5 Şubat 2013 Salı

5 - ÇİN - SİNCAN UYGUR BÖLGESİ


ÇİN SİNCAN UYGUR ÖZERK BÖLGESİ: Konuştuğum her uygur Türkiye'ye yerleşmenin yollarını sordu.

Uygurlar , azınlık olduklarından baskı altında oldukları kesin.Ama tembeller, temizliğe özen göstermiyorlar ve eğitim almaya pek yanaşmıyorlar. Çin Halk cumhuriyetinden daha fazla özgürlük istediğinden sürekli çekişmeler devam etmektedir. 



 



1-GENEL




TARİH
1-Uygur Devleti:(745-840 yıllarında ,Ötüken de Kül Bilge Kağan  tarafından kuruldu.)

Orhun-Selenga boylarında oturan Uygur Oymakları,8.Yüzyılda Göktürklerin yerini alarak İç Asya’ya yayıldılar.

Uygur kağanlığı 840’ta Kırgızlar tarafından. yıkıldıktan sonra Uygurların çoğunluğu ,Karluk Ülkesine,Çin sınırlarına, Beşbalık ve Turfan’a yerleşerek yeni devletler kurdular.

Sarı Uygurlar(Şato Türkleri) ise iç kısımlarda ki Kansu’ya yerleştiler.


*Sadece Ötüken bölgesinde hakimiyet kurabildiklerinden siyasi otorite boşluğuna düşen Türk yurtları üzerinde Çin-Arap hakimiyet mücadelesi başladı.Bu da Talas savaşına neden olmuştur.

2-Kansu Uygur devleti( türkiye Uygur Devleti(TurfanUygarlığı(847-1226)

Yıkılan Uygurların bir kısmı Çin’in kuzeyinde Kansu bölgesinde devlet kurdular. Çinliler,Tibetlerin saldırılarına karşi engel olur düşüncesiyle Beşbalık,Turfan,Koçu bölgesine yerleşerek devlet kuran  Uygur devletini tanıdılar

.Ticaret yaparak ekenomik yönden güçlenen Uygurlar,1209 yılında Moğol egemenliğini tanıyarak ,Moğol devlet kademelerinde çalışarak .Moğolların Türk kültüründen etkilenmesini sağladılar.Ve Uygur kültürü Moğollar arasında yayılmış ve Moğolların Türkleşmesinde önemli etkide bulunmuşlardır.

Çin ile akrabalık derecesinde ilişkileri oldu.10.yy’da bağımsız yaşamaya başladılarsa da önce kitanlar,sonra Tangutların ,daha sonra da 1220’de Cengiz Han’ın egemenliğini kabul ettiler.

Günümüzde Çin’in batısında yaşayan Sarı Uygurlar bunların soyundandır.


3- Doğu Türkistan(Kaşgar hanlığı):1418-1877

Doğu Türkistan  Karanlık dağlarının kuzeyinde,Tarım havzasını içine alan bölgedir.Yöre ,eski Uygur bölgesi adını taşımaktadır.

13.yy.da Moğol devletine bağlanan Doğu Türkistanda,16.yy’da Çağatay soyundan gelen Veyis Han tarafından Kaşgar,Yarkent, ve Hotan’ı alınarak” Kaşgar hanlığı “kurulmuştur.(1418-1428)

Bu bölgede yaşayan Çağatay Hanları Tüekçe konuşuyorlardı ve İslamiyeti benimsemişlerdi.Öyle ki Moğol,Kalmuk, ve Oynatlara karşı İslamiyeti korumak için savaşmışlardır.

Veyis han’ın ölümünden sonra Yunus han,Aksu’ya giderek Turfan’ı ele geçirip bu bölgede Turfan Hanlığı  kuruldu.(1462).Yunus han,1472yılında Batı Çağatay Hanlığının tamamına egemen oldu.Timurlulardan Taşkent’i alarak hanlığın merkezini Taşkent’e taşıdı.(1484).

Yunus han’ın oğlu Ahmet Han  kaşgar’ı ele geçirdi.Ahmet hanın ölümünden sonra yerine geçen oğlu Mansur Uyguristan(Turfan Uygurları)hu iki Han İslamiyeti yaymak için çalışmalar yaptılar.

Uyguristan Hanı Mansur’un ölümünden sonra taht kavgaları başladı.Bu kavgalar sırasında Hanlığın elinde sadece Kaşgar bölgesi kalmıştı.

Çin,bölgedeki taht kavgalarından yararlanarak bu bölgeyi kendine bağladı.Kaşgarlılar Çin yönetimine karşı birçok kez ayaklandılar.

1866’da Muhammed Yakup Bey(Atalık Gazi),başlattığı isyan ile kendini Kaşgar hanı ilan etti.İsyanın amacı,Türkistan2ın bağımsızlığını elde etmekti.

Yakup bey,Osmanlı devletine elçiler göndererek bağlılığını bildirdi ve yardım istedi.

Osmanlı padişahı ve Müslümanların halifesi olan Sultan Abdülaziz,Osmanlı devleti zor durumda olmasına rağmen öğretmenler gönderdi.Osmanlılarla yapılan iş birliği Muhammed Yakup Beyin ölümüyle son buldu.(1877)

Aynı yıl ülke,Çin tarafından işgal edildi.

Uygurlar günümüzde Çine bağlı olarak “Sincan Uygur Bölgesinde” çok ta özgür olmadan yaşamaktadırlar.









NOTLAR:


*Türk devletleri içinde yerleşik düzene geçen ilk Türk devletidir.Bu nedenle uygarlıkta hayli ilerlemişlerdir.

 *14-18 harfli buldukları Uygur alfabesi uzun yıllar hem kendileri,hem de Moğollar tarafından kullanıldı.

Kilişe matbaayı geliştirip “ilk Türkçe Kitap” bastılar.

*Yaradılış ve göç destanı Uygurlarındır.

*Mani ve Budizm’i benimseyerek din deiştiren ilk Türk devleti olmuşlardır.







PARA:1 Dolar=6.2 Yuan

1 yuan=30kuruş

10Yuan=3 TL

100Yuan=30TL

Öğretmen maaşı 100Dolardan başlıyor.Turfan’daki kıdemli öğretmen evsahiplerimin maaşları 300 ve 400 Dolardı. Çinlierin ve Uygurların birlikte oturduğu bir sitede güzel bir evleri vardı.


SAAT:Sincan Uygur saati Pakistan saatinden 2 saat ileride.

Pekin saati de Pakistan saatinden 3 saat ileride.

Pekin saati Urumçi saatinden 2 saat ilerde.otobüs ve tren saatleri Pekin saatine göre söyleniyor.Dikkatli olunuz.Saatinizi Pekin saatine göre ayarlayınız ama bulunduğunuz yerin yerel saat farkını da öğreniniz.

YAŞAM

*Şehirden diğer şehre girerken makinalar ile kimlik kontrolu yapılıyor.

*özellikle “canpolat”ve diğer Türk dizileri buraya kadar gelmiş.Kaşgar’da dolmuşta İbrahim tatlıses’in cd’si calıyordu.Yine birçok yerde Türk şarkıları duydum.

*Uygurluların yarım yarım kaşları ve çok küçük burunları var.özellikle genç kızları çok güzel ve zarifler.Kazak ve Kırgızlar kadar gözleri yumuk değil.Sanırım beşikten yatmaktan çocukların başları düz.

*Çin’de Müzeler bedava ve çok kapsamlı ama ören yerleri oldukça pahallı.Ben 10 yıl önce geldiğimde ucuz bulmuştum.Girişlerde kontroller çok sıkı.Daha önce geldiğimde iki arkadaş yasak şehir,çin Seddi  gibi yerlere aradan kaçmıştık.Şimdi dolu görevli var.Sincan’da Uygur görevliler daha insaflydı.







GİYİM:Kadınlar genelde başlarını,eşarplarını ya arkadan veya öçene altından aynı Türkiyede ki turban modasında  önceki gibi bağlıyorlar.Sadece tül eşarpla bağlayanlarda çok gördüm.Açık olanlarda var.Bunun yanında bizdeki gibi birkaç renk eşarpla  çeşit çeşit  bağlanan turban modası burada da başlamış.Ama yüzlerinde birton makyaj.

Başlarını kapatmayan Uygur kızlarının bazıları   geleneksel dört köşeli işlemeli bere gibi şapka takıyorlar.Hele uzun örgülü saçları olanlara çok yakışıyor.Küçük kızların saçlarını kısacık kesip sadece berelerinden önde görünecek şekilde perçem bırakıyorlar.

Kadınlar genelde bizim rizenin geleneksel kumaşlarının deseninde ama kırmızının yanında farklı renklerinde olduğu kumaşlardan olan geleneksel elbise giyiyorlar.Yaşlılar boydan oturtmalı ,uzun,gençler ise materyallerle süslenmiş  daha kısa oturtmalı  elbiseler diktiriyorlar.

Erkekler ve erkek çocuklar saçlarını kazıtıp,yine başlarına dört köşe makine işciliği olan şapka takıyorlar.Terekli köylü şapkası ve fes takan da var.Saçlarını kzımak düz kafa yapılı erkek çocuklara ve erkeklere çok yakıştığını söyleyemeyeceğim. Normal elbiselerinin üstüne çüppe giyen de çok.

Küçük erkek çocukların ,genelde ağları açık.Tuvalet ihtiyacı olan bacaklarını acıp heryere yapıyorlar.İnsanlara normal geliyor.Herşeyler ortada.Çişleri geldiğinde pantolonu indermeye gerek yok.

Çinli kızlar ise genelde kısa şort veya etek giyiyorlar.Bayağı açık giyiniyorlar.Bakımlılar.Renk uyumuna özen gösteriyorlar.

Çin ve Uygur bayanları nedense topuklu giymekten çok hoşlanıyorlar.

*Uygur erkekleride  sıcak havalarda çinier gibi elbiselerlini sıyırarak kol ve karın bölgelerini açikta bırakıyorlar.

*Ne hikmetse Kırgız ve Uygur kadınları Bacaklarını acıp oturmaktan çekinmiyorlar.Başları kapalı ama inanın kilotlarına varıncaya kadar gördüklerim oldu.Hele bazıları ten rengi çorap veya jartiyer şeklinde şort  giyip eteklerini sıyırarak oturmasına şaşırdım.Böyle alıştıklarından onlara çok normal geliyor.Yine yol üstünde bebeğini çok sakınmadan emdirenlere rastladım.





DİL:Uygurların dillerinde bazı kelimeler ve rakamlar Türkçe.Bunun dışında çoğu kelime farklı.Anlaşmak mümkün değil.Ancak bilinen Türkçe kelimelerin kullanıldığı cümleleri anlayabiliyorsunuz.Aslında Türkçeye yakın bir dil.Sadece Türk Televizyonunu izleyerek Kaşgar’da Türkçe öğrenmiş bir gençle karşılaştım.

Rakamlar aynı ama örneğin ikki,yeddi gibi vurgulayarak söylüyorlar.

Harfleri Arapçaya benziyor.Sağdan sola yazıyorlar.

Tabeleların çoğu Uygurca ve Çince yazılı.

Gençlerin hepsi Okulda Çince öğreniyorlar ama Yaşlıların çoğu Çince konuşamıyor.

Üniversiteyegiden gençlerin dışında İngilizce bilen yok.Onlarda çok iyi bilmiyor.

Çin yazıları ise bana göre  benim öğrenmem imkansız gibi görünen kargaşa şeklindeydi.

DİN:Suni Uygur ve hui Müslüman Camilerde çok.Çinlilerin bir kısmı Budist,Çoğu dinsiz.Sincan’da Budist tapınağı sadece Tan chi gölde gördüm.Hiristiyanlarda var.Kumul’da merak ettiğimden Pazar ayinlerine katıldım.


-HUİ-Çince (TURGAN-Uygurca):Çinli müslümanlar Uygurlardan önce Müslüman olan Çinliler.1400 yıl önce Araplarla olan evliliklerden üredikleri için Çinlilere çok benzemelerine rağmen ayırt edilebiliyorlar.

Sincan’da genelde Moğolistan sınırına yakın 6milyonluk Henan dağı ve sarı ırmağın olduğu Ningxia eyaletinde 2.3 milyonu  müslüman Huiler.Başkenti “Yinçuan”.




 Çölde,kuru havada  yetiştirdikleri üzümlerden fransadan gelen fıçılarda  şarap üretiyorlar.Kaşmir fabrikaları,Petrolkömür ve doğal gaz zenginlikleri ile yaşam koşullarını düzene sokmuşlar.Kömürle çalıştırdıkları santrallerden elde ettikleri elektriğide satıyorlar.

Fazla sofu değiller.3000 tane camisi var.

Pirinçlapası ve topraktan yapılmış orijinal Çin Seddi var ama artık yıkılmaya yüz tutmuş.

Diğer eyalete dağılmış olanların durumu çok parlak değil.Çin hükümeti ile de araları Uygurlardan çok daha iyi.


YEMEKun,karpuz üzüm  çok çeşitli ve çok bol.Bunun dışanda da her türlü meyva var.

“Jajube”adlı küçük elma görüntüsünde iğde tadında kurutulmuş bu meyva da çok seviliyor.

*sincan’da kav

1-Çin Mantısı:

Kawa Manta:İçi et ve sebze ile doldurulmuş buharda pişirilen bir nevi mantı.

Pitir Manta:hamurun içine sadece et konulmuş mantı.

Kaksan denilen delikli yuvarlak ağaçtan yapılmış kaplarda buharda pişiriliyor.

2-lagman:hamur pıtla, denilen yuvarlak ve  upuzun çubuk şeklinde hazırlanıp ağzı kapalı  kaba döndürülerek yerleştirilen ve dinlendirilen hamur, daha sonra elle çekiştirilerek inceltilerek masaya  yığılıyor.Bu yığın, iki  el ileyün çilesi  çile şeklinde çile yapılıp parçalara ayrılıyor.Bu çileler el yardımıyla  ile tahtaya vurularakdaha da  inceltilerek  makarna şekline getiriliyor.Kaynar suda haşlanıp iyice süzülüp tabağa alınıyor.

Ayrı bir kapta et, fasulye,biber,kabak,patates, domates, vb.sebzeler yağda kavrılup makarnanın üstüne konarak yeniyor.En çok ben bunu sevdim.

3)Pola:Pilav,et ve sebze karışımı

4)Dapanji:Aslında bir çin yemeği.Hamur açılıp kalın ca şeritler halinde kesiliyor.Haşlanıp bir tabağa alınıyor.

Ayrı bir kapta Tavuk,domates ve büyükçe dilinmiş patates pişiriliyor.

Şerit hamurlar bu sebze tabağının üstüne alınıp yağına bandırılıp birlikte yeniyor.

5)Churchure:Hamur içine et,piyaz konup kaynayan suda haşlanıyor.

6)Narin Chup:Kalın şerit şeklindeki haşlanmış hamurun üstüne havuç, turp,et karışımı konulmuş hali

7)Ugara:Haşlanmış büyük erişte.

8) upka hısıp:Bağırsakları doldurmuşlar.Öpke’yi kesip taslara koyup,doldurulmuş bağırsaklarla yiyorlar.



9)Tangzungza:Muz yaprağı(Komas) a prinç sarılarak pişirildiği tatlı.Hiçsevemedim.

10)Nan:Burada nan daha büyük ve  üzerine civili araçla şekil yapıyorlar.Fiatıda 2 Y.Çokça alıp günlerce yiyorlar.Bayatlasa da fazla sertleşmiyor.

11)Samsa:Hamurun içine et ve sebze(Soğan,biber,domates) konup kapatılıp tandırda yapıştırılıp pişiriliyor.

12)Gırde nan:İçi boş hamurun simite benzer şekil verilip tandırda pişirilmesi.


13)dog:Buzlu ayran.

14)Kewap(kebab):Uzun dar ocaklarda kömürde seçtiğiniz kabaı hemen pişiriyorlar.1 şiş 1 Y.Çok lezzetli ama keçi etinden olan benim bağırsaklarımı hemen bozuyor.Dikkatli olunuz.


*Çöpçülerin çoğu kadın.

*Burada da bizdeki eski gelenekte olduğu gibi kaynanası ile oturan gelin erkenden kalkıp tüm gün evin her işini yapıyor.7 aylık gelinin hiç durmadan çalıştığını ,hatta ev halşkına yemekte servis yaptıktan sonra ancak kendisi yemek yiyebildiğini gördüm.



Özbek Pilavı:Üzerinde havuç ve kuzu eti olan

*Uygurlarda Çinliler gibi yemeklerini iki çubukla yiyorlar.Aslında çok sağlıklı.Böylece az az sindirerek yişyebiliorsunuz.Yeşil çaylarını da kaselerde içiyorlar.

BUZKAŞİ:Zamanuında savaş alanından yaralı askerleri kurtarmak için yapılan antremanlar sonuçu ortaya çıkan oyun.Kalabalık bir grubun ,oyun alanına atılan hayvan başını attan inmeden alıp bir tur atıp çembere atması gerekiyor.

OKUL:

Sincan’da Sadece Uygurların gittiği,sadece Çinlilerin gittiği ve Uygur ve Çinlilerin gittiği Okullar var.Bu aynı okulda genelde Uygur ve Çin öğrencilerinin sınıfları ayrı.Bazende Çin sınıfında 5-6 Uygur öğrenci olabiliyor.Öğretmenler genelde Çinli.

Sadece Üniversite de saçlarını kapatabiliyorlar.Diğer kademelerde açmak zorundalar.

Eğitim daha çok Çince,daha az Uygurca veriliyormuş.Zaten iyi çinmce bilmeyenin devlet dairesinde iş bulma şansı azalıyormuş.






Kaşgar’da ki Uygurların  söylediklerine göre;

-Devlet dairesinde çalışan bir Uygur camiye gidemez.yemek çıktığından gizli de olsa oruç tutamaz.

-Başı kapalı bir Uygur bayan ancak Uygurların özel işlerinde çalışabilir.

-Başı kapalı okula gidemiyorlarmışi.

Bir Uygur dış ülkeye giderken bir memurun kendisine “Çin’e karşı olumsuz bir çalışmanın içine girmeyecek” diye kefil olması gerekiyormuş.Zaten şimdi pasaport almak çok zorlaşmış.


Yine benim ilk Kaşgar’da ki Uygur  evsahiplerimle  birlikte Polis karakoluna giderek evlerinde de misafir olduğumu söylediler.polis pasaportumun fotokopisini aldılar.Ama Turfan’da ki Uygur aile ile urumçideki Çinli ve Amerikalı aileler bir şey yapmadı.

 Urumçi’de karşilaştığım genç bir Türkün anlattığına göre;

*5 Temmuz 2009’da Cuma namazından sonra üslümanlar yaptıkları mitingde 1000 Çinliyi öldürünce,ertesi günü hiçbir ayrım gözetmeden 1 milyon Uygur öldürülmüş.Bunu kendi gözleri ile görmiş.

*Bana anlatıldığına göre yasaklar:

-Ezan sesi yasak.Ama bana bunu söyleyen Türk çocukla pasajdan dışarı çıktığımızda ezan okunuyordu.”Yalancı çıktım ama  bugün izin vermişler”dedi.Yine Turfan’da Tunan camide yasak olduğundan mı yoksa kendileri istediğinden mi ezanı imamın  caminin köşesinden hoporlerle okuduğunu gördüm.Daha da sonra Kumul’da H.z Fatma’nın doğum günü nedeniyle bangır bangır dualar edildiğini ve ezan okunduğunu gördüm.

-Toplanma hakkı yok.

-Hükümette yükselmek mümkün değil.

-Her yer kamera ile dolu.Her an takip ediliyorlarmış.Telefonları dinleniyormuş.

-Sincan’da hiçbir Çinli uyuşturucu madde satmazmış. Kendi kendilerini zehirlesin diye hepsini Uygurlar satarmış.

-Eskiden yasak olan ve gizli verilen Türkçe dersi 1 ay içinde serbestce verilecekmiş.

-Ay-yıldız da yasaklanmış.Aslında Türk bayrağı yasak değilmiş ama insanlar her rengde ay yıldızı kullanıyorlarmış.bana çok inandırıcı gelmedi.her yerde Türk bayrağı ve Türkler var.Bu durumda da mavi-beyaz ay yıldızlı bayrak,yani Doğu Türkistanın bayrağı ortaya çıkıyormuş.

-Halk olarak Uygurlar pek bağlı değillermiş.Şehir şehir ayrımcılık yapıyorlarmış.

-Tunganlar(Huiler)-müslüman Çinliler  gencin dediğine göre geleneksel şapkaları  olan fesleri çıkardıklarında Çinliden bir farkları yomuş.Yani işlerine geldiklerinde Çinli gibi görünebiliyorlarmış.Genelde mafya gibi karanlık işlerypeşindelermiş.Kendisinin mescitlerine girmeye izin vermemişler.

Uygurlarla Turganlar birbirlerinin mescidine gitmezlermiş.ama beni Ak mescide kadın olduğum için  almadılar.Ertesi günü Dabazar’da ki camiye de almadılar.Biraz söylendim.Daha sonra oradan bir Uygur bizzat kendisi içeriyi gezdirdi.kumul da da H.z fatma’nın doğum günü nedeni ile gittim.Sorun olmadı.

Ama yol üstünde ki tunganların mescidine çok rahat iki kere gittim.Çok da güler yüzlü davrandılar.Fotoğraf çektirdiler.

Açıkcası Türk gencinin konuları abarrtığını düşündüm.Bana”Az mı oşturduk Atatürk’ün peşinden” demesi yetti.Acaba Atatürk olmasa buralara nasıl böyle rahat gelecekti.Birçoğuna inanasım gelmedi zaten ama önüme gelene sordum.Herşeyi birebir doğru yazmaya çalışıyorum.Zaten bu kadar kısa sürede buralar hakkında kesin bir şeyler diyemem.Bir baskı olduğu gerçek ama abartıldığıda gerçek.İnsanlar hep farklı anlatmaya çalışıyorlar.

Ertesi günü Üniversiteye gittiğimde  bahçede başı kapalı olan kızlar görünce acaba öğrenci değilde çalışan mı diye düşündüm.Orada ki Uygur iki erkek öğrenciye durumu sordum.Bana “sınıfta ve bahçede mümkün değil”dediler.”Ama ben başı kapalı kız gördüm”deyince “Sadece bahçede çok az olabiliyor”diyerek tüm ısrarlarıma rağmen çelişkiki cevapar verdiler.Tam çıkarken başı kapalı bir Uygur’a tekrar sordum. “sınıfta da kapatıyorum ama öğretmenlerin bazıları uyarıyor” dedi.Kısacası buradakiler  yabancılara Sincan’ı farklı tanıtmak amacı ile ikilemli cevap veriyorlar.

Aynı gün 15 yıla kadar burada yaşayan bir Karadenizli hemşehri

Me raslayınca tüm bu konuları kendisine sorarak bana tam doğru cevap vermesini rica ettim.Aynen gördüklerimden ve tahminlerimden  benim düşündüklerimi söyledi.Yanıldığım noktaları da söyledi.Şimdi onun anlattıklarını yazıyorum:

-Çin’in Guanci şehrinde Amerikalılar Uygur kızlara tecaviz edince ortalık karışmış.Çıkan olaylarda her iki taraftanda denildiği kadar değil ama ölenler olmuş.Kendisi bu olayı çok iyi bilmediğini söyledi.

-Urimçide  bir baskı olmadığını ama diğer bölgelerde devlet memurlarının din konusunda sıkıntıları olduğunu

-Baş kapatmanın yasak olmadığını,ancak yüzü kapatan çarşafın yasak olduğunu

-Uygurlar yurt dışına çıkarken “haca gitmeyeceklerine dair “kota nedeni ile sorun çıkmasın diye evrak istiyorlarmış.Uygurlarda “bizim dinimizi engelliyor “diyorlarmış

-Uygur erkeği ,sigara içen kadını hafif kadın olarak itelerken, yararlanabileceği için  içipte sarhoş olan kadını normal görebiliyormuş.

-Rüşvet almanın cezası bu ülkede ölüm ama rüşvetsiz muhtardan ikametgah bile alınamıyormuş.

-Ama benim “Uygurların misafirverver değil"fikrine katılmadı.Çıkarları olan kişilere olsa da misafirsever dedi.

-Uygurların en önemli sorunlarının masa başında sorunları çözecek kendi aydınını yetiştiremediğini ve bunun için gayret göstermediğini söyledi. Tek çözümün Uygurların eğitim alıp sorunlarını masa başında çözmelerinin mümkün olacağını ekledi.

Aynen katılıyoryum.En basit işlerde Uygurlar çalışıyorlar.Eğitime önem verdiklerini düşünmüyorum. Güzel Uygur kızları aynı Türkiyeden örnek aldıkları gibi daracık pantolonlar,aşırı makyaj ama kafaları kat kat  baş örtüleri ile sıkı sıkı bağlı.Çoğu tezgahtarlık yapıyorlar.eğitimli değiller.

Daha sonra planımda yok iken Kumul’a gittiğimde misafir olduğum eve beni duyup gelen ve Türkiyede okuyan genç kıza aklıma takılan her soruyu sordum.Beni net cevapladı.

O da görünen net bir baskının olmadığını,ezanın serbest olduğunu,baş kapatmanın sadece üniversitede serbest olduğunu söyledi.

Ama özellikle Hotan ve kaşgar’da cahil Halk kışkırtılmaya çok müsait olduğudan daha fazla sorun yaşanıyormuş.Hotan’da bazı aileler kızlarını okula göndermek istemiyorlarmış.sadece Kuran öğrenmelerinin yeterli olacağını düşünüyorlarmış.

5 Temmuz olaylarında Müslümanlar Çinlilerin yanında Uygurlardan da öldürdükleri olmuş.Ne kadar doğru bilemem ama çahil insanların gaza gelerek neler yapabileceğinin örneklerini ülkemde çok gördük.

Ayrıca  uygur öğrenciye lisede Çin eğitimi alıp ta üniversite sınavlarına gireren kendi dilinde eğitim almadığı ve zorlanacağı için ekstra

30 puan ekleniyormuş.Hatta daha önceleri Üniversitede çok az Uygur öğrenci olduğundan bu eklenen puan 120 imiş.

O zaman ben de3 kendisine”bu kadar kolaylık tanıyorlarsa niye okumaya Türkiye’ye gittin dedim.O da”Çinliler üniversitede kendilerine ait gerekli,gereksiz her şeyi öğretiyorlar.Ayrıca ben Turizm okumak istediğimden Türkiye bana daha cazip geldi”dedi.

Ama anlayamadığım birçok genç Türkiye de okumak istiyor.bu kız”Çok Uygur Türkiye ye gittiğnden pasaport alırken Singapur’da okuyacağım”diyerek pasaport alıp Türkiye’ye gitmiş.Dönüştede bu durum sorun yaratmamış.

*Uygurlar ve diğer Türk cumhuriyetinden gelenler önce Tömer de kurs alarak Türkçe öğreniyorlarmış.Daha sonra sınava giriyorlarmış.Bu sınavlar bu farklı ülkede yaşayan Türk öğrenciler için daha kolaymış.

İstanbul’da Ticaret Üiversitesi,Fatih Sultan Mehmet üniversitesi gibi bazı üniversitelerden bu Uygur öğrencilerin burs alamalarıda zor değilmiş.

Benim çok karşı olduğum bir durum.Bizde gençler üniversite kazanacağız diye çalışmaktan ruh sağlıklarını kaybediyorlar.Dışardan gelenler ise kolayca aynı eğitimi alabiliyorlar.


Kazakistanda ki ev sahibim OTDU’de okumuş.Bizim gençlerimiz gireceğiz diye canları çıkıyor.


2- KAŞGAR



TASKURGAN


Pakistan’dan geldiğinizde gümrükte işiniz bittiğinde eğer direkt Kaşgar’a gitmek isterseniz hemen sizi kapıda bekleyen jeep  ve taksiler var.Kişi  başi 100Y.


Yine gümrükten çıkıp düz anayoldan yürüdüğünüzde oteller var ama en iyisi otobüs terminalinin sokağındaki oteller.Hem merkezi hem de daha ucuz.


İki kişilik oda 50-60 Yen.
Bu şehir sanki Çin’e ait değil.Daha çok Tacikler,Pakistanlılar ve Uygurlar  vardı.Aslında sokaklar boştu.Sokaklar çok güzel ışıklandırılmıştı.Oda arkadaşım Japon kızla boş sokakları arşınladık.Sokakta şiş yapan uygurdan karnımızı doyurduk.Biraz restoran ve dükkanları gezerek Çin’e ısınma turları yaptık.
Şehrin çok geniş caddeleri var.Boşluk hissi veriyor.Caddenin kenarlarında alçak katlı güzel binalar var ama çevre pis.Dükkan sahiplerinin çoğu tajık.Kadınlar başlarına renkli kep takıyorlar.Yaşlılar bu kepin üzerine ayrıca beyaz eşarp takıyorlar.Kadınlar genelde etek ve oturtmalı çeket ve altlarına tayt giyiyorlar.Dükkanlar genelde kırmızı renkli rengarank giysilerle dolu.
Bu şehirde Pakistanlılar da çok.otel ve dükkan işletenler var.
Pakistan-sust→Tasgurkan(Otobüs,7.5 saat beklemelerle)
*Taskurgan→Sust 225Yen.Aynı paraya geliyor.
Taskurgan→Kaşgar(taksi,100Yen)*terminaldende taksi kalkıyor.
Tasgurkan→Kaşgar(Otobüs,8am,55Yen)
Otobüs içsıra halinde yataklıydı.Ben dahil herkes uyudu.Yol manzarası genelde çıplak dağların eteklerinde  çeşitli büyük baş hayvanların otladığı yeşil çimenlikler vardı.Özellikle tepeleri karlı dağların görüntüsü güzeldi.
*Karakol Gölü:Taşkurgan ile Kaşgar yolu üzerinde Taşgurkan’dan  sonra 1.54 saat sonra.Tepeleri karlı dağların arasında güzel bir göl.
Göl çevresinde ki kıl çadırlarda kahvaltı ve akşam yemeği dahil 50Yene kalınabiliyor.Dinlenmek için kalınabilir.
Bu gölden sonra  yol üstünde yine kalınabilecek diğer bir göl daha vardı.
*Bu bölgelerde daha çok Kırgızlar oturuyor.Yol boyunca da onları görüyorsunuz.
OPAL KASABASI-KAŞGARLI MAHMUT’UN(1008-1105) TÜRBESİ:
Taşkurgan’dan Kaşgar’a gelirken Kaşgar’a 45km-1 saat kala Opal kasabasında.Türbeye çıkan yokuş ağzında ininiz.Tepeye gelip geçen araçların birine binerek yokuşu çıkınız.
Eğer Kaşgar’dan geliyorsanız
Kaşgar→Tokkozak kasabası(4 nolu belediye otobüsü,2 Y)→Opal(devamlı otobüs var.)
Şehzade olarak doğan Mahmut’un babası ,kendi oğlunun iktidar olmasını isteyen üvey annesi tarafından zehirlenerek öldürülür.Mehmut politika ile ilgilenmeyip Türk dilini araştırmaya başlar.
Yıllarca,yürüyerek,at ile  olan Türk yrlrşimlrini gezerek Asya’da çok dağınık step dili olan  Türçenin kollarını ve ayrı şivelerini toplayarak ünlü ilk Türk sözlüğü olan”Divan-ı Lügat”ı oluşturur.Bir nüshası Kılıç Ali Kütüphanesinde olduğu söyleniyopr.
Böylece de 11.yy’da hızla yayılan islamiyetin etkisi ile Türk dilini Arapçaya karşı korumuştur.
 Unesco tarafından 2008 yılı ”Kaşgarlı Mahmut Yılı” olarak tüm dünyada birçok etkinlikle anılmış.
Tien Şan dağlarının güney eteklerinde  kısa minareli ve beyaz oymalı dış cephesi türbesine yaşı kadar olan 97 merdivenle çıkılıyor.Giriş 30Y.
Ünlü dil bilgininin türbesinde bir odada eserleri  sergileniyor.Buradaki resimlerde Bahçelinin de ziyaret ettiğinde resmi vardı.
Bahçesinde yaşlı ağaçın altından çıkan sudan insanlar şifalı diye bidonlarla su alıyorlar.
Yine buradaki eski mezarlıkları yakından görme şansınız var.
Türbeden yokuş aşağı inerken yine eski Uygur evlerin
İ görme şansınız var.
,
Görevli bana Divan-ı Lugat’ın aslının Ayasofya müzesinde olduğunu söyledi.
KAŞGAR:
GENEL
Türkiyeden 10.000km uzaklıktaki ,1300 metre yükseklikte Dansın ve müziğş şehri.orta Asyanın ortasında Çin’in batısında ki Tanrı dağlarının eteklerinde ,tümen nehrinin kenarında kurulmuş tarihi kent.
*Gece aslında her yer karanlık ama aynı Şangay’da ki gibi her taraf renkli ışıklarla ışıklandırılıyor.Görüntü çok güzel.Ama bu ışklandırma sıradan değil.Çok farklı modeller gördüm.
Daha önce buraya gelenlerin yazılarından “olağan üstü misafirververler v.b “gibi yazılarını okludum ama ben Uygurlar hakkında tam tersini söyleyeceğim.Yardımsever,misafirverver değiller bana göre. Sadece “Türkiyeden misin” diye sordular.Bazıları da” bizi de götür” dediler.Öyle “gel.Bir bardak çayımızı iç” diyen hiç olmadı..Bir defa yüzleri hiç gülmüyor. Buz gibiler.
Ama bir şey satın alacakken belki daha iyi fiyat veririm diye”Sen nice fiyat veriyon”demeyi biliyorlar.
Elimdeki adresi gösterdiğim çoğu UIygur bakmadan başlarını olumsuz şekilde salladılar.Orada Uygurca,Çince ve İngilizce Adres yazdığı halde beni en az 5-6 kişi  tamamen yanlış adrese yönlendirdiler.
Hele bilet satan kızdan bir parça kağıt istediğimde”yok” demesine çok bozuldum.
Yine eski şehri gezerken fotoğraf çekmek istediğimde(kesinlikle önce insanlardan izin alırım) kadının biri eli ile “hadi işine” dercesine el hareketine de çok bozuldum.
Kesinlikle ısınamadım Uygurlara.Ruhları alınmış gibi.
*daha sonra diğer şehirlerde karşılaştığım konuksever Uygurlar sayesinde gezimin sonuna doğru daha yakınlaştım.
Tembel insanlar sayılmazlar ama Evlerini temizlemekten acizler.Birinin aklına tuvaletlerini düzeltmek,su çekmek  gelmiyor.Sanırım kültür meselesi.Anlayamadım.
Yine 20-30 yıl öncesi yazılanlara göre Kaşgar çok değişmiş.Son derece modern binalar,geniş caddeleri var.Eşek,at arabaları Kaşgar’ın uzak semtlerinde birkaçtane gördüm.Ama diğer yerleşimlerde hala var.Bu köylerde motor ile harman yapanlar da vardı.
Yine Kaşgar’da çok çok lüks otel,restoran v.b binalar var.Bunların çoğuda çok yeni değil.Sanırım kişi ne görmek istiyorsa onu görüyor.Kaşgar şu anda son derece şık bir kent.
Ev sahibimle ziyeret ettiğimiz birkaç otelin şaşaasına çok şaştım.Çok abartılı,zevksiz ama çok para harcanmış.Ben şaştıkca ev sahibimde çok beğendiğimi düşünerek memnun oldu.Evet tek tek tahta oymalar,işlemeler v.b çok güzeldi ama hepsini bir arada kullandıklarında zarif olmamış.
Kaşgar’da şimdi elektrikli motorsiklet ve iki tekerlekli eşya ve insan taşıyan yine elektrikli araçlar var.Hemen hemen tük bayanlar motorsiklet kullanıyorlar.Başlarında eşarpları ucuşurken,çantalarını motorsikletin koluna takıp uzun etekleriyle hünerle süren bayanlara hayran kaldım.
*Ayrıca insanların pis olmalarına karşılık  temiz bie şehir sayılır.
Sadece eskiKaşgar mahalleleri bakımsız ve pis.Burada da çoğu ev yıkılıp yeniden yapılıyor.
*Pakistanta sadece birkaç yerde gördüğüm yarıotamatik çamaşır makinasından sonra tam otomatik çamaşır makinasını Kaşgar’da ki ev sahiplerimde gördüm.
*Kaşgar’da Uygur daha fazla.Ama Çinliler daha zengin gibi görünüyor.Genelde tezgah ve el işciliğini Uygurlar yapıyor.Tabii Uygurlarında çok zengin olmuşu var.Çinlilerde de fakir olan var.
*Yapurga’da Ülker ve İhlas marketlerini gördüm.Sanırım diğer şehirlerde de vardır.
*Bu bölgenin simgeleri bence kavak ve söğüt ağaçları.Hele sık dikilmiş kavak ağaçlarının gölgesinde ki yollar çok güzel.
*Kaşgar ve çevresindeki yerleşimlerde Her türlü meyva ve sebze yetişiyor.Araçlar dolusu Karpuz,kavun,kayısı taşınıyor.Çok bolluk var.
*Düğünlerde kadın erkek birlikte eğleniyor.
*Çok kuru havası olduğundan özellikle Çinliler maske ile dolaşıyor.İlk gün çok rahatsız oldum.Sürekli boğazım kurudu.Belki de o nedenle çok burunlarını karıştırıyorlar.
EVLER:Uygur evleri  üstü yarım kapalı avlu içinde.Diğer odalar bu avluya bakıyor.Her kapıda ayrıca bir perde asılı.
Ama en dış kapıları birer sanat eseri.Çok büyük ve  çok özen gösterilerek işlenmiş.Hayran kalıyorsunuz.
Uygurlar ev döşemesinde de giysilerinde olduğu gibi yatak ,minder ve perdelerde  renkli ve pırıltılı kumaşlar kullanmayı seviyorlar.
İnce ,yine pırıltılı kumaşlardan yapılmış yataklarda yatıyorlar.
Avluda büyüklüğüne göre halı serili geniş sedirler var.
Bu sedirlerin renkli boyalı ve oymalı sutunları var. Benim kaldığım ev durumları iyiydi.Ve çok temizlerdi ve misafirververdiler.Ama evlerini gezdiğim eski Kaşgar’da ki birçok uygurun evi maalesef temiz değildi.Hele el havlularına el sürülecek gibi değildi.
Evlerde halıların serili olduğu misafir odasında dikdörgen şeklinde alçak masanın üzerinde misafirler içine çeşitli kuru yiyecekler hazır bekletiliyor.Misfir gelince meyva v.b eklemeleri yapılıyor.
Yemeklerini bu alçal masanın etrafında renkli minderlere oturarak çubukla yiyorlar.
Özellikle eski kaşgar’daTuvaletler berbattı.kapısı olmayan veya kirli bir örtünün asıldığı yarım tahtadan üç tarafı çevrili  ve oturulacak yerde iki tahtadan.Su olmadığından ve açıkta olduğundan koku ve sinek vardı.
Bu zamanda hala bu tuvalet külürünü öğrenememiş olmaları biraz şaşırtıcı.Gerçi tüm Asya’da tuvalet kültürü yok.Hele Çin’de hiç yok.Bazı yerlerde tuvalet kapısız,susuz ve iki tahta arasına bırakılan boşuk şeklinde.
ULAŞIM:Kaşgar’da şehir içi ulaşım çok rahat ve ucuz.Hemen hemen her yere moder ve temiz belediye otobüsleri var.(1 Y).Ayrıca motorsikletin çektiği iki tekerlekli küçük romöklerde çok sevimli.Ben elektrikli motorla da çok gezdim.
*Otobüslerde erkek ve kadın yolcular yan yana oturabiliyor.Kaçgöç yok.
TARİH:
İpek yolunun en önemli geçiş noktalarından olan Kaşgar’da Budizm 9.yy’da Arap akınlarıyla gerilemiş.İslam gelmiş.Hindistandan da Hindiuzm gelmiş.
İpek yolu İ.Ö 2000’den 15.yy’a kadar Çin’in ipek,baharat ,kürk,değerli taşlar ve kumaşların  Türkiyeden Antakya ve İstanbul üzerinden Avrupa’ya taşındığı yol güzergahıdır.Daga sonra Hindistan’a deniz yolu bulununca bu develerle yapılan dünyanın en eski ve en uzun taşımacılık yolu olan ipek yolu taşımacılığı gerilemiştir.
İpek yolu ile sadece ticari eşyaların dışında Çin ve Hindistandan Ortadoğuya doğru Müslümanlık,hristiyanlık ve Budizm  ve kültürleri yayılıp birbirlerini etkilemiştir.
Kaşgar bu ipek yolu üzerinde ki en önemli kavşaklardan biri olmuştur tarih boyunca.Çünkü Taklamakan çölünüde besleyen tarım zenginliklerini de içinde barındıran iki ana yolun Kaşgar’da birleşmesi olmuştur.
Birçok ünlü bilgin ve sanatçının yaşadığı bu kentte  Protestolar,çatişmalar.başkaldırılar devam ediyor. Kalma:
1-Kashgar old town youth hostel:şehir merkezinde İdkah camiye çok yakın.Çok sevimli,diğer turistlerle karşılaşabileceğiz ve her türlü bilgiyi alabileceğiniz Kostel.Ücretsiz internet te var.
.Domotory 40Y.Tek kişilk oda,tuvalet dışarıda 100Y,tuvalet içeride 140Y.İki kişilik oda tuvalet içeride yine 1430Y.
2-Kashgar Pamir youth hotsal:bu da İdkah caminin diğer arka sokağında.Balkonundan caddeyi setredebiliyorsunuz.Domotory 40Y.Tek kişilik tuvaleti dışarıda olan oda 120Y,tuvaleti içeride olan oda 180Y
1)West Renmin caddesi:Şehri hemen hemen ikiye bölen büyük ve lüks binaların olduğu ana cadde.Sol tarafta
2)Sütkaymak,Kaskan Pazar yolu:Peşpeşe olan bu iki cadde boyunca geleneksel el sanatlarının yapıldığı ve satıldığı ,gezmesi çok keyifli cadde.Özellikle Uygur çalgılarının yapıldığı dükkanları atlamayınız.Bu kadar çeşit beni çok şaşıttı.Yine bu caddedeki tezgahlarda  çok farklı Çin ve lezzetli Uygur yemekleri deneyebilirsiniz.Hemen bu caddelerin bitiminden sağa döndüğünüzde
3)Üstang Boyi Dorbishi caddesi (Geleneksel çarşı):Bu caddede çok güzel geleneksel evlerin dönüştürüldüğü dükkanlarda Uygur  halısı,gelenksel şapkalar,giysiler v.b satın alabilirtsiniz.
4)İdkah cami ve meydanı: Bu alan şehrin merkezi sayılır.Çevreyi seyretmek içinde güzel bir meydan.
Giriş 20Y.Camiye de paralı girmeyi burada gördüm.Saqsiz Mirza tarafından 1442 ‘de küçük bir cami olarak yapılmış.Daha sonra 1787’de  Zengin bir hanım olan Zulpiya tarafından genişletilmiş.1962’de de koruma altına alınmış.
Bahçeside yeşil ağaçlarla çok güzel.
Bayramlarda ana kapısı girişinde  çatısında yerel çalgılarla konser veriliyormuş.Uygurlar da meydanda dans ediyormuş.
Camiden sağa doğru devam ettiğinizde
5)Old City(Eski Kaşgar):Tümen nehrinin karşısında İki parça halinde.
Buradan yürüyerek tekrar Renmin ana caddesine gelerek yolu devam ettiğinizde
6)People’s Park ve meydanı:Kocaman Çin balonları ile süslenmiş güzel bir meydan.Gençler kaykay yapıyordu. Bu parkın karşısında yol üstünde de devasda mao heykeli var.
Hemen meydanın altında yaşlı çinlllerin ağaçların gölgesinde kumar oynadığı  ve dans ettiği  Halk parkı var.Parkın bitiminde de
7) )Yusuf Has Hacib Türbesi:Giriş 30Y.1019-1085 yıllarında yaşayan Kutudkubilik yazarı biginin türbesinin dışı mavi çinilerle kaplanmış.
İçinde de uygrca beyitleri duvarlara  Uygurca ve Türkçe yazılmış ama anlamak kolay değil.Aslında çoğunu lisede okuduk ama hiçbirşey hatırlayamadım.
Buradan doğuya doğru yürüyerek  veya araçla göle ulaşıp çevresini gezerek ana cadde Renmin’e geliniz.
8)Kaşgar  müzesi:Ücretsiz ama zaman harcamaya değmez.İçinde sadece önemli Kutadkubilik’in kopyası vardı.Müze görevlisi orjinalinin Türkiye de veya Mısır da olduğunu söyledi.
Aynı yolu göle kadar geri gelip gölden hehir boyunca araçla veya yürüyerek
9)Kapalı Carşı=Main Bazaar(Sunday Market):Bizim kapalı çarşı gibi her şeyin satıldığı çok büyükj bir çarşı.Özellikle kırmızı ağırlıklı pırıltılı kumaşlar ve kürk eşylar çok güzel.Dışarıda da hertürlü yiyecek satılıyor.
Bu yolundan 20 nolu otobüse bindiğinizde 15-20 dakika sonra
Apak Hoca Türbesinin yol ayrımında inininz.Yürüyerek(Bu çavrada da eski kaşgar evlerini ve yaşamını görebilirsiniz ama halk çok misafirperver değil.Ziyaretten hoşlanmıyorlar.)
10)Apak Hoca Türbesi :Giriş 30 Y.
 bu türbede 17.yy’da yaşamış Kaşgarlı din adamı ve ailesinin mezarları var.1640 yılında yapılan türbenin içinde ve dışında kullanılan çiniler 400 yıllık.Çoğu dökülmüştü.Ben gittiğimde onarım vardı.
Türbede 72 tane ,5 kuşağa ait  yatanın yaşına göre  büyüklü küçüklü renkli örtülerle örtülmüş türbeler var.Örtülerin rengi yatanın hangi kuşağa ait olduğunu açıklıyor.
Ayrıca Fazıl Hoca,Hasan Hoca,Yahya Hoca ,Burhandin hoca ,Dİlshat Hanım’a  ve paşalara ait türbeler de var.
Apak hocanın türbesi  arkada  büyük,bordo-beyaz çiçekli  örtülü ve iki tarafı kırmızı çiçeklerle süslenmiş.
A)İperhan(Hoş kokulu kuma) Türbesi:Hocanın soyundan gelen bu güzele çin İmparatoru Qianlong aşık omuş.İmparator Pekinde karısını mutlu edebilmek için Uygur ortamında yaşatmaya çalışsa da İprhan mutsuz ölmüş.İmparator son arzusuna uyarak,karısının cenazesini 3.5 yılda 124 kişilik kervan ile  Kaşgar’a göndermiş.Bu tahta  araba hemen  türbenin girişinde   sergileniyor.
İperhen’ın türbesi de yine arka tarafta kırmızı örtülü ve sarı-yeşil çiçeklerle süslenmişolan.
B)Eski Mezarlıklar:Türbenin arkasında ki bu eski mezarlar yatanların sayısına göre  tabut şeklinde uzun   veya yuvarlak şeklinde.
C)Cuma Camii:Apak Hoca türbesinin  bahçesinde  bulunan1873’de yapılan  bu caminin girişinde 100 metre koridorunda 62 tane,her biri farklı dizaynda  rengarenk boyanmış masiften oymalı sutunlar var.Bu cami özellikle bayramlarda çok kalabalık oluyor.
D)Yasıdak Mescid:Hemen Apak Hocanın türbesinin giriş kapısının bitişiğinde.Girişi dışarıdan,ayrı kapıdan.Ama sadece namaz saati açık.Ben bu mescidi çok beğendim.Daha korunmuş.Mihrap ve tavan işciliği çok güzel.Dışarda ki tahta oymalı sutunlarda  çok nefis.
Üç Budist tapınağı:Kaşgar’ın kuzeyinde 15 km uzakta havaalanı  yolu üzerinde nehri kıyısında tapınaklar.Freksleri gitmiş.
TAKLAMAKAN ÇÖLÜ
Dűnyanın en bűyűk çöllerinden biri olan Taklamakan çölü 300. 000km²den bűyűk.Batıdan doĝuya 1200km. Kuzeyden gűneye ise yaklaşık 500km. dir. Taklamakan Çölü'ndeki çok   zengin petrol rezervleri var.
1-Kaşgar-Cenabu-Biket terminali→Yapurga(Bus,140km,2 saat,14Y,taksi 25Y)→Dawakun(Taksi ,100Y)
Park girişi 45Y.Girişten göl ve çöln yakınına  açık araçla,at arabasıyla,motorsikletle,yürüyerek gidebiliyorsunuz.Bu gölün plajı var.Yüzebiliyorsunuz.
Yine çölde develerle veye dört çekerlerle gezebiliyorsunuz.
Ben çok çölde kaldığımdan buraya günübirlik gidip geldim.
2-Kaşgar→Yarkant(Sha Che)(Otobüs sabah 9-21 arası varmış.250km,4.5 saaat)→Karsu(Yakında ki küçük yerleşim,taksi,1 saat)→Çöl(develerle)
*daha da çölün iç kısımlarına gitmek istiyorsanız daha aşaıd Hotan’a gidebilirsiniz,
Bu taraftan çöle geldiyseniz  en az bir gece çölde çadırda konaklamanız gerekiyor.
*kaşgar→Urumçi(otobüs ile 24 saat,yataklısı da var,ayrıca ucak ta var.) Kaşgar’dan sadece Urumçi’ye uçak var.Komşu ülkelere de Urumçiden uçak kalkıyor.
KAŞGAR’DAN TACAKİSTAN’A GEÇİŞ
*Kaşgar’dan 2 yıl öncesine kadar Tacakistan’a otobüs varmış ama kaldırılmış. Taşkurgan’dan Kaşgar’a giderken 60km sonra Karsu’dan sola döneceksiniz.Ama  turistleri Çin – Tacakistan sınırı olan Karasu sınırından geçirmiyorlarmış.
*Ama daha sonra Tacikistan gümrüğünde öğrendiğim kadarı ile bu sınır kapısınında açık olduğu söylendi.
KAŞGAR’DAN KIRGIZİSTAN’A GEÇİŞ
Kaşgar’dan sadece  Kırgizistan’ın Osh şehrine sadece pazartesi ve Perşembe sabah 7.40 da otobüs var.570Y.20 saat sürüyor.
Ben Osh otobüsünü bekleyemediğimden
Kaşgat-internotıonal terminal’in yanından taksi veya otobüsle
Kaşgar→Ulukçat(Taksi30→Tamujna(4kmuzakta Çin gümrüğü)→Blokpos(Burada sadece pasaportlar kontrol ediliyor.)→Simgana(Çin-Kırgizistan sınırı)
2.yol:
Eğer Ulukçat’a otobüs geç kalkıyorsa
Kaşgar→Atoş(Aynı yerden çok sık doldukça kalkan dolmuş,40km,11Y)→Topa(Haygen)→Ulukçat
NOT:Yalnız Atoş’a kadar giderseniz Atoş→Ulukçat(Doldukça kalkan taksi,30Y)
En iyisi Atoş’a varmadan bayağı önce Topa yol ayrımında inip otostop ile topa’ya gidip oradan Ulukçat’a geçmek.
*Tamujna→Simgana sınır kapısına kadar (140km),hemen Tumjana gümrüğünden sonra bekleyen küçük taksiler 140Y,dolmuş şeklindeki büyükler ise 100Y.otostop’da yapabilirsiniz.Yol çok kötü olduğundan 4 saat sürdü ama yeni yol bitmek üzereydi.
ANI:Buraya geldiğimiz dolmuş bana hiç fiyat sormadı ama artık tecrüelerimden insanları az çok bilir oldum.Ben daha önce sınırda çalışan görevliden gidiş fiyatını öğrenmiştim ama  şöförün benden fazla para isteyeceğini bildiğimden daha önce aldığı pasaportların içinden kendi pasaportumu alıp cebime koydum.En son bu sınırda fazla para isteyip vermeyince de elimden pasaportumu çekmeye çalıştı ama önlemini almıştım çoktan.Çok direndi ama benden fazlalıktan para alamayacağını anlayınca vazgeçti.
BU en son Çin kapısında ki genç çin askerde pasaportumu  hemen alıp işlemden geçirip  öylesine gıcıkca bekletti.Ama bende bekleyecek sabır yok.Sorduğumda”yok””I don’t knov” demez mi.Oradaki  diğer görevliye “neden bekletildiğimi” sordum.Sonuda gıcık Çinli pasaportumu verdiği gibi beni de bir Uygur tır şöförünün istememesine rağmen yanına oturturdu.Birlikte Kyakın olan Kırgızistan sınırına kadar gittik.Çok kısa ve kolayca damgayı vurdular.
Kırgızıstan sınırı→Osh(270km,yol düzgün,3-4 saat)
Bu sınır kapısından da bekleyen taksilerle Osh’a gidebilir veya aşağıda ki kulubelerde konaklayıp ertesi gün dolmuş ile gidebilirsiniz.
Ben önce taksiye bindim ama adamın diğer iki yolcum hazır demesine inanmayıp 3 araba ile yolculuk yapan aileye rica ederek onlarla geç saatte Oah’a vardım.
Yol manzaraları muhteşemdi.Tepeleri karlı dağların yemyeşil  eteklerinde otlayan koyunlar,keçiler,inekler,at sürüleri ve kıl çadırlarda yaşayan köylüler.
Çok isterdim buralarda bir gece kıl çadırda konaklamayı.Ama bir yolunu bulup kalacağım bu geleneksel kıl çadırda.
Hele de Pamir dağının cizgi cizgi şeklindeki karlı tepelerinin manzarası nefisti.



 
3-URİMÇİ
Sincan Bölgesinde 11 milyon Uygur yaşıyor.Urumçide  ise 800.000 Uygur yaşıyor.
Sincan da Uygurlar % 55 iken 2 milyonluk  bu şehirde Çinliler Uygurlulardan daha fazla.
GENEL
* Tuvaletlerde sabun yok. özellikle Çinliler Ellerini sadece yıkıyorlar.tabelaların çoğo Çince yazılı.uygurca yazılanlarda daha küçük.
*Burada
*Urumçi’de yüksek apartmanlar,görkemli iş merkezleri ve oteller,Ünlü markaların satıldığı çok şık alışveriş merkezleri var.Bunların yanında geleneksel sade pazarlar da çok.geceleri şehir ışıklandırıldığından pırıl pırıl.
*ulaşım çok kolay.her yere belediye otobüsü veya metrobüs (BRT)bulabiliyorsunuz.
*Sanırım olaylardan sonra her taraf asker ile dolu.Bekliyorlar.
*Burada da  tüm çin de olduğu gibi göbeklerini sıyırarak gezenler var.
*Çinli kızlar çok açık ve bakımlılar.Evleri çok pis ama sabah banyo alıp,süslenip dışarı çıkıyorlar .Dışarda gördükleriniz kızların nasıl bir evde yaşadığına inanamazsınız.Özellikle renkli ve topuklu ayakkabı giymeyi seviyorlar.Benim kaldığım Amerikalı kızın çinli arkadaşları yüzlerine salatalık maskesi yapmalarıve yüz,el masajları ,saçlarını fönlemeleri saatşlerce sürdü.Güzel görünmek çok istiyorlar.
Uygur kızlarının çğuda bakımlı sayılır.Daha güzeller.
*EVLER:Eskiden kalma site şeklinde ki Çin evler i çok bakımsız.Tuvalet ve mutfak çok küçük.Kaldığım Çinlinin evinde ki tuvalette sadece ayakta durabileceğiniz kadar duş almak için tuvalette yer vardı.Tüm dikkatime rağmen şampuanımı tuvalete düşürdüm.Ev sahibim çıkardıysa da kullanmadım tabii.
Tuvaletten sonra eller mutfakta ki bulaşık yıkanan lauba da yıkanıyor.Aynı yerde ayakkabılarınıda yıkadılar.Ama bu evden  sabah çok temiz çıkıyorlar.
Bu ili küçücük yatak odalı evde 2 çift yaşıyordu.Kirası 200 Dolardı.Diğer ev sahibimin 3 odalı evi düzgündü.Bir oda için 120 Dolar ödüyordu.
Daha sonra Kumulda da aynı şekilde ev gördüm.Bu evde buzdolabı da yoktu.
Bunun dışında tabii ki akımlı siteler ve   bir çok lüks evlerde var
*Jade(Hotan taş) denilen beyaz taştan takı ve objeler her yerde satılıyor.Pakistan sınırına yakın çöle yakın  Hotan kasabasından çıkarılıyor.
*Şehri “Hotan” caddesi ikye bölüyor sayılır.Bazı ara sokaklar hariç caddeleri geniş ve bakımlı.
1) Xinjang İnternationalGrand  Bazaar(Dabaza):Şehrin merkezi sayılır. Geniş bir meydanın çevresinde kuruyemişten giysiye her şeyin satıldığı bir alan.Bu pazarda daha önce Koreliler satış yaparmış.Şimde heryer Türk malları  ve Türklerle dolu.Meydanda bile bangır bangır Türk müziği çalıyordu.Uygurlardan az çok Türkçe öğrenenler olmuş.Bundan hiç haberim olmadığından çok şaşırdım.
Türkiyede sanırım satılamayan,depolarda bekleyen modası çoktan geçmiş genelde  uzun ve kapalı giysilere,yüksek topuklu eski model ayakkabı ve cizmelere  Uygurlular çok rağbet ediyor.Her tarafta Türk türban modası resimleri var.Fiyatlar da Türkiyedekinin çok üstünde.Sorduğumda kilo başına 8 Dolar posta parası ödüyorlarmış.
*Meydanın köşesinde ki Dong Kuruk Bridge Camisini görebilirsiniz.İçide oldukca güzel.
*Urumçide çok sık büyük ve gösterişli  cami görebiliyorsunuz.Ramazan nedeni ile önlerinde karpuz,ekmek ve ayran dağıtımı yapılıyordu.
A)Silk Road Tower:Giriş 50 Y.Tam dabaza’nın ortasında.Şehir manzarası için çıkılabilir.İçinde Uygur dansları da gösteriliyormuş.Kapının önünde kırmızı halı üzerinde dans ettiler.Biz de seyrettik.
B)Xinjiang İnternational Bazaar Banquetart Theater( Halkara Çor Bazaar):Kulenin hemen solunda.Uygur danslarını izleyebileceğiniz mekan.Hergün urumçi saati ile 18-19.20 arası.
Fiyatlar Konumuna göre 269,299,329,369 Yuan.Yiyecek bir şeylerde variyorlar.
Kaşgar’da o kadar aramamıza rağmen bir türlü bir düğün bulup ta dans izleme şansım olmadı.Urumçiye geldiğimde de ramazan olduğundan düğünler bitmişti.Bir Türk’ten dans seyredebileceğim bir adres aldım aam biraz uzaktı.Bu arada Türk çarşısında çok tatlı bir Türk çift ile tanıitım.Onlara durumu anlatınca beni hemen yakında ki bu mekana getirdiler.Şansımdan da çok bahsettim.Ters tepecek diye korkuyorum.Ne istersem o oluyor.
Dans gösterisi çok güzeldi ama Show şeklindeydi.İspanyol dansı bile yaptılar.Kızların el hareketleri çok zarif.Kızlar da çok güzeldi.Daha naturel bir ortamda izlemeyi yeğlerdim.
*Sen Beylu adlı Otelin altında da 18-23 arası dans gösterisi oluyormuş.Diğer büyük otellerde de var.Sorunuz.
Meydanın karşı tarafında yol üstünde
C)Tungan camii:Çin mimarisi ile yapılmış çok güzel bir camii.
*Yakınında  Ülker satış mağazası var.Yakınında ki alışveriş merkezinin 3.katında
D) Dönkörük(Erdaço):Sadece Türk mallarının satıldığı (Giysi,yiyecek,kozmetik v.b)Türk çarşısı  var.Çalışan çok ta Türk var.Biraz ileride
E)Ak Mescid:Meydana yakın ana cadde üzerinde.Bir özelliği yok.Zaten hemen çok bilmiş bir Uygur yolumu keserek”dışarı çıkmamı söyledi.Bayanlar camiye giremezmiş.
Meydandan diğer yöne giderseniz,yolun sağ tarafında
F)Taklamakan Bazaar:Aksaray otelinin yanında.Burada da 5-6 tane Türk dükkanı var.İlerde
G)Sincan Üniversitesi:Ben gittiğimde sınav olduğundan binaların içini gezemedim ama girdiğim bir bina çok ta bakımlı değildi.
2)Kızıl dağ(Hong Shan):68-7,9,10 nolu otobüsle gidiliyor.
Sonra dağa doğru tırmanıyorsunuz.Balık tutulan göller ve eğlence merkezleri var.En tepeden şehrin manzarasını seyrediyorsunuz.Burada Uygur enstüramanları ile bir de müzük yaptılar.İçinde urumçi şehir fotoğraflarının sergilendiği  çok güzel çin yapısı bina var.Sanırım ücretli.Ben arka taraftan girmşim.Yakınında
3)Müze:10-18 arası açık.Pazartesi kapalı.Meydandan belediye otobüsü ile gidiliyor.Giriş ücretsiz.İki katlı bu müzenin birinci katında Sincan’da yaşayan etnik grubların yaşamına ait objeler var.Hepside çok güzel ve zengin.
İkinci katında ise Tibet Nehri civarında bulunan M.Ö 1800 yıllara ait mumyalar salonu,Porselen salonu ve bronz ayna salonu var.hepside görülmeye çok değer.
4)TİANSHAN MOUNTAİN VE TİAN CHİ LAKE
Urumçi→Tian chi lake8(60 km,1saat saat)
1-North gate of People’s parkın önünden 9-9:30 arası otobüs kalkıyor.Gölden 17:30 gibi geri dönüyor.Çinli yerli turistler çok olduğundan erken gitmeye çalışınız. Otobüs gölün giriş  kapısına  kadar götürüyor.Gidiş-dönüş ben 50 Y.ödedim ama bazı yolcular 100Y dediler.
Otobüs yarı yolda tuvalet molası verdikten sonra bir alışverş merkezine getirip otlar hakkında bilgi veriyorlar.Sonra gölün giriş kapısına geliniyor.Kapıdan göl 30 km dağların tepesinde.
Parka giriş için 100 Y,Gölün yanına kadar çıkabileceğiniz(1 saat sürüyor) shuttle bus için 70 Y ödüyorsunuz.Çok sıkı kontrol var.Zaten biletlerinizle ancak turnikeden geçebiliyorsunuz.Onlarca shuttle bus var.Yalnız çıkmak isterseniz sıraya girip çıkabiliyorsunuz.
Bu kapıdan özel arabaları ile gölün yanına kadar çıkanlar var.
Biraz sonra kazak köyünde duruluyor.Giriş 70 Y.Girenleri 1 saat beklemek zorunda kaldık.Şansıma yanımda İngilzce bilen adamı ikna etimde fazla beklemeden gölün yanına çıktık.Shuttle busın bıraktığı yerden 10 dakika yürüme mesafesi veya küçük arabalarla (10 Y) göle çıkabiliyorsunuz.
Göl aslında güzel.Tienşan dağlarının karlı tepeleri ile birlikte güzel manzarası var.Ama tura katılanları beklemekten  ve onları yakalayamamaktan dolayı çevresini iyice gezemedim.Ben turlarla gezemiyorum.Turla sadece insanlar fotoğraf çektiler o kadar.Onun  dışında hep bekledik.
Çinliler sadece para kazanmanın peş
İndeler.Turizmi öğrenememişler.Ayrıca fiyatlar da yüksek.Aman aman da görülecek bir yer değildi bana göre.
Hemen gölün üst tarafında çok güzel  Budist tapınağı vardı.giriş 20 Y.Burayıfarklı bir rehberle Çince anlatımla gezdik.Çok uzun sürdü.Biraz gölün çevresinde yürümeyi tercih ederdim.
Yine gölde yarı saatlik gemi turu 65 Y.Bootla gezenleri de aşağıda yine bekledik.
Kısaca beklemekle tüm günümüz gitti.Fazlada bir şey görmedik.Harcadığım zaman ve parama acıdım.
Eğer siz gidecek olursanız ya kendi imkanlarınızla buraya gidip kafanıza göre geziniz.Bu tur otobüsü ile gittiyseniz de dönüş saatini öğrenip yine kendi kendinize gezip dönüşte otobüste bulıuunuz.
Dönüşte de Merkür otelin jedi taşı satan satış mağazasını gezdirerek iyi
Ce zamanımızı aldılar.
Aslında göl çevresi piknik yapmak için idealdi
2.yol.Urumçi’nin kuzeyinde ki “Biy Jy”otobüs istasyonundan “Fukang” otobüsüne binerek 5 km kala “Tianchi “gölünün yol ayrımında ininiz.Çok geçen var.Otostop ile gölün giriş kapısına geliniz.
Dönüşte de otostopla Urumçiye geliniz.
ANI:Çinliler soğuk bir ırk.Adamlar çalışmaktan çevreleriile ilgilenecek enerjileri kalmamış.Otobüste sadece ben yabancıydım.Öndekinin yanı boştu.Yanına oturmak istediğimi söylediğimde neredeyse dövecekti.
O gün para bozdurmaya zamanım olmadığından rehbere “dolar vereyim.Bana da bilet veriniz” dediğimde “olmaz olmaz”demez mi.Zaman zaman kendi insanımızı beğenmeyiz.Bunu ben de yaparım.Bu gezmelerden sonra Türk milletinin kıymetini çok daha iyi anladım.Evet biraz yalancıyız,numaracıyız ama asla bir Türk  bir turiste bunu yapmaz.Yani bir otobüs dolusu insan beni orada bırakmayı gönülleri razı oldu.Neyse yanımda ki Çinliyi zorla ikna ettim.Verdiğim dolar daha fazla Yuan olduğunu hesaplayınca verdi.
Ama ertesi gün erken olduğundan Dolarımı sokaktan geçen bir gence bozdurmakistedim.Dolarıma karşı fazla Yuan verdi.Söylememe rağmen bozuğu olmadığından geri istemedi.Biraz sonra da peşimden koşarak dolarımı da geri verdi.Az da olsa byleleri ile de karşılaştım.
Yine elimdeki kağıda Çince yazılı adresi sorduğum Çinlilerin çoğu elie almadan,bakmadan kafalarını olumsuz şekilde salladıklarında kafalarını koparasım geldi.Ruhsuzlar.
3.yol:Turizm acentaları  ve otellerde da götürüyor.Şereton otelinin karşısında ki Ru yi Hotel                                                                                                                                                                                                                                                             
5)HANAS(Kuzeyde Altay Bşlgesinde).Güzelmiş.Gitmedim.
Urumçi→Hanas(Otobüs,
6)Urumci-suth Bus statin(Son dan Bei)→TURFAN(otobüs,2,5 saat,trende var .
*Eğer Urumçi’den sonra doğuya doğru gidecekseniz Trenler ve otobüsler Turfan’dan geçiyor zaten.
Ben planımı iyi yapamadığımdan bu yolu iki kere gittim.
Urumçi→Kumul(Hami)(People’s Parka yakın “Nian Zi Go Bus station”’dan Pekin saati ile 11 ve 13 de kalkıyor.8 saat,125 Y.
Bu yol hep çöllük olduğundan gece geçebilirsiniz.
ÇİN’DEN MOĞOLİSTAN’A GEÇMEK
ÖNEMLİ:Çin ile Moğolistan ve Moğolistan ile Rusya arasında ki sınırların bazıları sadece iki ülke vatandaşlarına açık.Yani 3.ülke vatandaşları olan turistlere açık değil.
Genelde Ülkelerin bir batısında bir de doğusunda turistlere açık sınır var sadece.İyice öğrenip öyle yola çıkınız.
*Aslında benim planım Hui Müslümanlarının yaşadığı Ningxia eyaletinin başkenti “Yinchuan “şehrine gidip oradan Moğolistan’a geçmekti.Ama yol çok uzayacaktı ve oradan moğolistana daha önce gittiğim için Ulanbatur yolundan geçmek istemediğimden vazgeçtim.Ulanbatur’dan daha önce Gobi çölü yolundan moğolistan’ı geçip Sibirya’ya ulaşmak daha iyi olacağını düşündüm.
Eğer Ningxia eyeletine gitmek isterseniz hergün 17.01 de kalkan tren ile ertesi gün 17.29’da Yinchuan’da oluyorsunuz.Koltuk 224 Y,uyuyabileceğiniz yatak isterseniz 393 Y.Çinliler genelde koltuk aldıklarından yataklar boş oluyormuş.
Hui Müslümanlarının yaşamı Müslüman Tungan ve Uygurlara göre daha üst düzeyde.
Urumçi→Turpan→pigan→Hami(Kumul)(Sincaneyaleti)
→Luyan→Jiyaguan→Zhangye→Jinchang→Wuwei(Gansu eyaleti
→Zhangwe→Yinchuan(Ningxia eyaleti
Çin ile Moğolistan arasındaki sınırlar:
Sincan bölgesi-Urumçi’den  ile Moğolistan arasındaki sınırlar:
1-Hong  Zui Shan(Altay Bölgesi) :urumçi→Sancı→Altay(Altay’a kadar otobüs,600km)→Da yang(Moğolistan)*Turistlere kapalı.
2-Takeshiken:→(Urimçi’den direkt otobüs var.10 saat sürüyor.sadece turistlere bu açık.)
3-Ustai (Ulustay):Urumçi→Çitay(230km)→ulustay( 200km)(Turistler kapalı.)
4-Looyemiao:Urumçi→Kumul(11 saat,otobüs)→lao Ye Miao(bus 308 km)Ama bu sınır turistler kapalı.)
*Altay bölgesinden gelen turistlerden öğrendiğim kadari ile Moğolistanda Sincan bölgesine yakın
China→Howd(Moğolistan,jeep ile)→Bayan Olgiy(yol haritada çok kısa görünüyor ama kötü olduğundan jeep ile 1 gün sürüyormuş.)→Kosh-Agach-Rusya sınırı(2 saat,RusyanınAltay,Tuva bölgesine gidecekseniz.)  
Çin ile olan diğer sınırlar
5-Gan Qi Maodu:Yinquan’a yakın(Turistlere açık olup olmadığını bilmiyorum.)
6-Zhu en GaUlanbatur’a çıkaıyor.Herzaman açık.
Ben
Urumçi→Hami(gece treni olmak üzere çoksık tren var.Koltuk 78 Y,yataklı 144 Y,7 saat ve People’s park’a yakın “Nainzi Go” otobüs terminalinden 11 ve 13’te otobüs var.125 Y.Ben akılsızlığımdan tren ile gitmedim.Su anda otobüste iki büklüm bunları yazarken kendime de çok kızıyorum.Yorulunca hataları çok yapıyorum.Neyse
Yanımdaki Çinliler  mola da paketlenmiş  tavuk ayağı alıp iştahla yediler.Ne görürsen sana o normal geliyor.)
4-TUFAN
% 80’i Uygur.Dünyanın İsrail-Ölü denizden sonra 154 metre ile denizden en alçak 2.bölgesi.
*Turfan’da da Kaşgar da olduğu kadar olmasa da elektrikli motor kullanan bayan ve erkekler vardı.
*Yolda verilen molada tuvalete gittiğimde burada kapı olmasına rağmen Çinli kadınlar kapılar açıkken tuvaletlerini yapıyorlardı.Bakınca da hiçrahatsız olmuyorlar.
*ramazan olmasına rağmen burada yol kenarlarında ve parklarda kağıt oynayan birçok Uygur gördüm.Çoğuda oruç tutmuyordu.Rahatlardı.
Binlerce modern yel değirmenlerin ve petrol kuyularının olduğu Küçük küçük Çöllerle çevrili olduğundan Turfan çok çok sıcak. Bu çöllerin  birinin ismi de Gobi.denTabii Moğolistan daki değil.Taklamakan çölü Tufan’a 400 km uzaklıkta.çide hava çok normal iken buraya gittiğimde sıcaklık 43 dreceydi.
İnsanın tüm enerjisini alan bir sıcaklık.Eğer ev sahiplerim arabaları ile beni gezdirmeselerdi  o sıcakta ben gezemezdim.Gece kaldığım sitede Uygurlar bahçede ki karyolalara halı veya  ince yataklarını koyarak uyuyorlar.Çinliler evlerinde yuyor.
Benim ev saiplerimin çok güzel evi ve kocaman terası vardı.tresata da devasa karyolada 3 kişi ben de tek kişilk karyolada uyudum.
Ev sahiplerim karı-koca öğretmendi.Çok sıcak karşıladılar beni.Ben gelecem diye alışverişe çıkmışlar.Bana çok güzel geleneksel yemekler yaptılar.Kalmam için çok ısrar ettiler ama sıcak korkunçtu.Uygurlara karşı ısınmamı sağladılar.hele oğulları Kaysar (Türkiye’de okumayı çok istiyor.)garajda boynuma sarılmasına çok mutlu oldum.Elinden gelen yardımı yaptı.
Buraya kadar fazla sorunsuz gezdim ama burada tıkandım.Kaysar’ın yardımı ile gezi planımı ancak yapabildim.
Turfan çöllük ama er tarafta binbir çeşit  üzümün yetiştiği  bağlar.Sıcaktan mı bilmem bu kadar tatlı üzüm yemedim .Bal gibiler.Bağların yanında genelde evlerin üstünde veya tepaeerde tuğlalardan aralıklı örerek üzüm kurutma odaları yapmşlar.Bu odalarda Ağustosta üzümleri salkımlarıyla centik çakılmış asılı uzun sopalara asarak kurutuyorlar.Kuru üzümün kilosu 25 Y-70 Y arası.
Tarihi şehir olan Turfan’ı çok sıcak olmasına rağmen sevdim.Daha sakin bir şehir.Halkı da daha yakın geldi bana.
 *Canpolat dizini bu kadar bağımlı olamaları bana normal gelmedi.Sabah akşam erkeği kadını  dizi izliyorlar.Evlerinin önünü süpürmek akıllarına gelmiyor.
Şehir içinde
1)Shi Chang(Pazar):Tam otobüs terminalin karşısında.Aslında güzel bir pazardı ama benzerlerini çok gördüğümden şöyle bir gezip çıktım.
*Pazardan sonra asma  ile kapatılmış çok güzel ve serin “genç insanlar Parkı” nı da görünüz.
2)Müze:Ücretsiz.Urumçi müzesinin bir küçüğü.Burada da  mumyalar var.Görülmeye değer.
3)Su Gung Tower:Giriş 30 Y.Aslında çok tarihi bir ören yeriydi ama sıcaktan o denli yorgun düşmüştüm ki  içeriyi gezmeden eve döndük.Aslında şehirde en görülesi yeriydi.
*Bu kulenin çevresinde geniş behçeler içinde geleneksil evlerin olduğu Uygur mahallesi var.Kaşgar’da ki eski Kaşgar’a benziyor ama evler çok daha düzgün ve temiz.Birkaç eve girdiğimde de daha misafirverver davrandılar.
Ama evlerinin önünden geçen derenin üstüne divan yerleştirip oturan Uygurları gördüm.Hemen yanıbaşlarına derenin kenarına doğru ne varsa atarak çöp yığını yapmışlardı.Eski attıkları çöplerin naylonları ise çok çirkin bir görüntü oluşturmuştu.İsanlar ailede ne görürse onu normal sayıyorlar.Bu pislik kimseyi rahatsız etmiyor ki keyfe yanında oturabiliyorlar.
4)Putao Gou(Üzüm köyü):Şahra 4 km uzakta.Ben buırayı üzüm bağları olduğunu sanarak gittim.Büyük bir kuru ve yaş üzüm satış merkezi.Aynı zamanda yemek yiyebileceğiniz restoranlar da var.Yine ücretle girebildiğiniz bölümde geleneksel Uygur evleri,heykeller yapmışlar.Burada Uygur giysilerinden giyinip ücretsiz fotoğraf çektirebiliyorsunuz.
Göl de var.Ama girmeye hiç değmez.Buranın yerine normal bir üzüm bağı ve kurutma evini gezseniz daha iyi.
5)Kaer Jin(Karez):Giriş 40 Y.18:20 arası hergün açık.6:20-İçerde eskiden kalan üstü camla kaplı yer altı su kanalından başka bir şey yok.Bu kanalları nasıl yaptıklarını anlatan materyaller var.
Gerçekten bu kanalların yapılması insana hayranlık uyandırıyor.Dağların karlarının erimesiyle elde edilen sular kanallarla çöllere ,şehirlere taşınmış. Kullanılıyormuş.bazı yer altındaki kanalların uzunluğu 10 km’yi geçiyormuş.
 bu  kanalların uzunluğu 5oookm kadarmış.Halı hazırda 5000 Karez kanalı
Aynı sistem İran,Pakİstan ve Afganistan da da kullanılıyormuş.
onun dışında  tümÇinde olduğu gibi bol bol alışveriş dükkanları.Değmez bence.
6)Yargol Eski Şehir:Giriş 40 Y.6:30-18:30 arası hergün açık.Şehre 5 km uzaklıkta.
Aslında çok yıkık ve çok sıcak olmasına rağmen bu eski şehri çok beğendim.Uygurların Budist oldukları dönemden kalma oldukları için Budist tapınakları ,evler,saraylar v.b var.
En ilginci ,Çinlilerle aralarına Çin Seddi gibi duvar yapmışlar.Çinliler buradan Uygur bölgesine geçemiyorlarmış.
Karşı tarafta da yine üzüm bağları ve kurutme evleri var.
*Eski şehre varmadan hemen önce eski Uygur evi var.Giriş 35 Y.Ama çok yeri değiştirilmiş.Girmesenizde olur.
*.iğer eski şehir Turpan’a 46 km uzakta “Goachang eski şehir” e de gidebilirsiniz.M.S 900 yıllarında Uygurların başkenti olan bu şehir İpek yolunun önemli duraklardan birisiymiş.
7)Huo Yan Shan(Uygurca “Yalğntağ”)(The Flaming Mountain-Alşevler dağı):pekin yolu üzerinde şehre 30 km uzaklıkta.Gerçekten sabah gitmeniz gerekiyor.Öğleden sonra çok sıcak oluyormuş.her yerden para kazanmanın bir yolunu bulmuşlar.Bu zamanında  Budistlerin yaşadığı ilginç dağın önüne turnikeleri koymuşlar.İçeride kapalı alanda  çok karmaşik dizayn içinde eski  Budist resimlerin kopyalarıı ,birkaç heykel koymuşlar.Açık alanda ise tarihleri ile ilgili dev heykeller,v.b var.İsterseniz para ile deve  veya eşek arabası gezisi de yapabilirsiniz.Başka görülecek biu kadar çirkin bir müze görmedim.Girmeden dağı dışarıdan görebiliyorsunuz zaten.
Ama bu dağın arka taraflarında başka bir yolla araçla  15-20  dakikada gidilen Budist tapınaklar var.Bunlardan biri
8)Bizeklik  Öyle(1000 Buda mağaraları): Giriş 20 Y.Dağın arkasında  araç ile 10 dakika uzaklıkta.
Aslında zamanında çok güzel olduğu belli.Açık yeşil rengin hakim olduğu Budist ileri gelenlerinin ve aşama ait resimler var.Oyuklarda da zamanında Buda heykelleri varmış.
*Ben buradan tekrar urumçi’ye döndüm.Ama doğuya doğru gidecekseniz tüm otobüs ve trenler buradan geçiyor.Planınızı ona göre yapınız.
5-KUMUL(HAMİ)
*Kumul’da Uygur,Çinli,Hui ve Kazak milleti yaşıyor.
*Çeşit çeşit kavunları ile ünlü.
*Kumul’da kaldığım evde benden başka ikişer çift olan 6 kişi daha kalıyordu.Kendileri uzak şehirlerinden buraya otostopla gemlişler ama bir turist için otostop bu ülkede kolay olmadığını düşünüyorum.
Bu Çinli gençler çok samimi ve sevimliydiler.
Gezilecek yerler hepsi müzeye yakın  karşıkılı veya yan yana.
*Bir Uygurun demense göre buranın Uygurları çok yavaşmış.Zor karar verirlermiş.Bana  buradaki Uygurlar daha yakın ve yardımsever geldiler.Veya ben artık ısındım onlara.
1)Müze: Ücretsiz .Dış binanın görkemi içerde yok.Yanında
2)Mukam-Uygur Sanat Müzesi:Giriş 15 Y.Daha çok Uygur enstüramanlarının sergilendiği ,dış cephesinde  de geleneksel enstürümanların olduğu müze.İçeride Uygur müziklerini de canlı olarak izleyebiliyorsunuz.Karşı köşede
3)Orda Müzesi(Kraliyet sarayı):Gerçek saray değil.Sonradan müze olarakyapılmış.Giriş 40 Y.
Rengarank Çin mimaris
İyle yapılmış görkemli binalar.İçinde Uygur yaşamına ait örnekler objeler var.Binaların dış görünüşleri daha güzel.
Çıkışta,genelde Hotan taşına ait objelerin satıldığı çok büyük ve şık alışveriş merkezi var.Çinliler aksiden çok zevkliymiş ama bu yetenekliymiş ama yeni yapılarında çok yapaylık ve kargaşa var.Bu alışveriş merkezinde ki süslemeler çok gereksiz abartı vardı.Yanında
4)the Mausoleums of Hami Uyghur Royal Family(Kumul Wang Kabristanlığı):Giriş 40 Y.
1697-1930 yılları arasında 233 yıl hüküm süren  Kumul van(Han,bey)’lığına ait aile mezarları ve cami var.
A)Cami:1668-1709 yıllarında yapılmış bu caminin 108 tane başları işlemeli çok güzel sutunları var.Aynı anda bu camide 5000 kişi namaz kılabiliyor.Duvardaki arapca yazıları ve sutunları ile çok güzel olan bu camide fotoğraf çakilmediğine üzüldüm.
B)Muhammed Beşir Çin Van’ın anıy mezarı:Kumul beyliğinin 7.evladına ait olan mavi çini işlemeli devasa bu yapı da çok güzel.İçerde üzerleri Arapça yazılı örtülerle kapatılmış mezarlar var.
C)Şah Maksut’un anıt mezarı:Kumul Betliğinin 9.evledına ait olan bu anıt mezar tahta ve beyaz kireç ile Çin mimarisi şeklinde yapılmış.Bu da çok güzel.Yoldan ilerlediğinizde
*Buradan devam ettiğinizde sola doğru Uygur pazarını göreceksiniz.Daha da ilerisinde Uygur mahallesi var.
5)Tungan ve Uygur camileri:Şe3hir merkezinde olan Yanyana olan bu camilerden Tungan Cami Çin mimarisiyle yapılmış ve çok güzeldi.Onarımda olduğundan içini göremedim.
Yanında ki Uygur camiside işlemeli taştan yapılıştı.Çok görkemliydi.
*Bu camilerden yukarı doğru çıktığınızda Tungan mahallesine varıyorsunuz.Bu mahallede Uygur mahallesi gibi evler bahçe içinde ama çok bakımsızdı..Yollar  tozlu ve çöp içindeydi.Evler de iyi durumda değildi.Uygurların zenginliği burada yoktu.Ben gittiğimde mahalledeki camide H.Z Fatma için dua vardı.
.
 ANI:Kumul Kabristanlığını gezerken iki tane Urumçil Uygur ile tanıştım.Dursun beyin küçük kızı bir yıl İstanbulda okumuş ve Türkiyeyi biliyorlardı.Bayağı bir sohbet ettikten sonra “yarın Moğolistan’a gideceğim.Hazır dil bilen bulmuşken biletimi birlikte alalım”dedim.Terminale gittiğimizde Kumul-Lao Ye Miao sınır kapısının turistlere kapalı olduğunu ancak iş adamları ve yük araçlarına geçiş izni verildiğini öğrendik.Dursun Bey birçok yere telefon açarak bilgi almaya çalıştı.Ancak Urumçi’ye yakın Çitayi sınırından geçebilirmişim.Tabii şok oldum.11 saatlik çok yorucu otobüs gez yolculuğundan sonra Urumçi’den buraya gelmiştim.Tekrar aynı yolu geri dönmek istemdeim.
Kumul’dan da Çitayi’ye otobüs ertesi günü Pazar olduğundan yoktu.Mecburen Pazartesiyi beklemem gerekiyor.Biraz da iyi oldu.Mecburen dinlenirim.Durabilirsem tabii.
Bu gezide hep şansımdan bahsettim .Bu olay şansız gibi görünsede yine bu Uygurlarla karşılaşmam Büyük şans..Eğer bu bilgileri öğrenemeden gitseydim sınırdan geri dönmek zorunda kalaçaktım.
Bu iki Zengin ve eğitimli iki Uygur sabırla bana yardım etmeye çalışınca daha önce Uygurlar hakkında düşüncelerimden (yardımsever değiller)biraz utandım.sınıra gideceğimden fazla yuanim olmadığından kendilerinden  yeniden Dolar bozmak istediğimde Dolarımı almak istemediler.Zorla verdim.
Biraz memleket hakkında konuşmak istedim ama politika yapmak yasak diyerek yanaşmadılar.Normal karşıladım.Orada yaşayan onlar.Bana güvenmemiş olabilirler
ANI:Birlikte pazaradan bir şeyler alırken Uygur satıcı kadın beni sordu.Onlarda “Türkiyeden,bu akşam iftara size gelsin “dediler.Ban ada” Uygur mahallesine git eyince .Bir evde iftar yap” o gazla akşam yola çıktım.Konuştuğumuz kadın evine gitmişti.Genç bir Uygur,a durumu biraz da utanarak anlattığımda kendi evinde ailesi olmadığından tanıdıklarına telefon açtı.Birlikte mahalleya gidip komşusuna benim kendilerine misafir olmak istediğimi söyledi.
İnsanlar önce çekimser davrandıysalarda buyur ettiler.Zaten az bir zaman kalmıştı.Bayan hemen geleneksel Uygur yemeği hazırlarken biz de  oğlu ile yandaki cami ve mahalleyi gezdik.İmam da bana camiye hediye getirilen kavunlardan birini verdi.
İnanın Uygurların evleri bahçe içinde yayla gibi.Yiyecek bol.Genelde Çinliler küçüçük evlerde yaşıyorlar.Her konuştuğum Uygur bir şekilde mekke’ye Türkiye üzerinden gitmek istiyorlar.Bir sıkıntı var ama tam anlayamadım.Benden yardım istiyorlar.Veya Çocuklarının Türkiyede okuması için ne yapabileceğimi sordular hep.
Türkiyede Üniversite okuyan bir genç kız beni duyunca gelmiş.Ona her konuda sorular sordum.O da genelde anlatılanların çok dışında cevaplar verdi.Genelde hiçbir baskının olmadığını,sorunların cahil kesimden kaynaklandığını söyledi.
Yemeğin sonunda aile ile çok samimi bir şekilde vedalaştık.
ANI:Buraya kadar gelmişken bir de Müslüman Çinliler olan Tunganları(Huileri) göreyim dedim.Bisikletle mahallelerine gittim.Kötü durumdaydı.H.ZFatima’nın doğum günü nedeniyle cami çok kalabalıktı.Erkeklerde fes,Kadınlarda başlarını genelde eşarpla kapatmışlardı.
Biraz durumunun olduğunu tahmin ettiğim bir Tungan’a bir Tungan  görmek istediğimi söyleyince beni yakında ki baldızının evine götürdü.Adam doktormuş ve az da olsa İngilizce biliyordu.bayan çok sıcak davrandı.Hemen buz gibi karpuz ikram etti.Sonra camiye gittik.Adamlar ve kadınların az bir kısmı namaz kılarken çoğu kadın oturdu.Gelen camiye ya para ya da yiecek paketi bıraıyordu.Aynen izdeki gibi camii kapısında dilencile(Birtaneside yatalaktı)vardı.Dualar  ettik.Mısırda okumuş adını Fatma olarak değiştirmiş İngilizce bilen kızla sohbet ettik.Başları kapalı Çinliler bana biraz komik geldi.
Urumçiye geri dönmeden moğolistan2a gitmek için
Kumul→Çıtay(460km,109 Y,)9am→Ulustay(200 km)
*Bu yol da çöllük ve manzarasız.
ANI:Otobüste çoçuklu genç kadın ön tarafa geçince ben de onların boşalan yerine ayaklarımı uzatmak için geçtim.Biraz sonra kadın geldi.Meğersem ağı açık olan pantolonundan çocuk kakasını koltuğun önüne yapmış.Onu alıp poşete koydu.Ben görmeden basabilirdim.Bu olay burada normal.Çocuklar bacaklarını açıp heryere çişlerini yapabiliyorlar.
Artık kendimi Sibirya ya atmak istiyorum.Bakalım nasıl olacak.
Çitay’a geldiğimde biletci kıza İngilizce bilen bir Çinli yardımı ile Ulustay’a (Moğolistan sınırına gitmek istrdiğimi söylediğimde haftada 3 gün otobüs olan “Qnite” gitmem gerektiğini söyledi.Zamanım yok deyince önce”Fuwen”e git.Oradan gidebilirsin dedi.Çinli görevliler çok ilgisiz ve bilgisizdi.
Yolun bu kadar uzun olmadığını bildiğimden tekrar bir Uygur’a sorduğumda Çitay’dan Moğolistan’a en kısa yolun Ulustay olduğunu söyledi.Zaten Kumulda ki uygurlaeda açtıkları telefonlrdan sadece bu sınırın açık olduğunu söylemişti.
ANI:Çitay’a öğleden sonra vardığımda tabiî ki otobüsler gitmişti.Baktım heryerde başları kapalı veya fesli Uygurlar var.”Bana yardımcı olurlar”diyerek içimi ferah tuttum.Kaç tanesine yaklaşım durumumu anlatmaya çalışarak Yarınki otobüs ve kalacak yer konusunda yardımcı olmalarını rica ettim.Bilmiyoruz diye ilgilenmek istemediler.Bir taneside “benim evde kalabilirsin ama 10 Yuan isterim “deyince patladım.”Siz ne arsız milletsiniz.Bu kadar aç isen ben sana daha fazlası nı karşılıksız vereyim.İki millette Türk ama diyerek ve biz asla misafire böyle davranmayız”diyerek veryansın ettim.utandılar ama.Tok gözlü ve konuksever Uygurlarla karşılaştıkca acaba ben mi abartıyorum diyerek kendimi çok sorguladım ama hayır.Uygurlara ben yakınlık duyamadım.Aslında bu coğrafyada ki Türklerin hiçbiri bize benzemiyor.Gelenekleri farklı olabilir.Beni rahatsız eden tarafları aç gözlü  ve çıkarcı olmaları.Hele yalan konusunda bizden çok ilerdeler.
Çitay→Baymuca(Hergün sadece 12’de otobüs  var,200km,48 Y)→Ulstay(37 km)
ANI:Bu gezilerimde çok farklı kültürlerle karşılaşıyorum.Bazılarına çok şaşırıyorum ama hep”ben de burada doğsaydım,bu kültürle büyüseydim aynısını yapacaktım” diyerek bu farklılıkları anlamaya çalışıyorum.Bazen de (Kırgizistan da ki süper yalancı taksi şöferleri gibi)anlamayıp tepki veriyorum.
Baymuca’ya giderken bindiğim yolcularının hepsi Kazak olan  otobüsün pisliğini size anlatamam.Yerler çekirdek ve hertürlü çöp ile dolmuştu.Koltukların tepesinde ki baş konacak yerin beyaz kılıfları resmen simsiyah olmuştu.Sıyırdığımda Altan aracın ilk alındığındaki koltuk rengi ortaya çıktı.Yani araçın ilk alındığından beri bu kııflar yıkanmamış.
Çok sık polis kontrolü var.Benim yaşıma bakarak turist değilde karanlık işler peşinde olduğumu düşünerek sanırım çok irdelediler.Çantamı,komputurümde video aradılar.Oysa bir kere kamera bile kullanmamışimdır.Ben otobüse bindiğim de önce yolcu olan Kazak Polis beni sorguladı.Sonra çantamla birlikte Polis noktasına giderken baktım kadının biri çocuğunu hemen kapının yanında çiş tutuyor.Dnüşte kaka  orada duruyordu.Türkiye de olsa uyarırdım.Ama onlara bu durum o kadar tabii geliyor ki .Otobüs manevra ile üzerinden gecerek yoluna devam etti.
200km yolu 4 saatte alarak Baymuca’ya geldik.Baymuca ve çevresinde ki köylerde sadece Kazaklar yaşıyor.Çince konuşuyorlar.Moğollara da çok benziyorlar.
Neyse otobüs şöförü beni sınıra kadar götürdü.Bu gezilerde sezgilerim artık çok kuvvetlendi.Bir problem olabileceği içime doğduğundan beni beklemesini söyledim.Bu arada otobüsteki polis sınırı arayarak akşam 7’de kapandığını öğrenerek  ve bana iki Uygur Polis ismi vermişti.
Hemen bir tanesini bularak Mongolia’ya geçmek istediğimi söyledim.”Şu an araç yuk.Bu köyde uyursun.Yarın buradaki araçlarla gidersin.”dedi ama bu arada”Tamak(Yemek)yedin mi,yanında pulun var mı?(Moğolistana gitmek için)”diye soruyor.Bende” önemli değil.Yarın gidebileceğim garanti mi?”diye soruyorum.
Tekrar tekrar sormasından yemeğin ücretsiz olduğunu  ve hala problem olabileceğini tahmin ettim .Nihayet İngilizce bilen Çinli bir polis gelerek”bu sınırdan sen geçemesin.Sadece Çinliler  ve Moğollar geçebilir.Sen tekrar Çitay’a dönüpönce Çinga  oradan Takeskenken sınırına gitmelisin”deyince  sinirlerim boşaldı.
“Ben polise sorarak buraya geldim.Sizin polisiniz beni yanılttı.”diyerek veryansın ettim.Sinirden gözlerimden yaş geldi.Artık undan mı kendi polislerinin hatasını düzeltmek için mi “tamam.Biz seni geçeceğiniz sınıra götürüp orada kalmanı da sağlıyacağız”dediler.Yemek te verdiler ama iştah kalmadı.Baktım aracın başında çok oyalanıyorlar.yanıma gelerek “diğer sınıra giden yolun kırık olduğunu gecemeyeceklerini”söylediler.
Beni başları,Çinli polis ve Uygur bayan polis polis arabasıyla tekrar Baymuca’ya kadar getirip otele yerleştirdiler.Ertesi gün Çitay’a otobüs 11’de var.Çitay’dan ise Çinga’ya otobüs 10’da var.Yani yakalamam mümkün değil.Ertesi günde zaten (Perşembe)Çinga’ya otobüs yok.Bu durumda iki gün  beklemek zorundayım.Buları kendilerine söylediğimde Uygur Polis belki 15 kere”başka yol yok senin için”diyerek beni sinir etti.Çinli Polis çok zarifti.Bana burada çok çalışan işci olduğundan dışarı çıkmamamı da sıkı sıkı tembih ettiler.Aslında çıkıp burada yaşayan Kazakların evlerini görmek istiyorum ama mecburen bu yazılarımı yazıyorum.
Tüm ısrarlarıma karşınbir başka polisin yardımıyla yarın daha küçük bir araç ile Çitay’a gidecem.Pek inanıyorum ama hayırlısı.Tüm paramı sınırı geçecem diye harcamiştım.Kendilerine söyledim.Çinli polis bana 300 Yuan verdi.Verirkende resmimizi çekti.Sanırım üstlerinden alacak.
KENDİ KENDİME  DİYEREK ŞANSIMA NAZAR DEĞDİRDİM RESMEN.
Evet sabah erkenden  kalkıp adını söylemeyen ve telefonunu vermeyen polisi beklemeye başladım.Neyse biraz gecikme ile geldiler.jeep ile 4 saatte geldiğimiz yolu 2 saatten daha az bir zamanda alarak Çitay’a döndük.Hemen bilet gişesine gittim.Pra ödeyeceğim.para yok.Şok oldum.Dünün o sıkıntısı ile otelciye para öderken fazla paramı hemen yastığın altına koymuştum.Ootelde unutmuşum.lan paramı
Otobüs kalmak üzere ama bende Yuan yok.Hemen otobüse çantamı koyup çevrede gördüğüm bir Uygur’a durumu anlattım.Benim gitmem gerektiğini ,bana  100 Yuan vermesini,daha sonra kendisine gönderebileceğimi söyleyerek  rica ettim.Vermeye yanaşmayarak Şöförle konuşarak onu ikna etmeye çalıştı.Şöförde param olmadığını anlayınca çantamı bagajdan attı.Bu arada kendi aptallığıma çok kızıyorum.Uygur bana “bilet alsakta seni şöför götürmeyeceğini söyledi” deyince iyice teleşlandım.Otobüsü kaçırmak istemiyorum.Baktım Uygur şöför yan çiziyor,resmen dilencilik yaparak başka bişr uygurdan rica ederek 100 Yuan alıp hemen bilet aldım.Çantamı alarak otobüse oturdum.Eğer şöför indirmeye çalışsaydı asla inmeyecektim.Polisi çağıracaktım.Böylece parama da ulaşırdım aslında.
Neyse hostes hanım biletimi kontrol etti.Yola çıktık.Hemen otobüste bana yardımcı olan polisleri aradım ama sanırım bizzat yanlış numara verdiler ki cevap veren olmadı.Daha sonra bana Kumul’da yardımcı olan Uygur’u arayarak durumu anlattım.Benim paramı otelden alarak bana para veren Uygur’a göndermesini rica ettim.Kendisi para veren Uygur’u arayıp,100 Yuanı göndereceğini söyleyince “Bayan zor durumdaydı.ben karşılıksız verdim” diyerek istememiş.Genelde Esnafının çok paragöz olduğu Uygurların içinde böyleleri de var.Ama ben yinede aldığım 100 Yuan yerine 300 Yuan olarak bir şekilde göndermek istiyorum.
Suratsız Çinli şöfir ile hostese Taşkeşken’e gitmek istediğimi söylediğim halde beni yol ayrımında indirmeyerek Çingil’a doğru devam ettik.Neyse Çingil’e yaklaşırken Taşkeşken otobüsünü durdurarak tekrar aynı yolun bir kısmını geri gelerek Taşkeşken’e geldik.Otobüs Çinlilerden de sevimsiz Kazaklarla doluydu.Ne sorarsam bilmiyorlar.Kafalarını kapatıp mini etek altına kalın ten rengi çorap giymeyi biliyorlar.Bu kadar mı soğuk millet olur.Çatlattılar beni.(ileride Kazaklardan hırsımı aldım ama.)
Kesinlikle buralarda yaşayan Türklerin dinleri ve dilleri aynı (Pek aynı sayılmaz.)olmakla birlikte  karekteri bize benzemiyor.Komşılarımızdan Yunanistan,İtalya,İspanya hatta bizden çok uzakta ki Meksika insanları bize karekter olarak  çok daha benziyorlar.
Taşkeşken’e geldiğimde para olmayınca 15 km uzaklıktaki sınıra geçen motorsikletliyle otostop yaparak gittim ama kapanmıştı.Oradaki Kazak bir taksicinin tüm hevesini kırarak benim gibi kapıdan dönen Mongolyalılarla geri onların oteline döndüm.Buranın toprağından  mı ben mi paranoya yapıyorum mongollarda aynı tatsızlıkta.
TAŞKEŞKEN
ŞOK OLDUM:Otel odasında erkekli kadınlı otururken birden genç kadınlardan biri memesini açtı.Eşi olduğunu tahmin ettiğim adam ses çıkararak emmeye başladı.İnanın şok oldum.Gülerek bana”beybi,beybi”dediler.Ama cinsellik içerecek şekilde değilde bebek emer gibi emdi.Daha sonra diğer memeyide emdi.Biraz zor izin alsamda fotoğraflarını çektim.Bu arada kadın telefonla konuştu.Çok normal davrandı.Bu nasıl farklı bir kültür.Ben şaşıp kalırken diğer Moğollar bakmadılar bile.Sanırım yeni bebeği olan bu genç kadının memesindeki sütü boşalttı.Sadece bunu düşündüm.
Moğollarla birlikte yine Moğolların satış yaptığı kalitesiz malların satıldığı sıralı dükkanları gezdik.Ben geri dönerek Bir Uygur’un lokantasında bunları yazıyorum.
Tam yazarken sınırda gördüğüm iki polis geldi.İnanılmaz sorular sordular.Dediğim gibi benim farklı işler peşinde olduğumdan şüpheleniyorlar.Zaman zaman”ben bir turistim.Törerist değilim”diyerek  tepkiler verdim.Bu kadarı da çok fazla.İnternette sınırlarının açık olup olmadığını güncellemeiyorlar ama ahret soruları sormaktan geri kalmıyorlar.Hayırlısı ile çıkmak istiyorum buradan.
Taşkeşken,Sınırda olduğu için daha çok ticaretle uğraşan Moğollar ve Kazak  yaşıyor.Az Uygur,Çinli de yaşıyor.Sınır kasabası olduğundan  güzel oteller ve restoranlar ve alışveriş dükkanları ile dolu.
Burada önce Moğollarla bir otele gittik.Baktım çok kalabalık başka bir otele 30Türk lirası karşılığında(4.5 Türk lirasına da var.)kaldım.Ama Çin polisi sinirimi bozduğundan uzun süre uyuyamadım.
*Çin ve dolayısıyla Moğolistan sınırı 10-13 ve 15-18 arası açık.
Sincan’da kaldığım Uygurların başı sıkıntıya girebilir diye  dökümanları ve fotoğrafları düzenledim.Sabah erkenden kahvaltımı yapıp yola düştüm.Yine şansıma İstanbul Üniversitesinde okuyan iki Tuvalı gençle kuyrukta karşılaştım.
Ama çin sınırına geldiğimde hızla kalabaklaştık ama bayağı geç aldılar.hazırlıklıydım.Hemen herkes kısa bir kontrolden geçip gittiler ama benim kontrolum çok uzun sürdü.Tüm yazılı belgelerimi tek tek sordular.Adres kağıdını incelediler.Bir Uygur ile telefonla konuşmamı istediler.Bilgisayarımı açıp baktılar.Özellikle fotoğraflara bakmak istediler.Asıl amaçları kiminle ilişki kurduğu öğrenmek istediler.Bu arada Amerika fotoğraflarımı gösterdim.Fotoğraf makinamın uzaktan kumandası üzerinde çok durdular.Hep bir yerlerde film çektiğimden şüphelendiler.Önce çok sabırlı olmaya çalıştım ama çok uzayınca dayanamadım patladım.”Bu kadar kontrol niye.Herşeyime baktınız.Ben sadece turistim.Yaptığınız işkence.ilk kez bu denli bir muamele ile karşılaşıyorum.siz önce internette sınır bilgilerinizi değiştiriniz v.b “diyerek çok söylendim.Bir taraftanta bana kızıp geçişimi engellerler diye korkuyorum ama son sınıra geldim.Polis”Sakin olunuz.Size söz veriyorum.Mongolia arabasını yakalayacaksınız”dedi .Son anda ne olduysa eşyalarımı toplatıp kendi elleri ile işlemlerimi yapıp geçirdiler.
Bu arada polis sanırım adımdan internetten araştırma yaptığından”Biliyoruz.100 ülke gezmişsiniz”de dedi.Ayrıca “Sigara içersen sigara verebilirim”dedi.ısrarla hayır dememe rağmen Sanırım uyuşturucu kullanmamdan  şüphelendiler.
Hemen yürüyerek Moğolistan sınırından sorunsuz geçtim ama karşı tarafta  çok araç vardı ama Bayan Uglii’ye  gidecek dolmuş öğleden sonra kalkacakmış.Ben ve Türkçe konuşan iki gençten başka sı yok.17 saat gideceğimiz Küçük dolmuşu size tarif edemem.Çok eski ve bakımsız.Öğleden sonra giriş yapanların akını ile hızla dolmuş tıka basa doldu.Eşyalar zaten yolculardan fazla.çağırdı ama 3 günde ancak gidebilecekmiş.
*bayan Ulgii’ye jeep’te var ama o gün yoktu.Aslında Taşkeşken’den de kalkan araçlar oluyor.Araştırınız.
Taşkenşen→Bayan Ulgii(Dolmuş ücreti 50.000 togruk=30 Dolar,en az 17 saat,toprak yol)
*
Bu arada Bayan Uglii’ye giden birçok Kamyon vardı.Hatta bir Kazak beyefendi ailesi ile gidiyordu.Benide çağırdı. Hatta şöförekardeşininYol,belli bir uzaklıktansonra toprak yola dönüşüyormuş.Şu anda bunları dolmuşun kalkmasını beklerken yazıyorum.Günlerdir çektiğim yorgunluğa birde bu yorucu yolculuk beni bekliyor.
Gençlere “Ben bu yolda ölürüm.Vasiyetimi yazıp  size vereyim.”dedim.
Öğleden sonra kalkacakkalkacak dolmuş 17 de ancak yola çıkabildik.
Dolmuşta iki tane İstanbul Üniversitesinde okuyan ,Mongalıa’da yaşayan Tuvalı gençlerin yanında bir tane daha genç Türkçe biliyordu.İstanbul’da Çamlıca’da Kuran kursuna gitmiş.Türkçe’yi de orada öğrenmiş.”Burada Kuran öğrenemiyor muydun da ta Türkiyue’ye gittin”dediğimde Burada ki Caminin İmamı abisi olduğunu ve kendisini gönderdiğini söyledi.Ama çok kapalı olduğundan ancak 1 yıl kalıp geri dönmüş.Bizdekiler yetmiyor Yurtdışındakileri de eğitiyoruz.Bu arada arkada oturan bayan da “benim abimde İstanbul’da okuyor”demez mi.Adamlara hak tanınmış.Diyecek bir şey yok ama bizim gençlerin durumunu hiç gören yok mu?Bunları neden  ve niye bedava okuturuz.Bu Türk liselerinde yetişen gençlerin Türkiyede okuma şansının yüksek olduğunu konuşmalardan tahmin ettim.Boşuna yıllık 1500 Dolara ellerin memleketlerinde eğitim vermiyorlar.Türkçe 4. Dil olacakmış.olursa ne olacak.Bizim dışarıdan adama mı ihtiyacımız var.Kendimiz imkanlarımızla zor geçiniyoruz.
*Tuvalı gençlere nasıl Türkiyede okuyabildiklerini sorduğumda;
İnternette vardır ama ben kullanmayı sevmediğimden anlatılanları size yazayım da nasıl ellerin beleşten memleketimizde okuduklarını anlayınız.
-Önce  Moğolistanda ki Moğollar Türkiye’de okumak ve  burs kazanmak için Başkente sınava giriyorlarmış.
-TCS(Türk Cumhuriyeti Sınavı)i kazanan 60 öğrenciye Türkiye,Moğol Hükümeti sınavını kazanan 20 öğrenciyede Moğolistan hükümeti burs veriyor.
-Kazanalat Türkiye’ye giderek ücretsiz(zengin devletimiz karşılıyor)Tömerde kursa gidiyorlar.
-Türkçe sınavına  ve bölüm kazanmak için ayrı bir sınava giriyorlar.(Yazarken bile üniversite kazanmak için ruh sağlıklarını kaybeden öğrencileri hatırladıkca canım sıkıldı.)Ve Üniversitelerine yerleşiyorlar.ODTÜ,İstanbul Üniversitesi gibi sayılı Üniversiteler
Neymiş.”Türk Akraba topluluğu”.Moğollarla ne akrabalığımız var ki.
Yanlış anlamayınız.Tüm dünya insanları ülkeme gelip gezsinler.Kolay kolay bulamıyacakları konukseverliği ve  güzel ülkemi görsünler ama bizim ülke bize ancak yetiyor.Sonra ülkelerine dönsünler.
*Nasıl oluyorsa Bulgaristanda rastladığım üniversite okuyan bizim gençler denklik alamıyorlardı.Bunlarda sorun yok.
-Yurt dahil her şey bedeva.Sadece ülkelerine dönerken yol paralarını ve kitaplarını ödüyorlarmış.Onlarıda dini bütün yardımsever ağabeyleri halleder umarım.
*Bursları 6 sene sonra,yılda 2-3 kez kalınca ve derslere devam etmeyince  kesiliyormuş.Kesilsin bari.
Bu gençlere ayrıca”Türkiye’ye gittiğinizde sizi en çok ne şaşırttı”diye sorduğumda”Aşırı misafirverver olmaları”dediler.Bu bölge insanına aşırı gelmemiz normal.Zaman zaman ben kendilerinin konuksever konusunda bize benzemediklerini söylediğimde “Haklısın.Biz yıllardan beri Rus ve Çinlilerle yaşamaktan onlara benzedik.Ama artık özümüze dönüyoruz “dediler.Kendilerine hak verdim.Zor başka ulus ile yaşamak.
*Eski  Rus Dolmnasıl uşun da zaten küçük olan 12 kişilik koltuğa 18 kişi oturduk.3 kişilik yere 5 kişi..Tam bir balık idtifi.
Bu arada ileride bir köyde inecek gençkız yer olmadığından Çamlıca’da eğitim alan gencin kucağına oturdu.Ben çok şaşırdım tabii.Türkçe bilen gençlere sorduğumda”Biz de çok normal.Hiçbir artniyet olamaz”dediler.Daha sonra kiizlenimlerimde kendilerine hak verdim.Bizim gişbi pis göz değiller.Öyle görmüşler.Kimse kimsenin kadınına,kardeşine kötü gözle bakmıyorlar.Bizde adamın kucağına oturacaksın.Eli dursa parmağı durmaz.
Yemek molası verilen en fazla 10 haneli Moğol köyündede iki tane basit kerpiç ev  ve yurtlar vardı.İçlerini tek tek ziyaret ettim.Çvrede hiç bir şey yok.Gördükleri gelip geçen araçlar.Ama bu yurtlarda yaşayan özellikle bayanlara inanamassınız.hepsi askılı ve çok modern giymişlerdi.Hele bayanın biri dantelli askılı buluz ve daracık pantolon giymişti.Kaldıkları çadırda doğru dürüst bir şey yoktu.Temizlikte yoktu.Dışardaki tuvaletleri anlatmaya gerek yok.Zaten tuvalete de giden yok.Moğol kadını bu bölgedeki en rahar bayanlar.kaç göç yok.Giyim o biçim.Haklılarda.Bu ucsuz bucaksız yerlerde en azından kendilerini mutlu ediyorlar.
Şöför tüm gece müzik çaldı.Zaten sıkışığız uyumak mümkün olmadı.Bu arada sıra ile erkekler de birbirinin kucağına oturarak ve uyuyarak 17 saatlik yolu tamamladılar.
Toprak yolda bir ara karanlıkta köylerdeki gibi bir köprüden geçerken oradaki ev de yaşayan kadın gelip kiliti acıp,parayı da alıp bize yol verdi.Isssız bucaksız yollarda sıradan köprü bile paralı.Daha önceki Moğolistan gezimde de böyle bakımsız bir yol için bizm kiraladığımız taksiden yol parası almışlardı.
Yol boyu  düz alandabirkaçbüyüklü  küçük yerleşimden geçtik.Büyük olanyerleşimde çok güzel bir pınardan su içtik.Hiç ağaç olmadığından insanlar taşlara bez bağlayıp  suyun içine bırakmışlardı.Sanırım Tuvalı Şamanist gençler “biz doğayı,suyu kutsal kabul ettiğimizden bunu yapıyoruz”dediler ama çevredeki naylon ve diğer pisliklerden kendileri bile rahatsız olup temizlemeye çalıştılar.Temizlik din ile değil,eğitimle verilebiliyor.
Her taraf dümdüz olduğundan tuvalet yapılırken gizlenecek yer olmadığından (zaten tuvaletleride yarı bele kadar kapatılmış.)insanlar bulduğu çıkura çömeliyorlar.
Parlak mavi gökyüzünün altında yemyeşil ovalarda tertemiz göller,nehirler vardı.Hele mor yayla çiçekli bölgeler çok güzeldi.Nehirlerden geçerken şöför araçın altındaki delikleri su kaçmasın diye kapatıp,geçtikten sonra da araç ısınmasın diye yeniden açıyordu.
Yorucu ama çok farklı bir yolculuktan sonra Bayan Olgii’ye öğlen saatlerinde vardık.
KUMUL(HAMİ)
*Kumul’da Uygur,Çinli,Hui ve Kazak milleti yaşıyor.
*Çeşit çeşit kavunları ile ünlü.
*Kumul’da kaldığım evde benden başka ikişer çift olan 6 kişi daha kalıyordu.Kendileri uzak şehirlerinden buraya otostopla gemlişler ama bir turist için otostop bu ülkede kolay olmadığını düşünüyorum.
Bu Çinli gençler çok samimi ve sevimliydiler.
Gezilecek yerler hepsi müzeye yakın  karşıkılı veya yan yana.
*Bir Uygurun demense göre buranın Uygurları çok yavaşmış.Zor karar verirlermiş.Bana  buradaki Uygurlar daha yakın ve yardımsever geldiler.Veya ben artık ısındım onlara.
1)Müze: Ücretsiz .Dış binanın görkemi içerde yok.Yanında
2)Mukam-Uygur Sanat Müzesi:Giriş 15 Y.Daha çok Uygur enstüramanlarının sergilendiği ,dış cephesinde  de geleneksel enstürümanların olduğu müze.İçeride Uygur müziklerini de canlı olarak izleyebiliyorsunuz.Karşı köşede
3)Orda Müzesi(Kraliyet sarayı):Gerçek saray değil.Sonradan müze olarakyapılmış.Giriş 40 Y.
Rengarank Çin mimaris
İyle yapılmış görkemli binalar.İçinde Uygur yaşamına ait örnekler objeler var.Binaların dış görünüşleri daha güzel.
Çıkışta,genelde Hotan taşına ait objelerin satıldığı çok büyük ve şık alışveriş merkezi var.Çinliler aksiden çok zevkliymiş ama bu yetenekliymiş ama yeni yapılarında çok yapaylık ve kargaşa var.Bu alışveriş merkezinde ki süslemeler çok gereksiz abartı vardı.Yanında
4)the Mausoleums of Hami Uyghur Royal Family(Kumul Wang Kabristanlığı):Giriş 40 Y.
1697-1930 yılları arasında 233 yıl hüküm süren  Kumul van(Han,bey)’lığına ait aile mezarları ve cami var.
A)Cami:1668-1709 yıllarında yapılmış bu caminin 108 tane başları işlemeli çok güzel sutunları var.Aynı anda bu camide 5000 kişi namaz kılabiliyor.Duvardaki arapca yazıları ve sutunları ile çok güzel olan bu camide fotoğraf çakilmediğine üzüldüm.
B)Muhammed Beşir Çin Van’ın anıy mezarı:Kumul beyliğinin 7.evladına ait olan mavi çini işlemeli devasa bu yapı da çok güzel.İçerde üzerleri Arapça yazılı örtülerle kapatılmış mezarlar var.
C)Şah Maksut’un anıt mezarı:Kumul Betliğinin 9.evledına ait olan bu anıt mezar tahta ve beyaz kireç ile Çin mimarisi şeklinde yapılmış.Bu da çok güzel.Yoldan ilerlediğinizde
*Buradan devam ettiğinizde sola doğru Uygur pazarını göreceksiniz.Daha da ilerisinde Uygur mahallesi var.
5)Tungan ve Uygur camileri:Şe3hir merkezinde olan Yanyana olan bu camilerden Tungan Cami Çin mimarisiyle yapılmış ve çok güzeldi.Onarımda olduğundan içini göremedim.
Yanında ki Uygur camiside işlemeli taştan yapılıştı.Çok görkemliydi.
*Bu camilerden yukarı doğru çıktığınızda Tungan mahallesine varıyorsunuz.Bu mahallede Uygur mahallesi gibi evler bahçe içinde ama çok bakımsızdı..Yollar  tozlu ve çöp içindeydi.Evler de iyi durumda değildi.Uygurların zenginliği burada yoktu.Ben gittiğimde mahalledeki camide H.Z Fatma için dua vardı.
.
 ANI:Kumul Kabristanlığını gezerken iki tane Urumçil Uygur ile tanıştım.Dursun beyin küçük kızı bir yıl İstanbulda okumuş ve Türkiyeyi biliyorlardı.Bayağı bir sohbet ettikten sonra “yarın Moğolistan’a gideceğim.Hazır dil bilen bulmuşken biletimi birlikte alalım”dedim.Terminale gittiğimizde Kumul-Lao Ye Miao sınır kapısının turistlere kapalı olduğunu ancak iş adamları ve yük araçlarına geçiş izni verildiğini öğrendik.Dursun Bey birçok yere telefon açarak bilgi almaya çalıştı.Ancak Urumçi’ye yakın Çitayi sınırından geçebilirmişim.Tabii şok oldum.11 saatlik çok yorucu otobüs gez yolculuğundan sonra Urumçi’den buraya gelmiştim.Tekrar aynı yolu geri dönmek istemdeim.
Kumul’dan da Çitayi’ye otobüs ertesi günü Pazar olduğundan yoktu.Mecburen Pazartesiyi beklemem gerekiyor.Biraz da iyi oldu.Mecburen dinlenirim.Durabilirsem tabii.
Bu gezide hep şansımdan bahsettim .Bu olay şansız gibi görünsede yine bu Uygurlarla karşılaşmam Büyük şans..Eğer bu bilgileri öğrenemeden gitseydim sınırdan geri dönmek zorunda kalaçaktım.
Bu iki Zengin ve eğitimli iki Uygur sabırla bana yardım etmeye çalışınca daha önce Uygurlar hakkında düşüncelerimden (yardımsever değiller)biraz utandım.sınıra gideceğimden fazla yuanim olmadığından kendilerinden  yeniden Dolar bozmak istediğimde Dolarımı almak istemediler.Zorla verdim.
Biraz memleket hakkında konuşmak istedim ama politika yapmak yasak diyerek yanaşmadılar.Normal karşıladım.Orada yaşayan onlar.Bana güvenmemiş olabilirler
ANI:Birlikte pazaradan bir şeyler alırken Uygur satıcı kadın beni sordu.Onlarda “Türkiyeden,bu akşam iftara size gelsin “dediler.Ban ada” Uygur mahallesine git eyince .Bir evde iftar yap” o gazla akşam yola çıktım.Konuştuğumuz kadın evine gitmişti.Genç bir Uygur,a durumu biraz da utanarak anlattığımda kendi evinde ailesi olmadığından tanıdıklarına telefon açtı.Birlikte mahalleya gidip komşusuna benim kendilerine misafir olmak istediğimi söyledi.
İnsanlar önce çekimser davrandıysalarda buyur ettiler.Zaten az bir zaman kalmıştı.Bayan hemen geleneksel Uygur yemeği hazırlarken biz de  oğlu ile yandaki cami ve mahalleyi gezdik.İmam da bana camiye hediye getirilen kavunlardan birini verdi.
İnanın Uygurların evleri bahçe içinde yayla gibi.Yiyecek bol.Genelde Çinliler küçüçük evlerde yaşıyorlar.Her konuştuğum Uygur bir şekilde mekke’ye Türkiye üzerinden gitmek istiyorlar.Bir sıkıntı var ama tam anlayamadım.Benden yardım istiyorlar.Veya Çocuklarının Türkiyede okuması için ne yapabileceğimi sordular hep.
Türkiyede Üniversite okuyan bir genç kız beni duyunca gelmiş.Ona her konuda sorular sordum.O da genelde anlatılanların çok dışında cevaplar verdi.Genelde hiçbir baskının olmadığını,sorunların cahil kesimden kaynaklandığını söyledi.
Yemeğin sonunda aile ile çok samimi bir şekilde vedalaştık.
ANI:Buraya kadar gelmişken bir de Müslüman Çinliler olan Tunganları(Huileri) göreyim dedim.Bisikletle mahallelerine gittim.Kötü durumdaydı.H.ZFatima’nın doğum günü nedeniyle cami çok kalabalıktı.Erkeklerde fes,Kadınlarda başlarını genelde eşarpla kapatmışlardı.
Biraz durumunun olduğunu tahmin ettiğim bir Tungan’a bir Tungan  görmek istediğimi söyleyince beni yakında ki baldızının evine götürdü.Adam doktormuş ve az da olsa İngilizce biliyordu.bayan çok sıcak davrandı.Hemen buz gibi karpuz ikram etti.Sonra camiye gittik.Adamlar ve kadınların az bir kısmı namaz kılarken çoğu kadın oturdu.Gelen camiye ya para ya da yiecek paketi bıraıyordu.Aynen izdeki gibi camii kapısında dilencile(Birtaneside yatalaktı)vardı.Dualar  ettik.Mısırda okumuş adını Fatma olarak değiştirmiş İngilizce bilen kızla sohbet ettik.Başları kapalı Çinliler bana biraz komik geldi.
Urumçiye geri dönmeden moğolistan2a gitmek için
Kumul→Çıtay(460km,109 Y,)9am→Ulustay(200 km)
*Bu yol da çöllük ve manzarasız.
ANI:Otobüste çoçuklu genç kadın ön tarafa geçince ben de onların boşalan yerine ayaklarımı uzatmak için geçtim.Biraz sonra kadın geldi.Meğersem ağı açık olan pantolonundan çocuk kakasını koltuğun önüne yapmış.Onu alıp poşete koydu.Ben görmeden basabilirdim.Bu olay burada normal.Çocuklar bacaklarını açıp heryere çişlerini yapabiliyorlar.
Artık kendimi Sibirya ya atmak istiyorum.Bakalım nasıl olacak.
Çitay’a geldiğimde biletci kıza İngilizce bilen bir Çinli yardımı ile Ulustay’a (Moğolistan sınırına gitmek istrdiğimi söylediğimde haftada 3 gün otobüs olan “Qnite” gitmem gerektiğini söyledi.Zamanım yok deyince önce”Fuwen”e git.Oradan gidebilirsin dedi.Çinli görevliler çok ilgisiz ve bilgisizdi.
Yolun bu kadar uzun olmadığını bildiğimden tekrar bir Uygur’a sorduğumda Çitay’dan Moğolistan’a en kısa yolun Ulustay olduğunu söyledi.Zaten Kumulda ki uygurlaeda açtıkları telefonlrdan sadece bu sınırın açık olduğunu söylemişti.
ANI:Çitay’a öğleden sonra vardığımda tabiî ki otobüsler gitmişti.Baktım heryerde başları kapalı veya fesli Uygurlar var.”Bana yardımcı olurlar”diyerek içimi ferah tuttum.Kaç tanesine yaklaşım durumumu anlatmaya çalışarak Yarınki otobüs ve kalacak yer konusunda yardımcı olmalarını rica ettim.Bilmiyoruz diye ilgilenmek istemediler.Bir taneside “benim evde kalabilirsin ama 10 Yuan isterim “deyince patladım.”Siz ne arsız milletsiniz.Bu kadar aç isen ben sana daha fazlası nı karşılıksız vereyim.İki millette Türk ama diyerek ve biz asla misafire böyle davranmayız”diyerek veryansın ettim.utandılar ama.Tok gözlü ve konuksever Uygurlarla karşılaştıkca acaba ben mi abartıyorum diyerek kendimi çok sorguladım ama hayır.Uygurlara ben yakınlık duyamadım.Aslında bu coğrafyada ki Türklerin hiçbiri bize benzemiyor.Gelenekleri farklı olabilir.Beni rahatsız eden tarafları aç gözlü  ve çıkarcı olmaları.Hele yalan konusunda bizden çok ilerdeler.
Çitay→Baymuca(Hergün sadece 12’de otobüs  var,200km,48 Y)→Ulstay(37 km)
ANI:Bu gezilerimde çok farklı kültürlerle karşılaşıyorum.Bazılarına çok şaşırıyorum ama hep”ben de burada doğsaydım,bu kültürle büyüseydim aynısını yapacaktım” diyerek bu farklılıkları anlamaya çalışıyorum.Bazen de (Kırgizistan da ki süper yalancı taksi şöferleri gibi)anlamayıp tepki veriyorum.
Baymuca’ya giderken bindiğim yolcularının hepsi Kazak olan  otobüsün pisliğini size anlatamam.Yerler çekirdek ve hertürlü çöp ile dolmuştu.Koltukların tepesinde ki baş konacak yerin beyaz kılıfları resmen simsiyah olmuştu.Sıyırdığımda Altan aracın ilk alındığındaki koltuk rengi ortaya çıktı.Yani araçın ilk alındığından beri bu kııflar yıkanmamış.
Çok sık polis kontrolü var.Benim yaşıma bakarak turist değilde karanlık işler peşinde olduğumu düşünerek sanırım çok irdelediler.Çantamı,komputurümde video aradılar.Oysa bir kere kamera bile kullanmamışimdır.Ben otobüse bindiğim de önce yolcu olan Kazak Polis beni sorguladı.Sonra çantamla birlikte Polis noktasına giderken baktım kadının biri çocuğunu hemen kapının yanında çiş tutuyor.Dnüşte kaka  orada duruyordu.Türkiye de olsa uyarırdım.Ama onlara bu durum o kadar tabii geliyor ki .Otobüs manevra ile üzerinden gecerek yoluna devam etti.
200km yolu 4 saatte alarak Baymuca’ya geldik.Baymuca ve çevresinde ki köylerde sadece Kazaklar yaşıyor.Çince konuşuyorlar.Moğollara da çok benziyorlar.
Neyse otobüs şöförü beni sınıra kadar götürdü.Bu gezilerde sezgilerim artık çok kuvvetlendi.Bir problem olabileceği içime doğduğundan beni beklemesini söyledim.Bu arada otobüsteki polis sınırı arayarak akşam 7’de kapandığını öğrenerek  ve bana iki Uygur Polis ismi vermişti.
Hemen bir tanesini bularak Mongolia’ya geçmek istediğimi söyledim.”Şu an araç yuk.Bu köyde uyursun.Yarın buradaki araçlarla gidersin.”dedi ama bu arada”Tamak(Yemek)yedin mi,yanında pulun var mı?(Moğolistana gitmek için)”diye soruyor.Bende” önemli değil.Yarın gidebileceğim garanti mi?”diye soruyorum.
Tekrar tekrar sormasından yemeğin ücretsiz olduğunu  ve hala problem olabileceğini tahmin ettim .Nihayet İngilizce bilen Çinli bir polis gelerek”bu sınırdan sen geçemesin.Sadece Çinliler  ve Moğollar geçebilir.Sen tekrar Çitay’a dönüpönce Çinga  oradan Takeskenken sınırına gitmelisin”deyince  sinirlerim boşaldı.
“Ben polise sorarak buraya geldim.Sizin polisiniz beni yanılttı.”diyerek veryansın ettim.Sinirden gözlerimden yaş geldi.Artık undan mı kendi polislerinin hatasını düzeltmek için mi “tamam.Biz seni geçeceğiniz sınıra götürüp orada kalmanı da sağlıyacağız”dediler.Yemek te verdiler ama iştah kalmadı.Baktım aracın başında çok oyalanıyorlar.yanıma gelerek “diğer sınıra giden yolun kırık olduğunu gecemeyeceklerini”söylediler.
Beni başları,Çinli polis ve Uygur bayan polis polis arabasıyla tekrar Baymuca’ya kadar getirip otele yerleştirdiler.Ertesi gün Çitay’a otobüs 11’de var.Çitay’dan ise Çinga’ya otobüs 10’da var.Yani yakalamam mümkün değil.Ertesi günde zaten (Perşembe)Çinga’ya otobüs yok.Bu durumda iki gün  beklemek zorundayım.Buları kendilerine söylediğimde Uygur Polis belki 15 kere”başka yol yok senin için”diyerek beni sinir etti.Çinli Polis çok zarifti.Bana burada çok çalışan işci olduğundan dışarı çıkmamamı da sıkı sıkı tembih ettiler.Aslında çıkıp burada yaşayan Kazakların evlerini görmek istiyorum ama mecburen bu yazılarımı yazıyorum.
Tüm ısrarlarıma karşınbir başka polisin yardımıyla yarın daha küçük bir araç ile Çitay’a gidecem.Pek inanıyorum ama hayırlısı.Tüm paramı sınırı geçecem diye harcamiştım.Kendilerine söyledim.Çinli polis bana 300 Yuan verdi.Verirkende resmimizi çekti.Sanırım üstlerinden alacak.
KENDİ KENDİME  DİYEREK ŞANSIMA NAZAR DEĞDİRDİM RESMEN.
Evet sabah erkenden  kalkıp adını söylemeyen ve telefonunu vermeyen polisi beklemeye başladım.Neyse biraz gecikme ile geldiler.jeep ile 4 saatte geldiğimiz yolu 2 saatten daha az bir zamanda alarak Çitay’a döndük.Hemen bilet gişesine gittim.Pra ödeyeceğim.para yok.Şok oldum.Dünün o sıkıntısı ile otelciye para öderken fazla paramı hemen yastığın altına koymuştum.Ootelde unutmuşum.lan paramı
Otobüs kalmak üzere ama bende Yuan yok.Hemen otobüse çantamı koyup çevrede gördüğüm bir Uygur’a durumu anlattım.Benim gitmem gerektiğini ,bana  100 Yuan vermesini,daha sonra kendisine gönderebileceğimi söyleyerek  rica ettim.Vermeye yanaşmayarak Şöförle konuşarak onu ikna etmeye çalıştı.Şöförde param olmadığını anlayınca çantamı bagajdan attı.Bu arada kendi aptallığıma çok kızıyorum.Uygur bana “bilet alsakta seni şöför götürmeyeceğini söyledi” deyince iyice teleşlandım.Otobüsü kaçırmak istemiyorum.Baktım Uygur şöför yan çiziyor,resmen dilencilik yaparak başka bişr uygurdan rica ederek 100 Yuan alıp hemen bilet aldım.Çantamı alarak otobüse oturdum.Eğer şöför indirmeye çalışsaydı asla inmeyecektim.Polisi çağıracaktım.Böylece parama da ulaşırdım aslında.
Neyse hostes hanım biletimi kontrol etti.Yola çıktık.Hemen otobüste bana yardımcı olan polisleri aradım ama sanırım bizzat yanlış numara verdiler ki cevap veren olmadı.Daha sonra bana Kumul’da yardımcı olan Uygur’u arayarak durumu anlattım.Benim paramı otelden alarak bana para veren Uygur’a göndermesini rica ettim.Kendisi para veren Uygur’u arayıp,100 Yuanı göndereceğini söyleyince “Bayan zor durumdaydı.ben karşılıksız verdim” diyerek istememiş.Genelde Esnafının çok paragöz olduğu Uygurların içinde böyleleri de var.Ama ben yinede aldığım 100 Yuan yerine 300 Yuan olarak bir şekilde göndermek istiyorum.
Suratsız Çinli şöfir ile hostese Taşkeşken’e gitmek istediğimi söylediğim halde beni yol ayrımında indirmeyerek Çingil’a doğru devam ettik.Neyse Çingil’e yaklaşırken Taşkeşken otobüsünü durdurarak tekrar aynı yolun bir kısmını geri gelerek Taşkeşken’e geldik.Otobüs Çinlilerden de sevimsiz Kazaklarla doluydu.Ne sorarsam bilmiyorlar.Kafalarını kapatıp mini etek altına kalın ten rengi çorap giymeyi biliyorlar.Bu kadar mı soğuk millet olur.Çatlattılar beni.(ileride Kazaklardan hırsımı aldım ama.)
Kesinlikle buralarda yaşayan Türklerin dinleri ve dilleri aynı (Pek aynı sayılmaz.)olmakla birlikte  karekteri bize benzemiyor.Komşılarımızdan Yunanistan,İtalya,İspanya hatta bizden çok uzakta ki Meksika insanları bize karekter olarak  çok daha benziyorlar.
Taşkeşken’e geldiğimde para olmayınca 15 km uzaklıktaki sınıra geçen motorsikletliyle otostop yaparak gittim ama kapanmıştı.Oradaki Kazak bir taksicinin tüm hevesini kırarak benim gibi kapıdan dönen Mongolyalılarla geri onların oteline döndüm.Buranın toprağından  mı ben mi paranoya yapıyorum mongollarda aynı tatsızlıkta.
TAŞKEŞKEN
ŞOK OLDUM:Otel odasında erkekli kadınlı otururken birden genç kadınlardan biri memesini açtı.Eşi olduğunu tahmin ettiğim adam ses çıkararak emmeye başladı.İnanın şok oldum.Gülerek bana”beybi,beybi”dediler.Ama cinsellik içerecek şekilde değilde bebek emer gibi emdi.Daha sonra diğer memeyide emdi.Biraz zor izin alsamda fotoğraflarını çektim.Bu arada kadın telefonla konuştu.Çok normal davrandı.Bu nasıl farklı bir kültür.Ben şaşıp kalırken diğer Moğollar bakmadılar bile.Sanırım yeni bebeği olan bu genç kadının memesindeki sütü boşalttı.Sadece bunu düşündüm.
Moğollarla birlikte yine Moğolların satış yaptığı kalitesiz malların satıldığı sıralı dükkanları gezdik.Ben geri dönerek Bir Uygur’un lokantasında bunları yazıyorum.
Tam yazarken sınırda gördüğüm iki polis geldi.İnanılmaz sorular sordular.Dediğim gibi benim farklı işler peşinde olduğumdan şüpheleniyorlar.Zaman zaman”ben bir turistim.Törerist değilim”diyerek  tepkiler verdim.Bu kadarı da çok fazla.İnternette sınırlarının açık olup olmadığını güncellemeiyorlar ama ahret soruları sormaktan geri kalmıyorlar.Hayırlısı ile çıkmak istiyorum buradan.
Taşkeşken,Sınırda olduğu için daha çok ticaretle uğraşan Moğollar ve Kazak  yaşıyor.Az Uygur,Çinli de yaşıyor.Sınır kasabası olduğundan  güzel oteller ve restoranlar ve alışveriş dükkanları ile dolu.
Burada önce Moğollarla bir otele gittik.Baktım çok kalabalık başka bir otele 30Türk lirası karşılığında(4.5 Türk lirasına da var.)kaldım.Ama Çin polisi sinirimi bozduğundan uzun süre uyuyamadım.
*Çin ve dolayısıyla Moğolistan sınırı 10-13 ve 15-18 arası açık.
Sincan’da kaldığım Uygurların başı sıkıntıya girebilir diye  dökümanları ve fotoğrafları düzenledim.Sabah erkenden kahvaltımı yapıp yola düştüm.Yine şansıma İstanbul Üniversitesinde okuyan iki Tuvalı gençle kuyrukta karşılaştım.
Ama çin sınırına geldiğimde hızla kalabaklaştık ama bayağı geç aldılar.hazırlıklıydım.Hemen herkes kısa bir kontrolden geçip gittiler ama benim kontrolum çok uzun sürdü.Tüm yazılı belgelerimi tek tek sordular.Adres kağıdını incelediler.Bir Uygur ile telefonla konuşmamı istediler.Bilgisayarımı açıp baktılar.Özellikle fotoğraflara bakmak istediler.Asıl amaçları kiminle ilişki kurduğu öğrenmek istediler.Bu arada Amerika fotoğraflarımı gösterdim.Fotoğraf makinamın uzaktan kumandası üzerinde çok durdular.Hep bir yerlerde film çektiğimden şüphelendiler.Önce çok sabırlı olmaya çalıştım ama çok uzayınca dayanamadım patladım.”Bu kadar kontrol niye.Herşeyime baktınız.Ben sadece turistim.Yaptığınız işkence.ilk kez bu denli bir muamele ile karşılaşıyorum.siz önce internette sınır bilgilerinizi değiştiriniz v.b “diyerek çok söylendim.Bir taraftanta bana kızıp geçişimi engellerler diye korkuyorum ama son sınıra geldim.Polis”Sakin olunuz.Size söz veriyorum.Mongolia arabasını yakalayacaksınız”dedi .Son anda ne olduysa eşyalarımı toplatıp kendi elleri ile işlemlerimi yapıp geçirdiler.
Bu arada polis sanırım adımdan internetten araştırma yaptığından”Biliyoruz.100 ülke gezmişsiniz”de dedi.Ayrıca “Sigara içersen sigara verebilirim”dedi.ısrarla hayır dememe rağmen Sanırım uyuşturucu kullanmamdan  şüphelendiler.
Hemen yürüyerek Moğolistan sınırından sorunsuz geçtim ama karşı tarafta  çok araç vardı ama Bayan Uglii’ye  gidecek dolmuş öğleden sonra kalkacakmış.Ben ve Türkçe konuşan iki gençten başka sı yok.17 saat gideceğimiz Küçük dolmuşu size tarif edemem.Çok eski ve bakımsız.Öğleden sonra giriş yapanların akını ile hızla dolmuş tıka basa doldu.Eşyalar zaten yolculardan fazla.çağırdı ama 3 günde ancak gidebilecekmiş.
*bayan Ulgii’ye jeep’te var ama o gün yoktu.Aslında Taşkeşken’den de kalkan araçlar oluyor.Araştırınız.
Taşkenşen→Bayan Ulgii(Dolmuş ücreti 50.000 togruk=30 Dolar,en az 17 saat,toprak yol)
*
Bu arada Bayan Uglii’ye giden birçok Kamyon vardı.Hatta bir Kazak beyefendi ailesi ile gidiyordu.Benide çağırdı. Hatta şöförekardeşininYol,belli bir uzaklıktansonra toprak yola dönüşüyormuş.Şu anda bunları dolmuşun kalkmasını beklerken yazıyorum.Günlerdir çektiğim yorgunluğa birde bu yorucu yolculuk beni bekliyor.
Gençlere “Ben bu yolda ölürüm.Vasiyetimi yazıp  size vereyim.”dedim.
Öğleden sonra kalkacakkalkacak dolmuş 17 de ancak yola çıkabildik.
Dolmuşta iki tane İstanbul Üniversitesinde okuyan ,Mongalıa’da yaşayan Tuvalı gençlerin yanında bir tane daha genç Türkçe biliyordu.İstanbul’da Çamlıca’da Kuran kursuna gitmiş.Türkçe’yi de orada öğrenmiş.”Burada Kuran öğrenemiyor muydun da ta Türkiyue’ye gittin”dediğimde Burada ki Caminin İmamı abisi olduğunu ve kendisini gönderdiğini söyledi.Ama çok kapalı olduğundan ancak 1 yıl kalıp geri dönmüş.Bizdekiler yetmiyor Yurtdışındakileri de eğitiyoruz.Bu arada arkada oturan bayan da “benim abimde İstanbul’da okuyor”demez mi.Adamlara hak tanınmış.Diyecek bir şey yok ama bizim gençlerin durumunu hiç gören yok mu?Bunları neden  ve niye bedava okuturuz.Bu Türk liselerinde yetişen gençlerin Türkiyede okuma şansının yüksek olduğunu konuşmalardan tahmin ettim.Boşuna yıllık 1500 Dolara ellerin memleketlerinde eğitim vermiyorlar.Türkçe 4. Dil olacakmış.olursa ne olacak.Bizim dışarıdan adama mı ihtiyacımız var.Kendimiz imkanlarımızla zor geçiniyoruz.
*Tuvalı gençlere nasıl Türkiyede okuyabildiklerini sorduğumda;
İnternette vardır ama ben kullanmayı sevmediğimden anlatılanları size yazayım da nasıl ellerin beleşten memleketimizde okuduklarını anlayınız.
-Önce  Moğolistanda ki Moğollar Türkiye’de okumak ve  burs kazanmak için Başkente sınava giriyorlarmış.
-TCS(Türk Cumhuriyeti Sınavı)i kazanan 60 öğrenciye Türkiye,Moğol Hükümeti sınavını kazanan 20 öğrenciyede Moğolistan hükümeti burs veriyor.
-Kazanalat Türkiye’ye giderek ücretsiz(zengin devletimiz karşılıyor)Tömerde kursa gidiyorlar.
-Türkçe sınavına  ve bölüm kazanmak için ayrı bir sınava giriyorlar.(Yazarken bile üniversite kazanmak için ruh sağlıklarını kaybeden öğrencileri hatırladıkca canım sıkıldı.)Ve Üniversitelerine yerleşiyorlar.ODTÜ,İstanbul Üniversitesi gibi sayılı Üniversiteler
Neymiş.”Türk Akraba topluluğu”.Moğollarla ne akrabalığımız var ki.
Yanlış anlamayınız.Tüm dünya insanları ülkeme gelip gezsinler.Kolay kolay bulamıyacakları konukseverliği ve  güzel ülkemi görsünler ama bizim ülke bize ancak yetiyor.Sonra ülkelerine dönsünler.
*Nasıl oluyorsa Bulgaristanda rastladığım üniversite okuyan bizim gençler denklik alamıyorlardı.Bunlarda sorun yok.
-Yurt dahil her şey bedeva.Sadece ülkelerine dönerken yol paralarını ve kitaplarını ödüyorlarmış.Onlarıda dini bütün yardımsever ağabeyleri halleder umarım.
*Bursları 6 sene sonra,yılda 2-3 kez kalınca ve derslere devam etmeyince  kesiliyormuş.Kesilsin bari.
Bu gençlere ayrıca”Türkiye’ye gittiğinizde sizi en çok ne şaşırttı”diye sorduğumda”Aşırı misafirverver olmaları”dediler.Bu bölge insanına aşırı gelmemiz normal.Zaman zaman ben kendilerinin konuksever konusunda bize benzemediklerini söylediğimde “Haklısın.Biz yıllardan beri Rus ve Çinlilerle yaşamaktan onlara benzedik.Ama artık özümüze dönüyoruz “dediler.Kendilerine hak verdim.Zor başka ulus ile yaşamak.
*Eski  Rus Dolmnasıl uşun da zaten küçük olan 12 kişilik koltuğa 18 kişi oturduk.3 kişilik yere 5 kişi..Tam bir balık idtifi.
Bu arada ileride bir köyde inecek gençkız yer olmadığından Çamlıca’da eğitim alan gencin kucağına oturdu.Ben çok şaşırdım tabii.Türkçe bilen gençlere sorduğumda”Biz de çok normal.Hiçbir artniyet olamaz”dediler.Daha sonra kiizlenimlerimde kendilerine hak verdim.Bizim gişbi pis göz değiller.Öyle görmüşler.Kimse kimsenin kadınına,kardeşine kötü gözle bakmıyorlar.Bizde adamın kucağına oturacaksın.Eli dursa parmağı durmaz.
Yemek molası verilen en fazla 10 haneli Moğol köyündede iki tane basit kerpiç ev  ve yurtlar vardı.İçlerini tek tek ziyaret ettim.Çvrede hiç bir şey yok.Gördükleri gelip geçen araçlar.Ama bu yurtlarda yaşayan özellikle bayanlara inanamassınız.hepsi askılı ve çok modern giymişlerdi.Hele bayanın biri dantelli askılı buluz ve daracık pantolon giymişti.Kaldıkları çadırda doğru dürüst bir şey yoktu.Temizlikte yoktu.Dışardaki tuvaletleri anlatmaya gerek yok.Zaten tuvalete de giden yok.Moğol kadını bu bölgedeki en rahar bayanlar.kaç göç yok.Giyim o biçim.Haklılarda.Bu ucsuz bucaksız yerlerde en azından kendilerini mutlu ediyorlar.
Şöför tüm gece müzik çaldı.Zaten sıkışığız uyumak mümkün olmadı.Bu arada sıra ile erkekler de birbirinin kucağına oturarak ve uyuyarak 17 saatlik yolu tamamladılar.
Toprak yolda bir ara karanlıkta köylerdeki gibi bir köprüden geçerken oradaki ev de yaşayan kadın gelip kiliti acıp,parayı da alıp bize yol verdi.Isssız bucaksız yollarda sıradan köprü bile paralı.Daha önceki Moğolistan gezimde de böyle bakımsız bir yol için bizm kiraladığımız taksiden yol parası almışlardı.
Yol boyu  düz alandabirkaçbüyüklü  küçük yerleşimden geçtik.Büyük olanyerleşimde çok güzel bir pınardan su içtik.Hiç ağaç olmadığından insanlar taşlara bez bağlayıp  suyun içine bırakmışlardı.Sanırım Tuvalı Şamanist gençler “biz doğayı,suyu kutsal kabul ettiğimizden bunu yapıyoruz”dediler ama çevredeki naylon ve diğer pisliklerden kendileri bile rahatsız olup temizlemeye çalıştılar.Temizlik din ile değil,eğitimle verilebiliyor.
Her taraf dümdüz olduğundan tuvalet yapılırken gizlenecek yer olmadığından (zaten tuvaletleride yarı bele kadar kapatılmış.)insanlar bulduğu çıkura çömeliyorlar.
Parlak mavi gökyüzünün altında yemyeşil ovalarda tertemiz göller,nehirler vardı.Hele mor yayla çiçekli bölgeler çok güzeldi.Nehirlerden geçerken şöför araçın altındaki delikleri su kaçmasın diye kapatıp,geçtikten sonra da araç ısınmasın diye yeniden açıyordu.
Yorucu ama çok farklı bir yolculuktan sonra Bayan Olgii’ye öğlen saatlerinde vardık.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder