ve kadınlar kiliseye gidecekleri

zaman bu giysiyi giyerler; fakat bunun dışında sokakta yürürken shammaya sarınmış insanları da

 görebilirsiniz.

 

1-Evler

Kırsal ve köydeki evler:

1-Etyopyada ev yaparken önce

 okaliptüs ağaç dallarından dikine sıralayarak   duvarları oluşturuyorlar. O nedenle her tarafta okaliptüs ağaçları gireceksiniz. Fazla büyümeden kesiyorlar.

 

Üzerini  bazen nehirden çıkarılan çamur ile saman karışımı ile sıvıyorlar. Bazen de sadece öylece

bırakıyorlar. Yine ağaçlarla oluşturdukları çatının üzerine oluklu sac yerleştiriyorlar. Maddi duruma

göre pencereleri ve kapıları demirden veya ahşap üzerine yine  oluklu sacdan kaplayarak yapıyorlar.

 Pencerelerde cam yok. Ev genelde uzun salon şeklinde veya iki göz oluyor.

Mutfak yok sayılır. Ekmek dışarıda hazırlanıp bulaşık dışarıda yıkanıyor.

Bazen hayvanlarla bu tek odayı birlikte paylaşıyorlar. Tuvalet yok. Yada dışarıda bir delik

halinde. Tuvaletlerde su yok veya bir kap içinde su bırakılmış oluyorlar .

Evlerde de su yok. Nehir veya kuyulardan getiriliyor.

-Kırsalda Evlerde cam yok.  sadece ağaçtan direklerinden yapılmış evler  ise eğilmişler.

2-Geleneksel yaşam: Genelde aileler bir avlu içinde farklı odalarda yaşıyorlar.  kullanıyorlar. Maddi durumlarına göre  evler bakımlı oluyor. Genelde  çok döküntülü oluyor.

3- Tukul: Aynı yöntemle ağaç dallarından yuvarlak formda 50metrekare gibi yapılıyor. Evi tutan ortada direkt var. Yağmur girmemesi bicin tepeden kapatılıyor. Çatısının üzeri sazlar ile kapatılıyor. Yemekler evin içinde yapılan ateşte pişiriliyor.

Bu tukulun ebatı değişiyor. Bazen de evlerinin yanına mutfak gibi kullandıkları, ateş yaktıkları tukul.inşa ediyorlar.

Bazen bu yap, alt katlarına hayvanlar için yapılan katın üzerine yapılıyor.

Giriş kapısının solundaki kısım hayvanların akşam barınağı. Bu barınağın üstüne çıkılmış yarım kat da ev halkının yatak odası. Çoluk çocuk hep bir arada uyuyorlar, ta ki buluğ çağına eren çocuklara ayrı bir tukul inşa edene kadar.

Çocukları genelde aileler okula göndermiyorlar. Kız çocukları su taşıma işinde annelerine, erkek çocuklar ise hayvan gütmede babalarına yardım ediyor.  Etiyopya’nın % 28’lik okur yazar oranının  artışı biraz da evlere su bağlanmasına bağlı sanki. Nüfusun yarısından fazlası 15 yaşın altında.

Etiyopya’da bu tukulların inşa edildiği, köylünün ekip biçtiği arazilerin sahibi devlet. Devlet halktan ekip, biçtikleri, evlerini inşa ettikleri arazi için yıllık cüzzi bir kira alıyor. Yıllık kira arazinin yerine ve boyutuna göre değişiyor. 1 tukulun inşaatı için gerekli alanın yıllık kirası 50 ile 100 Birr arasında değişiyor. 10 ETB (Ethiopian Birr) bizim paramızla 1 TL’ye karşılık geliyor. Bir araziye senelik 5 TL ile 10 Tl arasında bir kira ödüyorlar-

2-Egıtım

Kesinlikle eğitimi ciddiye alıyorlar .Lise ve Üniversiteye giden gençler çok  rahat akıcı İngilizce konuşuyorlar.aTabii ki fakirliğin kol gezdiği bu ülkede gençler turizmden pay almak istiyorlar. Bu nedenle de ingilizce bilen çok. Bir biz öğrenemiyoruz bu İngilizceyi.

Bizdeki gibi devlet okulları ücretsiz. Ama devlet hastaneleri paralı ama ucuzmuş.

Addis'te 4 ,Harar ve Mekele'de birer Türk Maarif  okulu var.

3-takvim

Etyopya,Jülyen Takvimi  kullandıklarından dünyanın diğer ülkelerinden  zamanı  7 yıl geriden takip

ediyorlar. Örneğin Dünya 2027 yılında olduğunda Etiyopya  2000 yılındadır hala. 

Hıristiyanlar  1582 yılında Jülyen takvimini bırakıp da Gregoryen takvimini kullanmaya başlamış .

Etiyopyalılar ise   13 ay olan (12 ay değil.)  hala da eski takvimi kullanmaya devam etmişler.

Bir yil 30 günlük 12 ay ve 5 veya 6 günlük artık bir aydan oluşmasına karşılık Julien Takvimi Isa’nin

doğumundan 7 sene 113 gün sonra kullanılmaya başladığından Etiyopyalılar yeni yıla Eylül’ün 11’inde giriyorlar .Christmas'ları (Noel’i )ise her yıl 7 Ocak’ta kutluyorlar. 

Bu durumda her iki takvim arasında 7 ya da 8 yıllık bir fark çıkarıyor.  Şöyle ki; Etyopya takviminden

,eğer  1 Ocak-10 Eylül tarihleri arasındaysanız 8 yıl, 11 Eylül-31 Aralık tarihleri arasındaysanız 7

yıllık bir fark olur

Etiyopya’da  gün. İki parça olarak ayrılmış. Günesin doğduğu saat günün ilk saati, günesin battığı

saat ise günün son saati olarak kabul ediliyor. her parça 12 saatten oluşuyor. Uluslararası  zamana

göre sabah 6.00 Etiyopya saatine göre 12.00’ye denk geliyor. Aman Etiyopyalı birine randevu

verirken saat konusunda dikkatli olun. Yoksa beklemek zorunda kalırsınız.. Yıl boyunca bizdeki

uygulama gibi

saatleri bir ileri bir geri almakla uğraşmıyorlar. Ekvator’a çok yakın olduğu için Etiyopya günde 12

saat güneş alıyor.

 KISA KISA

-Not: Tayip Erdoğan, Etiyopya'yı Somali ile müzakere etmeye çalışarak  Etyopya’yı  farklı şekillerde desteklediğini söylediler.

Ama iç savaşta dron  ve silah gönderdiği için de Türk öğretmenlerini hedef aldıklarından toplatilarak güvenli alana taşıdıklarını da söylediler. Hangisi doğru  bilemedim.

-Ülkenin en büyük problemi susuzluk ve yol.

-yerel pazara giderseniz kabile kıyafetleri giymiş insanlarını görürsünüz

-Genelde kiliseler 8-11 arası açık oluyor.

-Addisababa,gece karanlıkta ve sabahın erken saatlerinde şehir tehlikeliymiş.

-Şehirde ki tüm parklar Türkiye de ki benzer çiçeklerle donatılmıştı.

Sehrin yan mahalleleri   çok pis, döküntü. Ama kızlar artist gibi giyiniyorlar

-Ören ve müze girişleri yabancılardan çok fazla alıyorlar. Birçok giriş ücreti bir öğretmen maaşından

daha fazla. Ülke, turistleri kazıklayarak bu fakirlikten kurtulacaklarını  sanıyorlar.

-Türkiye’de ki begonvil, yasemin, ortanca vb. tüm çiçekleri burada görebilirsiniz. Bunun dışında egzotik çiçek ağaçları da var. Mor çiçek açan jakardana ağaçları harikaydı. Afrika Manolyası da var.

-İçinde internet olmasına ve  kaç zamanlık kullanımına göre sim kart ücreti  1250 Birri civarında .

Türk operatörlerinden Turkcell burada sadece çalışıyormuş ama pahalı.

-Sağ omuzlarını genelde üç kere tokuşturarak selamlasiyorlar. Sozlu olarak ta"Selam" diyorlar.

-Adım başı dilenci var.Kocaman iyi giyimli insanlar bile dilenerek geziyorlar.

Kesin her yerde  pazarlık yapınız. Yarı fiyatına alabilirsiniz

-Doğru dürüst yol yok. Toz içinde her yer.

-Yemekleri organik ve lezzetli.

-Yemen Araplarına çok benziyorlar. Ince yapılı ,küçük kafalılar.

-Burada da Türk dizileri izleniyor

YEMEK :

Sebzeleri organik oldugundan bana çok lezzetli geldi. Yalnız çok acılı oluyor.

Etiyopya Yemek Kültürü: Yemekten önce sıra ile bir maşrapa ile getirilen su ile küçük leğen tutularal

el yıkanıyor.

Sol elinizi kullanmamalısınız.  Ev sahibi  üç kez elleri ile  misafirine yemek yedirmedi de  bir gelenek.

 

Injera:Tef (gulutensiz )undan yapılmış  her öğün sürekli şiro  yedikleri saç ekmeği. sadece yıkanmış sağ el kullanılarak parça parça koparılıp garnitürlere  banılarak yeniliyor

Şehirlerde genelde elektrikli saçlara  krep gibi sıvı hamuru döküp üzerini özel yüksek kapakla

kapatıyorlar. Böylece iki tarafı da pişiyor. Düz  tabak gibi hadirdan alınarak özel hasır ınjera saklama

 kabına konuyor.

Köylerde ise yakılan ateşte saç üstünde yine üstü kapatılarak pişiriliyor. Koyu renkli İşkembe gibi göz göz  ve ekşimsi oluyor. Bu yumuşak ekmeği toplu yenecekse büyük siniye, tek  kişilik ise küçük tepsiye yayıp

üzerine genelde şiro, veya ıspanak, patates ,bakliyat gibi farklı sebze kavurmaları konuyor. Yumuşak injeradan

alınan loknalarak ne  varsa katık yapıp yeniliyor. Ben injerayo sevemedim.

Ben hiç rastlamadım ama  injeranin üzerine eğer yemek oruç yemeği değilse tavuk veya değişik bir

et konuluyor. 

Agelglel: Etyopyanin geleneksel yemeği.Injera ile farklı yiyecekleri kariştirip yiyorlar.Bunu daha çok

 Sevdim.

- injera firfir: injerayo  ince kesip içine domates, biber,,soğan c.b  sos koyup karıştırarak yeniliyor

-defo dabo: bu da normal  undan   yapılmış büyük ve kalın  tava ekmeği.Bunu çok sevdim.

-Shiro : Tarhanaya benziyor. Uzun süre haşlanan ve kavrulan nohutun püre haline getirilmesinden

oluşan      nohut unu, soğan,sarımsak,kırmızı biber ve baharatlar karışımından oluşuyor.Bu

tozu  bazen tavada ince doğranmış soğan ,rendelenmiş domates, biraz salçayla pişirilip

ütine soğuk su ile açılmış shiro'yu koyuyorlar. Piştikten sonra injeranin üzerine dökülüp yeniliyor.

-tebs:Özel toprak kapta pişen et.

-Doro Wat: Baharatlı tavuk yemeği, genellikle injera ile servis edilir.

 

- Watt :Kırmızı et ve sebzelerle birlikte yapılan bir güveç yemeği. 

- Dulet: Karaciğerin tavada baharatlarla kızartıldığı bu yemek genellikle kahvaltılarda servis edilir.

- Kitf: Kifto:  Çiğ et yemeği, baharatlarla tatlandırılır Marine edilmiş etin üzerine dökülen sıcak sosla

servis edilir.

- Tere Sega:Geleneksel düğün yemegi olan tere sega,Sushi gibiçiğ halde sunulan kuşbaşı etlerden

oluşmaktadır. 

- Ayibe:Kahvaltılarda tercih edilen ayibe, içerisinde keçi sütünden yapılan özel bir peynir bulunuyor. Sıcak ekmekle beraber tüketildiğinde tadına doyamayacağınız bu lezzeti atıştırmalık olarak tercih edebilirsiniz.

- Kolo:Farklı tahıl ürünlerinin kavrulmasından oluşan kolo, sağlıklı sokak atıştırmalıklarından biridir.

 Yola kurulan tezgahlarla sıklıkla satılan bu atıştırmalığın tadına bakmalısınız.

İcecekker:

Tela: Yerel biraları: Özellikle akşam yemeklerinde kadın erkek birlikte içiyor. Bira içilen yerler de

var.Ben sadece denedim .Fena değildi.

 Tej  ballı şarap: Yemekle birlikte yavaş yavaş tüketilmedi gerekiyor

- Kahve:Kahvenin anavatanı olan  Etiyopya’da  kahveyi her tarafta bulabilirsiniz. Halk çok kahve

içiyor.ben kahve içmeme rağmen sevdim.

I-ADDISABABA

Başkentin k  Kuruluş efsanesi: 

İmparator Menelik ıı  ve İmparatoriçe Taitu  3200 metre yükseklikteki Entoto  tepesinden  aşağıya doğru bakarken  yukarıya çıkan ince bir buhar dumanını  daha yakından görmek üzere yanına gittiklerinde, ilk kez   gördükleri bir çiçek ve şifalı su kaynağını görmüşler .Burayı başkent yapmaya karar vererek Amharic dilinde "yeni çiçek" anlamına gelen Addis Ababa adını  vererek  1886'da  başkent kurulmuş.

 Ülkenin tam orta yerinde yerinde olan başkent, deniz seviyesinden  2400 metre  yüksekliği ile havası  özellikle sabah ve akşamları serin oluyor.

ŞEHİR

Ülke, Afrika Birliği Komisyonu ve Birleşmiş Milletler Afrika Ekonomik Komisyonu gibi çok sayıda uluslararası kuruma ev sahipliği  yapıyor

Şehir, Merkez bölgesi ,doğu ve atı bölgesi olarak üç bölgeye ayrılmıştır.

Doğu bölgesinde önemli devlet ve eğitim binaları bulunurken, Merkez Bölgesinde Belediye binası ve Saint George Katedrali ile ulusal ve ticaret bankalarının genel merkezleri yer almaktadır. Batı bölgesi ise ithalat ve ihracatın merkezi durumunda olup ülke için büyük öneme sahip bir alandır

 

kalma: Piaza bölgesinde Baro Hostel ve digerleri.

ulaşım:

İstanbul Havalimanından yaklaşık 5.5 saatlik uçuş sonrası Addis Ababa’ya varılır.

 

Addis şehir içi Ulaşım:

-Metro(Tren): Bir bölgeye   giden tek bir hat var.

2-Mini van:(aslında dolmuş, minibüs ama  yerel halk bu dolmuşa "Taksi" diyorlar. Yanılmayınız.

Gideceğiniz mesafeye göre 10-25 B. Turist görünce fiyatı arttırıyorlar.

 

-Ride: Uber gibi uygulama. bu taksiye  "Ride" diyorlar.  Telefonunuza indiriniz. Taksi cagirdiginizde  nereden nereye gideceğinizi belirtince fiyatı çıktığından sizi kandıramıyorlar

 

-Belediye otobüsü: Resmen nefes alacak kadar yer  bile kalmadan doluyor.

-tuktuk(Bajaj)

 

 ŞEHRI GEZMEK


Şehri bir yuvarlak çizerek birkaç günde   gezebilirsini

I-AYNİ YOL ÜSTÜNDE OLANLAR:

Bole caddesi'nin çevresinde bakımlı sayılır. Tabii ki en lüksve bakımlı  yerler sarayın cevresi.

Ama 5 km uzağa gittiğinizde yaşam hızla değişiyor .İnanmakta zorlanabilirsiniz Yollar taş, toz

içinde.Evlerde su yok. Çöpler dışarıda. Geri ülkelerde bu hep var. Gelen yabancıların görebileceği

bölgeler dışındakilerin bir önemi yok.

 

1-Bole  caddesi: Havaalanının dibinde ,Meskel  Meydanına doğru giden genelde elçiliklerin ,

modern alışveriş merkezlerinin, hotellerin ve havaalanının   olduğu  şık, turistik  ve modern cadde.

Üzerinde

  A-Bole medhanialem church : Şehrin en büyük  ,Dogu Afrika Ortadoks katedrali.

  B- Yine Bole caddesinde 2000 +Habesha 

adlı restoranda  : bole atles bölgesinde. geleneksel müzik eşliğinde geleneksel yemekler

yiyebilirsiniz.

  C-İstanbul Restorant; Havaalanına yakın Böle caddesinde

 

2-Merkez: Meskel Meydanı .Ben gittiğimde Noel hazırlıkları nedeni ile çok renkliydi.

Bole caddesinden Meskel meydanina varmadan hemen merdivenlerin bitiminde sağda

  A-Addisababa Müzesi:Giriş 50B.Parasina göre iyiyidi.

Hemen yan tarafinda

  B-Red Terror Martyrs Memorial Museum (Kızıl Terör Müzesi ):Pazar kapalı.8:30-17:30 arası Giriş

ucretsiz.Genelde resimler var.

ülke tarihine acı izler bırakan Diktatör  kral Mengistu Haile Mariam döneminde gerçekleşen

ve adına Kızıl terör denen bir katliam  sonucunda yaklaşık 400 bin kişinin öldürüldüğü tahmin

 ediliyor.

  en kanlı biten savaşlardan bir tanesi olan Kızıl Terör şehitleri adına yapılmış ve hayatını kaybetmiş

 olan şehitler adına açılmıştır. Kızıl Terör ile ilgili olarak birçok farklı resim, belge ve mektup tarzında eşyanın  sergileniyor.

Addis Müzenin yanindan yukarı doğru yürüdüğünüzde

   C-  Meskel pazarında  dükkan sahibi Türkler var.

Tekrar meydana gelip yukarı doğru yürüdüğünüzde(15 dakika )

    D-  Unilik Park ve Menelik2  Sarayı:

Burası aynı zamanda  devlet başkanının Dr Ahmet 'in  evi oluyor

Pazartesi kapalı. Diğer günler 8:30 -17:30 arası  açık. İkisinin birlikte giriş ücreti  yabancılar için

 500B=20 Dolar, Yerliler için ise 200 B.

*Bilet almadan geçerseniz kontrol yok.

Parka bahçede ki restorandın önünden giriliyor. Alt geçitten  yolun  karşı tarafına geçerek bahçe

ve   MeneliSarayına  ulaşıyorsunuz. .

Bahçe mevsim çiçekleri ,büyük hayvan v.b heykelcikleri ile süslenmiş. Çok özel değil. İçinde çok

şık  restoran ve kafeler var. Burada ki halk, diğerlerinden çok farklıydı. Bakımlı ve şıktılar. Yine çeşitli

kabilelere ait kültür evleri vardı.

Biraz ilerleyince sırasıyla

Beanguet hall

Thorone house

Menekik II (1880-1913) sarayı vardı. Bunun iyi gezilemiyordu. Diğer saray binaları güzeldi .

.Bal mumu heykelleri de gerçek gibiydi.

Aşağı yola  doğru da küçük bir hayvanat bahçesi vardı. Bakımlı ve temizdi. Kısaca burası,

Etyopya'ya ait değil gibiydi.

*Bu parkın karşısında ki bakımlı parkın giriş ücreti 100B.

*parkın hemen altında ki Hilton otelini görmenizi tavsiye ederim. Tamamen farklı bir dünya. Bu ülke,

zıtlıklar ülkesi.

  E-parkin bitiminde yolun karşı tarafında ki devlet sarayı ise  devlet başkanının çalışma ofisi olarak

kullanılıyor.

Bu sarayın çevresinde kuş uçamıyor .Bu civarda  foto çekmeyiniz. Ben yan tarafına düşen kiliseye

giden kadınları çektim. Görevli polis ,beni sorguya çekti.

Hemen yakınında

       F-Under ground church

Kazanchisas adresinde.

5-4 Kilo Meydanı (Librety meydanı

Ortadinda sütun olan geniş ve güzel bir meydan. Biraz ilerlediğinizde sağda

    A-Kidist Silade Cathedral(The Holy Tritny ): Doğu Afrika'nın Axum tsiin kilisesinden sonra ikinci

ibadet yeri . Giriş 800 B.8-23-24-18 aradı açık

Yanında ki müze 9am - 12 arası açık. Giriş ücreti 300B.

Hemen aşağısında

    B-Baleweld ch buurch: Etrafı işlemeli yuvarlak kilise

 

 6-5 Kilo Meydanı

  A-St Marry Kilisesi

7-6 Kilo meydanı

  A-Park: İçindeki aslan da olan hayvanat bahçesi girişi 100B.

Parkın diğer yanından 20 dakika yürüme mesafesinde

  B-Jan Meda Race Ground: Timkat zamanında tüm kilise çalışanları geleneksel giysileri ile bu

kilisede toplanıp  merasim yaparlarmış.

Ama burada Pazar günleri market kurulduğundan çok hareketli olmuyormuş.

  C-National Museum(Giriş ?

8:30-17:30 arası açık. Onarım nedeni ile kapalıydı.

içinde  en eski insansı fosili(insan iskeleti) olarak bilinen babaanne  Lucy isimli 3.2 milyon yıllık bu

mumya var.iskelet,1974 yılında ülkenin Afar bölgesinde, arkeologlar kazı yaparken  önce  bir dirsek

parçası, kazmaya devam ettikçe  başka parçalar daha bulmuşlar.

 Aynı gece Beatles’ın “Lucy in the Sky with Diamonds” şarkısını dinleyen bilim insanları, bulunan

iskeletin kadın olduğunu tahmin edildiğinde Lucy koymuşlar.

yürüyerek

8-Addis Ababa Üniversitesi :

Yemyeşil bahçesi ve güzel binaları olan Üniversite.

İçinde

    A-Etnografya Muzesi: ( İmparator Haile Selassie'nin eski sarayı) 8:30-17:30 arası Her gün

açık. Giriş 450B.Iki katlı bu müzede Ülkenin kültürünü yansıtan eşyaların yanında

 Farklı kabilelere ait etnograftık  parçalar ve kraliyet dönemine ait eşyalar  sergileniyor.

 1975'de ölen İmparator Haile Selassie ve eşinin yaşadığı bu sarayda kullandıkları eşyaları dan  banyo ve yatak odasını da görüyorsunuz. Yine Ortaçağ kralı Menelik II'nin kendisinin ve eşi Taytı Betil'in giriş

katta fotolarını görebilirsiniz.(1886 yılları).

ANI: Burada peşine takılan görevli genç "bana gizli para verir mısın ?" Dedi. Bir dolara kadar

düştü. Ama vermedim.

Yine burada bana diğer gezilecek yerleri gezdirmek için takılan üniversite öğrencisi(Elimde ki kullandığım günlük kullandığım çantayı istedi" Selam verdiğiniz bir şey istiyor. Bu konuda da hiç  çekinmiyorlar. Yine

okul kıyafeti olan iki ilk okul kız öğrencisi ellerini açıp para istediler

Buradan dolmuş veya otobüs ile

8-Shiro Meda Market: Amerika elçiliğine yakın. Geleneksel kıyafetlerin ve eşyaların  satıldığı bu  

pazar çok renkli ve güzeldi.

Buradan dolmuş veya otobüs   ile (25 B,10-15 dakika gidince

9-Intoto Park:

İki girişi var .Siz güzel bir kilisenin önünde ineceksiniz. Buradan yokuş aşağı  inince İçinde ki 

Park girişi 1000 B. Yerliler için 200 B.

Sıradan bir park. Asfalt yol boyu uzun ağaç çeşitleri ilginçti. Ama bu parktan şehrin manzarasını

daha açık ve net görebiliyorsunuz. Güzel de bir kafesi var. O kadar. Kesinlikle girmeye değmez.

Şehri kısmen manzarası dışardan da görülüyor.

Bu tepeden kalkan otobüs ile direkt Piaza'ya gidiliyor.

 

10-Piaza-Bu bölge İtalyanlardan kalma.

  A-Adwa museum: 

8-17arasi açık. Pazartesi kapalı.

Yereller  için giriş ucreti150B,yabancilar için 20 Dolar.

Faşist İtalya'nın zulmünü anlatıyor.

Devasa binası var. Araç ve insanlar için beş tane çıkış kapısı var ama müzenin içi boş sayılır. Bos

koridorlarda yürürken yolumu kaybettim. Aslında müzesi  çok detaylıydı. Sergilenen eserler özeldi.

 Fotoğraf çekmek yok. Sadece dışarıdaki kralların heykellerini çekebiliyorsunuz.  Menelik II ve eşinin

de ayrıca heykelleri var.

-Karşı tarafında

  B-St George Katedrali

Müzesi: 9-12 ve 14-17 arası açık. Pazartesi kapalı.1896 yılında inşa edilen bir Ortodoks katedrali.

Yuvarlak formu ile ilginç.

-Katedralin hemen arkasında renkli pazar var. Geleneksel kıyafetler vb. satılıyor. Buradaki fırından

 lezzetli yiyecekler alabilirsiniz.

 

  C-bira ve kahve icebileceginiz yerler:

Piaza bölgesindeki  büyük binaların altında küçük barlar göreceksiniz . Geceleri buralar çok hareketli

oluyormuş.

Fransız şirketin ürettiğiSt. George  ve  Etiyopya birası Dashen  biralarını deneyebilirsiniz. Zaten ev

yapımı tela birasını her yerde bulacaksınız.

-Ortada 2.Menelik'in heykeli var.

Buradan biraz aşağı yürüdüğünüzde

Meydanda İtalyanların öldürdüğü  din adamı Abune petros'un heykeli var.

  A-tomoco Kahvecisi:

Müzenin alt tarafında

1900 lü yılların başlarından kalma 100 yıllık

Ülkenin ilk kahvecisi  otantik Tomako kahve evinde    Addis’in en iyi kahvesini  95B'e  içebilirsiniz.

Yenisi müzenin altına acilmış.

Buradan yürüdüğünüzde

  B-Benine Camisi: İçeriye girmek istediğimde bir dolu adam koşarak tepki verdi. Türk olduğumu

söyleyince sadece bayanların olduğu bölüme girebildim. Bir caminin çevresinin böyle pis

olamayacağını söylemeden edemedim.

Buradan otobüs ile

11-Merkato: Afrika'nın en büyük açık hava pazarı. Pazar günü kapalı.3 am-5 PM arası açık.

İçinde otobüs terminali var.

Genelde toptancılar var. Yolun her iki tarafında dükkanlar sıralanmış. Hiç bir özelliği yok.

Gitmeye değmez.

Yolun sonunda bekleme salonu olan City bus terminali var. Buradan otobüs ile istediğiniz yere

gidiniz.

 

Addis- Lambert otobüs terminali--- Arba Minch (1500 B,Sabah 4:30 da otobüs kalkacak.13'de Arba Minch'de olacak.)

Addis-UZAKLAR

1- Debre Libanos ve Mavi Nil Boğazı'na Günlük Gezisi:

Not:Debre Libanos Manastırı:

Addis- Bahir dar yolu üzerinde ve  Addis Ababa'nın 110 kilometre kuzeyinde Manastır: 13. yüzyıldan

kalma bu    bu  manastırı otobüsle gidiyorsanız görebilirsiniz.

13. yüzyılda Abune Tekle Haymanot tarafından bulunan, Sululta Ovalarından geçen  Mavi Nil'in bir

kolu olan Jemma Nehri Boğazı'na bakan bu manastır dini, kültürel ve tarihi eserlere sahiptir ve bölgenin başka yerlerinden kaybolan ender bir ağaç bahçesine sahiptir. Yolda halen kullanılmakta olan ve Portekizliler tarafından yaptırıldığına inanılan 16. yüzyıl köprüsünü de ziyaret edebilirsin

 2-Butajira şehri;Yol üstünde, tarih döneminin başlarında yapılmış, 32'si yazıtlı 36 esrarengiz dikilitaşı ile UNESCO Dünya Miras Listesi'nde yer alan mezar kompleksi Tiya arkeolojik sit alanının gezilmesi

III-KUZEY ETYOPYA

 

Eskiden Addis'ten Kuzey Etyopya gezisi için otobüs ile bir yuvarlak çizerek gezip tekrar Addis'e

dönebiliyormuşsunuz .

Şöyleki:

Addis---Bahir Dar---Gondar---Aksum(Gheralta Mountain )---Mekele ---Affar bölgesi(Lucy'nin bulunduğu ----danakil  volkan(Hala aktif

Ama benim gittiğim 2024'te.

Ülkenin kuzeyinde çok faklı gerillalar yönetimi ele almışlar ve şehirlerin içi bir derece güvenli olsa da

şehirler arası yolları sadece bu gerilla grupları kontrol ediyormuş. Devlet müdahale

 edemiyormuş. Gerillalar, Beyaz yabancıların telefon, para gibi kıymetlilerini alıyorlarmış. O nedenle

kuzeye ya hiç gitmemek veya güvenilir bir tur ile gitmek veya  şehirler arası sadece uçak kullanmak

gerekiyordu.

Elçilik hiç gitmememi tavsiye etti. Ama buraya kadar gelmişken gitmek istedim.

Kısaca kuzeyde , devlet  ile isyan gurupları  arasında çatışma olduğundan  otobüsle  gitmek

tehlikeliydi. O nedenle

Başkentten her yere uçakla gitmek zorundaydınız. Ayrıca kuzeydeki şehirlerde saat 9'dan sonra

dışarı çıkmak yasak.

Uçak ile gidebileceğiniz güzergahlar:

Addis---Bahir Dar

Addus---Gondar

Addus-Aksum

Addis ---Mekele

Addis-Semeray(Affair Eyaletinin başkenti)---Volkan(Yüksek jip ile)

Not:Semeray---Mekele uçağı da var .

Uçaklar yabancılar için   çok pahalıydı.

Ayrıca turist grupları gelmediğinden  insanlar turist gördüklerinde fiyatları iyice abartıyorlardı.

Ayrıca Noel arifesi olduğundan zaten fiyatlar yüksekti.

Kısacası şansıma Etiyopya'nın kuzeyi bana çok pahalıya mal oldu.

Benim. kullandığım rota: 

Gondor---Lali Bela(Haftada iki uçak var.)eğer yoksa direkt otobüs yok.

 

 Addis---Bahr-Dar(Uçak,1:10 saat,15.000 B.Yerliler için 5000B.)---Gonder(otobüs 168km)---Dabark(130 km,Otobüs)--- Simena dağlarına mini bus ile gidip geri donebilirsiniz

1-BAHIR DAR

Tana gölü kıyısında yemyeşil bir şehir .şehrin bir kısmı gölün kenarında konumlanmis.

 

Bahr Dar'a gelince ev sahiplerim beni havaalanından aldılar.Direkrt manastır tarafından Tana gölü kıyısına geldik. Hiç turist grubu olmadığından yereller göl kenarında açık kafelerde oturuyorlardı.

Göl kıyısını, basit restoranlar paylaşmışlardı. Gölde büyük,küçük  gezi tekneleri, su bisikleti gibi her

türlü araç vardı. Birkaç kişiye tekne fiyatı sorunca ve tek turist ben olunca turizm ile ilgilenenlerin

gözleri açıldı. Sadece gölde gezinti yapmak için aldığım fiyatı buraya yazmıyorum. İnanamazsınız

zaten. Adamlar uzun süredir  turist gelmesinin acısını benden çıkarmayı düşündüler. Aslında ben bir

 grupla gidip ücreti paylaşmak istedim. Grup olmayınca Tabii ki gidemedim. Ama ben de pes etmek

yok. Daha sonra ev sahibinin arkadaşına durumu anlatınca ,köylerinin göle çok yakın olduğunu

ve  beni bot ile  bir adaya geçirebileceğini söyleyince çok mutlu oldum.

1-ŞEHİR MERKEZİ: Tana gölünden şehir merkezine yürürken göl kenarında çok şık, bakımlı bahçeleri olan   "Mavi Nil" gibi oteller vardı. Şehir merkezi ise gidiş ve geliş yolun her iki tarafında palmiyeler sıralanmıştı. Orta

bölümde ise yemyeşil ve çiçekli bölümü ile  güzeldi. Her iki tarafta alışveriş dükkanları ile çok

renkliydi .Gece kulübü bile vardı. Merkezin ticareti Müslümanların elindeymiş.

A-TANA GÖLÜ

 

İçinde   hipolar olan Tana Gölü, Afrika'nın Viktorya ve Tanganyika Gölü'den sonra  üçüncü büyük

gölü. Mavi Nil nehri bu gölden besleniyor.

Etiyopya’nın kuzey batısında, yaklaşık 1840 metre rakımdaki  Gölün uzunluğu 84 kilometre  ,  genişliği 66 kilometre ve

 3500 km2 ile ülkenin en büyük gölü . 

 Göl sularından  çevre yerleşimler için elektrik üretiyorlar.

Gölde 20'sinin üzerine kiliseler ve manastırlar olan  farklı büyüklükte   30'dan fazla ada var .Bu

adalarda orta çağdan kalma  13. - 17.yy'de  yapılmış kilise ve manastırlar, antik el yazmaları ve dini

sanatlarıyla ünlü.

 

Bot kiralayarak istediğiniz adayı ziyaret edebiliyorsunuz.Bazılarına sadece erkekler

girebiliyor.

Bu manastirlardan en çok gezilen:

Zeghie Yarımadasındaki Ura Kidane Mihret (Merhamet) Manastır'ın kilisesi:

14.yy'dan  kalma kadınların da girebildiği bu manastır,     silindir seklindeki manastırın  iç ve dış

 duvarları, tavanı İncil’de ki tasvirler, tavanda ise melekler  betimlenmiş. .  

 

 Doğurganlığı ve yeniden doğusun sembolü 7 devekuşu yumurtalı tepe süsü  var. Bu süsü birçok

kilisede göreceksiniz.

Bu kilisede görevli olan papaz aynı zamanda krallık tacı muhafızı olarak da görev yaptığı için ayrıca

önemli.

Ben, göl üzerinde tur alamayınca önce, göle yakın "Ajip" köyünde kaldım.

Aklımdaydı ama ülkede yeni yıl farklı tarihte olduğundan bir faaliyet olmayınca yeni yılı

Hepten unuttuğumdan uyumuşum. Benim için bu Ajip köyü, eşsiz deneyim oldu.

  Ertesi sabah  buradan Tana gölü ile mavi Nil'in birleştiği yerdeki kaldığım  Ajip köyünü gezerek

Tana gölü kenarına kadar  yürüdük.

Tana gölünün kenarında ,büyük ağaçların olduğu yemyeşil çok güzel bir köydü. Yol boyu  büyük

örtüler üzerinde nohut mercimek, mısır ve acı biber kurutuluyordu. Yine köyde

,Goava, Avocado, Lemon, Papaya ve Mango yetiştirilen bahçeleri geçtik. Ayrıca Chat(Gat) bahçeleri

de vardı.

 

Bu bölgede daha önce volkan dağı varmış. Artık aktif değil. Her tarafta sönmüş volkan taşları var.

Bu taslardan ördükleri bahçe duvarları harikaydı.

B-devre maryem ada köyü ve kilisesi:

Göl manzarası da harikaydı. Yolcu botu olmayınca çok istediğim papirüs botu ile ada köyüne nefis

manzaralar eşliğinde   gittim.

Papirüsten kayık çok kısa sürede yapılıyor ama zamanla su çektiği için ancak iki ay civarında

kullanılabiliyor.

Volkanik taşlardan oluşmuş köy yolunda yürümek sıkıntılıydı. Adadaki bu köy, yine devasa ağaçların

olduğu yeşil ve güzel bir köydü. Aynı adla olan kilise binasına bayıldım. Çamur ve saman karışımı ile

taştan yuvarlak şekilde örtülmüştü.

Kiliseyi çevreleyen  balkonun korkulukları ise sadece  ince ağaç gövdesinden yapılmıştı.

Kilisenin tüm çevresi zillerle çevrilmişti.

Kiliseye ait müze girisi250 B. Girmedim

 

C- TİSSA İSSAT(TİSSA ABAY) KÖYÜ VE MAVİ NİL ŞELALESİ:

Bu köy, Bahr Dar'a  30 km uzaklıkta. Ama yolu kötüydü.

 

Not:Nil Nehri'nin kaynağına veya kökenine otobüsle değil, sadece tekneyle erişilebilir. Otobüsle ise

Mavi Nil Şelalesine gidebilirsiniz.

Ameriç dilinde Tissa, duman ve Issat, Nehir anlamına geldiği için bu şelaleye "Dumanlı  su "

deniliyor. Tana gölünü bu  mavi Nil besliyor.

- Zamanında bu nehir üzerinde rafting yapmaya gelen çok turist olurmuş.

Nehirde yaşayan timsahlar gölde çok balık olduğundan insanlara zarar vermiyorlarmış.

Ev sahibim buraya gidişin tehlikeli olduğunu söyledi . Gittiğimde polis tarafından korunuyordu!

Yine hiç turist olmadığından iş bana düştü. Tanıdık aracılığı ile bu köyden İngilizce bilen bir genç ile

yola çıktık. Aslında ben yalnız gitmek istedim. Ama genç ben sana yardımcı olacağım m diye peşimi

 bırakmadı .Sonunda ne kadar yalancı olduğunu gördüm.

Otobüs terminalinden Tissa İssat köyüne giden  çok eski otobüse bindik. Bütün koltuklar tıkış tıkış

dolu iken aralarda ful yolcu ile doldu. Ben böyle yereller ile yolculuk etmeyi çok seviyorum. Yol boyu

yemyeşil bir o kadarda pisletilmiş köylerden geçtik. Yol çok kötüydü. O nedenle uzun sürdü. Yolda

lastik patladı. Buralarda sıkıntı olduğundan polis kontrolü oldu. Bütün yolcular aşağı inip kimliklerini

gösterdiler.

Buradaki evler, nehirden çıkarılan çamur ve samanın karışımı ile ağaçlardan oluşmuş duvarlar

sıvanarak oluşturulmuş .Tepeye de oluklu sac kondu mu  ev bitiyor. Sadece demir pencere ve

kapılara para veriliyor sanırım.

Bazı evlerde sadece ağaçlardan yapılmış. Üzerine hiç sıva vurulmamıştı.

 Bu devletin kontrolünde olan şelaleye gitmenin iki yolu var.

1-    Otobüsün durduğu en son durağa yakın  mavi Nil bilet ofisi var. Giris 200 TL. Tam anlayamadım

 ama içeride de  devletin ayarladığı tur rehberi almak zorundaymışsınız.(200B). Buradan bir saat yürüyüp şelaleyi görüyorsunuz.

 

Bu bilet ofisine hiç uğramayınız. Bilet ofisine gitmeden 30-40 metre aşağıdan sola doğru nehire

giden yol var. Burada nehri geçen botu sorun.10-15 dakika sonra botun olduğu bölüme

 geliyorsunuz. Bot ile sadece mavi nil'in karşı tarafına bot ile  iki dakikada  geçiyorlar. Tek yön

yabancılar için 100B .Sadece botu çubuklarla idare ederek karşı tarafa götürdüler. 'Zaten Biz bota

giderken hızla peşimize takılanlardan durumu hemen anladım. Yerliler bota binmek için birisinin  yabancının gelmesini bekliyorlar. Ben  bu arsızlığa tepki gösterdim .Birde yalan konuşuyorlar Herkes 100B vermiş.

Bottan çıkınca bir 15-20 dakika yürüyünce şelaleye ulaştık. Gercekten beni büyüledi.45 Metreden

aşağı çağlayarak akan bu şelalenin genişliği ise 100 metre.

Eğer buradan çok güzel bir asma köprüyü geçip bir saat yürürseniz bilet ofisinin yakını da ki kapıdan

 çıkarsınız.

Biz yine ayni yoldan geri döndük. Dönüşte tekrar iki

 dakika için 100 B vermeyeceğim söyleyince genç ben veririm dedi. Vermediğini

biliyorum eriyormuş gibi davrandı.

Bu köye zamanında büyük otobüslerle çok turist geldiğinden her çocuk el açıp para istemeyi

öğrenmişler.

Not: İlk kez burada gördüm. Evli kadınlar boyunlarını dizi dizi inci kolye takmış gibi dövme

yaptırmışlardı. Çene ve alınlarında da farklı dövmeler vardı. Zor olduğu için çoğu  kadın da saçlarını

sıfıra vurdurmuştu.

Bu köyden Bahr Dar'a en son otobüs 17'de.

 Tana gölünden gelen mavi Nil nehri bu şelaleden sonra Sudan ve ,Mısır'a gidiyor

Yağışlı sezonun dışında  debisi yüksek olmuyormuş. Zaten  nehir üzerine baraj kurulduğundan suyu

azalmış.

 NİL NEHRİ:

  6.650 km uzunlukla dünyanın en uzun nehri olan Nil Nehri, Güneyden kuzeye doğru akıyor. Nil'in  

üç ana kolu var. Beyaz Nil Uganda'da Viktoria Gölü'nden  kuzeye doğru akıyor. 

Mavi Nil Etiopya'da Tana Gölü'nden başlayarak kuzeye akıyor.

 Atbarah Nehri ise Etiyopya'nin kuzey batısında doğup kuzeye doğru harekete ediyor.

 

Etiyopya Tana gölünden doğan Mavi Nil ile Uganda'da Viktorya Gölü'nden çıkan  Beyaz Nil,

Sudan'in başşehri Hartum yakınlarında birleşiyor ve kuzeye Mısır'a doğru birlikte akıyorlar. Nil Nehri

Kahire yakınlarında "Nil Deltası"nı oluşturuyor. ve İskenderiye ile Dimyat'tan Akdeniz'e dökülüyor.

  Mısır'ın can damarı olan  nehirden kanallarla çevre tarlalara sulama yapılıyor. Mısır  için hayat

anlamına geldiğinden, 19.yy'da üzerine inşa edilen Assuan Barajı'nin hem sulama, hem de elektrik

üretimi yapılıyor.

 

 Bahr Dar---Awra Amba(73km.

 

Bahir Dar---Mnehria(Old bus station)----Gondar

  2- GONDAR

 

Bahir Dar----Gondar(168km,normalde 3 saat,400B)Küçük dolmuş ile

Dura kalka, bekleye bekleye gittik. Çok sık kontrol olduğundan 5 saatte ancak gelebildik. Dolmuş

 yolcuları şehre17 km kala "Azezo otobüs terminaline" bırakıyor. Buradan  Gondar  şehir merkezi

Piazza'ya tuk tuk  veya minibüs ile (30 B) ile gidebilirsiniz.  Ben önce tuk  tuk ile Fasil Baht' a

gittim. Oradan  yine tuk tuk ile Kiliseye çıktım. Oradan yürüyerek  şehir merkezine indim. Şehir

meydanının yanında ki kaleyi ziyaret ettim.

 

 2200 metre yükseklikteki   Gondar şehri, tarihi yerleri ile UNESCO  Dünya Mirasındadır. Bir

zamanlar  halk farklı bölgelerde çadırlarda yaşarken, 16. yy da  1632 de İmparator Fasilidas

tarafından kurulmuş. Ve Gondar, Etiyopia'nın ilk başkenti olmuş.

Şehir, bana çok dağınık geldi. Her tarafta inşaat olduğundan pek sevemedim. Merkeze yakın

sokaklarda birçok çay ve bira evi vardı. Addis çayını çok sevdim. Ama teneke salça kutuları ile

içtikleri yerel birayı sadece denedim.

 

17. yy. da, Katolikliğe  karşı olan Kral Yohannes I'i yumuşatmak için

 Papa tarafından Etiyopya'ya   Portekizli din görevlileri gelmiş ama bunlar başarısız

olunca  Etiyopya'lılar İskenderiye Kilisesi'ne bağlı Ortodoks olarak kalmışlar. 

bir kraliyet kompleksi olan şehirde, 17. yüzyılda inşa edilmiş birçok antik manastırlar, kaleler, saraylar ve diğer yapılar vardı.

Şehri gezmek:

City Tur bileti :2500 B. Sanırım bu biletle her yere girebiliyorsunuz.

1-FASİL BATH:

Burada şifalı bahar suyu olan bir havuz kompleksidir.

Bunun da giriş ücreti kale ile aynı koşullarda. Timkat festivali için gelen  yaklaşık bir milyon kişi bu

eski banyo içindeki yüzme havuzları su ile doldurularak   ,kadın ve erkekler ayrı havuzlarda

ücretsiz  yüzüyorlarmış. 

2-NEGESTE ADBAR DEBRE BİRHAN SİLASİE KİLİSESİ:

 1674  yılında İmparator adeyam eyasi ( İmparator I. Iyasu )tarafından yaptırılmış.

1707 yılında geçirdiği  sonra 18. yüzyıl sonlarında yeniden inşa edilmiş.

iç duvar resimleri  görülmeye değer.

1-Turist için 400.00 Birr .

2. Öğrenci için 200.00 BIRR.

3. Etiyopya'da yaşayan yabancı turistler için 200.00 Birr.

 

  3-FASİLADAS CASTEL

8:30-17; 30  arası açık. Giriş kişi başı 200B.Ama içerde  400B'e rehber almak zorundaymışsınız. Bu

nasıl bir mantıksa. Ama grupdakilerin sayısı arttıkça rehbere verilecek pay azalıyor.

Ben gittiğimde resmen şehir merkezi yeniden inşa ediliyordu.

Kalenin durumu da aynıydı. Kalenin içinde 16. - 18. yüzyılda  taş Avrupai tarzda saraylar  yapılmış

. Sanırım eskiden bu  saraylardan  biri  Tarih Müzesiymiş. Bunlardan

David III 'ün Müzik Sarayını ve Mentewab Sarayı.

Ama hepsinin çevresinde iskeleler kurulup onarım yapılıyordu. İçerde görülecek hiç bir şey yoktu

aslında. Yani bu durumda bilet satmaları bile arsızlık ve ayıp.

 

Görülecek diğer yerler:

-  Iyassu I Kalesi:  Ziyarete kapatılmıştı.

 

- Bakka kalesi

-Qusquam Kilise

5-FELAŞA KÖYÜ:30 dakika tuk tuk ile gidiliyor.

Zamanında diktatör bir kral Yahudi ve Müslümanları şehrin dışına sürmüş.

Burada yaşayanların yüzde doksanı Ortodoks,yüzde onu yahudi. Kendilerine Felaşa  değildi yahudi

denmesini istiyorlar. Köydeki Sinagog"a giden dar yola girdiğimde nereden gördülerse hemen çoluk çocuk etrafımı bir şey satmak veya istemek için peşime takıldılar. Kısa bir yürüyüşten sonra Sinagogu yanındaki aile

 asma kilidi açmak için giriş parası istediler. İçeride basit bir oda sinagog haline getirilmiş. yanında ki

yine tek katlı binada satmak için incik boncuk dizilmişti.

Bu köyde Birkaç öküzün çektiği harman gördüm. Çocukluğumda Harmanda atların çektiği düğende

dönmek en büyük mutluluğumdu. Yakın zamana kadar rüyalarımdaydı.

 

3-SİMİEN DAĞ GEZISI

Simien Dağları Milli Parkı'nı ziyaret etmek için en iyi zaman, havanın güzel olduğu ve yaban hayatı gözlemlerinin daha sık olduğu Ekim'den Mart'a kadar olan kurak mevsimdir.

Gondar'da

Dağ turu için birini arattırdım. Değil grup benden başka bir turist yokmuş. Zaten şimdiye kadar

sadece Gondar'da kaleyi gezen iki turist gördüm. Kendisi  beni bulunduğum yerden alıp ve bırakmak

koşulu ile her şey dahil120 Dolar verirsem özel bir tur yaptıracağını iletti.

Kuzey Etyopya'da gerçekten güvenliğin olmadığını gözümle de gördüm. Tam karar verdim gideyim

 derken vaz geçtim. Bu kadar kabadayılık yeter. Yönümü Awra Abra köyüne ,oradan da Lalibala'ya

çevirdim. Ama gidecekler için öğrendiğim bilgileri paylaşayım.

Gondar----Debark100km)

DEBARK

 Bu küçük kasaba da hırsızlığın çok olduğu söylendi.

 Önce  bu küçük kasaba da "Siemen Mountain N.P " ofisine gidiniz.

sırt çantalı bir gezginseniz rehbere ihtiyacınız olup olmaması sizin tercihinizdir(Bir günlük ücreti

1500B). Ancak izci  almak zorunludur(Bi günlük ücreti 800B.)

Park giriş 100 B.

Dabark --- Simien  daglari  (16 km.)Yol çok kötüymüş. Sadece tuk tuk (En az 2000 B) veya özel araç

ile gidebilirsiniz.

 

Park 1969 yılında, Ibex Walia dağ keçisi, Etiyopya Kurdu ve babunun akrabası uzun tüylü Gelada

(Theropithecus gelada) maymunundan oluşan üç endemik hayvan türünü  korumak

 amaçlı  kurulmuş.

1978 yılında tarafından Dünya Mirası Listesi'ne alınmış.

 

Galeda Maymunları: Göğüslerinin üzerinde  kılsız, kırmızı deri parçası olan, otçul bu maymunları

 büyük gruplar halinde gezerler.

 Meyve ve yaprak yemek için ağaçlara tırmanan çoğu primatın aksine geladalar kıvrılabilen

başparmaklarını kullanarak çimen ve ot koparırlar. Pembeden kırmızıya doğru koyulaşan renkleri

vardır.  Erkeklerin yeleleri vardır.

.

şanslıysanız, bölgeye özgü, bulunması zor Etiyopya kurdunu  da görebilirsiniz.

  dağda  yürüyüş yaparsanız ayrıca  derin vadileri ,uçurumlar ve güzel manzaralar göreceksiniz.

  Ras Dashen:Etiyopya'nın çatısı olan bu zirve,

4620 metre ile Afrika'nın dördüncü en yüksek zirvesidir.

 

4-  AWRA AMBA

 

Gondor-Piazza şehir merkezi---Azezo otobüs terminali---Debretabur(ilk otobüs 7'de kalktı

162 km,minibüs,400B,aslında siz daha önce ineceğiniz için 300B verseniz yeter).

Siz" Wereta"yı 10km geçince awra amba yol ağzında inmelisiniz.

Buradan awra amba köyü 2 km içeride. Bu yolu, yol ayrımında bekleyen  tuk tuk ile 100 B de

gidebilirsiniz. Veya yürüyebilirsiniz.

 

Önce Ortadoks, peşine Müslüman küçük  olan köyleri

 geçince ulaşıyorsunuz. Bu köyler resmen ilkel. Okoluptis ağaçlarından yapılmış basit bir kapalı alan

içinde yattıkları yer, hayvanları ile sadece bir perde ile ayrılıyor. Pislik tarif edilecek gibi değil. Oysa

bu bölgede su da var. Awra Amba köyüne geldiğinizi çevrenin temizliğinden anlıyorsunuz zaten.

 

 Awra Amba koyunu kuran  Ato'nun  annesi ve babası, dışarıda, tarlada çalıştıktan sonra evlerine

 döndüklerinde  annesi hala çalışmaya devam ettiğini görünce  bunun bir haksızlık olduğunu

 ,değişmesi gerektiğini düşünerek büyümüş.

 Çok dindar  olan ve kadının bizdeki gibi yeri erkekten sonra gelen bu ülkede bu sorunu, birlikte eşit

çalışarak, üretilenleler esit paylaşarak  giderileceği bilinci ile 1980 yılında kurmuş.

Sadece bir yaratıcı olduğuna inanan ,hiçbir dine ihtiyaçları olmadığını bilen  ,çalışmanın ve adaletli

yaşamın  yeterli olduğunu  bilen bu toplulukta

 yalan söylememek, hırsızlık yapmamak, yardımlaşmak, temiz olmak , Kizlar 18 yaşından evvel,

erkekler ise 22 yaşından evvel evlenmemek, yeni evlenen gençlere ve diğer yardım gerekenlere tüm

köyce yardım etmek, gereksiz hiç bir şeye para ve zaman harcamamak  gibi altın kuralları toplantı

odasının duvarlarında  sıralanmıştı.

onlar için gerçek ibadet birlikte çalışmak ve adaletli paylaşmak  olduğuna inanmışlar .

Tabii ki sabah akşam sefaletlerini göremeden dua eden bu ülkede dikkati çeken bu topluluk için

tarıma uygun olmayan, sıtmanın yaygın olduğu  bataklık bir alan verilmiş. Ama bu çalışmanın gerçek

ibadet olduğunu bilen bu topluluk için problem olmamış. Hemen dokuma işine başlamışlar.

 Değirmenlerini kurarak yakın çevredeki köylülerin de buğdaylarını öğütmeye

başlamışlar.

İlk kez burada yoğun kahve çekirdeklerinin kurutulduğunu da gördüm.

Hemen kooperatiflerini kurmuşlar.

Eğitimin önemini bildiklerinden okullarını, kütüphaneler inşa etmişler.

Ben Etyopyada ki fakir ve ilkel yaşamı görünce bu köy için yazılanların abartılı olduğunu

düşünmüştüm. Az söylenmiş.hayran kaldım.

560 kişinin yaşadığı köye girer girmez çevre temizliğinin görünce şaşırdım.

Aregash adlı İngilizce konuşan tatlı ve güzel rehber kız, isteğim üzerine bana köyde her yeri

gezdirdi.

,Önce kooperatif çalışmalarının olduğu bölümleri gezdik. Bilgisayar başında gençler çalışıyordu.

Her şey kayıt altındaydı .

 Her tarafta kadın erkek birlikte hummalı bir  şekilde çalışıyorlardı. Dokuma tezgahlarında ürettikleri

kumaşları ve giysilerinin satış bölümü de vardı .Etiketli değişmeyen fiyatları gayet uygundu.

Yağ fabrikasında adı negar olan çiçekten elde ettikleri yağları depolarda saklayıp şişeleyip satışa

sunuyorlar. şiro için mercimek, nohut  temizliyen kadınlar güler yüzle beni selamladilar. El açıp para

istemediler. ben gittiğimde sadece Ana okulu vardı. İlk kez burada sevdiğim çocuklar  yine benden

  bir şey  istemediler. Zaten büyük öğrenciler diğer şehire okula gidiyorlarmış.

Her Cuma koyun gençleri genel temizlik yapıyorlarmış.

Bu bölge de 10 metrede su çıktığından evlerine suyu borularla taşımışlar.Kanalizasyon sistemlerini kurmuşlar.

Kooparatife ait her türlü meyve ve sebzenin yetiştiği bahçeleri de vardı.

En çok ta sade yaşlı evine hayran kaldım .Uzun bir salonun her iki tarafında sadece yaşlıların

 yatağının sığdığı bölümler vardı. Kapı yerine örtü asılmıştı. Yaşlılar mutlu görünüyordu. Temizdi.

Rehber kız bana restorana taze ekmek ve çay ikram etti.

Gezdigimiz evin içi de Etyopya ya göre pırıl pīrıldi diyebilirim.

Köydeki guest Hous'un gecelik fiyatı 300 B idi. Aslinda kalmayı çok isterdim ama ertesi gün Lalibela

 dolmuşu bir sonraki yerleşimden kalktığı için mecbur gitmek zorundaydım.

Yol ayrımı a kadar yürüyeceğim söyleyince rehber kız güvenli olmadığını söyleyince köyden bir genç

bana eşlik etti. Otobüs beklerken yolun ilerisinde bir çatışma olduğundan bahsetti. Mecbur ben yola

devam ettim.

 Bazı Hristiyan ve Müslüman liderler Awra Amba köyünü ziyaret ederek  başarılarını nasıl

sağladıklarını öğrenmeye çalışmışlar.  En önemlisi  Dünya Bankası kırsal bölge gelişim danışmanı

köye gelerek hazırladığı raporda adaletli   eşit paylaşım sonucu Awra Amba'nin başarısı  geri kalmış

tüm ülkelere örnek olmasını yazmış. Köyün lideri Ato Zumra'ya hayran kalmamak mümkün mü?

Umarım  cinsiyet ayrımı olmadan adaletli  ve mutlu yaşamın  bir gün ülkemde gelmedi dileği ile....

 

 

 Awra- Amba---Lalibela(238 km, )

 

AWRA AMBA yol ayrımı- Debre Tabor  (Eğer direk dolmuş bulamazsanız önce

Alember'e gidip oradan   Debre Tabor',a geçebilirsiniz.Bu yol üzerinde de Galeda maymunlarini

göreceksiniz, 

Yol boyu gruplar halinde Noel için pazar akis verişi için uzun yolda yürüyenler vardı.

 

5-DEBRO TABOR

Direkt burada otobüs durağında indim. Ertesi gün Lalibela otobüsü sordum.  Israrla 11,12 13

diyenler oldu. Ben  de terminalin tam karsısındaki otele gittim Otel bizdeki oteller kadar temiz ve

bakımlıydı. Önce otel müdürü ve rehber arkadaşı ile şehir gezisi yaptık.

Şehir normal büyüklükte güzel sayılabilecek bir yerleşim.

Tam göbekte Imparator Tewooros(1855-1868)un heykeli vardı. Buradan aşağıya doğru gittiğimizde

sağ tarafta dizili dükkanlar var. Burada yırtılmış ve delinmiş  plastikleri  yakarak tamir etmek bana ilginç

geldi. 

 

Bu şehirde doğan  Menekik 2'nin eşi Imparatoriçe Tatyibitul((1840-1918) nin güzel bir heykeli

vardı. Heykelin ise çevresi kapatılmış , Hemen açıkta terzilik yapan adamdan anahtarı alarak heykeli

daha yakından ziyaret ettik. Buradan 5 km uzaklıktaki saray olduğunu söylediler ama güvenli

olmadığından gitmedik.

Burada bir doktorun yaptırdığı devlet hasta hanesini ziyaret ettim ama  fotoğraf çekmeme nedense

 izin vermediler .

Daha sonrada şehrin tek camisine gittim. Bu kadar pisliğe cemaat nasıl müdahale etmez anlamak

zor.

Otele erkenden  gelip kendimi ve çamaşırlarımı yıkayıp dinlendim. Ertesi sabah erkenden terminale

gidip , Debra Tobar- Kaşani (152 km 500 B,) ilk araç sabah 6’da---Lalibela(64 km, 250B,2 saat)

şeklinde Lalibela’ya  geldim.

Aslında Bahir Dar’dan sabah kalkan dolmuş direkt Lalibela’ya geliyor. Debra Tobar’dan da geçiyordu .

ama Noel zamanı yer olmayacağını düşünerek aktarmalı geldim.

6-LALİBELA

Müslümanlar Kızıldeniz'e hakim olunca, Seba Melikesi ve Hz. Süleyman'ın soyundan gelen Hristiyan

krallar, dağlara inşa ettikleri kalelerde ve kayalara oydukları kiliselerde kendilerini emniyete almışlardı.

2.Küdüs olarak adlandırılan Kayalara oyulmuş  11 kiliseleri ile UNESCO tarafından Dünya Mirası

 Listesi'ne alınan     2630 metre yükseklikteki Lalibela, aynı zamanda Etiyopya'nın en kutsal  yerleşimi.

Bu kiliseleri şehrin içinde kayalık dağın tepesine doğru  iki grup  şeklinde göreceksiniz.

Kiliseler 8-17 arası açık oluyor.

11 kiliseye  giriş ücreti 100 dolar.

Günlük rehber ücreti ise  35 dolar.

Bir lise öğretmenin maaşının 62 dolar olduğu ülkede bu giriş ücreti almak ayıp.  Turistleri

Kazıklamak bu ülkede kural. O nedenle siz de bu giriş ücretini  ödemeyiniz .Zaten rehbere hiç

ihtiyacınız yok. Dağa her hangi bir yerden tırmanarak İnsanları takip etmeniz yeter.

Yanınızda rehber olmayınca tüm gençler size rehberlik yapmak istiyorlar. Tabii ki ücretle. Bunları zor

Gönderebildim..Cogu da” İngilizce pratik yapmak istiyorum sadece. Sana yardım edebilirim” yalanını

atıyorlar.

Ben buraya Noel öncesi geldim. Çok kalabalık olduğundan  arada kaynadım. Birkaç kere bilet soran

oldu. O kadar Insanlar dağın tamamını kaplamışlar, kilimleri  sermişlerdi. Tencere kaynatıyorlardı.

Noel bitinceye kadar burada uyuyacaklar.

Merkezde de  Noel pazarı vardı. Ne ararsanız bulabilirsiniz.

Lalibela'nin Kudüs'ünde 11 adet kilise inşa edilmiş. Ayrıca bir mağaranın içindeki kilise

de 12.si olarak kabul edilmekte..

 

Lalibela'nın birinci grup kiliselerini:

 1-Beta Medhane Alem: Dünyanın kurtarıcısının evi. Kiliselerin en büyüğü

 

* Beta Meriem(.Meryem Ana'nin evi): Aynı binada  yan yanalar. Kral Lalibela'nın favori

kilisesi  .Burada 6 Ocak akşamından  sabaha kadar  seremoni olacak.

2-Golgta(Golgotha):Golgotha'nin evi.

3-Dabera sini(Beta Debre Sina -Sina Dagi'nin ev)

(Kadın giremiyor.

4-Beta Meskel(Haç evi)

5-Beta Denaghel

bir grubu gezdikten sonra hemen yürüyerek diğer grubu geziniz.

İkinci grub kiliseleri

 

6 ve 7-  Gabriel-Raphael

8-bat makeraiws (Beta Merkorios ve Beta)

9- Beta Amanuel  (bat mianala):Emmanuel'in evi

10-abaa libanos 

*Beta Merkorios, Beta Gabriel ve Beta Rafael gibi kiliseleri d XV. Yüzyıldan kalma bazı dini

 resimleri  görünüz.

Yine B 600 yıl önce yazılmış  İncil de bu kiliselerde korunuyor.

Buradan yolun karşı tarafina geçtiğinizde ise

11-bete giyorgis (Beta Gyorgis (Aziz Jorj) Kilisesi:

Tepesi Yunan haç seklinde olan ve en çok bilinen  "Beta Giorgis - Aziz George'un evi" 12 metre

yeraltı kazılarak inşa edilmiş. İçeride cam korumanın içinde ahşap sandığın içinde kesişlerin

öldükten sonra iskeletlerinin saklandığı  mağarayı da görünüz.

Ben burayı kaçak ziyaret ettiğimde yukardan fotosunu çekerken hemen görevli polis gelerek bilet

sordu. Olmayinca fotoyu sildirdi. Ben de 7 Ocak Noel günü ziyaret ettim.

 

kalma

1- arnb

Burası kiliselere çok yakın.

Seyfu Wodajie(Lalibela)

+251913983694

seyfu40@yahoo.com

Tour gide

Airbnb(Aynı odada I kişilik ve iki kişilik yatak var. Kac kişi kalırsanız kalın oda ücreti 10 Dolar

kahvaltı dahil,)

2-blue Nil guest house: kahvaltı dahil bir kişi festival zamani30 dolar.Normal zamanda 20 Dolar.

Tarih

Bir efsaneye göre 12.yy, Zagne Hanedan'ligi zamaninda doğan  bir prensin annesi bir gün prensin

beşiğinin arılar tarafından istila edildiğini görür. Bunu prensin gelecekteki yaşamına dair bir işaret

olduğunu düşünerek  egemenliği arılar tarafından onaylanan ve  arılar hükümdarlığını tanıyor”

anlamına gelen "Lalibela" adını verir. O tarihten itibaren prensin doğduğu bu şehir Lalibela olarak

anılır.

 

12. yüzyılda Lalibela kral olunca Kudüs'e yaptığı hac gezisinden sonra dağda ki volkanik taşları

oydurtarak bu  kiliseler  yaptırır. Çünkü Etiyopya ile Kudüs arasındaki Müslüman topraklarından

 geçerek Kudüs'e gitmek o günlerde tehlikeli olduğundan  Kral Lalibela halki için Kudüs'ü kendi

topraklarında yapmaya karar verir. Kudüs’ün kutsal mekanlarının bir kopyasını oluşturarak

tüf bloklarına oyulmuş 11 adet kilisenin yapılması için emir verir. Bazıları tek kayadan   olan bu

kiliseler,  altgeçit ve tünellerle  ile birbirine bağlı olan bu kutsal kiliseler, Ürdün adı verilmiş bir nehrin

iki kıyısında yer almakta.

İki gruptan oluşan ve efsanelerle bütünleşmiş Lalibela kiliseleri tüm araştırmalara rağmen henüz

tam olarak çözülememiş   .

Eğer festival zamanı buradaysanız sabah çok erken yola çıkmalısınız. Hayal edemeyeceğiniz bir

kalabalıkla karşılaşacaksınız.

Kilüsleri ziyaret ederken başınızı bir şal ile kapatınız.

Kiliselerde belki bir yerden sonra ayakkabılarınızı çıkarmanız gerektiğinden yanınıza naylon poşet alınız.

Lalibela'da Kiliseler Dışında Gezilecek Yerler:

1-Asheten mariyam(7 km)

 Manastırı: Şehrin  manzarasını görebileceğiniz tepedeki kaya manastır: Giriş 20 Dolar. Ama kimse

sormadı. Şehir merkezinden yürüyerek(Yereller kestirme yolu biliyorlar.), tuk tuk , veya  araç ile

çıkabilirsiniz

.Noel olduğundan  çok çıkan olduğundan birçok araç vardı. Ben de araç ile gidip yerellerle çok dik, taşli

,tozlu dik yokuş aşağıyürüyerek  geri döndüm.

Bu kayalara oyulmuş manastır da çok ilginçti.

DİKKAT: Bu şehirde tüm turistler rehberle geziyorlar. Beni yalnız gören hemen yanımda biti.

Manastırın uzun tek kişilik yoluna tırmanırken bir genç yanıma gelerek giriş ücreti

İstedi Hemen onun yalancı olduğunu anladım. Püskürttüm. Geri dönerken de köyde bir adam

sadece İngilizce yazılmış bir kağıdı getirerek isim ve soy ismimi yazıp giriş ücretini istedi. Ne pul var

.Ne bir şey.Ben “ zaten

ödedim” deyince onu da gönderdim. Bu sefer elimi tutup benim inmemi sağlayan adam yardım ettiği

 için para istemez mi? Resmen yapıştı.Bunu gönderirken zorlandım.

2- Nakuto Lab Manastır (Nakutoleab Selam Mikael)

Merkeze 5 km uzaklıkta. Etyopyan hava yolları ofisi önünden diğer yolcularla veya tek

Başınızagidebilirsiniz.  Benden tek yön 100 B istedi. Gidiş geliş 50B verdim .İçinde mağara olan bu

kaya kilise,  Kral Lalibela'nın yeğeni ve Tahtın varisi olan   o Zagwe Hanedan'ın son kralına

adanmış.

 Kayaların tepesinden damlayan kutsal  suları ile ünlü. Bu damlayan  damlacıkların altında şortları ile

kutsanan gençler vardı.

ANI: Tam manastıra girerken hızla yanımdan yürüyen kız,elinde ikiye katlı eski bir makbuz defterini

 

göstererek 20 Dolar istedi. Birinci  manastırdan deneyimliyim. “Arkadaşım içeride. Dönüşte veririm “

diye başımdan savdım. Dönerken yoktu. Bu türlü yalancılara  kanmayın. Aslında  kimse ile

konuşmamaya çalışın. Selam verseniz para istiyorlar .

 

2-    Yemrehanna Kristos Kilisesi: Kayalara oyulmuş bir tünel aracılığıyla ulaşılan bir kilise.0tobus ile

40 km uzaklikta.Buraya gitmek için “shenberm” bölgesine gidince otobüs var. Ben Noel günü gittiğimden otobüs yoktu. Gidemedim.

Crıstmas (noel) festivali

Hz İsa’nın doğum gününü diğer Hristiyanlar 25 Aralık’ta   Christmas’ta kutlarlarken Etiyopyalıların

takvimi farklı olduğundan  ve 25 arakik 7 Ocaka denk geldiğinden 7  Ocakta kutluyorlar.

Ben aslen Lalibela’lı zengin sayılan Addis’de  zengin sayılan ev sahibimle 5 ocakta onun ailesinin

evinde buluştum.

Festival dönemleri deklarasyon ve  çok insan evlere geldiğinden evin tabanını otla döşüyorlar.

Ev halkı  injeralara şiro sürerek tek kişilik paketlediler. Sonra  torbalara koyup.   Kiliselerin

çevresinde bekleyen fakirlere dağıttılar. Bu arada eve sürekli gelen misafirlere de aynısını ikram

ettiler.  Evin lise öğrencisi genç, bir genç kız gibi sürekli gelenlere hizmet etti.

Christmas şenlikleri 6 Ocak akşamı  Maryam kilisesinin duvarlarının dışında başlıyor. Biz

televizyondan izledik Kilisenin içinde papazlar topluluğudur hutbe  verdiler.7 Ocak sabahı 6 dan

önce festival yerine gittiğimizde henüz hava karanlık olmasına rağmen yer, gök, dağların tepeleri

 beyazlar giymiş insanlarla dolmuştu. Ev sahibinin aracılığı ile önde bir yer kaptık. Kadınlar beyaz

şalları ile başlarını ve omuzlarını da örtmüşlerdi. Bazı erkekler ise şalları ile çoğu omuzlarını ve

vücutlarını kapatmışlardı. Karanlıkta herkesin elinde yanan  uzun mumlar farklı bir atmosfer

yaratmışlardı. Bu arada kilisenin içinden papazlar sürekli ayin okudular. İnsanlar ara sıra başlarını

eğerek zılgıt çektiler. Bu Noel zamanı şehirde 20-30  çift evlenirmiş. Bu çiftler bembeyaz  giysilerinin

üzerine işlemeli yine beyaz, bordo, lacivert pelerin giyerek kilisenin  içine gittiler. Ben kaçak

olduğumdan içerdeki evlilik seremonisini göremedim. Ama diğer biletli turistler kontrol noktasından

geçerek gittiler.

Bu uzun ayin döneminden sonra önce en düşük papaz adayları renkli şemsiyeleri ve parlak işlemeli

giysilerle yürüyüp yerlerine geçtiler.

Önce siyah pelerinli beyaz renkli giysileri ile yüksek dereceli papazlar, peşlerine beyaz giysilerinin

üzerinde kırmızı bantları olan normal papazlar Papazlar gruplar halinde yan yana dizilerek  ellerinde ki

ki uzun sopalarla yavaş yavaş davul eşliğinde dans ederek ilerlemeye başladılar. Hepsinin başında

 beyaz sarık vardı. Kiliselerin yüksek duvarlarında bu dans eden papazlar çok renkli bir şölen

 sundular. Ayinin bazı yerlerinde uzun saksafonlara halkta zılgıt çekerek eşlik etti.

Not: Lalibelanin içinde farklı derecelere ait 600, her kilisede ise  aynı ülkemde ki gibi 55 papaz görev

yapıyormuş. Halkın bu kadar fakir kalması normal.

 Ben törenin bitmesine yakın hemen bu kalabalıkta kontrol olmadığını düşünerek george kilisesinin içini görüp eve geldim.

Aynı bizim kurban bayramı gibi 40 gündür hayvansal gıda yemeyerek oruç tutan Ortodoks aile keçiyi

kesip kahvaltıda  çok kalabalık ve  bir papazin katılımı ile keyifle  yedik. 

Not: Dışarıda gördüğüm rahibeler de baştan aşağı simsiyah örtünmüşlerdi.

Lalibela- Başkent Addis Ababa--- (872km)  ( Etiyopya Havayollarının 1 saatlik uçuşu ile 15.345 B)

ulaşabilirsiniz.

 Lalibela Havalimanı'ndan şehir merkezine taksi veya minibüs ile ulaşabilirsiniz.(20 km.) Minibüs

yerli yabancı için 200B.

AKSUM

Bu şehre ben gittiğimde güvenlik nedeni ile gidilemiyordu. Sadece bigi vermek için yazdım.

AXUM'un nüfusu yaklasik 70.000. Axum halki Tigrian, konustuklari dil deTigrian Dili dir.

Bu kutsal şehirde eski kiliseler ve  obeliks ziyaret edebilirsiniz. 

Tigran evleri,taştan yuvarlak şekilde yapılıyor.

Bekar Tigran kızları saclarını evlenene kadar kazırken evliler uzatarak örüyorlar.

  Fakir  halk, tarim ve hayvancilikla ugrasiyor. Diger büyük bir kismi ise dileniyor.

 

III-DOĞU ETYOPYA

 

Addis ile Harrar arası 

Awash National Park (Awash Milli Parkı):

 

1966 yılında kurulan Afar Bölgesinin güneyinde ve  içinden Awash nehri geçen bu park, akasya ağaçları ve otlak arazilerle çevrili doğayı ve vahşi yaşamı görebileceğiniz doğal bir  parktır.

Doğal su kaynağı olduğundan farklı hayvan çeşitleri  yanında genelde  450  den fazla çeşit farklı kuş türü  bulunur.

 

 

 

Bu yöne ev sahibim ve yerel grubu ile gittim. Noel nedeni ile yollarda renkli şemsiyelere papaz eşliğinde kiliseye para topluyorlardı. Papazlar ellerinde ki kocaman haçlar ile insanları kutsuyorlardı.

Dolmuşun içinde kahvaltı zamanı devasa enfes bir yerel ekmek çıkarıp hepimize dağıttılar. Su ile yedik.

 

Yol boyu çamurdan, küçük , damları oluklu sacdan yapılmış evlerin yanında çamurdan yapılmış yuvarlak  ve damı sazdan olan geleneksel evler, büyük yerleşimlerde ki beton arme evleri,  İnekleri ve keçileri güden çobanları  ,su depoları, eşekle veya sırtlarında odun veya su taşıyanlar ,Babun maymunları gördük. Yemyeşil köy manzaraları ve biçilmiş buğday  ve mısır tarlalarının manzarası çok güzeldi. Ama  her tarafa atılan plastikler ve çöpler çevre kirliliği yapmıştı.

Ayrıca yol boyu silahlı polisler kontrol ediyordu.

Öğle yemeği için lokantaya girdik .Tatlı tombik kadın, evinde hazırladığı geleneksel yemeği tepsilere döktü. Ellerimizle yedik. Peşine Etiyopya kahvesi içtik. Bana çok sıcak davrandılar. Kilise gördükçe naylon torba açılıp dolmuş içinde para toplandı. Şu bir gerçek ki her dinin, imanı para.

yolda çok kamyon ve Katedrale gidenler olduğundan  çok zaman kaybettik. 

 

-önce aynı giyimli kız ve erkek öğrenciler ve papazların yolun iki tarafından gelen geçenden para toplamak için sıralandığı bir kiliseyi ziyaret ettik.

 

1-KULEBİ GEBREAL KATEDRAL: 

 

Aziz Gabreal, üç çocuğu ateşe attığı kraldan kurtardığının yıllık yıldönümü nedeni ile   bu eski (157yıllık) katedrale giderken yolun iki yanı her şeyin satıldığı seyyar dükkanlarda dolmuştu. Katedralin bahçesinde ise insanlar kilimlerin üzerinde veya çadırlarında yatıyorlardı. Hiç yer kalmamıştı. Bir kız, iki erkek geleneksel kıyafetlerle hem davul çalıyorlardı hem de dans ediyorlardı. Diğerleri de zılgıt çekerek şarkılara eşlik ediyorlardı. yolun bu kadar uzun sürmesinin nedeni sadece kamyonlar değil, buraya akın edenlerin oluşturduğu  trafikmiş. Ama

yolculuk harika geçti

 

2-DİRE DAWA:

Sonra burada  da otele gittik.

 

Tabii ki çok ilkeldi. Önce kırık dökük sandıklardan oluşmuş tezgah üzerinde hazırlanan geleneksel akşam  yemeği yedik.

Kadınlar bir odada, erkekler bir odada uyuduk. Acıyı yiyince  ishal oldum. Tuvalet korkunctu. Su taşıma olduğundan temizlik hiç yoktu. Sabah yine hep birlikte menemen ile yağlı ekmek, çay ile  kahvaltı yaptık. Ben buradan dolmuş ile Harrar'a geçtim.

Dire Dawa--Harrar-(67 km,100 B.)

 

3-HARRAR

 

Doğudaki Arap ve Osmanlı  mimarisini ve kültürünü görebileceğiniz   Müslüman şehir.

 

Addis ababa---Harar(520km)

 

Adissaba---Hariri(Harer)(Tren veya otobus-daha iyi.)

Şehir içinde ise her yerde tuktuk kullanılıyor. Sesleri çok rahatsız edici.

 

Tarıh

Araplar Müslümanlığı yaydıktan sonra 1880 yıllarının sonuna doğru Önce Türk tüccarları geliyor. O dönemden kalan Türk ailelerin torunlarının torunları  hala var ama Türkçeyi unutmuşlar. Türk nüfusu fazlalaşınca 1912 de elçilik başkente değil de  Harrar'da maaraif kültür merkezinde  açılıyor.

 

ANI: Burada ki couchsurfinglere 

 yazdığımda yine beni hepsinin kabul etmesi şaşırtmadı. Neyse bir tanesi beni otobüs terminalinde diğerine de haber verip bekliyordu. emen beni yakında ki guest House   konuşmak için götürdükleri de durumu anladım. Bana "Tuvaletimiz yok. Bizde kalamazsın" dediğinde  "neden o zaman beni kabul ettin. Bunları önceden demeliydiniz. Siz bu siteyi çıkarınız için kullanıyorsunuz" dediğimde bozuldular. Tur rehberi olan bana kısa bir şehir turu attırdı. Beni kabul eden çok olduğu için diğer   bir ailenin evinde misafir oldum. Ailenin oğlu, buradan araç ile iki saatlik yolu yürüyerek Gabriel Catedraline gitti. Sabah geleceği için kardeşi ile eksik kalan yerleri de gezdik.

İnsanlar bu dar sokaklar boyunca serdikleri örtünün üzerinde az az bazı sebza ve meyve satıyorlardı. Başlarının tepesinde yük taşıyanlara şaşırdım. Yine kadın erkek ghat torbalarını yanlarına almış çiğneyerek keyf yapıyorlardı.

Sokakların pisliğini söylemeye gerek yok. Burunlarını sürekli karıştırdıklarından çocukların bile elini tuttuktan sonra elimi yıkamak zorunda kaldım.

Çocuğun bile izin alıp fotosunu çektiğimde hemen para istiyorlar.hele  pislik içinde ki  camilerden para istediklerinde iyice söylendim. Dilencilerden yürūyemiyorsunuz. Musluman ülkelerin tüm özelliklerini  görüyorsunuz.

Siz, direk eski şehirde ki otobüs terminalinde ininiz.

 

1-Jegol (eski şehir)

 

UNESCO Dünya Mirası listesinde yer alan ve Afrika'nın en eski İslam şehirlerinden biri olan surlarla çevrili eski 

Şehir ,zamanında 3.334 km   bu bu duvar içinde 48 hektarlık alan içindeymiş. Zamanında sadece beş tane orijinal kapısı varmış. Şimdi çok var.

 

960-1886 arası 72 kral bu eski şehri yönetmiş.

99 cami varmış ama İtalyanlardan sonra 82 Cami kalmış. Şu anda eski şehirde bir Katolik bir de Ortodoks kilisesi var. Eski şehrin dışında da bir tane daha Katolik kilisesi varmış. Ama Ortodoks kilisesi ve cami çok.

Zaten eski şehre girer girmez buranın zamanında İslam ile yönetildiğini hemen anlarsınız. Küçük kız öğrencilerin saçları sıkı sıkıya kapalıydı. Sakallı dedeler her yerdeydi. Bu eski şehirde Hristiyanlar daha az .Ama barış içinde birlikte yaşıyorlarmış. Şehri  onarmışlar ama ben beğenemedim. Eski orijinal halini bırakıp leş gibi sokakları temizleselerdi çok daha mantıklı olurdu. Beyaz boya ile boyadıkları evlerin duvarlarına, yerel halkın kullandıkları, sepet, ibrik vb. duvarlara resim etmişler. Saksılar asarak abartmışlar. Her yerde "Yaşayan Müze" yazısını koymuşlar.

Ana kapıdan eski şehre girdikten sonra görecekleriniz:

 

 

 

  A-Nur plaza:Ilk buradan başladım Bir özelliği olmayan bu Park girişi ücretliydi.

Hemen yakınında Guest House var.

Ama Maarif bahçesinde harika giysilerle foto çektiren düğün grubunu görünce birlikte buraya geldik. Parkta foto cektirmek için 7000000 B istiyorlarmis .Beklemeden ev döndük

 

 

  B-Taş döşeli ara sokaklar

*Maarif  Türk kültür Merkezi: Feti'den sonra milli eğitimin vakfı olarak çakışan kurummuş. Çalışanların önce maaşını  Milli eğitim ödüyormuş. Durumları düzelince kendilerine yetiyormuş.

Harrar'da ki okulda  Ana okulunda Liseye kadar öğrenci yetiştiriyorlarmis. Bu kültür merkezinde de Türkçe öğretiyorlarmış. Kesin ve net bir dille" Gelip Türkiye'de kalırlarsa sıkıntı olurlar bize diğer ülkeler gibi"  dediğimde  “Bunlar ülkelerine geri dönüyorlar" dedi. Açıkçası  geri ülkelerin vatandaşlarının ülkeme karından çok zararı olduğunu  düşünenlerdenim.

Feto'da çok reklamını yapmıştı.

 

C-Mekina gırgır sokağı: Hala bu yokuş sokağında dışarıda erkekler makinaları ile giysi dikiyorlar.

 

 

D-Sherif private musium :9-12 ve 14-17 arası acik.u100 B.

King Haile Selassie,bu köşk şeklinde ki binayı  zamanında kullanmiş.

kullanmış.Iki katlı bu müzede çok fazla birşey yok ama kültürü anlamak için girilebilir.

 

Biraz aşağısında

 

E-Arthur rambuid Museum : 9-12 arası 14 - 17 arası açık. Giris 50 B.

Fransız şair Arthur Rimbaud'un 19. yüzyıldaki eski ikametgahı olan Arthur Rimbaud Evi

Ahsap güzel bina.Icindekilerin bir önemi yok.

 

F-Aw Ansar mosque:Küçük,eski  ve pisti.

Biras üst tarafında


G-Müslüman okul var .Okullarda Müslüman öğrenciler başını kapatmak zorundaymış.Gittigimde öğle tatiliydi.

 

H-Sheik Anadır awach: Sofizm merkezi. İçi güzeldi. Bir gece öncede davullu gösteri varmış.

 

Içinde zatın türbesi var.

Buradan 

"Weraba Nudul Hayna "Kapısından çık. Duvarı gör. Biraz ileride ki büyük kapıdan tekrar eski şehre gir.

Şehirde 10.yuzyildan kalma 3 cami varmış.

 

Bunlardan eski şehir içinde olan 

 

I-Din agobera mosque 

 

14 yüzyıl

 

İ-Grand Camii(Cuma Camisi):

 

Not:Turk okulu, şehre 5 km uzaklıkta Hamaresa semtinde.

 

2-Feeding meat to Haiyan in the night (Sirlanlarin beslenmesi):

Giriş 300B.Sehrin içinde anfisi olan binada taze et ile sırtlanlar besleniyor. Çubuğun ucuna taze et yerleştirilip isteyen izleyicinin  ağzından sırtlan alıp yiyor. Bu Show’u hangi akılsız seyreder derken ben de gittim. Ama değmez.

 

 

3-Koromi Village:

bu eski ve geleneksel köy ,Harrar'a 20 km uzaklıkta. Ama yolunun kötü olduğu söylendi. Yine bir couchsurfing aracılığı ile tuk tuk kiralamak istedim. Maarif kültür evindeki öğretmen aracılığı ile aldığım tukt uk Şoförü aradığında 4000Birr istediğini söyledi. Yalan konuştuğunu tahmin ederek kabul etmedim .Zaten tekrar Maarife gittiğimde şoför,3000 istediğini  söyledi. Yani couchsurfing genç, 1000 Birr'i cebe atacaktı.

Yine evlerinde kaldığım genç de sabah erken gittiği uzakta ki katedralden gelip bu köye gideceğimizi söylemişti. Öğlene kadar bekledim. Aramalarıma cevap vermedi. Döndügünde "Internetim yok"   deyip sıyırdı. Kısaca bu topraklarda sözünü tutmamak, yalan konuşmak normal olmuş.

4- ilgilene

Harrar 'a 40 km kala "Spritual pilgrim " manevi hacı varmış. Ben hiç birine inanmam.

 

Ben buradan tekrar Gabriel Catedraline dönüp Grubuma katılıp Addis Ababa 'ya döndüm.

 

ANI: Dolmuş şoförü ghat çiğneyince yollarda resmen uçtuk. Diğer yolcuların parasını topladı. Ben,200 B olduğunu biliyordum.500 B isteyince, 100 B  ile yetinmek zorunda kaldı.

 

O gece grubumla "Kulebi geabreal Catedrali"nde kaldık.4000000 kişi gelmiş. Bana "Burayı ziyaret eden ilk beyazsın"  dediler. Neredeyse katedralin bahçesinde yürümek mümkün değildi. Ama tuvalet yoktu. Katedralin dışında herkes bir yere çöküyordu. Davullar eşliğinde ilahiler söylediler. Renkli şemsiyelerle katedralin çevresini dolandılar .Ertesi gün tüm araçlar yolda olduğundan trafik kitlenmisti. Yolda çok bekledik.

IV-GÜNEY ETYOPYA

*Güneye indikçe insanların rengide iyice koyulastı.

Addis- Lambert Otobüs terminaline Ride taksi uygulamasi ile sabahı 3:30’unda gittim.Tehlikeli oldugundan taksi kapiya kadar geldi.15 dakikalık yol için internetten görünen fiyat 279 TL idi. Benden 800 kusur istedi Polis çağırırım dedim. Gitti ama umarım ev sahiplerinden istememiştir. Terminale gittiğimde birçok büyük otobüs ve kalabalık vardı.

Otobüsleri fena değil. Bizdeki gibi kek ve küçük su dağıttılar. Yolda çalılık alanda tuvalet molası verildi.

Yemek için sürdüğümüz restoranta yediğim sebzeli makarnanın tadını unutmayacağım.

Güneye indikçe yemyeşil muz bahçeleri vardı.

Yalancı biber ağaçları, Afrika Akasyaları yol boyunca bize eşlik ettiler.


BÜYÜK RIFT VADISI

Dünyanın en eski insansı fosili olan 3.2 milyon yaşında ki Lucy’nin bulunduğu

6000 km uzunluğu ile Afrika’nın en büyük vadisi   ve  dünyanın

en büyük fay hattı ( fay kırığıdır) olan    doğal bir oluşumdur .

Aslında birbirleri ile bağlantılı olan çok sayıda yarıktan oluşmasına rağmen, tek parça olarak kabul ediliyor.

19. yüzyılda İngiliz Kaşif John Walter Gregory’in adını verdiği Rift Vadisi coğrafi olarak İsrail’den Mozambik’in ortalarına dek uzanıyor.

Afrika Kıtası’nda bulunan tüm büyük göller de bu yarık boyunca ortaya çıkıyor.

 volkanik göller, derin vadiler ve sıcak su kaynaklarıyla ünlüdür.

Hawasa’da  Göller bölgesi başlıyor.

 

ASAGI OMO VADISİ

 

Kenya sınırında Turkana Gölüne dökülen ve Etiyopya içinde 760 km boyunca yol kat eden Omo Nehri’nden adını Omo vadisi UNESCO’nun dünya kültür miras listesindedir.

 

Addis Ababa'nın güneyindeki v Kenya ve Sudan sınırlarına yakın ve henüz  hala bakir sayılan 450 metre rakımlı aşağı Omo Vadisinde , 200.000 kişinin yaşadığı, kimine göre 15, kimine göre 20

 etnik Kabile yaşamakta

Omo Vadisi'ni ziyaret etmek için en iyi zaman Ekim'den Mart'a kadar olan kurak mevsimdir. Bu dönem uzak köylere  gidebilir ve farklı  kültürel aktivitelere katılabilirsiniz.

Ama Omo Vadisi’ndeki etnik kabilelere gitmek için bazen 4x4 araçlar gerekebilir.

 

 Etiyopya genelinde 85 civarı etnik grup yaşıyor. Bu kabileler, farklı dilleri, gelenekleri, müzikleri, kullandıkları aletleri, giysileri ile çok renkliler. Ama bu  ilkel kabileler, silah tüccarlarından inek karşılığı kalaşnikoflar edinmişler.

 

 

1-Abyatta ve Shalla Ulusal Park; Bu parklar geniş orman, bol miktarda hayvan ve bitki türü, önemli sayıda pembe flamingo ve endemik kuş çeşitlerini barındırmakta.

 

2-Shashemene  Kasabası:

Otobüsle geçerken gördüm. Çok sevimsizdi.

Shashemene kasabasında , Yüzyıllar önce Afrika'dan köle olarak Jamaika'ya getirilen siyahlar tarafından  1930’ larda rastafari akımının kültürünü oluşturmuşlardır.

 

 Rasta kültürü ve Rastafarianizm :

Biz  sadece bir saç modeli olarak bildiğimiz Radtafarianizm,  aslında bir yaşam tarzı ve  hatta bir inanış, din olarak kabul edilmekte.

Asil adı Ras Tafari ,kral olduktan sonra “ilham gücü” anlamına gelen   Heile Se la Aussie (1930-1974)

adını alarak  Rastafari inanışı kurmuş.

 

Mısır kökenli Ra dinlerinin Hristiyanlık ve Yahudilik ile karışımından oluşan

Rastafarianizm dinine, inananlar Etiyopya'nın son kralı Haile Selassie’yi tanrının dünyadaki yansıması olarak görmekteler. Ayrıca

 Musa’nın asıl yol gösterdiği kutsal kavimin siyahlar, özellikle de Etiyopyalılar olduğunu savunuyorlar.  Hazreti Musa aslında zencilere liderlik etmiş ve Zion denen kutsal toprakları, cenneti onlara vaat etmiş. Hatta   bu inanışa sahip olanlara göre Hazreti İsa’da zenci.  

 Marcus Garvey,1900'lü yılların başında, zamanında Afrika'dan  Jamaika’ya götürülen köleleri tekrar Afrika'ya döndürmek için  gittiği yerlere bu dini yaymış. Bir gün bir Mesih’in Afrika'da ortaya çıkarak, siyah ırkı birleştireceğini söylemiş.

 1930’lu yıllarda Jamaika’da ayaklanmaya başlayan işçi sınıfına ait siyahların güç hareketine Marcus Garvey, “Afrika’ya Geri Dön” sloganıyla destekleyerek   Afrika topraklarının zenginliklerinden anlatmış. Garvey, Haile Selassie için insanlara: “ Siyahiyi kral , size vaat edilenleri verecektir” diyerek fakir halkın kurtulmasını Afrika’da olacağını inandırmıştır.

Haile Sellassie'nin Jamaika'ya  ziyareti ettiği sırada uzun süredir yağmayan yağmurun yağınca, Jamaikalı Afrikalılar, bunun bir mucize olduğunu ve    Marcus Garvey'in söylemlerinin  doğru olduğuna   Mesih’in Haile Sellassie olduğuna inanmışlar.

 Haile Selassie’nin, Etiyopya’yı tam bağımsız  ve  tek siyahi kralı olmasıyla Etiyopyalılar ,kralı  iyice kutsal olarak kabul etmesini  güçlendirmiş ve

  Onun peygamberlik olduğu kabul etmişlerdir. Hatta tanrı olarak kabul edilmiştir. Bunun üzerine

 

Haile Sellassie de  1960’lı yıllarda Kral Solomon'un soyundan geldiklerini kabul eden Jamaika'daki bu insanlara güney Etiyopya’da, Addis Ababa'nın 250km güneyinde Shashemene kasabasındaki kendi özel arazisini bağışlamış. Bölgeye 1963 de yerleşmiş olan Rasta Topluluğu'nun yaşadığı yer olmuş.

Aslında Rastafari hareketi   Rastafari inanışının ilahileri zamanla Jamaika'da reggae müziğinin  oluştuğu Bob Marley'in Dünya'ya tanıttığı  reggae müziği ile tanındı.

 Rastafarizm Haile Sellassie’nin 1975’de ölmesine rağmen hala yaşamakta.  

Negus" yani kralların kralı olarak hitap edilen Haile Selassie tarafından hibe edilmiş bu topraklarda doğa ile bütünleşik ot içerek Rasta'ların geleneksel yöntemlerle çalışıyorlar.

Rasta'nın renklerinden Kırmızı, yeşil ve sarı renkleri Etiyopya bayrağı, siyah Afrika halkını temsil ediyor. Sarı bütün altın mücevher ve hazineleri, yeşil insanların üzerinde yürüdüğü dünya. kKırmızı ise siyah halkın dökülen kanını simgelemekte.

 

Marley Etiyopya Ortodoks Hristiyan Kilisesi tarafından Kasım 1980'de  Jamaika'da vaftiz edilmişti. 1981 yılında kanserden öldüğünde Bob Marley gitarı ve İncil'iyle birlikte Jamaika'da toprağa verildi.

Hem Jamaika, hem de Etiyopya için hayli önemli olan Bob Marley'in vasiyeti üzerine eşinin çabalaması ile  maalesef iki ülke arasındaki bürokrasiye  nedeni ile Etiyopya’ya  gömülememiş.

Etiyopya’da rasttalı  gençleri her yerde göreceksiniz.

Bu yerleşimden kısa süre sonra Hawas’yi geçtik ama göl uzakta kaldığı için göremedim.

 

3-Hawasa:

Hawasa’,129 Km karelik küçük bir göl kıyısında ,1959 senesinde İmparator Haile Selassie tarafından kurulan Sidamo eyaletinin başkenti olarak kurulmuş

Su aygırlarının yaşadığı tatlı su gölünde, zengin plankton ve balık çeşitleri bulunmakta. Burada yaşayan Marabut kuşlarının balık avlamasını seyredebilirsiniz.

Hawassa Gölünde  ayrıca atçılık, kuş izleme, balıkçılık, trekking, gölde tekne turları gibi birçok aktivite de bulunmakta.

Göl kenarında balık pazarını görebilirsiniz.

Hawassa Gölü kenarında yer alan dünyaca ünlü atlet Haile Guebre Selassie'nin sahibi olduğu otellerden bir tanesi  var.

 

Addis Ababa-Abra Minch arası 446 km.

Adis abab—Jinka(527 km,ucak veya otobüs)---Turmi(122km)---omarete(71km)---Konso(256km)---Ambramich(89 km)----Addis Ababa(435 km.

 

4-ARBA MINCH

Kırk Pınar" olarak bilinen Arba Minch, bir tarftan sırtını dağa  vermiş, diğer taraftan Abaya ve   Cgemo golleri ve iki gölun arasında “God bridge “ile bağlanan  Nechisar Milli parkı olan   yemyeşil bir yerleşim .

Buranın halkının Gamo kültürü var. Americ dilinin yanında kendilerine ait Gamo ikinci dilini de kullanıyorlar. Bu kültürün dansları, giyimleri  daha farkı. Modern yapılı bir toplum.

Şehre gelir gelmez kuzeydeki yerleşimlerde farklı olduğunu hemen fark ediyorsunuz. Nispeten temiz büyük yolları var.  Otelleri daha bakımlı ve pahalı.

Yüksek oluklu ve boyalı  sac ile kapatılmış  bahçelerde muz,  mango, limon ,papaya, erik , ilk kez burada yediğim lokum gibi Kasamir meyvesi yetiştiriliyor.

Zaten her tarafta  kilosu 15000 TL’den çok lezzetli muz satın alabiliyorsunuz.

Aksam üstü kızlı erkekli üniversite öğrencileri bulvarda volta atıyorlardı. Kafeleri de daha düzgündü. burada  demir dış kapılar çok süslü ve heybetliydi.

 

Üniversiteye yakın

A-Gamo Kültür Merkezi: Burada ücretsiz  çevre köylerde ki ev orneklerini,dorze köy evi örneğini görebilirsiniz.

Buradan göllerin  güzel bir manzarasini  görebiliyorsunuz.Biraz ileride

B-Gol manzarali “Bekele Molla Hotels” I çok beğendim. Uzakta olsa iki gölün ve ortadaki milli parkın manzarası  burada da çok güzeldi.

C- Üniversiteyi ziyaret etmek istedim ama kuralları gereği izin vermediler. Her tarafı dökülen ülkede hangi kural varsa!

Asıl gezilecek yerler:

D-Abaya gölü: Zaten şehre girerken bu golü görüyorsunuz.

E-Timsah Ranç(Timsah çiftliği): Şehrin merkezinde. Giriş 10 Dolar. Farklı büyüklükte timsahları görebilirsiniz.

E-Chamo Gölü turu ve Timsah  market:

Bu gölde  uyum içinde yaşayan suaygırı, büyük  Nil timsahı, beyaz kartal ve pelikan görebilirsiniz. Genelde öğleden sonra Chamo Gölü’nde  alacağınız bot turu  ile  gün batımında kıyıya çıkıp güneşlenen timsahları görebilirsiniz. Şansınız varsa hipo da görebilirsiniz

i-göl  N.P giriş ücreti :100B

ii-6 kişilik bot ile birbuçuk saat   g6ol gezisi: 2000 TL.

iii-Şehir merkezinden 8 km uzaklıktaki gölün oraya dolmuş ile giderseniz 1-2 km yürümelisiniz. Veya tuk tuk   ile pahalı  gidebilirsiniz .Uyanık turizmciler  size  göl  N.P giriş ücreti, göle ulaşım, gol turu  birlikte tek  kişi  

3500 B fiyat veriyorlar. Eger kişi sayısı çoğaldıkça bot fiyatı düşeceğinden Fiat düşebiliyor.

Her durumda bu fiyat çok fazla. Zaten gölde hipo  görmeniz garanti değil.

Çok gitmek istiyorsanız kendi imkânlarınızla  botların kalktığı yere kadar gidip orada  sadece bot kiralayınız. Yoksa 8 km yol için tuk tuk fiyatını iyice abartmışlar

Ben daha önce Afrika’da tur ile çok yakından hipoları ve timsahları gördüğümden  bu turu  tercih etmedim.

Yine Konso yolu üzerinde 8 km ,tuk tuk veya  dolmuş ile gittiğinizde yol ayrımında inip papaya bahçelerini geçerek yürüyünce  göl kanarana varacaksınız. Burada

 

F- Hayq (fish Market) :Ajip meydanından mini dolmuş   veya tuk tuk ile

Burada kayıklarla  balık tutulup orada pişirilip tazecik yiyorsunuz. Benim yediğim balığın kılçığı fazaydı ama çok lezzetliydi.

Yine burada bot kiralayıp göl turu yapabiliyorsunuz. Cok güzel göl manzaraları vardı. İki yavru hipo varmış ama göremedik.

 

Burada sanırım erkeklerin boyunlarında asılı kursak gibi torbaları olan “Abakoda” adlı dev kuşlar var. Ayrica  ? kuşların ottan yuvalarının bulunduğu ağaç çok ilginçti. Böyle bir ağaç sanırım Asya’da gördüğümde  de çok ilginç gelmişti.

Siz de burada  çok ucuza göl turu alıp güzel bir gün geçirebilirsiniz.

 

G- Nechisar Milli Parkı  

Tuk tuk ile buraya ulaşabilirsiniz. Giriş ücreti 100 B. Safari ücreti  400B.Özel  araçlarla safari yaparken

Timsah, zebra, kurt ,hipopotam, vb. ceylanlar ve çeşitli kuş türlerini görme şansınız var. 40 tane pınarı da safari yaparken göreceksiniz. Eğer başka büyük  safari yapacaksanız gitmeseniz de olur.

 

5-DORZE VİLLAGE(32 KM)

Not: Bu köye gitmek için  Addis’ten Arba Minch’e gelirken 10 km kala yol ağzında inip geçen otobüslere binebilirsiniz. Çok geçen araç var.

Veya

ArbaMinch -Sikela otobüs terminali den Dorse köyü veya 5 km daha  ileride ki ‘chencha “ kasabasına  giden otobüse bininiz. Tek yön 100 B. Yollar tozlu ve yokuş olduğundan  bir buçuk saatte ancak gidebildik. Yüksek tur aracı jeep ile ile daha kısa zamanda gidebilirsiniz.

Köylüler kapıda beklediklerimden geçen otobüsten hemen turistleri kapıyorlar.

Zaten turistler için büyük fil şeklinde evler yapıp orada kültürlerini yansıtmaya çalışıyorlar. Çoktan turizmin tadına varmışlarda ,abartmışlar da

Yüksekteki bu dağ köyü yemyeşil. Bahçeler bambudan ekose şeklinde örülmüş  bahçe duvarları ile güzel bir köy.

 

Burada  evler önce bambudan yapılıp üzerleri “Enset” denilen yalancı muz ağacının  yaprakları püskül  şekkinde kapatılıyor. Evlerin şekilleri fil başına  benziyor.

Kulak gibi çıkıntılardan içeride yemek pişirmek için yakılan ateşin dumanı çıkıyor. En tepeye de yağmura karşı seramikten kukuleta gibi bir ey koyuyorlar.

Evin içi  bambu duvar ile hayvanların bulunduğu bölümden ayrılıyor. Yine odalarda bambu bölmelerle ayrılıyor .Pencerereler de yağmura karşı üzeri çıkıntılı yapmışlar.

 

 Yalancı muz ağacının kökünden un elde etmek:

Kökün etrafında ki  katlarından temizlendikten  sonra beyaz kök  rendelenerek ufalanıyor. Çıkan öz suyu ayrılarak  kalan  ve suyu iyice çıkmış kök ufantıları serin bir yerde veya toprağın altında 2-3ay gibi mayalandırılmaya bırakılarak un elde ediliyor.

Ben gittiğimde hanım, hemen yer altındaki bu mayalanmış lif yumağına su ekleyip bir hamur yaptı. Iki muz yaprağının arasına koyup odun ateşinde saç üstünde pişirdi.Biraz ekşimsiydi.

Bu köyde

Bir Oda 10 dolar=1300 kahvaltı dahil. Odaların içinde  tuvalet ve duş alınacak bölüm var

Köy özel dokumaları ile de meşhur. Genelde kırmızı rengin ağırlıkta, siyah ve sarı renklerini kullanıyorlar

 

Jinka’ya  giderken:

Arba Minch--- Konso(88 km) ----Jinka gidebilirsiniz. Ama ben, Kenya’ya   Mecbur  Konso’dan  Moyale-Kenya sınırından geçeceğim için Konso’yu atlayıp direkt  Jinka’ya geçtim.

 

Abra Minch Sikela otobüs terminaline sabah 8’de vardığım da jinka’ya giden otobüste hiç yolcu yoktu. Aksam 4 gibi otobüsün kalkacağı söylendi. Fiyatı 460B.

Bende ana yol üzerinde otobüs terminaline sağa dönmeden otellerin önünden Jinka’ya özel jeepler kalkıyordu. Fiati 800 B. Bana  Şoför 1000 B deyince  “siz Ortodoks musunuz? Neden bu kadar yalan konuşuyorsunuz?” deyince mahcup oldu. Jinka’ya vardığınızda Pazar günü olması nedeni ile bankalar kapalıydı. Mahcup şoför  600 B’i yeterli buldu.

Solda Chemo göl manzarası eşliğinde muz, mısır tarlaları akasya ağaçları, Afrika’ya  özgü şemsiye şeklindeki ağaçlar,  hörgüçlü inek ve keçi sürüleri, yemyeşil köyler geçerek çok keyifli bir yolculuk yaptık. Yolun neredeyse tamamı taşlı ve tozluydu. İki saatte ancak Konso’ya gelebildik. Kahvaltıda injere üstünde yumurtalı et menüsü çok lezzetliydi.

Konso’dan sonra yolar ara ara delikli olsa da  asfalt yol şeklindeydi.  Bu arada seyrek küçük yerleşimler vardı. Sadece yol  üstünde jeepi gören inek veya keçi çocuk çobanlar zıplayarak dans ederek para kazanmak  istiyorlardı. Yine aracın sesini duyan uzun sopalarla yolda yürüyerek foto çeken turistlerden para alıyorlardı .

 

6-JINKA

Not:Jinka ve çevresi için   tanıdığım bu rehberle ilişki kurabilirsiniz.

Kuche+251993646465

1500 rakımlı  Jinka ,yemyeşil ,küçük ve sevimli şehir . Sadece ülke içinde  küçük uçakların kalkabildigi küçük havaalanı da var.

Bu şehirden  Omo Vadisinde bulunan 16 farklı etnik gruba( kabilelere) ulaşmanız başlangiç noktası.Kuru sezonda köye giden dolmuslarla bile kabilelere kendi kendinize gidebilirsiniz.

 Bu kabileleri 1974 yılında bölgede araştırma yapan İngiliz antropologlar bulduğunda  insanların haberi yokmuş.

 

Jinka’da  Cumartesi (Daha büyük) ve Salı günü market kuruluyor. Yine  Jinka’dan 21 km ari köyünden ileride Pazartesi kurulan  Xako Market de var. Ama sadece arı insanlarini göreceğinizden çok  ilginç gelmeyebilir.

Bu şehirde motorsiklet ile de ücretli ulaşım var

Şehir içinde

 

ORTAK KÜLTÜRÜ OLAN KABILELER

 

1-Tum kabilelerin ortak ozellikleri:

1-Banna,Hamar ,Tsamai ,Karo ve Dadanc   kabileleri uyumak ve oturmak için kullandiklari “Borkota” her yerde özellikle pazarlarda ellerinde taşıdıklarını göreceksiniz.Sadecev Tsamailer üç ayaklısını kullaniyorlar.Bu ahşap nesneler o kadar kücükkü Türklerin poposunun anca dörte  biri sığar!

2-Diş temizliğinde kullanılan  Mafakya(Misfah) pazarlarda, Her yerde  herkesin ağzında göreceksiniz.

3- Pazarlarda ve her yerde içki içilen kafelerde  genelde su kabakları ile  süpürge darisindan yapılan “Borne” adlı yerel içkiyi  kadın erkek sürekli içtiklerini göreceksiniz.Kafayi bulan çok.

4- Tum kabile erkekleri   İlki süt dişleri düştüğünde sünnet,sünnet olur. 

5-Vucutlarıni keserek (Hacamat ) iz bırakmak her kabile de var.

6-Bicak taşıma her kabilede var.

7- Evlenince  kız tarafına başlik   olarak 10 inekbir Kalaşnikof  ve eriliyor. ílk çocuk olunca daha fazlasini  istiyorlar

 

2-Hamar,Banna ve Karo kabilelerin ortak kültürü :

-Hamar ile Banna kabileleri kültürleri , kıyafetleri aynı.Ayni dili farklı aksanlarda konuşuyorlar. birbirleri ile evlenebiliyor.

1- Kültürleri:

Sadece ilk kadın boynuna önünde de büyük çıkıntısı olan kalın  metal ve  dik dik (Küçük boylu ceylan )deridi  karişimi kolye takıyor.İkinci kadın  ise  iki tane üst üste  metal ince halka takıyor.

Üçüncü kadın ise yine önü  çıkıntılı ince demir kolyenin yanında demir ve  üç ince halka  takıyor.

4 kadın ise birşey takmak zorunda değil

2-Saçları:

Üç kabile kadınları da saçlarının dizaynı aynı. Bu üç kabilenin kadınlarının saçlarına bajarak evli Vera bekar olduğunu anlayabilirsiniz.

 Bekar kızlar normal ince örgülerle saçlarını topluyorlar.

Evli kadınlar ise saçlarını ince luleler haline getiriyorlar ama

genelde seromonilerde, markete giderken v.b  tereyağını kırmızıbtoprakla karıştırıp kullandıkları da kızıl luleler oluşturuyorlar.

 

3-Kıyafetleri:

Kadın ,erkek bu kabilelerde sarı metal bilezikleri  bileklerine,jkollarının üst bölümüne, ayak bileklerine takıyorlar.Hatta dolmuş parasını bileklerindeki bu metal bilezik kümesinin arasına sıkıştırıyorlar

A-Kadınlar:

Keçi derisinden yapılmış halkanın üzeri  deniz kabuklarinike  süsleniyor.Buna  kuyruklu   keci derisi ekleniyor.Bazen bu volanlı kuyruk kismi da  deniz kabukları ile dusleniyor.Bu giysiyi kadınlar,  başlarından geçirip tek omuzlarindan düşürerek  giyiyorlar. veya 

Kadinlar   genelde farklı renklerde  çizgili etek giyip üzerine kare  şeklinde bir ikinci kuşak bağlıyorlar.

*2- dili ve kültürü  farklı olan Tsamailer,sadece  giysilerin ve saç dizaynları aynı.

 Tsemay kadinlarida aslında aynı giyiniyorlar.

Hamar ve Banna kadınları keçi derisi kullanırken Tsamai kadınları inek derisi kıyafetleri kullanıyorlar.Ve etekleri arkadan uzun kuyruklu oluyor.

baslarına farklı renkte boncuk veya bez bant takıyorlar.

Afyrica kadın ve erkek Tsamailer, çok renkli boncuk kolyeleri üst üste takıyorlar.

B-Erkekler:

4-Hamar ,Banna ve Tisamai  kabile erkeklerin kiyafetleri a Bez parçasıni bellerine sararak etek oluşturuyorlar.Ama

Banna erkekler uzun etek, Tsamai erkekler   önden kisa,arkadan uzun , Hamar erkekleri ise  daha uzun etek olusturuyorlar

Sadece başlarına taktıkları bez veya boncuktan  taktıkları  bantların renkleri farklı oluyor.

Hamar kabilesi , kırmızı,yeşil  ve siyah;

Banna kabilesi , beyaz,yeşil ve mavi;

Tsamai kabilesi, siyah ve mavi renkte  boncuk veya bez ve bant  kullanıyorlar.

3-Diğer kabilelerin kültürleri:

- Hamar,Banna ve Karo Bekar genç  erkek ise, boğa atlama törenini başarıyla tamamlarsa kafasına tüy ya da renkli bir bant takar.

-Sadece Dasanc kadinlari  hükümetin yadaklamadina karşı gizliden  sünnet oluyorlar.

 Hamar, banba, Tsamai, Dasanc, karo,nagoton erkekleri  kazdıkları başlarına kırmızı toprak karıştırarak kabarık  şekiller yapiyorlar.

Evliler bu kırmızı şekilli kabarikliga tavuk v.b tüyünü dikiyorlar.

-Köylerinde Hamarlar,Karo,  disanc ve arimone kadınların üstü çıplak geziyorlar.Markete giderken tişört giyiyorlar.

-           Karo,Dasanc kabile kadınları boyunlarına çok boncok takıyorlar

- Hamar,Dasanc ,karo  kabile kuzlarinin üstleri ciplak

-Bull japm sadece Hanar ve Karo kabiledi de var.

 

 

Ana yoldan tepeye doğru tırmandığınızda

 

A-Jinka Müzesi: Her gün açık.Giriş 500V. Omo Vadisi’ndeki tüm kabilelerin kullandıklarını  ayrı camlı vitrinlerde görebilirsiniz.  Ayrıca kabilelerin  farkli kültürlerini anlatan  ilginç videoyu da izleyebilirsiniz. Hamarlarin Öküz üstünde yürüme ve kadınların cesaretle erkekler tarafından kamcilanmasi çok şaşırtıcıydı.

Özellikle Omo Vadisi’ndeki kavimlerin çoklukla yastık, zaman zaman tabure olarak kullandıkları  ahşap ve   farklı dizaynda ki “Berkotalar “ çok ilginçti.

 

ANI: Müzeye girerken iki uyanık rehber dış kapıda turist avlamak için bekliyorlardı. Birtanesi bana”Muze bugün kapalı” deyince inanmadım. Oysa müze her gün acikmiş. Beni para kazanabileceği başka bir yere götürmeyi teklif edecekti.Geri ülkelerde bu tür yalanlara çok rastladım.

 

B- Omo Child Center ziyaret: 

Jinka merkezinden 3 km uzaklikta havaalani yolu üzerinde.

Kara ve Hamer kabilelerine ait terk edilmiş  çocuklara bakan bir sivil toplum örgütü merkezi. Çocukların okulda olduklarını söylediklerinden gitmedim .

Jinka new second  meydan sağa doğru 8 km dolmuş,tuk tuk veya motorsiklet ile gidebilirsiniz.Yol ağzında inip köye doğru yürüyünüz.

 

7-YETİNEBERSH  ARI KÖYÜ :

Aslında çevrede birçok Arı köyleri var.Bunlardan en eski ve görülmeye değer olan bu köy.

 

ANİ: Bu köye gittiğim tuk tuk söferi anlaştığımızdan 5 katı fazla para isteyince hak ettiğini verip uzaklaştım. Peşimden gelip telefonumu, çantamı almaya çalıştı. Peşimi bırakmadı. Polis çağırırım deyince def oldu.

Misafirperver Ariler,geleneksel evlerini önce ortadaki kalın direğin çevresinde ince bambudan sepet sekkinde yuvarlak  örüp veya okaliptüs ağaçlarından  oluşturulup  üstünü de çamur ile sıvıyorlar. İçeride yakilan ateşin dumaninin cikmasi icin delikler bırakılmış. Çatısını da Üzerine savana otu ile kapatiyorlar.En tepeye de yağmura karşı bir koruma koyuyorlar

Eskiden 6 kişi  bu geleneksel evlerde yaşarlarmış. Artık yanlarına daha düzgün normal ev yaptıklarından şimdi bu eski geleneksel evler  sadece mutfak olarak kullanılıyor.

Güneyin insanlari, kuzeydekilerden daha sıcak ve güler yüzlüler. Misafirperver sayılırlar.Bu köyde de rehberle gezerken çok sıcak davrandılar. Çok tatlı, karabiber bebekleri iyice sevdim.

Büyük hayvan sürüleri ve geniş topraklara sahip .Bu yeşil köyde  her daim bir meyve yetişmiş oluyor.Sırasıyla

 Muz,mango avakoda papaya,portakal faşing meyvesi oluyormuş.

Mısırdan  “Areke “ adlı ülkenin en sert içkisini içiyorlar.

Kömür yapılan bu Ari Koyunde cadiriniz varsa  kamp yapabilirsiniz.

Bu koyden 3 km sonra

“Bagzghi” adlı Ari köyünde hep eski geleneksel ev varmış.  Bu köy daha güzelmiş .

 

NOT:mursi kabilesi

Etiyopya'nın en tanınan etnik grubu olan   Mursiler, aslında Jinka'dan 40 kilometre uzaklıktaki Mago Millî Parkında  Mago Nehri'nin batısında ve Omo Nehri'nin doğusunda yaşıyorlar. Savaşçı toplum olan Mursiler  tarım ve hayvancılık yapiyorlar. Mursilerin yaşam tarzında , Hamer ve Benna kabilelerinde de olduğu gibi sosyal örgütlenme önemli.

Üst kasta mensup Mursi kadınlar, olgunluğa ulaşmadan alt dudaklarını yararak, alt dudaklarına, güzellik görünmek icin, kilden yapılma yuvarlak bir disk takıyorlar. Yaşları ilerledikçe dudaklarına taktıkları tabakların boyutunu, dudaklarını esneterek büyütüyorlar. Ayrıca   kulaklarını geniş bir şekilde delip halka küpeler takıyorlar. Mursi erkekleri içinse silah önemli bir statü ve güç sembolüdür.

Ben oradayken  Arı ile Mursiler arasında savaş ta  ölen olduğundan   Mursilerin yolu kapalıydi.

Ben de Mursileri geçici olarak taşındıkları  Key Afer,Turmi’de veya pazarlarda görmeye çalışacağım.

Not: Suri kabilesi

Oma N  .P yakın kibshed yaşıyorlar.Mursilerle aynı kültürlrti var. Biraz  tehlikelilermiş.

 

Jinka’dan diğer kabilelerin yaşadığı  köy ve Marketlerine sırasıyla nasi gidebiliriz?

Kabile üyelerini

 

Jinka---Key Afer(42 km,100B))---Akduba Market(17 km,70B)---Dimeka Market(43 km? )---Turmi(28km)---Dasanc market(75 km)

Ben, market günleri farklı oldugundan mecbur gidip dönmeler yaptım .

Önce Jinka’dan büyük market olduğu için Salı günü Alduba’ya gittim.jinka ---Alduba (75 dakika,150 B.) Pazar daha kurulmadigindan ve Sofer Dimeka’da Hamar, Alduba’da Banna kabilelerini görüsün deyince  Alduba---Dimeka (100B)küçük pazarına gittim.Burayı gezdikten sonra  gezdikten sonra tekrar Alduba ‘ya dönüp Alduba büyük pazarimi gezip Alduba---Key Afer(28 km,70B) geldim.burada yakın kabile köyleri gezip Perşembe  Key Afer pazarını gezip Turmi ve Omarette ye gip tekrar Key Afer’ a dönüp Moyale sinir kapısından Kenya’yagececegim.Ama ben yerleşimleri sırasına göre yazacagim. Siz keyfinize göre seçim yaparak gezebilirsiniz.

Not: Bu arada bindigim tüm dolmuş soferleri bana normal ücretin en az iki katını istediler.Hatta 100 B olan yol ücretini 1000 B isteyen oldu.Öyle bakış fırlatmışım ki  muavin gercek fiyatı söyledi. Yolda trafik polisi durdurunca şikayet ettim ama bir yaptırım olmadı .Polis sadece sözlü soferi  uyardı o kadar.Ben de  bir yolunu bulup bu arsizlara hak ettiklerin altında ücreti ödedim. Böyle göz göre göre kazıklanmak pistemiyorum.

 

8-KEY AFER ve  MARKETÍ

 

Burada benim de tanıdığım deneyimli  tür rehberinin  bilgilerini bırakıyorum.

Name, Frew Endris Yasin

WhatsApp Number, +251929035023

Email, greatomovalleytours.com

Facebook, Rizzla Frew Endris

Local company, Great Omo Valley Tours.

 

Burada  en çok Banna kabilesi yaşıyor.Ayrica tisemay kabileleri yaşıyor. Geçici olarak gelen Mursiler de kiraladıkları  köy evlerinde yaşıyorlar.

 

Sadece  Perşembe günü market kuruluyor.Turistik pazarmış. Bupazari sabah 11’e kadar bekledim.  Insanlar yakın yerledimlerden dolmuş veya yürüyerek geldiği için bu Pazar ancak öğleden sonra tam hareketleniyor.Bana diğerlerinden farklı gelmedi. Sadece diğer marketlerden farklı olarak burada tütün  demetleri büyük külah şeklinde etrafı  sarılı şekilde satiliyorduO nedenle sadece büyük bir marketi gezmeniz yeterli olacaktır.

Ben ilk geldiğimde kaldığım yerin arkasında uyduruk bir yerde  Banna kadınları “Borne” yerel ickiyi  icmeye gelmişlerdi. Kara biber bebekkerinin iyice sevdim.Hic nazlanmadan fotoğraflar çekindik . Keçi derilerini deniz kabukları ile süsleyerek vücutlarına geçirmişler.Yarin onları köylerinde ziyaret edecegime söz verdim.

Oradan şöyle bir çevreyi gezeyip dedim ki günlük Pazar kuruldugunu gördüm.Mursi dahil her çeşit kabile insanları vardı.Bir genç kadın ısrarla beni evine kahve içmeye davet etti. Gittim ama yarın birlikte Mursi köyüne gideceğiz.

Bu hanımı evine gittigimde kendisi ve komşulari ”Çukur” dizisini çok sevdiklerini söylediler.Hatta duvarlarinda dizinin amblemi ve vardi.Yine buradaki yakın camiye gittiğimde “Deniz Fenerinin” bir hacini adına bu camiyi yaptırdığını gördüm.Buradaki Türk beyefendi Addis’te olduğundan tanışamadım. Afrika’da böyle faaliyetlerin olduğundan haberim var.

Bu markette gorebileceginiz kabileler:En çok Banna kabilesini goreceksiniz. Arı,Mursi ve Tsamai kabilelerinden de  insanlar gireceksiniz.

·        Burada marketin kurulmasını beklerken önce  okula giitim.Inanilir gibi değil.Kırık dökük sıralar,  ve kara tahta.Sinuflarin tavanlari delik, deşik.

        Sıradaki ogrencilere elindeki sopacile vuran öğretmenin karşısında el açıp vurmadini beklerken çok şaşırdı.Sonra gülmeye başladı.Daha sonra Liseyi ziyaret ettim. Burada binalar biraz daha düzgündür.Okul binaların dışına burada kadiflerinbfotolari, fizik kuralları, insan vücudu v.b gibi ders resimleri ile doldurulmuştu.

        Öğretmen odası çok ilkeldi..Ama mstemetik dersi çok ağır işleniyordu. Tahtada fixik dersinin ingilizce öğretilmesi de beni çok şaşırttı.Bizim ogrenciler sadece İngilizceyi bile okulda ogrenemiyorlar.

 

9-MURSİ KÖYÜ ve KABİLESİ:

Key Afer Markete  500 km km uzaklıktaki köyün icinde kiraladıkları evlerde yaşıyorlar.Savaş bitince  Milli parka, kendi Topraklarına  geri dönecekler.

Not: Rehberler hep sizi giriş ücreti şu kadar deyip sizi, kendileri ile gitmeye zorlasalarda inanmayiniz. Getirdikleri turist gruplarından sonra kabile reislerinin eline bir miktar sıkıştırıyorlar ama  sizden yüklü giriş ücreti alıyorlar.Bana rehber “Giriş ücretinin 2500 B olduğunu söyledi.Ben kendi başıma gittim. Tehlikeli bir kabile olduklarını söylediler ama bana çok sıcak davrandilar. Fotograflarini çektim.

Vücutlarını tatu dedikleri keserek iz bırakma yöntemi ile harika şekiller oluşturmuşlar . inanılır gibi değildi.Hepimizin bildiği gibi rsnettikleri dudak ve kulaklarina kilden yuvarlak diskler yetlestiriyorlar.Dusk olmayınca esnetilmus alt dudaklarının görüntüsü korkunçtu.

Birde bir bayılma bdurumunda müdahale edebilmek için alt ön iki dişlerini cekiyorlar. Sarkmış dudak , dişsiz bagiz görüntüsünü siz hayal ediniz.

Bu iki dişi çekmelerindeki amaç hasta, baygın yemek yiyemeyecek durumda olanlara ilk müdahaleyi bu iki diş boşluğundan sıvı glüloz akıtarak yapmakmışMurdilervcokniciyorlar ve adabiler.

 

Bunlar evlerinin yakınında  heykel gibi birçok el işi heykeller v.b satıyorlardı.Fiatlari market fiyatına göre çok daha uygundu.

 

Mursi kültürü

Tarım ve hayvancılıklar uğraşan göçmen Mursiler ve akrabaları Surmalar doğa koşullarına bağlı olarak  yılda iki kez göç edebiliyorlar.  Ülkenin her yerinde kabileler var, ama  eskiden Mursiler, yoğun olarak  Omo Nehri ile Mago Ulusal Parkı çevreleyeBu kabile

n dağlık alanda, parkın   

parkın doğu yakasında diğer kabilelerden ayrı  yaşıyorlardi. Bunkabile insanları, kalaşnikof kullanmayseviyorlar.

Ama Arı kabilesi ile aralarında ki sorun ölümle bitiginden ben gittiğimde Mursilerin yolu kapalıydı .

 bu kabilenin   kadınları lipplates adli pişmiş toprak   plakayi  esnettikleri alt dudak ve kulak memelerine  tak mm alarinile unludurler.

taktMalari ile ünlüdür .Genç kızlar 15-16 yaşına geldiklerinde  dudaklarını da küçük yaşlarda bir diken ile deliyorlar. Bu deliğe küçük boyda kilden yapılmış plakalar yerleştiriyorlar. Zaman içinde dudaklarındaki bu deliğe daha büyük plakalar yerleştirerek deliğin çapını genişletiyorlar. Evlilik öncesi bir Mursi kadınının dudağına yerleştirdiği plaka  ne kadar büyükse, o kadar başlık parası fazla oluyor.

  

Yani  Bu plakanın büyüklüğü sosyal durumu temsil ediyor.

Mursiler içkiye ve silaha düşkün agrasif bir kabile.

 

Mursi kadınları yüzlerini ve vücutlarını beyaza boyuyor,

 

M Erkekler de yüz ve vücutlarını külle beyaza boyuyorlar. Kan dolaşımını hızlandıran külü genelde pek yıkanmayan Mursiler vücutlarının yağından kurtulmak için ve sivri sinekleri kaçırmak için de sürüyorlar vücutlarına. Hem estetik, hem kan dolaşımı, hem temizlik, hem de sıtmadan korunma, bir taşla kaç kuş?

 

1-Aşağı Omo Vadisi’ndeki diğer kabilelerde olduğu gibi Mursi kabilesi erkeklerinin de evlenme yaşına geldiklerini ispatlamaları gerekiyor. Ellerinde donga adı verilen sopaları iki genç Mursi erkeği karşı karşıya gelerek dövüşüyorlar. Dövüşün galibi köyün evlenme çağına gelmiş kızlarından birini seçme şansına sahip oluyor. Dövüşte öldürücü vuruşlar yasak. Mursi erkekleri vücutlarını ince kesiklerle zedeleyerek sedef gibi parlayan dövmeler yapıyorlar. Mursi erkekleri boyalı çıplak vücutlarındaki yara izlerini cesaretlerinin, güçlerinin ve saldırganlıklarının bir simgesi olarak gururla sergiliyorlar. Eski zamanlarda her öldürülen düşman için erkekler vücutlarına bir çizik atarmış. Ancak günümüzde kabileler arası savaş bittiğinden bu çizik sadece öldürülen hayvanlar için atılıyor.

 

Kulübelerin kapıları pek alçak nedeni sivrisineklerin içeri girişini engellemekmiş. Yaşlıların bu kapılardan içeriye girebilmeleri imkansız. Meğerse erkek çocuklar ve yaşlı erkekler kulübe dışında uyur, hayvanlara göz kulak olurlarmış. Peki yaşlı kadınlara yazık değil mi?


10-BANNA KÖYÜ ve KABİLESİ:

Aslında Key Afer’in çevresinde

21 tane Banna köyü var.Bu köylerden Şaba  köyü, en gezilmesi gereken Banna köyü,   5 km Alduma,turmi  yolu uzerinde üzerinde .Buralardan dönerken de bu köye ugrayabilirsiniz.

Yol.kenarinda indiginizde 500 metre  yürüyünce sanırım turistik kabul eden ilk geleneksel  bircAmerikali turist ilebeve girdik. Eve yeni gelenler başini eğerek girmesi inin ahşap kapısı alçak ve dardı .Evin hanimı hemen yanan ateşte siyah yan koyulmuş testide kahve hazırlayıp ahşap kepçe ile şu kabaklarindan oluşturulmuş kaplarla ikram etti. Duman bulduğu açıklıktan dişari çıkıyordu.

Evin çatisinda Mısırlar ve farklı büyüklükte su kabaklari asılıydı.Bizi duyan geleneksel keçi derisinden giysileri ile kadınlar ve etekli erkekler de gelip kahve içtiler.Koyu oluşturan adil evler biraz daha ilerideydi.

Banna kabilesi:

 güneydeki tüm kabileler arasında en fazla toprak sahibiler.

Banna ile  Hammar kabilelerin kültürleri benziyor. O nedenle saç yapıları aynı. ikiside Hamar dilini kullanıyorlar .

Hayvancılık yapan ve arı yetiştiricisi olan Tsamay ve Benna halkları yakın yaşadıklarında bunların da birbirine yakin kültürleri var.

 

Hayvancılık ve arıcılığın yanı sıra tahıl, kahve, meyve yetiştiriciliğini de yapan Bennalar da hacamet yöntemi ile  göğüs ve kollarında deriyi  iz bırakırlar.

.Banna erkekleri kafalarını çok farklı şekilde traş ederler ve  kulaklarına çok sayıda p-iercing yaparlar.

 

11-TISEMAY KÖYÜ: (luka köyü)

Luka köyü;Weito, Konso ,Abra Minch yolu uzerinde.Buralardan dönerken de ugrayabilirsiniz.Gidip gelen çok aeaç oluyor.

Weito(42 km) yerlesimine gitmeden yolun tam yarısında (21 km sonra) yolda ininiz.

Not;Tahminen 10 km sonra uzun cubuklarda vücutlarını boyamış çocuklar  yürüyerek 50B’e  show yapiyorlar.Gercekten hünerliler.

Yolun iki tarafında da  luko köyü var.Siz  geleneksel evlerin olduğu  yolun hemen sol tarafindaki köyü geziniz.

 

Tsemey veya Tsamai  kabilesi ,Omo Vadisi’nin yarı çöl olan bölgelerin insanları. Hem tarım ve hem de hayvancılıkla uğraşıyorlar.

Tsamailer  ağaçlarla çevrelenmiş uvlunun içinde  uyuduklari ev,mutfaklari kümesleri, hayvanlari için yaptiklari yer bulunuyor.Birbirinden 50 metre uzaklıkta evler  ,hep böyle çit icinde kümeler halindeler.Uyuduklari evlerinini önce bambudan çatmislar. Icerden görüntüsü Halka halka çok güzeldi.Dusini yine çamurdan sivamışlar.Evlerinin kapıları Banna kabilesi gibi dar ve alçak.Evlerinde cibimlikli yatakları, birkaç da badit eşyaları var.Genelde evlerinin hemen yanına sivanmamiş, sadece ağaçtan çatilmiş  mutfak var.Evlerinin tepelerini düzgün kesilmiş otla kapstiyorlar.Bazi evlerin çatısı iki katlı ve çok estetik.

Konso Tsamai, govana evleri benziyor.

Sadece dışarıda içki yaptıkları süpürge darisinin saklandığı sergenler var.

 

Tsemaili     kadınlar, Hamar ve Banna kabile kadınları gibi Keçi deridinden aynı kıyafet  giyiyorlar ama farklı dizaynlari var.

Deniz    kabukları ile susledikleri baslarindan geçirdikleri keçi derisinden başka önü kısa arkası upuzun resmen kuyruklu krcibderisinden etek giyiyorlar. Bu kuyruklu etek ağır ve kullanişsiz.Ama kültürleri boyle.Yine boyunlarında çıngırak asılı.Boynundan  plastik ilaç şişesinin içine tütün koyup sallandıran kadın gördüm.

Ana  Genç bekar kadınlar kısa kıyafetler giyiyorlar.

Hatta

 

Tsemay erkekleri kulaklarında küpeleri, kollarında demir bilezikleriylr çok şıklar

 

Onemli:

Key Afer ‘de Nassa otelinden 10 dakika aşağı doğru yurudugunuzde polis noktadindan

Sağa  dönen yoldan devam ederseniz  Şaba Banna köyü, AldubaDimeka ,Turmi,omerateye varirdinız

Eğer düz devam ederseniz  Luka  Tsamai koyu

Konso,abraminch, Kenya sınırı Moyale’ye  doğru gidersiniz.

 

12-ALDUBA MARKET KÖYÜ

 

 Ben  mecbur marketi yakalamsk için

Jinka---Alduba(75 dakika, 200B.Otobuslerin durduğu yere market çok yakın.Ama market 10’da açılıyor .Ben erken gittiğimde henüz hazırlık yapıyorlardı.O nedenle önce DIMEKA küçük pazarina gidip, tekrar buraya döndüm.

Bu büyük pazarda,  Dimeka pazarında olduğu gibi  çeşitli sebze ve meyveler, en çok tanelenmis mısır ve diğer tahıllar,küçük ama çok lezzetli ayçiçek çekirdeği, kahve pişirmek için kahvenin kabuklari, giysiler, el işi ahşap küçük heykelcikler v.b satılıyordu.Ozellikle su kabagindan ağzı kapalı  çantalara bayıldım.Sıradan bir heykel, 3000 Türk lirasıydı.Bu pazarda rehber ile gezen iki turist daha vardı.Bu pazarda para vermeyince peşime takılan çocuklar beni bunalttı.

Bu pazarda agirlikli olarak Banna etnik grupları vardı.Diger gruplarda vardi. Ama pazarda kadın, etkek gün boyu “Borde” yerel içkisini su kabaklarinda içiyorlardı.Gezerken bir ara ben neredeyim dedim.Insanin bu farklılıkları görünce inanası gelmiyor. Foto  başına 5 Birr’i az buldular.Artik iyice arsizlaşmışlar.Onlarda bizlere çok farklı geldiklerinim farkindalar .

 

Salı günü market kuruluyor.Turistik değil.Marketletrin en büyüğü.Buna gitseniz yeter .

Key Afer market ile aynı kabileleri göreceksiniz..

 

13-DIMEKA MARKET

Cumartesi(Daha büyük )ve Salı günü market kuruluyor .

Büyük Cumartesi marketinde gerçek Hamar köylülerini görebilirsin. Market sabah 7’de açılıyor.Erkenden gidersen hayvan pazarını da girebilirsin

A-Hamar köyü: Merkeze yakın köy. Burada zamanım olduğu halde bu köye gitmeyi atladım.

İlk gittiğim market burası oldu. Kucuk pazar olduğu için  genelde mısır, ve diğer tahıllar, sebze (Morina) ve meyveler satılıyordu. Yine yumurta, tereyağ ve ahşap külekkerde bal satılıyordu . Çok az da giysi çadırları vardı.Bu markette  ağırlık olarak Hamar kabilesi vardı.

Donuste bindigim dolmuşta çoğunlukla Hamarlar vardı.Helevyanimda ki kadın ve hepsi leş ve gibi ekşimsi tereyağ kokuyordu.Yeni yikadihim cantalarim yağ olmuştu.Kalacagim yere gider gitmez herşeyimi (Zaten sadece birvyedegin var) yıkadım.

 

14-TURMI ve MARKETI

Sezgin Uz

sezginden@hotmail.com +251902151036 WhatsApp

Burada çok Hamar köyü var.

Beta gelfa6-8 km

Pazartesi günleri büyük Turmi marketi kuruluyor.Perşembe daha küçük market kuruluyor.Kucuk Pazar bile çok renkliydi. Çok farklı giyinmiş,çıplak, yarı çıplak kadınları ilk kez burada gördüm.Foto çektirmek için burada daha fazla para istiyorlar.

 

 

Markette Hamer ve Nyangotam kabilesi görebilirsin. Farklı kabilelere mensup bu insanları giysilerinden, dövmelerinden, saç şekillerinden ve takılarından bilebilirsiniz.

tarım ve hayvancılıkla uğraşan Benna ve Karo gibi birçok farklı kabileler de, aralarında yaptıkları el işlerinin de bulunduğu ürünleri satmaya ya da takas ettirmeye getirir.

Hamarlar ve Köyleri

Not: Burada biraz daha fazla turist vardı. Turmi'nin içinde hotel, lodge, pansiyon gibi farklı kalacak yerler vardı. Gençlerin neredeyse hepsi rehberdi.Yalan konuşmakta sınırları yoktu.Onlardan rehberlik almak zorunda olmanız için ne sorarsanız yok,olamaz diyorlardı.

Çevrede 53 tane Hamer köyü var.Bunlardan Turmi'ye yürüme mesafesinde olanlar

A-Domba Turmi Hamar   köyü:1-2 km.Hamarlar da Tsamai kabilesi gibi evletini,hayvanlarını çit ile cevrili avlu içine almışlar.Sadece çitleri ağaç dallarından  fazla yoğun olmadan yapmışlar. Ben gittiğimde aynı gün Turmi--- küçük marketi olduğundan  köy kalabalık değildi. Nedense baştan aşağı kırmızı toprak ile boyanmış  yatan kadınlar vardı. Başlarında da  sanırım YouTuber Japonlar çekim yapıyorlardı. Evleri diğer kabile evleri ile aynıydı.Sadece bunların giriş kapısı iyice alacaktı. Ben zor girip çıkabildim. Kadınlar, aslında giyimlerine özenliydiler ama kır pas içindeydiler

B-weyarke 3 km

C-arana

 

Ben gittiğimde bu Hamar köyünde Bull JUPM seromonisi vardı.

 

D-ALA Hamar köyü ve Bull jump

 

 Domba  köyünden 17 km.uzakta ki bu yolu ancak jeep ile gidebilecek kadar kötü olan bu köyde özel bizzat delikanlının ailesinin hazırladigi Öküz üzerinden atlama seremonisi vardı.Karo kabilesinin yaptığı seremoni özel değilmiş.

Seremoni 15-18 saatleri  arısında oluyor. İlk kez turistlerin özellikle Japon turistlerin  yoğun olduğunu gördüm.Tabii bu durumu hemen paya dönüştürmenin yolunu bulmuşlar.

Greenn otelin karsısındaki ki “Yerel Rehberler derneği “ inden köye giriş bileti almanız gerekiyor. 2000B. Rehber alma zorunluluğu var.1000 B. Eğer sizi köye götürecek jeepinizi kiralamadiysaniz 2000 B de size motor bisiklet buluyorlar. 2000B. Kendiniz 1500B de buluyorsunuz. Ağız birliği yapmışlar.Benim bilmediğimi düşünerek hepsi 1 litre benzinin  350-400 B olduğunu söylediler.Bu kadar yalan  . Ama bu yolu motorla gitmek insanı zorlayabilir.Toplam 5000 B odemelisiniz. Hepsi bir numara.Ortada bilet yok.Rehbere hiç gerek yok.Yolu bilen jeep söferi yeterli.Sadece sizi mecbur bırakıyorlar. Bu durumlarda kendi silahları ile bunları vurmak en iyi çözüm.Bu seromonisi görmek isteyen turistleri ne kadar yolarlarsa kar. Arsız turizm.

 Bu seremoni turistler için yapılmıyor.Ama yapilmisken turistlerde soymanın bir yolunu bulmuşlar tabiiki

Erkeklerin yaşamlarında iki önemli evre var. İlki süt dişleri düştüğünde sünnet olmaları, diğeri ise yetişkinliğe erdiklerinde “ukuli bula” sığırların üzerinden atlama seremonisi. 

Bu seremoniye,gencin ailesi,yakin arkadaslari katılıyor.

 

Önce ayak bileklerine tine çıngırak takmış, tişörtlerin goguslerine kadar sıvamış  kız ve kadınların ayaklarını vura vura dönerek ettikleri dansı seyrediyorsunuz.Ara ara müziğe göre havaya zipladilar. Sonra bir sürü ritüeller geldi. Dogal taşları,diğer tada sürterek ve su ile  karistirip elde ettikleri boya ile yüzler boyandı.Evkenecek gencin  önünü kapatan keçi derisinden önlük gibi bir giysi vardı. Arkafan ntamaman çıplak olduğu goruluyordu. Yine  evlenecek genç ile bir başka genç karsilikli oturarak ilk evliliğinde ve diğerlerinde evleneceği kadınlara neler vereceğini gösteren bir dizi ritüeller.Burada evlenneye hazır gencin evlenmeyi düşündüğü kıza başlik olarak vereceği inek sayısı maddi durumuna ve aile yapisina göre belirleniyor.Hatta ikinci,üçüncü eşler için verecekleri de şimdiden bu rituelde belirleniyor.

 

En korkunç ve saçma olanı da;

Tisortlerini goğsune kadar sıyırmış kızların cesaretini ispat ettiği gösteri Kuz erkeğin eline ince,esnek  daha önce hazırlanmış çubuklarda birini veriyor. Kız elinde borazanla erkeğin karşısına geçip çalarak ve dans ederek meydan okuyor.Genç erkekte elindeki kamçı gibi ses çıkaran çubukla kıza saklatiyor. Seromonide birçok kızın sırtı çubuk izlerinden şişmiş ve kanamış olarak göreceksiniz.Ben bu gösteriye tam bakamadım bile. Geri kalmış toplumlarda tüm geleneklerde eziyet kadınlara uygun görülmüş.

 

 

 Bir önceki seremonide “maz” olmuş, halen bekar erkekler ellerinde ince uzun sopalar hazır bulunuyorlar. “Ukuli bula”nın ailesinin genç kadınları hayli şık, vücutları tamamen hayvan yağıyla sıvalı oluyor. Büyük gruplar oluşturup şarkı söyleyip, ıslık çalıp, ayak bileklerinde metal halhallar dans ediyorlar.

 Dans eden kızlar teker teker “maz”ın önünde durup şarkısına devam edip ukuli bulaya duydukları aşkı ilan ediyorlar. Bu aşkın kalıcı simgesi olarak “maz”dan kendilerini kırbaçlatmasını istiyorlar.

Bu seremoniden sonra genç kızlar aşklarının ve cesaretlerinin simgesi kırbaç izlerini vücutlarında gururla taşıyorlar.

Bu arada toplanan misafirler için kocaman siyah yan tutulmuş testilerde kaynatılan kahveyi kepçe ile şu kabaklarina doldurup servis ettiler.Yine kabaklarda görüntüsü mide bulandıran yerel içki Bölgeyi içtiler.Sonunda erkekliğini ispat eden genç çırılçıplak  insanların badini tuttuğu 7-8 yanyana tutulan boğaların üstüne zıplayıp boğaların üzerinden yürüyerek zıplayarak adağı iniyor.Bu eylem en az dört kere veya artirabiliyor

 

Hamer kabilesinin meşhur erkekliğe geçiş törenininde, saatlerce süren eğlencenin sonunda erkekliğe geçecek gençlerin yanyana dizilmiş sekiz veya on boğanın uzerine zıplayıp  boğaların üzerinden yürüyüp atlayarak  düşmeden yere yere inebiliyorsa yetişkinliğe başarıyla adım atan genç artık

erişkin olduklarını, evlilik yaşına geldiklerini, aile sorumluluğunu üstlenebileceklerini duyuruyor genç kızlara.

Ukuli bula” seremoni sonunda bir üst kademeye geçip “cherkali”adını alıyor. “Cherkali” olmasının üstünden de sekiz gün geçtiğinde diğer bir seviyeye yükselip “maz” oluyor.

 

Ertesi günlerde “cherkali” mertebesine ulaşan “ukuli bula” arkadaşlarının yapraklardan hazırladığı yatakta doğayla baş başa uyuyor. Sığır atlama testini geçip, evlenme çağına giren bekar erkekler saçlarına bant ve tüy takıyorlar genç kızlara ben hazırım sinyali vermek için. Ve nihayet kız seçimi

 

 15-KORCHO  VE KARO KABİLESİ:

 

Domba Hamar köyünün yolunun  Turmi içinde zıt  yönde devam ettiğinizde;

Büyük meydanı geçip de devam ederseniz  neganton70km) ileride.

 yarı yolda sağa denersen Korcha-Jara kabilesinin yaşadığı  köye ulaşırsınız.

Meydandan sola donersenizde 70 km sonra  Omarette’ye varıyorsunuz. Yalancı rehberlerin demesine göre buralara ya hiç dolmuş kalkmıyormuş. Yada haftada belli günler kalkıyormuş.Halk nasıl gidiyor dediğimde de otostop yapıyorlar veya motosiklet. Ile ücretli gidiyor dediler. Hic inanmadim. Korcho hariç  ka ve  Omerete’ye  her gün otobüs varmış.

Turmi---Korcho(65 km)

Ana yol düzgün asfalt yoldu.

Bu köye çıkarken etraftaki kısa çalılık bitki örtüsünde zıplayan dik dik gördük.

Buraya araç olmadığını bildiğimden sabah erkenden Korcho yolu üstüne çıktım. Şansima orada öğretmenlik yapan  beyefendiler  Korcho’ya gidiyorlsrmiş. Beni aldilar.

Kangete’ye 15 dakikalık yolumuz kala sağa döndük.Buradan Korcho 26 km ileride.Yol çok kötü olduğundan  yarım saatten fazla sürdü.Bu yolda sanırım yağmurlu mevsimde normal.araçla  gidilemez.

Hem Korvho’ya dönmeden hem d döndükten sonra daha yoğun termit yuvaları gördük. Avusturalyada ki gibi olmasada 3 metreye yakın boyda olanlar vardı.

Kotcho,Kenya’nın kuzeyinde bulunan Turkana Gölü’ne boşalan Omo Nehri’nin  tepesinde, 'nehir manzaralı bu yerleşimde  Kara kabilesi yaşıyor.

  Omo Vadisi kabileleri arasında en az nüfusa sahip bu kabilenin erkekleri ve kadınları yüzlerini ve vücutlarını   seromonilerde ve turistler geldiğinde  boyuyorlar.

Boyayı nehrin karşı tarafından farklı renkte olan toprakları su ile açıp  elde ediyorlar.Turistler gelir gelmez  küçük kapaklarda farklı renkteki  boyalarla kendilerini ve gelen turistleri  noktalarla boyuyorlar.

Bazı erkekler vucutlarini, kol ve bacaklarını ve yüzlerini  farklı modellerde  hazır boyamış kardı.Bunlar 4-5 günde bu boyama işlemini yeniliyorlarmış.

Saçlarını boyadıkları kırmızı rengi ise uzak dağda ki kırmızı kayayı sürtüp hayvan yağı ile karıştırıp elde ediyorlar.

İlk kez burada erkek gibi kısa saçlı kızların üst giysileri olmadığını gördüm.Yeni yetme kızların memeleri olduk a dikti ama genç annelerin memeleri şimdiden porsumustu. Hepsinin kucağında bir bebek vardı. Canlari isteyince annelerinin memelerini çekiştirip emiyorlardi. Ayni memeyi emdiklerinden   farklı büyüklükte ve farlı deformasyon olmuştu.

Özellikle daha yaşlı kadınlar alt dudaklarının altına delik açıp burdan kürdan sokmuslardi.Kurdanim diğer tarafı ağzının içinde küçük bir tıpa ile ucu kapatılmıştı.

Cibildak kızların boynunda farklı renkteki kümeler halinde kolyeler asılmıştı .

Erkekler ise  yine etek giyip farklı küpe ve boncuk kolyeler takmislardi.Erkekletde vücutlarında güçlerini gösteren kesik yaraları vardı.

Evleri ise biraz Dorzelerin evi  gibi önden cıkintilıydi.

 

 Karolar, tarım ve balıkçılığın yanı sıra keçi yetiştiriciliği de yaparlar.

 Daha turistler gelmeden buraya is için gelen jeep söferi beni asfalt yola kadar yarim saatlik yol için 3000 B(1000TL) istedi.Yoldan 15 dakika uzaklıktaki  Kangete şehri için ise 500 B istedi  .Bu kadar fakirlik varken,bu kadar fırsatçılık ve arsızlık çok fazla.Bu kafayla bunlar  turizmde yol alamazlar. Köyden motosikletle de istediğiniz yere gidebilirsiniz.

Sabah buraya gelen çok turist taşiyan jipet oluyor.Bir tanesine katılarak. Kangete’ye gittik.

 Turmi --- Kangete (70 km)

Güya Haftada Salı ve pazar Kangete,ye  otobüs varmış.Oysa her gün olduğunu ogrendim.

NYAGOTAM  köyü: Turmi’den sonra(70 km)güney Sudan yolu üzerinde(Oma N.P)

 

16- KANGETE-NEGATOM(Nyangatom) KÖYÜ  ve Kabilesi

 

Kangete şehrine geldikten sonra  bizim rehber başka bir rehberle 1000 B’e anlattilar. Onu da alıp Nyangatom kabilesinin yaşadığı  Nyangatom  köyüne  15 dakika araç ile gittik. Aslında paranın çoğunu arada ki anlaşan rehber alıyor.Oradaki kabile köylülerine az bir miktar veriyor.

Savaşci erkekleri ve  Boyunlarina Karo kabilesi gibi kümeler halinde renkli  ve olduk a yoğun kolyeleri ile tanınıyor. Asli da bu kabilenin kadinlari da üstsüz geziyorlar.Biz gittiğimizde keçi derisinden boncuk işlemeli kısa önlük benzeri giymişlerdi

 

Bu köy, Güney sudan’a 85 km, Kenys’ya ise 59 km uzaklıkta.

 

17- ARBORE KABİLESİ(Turmi ye 2 saat.

 

4-Albero kabilesi: Müslüman ama üstleri çıplak geziyorlar.Bir Müslüman’a söylesen inanmaz.Bu köy Hamar köyü Domba’danbileriye 40 km.Yol çok kötü ve iki saat sürüyormuş.Zamanim.oldugu halde gitmek istemedim. Arsizliklatindan yildim.


Müslümanlığı kendilerince yorumlayan Arbore kabilesinde ,kadınlar türban, çarşaf, baş örtü  kullanmıyorlarmış. 

karo kabilesinde olduğu gibi üstleri çıplak genç kızların boyunlarında kat kat boncuk kolye takıyorlarmış.

 Bekar kadınlar saçlarını kazıtıyorlar, evlilerin ise saçları örüyorlarmış.

 

18-OMARETE-DASANC Köyü  ve MARKETi

Turmi----Onarette (70 km),

Ama yoliki kişi otobüs beklerken  Omarete’ye giden jeep aynı ücrete bizi aldı.

Yolun başı biraz kötü.Sonra asfalt başlıyor Bu yolun iki tatafi kısa bitkilerle oluşan  orman sayılır Yol boyu  kuşlar,dik dik ,sanırım tilki gibi hayvanlar gördük.Hatta bir  yolda yürüyen kuşu ezdik. Şofer  aracına attı.Bu yol boyunda da termit yuvaları vardı.

Omarette’ye yaklaşınca da muz bahçeleri başladı.

Sudan ve Kenya sınırına yakın yaşayan ve "Delta'nın halkı" anlamına gelen Dassanech kabilesininin yasadigi   Omorate, Deniz seviyesinden 375 metre yüksekliği ile  Omo Vadisi’nin en alçak yeri ve

OAfrika'nın en büyük timsahlarının yaşadığı oma nehri kenarında tozlu topraklı bir yerlesim. Erken gittiğinden önce bir otele giderek çay ile mercimekli puaca yerken Dasnache ve Turkana arasinda barışı sağlamak için buraya gelen Kenyalı  görevlilerle tanıştım.Kenya  planim için onlardan tüm bilgileri aldım

Buradan nehir kıyısına inip önce her yerde olduğu gibi   rehber almak zorunda birakilarak Dasanc köylerini ziyaret etmek için 500 B ödemelisiniz. Bot ücretsiz.Zaten 7 dakikada karşıya içi kütükten oyulmuş kano ile  geçiliyor.

Dassanach kabilesinin, Kuzey Kenya’da yerleşik Turkana kabilesinden geldiğine inanılmaktadır.  Ok esmer olmaları belki bundandır

Bulanık Omo nehrinde gençler cibildak yuzüyorlardi. Hic cekinmiyorlar. Nehrin üzerinde  köprüde var.

Köye yürüdüm.Turistler isterlerse köprüden geçerek te köye ulaşabilirler.

Karsıya geçince

Borkonoch Dasanc   köyü(Cumartesi  market var.) ve Lomoji Dasanc  köyü var.

Ben yürüyerek Barkonoch köyüne gittim.

 Market dedikleri yuvarla içinde kızlar sadece önlerine serdikleri bezlerin üzerinde boncuk satıyorlardı .Siradan 4-5 katlı boncuk kolyenin ücreti 2000B, Yakladik 700 TL.Yaşam koşulları bu kadar kötü olan memleket için büyük para.

Rehberler yalan konuşmadiysalar Köprünün üzerinden   Lomoji köyü 8 km ilerdeymiş. Orada da market varmış

Barkonoch Dasanc kabilesinin yadadigi köyde evler yuvarlar ve  üzeri eski, paslı saçlarla kapatilmişti Görüntü çok berbattı.

Birde fotoğraf çekmek için ayrıca 500B daha ödemelisiniz. Burda patladım. Kendilerinin turizm yapmadığını, sadece turisti kazikladiklarini, bunun bir ayıp olduğunu söyledim.Bundan hiç hoslanmadiler.Fotograf cekmemi engellediler.Bu alınan paralar bu berbat koşullarda yaşayan kabile insanlarına gitse içim yanmaz. Ingilizce bilen,gelen turistlerden dilencilikle üst, baş, giysi,ayakkabı ve çanta alarak kendilerine bir hava veren  rehberler kaymagi yiyor.Onune gelen rehber.Hemen size”Birlikte ziyaret edebiliriz” diye soruyorlar. Gerçekten bu ülkede turizm yok.

Aslında nehrin bu yajadinda da  (Omorette’de onların  bu derme çatma evlerini görebiliyorsunuz.

Burada genç kızların üstleri tamamen çıplak. Boyunlatinda yine renkli kolyeler takmişlar. Çoluk çocuk hep cibildak.

Köprüden geçerek 13 otobüsü ile saat 13 E geliyor ama hala bekliyoruz.Turmi’ye Timkat festivali için dönüyorum.

Bu arsız kabileyi ve rehberleri hiç sevmedim.Eger sizdirekt köprüden geçerseniz 500 B ücreti de ödemezsiniz.

Köprüden direkt Turmi--- yoluna giriyorsunuz.

 

GERI DÖNERKEN

Turmi ---Key Afer(Otobüs Jinka’dan kalkiyor.Yetini telefon ile ayirt.)---Konso---Moyale(Erken Otobüs var)

 

Turmi--- Key Afer(92km)---Konso(110km)

Konso---Yabel(100km)---Moyale(200 km)

 

19-KONSO

 

KARAT(KONSO)

Bölgenin adı Konsa, şehrin adı Karat.

500.000 kişinin yaşadığı konsa bölgesinde sadece Karat’ta 70000 kişi yaşıyor.

Erozyonu önlemek ve ürün yetiştirmek için

Yamaca kurulu Konso-Karat  şehrinde erozyonu önlemek için nesiller boyu inşa edilen

700  yıllıktan eski taş duvarlı teraslara ("Kallas" ) yapmışlar, bu setlerde

sulama ile gelişmiş bir tarım sistemi  uygulamışlar.

evleri, savunma duvarları ve ahşaptan yaptıkları WAKAS’lar ile UNESCO Dünya Mirası listesine  girmiş

 Tarımla uğraşan Konsolular en çok  un ve yerel birde birasini yaptıkları sorgum (süpürge darısı),kısa agaç seklinde olan soya fasulyesi  yetiştiriyorlar. Bahçelerde pitirak gibi mango vardı.

 Bunun dışında Kahve, pamuk, mısır, fasulye  gibi diğer sebzeleri de yetiştiriyorlar.

ANI: Burada tam buluşacağım rehberi arayıp ta  bulamayınca Hemen bir uyanık”Benim arkadaşim.Ben seni ona götürürüm “ diyerek yola düştük. Kuafor kadinla konuşarak “Bu benim karım .Simdionu arıyor.Ama cevap vermiyor “diyerek beni kandirmiş .Ertesi gün Dakito koyunu birlikte gezdigimizde bana”Senin için yarı giriş paradi 600B ödedim.Bana ödemelisin” deyince yalan konuştuğunu anladım.Tam bu arada benim aradığım ama bulamadığım rehber bizim yanımıza gelince yalancı rehber ortadan kayboldu. Megersem.karım dediği benim aradığım rehberin karısıymiş. Benden para koparmak için aradığım rehberin telefonlarına da cevap vermemiş.Yalaninda bu kadarı!

 

A-“Konso Kültür köyleri “adi aldinda birbirinin benzeri bir çok köy var.

Bu tas teraslarin olduğu köyleri önce anayol üzerinde ki  rehberler dernegine   10 dolar=1200Birri odemeniz gerekiyor.Dunyafa sadece bu ülkede köylere giriş parası ödeniyor.

 

Hiç ödemenize gerek yok.Rehberde almadan direk kendiniz istediğiniz köye gidip fotoğraf çekebilirsiniz.Karat şehrinde ki  rehberler derneğinden 2 km yokuşu tırmandığınızda  sağda ve solda birçok konso köyü car.Hepsi birbirinin benzeri. Is gezebilirsiniz.

En çok gezilen

Karat- Dokatu(2 km)---Gamole(2 km) köyleridir.

Ben ayrıca yolun diğer tarafındaki

Olanta  koyunu de kendi kendime gezdim.


Bu köylerin tüm çevresi yüksek taş duvarlarla cevrili. Eskiden  köye bu taş duvarlardan giriş kapıları varmis .Buranin evleri iki kademeli .Once evin çevresini inşa ediyorlar. Uzerine koni şekilde çatı oluşturuyorlar.Bu ağaçları iç kısımdan halkalar şekilde bağlıyorlar. Çatının üst kısmına da kesilmiş ot dosuyorlar. En Tepeyede dekor ve yağmura karşı büyükse bir testi yerleştiriyorlar. Özellikle ofis olarak kullanılan bu yuvarlak  evler oldukça geniş yapılmıştı.

Bunlarin evleri çok estetik.

Mora: Köyde bir problem olduğunda toplanılan geleneksel yapı. Ağac direklerin üzerinde yaşilarin yattığı ve aşağıdan girilen kapalı alan var. otların üzerinde uyuyorlarmiş. Direklerin arasında ki taşlar üzerinde de gençler inek derisi üzerinde yatarak çevreyi gözetliyorlarmis

Köydeki kızlar yine saçları örgülü ve açıktı.Ama kadınların ,saçlarının kirlenmemesi için  aynı Türk kadınının is yaparken eşarbını ensede bağladığı gibi saçlarini kapatmislardi .Halki biraz yabani ve sevimsizdi.

Belirli yaşa gelmiş olan genç erkekler evden ayrılıyorlar ve ayrı evlerde yaşıyorlar. Burada da büyük bir taşın genç erkek tarafından kaldırılarak, omuz hizasından geriye atılması o gencin evlen istediği  ve buna hazır olduğu anlamına geliyor.

 

Köy gezisinden sonra ana yola dönüp yokuşu biraz daha tırmandığınızda tepede

 

B-Konso Müzesi:Müze ,rehberler derneginin  10 Dolara verdiği izin belgesinin dışında  ayri çalışıyor.

Giris ücreti 2700 B.(900tl)

Ben gittiğimde kapalıydı .Görevli 2000 B verirsem iceriye girebilecegimi söyledi.

Müzenin içinde;

Konsolular,eskiden ölüleri için tahtadan oydukları waga adını verdikleri heykelleri evlerinin bahçesine mezar taşı olarak hepsi farklı, sanatsal degeri olan  dikiyorlardı. Avrupalılar bunları gorupte bırakır mı? bu heykelleri yurtdışına çıkartırken yakalaninca  bu müzede sergilenmeye başlanmış. Ama 900 TL verip te bu taş müze bana göre gezmeye değmez. Ben bir kismininı pencerelerden gördüm.

Şehir merkezinde Green otelin bahçesinde ücretsiz orijinal ve en eski  waga örneği heykeli görebilirsiniz. Hemen yanında  müzikle ilgili ölen adamın anısına enstrüman çalan heykel de çok güzel.

 

 

C-Natural lanscape( Konso new York-Gesetgio köyü ,)

 Kapadokya’ya  benziyor.

Konso köyü 2011 yılında UNESCO tarafından Etiyopya’nın 9. Kültürel Mirası olarak ilan etmiştir.

Buraya müzeden sonra 5 km gittikten sonra sola dogru 12 km daha gidiliyor. Konso’dan gelirken de ugrayabilirsiniz. ola giden yol çok kötüymüş.

Girisler için ödenen 10 dolar, burayı da kapsıyor.Bana  bekleyenler var dediler ama inanmadım. Araciniz varsa direkt gidebilirsiniz bence.

Konso’da benden başka turist olmadığından  araç paylaşacağım kimse yoktu.  Benzin  karaborso olduğundan motorsiklet ve tuk tuk çok para istediler. Burayi görmek istedigim halde nasip olmadı.

Konso---Berindar (35 km,Boreno.kabilesi köyü)---Elewuye(40 km, Boreno.kabilesi köyü  )-Yabelo25 km)----Moyale(Kenya sınırı 200 km,her an araç bulabilirsiniz)

 

Ama ben direkt Konso- Karat---Yabello’ya gittim. 250B. Araç sıkıntısı yok sayilir. Diğer şehirlerden gelen araçlar dolu oluyor.Yol düzgün asfaltti. Siz istersenizrafa ki Borena kabilesi köylerinde durakliyabilirsiniz.

Konsa ile Moyale arasında Borena köyleri bulursunuz .

Moyale’ye kadar  yol boyu yogun şekilde beyaz karınca yuvaları  olan termitler vardı. Hatta Yabello’ya yaklaşınca toprağın renginden dolayı kırmızı permitler vardı.Mayole’ye yakın beyaz termitler göreceksiniz

 

Artık evler yuvarlak geleneksel evlerin azalırken dikdörtgen,çatısı sazdan ,fazladan odası olan biraz daha kullanişli evler fazlalasti. Muslumanlarin daha yoğun olduğu bu bölgede develer de göreceksiniz.

20-YABOLLE

Burası şehir Müslüman ve Ortodokslar in birlikte yaşadığı şehir.Yine sokaklar çöp ve toz içinde. Giysi dükkanları çoğunlukta.Burada tahmin etmediğim kadar güzel bir pansiyonda kaldım .Burada ki Müslüman kadınlar başlarını şal ile örtuyorlar. Kapalı Müslüman kadınları da her yerde serbestçe çalıştıklarını gördüm.

Bu şehirde her türlü meyvenin satıldığı dükkanları çok sevdim.Burada Etyopya’nin en güzel Borena kabilesine ait kadını görüp fotosunu çektim.

ANI: Burada bir camiyi ziyaret ettim. Cikista sorguya çekildim.Bir kıro”Musluman pantolon giymez.Sana inanmıyoruz. Kimliğini göster “deyince ben de çok ters cevaplar verip  polis çağırın dedim.Kolumdan çekiştirerek camiden cikmamı istediler. Işte bu geri zihniyetleriden dolayı Müslümanlar sevilmiyor.Uzun etek ve kapalı olmak  Müslüman olmaya yetiyor!

Yabelli’’da  bir Borenea köyüne gitmek istedim ama en yakını 10 km ‘den fazla olunca Mayolede gitmeye karar verdim.

Yabello----Moyale(Dolmuş,sık var 350B.)

YIRGALEM yerleşimini  arada geçiyorsunuz.

 

21-MOYALE

Çoğunluğu Müslüman olan büyük bir yerleşim. İlk kez burada peçeli ve yüzünü tamamen siyah örtü ile kapatmış Müslüman kadın gördüm.

Buraya en yakın Borena kabilesini görebileceğiniz köyler;

Sewaber Borena köyü: Merkezden 3 km Yabello yoluna doğru gidersen Sewaber camisinin  hemen sol tarafında.Bu köyde Borena, Gabra,

Gari  müslümanları birlikte yaşıyor. Gittiğimde pazar vardı. Bunlarda benim Müslüman ülkeden geldiğimde pek inanmadılar. Yakınlık.gostermediler.  Borena Müslüman kadinlarinin kemik yapısı daha zarif geldi bana.Gozlerine sürme çekmiş kadınlar ,endamlı yürümeleri ile çok hoştular

2-mado

 3-bika

4-Bokola

 

KENYA’YA GEÇIŞ

Moyale merkezinden  2-3 km aşağı yuruyunce sınıra geliyorsunuz. Saat 14’e kadar beyefendiler in yemek molasini bekledim.

Önemlı: bir aylık vize aldıysanız bir gün önceden  sınırdan çıkmanız gerekiyor.Ben Etyopyalilarin artık arsizligini iyice öğrendiğimden iki gün önce sınırdaydim.Israrla Etyopya vizemi.istediler. Geçikmiş olsaydım iyi bir para cezası vereceklerinden  emindim. Yürüyerek Kenya gümrüğüne geçtim..Doğu Afrika vizem  olduğu halde bu geri ülkelerden çekiniyorum. Kortuğum başıma  geldi.

Aslında benim yeşil pasaportum olduğu için   emin olmamakla Kenya ‘ya vize almama gerek yoktu. Ruanda için zaten ihtiyacım yoktu.Uganda için vize almam gerekiyordu ama para vermem gerekmiyordu. Bu durumda sadece Uganda’ya vize baş vuruşu yapınca  bu sefer para istediler.Ben de riske girmeyin diye 100 Dolara  “Afrika doğu vizesi” aldım .Ama vizenin üzerinde sadece Uganda vizesi yazdığından  sınırda sorun çıkardılar.Çaresizlikle “Benim özel.pasaportum var.Zaten Kenya için vizeye ihtiyacım yok” deyince uzun süre bekletildikten sonra Kenya vizesini bastılar.Ama siz dikkatli olup iyice soruşturunuz.Yesil.pasaportum olduğundan mı yoksa “Dogu Afrika vizesi” aldigimdan mı anlamadım.

Kenyavtarafina geçmeden Etyopya birr’lerimi Kenya Şilinine çevirdim.

Sınırdan hemen sonra ki yerleşiminin adida Moyale.Etyopya’ya göre bana daha düzgün geldi.Burada da  yoğun şekilde  genel de Müslümanlar yaşıyor. Takkeli adamlar, peceli kadınlar birden bire coğaldi .Otel balkonunda yemeğimi yerken peçeli kız öğrenciler de gördüm.

Buradan sürekli Nairobi’ye ver diğer yerleşimler  otobüs kalkıyor.Ben geciktiğimden 17 de kalkacak otobüsü tercih etmedim. Cunku Nairobi’ye gitmeden önce uğramak istediğim yerler var.

 

 

 

 

 

 

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder