9 Nisan 2012 Pazartesi

9- FRANSA / AVRUPA


FRANSA: Güzel ülke ama insanlar, katı kurallarını esnetmek istemiyorlar.
Fransa, “Türkiye de özgür değilim “diyen bizim doğulu veErmeni vatandaşlara kucak acmış.Onlarda çok şımarmışlar.Her ülkenin artı ve eksileri var. Kim nerede daha rahatsa orada yaşasın.Türkiyeden gidenlerin çoğu  çalışmaktan canları çıkıyor ama” Fransada yaşıyorum”demek uğruna kalıyorlar.Hele kaçak gelenlerin hali perişan.


YAŞAM:Avrupa’da İngiltere haricinde okullarda üniforma yok.nice’de ki ev sahibimin13 yaşında ki kızı hergün uyanır uyanmaz makyajını yapıp , giyinip süslenip okula gidiyordu.şaştım kaldım.
*Fransızlar cep telefonlarını  gündüz açmıyorlar.Çatlattılar beni.Sanırım kendilerinin işi olduğunda istedikleri ile konuşuyorlar.veya mesaj gönderenleri arıyorlar.
*Cafe Kültürü: Cafelerde oturanların hep yüzleri caddeye doğru gelen geçeni seyrediyorlar.arkaları dönük oturan yok.
* Romanyanın  nufusu az olduğundan AB’ye girmiş.Şimdi Romanya Çingenelerini durduramıyorlar.K amyonlarla Avrupanın heryerine gidip dileniyorlar.Bizim Çingenelere çok benziyorlar.Ben yürürken  Türkçe konuşmalar um.hayal duydum sandım.Romanyanın Türk çingenesiymiş. Uzun uzun sohbet ettik.ayrılurken”iki kuruş atsaydın abla”demez mi.
* Yine zamanında  zapt ettiği Kuzey Afrika ülkelerinin(Cezayir, Tunus, fas) fransa , şimdi dillerini verdiği bu ülkelerin göçmenleriyle başları başları dertte.Her yerde Fransızca  konuşan Araplar dolu.Yılların acısını çıkarıyorlar.
*Fransa, “Türkiye de özgür değilim “diyen bizim doğulu veErmeni vatandaşlara kucak acmış.Onlarda çok şımarmışlar.Çoğu çalışmaktan canları çıkıyor ama” Fransada yaşıyorum”demek uğruna kalıyorlar.Hele kaçak gelenlerin hali perişan.
ULAŞIM: Belediye otobüsünde  şöför bilet kontrolu yapmıyor.biletinizi otobüste ki makinalarda okutturmanız gerekiyor.
Metrolarda turnike veya bazı yerlerde açılır kapanır kapılar var.
Trenlerde: Yaş önemli .Normalde 20€olan bilet 66yaş için 15€.tren biletini çok önceden alırsanız da ucuz.Yine Farklı günlerde hatta  gün içinde bile farklı saatlerde fiyatlar farklı olabiliyor. Çarşamba günü fazla kimse olmadığından daha ucuz olduğu söylenmişti.Yine günün erken saatlerinde insanların az olduğu zamanlarda da ucuz.
* hızlı tren , büyük istasyonlardan geçen   TGV biletini pahallı oluyor.yavaş tren, küçük istasyonlardan geçen ise ucuz oluyor.
Paris   City Pass: 1 günlükten başlayan bu biletle tüm ulaşım ve hemen hemen tüm müzeler bedava.örneğin
6 günlük 70€
2 günlük39€
4 günlük54€
Hop on hopoff: Üstü açık bu otobüsler 1 günlük 19€.asla değmez.
Aynı biletin otobüs, metro,tren(şehir içi için geçerli) olanı var ama dışarıdan al.otobüsün içinden alırsan 2 kat.


MÜZE: Her ayın ilk pazarı ücretsiz.yine benim şansıma bilmem neyin yıl dönümü nedeniyle hafta sonu tüm saraylar ücretsizdi.hatta içi ziyaret edilemeyen bazı yerlere bile girebildim.

TELEFON:
Bizdeki gibi fix telefon hatları var.Bu hatla istediğin kadar istediğin  cep  telefonu ile konuştuğunda sabitt ücret ödüyorsun. Ama bazı hatlarda ise konuştuğun kadar ödüyorsunuz.
Yine tüm Avrupa’da olduğu gibi fransa da sabit ev –iş telefonundan  birçok ülkedeki sabit numaralarla h ücret ödemenize gerek yok.Ben Türklerin böle sabit numaralarından ailemle ücretsiz konuştum.
*
YEMEK:özellikle baget ekmekleri çok lezzetli.Dükkanların önünden geçerken mis gibi kokuyor.Kruvasanlar da çok nefis.
Tüm Avrupa’da olduğu gibi akşam yemeği bitiminde  çeşitli enfes peynirler yiyorlar.
Kahvaltı da ise ekmek dilimine margarin sürüyorlar.Küçük bir de yoğurt.o kadar
EVLER
Çok eski evlerde yaşıyorlar.özellikle tahta merdivenleri, tranzonlarına  bayıldım.İnsanlarevlerinin içini değiştirirken kapı, merdiven vb.eskiye dokunmamışlar.Olduğu gibi korumuşlar.
Evlerde her yer incik Çincik dolu.bir şey atmıyorlar.aradıklarını bu karılıklıkta nasıl buluyorlar anlamadım.
Çok göçmen var.Tunuslu, Cezayirli, faslılar Fransızca konuştuklarından çpğounlıkta

PARİS(En az 6 gün gerekli
Gezilecek yerlerin çoğu Sein nehrinin iki yakasına sıralanmış.nehir boyu , iki yanı ayrı ayrı gezebileceğiniz gibi köprülerden geçerek zik zak ta yaparak gezebilirsiniz.
Şehrin merkezi”Concorde”meydanısayılabilir.Ama bu sefer merkezinden değilde nehrin kuzeyinden en başından başlayalım.siz istediğiniz gibi bölümlere ayırarak planınızı yapabilirsiniz.
1.NEHRİN KUZEY YAKASI
1)Trocadero sarayı: iki simetrik bölümden oluşan dev yapı eyfel’in tam karşısına düşüyor.genellikle eyfel’in tepeden resmini çekmek için gidiliyor.isterseniz içinde ki  5 ayrı müze var.
*eğer buradan çıkıp iki kere sol yaptığınızda ,eyfel’e doğru inen büyük cadde üzerinde,yüzeyi çiçekdesenli  Paris’in ilk modern binasını görebilirsiniz.geri saray çıkışına gelip
2) Wilson Caddesi: Güzel binaların olduğu büyük cadde.Bitiminde
3) Montaigne caddesi: En ünlü markaların, şık dükkanların olduğu çok güzel cadde.Buradan  direkt
4) Champ-Elysees caddesi: 70 metre genişliğinde cadde trafiğe açık.şık kafeler, alışveriş mağazaları, restoranlar…Yürümek için çok keyifli.
A) Lido: zafer takına yakın .Giriş ücreti, 21.00’da 105€, 23.302da ise 95€.ben  bu gösteriye daha önce gittiğimden bu sefer gitmedim.Muhteşemdi.kızların güzelliğinden çıplaklıklarını görmüyorsunuz bile.
B) bu cadde üzerinde çok sevdiğim birağırlıklı  parfümsatılançok uzun ve şık  dükkanı vardı.daha önce kızımla gittiğimde otelimiz buraya yakın olduğundan her gün uğrar  farklı parfüm denerdik.caddenin sonunda
5) arc de triomphe(zafer takı):Napolyon’un 1806’da emriyle yapılmaya başlanmış.napolyon öldükten sönra da bitirilmiş.
Hergün askerler 18.00’da ateş yakıyorlar.
Tepesine çıkış 10-23 arası, 9.50€.Manzara çok güzel buradan.Bütün ana caddelerin bu zafer takın da birleştiğini görüyorsunuz.
 Champ-Elysees caddesini gezdiğiniz yönün  ters tarafından ve karşı kaldırımdan geri dönerek bu caddeyi baştan sona gezmiş olunuz.Caddenin bitimine yakın sol tarafta
6) Palais De L’elysee(Cumhurbaşkanlığı Sarayı): Aslında içi gezilmiyor.Ama
Benim şansıma;o hafta sonu   bilmediğim önemli bir olayın yıl dönemi şerefine tüm devlet kurumlarının  kapıları halka açıldı.Bu nedenle her yeri ücretsiz gezebildim.Fakat uzun kuyruklar oluştuğundan bazen 2-3 saat kuyrukta beklemek zorunda kalıyordunuz.
ANI: Ben şeytan mı doğmuşum?yoksa sonra mı şeytanlıkları örgendim bilmiyorum amabu kuyrukları bekleseydim  asla bu geziyi bitiremezdim.Hemen bir numara.Görevlilere”ben aslında sarayı gezdim ama içeride kartımı düşürmüşüm.Tekrar bakmalıyım “diyerek kuyruk beklemeden içeri girebildim.yapı olarak abartılı olsa da içi çok sade ve zarif döşenmşti.Çok beğendim.
7) Grand Palais: Camla kaplı tavanı ile çok arası, görkemli .Sosyetenin yeri.İçindeki sergilere giriş 30€.
8) petit Palais: 10-21 Pazartesi kapalı, ücretsiz.Gezilmeye değer.
9)  Port Alexandre3: heyk ellerle süsülü paris’in en güzel köprüsü.
*Aslında köprüyü gezip geri dönmeseniz Askeri Müzeye gidebilirsiniz.
10) Concorde Meydanı: Dünyanın en büyük açık meydanlarından.İki tane fiskiyeli simetrik havuz,ortada Mısır’dan gelentepesi altın kaplı dikili taş var.Ayrıca heykeller vb var ama bu meydan bana sevimsiz geldi.
*Buradan bie U çizerek  önce yukarı  doğru gezip,sonra  meydanın hemen bitişiğinde ki tuileries” parkını gelelim.
 11) Ste-Marie-Madeleine: Bahçesi ç içeklerle süslenmiş farklı bir kilise,
12)  Place Vendome(Prezervatif  anıtının olduğu Meydan): Bu meydanın ortasın da yeşil, yivli,heykellerle süslü dikili taş var.Bu prezervatif heykeli , Napolyon zamanında kazanılan bir savaşta toplar eritilerek yaptırılmış.
 Çevresinde ki binalar simetrikbir çember oluşturduğu çok güzel bir meydan.Binaların altında genellikle şık mücevherlerin satıldığı meydanlar var.
13)Opera Garnier: her gün  10-16.30 arası açık,9€.özellikle içi çok ihtişamlı.Aslında sahne, çalışma olması nedeniyle kapalıydı.Loca’da etraf karanlıkken bir şeyler görmeye çalışırken  birden ışıklar yandı.15 dakika sahneyi seyrettik.Bir sahne ancak bu kadar  ihtişamlı olabilir.
*yakınında ki Olimpy müzikhall’ü nü de görünüz.
Operanın hemen arkasında
14) Lafeyatta Alış-Veriş merkezleri: Biri erkek giysileri, biri bayan giysileri, diğeri ev dekarasyonu eşyalarının satıldığı 3 ayrı pahallı ve şık binalar.gezinmek için güzel.
15) Bibloth Nationale: 10-18arasıve Cumartesi 9-17 arası açık, ücretsiz.Ben burayı bulmak için çok zaman harcadım.Gitmeye değmez.Sadece camın arkasından kütüphaneye baktırıyorlar.Fotoğraf bile çektirmiyorlar.
16) Palais Royal: Burası da aslında ziyarete kapalıydı ama özel gün nedeni ile gezebildim.Çok zarif ve şıktı.Ama bahçesi 9-20 arası ücretsiz halka açık.
17) Des Tuileries: Concorde Meydanının bitişiğinde  ki bu park güzel.Havuzun kenarında ki sandalyelerde insanlar dinleniyorlar.Bitişiğinde
18) Muse’e De Louvre: 6-21, Çarşamba ve Cuma ise 6-21.30 arası açık.11€.
13.yy’da kale olarak yapılan bina 16.yy’da saray olarak kullanılmış.1793’ten sonra müze olarak kullanılıyor.
Önünde ki 21 metre yükseklikte ki cam pramit 1980’de daha sonra yapılmış.
Çok kapsamlı bir müze.Bir günde değil belki bir hafta da ancak gezilebilecek müze.O nedenle neyi görmek istiyorsanız planınızı yapınız.Bina çok büyük olduğundan  ve ünlü eserleri de sanırım bilerek dağıttıklarından çok yoruluyorsunuz.ben daha önce de gezdiğimden  sadece broşürde ki ünlü tablo ve eserleri 3 saatte ancak gezebildim.Türki’yeden gelen çinilerin olduğu
Bölüm çalışma nedeni ile kapalıydı.
Müzede özellikle bizimle ilgili ünlü eserler;
A)   “Türkish Bath” adlı tablo
A)   “The Winged Wictory Of Samothrace” adlı Bergama yakınlarından getirilen eseri atlamayınız.
*napolyon’un  çok ihtişamlı apartman dairesini de geziniz.
Tabii dünyanın en ünlü tablosu olan Leonardo Vinci’nin “Mona Lisa”sını atlamak mümkün değil.kalabalık sizi götürür.
Bunun dışında inanılmaz ayrıntılı çizilmiş resimler var.Nasıl yapıldığına şaşırıyorsunuz.Hepsi nefes kesici.
*Art-İslam: Ben Normandiye dönüşü  müzede Art- İslam bölümü açılınca yeniden gittim.tek kelime ile muhteşem.fransızlar; Türkiye, iran, Mısır, Suriye gibi birçok Müslüman ülkesini soymuşlar.Bizden Osmanlıdan kalma objeler, Kütahya ve İznik  nefis çinileri, Uşak halı ve kilimleri, Antakya mozaikleri..En çok ta beni bu mozaikler şaşırttı.Nasıl kacaman bir salonun taban  ve duvar mozaikleri yerinden sökülerek getirilmiş buralara.Tepem attı.Bir fransızla kapıştım müzede.o hırsla”Siz hırsızsınız”dedim.o da bana”Siz de de roma eserleri var.”demezmi.ben de “Bizim topraklarda Romalılar yaşadı ama Fransızlar yaşamadı”dedim ama neye yarar.Adamlar taşımışlar.
Buradan Seine nehri üzerinde ki adada ki
19)Sainte Chapelle: 9:30-18 , 8.50€.Adalet sarayı içinde bu iki katlı şapel tek kelime ile nefes kesici.özellikle 2.katında ki 13.yy’dan kalma vitraylar doyumsuz güzellikte.Kesin gitmelisiniz.
20) Notre-Dame:
Daha önceki gelişimde bu kiliseyi ilk gördüğümde bana çok ihtişamlı gelmiştiama 2.kez sıradan geldi.
1163’te yapımına başlanıp, ancak 1345’te bitirilen devasa gotik mimarisi olan kilise.
 Kilisenin içi 7.45-18.45 arası ücretsiz gezilebiliyor.7800 borulu orgu çalışmıyor.
İçindeki müze paralı ve çok güzel objeler var.
Towers: 10-18.30, giriş 8.50€.tepeden manzara seyrediyorsunuz.
21) Rivoli Caddesi: Louvre Caddesinden Hotel de Ville’ye doğru giden çok güzel binaların olduğu hareketli cadde
22)Centre Pompidou: 1970’de rengarenk kalorifer  borularıyla  döşenmiş dış yapısıyla ilginç bina.yanılmayınız.Sadece kütüphane girişi arka tarafta ve belli saatlerde kapı açılıyor.Asıl giriş ön tarafta.içinde birçok mağaza ve sergiler var.
İçinde ki modern resimlerin olduğu müzeye (13€)girmeye gerek yok.değmez.
23) Hotel De Ville(Belediye Sarayı): Normalde hafta sonu hariç sadece grup ile gezdiriliyormuş.Yine özel gün nedeniyle içini gezebildim.Dışı kadar içi de ihtişamlıydı.
24) Place Des Voges: Kral 9.henry tarafından 17.yy’da bataklık kurutularak zenginler için yaptırılan dört köşe şeklinde yaptırılan 36 binanın oluşturduğu çok güzel meydan.ortası yemyeşil çimlerle kaplı.insanlar uzanmışlar.piknık yapıyorlardı.
Binaların altında galeriler, dükkanlar, şık kafeler var.
A)   Belediye Müzesi(Victor Hogo Müzesi): 6 nolu bina.10-18, pazartesi kapalı, ücretli,
1832-1848 arası yazarın yaşadığı bu  evde  kitapları ve mobilyaları sergileniyor.Gitmeye değer.
25) Place De La Bastille:
 Ortasında yine yeşil dikili taş olan güzel bir meydan
A)   Yeni opera
B)   Faubourg   Saint Antoine Caddesi: Meydana açılan bu caddede birçok Türk dönercisi var.
*Yine doğulu vatandaşlar ile dindar  kesimin yaşadığı daha kuzeyde  diğer  bir cadde”Faubourg St Denis”
C)   Coulee Verte: Altında dükkanların olduğu uzun duvar.Gitmeseniz de olur.
D)  Kanalda boot turu yapacaksanız  meydanın alt tarafından  kalkıyor.
ANI: Bu caddede döner dükkanları olan Mehmet Ekin be oğlu bana o kadar yakın davrandılarki unutamam.Çok ama çok özlediğim türk kahvaltısın iki kere birlikte yaptık.Sohbet ettik.Doğululuklarını burada da devam ettiriyorlar.Aynı misafir perverlik.Çok iyi niyetliydiler.Ben onlara bir hediye vermek istedikce onlarda bana verdiler.Ben de onları evimde çok misafir etmek isterim
Bu semte yakın
26) Cimetire Du Pere – Lachaise (Ünlülerin Mezarlığı):  Chopin , balzac, Oscar Wilde, Edith Praf gibi birçok ünlünün yattığı mezarlık.
Bizden de  Yılmaz  Güney’in mezarı; mezarlığın hemen girişinden sola dönünüz.Duvar boyunca gidince Köşede 62.parçanın  28 nolu  mezar.İlerisinde de 35 nolu mezar  Ahmet kaya’nın .
Zaten bizimkiler çiçeklerle donatılmış.Ziyaretçiler  aynı çiçeklerle iki mezarını donattıkları bu iki değer vatanlarından uzak, vatanlarına hasret el memleketlerinde yatıyorlar.Çok etkilendim.
27) Saint Martin Kanalı:Bu kısımda kanalın bir  bölümü var ama  güzel değil.Ama
 5 km lik bu kanal aslında bastille meydanının aşağı tarafından başlıyor.Burada yürümek bile keyifli.Zaten gezi  tekneleri  de buradan kalkarak tünelden geçip z mezarlığın üst tarafına doğru çıkıyorlar.
*Şimdi nehrin karşı tarafına geçip sırayla gezerek ters yöne doğru nehir boyunca geri dönelim.
2.NEHRİN GÜNEY YAKASI
1)    Bibliotheque Na.tionale De France: Dört tane açılmış kitap şeklindeki bu devasa kütüphaneyi karşıdan görmeniz yeterli
2)    Jardin des plantes: nehir kenarında ki dinlenebileceğiniz  bu çiçek bahçesinde;
A)   Fosil Müzesi: 7€. Oldukça ilginç
B)   Sera: Giriş ücretli

3)    Panteon:Her gün  10-18.30(En son giriş 17.30)arası açık, 9€.Ünlülerin gömüldüğü eski kilise.
V.Hugo, marie Curie, Pierre Curie(Kocası), Emile zola, voltaire, Rousseau, Alexandre Dumasve birçok ünlünün mezarları var.
        4) Jardin Du luxembourg  ve Palais Du Luxembourg: Çok güzel bir park.heykeller, fiskiyeler, heryer çiçeklerle bezeli
A) Saray: Yine normalde ziyarete kapalı olan bu sarayı özel gün nedeni ile içini gezdim.Diğer saraylar gibi ihtişamlıydı.
*Bu park, birbirinin devamı olan birkaçtane parktan oluşuyor.Atların olduğu fiskiyeli havuzu atlamayınız.
        5) German caddesi ve çevrasi: Birçok kafe, eski antika dükkanları, artistlarin  ve sanatçıların uğrak yeri.Yürümek için çok keyifli
       6)Musee rodin: 10-17.45, 9€.Cemille Claudel ve auguste Rodin’e ait bronz ve mermer heykeller var.Rodin2in düşünen büyük boy heykeli  de bahçede.hemen yakınında
7) Esplande Des İnvalides (Musee de l’armee-Askeri Müze Ve Eglise Du Döme-Napolyon’ınmezarının olduğu kilise)
 İkisi de aynı bahçede  ve 10-18 arası , tek biletle(9€) geziliyor.Aslında askeri müze çok büyük ve içindekiler de çok güzeldi ama ben Askeri müzelerden sıkılıyorum.
Müzenin arkasında ki kubbesi her yerden görülebilen  Napolyon’ın  mezarının bulunduğu kilisede eskiden askeri hastalar kalırmış.
8) port Alexandre 3: Seine nehrinin en süslü köprüsü , askeri  müzeyi Grand Plais’e bağlıyor
9) D’orsay  Musee: 9-18 ve Perşembe 21.00’a kadar açık.Pazartesi kapalı.9€.
1900’de tren istasyonu olarak yapılmış bu bina gerçekten çok gösterişli.tren istasyonu olarak küçük olduğunu düşünerek 1977’de müze yapmışlar.
İçinde ki eserler de çok gösterişli.Ama 3 katlı bu karışık bu müzeyi gezmek kolay değil.
*özellikle 1848-1914 yılları arasında yapılmışnokta nokta fırça darbeleri ilşe yapılan renkli “ empresyonist “monuet resim sanatıile ilgili tablolar ağırlıkta.(Van Gogh, Monet gibi sanatçılara ait.hepsi de muhteşem.)
Manet→”Manzaraları “ve “Çıplak kadınları”
Dagas”balerinler”’i enfes.
Bunların yanında Van Gogh, Gauguin, Seurat, Milet, Cezanne, Courbet, Renoir’in eserlerini görebilirsiniz.
A)   Özellikle van Gogh salonunu kesin görünüz.
B)   Art Nouveau  salanunda oldukça ilginç mobilyalar  var.
Benim için en büyük sürriz 14 nolu odada  Osman Bey’in tablosunu görmek oldu.Yine “kaplumbağ terbiyecisi” gibi ışığı harika kullanmış.Ressam, tabloda Zamanının tüm figürlerini (Anıt mezarda dua eden adam  ,  kapı, kilim, mezar, adamın giysileri vb.)kullanmış.
*Buradan yürüyerek veya arç ile Eiffel kulesine gidebilirsiniz.
10) Eiffel Kulesi:8-23 arası açık.1. ve 2. Katı ziyaret etmek için bilet ücreti 8.50€, en üst kata da çıkmak isterseniz 14€ ödüyorsujnuz.
320 metre, 1930’a kadar dünyanın en yüksek  kulesiydi.Kule, 1780’de ki Fransız devriminin 100.yılında yapılmış.manzarası çok güzel.
Ayrıca kulenin çevresini d.önerek  yeşil alanda dinlenere te kuleyi seyredebilirsiniz.
NEHİR DE BOOT TURU: nehir üzerinde birçok yerde bulabilirsiniz.Ben nehir üzerinde ki adadan 1 saat(13€)ile katıldım.Nehir kenarında ki kitapçılar vb.2 €’luk indirim kuponu veriyorlar.Bu boot turunu kesin yapınız.nehirden önemli binaların görüntüsü daha da güzel.


PARİS İÇİNDE ARAÇLA   GEZİLECEK YERLER(bus, metro, tren, vb.)
1)    Comondo Müzesi: giriş 7.50€.Aslında buraya Elize Sarayından veya zafer anıtındanyürüyerek gidebilirsiniz.ayrıca ste-marie Madeleine Kilisesinden de yürüyerek yakın.planınızı ona göre yapınız.
Sefarat yahudisi  olan camondolar 16.yy’da İspanya2dan portekiz’e kaçıp oradan da Osmanlı devleti’nin kapılarını açmasıyla Osmanlıya sığınmışlar.
ultan Abdülaziz devrinde diğer etnik grublara işlerini kaptırınca Paris’e yerleşmişler.18.yy’a ait  bu ev ve  mobilyalar çok değerli ve zarif.Aynı Güzergahta
2)    Moulin Rouge(Kırmızı değirmen): Lido gibi gece shovu var.21.00’da başlayan  95€, 23.00’da başlayan 105€.bu bölgede sex, shop,gece klubu vb. var
3)    Monmartre Semti-Sacre  Couer: otobüs ile gidebilirsiniz.Ben yürüyerek tırmandım.
Zamanında sanatçıların yaşadığı  bohem semt.130metre yüksekliği ile Paris’in en yüksek  semti.Birçok sokak ressamı, cafe, restoran vb.ile gezmesi keyifli .
A)   Sacre Couer(Kutsal kalp)Kilisesi: Çok farklı ve güzel kilisenin içini gezmek ücretsiz.Kripta 3€, müze 6€, ikisi birlikte 8€.Ama değmez.Bazalikanın içini gezmek yeterli.
B)   Salvador Dali Müzesi: 11€.Ben daha önce gezdiğimden girmedimçAma siz giriniz.Değer.
4)    La Defense Semti-Grande Arche(Dünyaya açılan Pencere): Metro ile gidiliyor.
Devasa modern binalar, kocaman beton bir cerceve var.Manzara seyretmek için güzel ama zamanınız yoksa gitmeye değmez.
5)    Versailler Sarayı: Trenle gidiyorsunuz.Biraz da yürüyorsunuz.Toplam yarım saat sürüyor.
İlk gittiğimde lazerl yardımı ile salonda dans eder gibi görünen insanlar beni büyülemişti.Bu gidişimde göremedim.Kalabalığa katılıp geziyorsunuz.Bahçesi de çok güzel.
6)    Disneyland: Ben daha önce gitmiştim.Zor ayrılmıştım.Hatta orlonda da ki ni beğenememiştim.
1 günlük;
1tane park:61€, Çocuk55€(3-11yaş)
2tane park: 74€, Çocuk66€
Eğer 5 gün önce bilet alırsan ;
1 park35€(sadece hafta içi), 41€(Sadece hafta içi ve tatillerde)
2 park45€(Sadece hafta içi), 53€(sadece hafta içi ve tatillerde)

I-CENTRE VE LALOİRE BÖLGESİ
ÖNEMLİ:Paris’ten bir çember çizerekşatolar bölgesini, Saint Michel manastırını  ve Normandiye gezip tekrar Paris’e  dön.Çünkü şatolar bölgesinden güneye dağlar nedeni ile inmek zor ve uzun.

Fransanın kuzey batısında ki Loire nehrinin çevresinde Unesco’nun dünya kültür mirasına ait ortaçağdan kalma birçok küçük,büyüki bakımlı, bakımsızşato var.Bazıları otel, restoran olarak kullanılıyor.bazılarında da sahipleri kalıyor.
1.CHATEAUX DU VAL DE LOİRE( Loire valley Castles) (Loire vadisinde ki şatolar)
En önemli  Şatolar Blois -tours arasında ve  müze olarak ziyarete açılmış.
ParisOrleans(tren, 132km, 1.5 saat, 20€)Blois(tren, 63km, 51 dak.)Onzain(10km)Amboise(20km)Tour(Tren veya otobüs, 25km)
Normal’de Orleans’a gitmenize gerek.ParisBlois (tren 27€) pahallı olduğundan beni Orlean’da kalacak yerim  de olduğundan önce Orleans’a gittim.Aslında şatolar, Blois’ten başlamanız gerekiyor.
*Paris’tenChenonceau, Chevery, chambord turu 1 günlük 110€.
ORLEANS
Burası nehir kenarında güzel bir şehir.Özellikle eski evleri harika.Bizim Ladik evleri gibi ağaç direklerle çapraz şeklinde yerleştirilerek araları doldurulmuş.Bu ağaç direkleri her evde  farklı renge boyanmış.Görüntü çok güzel.
1)Seanne D,’arc: uzun cadde.Bitişik nizam binaların oluşturduğu manzara çok güzel.caddenin bitiminde  katedral var.Burada iki tane büyük müze de var.
2) Bourgagne caddesi ve çevresinde ki eski evler
3) nehir kenarı
İnternetten arabasıyla gidenlerle anlaşarak(1-5€) veya nehir kenarına inerek otostop yaparak Blois’e gidebilirsiniz.
Şatolar turunun başlangıcı

BLOİS(En fazla şatonun olduğu bölge)
Burası da nehir kenarında çok şirin yerleşim merkezi.gezilecek yerler,
1)    Blois Şatosu: Hemen şehrin merkezinde.Her gün 9-18.30arası açık.9.50€.Şato çok büyük ve ihtişamlı.Dışardan güzel ama içinde ki mobilyalar çok daha güzel.En beğendiğim şatolardan biri oldu.
*Gece 22.00’da şatoda sesli ve ışıklı shov var.14.50€.Eğer “Magie”için biletinizi gösteriseniz 8€.Gösteri bildik gösterilerinden.Fransa’nın tarihi anlatılıyor.Şatonun binalarının yüzeylerine görüntü yansıtılarak zenginleştirmişler.bence değmez.Hava çok soğuktu.ben yarıde çıktım.Sarayın hemen karşısında
2) La Maison De La Magie:hafta içi 14-18.30, hafta sonu 10-12 ve 14-18.30arası açık.8€.
Amerika da çok ünlü olan bu sihirbazlık gösterilerine ait objeler var.İçerde kukla ve sihirbazlık
 Gösterileride izleyebilirsiniz.Daha çok çocuklar için.Görsellikle müzeyi zenginleştirmişler.Değmez.
3)Oldukça küçük olan şehir merkezinin  iki yanında kalan eski şehri ezmek pek keyifli.
A) St.Nicolas Kilisesi
B) St.Louis Cathedral ve Diğerleri
 ÇEVREDEKİ ÖNEMLİ DİĞER ŞATOLARI GEZMEK: Şatonun yanında ki turist infodan diğer şatolara bisiklettle gitmek için harita alınız.iyice öğrenin.ben bisiklet yolunu şaşırdığım için yolu uzattım.
Bu şatolara bisikletle gidebileceğiniz gibi çok rahat otostpta yapabilirsiniz.Çok giden gelen oluyor.
Sabah erkenden yola çıkarsanız çok rahat iki önemli şatoyu ve isterseniz diğerlerini de görebilkirsiniz.
1)    CHAMBORD: Blois’e 20 km.Her gün 9-18arası açık.9.50€.çok güzel bisiklet yolu var.nefis köylerden geçtim.her taraf ta ayçiçeği, mısır, ekin tarlaları ve üzüm bağları vardı.Patlayıncaya kadar üzüm ve çilek yedim.Köy evleri bizim yazlık evleri gibi.çok bakımlı.Ama ortalıkta insan yok.Birşey sormak isterseniz insan bulamıyorsunuz.Böyle de bir durum var.
Şato büyük bir ağaçlık alanın içinden birden karşınıza çıkıyor.Çok büyük ve ihtişamlı.Dıştan çok güzel ama içi o kadar değil.bana biraz kaba geldi.Özellikle mobilyalar zarif değil.Bu ormanda geyikler yaşıyor.insanlar görmek için yürüyorlar.
buradan bisikletle
·      Tout-En- Sologne şatosuna yol üstünde uğruyabilirsiniz.Ama ilginç değilmiş.
2)    CHEVERNY: 9.45-17.30 arası açık.8.70€.Bu şato çok büyük değil ama dışı da içinde ki mobilyalarda çok zarif.
Ayrıca içinde aynı biletle Tintin’in evini gezebiliyorsunuz.
Bahçesinde yürüyerek veya ücretli küçük gezi arabaları ile gezebiliyorsunuz.
Buradan Blois’e dönerken diğer küçük şatoları da ziyaret edebilirsiniz.Bunlar 10.00 gibi açolıyor.
Troussay Şatosu: küçük sevimli
Chiteray: ilginç değilmiş
Beauregard: bahçesi büyük duvarlarla çevrili olduğundan bu şatoyu dıştan göremiyorsunuz.10.00’da açılıyor.Küçük şatoların en ilginciymiş.Blois’e geri dönünüz.
BloisOnzain(tren veya nehir kenarının  her iki yakasından da otostop yapabilirsiniz.)
Onzain’de nehir kenarından tepeye doğru yürüdüğünüzde  şato görünüyor zaten.
3)    CHAMONT-SUR-LOİRE:şato girişi10€, bahçesi 11€, şato +bakçe 15.50€. En eski ve en güzellerden.Bu şato özellikle bahçeleriyle ünlü.Dıştan şekerden yapılmış gibi görünüyor.şatodan nehir manzarası da çok güzel.Mobilyalar eski ve çok zarifti.
Normalde şatonun bahçesini gezebiliyorsunuz.yeşil, çiçekli,dinlendirici.paralı olan bahçe bana göre değmez.Görsel olarak bir şeyler eklemişler.Yoksa sıradan bir bahçe.
Yine nehrin iki yakasından da otostop yaparak veya trenle
AMBOİSE
 Burası da nehir kıyısında sevimli şık yerleşim merkezi.Şehrin ortasında
1)    Amboise Şatosu:.9-18 arası, 10.50€.Ben bu şatoyu beğenmedim.Diğer güzel şatolardan sonra çok sıradan geldi.mobilyalar da zarif değildi.Yalnız Arapların bu şato ile bir bağlantıları olmuş.Anlayamadım.arapca yazılı mezarlar vardı.Şatodan 10 dakika yürüyerek
2)    Leonardo  Da Vinci House ve Parkı:919arası, 13.50€.Leonardo’nun 64-67 yaşları arası yaşadığı ev.Burası gezmeye değer.kullandığı eşyalar ve resimleri var.sanatçının buluşlarının  maketleri  ve yine bahçede bu maketlerin gerçek boyutta çalışır vaziyette yapmışlar.Çok ilginçti.Zengin bir müze.
TOURS
 Çok eski geleneksel evler var.eski şehir çok çok güzel.
Şehir içinde Hotel  Vill, Belediye sarayı, Katedral, Kaleyi gezebilirsiniz.

ToursChenonceau(Otobüs, 30km)tren istasyonunun önünden belediye otobüsü kalkıyor(1.80€)..Ama otobüs Amboise’ye uğradığından daha geç gidiyor
*Tours’tan  6.00,7.00,10.00…tren de var.tek yön 5€.git-gel 9.20€.
Aslında anayola çıkıp otostop’ta yapabilirsiniz.
Bu şato, Amboise ile tours arasında iç kısımda kalıyor.
Aslında Amboise, Tours ve Chenonceau arasında belediye otobüsü var.daha ucuz.Yani bu şatoya otobüsle önce Amboise2den gidip orada yine otobüsle Tours’a dönebilirsiniz.
1)    CHENONCEAU
 Bu şato Cher nehri üzerinde köprü şeklinde yapılmış.Şatoyu , üç Fransız kralına hazine müdürlüğü yapan Bouhier tarafından yaptırılmış.
1521’de biten bu şatonun bir ismi de kadınlar şatosu (La Chateau Des Dames).Çünkü; Fransa kralı 2.Henr’nin eşi ile eski sevgilisi arasında kıskançlığa neden olmuş. karısı ve sevgilisi şatonun iki yanına kendi zevklerine göre bahçe düzenlemişler.
Şu anda iki bahçede sıradan.
Bu şato Nehrin iki yakasını birleştirdiği için ilginç.Fazla büyük değil.Diğer şatolara benziyor ama bana göre Blois’tekilerin en güzeli.

 ToursWillandry Şatosu( 20km, Sadece Çarşamba veCumartesi Tours’tan 9.05 ve 14.05’de LigneMov hattı   otobüsü var. )Yine hergün  küçük tur arabası ile  (20€) Villandry ve Azay-Le-Rideau şatosuna gidebiliyorsunuz.
2)    VİLLANDRY GARDEN VE ŞATOSU
Her gün 9-19arası açık.Sadece şato 5.50€, sadece bahçe 6.50€, birlikte 9.50€.
Şato  1536’da yapılmış.1906’da Dr.Carvallosatın almış.Bugün bu aile yaşıyor.
Şatonun içinde 1700’lü yıllarda İstanbul’a gelen Fransız Kralının yaptırdığı Topkapı ve Padişahlara ait tablolarda var.Bu tabloların bulunduğu odanın tavanı İspanya mimarisiyle yapılmış ama Endülüs mimari-arabesk  mimarisinin hakim olduğunu görüyorsunuz.Ve muhteşem.
Bu şatonun içi de bahçesi de çok güzel.Özellikle bahçesinde sebzeler, süs çiçekleri, şifalı bitkiler çok güzel bir şekilde düzenlenmiş.Aralarda beyaz ve siyah üzüm çardakları var.
3)    AZAY-LE-RİDEAU ŞATOSU
Bu şato eski ve çok güzelmiş.Villandry’den 10km uzakta ama gördüğüm şatolar yeterli oldu.Gitmedim.
CHİNON
Bu şehir de diğer şehirlerin benzeri.Benim ev sahibimin evi Tours’tan 10 km ileride kırsal alanda olduklarından arabasıyla geçerken bu şehre de uğradık.
16.-17.yy’Lı yıllardan kalma Çok eski evler var.Olduğu gibi korumuşlar.Kıskanmadan duramıyorsunuz.Evler bu çevreden çıkan sarımsı taştan yapılmış.Çatıları ise siyah.hele şehrin tepeden görüntüsü harika.Bu şehrin şatosu da çok eskiydi.Ayrıca bu şehir üzüm bağları ve şaraplarıyla çok ünlü.
ToursRennes( Ben arabasıyla giden birisiyle 4.15 saatte 14€’a gittim.)

II-BRETAGNE BÖLGESİ
*Bretagne bölgesi içinde tren ile nereye giderseniz gidin 5€.
RENNES
Tipik ,sıradan çiçeklerle bezeli kafeleri olan büyük üniversite şehri olduğundan heryerde gençler vardı.İçinden nehir geçiyor.Ama eski şehri çok güzel.15.yy’dan kalma çapraz Ağaçlarla desteklenmiş Ladik evlerine benzeyen evlerine bayıldım.
Cumartesi günü büyük bir pazarı vardı.Turist infodanalacağınız  ücretsiz rehber eşliğinde bu pazarı ve çevresini  1.5 saat te Fransızca anlatımla daha detaylı gezebiliyorsunuz.tezgaha bakan kızlar artis kadar güzeldi.
1)    Parc Du Thabor: Şehir merkezine yakın bu park çok yeşil ve büyük.Eylülde burada olduğumdan sonbahar renkleri büyüleyiciydi.Tüm kestane ağaçlarının yaprakları kırmızıya dönüşmüştü.bayıldım.
RennesMont Saint Michel(Tren istasyonunun yan tarafından kalkan otobüsle, 1.20saat, tekyön 9€) veya
RennesPontorson(tren,90 km)Mont Saint michel(Otobüs, 10 dakika)
*Covaiturage’den de 3-4€ araba bulabiliyorsunuz.
III-NORMANDİE BÖLGESİ
MONT SAİNT-MİCHEL(Haç merkezi)
9.30-17 arası, 9€,grup ile 7€.Güçsüzlerin  koruyucusu Mikael melek’e adanan  eklemelerle bu dev manastıra dönüşmüş bu dev yapı 1300 yılında bir din adamı tarafından yapılmıştır.
Haç merkezi olansurlar içinde ki  bu manastır Atlas okyanusunda ki  bir körfezin kıyısında ki 80 metre yüksekliğinde ki küçük bir adanın üzerine yapılmış.gel-git nedeni ile deniz hızla geliphızla geri çekildiğinden çevresi genellikle çamur ve balçık görüntüsünde.

Ortağçağdan insanların günahlarından arınmak için geldikleri bu haç merkezine, bazen mahkumlar da  çıplak ayakları vurulmuş zincire bağlı olduğu halde manastıra yürüme cezası verilirmiş.
Hacılar o zaman adaya hiç bağlantı olmadığından deniz çekildiğine sis te bastığından çanların sesine Doğru yürüyerek adaya ulaşılırlarmış.Bu arada ezilerek , boğularak, balçığa batarak ölenler olmuş .Bugün bu adaya 1874’te yapılan yol ile ulaşılıyor.Adanın eteklerinde restoran, cafe, ve alış-veriş   mağazalarının olduğu yolu tırmanarak tepede ki manastıra ulaşılıyor.

Bu restoranlardan “Mere Pouland “.a giriniz. Odun ateşi üzerinde uzun saplı tavalarla özel omletler yapıyorlar.Çevrede oldukça ünlü.

En tepede  ilk ulaşılan kilise gotik tarzında. daha sonra aşağı doğru inerek geziyorsunuz.
Manastırda ;şapeller, karanlık dehlizler, devasa taş salonlar taş salonlar size ortaçağ’da olduğunuzu hisettiriyor.
Özellikle “Merveille” denilen rahiplerin yaşadığı, yemekhanelerin olduüu bölümü en gösterişli bölüm.
Bu manastırda Rahipler çok zengin yaşamışlar.Rahip seçilmek kolay değilmiş.Kral, Papa, rahipler,Dük herkes
Entrikaların peşindeymiş.Çünkü  ortaçağ’da manastır,  zenginlik anlamına geliyormuş.
Manastırın dışı çok etkileyici.İlk  görüşte insan çarpılıyor.İçinde eşyalar olmadığından özellikle  geniş avlular ürkütücü.
Bu adada 20 kişi yaşıyor.Ben bunlardan birininçok eski  evinde konakladım.Bizim eski köy evleri gibi tavanlar ağaç kazıklarla beslenmişti.taban da tahtaydı.
Gece manastır ışıklandırılıyor.Çok güzel bir görüntü.gece sadece restoranlar  dolu oluyor.sokaklar bomboş.
Yine turistler ortaçağda olduğu gibi tur ile yalınayak iahiler söyleyerek balçıkta yürüyerek manastıra geliyorlar.

Saint Michel Pontorson(Otobüs veya otostop)Caen(Sadece tren ve çok sık tren yok, 120km)

ANI:Ben Pazar günü Cean’a  gideceğimden ilk tren öğleden sonra olduğundan.ev sahibim beni otostop yapmam için “Cean”otoyol ayrımına bıraktı. Fransa da otostop ço zor.Çok araba geçtiği halde alan olmadı.tam artık treni bekliyeyim derken Karavanlı İrlandalı çoktatlı bir   genç beni aldı.Sohbet ederek ve harika manzaralı köylerden geçerek “Omaha” beache geldik.

CaenOmaha beach(50km)

CeanParis(Tren,34€ ama 2-3 gün önceden alırsan 15€,1.5 saat sürüyor.Ben covaiturage ile 17€ile gittim.)

OMAHA BEACH: Dünyanın en büyük çıkarması olan “Normandiye Çıkarması”nın yapıldığı sahil.
Amerikalı, Kanadalı, İngiliz askerlerinin Almanları durdurmak için yaptıkları çıkarma.
*sahilde devesa top atan silahların yerleştirildiği yer altı tünelleri görülebiliyor.
* Turla veya yalnız hemen yakınında ki  “Amerikan Mezarlığı”nığını geziniz.
* Karşı sahilde “Pointe Du Hok”u da gezebilirsiniz.

CEAN
Şehre girer girmez “Rapa Nui”adlı fuarla karşılaştım.Uzun kuyruklar oluşmuştu.özellikle uzak adaların kültürlerini tanıtıyorlardı.Dans edenler vb.vardı.Giriş 7€’dı ama ilgimi çekmedi.
Caen, normal Fransız kentlerinden biri.Gezilecek fazla bir ilginç yer yok.Eski şehirde;
1)    Kale: Ücretsiz.sıradan.manzara için güzel.
2)     
3)    Tour Leroy kulesi
4)    Vavcenles: farklı restoranların olduğu bölge
5)    Port De Plaisance : Denizden açılan her türlü geminin girebildiğikanal.
6)    Abbaye Aux Dames  kilise
7)    Abbeye Aux Hommes: Güney batıda  şehirden 5 km uzakta otobüsle gidiliyor.1000yıllık.9-13 ,  14- 18.30  ve Pazarları 14-18.30 arası  açık.
8)    Le Memorial De Cean: Her gün 9-19.00arası, 18.80€.2.dünya savaşını ve Normandiya çıkarmasını resim, obje, film, vb. ile anlatıldığı çok kapsamlı güzel bir müze.
ANI: Caen’de kalacak yerim olduğu halde adres sorduğum Çankırılı Türk restoran sahibi beni evine davet etti.2.gün onlara gittim.Bu kadar mı misafirverver olunur.Evleri tam bir Türk eviydi.Kendileri yapıp içini Türk evi gibi döşemişlerdi.
Bu kadar mı misafieverver olunur.Çok iyi dinlendim burada.patlayıncaya kadar Türk kahvaltısı yaptım.3 çocuklu bu ailenin annesi Sevim hanım sayesinde uzun süren öksürüğümden de kurtuldum.Toprağımın insanı başka.
Paris’e geri dönünüz.


Paris→Lyon(500km, tren çok pahallıydı.Cvatuirage  ile 25€ ‘a gittim.
III-RHONE BÖLGESİ
LYON(1 gün yeterli ) Lyon, Paris’ten sonra Fransanın 2.büyük kent. sevimsiz bir şehir bekliyordum ama öyle olmadı.Rhone ve Saone nehirleri şehrin içinden geçerek daha sonra birleşiyorlar.Su olan her yer güzel.Şehrin merkezi  iki şehir arası oluyor.
Eski şehir ise “Saone”nehrinin hemen yanı başında kurulmuş.
Şehirde birçok güzel meydan var.her yer cafelerle dolu.
1)    ŞEHİR MERKEZİ
A)   Place Bellecouir: Turist info da şehrin merkezi sayılan bu meydan da.
B)   Musee des Tissus Et des Art Decoratifs(tekstil ve dekoratif Müzesi): 10-17.30 arası, 10€.Çok güzel bir müze.Çok eski,dünyanın her yerinden tekstil örnekleri var.
Bizden de 16.-19.yy’lardan kalma kaftanlar, örtüler, kuran kapları vb.Foto çekmek yasaktı ama hepsini çektim.desenleri harikaydı.
Yine her müzede olmazsa olmazlardan 17.yy’dan kalma İznik seramiklerini görebilirsiniz.
Dekoratif müzesi:10-12 ve 14-17.30 arası, aynı biletle gezebiliyorsunuz.  tekstil müzesinin içinde.nefis mobilyalar vardı.Ama o kadar müze ziyaretinden sonra öylesine baktım.

C)   Meydan dan çıktığınızda Kuzeye doğru
a)    Celestins Tiyatrosu
b)   St. Bonaventre Kilisesi
c)     C ommerce Sarayı
d)   İ’mprimerie Müzesi: 9.30-12 ve 14-18 arası, 5€
D)  Comedie Meydanı
a)    Barholdi Çeşmesi : Atlı , fiskiyeli  ve çok güzel
b)   Hotel Ville
c)     Opera Bin ası
Hepside çok görkemli
E)    Pasajlar: Lyonda eski şehrin oluşturduğu avlulardan gecerek ana caddelere geçiliyor.Ama bu avlulara girişler demir kapılarla kapatılmış.Genelde sabah açık oluyor.geç saatlerde kapanıyor.Avlular ve evler çok eski stil ve çok ilginç.En azından birini görmeye çalışınız.
F)    Duvar Resimleri: Nehir kenarında ki ön yüzleri resimle bezenmiş binaları görünüz.
a)    Mur peint “La Bibliotheque De Lacire”
b)   “Fresque des Lyonnars celebres”
Köprüden geçerek
2)    ESKİ ŞEHİR
Yürümesi çok keyifli.Çok güzel ve eski avlulu  evler var.Yine bu avlulardan geçerek caddelere ulaşabiliyorsunuz.Burada da her yer cafe  ve insanlarla cıvıl cıvıl.
A)   Musees Gadagne(Kukla Müzesi): 11-18.15, Pazartesi ve Salı kapalı, 6€.Daha önce bir benzerini gezmediyseniz güzel.Giriniz.
B)   Cathedrale St Jean : Yüksek ve ihtişamlı
Hemen yakınında ki “Funiculaire”ile(Yürünebilir ama değmez) tepeye çıkarak
C)   Fourviere Bazalikası: 8-19 Arası, bedava.Biz de Ayasofya ne ise Lyon’da bu bazalika da bu kadar önemli.b en gittiğimde tamirat vardı.Özellikle altın yaldızlı  duvar resimleri ve vitrayları çok güzel.Dönüşte yürüyerek 5 dakika da
D)  Roman Tiyatrosu: Açık havada, ücretsiz.Gördükten sonra yürüyerek eski şehrin merkezine ininiz.
·      Lyon’da ev sahibimle gece eski şehre gittik.önemli binaları aydınlatmışlardı.Her yeri tekrar gezdik.Çok güzeldi.
LyonAnnesy(1.15 saat, ben özel araba ile 12€’a gittim.)
ANNESY
Yarım günde geziliyor ama en az tam gün ayırmaya değer şehir. Fransa!nın en iyi çiçeklendirilmiş şhri. Şehre sabah geldiğimde yamurlıudu, dağları sis basmıştı. Kendi kemdime “neden bu şehre geldim” dedim. Ama öğleden sonra bavulumu ev sahibime bıraktım güneş açtı. Tabiki “iyiki de gelmişim bu şehre” dedim.
*Bu şehir İsviçre sınırına Tren ile yarım saat. Şehir, Alplerin eteğinde krater gölünün yanında kurulmuş, içinden birçok kanal geçiyor. Kanllar üzerinde birçok tarihi köprü var.
Şehrin merkezindeki kanal boyu yürüyerek göle ulaşıyorsunuz. Önce şehir haritası alarak kanal boyu nereleri gezebileceğinizi işaretleyin. Kanalın demir korkuluklarına saksılar içinde rengarenk çiçekler, şırıl şırıl akan kanal, ördekler, kuğular ve bu tabloyu tamamlayan eski evler doyımsuz bir kompozisyon oluştururyor. Açıkçası çok kıskandım. Neden biz bunu yapamıyoruz diye çok hayıflandım. Ara ara kanalda adacıklar, evler, mağazalar en ünlüsü de kanal üzerinde eski bir hapishaneydi.
Kanalın bitiminde yürümek için güzel “Europa Bahçesi” var. Bahçenin hemen yanında ikinci bir kanal var. Zaten kanalın bitiminde göl başlıyor. Göl turu için farklı büyüklükteki tekneler bekliyor. 1 saatlik göl turu 13€.
Göl turunda; göl çevresindeki köylerin manzarası eşsiz. Yemyeşil ormanlar, çayırlar ve şirib evlerden oluşan köyler. Her köyün iskelesi de var, ayrıca kara yolu ile ulaşım da mümkün.
Yine gölün tepelerinde yeşillikler içinde birkaç şato da var. En gösterişlisi “Saint Bernard” şatosu. Köylerin üzerindeki dağlarda sis başlamıştı, manzara nefisti.
Şehir merkezinden tepeye tırmandığınızda
1)Şato:Giriş 5 €: İçine girmeye değmez. Şatonın odalarını farklı objelerle, heykel, balıkçı malzemeleri vb doldurarak göz boyamışlar. Binanın dışı çok daha güzel. Biraz daha tırmandığınızda
2)Katedral:Buradan eski şehrin manzarasını görebiliyorsunuz. Gece ışıklandırılması da ayrı güzel.
*Her ayın son cumartesisi şehir merkezinde antika pazarı kuruluyor. Ben şansıma rastladım, çok renkliydi. Türkiye’den yalnız bu Pazar için gelenler oluyormuş.
*Yine her gün farklı semtlerde farklı köylerin pazarları kuruluyor. Pazar günü merkezde Pazar kuruluyor. Ama erken gitmek gerekiyor. Ben kaçırdım. Özellikle bu pazarlarda peynirler çok çeşitliymiş.
*Annesy  el yapımı çikolatalarıyla ünlü. Ben portakal kabuklusunu yedim. Çok güzeldi.
*Annesy kışın kayak merkezi, yazın ise gölde yelkencilik yapılıyor.
IV-PROVENCE BÖLGESİ
Mayıs, haziran, temmuz da çiçek açan Lavanta tarlaları ve  Roma Dönemi esrlerin olduğu 200 km. lik bölge. Suyu bol olduğundan  Romalıların tercih ettiği bölge olmuş. Bu nedenle Fransa’daki Roma dönemine ait eserlerin tamamı bu bölgede.En çok kalıntılar “Nimes”te var.
 Işığı ve manzaraları ile ressam ve yazarlara ilham kaynağı olmuş. Marcel Pagnol, Alfons Dau det, Petrarca, Paul Cezanne, Vincent Van Gogh en bilinenler.


 



                                                      

 





Aix-An-Provence
 
Salon-De-Provence
 
Arles
 
Nimes
 
Lyon                                                             







Lyon→Annesy(1.15 saat)→Avignon (3.5 saat)
Farklı Yol
Lyon→Aix-En-Provence(300km,otaban,3 saat)→Marsilya(31km)
              NimesAvigon(45km)→L’isle –Sur-La(25km)→Gordes(19km)
Arles→Aix-En-provence(77km)
L’isle-Sur-La-Sorgue→Aix-En-provence(70km)
Marsilya→Saint Topez(135km)→Cannes(75km)→nice(32km)
Nice→Monaco(20km)→San remo-italya(40km)→Genevo(147km)
AVİGNON(papaların Şehri)

Şehrin içi için yarım gün, çevresi için ise bir gün yeterli.
Bu yöreyi gezmek için merkez olarak (konaklamak için) Avigon’u düşünün. Gezilecek yerlerin ortasındaki bu kasaba yine nehrin kenarına kurulmuş.
*Temmuzda bu şehirde büyük bir tiyatro festivali oluyor.
* Les Baux de Provence: Avigon’a yakın güzel bir köy.
Kasabanın tüm çevresi günümüze kadar kalmış surlarla çevrili. Birçok kapısı var. Tren istasyonunun karşısındaki kapaıdan girdiğinizde “Rue de la Republique “ adlı en büyük caddeden 10 dk yürüdüğünüzde
1)    Place de L’horloge (ana meydan): Şirin bir meydan. Cafelerle dolu.
A)   Hotel Ville, önünde atlı karınca var.
B)   Tiyatro binası ve diğerleri:
2)    Le Palais des Papes (Papalar Sarayı): Her gün 09:00-19:00 (son giriş 18:30) 10,50 €.
1309-1403 yılları arasında papalar yaşamış. Ppalığın Fransa’ya geldiği yıllarda merkez olmuş. Daha önce Vatikan’a aitmiş.
Saint Michel Mnastırı’nın içine benziyor. Devasa salonlar, dehlizler, koridorlar…
3)    Espace Jeanne Lauren Bahçesi: Hemen sarayın yukarısındaki tepede. Dinlenmek ve manzara izlemek için çok uygun.
4)    Pont D’avignon (Pont St Benezit) Köprüsü: Giriş 3,50€.
Bir zamanlar “Audivision’da sur le Pant d’avignon” şarkısına konu olan yarım köprü.

AvignonArles(otobüs, tek yön 6.50€, git-gel10.50€, 1.10 saat, tren ise gidiş 7€, sadce 15 dakika)

ARLES
Şehir içi yarım günde gezilebilir.çeresiyle birlikte 1 güne ihtiyaç var.

Yine Van Gogh’un kulağını kestiği ve yaşadığı Fransız kasabası. Şehir merkezi görülmeye değer. Ama geneli bana sevimli gelmedi. Şehir diğer Fransız kasabalarına benziyor. Yine büyük bir nehrin kenarında kurulmuş. Nehirde büyük gemiler yüzebiliyor. Eski evler olduğu gibi korunmuş.
*Pass biletle: 9€ bu biletle seçtiğiniz gezilecek yerlerin dördüne ücretsiz girebiliyorsunuz.
Merkez meydanda.
1)    Hotel Ville
2)    Saint Trophime Katedrali: Kabartma süslemeleri çok etkileyici.
3)    Ortada dikilitaş
4)    Underground Tour:  Bu yer altı gezisi, öğle tatilinde yapılmıyor. 14:00’de tekrar başlıyor.
5)    Thetra Antique (Antik Tiyatro): 09-17:30, 6,50€. Dışardan da görülüyor.
6)    Arena: Romalılardan kalma bir yapı. Özelliği yılda birkaç kez  aynı İspanya’daki gibi Boğa güreşlerinin yapılması.
7)    Thermes de Constantin (Roma Hamamı): Dışarıdan da görünüyor. Yanında
8)    Art  Müzesi
Nehir boyunca yürüdüğünüzde
9)    Antik Müze (Arles Antique): Roma eserleri var.güzel.

*Alfons Doudet’nin “Değirmenimden Mektuplar”isimli  değirmen (Fontrieille)Arles’e 8 km uzaklıkta.Gezebilirsiniz.
*Roma Dönemi kalıntılarının en fazla olduğu NİMES’e buradan gidebilirsiniz.

        AvignonL’isle-Sur-La Sorgue(Çok yakın.bisikletle bile gidilir.)

L’İSLE –LA –SUR-SORGUE
Şehir merkezi için yarım gün yeterli ama çevresi için 1 gün daha gerekir.
Şehrin çevresini “Sorgue” nehri çepeçevre dolaşıyor.Ayrıca birçok yerde kanallar açılmış.Ama bir “Annesy” gibi şık ve zarif değil.
Şehrin birçok yerinde de  şehre güzellik katan su değirmenleri var.Yine kanallar boyu keyifli cafeler var.
Şehrin merkezinde;17.yy’dan kalma gotik bİr kilise var.Bu şehirde çok ünlü antika pazarı  her Pazar kuruluyor.
Bu şehri,  çevreyi gezmek için üs olarak(kalınabilecek) Kullanabilirsiniz.

ÇEVRE GEZİLERİ
1)    Avignon Le thor:7 km uzakta,  Avignon yolu üzerinde bisikletle de gidilebilen köy.

2)    Günlük gezi:  1 L’isle-La-Sur-sorgue→Fontaine-De-Vaucluse(7km)→Gördes(20km)→Roussillon(12km)Bu geziyi bisikletle yaptım ama zaman zaman yokuşlar beni zorladı.Bu gezilecek yerler arasında çok araba olduğunda otostop yapmak daha mantıklı.Veya Fontaine’den sonra otostop yapabilirsiniz.

FONTAİNE –DE- VAUCLUSE


1 günlük gezi

NOT: Bu bölgeyi gezerken batı kısmı gezmek(Arles,Nimes)için Avigon'da kalmak ;Doğu kısmı gezmek(Fontaine, Gordes, Roussilon)için de L'isle La -Sur-Sorgue"de kalmak en mantıklısı.
NOT: Ben bu yerlere "L'isle La -Sur-Sorgue"den bisikletle gittim ama Gordes yolunun bazı yerleri yokuştu.Yine "Gordes- Roussilon "yolunun girişi de tepelik olduğundan zorlandım.Geri dönüş yolunda Tekrar Gordes yokuşunnu tırmanacağınızdan bisikletimle birlikte kamyonetlı birisine otostop yapmak  zorunda kaldım.
Bu kasabalar arası çok rahatlıkla otostop yapabilirsiniz.Ama bisikletle de o nefes kesici "Provence"manzarasını da çıplak gözle görebiliyorsunuz.Yollarda heryer üzüm bağları ile dolu.Salkımları öyle sık ki koparmakta zorlanıyorsunuz.Yol boyu yite yiye gittim.Zaten bu yıl Fransa'nın meyva üretiminde düşüş varsa katkım büyüktür.


NOT: Lavanta müzesi"L'isle La -Sur-Sorgue"den 10 km ileride .Benim gibi kaçırmayınız.
1) FONTAİNE-DE-VAUCLUSE
Adından da anlaşılacağı gibi kasabada  hangi yöne giderseniz gidin nehirle karşılaşıyorsunuz.Çünkü bu kasaba da "Sorgue " nehrinin çıkışkaynağı var.Doğası çok güzel.Kasabanın çevresi kayalık ve ağaçlıklı tepelerle çevrili.Nehir inanılmaz temiz.Suyun altında ki bitkileri bile görebiliyorsunuzYeşil başlı ördekler, kuğular nehirde yüzüyorlardı.Sonbaharın ışıl ışıl renkleri , devasa çınarlara yansımıştı.Hele nehir kenarında ki sarı renkli masaları olan cafeye bayıldım.Sonbahar yaprakları masaların üzerine düşmüştü.Nehrin güzelliği anlatılacak gibi değildi.Bayıldım.Ben erken gittiğimden bazı dükkanlar kapalıydı.Burada ki "su değirmeni müzesini" göremedim.
2) GORDES
Dağın tepesinden , yamaçlarına doğru kurulmuş taş evli bu köye girer girmez manzara sizi büyülüyor.Çok sevimli bir köy.
Taş evlerin arasında daracık taş kaldırımlı sokaklar.Merkezde kocaman bir kalesi var.Yine öğle tatilinde  kapalı olduğundan içini göremedim ama zaten gerek  de yok.Muhteşem manzarayı heryerdengörebiliyorsunuz.
1909'da depremde köyün büyük bir kısmı yıkılmış.1944'te de Almanların bombalarıyla bir kısmı daha yıkılmış.Ama turizm sayesinde ayakta kalabilmiş.Her yer turist kaynıyor.
Ben gittiğimde merkezde pazar vardı.Yine nefis Fransız peynirleri, nugat, vb. ne ararsan vardı.Çok renkli pazardı.Tepelerden aşağıda ki sokakları da gezmeyi ihmal etmeyiniz.
Ayrıca burada tarihi çok eskilere dayanan , taşlarla örülü kulübeler  zamanındaınağı  hayvan barınağı, çoban barınağı ve depo olarak kullanılıyormuş.
*3) ROUSSİLO
Çamların kokuları arasında varılan bir tepenin eteklerinde ki bu köyü çok sevdim.Köyde çıkan kırmızı toprak evlerde de hakim.Yeşillikler içişnde kırmızı köy.Köyün eteklerinde ki yeni yeni çiçek açmış lavanta tarlalarının görüntüsü de muhteşemdi.
Bu köy, Roussilon 'un kırmızı tepelerini cizmek isteyen ressamlarında ayrılamadığı yermiş.Zaten resim malzemeleri satan birçok dükkan var.
Köyün tepesine doğru ilerlediğinizde;
Le Sentier Des Ocres: 6.30'a kadar açık.2.5Euro.35 ve 50 dakikalık yürüyüş rotaları var.Rengarenk muhteşem kırmızı tepeleri görüyorsunuz.Işış ışıl farklı renklerde ki bı tepelere hayran kaldım.
Tekrar "L'isle La -Sur-Sorgue" ye geri dönünüz.

L'isle La -Sur-Sorgue--->Aix En Provence(Otobüs, 1 saat, 9.40 Euro,Sadece 8.40 ve 14.35'te de var.Tren ise direkt Marsilya'ya gidiyor.)



AİX-EN-PROVENCE
Yarım günde gezilebilir.Bana bu şehir çok sıradan geldi.Ama ilk geldiğim şehir olsaydı umarım beğenirdim.Bu şehirde yaşayan çok Cezayirli var.
Ünlü ressam "Paul Cezanne"nin şehri.Zaten şehri ünlüyapanda ressam olmuş.
1) Hotel ville ve meydanı:Burası eski şehrin de merkezi sayılır.
2) Katedral.Yukarı doğru çıktığınızda
3) Cezanne'nin atölyesi: 9-12 ve 14-18 arası açık.5.5 euro.Ben yaşanmış evleri gezmeyi çok severim.Ressamın resim malzemeleri, tabloları ve tablolarında ki objeler olduğu gibi duruyor. Yakınlarında
4) Granet Müzesi: 9-"8 arası, Pazartesi kapalı, 4 Euro.Sıradan bir müze.Heykeller, objeler...Ama Picasso ve Cezanne'nin resimleri çok güzel.
5) Ana meydan: Ortasında fiskiyeli kocaman çeşmesi olan.
Özellikle ara sokaklarda yürümek en keyiflisi.
Aix En Provence---->Marseille(Otobüs, 25km, yarım saat, 5Euro,Her 10 dakikada bir var.Tren de var.)

COTE D'AZUR  BÖLGESİ(Güney Fransa'nın sahil kesmi.)
MARSEİLLE
1 günde gezilebilir ama 2 gün ayırınız.
Foça'dan giden göçmenlerin kurduğu bu şehir Fransa şehri değilde sanki bir Afrika şehri gibi.Çok Afrikalı ve Araplar var.
·               Bir bilettle 1 saat içinde araç değiştirerek yolculuk yapabiliyorsunuz.

Şehre girei girmez çantamı 10 kardeşli Diyarbakırlı dönerciye bırakarak ana caddeye kendimi attım.
ANI: Biraz ilerleyince  Abdullah öçalan'ın resimleri olan bir masa gördüm.Etrafında doğu atkılarını boyunlarına takmış gençler ."Ben Fransızca anlamıyorum.Bu pankartlarda ne yazıyor" diye sorduğumda"Mandela ne ise Apo da aynı.Apo da özgürlüğüne kavuşacak"yazılı olduğunu söylediler.Ben de"Mandele mücadelesinde ölümler olmadı ama  Apo'nun mücadelesinde her iki taraftanda gençler hala ölüyor"dedğimde tartışma başlıyor.Konuşuyor konuşuyoruz ama sonuç yok.Tek ortak kararımız yıllarca kötü yönetimlerin ülkemizi bu hale getirdiğinde hemfikiriz.Bana"Doğuda taş atan gençler hapishanede cinsel istismar ve işkence gördüler.Basın bunları yazmıor.Onlar da çıkar çıkmaz devletten  intikam almak için dağa çıkacaklarına dair yemin ettiler" dediler.Küçükçocukların kendi başlarına böyle dağa çıkma kaarlarına inanamam.Kimden hırs alacaklar.Zavallı gariban askerlerden mi?Hep gaza gelmek.
Çok üzülüyorum ülkemin el memleketlerinde böyle yanlış tanınmasına ve ülkemde ki yanlış uygulamalara...

Marsilya'ya 2.gelişim ama hiç unutmadığım Babam ilk okulu bitirme sınav sorusu olarak "Avrupanın kiremit üretimi ile ünlü şehri" in cevabının bu şehir olduğu.
Marsilya aslında çok güzel ve merkezde ki göründüğünden çok daha fazla alana yayılmış bir şehir.Özellikle sahil şeridi yeşillikli olmamasına rağmen uzun ve güzel.


1) Liberation Bulvarı: Şehrin  Merkezi sayılan ve limana doğru uzanan bu geniş bulvarın üzerinde  ki Borsa binasını ve ücretsiz müzesini geziniz.
2)Cours Julie kilisesi ve bölgesi:  Duvar resimleri ve kütüphanenin olduğu bu bölgede ki çevre binalar çok güzel.Tekrar bulvara dönünüz.

3) Notre Dame De La Garde: Tepede ki bu kiliseye eskieski limandan otobüsle veya yürüyerek tırmanınız.Ama dönüşte kesinlikle yürüyerek ininiz.
Kilisenin içi de dışı da çok güzel.Kilisenin içindekiresimler ve süslemeler nefis.
Kiliseden yürüyerek aşağı inerken eski limana varmadan;
3) Victor Kilisesi:9.yy'dan kalma en eski ve ilk kilise.Kriptasına giriş 2 Euro ve çok güzel.Kesin görünüz.

*Eski körfezin bir kıyısından diğer kıyısına ücretsiz feribot ile geçiniz.

Eski Şehir:

Eski limanın doğusunda ki  tepeye doğru yayılmış  eski şehri, turizm ofisten aldığınız haritadan belirtilen kırmızı renkli hattı takip ederek geziyorsunuz.Zaten yollarda da kırmızı renkli daireler le işaretlemişler. sırasıyla
4) Eski Liman : Şehrin içine girmiş, yatlarla dolu.Çevresinde kafeler, restoranlarve alış-veriş merkezleri ile yürümek için keyifli.Doğuya doğru yürüyüş rotasını izlediğinizde
5) La Major Katedrali: Notre Douenit mimarı ile aynı.Benziyor zaten.Katedralin hemen altında büyük liman var.Devasa büyük yük gemileri ile güzel görünüyor.
Bu çevrede çoğunlukla arap göçmenlerin oturduğu geleneksel evlerin olduğu sokakları geziniz.
5) Zamanınız varsa eski şehrin kuzey bölümünü de yürüyerek gezebilirsiniz.

Şehir dışı geziler:
1) İf ve Frioul Ada turu(kelebek adası): Sadece if adası Gidiş- dönüş 10 .10 Euro.Diğer ada ile birlikte 15-20 Euro.Gemi sık sık adalara uğrayarak yolcularını topluyor.O nedenle yolcular adaları gezip saati geldiğinde bir sonraki gemi ile istedikleri yöne gidiyorlar.
İf adasında içi boş olan kale şato var.AdaYeşilliği olmayan kel bir ada ama beyaz nefis  kayalıkları ile çok güzel.Özellikle yüzmek için denizi mükemmel.Yürümek te keyifli.
*2) Callelongeu Köyü: Merkezin güney doğu ucunda.Merkezden önce 83 nolu ,sonra 19 nolu otobüsle son durağa kadar gidiniz.Sonrada 20 nolu küçük dolmuşla gidiliyor.Otobüs beklemelerinin dışında toplam yolculuk süresi 45 dakika.
Yine bu köye eski limandan kalkan boot turu ile 28euro ile kıyıkıyı gezerekte gidebiliyorsunuz.
Ben bu köye ev sahibimin ısrarlı tavsiyesine uyarak gittim.Şehir merkezinin arka tarafında kalan bu sahil kesimini kesin görünüz.
Beyaz kayalıklardan oluşan nefis bir köy.Kesin gitmeye değer.Tepeye tel ile tutunarak çıkabiliyorsunuz ama zor ve gereksiz.İşaretli yoldan döne döne çıkmak çok daha keyifli.Bu arada yüzme molası da verebilirsiniz.Manzara doyumsuz.Benim dizim ağırdığından tam tepeye çıkmadım.Bu beyaz kayalıklar ışıl ışıl , çok güzeldi.
Yol üzerinde  küçük balıkçı köylerinde de mola verebilirsiniz.Yine
Dönüş yolunda otobüs değiştirirken çevreyi geziniz.Marsilyanın bu sahil şeridi ağaçlıklı olmamasına rağmen çok nefis plajlarıyla çok güzel.
83 nolu otobüsün don durağında"David'in Heykeli" nin olduğu bölümde plaj ve park güzel.Ama sanırım yazın sıcağında buralarda güneş çok yakıcıdır.
Marsielle--->Frejus(2 saat)--->Saint Tropez(60km, otobüs, 1.5 saat)--->Cannes(37km)

* Saint Tropez, bir yarım adada olduğundan ben yol üstü olan önce Frejus'a gittim.

FREJUS/ SAİNT-RAPHAEL
Deniz kenarında ki birbirine bitişik bu iki sahil kasabasını Yarım günde  bile gezebilirsiniz.Ama S.Raphael'in sahili çok daha güzel.Yine burada da sahil boyu lüks teknelerle dolu.plajlarda çok temiz. Akşam olduğunda sahil boyunca insanlar yürüyorlar.Ben ev sahibimin bisikleti ile sahil boyu çok güzel gezebildim.
Yolun karşı tarafında  ise renkli neon ışıklı alışveriş dükkanları , restoranlar, cafeler sıralanmış.
FREJUS, Roma döneminin ünlü şehirlerinden miş.Güzel bir kasaba.Yine ev sahibimle bisikletle şehri birlikte gezdik.

1) Liman: İsterseniz yakınında dinlenmek için çok güzel park da var.
2) Eski Şehir:
A) Arena: Aynı Arles ve Nimes'te ki gibi Romalılardan kalma bu arenada boğa güreşleri yapılıyormuş.Ben gittiğimde dış yüzü ve üstü kapatılmıştı. Özelliği kaçmıştı.İçeri giriş yoktu. Dış yüzü beton ile yeniden kapatıldığından yeni gibi görünüyordu.
B) Cloitre: 9-18.30, Pazartesi kapalı, 5.50 euro.Arap Sarazenler tarafından yakılan şehirde "Piskopaz Riculf" tarafından 990 yılında piskopoz sarayı ve katedrali yaptırmış.
Fransanın 4.yy'dan kalma bu en eski vaftizhanenin içinde siyah granitten sütunlar ve toprak vaftiz kurnası var. Yine 14.yy'dan kalma kemerli bahçesini  de görebiliyorsunuz.Hemen yakınında

C) Arkeoloji  Müzesi: 9.30-12.30 ve 14- 17arası açık.2 euro.Roma eserlerinin sergi
lendiği bu müzede şehrin sembolu olan iki yüzlü hermes heykelide burada.Girmedim.
D) Crops D'armee(Su Kemerleri): Romadöneminden kalan bu su kemerlerinin büyük bir kısmı yok olmuş.Yakınında
E) Village Beleuse(Roma Parkı): Bu parkın içinde ki su kemerleri çok daha sağlam kalmış.parkın kendisi de çok güzel.Geçmişi1000 yıla dayanan  ve şimdi sergi salonu olarak kullanılan sarayda çok çok güzeldi.

Fretuj--->Saint Tropez(60km,İlk otobüs 6am'de ve 6-20 arası, her 1.5 saatte bir var, tek gidiş 2 Euro)
Yol zigzaglı olduğundan yol uzun sürüyor ama yol manzarası nefis .En öne kurulunuz.
Boot ile 12 Euro'ya da gidebiliyorsunuz.

ANI: Artık kan çektiğine inandım.Her şehirde Türkleri hemen tanıyorum.Burada da Tahmin ederek  adres sorduğum iki kişi aralarında Türkçe konuşunca anladım.Biri Ordulı, diğeri Kürt vatandaştı.Hemşehrim Ordulu kaypak çıktı ama.Bana telefonunu vererek ertesi gün ailesiyle birlikte saint Trope'ye birlikte gidebileceğimizi söyledi.Ne aradı ne de aradığımda cevap verdi.Köyünden aldığın hanımının jipinden bahsetmesinden anlamalıydım.


SAİNT TROPEZ

Tarih: Fenisliler tarafından kurulan şehir daha sonra Romalıların eline geçmiş.Zaten adı İ.S 69 yılında şehit edilen Romalı hiristiyan Tropes'ten geliyor.
Kimsenin gelmediği, uğramadığı bu balıkçı kasabası bugün jet sosyetenin , ülülerin gelip boy gösterdiği tatil merkezi.
Zaten yollarda poposunu kıvırarak gezen hgenç güzel bayanlar, zengin buruşukkasıla kasıla gezen  heriflerle dolu.




Bir günde gezilebiliyor.Bu ünlülerin akın ettiği Pahallı turizm merkezine sabah erken saatlerde vardım.Yine şansıma yat festivali olduğundan tüm sokaklar yıkanmıştı.Liman ve açıklar tamamen lüx yelkenli yatlarla dolmuştu.Zengin sahiplari son hazırlıkları yapmaktaydılar.
şehri çok beğendim.Tüm Fransa da olduğu gibi eski evler , sokaklar olduğu gibi korunmuş.
Eski şehir de de  buna benzer evlerinin çoğunun alt katları çok şık butiklere , cafelere veya restoranlara dönüştürülmüş.Fiyatlar da bir o kadar yüksekti.
Eski şehirdeki şık, küçük sevimli otellerde inanılmaz pahallıydı.
Şehir yarımadada kurulduğundan deniz  heryerde pırıl pırıldı.
Şehrin tepelerinde ki çamlar arasındakiyine uçuk renkli  evler , gözü yormuyor.Buralarda da yine sevimli oteller var.
Otobüsten indiğinizde gezilecek yerler sırasıyla;
1) Liman: Ben gittiğimde lüx bootlarla dolu olan liman yarışmalar başladığından sonra boşaldı. limana bakan soluk toz pembe  renkli evlerde biz Türkler beğenip te oturmayız.Alt katları da şık  dükkanlar var.Burada yürümek çok zevkli.
Limanın çevresinde  de  sokak sanatçılarının olduğu yürüyüş yolları var.
A) Musee De I'annonciade : 10-13 ve 15- 19 arası açık.Empresyonist resimlerin olduğu müze.Boot turundan çok geç döndüğümüzden bu müzeyi kaçırdım.
2) Place Des Lices: Çınar ağaçlarının gölgelik yaptığı bu meydanda her cumartesi günü saat 13'e kadar pazar kuruluyor.Akşam uğradığımda da ortayaşlılar, Fransızların "petangue"(Bir noktaya top atma)adlı oyununu oynuyorlardı.
Pazar da kötü , kalitesiz ,bunları kim satın alır dediğim mayonun fiyatını kadın eli ile 4 eruo Gösterdi.Meğersem yanlış anlamışım. 40 euro imiş.Şaştım kaldım.

3) Capel Mesericoride: İçine girmedim.Ana caddeden aşağı inerek

4) Vicille Ville(Eski şehir): Dar ,taşlı yokuşlu, kemerli sokakları ve eski, çiçekli evleri ile çok güzel.Bu dar sokaklardan tekrar sahile indiğinizde;
A) La Ponche(Eski Balıkçı Limanı): Yine sahilde ki eski evleri ile çok sevimli.Küçük bir plajı da var.
Kasabayı dünyaya tanıtan 1956 yılında Roger Vadim tarafından çekilen     Ve Tanrı Kadını Yarattı"filmi bu sahilde çekilmiş.Filmde ki Brigitte Bardot'un evi hemen sahilde.
Sahili tırmanarak takip ettiğinizde

5) La Citadelle(Kale): "10-12.30 ve 13.30-17.30 arası açık.2.5 Euro.17.yy'dan kalma bu kalenin içinde pek birşey yok ama manzara nefes kesici.Hele yarışan yelkenlilerin oluşturduğu görsel şölen inanılır gibi değildi.

6) Sahil yolu ve Ünlülerin evi: Kalenin altında mezarlığın önünden geçen işaretli  sahil yolunda yürüyünüz.Bir iki cafe  ve plajlar var.Yol manzarası doyumsuz.Yolun iki yanı yeşillik, deniz,bazı yerlerde de kayalık.Yolu devam ettiğinizde ünlülerin evlerinin olduğu çamlar arasında ki tepelik köylere ulaşıyorsunuz.Ben B.B'nin evine kadar yürümedim ama siz kesin yürüyünüz.

7) Pampelonne Plajı: Şehrin kuzey batısında ve  5 km uzakta.Şehrin yakınlarında küçük ve sevimli plajlar var ama bu plaj en ünlüsü.
Plaja şehirden belli saatlerde otobüs kalkıyor.Ben zamansızlıktan "Route Des Plages"yoluna çıkarak otostop yaptım.
Plaj gerçekten denildiği kadar var.En güzelide plajın iki yanında da çamlıkların içinde ki uçuk renkli yazlıklar daha da güzellik katmış.
Aslında bu sahilde, en ünlüleri Tahiti, Bora Bora vb.plajlardan yanyana sıralanmış.Hepsinin denizi aynı.İnsanın çıkası gelmiyor.

8) Boot Turu:
Yelkenli festivali nedeni ile insanlar çok uzun kuyruklar oluşturarak boot ile denize açılıp ünlü yelkenli tekneleri yakından görmak istiyorlar.(20Euro)
Ben de  4 saatte ancak dönebildiğimiz böyle bir boot turunda rahber bize en ünlü ve pahallı teknelere yaklaşarak tek tek tanıttı.
Yelkenliler muhteşemdi.Her yelkenlide takımlar canla başla çalışarak yarıştılar.Bu festival benim i
çin şanstı.
isterseniz geri dönerken yol üstünde deniz kasabaları olan Saint-Maxime ve Toulon'un gezebilirsiniz ama bana hepsi birbirine benzediğinden  sıkıcı geliyor.

Frejus--->Cannes(37km, otobüs ve tren var.tek gidiş 6.80 euro.)
ANI: Ben bisiletle alışverişyapan ev sahibimi beklerken  genç arabalı arap yanıma yaklaşarak Sohbet etmeye başladı.Ona Cannes'e gideceğimi söylediğimde kendisinin de oraya gideceğini, istersem onunla gelebileceğimi söyledi.Kabul ederek evden çantamı aldık.
Genelde yalnız olan bayanları çok doğru bulmayan müslüman erkekleri bildiğimden oğlum yaşında ki bu gencin iltifatlarına karşı tavrımdan yarı yolda durumu anladı.Hatta uzun süredurakta bekleyen bir zenci bayanı da alarak mutlu ettik.Sonunda Cannes'te ana-oğul gibi vedalşaşarak ayrıldık.Onun Cannes'te işi olduğuna asla inanmadım en baştan zaten.Arsızlığı sayesinde ben çok güzel sahil yolu manzarasını keyifle seyrederek geldim.
Frejus-Cannes yol manzarası nefes kesici.Ay şeklinde kumlu koyların her iki ucunda çamlık  tepelerde pastel evlerin görüntüsü inanılmaz.
Özellikle bu yolda kırmızı kayalıklı tepeler(Orniche D'or'de) ve kırmızı kayalıklı sahil manzaraları çok güzel.
Sahildeki evler alçak ve bakımlı olduğundan görüntüden rahatsız olmuyorsunuz.Her yerde pırıl pırıl denize girebilirsiniz.
Çok zigzaglı bu yolun her dönemeçinde farklı bir güzellikle karşılaşıyorsunuz.

CANNES

Yarım veyabir günde gezilebilir.
Mayıs'ta ki Film festivali ve Ocak'ta ki Müzik festivali ile ünlü olan Cannes, zenginlerin şehri.Şehirde yüksek binalar çoğunluta.Her yerde paranın gücünü görebiliyorsunuz.Gezmek içinçok fazla yer yok ama yürümek için ideal bir şehir.
ULAŞIM: Bu güzergahta çalışan 200 nolu belediye otobüsü şehirler arası sadece 1 Euro.Otobüsle yolculukta çok keyifli.Tren de var ama hızlı ve pahallı.Pek birşey de göremiyorsunuz.

Cannes<--->Nice<--->Monoko  Otobüs aradxa ki duraklarda duruyor.




1) La Croisette Bulvarı: Sahil boyunca uzanan bu geniş caddenin bir ucunda merkez sayılan "Palais Des Festivals"binası diğer ucunda da "Palm Beach" kumarhanesi var.Sahil boyunca sıra sıra plajlar  var.
Çok uzun olan bu sahil yolunu akşam üstüne bırakınız.Sokak sanatcılarını seyrederek yürümek zevkli.Kumarhaneye doğru yürümek daha keyifli.

Yine sahil boyu Çok güzel binalar, oteller, restoranlar ve dükkanlar var.
A) Carlton Hotel: Çok görkemli
B) Palais Des Festivals: Film festivalinin yapıldığı bina.Merdivenlerinde artistler gibi poz verenlerden anlarsınız.
2) Rue D'Antibes: Sahil yoluna parelel sayılan daha kısa bu caddede de  ünlü markaların satıldığı çok şık  mağazalar var.
*Sahilden yürüyüp bu caddeden de geri dönebilirsiniz.
3) Rue Maynadier: Eski şehire bitişik  bu cadde de de daha çok yiyecek ve restoranlar var.

4) Eski Şehir: Cannes'in eski şehrinin bu kadar güzel olabileceğini hiç tahmin etmezdim.
A) Le Suquet Bölgesi: Tırmanarak çıkılan tepe ve çevresi
        a) Notre Deme D'esperance: 9-12 ve 14-18 arası açık.Ücretsiz.17.yy'dan kalma bu kilise çok nefisti ama içinde restorasyon olduğundan Şapel ve ünlü heykellerini göremedim.Hemen bitişiğinde
        b) Saat Kulesi
        *c) Place De La Castre: 10-13 ve 14-17 arası, Pazartesi kapalı.4Euro.Çok çok güzel bir müze.Asla diğer birbirine benzeyen objelerle doldurulmuş sıkıcı müzelerden değil.
Hollandalı baron Lyclama'nın kolleksiyonu olan bu müzede dünyanın her tarafından özellikle doğudan  farklı kültürlere ait objeler var.Zaten kendisininde doğulu kıyafetiyle girişte resmi var.Aynı biletle
        Tour Du Soguet(Gözlem Evi): Müzenin içinde ama daha erken kapandığından önce bu kaleye çıkınız.Manzara güzel.
5) Adalar Turu: Eski şehrinhemen aşağısında ki limandanbirkaç farklı firmadan bilet alabiliyorsunuz ama aynı boota biniyorsunuz.
A) saint -Honarat Adası:Git-gel 12Euro.Yarım saat sürüyor. Kale , Zindan ve manastır olan ada.
B) Marquerite Adası: Git- gel 12 Euro.15 dakika sürüyor.Ada şehirden görülüyor.çam ağaçları, çiçekleri ile birkaç ev ve cafesi olan güzel bir ada.
        a) Fort Royal  ve Musee De La Mer(Demir maskeli adamın hapishanesi): 10.30-13.30 ve 14.15-16.45arası, Pazartesi kapalı, 6 Euro.Kalenin içinde birçok eski ev var.Kaleden  karşı kıyıda ki Cannes ve Antibes kıyılarını görebiliyorsunuz.
1687-1698 de yüzündeki maskesini asla çıkarmasına izin verilmeyen bir tutuklu varmış.19.Louis'in gayri meşru kardeşi olduğu tahmin ediliyormuş.Odası boş.Bir kaç duvar resmi var.
Ayrıca hapishanenin yanında ki müzede denizden çıkarılan objeler ve Roma dönemi deniz kalıntıları var.
*Bu ada piknik yapmak, yüzmek ve yürümek için çok ideal.Harika ağaçlıklı yürüyüş yolları var.Ben zaten hep yürüdüğümden şehre geri döndüm.


 *Ben  Cannes'te değilde yakınında ki Golf Juan'da kaldım.
Cannes--->Golf-Juan(otobüs)--->Juan-Les-Pins(Yürü)--->Antibes(Yürü)--->Nice(otobüs, 1 Euro)

JUAN-LES-PİNS VE CAP D'ANTİBES

Juan -Les-Pins, Antibes yarımadasının doğusunda bir tatil bölgesi.Yarım adayı dolaşmadan kestirmeden 20 dakika da Antibes'e yürünüyor.
Amerikalı bir iş adamının 1920'lerde yaptırdığı otel ve kumarhanesi ile ünlü olmuş ama taş yığını.Sahilini de sevmedim.Sahilde ki cafeler üstlerini bej renkli çatılarla kapatmışlar.Şık olmamış.Uğramanıza bile gerek yok.
Eğer arabanız varsa buradan "Cap D'Antibes" yarım adasına kıyı kıyı gezerek dolanabilirsiniz.Arabanız yoksa bu adanın görülecek yerlerini Antibes'ten gitmeniz  daha kolay.


ANTİBES
3-4 saat yeterli. Pazartesi gitmeyiniz.Görülmesi gereken müzeler kapalı.
1) Place De Gulle: Şehrin merkezi sayılan meydan
2) Eski Şehir: Gerçekten çok güzel.Hele sahile bakan kısmı nefis.Yine daracık , taşlı sokaklar, bakımlı çiçekli eski şirin evler,alış- veriş dükkanları...
A) Choteau  Grimal Di ve Musee Picasso: 10-12 ve 14-18,Pazartesi kapalı, 10 euro.Deniz kenarında ki bu şato, Antibes Lordları tarafında kuleli ve  beyaz taştan kale şeklinde yapılmış.
1946'da Picasso'ya çalışmak için verilen bu şatoda yaptığı 145 resmi ve seramikleri müzeye hediye etmiş.
Pazartesi olduğundan iini göremedim ama ev sahibim"zaten  picossanın önemli resimleri yok burada" dedi.Yanında

B) Kilise: Romenesk tarzında

3) Fort Carre:Fransız krallarının kaldığı bu kalede apolyon, 1794'tesahili savunurken kalış.  eski şehirden sonra limanı geçtikten sonra gelen kale Pazartesi kapalı.Karşıdan görünümü  bile görkemli.

4) Adaya giderken eski şehrin manzaralı plajı çok güzel.

5) C ap D'antibes: Bu yarım adaya, şehirden kalkan otobüsle gidebiliyorsunuz.Ben bitraz yürüyüp sonra otostop yaptım.Bu adada çamların arasında zengin ve ünlülerin var.Hepsi yüksek duvarların arkalarına gizlenmiş.Kıyıdan köşeden görebiliyorsunuz
 En iyisi önce en uzak nokta olan "Hotel Du Cap" veya "Villa Eilen Roc"'a araçla gidip "Garaupe Plajı"na deniz kıyısından yürümek.

A) Hotel Du Cap: Ağaçların arasında denizin kıyısında çok gösterşli bir otel ama içine sokmuyorlar.Resim bile çektirmiyorlar.Paranın gücü.Buradan yürüyerek

B) Villa Eilen Roc: Adadaki villaların en ünlülerinden biri.Ben gittiğimde içini göremedim ama devamlı açık olan dış kapısından girdiğinizde villanın etrafını dönerek nefis  ve temiz bir plaja inebiliyorsunuz.Yine villanın çevresinde yürüyüş yolları var.
Villa tam bir buruna yapıldığından her taraftan deniz manzarası var.

*C) Deniz kıyısı Yürüyüş rotası: Bu adanın tüm çevresi  beyaz çok güzel kayalıklardan oluşuyor.Ancak bu güzelliği birçok turistin de yürüdüğü bu yolu kullandığınızda görebiliyorsunuz.Bu yoldan kesinlikle yürümelisiniz.Manzara doyumsuz ama yaz sıcağında burada yürümek eziyet olur sanırım.
Ama adanın içinden geçen araba yolları da var tabii.

ANI: Ben yürürken anadan üryan bir adamın koştuğunu gördüm.Yanımdan geçerken de selamlaştık.Daha sonra güneşlenmek için uzandı.Adamlar böylesine rahat.

D) La Garoupe Plajı: Bu ünlü plajı beğenmedim.Antibes içinde ki çok daha güzeldi.Buradan yürüyerek veya otobüsle tekrar Antibers'e dönünüz.

Antibes--->Cagnes-Sur-Mer(Otobüs,yakın)--->Nice(8 km)

NOT: Cagnes, iki ayrı bölümden oluşuyor.Yanılmayınız.Siz "Cagnes-Sur-Sur-Mer'de ineceksiniz.

CAGNES-SUR-MER

Nice'e giderken  bu kasaba da inip inmemekte çok tereddüt ettim.Aklımda kalmasın diye indim.Bavulumu hemen bir restorana bıraktım.
Kasaba, yemyeşil tepelere ve eteklerine kurulmuş.
1) İtaut- De-Cagnes: 44 nolu dolmuşla bu tepeye çıkılıyor.
A) Chateau-Musee Grimaldi:Her gün açık.4Euro.Müze eski şehrin merkezinde.Müzede etnoıgrafik objelerle modern art resimler var.Bu müzeye girdiğime memnun oldum.
a) The oliv tree musee: zeytin yağı yapımı  ile ilgili aletler çok ilginç .
Görülmesi gereken resimler;
b) L'eril(Göz yanılması yapan resim): 17.yy'dan kalan bu resim müzede bir odanın tavanında)"Phaethon'un düşüşü"adlı altında görebilirsiniz.Ben yanılmayı bir türlü göremedim.Diğer odada
c) Van Dongen'e ait denizci kıyafeti giymiş kız portresi ile kabare kraliçesi "Suzy Solidor"un çok farklı ve ilginç resimleri var.
d) Renoir odaları:Renoir,yaşamını 1907-1919yıllarını Cagnes'te geçirmiş. Müzenin en önemli odsaları bunlar.Aslında "Cagnes"de ki "Ronoir Müzesi"onarımda olduğu için kapanmış.
Bu müzede ki üç odada "Auguste Ronair"e ait resimler ve kişisel objelerini görmek bana süpriz oldu.Çok mutlu oldum.

B) Eski Şehir: Bu bölgede gördüğüm en güzel,en özel eski şehirdi.Yokuşlu daracık sokaklarda her ev ayrı güzel.Bayıldım tepede ki bu eski şehre.
Buradan çevrenizi seyrederek ve yürüyerek şehrin merkezine inerebininizk tekrar 200 nolu otobüse .

VENCE

CagneSur-Mer'den yukarı doğru 15km çıkılarak gidiliyor.Ben gidemedim.Burada;
A) Chapelle Du Rosaie-Henri-Matisee: Matisee'ye hastalığı ve yaşlılığı sırasında kendisine çok yardımcı olan rahibelere adanmış resim ve vitraylar var.Bu eserleri yaptığında çok az görebiliyormuş.Matsee'nin bu eserlerinin eksizlerini,Nice-Matisee müzesinde grebilirsiniz.

NİCE
En az 1-1.5 gün de gezebilirsiniz.Onun gibi uzun bir sahili var.Ama sahili Cannes gibi özel işletmeler tarafından  işgal edilmemiş.Plajlardan masmavi denizde yüzebiliyorsunuz.
Nice, Cannes'!ten daha büyük ve mütevazi.Sahilde daha çok normal standartlarda insanlar görebiliyorsunuz.
Ben nice'nin her yerini bisikletle gezdim.özellikle sahilde bisikletle gezmek inanılmaz zevkli.

*Nice'de çoğu müze salı kapalı ve ücretsiz.

1.Promenade Des Analais: Bu 5 km'lik sahil yolu üzerinde çok güzel ve bakımlı binalar, oteller,dükkanlar var.Sahilinde de plajlar.Akşam olunca volta atanlarla doluyor.

1) Negresco Otel: Sahil yolu üzerinde Merkez sayılır.Karşısında ki sahil yürüme yolu insanların buluşma noktası.Çünkü otelin pembe kubbesi heryerden görülebiliyor.
Eskilerde olduğu gibi otelin kapısında hala özel kıyafetli görevliler var.
Hergün 3-18 arası değerli tablo ve eşyaların olduğu alt kattaki müzeyi ücretsiz gezebiliyorsunuz.Hem de otelin şaşaasını az çok görebiliyorsunuz.Yanında

2) Musee Massena:10-18 arası açık.en son giriş 17.30.Salı kapalı.Ücretsiz.Nice'nin geçmişine ait resimler ,portreler ve eşyalar sergileniyor.Beğendim.

3) Palais De La Mediterranee(Akdeniz Sarayı): Bu farklı mimaride ki bina otel ve kumarhane olarak kullanılıyor.Kumarhaneye kimlik ile girebiliyorsunuz.

4) I.Albert Jardin: Şehir içinde güzel bir park.Ben gittiğimde onarım nedeni ile kapalıydı.İçinde 18.yy'dan çeşme ve tiyatro var.Karşısında

5) Massena Meydanı(Şehir Merkezi): Fiskiyeli, heykelli havuzlu çeşmesi ve pembe, kırmızı renkli evleri ile güzel bir meydan.

2.Şehir Merkezinin batısında kalan gezilecek yerler

1) Musee Des Beaux-Arts Jules Cheret:10-18 arası, Pazartesi kapalı, ücretsiz.Bu müzeye sahil yolundan yukarı doğru yürüyerek ulkaşmanız daha kolay.
Ortaçağın sonuna ait eserler ve Jules Cheret, Van Dongen, ve Dufy'nin resimleri olan güzel bir müze.
Bu Müzeden yukarı doğru devam ederek veya daha düz yol olan "Cambertta"bulvarından çıkarak ulaşabileceğiniz;

2) Cathedrale Russe(Ruıs Kadetrali): 9-12 ve 14-18 arası, Pazartesi kapalı, ücretsiz.Beş tane renkli soğan biçimli kubbeleri var.Çok güzel görüntüsü var.İçinde ikonlar ve diğer objeler değerli ve çok güzel.

3.Vieux Nice(Eski Nice): Kale ve liman'ın olduğu bölge

1) Eski Şehir: Albert parkının ve Massena meydanının hemen doğusunda ve bitişiğinde .Sahilden de Massena meydanından da geçebilirsiniz.Sahilde sırasıyla
A) Opera: Sadece Pazartesi, önceden randevu almak koşulu ile gezdiriyorlar.1"9.yy'dan kalma .

B) Cours Saleya
        a)Porchettes: Eskinin balıkçının evleri, şimdi restoran, shop vb.Renkli, küçük pastel renkli evler çok şirin görünüyor.
        b) Çiçek Pazarı: Gün boyu açık
        c) Sebze Pazarı: Öğlen 13'e kadar açık.Daha sonra heryer yıkanıp açık hava pazarına ve restoranlarına dönüştürülüyor.
*Pazartersileri iki pazarın yerinde antika pazarı kuruluyor.
        d) Misericorde Şapeli: 1736 yapımlı .Yakınında

C) Rue Droite: Ortaçağın en ünlü caddesiymiş.Çeşitli restoranların vb.nin olduğu cadde üzerinde
        a) Saint-Jacques Kilisesi: Barok mimarisiyle yapılmış.
        b) Sainte-Reparate Katedrali: 18.yy'dan kalma.
        *) Palais Lascaris: 10-18 arası,Salı kapalı, ücretsiz ama cumaları 5 Euro.
17.yy'dan kalma Lacaris ailesineait gösterişli bir bina.Girişte ki 1738'den kalma eczane(1 oda) çok ilginç.Yine daha çok 17.Yy'dan kalma piyano ve müzik aletleri ağırlıkta olmak üzere mobilyalar da çok güzel.Bina çok zarif değil.Özellikle kapıları çok sıra dışı.Caddenin sonunda

        d)St. François Meydanı: Pazartesi hariçöğlene kadar balık pazarı olan şirin bir pazar.
Daha ileride eski şehrin hemen dışında

D) Musee D'Art Moderne Et D'Art Contemporain: 10-18 arası, Pazartesi kapalı, Ücretsiz.Girmedim.

2) Caline Du Chateau (Kale)
Pa ayla asansörle veya merdivenle 15 dakika da rahat tırmanarak çıkılıyor.
Şehrin tüm manzarası ve kalenin ve eski şehrin arkasında kalan limanın manzarası çok güzel.
Birçok restoran, cafe, shop var.Yine en tepeden sular akıyor.Kaleden döne döne inmek çok zevkli.

3) Liman
Kaleden inip arka tarafa yöneldiğinizdelimanı göreceksiniz.Yine renkli evleriyle tipik Fransız limanı.Yürüyerek  de gidiliyor.Bisikletle gezmekte keyifli.Yatlarla dolu.

4.Cimiez

Romalılar tarafından eski şehrin kuzeyinde ki tepede inşa edilen bu semt 19.yy'da Avrupalı zenginlerin oturduğu muhitmiş.Evler çok ihtişamlı.Yürüyerek veya otobüsle gidilebilir.Ben bisikletle gittim .Hafif yokuşu vardı.Sırasıyla;
1) Musee National Marc Chagall: 10-18 , salı kapalı, 7.50Euro.1889-1985 yıllarında yaşayan  ve Rusya'da doğan Chagall, petersburg'da sanat eğitimi aldıktan sonra 1910'dan ölümüne kadar Fransada yaşadı.
52 dakikalık film seyredebiliyorsunuz.Yaşamı hakkında resimleri ilginç.Çocukluğunda etkilendiği keçi , her resminin bir yanından görünüyor.Ben birtürlü ne anlatıldığını anlayamadığım bu resimleri sevemeiyorum.Ama müzede huşu içinde resimlere bakanları  gördüm.Tırmanarak yürümeye devam

2) Regina Palace: Nice'nin en eski bu oteli çok gösterişli.Hemen ilerisinde

3) Musee Matisse: (1865-1954)1921 yılından sonra Nıce'de yaşamaya başlayan sanatçı 1949-51 yılları arasınada Vence'de ki  kendısının neredeyse kör olmasına ragmen ,Kendisine bakan rahibelere hediye olarak "Rosaire" şapelinde çalıştı.
Vence'de özellikle Şapelde ki vitraylar görülebilir.
Bu müzede ki resimleri ben hiçsevemedim.Sanırım anlamadığımdan bana çiziktirilmiş gibi geldi.Sanatcı bu kadar unlu olduğuna göre bir farklılık vardır.Burada kişisel birkaç eşyesıda var.
Zaten bu iki müzede fazla resim olmadıgından fazla zamanınızı almıyor.Müzenin bahçesinde

4) Arkeoloji Müzesi: 10-18arası,salı kapalı,  ücretsiz,Roma kalıntıları var.Parkın diğer köşesi

5) Fransisken Manastırı: Kilise 9-18arası, ücretsiz.Müze ise 10-12 ve 15-17.30 arası gezilebiliyor.Manastır 15.yy'dan kalma .Müzesinde ünlü ahşap heykeller var ama ben bekleyemediğimden göremedim.
*Yanında ki mezarlıkta Matisse ve Dufy'nin mezarları var.

5.Pare Phonix: 9.30-18(En son giriş), 2 Euro.Hava alanına yakın.Otobüsle gidiliyor.Kapısına kadar gittim ama aynı bahçeler, aynı hayvanlar...girmek istemedim.
İçinde çin ve Japon bahçeleri ve ayrıca Asya  el işlerinin sergilendiği art müze varmış.

Nice--->Monako(20km,6-20 saatleri arası 100 nolu otobüs,45 dakika, 1 Euro) --->Menton
* Nice'de otobüs Masseni meydanına yakın kalkıyor.Her durakta duruyor.




MONAKO


Hiç yorum yok:

Yorum Gönder