Uzun süredir Türklerin ana yurttan göç etmelerinden sonra Sibirya'da kalan Türk topluluklarını yerinde ziyaret etmek istiyordum.
Gördüm ki ne dil kalmış ne de din ne de kültür.Haklılar da. Uzun süre Ruslarla yaşayınca kaçınılmaz son. Ama Türkiye sağ olsun. Üniversite kazanmak için çırpınan kendi gençlerini görmemezlikten gelerek 'akraba topluluğu'adı altında bu gençleri okutuyorlar. Dinlerini tekrar hatırlatmak için kucak dolusu paralarla camiler yaptırıp imamlar gönderiyorlar.
1-SİBİRYA GENEL
Sibirya,Rusya toprakları içinde
Avrupa ile Asya’nın sınırı olan Ural dağlarının doğusundan başlayarak pasifik
okyanusuna kadar uzanır.
13 milyon kilometre alana sahip(
Türkiyenin yaklaşık 20 katı büyüklüğünde) ama yaklaşık 30 milyon nüfusu
(Türkiyenin yarı nüfusundan da az ) olan uçsuz,bucaksız ova.batısı,doğusuna göre
daha gelişmiş.kışın tamamen buzla kaplanıyor.Kuzeyinde kuzey buz denizi
var.Sibirya’da +60 ve – 60 olan yerler var.
Sibirya’da 1 milyon tane göl,50
binden fazla nehir ve Altın,gümüş,platin,demir ve kömür gibi yer altı
zenginlikleri var.Petrol ve doğal gaz en büyük
doğal zenginliği.Farklı bitkilerin yanında derisi ve kürkü için avlanan hayvan
çeşidi de bol.
*Suyun bu kadar bol olduğu bölgede çoğunlukla Alman esirlerle Gulag
siyasi mahkumlara yaptırılan hidroelektrik santrallerinden elde edilen
elektrik, Sibirya şehirlerinde aydınlanma ve ısınma da kullanılıyor.
OKUL:
Sibiryada(Altay,Hakasya,Buryat
ve Tuva Cumhuriyetlerinden ve Rosya’da
ki diğer şehirlerde yıllarca faaliyet
gösteren Türk liseleri, Rusya’da ki İslam teröründen sonra kapatılmış.Tabii ki
bu liselerde okuyan öğrencilerin çoğu üniversiteye Türkiye’ye
gidiyorlarmış.Sanırım yine ağabeyleri gelmek isteyenlere bir yol
bulmuşlardır.Bizim gençlerimiz açıkta kalsın.Buralardan öğrenciler hiç gereği
yokken kılıfına uydurulmuş bir bursla bizim üniversitelerde okusun.Yazarken
bile sinirleniyorum.
YAŞAM
Ama zengin görünmeyi çok
sevdiklerinden giyime çok önem veriyorlar.Hızla tüketim toplumu olma yolundalar.Kızların
her biri bir manken.Bunlar uzun boylarına rağmen en yükseğinden ayakkabı
giyiyorlar.Çok da güzeller.Türk erkeklerine hak vermemek mümkün değil.Çirkinine
rastlamadım.Öylesine kendilerinden emin dik yürüyorlar ki.Haklılar.Giysileri
çok albenili ama kalitesiz.Çoğu naylon.Orta yaş kadınları renk uyumuna fazla
önem vermiyorlar.
Yalnız bu güzel kızların
bazılarının 40 yaştan sonra şişman ve
bakımsız bir hanıma dönüşmelerine de
şaşırdım.
Ruslarında orta yaş ve üstleri altın
diş kullanıyorlar.
*Genelde yaşlı Ruslar,Komünizm
zamanını çok arıyorlar ama Gençler daha fazla özgürlük istediklerinden
kapitalizmden memnunlar.
Hakaslı bir Türkün
anlatımıyla”komünizm zamanında hep kardeştik.Ayrı gayrımız yoktu.Şimdi sokakta
bile pasaport soruyorlar.İnsanların maddi güçleri hızla açıldı.Çok zengin veya çok fakir
var.”dedi.Ayrıca şu anda komşuları ile hiç gidiş geliş yapmadıklarını belirtti.
*Rusya’da da sık olmamakla birlikte
bazı otobüslerin durdukları yerlerde suyu olmayan tahtadan sadece kocaman delik
olan pis tuvaletler de var.Birinde yan yana iki delik vardı.Ama çıktığınızda en
azından elinizi sabunlayacağınız bir lauba var.
Ama daha sonra çok kötülerini de gördüm.Tuvalet kültürü
Rusya’da da yok.Otobüslerin geçtiği hatta sınır kapılarında yine tahtadan
sadece koca bir delik olan susuz ve çok pis tuvaletler gördüm.Modern olanlarda
temiz değil.
*Beni Rusya'da en çok şaşırtan olay
bizim Muhteşem Süleyman gibi bazı dizilerin burada da Rusça olarak
gösterilmesi.Çok ta izleyeni var.Benim izlemediğimi onlarda çok
şaşırıyor.Kıyafetleri ve artistleri çok beğeniyorlar.Ama Sanırım Ruslar pek
izlemiyor.Hiç soran olmadı.
*Ruslar genelde suratsız ve soğuk
millet.Ama birçoğuna gösterdiğim Rusça adrese”bilmiyorum”dediğinde”ülkenizi
gezmeye gelen bir turistim.Sen bana yardım etmesen ben nasıl
bilebilirim”dediğimde mahcup bir şekilde yardımcı olanlar,hatta arabasıyla
gideceğim yere bırakanlar oldu.İnsanlar yardımlaşmayı öğrenmemişler.Ama yine de
yarısından fazlası yardımcı oluyorlar denilebilir.Özerk bölgelerde yaşayanlar
çok daha sıcak ve konukseverler.
TRANS SİBİRYA TRENİ:
Uzun zamandan beri trans Sibirya ile
gezi yapmak istiyordum ama temmuz ayı bitmek üzere.Umarım Ağustos 2013’de ayı
da bu gezi için güzel bir ay olur.
Ama ben günlerce tren içinde
kalamayacağımı kesin bildiğimden belli bir kısımda Trans Sibirya trenini
kullanacağım.Asıl amacım diğer tren hatlarını kullanarak Sibirya’yı gezmek
istiyorum.Buradaki Türk topluluklarını tek tek gezmeyi planlıyorum.Türklerin ayak
izlerini takip edeceğim.
Yoksa günlerce açılmayan camdan
dümdüz ovaları seyretmek beni çok sıkar.Verilen molalarda treni kaçırırım diye
tuvalete bile zor giderim.Bana uymaz.Ben hareketi çok sevdiğimden daha çok yer
gezmek istiyorum.
GENEL
Trans Sibirya expresi ,Moskova’dan
başlayan Sibirya’yı baştan sona geçerek Pasifik Okyanus kıyısında(Japon
denizinde) ki Vladivostok’da biten ,Moskova-Vladivostok arası (veya tersten)
yapılan dünyanın en uzun,kesintisiz ve
tarihi tren yolculuğudur.Avrupa ve Asya kıtalarını içine alan bu tren
turu, hiç trenden inmeden 7 günde tamamlıyorlar.
TARİHİ
*Bu tren yolu,1891-1916 yılları
arasında çarlık Rusya’nın en büyük
projelerinden biri olan bu tren yolu
zamanın koşullarına göre oldukça önemli ve bölüm bölüm tamamlanmış.
1917 devriminden sonra eski parlak
günler geride kalmış.
2.dünya savaşında zarar gören tren
hatları onarıldıktan sonra tekrar
seferlerine başlamış.En sonunda İngiliz firma işletmesini satın alarak
eski günlerinde ki kaliteyi yakalamaya çalışmış.
Trans Sibirya ekspres biri restoran
olan 9 vagondan oluşuyor.Bir vagon 2 kişilik kupeler için ayrılmış.Diğer
vagonlar ise 4 kişilik kompartımanlara ayrılmış.İsteyen yemek alabiliyor.
Bakım yapılmış ama üzerinde geçilen
yerlerin resmi işlenmiş yeşil ,püsküllü perdeler duruyor.
Trans Sibirya Güzergahında ki
duraklar:
Moskova-Yaroslavi-Kirov-perm-Yekateringburg(Avrupa
ile Asya Sınırı sayılıyor.)-Tümen-Omsk-Novasibirsk-Krasnoyarsk-Irkutsk-Ulan Ude
Ulan-Ude’den sonra isterseniz,trans sibirya expresine
bağlanan diğer hatları kullanarak;
1-trans Sibirya treni ile Vladivostok’a kadar
devam edebilirsiniz.(9 288km,Normal trans Sibirya hattı,haftada 6 sefer var,7
günde tamamlanıyor.)
Veya Baykal gölü kıyısında ki Ulu
–Ude’den güneye doğru
2-
diğer hat olan” trans Mongolian”
expresi ile Ulan Batur üzerinden Çin’e
kadar gidebilirsiniz.( 10 bin 650 km lik bir tur.Bu turla yaklaşık dünyanın
içte birini 8 farklı saat diliminde geçiyorsunuz. Haftada iki sefer var.)
3-Veya ulan ude’nin ilerisinde
ki“Chita’dan “trans Mancurya”expresi ile
Çin topraklarından geçerek yine Pekin’e
gidebilirsiniz.(9001 km,Haftada bir sefer var.6 günde tamamlanıyor)
Trans Sibirya bileti satın almak:
ÖEMLİ:Yalnız insanlar Trans Sibirya yolu ile trans Sibirya trenini
çok karıştırıyorlar.Zaten bu hat üzerinde tüm trenler “trans Sibirya Hattından
gidiyorlar.trans Sibirya treni de bazı yerlerde ufak değişiklikle aynı hattan
gidiyor.Yani farklı trenler, özellikle
Moskova’ya yaklaşırken farklı yollardan gidiyorlar.
Ben her gittiğim tren istasyonunda ve
bazı acentelere bilet sordum.Bilen olmadı.Birgörevli bir yerlere telefon
açarak”Evet öyle bir tren varmış ama bileti nereden satın alabilirsin
bilmiyorum” dedi.Zaten ben de zigzaglar çizdiğimden fazla üzerine düşmedim.
Ancak Moskova’ya yaklaşınca bineyim
dedim.
Vladimir’den Moskova’ya buldum da.Ama
şansıma gece 2’de.sadece bu trene binmiş olmak için binecektim.Gündüz olsa
kesin binerdim.O nedenle vazgeçtim.
Trans Sibirya Biletinin İnternetten
alınması:
Moskova’ya geldiğimde de İstasyonda
bile Trans Sibirya biletlini nereden satın alabileceğimi bilen olmadı.Ancak ev
sahibim bana öğretti.
Genelde Rusya içinde bütün tren
biletlerini en uygun fiyatla
Pass.rzd.ru/main-pass/public/en adresinden kolay ve ucuzca olarak
alabiliyorsunuz.
*eng.rzd.ru adresinden de İngilizce
dili ile satın olabilirsiniz.
1-Bu
internet sitelerine giriniz.
2-Nereye gideceğinizi yazınız.
3-O yöne giden birçok tren
listelenecektir.
4-en başta trenin numarası ,hemen
yanın da ise trenin hangi şehirden yola çıkıp nerede en son duracağı yazılıyor.
Eğer trans Sibirya treni ile gitmek
istiyorsanız ,burada “Moscow-Vladivostov”yazanları seçmelisiniz.Yalnız bu trenin “golden Expres
“tren olmamasına dikkat ediniz.
*zaten aynı yöne giden diğer
trenlerden fiyatının daha fazla olduğunu göreceksiniz.
Örneğin Moskova→Vladimir çok yakın
olmasına rağmen trans Sibirya tren ücretleri
2.120 R (Kupe)
1.191R(Plasgard)
3.610R(2 kişilik Kupe)
*Sibirya'datren ücretleri
,Uralları(Ekaterinburg) batıya doğru geçince ucuzluyor.
Trans Sibirya expresi, geçtiği
durakların küçüklüğüne göre 2 dakika-45 dakika kalıyor.Daha sonra yoluna devam
ediyor.Hızlı,konforlu,ve kesintisiz yoluna devam ettiğinden ve turistik olduğundan pahallı.
Ama sadece Sibirya'yi baştan başa
katediyor ve daha turistik olması nedeniyle Trans Sibirya
biletleri daha pahallı olduğundan yer bulmakta daha kolay.Ama 1.5-2 kat
daha ucuz olan ekonomik sınıfta yer
bulmak yine zor.Yarı fiyata olan Moğolistan ve Mancurya expreslerinde ise
yaz,kış bilet bulmak zor.
Trans Sibirya Ekspresinde
1-yemekli kupe
2-Yemeksiz kupe
3-Pasargard mevkileri var.
Örneğin Trans Sibirya Ekspresi ile
Irkuts→Kazan ücretleri
5.860 R→Plasgart,11.250 R→Yemeksiz
kupe,12.630 R→yemekli kupe
*Genelde turlar; bu trans Sibirya
Ekspresinin geçtiği hattan belli şehirlerde gezecek kadar durarak “Altın ve Gümüş vagonlar“ile
gezdiriyorlar.Yemeklerinde yendiği 5 ayrı kategoride olan trans Sibirya Ekspres
adı altında bu tur treninin fiyatları daha da yüksek oluyor.Ama hiç olsun
gerekli yerlede gezdiriyorlar.Genelde 13-15 gün sürüyor.
Ranza şeklinde ki kompartımanlarda
tuvaleti banyo saç kurutma makinası
,TV in yanında istediğiniz kadar su,çay
ve bisküvi ve taze meyva ikramı yapılmaktadır.Yemeklerde içeceğiniz içkilerde
ücretsiz.Ayrıca müzik dinleyebileceğiniz barı da var.
Normal sınıfta tuvaletler
kompartımanın dışında.
NORMAL TRENLER
Bunların dışında daha ucuz olan Sibiryanın farklı şehirlerine giden daha
farklı tarifeli hatlar da var tabii.Ama fiyatları sürekli değişiyor.Önceden
almaya çalışınız.Bunları da kullanarak Sibiryayı,istediğiniz yerde istediğiniz
kadar kalarak gezebilirsiniz.
ÖNEMLİ:Sibirya’da Moskova ve ters
yöne giden tüm trenlerde biletinizi erken alınız.
Genelde gününe göre farklı sayıda aynı
yöne birkaç tren gidiyor ama otobüs fazla kullanılmadığından plasgard biletleri hızla tükeniyor.Kupe
biletleri kalıyor.
Yine gününe göre kupe ve plasgard
mevkilerinin yanında aynı yöne giden bazı trenlerde obji ve sid mevkileride
konuluyor.
*Bazı tren istasyonları tarifelerde
bile eski adları ile adlandırılıyor.Yanılmayınız.
Ekaterinburg=Sverdlosk
Vyatka=Kirov
Nijni Novgorod=Gorki-Moskovski
Yol
boyunca,göller,nehirler,köprüler,ucsuz,bucaksız bozkırlar yanında Sibiryaya
ait kavağa benzer beriozka(huşağacı
)gibi çeşitli bitkileride görüyorsunuz.
2-GÜNEY SİBİRYA'DA Kİ TÜRK CUMHURİYETLERİ
SİBİRYA’YI GEZMEK
NOT:Aslında ben burada yanlış plan
yaptım.Eğer siz Moğolistan ve Sibirya’yı gezecekseniz Ulanbatur’dan
(Moğolistan) Ulu Ude’ye(Sibirya’ya geçiniz.Oradan Irkuts-Abakan(Tren ile
oturarak)-Kızıl-Abakan-Gorno Altaysk-Astana(Kazakistan)-geri Sibirya’ya gelip Sibiryanın
diğer şehirlerine tren ile devam ederbilirsiniz.
Moğolistan sınırından çıktıktan sonra
kısa bir süre sonra fazla büyük olmayan
Kosh Agach şehrine vardık.daha çok burada Kazaklar yaşıyor.Altay
Türkleri de varmış.Camileri de var.
Sibiryayı sürgün yeri düşündüğümden,bildiğim halde
nedense ucsuz bucaksız bozkır olarak bekliyordum.Oysa yol boyu ırmaklar,göller
ve yeşil çimenlerin ve çam ağaçlarının
arasında harika müstakil evlerin olduğu yerleşimlerden geçtik.Burada ki evler
aynı Kırgızistan’da ki Issık gölün çevresinde ki evler gibi kapı ve
pencereleri renkli tahtadan panjurlu ve
çevreleri motiflerle süslüydü.Genelde evler tahta veya ağaçlardan
yapılmıştı.Çatıları yüksek ve sivriydi.Bu ağaç evler,çiçekli ve sebze ekilmiş
yemyeşil bahçelerin içindeydi.Daha yolun başında Sibirya'yı çok seveceğimi
anladım.hele şelalelerin aktığı çam
ormanlarının olduğu fazla yüksek olmayan dağların görüntüsü doyumsuzdu.
GÜNEY SİBİRYA
DA Kİ ÖZERK TÜRK CUMHURİYETLERİ
Zaman zaman farklı adlarla anılsalar da hepsi tatar olarak söyleniyor.
Nüfusları çok az olan Hakaslıların gençleri dillerini pek konuşamıyorlar ama
Altaylılar ve Tuvalıların hepsi konuşuyor.
*Bir yazıda burada ki
Türklerin esaret altında yaşadıklarını okudum.İnsanlar üfürüyorlar.Bunlar Rus
egemenliğinin altında yaşasalar da vatanları.Evleri,ocakları,işleri var.Ruslara
tanınan her özgürlük onlara da tanınıyor.Baskı falan yok.Eğitimlerini
alıyorlar. Kendileride gayret ederek dil ve geleneklerini unutmayacaklar.Tabii
ister istemez Rus geleneklerini de benimsemişler.Giyim ve davranış biçimleri
aynı.Ruslarla çok olmasa evlilikler yapmışlar.Arkadaşlık ve komşuluk
yapıyorlar.
Uygurlar gibi
Türkiye’de yaşamak gibi bir niyetleride yok.Ben Türkiye'de üniversitede okurken
ayrılmış bir gence,üniversiteden ayrılmış olduğunu kastederek ”geri
dönmeniz kötü olmuş”dediğimde beni
yanlış anladığından”hayır.Çok iyi oldu.Burası benim vatanım.Burada
mutluyum”dedi.
Zaten bedavadan okuttuğumuz
bu gençler ülkelerine dönüyorlar.
SATAN –ALTAY TÜRKLERİ VE KIRGIZLAR
Sayan ,Orta Sibiya’da Moğolistan
sınırından Baykal bölünün batı ucuna kadar uzanan topraklara verilen addır.Doğu
ve batı Sayan olarak ikiye aytrılır.
Altay,Sibirya’nın güneybatı bölgesinde
Yukarı Obi nehri ile onun iki ana kolu arasında kalan topraklardır
Kuzeydoğu Asya’da Sayan-Altay dağları
ve çevresi Türklerin çok önceden beri yaşadıkları bir bölgedir.
Günümüzde de Saha(Yakut),Tuva,,Hakas,Şor ve Altay
Türkleri bu topraklarda özerk bölgeler içinde Türk kavimleri olarak
yaşamaktadır.
Orta asya’da başlayan göçlerle birçok
Türk boyu, batıya ve güneye göç ettiği halde yurdunu bırakmak istemeyen bazı
Türk boyları Sayan-Altay bölgesinde kalmışlardır.
Altın Orda devletinin egemenliğinde
yaşayan SayaAltay Türkleri İslamiyet Altın Orda devletinin resmi dini olunca
Altay Türkleri arasında yayılmuıştır.Günümüzde farklı olmuştur.
Sayan- Altay Türkleri 16.yy’da önce
Kalmuk Oyratlarının 1756yılında ise Çin
egemenliğini kabul etmek zorunda kaldılar.Daha sonra 1885 yılında
Ruslar,Sayan-Altay bölgesini ele geçirdiler.
Günümüzde sayan-Altay bölgesinde
,Saha(Yakut),Tuva,Hakas , Şor ve Altay Türkleri Federasyonuna bağlı olarak
özerk bölgelerde boylar halinde yaşamaktadırlar.
NOT:Türk Göçleri,Altay dağlarının
kuzeyi ile Sayan dağlarının güneybatı arasında ki “ötüken” adlı en eski Türk
yurdundan başladı.
Bilinen ilk göçler,M.Ö
1700 ‘lerde Sayan dağlarından Altay ve Tanrı dağlarına doğru olmuştur.Burada
uzun süre yaşayan Türk boylarından Oğuzlar,8.yy.’da tekrar göç hareketiyle
Seyhun ve Ceyhun ırmakları arasında kalan Maveraünnehir ‘e ve Hazar denizinin
güneyinden Anadolu’ya giderler.
Göç etmeyip,yurtlarında Ötüken ana yurt’ta kalmak isteyenler
günümüzde Rusya sınırları içinde Rusya’ya bağlı olarak “Altay,Hakas ve Tuva
özerk bölgelerinde” yaşıyorlar.
Burada kalan Kırgızlarlar, şu anki Hakasların ataları
oluyor.Hakasların Kırgızistan’a göç eden ataları olan şimdiki Kırgızlar
Müslümanlığa geçerken burada kalan Kırgızların torunları olan Hakasların çoğu
Hiristiyanlığa geçer.Az bir kısmı ise hala Şamanizme devam ediyor.
Altay halkları ve
Tuva’da ise orta Asya’nın en eski dini olan Şamanizm ve Budizm dini var.
1-ALTAY CUMHURİYETİ VE NOVORİSİBİK
1-ALTAY ÖZERK
BÖLGESİ
GORNA-ALTAYSK.
*Ben şehre 15 dakika uzakta ki içinden nehir geçen “MAYMA”kasabasında
kaldım.Burası da yemyeşil ormanların arasında çok bakımlı ve şık evlerin olduğu
bir kasabaydı.Ama normalde bu mevsimde oldukça sıcak olurmuş.Bu yıl ise sürekli
yağmur yağıyormuş.O nedenle
temmuz sonu olmasına rağmen kocaman sivrisinekler
vardı.Heryerimi ısırdılar.3 gün yarıkapalı gözle gezdim.
ALTAY
DAĞLARI:Orta Asya’da Kazakistan sınır bölgesi
olan bu sıra dağlar Sibirya,Moğolistan
ve Çin’e kadar uzanır.
Altay Dağları kuzeybatıdan
güneydoğuya Rus Altayı,Moğol Altayı ve Gobi Altayı olarak doğru üç parça
olarak uzanır.(2.120 km.)
Altay dağlarının en yüksek dağı,Kazakistanda
ki üst- Kamenogorsk şehrinden 300 km doğu tarafında ki “Beluça”(4.506metre)adlı
dağdır.
*Gorna-Altaysk’da Altaylılarla Ruslar
yarı yarıya. Ayrıca Azeri,Tacik,Kazak ta var.Şehrin çok zengin bir görüntüsü
var.
Burada ki Altay Türklerini çok merak
ettiğimden meydana çıkar çıkmaz Türk kökenli olduğunu tahmin ettiğim birisine
sordum.Azeriydi.Bana dağa doğru
mahallelerini tarif etti.Zaten hemen fark ediliyorlar.Kırgızlara
benziyorlar.Giyim kuşamları daha mütevazı.Evleri de genelde bakımsız.Yol üstü
bir Altaylının evine biraz da ısrarla girdim.Türkçe konuşuyorlar deniyor ama
hiçilgisi yok.Eski Türkçe konuştuklarından hiç anlaşamdık.Evleri küçük ve çok
ilkeldi.Su bile yoktu.Portatif çeşme vardı.
Daha tepelere çıktığımda hiçbir
Altaylı beni kabul etmek istemedi.Çok mesafeliler.Fotoğraf bile çektirek
istemediler.Belki de bana güvenemediler.”Ben Türküm”deyince de bir tepki
vermediler.
Ama Altaylıları ararken tepede
çiçekler içinde harika tahta bir evde Ruslar içeri buyur ettiler.Parti
vardı.İngilizce bilen gençlerde olunca birlikte çok eğlendik.Çok farklı Rus
yemekleri denedim.Çok sıcak davrandılar.İlk gün için iyi bir başlangıç oldu.
Bu dağların tepesideki evlere
bayıldım.Hepsi çok sevimli bahçelerin içinde
ve tahtadan.Aşağıdan baktığınızda yeşillikler içinde çok güzel görünüyor.bir Altaylı genç kıza “Altaylıları merak ettiğimden evinizi ziyaret etmek
istiyorum.”deyince beni müzeye götürdü.Tam yarı yolda kulağıma Türkçe
konuşmalar geldi.Böylece üç tane Azeri hanımla tanıştım.Çok samimi
davrandılar.”yarın da bizim misafirimiz ol”dediler.Aslında onlara çok ihtiyacım
vardı ama ev sahibimin oğlu özel arabasıyla direkt Novorbirsk’e gidince
gidemedim.Sanırım onlar bana misafir olarak gelecekler.
1)Müze:Şehir merkezinde.11-19pm arası
açık.Pazartesi kapalı.Giriş 300 R.Fotoğraf makinası için 100 R.Ben bilet
gişesini görmeden içeri girmişim.Kimse bir şey demedi.
Üç katlı bu müzede Türklerin göçü ve
yaşamı anlatılıor.Atalarımın müzesini gezerken bayağı heyecanlandım.Çok güzel
düzenlenmiş bir müzeydi.
2)Tahta Kilise:Şehrin girişinde.Çok güzeldi .Ben bir
gün sonra içinide gezmeye gidecektim ama araç bulınca Novosibirsk’e gidince
göremedim.
3)Dağlara doğru(İstediğiniz
yönde)yürüyerek çıkınız.Buradaki bahçeli çok sevimli evleri görünüz.Yalnız her
evde bir köpek var.Yaklaştırmıyorlar.
*Önce Gorna-Altaysk’tan Novosibirsk’e
gitmeniz gerekiyor.
NOVOSİBİRSK’TEN HAKASYA’YA GEÇMEK
Arada Altay dağları olduğundan tekrar
yukarı doğru çıkıp tekrar aşağı doğru inmeniz gerekiyor.
1.yol:Gorno-Altays→Kemerovo(Bus)→Abakan(Bus,16
saat,sadece pazartesi,40 Dolar)
2.yol:Gorno-Altaysk→Toshtogol→Abakan
(Altay dağlarının arasından geçen kısa yol,ama yol kötü,Geçen araçlara otostop
yapmalısınız.)
3.yol:Gorno-Altaysk→Novosibirsk(Sadece
bus,7-9 saat)→Abakan(tren,23 saat,farklı günlerde pasargart ekonomik bileti sabah 6’da var,1870 R,kupe ise 3470 Rupi.)
4.yol:(Benim gittiğim,Novakyenezk’te
gezmek içinde 5-6 saatşik zamanınız kalıyor.)
Novosibirsk→Novakyenezk(sadece
bus,sık var,9 saat,735 R,ilk otobüse binmelisiniz.)
Novakyenezk→Abakan(tren,18:20’de,945
R,9 saat,Sabah Abakan’da oluyorsunuz.)
*Ama biz 7 saatte vardık.Otobüs çok
sıradandı.Şehir aslında çok güzeldi ama yağmur olduğundan fazla gezemedim.Tren
istasyonunda yazılarımı yazdım.
2-NOVOBİSİRKS
*Sibiryanın tam merkezinde en büyük
şehri.İçinden bizim asi nehri gibi tersten,yani kuzey kutbuna doğru akan Obi nehri geçiyor.
Ulaşım:Metro(bir biniş 18 R),tramvay
ve otobüs var.çok kolay.
Şehrin merkezi
1) Lenina
meydanı
A)Opera ve bale binası:Binanın kendisi de çevresi de
çok güze.Çiçeklerle süslenmiş.özellikle eski fotoğraflar büyültülerek
sergileniyordu.Çok hoşuma gitti.
*opera’nın doğusunda yuvarlak tiyatro binası da var
ama yolu biraz ters.Gitmesen
İz de olur.
B)Lenin heykeli
2)Lenina Caddesi:Heykelin tam karşısında ki şehrin en
eski caddesini gezip tekrar geri geliniz.
3)Müze:Heykelin
karşı çaprazında.Bu çok görkemli binası olan müze ben gittiğimde onarım
nedeni ile kapalıydı.Biraz ileri de
4)küçük kilise:içi gezilmiyor.Karşısında
5)Trans Sibirya anıtı:Sanrım.Kimse tam olarak
bilemedi.
Bu caddenin bir alt paralelinde
6)Soviet caddesi:Bu caddenin ortalarına doğru aşağıya doğru caddede çok eski ve güzel tek veya iki katlı evler var.Evlerin kapı ve
pencereleri çok güzel renkli tahtalardan motiflerle süslenmiş.
Ama çok eski olan birinin içine girdim.İnsanlar çok
kötü koşullarda yaşıyordu.Çoğu özel olarak kullanılıyordu.
Caddenin bitiminde
6)Büyük kilise:Kızıl renkli ve altın renginde
kubbeleri olan bu kilisenin dışı ve içi çok güzeldi.
Bayanlar,çok açık giysilerin üzerine tülden eşarp
takıp kiliseyi ziyaret etmeleri çok ilginçti.
bebeklerin vaftiz törenini izlemek istedim ama
hristiyan olmadığımdan kabul edilmedim.Daha da devam ederseniz
7)obi nehri ve çevresi:Yürümek ve dinlenmek için çok güzel.Park ta var.
8)Hayvanat bahçesi:Giriş 200 R.Bana çok güzel
dedikleri için gittim.Tren istasyonunun önünden 2 nolu tramvay veya otobüsle
gidiliyor.sıradandı.Deniz atları bile yoktu ama bulunduğu park büyük ve
güzeldi.
ANI:Tren garında
bana yardımcı olan çekik gözlü adamı illede Türk yapacağım ya habire
sordum.Nerelisin?Adam bana”Korıyan”diyor ama bir türlü anlamıyorum.Sonra
yazınca anladım ki Koreliymiş.
Gerçekten Türklerin hepsi çekik ve yumuk gözlü.Sanırım
bizim atalarımız gibi daha batıya gelenler bu özelliğini kaybetmişler.Biz ve
Azeriler buradaki Türklere hiç benzemiyoruz.Dilimizde fiziğimizde değişikliğe
uğramış.
2-HAKASYA ÖZERK CUMHURİYETİ
Başkenti
ABAKAN(Ayı Kanı)
160 bin nüfuslu bu şehir Abakan ve
Yenisey ırmaklarının birleştiği yerde kurulmuş.Çinliler “Hakas”demişler.7.yy’da
gelmişler.
800bin nüfuslu Hakasya’da sadece
%11’uHakas.Diğerleri Rus ve diğer etnik gruplar var.Ev sahibim Hakas’a
sorduğumda”Ruslarla işe girerken aramızda bir fark yok.Kim donanımlı ise onu
alırlar”dedi ama diğer ev sahibim de “Ruslar
otobüste Hakas dili ile konuşmamıza kızıyorlar”dedi.Bence azınlıkların
az çok bir sıkıntıları vardır.
*Hakaslar,6-13yy’da burada yaşayan
Yenisey-Kırgız İmparatorluğundan göç etmeyen Türkler.Gerçi kendileri bu bilgiyi
kabul etmiyorlar ama fizikleri ve evleri çok benziyor.
DİL:Hakas dili ama oran olarak çok az
Hakas olduğundan genç nesil Hakas dilini konuşamıyor.Ancak köylerde yaşayan
gençler konuşabiliyor.Çünkü sadece küçük Hakas köylerinde Hakas okulları
var.Büyük şehirlerde yok.Abakan’da sadece bir tane Hakas okulu var.
*Adları daha çok rus adı.Yeni yeni ayşa
gibi adları koymaya başlamışlar.
*Hakaslar düğünlerde 1.gün
gelinlik,çok güzel olan 2.gün geleneksel kıyafetlerini giyiyorlarmış.
*Hakaslıların yaşamı Ruslara
benziyor.Oldukça rahatlar.Evlenmeden önce birlikte yaşamak,çocuk yapmak normal
sayılıyor.Zaten bu çocuklara devlet yardım da ediyormuş.
, ANI:Müze’de dükkanı olan çok tatlı bir Hakas
İngilizce öğretmeni ile tanıştım.Türk olduğumu öğrenince hemen bana geleneksel
kıyafetler giydirip fotolarımı çekti.Kocasını aradı.Eşi beni arabasıyla
uzaktaki her yeri gezdirdi.Normal bir Hakas köyü görmek istiyordum.Birlikte 40
km uzaktaki tanıdığı olan bir köye gittik.(Ben “40 km çok
uzak.gitmeyelim”dediğimde “bize göre çok yakın”dedi.haklıydı.o kadar geniş
coğrafya ki.
Köyde bir tanıdığının evine misafir
olduk.Çay ile taptaze sebzeler ve reçel yedik.Bu bayanda çok sıcak
davrandı.Benim için özel Hakas kıyafetleri giydi.bana da giydirdi.Çok güler
yüzlüydü.
Hakasların geleneksel kıyafetleri
gerçekten çok güzel.Bebe önlüğü gibi önlerine kum boncuktan ve sedef
düğmelerden işlenmiş bir parça
giyiyorlar.Elbiselerinin işlemesi de çok ağır.
Ama kapısında oturan Hakaslı bayandan
izin alarak girdiğim ikinci evden sanırım kendisi Rustu.Kolumdan tutarak beni
dışarı çıkardı nedense.
Hakaslar bana çok sıcak kanlı
geldiler.Konukseverlik ve sıcaklık konusunda fazla değişime uğramamışlar.
Gezinin sonunda bu Hakas ailesinin
evine çay içmeye gittik.Bahçe içinde çok
güzel evleri vardı.Durumları iyiydi.Tuva’da da oturan kardeşlerini
aradılar.Gittiğimde görüşeceğim. Kardeşi bana Türkçe bilen bir öğretmene teslim
etti.Çok güzel gezdik.
Dönüşte de tekrar bu aileleri buluştum.Beni çok eski dostları gibi karşıladılar. bir gece de Abakan’da bu ailede kaldım.Harikaydılar.Tam
bir Türk konukseverliliği gösterdiler.Birlikte ertesi gün Kurganlara ve göle gittik.Piknik yaptık.Harika
bir gün geçirdim.Antalya’da onları misafir etmeyi çok istiyorum.
Şehir içinde gezilecek yerlerİ:
1)Lenina Caddesi:Şehrin merkezi
sayılır.
A)Oturan Lenin heykeli.Karşısında
B)Katanov Nıikolay Heykeli:Ünlü Hakaslı Türkolog’un
heykeli
C)tiyatrolar
Lenina caddesini dümdüz aşağıya doğru
indiğinizde
2)Chernogorzki Parkı:2.dünya savaşına
ait anıtlar ve sönmeyen ateşi görebilirsiniz.Dinlenmek için de güzel,geniş bir park.Yakınlarda
3)Müze:Her gün 10-18 arası açık.Giriş
150 R.Çok büyük olmayan bir müze.
Özellikle balbalların olduğu oda çok zengindi..Hakasların tarihi anlatılıyor.
4)Khram Ravnoapostalnykh Konstantına
Ileny kilisesi:Puşkin caddesi üzerinde bu renkli kilisenin içi de güzel.
5) Kilisesi:7 tane büyüklü küçüklü
altın renginde ki kubbeleri ile beyaz renkli bu kilise de çok güzeldi.Hemen
karşısında
A) Preobrajensky halk parkı:Yapay
gölün çevresinde ki bu park güzeldi.Arkasında
B) Sadımiçti Park:Giriş 140
R.Değmez.Çocuklar için.Göldeki ördeğe varıncaya kadar her şey plastik.Sadece
albenisi var.
Şehir dışı:
7)Gorolubivi tepesi:Şehrin
manzarasını seyretmek için güzel.Yolunda Şamanizm’e ait insan şeklinde ki ağaca bağlanmış renkli bezleri görebilirsiniz.
Yakınlarda ki sebze ve meyve bahçelerini
ziyaret ettik.Çok lezzetli mevalar yedik.Vişne dedikleri ama küçük çalılık
ağaçlarda olan tatlı ve kırmızı meyve çok güzeldi.
Yine çalılık ağaçlarda olan mor
renkli küçük meyvelar da çok lezzetliydi.Franbuğaz da yedik.
8)Bratski Most: Krasnoyarsuy Krai
bölgesi ile Hakasya bölgesini ayıran
yenisey Irmağının yukarısında anıt var.
Yukardan Yenisey ırmağının görüntüsü
çok güzeldi.
Demir korkuluklarda sevgililer ve
eşler kocaman kilitlerle aşklarını ölümsüzleştirmişler.
9)Arşanovo Köyü:Hakas köyü:40 km
uzaklıktaki bir köy.
10)Kazanobka:Turistik Hakas köyü.100
km uzakta.Yurt,kımız v.b varmış.Gitmedim.
11)Tuz Gölü:100 km şehre uzak.40
metre derinlikte.Yüzmek ve kamp,piknik yapmak için.Benimev sahiplerim gitti ama
ben kaçırdım.Nehir kenarına gittik. de
çoluk çocuk yüzüyorlardı ama ben soğuk bulduğumdan ancak bacaklarımı
sokabildim.Ama ertesi günü gölde yüzüp piknik yaptık.
12)King’s Valley:Çok geniş steplerin
olduğu bu alanda 56 tane Kurgan(Salbik) var.Sadece en büyük olan bir tanesi
açılmış.Ziyeret edilebiliyor.
Kurgan:Orta Asya da , at ve değerli
eşyaları ile gömülen Türk boylarının ileri aileleri ile , resimli taşların yuvarlak form şeklinde
oluşturulduğu mezar. Mezarı korumak amacı ile üzeri tonlarca topraktan
oluşturulan tepecik şeklinde olur.
Orte Asya steplerindeki birçok kurgan
hırsızlık nedeni ile açılmıştır.
Balbal: Orta Asya da ölen türkün
mezarının üstüne yaşamında öldürdüğü
düşman sayısı kadar dikilen taş heykellere denir.
Şehre 40 km uzaklıktaki bu alana ev
sahiplerim yolu bildiğinden direk
ziyarete açık olan Kurgandan değilde ondan önce karşılıklkı iki kocaman dikili
taş olan giriş kapısından Dedeler4imizden izin alarak girdik.Gerçi ev sahiplerim ataistti ama bu
ritueli yaptık.Bu taşlardan biri erkek diğeri kadınmış.Tam aralarında durarak
hangisinden enerji alırsan ona yöneleceksin.Ben üzerine renkli bezler bağlanan
büyük anneme yöneldim. En büyük
atalarıma ait olan bu taşlara sarıldım.Gerçekten çok heyecanlandım.Burada kadın
şaman iki taşın arasına oturuyormuş.Çok ilerdeki kazılan çukurda oturan erkek
şamanın ne dediğini anlıyabiliyormuş.Oradan tekrar arabaya binerek ziyarete
açık olan Kurgana gittik.Nedense çok duygulandım.Mutlu oldum.
Aslında Kurganlar aynı pramitler gibi
üstü 20 metre örülüymüş.Şimdi hepsi etrafında taşlar dizili tepelik
halindeler.1955-1956 yıllarında yıkılmışlar.
Kurgan girişi aslında paralıydı ama
Hakaslara ücretsizdi.Ben yalnız olsamda vermezdim.Atalarımı ziyarete gelmişim
birde para mı verecektim.
Çevresi 495 metre ve eni ve boyu 70
metre olan bu Kurganın giriş kapısında da erkek ve kadını temsil eden kocaman
iki taş arasından giriyorsunuz.Kadın olan taşın öndeki yapışık olan aynı formda
ki parçası düşmüş.Düşen parçada ki taşın kenarında ki çizilmiş şamanı görünüz.
Yuvarlak form şeklinde çevresindeki
taşlar, yeraltında da 4 metre devam
ediyormuş.Ortadaki 6 katlı tahta mezarda mezarda kral ve 6 karısı,çocukları
yatıyormuş.
*Mısırdaki pramitler,İngiltere’deki
Ston heç (mezar değil)ve bu Kurganlar tam bir üçgen oluşturuyormuş.
Bu steplerde 1700 yıllarda “Skiphian People “yaşamış.O nedenle
buralardan çok altın bulunmuş.
Daha sonra “Djungar”people Tibet’ten
gelmiş.
*Ruslar gelince Tuvalar,Şimdiki Tuva
topraklarına gitmişler.
Bu kurganlardan sonra yüzmek ve
piknik yapmak için 30 km ilerdeki göle gitmek istedik ama steplerde dolu yol
var.Kaybolduk.Karşımıza çıkan çiftliklerden sora sora zor bulduk.Çok güzel bir
gün geçirdik.Gölün altından krem yerine mavi çamur eve getirdik.Göl suyu berrak
değildi ama soğuk olmadığında yüzebildik.Manzarası da çok güzeldi.
ABAKAN’DAN KIZIL’A GİTMEK
1-Abakan otobüs garından saat 6:50,
15:30 ve 19’da sadece otobüs var.6-7
saat,400km,700 R.
2-Tren garının önünden taksi,dolmuş
veya yeri olan araçlar yolcu almak için bekliyorlar.Fiyatları 800-1000 arası değişiyor.Pazarlık
payı var.
Yol boyu yemyeşil çam
ormanları,ırmaklar,göller ,dağ çiçekleri ve nefis dağ manzaraları
görüyorsunuz.Çam kenarı alınız.Özel araç ile gidiyorsanız seyir
noktalarında ve özel alanlarda(uyuyan
kzlar dağları gibi) durmasını rica ediniz.
ÖNEMLİ:Kızıl’ın etrafı çok geniş
ormanlarla kaplı olduğundan otobüs veya tren ile diğer şehirlere gitmek için
mecburen Abakan’a dönmek zorundasınız.
ANI:Abakan’a tekrar geri gelir gelmez
Tren bileti almak için bir gençten yardım istedim.Benimle Türkçe konuşmaz
mı.İzmir’de Üniversite de okuyormuş.Daha önce kapanan Türk lisesinde okumuş
zaten.Biletimi birlikte aldık.
ABAKAN’DAN IRKUT’SA GİTMEK
Sadece tren ile
Abakan→Irkuts(35 saat,oturarak 1190
R,palasgard 2063 R,Kupe 4316 R.Moskova saati ile 12:45 de (Abakan saati ile
16:45 ‘de)hareket ediyor.Kesinlikle Oturmalı bilet alınız.Aynı yatmalı
kompartuman şeklinde.Fazla kimse yok.Tüm kanepe size
kalşıyor.Uyuyabiliyorsunuz.
3-TUVA ÖZERK BÖLGESİ
300.000 nufuslu Tuva
Cumhuriyetiin 100.000’i Kızıl’da
yaşıyor.Nüfusun %70’i Tuva’lı Türkler oluşturuyor.Geri kalan Rus ve diğer
milletler oluşturuyor .
Moğolistan sınırına yakın Tuva Özerk Cumhuriyeti Rusya’dan daha çok Moğol ve
Tibet kültürü yaşanıyor.Din olarak komşularından farklı olarak Şamanizm
yanında Tibet Budizmini seçmişler. Orman,göl ve nehirlerle kaplı ülke,komşusu
Hakasya’ya göre daha turist çekiyor ama daha kirli ve fakirler.Genelde
Tuvalıların kendileri ve evleri daha bakımsız.Burada içki ve uyuşturucuda daha
fazlaymış.
Kaldırımlar sanırım ani iklim
değişikliğinden önce kabarıp sonra çatlamış.Yürümekte zorlanıyorsunuz.
Ama bana sıcaklık bakımından Türklere
en yakın Tuvalılar geldi.Aç gözlü değiller.Yumuşak karekterliler.Gerçi bizler
öyle değiliz ama…
TARİH
19212’e kadar Çinliler,Moğollar ve
Tuvalılar birlikte yaşamışlar.O zaman ülkelerinin adı “Tanatuva” ve “Uranhay”
adlı Moğol hükümdar tarafından yönetiliyormuş.Sonra ayrılmışlar.1944’de de Rus
egemenliğine girmişler.
DİL:Yine rakamların yanında bazı kelimeler
ortak ama anlaşabilmek mümkün değil.Bunlar eski Türkçe konuştaklarından Bazı
kelimelerde de ses değişmiş.Örneğin
“yıl” yerine “çıl” diyorlar.Dillerine çok ta Moğol kelime girmiş.eskiden
kullandıkları Latin alfabesi yerine şimdi Kril alfabesi kullanıyorlar.Zaten her
Tuvalı ,Tuva dilini ve Rusca biliyor.
NOT:Önceleri nasıl okurlar dediğim
Yunan alfabesinden oluşturulmuş kril alfabesini az bir çalışma ile
öğrendim.Bizdeki bazı sessiz harfler onlarda sesli harf olduğundan çok zor gibi
görünüyor.Yalnız kelimeler çok uzun.En azından küiük çocuklar gibi heceliyerek
olsa da en azından tabelaları okuyabildiğimden kendi kendime yolumu buluyorum.
Ama iki farklı saatin kullanıldığı
Rusya’da son saatimi de kaybettiğimden saatsizim.Saat yok.Harita yok.Ben
gezmeye çalışıyorum.Bazen kendime çok kızıyorum.Herşey karadüzen.Ama yine şans
hep yanımda.Birazda aptallıklarım olmasa.
DİN:Tuvalılar budizmi ve şamanizmi
birbirine karıştırmışlar.Hangi geleneğin ne tarafa ait olduğunu onlarda
bilmiyor.
Budizm’de “Darina”adlı kitap
var.Şamanizm’de yok.
Budist lamaların bazıları evleniyor
ama bazıları kendi kendine “içki içmeyeceğim.Evlenmeyeceğim” gibi sözler verip
evlenmiyorlar.
Genelde “Stupa”denilen tepesi göğe
doğru yükselen küçük tapınakların önündeki tahtalar üzerinde ellerini Yukarıda
birleştirerek ve boylu boyunca secde ederek dua ediyorlar.Sonra da Stupanın
etrafında en az 3 kere dönüyorlar.
*İnsanlar tepelik alanlara önce
taşlar atarak yer belirliyorlar.Sonra atların bağlandığı”Sarchin”adlı ağaç
kazıklar çakıp yerin sahibi ruhtan iyi dileklerde bulunup renkli bezler
bağliyorlar.Aslında buldukları heryere,ağaçlara,taşlara bez
bağlıyorlar.Diblerinede küiük paralar atıyorlar.
Tapınaklarda ise yiyecek ,para ve
meyva bırakıyorlar.Lamaların işi gıcır.
*Rusya’da Tuva,Buryat ve Kalmykia
Budist.
ŞAMANİZM
M.Ö 50.000 yıl öncesine dayanan bu
din aslında tüm dinlerin temelidir.Asya’da ortaya çıkmış olsada dünyanın her yerine
küçük değişikliklerle yayılmıştır.Hatta ilahi dinlerde de devam
etmiştir.Türklerin de ilk dinidir.
Kısaca
doğaya(Yağmur,Kar,Güneş,fırtına,ateş gibi güçlü doğal olayları
,yıldızlar,cinler) tapınma olarak nitelendirebiliriz.insanın ve doğanın
birlikte uyumu söz konusudur.İnsanlar,hayvanlar,bitkiler bir bütün olarak
algılanır.
Dünya ve gök ,tüm canlıların
yaratıcısıdır.Özellikle Asya’da ki göcebe Şamanist halklar için gök ile su
kutsaldır ve saygı gösterilmesi gerekir.
Şamanizme göre Dünya,üçkısımdan oluşur.
1-gök:(Aydınlık Alemi,tanrı ülgen ve
ona bağlı iyi ruhlar oluşturur.Bu iyi ruhlarla ilişki kuran ve iyilik yapan
şamanlara “ak şaman” denir.)
2-yeryüzü :İnsanların oluşturduğu
kısımdır.
3-yer altı :Aşaı dünya,Tanrı Erlik ve
ona bağlı kötü ruhlar oluşturur.Bu kötü ruhlarla ilişki kuran şamanlara ise
kara şaman denir.
Şamanizmde ayin ve törenleri yapan,ruhlarl ve
tanrılarla insanlar arasında ilişki
kurana Şaman(kam) denir.
Şamanizmin Temeli büyü ve sihire dayanır.insanın sonsuz
şekilde devamlılığına inanılır.Şamanist,kendisini atalarına (baba,dede)ait
yaşamın devamı olarak kabul eder.Yine daha sonraki nesillerinde geleceğini
görür.Çocuklarını ve torunlarını topluma en uygun ve yararlı şekilde yetiştirmeye çalışır.
İnsanların en büyük düşmanı olan Kötü
ve kuvvetli ruhlarların ne istediğini ancak gücünü göklerden ve atalarının
ruhlarından alan şamanlar bilir.
Her yerin bir sahibi ruh vardır.Bu
ruhlara teşekkür etmek için şaman aracılığı ile kurban ve hediyeler bağıilnır.
Herkes şaman olamaz.Ancak ataları
şaman olan olabilir.Şaman olmak istemeyen bir kişiye atalarının ruhu musallat
olursa mecburen olur.Yoksa delirir.
Şamanizmde şamanın kullandığı davul
ve tokmağı da çok önemlidir.Üzerindeki çıngırak ve renkli bezler kötü ruhları
kovmakta anlamlıdır.Davulun derisi dışında hiçbir aksanı değiştirilmez.
Şaman öldüğünde Davulu parçalanarak
ağaca asılır.şaman da ağacın dibine gömülür.
1. Davul kadar şaman giysisi ve Börk(Külah) da çok önemlidir.Özel bir törenle yeni giysi
ruhların beğenisine sunulur.
Günümüzde Asyada bazı bölgelerde hala
Şamanizm sürmektedir. Hakasya ‘da Şamanizim hala yaşanıyor.
Zaten Müslüman ve hiristiyanlık ta da
Şamanist öğelerden arınmış değildir.Adak ağaçları bir örnektir.
ANI:Kızıl’a geldiğim ertesi günü Hakasyalı Ailenin kızkardeşini
aradım.Kendisi Kızıl da değildi ama bana Bir özelokulda Arkadaşı İngilizce
öğretmen Altınay’ın telefonunu
verdi.Altınay,Türkiyede çalıştığından Türkçe de biliyordu.Hemen okuluna
gittim.Beni çok sıcak karşıladı.Okulu özel olduğundan çok bakımlıydı.
Türk lisesi ,öğretmen ve öğrencileri
alıp istanbulda zengin,dindar ailelerde misafir ederek ücretsiz Tükçe kursu
aldırmışlar.Sadece gidenler yol parasını vermişler.Aileler her ihtiyaçlarınmı
karşılamış.Bu Türk liselerinin bu Türkçe kursu faaliyetlerini çok duydum.Daha
sonra bu kursta katılan öğrencilerden Türkişye’de okuyanlar olmuş.Hatta Türk
ile develenen olmuş.Üniversitedeki gençlerin yerini kapattıkları gibi birde
adamlara eş imkanı veriyorlar.
Arabası ile her yerigezdirdi.O gece
çok istediğim bir Hakas düğününe gittik.Dönüşte de evinde misafir
oldum.Kendisini terk eden bir turizimci Türkte kızı vardı.Kanada’ya dil eğitimi
için gittiğinde göremedim.Altınay kendisine yeni bir yaşam kurmuş.Keyfide yerindeydi
ama Türkiyeye yerleşmeyi düşünüyor.Umarım her şey gönlünce olur.
Hatta beni gölle de götürecekti ama
bazen isteksiz olabiliyorum.Irkuts tren biletimi almak için Abakan’a dönmek
için acele ettim.
*Tuvalılar çoçuklarına genelde
Aykhaan,Aldınay,Ali,Rüstem,Aydın v.b Tütk adları koymuşlar.
Tuvalılar yarı yarıya ya Budist
tapınaklarda ki lama(Öğretmen) veya
şamana gidiyorlar.Zaten Tuva’da Budizm ve şamanlık iç içe girmiş.
Gitme nedenleri:
1-Hastalık olduğunda ve sağlıklı
olmak için
2-Günlük yaşantıda her türlü
promlemde
3-Bir malınız çalındığında
4-Lama,Ölen insanın doğum ve ölüm
tarihine göre kitaba bakarak gömüleceği en uygun tarihi söylüyor.
5-Ailede bir yakınınız üldüğünde 7.
Ve 49.günler şamanagidiliyor.Ölen kişi ,ruhunun dünyadan ayrıldığının farkında
olmadığından Şamanın “artık başka dünyaya gidiyorsun”demesi gerekiyormuş.Ayrıca
sadece ölen kişinin ruhu ile şaman konuşabildiği için Ruhun yakınlarına
vereceği tavsiyeleri şaman söyleyebilir.Genelde ölen Anne,baba çocuklarına
tavsiyelerde bulunuyormuş.
6-Ailede çocuk doğduğunda şaman gelip
rituel yaparak çocuğun gelecekte sağlıklı ve mutlu olmasını sağlıyormuş.
7-Lama,gençlerin doğum gününe göre en
uygun düğün tarihini söylüyormuş.
8- 1,2,3 ailenin oluşturduğu kalanlar
(soy),şamana giderek”Bizim doğduğumuz ve yaşadığımız yeritemizle diyorlar.
Her sene 1 kere veya maddi
durumlarına göre 3 kere bu en ünlü şaman rituelini gerçekleştiriyorlar.
Şaman,köyde,doğada,ormanda v.b ‘de
klanın yaşadığı yeri sahibi ruhtan”bu ailede problem olmasın.Sağlıklı ve mutlu
olsunlar”diye ricada bulunuyor.
KIZIL
Beg hem(Büyük Yenisey) ve Kaa
Hem(Küçük Yenisey)in birleştirdiği yerde Kızıl şehri kurulmuş.Burası Asyanın
tam ortası sayıldığından buraya dikilen anıt üzerine”Asyanın merkezi”Tuvaca ve
İngilizce yazılmış.
İki nehir birleşerek dünyanın 6.büyük
şehri Yenisey(Ulug-Hem) nehrini oluşturuyorlar.Yenisey nehri Angara(Ankara’nın
da adını aldığı sanılan ) ve diğer nehirlerle birleşerek Kuzey Buz denizine
dökülüyor
ANI:Taksi ile gelirken gençler Türkçe bilen birisine telefon açarak benle
konuşmasını sağladılar.Şehre varır varmaz kendisinin yanına gittim.Çok sıcak
karşıladı.Ankara da okumuş.Ama bitiremeden annesi özelmine dayanamadığı için
geri dönmüş.O arada ev sahibimi aradığında beni Türkçe bilen bir grub pikniğe
beklediğini öğrendim.Gittiğimde aralarında dil eğitimi alıp doktora yapan iki tane de Türk vardı.Bir
tanesi diğeri 1bu arkadaş da Türk”
demesine rağmen bana hoş geldin bile
demedi.Belli bir süre sonra farklı bir dille yaklaşarak konuşmak istedi.Sonra
da “şaka yaptım”deyince”Sen ilk geldiğimde tepki vermedin.Sanırım konuşmak
istemedin”dedim.Kilometrelerce uzaklıkta ki karşılaştığım Türk gencinin
davranışı canımı sıktı.Pikniğe gitmekten vazgeçtim.
Yorgun da olduğumdan Erkenden
kalacağım eve gittim.Yolda tanıştığım Tuvalı aile evlerine beni davet
etti.Kadın içki kokuyordu.çok neşeliydi.Tuvalılarda konuksever ve samimi
insanlar.éMuhteşem Süleyman” dizisinde ki artistlerin taklidini yaptı.Çok
güldüm.Tüm bu bölgede olduğu gibi tahta tek katlı evler çok güzel ama içleri
çok bakımsız.Mutfak tezgahları neredeyse yok.Hep portatif.Çinliler kadar
olmasalar da çok temiz değiller.Bahçelerinde taze sebze
yetiştiriyorlar.Koyunları da vardı.
Hemen komşusu Rus evsahibim de çok
tatlıydı.Babası ile aynı bahçede yaşıyordu.Gittiğimde erkek arkadaş evdeydi.ne
güzel.Yalan konuşmasına gerek olmadan birlikte yaşıyorlar.
Ruslar da Amerikalılar gibi
hiçbirşeylerini atmıyorlar ama döküntülüler.Bahçelerine girer girmez bir
karışıklıkla karşılaşıyorsunuz.Herşey heryerde.
Kochetova caddesi üzerinde’ki müzeden
gezinize başlıyabilirsiniz.
1)Tuva Ulusal Müzesi:10-18 arası
açık.Giriş 500 R.Ayrıca hazine odası için 200 R.Ödemelisiniz.
İskit hazinesi:Kağanlar vadisinde
İskitlere ait 80 metre çapında 2metre yüksekliğindeki Kurganlardan çıkarılan
M.Ö 700 yıllarına ait 20 kilo altın ve diğer bulgular.Kadın ve erkeğe ait
giysiler 500o altın parçasından oluşmuş.
İskit hazinelerinin sergilendiği
Hazine odasına belli saatlerde kilitli
kapı açılarak polis eşliğinde içeri alınıyor.”Skiphian(İskitler)”lara ait
hazine gerçekten muhteşem.Çok ince işcilik vardı.Görmeye çok değer bence.
*İskitler(Sakalar):M:Ö 7.yy-M.Ö
2.yy).En ünlü hükümdarları destanlara konu olan Alper Tunga.
Dış baskılar nedeni ile Karadenizin güneyine
gelip yerleştiler.Moğol istilası sırasındakuzeye çekilerek Sibirya’ya
yerleştiler.
Bugün sibirya’da yaşayan Yakut
Türkleri İskitlerin torunlarıdır.Ölümden sonra ki hayata inanmışlardır.Büyük
İskender tarafından ortadan kaldırılmışlardır.
3 katlı bu müzede Tuva tarihi ve
kültürü ve Budist kültürü anlatılıyor.
Tibet’te doğan ,Tibetin özgürlüğü için çalıştığı için
Hindistan’a sürülen Budist Lider
14.Dalay Lama olan Tenzin Giyatzo’ya da yer verilmiş.Kendisi ,Rusya 1989’da
parçalanınca,dinlere özgürlük gelnce ,Tuvalıların daveti ile 1992’de Kızıl’a
gelmiş.Tuvalılar çok mutlu olmuş.Müzede fotoğrafları var.Yine gelmesini çok
istiyorlarmış ama Rusya bile Çin arasında problem olmasın diye tekliflere sıcak
bakmıyormuş.
Müzeden biraz ileride
2 )Ploseid Arata(Büyük Meydan): Şehrin
iki ana caddeleri olan Kochetova ve Lenina caddeleri arasında ki, şehrin
merkezi sayılır.Yenisey ırmağına yakın çok büyük bir meydan ama kalabalık değil.
A)Kültür merkezi ve tiyatro
binası:Tibet mimarisiyle yapılmış bu beyaz dev bina yazın çalışmıyor.
B)Lenin heykeli:Heryerde görülen eli
ileriyi gösteren Lenin heykeli
C)Budist Dua Silindiri:Meydanın tam
ortasında
D)Ulug Ural(Parlemento):Yeşil kubbeli
ve Lenina caddesi üzerinde.
*isterseniz buradan Yenisey ırmağına
doğru inip yürüyüş yapabilirsiniz.
Hemen bir alt cadde olan Lenina
caddesine inip yolunuza devam ettiğinizde yenisey ırmağın yanında
3)”Asya’nın merkezi”anıtı:Çok basit
yapılmış.Ben çok görkemli bekliyordum.Buradan Dögee dağının manzarasını da
görebilirsiniz
Buradan ırmak kenarından devam ederek
veya lenina caddesine çıkıp sadece içinde fotoğraflar olan “Tuva Kültür
Merkezini” gezerek
4)Budist temple:Basit bir
tapınak.İnsanlar ellerini açıp huşu içinde dua ediyorlar.
Karşı tarafta
5) 2.dünya savaşı anıtı
Şehir Dışı:
6)Turistik Tuva Köyü:Şehre 15 km
uzakta.Aslında gidecektik ama yapay olduğundan gitmek istemedim.
7)Dögee Dağı:Üzerinde Çişnce
Budislerin en ünlü mutluluk duası yazılmış ünlü ama sıradan bir dağ.Yanına
kadar gitmeye değmez.Abakan yolundan 10 dakika sonra ulaşılıyor.Dağa
tırmanmakta 15 dakika sürüyor.Kel bir dağ ama şehir manzarası güzel.Zaten şehir
içinden her yerden Yenisey ırmağının kenarından görülüyor.
8)Shepord
Statue(Rusca“Chaban”,Tuvaca”Kadarchy”söyleniyor.)(Çoban Tepesi:Araç ile 2o
dakika da gidiliyor.Yoluna çıkıp otostop da yapabilirsiniz.Çok giden var.
Çoban heykelinin olduğu bu tepeye
genelde evlenen çiftler gelinlikle
geliyorlar.
ANI:Abakan’da bir şaman ritueli
görmek çok istiyordum.Hakaslı aileheryere
telefon açtılar ama şamanlar şehirde değilmiş.Bulamadık.Kızıl’a gelir gelmez
tekrar şaman aramaya başladım.
Altınay ile birlikte aynı doktorlar gibi
ayrı ayrı odalarda çalıştıkları
eski bir eve gittik.Önce bana”belki seni yabancı olduğundan kabul etmez “dedi
.Sırt ağrılarım için gitmek istediğimi söyledim.
Odanın duvarlarında şaman
giysileri,şapkası ve davullar asılıydı.Şaman gündüz,gözünde gözlük habire
ellerini ovuşturarak beni dinledi.Sonrada “bu ağrılar soğuktan oluyor”dedi.Ben
ağır fotoğraf makinasından olduğuna eminim.Snra tam geleceğim hakkında bir
şeyler söyleyecekti ki”ben de para yok”dedim.O da “bankaya git .Öyle gel”
dedi.Ah bizim falcılar burada ne iş yaparlar.
Buradaki şamanlar,insanların isteğine
göre istedikleri yerde ritueli yapıyorlarmış.
Bu tepeye geldiğimde Baktım bir aile
Şaman ile burada Rituel yapma aşamasında.Bu kadar şans olur.Hemen çaktırmadan
birkaç ta fotoğraf çektim.
Aile İçlerindeki problemler nedeni
ile gelmişler.Şaman başına tüylerden oıluşmuş şapkasını takıp renkli bezlerin
sarktığı elbisesini giyerek ve davulunu çalarak
ateşin etrafında döndü durdu.Sonra ailenin her bir ferdini davulunun
tokmağı ile kutsadı.
Aile daha sonra ateşin sahibine”size
süt veriyoruz.Saygı gösteriyoruz.lütfen kabul et”anlamında ateşe süt serptiler.Daha
sonrada yerin sahibi ruhtan “Aile için
iyi şeyler vermesini” dileyerek renkli bezleri
Tahta kazığa bağladılar.
Şamanda parasını alıp, elbiselerini
çıkarıp(Çıkarmadan bir fotoğrafını çektim.)arabasına atlayıp mutlu mesut gitti.
9)Beavers Spring=Arjan(Kaynak):(Rusca
“bobry”,Tuvaca”Kungustag” söyleniyor.)Şehre 20 dakika uzaklıkta Yenisey ırmağı
kenarında .7 ve 18 nolu belediye
otobüsleri gidiyor.Yoluna çıkarsanız otostop ta yapabilirsiniz.Buraya da çok gelen
oluyor.
Bu kaynağın bir adı da “Kunduztug”.zaten
her tarafta kunduz heykelleri var.
Tuva’da her biri farklı organa
(Kalbe,böbreğe v.b)yaralı olan çok
kaynak varmış.Tuvalılar yazın bu
kaynaklara giderek her yıl çadırda 7 gece kalarak günde 3 kere beşer dakika suyun
altında duruyorlar.Böylece kışın hasta olmuyorlar.
İnanışlarına göre her kaynağın bir
sahibi var.Bu nedenle insanlar suyun etrafında ki ağaçlar renklibez
bağlıyarak,kaynağın sahibinden “Lütfen ruh,bana ve ,çocuklarıma sağlık ver”diyerek dilekte bulunuyorlarmış
Şamanlarda bu kaynağı pek
seviyorlarmış.Bu kaynağın sahibinin bir kadın olduğunu şaman söylemiş.Zaten
sadece şamanlar kaynağın sahibinin cinsini bilebilirlermiş.(Parayı bölüşmek
istemzler tabii.)
Bu en ünlü kaynakta 12 tane oluk
var.İnsanlar mayolarını giyip suyun altına giriyorlar.
Burada bir de stupa var.
Yine Abakan’a gelecek demir yolunun
sembolik olarak Putin tarafından açılmış küçük bir parçası var.
10)TuzsHül(Tuz Gölü):Araç ile 40-50
dakika.Hevesimi Baykal’a saklıyorum.
11)Teie Hül:Araç ile 2 saat.
12)Togu Bölgesi:Şehre 1300km
uzakta.Yüksek dağlar,Tepede gidipöl varmış.Boot ile köye kadar gidip oradan
araç ile devam ediliyormuş.
HAKAS DÜĞÜNÜ
Düğünalayları aynı bizim gibi
süslenmiş arabalarla korna çalarak şehri turluyorlar.
Düğünde hanımlar çok şıktı.Erkekler
için aynısını söyleyemeyeceğim.Bayanların bazılarının başında güneş gözlüğü
vardı.
Damadın Rus erkek arkadaşlarının
hanımları süper mini giymişlerdi.
Gittiğimiz binada farklı salanlarda
farklı düğünler vardı.Gittiğimizde masalarda Çeşitli içkiler,Karışik tavuk
salatası,şekerlemeler ve meyvalar vardı.Peşinden herkes için ayrı ayrı bir
salata kasesi,haşlanmış koyun eti,peynirli bir salata tabağı,patates püreli içi
et olan etle sarılmış bir tabak daha,pilav ve et yemeği ,Mantı(Buharda haşlanmış),Düğün
pastası geldi.Unuttuğum olabilir.Ben böyle bir bolluk ve israf görmedim.Hepsi
çok bir çeşit bile doyurucuydu.İnsanlar masadan kalmalarına rağmen garsonlar
servise devam ettiler.Anlam veremedim.
Gelenekleri bize çok benziyor ama
daha çok para toplama şeklinde.
Sadece tek fark katılanların “öp,öp”
demesiyle gelinle damat uzun uzundudaktan öpüşmeleriydi.
Bir spiker eşliğinde Düğüne her
katılan Ayağa kalkan gelin ve damadın karşısına gecerek hangi akrabası olduğunu
ve kaç lira veya ne hediye getirdiğini söylüyor.Bir masada da iki kişi
yazıyor.Düğün sonunda da gelin ve damat tarafından ne kadar para toplandığı
ananons ediliyor.
Bende Altınay’ın tercümesi ile kısa
bir konuşma yaptım ve alkış aldım.(Türkiyeden geldiğim için)
Spiker,çalan şarkınıyı bilen kişiye
lolipop hediye etti.Gelin ve damata önlük takılarak eğlenceli oyunlar oynandı.
Yine genç bir erkek ve kız mavi ve pembe balonların üzerine oturarak
patlattılar.En sdonunda kalan renkteki balon yeni evlenenlerin ilk bebeklerinin
cinsiyetini belirliyormuş.
Daha sonra ortaya getirilenmavi ve
pembe çocuk tulumu kız ve oğlan taraflarının davetlilerin verdikleri para ile
dolduruldu.
En farklısıda kız ve erkek tarafı
birbirlerinin yakın akrabalarına Beyaz fular ve tepsiler içinde saygıyla
koyunun kuyruktan başlayan üst kısımlarının etlerini birbirlerine taktim
ettiler.Başka hediyelerde verdiler.
Yine geline oğlan tarafından altınlar
takıldı.gelinin annesinede Altın hediye edildi.
Tabii çok içki ilince sarhoş
olanlarda çok oldu.Zaten çok rahat olan Tuvalılar iyece döktürdüler.Kadın ve
erkek ilişkileri çok rahat.Samimi ,güzel bir düğündü.
Yalnız kadınların en çok merak
ettikleri konu”neden başınızı kapatıyorsunuz”diye sordular.banada Türkiye'de
kapatıp kapatmadığımı sordular.Bende
Türklerde sizin kendinizin yaptığı
bir heykele tapınmanızıa çok şaşırıyorlar.
Dinlerin ibadet ve yasakları farklı
farklı.Aslında hiç şaşırmamak gerekiyor.Türkler göçten sonra
Müslümanlık,hiristiyanlık,Ortodoksluk,Budistlik ve Yahudilik seçmİşler.Kim
nerede kiminle karşılaşmiş ise oranın dinine girmişler.Herkes bağlı bulunsduğu
dini o denli kanıksıyor ki diğrleri ona saçma geliyor.Sorgulayamıyor kendi
dinini.içki bardakları çıktı. Kızıl’dan Abakan’a dönmek
1-Kızıl otobüs garajından
7:30,11,21’de otobüs var.685 R.
2-Hemen yakınından aynı fiyatla
minübüs ve daha pahallı taksilerde ksalkıyor.
Ben minübüsle,taksiden de hızlı ve rahat bir şekilde döndüm.500 R
vereyim dedim.Hemen kabul etti.
*Abakan’dan Irkuts’a giderken trende
kompartanıma 40lı yaşlarda bir çift bindi.Biner binmez içmeye
başladılar.Birşeylerde yediler.Bana”sen kimsin.Nerelisin.Bu yediklerimizden sen
de alır mısın”diye soran olmadı.Artık bu davranışları,farklı kültür olarak
algıladığımdan şaşmıyorum.Birbirlerini hiç görmemişcesine habire öpüştüler.Adam
bir durakta indi.Kadın başka bir kadın arkadaşı ile içmeye devam
ediyor.Hayırlısı.Çantaları sadece içki ile dolu.
Neyse kısa aralıklarla indiler.Diğer
gelenlerde yakın duraklarda indiler.
“ANI:Sabah uyandığımda durmuş olan trende
hiçkimseyi görermeyince çok telaşlandım.Görevli kadın hışımla gelip
biletime bakım beni Kompartımana sokup hışımla da üzerime kapıyı kapatınca
tepem attı.Bende kendi dilimle ülkelerini gezmeye gelen bir turiste böyle mi
davranılır diyerek tartıştım.Memleketimin hırposuna kurban olurum.Hiçkimse
turiste böyle kaba davranmaz.Biraz sonra sanki o sinirli kadın değilmişcesine
bana çok yumuşak sorduğum sorulara cevap vermezmi.Görevlilerin birinci görevi
her yeni binen yolcuya bir şeyler satmak.İnanın ben de ülkedeyken çok
söyleniyorum ama bu gezilerimden sonra yine de yaşaması kolay olan ülkelerden
biriyiz.Avrpalılar kadar uzun ve fazla çalışmıyoruz biz.
*Burada ki
demir yolu anıtının üzerinmde”9.288.000km “yazıyor.
3-IRKUTSK(Sibiryanın Paris’i)
*1661’de Irkut ve Angara
nehirlerininbirleştiği noktada kurulmuş.
Bu şehirde her biri birbirinden güzel
ortodaks ,Protestan ve Katolik kilseler var.
*Buraya eski Sovyet ülkelerinden vde
birlikte kTürkenistan,Tacikistan,Azerbeycan,özellikle Kırgizistan’dan çalışmak
için çok kişi geliyor.Pahallı bir şehir olduğundan bu göçmenler birkaç aile
olarak sıkış tepiş kiraladıkları evde birlikte yaşıyorlar.PNedenini anlamadım
ama Türkmenistan’dan gelen 50 kişinin çoğu doktormuş.Ben de böyle anne ve
babası doktor olan ve restoranı olan bir
gençile tanıştım.
ANI:Bilet almakta zorlanınca Özbek bir cafeden Azeri türkü olan Eyvaz beyin
telefonunu aldım.Şadıl isimli bu Türkmen gencin cafesinde buluştuk.Her ikiside
bana ellerinden gelen tüm yardımı yaptılar.Çok minnettar kaldım.Şadıl iki kere
beni tren garına götürdü.Çok tok gözlü çocuktu.Sürekli ne yersin diye sordu.
Şehrin merkezi Lenina caddesi ve
yakınında ki Karla Marks caddeleri.
1)Lenina caddesi:
A)Müzikal tiyetro
B)Sol tarafta mavi kubbeleri olan
kilise.
Ön tarafında
C)Şehrin amblemi ağzında Kunduz olan
Sibirya Kaplanı
D)Bu cadde üzerınde benım daha once
çok beğendigım dedigım ernkli ,işlemeli panjurlu evlerin en güzelleri
var.Çoğuna bakım yapılarak işlevsel hale getirilmiş..Hepsi de çok zarif.Hele
bakım yapılmayan en eskileri çok daha güzel. Bütün yüzleri işlemelerle dolu
Lenina caddesini bitirdikten sonra
yolunuza devam ederek Angara nehrinin kenarında
2)3 tene çok güzel kilise var ama
birtanesi en ünlüsü.Tanıtım broşürlerinde fotoğrafı olan bu renkli kilise çok
güzel.
Biraz ileride Sarı renkli Angara
nehrine açılan Moskova kapısı var.
Buradan Geri dönerek Angara nehrini takıp ederek yaya yolundan
geri dönebilirsiniz.Bu nehir kenarında Çarın heykelini görebilirsiniz.
Yine yol üstünde de güzel
kiliselerele karşılaşacaksınız.
İsterseniz tren isatasyonunda olduğu
nehrin karşı tarafına da köprüden geçebilirsiniz.
-Nehir üzerindeki lunapark’ın olduğu
adadan sola tekrar şehir içine doğru giriniz.
Sol tarafta çok güzel tahta evler var.ilerleyerek
parkın içinde ki kiliseyi de görerek Sovetskaya caddesi ile Dikabreskih
Sobitiyi caddesi nin kesiştiği parkın içinde
Bu içtahta ev birbirinden
güzel.İçinde özellikle Avrupalı sanatcılar tarafından yapılmış aile portreleri
ve eşyaların olduğu En büyük ev ile ve eskiden at ahırı olan fotoğraf sergisinin
olduğu evi tek biletle gezebiliyorsunuz.(100 R).Eskiden hizmetcilerininde
yaşadığı mutfak olan diğer ev şimdi mutfak müzesi.Ayrı bir biletle
geziliyor.İçlerini gezmeseniz bile kesin bu evleri dıştan görünüz.
1849-1920 yıllarında yaşayan Vladimir
Platanovich Sukachev’in 3 oğlan ve bir kızı olmuş.Aile 1700 lerin sonundan
1950’lere kadar burada görkemli bir yaşam sürmüş.
*Bu şehirde herkes içiyor.İnsanlar
heryerde ellerinde içkişişeleriile geziyorlar.
*Üniversite şehriymiş zamanında.
ANI:Adaya gideceğim gün ramazan bayramı olduğundan özlem içinde belki Türk’e
rastlarım ,bayramlaşırım diye Azeri tanıdıkla sabahın 7’sinde Camiye gittik.Ben
kadınlar bölümüne geçtim.Hepimiz 14 bayandık ama çok soğuk davrandılar.Birtanesi
bile”sen nereden geldin.Kimsin” diyen olmadı.Namazlarını kıldılar.Adet gereği
birbirlerine küçük para ve hediye dağıttılar.Sadece tanıyanlar kendi aralarında
sohbet ettiler.Bende bozulmuş şekilde adanın yolunu tuttum.
Yalnız cemaatin fazlalığı beni çok
şaşırrtı.Genelde Sovyetlerden ayrılmış tacakistan,Kırkızistan,Kazakistan v.b
Müslüman ülkelerinden Rusca bildikleri için çalışmaya gelmiş insanlardı.Sadaka
kutuları ağzına kadar para ile doldu.
Burada rastladığım özellikle Azeri,Türkmenler ve Kırgızlar çok yakın davrandılar.Gurbette
olmak farklı.
BAYKAL GÖLÜ’ne GİTMEK
Sadece gölün70 km uzakta ki her hangi
bir kıyısına gitmek isterseniz,otobüs garajından dolmuşlarla ulaşabilirsiniz.
Örneğin Baykal gölünün kuzeyinde
Irtuks’a 200 km uzaktaki “Baykals” şehrine en uygun fiyatla 17 de kalkıp ertesi
sabah orada olan “elektro” adlı halkın kullandıgı trenle gidebilirsiniz.Oradan
da Ulu-Ude’ye geçebilirsiniz.Ama Gölün adasına gitmek te çok kolay.
OLKHON
ADASINA (Adanın başkenti olan “Kuhuzir) “EGİTMEK.Bir gün kalmak yetiyor.
Irkuts→Ferinin kalkacağı kıyı(3,3.5
saat)→Ada’nın kıyısı(10 dakika,ücretsiz,20:30’a kadar feri var.)→Khuzir
köyü(30km,torak yol,40 dakika)
1-tur ile:Asla değmez.Sıkıcı olur.Tur
ile gidiyorsanız da önce sadece 1 gece kalmalı stın alınız.
Pegas tur acentesından aldığım
fiyatlar:Tek gidiş 700 R+bir gece kahvaltı ve akşam yemeği dahil kalma 2000
R(Eger başkaları ile kalırsanız 1450 R)+adaiçinde birlikte gezmek te ayrı bir
ücret
2-Yine otobüs garajından 9:30 da
kalkan dolmuş ve otobüs ile feribotun kalktığı kıyıya kadar gitmek.(450
R).Yalnız yer bitiyor.Biletinizi erkenden alınız.Buradan sonra her yarım saatte
gelen feri ile ücretsiz karşıya geçip 30 km uzaktaki khuzir köyüne giden özel
arabalarla otostop yapmak.Çok araç olduğundan çok kolay.
*Tüm araçlarda ki yolcular yaya
olarak feribota binek zorundalar.
3-Yine otobüs garajından 9:00’da
kalkan dolmuş ile(650 R)direk Khuzir köyüne gitmek.
4-otostop ile:15 nolu belediye
otobüsü ile adaya giden yola kadar gidip oradan otostop yapmak.Aşırı giden araç
var.
*Nasıl giderseniz gidin dönüşte
otostop ile geri gelebilirsiniz.Ben köye kadar otobüs ile gittimDönüşte o kadar
uzun kuyruk vardı ki 2-3 saat beklemem gerekiyordu.Dolmuştan inip öndeki bir
özel araç ile Irkuts’a döndüm.
*Feribot iskelesine varmadan hemen
sol tarafta gezi botlarının kalktıgı yer var.Bunlar genelde Adanın Burkhan
tepesinin olduğu sahile turist götürüyorlar.
Adayagiderken bazı yerleşimlşer
yemyeşil ağaçlıkların içinde ama genel olarak manzara stepler.Yol boyu da
Baykal gölünü görmüyorsunuz.Yine yol üstünde Buryat’lara ait Budist tapınağı
benzeri yerler var.
Adanın başkenti ve en büyük yeri olan
Khuzir yerleşimi oldukça küçük.Çok rahat yürüyerek hertarafını
gezebilirsiniz.Ruslarla,Buryatların yaşadığı bu köyde yer bol olunca insanlar
evlerini tahta tarabalar ile çevreledikleri geniş bir bahçe içine
yapmışlar.Öyleki evlerin arasından yol bulup ilerleyemiyorsunuz.Ben böyle büyük
kapılı,kapalı bahçe içindeki yaşamdan pek hoşlanmıyorum.Ortalıkta insan
göremiyorsunuz.Bana sıkıcı geliyor.Aslında evler tahtadan ve renkli,işlemeli
çerçeveli ve çok güzel.Ama bahçelerinin her köşesinde bir şey var.Karışıklık
var.
Yalnız yollar çok tozluydu.Yine
cafeler,restoranlar,diskotek v.b ne ararsanız bulabiliyorsunuz.
Çoğu aile bahçelerine pansiyon
yapmışlar.2 ay gibi kısa süren turizm mevsiminde para kazanmaya çalışıyorlar.
Burada ki Moğol asıllı Buryat kızları
çok havalıydı.Bunlar genelde Şamanist,Budist ve ataistler.Genelde hediyelik
eşya satanlar Buryatlar.
KALMA:Çok rahat 300 R-500 R’e mutfagı
olan pansiyon bulabiliyorsunuz.Biraz daha pahallı hostel gibi yerler de var.Siz
aracı olmadan kendiniz arayınız.
Ama en iyisi çadırınız varsa sahilde kamp yapmak.Genelde yerli turistler
arabaları ve çadırları ile gelmişlerdi.Çok keyifli bir alandı.
1-Burkhan kayası:Tüm tanıtım
broşürlerinde olan bu iki beyaz kaya ,Şamanist tapınagı olarak kabul
ediliyor.Zaten girişte de renklibezlerin bağlandığı kazıklar ve ağaçların
altına bozuk küçük paralar,şekerler,birçok farklı hediyeler bırakmışlar.Hatta
alıpta içmesinler diye sigaraları kırıp ta bırakmışlardı.Akşam üstü görevli
olabilir,özellikle büyük paraları topluyordu.
Bu köyün en yüksek tepesinden gölün
ve sahilin manzarazı gerçekten çok güzel.
2-Hemen bu tepenin alt tarafında iki
tane küçük ve ilerisinde kamp çadırlarının olduğu büyük sahiller var.Çok
imrendiğimden yiyeceklerimi alıp bir Rus ailesine kahvaltıya gittim.
Bizim deniz sahilinden
hiçbir farkı yok.Sadece su tuzlu değil ve daha soğuk.Kayak yapanlar,gezi
botları v.b her şey aynı.tek farkı olan sahildeki saunalar.Önce küçük oda
şeklindeki,bacalı bu saunaları
anlayamadım.Odun ile ısıtılan bu saunalara yarım saati 150 R’den insanlar
giriyor.Ardından buz gibi Baykal gölüne dalıyorlar.
Bırch-tree (beryoza)ilen bizim huş
ağacı olarak bildiğimiz ,kışın yapraklarını döken
ağacın dallarından da buket yapmışlardı.Bu
demeti soğuk suya daldırıp masaj
yapıyorlarmış.Hatta kamyonun kasası sauna şekline getirilmişti.Özellikle altın
dişli,göbekli rus erkekleri bu saunaları çok seviyorlar.
Yalnız burada içtiğim kekik çayı
nefisti.
*Sahil boyu tepelerden yürüyüş
yapınız.manzara gerçekten çok etkiliyeci.
Ben çok soğuk olduğunu bildiğimden
ilk günü zorla girdim ama beklediğim kadar değildi.Hemen alıştım.Ertesi günü
daha soğuk geldi.Ama araçlarına bindiğim aile ile feribot iskelesine yakın
kıyıya gittik.Daha sıcaktı.burada yüzmekten inanılmaz zevk aldım.Baykal
gölü,benim en sevdiği olimpus sahili kadar temiz ve billur gibi.Gençiseniz
kesin çadırınız ile gidip keyfini çıkarınız. BAYKAL GÖLÜ GENEL
Dünyanın en derin (1637metre)dünyanın
tatlı sularının beşte birini barındıran
göl,kapladığı alan ile Marmara denizinin 32 katı büyüklükte.Kutuplar
dışında tatlı suların beşte biri bu gölde.
1996’da Unesco Dünya Mirası listesine
girmiş.
31.500kilometre karelik .650 metre
uzunluğundaki gölün en geniş yerinde eni 80 km.ortalama derinliği 758 metre
olan gölün en derin yeri1670 metre.
yazın suyun sıcaklığı en fazla 15
dereceye çıkıyormuş.Kışın 5 ay donuyor.
Gölün çevresinde step ,sazlık ve
geniş otlaklar var.Daha yükseklerde ki dağlar aşağıları kavak,huış ağacı ve
karaağaç ormanlarıyla kaplı.Daha da yükseklerde ise sedir,köknar,sarıçam gibi
kozalaklı ağaçların oluşturdukları ormanlar var.Bu ormanlarda ayı,geyik,yaban domuzu,keçi,kurt
gibi hayvanlar yaşıyor.Yine kürkleri için avlanan sincap,vizon,kızıl
Tilki,sansar ve kürkü çok değerli olan samur gibi hayvanlarda yaşıyor.
Gölü kuzeyden güneye doğru akan ve
gölü basleyen 300 den fazla ırmak ve dere var.Dere ağızlarında balık
tutabilirsiniz.
Birçok bitki, 50 den fazla farklı
balık çeşidinin yanındaOlkhon adası kıyılarında ve kayalıkalanlarda gümüş
renkli görülen”nerpa” tatlı su fokunu da
görebilirsiniz.
*”fume Omul”balığını her yerde
bulabilirsiniz.
A)Olkhon Adası:71km uzunluğu ile
gölün en büyük adası.Adada moğal asıllı ,balıkçılık ,avcılık ve el sanatlarıyla
uğraşan Buryatlar yaşıyor.
Ortasında en büyük köy “Khuzir”var.Bu
köyde Burkhan Bamu’dağında en ünlü şaman
tapınakları bulunuyor.
NOT:Bu gezide bavulum hariç küçük
çantamın,bel çantamın,iççamaşırımda ki cabin fermuarları bozuldu.Adadan
dönerken cüzdanımı bel çantamdan düşürmüşüm.Kendime çok kızdım.Aslında
Ulu-Ude’ye gidecektim ama kendime ceza verdim.Irkuts’tan yönümü artık batıya
çevirdim.Siz doğuya doğru gidecekseniz
ULU-UDE:Moğol asıllı Buryatların
yaşadığı şehir.Çok büyük Lenin’in kafasının heykeli varmış.
Irkuts→Ulu-ude(Sabah 5 treni ,
Plasgart ile giderseniz 1.150 R,Akşam 17treni ile giderseniz 600 R ödüyorsunuz.
Daha ileride
VLADİOSTOK
Pasifik okyanus-Japon denizinde ki liman kenti.Trans
Sibirya Ekpresinin son durağı.
*Burada ki
demir yolu anıtının üzerinmde”9.288.000km “yazıyor.
*Yine Sibiryanın kuzeyinde dinleri
islam olan Yakut Türklerini görmek çok istiyordum.Ama 200 havaalanının olduğu
burada ucak biletleri çok pahallı olduğundan vazgeçtim.
Irkuts→Moskova yönü
Günde Moskova yönüne giden 3 ayrı
tren var.Ben Abakan’dan gelirken tren boştu.Onun gibi düşündüğümden bilet
almakta acele etmedim .Turizm acentasına gittiğimizde 200 R fazla istediğinden
gardan alırım diye almadım.Gara gittiğimizde ertesi güne akşam treninde üst
ranza da ancak yer bulabildik.O nedenle siz erkenden alınız.
Irkuts →Omsk(2500 km,38 saat,
Kupe(6816 R)
Plasgard(3562 R)
Bu tren yolculuğunu çok sıcak Rus
kadın ile yaptım.İki çocuğu da çok cana
yakındı.Bütün yiyerceklerimizi paylaştık.Azbiliyordu.Sıkılmadan geldim.
4-0MSK
Şehir de Om’ ve Irtysh nehirlerinin
birleştiği yerde kurulmış.
1 mişlyon nüfusu var. Çok geniş alana
yayılmış.
Aslında Güzel olmasına rağmen ben pek ısınamadım bu
şehre.Kime şehir merkezini sorduysam farklı yere yönlendirdiler.Şehrin birkaç
merkezi var.
Ama şehrin merkezi “Marksa” ana caddersi
ile “Lenina” ana caddeleri arasında kalan bölüm (Sobornaya meydanı)sayılır.İki
cadde de hareketli.Özellikle lenina caddesxinde çok şok binalar ve
dükkanlar vardı.
Lenina caddesini gezip nehir kenarından
Sobornaya meydanına geliniz.Buradaki üzerleri altın yaldızlı yıldızlarla
süslenmiş mavi renkli soğan kubbeleri olan kilisenin görüntüsü çok güzeldi.
ANI:Bilet
konusunda sıkıntı yaşayınca Özbeklerin işlettiği”asya”restoranta gittim.hemen
arka tarafında da Azerilerin işlettiği restorantlar var.
İnternette uğraşırken yan masa donanmaya
başladı.Özbek kadınlardan biri yeni ev aldığından kutlama
yapıyorlarmış.Bayanlardan birinin kızı Antalya’da yaşıyormuş.Beni de davet
ettiler.Küçük bardaklarda votkalar tokuşturuldu.Çok keyiflilerdi.Yemeklerde çok
güzeldi ama otobüs garajı uzak olunca gecikebilirim diye erkenden kalkmak
zorunda kaldım.Hele 76 yaşında olan bayan votkaları devirdi.Çakırkeyf oldular.Hoşumada
gitti.Bizde sadece erkekler böyle
içerler.
*tren istasyonunun hemen karşısında
şehirler arası otobüs biletlerinin satıldığı küçük ofis var.Biletinizi buradan
satın alabilirsiniz ama otobüse binmek için şehir merkezinden yarım saat
uzaktaki dolmuş ile gidilen otobüs terminalinden otobüse binmeniz gerekiyor.
Omsk→Astana(Kazakistan)(Otobüs,21:20,1000
R,15-18 saat sürüyor.18’de olan otobüse sadece Astanalılar binebiliyor.)
Astana’ya Sibirya’dan Omsk ve
Novorsibirsk
Tümen’den otobüs var.
Omsk→Astana(Tren,18:44,1723 R)
Omsk→Tümen(otobüs,sadece Perşembe ve
cumartesi günleri 20:00’da var.894 R.)
Omsk→Tümen(Tren,sık var.Plasgard 1271
R,kupe 2295 R)
*Tümen’e bir kısa yoldan 9 saatte
gidebileceğiniz tren yolu var.Birde uzun olan 13 saat süren Chelyabinsk-yekaterinburg-tümen yolu var.
NOT:Ben Oms’tan Astana-Kazakistan’a
gidip Astana’dan da tekrar Sibirya-Tümen’e geçtüm.
5-TÜMEN
850 bin nüfuslu bu şehir Sibiryanın
başladığı şehir olarak kabul ediliyor.Tura nehrinin ik yakasına kurulmuş.
14.yy’da Tura nehrinin karşısına
kurulan tatar kasabası olarak kurulan
şimdi eski şehir olan “Chimgi-Tura ile 16.yy’da kurulan tümen ilerleyen zamanda
birleşmişler.
Zamanında küçük bir köy olan Tümen’in
olduğu bölgede petrol bulunduktan sonra
huızla gelişerek modern bir şehir
olmuş. kışında çok soğuk olmuyor.Zengin bir şehir.Bu nedenle Rusyanın birçok
yerinden çalışmak için insanlar buraya gelmiş.Heryerde çok farklı fizikte insan
görebiliyorsunuz.Özellikle Azeri,ermeni,öznek v.b vatandaşları çok.
ANI:Be burada ev sahiplerimle araba
ile önce şehir dışında “daça”denilen büyükbabasının evine doğum günü için
gittik.Bahçe içinde ki Daçalarda genelde insanlar yazın gidip,sebze,meyve
yetiştiriyorlar.Kışın evlerine dönüyorlar.Şehre daha yakın olanlarda ise yaz
kış oturan var.
Büyük babanın evi,geniş bahçe içinde
havuzları,çeşitli meyve ve sebzelerin olduğu çok bakımlı bir evdi.Evde bir oda
sadece bilardo asasına ayrılmıştı.
Yine bahçede Rus kültüründe önemli
yeri olan sauna vardı.Saunada birçok
eski şapka vardı.Başları için sıcak iyi olmadığını düşündüklerinden Ruslar
saunada şapka takıyorlar.
Evsahibimin anne ve anneanesi beni
çok sıcak karşıladılar.Tok olmama rağmen zorla Rus yemeklerini yedirdiler.Hemen
votka ve şarağplar açıldı.Şerefe dedik.Yanıma bahçeden elma koydular.
Daha sonra evsahibimin babasının
arkadaşının 50 km ilerdeki köyüne gittik.Köy,renkli,işlemeli ve tarabalı harika
tahta evlerden oluşmuştu.Ama çoğu eve parasızlıktan bakım yapılmadığından
içleri çok bakımsızdı.herkes bahçe
İçinde olduğundan sokaklar
bomboştu.Bana sıkıcı geldi.Birkaç tane evin kapısını çalarak içlerini ziyarte
edip tanıştı.Hatta bir aileye”Siz Ruslara değilde bize benziyorsunuz”dediğiğmde
ermeni olduklarını öğrendim.Diğer bir evde de yine sauna vardı.Birçok bahçede
de seralarda sebze yetiştiriyorlardı.
Bu köyde Sovyet zamanında büyük
tarlalarda üretim yapılırmış.Fabrikaların hepsi işliyormuş ama hepsi kapanmıştı.
Sibirya daki Rus köylüleri daha sıcak
kanlı ve misafirververler.Gittiğimiz evin sahibi ve diğer misafirlerlehemen
kaynaştık.Çok zevkli sohbet ettik.Konumuz”Türkiyeye gelen Rus
bayanlardı.”Giderken ev sahibi bana ı kavanoz organik bal hediye etti ama ben
de taşıyamayacağımdan ev sahib ime verdim.Ben de başımdaki şapkayı hediye
vermek istedim ama Amerika yazdığı için almadı.
İlk kez bu evde tuvalette suyu olmayan deliğin üzerine klozet
yerleştirildiğini gördüm.Ama yine tuvaletler pis ve bakımsızdı.
İnsanlar para yok diyerek evlerine
bakmıyorlar ama isteseler ağacın bu kadar bol olduğu memlekette tamir
yapabilirler.
Çok içiyorlar.Aile fertleri arasında
çok alkolik adama rastladım.Yedi ayı kar altında geçirmek te kolay olmasa
gerek.
Ggeri dönüp şehri gezdikten sonra
akşam “Banyoya gidiyoruz”dediler.Ben de bizim hamam gibi sandım.Meğersem ev
sahibimin teyzesi annesinin evinin bahçesinde ki banyonun sobasını yhakıp
kullanmış.Telefon açarak bizimde henüz sıcakken yıkanabileceğimizi söylemiş.
Giderken de ev sahiplerim beni “Tatar
mahallesine” götürdüler.Kocaman camisi vardı.İçerdekiler Tatarların yanında
diğer Türk cumhuriyetlerinden de insanlar vardı.Burada ki İmam da az çok Türkçe
konuşuyordu ama nereden öğrendiğini bilmiyorum.Ona da Türkiye'de eğitim vermiş
olabiliriz.
Tatar evleri tarabalı bahçe içinde
olduğundan fazla kimse ile karşılaşamadım.
sobaya odunattıklarından biraz
beklememiz gerektiğinden mahalleyi ezeyim dedim.Telefonla konuşan adamın Türkçe
konuştuğunu duydum.Orada yaşayan geniş bir Azeri ailesiym
iş.Sofralar kurulmuş,mangalda etler
pişirilmişti.Tabii hemen votkalarda kondu.Dil çok önemli.Çok neşeli sohbet
ettik.
Sonra banyoya gittim.Ev sahiplerim
yeterli sıcak olmadığından girmediler.Ben sıcaktan bayılacaktım.Anlamıyorum bu
Rusları.
Çıplak geziyorlar.Kışın o soğuğa
dayanıyorlar ama banyolarını çok sıcak istiyorlar.
Banyo,aynı sauna gibi tahtadan
uzanılşacak veya oturulacak yerler var.Tek farkı içerde borulu soba yardımı ile
su ısıtılıyor.Ve yıkanılıyor.
Zaten sıcak suyu çok severim.İnanılmaz
keyif aldım bu banyodan.Peşine de güzel bir uyku çektim.
Şehir merkezini Tatar olan Güzel ,Rus
Lena ve bir turist ile gezdik.Türkiyeye
gelmişler.Çok dostca davrandılar.
Şehrin merkezi Resspubliki caddesi
ile ona parelel Lenina caddesini sayabiliriz.Görülecek ve gezilecek yerler de bu caddeler üzerinde veya
yakınlarında.
1)Resspubliki caddesiTümenin
ortasından geçen ana cadde.Bir kısmı Tura nehrine parelel giden bu caddenin
üzerinde özellikle güzel kiliseler ve binalar var.
Ben ordayken de araba yarışları için
trafiğe kapatılmıştı.
Caddenin başlangıcına yakın bir yerde
A)Drama Tiyatrosu:aslında 150 yıllık
bu tiyatronun bu yeni güzel binasını Türk inşaat firması yapmış.
B)Lenin heykeli:Rusya da ki en büyük
Lenin heykeli.Arkasında ve karşısında da hükümet binaları var.
*Savaş dönemi Lenin’in mumyası
gizlice buraya getirilerek Tarım Akademisinde muhafaza edilmiş.
Caddeden ilerlediğinizde sol tarafta
C)Kedi eykelleri:2.dünya savaşı
sırasında Petersburg’da ortaya çıkan dev fareler için Tümen’den fedakar kediler
vagonlara doldurularak gönderilmiş.
D)Flarmoniye kent merkezi:
*Cadde boyu ve iç taraflarda çok
güzel kiliseler ve nefis eski tahta evler
göreceksiniz.
Çoğu eski binanın üzerinde binanın kime hangi yıllarda yapıldığını,kime ait olduğunu
ve ne için kullanıldığını yazan mermer plaketler var.
A) Most Lublianah(Aşk köprüsü):da
yeni evlenen çiften damat gelini kucağına alarak bu köprüden geçiriyor.Yine
köprünün korkulukları gençlerin sevgilerinin simgesi olan kiltlerle dolu.
İsterseniz köprünün altında çok güzel
yürüyüş yolunda yürüyebilir,nehirde boot turu yapabilirsiniz.
Buradan bahçe içinde tek katlı
binaların oluşturduğu eski Tümen’in görüntüsüde çok güzel.Yine çevredki 3
farklı kilisenin manzarasıda çok güzel.Köprünün karşı tarafında cadcde üstünde
)Voyna Ploşad(Savaş Meydanı):
A) Veçniy Ogan(Sönmeyen Ateş İ:ikinci
dünya savaşının
kazanılması anısına bir anı ve
sönmeyen ateş var.Aynı meydanda
B)Şehrin tam burada
1586’da kurulduğuna ait taş diğer bir anıt ta var.Caddeden
ilerlediğinizde
A)Morskoya(Erkekler
Manastırı:Altın kubbeleri ile karşıdan da yakından da çok güzel.Ben gittiğimde
aslında kapalıydı ama bahçe kapısından girdim.İçerde sadece uzun
saçlı,yakışıklı Ortodoks papazlarının
ayini çok ilginçti.
B)Trioski Kilisesi:Pazar günü çok
kalabalık oluyormuş.İçini öremedim.
Tümen→Yekaterinburg(Sık tren var.Bu
ternde sabah 6:27’de oturma biletide
var.520 R.Bu yolu gündüz gitmek daha güzel zaten.
NOT:Yoruldukça yolumu kısa tutmaya
çalışıyorum.Aslında Tümen’den 250 km,4 saat uzaklıktaki,kuzey doğudaki
Tobolsk’a gitmek istiyordum.Ev sahibimle Trans Sinbirya bileti sorarken ve bulamayınca acele ile Yekaterinburg’a
biletimi alıverdim.
Siz Tobolsk’a kesin gidip oradan
Yaketerinburg’a geçebilirsin
İz.
TOBOLSK
100 binin üzerinde nüfusu var.
İrtiş ırmağı kenarında17.yy’da Büyük Petro tarafından İsvaçli tutuklulara
yaptırıla kale (Kremlin) ve içindeki 400 yıllık “Sofiski-Uspenski katedrali çok
güzelmiş.
Yine kalenin önündeki meydanda ki
Dostoyeski’ninkaldığı hapishane şu anda kitaplık olarak kullanılıyor.
Müze ve çok eski drama tiyatrosunuda
ziyaret edebilirsiniz.
Erkekler Manastırı(Abalaks) vedenski)
şehrin 15 kmuzağında. ANI:Buradaki erkek
arkadaşının evinde birlikte yaşayan ev sahibimin alkolik babası evlerine
misafir oldu.Gençler babadan gizlenmeden
birlikte yattılar.Benim kültürüme ters gelsede daha dürüst geliyor.
PAKROVSKOYE
Çapkın papaz Rasputin’in doğduğu bu
tahta evleriile ünlü köy şehre 80 km uzaklıkta.
Bu şehir sürgünlerin
gönderildiğişehir.
Çar 1.Nikola’ya karşı 1825 ‘de
başarısız olan aralık ayaklanmasında tutuklananlar buraya gönderilmiş.Bu
sürgünler “zavalnoya”mezarlığında gömülmüşler.
1917 ekim devriminde ise Çar 2.
Nikola buraya sürgün olarak gönderilmiş. Çar 2.Nikola’nın bir süre yaşadığı
valilik binasının odası şu anda müze.
8 yılkürek cezası alan Dostoyevski’
de buraya sürülenlerden.
Yine Nobel ödüllü Soljenistinde
buraya gönderilenlerden.
muhteşem bir seyahat olmuş, hepimizin yaşamak istediği şekilde yaşıyorsunuz. Umarım bizde böyle anılar biriktiririz
YanıtlaSilSevgili çağlar
YanıtlaSilYorumunuz için teşekkür ederim.Sizler daha çok gençsiniz. Çok daha fazlasını gezeceğinize inanıyorum.Sadece istemek gerekir.Gezmek istediğiniz ülke hakkında fazladan bilgi isterseniz yazınız bana lütfen.Sevgiler
İclal
Slm, Beluça dağına nasıl gidilir acaba? Bu ayın 12 de novosibirks te olacağım kısmetse, da öncede novosibirks gittim, bu sefer beluça dağını yakından görmek istiyorum, teşekkürler, kendinize iyi bakın..
YanıtlaSilDoğan
İyi akşamlar Doğan Bey,
YanıtlaSilİnanınız Beluça dağını hatırlayamadım. Çünkü Sibirya'da çok uzun tren yolculukları yapmak zorunda kalmıştım.Bu nedenle size bilgi veramayacağim. İyi gezmeler.İclal
Bu yorum yazar tarafından silindi.
YanıtlaSiliclal hanım yazınızın bir yerinde islam terörü demeniz çok üzücü..islam mükemmeldir insan değildir..islamın adını kullanarak terör faaliyetlerinde bulunanlarla hayatında islamı yaşayışı baz alanları karıştırmayalım..islam barış dinidir.islamı hayatınızda kullanmanız dileğimle
YanıtlaSilHangı yazımda nasıl yazmışım bılemıyorum.Ama Arabıstan harıç tüm müslüman ülkelerı gezdım. Dığer ülkelerı de. İnanır mısınız sadece Müslüman ülkelerde sıkıntı yaşadım.
YanıtlaSilDınlere gelınce.Tüm dınler, doğruyu ve güzelı bıze yapmamızı öğütler. Dınlerın karekter kısmı aynıdır. Sadece ıbadet kısmı farklıdır. Kötü yolu gösteren zaten dın olamaz.Önemlı olan uygulama da.Sıstemde.
Bır defa yalnız gezen bır kadına, müslüman ülkelerde ıyı gözle bakmıyorlar. Özür dılerım ama genelde müslüman ülkeler de yalan çok. Temızlığe dıkkat edılmıyor. Oysa dınımız böyle demıyor.
Pakıstan'ı gezdığım dönemde otobüse gırerek müslüman olmayan turıstler öldürüldü. Şıı sünnı'yı, sünnı şıı'yı öldürmüştü. Ülkeyı zor terkedebıldım.Bu törör değıl mı?Bu sadece bır örnek. Örnekler çoğaltılabılır.
Kısaca bır toplumun ne kadar düzgün olması dıne değıl, yaşanan ülkenın sıstemıne, dını doğru özümsemeye ve uygulamaya bağlıdır.
Selamlar