FRANSA: Güzel ülke ama insanlar, katı kurallarını esnetmek istemiyorlar.
Fransa, “Türkiye de özgür değilim “diyen bizim doğulu veErmeni vatandaşlara kucak acmış.Onlarda çok şımarmışlar.Her ülkenin artı ve eksileri var. Kim nerede daha rahatsa orada yaşasın.Türkiyeden gidenlerin çoğu çalışmaktan canları çıkıyor ama” Fransada yaşıyorum”demek uğruna kalıyorlar.Hele kaçak gelenlerin hali perişan.
YAŞAM:Avrupa’da İngiltere haricinde okullarda
üniforma yok.nice’de ki ev sahibimin13 yaşında ki kızı hergün uyanır uyanmaz
makyajını yapıp , giyinip süslenip okula gidiyordu.şaştım kaldım.
*Fransızlar cep telefonlarını
gündüz açmıyorlar.Çatlattılar beni.Sanırım kendilerinin işi olduğunda
istedikleri ile konuşuyorlar.veya mesaj gönderenleri arıyorlar.
*Cafe Kültürü: Cafelerde oturanların hep yüzleri caddeye doğru gelen
geçeni seyrediyorlar.arkaları dönük oturan yok.
* Romanyanın nufusu az olduğundan
AB’ye girmiş.Şimdi Romanya Çingenelerini durduramıyorlar.K amyonlarla Avrupanın
heryerine gidip dileniyorlar.Bizim Çingenelere çok benziyorlar.Ben
yürürken Türkçe konuşmalar um.hayal
duydum sandım.Romanyanın Türk çingenesiymiş. Uzun uzun sohbet
ettik.ayrılurken”iki kuruş atsaydın abla”demez mi.
* Yine zamanında zapt ettiği
Kuzey Afrika ülkelerinin(Cezayir, Tunus, fas) fransa , şimdi dillerini verdiği
bu ülkelerin göçmenleriyle başları başları dertte.Her yerde Fransızca konuşan Araplar dolu.Yılların acısını
çıkarıyorlar.
*Fransa, “Türkiye de özgür değilim
“diyen bizim doğulu veErmeni vatandaşlara kucak acmış.Onlarda çok
şımarmışlar.Çoğu çalışmaktan canları çıkıyor ama” Fransada yaşıyorum”demek
uğruna kalıyorlar.Hele kaçak gelenlerin hali perişan.
ULAŞIM: Belediye
otobüsünde şöför bilet kontrolu
yapmıyor.biletinizi otobüste ki makinalarda okutturmanız gerekiyor.
Metrolarda turnike veya
bazı yerlerde açılır kapanır kapılar var.
Trenlerde: Yaş önemli
.Normalde 20€olan bilet 66yaş için 15€.tren biletini çok önceden alırsanız da
ucuz.Yine Farklı günlerde hatta gün
içinde bile farklı saatlerde fiyatlar farklı olabiliyor. Çarşamba günü fazla
kimse olmadığından daha ucuz olduğu söylenmişti.Yine günün erken saatlerinde
insanların az olduğu zamanlarda da ucuz.
* hızlı tren , büyük
istasyonlardan geçen TGV biletini
pahallı oluyor.yavaş tren, küçük istasyonlardan geçen ise ucuz oluyor.
Paris City Pass: 1 günlükten başlayan bu biletle
tüm ulaşım ve hemen hemen tüm müzeler bedava.örneğin
6 günlük →70€
2 günlük→39€
4 günlük→54€
Hop on hopoff: Üstü
açık bu otobüsler 1 günlük 19€.asla değmez.
Aynı biletin otobüs,
metro,tren(şehir içi için geçerli) olanı var ama dışarıdan al.otobüsün içinden
alırsan 2 kat.
MÜZE: Her ayın ilk
pazarı ücretsiz.yine benim şansıma bilmem neyin yıl dönümü nedeniyle hafta sonu
tüm saraylar ücretsizdi.hatta içi ziyaret edilemeyen bazı yerlere bile
girebildim.
TELEFON:
Bizdeki gibi fix
telefon hatları var.Bu hatla istediğin kadar istediğin cep
telefonu ile konuştuğunda sabitt ücret ödüyorsun. Ama bazı hatlarda ise
konuştuğun kadar ödüyorsunuz.
Yine tüm Avrupa’da
olduğu gibi fransa da sabit ev –iş telefonundan
birçok ülkedeki sabit numaralarla h ücret ödemenize gerek yok.Ben
Türklerin böle sabit numaralarından ailemle ücretsiz konuştum.
*
YEMEK:özellikle baget
ekmekleri çok lezzetli.Dükkanların önünden geçerken mis gibi
kokuyor.Kruvasanlar da çok nefis.
Tüm Avrupa’da olduğu
gibi akşam yemeği bitiminde çeşitli
enfes peynirler yiyorlar.
Kahvaltı da ise ekmek
dilimine margarin sürüyorlar.Küçük bir de yoğurt.o kadar
EVLER
Çok eski evlerde
yaşıyorlar.özellikle tahta merdivenleri, tranzonlarına bayıldım.İnsanlarevlerinin içini
değiştirirken kapı, merdiven vb.eskiye dokunmamışlar.Olduğu gibi korumuşlar.
Evlerde her yer incik
Çincik dolu.bir şey atmıyorlar.aradıklarını bu karılıklıkta nasıl buluyorlar
anlamadım.
Çok göçmen var.Tunuslu,
Cezayirli, faslılar Fransızca konuştuklarından çpğounlıkta
PARİS(En az 6 gün gerekli
Gezilecek yerlerin çoğu Sein nehrinin iki yakasına sıralanmış.nehir boyu
, iki yanı ayrı ayrı gezebileceğiniz gibi köprülerden geçerek zik zak ta
yaparak gezebilirsiniz.
Şehrin merkezi”Concorde”meydanısayılabilir.Ama bu sefer merkezinden
değilde nehrin kuzeyinden en başından başlayalım.siz istediğiniz gibi bölümlere
ayırarak planınızı yapabilirsiniz.
1.NEHRİN KUZEY YAKASI
1)Trocadero sarayı: iki
simetrik bölümden oluşan dev yapı eyfel’in tam karşısına düşüyor.genellikle
eyfel’in tepeden resmini çekmek için gidiliyor.isterseniz içinde ki 5 ayrı müze var.
*eğer buradan çıkıp iki
kere sol yaptığınızda ,eyfel’e doğru inen büyük cadde üzerinde,yüzeyi
çiçekdesenli Paris’in ilk modern
binasını görebilirsiniz.geri saray çıkışına gelip
2) Wilson Caddesi:
Güzel binaların olduğu büyük cadde.Bitiminde
3) Montaigne caddesi:
En ünlü markaların, şık dükkanların olduğu çok güzel cadde.Buradan direkt
4) Champ-Elysees
caddesi: 70 metre genişliğinde cadde trafiğe açık.şık kafeler, alışveriş
mağazaları, restoranlar…Yürümek için çok keyifli.
A) Lido: zafer takına
yakın .Giriş ücreti, 21.00’da 105€, 23.302da ise 95€.ben bu gösteriye daha önce gittiğimden bu sefer
gitmedim.Muhteşemdi.kızların güzelliğinden çıplaklıklarını görmüyorsunuz bile.
B) bu cadde üzerinde
çok sevdiğim birağırlıklı
parfümsatılançok uzun ve şık
dükkanı vardı.daha önce kızımla gittiğimde otelimiz buraya yakın
olduğundan her gün uğrar farklı parfüm
denerdik.caddenin sonunda
5) arc de triomphe(zafer
takı):Napolyon’un 1806’da emriyle yapılmaya başlanmış.napolyon öldükten sönra
da bitirilmiş.
Hergün askerler
18.00’da ateş yakıyorlar.
Tepesine çıkış 10-23
arası, 9.50€.Manzara çok güzel buradan.Bütün ana caddelerin bu zafer takın da
birleştiğini görüyorsunuz.
Champ-Elysees caddesini gezdiğiniz yönün ters tarafından ve karşı kaldırımdan geri
dönerek bu caddeyi baştan sona gezmiş olunuz.Caddenin bitimine yakın sol
tarafta
6) Palais De
L’elysee(Cumhurbaşkanlığı Sarayı): Aslında içi gezilmiyor.Ama
Benim şansıma;o hafta sonu bilmediğim önemli bir olayın yıl dönemi
şerefine tüm devlet kurumlarının
kapıları halka açıldı.Bu nedenle her yeri ücretsiz gezebildim.Fakat uzun
kuyruklar oluştuğundan bazen 2-3 saat kuyrukta beklemek zorunda kalıyordunuz.
ANI: Ben şeytan mı
doğmuşum?yoksa sonra mı şeytanlıkları örgendim bilmiyorum amabu kuyrukları
bekleseydim asla bu geziyi
bitiremezdim.Hemen bir numara.Görevlilere”ben aslında sarayı gezdim ama içeride
kartımı düşürmüşüm.Tekrar bakmalıyım “diyerek kuyruk beklemeden içeri girebildim.yapı
olarak abartılı olsa da içi çok sade ve zarif döşenmşti.Çok beğendim.
7) Grand Palais: Camla
kaplı tavanı ile çok arası, görkemli .Sosyetenin yeri.İçindeki sergilere giriş
30€.
8) petit Palais: 10-21
Pazartesi kapalı, ücretsiz.Gezilmeye değer.
9) Port Alexandre3: heyk ellerle süsülü paris’in
en güzel köprüsü.
*Aslında köprüyü gezip
geri dönmeseniz Askeri Müzeye gidebilirsiniz.
10) Concorde Meydanı:
Dünyanın en büyük açık meydanlarından.İki tane fiskiyeli simetrik havuz,ortada
Mısır’dan gelentepesi altın kaplı dikili taş var.Ayrıca heykeller vb var ama bu
meydan bana sevimsiz geldi.
*Buradan bie U
çizerek önce yukarı doğru gezip,sonra meydanın hemen bitişiğinde ki tuileries”
parkını gelelim.
11) Ste-Marie-Madeleine: Bahçesi ç içeklerle
süslenmiş farklı bir kilise,
12) Place Vendome(Prezervatif anıtının olduğu Meydan): Bu meydanın ortasın
da yeşil, yivli,heykellerle süslü dikili taş var.Bu prezervatif heykeli ,
Napolyon zamanında kazanılan bir savaşta toplar eritilerek yaptırılmış.
Çevresinde ki binalar simetrikbir çember
oluşturduğu çok güzel bir meydan.Binaların altında genellikle şık mücevherlerin
satıldığı meydanlar var.
13)Opera Garnier: her
gün 10-16.30 arası açık,9€.özellikle içi
çok ihtişamlı.Aslında sahne, çalışma olması nedeniyle kapalıydı.Loca’da etraf
karanlıkken bir şeyler görmeye çalışırken
birden ışıklar yandı.15 dakika sahneyi seyrettik.Bir sahne ancak bu
kadar ihtişamlı olabilir.
*yakınında ki Olimpy
müzikhall’ü nü de görünüz.
Operanın hemen
arkasında
14) Lafeyatta
Alış-Veriş merkezleri: Biri erkek giysileri, biri bayan giysileri, diğeri ev
dekarasyonu eşyalarının satıldığı 3 ayrı pahallı ve şık binalar.gezinmek için
güzel.
15) Bibloth Nationale:
10-18arasıve Cumartesi 9-17 arası açık, ücretsiz.Ben burayı bulmak için çok
zaman harcadım.Gitmeye değmez.Sadece camın arkasından kütüphaneye
baktırıyorlar.Fotoğraf bile çektirmiyorlar.
16) Palais Royal:
Burası da aslında ziyarete kapalıydı ama özel gün nedeni ile gezebildim.Çok
zarif ve şıktı.Ama bahçesi 9-20 arası ücretsiz halka açık.
17) Des Tuileries: Concorde
Meydanının bitişiğinde ki bu park
güzel.Havuzun kenarında ki sandalyelerde insanlar dinleniyorlar.Bitişiğinde
18) Muse’e De Louvre:
6-21, Çarşamba ve Cuma ise 6-21.30 arası açık.11€.
13.yy’da kale olarak
yapılan bina 16.yy’da saray olarak kullanılmış.1793’ten sonra müze olarak
kullanılıyor.
Önünde ki 21 metre
yükseklikte ki cam pramit 1980’de daha sonra yapılmış.
Çok kapsamlı bir
müze.Bir günde değil belki bir hafta da ancak gezilebilecek müze.O nedenle neyi
görmek istiyorsanız planınızı yapınız.Bina çok büyük olduğundan ve ünlü eserleri de sanırım bilerek
dağıttıklarından çok yoruluyorsunuz.ben daha önce de gezdiğimden sadece broşürde ki ünlü tablo ve eserleri 3
saatte ancak gezebildim.Türki’yeden gelen çinilerin olduğu
Bölüm çalışma nedeni
ile kapalıydı.
Müzede özellikle
bizimle ilgili ünlü eserler;
A)
“Türkish Bath” adlı tablo
A)
“The Winged Wictory Of Samothrace”
adlı Bergama yakınlarından getirilen eseri atlamayınız.
*napolyon’un çok ihtişamlı apartman dairesini de geziniz.
Tabii dünyanın en ünlü
tablosu olan Leonardo Vinci’nin “Mona Lisa”sını atlamak mümkün değil.kalabalık
sizi götürür.
Bunun dışında inanılmaz
ayrıntılı çizilmiş resimler var.Nasıl yapıldığına şaşırıyorsunuz.Hepsi nefes
kesici.
*Art-İslam: Ben
Normandiye dönüşü müzede Art- İslam
bölümü açılınca yeniden gittim.tek kelime ile muhteşem.fransızlar; Türkiye,
iran, Mısır, Suriye gibi birçok Müslüman ülkesini soymuşlar.Bizden Osmanlıdan
kalma objeler, Kütahya ve İznik nefis
çinileri, Uşak halı ve kilimleri, Antakya mozaikleri..En çok ta beni bu
mozaikler şaşırttı.Nasıl kacaman bir salonun taban ve duvar mozaikleri yerinden sökülerek
getirilmiş buralara.Tepem attı.Bir fransızla kapıştım müzede.o hırsla”Siz
hırsızsınız”dedim.o da bana”Siz de de roma eserleri var.”demezmi.ben de “Bizim
topraklarda Romalılar yaşadı ama Fransızlar yaşamadı”dedim ama neye
yarar.Adamlar taşımışlar.
Buradan Seine nehri üzerinde ki adada
ki
19)Sainte Chapelle:
9:30-18 , 8.50€.Adalet sarayı içinde bu iki katlı şapel tek kelime ile nefes
kesici.özellikle 2.katında ki 13.yy’dan kalma vitraylar doyumsuz
güzellikte.Kesin gitmelisiniz.
20) Notre-Dame:
Daha önceki gelişimde
bu kiliseyi ilk gördüğümde bana çok ihtişamlı gelmiştiama 2.kez sıradan geldi.
1163’te yapımına başlanıp,
ancak 1345’te bitirilen devasa gotik mimarisi olan kilise.
Kilisenin içi 7.45-18.45 arası ücretsiz
gezilebiliyor.7800 borulu orgu çalışmıyor.
İçindeki müze paralı ve
çok güzel objeler var.
Towers: 10-18.30, giriş
8.50€.tepeden manzara seyrediyorsunuz.
21) Rivoli Caddesi:
Louvre Caddesinden Hotel de Ville’ye doğru giden çok güzel binaların olduğu
hareketli cadde
22)Centre Pompidou:
1970’de rengarenk kalorifer borularıyla döşenmiş dış yapısıyla ilginç
bina.yanılmayınız.Sadece kütüphane girişi arka tarafta ve belli saatlerde kapı
açılıyor.Asıl giriş ön tarafta.içinde birçok mağaza ve sergiler var.
İçinde ki modern
resimlerin olduğu müzeye (13€)girmeye gerek yok.değmez.
23) Hotel De
Ville(Belediye Sarayı): Normalde hafta sonu hariç sadece grup ile
gezdiriliyormuş.Yine özel gün nedeniyle içini gezebildim.Dışı kadar içi de
ihtişamlıydı.
24) Place Des Voges: Kral
9.henry tarafından 17.yy’da bataklık kurutularak zenginler için yaptırılan dört
köşe şeklinde yaptırılan 36 binanın oluşturduğu çok güzel meydan.ortası
yemyeşil çimlerle kaplı.insanlar uzanmışlar.piknık yapıyorlardı.
Binaların altında
galeriler, dükkanlar, şık kafeler var.
A)
Belediye Müzesi(Victor Hogo Müzesi):
6 nolu bina.10-18, pazartesi kapalı, ücretli,
1832-1848 arası yazarın
yaşadığı bu evde kitapları ve mobilyaları sergileniyor.Gitmeye
değer.
25) Place De La
Bastille:
Ortasında yine yeşil dikili taş olan güzel bir
meydan
A)
Yeni opera
B)
Faubourg Saint Antoine Caddesi: Meydana açılan bu
caddede birçok Türk dönercisi var.
*Yine doğulu
vatandaşlar ile dindar kesimin yaşadığı
daha kuzeyde diğer bir cadde”Faubourg St Denis”
C)
Coulee Verte: Altında dükkanların
olduğu uzun duvar.Gitmeseniz de olur.
D)
Kanalda boot turu yapacaksanız meydanın alt tarafından kalkıyor.
ANI: Bu caddede döner
dükkanları olan Mehmet Ekin be oğlu bana o kadar yakın davrandılarki unutamam.Çok
ama çok özlediğim türk kahvaltısın iki kere birlikte yaptık.Sohbet
ettik.Doğululuklarını burada da devam ettiriyorlar.Aynı misafir perverlik.Çok
iyi niyetliydiler.Ben onlara bir hediye vermek istedikce onlarda bana
verdiler.Ben de onları evimde çok misafir etmek isterim
Bu semte yakın
26) Cimetire Du Pere –
Lachaise (Ünlülerin Mezarlığı): Chopin ,
balzac, Oscar Wilde, Edith Praf gibi birçok ünlünün yattığı mezarlık.
Bizden de Yılmaz
Güney’in mezarı; mezarlığın hemen girişinden sola dönünüz.Duvar boyunca
gidince Köşede 62.parçanın 28 nolu mezar.İlerisinde de 35 nolu mezar Ahmet kaya’nın .
Zaten bizimkiler
çiçeklerle donatılmış.Ziyaretçiler aynı
çiçeklerle iki mezarını donattıkları bu iki değer vatanlarından uzak,
vatanlarına hasret el memleketlerinde yatıyorlar.Çok etkilendim.
27) Saint Martin
Kanalı:Bu kısımda kanalın bir bölümü var
ama güzel değil.Ama
5 km lik bu kanal aslında bastille meydanının
aşağı tarafından başlıyor.Burada yürümek bile keyifli.Zaten gezi tekneleri
de buradan kalkarak tünelden geçip z mezarlığın üst tarafına doğru
çıkıyorlar.
*Şimdi nehrin karşı
tarafına geçip sırayla gezerek ters yöne doğru nehir boyunca geri dönelim.
2.NEHRİN GÜNEY YAKASI
1)
Bibliotheque Na.tionale De France:
Dört tane açılmış kitap şeklindeki bu devasa kütüphaneyi karşıdan görmeniz
yeterli
2)
Jardin des plantes: nehir kenarında
ki dinlenebileceğiniz bu çiçek
bahçesinde;
A)
Fosil Müzesi: 7€. Oldukça ilginç
B)
Sera: Giriş ücretli
3)
Panteon:Her gün 10-18.30(En son giriş 17.30)arası açık,
9€.Ünlülerin gömüldüğü eski kilise.
V.Hugo, marie Curie,
Pierre Curie(Kocası), Emile zola, voltaire, Rousseau, Alexandre Dumasve birçok
ünlünün mezarları var.
4) Jardin Du luxembourg ve Palais Du Luxembourg: Çok güzel bir
park.heykeller, fiskiyeler, heryer çiçeklerle bezeli
A) Saray: Yine normalde
ziyarete kapalı olan bu sarayı özel gün nedeni ile içini gezdim.Diğer saraylar
gibi ihtişamlıydı.
*Bu park, birbirinin
devamı olan birkaçtane parktan oluşuyor.Atların olduğu fiskiyeli havuzu
atlamayınız.
5) German caddesi ve çevrasi: Birçok
kafe, eski antika dükkanları, artistlarin
ve sanatçıların uğrak yeri.Yürümek için çok keyifli
6)Musee rodin: 10-17.45, 9€.Cemille
Claudel ve auguste Rodin’e ait bronz ve mermer heykeller var.Rodin2in düşünen
büyük boy heykeli de bahçede.hemen
yakınında
7) Esplande Des
İnvalides (Musee de l’armee-Askeri Müze Ve Eglise Du Döme-Napolyon’ınmezarının
olduğu kilise)
İkisi de aynı bahçede ve 10-18 arası , tek biletle(9€)
geziliyor.Aslında askeri müze çok büyük ve içindekiler de çok güzeldi ama ben
Askeri müzelerden sıkılıyorum.
Müzenin arkasında ki
kubbesi her yerden görülebilen Napolyon’ın mezarının bulunduğu kilisede eskiden askeri
hastalar kalırmış.
8) port Alexandre 3:
Seine nehrinin en süslü köprüsü , askeri
müzeyi Grand Plais’e bağlıyor
9) D’orsay Musee: 9-18 ve Perşembe 21.00’a kadar
açık.Pazartesi kapalı.9€.
1900’de tren istasyonu
olarak yapılmış bu bina gerçekten çok gösterişli.tren istasyonu olarak küçük
olduğunu düşünerek 1977’de müze yapmışlar.
İçinde ki eserler de
çok gösterişli.Ama 3 katlı bu karışık bu müzeyi gezmek kolay değil.
*özellikle 1848-1914
yılları arasında yapılmışnokta nokta fırça darbeleri ilşe yapılan renkli “
empresyonist “monuet resim sanatıile ilgili tablolar ağırlıkta.(Van Gogh, Monet
gibi sanatçılara ait.hepsi de muhteşem.)
Manet→”Manzaraları “ve “Çıplak kadınları”
Dagas→”balerinler”’i enfes.
Bunların yanında Van
Gogh, Gauguin, Seurat, Milet, Cezanne, Courbet, Renoir’in eserlerini
görebilirsiniz.
A)
Özellikle van Gogh salonunu kesin
görünüz.
B)
Art Nouveau salanunda oldukça ilginç mobilyalar var.
Benim için en büyük
sürriz 14 nolu odada Osman Bey’in
tablosunu görmek oldu.Yine “kaplumbağ terbiyecisi” gibi ışığı harika
kullanmış.Ressam, tabloda Zamanının tüm figürlerini (Anıt mezarda dua eden
adam ,
kapı, kilim, mezar, adamın giysileri vb.)kullanmış.
*Buradan yürüyerek veya
arç ile Eiffel kulesine gidebilirsiniz.
10) Eiffel Kulesi:8-23
arası açık.1. ve 2. Katı ziyaret etmek için bilet ücreti 8.50€, en üst kata da
çıkmak isterseniz 14€ ödüyorsujnuz.
320 metre, 1930’a kadar
dünyanın en yüksek kulesiydi.Kule,
1780’de ki Fransız devriminin 100.yılında yapılmış.manzarası çok güzel.
Ayrıca kulenin
çevresini d.önerek yeşil alanda
dinlenere te kuleyi seyredebilirsiniz.
NEHİR DE BOOT TURU: nehir üzerinde
birçok yerde bulabilirsiniz.Ben nehir üzerinde ki adadan 1 saat(13€)ile
katıldım.Nehir kenarında ki kitapçılar vb.2 €’luk indirim kuponu veriyorlar.Bu
boot turunu kesin yapınız.nehirden önemli binaların görüntüsü daha da güzel.
PARİS İÇİNDE ARAÇLA GEZİLECEK YERLER(bus, metro, tren, vb.)
1)
Comondo Müzesi: giriş 7.50€.Aslında
buraya Elize Sarayından veya zafer anıtındanyürüyerek gidebilirsiniz.ayrıca
ste-marie Madeleine Kilisesinden de yürüyerek yakın.planınızı ona göre yapınız.
Sefarat yahudisi olan camondolar 16.yy’da İspanya2dan portekiz’e
kaçıp oradan da Osmanlı devleti’nin kapılarını açmasıyla Osmanlıya sığınmışlar.
ultan Abdülaziz
devrinde diğer etnik grublara işlerini kaptırınca Paris’e yerleşmişler.18.yy’a
ait bu ev ve mobilyalar çok değerli ve zarif.Aynı
Güzergahta
2)
Moulin Rouge(Kırmızı değirmen): Lido
gibi gece shovu var.21.00’da başlayan
95€, 23.00’da başlayan 105€.bu bölgede sex, shop,gece klubu vb. var
3)
Monmartre Semti-Sacre Couer: otobüs ile gidebilirsiniz.Ben
yürüyerek tırmandım.
Zamanında sanatçıların
yaşadığı bohem semt.130metre yüksekliği
ile Paris’in en yüksek semti.Birçok
sokak ressamı, cafe, restoran vb.ile gezmesi keyifli .
A)
Sacre Couer(Kutsal kalp)Kilisesi: Çok
farklı ve güzel kilisenin içini gezmek ücretsiz.Kripta 3€, müze 6€, ikisi
birlikte 8€.Ama değmez.Bazalikanın içini gezmek yeterli.
B)
Salvador Dali Müzesi: 11€.Ben daha
önce gezdiğimden girmedimçAma siz giriniz.Değer.
4)
La Defense Semti-Grande Arche(Dünyaya
açılan Pencere): Metro ile gidiliyor.
Devasa modern binalar,
kocaman beton bir cerceve var.Manzara seyretmek için güzel ama zamanınız yoksa
gitmeye değmez.
5)
Versailler Sarayı: Trenle
gidiyorsunuz.Biraz da yürüyorsunuz.Toplam yarım saat sürüyor.
İlk gittiğimde lazerl
yardımı ile salonda dans eder gibi görünen insanlar beni büyülemişti.Bu
gidişimde göremedim.Kalabalığa katılıp geziyorsunuz.Bahçesi de çok güzel.
6)
Disneyland: Ben daha önce
gitmiştim.Zor ayrılmıştım.Hatta orlonda da ki ni beğenememiştim.
1 günlük;
1tane park:→61€, Çocuk→55€(3-11yaş)
2tane park:→ 74€, Çocuk→66€
Eğer 5 gün önce bilet
alırsan ;
1 park→35€(sadece hafta içi), 41€(Sadece hafta içi ve tatillerde)
2 park→45€(Sadece hafta içi), 53€(sadece hafta içi ve tatillerde)
I-CENTRE VE LALOİRE BÖLGESİ
ÖNEMLİ:Paris’ten bir çember çizerekşatolar bölgesini, Saint Michel
manastırını ve Normandiye gezip tekrar
Paris’e dön.Çünkü şatolar bölgesinden
güneye dağlar nedeni ile inmek zor ve uzun.
Fransanın kuzey batısında ki Loire nehrinin çevresinde Unesco’nun dünya
kültür mirasına ait ortaçağdan kalma birçok küçük,büyüki bakımlı, bakımsızşato
var.Bazıları otel, restoran olarak kullanılıyor.bazılarında da sahipleri
kalıyor.
1.CHATEAUX DU
VAL DE LOİRE( Loire valley Castles) (Loire vadisinde ki şatolar)
En önemli Şatolar Blois -tours arasında ve müze olarak ziyarete açılmış.
Paris→Orleans(tren, 132km, 1.5 saat, 20€)→Blois(tren, 63km, 51
dak.)→Onzain(10km)→Amboise(20km)→Tour(Tren veya otobüs, 25km)
Normal’de Orleans’a
gitmenize gerek.Paris→Blois (tren 27€)
pahallı olduğundan beni Orlean’da kalacak yerim
de olduğundan önce Orleans’a gittim.Aslında şatolar, Blois’ten
başlamanız gerekiyor.
*Paris’tenChenonceau,
Chevery, chambord turu 1 günlük 110€.
ORLEANS
Burası nehir kenarında
güzel bir şehir.Özellikle eski evleri harika.Bizim Ladik evleri gibi ağaç
direklerle çapraz şeklinde yerleştirilerek araları doldurulmuş.Bu ağaç
direkleri her evde farklı renge
boyanmış.Görüntü çok güzel.
1)Seanne D,’arc: uzun
cadde.Bitişik nizam binaların oluşturduğu manzara çok güzel.caddenin
bitiminde katedral var.Burada iki tane
büyük müze de var.
2) Bourgagne caddesi ve
çevresinde ki eski evler
3) nehir kenarı
İnternetten arabasıyla
gidenlerle anlaşarak(1-5€) veya nehir kenarına inerek otostop yaparak Blois’e
gidebilirsiniz.
Şatolar turunun
başlangıcı
BLOİS(En fazla şatonun
olduğu bölge)
Burası da nehir
kenarında çok şirin yerleşim merkezi.gezilecek yerler,
1)
Blois Şatosu: Hemen şehrin
merkezinde.Her gün 9-18.30arası açık.9.50€.Şato çok büyük ve ihtişamlı.Dışardan
güzel ama içinde ki mobilyalar çok daha güzel.En beğendiğim şatolardan biri
oldu.
*Gece 22.00’da şatoda
sesli ve ışıklı shov var.14.50€.Eğer “Magie”için biletinizi gösteriseniz
8€.Gösteri bildik gösterilerinden.Fransa’nın tarihi anlatılıyor.Şatonun
binalarının yüzeylerine görüntü yansıtılarak zenginleştirmişler.bence
değmez.Hava çok soğuktu.ben yarıde çıktım.Sarayın hemen karşısında
2) La Maison De La
Magie:hafta içi 14-18.30, hafta sonu 10-12 ve 14-18.30arası açık.8€.
Amerika da çok ünlü
olan bu sihirbazlık gösterilerine ait objeler var.İçerde kukla ve sihirbazlık
Gösterileride izleyebilirsiniz.Daha çok
çocuklar için.Görsellikle müzeyi zenginleştirmişler.Değmez.
3)Oldukça küçük olan
şehir merkezinin iki yanında kalan eski
şehri ezmek pek keyifli.
A) St.Nicolas Kilisesi
B) St.Louis Cathedral ve
Diğerleri
ÇEVREDEKİ ÖNEMLİ DİĞER ŞATOLARI GEZMEK:
Şatonun yanında ki turist infodan diğer şatolara bisiklettle gitmek için harita
alınız.iyice öğrenin.ben bisiklet yolunu şaşırdığım için yolu uzattım.
Bu şatolara bisikletle
gidebileceğiniz gibi çok rahat otostpta yapabilirsiniz.Çok giden gelen oluyor.
Sabah erkenden yola
çıkarsanız çok rahat iki önemli şatoyu ve isterseniz diğerlerini de
görebilkirsiniz.
1)
CHAMBORD: Blois’e 20 km.Her gün
9-18arası açık.9.50€.çok güzel bisiklet yolu var.nefis köylerden geçtim.her
taraf ta ayçiçeği, mısır, ekin tarlaları ve üzüm bağları vardı.Patlayıncaya
kadar üzüm ve çilek yedim.Köy evleri bizim yazlık evleri gibi.çok bakımlı.Ama
ortalıkta insan yok.Birşey sormak isterseniz insan bulamıyorsunuz.Böyle de bir
durum var.
Şato büyük bir ağaçlık
alanın içinden birden karşınıza çıkıyor.Çok büyük ve ihtişamlı.Dıştan çok güzel
ama içi o kadar değil.bana biraz kaba geldi.Özellikle mobilyalar zarif değil.Bu
ormanda geyikler yaşıyor.insanlar görmek için yürüyorlar.
buradan bisikletle
·
Tout-En- Sologne şatosuna yol üstünde
uğruyabilirsiniz.Ama ilginç değilmiş.
2)
CHEVERNY: 9.45-17.30 arası
açık.8.70€.Bu şato çok büyük değil ama dışı da içinde ki mobilyalarda çok
zarif.
Ayrıca içinde aynı
biletle Tintin’in evini gezebiliyorsunuz.
Bahçesinde yürüyerek
veya ücretli küçük gezi arabaları ile gezebiliyorsunuz.
Buradan Blois’e
dönerken diğer küçük şatoları da ziyaret edebilirsiniz.Bunlar 10.00 gibi
açolıyor.
Troussay Şatosu: küçük
sevimli
Chiteray: ilginç
değilmiş
Beauregard: bahçesi büyük
duvarlarla çevrili olduğundan bu şatoyu dıştan göremiyorsunuz.10.00’da
açılıyor.Küçük şatoların en ilginciymiş.Blois’e geri dönünüz.
Blois→Onzain(tren veya nehir kenarının
her iki yakasından da otostop yapabilirsiniz.)
Onzain’de nehir kenarından tepeye
doğru yürüdüğünüzde şato görünüyor
zaten.
3)
CHAMONT-SUR-LOİRE:şato girişi10€,
bahçesi 11€, şato +bakçe 15.50€. En eski ve en güzellerden.Bu şato özellikle
bahçeleriyle ünlü.Dıştan şekerden yapılmış gibi görünüyor.şatodan nehir
manzarası da çok güzel.Mobilyalar eski ve çok zarifti.
Normalde şatonun bahçesini
gezebiliyorsunuz.yeşil, çiçekli,dinlendirici.paralı olan bahçe bana göre
değmez.Görsel olarak bir şeyler eklemişler.Yoksa sıradan bir bahçe.
Yine nehrin iki
yakasından da otostop yaparak veya trenle
AMBOİSE
Burası da nehir kıyısında sevimli şık yerleşim
merkezi.Şehrin ortasında
1)
Amboise Şatosu:.9-18 arası,
10.50€.Ben bu şatoyu beğenmedim.Diğer güzel şatolardan sonra çok sıradan
geldi.mobilyalar da zarif değildi.Yalnız Arapların bu şato ile bir bağlantıları
olmuş.Anlayamadım.arapca yazılı mezarlar vardı.Şatodan 10 dakika yürüyerek
2)
Leonardo Da Vinci House ve Parkı:919arası,
13.50€.Leonardo’nun 64-67 yaşları arası yaşadığı ev.Burası gezmeye
değer.kullandığı eşyalar ve resimleri var.sanatçının buluşlarının maketleri
ve yine bahçede bu maketlerin gerçek boyutta çalışır vaziyette
yapmışlar.Çok ilginçti.Zengin bir müze.
TOURS
Çok eski geleneksel evler var.eski
şehir çok çok güzel.
Şehir içinde Hotel Vill, Belediye sarayı, Katedral, Kaleyi
gezebilirsiniz.
Tours→Chenonceau(Otobüs, 30km)tren istasyonunun önünden belediye otobüsü
kalkıyor(1.80€)..Ama otobüs Amboise’ye uğradığından daha geç gidiyor
*Tours’tan 6.00,7.00,10.00…tren de var.tek yön
5€.git-gel 9.20€.
Aslında anayola çıkıp
otostop’ta yapabilirsiniz.
Bu şato, Amboise ile
tours arasında iç kısımda kalıyor.
Aslında Amboise, Tours
ve Chenonceau arasında belediye otobüsü var.daha ucuz.Yani bu şatoya otobüsle
önce Amboise2den gidip orada yine otobüsle Tours’a dönebilirsiniz.
1)
CHENONCEAU
Bu şato Cher nehri üzerinde köprü şeklinde
yapılmış.Şatoyu , üç Fransız kralına hazine müdürlüğü yapan Bouhier tarafından
yaptırılmış.
1521’de biten bu
şatonun bir ismi de kadınlar şatosu (La Chateau Des Dames).Çünkü; Fransa kralı
2.Henr’nin eşi ile eski sevgilisi arasında kıskançlığa neden olmuş. karısı ve
sevgilisi şatonun iki yanına kendi zevklerine göre bahçe düzenlemişler.
Şu anda iki bahçede
sıradan.
Bu şato Nehrin iki yakasını birleştirdiği için ilginç.Fazla büyük
değil.Diğer şatolara benziyor ama bana göre Blois’tekilerin en güzeli.
Tours→Willandry Şatosu( 20km, Sadece Çarşamba veCumartesi Tours’tan 9.05 ve 14.05’de LigneMov
hattı otobüsü var. )Yine hergün küçük tur arabası ile (20€) Villandry ve Azay-Le-Rideau şatosuna
gidebiliyorsunuz.
2)
VİLLANDRY GARDEN VE ŞATOSU
Her gün 9-19arası açık.Sadece şato
5.50€, sadece bahçe 6.50€, birlikte 9.50€.
Şato
1536’da yapılmış.1906’da Dr.Carvallosatın almış.Bugün bu aile yaşıyor.
Şatonun içinde 1700’lü yıllarda
İstanbul’a gelen Fransız Kralının yaptırdığı Topkapı ve Padişahlara ait
tablolarda var.Bu tabloların bulunduğu odanın tavanı İspanya mimarisiyle
yapılmış ama Endülüs mimari-arabesk
mimarisinin hakim olduğunu görüyorsunuz.Ve muhteşem.
Bu şatonun içi de bahçesi de çok
güzel.Özellikle bahçesinde sebzeler, süs çiçekleri, şifalı bitkiler çok güzel
bir şekilde düzenlenmiş.Aralarda beyaz ve siyah üzüm çardakları var.
3)
AZAY-LE-RİDEAU ŞATOSU
Bu şato eski ve çok
güzelmiş.Villandry’den 10km uzakta ama gördüğüm şatolar yeterli oldu.Gitmedim.
CHİNON
Bu şehir de diğer şehirlerin
benzeri.Benim ev sahibimin evi Tours’tan 10 km ileride kırsal alanda
olduklarından arabasıyla geçerken bu şehre de uğradık.
16.-17.yy’Lı yıllardan kalma Çok eski
evler var.Olduğu gibi korumuşlar.Kıskanmadan duramıyorsunuz.Evler bu çevreden
çıkan sarımsı taştan yapılmış.Çatıları ise siyah.hele şehrin tepeden görüntüsü
harika.Bu şehrin şatosu da çok eskiydi.Ayrıca bu şehir üzüm bağları ve
şaraplarıyla çok ünlü.
Tours→Rennes( Ben arabasıyla
giden birisiyle 4.15 saatte 14€’a gittim.)
II-BRETAGNE BÖLGESİ
*Bretagne
bölgesi içinde tren ile nereye giderseniz gidin 5€.
RENNES
Tipik
,sıradan çiçeklerle bezeli kafeleri olan büyük üniversite şehri olduğundan
heryerde gençler vardı.İçinden nehir geçiyor.Ama eski şehri çok güzel.15.yy’dan
kalma çapraz Ağaçlarla desteklenmiş Ladik
evlerine benzeyen evlerine bayıldım.
Cumartesi günü büyük bir pazarı
vardı.Turist infodanalacağınız ücretsiz
rehber eşliğinde bu pazarı ve çevresini
1.5 saat te Fransızca anlatımla daha detaylı gezebiliyorsunuz.tezgaha
bakan kızlar artis kadar güzeldi.
1)
Parc Du Thabor: Şehir merkezine yakın
bu park çok yeşil ve büyük.Eylülde burada olduğumdan sonbahar renkleri
büyüleyiciydi.Tüm kestane ağaçlarının yaprakları kırmızıya dönüşmüştü.bayıldım.
Rennes→Mont Saint Michel(Tren istasyonunun yan tarafından kalkan otobüsle,
1.20saat, tekyön 9€) veya
Rennes→Pontorson(tren,90 km)→Mont Saint michel(Otobüs,
10 dakika)
*Covaiturage’den de
3-4€ araba bulabiliyorsunuz.
III-NORMANDİE BÖLGESİ
MONT
SAİNT-MİCHEL(Haç merkezi)
9.30-17
arası, 9€,grup ile 7€.Güçsüzlerin koruyucusu Mikael melek’e adanan eklemelerle bu dev manastıra dönüşmüş bu dev
yapı 1300 yılında bir din adamı tarafından yapılmıştır.
Haç
merkezi olansurlar içinde ki bu manastır
Atlas okyanusunda ki bir körfezin
kıyısında ki 80 metre yüksekliğinde ki küçük bir adanın üzerine
yapılmış.gel-git nedeni ile deniz hızla geliphızla geri çekildiğinden çevresi
genellikle çamur ve balçık görüntüsünde.
Ortağçağdan
insanların günahlarından arınmak için geldikleri bu haç merkezine, bazen
mahkumlar da çıplak ayakları vurulmuş
zincire bağlı olduğu halde manastıra yürüme cezası verilirmiş.
Hacılar
o zaman adaya hiç bağlantı olmadığından deniz çekildiğine sis te bastığından
çanların sesine Doğru yürüyerek adaya ulaşılırlarmış.Bu arada ezilerek ,
boğularak, balçığa batarak ölenler olmuş .Bugün bu adaya 1874’te yapılan yol
ile ulaşılıyor.Adanın eteklerinde restoran, cafe, ve alış-veriş mağazalarının
olduğu yolu tırmanarak tepede ki manastıra ulaşılıyor.
Bu
restoranlardan “Mere Pouland “.a giriniz. Odun ateşi üzerinde uzun saplı
tavalarla özel omletler yapıyorlar.Çevrede oldukça ünlü.
En
tepede ilk ulaşılan kilise gotik tarzında.
daha sonra aşağı doğru inerek geziyorsunuz.
Manastırda
;şapeller, karanlık dehlizler, devasa taş salonlar taş salonlar size ortaçağ’da
olduğunuzu hisettiriyor.
Özellikle
“Merveille” denilen rahiplerin yaşadığı, yemekhanelerin olduüu bölümü en
gösterişli bölüm.
Bu
manastırda Rahipler çok zengin yaşamışlar.Rahip seçilmek kolay değilmiş.Kral,
Papa, rahipler,Dük herkes
Entrikaların
peşindeymiş.Çünkü ortaçağ’da
manastır, zenginlik anlamına geliyormuş.
Manastırın
dışı çok etkileyici.İlk görüşte insan
çarpılıyor.İçinde eşyalar olmadığından özellikle geniş avlular ürkütücü.
Bu
adada 20 kişi yaşıyor.Ben bunlardan birininçok eski evinde konakladım.Bizim eski köy evleri gibi
tavanlar ağaç kazıklarla beslenmişti.taban da tahtaydı.
Gece
manastır ışıklandırılıyor.Çok güzel bir görüntü.gece sadece restoranlar dolu oluyor.sokaklar bomboş.
Yine
turistler ortaçağda olduğu gibi tur ile yalınayak iahiler söyleyerek balçıkta
yürüyerek manastıra geliyorlar.
Saint
Michel →Pontorson(Otobüs veya otostop)→Caen(Sadece
tren ve çok sık tren yok, 120km)
ANI:Ben Pazar günü Cean’a gideceğimden
ilk tren öğleden sonra olduğundan.ev sahibim beni otostop yapmam için
“Cean”otoyol ayrımına bıraktı. Fransa da otostop ço zor.Çok araba geçtiği halde
alan olmadı.tam artık treni bekliyeyim derken Karavanlı İrlandalı çoktatlı
bir genç beni aldı.Sohbet ederek ve
harika manzaralı köylerden geçerek “Omaha” beache geldik.
Caen↔Omaha
beach(50km)
Cean→Paris(Tren,34€
ama 2-3 gün önceden alırsan 15€,1.5 saat sürüyor.Ben covaiturage ile 17€ile
gittim.)
OMAHA
BEACH: Dünyanın en büyük çıkarması olan “Normandiye Çıkarması”nın yapıldığı
sahil.
Amerikalı,
Kanadalı, İngiliz askerlerinin Almanları durdurmak için yaptıkları çıkarma.
*sahilde
devesa top atan silahların yerleştirildiği yer altı tünelleri görülebiliyor.
*
Turla veya yalnız hemen yakınında ki
“Amerikan Mezarlığı”nığını geziniz.
*
Karşı sahilde “Pointe Du Hok”u da gezebilirsiniz.
CEAN
Şehre
girer girmez “Rapa Nui”adlı fuarla karşılaştım.Uzun kuyruklar
oluşmuştu.özellikle uzak adaların kültürlerini tanıtıyorlardı.Dans edenler
vb.vardı.Giriş 7€’dı ama ilgimi çekmedi.
Caen,
normal Fransız kentlerinden biri.Gezilecek fazla bir ilginç yer yok.Eski
şehirde;
1)
Kale:
Ücretsiz.sıradan.manzara için güzel.
2)
3)
Tour
Leroy kulesi
4)
Vavcenles:
farklı restoranların olduğu bölge
5)
Port
De Plaisance : Denizden açılan her türlü geminin girebildiğikanal.
6)
Abbaye
Aux Dames kilise
7)
Abbeye
Aux Hommes: Güney batıda şehirden 5 km
uzakta otobüsle gidiliyor.1000yıllık.9-13 ,
14- 18.30 ve Pazarları 14-18.30
arası açık.
8)
Le
Memorial De Cean: Her gün 9-19.00arası, 18.80€.2.dünya savaşını ve Normandiya
çıkarmasını resim, obje, film, vb. ile anlatıldığı çok kapsamlı güzel bir müze.
ANI: Caen’de kalacak yerim olduğu halde adres sorduğum Çankırılı Türk
restoran sahibi beni evine davet etti.2.gün onlara gittim.Bu kadar mı
misafirverver olunur.Evleri tam bir Türk eviydi.Kendileri yapıp içini Türk evi
gibi döşemişlerdi.
Bu kadar mı misafieverver olunur.Çok iyi dinlendim burada.patlayıncaya
kadar Türk kahvaltısı yaptım.3 çocuklu bu ailenin annesi Sevim hanım sayesinde
uzun süren öksürüğümden de kurtuldum.Toprağımın insanı başka.
Paris’e geri dönünüz.
Paris→Lyon(500km,
tren çok pahallıydı.Cvatuirage ile 25€ ‘a
gittim.
III-RHONE BÖLGESİ
LYON(1 gün yeterli ) Lyon, Paris’ten sonra Fransanın 2.büyük kent.
sevimsiz bir şehir bekliyordum ama öyle olmadı.Rhone ve Saone nehirleri şehrin
içinden geçerek daha sonra birleşiyorlar.Su olan her yer güzel.Şehrin merkezi iki şehir arası oluyor.
Eski şehir ise “Saone”nehrinin hemen yanı başında kurulmuş.
Şehirde birçok güzel meydan var.her yer cafelerle dolu.
1) ŞEHİR MERKEZİ
A)
Place
Bellecouir: Turist info da şehrin merkezi sayılan bu meydan da.
B)
Musee
des Tissus Et des Art Decoratifs(tekstil ve dekoratif Müzesi): 10-17.30 arası,
10€.Çok güzel bir müze.Çok eski,dünyanın her yerinden tekstil örnekleri var.
Bizden
de 16.-19.yy’lardan kalma kaftanlar, örtüler, kuran kapları vb.Foto çekmek
yasaktı ama hepsini çektim.desenleri harikaydı.
Yine
her müzede olmazsa olmazlardan 17.yy’dan kalma İznik seramiklerini
görebilirsiniz.
Dekoratif
müzesi:10-12 ve 14-17.30 arası, aynı biletle gezebiliyorsunuz. tekstil müzesinin içinde.nefis mobilyalar
vardı.Ama o kadar müze ziyaretinden sonra öylesine baktım.
C)
Meydan
dan çıktığınızda Kuzeye doğru
a)
Celestins
Tiyatrosu
b)
St.
Bonaventre Kilisesi
c)
C
ommerce Sarayı
d)
İ’mprimerie
Müzesi: 9.30-12 ve 14-18 arası, 5€
D)
Comedie
Meydanı
a)
Barholdi
Çeşmesi : Atlı , fiskiyeli ve çok güzel
b)
Hotel
Ville
c)
Opera
Bin ası
Hepside çok görkemli
E)
Pasajlar:
Lyonda eski şehrin oluşturduğu avlulardan gecerek ana caddelere geçiliyor.Ama
bu avlulara girişler demir kapılarla kapatılmış.Genelde sabah açık oluyor.geç
saatlerde kapanıyor.Avlular ve evler çok eski stil ve çok ilginç.En azından
birini görmeye çalışınız.
F)
Duvar
Resimleri: Nehir kenarında ki ön yüzleri resimle bezenmiş binaları görünüz.
a)
Mur
peint “La Bibliotheque De Lacire”
b)
“Fresque
des Lyonnars celebres”
Köprüden
geçerek
2) ESKİ ŞEHİR
Yürümesi çok keyifli.Çok güzel ve eski avlulu evler var.Yine bu avlulardan geçerek
caddelere ulaşabiliyorsunuz.Burada da her yer cafe ve insanlarla cıvıl cıvıl.
A) Musees Gadagne(Kukla Müzesi): 11-18.15,
Pazartesi ve Salı kapalı, 6€.Daha önce bir benzerini gezmediyseniz
güzel.Giriniz.
B) Cathedrale St Jean : Yüksek ve ihtişamlı
Hemen yakınında ki “Funiculaire”ile(Yürünebilir ama değmez) tepeye
çıkarak
C) Fourviere Bazalikası: 8-19 Arası,
bedava.Biz de Ayasofya ne ise Lyon’da bu bazalika da bu kadar önemli.b en
gittiğimde tamirat vardı.Özellikle altın yaldızlı duvar resimleri ve vitrayları çok
güzel.Dönüşte yürüyerek 5 dakika da
D) Roman Tiyatrosu: Açık havada, ücretsiz.Gördükten
sonra yürüyerek eski şehrin merkezine ininiz.
· Lyon’da ev sahibimle gece eski şehre
gittik.önemli binaları aydınlatmışlardı.Her yeri tekrar gezdik.Çok güzeldi.
Lyon→Annesy(1.15 saat, ben özel araba ile
12€’a gittim.)
ANNESY
Yarım günde geziliyor ama en az tam gün ayırmaya değer şehir. Fransa!nın
en iyi çiçeklendirilmiş şhri. Şehre sabah geldiğimde yamurlıudu, dağları sis
basmıştı. Kendi kemdime “neden bu şehre geldim” dedim. Ama öğleden sonra
bavulumu ev sahibime bıraktım güneş açtı. Tabiki “iyiki de gelmişim bu şehre”
dedim.
*Bu şehir İsviçre sınırına Tren ile yarım saat. Şehir, Alplerin eteğinde
krater gölünün yanında kurulmuş, içinden birçok kanal geçiyor. Kanllar üzerinde
birçok tarihi köprü var.
Şehrin merkezindeki kanal boyu yürüyerek göle ulaşıyorsunuz. Önce şehir
haritası alarak kanal boyu nereleri gezebileceğinizi işaretleyin. Kanalın demir
korkuluklarına saksılar içinde rengarenk çiçekler, şırıl şırıl akan kanal,
ördekler, kuğular ve bu tabloyu tamamlayan eski evler doyımsuz bir kompozisyon
oluştururyor. Açıkçası çok kıskandım. Neden biz bunu yapamıyoruz diye çok
hayıflandım. Ara ara kanalda adacıklar, evler, mağazalar en ünlüsü de kanal
üzerinde eski bir hapishaneydi.
Kanalın bitiminde yürümek için güzel “Europa Bahçesi” var. Bahçenin
hemen yanında ikinci bir kanal var. Zaten kanalın bitiminde göl başlıyor. Göl
turu için farklı büyüklükteki tekneler bekliyor. 1 saatlik göl turu 13€.
Göl turunda; göl çevresindeki köylerin manzarası eşsiz. Yemyeşil
ormanlar, çayırlar ve şirib evlerden oluşan köyler. Her köyün iskelesi de var,
ayrıca kara yolu ile ulaşım da mümkün.
Yine gölün tepelerinde yeşillikler içinde birkaç şato da var. En
gösterişlisi “Saint Bernard” şatosu. Köylerin üzerindeki dağlarda sis
başlamıştı, manzara nefisti.
Şehir merkezinden tepeye tırmandığınızda
1)Şato:Giriş 5 €: İçine girmeye değmez. Şatonın odalarını farklı
objelerle, heykel, balıkçı malzemeleri vb doldurarak göz boyamışlar. Binanın
dışı çok daha güzel. Biraz daha tırmandığınızda
2)Katedral:Buradan eski şehrin manzarasını görebiliyorsunuz. Gece
ışıklandırılması da ayrı güzel.
*Her ayın son cumartesisi şehir merkezinde antika pazarı kuruluyor. Ben
şansıma rastladım, çok renkliydi. Türkiye’den yalnız bu Pazar için gelenler
oluyormuş.
*Yine her gün farklı semtlerde farklı köylerin pazarları kuruluyor.
Pazar günü merkezde Pazar kuruluyor. Ama erken gitmek gerekiyor. Ben kaçırdım.
Özellikle bu pazarlarda peynirler çok çeşitliymiş.
*Annesy el yapımı çikolatalarıyla
ünlü. Ben portakal kabuklusunu yedim. Çok güzeldi.
*Annesy kışın kayak merkezi, yazın ise gölde yelkencilik yapılıyor.
IV-PROVENCE
BÖLGESİ
Mayıs, haziran, temmuz da çiçek açan Lavanta tarlaları ve Roma Dönemi esrlerin olduğu 200 km. lik bölge.
Suyu bol olduğundan Romalıların tercih
ettiği bölge olmuş. Bu nedenle Fransa’daki Roma dönemine ait eserlerin tamamı
bu bölgede.En çok kalıntılar “Nimes”te var.
Işığı ve manzaraları ile ressam
ve yazarlara ilham kaynağı olmuş. Marcel Pagnol, Alfons Dau det, Petrarca, Paul
Cezanne, Vincent Van Gogh en bilinenler.
|
|
|
|
Lyon
Lyon→Annesy(1.15
saat)→Avignon (3.5 saat)
Farklı Yol
Lyon→Aix-En-Provence(300km,otaban,3
saat)→Marsilya(31km)
Nimes→Avigon(45km)→L’isle –Sur-La(25km)→Gordes(19km)
Arles→Aix-En-provence(77km)
L’isle-Sur-La-Sorgue→Aix-En-provence(70km)
Marsilya→Saint
Topez(135km)→Cannes(75km)→nice(32km)
Nice→Monaco(20km)→San
remo-italya(40km)→Genevo(147km)
AVİGNON(papaların Şehri)
Şehrin içi için yarım
gün, çevresi için ise bir gün yeterli.
Bu yöreyi gezmek için
merkez olarak (konaklamak için) Avigon’u düşünün. Gezilecek yerlerin
ortasındaki bu kasaba yine nehrin kenarına kurulmuş.
*Temmuzda bu şehirde
büyük bir tiyatro festivali oluyor.
* Les Baux de Provence:
Avigon’a yakın güzel bir köy.
Kasabanın tüm çevresi
günümüze kadar kalmış surlarla çevrili. Birçok kapısı var. Tren istasyonunun
karşısındaki kapaıdan girdiğinizde “Rue de la Republique “ adlı en büyük
caddeden 10 dk yürüdüğünüzde
1)
Place de L’horloge (ana meydan):
Şirin bir meydan. Cafelerle dolu.
A)
Hotel Ville, önünde atlı karınca var.
B)
Tiyatro binası ve diğerleri:
2)
Le Palais des Papes (Papalar Sarayı):
Her gün 09:00-19:00 (son giriş 18:30) 10,50 €.
1309-1403 yılları arasında papalar yaşamış. Ppalığın
Fransa’ya geldiği yıllarda merkez olmuş. Daha önce Vatikan’a aitmiş.
Saint Michel Mnastırı’nın içine benziyor. Devasa salonlar,
dehlizler, koridorlar…
3)
Espace Jeanne Lauren Bahçesi: Hemen
sarayın yukarısındaki tepede. Dinlenmek ve manzara izlemek için çok uygun.
4)
Pont D’avignon (Pont St Benezit)
Köprüsü: Giriş 3,50€.
Bir zamanlar “Audivision’da sur le Pant d’avignon” şarkısına
konu olan yarım köprü.
Avignon↔Arles(otobüs, tek yön
6.50€, git-gel10.50€, 1.10 saat, tren ise gidiş 7€, sadce 15 dakika)
ARLES
Şehir içi yarım günde gezilebilir.çeresiyle birlikte 1 güne
ihtiyaç var.
Yine Van Gogh’un kulağını kestiği ve yaşadığı Fransız
kasabası. Şehir merkezi görülmeye değer. Ama geneli bana sevimli gelmedi. Şehir
diğer Fransız kasabalarına benziyor. Yine büyük bir nehrin kenarında kurulmuş.
Nehirde büyük gemiler yüzebiliyor. Eski evler olduğu gibi korunmuş.
*Pass biletle: 9€ bu biletle seçtiğiniz gezilecek yerlerin
dördüne ücretsiz girebiliyorsunuz.
Merkez meydanda.
1)
Hotel Ville
2)
Saint Trophime Katedrali: Kabartma
süslemeleri çok etkileyici.
3)
Ortada dikilitaş
4)
Underground Tour: Bu yer altı gezisi, öğle tatilinde
yapılmıyor. 14:00’de tekrar başlıyor.
5)
Thetra Antique (Antik Tiyatro):
09-17:30, 6,50€. Dışardan da görülüyor.
6)
Arena: Romalılardan kalma bir yapı.
Özelliği yılda birkaç kez aynı
İspanya’daki gibi Boğa güreşlerinin yapılması.
7)
Thermes de Constantin (Roma Hamamı):
Dışarıdan da görünüyor. Yanında
8)
Art
Müzesi
Nehir boyunca yürüdüğünüzde
9)
Antik Müze (Arles Antique): Roma
eserleri var.güzel.
*Alfons Doudet’nin “Değirmenimden Mektuplar”isimli değirmen (Fontrieille)Arles’e 8 km
uzaklıkta.Gezebilirsiniz.
*Roma Dönemi kalıntılarının en fazla olduğu NİMES’e buradan
gidebilirsiniz.
Avignon→L’isle-Sur-La
Sorgue(Çok yakın.bisikletle bile gidilir.)
L’İSLE –LA –SUR-SORGUE
Şehir merkezi için yarım gün yeterli ama
çevresi için 1 gün daha gerekir.
Şehrin çevresini “Sorgue” nehri
çepeçevre dolaşıyor.Ayrıca birçok yerde kanallar açılmış.Ama bir “Annesy” gibi
şık ve zarif değil.
Şehrin birçok yerinde de şehre güzellik katan su değirmenleri var.Yine
kanallar boyu keyifli cafeler var.
Şehrin merkezinde;17.yy’dan kalma
gotik bİr kilise var.Bu şehirde çok ünlü antika pazarı her Pazar kuruluyor.
Bu şehri, çevreyi gezmek için üs olarak(kalınabilecek)
Kullanabilirsiniz.
ÇEVRE GEZİLERİ
1)
Avignon Le thor:7 km uzakta, Avignon yolu üzerinde bisikletle de
gidilebilen köy.
2)
Günlük gezi: 1 L’isle-La-Sur-sorgue→Fontaine-De-Vaucluse(7km)→Gördes(20km)→Roussillon(12km)Bu
geziyi bisikletle yaptım ama zaman zaman yokuşlar beni zorladı.Bu gezilecek
yerler arasında çok araba olduğunda otostop yapmak daha mantıklı.Veya
Fontaine’den sonra otostop yapabilirsiniz.
FONTAİNE –DE- VAUCLUSE
1 günlük gezi
NOT: Bu bölgeyi gezerken batı kısmı
gezmek(Arles,Nimes)için Avigon'da kalmak ;Doğu kısmı gezmek(Fontaine, Gordes,
Roussilon)için de L'isle La -Sur-Sorgue"de kalmak en mantıklısı.
NOT: Ben bu yerlere "L'isle La
-Sur-Sorgue"den bisikletle gittim ama Gordes yolunun bazı yerleri
yokuştu.Yine "Gordes- Roussilon "yolunun girişi de tepelik olduğundan
zorlandım.Geri dönüş yolunda Tekrar Gordes yokuşunnu tırmanacağınızdan
bisikletimle birlikte kamyonetlı birisine otostop yapmak zorunda kaldım.
Bu kasabalar arası çok rahatlıkla otostop
yapabilirsiniz.Ama bisikletle de o nefes kesici "Provence"manzarasını
da çıplak gözle görebiliyorsunuz.Yollarda heryer üzüm bağları ile
dolu.Salkımları öyle sık ki koparmakta zorlanıyorsunuz.Yol boyu yite yiye
gittim.Zaten bu yıl Fransa'nın meyva üretiminde düşüş varsa katkım büyüktür.
NOT: Lavanta müzesi"L'isle La
-Sur-Sorgue"den 10 km ileride .Benim gibi kaçırmayınız.
1) FONTAİNE-DE-VAUCLUSE
Adından da anlaşılacağı gibi kasabada hangi yöne giderseniz gidin nehirle
karşılaşıyorsunuz.Çünkü bu kasaba da "Sorgue " nehrinin çıkışkaynağı
var.Doğası çok güzel.Kasabanın çevresi kayalık ve ağaçlıklı tepelerle
çevrili.Nehir inanılmaz temiz.Suyun altında ki bitkileri bile
görebiliyorsunuzYeşil başlı ördekler, kuğular nehirde yüzüyorlardı.Sonbaharın
ışıl ışıl renkleri , devasa çınarlara yansımıştı.Hele nehir kenarında ki sarı
renkli masaları olan cafeye bayıldım.Sonbahar yaprakları masaların üzerine
düşmüştü.Nehrin güzelliği anlatılacak gibi değildi.Bayıldım.Ben erken
gittiğimden bazı dükkanlar kapalıydı.Burada ki "su değirmeni
müzesini" göremedim.
2) GORDES
Dağın tepesinden , yamaçlarına doğru kurulmuş taş
evli bu köye girer girmez manzara sizi büyülüyor.Çok sevimli bir köy.
Taş evlerin arasında daracık taş kaldırımlı
sokaklar.Merkezde kocaman bir kalesi var.Yine öğle tatilinde kapalı olduğundan içini göremedim ama zaten
gerek de yok.Muhteşem manzarayı
heryerdengörebiliyorsunuz.
1909'da depremde köyün büyük bir kısmı
yıkılmış.1944'te de Almanların bombalarıyla bir kısmı daha yıkılmış.Ama turizm
sayesinde ayakta kalabilmiş.Her yer turist kaynıyor.
Ben gittiğimde merkezde pazar vardı.Yine nefis
Fransız peynirleri, nugat, vb. ne ararsan vardı.Çok renkli pazardı.Tepelerden
aşağıda ki sokakları da gezmeyi ihmal etmeyiniz.
Ayrıca burada tarihi çok eskilere dayanan , taşlarla
örülü kulübeler zamanındaınağı hayvan barınağı, çoban barınağı ve depo
olarak kullanılıyormuş.
*3) ROUSSİLO
Çamların kokuları arasında
varılan bir tepenin eteklerinde ki bu köyü çok sevdim.Köyde çıkan kırmızı
toprak evlerde de hakim.Yeşillikler içişnde kırmızı köy.Köyün eteklerinde ki
yeni yeni çiçek açmış lavanta tarlalarının görüntüsü de muhteşemdi.
Bu köy, Roussilon 'un kırmızı tepelerini
cizmek isteyen ressamlarında ayrılamadığı yermiş.Zaten resim malzemeleri satan
birçok dükkan var.
Köyün tepesine doğru ilerlediğinizde;
Le Sentier Des Ocres: 6.30'a kadar
açık.2.5Euro.35 ve 50 dakikalık yürüyüş rotaları var.Rengarenk muhteşem kırmızı
tepeleri görüyorsunuz.Işış ışıl farklı renklerde ki bı tepelere hayran kaldım.
Tekrar "L'isle La -Sur-Sorgue" ye geri dönünüz.
L'isle La -Sur-Sorgue--->Aix En Provence(Otobüs, 1
saat, 9.40 Euro,Sadece 8.40 ve 14.35'te de var.Tren ise direkt Marsilya'ya
gidiyor.)
AİX-EN-PROVENCE
Yarım günde gezilebilir.Bana bu şehir çok sıradan
geldi.Ama ilk geldiğim şehir olsaydı umarım beğenirdim.Bu şehirde yaşayan çok
Cezayirli var.
Ünlü ressam "Paul Cezanne"nin şehri.Zaten
şehri ünlüyapanda ressam olmuş.
1) Hotel ville ve meydanı:Burası eski şehrin de
merkezi sayılır.
2) Katedral.Yukarı doğru çıktığınızda
3) Cezanne'nin atölyesi: 9-12 ve 14-18 arası açık.5.5
euro.Ben yaşanmış evleri gezmeyi çok severim.Ressamın resim malzemeleri,
tabloları ve tablolarında ki objeler olduğu gibi duruyor. Yakınlarında
4) Granet Müzesi: 9-"8 arası, Pazartesi kapalı,
4 Euro.Sıradan bir müze.Heykeller, objeler...Ama Picasso ve Cezanne'nin
resimleri çok güzel.
5) Ana meydan: Ortasında fiskiyeli kocaman çeşmesi
olan.
Özellikle ara sokaklarda yürümek en keyiflisi.
Aix En Provence---->Marseille(Otobüs, 25km, yarım
saat, 5Euro,Her 10 dakikada bir var.Tren de var.)
COTE D'AZUR
BÖLGESİ(Güney Fransa'nın
sahil kesmi.)
MARSEİLLE
1 günde gezilebilir ama 2 gün ayırınız.
Foça'dan giden göçmenlerin kurduğu bu
şehir Fransa şehri değilde sanki bir Afrika şehri gibi.Çok Afrikalı ve Araplar
var.
·
Bir
bilettle 1 saat içinde araç değiştirerek yolculuk yapabiliyorsunuz.
Şehre girei girmez çantamı 10 kardeşli
Diyarbakırlı dönerciye bırakarak ana caddeye kendimi attım.
ANI: Biraz ilerleyince Abdullah öçalan'ın resimleri olan bir masa
gördüm.Etrafında doğu atkılarını boyunlarına takmış gençler ."Ben
Fransızca anlamıyorum.Bu pankartlarda ne yazıyor" diye
sorduğumda"Mandela ne ise Apo da aynı.Apo da özgürlüğüne
kavuşacak"yazılı olduğunu söylediler.Ben de"Mandele mücadelesinde
ölümler olmadı ama Apo'nun mücadelesinde
her iki taraftanda gençler hala ölüyor"dedğimde tartışma
başlıyor.Konuşuyor konuşuyoruz ama sonuç yok.Tek ortak kararımız yıllarca kötü
yönetimlerin ülkemizi bu hale getirdiğinde hemfikiriz.Bana"Doğuda taş atan
gençler hapishanede cinsel istismar ve işkence gördüler.Basın bunları
yazmıor.Onlar da çıkar çıkmaz devletten
intikam almak için dağa çıkacaklarına dair yemin ettiler"
dediler.Küçükçocukların kendi başlarına böyle dağa çıkma kaarlarına
inanamam.Kimden hırs alacaklar.Zavallı gariban askerlerden mi?Hep gaza gelmek.
Çok üzülüyorum ülkemin el memleketlerinde
böyle yanlış tanınmasına ve ülkemde ki yanlış uygulamalara...
Marsilya'ya 2.gelişim ama hiç unutmadığım
Babam ilk okulu bitirme sınav sorusu olarak "Avrupanın kiremit üretimi ile
ünlü şehri" in cevabının bu şehir olduğu.
Marsilya aslında çok güzel ve merkezde ki
göründüğünden çok daha fazla alana yayılmış bir şehir.Özellikle sahil şeridi
yeşillikli olmamasına rağmen uzun ve güzel.
1) Liberation Bulvarı: Şehrin Merkezi sayılan ve limana doğru uzanan bu
geniş bulvarın üzerinde ki Borsa
binasını ve ücretsiz müzesini geziniz.
2)Cours Julie kilisesi ve bölgesi: Duvar resimleri ve kütüphanenin olduğu bu
bölgede ki çevre binalar çok güzel.Tekrar bulvara dönünüz.
3) Notre Dame De La Garde: Tepede ki bu
kiliseye eskieski limandan otobüsle veya yürüyerek tırmanınız.Ama dönüşte
kesinlikle yürüyerek ininiz.
Kilisenin içi de dışı da çok
güzel.Kilisenin içindekiresimler ve süslemeler nefis.
Kiliseden yürüyerek aşağı inerken eski
limana varmadan;
3) Victor Kilisesi:9.yy'dan kalma en eski
ve ilk kilise.Kriptasına giriş 2 Euro ve çok güzel.Kesin görünüz.
*Eski körfezin bir kıyısından diğer
kıyısına ücretsiz feribot ile geçiniz.
Eski Şehir:
Eski limanın doğusunda ki tepeye doğru yayılmış eski şehri, turizm ofisten aldığınız
haritadan belirtilen kırmızı renkli hattı takip ederek geziyorsunuz.Zaten
yollarda da kırmızı renkli daireler le işaretlemişler. sırasıyla
4) Eski Liman : Şehrin içine girmiş,
yatlarla dolu.Çevresinde kafeler, restoranlarve alış-veriş merkezleri ile
yürümek için keyifli.Doğuya doğru yürüyüş rotasını izlediğinizde
5) La Major Katedrali: Notre Douenit
mimarı ile aynı.Benziyor zaten.Katedralin hemen altında büyük liman var.Devasa
büyük yük gemileri ile güzel görünüyor.
Bu çevrede çoğunlukla arap göçmenlerin
oturduğu geleneksel evlerin olduğu sokakları geziniz.
5) Zamanınız varsa eski şehrin kuzey
bölümünü de yürüyerek gezebilirsiniz.
Şehir dışı geziler:
1) İf ve Frioul Ada turu(kelebek adası):
Sadece if adası Gidiş- dönüş 10 .10 Euro.Diğer ada ile birlikte 15-20 Euro.Gemi
sık sık adalara uğrayarak yolcularını topluyor.O nedenle yolcular adaları gezip
saati geldiğinde bir sonraki gemi ile istedikleri yöne gidiyorlar.
İf adasında içi boş olan kale şato
var.AdaYeşilliği olmayan kel bir ada ama beyaz nefis kayalıkları ile çok güzel.Özellikle yüzmek
için denizi mükemmel.Yürümek te keyifli.
*2) Callelongeu Köyü: Merkezin güney doğu ucunda.Merkezden önce 83
nolu ,sonra 19 nolu otobüsle son durağa kadar gidiniz.Sonrada 20 nolu küçük
dolmuşla gidiliyor.Otobüs beklemelerinin dışında toplam yolculuk süresi 45
dakika.
Yine bu köye eski limandan kalkan boot
turu ile 28euro ile kıyıkıyı gezerekte gidebiliyorsunuz.
Ben bu köye ev sahibimin ısrarlı
tavsiyesine uyarak gittim.Şehir merkezinin arka tarafında kalan bu sahil
kesimini kesin görünüz.
Beyaz kayalıklardan oluşan nefis bir köy.Kesin
gitmeye değer.Tepeye tel ile tutunarak çıkabiliyorsunuz ama zor ve
gereksiz.İşaretli yoldan döne döne çıkmak çok daha keyifli.Bu arada yüzme
molası da verebilirsiniz.Manzara doyumsuz.Benim dizim ağırdığından tam tepeye
çıkmadım.Bu beyaz kayalıklar ışıl ışıl , çok güzeldi.
Yol üzerinde küçük balıkçı köylerinde de mola
verebilirsiniz.Yine
Dönüş yolunda otobüs değiştirirken
çevreyi geziniz.Marsilyanın bu sahil şeridi ağaçlıklı olmamasına rağmen çok
nefis plajlarıyla çok güzel.
83 nolu otobüsün don durağında"David'in
Heykeli" nin olduğu bölümde plaj ve park güzel.Ama sanırım yazın sıcağında
buralarda güneş çok yakıcıdır.
Marsielle--->Frejus(2
saat)--->Saint Tropez(60km, otobüs, 1.5 saat)--->Cannes(37km)
* Saint Tropez, bir yarım adada
olduğundan ben yol üstü olan önce Frejus'a gittim.
FREJUS/ SAİNT-RAPHAEL
Deniz kenarında ki birbirine bitişik bu
iki sahil kasabasını Yarım günde bile
gezebilirsiniz.Ama S.Raphael'in sahili çok daha güzel.Yine burada da sahil boyu
lüks teknelerle dolu.plajlarda çok temiz. Akşam olduğunda sahil boyunca
insanlar yürüyorlar.Ben ev sahibimin bisikleti ile sahil boyu çok güzel
gezebildim.
Yolun karşı tarafında ise renkli neon ışıklı alışveriş dükkanları ,
restoranlar, cafeler sıralanmış.
FREJUS, Roma döneminin ünlü şehirlerinden
miş.Güzel bir kasaba.Yine ev sahibimle bisikletle şehri birlikte gezdik.
1) Liman: İsterseniz yakınında dinlenmek
için çok güzel park da var.
2) Eski Şehir:
A) Arena: Aynı Arles ve Nimes'te ki gibi
Romalılardan kalma bu arenada boğa güreşleri yapılıyormuş.Ben gittiğimde dış
yüzü ve üstü kapatılmıştı. Özelliği kaçmıştı.İçeri giriş yoktu. Dış yüzü beton
ile yeniden kapatıldığından yeni gibi görünüyordu.
B) Cloitre: 9-18.30, Pazartesi kapalı,
5.50 euro.Arap Sarazenler tarafından yakılan şehirde "Piskopaz
Riculf" tarafından 990 yılında piskopoz sarayı ve katedrali yaptırmış.
Fransanın 4.yy'dan kalma bu en eski
vaftizhanenin içinde siyah granitten sütunlar ve toprak vaftiz kurnası var.
Yine 14.yy'dan kalma kemerli bahçesini
de görebiliyorsunuz.Hemen yakınında
C) Arkeoloji Müzesi: 9.30-12.30 ve 14- 17arası açık.2
euro.Roma eserlerinin sergi
lendiği bu müzede şehrin sembolu olan iki
yüzlü hermes heykelide burada.Girmedim.
D) Crops D'armee(Su Kemerleri):
Romadöneminden kalan bu su kemerlerinin büyük bir kısmı yok olmuş.Yakınında
E) Village Beleuse(Roma Parkı): Bu parkın
içinde ki su kemerleri çok daha sağlam kalmış.parkın kendisi de çok
güzel.Geçmişi1000 yıla dayanan ve şimdi
sergi salonu olarak kullanılan sarayda çok çok güzeldi.
Fretuj--->Saint Tropez(60km,İlk otobüs
6am'de ve 6-20 arası, her 1.5 saatte bir var, tek gidiş 2 Euro)
Yol zigzaglı olduğundan yol uzun sürüyor
ama yol manzarası nefis .En öne kurulunuz.
Boot ile 12 Euro'ya da gidebiliyorsunuz.
ANI: Artık kan çektiğine inandım.Her
şehirde Türkleri hemen tanıyorum.Burada da Tahmin ederek adres sorduğum iki kişi aralarında Türkçe
konuşunca anladım.Biri Ordulı, diğeri Kürt vatandaştı.Hemşehrim Ordulu kaypak
çıktı ama.Bana telefonunu vererek ertesi gün ailesiyle birlikte saint Trope'ye
birlikte gidebileceğimizi söyledi.Ne aradı ne de aradığımda cevap
verdi.Köyünden aldığın hanımının jipinden bahsetmesinden anlamalıydım.
SAİNT TROPEZ
Tarih: Fenisliler tarafından kurulan
şehir daha sonra Romalıların eline geçmiş.Zaten adı İ.S 69 yılında şehit edilen
Romalı hiristiyan Tropes'ten geliyor.
Kimsenin gelmediği, uğramadığı bu balıkçı
kasabası bugün jet sosyetenin , ülülerin gelip boy gösterdiği tatil merkezi.
Zaten yollarda poposunu kıvırarak gezen
hgenç güzel bayanlar, zengin buruşukkasıla kasıla gezen heriflerle dolu.
Bir günde gezilebiliyor.Bu ünlülerin akın
ettiği Pahallı turizm merkezine sabah erken saatlerde vardım.Yine şansıma yat
festivali olduğundan tüm sokaklar yıkanmıştı.Liman ve açıklar tamamen lüx
yelkenli yatlarla dolmuştu.Zengin sahiplari son hazırlıkları yapmaktaydılar.
şehri çok beğendim.Tüm Fransa da olduğu
gibi eski evler , sokaklar olduğu gibi korunmuş.
Eski şehir de de buna benzer evlerinin çoğunun alt katları çok
şık butiklere , cafelere veya restoranlara dönüştürülmüş.Fiyatlar da bir o
kadar yüksekti.
Eski şehirdeki şık, küçük sevimli
otellerde inanılmaz pahallıydı.
Şehir yarımadada kurulduğundan deniz heryerde pırıl pırıldı.
Şehrin tepelerinde ki çamlar
arasındakiyine uçuk renkli evler , gözü
yormuyor.Buralarda da yine sevimli oteller var.
Otobüsten indiğinizde gezilecek yerler
sırasıyla;
1) Liman: Ben gittiğimde lüx bootlarla
dolu olan liman yarışmalar başladığından sonra boşaldı. limana bakan soluk toz
pembe renkli evlerde biz Türkler beğenip
te oturmayız.Alt katları da şık
dükkanlar var.Burada yürümek çok zevkli.
Limanın çevresinde de
sokak sanatçılarının olduğu yürüyüş yolları var.
A) Musee De I'annonciade : 10-13 ve 15-
19 arası açık.Empresyonist resimlerin olduğu müze.Boot turundan çok geç
döndüğümüzden bu müzeyi kaçırdım.
2) Place Des Lices: Çınar ağaçlarının
gölgelik yaptığı bu meydanda her cumartesi günü saat 13'e kadar pazar
kuruluyor.Akşam uğradığımda da ortayaşlılar, Fransızların
"petangue"(Bir noktaya top atma)adlı oyununu oynuyorlardı.
Pazar da kötü , kalitesiz ,bunları kim
satın alır dediğim mayonun fiyatını kadın eli ile 4 eruo Gösterdi.Meğersem
yanlış anlamışım. 40 euro imiş.Şaştım kaldım.
3) Capel Mesericoride: İçine girmedim.Ana
caddeden aşağı inerek
4) Vicille Ville(Eski şehir): Dar ,taşlı
yokuşlu, kemerli sokakları ve eski, çiçekli evleri ile çok güzel.Bu dar
sokaklardan tekrar sahile indiğinizde;
A) La Ponche(Eski Balıkçı Limanı): Yine
sahilde ki eski evleri ile çok sevimli.Küçük bir plajı da var.
Kasabayı dünyaya tanıtan 1956 yılında
Roger Vadim tarafından çekilen Ve
Tanrı Kadını Yarattı"filmi bu sahilde çekilmiş.Filmde ki Brigitte
Bardot'un evi hemen sahilde.
Sahili tırmanarak takip ettiğinizde
5) La Citadelle(Kale): "10-12.30 ve
13.30-17.30 arası açık.2.5 Euro.17.yy'dan kalma bu kalenin içinde pek birşey
yok ama manzara nefes kesici.Hele yarışan yelkenlilerin oluşturduğu görsel
şölen inanılır gibi değildi.
6) Sahil yolu ve Ünlülerin evi: Kalenin
altında mezarlığın önünden geçen işaretli
sahil yolunda yürüyünüz.Bir iki cafe
ve plajlar var.Yol manzarası doyumsuz.Yolun iki yanı yeşillik,
deniz,bazı yerlerde de kayalık.Yolu devam ettiğinizde ünlülerin evlerinin
olduğu çamlar arasında ki tepelik köylere ulaşıyorsunuz.Ben B.B'nin evine kadar
yürümedim ama siz kesin yürüyünüz.
7) Pampelonne Plajı: Şehrin kuzey
batısında ve 5 km uzakta.Şehrin
yakınlarında küçük ve sevimli plajlar var ama bu plaj en ünlüsü.
Plaja şehirden belli saatlerde otobüs
kalkıyor.Ben zamansızlıktan "Route Des Plages"yoluna çıkarak otostop
yaptım.
Plaj gerçekten denildiği kadar var.En
güzelide plajın iki yanında da çamlıkların içinde ki uçuk renkli yazlıklar daha
da güzellik katmış.
Aslında bu sahilde, en ünlüleri Tahiti,
Bora Bora vb.plajlardan yanyana sıralanmış.Hepsinin denizi aynı.İnsanın çıkası
gelmiyor.
8) Boot Turu:
Yelkenli festivali nedeni ile insanlar
çok uzun kuyruklar oluşturarak boot ile denize açılıp ünlü yelkenli tekneleri
yakından görmak istiyorlar.(20Euro)
Ben de
4 saatte ancak dönebildiğimiz böyle bir boot turunda rahber bize en ünlü
ve pahallı teknelere yaklaşarak tek tek tanıttı.
Yelkenliler muhteşemdi.Her yelkenlide
takımlar canla başla çalışarak yarıştılar.Bu festival benim i
çin şanstı.
isterseniz geri dönerken yol üstünde
deniz kasabaları olan Saint-Maxime ve Toulon'un gezebilirsiniz ama bana hepsi
birbirine benzediğinden sıkıcı geliyor.
Frejus--->Cannes(37km, otobüs ve tren
var.tek gidiş 6.80 euro.)
ANI: Ben bisiletle alışverişyapan ev
sahibimi beklerken genç arabalı arap
yanıma yaklaşarak Sohbet etmeye başladı.Ona Cannes'e gideceğimi söylediğimde
kendisinin de oraya gideceğini, istersem onunla gelebileceğimi söyledi.Kabul
ederek evden çantamı aldık.
Genelde yalnız olan bayanları çok doğru
bulmayan müslüman erkekleri bildiğimden oğlum yaşında ki bu gencin
iltifatlarına karşı tavrımdan yarı yolda durumu anladı.Hatta uzun süredurakta
bekleyen bir zenci bayanı da alarak mutlu ettik.Sonunda Cannes'te ana-oğul gibi
vedalşaşarak ayrıldık.Onun Cannes'te işi olduğuna asla inanmadım en baştan
zaten.Arsızlığı sayesinde ben çok güzel sahil yolu manzarasını keyifle
seyrederek geldim.
Frejus-Cannes yol manzarası nefes
kesici.Ay şeklinde kumlu koyların her iki ucunda çamlık tepelerde pastel evlerin görüntüsü inanılmaz.
Özellikle bu yolda kırmızı kayalıklı
tepeler(Orniche D'or'de) ve kırmızı kayalıklı sahil manzaraları çok güzel.
Sahildeki evler alçak ve bakımlı
olduğundan görüntüden rahatsız olmuyorsunuz.Her yerde pırıl pırıl denize
girebilirsiniz.
Çok zigzaglı bu yolun her dönemeçinde
farklı bir güzellikle karşılaşıyorsunuz.
CANNES
Yarım veyabir günde gezilebilir.
Mayıs'ta ki Film festivali ve Ocak'ta ki
Müzik festivali ile ünlü olan Cannes, zenginlerin şehri.Şehirde yüksek binalar
çoğunluta.Her yerde paranın gücünü görebiliyorsunuz.Gezmek içinçok fazla yer
yok ama yürümek için ideal bir şehir.
ULAŞIM: Bu güzergahta çalışan 200 nolu
belediye otobüsü şehirler arası sadece 1 Euro.Otobüsle yolculukta çok
keyifli.Tren de var ama hızlı ve pahallı.Pek birşey de göremiyorsunuz.
Cannes<--->Nice<--->Monoko Otobüs aradxa ki duraklarda duruyor.
1) La Croisette Bulvarı: Sahil boyunca
uzanan bu geniş caddenin bir ucunda merkez sayılan "Palais Des
Festivals"binası diğer ucunda da "Palm Beach" kumarhanesi
var.Sahil boyunca sıra sıra plajlar var.
Çok uzun olan bu sahil yolunu akşam
üstüne bırakınız.Sokak sanatcılarını seyrederek yürümek zevkli.Kumarhaneye
doğru yürümek daha keyifli.
Yine sahil boyu Çok güzel binalar,
oteller, restoranlar ve dükkanlar var.
A) Carlton Hotel: Çok görkemli
B) Palais Des Festivals: Film
festivalinin yapıldığı bina.Merdivenlerinde artistler gibi poz verenlerden
anlarsınız.
2) Rue D'Antibes: Sahil yoluna parelel
sayılan daha kısa bu caddede de ünlü
markaların satıldığı çok şık mağazalar
var.
*Sahilden yürüyüp bu caddeden de geri
dönebilirsiniz.
3) Rue Maynadier: Eski şehire
bitişik bu cadde de de daha çok yiyecek
ve restoranlar var.
4) Eski Şehir: Cannes'in eski şehrinin bu
kadar güzel olabileceğini hiç tahmin etmezdim.
A) Le Suquet Bölgesi: Tırmanarak çıkılan
tepe ve çevresi
a)
Notre Deme D'esperance: 9-12 ve 14-18 arası açık.Ücretsiz.17.yy'dan kalma bu
kilise çok nefisti ama içinde restorasyon olduğundan Şapel ve ünlü heykellerini
göremedim.Hemen bitişiğinde
b)
Saat Kulesi
*c) Place De La Castre: 10-13 ve 14-17
arası, Pazartesi kapalı.4Euro.Çok çok güzel bir müze.Asla diğer birbirine
benzeyen objelerle doldurulmuş sıkıcı müzelerden değil.
Hollandalı baron Lyclama'nın kolleksiyonu
olan bu müzede dünyanın her tarafından özellikle doğudan farklı kültürlere ait objeler var.Zaten
kendisininde doğulu kıyafetiyle girişte resmi var.Aynı biletle
Tour
Du Soguet(Gözlem Evi): Müzenin içinde ama daha erken kapandığından önce bu
kaleye çıkınız.Manzara güzel.
5) Adalar Turu: Eski şehrinhemen
aşağısında ki limandanbirkaç farklı firmadan bilet alabiliyorsunuz ama aynı
boota biniyorsunuz.
A) saint -Honarat Adası:Git-gel
12Euro.Yarım saat sürüyor. Kale , Zindan ve manastır olan ada.
B) Marquerite Adası: Git- gel 12 Euro.15
dakika sürüyor.Ada şehirden görülüyor.çam ağaçları, çiçekleri ile birkaç ev ve
cafesi olan güzel bir ada.
a)
Fort Royal ve Musee De La Mer(Demir
maskeli adamın hapishanesi): 10.30-13.30 ve 14.15-16.45arası, Pazartesi kapalı,
6 Euro.Kalenin içinde birçok eski ev var.Kaleden karşı kıyıda ki Cannes ve Antibes kıyılarını
görebiliyorsunuz.
1687-1698 de yüzündeki maskesini asla
çıkarmasına izin verilmeyen bir tutuklu varmış.19.Louis'in gayri meşru kardeşi
olduğu tahmin ediliyormuş.Odası boş.Bir kaç duvar resmi var.
Ayrıca hapishanenin yanında ki müzede
denizden çıkarılan objeler ve Roma dönemi deniz kalıntıları var.
*Bu ada piknik yapmak, yüzmek ve yürümek
için çok ideal.Harika ağaçlıklı yürüyüş yolları var.Ben zaten hep yürüdüğümden
şehre geri döndüm.
*Ben
Cannes'te değilde yakınında ki Golf Juan'da kaldım.
Cannes--->Golf-Juan(otobüs)--->Juan-Les-Pins(Yürü)--->Antibes(Yürü)--->Nice(otobüs,
1 Euro)
JUAN-LES-PİNS VE CAP D'ANTİBES
Juan -Les-Pins, Antibes yarımadasının
doğusunda bir tatil bölgesi.Yarım adayı dolaşmadan kestirmeden 20 dakika da
Antibes'e yürünüyor.
Amerikalı bir iş adamının 1920'lerde
yaptırdığı otel ve kumarhanesi ile ünlü olmuş ama taş yığını.Sahilini de
sevmedim.Sahilde ki cafeler üstlerini bej renkli çatılarla kapatmışlar.Şık
olmamış.Uğramanıza bile gerek yok.
Eğer arabanız varsa buradan "Cap
D'Antibes" yarım adasına kıyı kıyı gezerek dolanabilirsiniz.Arabanız yoksa
bu adanın görülecek yerlerini Antibes'ten gitmeniz daha kolay.
ANTİBES
3-4 saat yeterli. Pazartesi
gitmeyiniz.Görülmesi gereken müzeler kapalı.
1) Place De Gulle: Şehrin merkezi sayılan
meydan
2) Eski Şehir: Gerçekten çok güzel.Hele
sahile bakan kısmı nefis.Yine daracık , taşlı sokaklar, bakımlı çiçekli eski
şirin evler,alış- veriş dükkanları...
A) Choteau Grimal Di ve Musee Picasso: 10-12 ve
14-18,Pazartesi kapalı, 10 euro.Deniz kenarında ki bu şato, Antibes Lordları
tarafında kuleli ve beyaz taştan kale
şeklinde yapılmış.
1946'da Picasso'ya çalışmak için verilen
bu şatoda yaptığı 145 resmi ve seramikleri müzeye hediye etmiş.
Pazartesi olduğundan iini göremedim ama
ev sahibim"zaten picossanın önemli
resimleri yok burada" dedi.Yanında
B) Kilise: Romenesk tarzında
3) Fort Carre:Fransız krallarının kaldığı
bu kalede apolyon, 1794'tesahili savunurken kalış. eski şehirden sonra limanı geçtikten sonra
gelen kale Pazartesi kapalı.Karşıdan görünümü
bile görkemli.
4) Adaya giderken eski şehrin manzaralı
plajı çok güzel.
5) C ap D'antibes: Bu yarım adaya,
şehirden kalkan otobüsle gidebiliyorsunuz.Ben bitraz yürüyüp sonra otostop
yaptım.Bu adada çamların arasında zengin ve ünlülerin var.Hepsi yüksek
duvarların arkalarına gizlenmiş.Kıyıdan köşeden görebiliyorsunuz
En
iyisi önce en uzak nokta olan "Hotel Du Cap" veya "Villa Eilen
Roc"'a araçla gidip "Garaupe Plajı"na deniz kıyısından yürümek.
A) Hotel Du Cap: Ağaçların arasında
denizin kıyısında çok gösterşli bir otel ama içine sokmuyorlar.Resim bile
çektirmiyorlar.Paranın gücü.Buradan yürüyerek
B) Villa Eilen Roc: Adadaki villaların en
ünlülerinden biri.Ben gittiğimde içini göremedim ama devamlı açık olan dış
kapısından girdiğinizde villanın etrafını dönerek nefis ve temiz bir plaja inebiliyorsunuz.Yine
villanın çevresinde yürüyüş yolları var.
Villa tam bir buruna yapıldığından her
taraftan deniz manzarası var.
*C) Deniz kıyısı Yürüyüş rotası: Bu adanın tüm çevresi beyaz çok güzel kayalıklardan oluşuyor.Ancak
bu güzelliği birçok turistin de yürüdüğü bu yolu kullandığınızda
görebiliyorsunuz.Bu yoldan kesinlikle yürümelisiniz.Manzara doyumsuz ama yaz
sıcağında burada yürümek eziyet olur sanırım.
Ama adanın içinden geçen araba yolları da
var tabii.
ANI: Ben yürürken anadan üryan bir adamın
koştuğunu gördüm.Yanımdan geçerken de selamlaştık.Daha sonra güneşlenmek için
uzandı.Adamlar böylesine rahat.
D) La Garoupe Plajı: Bu ünlü plajı
beğenmedim.Antibes içinde ki çok daha güzeldi.Buradan yürüyerek veya otobüsle
tekrar Antibers'e dönünüz.
Antibes--->Cagnes-Sur-Mer(Otobüs,yakın)--->Nice(8
km)
NOT: Cagnes, iki ayrı bölümden
oluşuyor.Yanılmayınız.Siz "Cagnes-Sur-Sur-Mer'de ineceksiniz.
CAGNES-SUR-MER
Nice'e giderken bu kasaba da inip inmemekte çok tereddüt
ettim.Aklımda kalmasın diye indim.Bavulumu hemen bir restorana bıraktım.
Kasaba, yemyeşil tepelere ve eteklerine
kurulmuş.
1) İtaut- De-Cagnes: 44 nolu dolmuşla bu
tepeye çıkılıyor.
A) Chateau-Musee Grimaldi:Her gün
açık.4Euro.Müze eski şehrin merkezinde.Müzede etnoıgrafik objelerle modern art
resimler var.Bu müzeye girdiğime memnun oldum.
a) The oliv tree musee: zeytin yağı
yapımı ile ilgili aletler çok ilginç .
Görülmesi gereken resimler;
b) L'eril(Göz yanılması yapan resim):
17.yy'dan kalan bu resim müzede bir odanın tavanında)"Phaethon'un
düşüşü"adlı altında görebilirsiniz.Ben yanılmayı bir türlü göremedim.Diğer
odada
c) Van Dongen'e ait denizci kıyafeti giymiş
kız portresi ile kabare kraliçesi "Suzy Solidor"un çok farklı ve
ilginç resimleri var.
d) Renoir odaları:Renoir,yaşamını
1907-1919yıllarını Cagnes'te geçirmiş. Müzenin en önemli odsaları
bunlar.Aslında "Cagnes"de ki "Ronoir Müzesi"onarımda olduğu
için kapanmış.
Bu müzede ki üç odada "Auguste
Ronair"e ait resimler ve kişisel objelerini görmek bana süpriz oldu.Çok
mutlu oldum.
B) Eski Şehir: Bu bölgede gördüğüm en
güzel,en özel eski şehirdi.Yokuşlu daracık sokaklarda her ev ayrı
güzel.Bayıldım tepede ki bu eski şehre.
Buradan çevrenizi seyrederek ve yürüyerek
şehrin merkezine inerebininizk tekrar 200 nolu otobüse .
VENCE
CagneSur-Mer'den yukarı doğru 15km
çıkılarak gidiliyor.Ben gidemedim.Burada;
A) Chapelle Du Rosaie-Henri-Matisee:
Matisee'ye hastalığı ve yaşlılığı sırasında kendisine çok yardımcı olan
rahibelere adanmış resim ve vitraylar var.Bu eserleri yaptığında çok az
görebiliyormuş.Matsee'nin bu eserlerinin eksizlerini,Nice-Matisee müzesinde
grebilirsiniz.
NİCE
En az 1-1.5 gün de gezebilirsiniz.Onun
gibi uzun bir sahili var.Ama sahili Cannes gibi özel işletmeler tarafından işgal edilmemiş.Plajlardan masmavi denizde
yüzebiliyorsunuz.
Nice, Cannes'!ten daha büyük ve mütevazi.Sahilde
daha çok normal standartlarda insanlar görebiliyorsunuz.
Ben nice'nin her yerini bisikletle
gezdim.özellikle sahilde bisikletle gezmek inanılmaz zevkli.
*Nice'de çoğu müze salı kapalı ve
ücretsiz.
1.Promenade Des Analais: Bu 5 km'lik sahil yolu üzerinde çok güzel ve bakımlı
binalar, oteller,dükkanlar var.Sahilinde de plajlar.Akşam olunca volta
atanlarla doluyor.
1) Negresco Otel: Sahil yolu üzerinde Merkez
sayılır.Karşısında ki sahil yürüme yolu insanların buluşma noktası.Çünkü otelin
pembe kubbesi heryerden görülebiliyor.
Eskilerde olduğu gibi otelin kapısında hala özel
kıyafetli görevliler var.
Hergün 3-18 arası değerli tablo ve eşyaların olduğu
alt kattaki müzeyi ücretsiz gezebiliyorsunuz.Hem de otelin şaşaasını az çok görebiliyorsunuz.Yanında
2) Musee Massena:10-18 arası açık.en son giriş
17.30.Salı kapalı.Ücretsiz.Nice'nin geçmişine ait resimler ,portreler ve
eşyalar sergileniyor.Beğendim.
3) Palais De La Mediterranee(Akdeniz Sarayı): Bu
farklı mimaride ki bina otel ve kumarhane olarak kullanılıyor.Kumarhaneye
kimlik ile girebiliyorsunuz.
4) I.Albert Jardin: Şehir içinde güzel bir park.Ben
gittiğimde onarım nedeni ile kapalıydı.İçinde 18.yy'dan çeşme ve tiyatro
var.Karşısında
5) Massena Meydanı(Şehir Merkezi): Fiskiyeli,
heykelli havuzlu çeşmesi ve pembe, kırmızı renkli evleri ile güzel bir meydan.
2.Şehir Merkezinin batısında kalan
gezilecek yerler
1) Musee Des Beaux-Arts Jules Cheret:10-18 arası, Pazartesi kapalı, ücretsiz.Bu
müzeye sahil yolundan yukarı doğru yürüyerek ulkaşmanız daha kolay.
Ortaçağın sonuna ait eserler ve Jules Cheret, Van Dongen, ve Dufy'nin resimleri olan güzel
bir müze.
Bu Müzeden yukarı doğru devam ederek veya
daha düz yol olan "Cambertta"bulvarından çıkarak ulaşabileceğiniz;
2) Cathedrale Russe(Ruıs Kadetrali): 9-12
ve 14-18 arası, Pazartesi kapalı, ücretsiz.Beş tane renkli soğan biçimli
kubbeleri var.Çok güzel görüntüsü var.İçinde ikonlar ve diğer objeler değerli
ve çok güzel.
3.Vieux Nice(Eski Nice): Kale ve liman'ın
olduğu bölge
1) Eski Şehir: Albert parkının ve Massena meydanının
hemen doğusunda ve bitişiğinde .Sahilden de Massena meydanından da
geçebilirsiniz.Sahilde sırasıyla
A) Opera: Sadece Pazartesi, önceden
randevu almak koşulu ile gezdiriyorlar.1"9.yy'dan kalma .
B) Cours Saleya
a)Porchettes:
Eskinin balıkçının evleri, şimdi restoran, shop vb.Renkli, küçük pastel renkli
evler çok şirin görünüyor.
b)
Çiçek Pazarı: Gün boyu açık
c)
Sebze Pazarı: Öğlen 13'e kadar açık.Daha sonra heryer yıkanıp açık hava
pazarına ve restoranlarına dönüştürülüyor.
*Pazartersileri iki pazarın yerinde
antika pazarı kuruluyor.
d)
Misericorde Şapeli: 1736 yapımlı .Yakınında
C) Rue Droite: Ortaçağın en ünlü
caddesiymiş.Çeşitli restoranların vb.nin olduğu cadde üzerinde
a)
Saint-Jacques Kilisesi: Barok mimarisiyle yapılmış.
b)
Sainte-Reparate Katedrali: 18.yy'dan kalma.
*)
Palais Lascaris: 10-18 arası,Salı kapalı, ücretsiz ama cumaları 5 Euro.
17.yy'dan kalma Lacaris ailesineait
gösterişli bir bina.Girişte ki 1738'den kalma eczane(1 oda) çok ilginç.Yine
daha çok 17.Yy'dan kalma piyano ve müzik aletleri ağırlıkta olmak üzere
mobilyalar da çok güzel.Bina çok zarif değil.Özellikle kapıları çok sıra
dışı.Caddenin sonunda
d)St.
François Meydanı: Pazartesi hariçöğlene kadar balık pazarı olan şirin bir
pazar.
Daha ileride eski şehrin hemen dışında
D) Musee D'Art Moderne Et D'Art
Contemporain: 10-18 arası, Pazartesi kapalı, Ücretsiz.Girmedim.
2) Caline Du Chateau (Kale)
Pa ayla asansörle
veya merdivenle 15 dakika da rahat tırmanarak çıkılıyor.
Şehrin tüm manzarası ve kalenin ve eski
şehrin arkasında kalan limanın manzarası çok güzel.
Birçok restoran, cafe, shop var.Yine en
tepeden sular akıyor.Kaleden döne döne inmek çok zevkli.
3) Liman
Kaleden inip arka tarafa
yöneldiğinizdelimanı göreceksiniz.Yine renkli evleriyle tipik Fransız
limanı.Yürüyerek de gidiliyor.Bisikletle
gezmekte keyifli.Yatlarla dolu.
4.Cimiez
Romalılar tarafından eski şehrin
kuzeyinde ki tepede inşa edilen bu semt 19.yy'da Avrupalı zenginlerin oturduğu
muhitmiş.Evler çok ihtişamlı.Yürüyerek veya otobüsle gidilebilir.Ben bisikletle
gittim .Hafif yokuşu vardı.Sırasıyla;
1) Musee National Marc Chagall: 10-18 ,
salı kapalı, 7.50Euro.1889-1985 yıllarında yaşayan ve Rusya'da doğan Chagall, petersburg'da
sanat eğitimi aldıktan sonra 1910'dan ölümüne kadar Fransada yaşadı.
52 dakikalık film
seyredebiliyorsunuz.Yaşamı hakkında resimleri ilginç.Çocukluğunda etkilendiği
keçi , her resminin bir yanından görünüyor.Ben birtürlü ne anlatıldığını
anlayamadığım bu resimleri sevemeiyorum.Ama müzede huşu içinde resimlere
bakanları gördüm.Tırmanarak yürümeye devam
2) Regina Palace: Nice'nin en eski bu
oteli çok gösterişli.Hemen ilerisinde
3) Musee Matisse: (1865-1954)1921
yılından sonra Nıce'de yaşamaya başlayan sanatçı 1949-51 yılları arasınada Vence'de
ki kendısının neredeyse kör olmasına
ragmen ,Kendisine bakan rahibelere hediye olarak "Rosaire" şapelinde
çalıştı.
Vence'de özellikle Şapelde ki vitraylar
görülebilir.
Bu müzede ki resimleri ben
hiçsevemedim.Sanırım anlamadığımdan bana çiziktirilmiş gibi geldi.Sanatcı bu
kadar unlu olduğuna göre bir farklılık vardır.Burada kişisel birkaç eşyesıda
var.
Zaten bu iki müzede fazla resim
olmadıgından fazla zamanınızı almıyor.Müzenin bahçesinde
4) Arkeoloji Müzesi: 10-18arası,salı
kapalı, ücretsiz,Roma kalıntıları
var.Parkın diğer köşesi
5) Fransisken Manastırı: Kilise
9-18arası, ücretsiz.Müze ise 10-12 ve 15-17.30 arası gezilebiliyor.Manastır
15.yy'dan kalma .Müzesinde ünlü ahşap heykeller var ama ben bekleyemediğimden
göremedim.
*Yanında ki mezarlıkta Matisse ve
Dufy'nin mezarları var.
5.Pare Phonix: 9.30-18(En son giriş), 2 Euro.Hava
alanına yakın.Otobüsle gidiliyor.Kapısına kadar gittim ama aynı bahçeler, aynı
hayvanlar...girmek istemedim.
İçinde çin ve Japon bahçeleri ve ayrıca
Asya el işlerinin sergilendiği art müze
varmış.
Nice--->Monako(20km,6-20 saatleri
arası 100 nolu otobüs,45 dakika, 1 Euro) --->Menton
* Nice'de otobüs Masseni meydanına yakın
kalkıyor.Her durakta duruyor.
MONAKO
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder