11 Şubat 2013 Pazartesi

11 - SİBİRYA / KUZEY ASYA

SİBİRYA: UYUYAN KARA

Uzun süredir Türklerin ana yurttan göç etmelerinden sonra Sibirya'da kalan Türk topluluklarını yerinde ziyaret etmek istiyordum.
Gördüm ki ne dil kalmış ne de din ne de kültür.Haklılar da. Uzun süre Ruslarla yaşayınca kaçınılmaz son. Ama Türkiye sağ olsun. Üniversite kazanmak için çırpınan kendi gençlerini görmemezlikten gelerek 'akraba topluluğu'adı altında  bu gençleri okutuyorlar. Dinlerini tekrar hatırlatmak için kucak dolusu paralarla camiler yaptırıp imamlar gönderiyorlar.



1-SİBİRYA GENEL

Sibirya,Rusya toprakları içinde Avrupa ile Asya’nın sınırı olan Ural dağlarının doğusundan başlayarak pasifik okyanusuna kadar  uzanır.

13 milyon kilometre alana sahip( Türkiyenin yaklaşık 20 katı büyüklüğünde) ama yaklaşık 30 milyon nüfusu (Türkiyenin yarı nüfusundan da az ) olan uçsuz,bucaksız ova.batısı,doğusuna göre daha gelişmiş.kışın tamamen buzla kaplanıyor.Kuzeyinde kuzey buz denizi var.Sibirya’da +60 ve – 60 olan yerler var.



Sibirya’da 1 milyon tane göl,50 binden fazla nehir ve Altın,gümüş,platin,demir ve kömür gibi yer altı zenginlikleri var.Petrol ve doğal gaz en büyük  doğal zenginliği.Farklı bitkilerin yanında    derisi ve kürkü için avlanan hayvan çeşidi  de bol.

*Suyun bu kadar bol olduğu  bölgede çoğunlukla Alman esirlerle Gulag siyasi mahkumlara yaptırılan hidroelektrik santrallerinden elde edilen elektrik, Sibirya şehirlerinde aydınlanma ve ısınma da kullanılıyor.


OKUL:

Sibiryada(Altay,Hakasya,Buryat ve Tuva  Cumhuriyetlerinden ve Rosya’da ki diğer şehirlerde  yıllarca faaliyet gösteren Türk liseleri, Rusya’da ki İslam teröründen sonra kapatılmış.Tabii ki bu liselerde okuyan öğrencilerin çoğu üniversiteye Türkiye’ye gidiyorlarmış.Sanırım yine ağabeyleri gelmek isteyenlere bir yol bulmuşlardır.Bizim gençlerimiz açıkta kalsın.Buralardan öğrenciler hiç gereği yokken kılıfına uydurulmuş bir bursla bizim üniversitelerde okusun.Yazarken bile sinirleniyorum.


YAŞAM

Ama zengin görünmeyi çok sevdiklerinden giyime çok önem veriyorlar.Hızla tüketim toplumu olma yolundalar.Kızların her biri bir manken.Bunlar uzun boylarına rağmen en yükseğinden ayakkabı giyiyorlar.Çok da güzeller.Türk erkeklerine hak vermemek mümkün değil.Çirkinine rastlamadım.Öylesine kendilerinden emin dik yürüyorlar ki.Haklılar.Giysileri çok albenili ama kalitesiz.Çoğu naylon.Orta yaş kadınları renk uyumuna fazla önem vermiyorlar.

Yalnız bu güzel kızların bazılarının  40 yaştan sonra şişman ve bakımsız  bir hanıma dönüşmelerine de şaşırdım.

Ruslarında orta yaş ve üstleri altın diş kullanıyorlar.


*Genelde yaşlı Ruslar,Komünizm zamanını çok arıyorlar ama Gençler daha fazla özgürlük istediklerinden kapitalizmden memnunlar.

Hakaslı bir Türkün anlatımıyla”komünizm zamanında hep kardeştik.Ayrı gayrımız yoktu.Şimdi sokakta bile pasaport soruyorlar.İnsanların maddi güçleri   hızla açıldı.Çok zengin veya çok fakir var.”dedi.Ayrıca şu anda komşuları ile hiç gidiş geliş yapmadıklarını belirtti.

*Rusya’da da sık olmamakla birlikte bazı otobüslerin durdukları yerlerde suyu olmayan tahtadan sadece kocaman delik olan pis tuvaletler de var.Birinde yan yana iki delik vardı.Ama çıktığınızda en azından elinizi sabunlayacağınız bir lauba var.

Ama daha sonra  çok kötülerini de gördüm.Tuvalet kültürü Rusya’da da yok.Otobüslerin geçtiği hatta sınır kapılarında yine tahtadan sadece koca bir delik olan susuz ve çok pis tuvaletler gördüm.Modern olanlarda temiz değil.




*Beni Rusya'da en çok şaşırtan olay bizim Muhteşem Süleyman gibi bazı dizilerin burada da Rusça olarak gösterilmesi.Çok ta izleyeni var.Benim izlemediğimi onlarda çok şaşırıyor.Kıyafetleri ve artistleri çok beğeniyorlar.Ama Sanırım Ruslar pek izlemiyor.Hiç soran olmadı.

*Ruslar genelde suratsız ve soğuk millet.Ama birçoğuna gösterdiğim Rusça adrese”bilmiyorum”dediğinde”ülkenizi gezmeye gelen bir turistim.Sen bana yardım etmesen ben nasıl bilebilirim”dediğimde mahcup bir şekilde yardımcı olanlar,hatta arabasıyla gideceğim yere bırakanlar oldu.İnsanlar yardımlaşmayı öğrenmemişler.Ama yine de yarısından fazlası yardımcı oluyorlar denilebilir.Özerk bölgelerde yaşayanlar çok daha sıcak ve konukseverler.

TRANS SİBİRYA TRENİ:

Uzun zamandan beri trans Sibirya ile gezi yapmak istiyordum ama temmuz ayı bitmek üzere.Umarım Ağustos 2013’de ayı da bu gezi için güzel bir ay olur.

Ama ben günlerce tren içinde kalamayacağımı kesin bildiğimden belli bir kısımda Trans Sibirya trenini kullanacağım.Asıl amacım diğer tren hatlarını kullanarak Sibirya’yı gezmek istiyorum.Buradaki Türk topluluklarını tek tek gezmeyi planlıyorum.Türklerin ayak izlerini takip edeceğim.

Yoksa günlerce açılmayan camdan dümdüz ovaları seyretmek beni çok sıkar.Verilen molalarda treni kaçırırım diye tuvalete bile zor giderim.Bana uymaz.Ben hareketi çok sevdiğimden daha çok yer gezmek istiyorum.

GENEL

Trans Sibirya expresi ,Moskova’dan başlayan Sibirya’yı baştan sona geçerek Pasifik Okyanus kıyısında(Japon denizinde) ki Vladivostok’da biten ,Moskova-Vladivostok arası (veya tersten) yapılan dünyanın en uzun,kesintisiz ve  tarihi tren yolculuğudur.Avrupa ve Asya kıtalarını içine alan bu tren turu, hiç trenden inmeden  7 günde tamamlıyorlar.


TARİHİ

*Bu tren yolu,1891-1916 yılları arasında  çarlık Rusya’nın en büyük projelerinden  biri olan bu tren yolu zamanın koşullarına göre oldukça önemli ve bölüm bölüm tamamlanmış.

1917 devriminden sonra eski parlak günler geride kalmış.

2.dünya savaşında zarar gören tren hatları onarıldıktan sonra tekrar  seferlerine başlamış.En sonunda İngiliz firma işletmesini satın alarak eski günlerinde ki kaliteyi yakalamaya çalışmış.

Trans Sibirya ekspres biri restoran olan 9 vagondan oluşuyor.Bir vagon 2 kişilik kupeler için ayrılmış.Diğer vagonlar ise 4 kişilik kompartımanlara ayrılmış.İsteyen yemek alabiliyor.

Bakım yapılmış ama üzerinde geçilen yerlerin resmi işlenmiş yeşil ,püsküllü perdeler duruyor.




Trans Sibirya Güzergahında ki duraklar:

 Moskova-Yaroslavi-Kirov-perm-Yekateringburg(Avrupa ile Asya Sınırı sayılıyor.)-Tümen-Omsk-Novasibirsk-Krasnoyarsk-Irkutsk-Ulan Ude

Ulan-Ude’den   sonra isterseniz,trans sibirya expresine bağlanan diğer hatları kullanarak;

 1-trans Sibirya treni ile Vladivostok’a kadar devam edebilirsiniz.(9 288km,Normal trans Sibirya hattı,haftada 6 sefer var,7 günde tamamlanıyor.)

Veya Baykal gölü kıyısında ki Ulu –Ude’den güneye   doğru

2-   diğer hat olan” trans  Mongolian” expresi  ile Ulan Batur üzerinden Çin’e kadar gidebilirsiniz.( 10 bin 650 km lik bir tur.Bu turla yaklaşık dünyanın içte birini 8 farklı saat diliminde geçiyorsunuz. Haftada iki sefer var.)

3-Veya ulan ude’nin ilerisinde ki“Chita’dan “trans Mancurya”expresi  ile Çin topraklarından  geçerek yine Pekin’e gidebilirsiniz.(9001 km,Haftada bir sefer var.6 günde tamamlanıyor)




Trans Sibirya bileti satın almak:

ÖEMLİ:Yalnız insanlar  Trans Sibirya yolu ile trans Sibirya trenini çok karıştırıyorlar.Zaten bu hat üzerinde tüm trenler “trans Sibirya Hattından gidiyorlar.trans Sibirya treni de bazı yerlerde ufak değişiklikle aynı hattan gidiyor.Yani farklı  trenler, özellikle Moskova’ya yaklaşırken farklı yollardan gidiyorlar.

Ben her gittiğim tren istasyonunda ve bazı acentelere bilet sordum.Bilen olmadı.Birgörevli bir yerlere telefon açarak”Evet öyle bir tren varmış ama bileti nereden satın alabilirsin bilmiyorum” dedi.Zaten ben de zigzaglar çizdiğimden fazla üzerine düşmedim.

Ancak Moskova’ya yaklaşınca bineyim dedim.

Vladimir’den Moskova’ya buldum da.Ama şansıma gece 2’de.sadece bu trene binmiş olmak için binecektim.Gündüz olsa kesin binerdim.O nedenle vazgeçtim.


Trans Sibirya Biletinin İnternetten alınması:



Moskova’ya geldiğimde de İstasyonda bile Trans Sibirya biletlini nereden satın alabileceğimi bilen olmadı.Ancak ev sahibim  bana öğretti.

Genelde Rusya içinde bütün tren biletlerini en uygun fiyatla

Pass.rzd.ru/main-pass/public/en  adresinden kolay ve ucuzca olarak alabiliyorsunuz.

*eng.rzd.ru adresinden de İngilizce dili ile satın olabilirsiniz.

1-Bu  internet sitelerine giriniz.

2-Nereye gideceğinizi yazınız.

3-O yöne giden birçok tren listelenecektir.

4-en başta trenin numarası ,hemen yanın da ise trenin hangi şehirden yola çıkıp nerede en son duracağı yazılıyor.

Eğer trans Sibirya treni ile gitmek istiyorsanız ,burada “Moscow-Vladivostov”yazanları  seçmelisiniz.Yalnız bu trenin “golden Expres “tren olmamasına dikkat ediniz.

*zaten aynı yöne giden diğer trenlerden fiyatının daha fazla olduğunu göreceksiniz.

Örneğin Moskova→Vladimir çok yakın olmasına rağmen trans Sibirya tren ücretleri

2.120 R (Kupe)

1.191R(Plasgard)

3.610R(2 kişilik Kupe)


*Sibirya'datren ücretleri ,Uralları(Ekaterinburg) batıya doğru geçince ucuzluyor.

Trans Sibirya expresi, geçtiği durakların küçüklüğüne göre 2 dakika-45 dakika kalıyor.Daha sonra yoluna devam ediyor.Hızlı,konforlu,ve kesintisiz yoluna devam ettiğinden  ve turistik olduğundan pahallı.

Ama sadece Sibirya'yi baştan başa katediyor  ve daha turistik olması nedeniyle  Trans Sibirya  biletleri daha pahallı olduğundan yer bulmakta daha kolay.Ama 1.5-2 kat daha ucuz olan  ekonomik sınıfta yer bulmak yine zor.Yarı fiyata olan Moğolistan ve Mancurya expreslerinde ise yaz,kış bilet bulmak zor.

Trans Sibirya Ekspresinde

1-yemekli kupe

2-Yemeksiz kupe

3-Pasargard mevkileri var.

Örneğin Trans Sibirya Ekspresi ile

Irkuts→Kazan ücretleri

5.860 R→Plasgart,11.250 R→Yemeksiz kupe,12.630 R→yemekli kupe

*Genelde turlar; bu trans Sibirya Ekspresinin geçtiği hattan belli şehirlerde gezecek kadar durarak  “Altın ve Gümüş vagonlar“ile gezdiriyorlar.Yemeklerinde yendiği 5 ayrı kategoride olan trans Sibirya Ekspres adı altında bu tur treninin fiyatları daha da yüksek oluyor.Ama hiç olsun gerekli yerlede gezdiriyorlar.Genelde 13-15 gün sürüyor.

Ranza şeklinde ki kompartımanlarda tuvaleti  banyo saç kurutma makinası ,TV  in yanında istediğiniz kadar su,çay ve bisküvi ve taze meyva  ikramı  yapılmaktadır.Yemeklerde içeceğiniz içkilerde ücretsiz.Ayrıca müzik dinleyebileceğiniz barı da var.

Normal sınıfta tuvaletler kompartımanın dışında.

NORMAL TRENLER

Bunların dışında daha ucuz olan   Sibiryanın farklı şehirlerine giden daha farklı tarifeli hatlar da var tabii.Ama fiyatları sürekli değişiyor.Önceden almaya çalışınız.Bunları da kullanarak Sibiryayı,istediğiniz yerde istediğiniz kadar kalarak gezebilirsiniz.

ÖNEMLİ:Sibirya’da Moskova ve ters yöne giden tüm trenlerde biletinizi erken alınız.

Genelde gününe göre farklı sayıda aynı yöne birkaç tren gidiyor ama otobüs fazla kullanılmadığından  plasgard biletleri hızla tükeniyor.Kupe biletleri kalıyor.

Yine gününe göre kupe ve plasgard mevkilerinin yanında aynı yöne giden bazı trenlerde obji ve sid mevkileride konuluyor.





*Bazı tren istasyonları tarifelerde bile eski adları ile adlandırılıyor.Yanılmayınız.

Ekaterinburg=Sverdlosk

Vyatka=Kirov

Nijni Novgorod=Gorki-Moskovski

Yol boyunca,göller,nehirler,köprüler,ucsuz,bucaksız bozkırlar yanında Sibiryaya ait  kavağa benzer beriozka(huşağacı )gibi çeşitli bitkileride görüyorsunuz.
2-GÜNEY SİBİRYA'DA Kİ TÜRK CUMHURİYETLERİ











SİBİRYA’YI GEZMEK


NOT:Aslında ben burada yanlış plan yaptım.Eğer siz Moğolistan ve Sibirya’yı gezecekseniz Ulanbatur’dan (Moğolistan) Ulu Ude’ye(Sibirya’ya geçiniz.Oradan Irkuts-Abakan(Tren ile oturarak)-Kızıl-Abakan-Gorno Altaysk-Astana(Kazakistan)-geri Sibirya’ya gelip Sibiryanın diğer şehirlerine tren ile devam ederbilirsiniz.




Moğolistan sınırından çıktıktan sonra kısa bir süre sonra fazla büyük olmayan  Kosh Agach şehrine vardık.daha çok burada Kazaklar yaşıyor.Altay Türkleri de varmış.Camileri de var.


Sibiryayı  sürgün yeri düşündüğümden,bildiğim halde nedense ucsuz bucaksız bozkır olarak bekliyordum.Oysa yol boyu ırmaklar,göller ve  yeşil çimenlerin ve çam ağaçlarının arasında harika müstakil evlerin olduğu yerleşimlerden geçtik.Burada ki evler aynı Kırgızistan’da ki Issık gölün çevresinde ki evler gibi kapı ve pencereleri renkli tahtadan panjurlu ve  çevreleri motiflerle süslüydü.Genelde evler tahta veya ağaçlardan yapılmıştı.Çatıları yüksek ve sivriydi.Bu ağaç evler,çiçekli ve sebze ekilmiş yemyeşil bahçelerin içindeydi.Daha yolun başında Sibirya'yı çok seveceğimi anladım.hele şelalelerin aktığı  çam ormanlarının olduğu fazla yüksek olmayan dağların görüntüsü doyumsuzdu.




GÜNEY SİBİRYA DA Kİ ÖZERK TÜRK CUMHURİYETLERİ


Zaman zaman farklı adlarla anılsalar da hepsi tatar olarak söyleniyor.


Nüfusları çok az olan Hakaslıların  gençleri dillerini pek konuşamıyorlar ama Altaylılar ve Tuvalıların hepsi konuşuyor.

*Bir yazıda burada ki Türklerin esaret altında yaşadıklarını okudum.İnsanlar üfürüyorlar.Bunlar Rus egemenliğinin altında yaşasalar da vatanları.Evleri,ocakları,işleri var.Ruslara tanınan her özgürlük onlara da tanınıyor.Baskı falan yok.Eğitimlerini alıyorlar. Kendileride gayret ederek dil ve geleneklerini unutmayacaklar.Tabii ister istemez Rus geleneklerini de benimsemişler.Giyim ve davranış biçimleri aynı.Ruslarla çok olmasa evlilikler yapmışlar.Arkadaşlık ve komşuluk yapıyorlar.

Uygurlar gibi Türkiye’de yaşamak gibi bir niyetleride yok.Ben Türkiye'de üniversitede okurken ayrılmış bir gence,üniversiteden ayrılmış olduğunu kastederek ”geri dönmeniz  kötü olmuş”dediğimde beni yanlış anladığından”hayır.Çok iyi oldu.Burası benim vatanım.Burada mutluyum”dedi.

Zaten bedavadan okuttuğumuz bu gençler ülkelerine dönüyorlar.

SATAN –ALTAY TÜRKLERİ VE KIRGIZLAR

Sayan ,Orta Sibiya’da Moğolistan sınırından Baykal bölünün batı ucuna kadar uzanan topraklara verilen addır.Doğu ve batı Sayan olarak ikiye aytrılır.

Altay,Sibirya’nın güneybatı bölgesinde Yukarı Obi nehri ile onun iki ana kolu arasında kalan topraklardır

Kuzeydoğu Asya’da Sayan-Altay dağları ve çevresi Türklerin çok önceden beri yaşadıkları bir bölgedir.


Günümüzde  de Saha(Yakut),Tuva,,Hakas,Şor ve Altay Türkleri bu topraklarda özerk bölgeler içinde Türk kavimleri olarak yaşamaktadır.

Orta asya’da başlayan göçlerle birçok Türk boyu, batıya ve güneye göç ettiği halde yurdunu bırakmak istemeyen bazı Türk boyları Sayan-Altay bölgesinde kalmışlardır.

Altın Orda devletinin egemenliğinde yaşayan SayaAltay Türkleri İslamiyet Altın Orda devletinin resmi dini olunca Altay Türkleri arasında yayılmuıştır.Günümüzde farklı olmuştur.

Sayan- Altay Türkleri 16.yy’da önce Kalmuk Oyratlarının 1756yılında ise  Çin egemenliğini kabul etmek zorunda kaldılar.Daha sonra 1885 yılında Ruslar,Sayan-Altay bölgesini ele geçirdiler.



Günümüzde sayan-Altay bölgesinde ,Saha(Yakut),Tuva,Hakas , Şor ve Altay Türkleri Federasyonuna bağlı olarak özerk bölgelerde boylar halinde yaşamaktadırlar.

NOT:Türk Göçleri,Altay dağlarının kuzeyi ile Sayan dağlarının güneybatı arasında ki “ötüken” adlı en eski Türk yurdundan başladı.

Bilinen ilk göçler,M.Ö 1700 ‘lerde Sayan dağlarından Altay ve Tanrı dağlarına doğru olmuştur.Burada uzun süre yaşayan Türk boylarından Oğuzlar,8.yy.’da tekrar göç hareketiyle Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasında kalan Maveraünnehir ‘e ve Hazar denizinin güneyinden Anadolu’ya giderler.


Göç  etmeyip,yurtlarında  Ötüken ana yurt’ta kalmak isteyenler günümüzde Rusya sınırları içinde Rusya’ya bağlı olarak “Altay,Hakas ve Tuva özerk bölgelerinde” yaşıyorlar.

Burada kalan  Kırgızlarlar, şu anki Hakasların ataları oluyor.Hakasların Kırgızistan’a göç eden ataları olan şimdiki Kırgızlar Müslümanlığa geçerken burada kalan Kırgızların torunları olan Hakasların çoğu Hiristiyanlığa geçer.Az bir kısmı ise hala Şamanizme devam ediyor.

Altay halkları ve Tuva’da ise orta Asya’nın en eski dini olan Şamanizm ve Budizm dini var.








 

1-ALTAY CUMHURİYETİ VE NOVORİSİBİK

1-ALTAY ÖZERK BÖLGESİ

GORNA-ALTAYSK.

 *Ben şehre 15 dakika uzakta ki  içinden nehir geçen “MAYMA”kasabasında kaldım.Burası da yemyeşil ormanların arasında çok bakımlı ve şık evlerin olduğu bir kasabaydı.Ama normalde bu mevsimde oldukça sıcak olurmuş.Bu yıl ise sürekli yağmur yağıyormuş.O nedenle

 temmuz sonu olmasına rağmen kocaman  sivrisinekler  vardı.Heryerimi ısırdılar.3 gün yarıkapalı gözle gezdim.

ALTAY DAĞLARI:Orta Asya’da Kazakistan sınır bölgesi olan bu sıra  dağlar Sibirya,Moğolistan ve Çin’e kadar uzanır.

Altay Dağları kuzeybatıdan güneydoğuya  Rus Altayı,Moğol  Altayı ve Gobi Altayı olarak doğru üç parça olarak uzanır.(2.120 km.)

Altay dağlarının en yüksek dağı,Kazakistanda ki üst- Kamenogorsk şehrinden 300 km doğu tarafında ki “Beluça”(4.506metre)adlı dağdır.

*Gorna-Altaysk’da Altaylılarla Ruslar yarı yarıya. Ayrıca Azeri,Tacik,Kazak ta var.Şehrin çok zengin bir görüntüsü var.

Burada ki Altay Türklerini çok merak ettiğimden meydana çıkar çıkmaz Türk kökenli olduğunu tahmin ettiğim birisine sordum.Azeriydi.Bana dağa doğru  mahallelerini tarif etti.Zaten hemen fark ediliyorlar.Kırgızlara benziyorlar.Giyim kuşamları daha mütevazı.Evleri de genelde bakımsız.Yol üstü bir Altaylının evine biraz da ısrarla girdim.Türkçe konuşuyorlar deniyor ama hiçilgisi yok.Eski Türkçe konuştuklarından hiç anlaşamdık.Evleri küçük ve çok ilkeldi.Su bile yoktu.Portatif çeşme vardı.

Daha tepelere çıktığımda hiçbir Altaylı beni kabul etmek istemedi.Çok mesafeliler.Fotoğraf bile çektirek istemediler.Belki de bana güvenemediler.”Ben Türküm”deyince de bir tepki vermediler.

Ama Altaylıları ararken tepede çiçekler içinde harika tahta bir evde Ruslar içeri buyur ettiler.Parti vardı.İngilizce bilen gençlerde olunca birlikte çok eğlendik.Çok farklı Rus yemekleri denedim.Çok sıcak davrandılar.İlk gün için iyi bir başlangıç oldu.

Bu dağların tepesideki evlere bayıldım.Hepsi çok sevimli bahçelerin içinde  ve tahtadan.Aşağıdan baktığınızda yeşillikler içinde çok güzel görünüyor.bir Altaylı genç kıza “Altaylıları merak ettiğimden evinizi ziyaret etmek istiyorum.”deyince beni müzeye götürdü.Tam yarı yolda kulağıma Türkçe konuşmalar geldi.Böylece üç tane Azeri hanımla tanıştım.Çok samimi davrandılar.”yarın da bizim misafirimiz ol”dediler.Aslında onlara çok ihtiyacım vardı ama ev sahibimin oğlu özel arabasıyla direkt Novorbirsk’e gidince gidemedim.Sanırım onlar bana misafir olarak gelecekler.




1)Müze:Şehir merkezinde.11-19pm arası açık.Pazartesi kapalı.Giriş 300 R.Fotoğraf makinası için 100 R.Ben bilet gişesini görmeden içeri girmişim.Kimse bir şey demedi.

Üç katlı bu müzede Türklerin göçü ve yaşamı anlatılıor.Atalarımın müzesini gezerken bayağı heyecanlandım.Çok güzel düzenlenmiş bir müzeydi.

2)Tahta  Kilise:Şehrin girişinde.Çok güzeldi .Ben bir gün sonra içinide gezmeye gidecektim ama araç bulınca Novosibirsk’e gidince göremedim.

3)Dağlara doğru(İstediğiniz yönde)yürüyerek çıkınız.Buradaki bahçeli çok sevimli evleri görünüz.Yalnız her evde bir köpek var.Yaklaştırmıyorlar.

*Önce Gorna-Altaysk’tan Novosibirsk’e gitmeniz gerekiyor.

NOVOSİBİRSK’TEN HAKASYA’YA GEÇMEK

Arada Altay dağları olduğundan tekrar yukarı doğru çıkıp tekrar aşağı doğru inmeniz gerekiyor.

1.yol:Gorno-Altays→Kemerovo(Bus)→Abakan(Bus,16 saat,sadece pazartesi,40 Dolar)

2.yol:Gorno-Altaysk→Toshtogol→Abakan (Altay dağlarının arasından geçen kısa yol,ama yol kötü,Geçen araçlara otostop yapmalısınız.)

3.yol:Gorno-Altaysk→Novosibirsk(Sadece bus,7-9 saat)→Abakan(tren,23 saat,farklı günlerde  pasargart ekonomik bileti  sabah 6’da var,1870 R,kupe  ise 3470 Rupi.)

4.yol:(Benim gittiğim,Novakyenezk’te gezmek içinde 5-6 saatşik zamanınız kalıyor.)

Novosibirsk→Novakyenezk(sadece bus,sık var,9 saat,735 R,ilk otobüse binmelisiniz.)

Novakyenezk→Abakan(tren,18:20’de,945 R,9 saat,Sabah Abakan’da oluyorsunuz.)

*Ama biz 7 saatte vardık.Otobüs çok sıradandı.Şehir aslında çok güzeldi ama yağmur olduğundan fazla gezemedim.Tren istasyonunda yazılarımı yazdım.

2-NOVOBİSİRKS

*Sibiryanın tam merkezinde en büyük şehri.İçinden bizim asi nehri gibi tersten,yani kuzey kutbuna doğru akan  Obi nehri geçiyor.

Ulaşım:Metro(bir biniş 18 R),tramvay ve otobüs var.çok kolay.

Şehrin merkezi

1)   Lenina meydanı

A)Opera ve bale binası:Binanın kendisi de çevresi de çok güze.Çiçeklerle süslenmiş.özellikle eski fotoğraflar büyültülerek sergileniyordu.Çok hoşuma gitti.

*opera’nın doğusunda yuvarlak tiyatro binası da var ama yolu biraz ters.Gitmesen

İz de olur.

B)Lenin heykeli

2)Lenina Caddesi:Heykelin tam karşısında ki şehrin en eski caddesini gezip tekrar geri geliniz.

3)Müze:Heykelin  karşı çaprazında.Bu çok görkemli binası olan müze ben gittiğimde onarım nedeni ile kapalıydı.Biraz ileri de

4)küçük kilise:içi gezilmiyor.Karşısında

5)Trans Sibirya anıtı:Sanrım.Kimse tam olarak bilemedi.

Bu caddenin bir alt paralelinde

6)Soviet caddesi:Bu caddenin ortalarına doğru aşağıya doğru caddede çok eski ve güzel tek veya iki katlı evler var.Evlerin kapı ve pencereleri çok güzel renkli tahtalardan motiflerle süslenmiş.

Ama çok eski olan birinin içine girdim.İnsanlar çok kötü koşullarda yaşıyordu.Çoğu özel olarak kullanılıyordu.

Caddenin bitiminde

6)Büyük kilise:Kızıl renkli ve altın renginde kubbeleri olan bu kilisenin dışı ve içi çok güzeldi.

Bayanlar,çok açık giysilerin üzerine tülden eşarp takıp kiliseyi ziyaret etmeleri çok ilginçti.

bebeklerin vaftiz törenini izlemek istedim ama hristiyan olmadığımdan kabul edilmedim.Daha da devam ederseniz

7)obi nehri ve çevresi:Yürümek  ve dinlenmek için çok güzel.Park ta var.

8)Hayvanat bahçesi:Giriş 200 R.Bana çok güzel dedikleri için gittim.Tren istasyonunun önünden 2 nolu tramvay veya otobüsle gidiliyor.sıradandı.Deniz atları bile yoktu ama bulunduğu park büyük ve güzeldi.

ANI:Tren garında bana yardımcı olan çekik gözlü adamı illede Türk yapacağım ya habire sordum.Nerelisin?Adam bana”Korıyan”diyor ama bir türlü anlamıyorum.Sonra yazınca anladım ki Koreliymiş.

Gerçekten Türklerin hepsi çekik ve yumuk gözlü.Sanırım bizim atalarımız gibi daha batıya gelenler bu özelliğini kaybetmişler.Biz ve Azeriler buradaki Türklere hiç benzemiyoruz.Dilimizde fiziğimizde değişikliğe uğramış.
2-HAKASYA ÖZERK CUMHURİYETİ
Başkenti
ABAKAN(Ayı Kanı)
160 bin nüfuslu bu şehir Abakan ve Yenisey ırmaklarının birleştiği yerde kurulmuş.Çinliler “Hakas”demişler.7.yy’da gelmişler.
800bin nüfuslu Hakasya’da sadece %11’uHakas.Diğerleri Rus ve diğer etnik gruplar var.Ev sahibim Hakas’a sorduğumda”Ruslarla işe girerken aramızda bir fark yok.Kim donanımlı ise onu alırlar”dedi ama diğer ev sahibim de “Ruslar  otobüste Hakas dili ile konuşmamıza kızıyorlar”dedi.Bence azınlıkların az çok bir sıkıntıları vardır.
*Hakaslar,6-13yy’da burada yaşayan Yenisey-Kırgız İmparatorluğundan göç etmeyen Türkler.Gerçi kendileri bu bilgiyi kabul etmiyorlar ama fizikleri ve evleri çok benziyor.
DİL:Hakas dili ama oran olarak çok az Hakas olduğundan genç nesil Hakas dilini konuşamıyor.Ancak köylerde yaşayan gençler konuşabiliyor.Çünkü sadece küçük Hakas köylerinde Hakas okulları var.Büyük şehirlerde yok.Abakan’da sadece bir tane Hakas okulu var.
*Adları daha çok rus adı.Yeni yeni  ayşa  gibi  adları koymaya başlamışlar.
*Hakaslar düğünlerde 1.gün gelinlik,çok güzel olan 2.gün geleneksel kıyafetlerini giyiyorlarmış.
*Hakaslıların yaşamı Ruslara benziyor.Oldukça rahatlar.Evlenmeden önce birlikte yaşamak,çocuk yapmak normal sayılıyor.Zaten bu çocuklara devlet yardım da ediyormuş.
, ANI:Müze’de dükkanı olan çok tatlı bir Hakas İngilizce öğretmeni ile tanıştım.Türk olduğumu öğrenince hemen bana geleneksel kıyafetler giydirip fotolarımı çekti.Kocasını aradı.Eşi beni arabasıyla uzaktaki her yeri gezdirdi.Normal bir Hakas köyü görmek istiyordum.Birlikte 40 km uzaktaki tanıdığı olan bir köye gittik.(Ben “40 km çok uzak.gitmeyelim”dediğimde “bize göre çok yakın”dedi.haklıydı.o kadar geniş coğrafya ki.
Köyde bir tanıdığının evine misafir olduk.Çay ile taptaze sebzeler ve reçel yedik.Bu bayanda çok sıcak davrandı.Benim için özel Hakas kıyafetleri giydi.bana da giydirdi.Çok güler yüzlüydü.
Hakasların geleneksel kıyafetleri gerçekten çok güzel.Bebe önlüğü gibi önlerine kum boncuktan ve sedef düğmelerden  işlenmiş bir parça giyiyorlar.Elbiselerinin işlemesi de çok ağır.
Ama kapısında oturan Hakaslı bayandan izin alarak girdiğim ikinci evden sanırım kendisi Rustu.Kolumdan tutarak beni dışarı çıkardı nedense.
Hakaslar bana çok sıcak kanlı geldiler.Konukseverlik ve sıcaklık konusunda fazla  değişime uğramamışlar.
Gezinin sonunda bu Hakas ailesinin evine çay içmeye gittik.Bahçe içinde çok  güzel evleri vardı.Durumları iyiydi.Tuva’da da oturan kardeşlerini aradılar.Gittiğimde görüşeceğim. Kardeşi bana Türkçe bilen bir öğretmene teslim etti.Çok güzel gezdik.
Dönüşte de tekrar bu aileleri  buluştum.Beni çok eski dostları gibi karşıladılar.  bir gece de  Abakan’da bu ailede kaldım.Harikaydılar.Tam bir Türk konukseverliliği gösterdiler.Birlikte ertesi gün  Kurganlara ve göle gittik.Piknik yaptık.Harika bir gün geçirdim.Antalya’da onları misafir etmeyi çok istiyorum.
Şehir içinde gezilecek yerlerİ:
1)Lenina Caddesi:Şehrin merkezi sayılır.
A)Oturan Lenin heykeli.Karşısında
B)Katanov  Nıikolay Heykeli:Ünlü Hakaslı Türkolog’un heykeli
C)tiyatrolar
Lenina caddesini dümdüz aşağıya doğru indiğinizde
2)Chernogorzki Parkı:2.dünya savaşına ait anıtlar ve sönmeyen ateşi görebilirsiniz.Dinlenmek için de güzel,geniş  bir park.Yakınlarda
3)Müze:Her gün 10-18 arası açık.Giriş 150 R.Çok büyük olmayan  bir müze. Özellikle balbalların olduğu oda çok zengindi..Hakasların tarihi anlatılıyor.
4)Khram Ravnoapostalnykh Konstantına Ileny kilisesi:Puşkin caddesi üzerinde bu renkli kilisenin içi de güzel.
5) Kilisesi:7 tane büyüklü küçüklü altın renginde ki kubbeleri ile beyaz renkli bu kilise de çok güzeldi.Hemen karşısında
A) Preobrajensky halk parkı:Yapay gölün çevresinde ki bu park güzeldi.Arkasında
B) Sadımiçti Park:Giriş 140 R.Değmez.Çocuklar için.Göldeki ördeğe varıncaya kadar her şey plastik.Sadece albenisi var.
Şehir dışı:
7)Gorolubivi tepesi:Şehrin manzarasını seyretmek için güzel.Yolunda Şamanizm’e ait insan şeklinde ki ağaca bağlanmış renkli bezleri görebilirsiniz.
Yakınlarda ki sebze ve meyve bahçelerini ziyaret ettik.Çok lezzetli mevalar yedik.Vişne dedikleri ama küçük çalılık ağaçlarda olan tatlı ve kırmızı meyve çok güzeldi.
Yine çalılık ağaçlarda olan mor renkli küçük meyvelar da çok lezzetliydi.Franbuğaz da yedik.
8)Bratski Most: Krasnoyarsuy Krai bölgesi ile Hakasya bölgesini ayıran  yenisey Irmağının yukarısında anıt var.
Yukardan Yenisey ırmağının görüntüsü çok güzeldi.
Demir korkuluklarda sevgililer ve eşler kocaman kilitlerle aşklarını ölümsüzleştirmişler.
9)Arşanovo Köyü:Hakas köyü:40 km uzaklıktaki bir köy.
10)Kazanobka:Turistik Hakas köyü.100 km uzakta.Yurt,kımız v.b varmış.Gitmedim.
11)Tuz Gölü:100 km şehre uzak.40 metre derinlikte.Yüzmek ve kamp,piknik yapmak için.Benimev sahiplerim gitti ama ben kaçırdım.Nehir kenarına gittik.  de çoluk çocuk yüzüyorlardı ama ben soğuk bulduğumdan ancak bacaklarımı sokabildim.Ama ertesi günü gölde yüzüp piknik yaptık.
12)King’s Valley:Çok geniş steplerin olduğu bu alanda 56 tane Kurgan(Salbik) var.Sadece en büyük olan bir tanesi açılmış.Ziyeret edilebiliyor.
Kurgan:Orta Asya da , at ve değerli eşyaları ile gömülen Türk boylarının ileri aileleri ile  , resimli taşların yuvarlak form şeklinde oluşturulduğu mezar. Mezarı korumak amacı ile üzeri tonlarca topraktan oluşturulan tepecik şeklinde olur.
Orte Asya steplerindeki birçok kurgan hırsızlık nedeni ile açılmıştır.
Balbal: Orta Asya da ölen türkün mezarının üstüne  yaşamında öldürdüğü düşman sayısı kadar dikilen taş heykellere denir.
Şehre 40 km uzaklıktaki bu alana ev sahiplerim yolu bildiğinden  direk ziyarete açık olan Kurgandan değilde ondan önce karşılıklkı iki kocaman dikili taş olan giriş kapısından Dedeler4imizden izin alarak  girdik.Gerçi ev sahiplerim ataistti ama bu ritueli yaptık.Bu taşlardan biri erkek diğeri kadınmış.Tam aralarında durarak hangisinden enerji alırsan ona yöneleceksin.Ben üzerine renkli bezler bağlanan büyük anneme yöneldim.  En büyük atalarıma ait olan bu taşlara sarıldım.Gerçekten çok heyecanlandım.Burada kadın şaman iki taşın arasına oturuyormuş.Çok ilerdeki kazılan çukurda oturan erkek şamanın ne dediğini anlıyabiliyormuş.Oradan tekrar arabaya binerek ziyarete açık olan Kurgana gittik.Nedense çok duygulandım.Mutlu oldum.
Aslında Kurganlar aynı pramitler gibi üstü  20 metre örülüymüş.Şimdi hepsi  etrafında taşlar dizili tepelik halindeler.1955-1956 yıllarında yıkılmışlar.
Kurgan girişi aslında paralıydı ama Hakaslara ücretsizdi.Ben yalnız olsamda vermezdim.Atalarımı ziyarete gelmişim birde para mı verecektim.
Çevresi 495 metre ve eni ve boyu 70 metre olan bu Kurganın giriş kapısında da erkek ve kadını temsil eden kocaman iki taş arasından giriyorsunuz.Kadın olan taşın öndeki yapışık olan aynı formda ki parçası düşmüş.Düşen parçada ki taşın kenarında ki çizilmiş şamanı görünüz.
Yuvarlak form şeklinde çevresindeki taşlar,  yeraltında da 4 metre devam ediyormuş.Ortadaki 6 katlı tahta mezarda mezarda kral ve 6 karısı,çocukları yatıyormuş.
*Mısırdaki pramitler,İngiltere’deki Ston heç (mezar değil)ve bu Kurganlar tam bir üçgen oluşturuyormuş.
Bu steplerde 1700 yıllarda  “Skiphian People “yaşamış.O nedenle buralardan çok altın bulunmuş.
Daha sonra “Djungar”people Tibet’ten gelmiş.
*Ruslar gelince Tuvalar,Şimdiki Tuva topraklarına gitmişler.
Bu kurganlardan sonra yüzmek ve piknik yapmak için 30 km ilerdeki göle gitmek istedik ama steplerde dolu yol var.Kaybolduk.Karşımıza çıkan çiftliklerden sora sora zor bulduk.Çok güzel bir gün geçirdik.Gölün altından krem yerine mavi çamur eve getirdik.Göl suyu berrak değildi ama soğuk olmadığında yüzebildik.Manzarası da çok güzeldi.
ABAKAN’DAN KIZIL’A GİTMEK
1-Abakan otobüs garından saat 6:50, 15:30 ve 19’da sadece  otobüs var.6-7 saat,400km,700 R.
2-Tren garının önünden taksi,dolmuş veya yeri olan araçlar yolcu almak için bekliyorlar.Fiyatları 800-1000 arası değişiyor.Pazarlık payı var.
Yol boyu yemyeşil çam ormanları,ırmaklar,göller ,dağ çiçekleri ve nefis dağ manzaraları görüyorsunuz.Çam kenarı alınız.Özel araç ile gidiyorsanız seyir noktalarında  ve özel alanlarda(uyuyan kzlar dağları gibi) durmasını rica ediniz.
ÖNEMLİ:Kızıl’ın etrafı çok geniş ormanlarla kaplı olduğundan otobüs veya tren ile diğer şehirlere gitmek için mecburen Abakan’a dönmek zorundasınız.
ANI:Abakan’a  tekrar geri gelir gelmez Tren bileti almak için bir gençten yardım istedim.Benimle Türkçe konuşmaz mı.İzmir’de Üniversite de okuyormuş.Daha önce kapanan Türk lisesinde okumuş zaten.Biletimi birlikte aldık.
ABAKAN’DAN IRKUT’SA GİTMEK
Sadece tren ile
Abakan→Irkuts(35 saat,oturarak 1190 R,palasgard 2063 R,Kupe 4316 R.Moskova saati ile 12:45 de (Abakan saati ile 16:45 ‘de)hareket ediyor.Kesinlikle Oturmalı bilet alınız.Aynı yatmalı kompartuman şeklinde.Fazla kimse yok.Tüm kanepe size kalşıyor.Uyuyabiliyorsunuz.
3-TUVA ÖZERK BÖLGESİ
300.000 nufuslu Tuva Cumhuriyetiin  100.000’i Kızıl’da yaşıyor.Nüfusun %70’i Tuva’lı Türkler oluşturuyor.Geri kalan Rus ve diğer milletler oluşturuyor .
Moğolistan sınırına yakın Tuva  Özerk Cumhuriyeti Rusya’dan daha çok Moğol ve Tibet kültürü yaşanıyor.Din olarak komşularından farklı olarak Şamanizm yanında Tibet Budizmini seçmişler. Orman,göl ve nehirlerle kaplı ülke,komşusu Hakasya’ya göre daha turist çekiyor ama daha kirli ve fakirler.Genelde Tuvalıların kendileri ve evleri daha bakımsız.Burada içki ve uyuşturucuda daha fazlaymış.
Kaldırımlar sanırım ani iklim değişikliğinden önce kabarıp sonra çatlamış.Yürümekte zorlanıyorsunuz.
Ama bana sıcaklık bakımından Türklere en yakın Tuvalılar geldi.Aç gözlü değiller.Yumuşak karekterliler.Gerçi bizler öyle değiliz ama…
TARİH
19212’e kadar Çinliler,Moğollar ve Tuvalılar birlikte yaşamışlar.O zaman ülkelerinin adı “Tanatuva” ve “Uranhay” adlı Moğol hükümdar tarafından yönetiliyormuş.Sonra ayrılmışlar.1944’de de Rus egemenliğine girmişler.
 DİL:Yine rakamların yanında bazı kelimeler ortak ama anlaşabilmek mümkün değil.Bunlar eski Türkçe konuştaklarından Bazı kelimelerde de ses  değişmiş.Örneğin “yıl” yerine “çıl” diyorlar.Dillerine çok ta Moğol kelime girmiş.eskiden kullandıkları Latin alfabesi yerine şimdi Kril alfabesi kullanıyorlar.Zaten her Tuvalı ,Tuva dilini ve Rusca biliyor.
NOT:Önceleri nasıl okurlar dediğim Yunan alfabesinden oluşturulmuş kril alfabesini az bir çalışma ile öğrendim.Bizdeki bazı sessiz harfler onlarda sesli harf olduğundan çok zor gibi görünüyor.Yalnız kelimeler çok uzun.En azından küiük çocuklar gibi heceliyerek olsa da en azından tabelaları okuyabildiğimden kendi kendime yolumu buluyorum.
Ama iki farklı saatin kullanıldığı Rusya’da son saatimi de kaybettiğimden saatsizim.Saat yok.Harita yok.Ben gezmeye çalışıyorum.Bazen kendime çok kızıyorum.Herşey karadüzen.Ama yine şans hep yanımda.Birazda aptallıklarım olmasa.
DİN:Tuvalılar budizmi ve şamanizmi birbirine karıştırmışlar.Hangi geleneğin ne tarafa ait olduğunu onlarda bilmiyor.
Budizm’de “Darina”adlı kitap var.Şamanizm’de yok.
Budist lamaların bazıları evleniyor ama bazıları kendi kendine “içki içmeyeceğim.Evlenmeyeceğim” gibi sözler verip evlenmiyorlar.
Genelde “Stupa”denilen tepesi göğe doğru yükselen küçük tapınakların önündeki tahtalar üzerinde ellerini Yukarıda birleştirerek ve boylu boyunca secde ederek dua ediyorlar.Sonra da Stupanın etrafında en az 3 kere dönüyorlar.
*İnsanlar tepelik alanlara önce taşlar atarak yer belirliyorlar.Sonra atların bağlandığı”Sarchin”adlı ağaç kazıklar çakıp yerin sahibi ruhtan iyi dileklerde bulunup renkli bezler bağliyorlar.Aslında buldukları heryere,ağaçlara,taşlara bez bağlıyorlar.Diblerinede küiük paralar atıyorlar.
Tapınaklarda ise yiyecek ,para ve meyva bırakıyorlar.Lamaların işi gıcır.
*Rusya’da Tuva,Buryat ve Kalmykia Budist.
 ŞAMANİZM
M.Ö 50.000 yıl öncesine dayanan bu din aslında tüm dinlerin temelidir.Asya’da ortaya çıkmış olsada dünyanın her yerine küçük değişikliklerle yayılmıştır.Hatta ilahi dinlerde de devam etmiştir.Türklerin de ilk dinidir.
Kısaca doğaya(Yağmur,Kar,Güneş,fırtına,ateş gibi güçlü doğal olayları ,yıldızlar,cinler) tapınma olarak nitelendirebiliriz.insanın ve doğanın birlikte uyumu söz konusudur.İnsanlar,hayvanlar,bitkiler bir bütün olarak algılanır.
Dünya ve gök ,tüm canlıların yaratıcısıdır.Özellikle Asya’da ki göcebe Şamanist halklar için  gök ile su  kutsaldır ve saygı gösterilmesi gerekir.
Şamanizme göre Dünya,üçkısımdan oluşur.
1-gök:(Aydınlık Alemi,tanrı ülgen ve ona bağlı iyi ruhlar oluşturur.Bu iyi ruhlarla ilişki kuran ve iyilik yapan şamanlara “ak şaman” denir.)
2-yeryüzü :İnsanların oluşturduğu kısımdır.
3-yer altı :Aşaı dünya,Tanrı Erlik ve ona bağlı kötü ruhlar oluşturur.Bu kötü ruhlarla ilişki kuran şamanlara ise kara şaman denir.
 Şamanizmde ayin ve törenleri yapan,ruhlarl ve tanrılarla  insanlar arasında ilişki kurana Şaman(kam) denir.
Şamanizmin  Temeli büyü ve sihire dayanır.insanın sonsuz şekilde devamlılığına inanılır.Şamanist,kendisini atalarına (baba,dede)ait yaşamın devamı olarak kabul eder.Yine daha sonraki nesillerinde geleceğini görür.Çocuklarını ve torunlarını topluma en uygun  ve yararlı şekilde yetiştirmeye çalışır.
İnsanların en büyük düşmanı olan Kötü ve kuvvetli ruhlarların ne istediğini ancak gücünü göklerden ve atalarının ruhlarından alan şamanlar bilir.
Her yerin bir sahibi ruh vardır.Bu ruhlara teşekkür etmek için şaman aracılığı ile kurban ve hediyeler bağıilnır.
Herkes şaman olamaz.Ancak ataları şaman olan olabilir.Şaman olmak istemeyen bir kişiye atalarının ruhu musallat olursa mecburen olur.Yoksa delirir.
Şamanizmde şamanın kullandığı davul ve tokmağı da çok önemlidir.Üzerindeki çıngırak ve renkli bezler kötü ruhları kovmakta anlamlıdır.Davulun derisi dışında hiçbir aksanı değiştirilmez.
Şaman öldüğünde Davulu parçalanarak ağaca asılır.şaman da ağacın dibine gömülür.
1.    Davul kadar şaman giysisi ve Börk(Külah) da  çok önemlidir.Özel bir törenle yeni giysi ruhların beğenisine sunulur.
Günümüzde Asyada bazı bölgelerde hala Şamanizm sürmektedir. Hakasya ‘da Şamanizim hala yaşanıyor.
Zaten Müslüman ve hiristiyanlık ta da Şamanist öğelerden arınmış değildir.Adak ağaçları bir örnektir.
ANI:Kızıl’a geldiğim ertesi günü Hakasyalı Ailenin kızkardeşini aradım.Kendisi Kızıl da değildi ama bana Bir özelokulda Arkadaşı İngilizce öğretmen Altınay’ın  telefonunu verdi.Altınay,Türkiyede çalıştığından Türkçe de biliyordu.Hemen okuluna gittim.Beni çok sıcak karşıladı.Okulu özel olduğundan çok bakımlıydı.
Türk lisesi ,öğretmen ve öğrencileri alıp istanbulda zengin,dindar ailelerde misafir ederek ücretsiz Tükçe kursu aldırmışlar.Sadece gidenler yol parasını vermişler.Aileler her ihtiyaçlarınmı karşılamış.Bu Türk liselerinin bu Türkçe kursu faaliyetlerini çok duydum.Daha sonra bu kursta katılan öğrencilerden Türkişye’de okuyanlar olmuş.Hatta Türk ile develenen olmuş.Üniversitedeki gençlerin yerini kapattıkları gibi birde adamlara eş imkanı veriyorlar.
Arabası ile her yerigezdirdi.O gece çok istediğim bir Hakas düğününe gittik.Dönüşte de evinde misafir oldum.Kendisini terk eden bir turizimci Türkte kızı vardı.Kanada’ya dil eğitimi için gittiğinde göremedim.Altınay kendisine yeni bir yaşam kurmuş.Keyfide yerindeydi ama Türkiyeye yerleşmeyi düşünüyor.Umarım her şey gönlünce olur.
Hatta beni gölle de götürecekti ama bazen isteksiz olabiliyorum.Irkuts tren biletimi almak için Abakan’a dönmek için acele ettim.
*Tuvalılar çoçuklarına genelde Aykhaan,Aldınay,Ali,Rüstem,Aydın v.b Tütk adları koymuşlar.
Tuvalılar yarı yarıya ya Budist tapınaklarda ki lama(Öğretmen) veya  şamana gidiyorlar.Zaten Tuva’da Budizm ve şamanlık iç içe girmiş.
Gitme nedenleri:
1-Hastalık olduğunda ve sağlıklı olmak için
2-Günlük yaşantıda her türlü promlemde
3-Bir malınız çalındığında
4-Lama,Ölen insanın doğum ve ölüm tarihine göre kitaba bakarak gömüleceği en uygun tarihi söylüyor.
5-Ailede bir yakınınız üldüğünde 7. Ve 49.günler şamanagidiliyor.Ölen kişi ,ruhunun dünyadan ayrıldığının farkında olmadığından Şamanın “artık başka dünyaya gidiyorsun”demesi gerekiyormuş.Ayrıca sadece ölen kişinin ruhu ile şaman konuşabildiği için Ruhun yakınlarına vereceği tavsiyeleri şaman söyleyebilir.Genelde ölen Anne,baba çocuklarına tavsiyelerde bulunuyormuş.
6-Ailede çocuk doğduğunda şaman gelip rituel yaparak çocuğun gelecekte sağlıklı ve mutlu olmasını sağlıyormuş.
7-Lama,gençlerin doğum gününe göre en uygun düğün tarihini söylüyormuş.
8- 1,2,3 ailenin oluşturduğu kalanlar (soy),şamana giderek”Bizim doğduğumuz ve yaşadığımız yeritemizle diyorlar.
Her sene 1 kere veya maddi durumlarına göre 3 kere bu en ünlü şaman rituelini gerçekleştiriyorlar.
Şaman,köyde,doğada,ormanda v.b ‘de klanın yaşadığı yeri sahibi ruhtan”bu ailede problem olmasın.Sağlıklı ve mutlu olsunlar”diye ricada bulunuyor.
KIZIL
Beg hem(Büyük Yenisey) ve Kaa Hem(Küçük Yenisey)in birleştirdiği yerde Kızıl şehri kurulmuş.Burası Asyanın tam ortası sayıldığından buraya dikilen anıt üzerine”Asyanın merkezi”Tuvaca ve İngilizce yazılmış.
İki nehir birleşerek dünyanın 6.büyük şehri Yenisey(Ulug-Hem) nehrini oluşturuyorlar.Yenisey nehri Angara(Ankara’nın da adını aldığı sanılan ) ve diğer nehirlerle birleşerek Kuzey Buz denizine dökülüyor
ANI:Taksi ile gelirken gençler Türkçe bilen birisine telefon açarak benle konuşmasını sağladılar.Şehre varır varmaz kendisinin yanına gittim.Çok sıcak karşıladı.Ankara da okumuş.Ama bitiremeden annesi özelmine dayanamadığı için geri dönmüş.O arada ev sahibimi aradığında beni Türkçe bilen bir grub pikniğe beklediğini öğrendim.Gittiğimde aralarında dil eğitimi alıp  doktora yapan iki tane de Türk vardı.Bir tanesi  diğeri 1bu arkadaş da Türk” demesine rağmen  bana hoş geldin bile demedi.Belli bir süre sonra farklı bir dille yaklaşarak konuşmak istedi.Sonra da “şaka yaptım”deyince”Sen ilk geldiğimde tepki vermedin.Sanırım konuşmak istemedin”dedim.Kilometrelerce uzaklıkta ki karşılaştığım Türk gencinin davranışı canımı sıktı.Pikniğe gitmekten vazgeçtim.
Yorgun da olduğumdan Erkenden kalacağım eve gittim.Yolda tanıştığım Tuvalı aile evlerine beni davet etti.Kadın içki kokuyordu.çok neşeliydi.Tuvalılarda konuksever ve samimi insanlar.éMuhteşem Süleyman” dizisinde ki artistlerin taklidini yaptı.Çok güldüm.Tüm bu bölgede olduğu gibi tahta tek katlı evler çok güzel ama içleri çok bakımsız.Mutfak tezgahları neredeyse yok.Hep portatif.Çinliler kadar olmasalar da çok temiz değiller.Bahçelerinde taze sebze yetiştiriyorlar.Koyunları da vardı.
Hemen komşusu Rus evsahibim de çok tatlıydı.Babası ile aynı bahçede yaşıyordu.Gittiğimde erkek arkadaş evdeydi.ne güzel.Yalan konuşmasına gerek olmadan birlikte yaşıyorlar.
Ruslar da Amerikalılar gibi hiçbirşeylerini atmıyorlar ama döküntülüler.Bahçelerine girer girmez bir karışıklıkla karşılaşıyorsunuz.Herşey heryerde.
Kochetova caddesi üzerinde’ki müzeden gezinize başlıyabilirsiniz.
1)Tuva Ulusal Müzesi:10-18 arası açık.Giriş 500 R.Ayrıca hazine odası için 200 R.Ödemelisiniz.
İskit hazinesi:Kağanlar vadisinde İskitlere ait 80 metre çapında 2metre yüksekliğindeki Kurganlardan çıkarılan M.Ö 700 yıllarına ait 20 kilo altın ve diğer bulgular.Kadın ve erkeğe ait giysiler 500o altın parçasından oluşmuş.
İskit hazinelerinin sergilendiği Hazine odasına  belli saatlerde kilitli kapı açılarak polis eşliğinde içeri alınıyor.”Skiphian(İskitler)”lara ait hazine gerçekten muhteşem.Çok ince işcilik vardı.Görmeye  çok değer bence.
*İskitler(Sakalar):M:Ö 7.yy-M.Ö 2.yy).En ünlü hükümdarları destanlara konu olan Alper Tunga.
Dış baskılar nedeni ile Karadenizin güneyine gelip yerleştiler.Moğol istilası sırasındakuzeye çekilerek Sibirya’ya yerleştiler.
Bugün sibirya’da yaşayan Yakut Türkleri İskitlerin torunlarıdır.Ölümden sonra ki hayata inanmışlardır.Büyük İskender tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
3 katlı bu müzede Tuva tarihi ve kültürü ve Budist kültürü anlatılıyor.
Tibet’te doğan  ,Tibetin özgürlüğü için çalıştığı için Hindistan’a sürülen  Budist Lider 14.Dalay Lama olan Tenzin Giyatzo’ya da yer verilmiş.Kendisi ,Rusya 1989’da parçalanınca,dinlere özgürlük gelnce ,Tuvalıların daveti ile 1992’de Kızıl’a gelmiş.Tuvalılar çok mutlu olmuş.Müzede fotoğrafları var.Yine gelmesini çok istiyorlarmış ama Rusya bile Çin arasında problem olmasın diye tekliflere sıcak bakmıyormuş.
Müzeden biraz ileride
2 )Ploseid Arata(Büyük Meydan): Şehrin iki ana caddeleri olan Kochetova ve Lenina caddeleri arasında ki, şehrin merkezi sayılır.Yenisey ırmağına yakın çok büyük bir meydan ama  kalabalık değil.
A)Kültür merkezi ve tiyatro binası:Tibet mimarisiyle yapılmış bu beyaz dev bina  yazın çalışmıyor.
B)Lenin heykeli:Heryerde görülen eli ileriyi gösteren Lenin heykeli
C)Budist Dua Silindiri:Meydanın tam ortasında
D)Ulug Ural(Parlemento):Yeşil kubbeli ve Lenina caddesi üzerinde.
*isterseniz buradan Yenisey ırmağına doğru inip yürüyüş yapabilirsiniz.
Hemen bir alt cadde olan Lenina caddesine inip yolunuza devam ettiğinizde yenisey ırmağın yanında
3)”Asya’nın merkezi”anıtı:Çok basit yapılmış.Ben çok görkemli bekliyordum.Buradan Dögee dağının manzarasını da görebilirsiniz
Buradan ırmak kenarından devam ederek veya lenina caddesine çıkıp sadece içinde fotoğraflar olan “Tuva Kültür Merkezini” gezerek
4)Budist temple:Basit bir tapınak.İnsanlar ellerini açıp huşu içinde dua ediyorlar.
Karşı tarafta
5) 2.dünya savaşı anıtı
Şehir Dışı:
6)Turistik Tuva Köyü:Şehre 15 km uzakta.Aslında gidecektik ama yapay olduğundan gitmek istemedim.
7)Dögee Dağı:Üzerinde Çişnce Budislerin en ünlü mutluluk duası yazılmış ünlü ama sıradan bir dağ.Yanına kadar gitmeye değmez.Abakan yolundan 10 dakika sonra ulaşılıyor.Dağa tırmanmakta 15 dakika sürüyor.Kel bir dağ ama şehir manzarası güzel.Zaten şehir içinden her yerden Yenisey ırmağının kenarından görülüyor.
8)Shepord Statue(Rusca“Chaban”,Tuvaca”Kadarchy”söyleniyor.)(Çoban Tepesi:Araç ile 2o dakika da gidiliyor.Yoluna çıkıp otostop da yapabilirsiniz.Çok giden var.
Çoban heykelinin olduğu bu tepeye genelde evlenen çiftler  gelinlikle geliyorlar.
ANI:Abakan’da  bir şaman ritueli görmek çok istiyordum.Hakaslı  aileheryere telefon açtılar ama şamanlar şehirde değilmiş.Bulamadık.Kızıl’a gelir gelmez tekrar şaman aramaya başladım.
Altınay ile birlikte  aynı doktorlar  gibi  ayrı ayrı odalarda  çalıştıkları eski bir eve gittik.Önce bana”belki seni yabancı olduğundan kabul etmez “dedi .Sırt ağrılarım için gitmek istediğimi söyledim.
Odanın duvarlarında şaman giysileri,şapkası ve davullar asılıydı.Şaman gündüz,gözünde gözlük habire ellerini ovuşturarak beni dinledi.Sonrada “bu ağrılar soğuktan oluyor”dedi.Ben ağır fotoğraf makinasından olduğuna eminim.Snra tam geleceğim hakkında bir şeyler söyleyecekti ki”ben de para yok”dedim.O da “bankaya git .Öyle gel” dedi.Ah bizim falcılar burada ne iş yaparlar.
Buradaki şamanlar,insanların isteğine göre istedikleri yerde ritueli yapıyorlarmış.
Bu tepeye geldiğimde Baktım bir aile Şaman ile burada Rituel yapma aşamasında.Bu kadar şans olur.Hemen çaktırmadan birkaç ta fotoğraf çektim.
Aile İçlerindeki problemler nedeni ile gelmişler.Şaman başına tüylerden oıluşmuş şapkasını takıp renkli bezlerin sarktığı elbisesini giyerek ve davulunu çalarak  ateşin etrafında döndü durdu.Sonra ailenin her bir ferdini davulunun tokmağı ile kutsadı.
Aile daha sonra ateşin sahibine”size süt veriyoruz.Saygı gösteriyoruz.lütfen kabul et”anlamında ateşe süt serptiler.Daha sonrada  yerin sahibi ruhtan “Aile için iyi şeyler vermesini” dileyerek renkli bezleri  Tahta kazığa bağladılar.
Şamanda parasını alıp, elbiselerini çıkarıp(Çıkarmadan bir fotoğrafını çektim.)arabasına atlayıp mutlu mesut gitti.
9)Beavers Spring=Arjan(Kaynak):(Rusca “bobry”,Tuvaca”Kungustag” söyleniyor.)Şehre 20 dakika uzaklıkta Yenisey ırmağı kenarında  .7 ve 18 nolu belediye otobüsleri gidiyor.Yoluna çıkarsanız otostop ta yapabilirsiniz.Buraya da çok gelen oluyor.
Bu kaynağın bir adı da “Kunduztug”.zaten her tarafta kunduz heykelleri var.
Tuva’da her biri farklı organa (Kalbe,böbreğe v.b)yaralı olan  çok kaynak varmış.Tuvalılar yazın  bu kaynaklara giderek her yıl çadırda 7 gece kalarak günde 3 kere beşer dakika suyun altında duruyorlar.Böylece kışın hasta olmuyorlar.
İnanışlarına göre her kaynağın bir sahibi var.Bu nedenle insanlar suyun etrafında ki ağaçlar renklibez bağlıyarak,kaynağın sahibinden “Lütfen ruh,bana ve ,çocuklarıma   sağlık ver”diyerek dilekte bulunuyorlarmış
Şamanlarda bu kaynağı pek seviyorlarmış.Bu kaynağın sahibinin bir kadın olduğunu şaman söylemiş.Zaten sadece şamanlar kaynağın sahibinin cinsini bilebilirlermiş.(Parayı bölüşmek istemzler tabii.)
Bu en ünlü kaynakta 12 tane oluk var.İnsanlar mayolarını giyip suyun altına giriyorlar.
Burada bir de stupa var.
Yine Abakan’a gelecek demir yolunun sembolik olarak Putin tarafından açılmış küçük bir parçası var.
10)TuzsHül(Tuz Gölü):Araç ile 40-50 dakika.Hevesimi Baykal’a saklıyorum.
11)Teie Hül:Araç ile 2 saat.
12)Togu Bölgesi:Şehre 1300km uzakta.Yüksek dağlar,Tepede gidipöl varmış.Boot ile köye kadar gidip oradan araç ile devam ediliyormuş.
HAKAS DÜĞÜNÜ
Düğünalayları aynı bizim gibi süslenmiş arabalarla korna çalarak şehri turluyorlar.
Düğünde hanımlar çok şıktı.Erkekler için aynısını söyleyemeyeceğim.Bayanların bazılarının başında güneş gözlüğü vardı.
Damadın Rus erkek arkadaşlarının hanımları süper mini giymişlerdi.
Gittiğimiz binada farklı salanlarda farklı düğünler vardı.Gittiğimizde masalarda Çeşitli içkiler,Karışik tavuk salatası,şekerlemeler ve meyvalar vardı.Peşinden herkes için ayrı ayrı bir salata kasesi,haşlanmış koyun eti,peynirli bir salata tabağı,patates püreli içi et olan etle sarılmış bir tabak daha,pilav ve et yemeği ,Mantı(Buharda haşlanmış),Düğün pastası geldi.Unuttuğum olabilir.Ben böyle bir bolluk ve israf görmedim.Hepsi çok bir çeşit bile doyurucuydu.İnsanlar masadan kalmalarına rağmen garsonlar servise devam ettiler.Anlam veremedim.
Gelenekleri bize çok benziyor ama daha çok para toplama şeklinde.
Sadece tek fark katılanların “öp,öp” demesiyle gelinle damat uzun uzundudaktan öpüşmeleriydi.
Bir spiker eşliğinde Düğüne her katılan Ayağa kalkan gelin ve damadın karşısına gecerek hangi akrabası olduğunu ve kaç lira veya ne hediye getirdiğini söylüyor.Bir masada da iki kişi yazıyor.Düğün sonunda da gelin ve damat tarafından ne kadar para toplandığı ananons ediliyor.
Bende Altınay’ın tercümesi ile kısa bir konuşma yaptım ve alkış aldım.(Türkiyeden geldiğim için)
Spiker,çalan şarkınıyı bilen kişiye lolipop hediye etti.Gelin ve damata önlük takılarak eğlenceli oyunlar oynandı.
Yine genç bir erkek ve kız  mavi ve pembe balonların üzerine oturarak patlattılar.En sdonunda kalan renkteki balon yeni evlenenlerin ilk bebeklerinin cinsiyetini belirliyormuş.
Daha sonra ortaya getirilenmavi ve pembe çocuk tulumu kız ve oğlan taraflarının davetlilerin verdikleri para ile dolduruldu.
En farklısıda kız ve erkek tarafı birbirlerinin yakın akrabalarına Beyaz fular ve tepsiler içinde saygıyla koyunun kuyruktan başlayan üst kısımlarının etlerini birbirlerine taktim ettiler.Başka hediyelerde verdiler.
Yine geline oğlan tarafından altınlar takıldı.gelinin annesinede Altın hediye edildi.
Tabii çok içki ilince sarhoş olanlarda çok oldu.Zaten çok rahat olan Tuvalılar iyece döktürdüler.Kadın ve erkek ilişkileri çok rahat.Samimi ,güzel bir düğündü.
Yalnız kadınların en çok merak ettikleri konu”neden başınızı kapatıyorsunuz”diye sordular.banada Türkiye'de kapatıp kapatmadığımı sordular.Bende
Türklerde sizin kendinizin yaptığı bir heykele tapınmanızıa çok şaşırıyorlar.
Dinlerin ibadet ve yasakları farklı farklı.Aslında hiç şaşırmamak gerekiyor.Türkler göçten sonra Müslümanlık,hiristiyanlık,Ortodoksluk,Budistlik ve Yahudilik seçmİşler.Kim nerede kiminle karşılaşmiş ise oranın dinine girmişler.Herkes bağlı bulunsduğu dini o denli kanıksıyor ki diğrleri ona saçma geliyor.Sorgulayamıyor kendi dinini.içki bardakları çıktı. Kızıl’dan Abakan’a dönmek
1-Kızıl otobüs garajından 7:30,11,21’de otobüs var.685 R.
2-Hemen yakınından aynı fiyatla minübüs ve daha pahallı taksilerde ksalkıyor.
Ben minübüsle,taksiden de  hızlı ve rahat bir şekilde döndüm.500 R vereyim dedim.Hemen kabul etti.
*Abakan’dan Irkuts’a giderken trende kompartanıma 40lı yaşlarda bir çift bindi.Biner binmez içmeye başladılar.Birşeylerde yediler.Bana”sen kimsin.Nerelisin.Bu yediklerimizden sen de alır mısın”diye soran olmadı.Artık bu davranışları,farklı kültür olarak algıladığımdan şaşmıyorum.Birbirlerini hiç görmemişcesine habire öpüştüler.Adam bir durakta indi.Kadın başka bir kadın arkadaşı ile içmeye devam ediyor.Hayırlısı.Çantaları sadece içki ile dolu.
Neyse kısa aralıklarla indiler.Diğer gelenlerde yakın duraklarda indiler.
“ANI:Sabah uyandığımda durmuş olan trende  hiçkimseyi görermeyince çok telaşlandım.Görevli kadın hışımla gelip biletime bakım beni Kompartımana sokup hışımla da üzerime kapıyı kapatınca tepem attı.Bende kendi dilimle ülkelerini gezmeye gelen bir turiste böyle mi davranılır diyerek tartıştım.Memleketimin hırposuna kurban olurum.Hiçkimse turiste böyle kaba davranmaz.Biraz sonra sanki o sinirli kadın değilmişcesine bana çok yumuşak sorduğum sorulara cevap vermezmi.Görevlilerin birinci görevi her yeni binen yolcuya bir şeyler satmak.İnanın ben de ülkedeyken çok söyleniyorum ama bu gezilerimden sonra yine de yaşaması kolay olan ülkelerden biriyiz.Avrpalılar kadar uzun ve fazla çalışmıyoruz biz.








3-IRKUTSK(Sibiryanın Paris’i)


*1661’de Irkut ve Angara nehirlerininbirleştiği noktada kurulmuş.


Bu şehirde her biri birbirinden güzel ortodaks ,Protestan ve Katolik kilseler var.


*Buraya eski Sovyet ülkelerinden vde birlikte kTürkenistan,Tacikistan,Azerbeycan,özellikle Kırgizistan’dan çalışmak için çok kişi geliyor.Pahallı bir şehir olduğundan bu göçmenler birkaç aile olarak sıkış tepiş kiraladıkları evde birlikte yaşıyorlar.PNedenini anlamadım ama Türkmenistan’dan gelen 50 kişinin çoğu doktormuş.Ben de böyle anne ve babası doktor olan  ve restoranı olan bir gençile tanıştım.


ANI:Bilet almakta zorlanınca Özbek bir cafeden Azeri türkü olan Eyvaz beyin telefonunu aldım.Şadıl isimli bu Türkmen gencin cafesinde buluştuk.Her ikiside bana ellerinden gelen tüm yardımı yaptılar.Çok minnettar kaldım.Şadıl iki kere beni tren garına götürdü.Çok tok gözlü çocuktu.Sürekli ne yersin diye sordu.




Şehrin merkezi Lenina caddesi ve yakınında ki Karla Marks caddeleri.


1)Lenina caddesi:


A)Müzikal tiyetro

B)Sol tarafta mavi kubbeleri olan kilise.

Ön tarafında

C)Şehrin amblemi ağzında Kunduz olan Sibirya Kaplanı

D)Bu cadde üzerınde benım daha once çok beğendigım dedigım ernkli ,işlemeli panjurlu evlerin en güzelleri var.Çoğuna bakım yapılarak işlevsel hale getirilmiş..Hepsi de çok zarif.Hele bakım yapılmayan en eskileri çok daha güzel. Bütün yüzleri işlemelerle dolu

Lenina caddesini bitirdikten sonra yolunuza devam ederek Angara nehrinin kenarında

2)3 tene çok güzel kilise var ama birtanesi en ünlüsü.Tanıtım broşürlerinde fotoğrafı olan bu renkli kilise çok güzel.

Biraz ileride Sarı renkli Angara nehrine  açılan Moskova kapısı  var.

Buradan  Geri dönerek Angara nehrini takıp ederek  yaya yolundan  geri dönebilirsiniz.Bu nehir kenarında Çarın heykelini görebilirsiniz.

Yine yol üstünde de güzel kiliselerele karşılaşacaksınız.

İsterseniz tren isatasyonunda olduğu nehrin karşı tarafına da köprüden geçebilirsiniz.

-Nehir üzerindeki lunapark’ın olduğu adadan sola tekrar şehir içine doğru giriniz.

Sol tarafta çok güzel tahta evler var.ilerleyerek parkın içinde ki kiliseyi de görerek Sovetskaya caddesi ile Dikabreskih Sobitiyi caddesi nin kesiştiği parkın içinde

Bu içtahta ev birbirinden güzel.İçinde özellikle Avrupalı sanatcılar tarafından yapılmış aile portreleri ve eşyaların olduğu En büyük  ev ile   ve eskiden at ahırı olan fotoğraf sergisinin olduğu evi tek biletle gezebiliyorsunuz.(100 R).Eskiden hizmetcilerininde yaşadığı mutfak olan diğer ev şimdi mutfak müzesi.Ayrı bir biletle geziliyor.İçlerini gezmeseniz bile kesin bu evleri dıştan görünüz.

1849-1920 yıllarında yaşayan Vladimir Platanovich Sukachev’in 3 oğlan ve bir kızı olmuş.Aile 1700 lerin sonundan 1950’lere kadar burada görkemli bir yaşam sürmüş.

*Bu şehirde herkes içiyor.İnsanlar heryerde ellerinde içkişişeleriile geziyorlar.

*Üniversite şehriymiş zamanında.

ANI:Adaya gideceğim gün ramazan bayramı olduğundan özlem içinde belki Türk’e rastlarım ,bayramlaşırım diye Azeri tanıdıkla sabahın 7’sinde Camiye gittik.Ben kadınlar bölümüne geçtim.Hepimiz 14 bayandık ama çok soğuk davrandılar.Birtanesi bile”sen nereden geldin.Kimsin” diyen olmadı.Namazlarını kıldılar.Adet gereği birbirlerine küçük para ve hediye dağıttılar.Sadece tanıyanlar kendi aralarında sohbet ettiler.Bende bozulmuş şekilde adanın yolunu tuttum.

Yalnız cemaatin fazlalığı beni çok şaşırrtı.Genelde Sovyetlerden ayrılmış tacakistan,Kırkızistan,Kazakistan v.b Müslüman ülkelerinden Rusca bildikleri için çalışmaya gelmiş insanlardı.Sadaka kutuları ağzına kadar para ile doldu.

Burada rastladığım özellikle Azeri,Türkmenler  ve Kırgızlar çok yakın davrandılar.Gurbette olmak farklı.


BAYKAL GÖLÜ’ne GİTMEK


Sadece gölün70 km uzakta ki her hangi bir kıyısına gitmek isterseniz,otobüs garajından dolmuşlarla ulaşabilirsiniz.

Örneğin Baykal gölünün kuzeyinde Irtuks’a 200 km uzaktaki “Baykals” şehrine en uygun fiyatla 17 de kalkıp ertesi sabah orada olan “elektro” adlı halkın kullandıgı trenle gidebilirsiniz.Oradan da Ulu-Ude’ye geçebilirsiniz.Ama Gölün adasına gitmek te çok kolay.

OLKHON ADASINA (Adanın başkenti olan “Kuhuzir) “EGİTMEK.Bir gün kalmak yetiyor.

Irkuts→Ferinin kalkacağı kıyı(3,3.5 saat)→Ada’nın kıyısı(10 dakika,ücretsiz,20:30’a kadar feri var.)→Khuzir köyü(30km,torak yol,40 dakika)

1-tur ile:Asla değmez.Sıkıcı olur.Tur ile gidiyorsanız da önce sadece 1 gece kalmalı stın alınız.

Pegas tur acentesından aldığım fiyatlar:Tek gidiş 700 R+bir gece kahvaltı ve akşam yemeği dahil kalma 2000 R(Eger başkaları ile kalırsanız 1450 R)+adaiçinde birlikte gezmek te ayrı bir ücret

2-Yine otobüs garajından 9:30 da kalkan dolmuş ve otobüs ile feribotun kalktığı kıyıya kadar gitmek.(450 R).Yalnız yer bitiyor.Biletinizi erkenden alınız.Buradan sonra her yarım saatte gelen feri ile ücretsiz karşıya geçip 30 km uzaktaki khuzir köyüne giden özel arabalarla otostop yapmak.Çok araç olduğundan çok kolay.

*Tüm araçlarda ki yolcular yaya olarak feribota binek zorundalar.

3-Yine otobüs garajından 9:00’da kalkan dolmuş ile(650 R)direk Khuzir köyüne gitmek.

4-otostop ile:15 nolu belediye otobüsü ile adaya giden yola kadar gidip oradan otostop yapmak.Aşırı giden araç var.

*Nasıl giderseniz gidin dönüşte otostop ile geri gelebilirsiniz.Ben köye kadar otobüs ile gittimDönüşte o kadar uzun kuyruk vardı ki 2-3 saat beklemem gerekiyordu.Dolmuştan inip öndeki bir özel araç ile Irkuts’a döndüm.

*Feribot iskelesine varmadan hemen sol tarafta gezi botlarının kalktıgı yer var.Bunlar genelde Adanın Burkhan tepesinin olduğu sahile turist götürüyorlar.

Adayagiderken bazı yerleşimlşer yemyeşil ağaçlıkların içinde ama genel olarak manzara stepler.Yol boyu da Baykal gölünü görmüyorsunuz.Yine yol üstünde Buryat’lara ait Budist tapınağı benzeri yerler var.

Adanın başkenti ve en büyük yeri olan Khuzir yerleşimi oldukça küçük.Çok rahat yürüyerek hertarafını gezebilirsiniz.Ruslarla,Buryatların yaşadığı bu köyde yer bol olunca insanlar evlerini tahta tarabalar ile çevreledikleri geniş bir bahçe içine yapmışlar.Öyleki evlerin arasından yol bulup ilerleyemiyorsunuz.Ben böyle büyük kapılı,kapalı bahçe içindeki yaşamdan pek hoşlanmıyorum.Ortalıkta insan göremiyorsunuz.Bana sıkıcı geliyor.Aslında evler tahtadan ve renkli,işlemeli çerçeveli ve çok güzel.Ama bahçelerinin her köşesinde bir şey var.Karışıklık var.

Yalnız yollar çok tozluydu.Yine cafeler,restoranlar,diskotek v.b ne ararsanız bulabiliyorsunuz.

Çoğu aile bahçelerine pansiyon yapmışlar.2 ay gibi kısa süren turizm mevsiminde para kazanmaya çalışıyorlar.

Burada ki Moğol asıllı Buryat kızları çok havalıydı.Bunlar genelde Şamanist,Budist ve ataistler.Genelde hediyelik eşya satanlar Buryatlar.

KALMA:Çok rahat 300 R-500 R’e mutfagı olan pansiyon bulabiliyorsunuz.Biraz daha pahallı hostel gibi yerler de var.Siz aracı olmadan kendiniz arayınız.

Ama en iyisi çadırınız varsa   sahilde kamp yapmak.Genelde yerli turistler arabaları ve çadırları ile gelmişlerdi.Çok keyifli bir alandı.


1-Burkhan kayası:Tüm tanıtım broşürlerinde olan bu iki beyaz kaya ,Şamanist tapınagı olarak kabul ediliyor.Zaten girişte de renklibezlerin bağlandığı kazıklar ve ağaçların altına bozuk küçük paralar,şekerler,birçok farklı hediyeler bırakmışlar.Hatta alıpta içmesinler diye sigaraları kırıp ta bırakmışlardı.Akşam üstü görevli olabilir,özellikle büyük paraları topluyordu.

Bu köyün en yüksek tepesinden gölün ve sahilin manzarazı gerçekten çok güzel.

2-Hemen bu tepenin alt tarafında iki tane küçük ve ilerisinde kamp çadırlarının olduğu büyük sahiller var.Çok imrendiğimden yiyeceklerimi alıp bir Rus ailesine  kahvaltıya gittim.

Bizim deniz sahilinden hiçbir farkı yok.Sadece su tuzlu değil ve daha soğuk.Kayak yapanlar,gezi botları v.b her şey aynı.tek farkı olan sahildeki saunalar.Önce küçük oda şeklindeki,bacalı  bu saunaları anlayamadım.Odun ile ısıtılan bu saunalara yarım saati 150 R’den insanlar giriyor.Ardından buz gibi Baykal gölüne dalıyorlar.

Bırch-tree (beryoza)ilen bizim huş ağacı olarak bildiğimiz ,kışın yapraklarını döken

 ağacın dallarından da buket yapmışlardı.Bu demeti soğuk suya daldırıp  masaj yapıyorlarmış.Hatta kamyonun kasası sauna şekline getirilmişti.Özellikle altın dişli,göbekli rus erkekleri bu saunaları çok seviyorlar.

Yalnız burada içtiğim kekik çayı nefisti.

*Sahil boyu tepelerden yürüyüş yapınız.manzara gerçekten çok etkiliyeci.

Ben çok soğuk olduğunu bildiğimden ilk günü zorla girdim ama beklediğim kadar değildi.Hemen alıştım.Ertesi günü daha soğuk geldi.Ama araçlarına bindiğim aile ile feribot iskelesine yakın kıyıya gittik.Daha sıcaktı.burada yüzmekten inanılmaz zevk aldım.Baykal gölü,benim en sevdiği olimpus sahili kadar temiz ve billur gibi.Gençiseniz kesin çadırınız ile gidip keyfini çıkarınız. BAYKAL GÖLÜ GENEL

Dünyanın en derin (1637metre)dünyanın tatlı sularının beşte birini barındıran  göl,kapladığı alan ile Marmara denizinin 32 katı büyüklükte.Kutuplar dışında tatlı suların beşte biri bu gölde.

1996’da Unesco Dünya Mirası listesine girmiş.



31.500kilometre karelik .650 metre uzunluğundaki gölün en geniş yerinde eni 80 km.ortalama derinliği 758 metre olan gölün en derin yeri1670 metre.

yazın suyun sıcaklığı en fazla 15 dereceye çıkıyormuş.Kışın 5 ay donuyor.

Gölün çevresinde step ,sazlık ve geniş otlaklar var.Daha yükseklerde ki dağlar aşağıları kavak,huış ağacı ve karaağaç ormanlarıyla kaplı.Daha da yükseklerde ise sedir,köknar,sarıçam gibi kozalaklı ağaçların oluşturdukları ormanlar var.Bu ormanlarda ayı,geyik,yaban domuzu,keçi,kurt gibi hayvanlar yaşıyor.Yine kürkleri için avlanan sincap,vizon,kızıl Tilki,sansar ve kürkü çok değerli olan samur gibi hayvanlarda yaşıyor.

Gölü kuzeyden güneye doğru akan ve gölü basleyen 300 den fazla ırmak ve dere var.Dere ağızlarında balık tutabilirsiniz.

Birçok bitki, 50 den fazla farklı balık çeşidinin yanındaOlkhon adası kıyılarında ve kayalıkalanlarda gümüş renkli görülen”nerpa”  tatlı su fokunu da görebilirsiniz.

*”fume Omul”balığını her yerde bulabilirsiniz.

A)Olkhon Adası:71km uzunluğu ile gölün en büyük adası.Adada moğal asıllı ,balıkçılık ,avcılık ve el sanatlarıyla uğraşan Buryatlar yaşıyor.


Ortasında en büyük köy “Khuzir”var.Bu köyde Burkhan Bamu’dağında en ünlü  şaman tapınakları  bulunuyor.




NOT:Bu gezide bavulum hariç küçük çantamın,bel çantamın,iççamaşırımda ki cabin fermuarları bozuldu.Adadan dönerken cüzdanımı bel çantamdan düşürmüşüm.Kendime çok kızdım.Aslında Ulu-Ude’ye gidecektim ama kendime ceza verdim.Irkuts’tan yönümü artık batıya çevirdim.Siz doğuya doğru gidecekseniz

ULU-UDE:Moğol asıllı Buryatların yaşadığı şehir.Çok büyük Lenin’in kafasının heykeli varmış.

Irkuts→Ulu-ude(Sabah 5 treni , Plasgart ile giderseniz 1.150 R,Akşam 17treni ile giderseniz 600 R ödüyorsunuz.

Daha ileride

VLADİOSTOK

 Pasifik okyanus-Japon denizinde ki liman kenti.Trans Sibirya Ekpresinin son durağı.

*Burada ki demir yolu anıtının üzerinmde”9.288.000km “yazıyor.


*Yine Sibiryanın kuzeyinde dinleri islam olan Yakut Türklerini görmek çok istiyordum.Ama 200 havaalanının olduğu burada ucak biletleri çok pahallı olduğundan vazgeçtim.

Irkuts→Moskova yönü

Günde Moskova yönüne giden 3 ayrı tren var.Ben Abakan’dan gelirken tren boştu.Onun gibi düşündüğümden bilet almakta acele etmedim .Turizm acentasına gittiğimizde 200 R fazla istediğinden gardan alırım diye almadım.Gara gittiğimizde ertesi güne akşam treninde üst ranza da ancak yer bulabildik.O nedenle siz erkenden alınız.

Irkuts →Omsk(2500 km,38 saat,

Kupe(6816 R)

Plasgard(3562 R)

Bu tren yolculuğunu çok sıcak Rus kadın  ile yaptım.İki çocuğu da çok cana yakındı.Bütün yiyerceklerimizi paylaştık.Azbiliyordu.Sıkılmadan geldim.
4-0MSK
Şehir de Om’ ve Irtysh nehirlerinin birleştiği yerde kurulmış.
1 mişlyon nüfusu var. Çok geniş alana yayılmış.
Aslında  Güzel olmasına rağmen ben pek ısınamadım bu şehre.Kime şehir merkezini sorduysam farklı yere yönlendirdiler.Şehrin birkaç merkezi var.
Ama şehrin merkezi “Marksa” ana caddersi ile “Lenina” ana caddeleri arasında kalan bölüm (Sobornaya meydanı)sayılır.İki cadde de hareketli.Özellikle lenina caddesxinde çok şok binalar ve dükkanlar  vardı.
Lenina caddesini gezip nehir kenarından Sobornaya meydanına geliniz.Buradaki üzerleri altın yaldızlı yıldızlarla süslenmiş mavi renkli soğan kubbeleri olan kilisenin görüntüsü çok güzeldi.
ANI:Bilet konusunda sıkıntı yaşayınca Özbeklerin işlettiği”asya”restoranta gittim.hemen arka tarafında da Azerilerin işlettiği restorantlar var.
İnternette uğraşırken yan masa donanmaya başladı.Özbek kadınlardan biri yeni ev aldığından kutlama yapıyorlarmış.Bayanlardan birinin kızı Antalya’da yaşıyormuş.Beni de davet ettiler.Küçük bardaklarda votkalar tokuşturuldu.Çok keyiflilerdi.Yemeklerde çok güzeldi ama otobüs garajı uzak olunca gecikebilirim diye erkenden kalkmak zorunda kaldım.Hele 76 yaşında olan bayan votkaları devirdi.Çakırkeyf oldular.Hoşumada gitti.Bizde sadece erkekler  böyle içerler.
*tren istasyonunun hemen karşısında şehirler arası otobüs biletlerinin satıldığı küçük ofis var.Biletinizi buradan satın alabilirsiniz ama otobüse binmek için şehir merkezinden yarım saat uzaktaki dolmuş ile gidilen otobüs terminalinden otobüse binmeniz gerekiyor.
Omsk→Astana(Kazakistan)(Otobüs,21:20,1000 R,15-18 saat sürüyor.18’de olan otobüse sadece Astanalılar binebiliyor.)
Astana’ya Sibirya’dan Omsk ve Novorsibirsk
Tümen’den otobüs var.
Omsk→Astana(Tren,18:44,1723 R)
Omsk→Tümen(otobüs,sadece Perşembe ve cumartesi günleri  20:00’da var.894 R.)
Omsk→Tümen(Tren,sık var.Plasgard 1271 R,kupe 2295 R)
*Tümen’e bir kısa yoldan 9 saatte gidebileceğiniz tren yolu var.Birde uzun olan 13 saat süren   Chelyabinsk-yekaterinburg-tümen yolu var.
NOT:Ben Oms’tan Astana-Kazakistan’a gidip Astana’dan da tekrar Sibirya-Tümen’e geçtüm.
5-TÜMEN
850 bin nüfuslu bu şehir Sibiryanın başladığı şehir olarak kabul ediliyor.Tura nehrinin ik yakasına kurulmuş.
14.yy’da Tura nehrinin karşısına kurulan tatar kasabası  olarak kurulan şimdi eski şehir olan “Chimgi-Tura ile 16.yy’da kurulan tümen ilerleyen zamanda birleşmişler.
Zamanında küçük bir köy olan Tümen’in olduğu bölgede  petrol bulunduktan sonra huızla gelişerek   modern bir şehir olmuş. kışında çok soğuk olmuyor.Zengin bir şehir.Bu nedenle Rusyanın birçok yerinden çalışmak için insanlar buraya gelmiş.Heryerde çok farklı fizikte insan görebiliyorsunuz.Özellikle Azeri,ermeni,öznek v.b vatandaşları çok.
ANI:Be burada  ev sahiplerimle araba ile önce şehir dışında “daça”denilen büyükbabasının evine doğum günü için gittik.Bahçe içinde ki Daçalarda genelde insanlar yazın gidip,sebze,meyve yetiştiriyorlar.Kışın evlerine dönüyorlar.Şehre daha yakın olanlarda ise yaz kış oturan var.
Büyük babanın evi,geniş bahçe içinde havuzları,çeşitli meyve ve sebzelerin olduğu çok bakımlı bir evdi.Evde bir oda sadece bilardo asasına ayrılmıştı.
Yine bahçede Rus kültüründe önemli yeri olan sauna vardı.Saunada  birçok eski şapka vardı.Başları için sıcak iyi olmadığını düşündüklerinden Ruslar saunada şapka takıyorlar.
Evsahibimin anne ve anneanesi beni çok sıcak karşıladılar.Tok olmama rağmen zorla Rus yemeklerini yedirdiler.Hemen votka ve şarağplar açıldı.Şerefe dedik.Yanıma bahçeden elma koydular.
Daha sonra evsahibimin babasının arkadaşının 50 km ilerdeki köyüne gittik.Köy,renkli,işlemeli ve tarabalı harika tahta evlerden oluşmuştu.Ama çoğu eve parasızlıktan bakım yapılmadığından içleri çok bakımsızdı.herkes bahçe
İçinde olduğundan sokaklar bomboştu.Bana sıkıcı geldi.Birkaç tane evin kapısını çalarak içlerini ziyarte edip tanıştı.Hatta bir aileye”Siz Ruslara değilde bize benziyorsunuz”dediğiğmde ermeni olduklarını öğrendim.Diğer bir evde de yine sauna vardı.Birçok bahçede de seralarda sebze yetiştiriyorlardı.
Bu köyde Sovyet zamanında büyük tarlalarda üretim yapılırmış.Fabrikaların hepsi işliyormuş ama  hepsi kapanmıştı.
Sibirya daki Rus köylüleri daha sıcak kanlı ve misafirververler.Gittiğimiz evin sahibi ve diğer misafirlerlehemen kaynaştık.Çok zevkli sohbet ettik.Konumuz”Türkiyeye gelen Rus bayanlardı.”Giderken ev sahibi bana ı kavanoz organik bal hediye etti ama ben de taşıyamayacağımdan ev sahib ime verdim.Ben de başımdaki şapkayı hediye vermek istedim ama Amerika yazdığı için almadı.
İlk kez bu evde tuvalette  suyu olmayan deliğin üzerine klozet yerleştirildiğini gördüm.Ama yine tuvaletler pis ve bakımsızdı.
İnsanlar para yok diyerek evlerine bakmıyorlar ama isteseler ağacın bu kadar bol olduğu memlekette tamir yapabilirler.
Çok içiyorlar.Aile fertleri arasında çok alkolik adama rastladım.Yedi ayı kar altında geçirmek te kolay olmasa gerek.
Ggeri dönüp şehri gezdikten sonra akşam “Banyoya gidiyoruz”dediler.Ben de bizim hamam gibi sandım.Meğersem ev sahibimin teyzesi annesinin evinin bahçesinde ki banyonun sobasını yhakıp kullanmış.Telefon açarak bizimde  henüz  sıcakken yıkanabileceğimizi söylemiş.
Giderken de ev sahiplerim beni “Tatar mahallesine” götürdüler.Kocaman camisi vardı.İçerdekiler Tatarların yanında diğer Türk cumhuriyetlerinden de insanlar vardı.Burada ki İmam da az çok Türkçe konuşuyordu ama nereden öğrendiğini bilmiyorum.Ona da Türkiye'de eğitim vermiş olabiliriz.
Tatar evleri tarabalı bahçe içinde olduğundan fazla kimse ile karşılaşamadım.
sobaya odunattıklarından biraz beklememiz gerektiğinden mahalleyi ezeyim dedim.Telefonla konuşan adamın Türkçe konuştuğunu duydum.Orada yaşayan geniş bir Azeri ailesiym
iş.Sofralar kurulmuş,mangalda etler pişirilmişti.Tabii hemen votkalarda kondu.Dil çok önemli.Çok neşeli sohbet ettik.
Sonra banyoya gittim.Ev sahiplerim yeterli sıcak olmadığından girmediler.Ben sıcaktan bayılacaktım.Anlamıyorum bu Rusları.
Çıplak geziyorlar.Kışın o soğuğa dayanıyorlar ama banyolarını çok sıcak istiyorlar.
Banyo,aynı sauna gibi tahtadan uzanılşacak veya oturulacak yerler var.Tek farkı içerde borulu soba yardımı ile su ısıtılıyor.Ve yıkanılıyor.
Zaten sıcak suyu çok severim.İnanılmaz keyif aldım bu banyodan.Peşine de güzel bir uyku çektim.
Şehir merkezini Tatar olan Güzel ,Rus Lena ve  bir turist ile gezdik.Türkiyeye gelmişler.Çok dostca davrandılar.
Şehrin merkezi Resspubliki caddesi ile ona parelel Lenina caddesini sayabiliriz.Görülecek ve gezilecek  yerler de bu caddeler üzerinde veya yakınlarında.
1)Resspubliki caddesiTümenin ortasından geçen ana cadde.Bir kısmı Tura nehrine parelel giden bu caddenin üzerinde özellikle güzel kiliseler ve binalar var.
Ben ordayken de araba yarışları için trafiğe kapatılmıştı.
Caddenin başlangıcına yakın bir yerde
A)Drama Tiyatrosu:aslında 150 yıllık bu tiyatronun bu yeni güzel binasını Türk inşaat firması yapmış.
B)Lenin heykeli:Rusya da ki en büyük Lenin heykeli.Arkasında ve karşısında da hükümet binaları var.
*Savaş dönemi Lenin’in mumyası gizlice buraya getirilerek Tarım Akademisinde muhafaza edilmiş.
Caddeden ilerlediğinizde  sol tarafta
C)Kedi eykelleri:2.dünya savaşı sırasında Petersburg’da ortaya çıkan dev fareler için Tümen’den fedakar kediler vagonlara doldurularak gönderilmiş.
D)Flarmoniye kent merkezi:
*Cadde boyu ve iç taraflarda çok güzel kiliseler ve nefis eski tahta evler  göreceksiniz.
Çoğu eski binanın üzerinde binanın kime  hangi yıllarda yapıldığını,kime ait olduğunu ve ne için kullanıldığını yazan mermer plaketler var.
A) Most Lublianah(Aşk köprüsü):da yeni evlenen çiften damat gelini kucağına alarak bu köprüden geçiriyor.Yine köprünün korkulukları gençlerin sevgilerinin simgesi olan kiltlerle dolu.
İsterseniz köprünün altında çok güzel yürüyüş yolunda yürüyebilir,nehirde boot turu yapabilirsiniz.
Buradan bahçe içinde tek katlı binaların oluşturduğu eski Tümen’in görüntüsüde çok güzel.Yine çevredki 3 farklı kilisenin manzarasıda çok güzel.Köprünün karşı tarafında cadcde üstünde
)Voyna Ploşad(Savaş Meydanı):
A) Veçniy Ogan(Sönmeyen Ateş İ:ikinci dünya savaşının
kazanılması anısına bir anı ve sönmeyen ateş var.Aynı meydanda
B)Şehrin  tam burada  1586’da kurulduğuna ait taş diğer bir anıt ta var.Caddeden ilerlediğinizde
A)Morskoya(Erkekler Manastırı:Altın kubbeleri ile karşıdan da yakından da çok güzel.Ben gittiğimde aslında kapalıydı ama bahçe kapısından girdim.İçerde sadece uzun saçlı,yakışıklı Ortodoks papazlarının  ayini çok ilginçti.
B)Trioski Kilisesi:Pazar günü çok kalabalık oluyormuş.İçini öremedim.
Tümen→Yekaterinburg(Sık tren var.Bu ternde sabah 6:27’de  oturma biletide var.520 R.Bu yolu gündüz gitmek daha güzel zaten.
NOT:Yoruldukça yolumu kısa tutmaya çalışıyorum.Aslında Tümen’den 250 km,4 saat uzaklıktaki,kuzey doğudaki Tobolsk’a gitmek istiyordum.Ev sahibimle Trans Sinbirya bileti sorarken  ve bulamayınca acele ile Yekaterinburg’a biletimi alıverdim.
Siz Tobolsk’a kesin gidip oradan Yaketerinburg’a geçebilirsin
İz.
TOBOLSK
100 binin üzerinde nüfusu var.
İrtiş ırmağı kenarında17.yy’da  Büyük Petro tarafından İsvaçli tutuklulara yaptırıla kale (Kremlin) ve içindeki 400 yıllık “Sofiski-Uspenski katedrali çok güzelmiş.
Yine kalenin önündeki meydanda ki Dostoyeski’ninkaldığı hapishane şu anda kitaplık olarak kullanılıyor.
Müze ve çok eski drama tiyatrosunuda ziyaret edebilirsiniz.
Erkekler Manastırı(Abalaks) vedenski) şehrin 15 kmuzağında. ANI:Buradaki  erkek arkadaşının evinde birlikte yaşayan ev sahibimin alkolik babası evlerine misafir oldu.Gençler babadan  gizlenmeden birlikte yattılar.Benim kültürüme ters gelsede daha dürüst geliyor.
PAKROVSKOYE
Çapkın papaz Rasputin’in doğduğu bu tahta evleriile ünlü köy şehre 80 km uzaklıkta.
Bu şehir sürgünlerin gönderildiğişehir.
Çar 1.Nikola’ya karşı 1825 ‘de başarısız olan aralık ayaklanmasında tutuklananlar buraya gönderilmiş.Bu sürgünler “zavalnoya”mezarlığında gömülmüşler.
1917 ekim devriminde ise Çar 2. Nikola buraya sürgün olarak gönderilmiş. Çar 2.Nikola’nın bir süre yaşadığı valilik binasının odası şu anda müze.
8 yılkürek cezası alan Dostoyevski’ de buraya sürülenlerden.
Yine Nobel ödüllü Soljenistinde buraya gönderilenlerden.










 
 





7 yorum:

  1. muhteşem bir seyahat olmuş, hepimizin yaşamak istediği şekilde yaşıyorsunuz. Umarım bizde böyle anılar biriktiririz

    YanıtlaSil
  2. Sevgili çağlar
    Yorumunuz için teşekkür ederim.Sizler daha çok gençsiniz. Çok daha fazlasını gezeceğinize inanıyorum.Sadece istemek gerekir.Gezmek istediğiniz ülke hakkında fazladan bilgi isterseniz yazınız bana lütfen.Sevgiler
    İclal

    YanıtlaSil
  3. Slm, Beluça dağına nasıl gidilir acaba? Bu ayın 12 de novosibirks te olacağım kısmetse, da öncede novosibirks gittim, bu sefer beluça dağını yakından görmek istiyorum, teşekkürler, kendinize iyi bakın..
    Doğan

    YanıtlaSil
  4. İyi akşamlar Doğan Bey,
    İnanınız Beluça dağını hatırlayamadım. Çünkü Sibirya'da çok uzun tren yolculukları yapmak zorunda kalmıştım.Bu nedenle size bilgi veramayacağim. İyi gezmeler.İclal

    YanıtlaSil
  5. Bu yorum yazar tarafından silindi.

    YanıtlaSil
  6. iclal hanım yazınızın bir yerinde islam terörü demeniz çok üzücü..islam mükemmeldir insan değildir..islamın adını kullanarak terör faaliyetlerinde bulunanlarla hayatında islamı yaşayışı baz alanları karıştırmayalım..islam barış dinidir.islamı hayatınızda kullanmanız dileğimle

    YanıtlaSil
  7. Hangı yazımda nasıl yazmışım bılemıyorum.Ama Arabıstan harıç tüm müslüman ülkelerı gezdım. Dığer ülkelerı de. İnanır mısınız sadece Müslüman ülkelerde sıkıntı yaşadım.
    Dınlere gelınce.Tüm dınler, doğruyu ve güzelı bıze yapmamızı öğütler. Dınlerın karekter kısmı aynıdır. Sadece ıbadet kısmı farklıdır. Kötü yolu gösteren zaten dın olamaz.Önemlı olan uygulama da.Sıstemde.
    Bır defa yalnız gezen bır kadına, müslüman ülkelerde ıyı gözle bakmıyorlar. Özür dılerım ama genelde müslüman ülkeler de yalan çok. Temızlığe dıkkat edılmıyor. Oysa dınımız böyle demıyor.
    Pakıstan'ı gezdığım dönemde otobüse gırerek müslüman olmayan turıstler öldürüldü. Şıı sünnı'yı, sünnı şıı'yı öldürmüştü. Ülkeyı zor terkedebıldım.Bu törör değıl mı?Bu sadece bır örnek. Örnekler çoğaltılabılır.

    Kısaca bır toplumun ne kadar düzgün olması dıne değıl, yaşanan ülkenın sıstemıne, dını doğru özümsemeye ve uygulamaya bağlıdır.
    Selamlar

    YanıtlaSil